• Sonuç bulunamadı

Ebru sanatının tekstilde kullanımı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ebru sanatının tekstilde kullanımı"

Copied!
138
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI ANA BİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

EBRU SANATININ TEKSTİLDE KULLANIMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Gözde UZUNCA

Ankara Haziran, 2012

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI ANA BİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

EBRU SANATININ TEKSTİLDE KULLANIMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Gözde UZUNCA

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Hatice TOZUN

Ankara Haziran, 2012

(3)

Gözde UZUNCA‘nın ‘Ebru Sanatının Tekstilde Kullanımı’ başlıklı tezi19.09.2012 tarihinde, jürimiz tarafından Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza Başkan: Yrd. Doç. Hatice DOĞRUOL ……… Üye (Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Hatice TOZUN ... Üye : Yrd. Doç. Dr. Meral BÜYÜKYAZICI ...

(4)

Yüzyıllar boyunca geleneksel Türk sanatlarımıza Avrupa ve Dünya’da ilgi duyularak, Türk sanatına ait olan bazı sanat dallarını da kendilerine mal etmeye çalışmışlardır. Özellikle ebru sanatına olan ilgileri daha çok dikkat çekmektedir. Bizlerde Türk toplumu olarak bu sanatlarımızın değerini yitirmeden ilerlemesi için gereken tüm özveriyi gösterip bu günlere getirdik.

Gelişen ve değişen dünya şartları nedeniyle bazı sanat dalları yok olmaktadır. Ebru sanatı, geleneksel Türk sanatları içerisinde renklerin su üzerinde dans edip insanın ufkunu açarak geleneksel çeşitlerinin yanında günümüz koşullarına da uyarlanarak modern çalışmalar yapılması açısından ayrı bir yere sahip olup, değişik materyaller üzerinde kullanılması nedeniyle de yaygın bir şekilde kullanılan bir sanat haline gelmiştir.

Her insan daha rahat giyinip şık olmayı arzular. Tekstil ürünlerinde modanın sınırı yoktur, ebru sanatı da son zamanlarda bu sektörde ki kullanımda yer almaktadır. Giyim eşyası yanında ev eşyası ürünleri yapımında da ebrunun uygulandığı kumaşlar kullanılmaktadır. Bu araştırma ile, ebru sanatının tekstil ürünlerinin hangi çeşitlerinde kullanıldığı ve uygulama aşamasında nasıl bir yöntem izlendiği konusunda araştırmalar yapılarak, ebru sanatının tekstilde nasıl kullanıldığı ve daha iyi olabilmesi için nelerin yapılabileceğine öncülük etmesi hedeflenmiştir.

Bu araştırma süresi boyunca benden hiçbir bilgi birikimini esirgemeyen çok sevdiğim tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Hatice Tozun’ a, görsel kaynak bulmamda ve ebru ustalarına ulaşmamda bana yardımcı olan Sayın Hakan Çiloğlu, Yusuf Parlak ve Ali Rıza Kara’ya, görüşmeyi kabul eden ebru ustalarına, sabırla yanımda olan arkadaşlarıma ve her zaman yanımda olan aileme teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Gözde UZUNCA

(5)

EBRU SANATININ TEKSTİLDE KULLANIMI UZUNCA, Gözde

Yüksek Lisans, Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Hatice TOZUN

Haziran-2012, 126 sayfa

Bu araştırmanın amacı, ebru sanatını tekstilde uygulayan ebru ustalarının, ebruyu tekstile uygularken izledikleri yol, kullandıkları boyar maddeler, kumaş çeşitleri, tekstilde ki kullanım alanları, renk ve kompozisyon özellikleri ve kumaşa uyguladıkları ebru çeşitlerini incelemektir.

Bu araştırmada, betimleyici araştırma yöntemi kullanılmış ve veriler nitel yöntemlerle (ebru ustalarının görüşlerinin alındığı görüşme formları) elde edilmiştir.

Araştırma, görüşmeyi kabul eden ebru ustalarına (N=6) görüşme formunda bulunan soruların yöneltilmesi ile yürümüştür.

Araştırmacı tarafından hazırlanan görüşme formunda yer alan sorular, ebru ustaları ile görüşme anında yöneltilerek veriler toplanmıştır. Ebru ustalarının tekstile uygulamış oldukları ürünler hazırlanan gözlem fişi ile değerlendirilmiştir.

Bulgular, her ebru ustasının ebruyu tekstile uygularken farklı metodlar denedikleri, farklı ebru çeşitleri, boyar maddeler ve kumaş çeşitleri kullandıklarını göstermektedir. Boyaların kumaşa kalıcılığını sağlamak için çeşitli yöntemlerin geliştirildiği tespit edilmiştir.

Bu bulgular ışığında ebru sanatının çeşitli materyallerde yeniden hayat bulmasına ve tekstilde kullanılmasının yaygınlaşmasına yönelik ve ileride yapılabilecek bilimsel araştırmalara dair öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Ebru sanatı, tekstil, ebru ve tekstil

(6)

THE ART OF MARBLING IN TEXTILE INDUSTRY UZUNCA, Gözde

Master, Traditional Turkish Handicrafts Education Program Advisor: Asst. Assoc.Hatice TOZUN

June -2012, 126 page

The aim of this study, implementing the textile art of ebru (marbling) by masters, to investigate the method of applying to textiles, for which used in dyes, fabric types, the ebru uses of textile area, different colour and composition of watering to the fabric.

In this study, descriptive research method was used and methods of qualitative data (interview forms with full masters of watering) were obtained.

Research was carried out by the questions in the form of (N=6) interviews to ebru masters who accepted to interview.

Data was collected by the questions in the interview form prepared by the researcher which was asked to the masters. Ebru textile products applied by masters was evaluated by observation card.

The findings shows that different method application, the various dyes used in, different kind of ebru and various fabric were used by each master. Various methods were developed for material to ensure the permanence on fabric. In light of these findings, recommendations was presented to find new life to the art of ebru and a variety of materials in order to expand use of Textile and for scientific research can be done on the future.

Keywords: Art of ebru, textile, ebru and textile

(7)

Tablo 1. Ebru Ustalarının Yaşı İle Sektördeki İş Deneyimi Arasındaki Karşılaştırmalı Dağılımı………..40 Tablo 2. Ebru Ustalarının Eğitim Durumuna İlişkin Dağılımı………...…..41 Tablo 3. Ebru Ustalarının Kariyerlerine (Atölye Açış Tarihi) İlişkin Dağılımı….……….….42 Tablo 4. Ebru Ustalarının Kullandıkları Tekstil Ürünleri Dağılımı……….…….…43 Tablo 5. Ebru Ustalarının Ebruyu Uyguladıkları Kumaş Çeşitleri Dağılımı……….…….…..44 Tablo 6. Ebru Ustalarının Ebruyu Tekstile Uygularken Kullandıkları Boyar Madde Çeşitleri Dağılımı……….…….45 Tablo 7. Ebru Ustalarının Tercih Ettikleri Ebru Çeşitleri Dağılımı……….……46 Tablo 8. Ebru Ustalarının Çalışmalarında Kullandıkları Renk ve Kompozisyon Dağılımı….49 Tablo 9. Ebru Ustalarının Ebruyu Tekstilde Kullanım Nedenleri Dağılımı……….…50

(8)

Şekil 2. Gel-git Ebru (İsmek)………..………..20

Şekil 3. Mustafa Esat Düzgünman’ a Ait Şal Ebru……….……….21

Şekil 4. Mustafa Esat Düzgünman’ a Ait Taraklı Ebru………....……...……….21

Şekil 5. Mustafa Esat Düzgünman’ a Ait Bülbül Yuvası……….…..………….……….22

Şekil 6. Edhem Efendi’ ye Ait Hatip Ebrusu ……….…….…………23

Şekil 7. Mesut Dikel’ e Ait Akkase Ebru………..……..………….24

Şekil 8. Necmeddin Okyay’ a Ait Çiçekli Ebrular………..………...………..25

Şekil 9. Şaplanmış Kumaş……….……..……….53

Şekil 10. Kitrenin Tekneye Boşaltılması………...………..……….54

Şekil 11. Boyaların Hazırlanması………..….……….……….54

Şekil 12. Battal Ebru Atımı………..……….55

Şekil 13. Orta Kısımlara Battal Ebru Atımı………..……..…….…….55

Şekil 14. Biz ile Şekillendirme………..……..………….56

Şekil 15. Papatya Yapımı………..……..………….56

Şekil 16. Gül Yapımı………..……..…………57

Şekil 17. Kumaşın Hazırlanması………..…………57

Şekil 18. Kumaşın Tekneye Daldırılması………....…...…………..58

Şekil 19. Kumaşın Yüzeye Değmesi………....…..…………..58

Şekil 20. Kumaşın Tüm Yüzeye Nüfuzunun Sağlanması………....….………59

Şekil 21. Kumaşın Tekneden Çıkarılışı………..………..……59

Şekil 22. Kumaşın Açılışı………..…..………….60

Şekil 23. Ebrulanan Kumaş………..……..….………..60

(9)

ÖN SÖZ……….……….………ii ÖZET……….……iii ABSTRACT………...…….iv TABLOLAR LİSTESİ……….………...………v ŞEKİLLER LİSTESİ…….………...….…vi İÇİNDEKİLER……….vii 1. GİRİŞ………...1 1.1. Problem………..5 1.2. Amaç………..5 1.3. Önem………..6 1.4. Varsayımlar………6 1.5. Sınırlılıklar……….7 1.6. Tanımlar……….7 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE………...9

2.1. Ebru ‘nun Tanımı ve Tarihçesi………..9

2.2. Ebru Yapımında Kullanılan Malzemeler……….12

2.2.1. Kağıt……….12 2.2.2. Tekne………13 2.2.3. Fırça………..13 2.2.4. Su………..14 2.2.5. Boyalar……….14 2.2.6. Öd………15 2.2.7. Kitre……….16 2.2.8. Yardımcı Aletler………..17

2.3. Ebru Yapımı İçin Gerekli Hazırlık………..18

2.4. Ebru Yapımı………18

2.5. Ebru Çeşitleri………..19 vii

(10)

2.5.3. Şal Ebru………...21 2.5.4. Taraklı Ebru……….………….21 2.5.5. Bülbül Yuvası………...22 2.5.6. Kumlu-kılçıklı Ebru.…...……….22 2.5.7. Neftli Ebru………....22 2.5.8. Hafif Ebru……….…………22 2.5.9. Çift Ebru……….………..23 2.5.10. Hatip Ebru……….……...23

