• Sonuç bulunamadı

J Clin Psy: 2 (1)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "J Clin Psy: 2 (1)"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B

ilindiði gibi genel toplumda depresyonun görülme sýklýðý %3-5 kadardýr. Bazý fiziksel hastalýklarda ise depresyon olasýlýðý %50'ye dek çýkmaktadýr. Fiziksel hastalýklarda disfori ve moral bozukluðu gibi depresyon belirtileri kolaylýkla týbbi hastalýða baðlan-makta ve deðerlendirilmeye alýnmabaðlan-maktadýr. Bazen de bu belirtiler kullanýlan ilaçlara baðlanmakta ve dikkate alýnmamaktadýr. Bu þekilde depresyon gözden kaçmakta, atlanmaktadýr. Tablo 1'de bazý fiziksel hastalýklarda depresyon sýklýðý verilmektedir. Depresyon ayný anda var olan týbbi hastalýðý kötüleþtirmekte, mortaliteyi de arttýrmaktadýr. Ayrýca bu durum bakýmevlerinde kalan ve týbbi hastalýðý olanlarda daha belirgin olmaktadýr. Ýki veya daha fazla týbbi hastalýðý olan bakýmevindeki yaþlý depresif-lerde ayný süre içinde ölüm olasýlýðý depresyonu olmayanlara göre %59 daha fazladýr. Depresyon varlýðý genel saðlýk harcamalarýný yaklaþýk 1.5 kat arttýrmak-tadýr. Ruhsal hastalýðý olan fiziksel hastalarda yeti kaybý daha fazla olmaktadýr.

Fiziksel hastalýklarda depresyon tanýsý konusunda gö-rüþ birliði bulunmamaktadýr. Taný için 2 model vardýr: 1- Dýþlayýcý model: Fiziksel hastalýða baðlanabilecek vejetatif belirtiler depresyon belirtisi olarak sayýlmaz. Bunun dýþýnda kalan ve depresyona uyan belirtilerle taný konur.

2- Ýçerici modelde ise bu belirtiler depresyon belirtisi olarak sayýlýr. Halsizlik, yorgunluk ve enerji azlýðý gibi kolayca fiziksel hastalýða baðlanabilecek belirtiler depresyon belirtisi olarak kabul edilir.

Bazý bilim adamlarý da fiziksel hastalýklarda taný ölçütlerinin deðiþtirilmesi gerektiðini, biliþsel semp-tomlarýn öneminin fiziksel hastalýklardaki depresyon-larda daha az olduðunu ileri sürmektedirler.

Genel týpta antidepresan kullanýmý ilaçlarýn yan etki ve klinik etki profili ile baðlantýlý olmalýdýr. Antidepresan ilaçlarýn deðiþik organ sistemlerinde rahatsýz edici olmakla fatal olabilmek arasýnda deðiþen yan etkileri vardýr. Sedasyon ajite olgularda istenen bir etkidir. Ayný etki halsizlik, yorgunluk, ener-ji azlýðý gibi belirtilerin ön planda olduðu olgularda istenmeyen bir etki olur. Aþaðýda antidepresan ilaçla-rýn seçimine esas olacak özellikleri özetlenmiþtir. ANTÝDEPRESAN ÝLAÇLAR

TRÝSÝKLÝK ANTÝDEPRESANLAR Amitriptilin

Kalp hastalarýnda, aritmisi olanlarda, AV blok olan-larda ve iskemik kalp hastalýðý olanolan-larda kullanýlma-malýdýr. Zorunluluk olduðunda özel dikkat gerekir. Hipertiroidi olanlarda, tiroid ilaçlarý alanlarda kardi-yotoksisitenin artacaðý unutulmamalýdýr. Bu etki tüm trisiklik antidepresanlar için geçerlidir. Yaþlýlarda pa-ralitik ileus olasýlýðýný arttýrýr. Prostat sorunu olanlar-da, dar açýlý glokomu olanlarda kullanýlmamalýdýr.

Prof. Dr. Nevzat YÜKSEL*

* Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ANKARA

(2)

Feokromasitoma ve nöroblastoma gibi adrenal medul-la tümörlerinde hipertansif kriz omedul-lasýlýðýný arttýrýr. Elektrokonvulzif tedavi ile kombinasyonda kompli-kasyon olasýlýðý artar, dikkatli olunmalýdýr.

Hipertiroid olgularda da dikkatli olunmalýdýr. Mental ve fiziksel performansý olumsuz yönde etkiler. Dikkat ve konsantrasyonu bozar.

12 yaþýn altýnda kullanýlmasý önerilmemektedir. Gebelik ve laktasyon döneminde kullanýmý için risk-yarar hesabý yapýlmalý ve bu þekilde kullanma kararý verilmelidir. Gros malformasyonlarla amitriptilin kul-lanýmý arasýnda bað kurulamamýþtýr.

Þizofreniklerde kullanýmý ile psikotik belirtilerde alevlenme olur.

Guanetidin ve benzer etkili antihipertansif ilaçlarla etkileþerek onlarýn antihipertansif etkilerini bloke eder. Antikolinerjik etkili ilaçlarla birlikte kullanýlmasý ile ve sempatomimetiklerle kombinasyonda yan etki-ler artar. Bu nedenle kombine kullanýmda doz ayarla-masý gereklidir. Güçlü antikolinerjik etkili ilaçlarla kombine edilmemelidir. Antikolinerjik ilaçlarla kombi-nasyonda ölüm bildirilmiþtir. Paralitik ileus olasýlýðý artar. Merkezi antikolinerjik sendrom olasýlýðý artar. Paralitik ileus genel durumu bozuk, yaþlý ve has-tanede yatan olgularda daha fazla izlenir. Mono amin oksidaz inhibitörleri ile kombine edilemez.

Simetidinle kullanýmda karaciðer metabolizmasýndaki azalmaya baðlý olarak toksisite olabilir. Alkol ve diðer merkezi sinir sistemi depresanlarý ile aditif olarak etkileþir. Disülfiram ile kombinasyonda deliryum bildirilmiþtir.

1A2, 2C9, 2D6 ve 3A4 ile metabolize olur. Bu enzim-lerin indüktör ve inhibitörleri ile etkileþmesi beklenir. Ýmipramin

Kalp hastalarýnda, aritmisi olanlarda, AV blok olanlar-da ve iskemik kalp hastalýðý olanlarolanlar-da kullanýlmama-lýdýr. Zorunluluk olduðunda özel dikkat gerekir. Hiper-tiroidi olanlarda, tiroid ilaçlarý alanlarda kardiyotoksi-sitenin artacaðý unutulmamalýdýr. Yaþlýlarda paralitik ileus olasýlýðýný arttýrýr. Prostat sorunu olanlarda, dar açýlý glokomu olanlarda kullanýlmamalýdýr. Feokroma-sitoma ve nöroblastoma gibi adrenal medulla tümör-lerinde hipertansif kriz olasýlýðýný arttýrýr. Elektrokon-vulzif tedavi ile birlikte kullanýmda dikkatli olun-malýdýr. Çocuklarda en çok kullanýlan antidepresan ilaçtýr. 6 yaþýn altýnda güvenilirliði kanýtlanmamýþtýr. Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilirliði kanýt-lanmamýþtýr. Kullanma kararý risk yarar hesabýna göre olmalýdýr. Psikozu alevlendirebilir. Bipolar depresyon olgularýnda maniye kaymaya neden olabilir. Postural hipotansiyon etkisi özellikle yaþlýlarda önemlidir. Duyarlý olgularda düzenli olarak kan basýncý ölçümü gerekir. Uzun süreli kullanýmda kan sayýmý ve karaciðer fonksiyon testlerine bakýlmalýdýr. Yaþlýlarda kullaným zorunluluðu doðmasý halinde düzenli EKG kontrolu gerekir.

Diðer antidepresan ilaçlara benzer þekilde ani kesilme-si ile yoksunluk belirtilerine neden olur.

Dikkati de bozar. Bu nedenle dikkat isteyen iþlerde çalýþanlarda kullanýlmamalýdýr. Kullanýlma zorunlu-luðu varsa gerekli önlemler alýnmalýdýr.

Merkezi sinir sistemi depresanlarý ile aditif olarak etkileþir. Antikolinerjik etkili ilaçlarla da aditif olarak etkileþir. Yüksek dozda kullaným ile veya antikoliner-jik etkili ilaçlarla kombine kullanýmda deliryum ola-bilir. Kinidin benzeri antiaritmiklerle (prokainamid, disopiramid gibi) kombine edilemez. Amitriptiline benzer biçimde guanetidin, klonidin, rezerpin, metil dopa gibi ilaçlarýn antihipertansif etkilerini bloke eder. Norepinefrin, adrenalin ve diðer sempatomimetiklerin kardiyovasküler etkilerini potansiyalize eder. Simetidin karaciðerde enzim inhibisyonuna baðlý olarak imipraminin plazma düzeyini arttýrýr. Benzer þekilde karaciðerde enzim indiksiyonu yapan ilaçlar imipramin düzeyini düþürür. Ýmipramin elektif cer-rahiden yaklaþýk bir hafta önce kesilmelidir.

Kombine kullanýmda imipramin fenitoin düzeyini art-týrýr. Doz ayarlamasý gerekir. Nöroleptik ilaçlar

Tablo 1. Bazý fiziksel hastalýklarda depresyon olasýlýðý Hipertiroidide %3 Adrenal hastalýklarda %68 Huntington hastalýðýnda %41 AIDS'de %30 Ýnmelerde %22-50 Malign hastalýklarda %18-39

Koroner arter hastalýklarýnda %15-20

Demans olgularýnda %11

Diabette %5-11

(3)

imipramin düzeyini arttýrýr. Alprazolam ve disülfiram-la kombinasyonda imipramin dozunun azaltýlmasý gerekir. Steroid hormonlar imipramin metaboliz-masýný inhibe ettiðinden imipramin dozu estrojen ve diðerleri ile kombinasyonda azaltýlmalýdýr.

