... ...
H
İTÂBET, söz söylemek sanatıdır. Bu sanatın. Türkler kadar, güzel söze vurgun bir mil letin târihinde engin bir mazisi olmak gerekir. “ Yurdumuzda Av rupai bir diplomasi hayatının başladığı, hele Millet Meclislerinin acılmasiyle, söz söyleme hürriye tine az çok imkân verildiği Tan - zimat ve Meşrutiyet yıllarından - beri bir hitâbet edebiyatı vardır.,, I Yolundaki düşüncelerin.. hakikat - le hiç bir yakınlığı yoktur. Türk milleti, târihin her çağında, gü - zel sesleri millet hafızasında ve tarih sayfalarında yüz yıllarca yankılanan büyük hatipler yetiş tirmiştir.
Bu böyle olduğu halde, daha geçen ay “ Türk Hatipleri,, adiyle intişar eden biyografik bir kita - bm, hitâbet tarihimize yine Bü yük Reşid Paşa ile başlıya!.idiği- ni gördük. Gerçi, Taha Toros un bu eseri, “ Türk Hatipleri., konu sunda küçük bir denemeden ı- barettir. Kitabını çok mütevazı bir çalışma ile hazırlayan müellif, bu sahada her hangi bir adım at mak istemiş ve bunda muvaffak olmuştur. Fakat, bazı yeni ve de ğerli hatiplerimizin, ve hitâbetle ilgisi çok zayıf olan bir kaç yazar veya mebusumuzun isimleri ve resimleriyle süslenen bu kitapta. Türk hitâbet târihine dair, bir mukaddime mâhiyetinde olsun, bir kaç sayfa bulunmaması, dik - kate değer bir noksanlıktır. Mü - ellif, kitabının ön sözünde: “ Biz de yeniden gelişmeğe başlıyan hitâbetin çok ı^ki kökleri vardır. Fakat bunları araştıran ve hitâ bet sahasında geçmişteki hatiple rimizi tanıtacak olan bir esere malik değiliz.,, demekle yetinmek zorunda kalmıştır.
Taha Toros haklıdır. Çünkü Türk hitâbet târihi konusunda şimdiye kadar hiç bir ciddî çalış ma olmamış, bu mevzu, kültür tarihimizin aynı ehemmiyetteki daha bir çok mevzuları gibi, işlen memiş, ihmal edilmiştir.
Biz, ilk basılışı 1941 d•
yayım-Mm
••
edebi
sohbetler
turk
hitabet
tarihi
lanan “Edebî Bilgiler,, adlı kita bımızda bu konudaki araştırmala rımızın küçük bir özetini vermiş: burada hitâbet edebiyatımızı yeni ve Avrupai bir olay zannetmenin yanlışlığını belirtmiş ve hitâbet târihimize ait bazı örnekler gös - termiştik. Bu bir kaç sayfalık ba histe. bilhassa “ askerî hitâbet do- layısi.vle deniliyordu ki:
“ Dünyanın en asker milleti o - lan Türk milletinin, târihin en eski devirlerindenberi hâkim ol - duğu muazzam ülkeleri istilâ e - derken, çok büyük ve hatip ku mandanlar tarafından sevk ve i- dare edildiği tabiidir. Mademki hitâbet nevileri arasında bir de askerî hitâbet verdir. Şu halde bunun en güzel sözlerini, en eski devirlerdenberi, Türk komutanla rı söylemiştir...
Aynı kitapta bu görüşün tabiî neticesi olarak, târihimize Oğuz Han'dan, A ttilâ’dan. Bilge Kağan dan, Yıldırım Beyazıd’den yâdigâr kalmış bazı hitâbe örnekleri ve rilmişti. Filhakika yazılı edebiya ta on üçüncü asırda geçen U y g u r ca bir Oğuz Destanı, bu eski Türk hükümdarının, halkına ve çocuk larına söylediği çok güzel hitâbe- lerden hâtıralar saklamaktadır. Bunlar asil ve vefâlı halk hâfıza- smın yüz yıllarca yaşatarak yazı devrine kadar ulaştırdığı sözlerdir ki en az, Oğuz Kağan m sevk ve idare ettiği orduları büyiik zafer lere koşturacak bir hatip olduğu nu belirten hakikatlere sahiptir.