2.5.11. Akkase Ebru (Yazılı Ebru)……….………..23

2.5.12. İspanyol Ebru………...24

2.5.13. Çiçekli Ebrular (Necmeddin Ebrusu)……….………..24

2.6. Ebru Ustaları………25

2.7. Ebru Yapımında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözümleri…….……….29

2.8. Ebru Uygulanan Kumaşların Hammaddelerine Göre Sınıflandırılması...32

2.8.1. Hammaddesi Pamuk Olan Kumaşlar……….32

2.8.1.1. Pamuklu Kumaşlar (Amerikan Bezi)…….………32

2.8.1.2. Krep Kumaşlar/İplikler……….….33

2.8.2. Hammaddesi İpek Olan Kumaşlar……….………….33

2.8.2.1. Saten Kumaşlar……….…………...33

2.8.2.2.İpek Saten…..………...………..34

2.8.2.3. Tafta……….………..34

2.9. Ebru Uygulanan Tekstil Ürünlerinin Sınıflandırılması………..34

2.9.1. Giyim Eşyası Olarak Kullanılanlar……..………...34

2.9.2. Ev Eşyası Olarak Kullanılanlar…………..……….35

2.10.İlgili Araştırmalar………..……….36 3. YÖNTEM………38 3.1 Araştırmanın Modeli………...38 3.2. Evren ve Örneklem………38 3.3. Verilerin Toplanması……….39 viii

(11)

4. BULGULAR VE YORUM………..40

4.1. Ebru Ustalarının Demografik Özellikleri……….………40

4.2. Ebru Ustalarının Kullandıkları Malzemeler………….………42

4.3. Ebru Ustalarının Kullandıkları Ebru Çeşitleri……….……….46

4.3.1. İbrahim Sami Özen’e Ait Ebru Çeşitleri……….……….47

4.3.2. Songül Sönmez’ e Ait Ebru Çeşitleri………..48

4.3.3. Adem Akkuş’ a Ait Ebru Çeşitleri……….……..48

4.4. Ebru Ustalarının Kullandıkları Renkler………48

4.5. Ebru Ustalarının Ebruyu Tekstilde Kullanımı……….…….49

4.6. Ebrunun Kumaşa Uygulanma Yöntemleri………50

4.6.1. Adem Akkuş’un Ebruyu Kumaşa Uygulama Yöntemi………51

4.6.2. Bahtiyar Hıra’nın Ebruyu Kumaşa Uygulama Yöntemi………...51

4.6.3. İbrahim Sami Özen’in Ebruyu Kumaşa Uygulama Yöntemi…………....…..51

4.6.4. Mesut Dikel’in Ebruyu Kumaşa Uygulama Yöntemi………..52

4.6.5. Songül Sönmez’in Ebruyu Kumaşa Uygulama Yöntemi………...……..53

4.6.5.1. Songül Sönmez’in Ebruyu Kumaşa Uygulama Aşamaları………..53

4.6.6. Umut Eren’in Ebruyu Kumaşa Uygulama Yöntemi………....61

5. SONUÇ VE ÖNERİLER………...……….62

5.1.Sonuç………...62

5.2.Öneriler………...64

TEKSTİLE UYGULANAN EBRU ÇALIŞMALARI BİLGİ FORMU………...66

KAYNAKÇA……….….116

EKLER…..………..118

EK-1 Görüşme Formu……….118

EK-2 Bilgi Formu………...119 ix

(12)

EK-4 Bahtiyar Hıra’ya Ait Görüşme Formu……….…………..121

EK-5 İbrahim Sami Özen’e Ait Görüşme Formu………...…..122

EK-6 Mesut Dikel’e Ait Görüşme Formu………...………124

EK-7 Songül Sönmez’e Ait Görüşme Formu………...………..125

EK-8 Umut Eren’e Ait Görüşme Formu………...………..126

 

(13)

1.GİRİŞ

Ebru sanatından bahsederken her zaman ‘en eski Türk kağıt sanatlarından biridir’ diye tanımlanır. Günümüzde ise sadece kağıtta değil; tekstil, ahşap, cam, seramik gibi farklı kullanım alanlarında da görülmeye başlamıştır.

Geleneksel Türk sanatlarımızdan biri olan ebruyu; ‘yoğunluğu arttırılmış kitreli su üzerine, boyaların fırçayla veya çeşitli yardımcı maddelerle serpilip, şekillendirilip, bu desenlerin kağıt, kumaş, ahşap, cam veya seramik gibi yüzeylere alınması’ şeklinde tanımlamak mümkündür.

Ebru sözcüğünün kökeninin Farsçadan geldiği ve ‘bulutumsu’ anlamını taşıdığı bilinmektedir. Ebruyu; kağıt üzerine yapılan, renkli mermer ve sedef görünümünde harelerden meydana gelen bir Türk süsleme sanatıdır diye tarif edebiliriz (Dürüst, 1975: 2).

Yüzyıllar boyunca hat sanatının yardımcı bir öğesi ve ciltçiliğin bir kolu olarak yaşamış bir sanattır ebruculuk (Özcan, 1997: 25).

Ebrunun kağıt üzerindeki bulutumsu görünüşü mermerdeki damarlara benzediği için Avrupalılar "papier marble", "marbled paper", Arap aleminde ise "Varak'l-i mucazza" yani damarlı kağıt olarak adlandırmışlardır. Günümüzde ve yakın geçmişte sadece kağıt üzerinde değil, farklı alanlarda da yer bulan ebru, tarih içinde genellikle ‘kağıt sanatı’ olarak yaşamıştır.

M.Ö 200 ‘lü yıllarda Çin’de dönemin tarım bakanı, bitki liflerinden ve elyaflardan oluşan artık balık ağlarını kullanarak ilk defa kağıt yaptırdı. Çinlilerin yaklaşık on asır sakladıkları kağıt yapım sırlarını, Türkler 8.yüzyılda tekrar keşfettiler. Kağıt ve kağıt yapımının İslam dünyasında 8.yüzyıldan itibaren yayılması edebiyat, matematik, ticaret ve özellikle sanat gibi çok çeşitli alanlarda etkisi hala hissedilen kavramsal bir devrime yol açmıştır (Barutçugil, 1999: 22-23).

Ebru sanatının nerede ve ne zaman başladığı henüz kesin olarak bilinmemektedir. Başlangıcından günümüze kadar kağıt ve kitap süsleme sanatı olmasının yanı sıra cam,

(14)

seramik, ahşap, kumaş hatta filmlerde özellikle ilginç görüntüler elde etmek için fon olarak kullanılmıştır (Barutçugil, 1999: 24).

Günümüz imkanlarından rahatlıkla yararlanılabilecek bir sanattır. Kullanım alanı o kadar yaygındır ki, kitap kapaklarının içlerini, yaprakları veya yazı kenarlarının kenarlarını bordür olarak süslemek için kullanılmış, kimi zaman da birbirine uygun düşen ebrulardan panoların yapıldığı görülmektedir.

Ayrıca Yazı Kıt’a, levha, minyatür kenarlarında ve ciltlerin ön ve arka kapak içlerinde geniş bir kullanım alanı bulmuştur (Özcan, 1997: 25).

Bugün bilinen modern ebrunun 13.yüzyılda Türkistan ‘da, Semerkant ‘ta ve 14.yüzyılda İran ‘ın doğusunda yapıldığına ilişkin bazı raporlar bulunmaktadır. Ebru da aynen kağıt gibi ipek yolu ve diğer ticaret yollarını kullanarak doğudan batıya yayılmıştır (Barutçugil, 1999: 24).

Orta Asya’da, İran’da ve Türkiye’de yapılan ebruların kökeni hakkında bugün ne yazık ki pek az şey biliyoruz. Ancak Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bu tür dekoratif kağıtları yaygın olarak kullandığını, siyasi ve idari hayatta önemli bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Daha da önemlisi, ebru sanatı Türklerin en güzel sanat eserlerini ortaya çıkarmaları için bir ortam yaratmıştır. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde birçok ebruzen yetişti. Bu ustaların yapıtları zengin evlerinin duvarlarını süslemiş, yahut bir sultandan, paşadan, soylulardan bir diğerine hediye olarak gönderilmiştir. Zamanla ebruzenlerin yaptığı bu çok güzel pastel ve açık renkli desenli kağıtlar devlet belgelerinde ve resmi yazışmalarda zemin olarak kullanılmaya başlanmıştır (Barutçugil, 1999: 25).

Ebru 1600 – 1700 yılları arasında en parlak dönemini yaşamıştır. Bu durumun en büyük etkenlerinden biri, ebruyu Türkler aracılığıyla tanıyan ve ona “Türk Kağıdı, Türk Mermer Kağıdı, Türklerin Kağıdı Mermerleştirme Sanatı” adlarını veren Avrupalıların istekleri olmuştur. O dönemde batıya da pek çok ebru örneği ve birçok krala da ebrulu hatıra defteri gönderilmiştir. O yıllarda, ciltçiliğin ve süslemenin de rağbet görmesi ebrunun da gelişmesine destek olmuştur (Çoktan, 1992: 6).

(15)

Kapitülasyonlarla bazı ülkelere imtiyazların verilmesi ile birlikte birçok alanda olduğu gibi özellikle kültür ve sanat alanında da alışverişler başlamıştır. Fakat Avrupa ülkelerinin ebru sanatını öğrenmesi 18.yüzyılda gerçekleşmiştir. Bizim taraklı, bülbül yuvası, battal ebru diye adlandırdığımız ebrulara Fransız, İtalyan, İspanyol ebruları gibi isimler verip kendilerine uygun buldukları boyaları kullanarak ebru sanatımızı Avrupa’ya mal etmeye, Türk ismini unutturmaya çalışmaktadırlar. Oysa Avrupa’da uzun yıllar ebruyu Türk kağıdı olarak bilmişlerdi (Çoktan, 1992: 6).

Ebru yapımında kullanılacak malzemelerin dikkatli seçilmesi gerekir. Ebruda kullanılacak olan boyalarda; toprak boya olması, suda erimemesi ve yağ ihtiva etmemesi özellikleri aranır. Toprak boyalar tabiattaki renkli taşlardan, renkli kaya ve madeni boyalarla nebati asıllı suda erimeyen boyalardan elde edilir. Suda eriyen ve yağ ihtiva eden boyalar kullanıldığı takdirde boyaların bir kısmı kitreyi kirlettiği gibi kitre üzerinde durmaz ve dibe çökmektedir. Ebru boyaları bilhassa zırnık, zehirli olduğu için dikkat etmek gereklidir.

Bugün pek çok ebrucu toprak boya bulamadıkları için bir kısım sentetik ve bitkisel boyalarla ebru yapmaktadırlar. Ebru bir renk sanatıdır. Renkler tabii ve pastel renklerin bir araya gelmesiyle güzelleşmektedir.

Ebru yapımında kullanılan suyun özel içme suyu olması, kireç derecesi düşük ve bekletilip süzülmüş olması şarttır. Boyanın yüzeyde durmasını ve kağıda kolayca geçmesini sağlayan kitre ebru sanatında en az boya kadar önemli bir maddedir. Öd, kitre üzerinde boyaların yayılmasını sağlamaktadır. Ebru yapımında sığır ödü kullanılmaktadır. Ebru yapılacak tekne büyüklüğünde kesilen her türlü kağıtla ebru yapılabilmektedir. Birinci hamur, ikinci hamur, üçüncü hamur kağıt kullanıldığı gibi pelur kağıt dahi kullanılmaktadır. Tekne, içinde ebru yapımı gerçekleştirilen kaptır. Genellikle galvanizli paslanmaz sacdan yapıldığı gibi çinko, cam ve ağaçtan dahi yapılabilir. Fırça, boyaları tekne üzerine serpmeye yaramaktadır. Ebrucu fırçasını kendi yapmaktadır. Fırçanın sapı gül dalından, ucu ise at kılından yapılmaktadır.

Genellikle bir çok ebruda zemin olarak kullanılan aynı zamanda ilk ebru çeşidi olan battal ebrudur. Onu takiben; gelgit ebrusu, şal ebru, taraklı ebru, hatip ebrusu, hafif ebru,

(16)

bülbül yuvası, çiçekli ebrular, İspanyol ebrusu, kumlu-kılçıklı ebru, çift ebru, yazılı-akkase ebru, serpmeli ebru, neft ebru çeşitleri gelmektedir.

Günümüzde tekstil kelimesi çok geniş bir anlam kazanmıştır. Dokumacılıkla ilgili olarak, hammaddeden en son ürüne kadar her türlü işlem tekstil kavramı adı altında incelenmektedir. Daha açık bir ifade ile tekstil, hammaddelerinin işlenmeye hazırlanması, eğrilmesi, iplik yapılması, ipliklerin dokunması, örülmesi veya yıkanması, kaynatılması, ağartılması, iplik veya dokumalara istenilen niteliklerin verilmesi, istenmeyen niteliklerin şartların elverildiği ölçüde giderilmesi gibi tüm işlemler tekstilin konuları arasında bulunmaktadır (Kaya ve Yazıcıoğlu, 1992: 1).

Yaşanılan toplumların gelenek, görenek, ekonomik güç ve kültür düzeyi ile iklim, giyimde etkinlik gösterir. Bu etkinlikler aynı toplum içerisinde de kuşkusuz geçerliliğini korumaktadır. Güzel görünme, bakımlı olma, karşıdakini etkileme istemleriyle moda dalgalanmaları insanları değişik giyime yöneltilmektedir. Ayrıca yaş ve cinsiyete de göre değişiklik gösteren giyim; ekonomik düzeyi yüksek olan ülkelerde kişiliği ortaya koyan etkenlerden birisi olarak kabul edilir. Ekonomik güç ve kültür düzeyinde meydana gelen değişmeler tekstili doğrudan ve şiddetle etkilemektedir.

Ebrunun tekstilde kullanımı çok zahmetli bir iş değildir. Ebru, tekstilde Amerikan bezi diye bilinen kumaş ve saten üzerinde olumlu sonuçlar vermektedir. Kumaş üzerine ebru çalışmalarında genellikle renklerin canlılığını koruması için hazır ebru boyaları kullanılmaktadır. Aynı zamanda hazır ebru boyalarında daha fazla renk alternatifleri vardır. Kullanacağımız objenin boyutlarına göre hazırlanan tekne ve gerekli olan ebru malzemeleri hazırlandıktan sonra, istenilen ebru deseni su üzerinde yardımcı malzemelerle hazırlanmaktadır. Kumaş, gerilerek tekneye yerleştirilir. Amerikan bezi ve satenden daha kalın kumaş kullanılacak ise teknede bekleme süresi artmaktadır. Tekne miline kumaş sürülerek fazla kitre ve boyanın alınması sağlanıp kumaş tekneden çekilir. Kumaş kurumaya bırakılır. Kuruma işleminden sonra boya, kumaşa ütü ile sabitleştirilir (Adıbelli, 2005: 61).

Günümüzde insanoğlunun sürekli olarak değişen ihtiyaçları teknolojide sınır tanımayan ürünlerin üretilmesini sağlamıştır. Tasarımcılar, modern tasarımlarda bulunup farklı ürünler üretmelerine rağmen, zaman zaman geçmiş yıllardaki moda olan ürünleri günümüze uyarlayarak piyasaya sunmaktadırlar. Özellikle geleneksel Türk sanatları

(17)

içerisinde ebru sanatının, günümüz koşullarına uyarlanması daha zevkli, kolay ve insanın göz zevkini hoş tutan bir iştir. Bu da ebrunun sadece kağıt süsleme sanatı olarak kalmayıp farklı materyaller üzerinde denenmesine yol açmıştır. Dolayısıyla tekstilde, ahşapta, camda, seramikte hemen hemen her alanda görebiliriz ebru sanatını. Son yıllarda resim gibi paspartolanmış ve çerçevelenmiş ebru çeşitleri ile sergiler açılıyor, çerçeveli veya çerçevesiz olarak dükkanlarda satılıyor. Evlerimizi, bürolarımızı süslediği gibi kravat, şal, kırlent, ipekli kumaşlarda da hayatımıza girerek renkler, göz zevkimize daha anlamlı gelmektedir.

1.1.Problem

Köklü bir tarihe sahip olan ebru sanatı araştırılıp incelendiğinde, günümüzde tekstilde kullanım alanının yaygın olmadığı özellikle atölyelerde kişisel çabalarla sürdürüldüğü tespit edilmiştir. Bu nedenle ebru sanatı ile uğraşan atölyeler incelenerek tekstilde nasıl kullanılıp uygulandığı problem olarak ele alınmıştır.

1.2.Amaç

Bu araştırmanın amacı, geleneksel Türk sanatları içerisinde çok önemli bir yere ve öneme sahip olan ebru sanatı ile ilgili bilgi vermek ve ebru sanatının tekstilde ki yerini ve kullanım alanını araştırmaktır.

Bu genel amaç doğrultusunda araştırmanın alt amaçları şunlardır: • Geleneksel ebru çeşitleri nelerdir?

• Ebru yapımında karşılaşılan sorunlar ve çözümleri nelerdir?

• Araştırma kapsamında görüşülen ebru ustalarının demografik özellikleri nelerdir? • Ebru ustalarının kullandıkları materyaller nelerdir?

• Ebru ustaları ebru sanatını tekstilde hangi ürünlerde uygulamaktadır? • Ebru ustalarının ebruyu uyguladıkları kumaş çeşitleri nelerdir?

• Ebru ustalarının ebruyu tekstile uygularken kullandıkları boyar madde çeşitleri nelerdir?

(18)

• Araştırma kapsamında görüşülen ebru ustaları, geleneksel ebru çeşitlerinden en çok hangisini tercih etmektedir?

• Ebru ustalarının kullandıkları renkler nelerdir?

• Ebru ustaları renkleri ve kompozisyonu nasıl oluşturmaktadır? • Ebru ustaları ebruyu neden tekstil ürünlerinde uygulamaktadır? • Ebrunun kumaşa uygulanışı nasıldır?

1.3. Önem

Geleneksel Türk sanatlarımızda “kağıt sanatı” olarak bilinen ve dünya’ya yayılan ebru, ülkemizde ve dünya’da ayrı bir öneme sahiptir. Bunun nedeni, ebrunun, kolay şartlar altında yapılabilmesi, malzeme sıkıntısının çok fazla yaşanmaması ve çok fazla çeşide sahip olup insanın ufkunu açarak geleneksel çeşitlerinin yanında günümüz tasarımlarına göre de uyarlanarak yapılmasıdır. Diğer bir nedeni ise, farklı sektörde de yaşama imkanı bulabilmesidir.

Dünya‘da sanayileşme geliştikçe bazı geleneksel sanatlarımız yok olurken veya önemini yitirirken, bazıları ise günümüz koşullarına uyarlanarak yeni sektörlerde yeniden hayat bulmaktadır. Ebru sanatı, önemini kaybeden değil; fakat teknolojinin son derece hızlı ilerlemesi ile öneminin azaldığı bir sanat haline gelmiştir. Dünya‘da özellikle Avrupa’da geçmiş yıllardan beri çok rağbet gören ve insanlarda merak uyandıran ebru sanatı, tekstilde kullanımı ile yeniden eski önemine ulaşacaktır.

Ebru sanatının, yeniden, kullanılan malzemeleri, ebru çeşitleri, geçmiş ve günümüzdeki ustaları ile incelenmesi ve günümüzde yeni sektörlerde özellikle tekstil sektöründe nasıl hayat bulduğu, kullanım alanının ne kadar yaygın olduğu araştırılıp, bu sanatımızın yok olmaya yüz tutmadan yeniden canlanması için bu araştırma önem taşımaktadır.

Ülkemizde ebru sanatı ile ilgili araştırmalar, seminerler, tezler yapılmış, fakat ebru sanatının tekstilde kullanımına yönelik bir araştırmaya rastlanılmamıştır. Bu araştırmanın; bu alandaki boşluğa bir katkı getireceği ve gelecekte yapılacak araştırmalara yol gösterebileceği düşünülmektedir.

(19)

1.4. Varsayımlar

1. Araştırmanın kavramsal çerçevesini oluşturmak amacıyla taranan kaynaklar güvenilir ve yeterli bilgi vermektedir.

2. Araştırma kapsamına alınacak ebru ustaları evreni temsil edecek niteliktedir. 3. Ebrulu tasarımların yer aldığı tekstil yüzeylerinin incelenmesi yeterli olarak kabul edilmiştir.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırma, Türkçe yazılı kaynak ve örneklerin değerlendirilmesi ile sınırlıdır. 2. Araştırma, ebru sanatını tekstilde kullanan ve görüşmeyi kabul eden ebru ustalarının görüşleri ile sınırlıdır.