1A2, 2C9, 2C19, 2D6 ve 3A4 ile metabolize olur. Bu enzimlerin indüktör ve inhibitörleri ile etkileþmesi beklenir. 2D6 ile daha güçlü bir þekilde etkileþir. Klomipramin

Güçlü antidepresan etkisi yanýnda anti-obsesyonel etkisi de vardýr. Mono amin oksidaz inhibitörleri ile kombine edilemez. Klomipraminden mono amin oksi-daz inhibitörlerine geçerken iki hafta ara verilmesi gerekir. Aslýnda bu kural tüm antidepresan ilaçlar için de geçerlidir. Kontrendikasyonlarý da amitriptiline benzer. Epilepsi eþiðini düþürücü etkisi ondan fazladýr. Bu nedenle nöbet öyküsü olanlarda mutlak zorunlu-luk olmadýkça kullanýlmamalýdýr. Benzer þekilde nöbete yatkýnlýk yaratan (kafa travmasý, beyin hasarý, alkolizm, nöbet eþiðini düþüren diðer ilaçlar) durum-larýnda kullanýlmamalýdýr. Feokromasitoma ve nöro-blastoma gibi adrenal tümörlerde kullanýmý ile hiper-tansif krizler olabilir.

Klinik olarak belirti vermeyen karaciðer enzimlerinde yükselmelere neden olabilir. Ýlaç kesilince sýklýkla geri dönmektedir. Obstruktif sarýlýk ve kemik iliði depres-yonu bildirilmiþtir. Hipertermi de olasýdýr. Antipsikotik ilaçlarla hipertermi olasýlýðý artmaktadýr. Uzun süre kullanýmý ile diþ çürükleri olabilmektedir. Bu gözlem diðer trisiklik antidepresanlar için de geçerlidir. Duyarlý olgularda porfirinojenik etki yapar. Prolaktin salgýsýný arttýrýr. Bu etkinin klinik önemi tam bilin-memekle birlikte göðüs kanseri olgularýnda kullanýl-mamasý önerilir.

10 yaþýn altýnda kullanýmý önerilmemektedir. 1A2, 2C9, 2D6 ve 3A4 ile metabolize olur. Bu enzim-lerin indüktör ve inhibitörleri ile etkileþmesi beklenir. Opipramol

Trisiklik yapýda bir dibenzazepin türevidir. Mono amin geri emilimi yanýnda hafif düzeyde dopamin ve sero-tonin reseptörlerini de etkilemektedir. Sigma bölgeleri-ne güçlü bir þekilde baðlanýr. Çocuklarda kullanýmý konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadýr.

Potensi düþük, sedatif etkisi yüksektir. Güçlü antiko-linerjik etkisi vardýr. Bu özelliði ile diðer trisiklik anti-depresanlarýn risklerini taþýmaktadýr.

Maprotilin

Maprotilin gerçekte tetrasiklik yapýdadýr. Kullaným özellikleri ve yan etki profili trisiklik antidepresanlara benzerlik gösterir. Bu nedenle buraya alýnmýþtýr. Konvulzif hastalýðý olanlarda, aðýr karaciðer ve böbrek hasarý, kan diskrazileri ve aþýrý duyarlýlýðý olanlarda kullanýlmamalýdýr. Terapötik dozlarýnda nöbet bildirilmiþtir. Nöbet eþiðini düþüren diðer ilaçlarla kombine edilmemelidir. Fenotiyazinlerle nöbet olasýlýðý artar. Antikolinerjik etkisi nedeni ile prostat sorunu ve dar açýlý glokomu olanlarda da kullanýlmaz. Myokard infarktüsünden iyileþme döneminde ve akut kalp yetmezliðinde kullanýlmaz. Mono amin oksidaz inhibitörleri ile kombine edilmemelidr. Mono amin oksidaz inhibitörlerine geçilirken en az iki haftalýk ilaçsýz bir dönem býrakýlmalýdýr.

Çocuklarda kullanýmý ile ilgili yeterli bilgi birikimi bulunmamaktadýr. Kalp hastalýklarýnda kullanýmý ile ani ölüm, myokard infarktüsü ve inme bildirilmiþtir. Bu nedenle yaþlýlarda, risk altýnda olanlarda kul-lanýmý konusunda dikkatli olunmalýdýr.

Tiroid ilaçlarý ile kardiyotoksisite olasýlýðý artar. Bu nedenle hipertiroidi hastalarýnda dikkatli olunmalýdýr. Trisiklik antidepresanlar gibi guanetidin, rezerpin, alfa metil dopa ve klonidin gibi ilaçlarýn antihipertan-sif etkisini bloke eder. Norepinefrin ve adrenalinin kardiyovasküler etkilerini potansiyalize eder. Elektrokonvulzif tedavi ile birlikte kullanýmý öneril-mez. Psikozu alevlendirebilir. Bipolar olgularda maniye kaymaya neden olabilir.

Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilirliði kanýt-lanmamýþtýr. Mutlak zorunluluk olmadýkça kullanýl-mamalýdýr. Zorunluluk halinde risk-yarar karþýlaþtýr-masý yapýlmalý ve tedavi kararý buna göre verilmelidir. Kan diskrazilerine neden olabilir. Kuþku duyulan durumlarda tetkik edilmelidir. Sedasyon, dikkat ve konsantrasyon bozukluðu yapýcý etkisi nedeni ile dikkat isteyen iþlerde çalýþanlarda gerekli önlem alýn-malý veya kullanýlmaalýn-malýdýr.

Merkezi sinir sistemi depresanlarý ile aditif olarak kileþir. Yukarýda belirtilen antihipertansif ilaçlarýn et-kilerini bloke eder. Propranolol gibi ß blokerler mapro-tilin kan düzeyini biyotransformasyonunu deðiþtire-rek arttýrýr. Antikolinerjik etkisi olan ilaçlarla da aditif olarak etkileþir. Karaciðerde enzim indüksiyonu yapan ilaçlar maprotilin kan düzeyini düþürür. Bu durumda

(4)

doz ayarlamasý gerekebilir. Kombine kullanýmda feni-toin düzeyi artar. 2D6 ile metabolize olur. Bu enzim-lerin indüktör ve inhibitörleri ile etkileþmesi beklenir. Elektif cerrahiden önce kesilmelidir. Magnezyum sül-fat ile kombinasyonda merkezi sinir sistemi depres-yonu etkisi artar.

ÖZGÜL SEROTONÝN GERÝALIM ENGELLEYÝCÝLERÝ (SSRI)

Fluoksetin

Olgularýn %10-15 kadarýnda bunaltý, sinirlilik ve insomnia izlenmektedir. Kilo kaybý yapabilir. Obes olgularda bu etkiden yararlanýlabilir. Bipolar olgular-da maniye kayma olasýdýr. Kayma dozla artar. Konvulzif bozukluðu olanlarda, elektrokonvulzif tedavi ile birlikte kullanýmda nöbet uzamasý bildirilmiþtir. Hipokalemi nöbet olasýlýðýný arttýrýr. Bulimik olgularda kusmaya baðlý hipokalemi sýk izle-nen bir durumdur. Özellikle bu olgularda nöbet yönünden daha dikkatli olunmalýdýr. Retrospektif deðerlendirmelerde kalpte iletim bozukluðuna neden olmadýðý görülmüþtür. Ancak vuru sayýsýný azaltabilir. Anoreksiya nervozada önerilmez. Kullanýlacaksa risk yarar karþýlaþtýrmasý yapýlmalýdýr. Fluoksetinin kul-lanýmý hipoglisemiye, kesilmesi ise hiperglisemiye neden olur. Bu özellik diabetiklerde önemli olup diabet ilaçlarýnda doz ayarlamasý gerekli olabilir. Dermatolojik etkileri de diðerlerine göre daha fazladýr. Yarý ömrünün uzun olmasý nedeni ile ilaca uyum sorunu olanlarda özellikle önerilir. Klinik etkisi de diðerlerine göre daha geç baþlamaktadýr.

Karaciðer ve böbrek hastalarýnda doz ayarlamasý gerekir.

Uygunsuz ADH salgýlanmasýna baðlý olarak hiponat-remi bildirilmiþtir.

Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilirliði yeterin-ce kanýtlanmamýþtýr. Ancak özgül serotonin gerialým engelleyicileri arasýnda güvenilir kabul edilir. Diðerleri gibi zorunluluk olmadýkça kullanýlmamalýdýr. 18 yaþýn altýnda güvenilirliði yeterince test edilmemiþtir. Lityumla kombine kullanýmda lityum düzeyinde artma ve azalmalar olabilir.

Proteine yüksek oranda baðlanýr. Bu özelliði ile protei-ne yüksek oranda baðlanan ilaçlarla etkileþir. Kara-ciðerde P450 enzimlerinden 2D6'yý güçlü bir þekilde inhibe eder. Bu enzimle metabolize olan tüm ilaçlarla etkileþir. Kendisi de bu enzimle metabolize olur.

Fluvoksamin

Elektrokonvulzif tedavi ile birlikte kullanýmý konusun-da yeterli bilgi yoktur. Bu nedenle böyle bir kombi-nasyondan kaçýnýlmalýdýr. Nöbet öyküsü olanlarda dikkatli olunmalýdr. Ýlaç almakta iken nöbet geçiren-lerde ilaç kesilmelidir. Karaciðer enzimlerinde nadir de olsa yükselmelere neden olabilmektedir. Böyle bir durumda da ilacýn kesilmesi önerilir. Alkolün etkisini arttýrabilir. Sedatif etkisi diðerlerine göre yüksektir. Bu özelliði ile psikomotor performansý bozar.

Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilirliði kanýt-lanmamýþtýr. Zorunluluk olduðunda risk-yarar karþýlaþtýrmasý yapýlmalý ve karar buna göre verilme-lidir. 8 yaþýn altýnda kullanýmý önerilmemektedir. Fluvoksaminle birlikte kullanýmda trisiklik antidepre-sanlarýn kan düzeyi artabilir. Diðer özgül serotonin gerialým engelleyicilerine benzer þekilde lityum ve triptofanla birlikte kullanýmda serotonerjik etkiler artar, serotonin sendromu görülebilir.

