• Sonuç bulunamadı

Meb 10. Sınıf Ve Dil Anlatım Ders Kitabında Yer Alan Fiillerde Birleşik Kip Ve Zaman Konusunun Adlandırılması Ve Öğretilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Meb 10. Sınıf Ve Dil Anlatım Ders Kitabında Yer Alan Fiillerde Birleşik Kip Ve Zaman Konusunun Adlandırılması Ve Öğretilmesi"

Copied!
148
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MEB 10. SINIF DİL VE ANLATIM DERS KİTABINDA YER ALAN

FİİLLERDE BİRLEŞİK KİP VE ZAMAN KONUSUNUN

ADLANDIRILMASI VE ÖĞRETİLMESİ

AYŞENUR KILIÇER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ORTAÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR EĞİTİMİ ANA BİLİMDALI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Ayşenur

Soyadı : KILIÇER

Bölümü : Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi

İmza :

Teslim tarihi : 16/01/2017

TEZİN

Türkçe Adı: MEB 10. SINIF VE DİL ANLATIM DERS KİTABINDA YER ALAN FİİLLERDE BİRLEŞİK KİP VE ZAMAN KONUSUNUN ADLANDIRILMASI VE ÖĞRETİLMESİ

İngilizce Adı: NOMENCLATURE AND TEACHING OF COMPOUND MODE AND TENSE ISSUES IN 10th GRADE TEXTBOOKS OF THE MINISTRIY OF EDUCATIAONLANGUAGE AND LECTURE LESSON

(3)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı, Soyadı: Ayşenur KILIÇER İmza:

(4)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Ayşenur KILIÇER tarafından hazırlanan "MEB 10. SINIF DİL VE ANLATIM DERS KİTABINDA YER ALAN FİİLLERDE BİRLEŞİK KİP VE ZAMAN KONUSUNUN ADLANDIRILMASI VE ÖĞRETİLMESİ" adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği /oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Doç. Dr. Dilek ERGÖNENÇ AKBABA

(Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü) Başkan: Prof. Dr. Leyla KARAHAN

(Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü) Üye: Doç Dr. Dilek ERGÖNENÇ AKBABA (Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü) Üye: Yard. Doç. Dr. Ahmet DEMİR

(Başkent Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programı)

Tez Savunma Tarihi: 16/12/2016

Bu tezin Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Ülkü ESER ÜNALDI

(5)

iv

TEŞEKKÜR

Türkçe dersi, öğrencilerin anlama ve anlatma becerilerini geliştirmeye çalışan, ana dilleri olan Türkçeyi etkili bir şekilde kullanma becerisi kazandırmayı amaçlayan bir derstir. Dil bilgisi öğretimi de ana dili eğitimi ve öğretiminin bir parçası olarak Türkçe dersinin içinde yer alır.

Eğitimde yeni anlayış ve yaklaşımlar, diğer dersler için olduğu gibi Türkçe Dil Bilgisi dersi için de klasikleşmiş öğretmen-tahta-defter uygulamalarından farklı olarak düşünmeye, üretmeye ve hayata geçirmeye dayalı öğretim metotları öngörmektedir. Yeni yaklaşım ve anlayışlar ışığında, dil bilgisi öğretiminin amacı; dilin kurallarını ezberletmek, biçimlerin adlarını öğretmek değil, dilin her ortamda en üst düzey becerilerle kullanılmasını sağlamak olmalıdır.

Bu düşüncelerle, Türkçe dil bilgisinin önemli konularından biri olan kip ve zaman hakkında bir çalışma yapmaya karar verdik. Kip ve zaman kavramlarını, eklerin ötesinde anlam ve bağlam özellikleri ile öğretebilmenin mümkün olduğunu görmek istedik.

Tezimizin konusu hakkında ilk fikri veren Yard. Doç. Dr. Hüseyin Özbay hocama, sadece tez danışmanı olarak değil bana ve bu çalışmaya her bakımdan destek ve yardımcı olan çok değerli hocam Doç. Dr. Dilek Ergönenç Akbaba’ya teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum. Ayrıca, araştırmaları ile Türk Dili ve Türk Dilinin Öğretilmesi bilimlerine katkılar sağlayan tüm akademisyenlere de teşekkür borçluyum.

Lisans eğitimim boyunca bana verdikleri emekler sayesinde bugüne gelmemi sağlayan sayın hocalarım Prof. Dr. Leyla Karahan, Prof. Dr. İsmet Cemiloğlu, Prof. Dr. İsmet Çetin, Prof. Dr. Alemdar Yalçın başta olmak üzere Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümündeki tüm hocalarıma müteşekkirim.

(6)

v

MEB 10. SINIF DİL VE ANLATIM DERS KİTABINDA YER ALAN

FİİLLERDE BİRLEŞİK KİP VE ZAMAN KONUSUNUN

ADLANDIRILMASI VE ÖĞRETİLMESİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Ayşenur KILIÇER

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Aralık, 2016

ÖZ

Bu araştırmanın amacı, lise 10. sınıf öğrencilerinin uygulamadaki programda kip ve zaman kavramlarını ayırt edip edemediklerini görmek ve onlara kip ve zaman kavramlarının farkının nasıl daha iyi öğretilebileceğini ortaya koymaktır. Birleşik kip ve birleşik zaman terimlerinin konunun öğrenilmesine nasıl etki ettiği araştırılmıştır. 2011’den bu yana uygulanan Dil ve Anlatım Dersi programı ve MEB 9. ve 10. sınıf ders kitabı incelendiğinde, programda ve ders kitaplarında “zaman kipi” teriminin kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca, birleşik kip ve birleşik zaman terimlerinin cümle ve metindeki kip ve zaman anlamlarını tam olarak karşılayamadığı saptanmıştır. Kip ve zaman kavramlarının farkını göstermek amacıyla, Güdül Safiye Akdede Çok Programlı Lisesinde 19’u deney, 28’i kontrol grubu olmak üzere, 47 öğrenci üzerinde ön test/ son testli deney çalışması yürütülmüştür. Deney grubuna bu tez için hazırlanan ders ve etkinlik planı uygulanmış; kontrol grubuna 2011’den beri uygulamada olan programın kazanımları ve MEB 10. sınıf Dil ve Anlatım ders kitabındaki etkinlikler ile ders planı uygulanmıştır. Ön test ve son testin geçerlilik - güvenirliği yine bu deney ve kontrol gruplarına yapılan uygulamadaki veriler ışığında hesaplanmıştır. Araştırmanın verileri, yapılan uygulamadaki testlerden toplanmış ve SPSS paket programları ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda birleşik kip ve zaman eklerinin işlevleri ile birleşik kip ve zaman kavramlarının farkları konusunun öğrenilme düzeyinin deney grubunda daha yüksek olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler : Kip, Kiplik, Zaman, Birleşik Zaman Sayfa Adedi : 133

(7)

vi

NOMENCLATURE AND TEACHING OF COMPOUND MODE AND

TENSE ISSUES IN 10th GRADE TEXTBOOKS OF THE MINISTRIY OF

EDUCATIAON LANGUAGE AND LECTURE LESSON

(M.S Thesis)

Ayşenur KILIÇER

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

December, 2016

ABSTRACT

The purpose of this study is to see if Grade 10th High School students can not distunguish whether the tense and mood concepts in aplication cirruculum and to determine how to better teach differences of mood and tense concept them. İt is researched that how effects the terms of compound tense and mood to learning this subject. When iplemented since 2011 the Language and Lecture program and 9th and 10th grade textbooks of The Ministriy of Educatiaon are examined, it’s observed that “compound tense” term is used. İn addition, it is determined that the combined mood and tense terms can not matches the meaning of tense and mood. For the purpose of show the differences of tense and mood terms, a pre-test/ post-test experiment was conducted in Safiye Akdede Multi-Programmed High Shcool including the control group 19 students, experiment group 28 students, totally 49 students. Lessons and activities that prepared for this thesis has been implemented to experiment group. The gains of cirruculum has been under implementation since 2011 and Ministriy of Education Grade 10 Language and Lecture course book’s activities and lessons has been implemented to control group. Validity - reliability of pre- test and post test is calculated in the light of the data in the application made to the experimental and control groups. Data of resarch was collected from the test performed in practice and analyzed with SPSS software. As results of study, they are observed that functions of suffixes of compound mood and tense, differences of these concepts; and the level of learning of the experiment group was higher than the control group.