3. Araştırma, görüşmeleri kabul eden ebru ustalarına uygulanacak görüşme formu ile sınırlıdır.

4. Bu araştırma Türkçe ve İngilizce kaynaklarla sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Boya: Cisimlerin yüzeylerinin renklendirilmesi, dış etkilerden korunması ya da

güzel bir görünüm sağlanması için kullanılan malzemeye denilmektedir (Öztürk, 1999: 5).

Cilt: Yazma eserlerin korunması için dış kısımlarına yapılan kaplar (Keskiner,

2004: 89).

Flament: Liflerin boyu sonsuz uzunluktadır. Bu liflere flament adı verilir (Arabacı,

2003:1).

(20)

oluşturduğu rengin mekaniksel, fiziksel, kimyasal gibi çeşitli etkilere karşı kısa veya uzun bir süre dayanıklılık göstermesine ve bu dayanıklılığın derecesine haslık denilmektedir (Öztürk, 1999: 81).

Lif: Belirli uzunluk, incelik ve mukavemeti olan; yumuşak, sarılmaya, eğrilmeye ve

bükülmeye uygun maddeye tekstil endüstrisinde lif denir (Arabacı, 2003: 1).

Minyatür: Eski el yazısı kitapları süslemek için sulu boya ile yapılan ince resimlere

denir (Pakalın, 1951: 536).

Mordan: Sabitleştirici manasında kullanılmaktadır. Mordanlar inorganik ya da

organik bileşikleridir (Önal, 2000: 5).

Öd: Sığır ya da başka hayvanlardan elde edilen öd, astarın yapışkan halini yani

yüzeysel gerilimini kırıp, boyanın su yüzeyinde kalmasını sağlar (Barutçugil, 1999: 48).

Sentetik iplikler: Petrol atıkları ve tabi gazların senteziyle elde edilir. Yakıldığında

eriyormuş gibi yanar ve sert artık bırakır. Kolay temizlenir, kolay kurutulur, yumuşak hafif ve dayanıklıdır (Sönmez, 1995: 9).

(21)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1. Ebru‘nun Tanımı ve Tarihçesi

Ebru, kitre veya benzeri maddelerle yoğunluğu arttırılmış su üzerine boyalar damlatılmak suretiyle biz veya benzeri materyaller yardımıyla şekil verilerek yapılan kağıt, kumaş, cam, tahta, keramik v.b. üzerine alınması çalışmasına “Ebru” denir (Adıbelli, 2005: 44).

Su üzerinde boyalarla oluşturulan şekil ve desenleri sabit ve kalıcı hale getirme işlemine yönelik klasik bir Türk sanatıdır (Mandıracı, 1994: 298).

Yazılı kaynaklara gore ebru ile ilgili çeşitli tanımlar yer almaktadır;

Ebruyu; kağıt üzerine yapılan, renkli mermer ve sedef görünümünde harelerden meydana gelen bir Türk süsleme sanatıdır diye tarif edebiliriz (Dürüst, 1975: 2).

Ebru, uyumlu renkler dünyasının göze hoş gelen harika eserlerini bizlere sunması yanında fiziğin ve kimyanın kanunlarının uygulandığı bir sanat olarak karşımıza çıkmaktadır (Sungur, 1994: 59).

Ebru, birtakım tabii güzellikleri, tabiattaki oluşumlarına mümkün olduğu kadar sadık kalarak ve gönülden gelen bir renk coşkusuyla su üzerine nakş edip, oradan kağıda aktarma ve kağıt üzerinde yaşatma sanatıdır (Tanarslan, 1988: 36).

Ebru sözcüğünün aslı Farsça ’ dan gelmektedir. Bulut veya bulutumsu anlamındaki “Ebr” sözcüğünün zaman içinde değişikliğe uğramasıyla önce “Ebri” daha sonra da “Ebru”ya dönüşmüştür. Şemsettin Sami Bey Kamus-i Türki adlı lügatinde Ebru’nun aslının Çağatayca “Ebre” (roba yüzü, kürk kabı) olduğunu belirtmiş ve hare gibi dalgalı ve damarlı (kumaş, kağıt vb.) cüz ve defter kabı yapmak için kullanılan renkli kağıt olduğunu açıklamıştır. Ayrıca Ebru Farsça kaş manasına da gelmektedir (Güler ve Alparslan, 2003: 79-80).

Ebru sanatını icra eden kişiye ‘Ebruzen’ denir. Bir başka tanımda ise; kalemsiz, fırçasız kağıt üzerine çiçek resmi yapanlara “Ebrucu” denmektedir (Adıbelli, 2005: 42).

Ebrudan bahsederken, “En eski kağıt sanatlarından” denilir. Bu ilginç su yüzü sanatının güzellikleri kağıda aktarılmış, fakat tarihi ve yapım teknikleri kağıda pek fazla

(22)

aktarılmamıştır. Bilinen tarihi beş yüz seneye yaklaşan bu teknik hakkında birkaç sayfa risale ve bazı mahdut bilgilerden başka vesika maalesef elimizde mevcut değildir (Barutçugil, 1999: 24).

Ebrulu desenler antik çağlardan beri beğeni görmektedir. Mısırda bulunan M.Ö.1365 tarihli cam şişelerde taraklı ve gel-git ebrularını andıran desenlere rastlanmıştır. Çin’de Sung hanedanlığı zamanından kalma (960-1279) bazı çömleklerde battal ebrularının benzeri görüntülere rastlanmaktadır. Şüphesiz cam ve çömleğin yapım yöntemleri ile su yüzeyinde yapılan ebruların farkları çoktur.Ebrunun uzak doğudaki ilk örnekleri ile daha sonra Türkler, İranlılar ve giderek batılılar tarafından geliştirilen biçimlerinin arasında bir ilişki olup olmadığı bilinmiyor. Ancak bugün bilinen modern ebrunun 13.yy’da Türkistan’da, Semerkant’ta ve 14.yy’da İran’da yapıldığına ilişkin bazı raporlar bulunmaktadır. Ebru da aynen kağıt gibi ipek yolu ve diğer ticaret yollarını kullanarak doğudan batıya yayılmıştır (Barutçugil, 1999: 25).

Orta Asya’da, İran’da ve Türkiye’de yapılan ebruların kökeni hakkında bugün ne yazık ki pek az şey biliyoruz. Ancak Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bu tür dekoratif kağıtları yaygın olarak kullandığını, siyasi ve idari hayatta önemli bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Daha da önemlisi, ebru sanatı Türklerin en güzel sanat eserlerini ortaya çıkarmaları için bir ortam yaratmıştır. Süleymaniye Kütüphanesinde ve Topkapı Sarayı’nda 15.ve 16. yüzyıllardan kalma el yazmalarında çok gelişmiş ve çok güzel örnekler bulunmaktadır. Topkapı Sarayı’nda bulunan, tarihi tespit edilmiş en eski ebru 1447 tarihlidir (Barutçugil, 1999: 26).

Ebru 1600 – 1700 yılları arasında en parlak dönemini yaşamıştır. Bu durumun en büyük etkenlerinden biri, ebruyu Türkler aracılığıyla tanıyan ve ona “Türk Kağıdı, Türk Mermer Kağıdı, Türklerin Kağıdı Mermerleştirme Sanatı” adlarını veren Avrupalıların istekleri olmuştur. O dönemde batıya da pek çok ebru örneği ve birçok krala da ebrulu hatıra defteri gönderilmiştir. O yıllarda, ciltçiliğin ve süslemenin de rağbet görmesi ebrunun da gelişmesine destek olmuştur (Çoktan, 1992: 6).

Kapitülasyonlarla bazı ülkelere imtiyazların verilmesi ile birlikte birçok alanda olduğu gibi özellikle kültür ve sanat alanında da alışverişler başlamıştır. Fakat Avrupa

(23)

ülkelerinin ebru sanatını öğrenmesi 18.yüzyılda gerçekleşmiştir. Bizim taraklı, bülbül yuvası, battal ebru diye adlandırdığımız ebrulara Fransız, İtalyan, İspanyol ebruları gibi isimler verip kendilerine uygun buldukları boyaları kullanarak ebru sanatımızı Avrupa’ya mal etmeye, Türk ismini unutturmaya çalışmaktadırlar. Oysa Avrupa’da uzun yıllar ebruyu Türk kağıdı olarak bilmişlerdi (Çoktan, 1992: 6).

1810 yılında yapılan yarı mekanik ebru makinesi Josef Halfer tarafından geliştirilip 4 adet boya haznesinden düzenli aralıklarla zemine damlatılan boyalar bir tarakla şekillendiriliyordu. Bu makine Lais Edgar Andes tarafından biraz daha geliştirilip 51x76 cm ebadında kağıda saate 15.000 adet baskı yapan makine Agust Weicheit tarafından yapıldı (Türkmenoğlu, 1999: 4).

Ayrıca bir başka kaynakta ise şu ifadelere rastlanmaktadır. 1912 de Londra’da F.R.Martin tarafından Türk – İran – Hint Minyatürü ve Panterler hakkında yazılan kitabın, 2.cildinde, 231 numaralı resim, ince taraklı ebru üzerine yapılmış at, inek gibi hayvan şekilleri göstermektedir. İzahatında ise; ( Ebru üzerindeki hayvan motifleri. Sene 1550 Türk Ekolü) ibarelerine rastlıyoruz. Bu vesika bize ebrunun aşağı yukarı 4,5 asırlık bir maziye sahip olduğunu bildirmektedir (Birol, 1969: 424).

Ülkemizdeki tarihi gelişim akışı şu şekildedir;

16.yy başlarına kadar örneklerini izleyebiliyoruz. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde Mecmuatü’l Acaib adlı bir eserde, 1519 tarihli bir ebru kağıdı bulundu. Daha sonraki devirlerde ise 17.yy başında ebru ile ilgili ilk kitabı Tertib-i Risale-i Ebri’yi görülmektedir.

17.yy’da İstanbul’dan Londra’ya götürüldüğünü ve uygulandığını izlediğimiz ebru sanatı bugün de Avrupa ve Amerikalılarca bir Türk sanatı olduğu belirtilerek bilinmekte ve uygulanmaktadır.

18.yy.’da ebru sanatının Ayasofya Camii Hatibi Mehmet Efendi elinde ilk önemli değişikliği ve yeniliğe ve güzelliğe dönüştüğünü görüyoruz. Hatip Mehmet Efendi daha önceleri herhangi bir müdahale olmadan, kendi haliyle suyun doğal oluşumları olarak beliren görüntülere ilk müdahaleyi yapmıştır. Bu müdahale daha sonraları çiçekli ebrunun

(24)

da gelişmesine temel oluşturacaktır. Hatip ebrusu denilen ebru çeşidi onun buluşudur. Hatip Mehmet Efendinin bu tür ebrularının nasıl yapıldığı uzun süre bilinememiş, kendisi de bunu göstermek istememiştir. Bu nedenle “Hatib’in Sırrı” diye anılmıştır. Kendisinin bir yangında ölmesi üzerine gerçekten onun tarzı bir sır olmuştur.