Fluvoksamin karaciðerde oksidasyon yolu ile metabo-lize olan ilaçlarýn atýlýmýný yavaþlatabilir. Terapötik indeksi dar olan ilaçlarda bu durum klinik açýdan önem kazanabilir. P450 3A4 enzimini güçlü bir þekilde inhibe eder. Bu enzimle metabolize olan ilaçlarla etki-leþir. Bunlarýn arasýnda propranolol ve parasetamol özellikle önemlidir. Kendisi de 2D6 ile metabolize olur. Paroksetin

18 yaþ altýnda güvenilirliði kanýtlanmamýþtýr. Gebelik ve laktasyon döneminde de güvenilirliði kanýtlan-mamýþtýr. Zorunluluk olmadýkça kullanýlmamalýdýr. Kullanma kararý risk yarar karþýlaþtýrmasýna göre yapýlmalýdýr.

Böbrek yetmezliðinde doz azaltýlmalýdýr. Karaciðer iþ-lev bozukluðunda metabolizmasýnýn azalmasýna baðlý olarak yarý ömrü uzar. Bu olgularda doz azaltýlmalýdýr. Varfarinle etkileþir. Birlikte kullanýmda kanamalar olabilir. Simetidinle kombinasyonda paroksetin denge düzeyi %50 oranýnda artar. Bilindiði gibi karaciðer mikrozomal enzim inhibisyonu yapar. Benzer þekilde enzim indükleyicilerle de etkileþir.

Paroksetin P450 enzimlerinden 2D6'yý güçlü bir þekil-de inhibe eþekil-der. Bu enzimle metabolize olan tüm ilaçlarla etkileþir. Kendisi de bu enzimle metabolize olur. Triptofanla birlikte kullanýmý halinde diðer özgül serotonin gerialým engelleyicilerine benzer þekilde serotonin sendromu belirtileri ortaya çýkabilir.

(5)

Sertralin

EKG deðiþikliklerine neden olmaz. Diðer antidepresan ilaçlara benzer biçimde myokard infarktüsü ve aðýr kalp hastalarýnda yeterince bilgi birikimi olduðu söylenemez. Gebelik ve laktasyon döneminde güve-nilirliði kanýtlanmamýþtýr. Bu nedenle mutlak zorun-luluk olmadýkça kullanýlmamalýdýr. Kullanýlmasý zorunlu ise risk - yarar hesabý yapýlmalý karar buna göre verilmelidir.

Triptofanla kombinasyonda serotonerjik etkide artýþ ve serotonin sendromu belirtileri görülür. Bunun diðer özgül serotonin gerialým engelleyicileri için de geçerli olduðu unutulmamalýdýr.

Çocuk ve ergenlerde obsesif kompulsif bozuklukta etkindir. 6 yaþýn altýnda kullanýmý önerilmemektedir. Lityumla birlikte kullanýmda da serotonerjik etkilerde artýþ olur. Elektrokonvulzif tedavi ile kombine kul-laným için yeterli bilgi birikimi bulunmamaktadýr. Oral antidiyabetik alan olgularda hipoglisemi açýsýndan dikkatli olunmalýdýr.

Simetidin, sertralin metabolizmasýný enzim inhibisyo-nuna baðlý olarak azaltýr. Ýlk geçiþ metabolizmasý aza-lýr. Buna baðlý olarak da ilaca baðlý yan etkiler artar. Sertralinin karaciðer enzimleri üzerindeki etkileri klinik açýdan önemsizdir. Kendisi ise 2D6 ve 3A4 ile metabolize olur.

Sitalopram

Yaþlýlarda ve karaciðer hastalýðý olanlarda plazma düzeyi ve yarýlanma ömrü artar, klirens azalýr. CYP en-zimleri ile metabolize olduðundan bu enzimin aktivi-tesini deðiþtiren ilaçlarla etkileþir. Ancak kendisi bu enzimlerin aktivitelerini önemli ölçüde deðiþtirmez. Bu nedenle bu olgularda doz azaltýlmalýdýr. Böbrek hastalarýnda sitalopram kinetiði tek doz uygulamada önemli ölçüde etkilenmez. Bu nedenle doz ayarlamasý da gerekmez. Ancak aðýr böbrek hastalarý ile ilgili ola-rak yeterli bilgi birikimi yoktur. Dikkatli olunmalýdýr. Karaciðerde CYP2D6 enzimini zayýf olarak inhibe eder. Bilindiði gibi bu enzim antidepresanlar, bazý nörolep-tikler, beta blokerler, antiaritmikler ve opiyatlarýn oksi-dasyonundan sorumludur. Sitalopramýn bu enzimi daha güçlü olarak inhibe eden paroksetin ve fluokse-tine göre ilaç etkileþme riski daha düþüktür. Lityumla etkileþmez. Alkolle de etkileþmez. Tolerabilitesi diðer SSRI'lara benzerlik gösterir. Ani kesilmelerde yoksun-luk belirtileri izlenmez. Kalp ve laboratuvar paramet-relerini etkilemez veya minimal düzeyde etkiler. Tek

baþýna yüksek doz alýmýnda güvenilirlik sýnýrý diðer özgül serotonin gerialým engelleyicilerine göre düþük-tür. Yüksek dozlarý güvenilir deðildir. Bu nedenle inti-har olasýlýðý olanlarda ilk olarak seçilmemelidir. Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilir deðildir. Mono amin oksidaz inhibitörleri ile birlikte kullanýla-maz.

GERÝ DÖNÜÞLÜ MONO AMÝN OKSÝDAZ ÝNHÝBÝ-TÖRLERÝ

Moklobemid

Karaciðer hastalarýnda plazma düzeyi artar. Karaciðer iþlev bozukluðu olanlarda doz 1/3-1/2 oranýnda azaltýlmalýdýr. Böbrek hastalarýnda farmakokinetik önemli ölçüde deðiþmez. Ancak dozun azaltýlmasý önerilir. Yaþlýlarda atýlým yavaþlar. Aþýrý duyarlýlýðý olanlarda ve akut konfüzyonel durumlarda kullanýl-mamalýdýr. Trisiklik antidepresanlar ile birlikte kul-lanýlmaz. Özgül serotonin gerialým engelleyicileri ile kullanýmý konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadýr. Bu nedenle kullanýlmasý önerilmez. Trisiklik antidep-resanlar ile birinden diðerine geçerken 2 gün kadar ara verilmesi gerekir. Özgül serotonin gerialým engel-leyicileri ile birinden diðerine geçiþte 4-5 yarý ömür ka-dar beklenmelidir. Fluoksetinde 5 hafta beklenmelidir. Narkotiklerle birlikte kullanýmý konusunda da bilgiler eksiktir. Bu nedenle meperidinle kullanýlmamalýdýr. Bilindiði gibi meperidinin reversibl olmayan mono amin oksidaz inhibitörleri ile tehlikeli etkileþimi vardýr.

Çocuklarda güvenilirliði kanýtlanmamýþtýr. Buspironla kullanýmý konusunda yeterli bilgi yoktur. Dikkatli olunmalýdýr. Antipsikotik ilaçlarla birlikte kullanýmý konusunda da yeterli bilgi bulunmamaktadýr. Dikkatli olunmalýdýr. Ayný anda alkolle alýnmamalýdýr. Anestezi uygulanmasýndan 10-14 gün önce klasik mono amin aksidoz inhibitörlerinin kesilmesi gerekir. Ayný etki-leþme moklobemid ile de görülebilir. Ancak yarý ömrünün kýsa olmasý nedeni ile bu süre zorunluluk halinde iki güne dek inebilir. Sempatomimetiklerle kullanýlamaz. Hipertansif olgularda kullanýmý konusunda dikkatli olunmalýdýr.

Ajite depresyon olgularýnda moklobemid uygun bir ilaç deðildir. Tirotoksikoz ve feokromasitomada klasik mono amin oksidaz inhibitörleri hipertansif krizi provoke edebilir. Moklobemidle bu konuda yeterli bilgi yoktur. Bu nedenle dikkatli olunmalýdýr. Araç kullan-mada performansý bozabilir. Gebelikte güvenilirliði kanýtlanmamýþtýr. Mutlak zorunluluk olmadýkça

(6)

kul-lanýlmamalýdýr. Anne sütüne geçer. Laktasyon döne-minde de kullanýlamaz.

2D6'yý güçlü bir þekilde inhibe eder. CYP1A2 ve 2C19'u da inhibe eder. Kendisi ise 2C19 ile metabolize olur. YENÝ ANTÝDEPRESANLAR

Nefazodon

Kan basýncý deðiþikliklerine neden olabildiðinden hipotansiyonu veya labil kan basýncý olan olgularda dikkatli olunmalýdýr. Sinüs bradikardisi ve 1. derece-den AV blok yapabilir. Bu açýdan dikkatli olunmalýdýr. Myokard infarktüsü ve aðýr kalp hastalýklarýnda kul-lanýmý ile ilgili yeterli bilgi yoktur.

Yapýsal olarak trazodona benzemekle birlikte priapizm bildirilmemiþtir. Ancak dikkatli olunmasý önerilmekte-dir. Gebelik ve laktasyon döneminde kullanýmý konusunda yeterli bilgi yoktur. Kullanýlmasý öneril-mez. 18 yaþýn altýnda güvenilirliði kanýtlanmamýþtýr. Yaþlýlarda doz azaltýlmalýdýr. Elektrokonvulzif tedavi ile kombinasyonla ilgili olarak yeterli bilgi bulunma-maktadýr. Alkolle alýnmaz. Haloperidol kan düzeyini ve konsantrasyon zaman grafiðinde eðri altýnda kalan alaný arttýrýr. Triazolam ve alprazolam düzeyi artar. Bu etkileþme P450 enzim sistemi ile (3A4) olur. Simetidinle etkileþmez. Güçlü α adrenerjik blok yap-týðýndan tansiyon sorunu olanlarda, antihipertansif ilaç alanlarda dikkatli olunmalýdýr.

Genel anesteziklerle etkileþir. Bu nedenle elektif cer-rahiden önce kesilmelidir. %99 gibi yüksek oranlarda proteine baðlandýðýndan proteine baðlanan ilaçlarla etkileþir.

Venlafaksin

Karaciðer hastalarýnda atýlým yarý ömrü uzar. Karaciðer hastalýðýnýn aðýrlýðýna göre bu uzama artar. Böbrek yetmezliðinde de atýlým yarý ömrü uzar. Bu uzama iþlev bozukluðu ile doðrudan baðlantýlýdýr. Bu durumlarda doz ayarlamasý gerekir.