Key Words: Mood, Modality, Tense, Compound Tense Page Number: 117

(8)

vii

İÇİNDEKİLER

ÖZ ………...……….………. V

ABSTACT ………..………...…………..……….. VI

TABLOLAR….……….………..………….……....….. XI

ŞEKİLLER...………..…….………….…. XII

SİMGELER VE KISALTMALAR ……….………….XIII

BÖLÜM 1

GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 2 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.2.1. Alt Problemler ... 4 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.4. Araştırmanın Varsayımları ... 4 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 5

BÖLÜM 2

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 6

2.1. Fiil ... 6 2.2. Fiil Çekimi ... 9 2.3. Zaman ... 10 2.3.1. Basit Zamanlar ... 18

2.3.1.1. Geçmiş Zaman Kipi………..…………..……..17

(9)

viii

2.3.1.1.2. Duyulan Geçmiş Zaman Kipi...………….………..………..….. 19

2.3.1.2. Şimdiki Zaman Kipi……….………19

2.3.1.3. Gelecek Zaman Kipi ………..…………..21

2.3.1.4. Geniş Zaman Kipi……….………….. 22

2.3.2. Birleşik Zamanlar ... 23

2.3.2.1. Hikaye Birleşik Zaman Kipi………...……….... 23

2.3.2.2. Rivayet Birleşik Zaman Kipi……….…….………..24

2.3.2.3. Şartlı Birleşik Zaman Kipi……….…….….. 24

2.4. Kip ... 24

2.4.1. Kip Türleri ... 29

2.4.2. Birleşik/ Bileşik Kip Veya Birleşik /Bileşik Zaman ... 32

2.4.2.1. Ek Fiil (Ek Eylem, İ- Fiili)………...…….…...…….... 33

2.4.2.2. Fiillerin Birleşik Çekimi……….………...…….……...… 35

2.4.2.2.1. Rivayet Birleşik Zaman Kipi………...…39

2.4.2.2.2. Hikaye Birleşik Zaman Kipi……….………...…44

2.4.2.2.3. Şartlı Birleşik Zaman Kipi……….……..49

2.5. Görünüş ve Kılınış ... 54

2.6. Kiplik ... 59

2.7. Zaman, Kip, Kiplik, Görünüş ve Kılınışın Aynı Eklerle İşaretlenmesi ... 64

BÖLÜM 3

DİL VE ANLATIM DERSİ VE PROGRAMI .………….………….………… 68

3.1. 9. Sınıf Dil ve Anlatım Dersinde Kip ve Zaman Konusu ... 68

3.1.1. Kazanımlar ... 68

3.1.2. Dokuzuncu Sınıf MEB Dil ve Anlatım Ders Kitabında Bildirdikleri Kiplere Göre Cümleler Konusunun İşlenişi ………….………..…...……… 72

(10)

ix

3.1.3. Dokuzuncu Sınıf Dil Ve Anlatım Ders Kitabında Dilek- İstek Kipleri

Konusunun İşlenişi .………..…..…73

3.1.4. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Kitabında “Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Konusunun İşlenişi ... 74

3.2. Onuncu Sınıf Dil ve Anlatım Dersinde Kip ve Zaman Konusu ... 74

3.2.1. Kazanımlar ... 74

3.2.2. MEB 10. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Kitabında Fiillerde Kip ve Zaman Konusunun İşlenişi ... 75

3.3. Orta Öğretim Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 2015 Öğretim Programı ... 76

3.3.1. Dokuzuncu Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 2015 Öğretim Programı . 77 3.3.2. Onuncu Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 2015 Öğretim Programı ... 78

BÖLÜM 4

YÖNTEM ... 79

4.1. Araştırmanın Modeli ... 79

4.2. Araştırma Grubu ... 80

4.3. Veri Toplama Aracı ... 80

4.3.1. Ölçeğin Geliştirilmesi ... 81

4.3.2. Verilerin Toplanması ... 83

BÖLÜM 5

BULGULAR VE YORUMLAR ... 84

5.1. Kontrol ve Deney Grubu Arasındaki Başarı Farkına Dair Bulgular ... 84

5.2. Grupların Kendi İçinde Ön Test ve Son Test Arasındaki Başarı Farkına Dair Bulgular………...………...……….……… 85

5.3. Grupların Ayrı Ayrı Başarı Farkına Dair Bulgular………... 86

5.4. Ölçekteki Maddelerin Analizi………..…... 90

BÖLÜM 6

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 103

6.1. Sonuçlar ... 103

(11)

x

KAYNAKÇA………...…….……….………..……..…. 106

EKLER………....…….……... 116

EK-1. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırma İzin Formu………….……….. 117 EK-2. Deney Uygulama Ders İçerikleri……….……….….……..…. 118 EK-3. Onuncu Sınıf Dil Ve Anlatım Dersi Kip ve Zaman Konusunun Öğrenilmesine Yönelik Başarı Testi………....………….…….… 128

(12)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Konuşma Merkezli Zaman Tasnifi ……….…….…...16

Tablo 2. Anlatı Merkezli Zaman Tasnifi ……...………...16

Tablo 3. Birleşik Zaman Çekiminin Alışılagelmiş Adları..………... 42

Tablo 4. Toplam Madde İstatistikleri ……….……….….…... 86

Tablo 5. Güvenirlik İstatistiği……….. 87

Tablo 6. 10. Sınıf Dil ve Anlatım Dersi Kip ve Zaman Konusunun Öğrenilmesine Yönelik Başarı testi Ölçeği Maddelerinin Alt Boyutlara Dağılımı …..………….………..………. 87

Tablo 7. Grupların Birbirleri Arasındaki Başarı Farkını Gösteren Bağımsız t Testi Sonuçları………..………..………..88

Tablo 8. Grup İstatistikleri ……….……….…...….…89

Tablo 9. Grupların Kendi İçinde Ön Test ve Son Test Arasındaki Başarı Farkı (Bağımsız t Testi)……….….…….. 89

Tablo 10. Grupların Ayrı Ayrı Başarı Farkı……….……….……….………… 90

Tablo 11. Soru 1’in Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……... 91

Tablo 12. Soru 2’nin Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı.…..…. 91

Tablo 13. Soru 3’ün Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı…….….92

Tablo 14. Soru 4’ün Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı…....…..92

Tablo 15. Soru 5’in Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı ……..…93

Tablo 16. Soru 6’nın Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı…….…94

Tablo 17. Soru 7’nin Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı….…....94

Tablo 18. Soru 8’in Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……..….95

Tablo 19. Soru 9’un Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı….…...95

Tablo 20. Soru 10’un Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı….…...96

(13)

xii

Tablo 22. Soru 12’nin Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……...97 Tablo 23. Soru 13’ün Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……...98 Tablo 24. Soru 14’ün Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……...98 Tablo 25. Soru 15’in Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……....99 Tablo 26. Soru 16’nın Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……..100 Tablo 27. Soru 17’nin Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……..101 Tablo 28. Soru 18’in Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı………101 Tablo 29. Soru 19’un Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı….…..102 Tablo 30. Soru 20’nin Kontrol ve Deney Gruplarındaki Ön Test ve Son Test Farkı……..102

(14)

xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. İnterminallik………..……….………… 56

Şekil 2. Postterminallik ………..……….………… 56

Şekil 3. Terminallik……….……….………... 57

Şekil 4. Son sınırı vurgulayan fiiller……….……….. 58

Şekil 5. Ön sınırı vurgulayan fiiller…….……….………..………. 58

Şekil 6. Sürek bildiren fiiller………... 58

Şekil 7. Palmer’ın kiplik sınıflandırması………….……… 61

(15)

xiv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

Alm. Almanca

Akt. Aktaran

ANOVA Bağımsız Örneklemler İçin Tek Faktörlü Varyans Analizi

Arap. Arapça

Çev. Çeviren

DvA Dil ve Anlatım Dersi

Edt. Editör

Est. Eski Türkçe

F F Dağılımının Değeri f Frekans Fr. Fransızca İng. İngilizce Latin. Latince N Popülasyon

MEB Millî Eğitim Bakanlığı +ÖS Ön Sınırı Vurgulayan Fiiller

ortlm. Ortalama

Osm. Osmanlı Türkçesi

p Anlamlılık düzeyi

p. Page

r Pearson Korelasyon Katsayısı

s. Sayfa

S. Sayı

sd Serbestlik Derecesi

Ss Standart sapma

+SS Son Sınırı Vurgulayan Fiiller SPSS İstatistik Paket Programı -SV Sürek Bildiren Fiiller

(16)

xv

t Student T- Testi (Bağımsız İki Grup T- Testi)

TDK Türk Dil Kurumu

TTBK Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı

vb. ve benzeri vd. ve diğerleri vs. vesaire y. Yazarı X² Ki-Kare % Yüzde X Aritmetik Ortalama



Cronbach Alfa

(17)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Bilindiği üzere, Türkçe dil bilgisi öğretimi ilköğretimden yükseköğretime kadar devam etmektedir. Ders kitaplarımızda ortaokuldan itibaren kipler konusu işlenmekte ve bu ders içeriği ortaöğretimde de kapsamı genişletilerek devam etmektedir. Türkçe gramerinde kipler eylem çekimi yaparak, söz öbeklerini yargıya dönüştürme ve eylemin nasıl yapıldığını anlatma görevindedirler. Kipler, zaman ve kişi ekleriyle yapılır ki bu ekler fiil çekim ekleridir. Yani her kip, eylemin (yargının) zamanını ve kişisini de bildirme görevindedir. Her kip ekinin tek bir anlamı yoktur. Bu ekleri alan eylemlerle kurulan cümleler sayısız anlama gelebilir. Bu nedenle kipleri ezbere tanımlarla öğretmek anlam zenginliğinin görülememesine neden olabilir. Söz gelimi, anlam kayması denen anlam olayı sırasında kipler, ezbere tanımların dışında yeni anlamlara ulaşırlar. Kiplere tek bir ad vermek, bu gramer yapısının tam olarak öğretilememesine neden olmaktadır.

Oysa dil bilgisi çalışmalarında kip ve zaman kavramlarının birbirinden farklı olduğu ortaya konmaktadır. Fiil çekimi, gramer zamanı, kip ve kiplik ile ilgili çalışmalarda varılan sonuçlarla, liselerde bu konuların öğretilmesi arasında ciddi farklar vardır. Kip konusunun liselerde işlenişi ile bilimsel olarak ele alınışının bu denli farklı olması “Okullarımızda öğretilenler bilim ile çelişiyor mu?” sorusunu akla getirmektedir. Zihnimizde uyanan bir başka soru ise, “Eksik mi öğretiyoruz?” tereddüdünden kaynaklanmaktadır. Öyle ki bir öğrenicinin “kip” konusunu tam anlayabilmesi için, fiil, fiil çekimi, kip, kiplik, görünüş, kılınış konularını da iyi derecede öğrenmesi gerekir. Fiil ve fiil çekimi hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını kabul etmemiz durumunda dahi, öğrenicilere kiplerin sadece adlarını öğretmek; onlara dilimizin anlam dünyasını yeterince açmak anlamına gelmekte

(18)

2

midir? Bu şüphelerden hareketle tezimizde, öncelikle fiil, fiil çekimi, zaman, kip ve kiplik, görünüş ve kılınış konularının gramerlerimizde ele alınışı; ardından ders kitaplarımızda ne şekilde yer aldığı aktarılacaktır. Ayrıca, 10. sınıf Dil ve Anlatım ders müfredatında yer alan “Fiillerde Kipler” konusunun 2005’ten bu yana uygulanan programa göre irdelenmesine yer verilecektir.

Bir takım bilgileri, çeşitli kavramları öğrencinin anlamadığı terimlerle bildirmek, öğrenci ile öğretmen arasına engel koymak, öğretmeni soyutlamak demektir (Zülfikar, 1991, s. 23). Terim anlaşılmıyorsa, bir kavram için birden fazla terim varsa o kavramın ve konunun öğrenciler tarafından iyi anlaşılamayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle tezde, 10. sınıf öğrencilerinin kip ve zaman kavramlarının farkını nasıl öğrenebilecekleri ve birleşik kip/birleşik zaman gibi terimlerin yarattığı kafa karışıklığının nasıl giderilebileceğini anlamak üzere deney çalışması da yürütülmüştür.

1.1. Problem Durumu

Yıldırım ve Şimşek’e göre (2008, s. 84-88) araştırma probleminin belirlenmesinde üç temel kaynak önemli rol oynar:

1) Kuram ve araştırma alan yazını,

2) Araştırmacının bireysel ve mesleğe dönük deneyimleri ve 3) İlgili alanda karşılaşılan toplumsal sorunlar.

İlköğretimden yükseköğretime kadar devam eden Türkçe dil bilgisi öğretimi sürecinde, ortaokuldan itibaren ders kitaplarımızda kipler konusu işlenmekte ve bu ders içeriği ortaöğretimde de kapsamı genişletilerek devam etmektedir. Öğretim programındaki bu içerik tezin başlangıcında kuram ve araştırma alan yazını ile ilgili bir bölüm hazırlamayı gerektirmiştir.

Türkçede kipler; eylem çekimi yaparak, söz öbeklerini yargıya dönüştürme görevindedirler. Kipler zaman ve kişi ekleriyle yapılır. Yani her kip eylemin (yargının) zamanını bildirme görevindedir. Bu araştırmayı yaparken bireysel ve mesleğe yönelik deneyimlerle, anlam kayması denen anlam olayı sırasında dahi kipleri ezbere tanımlarla adlandırmanın, bu gramer yapısının öğrenilmesini zorlaştırdığı tespit edilmiştir. Kip eklerinin, karşıladıkları tek bir anlamla öğretilmeye devam edilmesinin, öğretilen kipin adı ile karşıladığı zaman, kip veya kiplik arasında farklılıklar yarattığı gözlemlenmiştir.

(19)

3

Özellikle birleşik kip adlandırmaları bu karmaşıklığın en yoğun olduğu konu alanıdır. Bilimsel bir bilgi yeni keşiflerle her an değişebilir. Kaldı ki kesin olarak doğru olduğundan emin olunamayan bilginin öğretilmesi, bilginin doğruluğundan daha hassastır. Okullarımızda bilgiyi değil bilgiye ulaşmanın yollarını öğretmeyi esas alan bir anlayıştan hareketle, öğrencilere kiplerin adının yerine işlevleri ve anlamlarının öğretilmesinin, içinde yaşadığımız bilgi çağı ve toplumunda daha elzem olduğu düşünülmektedir.

Kısacası araştırma yapılmasına sebep olan problem; “ortaöğretim kurumlarında Dil ve Anlatım derslerinde işlenen birleşik kiplerin adları ile görevlerinin birbiriyle bağdaşmaması ve bu durumun öğrenmeyi zorlaştırmasıdır.”

Yukarıda açıklananları soru ile ifade etmek gerekirse;

A. Türkiye Türkçesinde birden fazla ekle kurulan eylem çekimlerine birleşik kip adı verilmesi doğru mudur?

B. Kip ve zamanın aynı kavram olmadığı bilinmekte midir? C. Birleşik kipler hangi kip ve zaman anlamlarını anlatmaktadır?

D. Birleşik kip adları, birleşik kiplerin ifade ettiği kip ve zamanların öğretimini nasıl etkilemektedir?

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın amacı birleşik kiplerin adları ile görev tanımları arasındaki ilgisizliği ortaya koyarak, konunun öğrenilmesini kolaylaştırmaktır. Bu sayede Türk Dilini daha etkili ve doğru kullanılması sağlanacaktır. Bu amaçla, öncelikle Dil ve Anlatım derslerinde kipler ile ilgili konuları kapsayan ünitenin kazanımları incelenecek, bu kazanımlarla dersin genel amaçları arasındaki ilgi tespit edilecektir. Bu tez çalışması devam ederken 2016-2017 eğitim-öğretim yılından itibaren, uygulamaya konması planlanan bir yeni Türk Dili ve Edebiyatı programı hazırlanmıştır. Yeni programda kip konusunun nasıl ele alındığı ve bu konuyla ilgili kazanımlar da tezimizde incelenecektir.

Amaçlarla ilgili aşağıdaki hipotezler sunulmaktadır.

Varsayım: Birleşik kiplerin görevlerini adlarından değil de bağlam içindeki anlamlarından hareketle tespit eden öğrenciler, kipleri daha kolay öğrenmektedir.

(20)

4

Bu hipotezin testi için bir takım alt hipotezlerin de formüle edilmesi gerekmiştir. Alt varsayım 1: Birleşik kip adı, kiplerin görevlerinin öğrenilmesini zorlaştırmaktadır. Alt varsayım 2: Birleşik kiplerin öğrenilememesi Türkçe dil bilgisinin diğer konularının da öğrenilmesini de zorlaştırmaktadır.

Alt varsayım 3: Birleşik kiplerin cümledeki görevlerini öğrenemeyen öğrenciler etkili okuma gerçekleştirememektedir.

1.2.1. Alt Problemler

1. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin 10. sınıf Dil ve Anlatım dersi 5. ünitesi başarı puanları gruplara (deney-kontrol) göre farklılaşmakta mıdır?

2. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin 10. sınıf Dil ve Anlatım dersi 5. ünitesi başarı puanları ölçümlere (ön test-son test) göre farklılaşmakta mıdır?

3. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin 10. sınıf Dil ve Anlatım dersi 5. ünitesi başarı puanları grup (deney-kontrol) ve ölçüm (ön test-son test) faktörlerinin ortak etkisine göre farklılaşmakta mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Bu araştırma, lise 10. sınıf öğrencilerine kip ve zaman kavramlarının nasıl daha kolay öğretilebileceğini ortaya koyacaktır. Birleşik kip terimi kullanılarak öğretilmeye çalışan konu içindeki kip ve zaman kavramlarının ayrıştırılması gerektiğini gösterecek; bu yolla öğrencilere ve öğretmenlere kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca 2011’den bu yana uygulamada olan müfredat programında yapılandırmacı eğitim yaklaşımı felsefesi dikkate alınmıştır. Bu yaklaşıma göre dil bilgisi ve edebiyat konuları metin dil bilimsel yaklaşım esas alınarak öğretilmelidir. Ancak kiplerin ad ve biçimlerinden hareketle konuyu öğretmenin bu eğitim anlayışı ile tutarsız olduğu düşünülmektedir. Konuya semantik ve metin dil bilimsel yaklaşılmasının yeni eğitim programının uygulanabilirliğini arttıracağı öngörülmektedir.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

(21)

5

1. Türkçe gramerinde haber kipleri, fiillere gelen çekim ekleri olarak algılanamamaktadır.

2. “Birleşik kipler” diye adlandırma ve sınıflama yapmanın gereksiz olduğu varsayılmıştır. Çünkü kip, zaman ve kişi ifade eden anlam bilimsel bir kategoridir. Bir eylemin mantık olarak sadece bir zamanda ve bir kişi tarafından gerçekleştirilebileceği düşünüldüğünde; birleşik zaman ifadesi yanıltıcı olmaktadır.

3. Bu araştırmada kullanılan veri toplama araçlarının ölçülmek istenilen özellikleri doğru olarak ölçeceği varsayılmıştır.

4. Öğrencilerin kipler konusunun kazanımlarını elde edememelerinde birçok değişken etkilidir. Bu araştırmada “Öğrencilerin kip ve zaman farkını öğrenememelerinin önemli nedenlerinden biri de birleşik kiplere verilen isimlerdir.” yargısı, temel varsayımı oluşturmaktadır.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu araştırma “kip” konusu içinde “birleşik kipler” başlığı altında işlenen ekler ile diğer yapıları ve onların kip/kiplik anlamlarını ele almaktadır. Çekimli bir fiilde, ekler yardımı ile fiilde zaman, kip, kiplik, kılınış ve görünüş anlamları verilebilir. Araştırmada yalnızca birleşik kip ve zaman anlamları üzerinde durulmuştur. Basit kip ve zamanlar hakkında genel bir bilgi verilmiş olsa da çalışmanın odak noktası birleşik kipler olmuştur.

Araştırmanın bir diğer sınırlılığı ise Türkçe Dil Bilgisi dersi alan öğrencilerden araştırmaya sadece lise 10. sınıf öğrencilerinin alınmasıdır. Türkiye’deki 10. sınıf lise öğrencilerinden Ankara ili Güdül İlçesi Safiye Akdede Çok Programlı Lisesinden 10 AMP-A ve 10 AL-A öğrencileri araştırmaya dâhil edilmiştir.

(22)

6

BÖLÜM 2

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Fiil

Fiil terimi, çeşitli kaynaklarda şu şekilde açıklanmıştır:

TDK’nin Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü’nde fiil: “Eylem, oluş veya durum veya bir kelime ile süreç anlatan kelime.” olarak tanımlanmaktadır.

Delice, Hacıeminoğlu (1991) ve Aksan (1983)’ün düşüncelerinden yola çıkarak “Fiil terimi daha çok kelime türleri arasında yer alan hareket isimlerinin karşılığı olarak gramercilerin çalışmalarında kullanılmakta ve bireylerin zihinlerinde bu kullanımıyla canlanmaktadır” demektedir (2002, s. 185-186).”

“Gerçek veya itibari varlıklarla niteliklere bağlanmak şartıyla bir eylemin zaman içinde vuku bulup bulmaması ile ilgili haber yahut dileği veya -eylem söz konusu edilmeksizin- gerçek ve itibari varlıklarla nitelikler hakkında verilen hükmü ifade eden kelimeler fiil adını alır” ( Bilgegil, 1984, s. 260).

“Fiil, varlıkların yaptıkları işleri zamana, biçime ve kişiye bağlanarak anlatan kelimelerdir (Ediskun, 2004, s. 170).

Fiil, Tahsin Banguoğlu tarafından (2004, s. 408) “bir kılış, bir durum veya oluşu toplu bir deyimle olup biteni (procés) anlatan kelime” şeklinde tanımlanır. Necip Üçok da (1947, s. 99) benzer bir tanımlama yaparak fiil için; “herhangi bir hadise yahut durum yahut oluşu gösteren kelimeler” der.

(23)

7

Banguoğlu, Bilgegil, Üçok ve Ediskun’un görüşlerine bakıldığında, fiilin bir “işin ya da hareketin adı” olarak tanımlandığı görülür. Bu tanımlarda fiil, fiil kökü, fiil gövdesi gibi ayrımlar yer almamaktadır.

Korkmaz, fiili “bir kılışı, bir oluşu veya durumu anlatan olumlu, olumsuz şekillere girebilen kelimelerdir” diye tanımlarken, fiil köklerini, “varlık, nesne ve kavramların zaman ve mekân içinde gerçekleştirdikleri hareketleri, yani onlardaki oluş, kılış ve durumları karşılayan sözler” diyerek açıklar (1992, s. 61; 2007, s.12).

Ergin de fiil köklerini “hareketleri karşılayan kökler” olarak tanımlar. Fiil kökleri kelime köküdür ancak kelime değildir” diyen Ergin’e göre, fiil kökleri kullanılma sahasına tek başlarına çıkmazlar. Fiil köklerine bir takım ekler getirilerek; fiiller nesnelere, şahsa, zamana vb.’ne bağlanarak görev yaparlar (2002, s. 109-110). Ergin’in bu görüşü diğer araştırmacılar tarafından da

Korkmaz da fiillerin tek başlarına kullanılmadığı görüşündedir:

“Ancak ad kökleri ile fiil kökleri arasında önemli bir nitelik farkı daha farkı daha vardır. Şöyle ki: ad kökleri, dilin kendi başlarına var olan bağımsız durumdaki öğeleridir. Hareketleri karşılayan fiil kökleri ise, bağımsız değildir. Bunların nesnelere bağımlı olmaları onları nesnelerin ortak öğeler durumuna getirmiştir. Bu da demektir ki, nesnelerin hareketlerinde bir ortaklık söz konusudur. Birçok nesne aynı hareketi yapabilir. Dolayısıyla bir hareket kendi kapsamı içinde birçok varlık ve nesneyi alabilir. Bu nedenle nesnelerde somutluk, hareketlerde soyutluk vardır. Yani nesneler belirli, hareketler belirsizdir. Bu nedenle hareketler kendilerini ancak nesnelere bağlı olarak ortaya koyabilirler. Bu nitelik farkı dolayısıyla ad kökleri birer tek varlık, nesne veya kavramı karşıladığı halde, fiil kökleri birçok varlık, nesne ve kavram arasında ortaklaşan soyut hareketleri karşılar. Bunların somutlaşarak belirli bir harekete karşılık olabilmeleri ancak bir varlığa, bir nesneye bağlanmaları ile mümkündür (2007, s. 12- 13).

Barutçu Özönder’in (1999, s. 56) Ergin ve Adalı’nın görüşlerinden hareketle yaptığı tanıma göre; “hem yapısalcıların incelemelerine bakıldığında hem de klasik gramercilerin eserlerinde fiil, anlamlı ancak tek başına kullanılamayan, dilde daima çekimli şekiller hâlinde bulunan dil birimleri veya başka bir ifadeyle varlıklarını ancak işletim adılları aracılığıyla ortaya koyabilen (sözlüksel-) bağımlı öncüllerdir.”

Bu tanımlara göre araştırmacılar; fiillerin iş, oluş, hareketleri karşılayan sözcükler olduğu; ancak tek başına kullanılmadığı, cümle içinde nesneye, şahsa veya başka unsura bağlanarak kullanıldığı görüşünde hem fikirlerdir. Fakat fiil derken dilimizdeki hangi yapıyı kastettikleri bu tanımlardan çıkarımlanamaz. Yani kök, gövde veya çekim eki almış

(24)

8

yapılardan hangisinin/hangilerinin fiil olduğu konusunda görüş birliği yoktur. Hangi yapıya (morfeme) fiil deneceği konusunda farklı yaklaşımlar mevcuttur.

Leyla Karahan (1999, s. 49), “Fiil Terimi Üzerine” adlı makalesinde araştırmacıların çeşitli fiil tanımlarını verdikten sonra, onları üç grupta toplar ve üç farklı yaklaşım tespit eder:

“1. Vermek, verdirmek kelimelerini fiil kabul edenler, 2. verdim, vermiş kelimelerini fiil kabul edenler, 3. ver-, verdir- kök ve gövdesini fiil kabul edenler.”

Birinci grupta yer alan isim fiiller yani mastarlar hem yapıları, hem de cümle içinde kullanılışları açısından isim değerinde olan kelimelerdir. Bu kelimeler, fiil olarak değil de, bir oluş, kılış, durum (hareket) ismi olarak kullanılabilir.

İkinci grupta yer alan kelimeler, kip, zaman, şahıs da bildirmektedir. Bu kelimeler cümleden ayrı düşünülemez ki hatta bunlar cümlenin kendisidir. Verdim, vermiş kelimelerine fiil demek, onların fiil kök ve gövdeleri için kullanılan fiil terimi ile karışmasına neden olabilir.

Üçüncü grupta yer alan tespite göre, ver-, verdir- gibi kök ve gövde halindeki kelimeleri fiil olarak adlandıranlar kök ve gövdenin karşıladığı oluş, kılış, durum kavramlarını esas almakta ve kip, zaman, şahıs anlamını taşıyan verdim gibi kelimeleri fiil terimi kapsamının dışına çıkarmışlardır (Karahan, 1999, s. 49).

Yukarıda özetlediklerimizin ardından Karahan (1999, s. 49- 50) fiil terimi için şunları söyler:

“O halde ver- ile vermiş şekilleri, aralarındaki anlam, görev ve yapı farklılıkları dikkate alınarak isimlendirilmelidir. Tek başına kullanılmasa dahi asıl olan kök ve gövde olduğuna göre bence fiil terimi sadece ‘ oluş, kılış ve durum’ bildiren bu kök gövdeler için kullanılmalıdır. … İhtiyacımız olan verdim, vermiş gibi kip, zaman, şahıs anlamlı kelimeleri karşılayacak bir başka terim.”

Adalı’ya göre, eylem; varlıklarını ancak belli işletim ardılları aracılığıyla ortaya koyabilen bağımlı öncüllerdir. Eylemin tek görevi vardır; o da yüklemin temel birimini oluşturmaktır. Yüklem, zaman/istem ve kişiyi ardıllar yoluyla belirttiğine göre, eylem de zorunlu olarak

(25)

9

bu birimlere bağlıdır (1979, s. 35). Adalı’nın bu görüşleri ile Karahan’ın yukarıda ifade edilen görüşleri bir arada düşünüldüğünde, fiiller çekim eki alarak yüklemi oluşturuyorsa bunlara farklı isimler verilmesi gerekmektedir. Fiil kök ve gövdeleriyle çekim eki almış ve cümlede zaman ve şahıs eki alarak yüklem görevi yapan fiillerin farklı terimlerle anlatılması gerekmektedir.

Fiil kök ve gövdelerinin yüklemleşen fiillerden farklı olduğunu Uğurlu, Türkçe Gramerinin Sorunları Toplantısı’nda şöyle ifade eder: “Fiil köklerinin elbette bir zaman kavramı yoktur. Ancak fiiller zaman çizgisi üzerinde bir “başlangıç” ve “bitiş” noktası olan ya da bu şekilde algılanabilecek kelime cinsidir (1999, s. 71). Uğurlu, fiillerin başlangıç ve bitiş noktalarını vurgulayarak fiillerin kılınış özelliğinden bahsetmektedir.

Karadoğan, “her fiil, bir olayı karşılar. Fiildeki olayın, sonsuz zaman çizgisindeki gerçekleşme zamanı, dillerin yapısına göre farklılaşan biçimlerde fiilin çekimlenmesiyle belirlenir. Fiil tabanlarında belirli bir zaman anlamı yoktur ama dış dünyadaki hareketin bir gerçekleşme tarzı vardır ki hareketlerin gerçekleşme biçimleri ve süreler farklılık gösterir.” diyerek fiillerin kılınış özelliği ile çekimlenmiş fiillerin özelliklerine değinmektedir (2009, s. 6).