Oğuz Han, bu hitabelerinden bi - rinde Türk halkına şöyle söy le mektedir:
'Ben sîzlere hükümdar oldum. Elinize yaylarınızı ve kalkanları nızı alınız! (Çünkü, Oğuz’ un başa geçmesi, savaşın başlaması de - m ektir.) Hedefimiz zaferdir; düş manlarımıza Bozkurt sesleriyle haykırarak atılalım! öy le büyük bir ordu olalım ki, demir mızrak larını havaya kaldırınca, bu ordu, demirden bir orman gibi görün
-sun. Atlarımız, av eğlencesine gi der gibi yürüsün! Başka denizlere, başka ırmaklara vuralım! Yurdu muzu öyle genişletelim ki, gök kubbesi bu yurdun üzerinde bir çadır, güneş de, bu çadırın tepe sinde bir bayrak olsun.,,
Bu sözler, derin târihte, dün - yayı istilâya hazırlanan bir mil - letın ilk büyük cihangiri tarafın dan söylenilmişti. Milleti ve ço cukları ise. yüz yıllarca, Oğılz’un gösterdiği hedefe yürüyerek, bu sözleri defalarca hakikat hâline getirmişlerdi. Attilâ da Chalons savaşına başlarken ordusunun küçük, büyük bütün kumandanla rını bir araya toplayarak, onlara şöyle bir hitabede bulunmuştu:
"Bunca milletlere karşı kazan - dığımız zaferlerden sonra şimdi dünyayı istilâya giderken gize ce
saret vermeği yeisiz buluyorum. Çünkü böyle nutuklar ancak ace mi kumandanlara, tecrübesiz or - dulara söylenir.,, “ Tabiatin, kalp leri intikam hisleriyle doldurması büyük lûtultur. Düşmana hücum edelim. Çünkü daima hücum eden daha cesurdur. Bu birleşmiş ka - cimleri umursamayınız. Çünkü müdafaa için birleşmek korku a- lâmetidir.,, “ Romalıların silâh kullanmayı beceremediklerini bi liyoruz.,, “ Biz onlara değer ver
-miyerek Alanlar ve Vizigotlar ü- zerine yürüyelim. Harbin can a- lacak noktası burasıdır. Sinirler kesilince uzuvlar düşer. Kemikler çökünce vücut kendini tutamaz.., “ Biz, her zamanki gibi heyecanla savaşalım. Silâhlarınızın kuvveti ni. Hunların büyüklüğünü gösteri niz. Harp olmasaydı bu kadar milletlere Htınlar hâkim olabilir miydi ? Bu savaş meydanı bize talih müjdeliyor.,, “ Düşmana ilk oku ben atıyorum ki, okumun değdiği adam, gömülmüş insan demektir. Çünkü Attilâ harp et mektedir.,,
Bizans tarihçisi Jordaııes’in iyi tespit ettiği bu nutuk, daha uzun ve etraflıdır. Târih kaynakları bu nutuktan sonra. Attilâ orduları nın, kendilerinden çok kalabalık olan düşmanı ok yağmuruna tut
tuklarını söylüyor.