Mono amin oksidaz inhibitörleri ile birlikte kullanýl-maz. Aþýrý duyarlýlýðý olanlara da verilmez. Uzun süre kullanýmda kan basýncý yüksekliðine neden ola-bilmektedir. Tansiyon sorunu olmayanlarda bu yük-seklik klinik açýdan genellikle önemsizdir. Nöbet olasýðýný arttýrabileceðinden nöbet öyküsü olan ve nöbete yatkýn olanlarda uygun deðildir. Maniyi ortaya çýkarabileceðinden bipolar depresyon olgularýnda dikkatli olunmalýdýr. Hipomani olasýlýðý %0.5 olarak verilmektedir. Stabil olmayan kalp hastalarý ve

myokard infarktüsünde deðerlendirilmemiþtir. Araþtýrmalarda da kalp hastalarý ve nöbet öyküsü olanlar dýþlandýðý için bu olgularda dikkatli olun-malýdýr. EKG'yi etkilemez. Ancak nabýz hýzý dakikada birkaç vuru kadar artabilir.

Karaciðer ve böbrek hastalarýnda atýlým yavaþlar. Dikkati bozabilir. Dikkat isteyen iþlerde, araç kul-lanýmýnda dikkatli olunmalýdýr. Fiziksel hastalýðý olan-larda bilgiler sýnýrlýdýr.

Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilirliði kanýt-lanmamýþtýr. Mutlak bir zorunluluk olmadýkça kul-lanýlmamalýdýr. 18 yaþýn altýnda kullanýmý ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadýr.

Ani kesilmesi ile yoksunluk belirtileri tanýmlanmýþtýr. Yoksunluk belirtileri arasýnda sinirlilik, irritabilite, yorgunluk, baþ dönmesi, baþ aðrýsý, bulantý, aðýz kuruluðu ve uyku sorunlarý vardýr. Bu nedenle ilaç kesileceðinde azaltarak kesilmelidir.

Simetidin venlafaksinin karaciðerde ilk geçiþ metabo-lizmasýný inhibe eder. Klirensini %43 oranýnda azaltýr. Tansiyon sorunu olanlarda güvenilir deðildir. Bu olgu-larda kan basýncý doza baðlý olarak artmaktadýr. Elektrokonvulzif tedavi ile birlikte kullanýmý konusun-da yeterli bilgi yoktur. P450 enzimlerinden 2D6 ile metabolize olur. Bu enzimi inhibe eden ilaçlarla etki-leþir. Baðýmlýlýk potansiyeli ile ilgili bir kanýt yoktur. Mirtazapin

Karaciðer ve böbrek yetmezliðinde mirtazapinin far-makokinetiði deðiþir. Karaciðer yetmezliðinde klirensi azalýr, yarý ömrü %40'a dek uzar. Buna baðlý olarak da plazma düzeyi artar. Orta ve aðýr böbrek yetmezliðin-de yetmezliðin-de klirens azalýr. Buna baðlý plazma düzeyi artar. Bu nedenle karaciðer ve böbrek yetmezliði olgularýnda dikkatli olunmalýdýr. Yaþlýlarda da klirensi azalmak-tadýr.

Aþýrý duyarlýlýðý olanlarda ve mono amin oksidaz inhibitörleri ile eþzamanlý kullanýlamaz. Agranülo-sitoz bildirilmiþtir. Uyku hali en sýk izlenen yan etkidir. Baþ dönmesi ve kilo alma da önemlidir, kolesterol düzeyini arttýrabilir. ALT düzeyini normalin üç katýna dek arttýrabilir. Mani ve hipomaniyi provoke edebilir. Nöbet olasýlýðýný arttýrabilir. Bu tür olgularda dikkatli olunmalýdýr. Gebelerde yeterli bilgi birikimi yoktur. Anne sütüne de geçer. Mutlak zorunluluk olmadýkça kullanýlmamalýdýr. Kullaným zorunluluðu varsa risk yarar karþýlaþtýrmasý yapýlmalýdýr. Çocuklarda da güvenilirliði kanýtlanmamýþtýr.

(7)

Diazepam gibi bazý merkezi sinir sistemi depresanlarý ile aditif olarak etkileþir. Alkolle alýndýðýnda psikomo-tor performans bozukluðu artar.

Uyku üzerine etkisi EEG kayýtlarýnda amitriptiline benzer. Gece verildiðinde uykuyu kolaylaþtýrýr. Uykuya dalma süresini kýsaltýr. Uyanmalar azalýr. REM latan-sý uzar. REM süresini kýsaltýr. Anksiyete gidericidir. Ajite olgularda ve uyku sorunu olanlarda bu etkiden yararlanýlabilir.

Metabolizmasý karaciðer enzimlerinin inhibisyonu ve indüksiyonundan etkilenir. Karaciðerde 2C9, 2D6, 1A2 ve 3A4 ile metabolize olur. Bu enzimleri önemli ölçüde etkilemez.

DÝÐERLERÝ Mianserin

Klinik etkisini α2 adrenerjik düzenekle gösterir. Sedasyon sýk izlenen bir yan etkidir. Bu özelliði ile genel durumu bozuk fiziksel hastalarda uygun deðildir. Kemik iliði depresyonu ve buna baðlý olarak ta lökopeni, granülositopeni ve agranülositoz yapa-bilir. Aplastik anemi bildirilmiþtir. Yaþlýlarýn sedatif etkiye ve hematolojik etkiye daha duyarlý olduklarý unutulmamalýdýr. Hematolojik etkiler fatal olabilir. Karaciðer enzimlerinde yükselme ve sarýlýða neden olabilir. Konvulziyon bildirilmiþtir. Epilepsiye yatkýnlýk yaratan durumlarda dikkatli olunmalýdýr. Antikoliner-jik ve kardiyotoksik etkisi yoktur veya çok azdýr. Yaþlý-larda kalp yetmezliði, atrial ve ventriküler fibrilasyon, bradikardi, ektopik atýmlar bildirilmiþtir. Bu etkiler ilaç kesilince kaybolmaktadýr. Hipokalemiye neden olabilir.

Trazodon

Kalp hastalýðý olanlarda aritmi yapýcý etkisi vardýr. Myokard infarktüsünün iyileþme döneminde öneril-mez.

Sedatif etkisi nedeni ile dikkat ve konsantrasyon yetisinde bozulmaya neden olur. Bu özelliði ile tüm merkezi sinir sistemi depresanlarý ile aditif olarak etkileþir. Serum fenitoin ve digoksin düzeyini arttýrýr. Genel anestezi ile etkileþir. Bu nedenle elektif cerrahi müdahelelerden bir hafta önce ilaç kesilmelidir. Priapizm önemli bir yan etkisidir. Bu durumda 24 saatten fazla beklenmemelidir.

Gebelik ve laktasyon döneminde güvenilirliði kanýt-lanmamýþtýr. Mutlak bir zorunluluk olmadýkça

kul-lanýlmamalýdýr. Tedavi kararý risk-yarar karþýlaþtýr-masý yapýlarak verilmelidir.

Kan diskrazileri nedeni ile dikkatli olunmalýdýr. Hiperprolaktinemi yapabileceðinden göðüs kanseri olanlarda dikkatli olunmalýdýr. Prolaktinemiye baðlý olarak galaktore, amenore, jinekomasti ve impotans bildirilmiþtir.

2D6 ile metabolize olur. Tianeptin

Klasik ilaçlara göre daha iyi tolere edilir. EKG deðiþik-liðine neden olmaz. Kortikal elektrik aktiviteyi etkile-mez. Hematolojik yan etkisi yoktur.

Major metabolizma yolu ß oksidasyon ve N-demeti-lasyondur. Karaciðerde P450 enzim sistemi ile meta-bolize olur. Bu enzim sistemini inhibe eden ilaçlarla etkileþmesi beklenir. Ýlk geçiþ metabolizmasýna uðra-maz. %8 oranýnda deðiþmeden böbreklerden atýlýr. Kompanse sirotik olgularda farmakokinetiði önemli ölçüde deðiþmez. Bu nedenle bu olgularda doz ayarla-masý gerekmez. Bazý metabolitleri de antidepresan etki gösterir. Süregen böbrek yetmezliðinde tek doz 12.5 mg uygulamada farmakokinetik önemli ölçüde deðiþmez. Ancak yarý ömrü uzar. Bazý metabolitleri artar. Bu da metabolizma hýzýnýn azalmasýna baðlýdýr. Bu nedenle böbrek hastalarýnda doz ayarlamasý gerekir. Yaþlýlarda yarý ömrü uzamaktadýr. 70 yaþýn üzerindeki olgularda günlük doz 25 mg'a indirilme-lidir.

Tianeptin yüksek oranda proteine baðlandýðýndan proteine baðlanan ilaçlarla etkileþime girebilir. Örneðin salisilik asit tianeptinin proteine baðlan-masýný bozar. Bu nedenle ortak kullanýmda tianeptin dozu azaltýlmalýdýr.

ÖZEL DURUMLARDA ANTÝDEPRESAN TEDAVÝLER Koroner arter hastalýklarý (KAH)

Kalp hastalýklarýnda depresyon olasýlýðý %25-50 arasýnda verilmektedir. Bu oran genel toplumdaki oranýn yaklaþýk 3 katý kadardýr. Diðer týbbi hastalýk-lardan da yüksektir.

Myokard infarktüsü sonrasý ve koroner arter hastalýk-larýnda depresyon ile morbidite ve mortalitenin arttýðý iyi bilinmektedir. Myokard infarktüsü geçiren olgular-da depresyon sýklýðý %40-65 olarak verilmektedir. Bu olgularda nokta prevalansý %18-25 kadardýr. Koroner cerrahi ve transplantasyon olgularýnda da depresyon olasýlýðý çok daha fazladýr. Yakýn zamanda myokard

(8)

infarktüsü geçirenlerde %45, koroner arter hastalarýn-da %40 oranýnhastalarýn-da minor ve major depresyon bulun-maktadýr. Myokard infarktüsü geçirmeyen ancak koroner arter hastalýðý olduðu bilinenlerde bu oran %15-20 kadardýr. Kalp hastalarýnda depresyon hastalýðýn þiddeti, infarktýn büyüklüðü ve yeti kaybý ile baðlantýlý bulunmaktadýr. Ýngitere'de birinci basamak hizmetlerinde kayýtlarýný bilgisayarla tutan hekimlerin kalp hastalarýnda yaklaþýk bir yýl içinde saptadýklarý 181 depresyon (%2.9) olgusunun; • 116 tanesi iskemik kalp hastalýðý (%64), • 35 olgu kalp yetmezliði (%19),

• 30 olguda ise kardiyak aritmi (%17) görülmüþtür. Ayný araþtýrmanýn kayýtlarýnda kalp sorunu olmayan-lar arasýnda depresyon tanýsý alanolmayan-larýn oraný %1.9 olarak bulunmuþtur.

Bu araþtýrmada depresyon tanýsý konan kalp hasta-larýnýn %35'ine trisiklik antidepresanlar, %47'sine özgül serotonin gerialým engelleyicileri, %5'ine de diðer antidepresan ilaçlar yazýlmýþtýr.

Depresyon kardiyak tedaviye uyumu bozan bir etken olmaktadýr. Bu olgularda antidepresan ilaç seçerken kardiyotoksistesi olmayan ilaçlar arasýndan seçilmesi gereklidir.

Depresyon myokard infarktüsü için risk etkenidir. Depresyon olgularýnda kardiyovaküler riskin artýþ düzeneði tam olarak bilinmemektedir. Depresyonu olan MI olgularý akut dönem sonunda önerilen egzer-siz programýna daha az uymaktadýrlar. Bu olgular diðer olgulara göre daha fazla sigara içmektedirler. Sosyal desteklerin yetersizliði iskemik kalp hastalýðý olan erkeklerde ölüm olasýlýðýný arttýrmaktadýr. Bazý araþtýrmalarda yalnýz erkeklerde deðil her iki cinste de ilk 6 ayda ölüm olasýlýðýnýn yüksek olduðu ileri sürülmektedir. Umutsuzluk düzeyinin yüksekliði MI olasýlýðýný arttýrmaktadýr. KAH olgularýnda bunaltý, öfke ataklarý, engellenme, üzüntü ve gerginlik biyolo-jik risk etkenleri ile baðlantýlý bulunmaktadýr.

Anksiyete düzeyi yüksek olan ayaktan izlenen deprese hastalarda serum kolesterol düzeyleri daha yüksek olmakta, EKG'de QTC aralýðýnda uzama olasýlýðý da daha fazla olmaktadýr. Öfke ataklarý olan olgularda da kolesterol düzeyleri daha yüksek olmaktadýr. Hostilite ile EKG monitorizasyonunda iskemi süresi doðrudan baðlantýlý bulunmaktadýr. Birçok çalýþmada; olumsuz emosyonel durumlarla ST segmenti depresyonu arasýnda bað kurulmaktadýr. Engellenme, üzüntü ve

gerginlik durumunda myokard iskemisi artmaktadýr. Trombosit aktivasyon faktörlerinde yükselme nedeni ile de tromboz olasýlýðý artmaktadýr. Olumsuz affektif durumlar sempatik ve parasempatik tonusu önemli ölçüde etkilemektedir. Kalp hýzý deðiþkenliðinin düþük olmasý ile MI sonrasý ölüm arasýnda doðrudan baðlan-tý vardýr. KAH ve depresyonu olanlar depresyonu olmayanlara göre kalp hýzý deðiþkenliði daha düþük olan olgulardýr. Kalp hýzý deðiþkenliði kalp hastalýk-larýna karþý koruyucu etki yapmaktadýr. Vasküler olay-lar depresyonu kolaylaþtýrmaktadýr.

Kalp hastalarýnda depresyon tedavisi rehabilitasyonu kolaylaþtýrýr, yeti kaybýný da azaltýr.

KAH ve depresyon ayný anda olan olgularda ilaçlarýn risk ve yararlarý konusunda bilgilerimiz yetersizdir. Aþaðýda ilaç seçimine esas olacak bazý temel bilgiler sýralanmýþtýr:

• Trisiklik antidepresanlar kalp hastalarýnda genel olarak uygun görülmemektedir. Hayvan deneylerinde infarkt alanýnda iletimi yavaþlatmaktadýr. Bu ilaçlar KAH'da mortalite ve morbiditeyi arttýrýr. Klas 1 antia-ritmik alan kalp hastalarýnda olasýlýk daha da artar. Kinidin (tip 1A) ile mortalite artýþý kanýtlanmýþtýr. Trisiklik antidepresanlar saðlýklý gönüllülerde kalp hýzý deðiþebilirliðini azaltýr. Bu özellik KAH'da MI son-rasý ani ölüm için risk etkenidir. Bu nedenle mutlak zorunluluk olmadýkça kullanýlmamalýdýr.

• Özgül serotonin gerialým engelleyicileri son zaman-larda tercih edilmeye baþlanmýþtýr. Bu grup ilaçlarýn kullanýmýnýn güvenilirliði konusunda kanýtlar art-maktadýr Antikolinerjik ve α1 adrenerjik etkileri yok-tur. Risk etkenlerini arttýrýcý özelliði yokyok-tur. Ancak etkileþme olasýlýðý yüksektir

• Mono amin oksidaz inhibitörleri de trisiklik antidep-resanlara benzer þekilde ilk 6 ayda önerilmemektedir. Mono amin oksidaz inhibitörleri diyet kýsýtlamasý, olasý etkileþmeler ve ortostatik hipotansiyon nedeni ile önerilmemektedir.

• KAH'da nefazodon, bupropion, venlafaksin ve mir-tazapin kullanýmý konusunda yeterli bilgi yoktur. * Venlafaksin kan basýncýný arttýrabilir. Bu etki doza baðlýdýr. 200 mg/gün üzerindeki dozlarda 15 mm Hg veya daha fazla artýþ oraný %5.5 olarak verilmektedir. * Mirtazapin kalp hýzý deðiþebilirliðini azaltabilir. * Bupropion kalp hýzýný, iletimi, ejeksiyon fraksi-yonunu ve ventriküler aritmiyi etkilemez

(9)

Tablo 2. Týbbi hastalýðý olan depresyon olgularýnda depresyon tedavi seçenekleri

Fiziksel hastalýk Ýlk seçenek Ýkinci seçenek

Diabetes mellitus Özgül serotonin gerialým engelleyicileri Trisiklik antidepresanlar

Yeni antidepresanlar Sedatif etkisi düþük antidepresanlar Mono amin oksidaz inhibitörleri

Gastrointestinal sistem Antikolinerjik etkisi düþük olan Trisiklik antidepresanlar

bozukluklarý trisiklik antidepresanlar Diðer antidepresanlar

Yeni antidepresanlar

HIV Özgül serotonin gerialým engelleyicileri Trisiklik antidepresanlar Uyarýcý ilaçlar (metilfenidat, amfetamin)

Hipertiroidi Antidepresan ilaçlar ve antihipertiroid Farklý gruptan antidepresanlar ilaçlarý birlikte verilmelidir

Hipotiroidi T3 ve T4 Uyarýcý antidepresanlar T3 ve T4 + antidepresanlar (özgül serotonin gerialým engelleyicileri, trisiklik antidepresanlar, yeni antidepresanlar, diðerleri)

Karaciðer hastalýklarý Özgül serotonin gerialým engelleyicileri Yeni antidepresanlar

(her zaman doz Trisiklik antidepresanlar

azaltýlmalýdýr)

Kardiyovasküler hastalýklar Özgül serotonin gerialým engelleyicileri Uyarýcýlar

Yeni antidepresanlar ß blokerler

Buspiron

Malign hastalýklar Özgül serotonin gerialým Diðer trisiklik antidepresanlar engelleyicileri Mono amin oksidaz inhibitörleri Yeni antidepresanlar

Sedatif etkisi düþük trisiklik antidepresanlar

Uyarýcý ilaçlar

Nörolojik hastalýklar Özgül serotonin gerialým Selegilin, antikonvülzanlar, T3 ve T4 engelleyicileri

Yeni antidepresanlar Sedatif etkisi düþük trisiklik antidepresanlar

Pulmoner hastalýklar Sedatif etkisi düþük antidepresanlar Özgül serotonin gerialým

Buspiron engelleyicileri

Trisiklik antidepresanlar

Renal hastalýklar Sertralin Trisiklik antidepresanlar

Fluoksetin Yeni antidepresanlar,

Uyarýcý ilaçlar

Transplantasyon Yeni antidepresanlar (organ sistemleri Sedatif etkisi düþük trisiklik yakýndan denetlenmelidir) antidepresanlar

(10)

Kanser

Kanser olgularýnda depresyon olasýlýðý deðiþik malarda %1-50 arasýnda verilmektedir. Bazý araþtýr-malarda olasýlýk %100'e dek çýkmaktadýr. Ortalama ise %25 olarak kabul edilir. Yaklaþýk bu kadarý da distimi belirtileri göstermektedir.

Kanser olgularýnda depresyon; • Hospitalizasyon,

• Fiziksel iþlevlerde yetersizlik, • Yaþam kalitesi düþüklüðü, • Sosyal desteklerin eksikliði,

• Aðrýnýn kontrol edilememesi ile baðlantýlý bulun-maktadýr.

• Tedavide kanserli olgularda psikososyal larýn etkinliði genel olarak kabul edilir. Bu yaklaþým-lar yaþam süresini arttýrmakta, belirtileri kontrol etmekte, hastalýkla baþa çýkma becerilerini arttýrmak-tadýr.

Kanser olgularýnda ilaç seçimi kontrollü araþtýrmalar-dan çok anekdotal raporlara dayanmaktadýr. Birçok ilacýn etkinliði kanýtlanmýþtýr. Kontrollu araþtýr-malarýn sayýsý azdýr. Kanser olgularýnda aðýr fiziksel hastalýklara benzer þekilde somatik yan etkileri az olan ilaçlar seçilmelidir.

HIV- AIDS

Toplum bazýnda yapýlan araþtýrmalarda HIV ile enfek-te olan olgularda depresyon fazla olmamakla birlikenfek-te bazý klinik çalýþmalarda eþcinsel erkeklerde olasýlýðý arttýrdýðý ileri sürülmektedir.

HIV'e baðlý depresyonlarda antidepresan ilaçlarýn etkinliði %70-74 kadardýr.

• Kontrollü çalýþmalarda imipramin etkin bulunmak-tadýr. Ancak diðer trisiklik antidepresanlara benzer þekilde bu ilaçta yan etkiler ciddi sorun oluþturmak-tadýr. Desipramin ve metilfenidata yanýt %50 kadardýr. • Diðer bir seçenek olan dekstroamfetamine yanýt (özellikle enerji düzeyi düþük olgularda) %75'dir. • Özgül serotonin gerialým engelleyicilerinin etkin-liðinde birleþilmektedir.

Parkinson hastalýðý (PH)

PH'da major depresyon oraný %40-50 kadar verilmek-tedir. Depresyon varlýðý PH olgularýnda ek bir yük oluþturur. PH ve depresyonu ayný anda gösteren

olgu-larda depresyon bellek ve dil bozukluklarý ile baðlan-týlý bulunmaktadýr.

PH'da depresyon sýklýkla tanýnmamakta ve bu neden-le de tedavi edineden-lememektedir. Farklý ilaçlar Parkinson hastalýðýný farklý þekilde etkilemektedir. Örneðin nor--triptilin PH'da depresyonu düzeltmekte, ancak hasta-lýðýn motor belirtilerini düzeltmemektedir.

Bupropion dolaylý dopaminerjik etkileri nedeni ile dep-resyonla birlikte motor belirtileri de düzeltmektedir. Özgül serotonin gerialým engelleyicileri parkinson belirtilerinde artmaya neden olabilir. Ancak bunun tersi raporlar da var. Özgül serotonin gerialým engel-leyicileri ve selegilin kombinasyonu ile serotonin sendromu olasýdýr.

Moklobemid tek baþýna ve selegilinle kombine olarak denenmiþtir. Ýki yöntem de antidepresan etki göster-mektedir. Kombine kullanýmýn etkinliði daha fazladýr. HVA düzeyi düþük retarde olgularda L-tirozin (dopamin prekürsörü) ve levodopa antidepresan etki yapmaktadýr.

Bromokriptin, piribedil, pergolidin antidepresan etkisi gösterilmiþtir.

Seçici dopamin otoreseptör agonisti olan roxindole (dopamin reptörlerine yüksek afinite ile baðlanýr) önemli ölçüde antidepresan etki yapmaktadýr. D2/D3 agonisti olan pramipexole'un antidepresan etkisi vardýr.

Elektrokonvulzif tedavi PH'da hem depresyon hem de motor belirtiler üzerinde etkindir. Diðer yöntemlere yanýt vermeyen olgular elektrokonvulzif tedaviye yanýt verebilmektedir. Baz hekimler elektrokonvulzif tedavi ile elde edilen etkinin geçici olduðunu ileri sürmektedirler. Elektrokonvulzif tedavi; levodopa ve dopamin agonistlerine dopamin ve noradrenerjik yanýtý, kan beyin bariyeri geçirgenliðini ve melatonin aktivitesini arttýrarak etki eder.

Transkranial magnetik stimülasyon PH belirtilerinde geçici düzelme yapmaktadýr.

Bir gecelik uyku deprivasyonu (dopaminerjik aktiviteyi potent biçimde arttýrarak) kýsa süreli antidepresan etki yapar.

Aðrý

Aðrý sýklýkla týbbi hastalýklarla ve depresyonla birlikte olur. Ayrýca týbbi hastalýklar ve depresyon aðrýyý

(11)

art-týrýcý bir özellik gösterirler. Aðrý ve depresyon iliþkisini araþtýran araþtýrmalarda yaklaþýk olgularýn yarýsýnda her ikisinin ayný anda baþladýðý ileri sürülmektedir. %40 olguda ise aðrý önde gelmektedir. Bu nedenle nedensellik iliþkisi açýsýndan yorum yapmak güçtür. Aðrý ve depresyon arasýnda ne tür nörobiyolojik iliþki olduðu tam olarak bilinmemektedir. Anatomik olarak süregen aðrýnýn daðýlýmý affektif veya motivasyonel bileþenlerine göre daha iyi anlaþýlmýþtýr. Affektif bileþenlerin ventral medial talamik çekirdeðin arka bölümünü limbik sisteme baðlayan nöral yollarla baðlantýlý olduðu düþünülmektedir. Ýlginç olarak sero-tonin ve norepinefrin, aðrý modülasyonunda anahtar bir rol oynarlar.

Tedavi edilmeyen aðrý yaþam kalitesini önemli ölçüde bozar. Aðrý ile metabolizma hýzý artar. Kanýn pýhtýlaþ-masý artar. Su tutulumu artar. Gastrointestinal sistem motilitesi azalýr. Yara iyileþmesi gecikir. Ýþtah ve uyku deðiþiklikleri olur. Baðýþýklýk sistemi olumsuz olarak etkilenir. Aðrý tek baþýna yoðun bir stres etkenidir. Aþaðýda antidepresanlarýn aðrýda kullanýmý özetlen-miþtir.

Antidepresanlarýn aðrý üzerindeki etkileri mono amin-ler üzerindeki etkiamin-leri yanýnda lokal anestetik memb-ran stabilize edici, antihistaminik, peptiderjik ve opi-yat reseptörlerine baðlanma özellikleri ile de ilgilidir. Desipramin, amoksapin, imipramin, amitriptilin, tra-zodon ve klomipramin opiyat reseptörlerine de baðlanýr. Baðlanma afiniteleri arasýnda farklýlýklar vardýr. Aðrý giderici amaçla düþük doz veya yüksek doz kullanýmý arasýnda görüþ birliði bulunmamak-tadýr. Bu amaçla yapýlan araþtýrmalarda genellikle düþük doz kullanýlmýþtýr. Olgudan olguya farklýlýk ola-bileceði kabul edilmektedir. Santral aðrýlarda daha etkindir. Analjezik etkide, olgularda depresyon olup olmamasý önemli bir farklýlýk oluþturmamaktadýr. Bu nedenle aðrý üzerindeki etkilerinin antidepresan etki-lerinden baðýmsýz olduðu düþünülmektedir. Trisiklik antidepresanlar ciddi fiziksel hastalýðý olanlarda güvenle kullanýlamamaktadýr. Kardiyotoksisite önem-li bir sorundur. Trisikönem-lik antidepresanlar ile halotan ve panküronyum anestezisi sýrasýnda aritmi ve taþikardi olmaktadýr.

Paroksetin dýþýnda süregen aðrýda etkin olduðu bili-nen tüm ilaçlarýn serotonerjik etkileri yanýnda norad-renerjik etkileri de vardýr. Fluoksetin, zimelidin ve tra-zodon gibi saf serotonerjik ilaçlarýn etkisi kuþkuludur. Trisiklik ilaçlar ve özgül serotonin gerialým engelleyi-cileri mezolimbik yollarda dopamin reseptörlerinin

sayý ve duyarlýlýðýný arttýrýr. Bu düzenek aðrý giderici etki yapar. Buna ek olarak GABA ve 5-HT1a aktivas-yonu da mezolimbik dopamin sistemini aktive eder. Atipik fasyal aðrýlarda, myofasyal aðrýlarda mono amin oksidaz inhibitörleri etkin bulunmaktadýr. Bilindiði gibi serotonerjik reseptörler genel beyin iþle-vi üzerinde inhibitör bir rol oynarlar. Duygudurum ve aðrý algýsýnda önemli rolü vardýr. Serotonerjik iþlevin azalmasý aðrýya karþý duyarlýlýðý arttýrýr. Serotonerjik iþlevin normale dönmesi ile aðrý algýsý da normale dönmektedir. Bu gözlemlerden yola çýkarak süregen aðrýda özgül serotonin gerialým engelleyicileri kul-lanýmý giderek artmaktadýr. Özgül serotonin gerialým engelleyicilerinin özellikle mikst süregen aðrýlarda ve baþ aðrýlarýnda diðer yöntemlere göre daha etkin olduðunda birleþilmektedir.

Venlafaksin ve nefazodonla ilgili olumlu bildiriler vardýr. Ancak bu ilaçlarla ilgili sistematik araþtýrmalar yeterli deðildir.

Fibromiyalji

Etiyolojide kas tonusu zayýflýðý, stres ve uyku bozuk-luklarý sayýlmaktadýr. Bu olgularda irritabl barsak sendromu, baþ aðrýsý, dismenore genel topluma göre sýktýr.

Bu olgular düþük doz trisiklik antidepresanlara yanýt verir. Uyku sorununun çözümü de önemlidir. Premenstrüel disforik bozukluk (Premenstrüel sendrom, PMS)

Premenstrüel duygudurum deðiþiklikleri genel toplumda %75 oranýndadýr. Ancak bu belirtiler insan iliþkilerini ve günlük yaþamý etkiler hale geldiðinde hastalýk olarak kabul edilmelidir. Premenstrüel sendrom olgularýnda belirgin depresif duygudurum, bunaltý, duygudurum deðiþiklikleri, irritabilite, öfke, ilgi ve zevk azlýðý, konsantrasyon güçlüðü, enerji azlýðý, letarji, kontrolu kaybetme korkusu, iþtah azlýðý veya artmasý, uyku deðiþiklikleri, deðiþik fiziksel yakýnmalar (baþ aðrýsý, þiþkinlik hissi, gaz gibi) belir-tileri olur. Taný koymak için belirbelir-tilerin son bir yýl içinde adetlerin bir çoðunda olmasý gerekir. Belirtiler luteal fazýn son bir haftasýnda zamanýn önemli bir bölümünde bulunur. Folliküler fazýn baþlamasý ile birkaç gün içinde kaybolur. Nedenleri tam olarak anlaþýlabilmiþ deðildir. retrospektif çalýþmalar bu bozukluðun genetik olabileceðini düþündürmektedir. Premenstrüel sendrom ve major depresyon için genetik ve çevresel risk etkenleri birbiri ile baðlantýlý bulunmamaktadýr.

(12)

Özgül serotonin gerialým engelleyicileri premenstrüel sendrom belirtilerini kontrol etmede etkin bulunmak-tadýr. Diðer antidepresan ilaçlara göre premenstrüel sendromda etkilerinin daha çabuk baþladýðý ileri sürülmektedir. Örneðin sertralin premenstrüel disforik bozukluk ölçütlerini karþýlayan 243 olguda plasebo ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Sertralinin 50-150 mg/gün dozlarýnda kullanýldýðý bu araþtýrmada sertralin plase-bodan belirgin ölçüde üstün bulunmuþtur. Sertralinin sadece luteal fazda kullanýlmasý tüm siklus boyunca kullanýmý kadar etkin bulunmaktadýr. Trisiklik antidepresanlara göre ciddi bir tolerans sorunu da izlenmemektedir.

Venlafaksin 50-75 mg/gün gibi düþük dozlarda etkin bulunmaktadýr. Nefazodonun etkinliði ile ilgili gözlemler vardýr. Buspiron ve alprazolam da denen-miþtir. Ancak bilgiler yeterli deðildir.

Premenstrüel sendrom tedavisi ile ilgili araþtýrmalar-da ilaçlar genellikle sürekli olarak kullanýlmýþtýr. Bazý olgularýn premenstrüel dönemdeki haftada ilaç alarak düzelebildikleri görülmektedir. Diðer bazýlarý ise belir-tilerin baþlamasý ile ilaca baþlama ve adetin baþla-masý ile ilacýn kesilmesi biçiminde yürütülen tedavilerden yararlanabilmektedir. Sýk yemek yeme (triptofan alýmý ile fazla serotonin saðlayarak) egzer-siz, biliþsel davranýþçý yöntemler, gevþeme eðitimi yararlý olabilmektedir.

Erken boþalma

Sertralin 19-70 yaþlarý arasýndaki 37 erkekte tek kör plasebo kontrollu olarak denenmiþtir. Bu araþtýrmada sertralinle ortalama boþalma zamaný 4 haftalýk bir tedavi ile 0.3 dakikadan 3.2 dakikaya yükselmiþtir. Bu bulgu baþka kontrollu araþtýrmalarda da doðrulan-mýþtýr. Baþka bazý araþtýrmalarda boþalma süresinin 6. haftada ve 10 mg'lýk sertralin ile 16.4 dakikaya çýk-týðý bildirilmektedir. 50 mg'lýk doza olgularýn %87.5'i yanýt vermekte ve yanýt %68.75 olguda tedavinin ilk haftasýnda ortaya çýkmaktadýr. Ciddi bir tolerans sorunu da yaþanmamaktadýr.

Klomipramin, fluoksetin, paroksetinin de etkinliðinde birleþilmektedir.

Diðer kullaným alanlarý

Bazý olgularda tedaviye 25-100 mg dozlarýnda sertra-lin eklenmesi obstrüktif akciðer hastalýklarýnda disp-neyi azaltmaktadýr. Fluoksetin ve protriptilinin de etkinliði ile ilgili gözlemler vardýr.

ANTÝDEPRESAN ÝLAÇ ZEHÝRLENMELERÝ

Ýlaç zehirlenmeleri psikiyatri kliniklerinden çok acil polikliniklerde görülmektedir. Daha çok da psikiyatri dýþý hekimlerce tedavi edilmektedir. Bu nedenle bura-da dört temel grup ilaca ait zehirlenme tablosu ve tedavileri verilecektir.

Trisiklik antidepresanlar

Klinik tablo büyük ölçüde benzer. Zehirlenme belirti-leri arasýnda mental konfüzyon, konsantrasyon bozukluðu, geçici görsel varsanýlar, uyuþukluk, baþ dönmesi, aritmiler, hipotermi izlenir. EKG'de iletim bozukluðu, kalp yetmezliði ve göz hareketlerinde paraliziler olabilir. Bunlara ek olarak stupor, radikülopati belirtileri, paralitik ileus ve aðýr hipotan-siyon izlenir. Ajitasyon, refleks artýþý, kas tonusunda artma, kusma, hiperepireksi izlenir. Var olan dar açýlý glokom kötüleþir.

Tedavisi semptomatik ve destekleyicidir. Yüksek dozlarý fatal olduðundan, olgularýn hastaneye yatýrýlarak yakýn gözlem altýna alýnmasý gereklidir. Aþaðýdaki önlemler olgunun klinik durumuna göre uygulanmalýdýr:

• Kusturma ve gastrik lavaj bilinç açýksa uygulanýr. • 20-30 gr aktif kömür ilk 24-48 saatte her 4-6 saatte bir verilir.

• Gastrik sonda ile irrigasyon ve aspirasyon ilacýn eliminasyonunu hýzlandýrýr.

• Bilinç kapalý ise endotrakeal tüp lavajdan önce kon-malýdýr. Bu durumda olgu kusturulmakon-malýdýr. Hava yolu açýk tutulmalýdýr.

• Dolaþým kollapsý ve metabolik asidoz ile mücadele edilir (damar içi sývý, oksijen ve steroid verilerek). • Noradrenalin veya diðer pressör ilaçlar (adrenalin hariç) ÝV damla infüzyonu þeklinde kontrollü olarak gerekiyorsa dikkatle verilir.

• Solunum yetmezliði varsa suni solunum uygulanýr. • Vücut ýsýsý kontrol edilir. Örneðin hiperpireksi önlemlerle azaltýlýr.

• Sürekli kalp monitorizasyonu uygulanýr. Kalp ritmi normale döndükten birkaç gün sonra monitorizasyon kaldýrýlabilir.

• Dijital gerekiyorsa özel bir dikkatle uygulanýr. • Fizostigmin salisilat merkezi sinir sistemi ve kardiyak etkileri düzeltir. Eriþkinlerde 1-2 mg ÝV çok

(13)

yavaþ olarak uygulanabilir. Çocuklarda doz düþük olmalýdýr. Gerektiðinde (hayati önemi varsa) 30-60 dakikada bir yinelenir. Fizostigmin, kendisi toksik olduðundan gerekmedikçe kullanýlmamalýdýr. Asidemi ve iletim bozukluðu varlýðýnda risk artar.

• Olgu aþýrý uyarandan korunmalýdýr. • Konvulziyonlar diazepamla kontrol edilir.

• Dializ yararsýzdýr (proteine yüksek oranda baðlan-ma ve plazbaðlan-ma düzeyinin düþük olbaðlan-masý nedeni ile). • Gerekiyorsa geçici pacemaker uygulanýr.

• Þok için steroid kullanýmý konusunda görüþ birliði yoktur. Kontrendike olabilir.

Özgül serotonin gerialým engelleyicileri

Bu grupta da zehirlenme belirtileri ve tedavi yak-laþýmlarý benzer. Genel olarak güvenilirlik sýnýrlarý yüksektir. Zehirlenme belirtileri arasýnda bulantý, sýk-týr. Buna ek olarak ajitasyon, huzursuzluk, hipomani ve nöbetler izlenebilir. Sitalopramýn güvenilirlik sýnýrý diðerlerine göre düþüktür. Aðýr sitalopram zehirlen-melerinde amnezi, konfüzyon, koma, konvülziyonlar, hiperventilasyon, siyanoz, rabdomyoliz ve EKG deðiþiklikleri (QTC uzamasý, nodal ritim, ventriküler aritmi ve Torsades de Pointes) izlenir. Bu ilaçla 6 ölüm olgusu bildirilmiþtir. Kombine ilaç zehirlenmelerinde diðerleri ile de ölüm olabilir.

• Temel tedavisi semptomatik ve destekleyicidir. • Hava yolu açýk tutulmalý ve yeterli ventilasyon saðlanmalýdýr.

• Aktif kömür ve sorbitol verilir.

• Kusturma ve lavaj baþlangýçta uygundur. • Kardiyak ve vital belirtiler kontrol edilmelidir. • Nöbetler diazepamla kontrol edilir.

• Daðýlým hacmi geniþ olduðundan güçlü diürez,

dia-liz, hemoperfüzyon, exchange transfüzyon etkisizdir. Mirtazapin zehirlenmesi

Tek baþýna mirtazapinle ölüm bildirilmemiþtir. Kombine kullanýmda ölüm bildirilmiþtir. Zehirlenme durumunda yönelim bozukluðu, uyuþukluk, bellek bozukluðu ve taþikardi izlenir. EKG bozukluðuna neden olmaz. Koma ve konvulziyona da yol açmaz. Tedavide gastrik lavaj, semptomatik ve destekleyici tedavi önerilir. Özgül bir antidotu yoktur. Bilinç kapalý ise hava yolunun açýk tutulmasý, yeterli oksijenas-yonun saðlanmasý önem taþýr. Kusturma ve lavaj yararlýdýr. Aktif kömür düþünülmelidir. Vital bulgular kontrol edilmelidir. Her zehirlenmede olduðu gibi baþka ilaçlarýn da olabileceði hesaba katýlmalý ve gerekli önlemler alýnmalýdýr.

Venlafaksin zehirlenmesi

Tüm bildirilen olgular sekel býrakmadan düzelmiþtir. Zehirlenme durumunda somnolans, yaygýn jeneralize konvulziyonlar, EKG'de QTC mesafesinde uzama ve hafif sinüs taþikardisi izlenir. Zehirlenme tedavisi semptomatik ve destekleyicidir. Özgül bir antidotu yoktur. Tedavide;

• Genel destekleyici önlemler.

• Hava yolu açýlmasý, oksijenasyonun ve yeterli ven-tilasyonun saðlanmasý

• Kusturma • Gastrik lavaj • Aktif kömür verilir.

• Kardiyak ritm ve vital bulgularýn kontrolu, monito-rizasyonu uygulanýr.

• Daðýlým hacminin geniþ olmasý nedeni ile güçlü diürez, dializ, hemoperfüzyon, exchange transfüzyon yararsýzdýr.

Amitryptiline (1999) www.mentalhealth.com/fr30.html

Balbay MD, Yýldýz M, Salvarcý A ve ark. (1998) Treatment of prema-ture ejaculation with sertralin. Int Urol Nephrol, 30(1):81-83. Balon R (1996) Antidepressant in the treatment of premature ejacu-lation. J Sex Marital Ther, 22(2):85-96.