Bu durumda fiil çekimi konusunun gramerimizde nasıl ele alındığından da söz etmek gerekecektir.

2.2. Fiil Çekimi

Korkmaz’ın Gramer Terimleri Sözlüğü’nde (1992, s. 62) fiil çekimi, şu şekilde yer alır:

Fiil çekimi (Alm. Konjugation, Abwandlung; Fr. Conjugason; İng. Conjugation, Osm. Tasrif-i ef’âl) Cümlede yüklem görevinde bulunan fiil veya isim soylu kelimelerin zaman, şahıs, teklik ve çokluk kavramı veren eklerle girdiği şekil: biliyorum (< bil-iyor-um), bildin (<bil-di-n), bilir (< bil-ir), bileceğiz (<bil-eceğ-iz), bilmişsiniz(<bil-miş-siniz), bilmeliler (<bil-meli-ler), bilsek (<bil-sek), bilelim (<bil-elim), bilsin (<bil-sin), iyiyim(<iyi-y-im), iyisin (<iyi-sin), iyidir (<iyi-dir), iyiyiz (<iyi-y-iz), iyisiniz (<iyi-siniz), iyidirler (<iyi-dir-ler).

Ergin’e göre hareketleri karşılayan dil birlikleri olan fiil kök ve gövdeleri bir zamana, şahsa, şekle bağlanarak kullanım sahasına çıkar. “ Mücerret hareketleri nesnelere bağlamak için fiil kök ve gövdelerinin kullanış sahasında böyle çeşitli şekillere girmesine fiil çekimi

(26)

10

denir. … Fiil çekimi dillerde eklerle veya kökteki değişiklikler ile yapılır. Son ekli eklemeli bir dil olan Türkçede yalnız ekli fiil çekimi vardır” (2002, s. 133).

Ekler, kullanımda tek başlarına anlamları olmayıp, eklendikleri kelime ile anlam kazanırlar. Fiil, kök ve gövdesine eklenen ekler yardımıyla gerek şahıs, gerekse zaman kavramını aktarır (Benzer, 2008, s. 28).

Yukarıdaki bilgilere göre araştırmacıların “fiillere zaman ve şahıs eklerinin eklenmesiyle çekimli fiil oluşturulduğu” konusunda hem fikir olduklarından bahsedilebilir. Bu durumda cümle ya da bağlam içinde zaman/kip ve şahıs eki almamış bir fiil çekimsiz fiil midir, sorusu akla gelebilir. Örnekle; “Ödevini yap.” cümlesinde yap- fiili ek almamış olarak görünmektedir. Fakat cümlenin yüklemi emir kipi ifade eden “yap” ögesidir. Bu nedenle “fiil çekimi” ya da “çekimli fiil” konusunda daha kesin bilgilere ulaşabilmek için “çekimsiz fiil” başka bir deyişle “çekimlenmemiş fiil” kavramlarını incelemek gerekli olacaktır.

Yüksel’e göre fiiller metin içinde bitmiş ve bitmemiş olarak yer alır. Türkçenin biçim bilgisinde en önemli konulardan biri hatta en önemlisi bitmemiş fiil biçimleridir (2006, s. 95). Yüksel’e göre bitmemiş fiiller özellikle yabancı dil öğretiminde önem kazanmaktadır; çünkü bitmemiş fiil biçimleri Türkçenin kendi yapısına göre geliştirdiği farklı kullanım özellikleridir. Çalışmada bitmemiş fiil kavramı yerine “çekimsiz fiil” adlandırılması tercih edilmiştir.

Başdaş’a göre çekimsiz fiiller başlığı altında verilen ekler, adından anlaşılacağı üzere diğer isim yapma eklerinden farklı olarak her zaman kalıcı adlar yapmazlar. Çoğunlukla sözlüğe dayalı değer taşımayan fiil ile ad arasında ayrı ve geçici bir dil bilgisi sınıflandırması oluştururlar: koşmak, koşan, koşarak gibi (2007, s. 2). Başdaş, bu çalışmasında çekimsiz fiillerin ad bölümünde mi yoksa fiil bölümünde mi ele alınması gerektiği konusunda kararsız kalmıştır. Çünkü çekimsiz fiil ekleri, fiil köküne gelerek onları ad, sıfat ya da zarf türüne çevirse de hiçbir çekimsiz fiil, ne tam olarak ad ne tam olarak zarf ne de tam olarak sıfattır (2007, s. 1-6).

“Sevmek güzel şey doğrusu!”

(27)

11

Yapılan araştırmalarla kansere yeni bir tedavi yolu aranıyor.”

Yukarıdaki cümlelerde “sevmek, dinlemeden, yapılan” sözcükleri sırasıyla isim-fiil, zarf-fiil ve sıfat zarf-fiildir. Bu sözcükler aynı zamanda “zarf-fiilimsi” kategorisindedir ve Yüksel ile Başdaş’a göre “çekimsiz fiil”dir. Bu gibi sözcükleri kullanım sahasında “fiil” kategorisinden ayrı olduğu düşünülmektedir.

Fiil, dilde asıl kullanımını kip, zaman ve kişiye bağlı yargılı bir anlatım değeri kazanarak bitmiş fiiller (verbumfinitum) şeklinde bulur. Gramatikal açıdan bitmiş bir fiil içinde kip, zaman, şahıs, sayı kategorilerini barındırır. Bu kategoriler Türkçede fiil tabanına getirilen özel eklerle sağlanır. Böyle fiiller çekimli fiillerdir (Barutçu Özönder, 1999, s. 61).

2.3. Zaman

Bu bölümde anlatılacak olan zaman kavramından kasıt, gramer zamanı; başka bir değişle

fiilde zamandır. Dilin insanların zaman içindeki eylem, durum ve kılışlarını anlatma

görevinde olduğunu düşünülürse gramer zamanı kavramının, “zaman”dan ayrı düşünülmesi ve incelenmesinin mümkün olmadığı anlaşılır.

Türk gramerciliğinde gramer zamanı ile ilgili birçok tanım yapılmıştır. Türkçede zaman anlamı, eklerle verilebilmektedir. Ancak zaman eki olarak bilinen eklerin fiile eklenirken zaman mı, görünüş mü yoksa kiplik mi bildirdikleri ve bu görevleri belli bir sıraya göre mi verdikleri tartışma konusu olmuştur (Benzer, 2008, s. 29). Bu bakımından Türkçe gramer için yapılan zaman tanımlarına bakmak gerekecektir.

Zeynep Korkmaz tarafından hazırlanan Gramer Terimleri Sözlüğü’nün zaman maddesinde şu açıklama yer alır: “Zaman (alm. Zetstufe; Fr. Temps, İng. Time) Çekimli fiilin karşıladığı kılış veya oluşun içinde geçtiği zaman dilimi: Şimdiki zaman, geçmiş zaman, gelecek zaman, geniş zaman vb. Fiildeki zaman, basit ve bileşik zaman olarak ikiye ayrılır (1992, s. 177).” Muharrem Ergin, gramer zamanının fiilin gösterdiği iş, oluş ve hareketin hangi zamanda yapıldığını veya olduğunu gösteren bir gramer yapısı olduğunu söyler. (Ergin, 2002, s. 288) Tahsin Banguoğlu’na göre (2004, s. 441), bir oluş veya kılışın içinde geçtiği zaman parçasıdır. Gencan zamanı başlangıcı ve sonu belli olmayan soyut bir kavram, bir akış (2007, s. 319) olarak tanımlarken, Aksan tanımını dil bilgisi ile daha ilgili olacak şekilde, eylemin içinde oluştuğu zaman diyerek yapar (1980, s. 232). Aksan’a göre

(28)

12

(1980, s. 101) zaman, eylemin anlatıldığı işin devinim zaman açısından belirlenmesi, kesinleştirilmesi kavramıdır. Aksan, “eylemde zaman” için, “bu kavram eylemin içinde oluştuğu zamanı gösterir.” demektedir. Ona göre zaman, eylemin temel konusunu içerir. Eylem bir oluş, kılınış, yargı bildirirken zamanı da belirler. Eylemin zamanla birlikte, kişi kavramını da belirleyerek kişiye bağlı olarak biçimlendirir. Bu biçimleniş de kipleri oluşturur (Aksan vd., 1983, s. 232-233).

Topaloğlu, Dil Bilgisi terimleri sözlüğünde, zaman kavramını “fiilin belirttiği sürenin çeşitli parçalarını bildiren kategori ve bu kategoriye bağlı olarak ortaya çıkan alt bölümlerin her biri” diyerek tanımlar ve Türkçede Basit ve Birleşik olmak üzere iki bölümde ele alındığını ifade eder (1989, s. 165).

Zaman kavramının sınırsız, öncesiz ve sonrasız olduğunu söyleyen Dizdaroğlu; “bu süreyi sınırlamak için geçmiş, şimdi ve gelecek diye üçe ayırırız. Ancak, olguların oluş, eylemlerin yapılış zamanlarını kesinlikle belirtmek için, bu üçlü bölümleme de yetmez. Bunların sınırlarını aşan, bunlarla anlatılmayan başka zamanlar da vardır. Örneğin geçmiş zamanın bilineni (belirli geçmiş), bilinmeyeni (belirsiz geçmiş) bulunduğu gibi hem geçmiş’i, hem şimdi’yi hem gelecek’i kapsayan ve geniş zaman denilen bir başka zaman da eylem kipleri arasında yer alır.” demektedir (1976, s. 178).