Milâdi sekizinci asırda, Orhun nehri yatağına “ ebedî taş.. 1ar di kerek, bu taşlara târihin en gü - zel hitabelerinden birini yazdıran Göktürk Beglerı Bilge Kağan ve Kültigin de, hitâbet târihimizin, sözleri yazıya geçirilmiş ilk hatip- leıindendir. Birer kitabe olmadan önce, birer hitâbe oldukları pek belli olan bu sözler, gerek eski Türk dilinin, gerek Türk hitâbet edebiyatının sayılı zaferleri ara - smdadır:
“ Ey Türk milleti! Sen açsan tokluk nedir bilmezsin! Bir do yarsan açlık nedir düşünmezsin!,, “ Ey Türk Oğuz Begleri, millet! 1- şitin! Yukarda gük basınadıysa, a- şağıda yer delinmediyse ey Türk milleti senin ilini, senin törelerini kim harâbetti?!,, “ Ey Türk mille ti! Titre! Ve kendine dön! Seni i- taat ettiğin için yüceltmiş olan Bilge Kağan’ma iyi ve müstakil ülkene karşı isyan ederek kötü iş yaptın!,, “ Ben hâli vakti yerinde bir kavim üzerine hükümdar ol - madını. içerden yiyeceksiz, dışar dan giyeceksiz, güçsüz, zavallı bir millete hükümdar oldum. Karde şim Kültigiıı’Ie sözleştik.,, “ Türk milleti için gece uyumadım. Gün düz oturmadım.,, "ö le siy e , bitesi- ye çalıştım.,, “ Tanrı buyurduğu ve bahtım yâr olduğu için ölecek milleti dirilttim. Giyinişiz milleti giyimli, yoksul milleti zeng’ n kıl dım. Az milleti çok ettim. Başka ülkesi, başka Hakanı olan millet lerden üstün kıldım.,,
Bir bütün halhıde. millî târihi mizin acı. tatlı olaylarını açık ko nuşan bu hitâbe, aynı taşlar üre rinde Türk milletinin çocuklarına bugün de seslenmektedir. Bütün bunlar ve bunlardan başka Ma- lazgird kahramanı Alp Arslan'm; Nlğbolu galibi Yıldırım Beyazıd'ın Şark ve Garp kaynaklarına geçen meşhur hitabeleri, yahut. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran'da mu - cize yaratan nutku ve daha bir dolu hitabeler, yazılı bulundukla rı târih sayfalarından Türk mille tinin bugünkü çocuklarına tanıtı lacak. değerli hâtıralardır.
Hitâbetin, daha çok şifahî bir sanat olması dolayısiyle, hitâbet edebiyatının bir çok verimleri, yazılı edebiyata aynen geçmiş : değildir. Fakat milletleri peşinden sürükleyen büyük hatiplerin mil let hafızasında iz bırakan sözleri j ergeç târih sayfalarına intikal et miştir. Târihte, hattâ edebiyat tâ rihinde bir çok büyük sözlerin, hattâ büyük eserlerin, yazılı ede biyata sonradan ve millet hafıza sından derlenerek geçirildiği de malûmdur. Bu sebeple, eski Türk hatiplerinin târih kaynaklarında ki sözlerini: milletimizin hangi sözler ardından koşarak, büyük işler başaracak bir ruhta olduğu nu kuvvetle belirten vesikalar di ye tanımak ve hitabet târihimizin baş sayfalarına almak yerinde o - lur.
Taha Toros'un kitabı, hitâbet târihimizin bu eski sayfalarına yer ayırmamış, yeni hitabetimiz hakkında ise. bir tahlil ve terkip eseri olmak iddiasiyle ortaya çık mamıştır. Böyle olmakla beraber, müellifin bu denemesini, Türk hitâbet târihi volunda atılmış bir adım diye düşünmek ve onun bu hatırlatıcı hizmetini takdirle kar şılamak gerekir. Şu şartla ki. bu yolda yazılacak yeni eserler, bil hassa vakın yılların gerce’- ha’ ip leriyle. söz ebelerini biribirind ıı ayııdedebilmelidir.
Nihad Sami Banarlı
---Y A Z A N : ____________________.
N İ H A D S A M İ B A N A R L I
— --- --- — _ ... .... ... _y
kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi