• Sonuç bulunamadı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde beden eğitimi ve spor sisteminin yapısal analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde beden eğitimi ve spor sisteminin yapısal analizi"

Copied!
187
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR SİSTEMİNİN

YAPISAL ANALİZİ

DOKTORA TEZİ

Hazırlayan Serhat DENİZ Ankara Ekim, 2012

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR SİSTEMİNİN

YAPISAL ANALİZİ

DOKTORA TEZİ

Serhat DENİZ

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Fatih YENEL

Ankara Ekim, 2012

(3)

JÜRİ ONAY SAYFASI

Serhat DENİZ’in “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Beden Eğitimi ve Spor Sisteminin Yapısal Analizi başlıklı tezi 31 EKİM 2012 tarihinde, jürimiz tarafından Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalında Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan : Prof. Dr. A. Azmi YETİM ...

Üye : Prof. Dr. Temel ÇALIK ...

Üye (Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Fatih YENEL ...

Üye : Yrd. Doç. Dr. Tekin ÇOLAKOĞLU ...

(4)

ÖNSÖZ

Bu çalışmaya merhum Sayın Prof. Dr. Faik İmamoğlu’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gençliğine yeni bir kaynak yaratacak bir çalışma olacağı önerisi ile başladım. Öğrencilik hayatım boyunca bir hoca öğrenci ilişkisinden daha fazla baba oğul ilişkisi içerisinde olduğum hocama doktora çalışmamın bittiğini gösteremediğim için çok üzgünüm.

Bu çalışmada benden hiçbir yardım ve fedakârlığı esirgemeyen tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Fatih Yenel’e ve Prof. Dr. A. Azmi Yetim’e sonsuz teşekkür ederim.

Tez içerisinde yer alan mülakat çalışmama katılan tüm katılımcılara mülakatı cevaplamak için bana ayırdıkları zaman ve verdikleri içten, samimi cevaplar için, teşekkür ederim.

Tez çalışmamdaki araştırmalarım devam ederken beni hiç yalnız bırakmayarak benden fedakârlığını esirgemeyen sevgili eşim Ayden’e ve tez sürecinde zamanlarından çaldığım canım oğullarım Ege ve Kuzey’e sevgilerimi sunarım. Ayrıca tezimin yazım aşamasında yardımcı olan Dr. Mustafa Yaşar Şahin’e ve Halil Sarol’a teşekkür ederim.

Tüm tahsil hayatım boyunca maddi ve manevi olarak benim yanımda olan aileme, özellikle babam Gülay Deniz’e ve tezimi yazarken bana yardımcı olan herkese teşekkür ederim.

(5)
(6)

ÖZET

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR SİSTEMİNİN YAPISAL ANALİZİ

DENİZ, Serhat

Doktora, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Fatih YENEL

Ekim – 2012, 168 sayfa

Bu araştırma, KKTC’de Beden Eğitimi ve Spor Sisteminin alanının paydaşları perspektifinden yapısal analizinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Okul sporlarında geçmiş yıllara göre katılımın ve başarı oranının düşmesi, beden eğitimi derslerinin verimliliğinin azalması ve spor yönetimindeki istikrarsızlık, beden eğitimi ve spor yönetimi sisteminin analiz edilerek, sorunlarının tespit edilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Bu araştırma, elde edilen verilerin çözümlenmesinde kullanılan teknikler açısından nitel bir çalışmadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen, alanlarında uzman üç akademisyenden gelen dönütlerle şekillenen ve geçerlik değerlendirilmesi yapılan, 13 soruyu kapsayan yarı yapılandırılmış mülakat formu kullanılmıştır. Toplanan veriler içerik analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Soru formunun hazırlanma sürecinde ise çalışma alanı ile ilgili literatür taranmış ve incelenmiştir. Bunun yanında, konuya ilişkin sistematik bir çerçeve oluşturulurken, literatür çalışmaları sırasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti spor federasyonlarının birçoğunun arşivlerinin olmaması ve yazılı kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle federasyonlar hakkındaki bazı bilgilere kişisel görüşmelerle sözel olarak ulaşılmıştır.