Lyons, zaman kavramının temel özelliğinin tümcede gönderimde bulunulan iş, olay ya da oluşun süreminin sözcenin zamanına (şimdiye) bağlanması olduğunu ifade eder. Bu bakımdan zamanın göstermeye tümüyle ya da bir ölçüde bağlı bütün söz dizimi özellikleri gibi, aynı zamanda hem tümce hem sözcenin özelliği olan gösterici bir kavram olduğunu söyler (1983, s. 273).

Üçok’un açıklaması ise şöyledir:

Zaman (temp, Tempus): Fiillerin ifade ettikleri işin ne zaman vukua geldiğini çekimlerden veya daha doğrusu çekim eklerinden anlamak kabildir. Fiillerin ifade ettikleri, iş, durum, hüküm vs. esas itibariyle dört zamanda vukua gelirler; hal, geçmiş zaman, gelecek zaman, geniş zaman. Bununla beraber gerek Türkçede, gerek başka dillerde zamanları göstermeye yarayan ekler ve takılar sadece ve mutlak olarak zamanı göstermezler; kiplerin belirlenmesine de az çok yardım ederler. … Bununla beraber Türkçemizde olduğu gibi başka dillerde de esas itibariyle yukarıda belirttiğimiz dört zaman mevcuttur. Şuhudi mazi, nakli mazi (rivayet), hikâye; plus-quamperfect vs. gibi terimlerle zamandan daha ziyade kipi, yani işin yapılış şeklini belirtmeye yararlar. Şu halde zamanla birlikte başka roller de yaparlar (1947, s.103-104)”.

(29)

13

Bilgegil, “fiil, üç zamandan biriyle ilgili bulunur. Bunlar, başlangıcı sözün söylenişi olmak üzere; “geriye doğru geçmiş (= mazi), ileriye doğru gelecek (= istikbal), söylenme anıyla hâl”den teşekkül eder. Türkçede bir de bu üç zamanı içine alan geniş zaman (=muzâri) vardır (1984, s. 263).

Dilaçar’a göre, zaman gramatikal kategorisi kimi dillerde isimlerde de bulunmasına rağmen Türkçede yalnızca fiillerde bulunur. Eskiden, hemen bütün diller zamanın iki türü vardır: bitmişlik (Latin. perfektum, Arap. mazi) ve bitmemişlik (Latin. İmperfektum ya da infectum, Arap. muzari); geleceklik, şimdilikle birlikte bitmemişlik sayılmaktadır. Zamanla bu kavram geçmişlik (passe), şimdilik (present) ve geleceklik (futur) şeklinde üçe ayrılır. Ayrıca geniş zaman (aoriste), süreklilik (progressif, continu), geçmiş öncesi (passe anterieur), gelecek öncesi (futur anterieur), salt zaman (temps absolu), göre zaman (temps relatif, temps surcampose) ve bunların katışık şekilleri gibi zaman kavramları türeyip gelişmiştir. Bunların zorunlu olarak, -di, -miş gibi eklerle bağlamak, buna karşılık bu eklere birer belli görev yüklemek, isim çekim eklerinde görülen dil bilim ilkelerine göre doğru olmayacaktır. Dilaçar’a göre önemli olan nokta, zaman eklerini bir şekil olarak tanımak değil, fiilde zaman kavramını ve zaman bölümlerini tanımaktır. Önce zaman kavramının ayrıntılarını, sonra ekleri ve onların türlü görevlerini ayırt etmek gerekir (1971, s. 83-145).

Yukarıdaki tanımlar incelendiğinde araştırmacıların sonsuz olan zamanın fiilin aldığı eklerle bölümlendiğini ve belirlendiğini söylediklerini görürüz. Bu bölümleme merkeze şimdiki zamanın alınmasıyla geçmiş, gelecek ve geniş zaman şeklinde yapılır. Araştırmacılara göre geçmiş zaman belirli ve belirişiz olarak ikiye ayrılır ancak bu ayrımın neye göre yapıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Korkmaz (1992) ve Topaloğlu’nun (1989) tanımlara yakından bakıldığında “birleşik zaman” teriminin sonsuz zaman içinde neye denk geldiğini anlamak güçleşir. Zamanın sonsuz olduğu ve dilde bu sonsuz zaman içinde gerçekleşen eylemin zamanını işaretlemek için fiile gelen eklerin kullanıldığı bilindiğine göre, zamanda hangi iki unsurun bir araya gelerek “birleşik zaman”ı oluşturduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Ancak araştırmacıların “birleşik zaman” ile kastettiklerinin fiilin zamanını işaretlemek için birden fazla zaman ekinin kullandığı durumlar olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle zamanı işaretlemek için birden fazla zaman eki kullanıldığında

(30)

14

ortaya çıkan gramatik yapı “birleşik” bir yapıdır fakat işaretlenen zaman “birleşik” değildir. Nitekim bir eylem yalnızca bir zamanda gerçekleşebilir.

“Zaman” kavramı açıklamalarının ve tanımlarının çoğunun ortak yönü şudur ki zaman dil bilgisinde fiilin gerçekleştiği “zaman”dır. Bağlama göre geçmiş, şimdiki, gelecek veya bunların tümünü kapsayan dilimlerden herhangi biri eylemin zamanı olabilir. Fiilin zamanı, fiile kimi ekler getirilerek belirtilmektedir. Yukarıda verilen tanımlara bakıldığında dikkat çeken bir başka durum ise “zaman” ile kast edilenin zaman ekleri mi yoksa zaman mı olduğu konusunun birbirinden ayrılmamış olmasıdır. Zaman eklerinin gramatikal bir biçim olduğuna, dildeki zamanın kendisi olmadığına değinen araştırmacılar da vardır. Örnekle Demircan, zaman eklerinin eylemin olduğu zamanı değil, biçimsel zamanı (tense) bildirdiğini söyler. Biçimsel zaman ile eylemin zamanının özdeş de olabileceğini, bu nedenle ikisi birbirinden ayrıldığını bildirir. Biçimsel zaman eklerinin yalnız olarak kullanıldığı gibi birlikte de kullanıldığını ifade eder (1977, s. 180).

Sonsuz ve soyut bir kavram olan zaman dil bilgisel anlamda da alabildiğine geniştir. Demirci’ye göre dil bilgisel anlamda zaman, fiilin meydana geldiği işin, oluşun veya durumun gerçekleştiği süreyi gösteren dilsel kategoridir. Dilbilgisel zamanı temsil etmek ya da somutlaştırmak fiiller üzerinden sağlanır (2015, s. 148). Ancak eylemin geçmiş, şimdiki, gelecek ya da geniş zaman dilimlerinden hangisinde geçtiği işaretlemek, zamanın somutlaştırılmasına yetmez. Çünkü fiilin gerek kılınış, gerek görünüş özellikleri, gerekse çekimli biçimleri de cümle ve cümleler üstü birimlerde zaman belirleyici dil bilgisel yapılardır (Günay, 2011, s. 296). Bu bakımdan zaman kavramı ile “fiilin zamanı” kavramlarını ele alırken “fiilin zamanın” zamanın bir nevi “alt kümesi” olduğu şekilde anlamak gerekir. Türkçe dil bilgisinde fiil zamanı, hemen hemen her araştırmacının ortak fikri olduğu üzere eklerle tayin edilir.

Yaman da fiil zamanını; “yapılan işin, hareketin veya oluşun zaman adı verilen sonsuz çizginin üzerinde gerçekleştiği noktalar dizisi” olarak tanımlar ve “zaman ekleri dediğimiz ekler aslında birer şekil ekleridir, der. O’na göre zaman fiilin bildirdiği iş, oluş ve hareketin başı ve sonu olmayan çizginin neresinde cereyan ettiğinin belirtilmesidir. Zaman kavramı bu anlamıyla bir dil bilgisi terimidir. Türkçede zamanları gösteren ekler, bazı durumlarda tam anlamıyla ifade edememektedir. Hatta bir başka zamanı da göstermiş olabilirler. Fakat genel olarak zaman eki ile ifade edilmek istenen zaman arasında doğrudan ilişki vardır. Bu

(31)

15

şekil eklerinin bir kısmı hem şekil hem de zaman ifade ederler. Bildirme kipleri bu gruba girer. Yani bu gruba giren ekler, kip olarak bildirme, zaman olarak da görülen geçmiş, duyulan geçmiş, şimdiki zaman veya geniş zamanı gösterirler. Bildirme kiplerinde zaman ifadesi şekil ifadesinden daha güçlü olduğu için, bu kipler genellikle zaman kavramının bölümlenmiş adlarıyla ifade edilirler. Şekil eklerinin bir kısmı ise yalnızca şekil eki olup, açıkça bir zaman ifade etmezler. Bu kiplerde şekil ifadesi daha baskındır. Bunlar tasarlama kipleridir. Yaman, bunlar için genel olarak bir gelecek zamandan söz edilebileceği kanaatindedir (1999, s. 21- 22).

Türkçe dil bilgisi araştırmalarının genelinde zaman; geçmiş, gelecek, şimdi ve geniş zamandan ibaret düşünülmekteyken zaman kavramı üzerinde yapılan bazı çalışmalarda, zamanın dildeki yansımasının mutlak ve göreceli zamanlar olmak üzere iki türlü olduğu ortaya konur. Şimdiki zaman, geçmiş zaman ve gelecek zaman mutlak zamanlardır. Mutlak zamanlara göre zaman eksenine yerleşen zamanlar da göreli zamanlardır (Comrie, 1985, s. 2; Uzun, 2004, s. 152). Lyons’a göre gramer zamanı, gönderimin gösterici merkezli yapısıdır (1977, s. 687). Comrie ise gramer zamanını mutlak ve izafî (göreceli) diye ikiye ayırır. Böylece gösterici merkezli, geçmiş, şimdi ve gelecek olarak yapılan zaman ayrımlarına, gönderim noktası şimdiden farklı olacak şekilde bağlam ile ulaşılabilecek zamanlar eklenmiştir (Comrie, 1985, s. 56; Fleishmann, 1990, s. 16).