Bayer WF (1992) Potential indications for the selective serotonin reuptake inhibitors. Int Clin Psychopharmacology, 6(Suppl 5): 5-12. Berman H, Sapers BJ, Salzman C (1992) Sertraline: A new sero-tonegic antidepressant. Hosp Community Psychiatry, 43(7):671-672.

Biri H, Isen K, Sinik Z ve ark. (1999) Sertraline in the treatment of premature ejeculation: a double-blind placebo controlled study. Int Urol Nephrol, 30(5):611-615.

Boer T (1995) The effects of mirtazapine on central noradrenergic and serotonergic neurotransmission. Int Clin Psychopharmacol, 10 (Suppl 4): 19-23.

Boer T (1996): The pharmacologic profile of mirtazapine. J Clin Psychiatry, 57 (Suppl 4):19-25.

Burrows GD, McIntyre IM, Judd FK ve ark. (1988) Clinical effects of serotonin reuptake inhibitors in the treatment of depressive illness. J Clin Psychiatry, 49(Suppl 8):18-22.

(14)

Cesura AM, Kettler R, Imhof R ve ark. (1992) Mode of action and characteristics of monoamine oxidase-A inhibition by moclobemide. Psychopharmacol, 106(Suppl):15-16.

Clomipramine (1999) www.mentalhealth.com/fr30.html

Dellasega C, Keiser CL (1997) Pharmacologic approaches to chronic pain in the older adult. The Nurse Practitioner, 22(5): 20-35. Eccleston C, Crombez G, Aldrich S ve ark. (1997) Attention and somatic awareness in chronic pain. Pain, 72: 209-215.

Edwards JG ve Anderson I (1999) Systematic review and guide to selection of selective serotonin reuptake inhibitors. Drugs, 57(4): 507-533.

Evans DL, Staab JP, Petitto Jm ve ark. (1999) Depression in the med-ical setting: Biopsychosocial Interactions and tretment consi-derations. J Clin Psychiatry, 60(Suppl 4): 40-45.

Freeman EW, Rickels K, Arrendondo F ve ark. (1999) Ful or half cycle treatment of severe premenstruel syndrome with a serotonergic antidepressant. J Clin Psychopharmacol, 19(1): 3-8.

Freeman EW, Rickels K, Sandheimer SJ ve ark. (1996) Sertraline ver-sus desipramine in the treatment of premenstruel syndrome: an open-label trial. J Clin Psychiatry, 57(1): 7-11.

Greens SA (1987) Principles of Medical Psychotherapy. Principles of Medical Psychiatry, A Stoudmire, BS Fogel (Ed), Grune & Stratton, Inc. USA.

Halbreich U, Smoller JW (1997) Intermittent luteal phase sertraline treatment of dysphoric premenstruel syndrome. J Clin Psychiatry, 58(9): 399-402.

Harten J (1995) Overview of pharmacokinetics of fluvoxamine. Clin Pharmacokinet, 29(Suppl 1): 1-9.

Holliday SM, Benfield P (1995) Venlafaxine. A review of its pharma-cology and therapeutic potential in depression. Drugs, 49(2): 280-294.

Houpt JL (1987) Chronic pain mamagement. Principles of Medical Psychiatry, A Stoudmire, BS Fogel (Ed), Grune & Stratton, Inc. USA. Imipramine (1999) www.mentalhealth.com/fr30.html

Janicak PG, Davis JM, Preskorn SH ve ark. (1993) Indications for antidepressants therapy. Principles and Practice of Psychopharma-cotherapy, s.185-208.

Janicak PG, Davis JM, Preskorn SH ve ark. (1993) Treatment with antidepressants. Principles and Practice of Psychopharmacotherapy. s.208-292.

Jung AC, Staiger T, Sullivan M (1997) The efficacy of selective sero-tonin reuptake inhibitors for the management of chronic pain. J Gen Int Med, 12(6): 384-389.

Kaplan HI, Sadock Bj (1998) Psychological factors affecting medical condition. Synopsis of Psychiatry, Mass Publishing CO, Egypt. Kim SC, Seo KK (1998): Efficacy and safety of fluoxetine, sertraline aand clomipramine in the patients with premature ejaculation: a double blind, placebo controlled study. J Urol, 159(2): 425-427. Koe BK (1990) Clinical pharmacology of sertraline: A potent and spe-cific inhibitor of serotonin reuptake. J Clin Psychiatry, 51(12, Suppl): 13-17.

Leonard BE (1992) Pharmacological differences of serotonin reup-take inhibitors and possible clinical relevance. Drugs, 43(Supl 2): 3-10.

Malik K (1996) Nefazodone: Structure, mode of action and pharma-cokinetics. J Psychopharmacol, 10(Suppl 1):1-4.

Maprotiline (1999) www.mentalhealth.com/fr30.html

March JS, Biederman J, Wolkow R ve ark. (1998) Sertraline in chil-dren and adolescents with obsessive compulsive disorder. A multi-center randomized controlled trial. JAMA, 280(20): 1752-1756. McMahon CG (1998) Treatment of premature ejaculation with ser-traline hydrochloride: a single blind placebo controlled crossover study. J Urol, 159(6): 1935-1938.

McMahon CG (1999) Treatment of premature ejaculation with ser-traline hydrochloride. Int J Impot Res, 10(3): 181-184.

Mendels J, Lameva A, Sikes C (1995) Sertraline treatment for pre-mature ejaculation. J Clin Psychopharmacol, 15(5): 341-346. Montejo-Gonzales AL, Liorca G, Izquierdo JA ve ark. (1997) SSRI-Induced sexual dyusfunction: Fluoxetine, paroxetine, sertraline, and fluvoxamine in a prospective, multicenterr, and descriptive clinical study of 344 patients. J of Sez & Marital Therapy, 23(3): 176-194. Montgomery SA (1995) Safety of mirtazapine: a review. Int Clin Psychopharmacol, 10 (Suppl 4): 37-45.

Murdoch D, McTavish D (1992) Sertraline. Drugs, 44(4): 604-624. Preskorn SH (1994) Antidepressant drug selection: Criteria and options. J Clin Psychiatry, 55(Suppl, 9): 6-22.

Reynolds JEF (1996) Mianserin hydrochlorid. Martindal, the Extra Pharmacopoeia, London, Royal Pharmacoetical Society.

Rosenblatt RM, Reich J, Dehring D (1984) Tricyclic antidepressants in the treatment of depression and chronic pain: Analysis of sup-porting evidence. Anesth Analg, 63: 1025-1032.

Smoller JW, Pollack MH, Systrom D ve ark. (1998) Sertraline effects on dyspnea in the patients with obstructive airways disease. Psychosomatics, 39(1): 24-29.

Stahl SM (1998) Selecting an antidepressant by using mechanism of action to enhance efficacy and avoid side effects. J Clin Psychiatry, 59(suppl 18): 23-29.

Þahin MV, Kayalý M, Yüksel N (1995) Sertralin: Farmakolojisi ve klinik kullanýmý. Türkiye Týp Dergisi. 2(1): 39-44.

Thase ME, Rush AJ, Kasper S ve ark. (1994/95) Tricyclics and newer antidepressant medications: Treatment options for treatment-resis-tant depressions. Depression, 2: 152-168.

Trazodone (1999): www.mentalhealth.com/fr30.html

Turk DC, Okifuji A (1997) Evaluating the role of physical, operant, cognitive, and affective factors in the pain behaviors of chronic pain patients. Behavior Modification. 21(3): 259-280.

Tyrer F, Lawrenson RA, MacRae K ve ark. (1999) Prescribing of anti-depressants in cardiyovascular disease: a study using a comput-erised general practice database. Dept. fo Public Health, Chelsea and Westminster Hospital, UK.

Voortman G, Paanakker JE (1995) Bioavailability of mirtazapine from Remeron tablets after single and multiple oral dosing. Human Psychopharmacol, 10 (Suppl 2): 83-96.

Yonkers KA, Halbreich U, Freeman E ve ark. (1996) Sertraline in the treatment of premenstruel dysphoric disorder. Psychopharmacol Bull, 32(1): 41-46.

Yonkers KA, Halbreich U, Freeman E ve ark. (1997) Symptomatic improvement of premenstruel dysphoric disorder with sertraline treatment. A randomized controlled trial. JAMA, 278: 983-988. Yüksel N (1995) Antidepresan Ýlaçlar. Psikofarmakoloji'de. Bilimsel Týp Yayýnevi, Ankara.

Yüksel N (1995) Serotonerjik Antidepresanlar. Türkiye Týp Dergisi. 2(3): 25-28.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gel bakalım yetimlikle maytap eden paşa­ zadesi Güzel âdem. Alışıp yılıştığın

Yüzeyini yenileyen lav- ların akışı giderek yavaşlamış ve Gü- neş Sistemi’ndeki öteki küçük cisim- lerin çoğu gibi çok uzun zaman önce ölmüş.. Ancak gezegenbilimciler,

Eldem Türkiye’deki sosyo-ekonom ik durumun çok hızlı bir'şekilde değişmesi dolayısıyle kısa sürede kaybolmakta olan bir Türk kültür mimarının hiç olmazsa

Louisiana Üniversitesi (Lafayette) fizikçilerinden John Matese ve Dani- el Whitmire, İtalya’nın Padua kentin- de düzenlenen Gezegen Bilimleri Yıllık Toplantısında

Uzay istasyonunun bilimsel açıdan çok önemli gelişmelere yol açacağını savunan bilim adamlarının yanı sıra, orada yürütülecek bilimsel çalışmalar- dan az

Bu nok­ tayı nazar mucibince sırf millî hudutlari çindeki şahısları tas­ vir ve vakaları hikâye eden şair ve edipler millî olurlar?. Mevzularını ve

Ancak şimdi yıldızın ışığındaki bu dalgalanmayı, ancak bir ikili yıldız sisteminin ve bu sistemde bulunan bir üçüncü cismin, Jüpi- ter’in üç kat büyüklüğünde ve

Heyecana kapılmak, her san’at- kâr için ölüm, hiç olmazsa hitap et­ tiği kimseler hâkim olmak arzusun­ dan feragat demektir. San’atkar hisli olmağa,