Araştırmanın çalışma grubunu nitel yöntemde çalışmanın amacına uygun olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde spor yönetiminden ve beden eğitimi faaliyetlerinden sorumlu olan kurum ve kuruluş yöneticileri, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı, Dışişleri Bakanı, Spor Koordinatörü, Spor Dairesi Müdürü, Milli Günleri Anma ve Spor Etkinlikleri Amiri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı, 4 Federasyon Başkanı, 2 emekli beden eğitim öğretmeni, 1 çalışan beden eğitimi öğretmeni, olmak üzere toplam 13 kişi oluşturmaktadır.

(7)

Görüşmeler sonucunda elde edilen metinler çözümlenerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde beden eğitimi ve sporun yapısal analizini ortaya koyacak kategoriler oluşturulmuş ve bu kategoriler ilgili temalar altında toplanmıştır.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre katılımcılar; eğitim ve sporun ayrı bakanlıklar altında örgütlenmesi, spor örgütünde alanında uzman kişilerin görev yapması ve spor federasyonlarının arşivlerinin oluşturulması gerektiği konusunda ortak görüş bildirirken, devletin spor yönetimindeki rolünü, müdahaleci değil destekleyici olması şeklinde ifade etmişlerdir. Bunun yanında KKTC’ye yönelik sportif ambargoların olduğunu ve sportif başarısızlıklarda ambargoların bahane edildiğine vurgu yapmışlardır. Diğer yönüyle de Uluslararası Spor Federasyonu’na kuruldukları yıllarda üye olan ulusal spor federasyonlarının, üyeliklerini kaybetmelerinin sorumlularının dönemin spor yöneticilerinin olduğunu belirterek, ambargoların beden eğitimi ve sporun gelişimine engel olduğu görüşünde birleşmişlerdir. Ancak uluslararası alanda yaşanan bu sorunlara rağmen halen birçok federasyonun uluslararası spor federasyonlarına üyeliğinin devam ettiği ve Uluslararası Spor Federasyonu’na üye olmayan bazı federasyonların uluslararası organizasyonlara katılmasının önemli bir durum olduğunu ifade etmişlerdir.

Katılımcılar, beden eğitimi ve sporun gelişmesi için ilköğretimde beden eğitimi derslerini beden eğitimi bölümlerinden mezun kişiler tarafından verilmesinin daha doğru olacağını düşünürken, Türkiye Cumhuriyeti Spor Federasyonlarının desteğinin önemine değinmişlerdir. Ayrıca federasyon ve kulüplerin yönetim kademelerinin belirlenmesinde siyasetin varlığının sorun teşkil ettiğini belirtmişlerdir. Araştırma grubu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde spor politikasının olmadığı, spor tesisleri politikasının yetersiz olduğu ve devletin beden eğitimi ve spora ayırdığı bütçenin istenilen seviyede olmadığı konusunda görüşlerini bildirmişlerdir. Kurumlar arası koordinasyonun önemine vurgu yaparak, eğitimsel açıdan federasyon ve kulüplerin okullar ile işbirliği içerisinde olması gerektiği, yerel yönetimlerin beden eğitimi ve spora daha fazla katkı yapması için yasal düzenleme yapılmasının şart olduğu, bunun yanında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Spor Turizminin geliştirilmesi için Turizm ve Spor örgütlerinin işbirliği yapmaları gerektiği konusunda görüşlerini ortaya koymuşlardır.

(8)

ABSTRACT

THE STRUCTURAL ANALYSİS OF PHYSİCAL EDUCATİON AND SPORTS SYSTEM İN THE TURKISH REPUBLİC OF NORTHERN CYPRUS

DENİZ, Serhat

Doctorate, Department of Physical Eucation and Teaching Sports Tez Danışmanı: Assistant Professor Doctor. Fatih YENEL

October – 2012, 168 pages

This research is done for the purpose of identifying the structural analysis of Physical Education and Sports System in the Turkish Republic of Northern Cyprus from the stakeholders’ perspective.