19.yy.’da ise Özbek Şeyhi Sadık Efendi ve oğlu Edhem Efendi, İstanbul’un en yoğun ebru faaliyetinin merkezi olmasını sağlamışlardır. Bu yer, İstanbul Üsküdar Sultantepe‘ de ki Özbekler Tekkesi’dir (Mandıracı, 1994: 298).

2.2. Ebru Yapımında Kullanılan Malzemeler

Ebru yapımında kullanılan araç ve gereçlerin geleneği, eski ebru kaynaklarından ve geçen yüzyılda yaşayan ustalardan öğrenilmesi ile bilinmektedir. Ebru malzemelerinin başlıcaları; tekne, fırça, boya, kağıt, öd, su, kıvamlaştırıcı (kitre), tarak, biz ve diğer yardımcı malzemelerdir. Geleneksel olduğu için malzemeler ustadlar tarafından yapılmaktadır.

2.2.1. Kağıt

Ebruculukta, emici özelliği olan her türlü mat kağıt kullanılır. Fakat; lake, kuşe ya da çok parlak plastik türü kağıtlar emici özelliği fazla olmadığından tercih edilmezler. Yüzleri parlak olan kağıtlar ancak hafif ebru yapımında kullanılır. Şüphesiz ki, ideal olanlar, elde yapılan asitsiz kağıtlardır. Ancak bu kağıtlar çok pahalı olduğu için ustalık döneminde kullanılması tavsiye edilir. Başlangıçta teksir kağıdı, üçüncü hamur kağıt kullanılır. Ancak bu kağıt sağlam değildir, çok kolay bozulur (Barutçugil, 1999: 43).

En çok 60 veya 80 gr. 1.derece hamur kağıtları kullanılır. Fakat 70×100 cm. ebadında ebru alınacak kâğıtların 100-120 gr. olması gerekmektedir. Bunun nedeni ince kâğıtların tekneden çıkarken yırtılmasıdır (Çoktan,1992: 13). Hazır olarak boyutlandırılmış A3 – A4 standartlarındaki fotokopi kağıtları da kullanılabilir. Ayrıca, renkli fon kağıtları

(25)

veya diğer renkli kağıtlar da (açık veya koyu renk olabilir) ebruculukta kullanılabilir. Ama, geleneksel olarak fazla renkli kağıt kullanıldığını söyleyemeyiz (Barutçugil, 1999: 43).

2.2.2. Tekne

İçine özel suyun konulup, ebru yapımının gerçekleştirildiği kaptır. Tekneler, metal, cam, plastik, tahta fakat genellikle alüminyum veya galvanizden yapılır. Eskiden içi ziftle kaplanmış, budaksız çam ağacından yapılmış tekneler kullanılırdı. Galvaniz teknelerin, özellikle içinde kitre varken taşınması çok zordur. Alüminyum tekneler hafif ve ucuz olmalarından dolayı tercih edilirler (Çoktan, 1992: 13).

Teknenin boyutları ebru kağıdından 1 cm daha büyük olmalıdır. Bunun nedeni ise su alan kağıdın genleşmesidir. Bu sebepten tekne ölçüleri en az 17.225.2 cm, 35.250.3 cm, 50.570.3 cm olmalıdır. En büyük boy olan 74104 cm teknelerde ise 4 cm’lik fazlalık kağıt genleşmesi için değil, büyük kağıdın tekneye yatırılması zor olduğu için verilmektedir (Çoktan, 1992: 13).

Genellikle 25×35 cm ya da 35×50 cm‘lik tekneler ideal teknelerdir. Teknelerin yükseklikleri 4 ile 5 cm olabilir (Barutçugil, 1999: 38). Tekne büyüdükçe hakimiyet zorlaşmakla birlikte daha zevkli çalışmalar yapılmaktadır.

2.2.3. Fırça

Boyaları tekne üzerine serpmeye yarar. Boya serpme konusunda bazı kolaylıklar sağladığı için Ebru ustaları kendi fırçalarını, kullanım amaçlarına göre özel olarak kendileri yaparlar (Barutçugil, 2007: 247).

Fırça yapımında gül dalı tercih edilmektedir. Gül dalı istenilen kalınlıklarda düzgün olarak bulunduğu, boyalar serpilirken parmağa vurulan darbelerde esnediği ve parmağımızı acıtmadığı için tercih edilmiştir. Bu dalların 25-30 cm boyunda ve 5-6 mm çapında olanları tercih edilirler. Kalın fırçaların, daha fazla boya geleceği için genellikle sonra atılacak boyalarda yani kuvveti fazla olan renkler için kullanılmasında fayda vardır. Gül dalı

(26)

bulunmadığı zaman diğer, fazla sert olmayan dallar da kullanılabilir. Gül dallarının diğer bir özelliği, uzun süre suyun içinde kalsalar bile küf oranının diğer malzemelere göre daha az görülmesidir. Fırça yapımında gül dalı kullanılıp, ebru yapılan mekan havalandırılırsa küf olayı hiç görülmeyebilir. Küf, boyanın gerçek rengini bozar. Daha kirli ve mat bir hale getirir. Özellikle çiçek yapımında kullanılan renklerin fırçalarının gül dalından yapılmasına dikkat edilmelidir (Çoktan, 1992: 13).

Fırçalara sarılacak olan kıllar at kuyruğundan olmalıdır. At yelesi, ince olması sebebiyle iyi sonuç vermemektedir. Yaşlı atın kuyruğu daha kalın telli olduğu için daha çok tercih edilmelidir. Kalın telli olan kıllardan yapılan fırçalar daha uzun ömürlü olmaktadır. Eskiden at kuyruğunun bulunması çok zordu. Fakat şimdi düzgün işlenmiş biçimde fırça imal edilen yerlerden temin edilmektedir. Bağlama ipi olarak naylon ve misina kullanılmasında fayda vardır (Çoktan, 1992: 14).

2.2.4. Su

Ebruda, üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur. Gerek kitre hazırlarken, gerekse boya ezerken kullanacağımız ve boyalara zaman zaman kattığımız suyun ideali, damıtık, yani arı su olmalıdır. Sertliği düşük, kloru ve kireci az, iyi kalitede içme suları da olabilir. Musluk sularının içine karışan değişik kimyasal maddeler, ebru yaparken beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Eski ustaların ebru yaparken yağmur suları kullandıklarını biliyoruz (Barutçugil, 1999: 39).

2.2.5. Boyalar

Ebruda kullanılacak olan boyalarda; toprak boya olması, suda erimemesi ve yağ ihtiva etmemesi özellikleri aranır. Özellikle eskiden beri bilinen toprak boyalar, geleneksel olarak kullanılmaktadır. Bunlar, tabiatta bulunan ve bazı metal oksitlerden oluşan renkli tozlardır ya da renkli topraklardan elde edilir (Barutçugil, 1999: 43).

(27)

Suda eriyen ve yağ ihtiva eden boyalar kullanıldığı takdirde boyaların bir kısmı kitreyi kirlettiği gibi kitre üzerinde durmaz ve dibe çöker. Ancak bugün, ebru yapımını belli bir boyar madde grubuyla sınırlamak mümkün değildir. Suda eriyen, erimeyen, sentetik boya, sulu boya, guaj, akrilik ve mürekkep türü, solmayan, kaliteli boyar maddeler ile ebru yapmak mümkündür. Şüphesiz, bazı boyar maddeler, diğerlerine göre çok iyi sonuç vermezler. Bunlar da bazı özel katkı maddeleri ile iyi sonuç verebilecek duruma getirilirler. Ebruculukta ayrıca yüzlerce yıllık geçmişi olan pigment boyalar da kullanılabilmektedir. Ebru sanatında gelenek haline gelmiş olan çiçek kırmızısı boya da bu gruptandır (Barutçugil, 2007: 248).

Ebru boyaları bilhassa zırnık, zehirli olduğu için dikkat etmek gerekmektedir.. Ebru üzerinde boya aralarını açmak ve derinlik görüntüsü vermek için neft, terebentin yağına çok az batırılan fırça ile boya serpilirse derinlik görüntüsü ve benekler elde edilir. Neftin görevini limon kabuğu da görebilir. Battal ebru yapıldıktan sonra bir parça limon kabuğu ele alınıp yakın mesafeden tekne üzerine sıkılırsa, kabuktan çıkan esans ebru üzerinde beyaz benekler ve boşluklar yapar (Elhan, 1998: 3).

Bazı metal oksitler, yapay olarak elde edilirler;

Beyaz Üstübeç ( Frenk üstübeç) : Bazik kurşun karbonatın tabiattaki şekli.

Kırmızı : Gülbahar (Demiroksit ihtiva eden toprak), Pigment kırmızı, Oksit kırmızı Lacivert : Tabii civit. ( Bedahşi laciverti) çamaşır çiviti + siyah (çamaşır çiviti + oksit kırmızı) lahor civiti + oksit siyah

Siyah : Bilinen is, siyah zırnık oksit siyah.

Mavi : Çamaşır çiviti, Lahor çiviti yahut halk dili ile çocuk çiviti Sarı : Zırnık (Arsenik Sülfat) oksit sarı, pigment sarısı

Yeşil : Oksit yeşil, Pigment yeşili, Sarı zırnık + çamaşır çiviti, oksit sarı + Lahor çiviti

2.2.6. Öd

Sığır ya da başka hayvanlardan elde edilen öd, astarın yapışkan halini yani yüzeysel gerilimini kırıp, boyanın su yüzeyinde kalmasını sağlar. Öd, yüzey aktif bir maddedir.

(28)

Yüzey gerilimini oluşturur. Bozulmasını engellemek için öd suyu önceden kaynatılarak saklanır. Sığır ödü yerine aynı amaçla koyun ödü, kalkan balığı ödü, pikrik asit, tütün yaprağı suyu da kullanılmaktadır. Öd suyundaki safra asitleri zaman içinde boyayı parçalamaya devam ederek kağıt üzerinde tamamen pürüzsüz, kadife yumuşaklığı görünümünü sağlar (Ay, 1994: 316).