Gramer olarak zaman; bir olay, durum ya da işin konuşma anına göre bir sürem (genel zaman) çizgisi üzerine yerleştirilmesinin eylem üzerinde biçimlenmesidir (Comrie, 1985, s. 9-10).

Comrie ve Fleishman’ın izafî zaman (relative tense) olarak adlandıkları bu zamanlar bazı araştırmacılarca görünüş kategorisinde incelenmiştir. Clark ise, zaman ve görünüşü bir başlık altında ele almış, kip kategorisini ayrı bir başlık altında incelemiş ve zaman ile görünüş kategorisini kip kategorisinden ayırmıştır (1998, s. 217- 267).

Smith, gramer zamanlarının öncelik, sonralık, eş zamanlılık gibi birbirleriyle ilgili değerlerle meydana geldiğini ifade eder. Bunlar sabit veya esnek yönlendirmelerdir (Smith, 1997, 145). Frawley ise zaman tanımını görünüşün tanımı ile karşılaştırarak yapar. O da zaman şekillerini mutlak zaman (obsolute tense) ve izafî zaman (relative tense) olarak ikiye ayırır. Mutlak zaman, gramer zamanının konumunu konuşma anına bağlar. İzafi

(32)

16

zaman konuşma anı veya zaman konumu olarak başka bir olayı seçer. Ona göre eğer görünüş, olayın bir zaman çerçevesi üzerinde veya içinde şekillenme biçimi ise; zaman, olayın bir zaman çerçevesi içinde açıkça işaretlenme biçimidir. Görünüş, olayların işaret etmeyen şekillerine karşılık gelir, zaman se, işaret eden şekillere işaret eder (Frawley, 1992, s. 336-345). Akerson(2000, s. 142), zaman kavramını felsefi olarak iki taraflı bir karşıtlık şemasına oturtur. Konuşma anını merkeze alarak Türkçede zamansal işlevlerin dışa vurumlarını bir tablo ile gösterir.

Tablo 1

Konuşma Zamanı Merkezli Zaman Tasnifi

Merkez: Şimdiki şu an (konuşma anı) Dilimlenmemiş zaman Dilimlenmiş zaman

İşlev Geniş Geçmiş Şimdi Gelecek

Şekil -ir -di, -miş -yor -ecek

(Fatma E. Akerson, Dile Genel Bakış, 2000, s. 143)

Buna göre dilimlenmemiş zaman, başı sonu belli olmayan bir akıştır. Dilimlenmiş zaman ise, başı sonu belli olan aralıklardır. Eğer, zaman çizgisinde merkezi geçmişteki bir noktaya alınırsa, Türkçede farklı zaman sitemleri ortaya çıkar. Bu durumda ortaya çıkan zaman sistemleri, geçmişte merkez alınan noktanın etrafına yerleşir. Bu da aşağıdaki tabloda görülmektedir.

Tablo 2

Anlatı merkezli zaman tasnifi

Merkez: Geçmişteki bir an (anlatı anı)

Dilimlenmemiş zaman Dilimlenmiş zaman

İşlev Geniş Geçmiş Şimdi Gelecek

Biçim -irdi -diydi

-mişti -mişmiş -yordu -yormuş -ecekti -ecekmiş

(Fatma E. Akerson, Dile Genel Bakış, 2000, s. 142)

Yukarıda anlatılanları özetlersek, gramer zamanı, zamanın dildeki algılanış biçimidir. Konuşma anı merkez alındığında, konuşma anı şimdiye, konuşma anından önce olan olaylar geçmiş zamana, konuşma anından sonraki olaylar gelecek zamana tekabül eder. Bu üç zamanda gösterici merkezi konuşma anıdır. Bazı araştırmacılar gramerde gösterici merkezin bağlama göre ortaya çıktığı başka zaman şekillerinin olduğunu ifade ederler.

(33)

17

Karahan’ın belirttiği üzere; bütün dillerde zamanın uçsuz bucaksız çizgisi üzerinde “geçmiş”, “hâl”, “gelecek” olmak üzere üç zaman dilimi kabul edilir. “Kılış” ve “oluş” bu üç zaman diliminin herhangi bir noktasında gerçekleşmiş veya gerçekleşecektir. Bu genelleme hiçbir dil için, “kılış” ve oluş”un gerçek anlamını yansıtmaz. Gerçek zaman belki hâl, belki hâle çok yakın, belki de hâlden çok uzak bir noktada gerçekleşmiş olabilir. “Bununla borcumu ödemiş oluyorum.” cümlesinde anlatılan geçmiş zamanın “hâl”e çok yakın bir gelecek zaman olduğunu görüyoruz. Karahan, “eğer Türkçe bu ayrıntıları karşılayabilecek güce sahipse, bu ayrıntıları gramatik olarak ifade edebilecek “yakın geçmiş”, “uzak geçmiş”, “uzak gelecek”, yakın gelecek” gibi terimlerin de yerleşmesine, kullanılmasına ihtiyacı var demektir,” görüşündedir (1999, s. 55).

Bu bölümde zaman kavramını anlatırken fiillerde zaman, başka bir değişle cümlenin yüklemi görevindeki unsurların zamanı, söz konusu edilmiştir. Buna karşın Adalı, zaman ekleri almış fiillerin dışında bazı biçimlerin de zaman anlamı taşıdığını ifade etmektedir. Çekirdek cümlede yüklemi oluşturan değişmez birim eylem olduğunda kullanılan son eklerin; birincil zaman, istem, kişi ve ikincil zaman ekleri olduğunu belirten Adalı, birincil zaman eklerinin “belirli geçmiş (-DI), belirsiz geçmiş (-mIş), geniş zaman [/a,ı/(R) (-r)], şimdiki zaman (-yor), gelecek zaman (-AcAk)” olduğunu, istem (istek) eklerinin “dilek (-sA), istek (-A), gereklilik (- mAlI), buyrum (Ø)” olduğunu söyler. Ona göre, bu birincil zaman ardıllarından, yani zaman eklerinden [-R], [-mIş], [-AcAk] eylemsi olarak da kullanılabilir ve taşıdıkları zaman anlamını eylemsi olarak da sürdürürler. Sıfat fiil eki (ortaçlık ardılı) olan [-DIK] geçmiş, (-ASI) gelecek zamanı bildirir. Zarf fiil eki (ulaçlık ardılı) olan [-IncA], [-AlI], [-mAdAn] da bir zaman kavramı taşır (Adalı, 1979 s. 44-60). Eraslan, Ercilasun ve Akar da sıfat fiillerin zaman anlamı taşıdığını belirtirler (Eraslan, 1999, s. 121, Ercilasun, 1999, s.141, Akar, 2004, s. 90). Hatta Akar; Türkçedeki zaman eklerinin büyük bir bölümünün sıfat fiil eklerinden geldiğini söylemektedir (2004, s. 90). Dilde zamanın neye göre bölümlendiği konusunda araştırmacıların görüşleri neredeyse aynıdır. Merkeze konuşma anı alınarak, konuşucunun cümlesindeki zamanı algılayışına göre geçmiş, gelecek, şimdi ve geniş zaman bölümlenir. Ancak zamanın belirlenmesinde temel ölçüt, konuşucunun cümledeki zamanı algılayışı olduğu için belirlenen şeyin tam olarak zaman mı olduğu yoksa bunun görünüşle de ilgisinin olup olmadığı ayrıca merak konusu olmuştur. Bu görüşe sahip olanlardan Karadoğan dilsel zamanı, “konuşma zamanı,

(34)

18

olay zamanı ve atıf zamanı” olarak üçe ayırır. Konuşma zamanı; bir cümleyi söyleyen kişinin içinde olduğu zamandır. Olay zamanı; bir cümledeki olayın gerçekleştiği zamandır. Atıf zamanı ise konuşucunun bir cümledeki olaya baktığı zamandır. Bir cümlede bu üç zamanın ortaklaşması ya da farklılaşması mümkündür (2009, s. 2).