The decrease in the participation in school sports and success rates compared to the past, reduced productivity of physical education classes, and instability of sports management presented the necessity of analyzing physical education and sports management system to identify the issues.

This research is a qualitative study due to the techniques used to resolve the obtained data. Data collecting tool of a semi-structured interview form, developed by researcher, has been used in this reseach, which includes 13 questions shaped by the feedback from 3 academics who are experts in their field, and of which, their validity has been determined. Collected data has been resolved by content analysis technique. During the preparation of the used semi-structured interview form, related literature has been screened and examined. Additionally, while forming systematic frame related to the subject, due to the lack of the Turkish Republic of Northern Cyprus federations’ archives and insufficent written resources, some information about the federations has been reached by verbal personal interviews.

The research’s study group, according to the purpose of qualitative study methods, is composed of 13 people, who are directors of institutions and organizations responsible for sports management and physical education activities in Turkish

Republic of Northern Cyprus, National Education Youth and Sports Minister, Foreign Minister, Sports Coordinator, Sports Department Manager, National Days

Commemoration and Sports Activities Chief, Turkish Republic of Northern Cyprus National Olympics Committee President, 4 Federation Presidents, 2 retired physical education taechers and 1 currently working physical education teacher.

(9)

Categories have been created and gathered under the related themes to present the structural analysis of physical education and sports in the Turkish Republic of Northern Cyprus by resolving the text obtained from the interviews.

While participants giving consenseus about organizing education and sports under different ministeries, people, who are experts in their field, taking role in sports organization, and creating the archives of sports federations, they also expressed their thoughts that government should not be interfering to the sports federations and clubs, but they should contribute in a supportive way. Furthermore, they also mentined that there have been embargos but failures have been hidden behind these embargos at times. Moreover, as they have indicated that sports directors of that period had been responsible for the federations to lose their memberships to International Sports Federations during their foundation years, they agreed upon the idea that embargos prevented the development of physical education and sports. But they also indicated that in spite of the issues that took place in the international field, many federations’

memberships stil continue, and they mentioned the importance of some federations’ attendance to international events, even though they are not members of Internationai Sports Federation.

As participants think that it would be better for physical education classes to be taught by graduates of Physical Education programs, they also mentioned the

importance of the support from the federations of the Republic of Turkey. Furthermore, they indicated that the presence of politics at determining the management levels of federations and clubs have created problems. The research group expressed that there is no sports policy in the Turkish Republic of Northern Cyprus, the policy of the sports facilities is insufficient, and the budget that the government allocates for physical education and sports is not at the desired level. As they point out the importance of coordination between institutions, they presented their ideas that the federations and clubs should be in collaboration with schools in terms of education, local governments should make legal regulations to contribute more to physical education and sports, and in addition to this, tourism and sports associations should be in collaboration in order to develop sports tourism in the Turkish Republic of Northern Cyprus.

(10)

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ONAY SAYFASI ... I ÖZET ... III ABSTRACT ... V İÇİNDEKİLER ... VII TABLOLAR LİSTESİ ... XII ŞEMALAR LİSTESİ ... XIII KISALTMALAR LİSTESİ ... XIV

1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2 Araştırmanın Amacı ... 9 1.3. Araştırmanın Önemi ... 10 1.4. Varsayımlar ... 10 1.5. Sınırlılıklar ... 10 1.6. Tanımlar ... 11 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 13 2.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ... 13

2.2. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Tarihçesi ... 14

2.2.1. Kıbrıs’ta Osmanlı Yönetimi (1571-1878) ... 14

2.2.2. Kıbrıs’ta İngiliz Egemenliği (1878-1959) ... 16

2.2.3. Kıbrıs’ın Tek Yanlı Olarak İngiltere’ye Bağlanması ... 17

2.2.4. Kıbrıs Cumhuriyetinin Oluşumu ... 18

2.2.5. Bağımsız Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Oluşumu ... 19

2.3. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Devlet Yapısı ... 22

2.3.1 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Demografisi ... 23

2.3.3 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için İletişim ve Ulaşım ... 23