Öd katılmayan boya dibe çöker. Az miktarda öd katılan boyalar, gerektiği kadar açılmaz. Boyalara çok öd katılarak açık renkler elde edilir. Örneğin; lacivert içine fazla öd koyarak açık mavi renk elde edilebilir. Öd ile renk tonları yapmak da mümkündür. Boyaların renk olarak tekneye konuş sırası yoktur. Ancak, renklerin ihtiva ettikleri öd miktarlarına göre ( yüzey gerilimlerine göre) konuluş sıraları vardır. Bu durumda, ödü az olan renkler önceden tekneye konulur; çünkü teknenin yüzeyi boştur ve açılıma elverişlidir. Daha sonra, orta kuvvetteki, yani ödü orta miktarda olan boyalar, teknenin yüzeyine serpilir; çünkü ikinci rengin ilk rengi itip, kendine bir yer açması gerektiğinden, ilk renge nazaran ödünün daha fazla olması gerekir. Üçüncü ya da daha sonra konacak renklerin her birinin bir öncekine göre daha kuvvetli, yani daha fazla ödlü olmaları gereklidir ki, yüzeyde kendilerine yer açabilsinler. Öd, ayrıca yapışkan özelliği ile boyaların kağıda yapışmasına yardımcı olur, yani bir tutkal görevi görür. Öd, renklerin birbirine karışmamasına da sağlar. Teknedeki bir miktar sarı boyanın üzerine bir miktar mavi boya serpelim, bunu istediğimiz kadar karıştıralım, yeşil renk elde edemeyiz (Barutçugil, 1999: 49).

2.2.7.Kitre

Boyanın yüzeyde durmasını ve kağıda kolayca geçmesini sağlayan kitre, ebru sanatında en az boya kadar önemli bir maddedir (Elhan, 1998: 3). Kitre; Anadolu’ da yetişen geven (astragalus) türü dikenli bitkilerden elde edilen yapışma özelliği az olan bir zamk çeşididir (Çoktan, 1992: 16). Bilhassa Türkiye, İran, Kafkasya ve Afganistan‘ da elde edilmektedir. Yabani olarak dağlarda kendiliğinden yetişen bu bitkinin Türkiye‘ de 380 kadar çeşidi vardır. Kitre zamkı elde edilen astragalus bitkisi, çok yıllık dikenli bir bitkidir. Çiçekleri kelebek gibi sarı, pembe ve beyazdır. Yastık gibi kümeler halinde görülürler.

(29)

Toplama işlemi, el ile yapılır. Bir işçi günde ancak 1-2 kg toplayabilir (Barutçugil, 1999: 52).

Piyasada şerit veya plaka şeklinde olan kitrenin taze ve beyaz olanı ebru için uydundur. Kitre eczacılıkta, kozmetik ve dokuma sanayinde pasta yapımında ve pek çok yerde kullanılan yapışma kabiliyeti düşük bir zamk cinsidir (Elhan, 1998: 3).

Kitre yerine keten tohumu, sahlep, ayçekirdeği, deniz kadayıfı, hilbe (beytohumu) da kullanılır (Elhan, 1998: 4).

2.2.8. Yardımcı Aletler

Biz: Çeşitli desenler yapmak, çiçek yaparken boyayı taşımak ve şekillendirmek için kullanılır (Elhan, 1998: 3).

Tekne Mili: Tekneden ebruyu almak için ucu bir bizle kaldırılır ve kağıdın iki

ucundan tutulup teknenin kenarlarına sürterek kendine doğru çekilir ve ebrulu kağıt dışarı çıkarılır. Bu muamele teknenin önüne bir mil konularak da yapılır ki bu mile tekne mili denir. Kağıt üzerindeki fazla kitre ve boya kalmaması için mile veya kenara sürterek dışarı çıkarılır (Elhan, 1998: 3).

Kıl: Hatip, çiçekli, gelgit, taraklı ebru yapılırken onlara şekil vermeye yarayan at

yelesi veya at kuyruğundan alınıp kurşun kalem kalınlığında bir tahtanın uç kısmına yerleştirilmiş bir alet (Elhan, 1998: 3).

Boya Kabı: Ezilen boya boya kaplarına, kavanozlara alınır. Ebru yapılacağı zaman

bardaklara ana kaplardan alınan boyalar sulandırılır ve öd ayarı yapılır (Elhan, 1998: 3).

Eltaşı (Desteseng): Eltaşı sert mermer veya çakmak taşından yapılan boyaları ezmeye

yarayan taş. Ayrıca porselenden, camdan ve başka sert taşlardan da yapılır (Elhan, 1998: 3).

Kürek (Spatül): Boyaları ezerken dağılan boyaları toplamaya yarayan alet (Elhan,

(30)

Tarak: Desen yapmaya yarayan yumuşak bir tahtanın üzerine belirli aralıklarla yan

yana çakılmış dikiş iğnesi, toplu iğne, tel veya çivilerden oluşan bir alettir (Elhan, 1998: 3).

2.3. Ebru Yapımı İçin Gerekli Hazırlık

Ebru yapılacak yerin temiz, havalandırılabilir ve ısı derecesi 20°C geçmeyecek şekilde olması lazımdır. Isı derecesi yüksek olan yerde ebru yapılmaz. Çünkü sıcakta kitrenin biyolojik muvazenesi bozulur. Bozuk kitre ile de ebru yapılamaz. Eğer ebru yapılacak oda kaloriferli ise kalorifer vanası kapatılır. Yaz mevsiminde ebru iyi netice vermez. Ebru yapılacak odada duvarların ve çevrenin sıçrayan boyalardan korunması için kağıt veya bir naylonla kaplanması lazımdır. Boyalar bir sehpa üzerine yan yana tekne yakınına yerleştirilir. Fırçalar boya içine konur, boya karıştırılır. Boyalara öd ayarı yapılır. Kitre üzerinde boyalar tek tek denenir. Bir yanda boyalar, onun yanında kitre teknesi bulunur. Ebrucu ise boya ve kitre sehpasının karşısında biraz daha yüksekçe bir sandalyede oturur.

2.4. Ebru Yapımı

Daha önce hazırlanmış olan kitre yavaşça tekneye boşaltılır. Kitrenin koyuluğu sahlep kıvamına gelinceye kadar su ilave edilerek istenilen kıvama getirilir. Kitrede gerek boşaltılırken gerekse su ilavesi yapılırken köpükler ve hava kabarcıkları meydana gelir. Bu köpükler tekne büyüklüğünde kesilmiş kağıtlar 5 – 10 kere kitre üzerine bırakılır, alınır. Kenarda toplanan köpük ve hava kabarcıkları ile köşeye sıkıştırılıp dışarı atılır (Elhan, 1998: 6).

Kitrenin elektriklenmesini önlemek için 10-15 kağıt kitre üzerine tekrar tekrar atılır ve alınır. Tekne içinde kitre tekrar bir kağıtla kapatılır. Bir iki gün dinlenmeye bırakılan kitre, oda sıcaklığına uyum sağlar. Ertesi güne kadar tekne etrafında boyalar hazırlanır. Öd ayarları yapılır. İlk ebru denemelerine hafif ebruyla başlanır. Boyalar fırça yardımıyla tekne içindeki kitre üzerine serpilir. Fırça sağ ele alınır, sol el işaret parmağına vurularak sağdan sola doğru gidilir, teknede boş yer bırakmadan boyalar serpilir (Elhan, 1998: 7).

(31)

İstenilen ebru türüne göre şekiller verilir ve kağıt teknenin üzerine bırakılır. Birkaç saniye sonra kağıt tekne kenarına (mil varsa mile) sürtülerek kendine doğru çekilir ve tekneden çıkan kağıt daha önce hazırlanmış olan kurutma yerlerine getirilerek kurumaya bırakılır.Ebru tekne kenarına sürülmeden dışarı çıkarılır. İkinci bir teknenin kenarına sürtülerek ebrulu kağıdın üzerinde kalan kitre ve boyalardan temizlenip kurutma yerine alınır. Kurutma yerleri, kağıt büyüklüğünde hazırlanmış çıtalar, tahtalar veya çıtalar üzerine çakılmış tülbentlerle hazırlanır.Ebrular birbirine değmeyecek şekilde dizilir(Elhan,1998: 7). Ebru kağıdı tekneye atıldığı zaman, kağıtla kitre arasında hava kabarcığı kalabilir. O zaman iğne veya sivri bir telle kağıt delinerek havası alınır. Havası alınmayan kağıt, tekneden çıktığı zaman, hava alan yer boyasız beyaz leke gibi kalır. Ebru kağıtları kuruduktan sonra mührelenirse parlar ve mühreli ebruların renkleri çıkmaz (Elhan,1998: 7).

2.5.Ebru Çeşitleri 2.5.1. Battal Ebru

Ebrunun bilinen en eski tarzıdır. Diğer bütün desenler, bu battal deseninden çıkar. Bu desene kısaca diğer ebruların anası ya da atası diyebiliriz (Barutçugil, 1999: 66).

Battal ebru, tekneye serpilen çeşitli renk boyalara hiçbir müdahalede bulunmadan elde edilen bir türdür. İlk ebru çeşidi olan eski tarza (Tarz-i Kadim) battal ebru denir (Elhan, 1998: 8).

(32)

Battal Ebru çeşitleri ;

Zemin Battal

Eski ebrucular bu deseni kullanmışlardır. Az veya tek renk ile yapılır. Bir rengin değişik tonlarının da kullanıldığı görülmüştür. Ancak, renkleri açıklı koyulu kullanma, geleneksel olarak pek fazla görülmemektedir. Bu desen Necmettin Okyay ve Mustafa Düzgünman tarafından zemin olarak sıkça kullanılmıştır (Barutçugil, 1999: 67).

Somaki Battal

Genellikle iki renk yapılır. İkinci renge fazla miktar öd katılarak birinci rengin iyice sıkıştırılıp, damarlar haline gelmesi sağlanır. Böylece somaki mermer görünümü sağlanır (Barutçugil, 1999: 67).

Serpmeli Battal

Bilinen herhangi bir battal ebrusu yapıldıktan sonra, zemine zıt bir renk ile genellikle açık renkte çok küçük damlacıklı son kat boya atılır. Bunun için fırçadaki boya iyice sıkılır. Serpme için özel fırça kullananlar da vardır. Gel-git, bülbül yuvası veya diğer desenler de serpme yapılabilir (Barutçugil, 1999: 68).