Benzer’e göre (2012, s. 12-13) fiil zamanı, insanların gerçek zaman kavramını daha iyi anlama çabalarının bir sonucu olarak ilk çağlardan itibaren filozoflarca incelenmiştir. Bu konu daha çok felsefenin çalışma alanında yer almış, zamanla da dil biliminin bir konusu hâline gelmiştir. Bu iki alanın ortaya çıkardığı iki farklı bakış açısı birbirinin yerine tercih edilebilir değildir. Felsefe; zaman kavramını hayatı anlamaya yönelik incelerken dil bilimi gerçek zaman ve fiil zamanı arasındaki farklıkları tespit ederek çeşitli alt ayrımlara tabi tutmuştur. Benzer, fiil zamanını; “konuşma anıyla bağlantılı olarak bir vakanın ya da durumun gerçek zamana yerleşmesi” olarak tanımlar. Ona göre; fiil zamanı konuşmada belirtilen vakanın oluş anının, konuşma anına bağlanmasıdır. Bunun için fiil zamanı dil bilgisinin araçlarını kullanır. Fiil zamanının sınırları önceden belirlenmiştir ve gerçek zamana göre daha belirlidir. Benzer, Türkçede fiil zamanı ile ilgili şu bilgileri verir:

“Türkçede fiil zamanı kavramı yabancı dillerin aksine geçmiş, şimdi, gelecek bölümlenmesinin dışına çıkmış, bu bölümlemeye geniş zaman dilimini de eklemiştir. Bu dörtlü ayrım Türkçe üzerinde yazılan eski dil bilgisi kitaplarında da görülür. Üçlü ayrıma yer veren çalışmalar arasında Bergamalı Kadri’nin 1530 tarihli eseri ve Şemseddin Sami’nin 1892 tarihli eseri vardır. Türkçede fiil zamanı, fiile eklenen ve dil bilgisi kitaplarında zaman eki olarak geçen –DI, -mIş, -Iyor, -mAktA, -mAdA, -AcAk ve -Ar/Ir ekleri tarafından verilir. Türkçede fiil zamanı ekler yardımı ile fiil zamanı üç farklı öbek içinde basit (-mIş), birleşik (-mIştI) ve katmerli (-mIş olacak) işlevleriyle oluşmuştur. Bu eklerle aynı zamanda fiile ait görünüş ve kiplik işlevleri de verilir. Yalnızca bu eklerin Türk Dil Bilgisi kitaplarında esas ve öncelikli işlevlerinin “zaman” olduğu düşünülür ve bu sebeple ekler dil bilgisi kitaplarında geniş zaman eki, gelecek zaman eki gibi adlarla yer alır” (Benzer, 2012, s. 23-24).

Smith’e göre cümleler gönderim yaptıkları zamana göre anlamlandırılırlar. Fiillerde zaman belirlenimi üç zamana göre yapılır:

a. Konuşma zamanı: Sistemin merkezinde yer alır ve zaman ifadesi için temel alınan noktadır.

b. Gönderim yapılan zaman: Bir cümlenin zamansal perspektifidir; aksine dikkat çekmediği takdirde konuşma anının önce ya da sonrasıyla eş zamanlıdır.

(35)

19

c. Durum zamanı: Bir durumun meydana geldiği zamandır; gönderim yapılan zamanın öncesi ya da sonrası ile aş zamanıdır (2005, s. 420-421).

Zaman ekleri, yalnızca olayın gerçekleşme anını göstermez. Çünkü onların kip işlevleri de vardır. Konuşan ya da yazan kişinin bakış açısını (gözle görme, başkasından duyma, niyet, tahmin, tasarı, istek, vb.), cümlede aktarılan durumun süreyle olan bağlantısını (bitmişlik, sürerlik vb.) yansıtırlar. Konuşan, eylem çekim ekleri aracılığıyla anlatacaklarını tarafsız, yorumsuz bir bildiri biçiminde aktarabileceği gibi, kendi öznel görüşünü yansıtarak da aktarabilir. Bu, zaman eklerinin aynı zamanda şekil ekleri olmasının sonucudur. (Üstünova, 2005, s. 3-4)

Buraya kadar anlatılanlardan anlaşılıyor ki araştırmacıların dilsel zamanın ya da fiilde zamanın belirlemesi konusundaki görüşleri neredeyse ortaktır. Fiilde zaman, zaman ekleri olarak bilinen eklerle işaretlenmektedir. Ancak Günay, fiilde zamanın sadece ek işlevleriyle açıklanamaz olduğunu, incelenecek cümleyi metin bütünlüğü içinde değerlendirmenin, cümlenin yer aldığı metin tipini belirlemenin fiillerde zamanı sadece biçimsel olarak değil anlamsal olarak da belirlemeye yardımcı olacağını ortaya koymuştur (2011, s. 303). Ayrıca, çekimli bir fiilin zaman belirlenmesinde zaman ekleri dışında etken olan başlıca unsurları şöyle sıralamıştır:

“a. Zaman ekinin eklendiği fiilin kılınış/ görünüş özellikleri

b. Çekimli fiilin anlam değerine ve istemine bağlı olarak kullanılan yer, durum, zaman zarflarının, işaret sıfatlarının ve zamirlerin cümleye kazandırdığı zaman anlamı

c. Edimbilimsel etkenler

d. Sözdizimsel ve söylemsel bağlam;

e. Metin tipleri” (Günay, 2011, s. 299)

2.3.1. Basit Zamanlar

2.3.1.1. Geçmiş Zaman Kipi

Geçmiş zaman; başlangıçtan, yani sıfır noktasından sözün söylendiği ana kadar olan bölümdür. Yaşanmışlık, bitmişlik ifade eder (Üstünova, 2005, s. 2). Geçmiş zaman; dil

(36)

20

bilgisi kitaplarında görülen geçmiş zaman, kesin geçmiş zaman, asıl geçmiş zaman, belirli geçmiş zaman gibi adlarla yer almaktadır. Bu zaman dilimi konuşma anından önceki vaka ve durumlar için kullanılır. Etkinlik bitmiş ve devam etmemektedir. Türkçede geçmiş zamanı anlatmak için -DI ve -mIş ekleri kullanılır (Benzer, 2012, s. 24).

Geçmiş zaman Türkçede “bilinen/görülen” ve “duyulan/öğrenilen” geçmiş zaman olarak ikiye ayrılır.

2.3.1.1.1. Görülen Geçmiş Zaman Kipi

Görülen geçmiş zaman kipi, konuşma anından önce gerçekleşen bir olayın konucu tarafından görüldüğünü, konuşanın o olaya tanık olduğunu; öğrenilen geçmiş zaman ise konuşucunun sözün zamanından önce gerçekleştiği kendisine bildirilen olayı görmediğini, onu başkasından, sonradan -kendi kendine- dolaylı olarak öğrendiğini anlatır (Ediskun, 2004, s.175-176; Banguoğlu, 2004, s. 442, 458-460; Gencan, 2007, s. 321-324; Demiray, 1980, s. 114-115; Koç, 1990, s.235-236, 238). Görülen geçmiş zaman kipi, genel olarak fiildeki oluş ve kılışın söylendiği andan, yani içinde bulunulan zamandan önce bitmiş, tamamlanmış olduğunu gösteren bir zaman kesimi içine alır. Bu zaman kesimindeki oluş ve kılışın bitmişliğine konuşan ya tanık olmuştur ya da bitmişlik konuşanın kesin bilgisine dayanmaktadır (Korkmaz, 2007, s. 584-585).

Toprak, -DI zaman ekinin zaman anlamı dışında zarf fiil yapma (gel-di-m geleli, ol-du-m olası, koş-tu koş-ma-dı, bir parıltı gör-dü mü); zarf yapma (zonkla-dı durdu); kalıcı isim yapma (külbas-tı, zıpçık-tı) işlevlerinde kullanılabileceğini ortaya koymuştur (Toprak, 2009, s. 241).

2.3.1.1.2. Duyulan Geçmiş Zaman Kipi

Türkçede duyulan geçmiş zaman –mIş eki ile yapılır. Kökeni olarak -mIş sıfat fiilinden gelen duyulan geçmiş zaman kipi; fiilin karşıladığı oluş ve kılışın bulunulan zamandan daha önce gerçekleştiğini; ancak, konuşanın bunu görmediğini, bilmediğini başkasından duyup öğrendiğini veya farkında olmadan işlediğini ve sonradan fark ettiğini ya da gördüğünü bildiren bir şekil ve zaman kalıbıdır. Görülen geçmiş zaman ile duyulan geçmiş zaman arasındaki en önemli fark, gerçekleşen olayı görüp-görmeme, bilip-bilmeme ve duyuma dayanma noktasında toplanmaktadır. -mIş morfemi ile kurulan kullanımı çok yaygın olan bu kip, eklendiği fiil tabanının ünlü uyumuna bağlı olarak “mış, miş, muş,

Şekil

Şekil  -ir  -di, -miş  -yor  -ecek
Şekil 4. Son Sınırı Vurgulayan Fiiller
Şekil 7. Palmer’in Kiplik Sınıflandırması
Şekil 8.  Ön Test-Son Test Kontrol Gruplu Modelin Simgesel Görünümü
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

• Kromozomal ( 22q11 mikrodelesyonu-%25) ve ekstra kardiyak anomali (SSS ve GIS, hiperekojen akc dokusu) riski yüksektir. • Tüm konjenital kardiyak anomalilerin %1 i,

Araştırmadan çıkan sonuçlara bakıldığında tarih öğretmenlerinin sözü edilen kavramların köken olarak bir yabancı dile ait olma durumlarının öğretimi zorlaştırdığını,

Duyulan Geçmiş Zaman Hikâye Birleşik Çekimi: Esas fiil duyulan geçmiş zaman –mXş, -yUk ve ek fiil görülen geçmiş zaman kipinde bulunur.. Ek fiil “er-” şeklinde

Ayrıca İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi ders kitabında, 2005 Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programında Yer alan değerlerin dışında der- sin içeriği gereği

Yerkürenin fiziksel özelliklerinin matematik ve jeoloji kuramları yardımıyla araştırılması ve bu özelliklere sebep olan karmaşık süreçlerin çalışılması jeofiziğin

 Sayıca oldukça az olan bu adlar, hem zayıf çekim eklerini(-en / -n), hem de kuvvetli çekimde tamlayan durumundaki –s

 alle, çoğul olarak ve kişiler için kullanılır, ancak bazen nesneler için de kullanılabilir. alles ise tekil olarak nesne ve olaylar

Prezens ekine göre “-hi ve -mi” çekimi olmak üzere iki çeşit fiil çekimi vardır.Bunlar ise aktiv ve medio passiv olarak ikiye ayrılır.Tempuz(fiil zamanı) ve modus(dilek