2.5.2. Gel-Git Ebru

Battal zemin atıldıktan sonra, bir çöp,iğne veya biz yardımıyla teknenin kenarlarına paralel olarak desenin çizilmesi ile oluşur. Bu çizgi aralıkları istenilen genişlikte olabilir. Kalın uçlar geniş alanı etkileyeceğinden paralellerin arası daha geniş, ince uçların arası dar olabilir. Bu paraleller zıt yönlerde de birkaç defa tekrarlanabilir (Barutçugil, 1999: 68).

(33)

2.5.3. Şal Ebru

Gel-git veya tarama ebrularının düzensiz ve dairemsi şekle sokulmasına, sağdan sola tekrar bir telle şekil verilmesine şal ebrusu denir (Elhan, 1998: 9).

Şekil 3. Mustafa Esat Düzgünman’a Ait Şal Ebru

2.5.4. Taraklı Ebru

Battal ebru yapıldıktan sonra gel-git yapılır. Tarak şekline getirilmiş bir tahtayı sıkça veya seyrek olarak tespit edilmiş iğneler (çelik teller) bulunan tarak, kitreye değecek şekilde teknenin üstüne konur, kendine doğru yavaşça çekilir. Çıkan ebru çeşidine taraklı ebru denir. Aynı ebru teknesinde, tarak 1 cm sağa veya sola kaydırılarak ters yöne çevrilirse, bu ebruya çift taraklı ebru denir. Taraklı ebru yapıldıktan sonra bir at yelesi kılıyla veya iğneyle çeşitli şekiller verilebilir (Özcan, 1987: 50-51).

(34)

2.5.5. Bülbül Yuvası

Git gide küçülen damlalar şeklinde atılan battal ebru üzerinde yapılır. Bizle dıştan içe doğru helezonlar çizilir.Gel-git ebru veya taraklı ebru üzerinde de bülbül yuvası çalışılabilir (Barutçugil, 1999: 69).

Şekil 5. Mustafa Esat Düzgünman’a Ait Bülbül Yuvası

2.5.6. Kumlu-Kılçıklı Ebru

Teknedeki sıvı, ebru yapıldıkça kirlenerek öyle bir kıvama gelir ki atılan boyalar istense de istenmese de kum gibi nokta nokta bir görüntü almaya başlar. İşte o zaman fırça yerine boya, bir damlalıkla tekneye yakın bir mesafeden aralıklarla damlatılır ve boya kendi halinde yayılarak kumlu-kılçıklı ebru oluşur.

2.5.7. Neftli Ebru

Bir ebru çeşididir. Bu ebruyu yapmak için; battal ebru yapılır, ayrı bir kaba bir miktar boya alınır, birkaç damla neft yağı (eğriboz) karıştırılır, bir fırçayla neftli boya serpilirse bu ebruya neftli ebru denilir (Elhan, 1998: 9).

2.5.8. Hafif Ebru

Bir ebru çeşidi olup, daha çok hattatlar tarafından kullanılır. Battal, tarama, taraklı, şal ebrularının sulu kitre üzerinde hafif (açık) renkler serpilerek elde edilmesidir. Hafif ebru, kitre temiz olduğu zaman yapılır. Çünkü hattatlar bu ebru kağıdını fon olarak kullanırlar (Özcan, 1987: 52).

(35)

2.5.9. Çift Ebru

Daha önce yapılmış fakat mührelenmemiş bir ebruyu alıp, üzerine ikinci defa ebru yapılmasıdır. Mesela ; kitre üzerine desen atmadan yürekli ebrular sıralandırılır ve daha önce yapılmış olan taraklı ebru kitre üzerine yatırılır ve tekneden çıkan ebruya çift ebru denir (Elhan, 1998: 9).

2.5.10. Hatip Ebru

İlk defa 18.yy da Ayasofya Camii hatiplerinden Mehmet Efendi tarafından yapıldığı için “Hatip Mehmet Efendi Ebrusu” ya da kısaca Hatip ebrusu diye bilinir. Kısaca “iç içe damlatılımış renklerden oluşan daireleri şekillendirmek “ olarak tanımlanabilir. Çiçekli ebruların temeli sayılırlar (Barutçugil, 2007: 309). Hatip ebrusunun çark-ı felek, yürek, taraklı yürek, yıldız, çiçek gibi çeşitleri vardır.

Şekil 6. Edhem Efendi’ye Ait Hatip Ebru

2.5.11. Akkase Ebru (Yazılı Ebru)

Aynı zemin üzerine birden fazla baskı yaparak yazı veya desen elde edilen bir ebru çeşididir. Bu ebru türü ilk olarak 17 yy ‘ da Hindistan, Daccan ‘ da kullanılmıştır. Hattatlar tarafından sevilen bir türdür (Barutçugil, 2007: 309).Arap zamkı kullanılır.

(36)

Şekil 7. Mesut Dikel’e Ait Akkase Ebru

2.5.12. İspanyol Ebrusu

İspanya ‘da bir ebru atölyesinde çalışan çırak, ustasının olmadığı bir zamanda bir ebru yapmaya karar verir. Tekneye boyaları serper, kağıdı eline alır. Heyecandan kağıdın bir ucunu tekneye düşürür. Sonra kağıdın öbür ucunu da bırakır, tekneden ebruyu alır bakar ki bir beyazlık var, bir yanında sıkışmış boya topluluğu olduğunu görür. O sırada ustası gelir, çırağın yaptığı ebruyu görür ve bir şey demez. Sabah nasıl yaptığını sorar ve çırak anlatır. “Önce ebruyu yaptım tam kağıdı atacaktım elimden kaydı. Bir kısmı ebrulandı, sonra tekrar öbür ucunu da bıraktım” der. Ve sonrasında yapmaya başlarlar. Önce ebru yapılır, kağıt teknenin ucuna bırakılır. Kağıt ileri geri götürülür ve dışarı alınır. Kağıtın ileri geri gitmesi ile arada kalan hava ve boyalar bir çizgi gibi ebruya bir beyazlık verir. Bu ebruya İspanyol ebrusu denir (Elhan, 1998: 11).

2.5.13. Çiçekli Ebrular (Necmeddin Ebrusu)

Hatip ebrunun icadından sonra ebruda çiçek yapılmasına da çalışılmış ancak fazla başarı sağlanamamıştır. 1918 yılından itibaren merhum Necmeddin Okyay çiçek çalışmalarını islah ederek lale, karanfil, hercai menekşe, gelincik, gonca gül, kasımpatı, sümbül gibi çiçekleri doğal şekline en yakın şekilde resmetmeyi başarmıştır. Onun yetiştirdiği merhum Mustafa Düzgünman'da bu tarza papatyalı ebruyu ilave etmiştir.

(37)

Şekil 8. Necmeddin Okyay’ a Ait Çiçekli Ebrular

2.6. Ebru Ustaları

İlk ebru ustaları sade görünüşlü fırçasız damlatma, silkeleme, usulleriyle ebru yapmaya ve zamanımıza kadar gelmeyi başarmışlardır. Klasik dönem dediğimiz fırçalı dönem ise çok büyük bir gelişmedir.

Salih Elhan “Türk Ebru Sanatı” isimli kitabında ustaları ve ustaların kullandıkları teknikleri şöyle sınıflandırmıştır:

Kullanılan tekniklere göre ebrudaki devreler: 1519 – 1556 – 1608 Bulutumsu

1690 – 1730 – 1773 – 1800 – 1829 Kumlu, Kılçıklı,Damla (Hatipler) 1846 – 1883 – 1904 – 1920 – 1927 – 1954 – 1976 Klasik dönem (Fırça)

Şebek (Mehmed Efendi)

Şebek Mehmed Efendi, “Tertibi Risalei Ebri” isimli kitabıyla ebru yapımını vesika haline getiren kişidir. Ölümünün 1608 yıllarından önce olduğu tahmin edilmektedir.

(38)

Mehmet Bin İstanboli (? – 1773)

1773 ‘de Hocapaşa’da çıkan yangında ebrularını kurtarmak isterken öldüğü zannedilen ve hatip ebrusunun yaratıcısı olarak bilinir.

Şeyh Sadık Efendi (? – 1846)

Buhara ‘nın Vabakne şehrinde bulunan ebruculuğu Buhara ‘ da iken oğulları Ethem efendi ve Nafız Efendiye öğretmiştir.

Hezarfen Ethem Efendi (1829 – 1904)

19. yy ebrucuları arasında en tanınmış olanıdır. Dergah şeyhliği ve ebru ustalığının yanı sıra geniş bir kültüre sahip olduğu için Hezarfen (bin sanat dalı) adı verilmiştir. Ethem Efendi, bulunduğu dönemin fen, sanat pehlivanı olup, bulunduğu dergahı sanat akademisi yapmıştır.

Nazif Efendi (19.yy)

19.yy‘ da yaşadığı bilinen Nazif efendi, Hezarfen Ethem efendi’nin kardeşi olup, ebruculuğu babasından öğrenmiştir.

Hattat Mehmet Sami Efendi (1838 – 1912)

19.yy ‘ a ait kaynaklarda, rakipsiz usta olarak tanınan değerli hattatlardandır. Ethem efendi yakın arkadaşı olduğundan dolayı ebruculuğu öğrenmiş, fakat meslek olarak sürdürmemiştir.

(39)

Aziz Efendi (1871 – 1934)

Zamanının en meşhur hattatı olan Bakkal Arif efendiden hat dersi alıp, Özbek Dergahına devam ettiği sıralarda ise Ethem efendiden ebru dersi almıştır.

Necmeddin Okyay (1883 – 1976)

Tanınmış hattatlarımızdandır. İstanbul doğumludur. Şeyh İbrahim Ethem Efendiden ebruculuk ve aharcılık (parlak kağıt yapma sanatı) öğrendi. 1916 ‘ da ebru ve ahar hocalığı yapmaya başladı. Bu sırada, kendi icadı olan ve sonradan Necmeddin ebrusu diye anılan çiçekli ebru türünü ortaya koydu. Lale, karanfil, gelincik, papatya gibi çiçekleri doğal görünümleriyle ebruya kazandırmıştır. Eski tarz Türk ciltlerinin en güzel örneklerini yapmayı başardı.

Abdulkadir Kadri Efendi (1875 – 1942)

Kadıköy Osman ağa camisinin imam ve hatibidir. Ethem efendiden ebru dersi almış, fakat meslek olarak sürdürmemiştir.

Mustafa Düzgünman (1920 – 1990)

Üstad Mustafa Düzgünman’ın annesinin dayısı Üstad Necmeddin Okyay, kendisinin hoca olarak bulunduğu Devlet Güzel Sanatlar Akademisine misafir öğrenci olarak kaydettirmiş, klasik türk cilt ve ebru sanatlarında mükemmel yetişmesini sağlamıştır. Ebru da klasik tarzın temsilcisidir. Ustad Düzgünman, çiçekli ebru cinslerine papatyayı eklemiştir. Ebruyu halka tanıtıp mal eden ve kızlara isim olarak verilmesini başlatan kişidir.

(40)

Niyazi Sayın (1927 - …)

Ebru sanatçısı olan Niyazi Sayın, Üsküdarlı olup ebruculuğu Mustafa Düzgünman‘ dan öğrenmiştir.

Fuat Başar (1953 - …)

Erzurum doğumlu olan Fuat Başar, Mustafa Düzgünman’ın yetiştirdiği iki ünlü ebrucudan biridir. Hamid Aytaç ‘ın talebesi olup, hattat olarak ün yapmıştır. 1981 1den bu yana, ebru yapan sanatçı, profosyenel olarak çalışmalarını sürdürüp çeşitli materyaller üzerine de ebru yapmaktadır.

Alparslan Babaoğlu (1957 - …)

Ankara doğumludur. Elektronik Yüksek Mühendisi olan sanatçı, klasik Türk ebrusunda çok başarılı olmuştur. Mustafa Düzgünman’ın yetiştirdiği diğer en önemli ustadlardan biridir.

Ahmet Çoktan (1962 - …)

İstanbul doğumludur. Mustafa Düzgünman, Alparslan Babaoğlu ve Fuat Başar ‘dan ebru dersleri aldı. 1988 yılından bu yana ebru yapmaktadır. Pek çok kişisel ve karma sergiye katılmıştır.

Hikmet Barutçugil (1952 - …)

Güzel Sanatlar Akademisi Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek okul mezunudur. Ünlü hattat ve cilt sanatkarı Prof. Dr. Emin Baran‘ ın teşvik etmesi ile ebruya başlayan Barutçugil, halen ebru sanatını profesyonelce devam ettiren bir sanatçıdır. ABD, Kanada, Almanya, Avusturya, İsviçre ve daha bir çok ülkede ebru gösterileri yapılmıştır.

(41)

2.7. Ebru Yapımında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözümleri

Hikmet Barutçugil “Renklerin Sonsuzluğu” isimli kitabında ebru yapımında karşılaşına sorunları altı ana başlıkta toplamıştır. Bu başlıklar;

a-Boya Kabul Etmeyen Bölgeler

b-Boyalar Hızlı ve Kontrolsüz Yayılıyor c-Boyalar Dibe Çöküyor

d-Çatlak, Kumlu Gibi Görünüm Veren Renkler Var e-Boya Kitreli Su Yüzeyinde İyi Dağılmıyor

f-Boyalar Yüzeyde Bölünüyor, Düzgün Açılmıyor, İstenmeyen Boşluklar Oluşuyor

a-Boya Kabul Etmeyen Bölgeler:

-Hava Kabarcıkları: Kitreli su hızla karıştırıldığında oluşur. Bunlar kürdan veya

hava kabarcığı ile patlatıldığında yok olur.

-Kağıtta Hava Boşluğu Var: Kağıdı tekneye yatırırken olabilen bir hatadır. Daha

dikkatli ve yavaş çalışmak gerekir.

-Yağ veya Deterjan Atığı: Kullandığımız tüm malzemelerin temizliğine son derece

dikkat etmeli, tekne yüzeyine gazete kağıdı yatırarak yüzeyi birkaç defa temizlemeliyiz.

-Zamanla Biriken Öd: Çok uzun süre çalıştığımız tekneye öd ve boya karışır, dibe

çöker. Zaman zaman öd, suyun yüzeyine ani çıkışlar yaparak beklenmeyen delikler oluşturur. Fırça darbeleri yumuşak vurulursa ve boya ayarları iyi yapılırsa boya dibe çökmez.

-Henüz Tamamen Erimemiş Kitre Parçacıkları Var: Kitre iyi süzülmemiş veya

(42)

-Çevreden Gelen veya Üzerimizden Dökülebilen Toz, Saç, Elbiseden Gelen Havlar: İstenmeyen küçük boşluk veya lekeler yaparlar. Çalışma ortamının çok temiz ve

hava akımlarına kapalı bir ortam olması gereklidir.

b- Boyalar Hızlı ve Kontrolsüz Yayılıyor

-Kitreli Suyun Kıvamı Çok Cıvık, Fazla Sulu: Daha koyu kitreli su ilave edilir.

Genelde kitreli suyu biraz koyu hazırlamakta yarar vardır. Çünkü su ilavesi mümkündür.

-Boyaların İçinde Çok Fazla Öd Var: Bu durumda, eğer elimizde öd katılmamış

saf boya var ise; kullanmakta olduğumuz boyanın içine bir miktar katıp, su ilavesiyle istenilen açılma ayarına getiririz. Böyle bir imkanımız yok ise; kullandığımız boyayı bir müddet hiç dokunmadan bekletiriz. Toprak boyalar, suda erimeyen boyalardır. Yani su ile sadece fiziksel bir karışım yaparlar. Dolayısıyla bekletilen boya dibe çöker, su ile ödlü kısım yukarıda birikir. Bir şırınga yardımı ile çekilir veya çok dikkatli bir şekilde başka bir kaba aktarılır. Kontrol edilerek, gerekiyorsa yeniden su ilavesi yapılarak boyanın kıvamı ayarlanır.

c-Boyalar Dibe Çöküyor

-Kitreli Su (astar) Çok Kıvamlı: Kitreli su ne kadar koyu olursa, boyalar o kadar

kolay yüzeyde kalır düşüncesi tamamen yanlış bir bilgidir. Kitre koyu olduğu zaman, ödlü boya kolay kolay yüzey gerilimi yapamayacak, açılamayan boya, ağırlığı taşıyamayıp dibe çökecektir. Bu nedenle, başlangıçta oldukça sulu kitre kullanmak, büyük kolaylıklar sağlar.

-Su ve Boya İyi Karışmamış: Fırçayı elimize her alışımızda boyayı iyice

karıştırmazsak, dibe çöken ödsüz boyar madde fırça ile tekneye taşınacak, doğal olarak yüzeyde tutunamayıp dibe çökebilecektir.

-Fırça Darbeleri Çok Kuvvetli: Kitreli su yüzeyine boya serperken, ilk birkaç vuruşta

boyaların damlamaması normaldir. Boya gelmiyor diye vuruş hızımızı ve şiddetimizi arttırırsak, çok hızlı gelen boya, yüzeye tutunamayıp dibe çökecektir. Her zaman yumuşak ve sakin hareket etmekte yarar vardır.

(43)

d- Çatlak, Kumlu Gibi Görünüm Veren Renkler Var

-Boyalar İyice Karışmamış: Sulu öd ve boya, birbirinden kolay ayrışır.

Kullanacağımız her rengi önce mutlaka karıştırıp, sonra tekneye atmalıyız.

-Boyalar Yeteri Kadar Ezilmemiş: Boyalar el taşı (desteng) ile iyice ezilmelidir. -Boyaların Su Miktarları Az: Bu çatlak görünüm, bazen istenilen bir durumdur.

Ancak yine de sebebini bilmemiz gerekir. Kısaca açıklamak gerekirse, toprak susuz kaldığı zaman çatlar. Toprak boyalar da suyu az olduğu zaman aynı özelliği gösterir.

-Kitre Çok Taze: Kitrenin erime reaksiyonunun henüz tamamlanmadığı durumlarda

yüzeyde kumlu gibi beyaz lekeler oluşturur. Bu durumda tekneye bir miktar su ilave edip, bir süre bekletmek gerekir.

e- Boya Kitreli Su Yüzeyinde İyi Dağılmıyor

-Kitreli Su Yüzeyi Kurumuş Olabilir: Uzun süre üzeri açık tutulan kitrenin

yüzeyinde kurumuş bir tabaka oluşabilir. Ebru yapmadığımız zaman teknenin yüzeyi bir gazete ile kapalı kalmalıdır. Kuruyan yüzey birkaç defa gazete kağıdı ile alınarak temizlenebilir.

-Boya ve Öd Artıkları Kalmış: Ebru yaptığımız kağıt ve teknenin boyu eşit değilse,

bir miktar boya teknede kalır. Tekne ve kağıt boyutlarını uygun seçip, her ebrudan sonra tekne yüzeyi temizlenmelidir.

f- Boyalar Yüzeyde Bölünüyor, Düzgün Açılmıyor, İstenmeyen Boşluklar Oluşuyor

-Yüzey Gerilimi Yapabilecek Artıklar Mevcut: Tekne, kavanoz ve fırçalar, temizlik

malzemeleri ile yıkanmış ise iyice durulanmalıdır. Ayrıca cildimizden de yağ bulaşabileceğinden mümkün olduğu kadar kitreye ve fırçalara el değdirmemeye özen göstermeliyiz.

Şekil

Şekil 2. Gel-Git Ebru (İsmek)
Şekil 3. Mustafa Esat Düzgünman’a Ait Şal Ebru
Şekil 5. Mustafa Esat Düzgünman’a Ait Bülbül Yuvası
Şekil 6. Edhem Efendi’ye Ait Hatip Ebru
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Annelerin EÖYÖ puanına göre yaş ortalaması, gebelik sayısı ortalaması ve bebeğin yaşı arasında zayıf ve pozitif yönlü, doğum sayısı ortalaması ve yaşayan

 BOLD: Kandaki oksijen seviyesine bağlı sinyal. değişiklikleridir (deoksihemoglobinin paramagnetik

Konjenital pulmoner malformasyonlar Konjenital diafragmatik herni. Plevral effüzyon

– Intraventriküler septa/sineşi periventriküler psödokistlerin birleşmesi ve germinal matriksin ependimden ayrılması sonucunda ortaya çıkar. – Aksial ve sagital kesitlerde

 Özofagus sfinkterini gevşeten, mide boşalmasını geciktiren, böylece ince ve kalın barsak motilitesini düzenleyen,. • Nöropeptid,

• Ebru, kağıt süslemeciliğinde kitre ve kola gibi yapıştrıcılarla yoğunlaştrılmış su üzerine neft yağı ile inceltilmiş yağlı boya damlatlarak ve özel bir

Meslek bilgisi teması kapsamında, öğretmen adaylarının matematik dersini soyut bir ders olarak ifade etmelerinden dolayı matematik öğretmenlerinin dersi somutlaştırmaları

Bu yüzden ebru teknesi merkezinde ele alınan ritüel, ön hazırlık, hazırlık, ebrû yapımı ve yapım sonrası olarak dört evreye