2.3.4 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Havaalanları ve Limanları ... 24

2.3.5 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Din ... 24

2.3.6. KKTC’de Yerel Yönetim ... 25

2.3.7. KKTC Ordusu ... 25

(11)

2.3.9 KKTC’nin İlçeleri ... 26

2.4. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Coğrafik Yapısı ... 26

2.4.1. Kıbrıs Adasının Oluşumu ... 26

2.4.2. Coğrafi Konumu ... 27

2.5. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Beden Eğitimi ve Sporun Tarihsel Gelişimi.. ... 30

2.5.1. Kıbrıs’ta Beden Eğitimi’nin Tarihi ... 30

2.5.2. 1974 Öncesi Beden Eğitimin Tarihi ... 31

2.5.3. 1974 Sonrası Beden Eğitimin Tarihi ... 32

2.6. KKTC’de Eğitim Sistemi ... 35

2.6.1. Örgün Eğitim ... 36

2.6.2. Özel Eğitim ... 39

2.6.3. Yaygın Eğitim ... 40

2.7. KKTC’de Eğitim Kurumlarında Spor ... 40

2.7.1. İlköğretimde Spor ... 41

2.7.2. Ortaöğretimde Spor ... 42

2.7.3. Yüksek Öğretimde Spor ... 42

2.8. Diğer Kuruluşlarda Spor ... 44

2.8.1. Belediyelerde Spor ... 44

2.8.2. KKTC Milli Olimpiyat Komitesi ... 44

2.8.3. Üretim ve Hizmet Sunan İşletmelerde Spor ... 46

2.8.3.1 Oteller ... 46

2.9. KKTC’de Turizm ... 47

2.10. KKTC’de Sponsorluk ... 48

2.11. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Spor Yönetimi... 48

2.11.1. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Teşkilat Yapısı ... 50

2.11.2. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Spor Alanındaki Amacı ... 50

2.11.3. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığının Spor Alanındaki Görevleri ... 50

2.11.4. Spor Dairesi ... 51

2.11.4.1. Spor Dairesinin Amaçları ... 52

2.11.5. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Koordinatörlük, Gençlik ve Spor Daireleri Teşkilat Yapısı ... 53

(12)

2.13. KKTC’de Spor Federasyonları ... 55 2.13.1. Atletizm Federasyonu ... 56 2.13.2. Atıcılık Federasyonu ... 57 2.13.3. Basketbol Federasyonu ... 57 2.13.4. Badminton Federasyonu ... 57 2.13.5. Boks Federasyonu ... 58 2.13.6. Bilardo Federasyonu ... 58 2.13.7. Binicilik Federasyonu ... 58 2.13.8. Bisiklet Federasyonu ... 58 2.13.9. Cimnastik Federasyonu ... 59 2.13.10. Eskrim Federasyonu ... 59 2.13.11. Engelliler Federasyonu ... 59 2.13.12. Futbol Federasyonu ... 60 2.13.13. Güreş Federasyonu ... 60 2.13.14. Golf Federasyonu ... 60

2.13.15. Judo Hapkido ve Kickboks Federasyonu ... 61

2.13.16. Vücut Geliştirme ve Halter Federasyonu ... 61

2.13.17. Hava Sporları Federasyonu ... 62

2.13.18. Herkes İçin Spor Federasyonu ... 62

2.13.19. Hentbol Federasyonu ... 62

2.13.20. Masa Tenisi Federasyonu ... 63

2.13.21. Okçuluk Federasyonu ... 63

2.13.22. Su Sporları Federasyonu ... 64

2.13.23. Tenis Federasyonu ... 64

2.13.24. Taekwando Karate Aikodo Kuraş ve Wuşu Federasyonu ... 64

2.13.25. Voleybol Federasyonu ... 64

2.14.26. Yelken Federasyonu ... 65

2.14.27. Triatlon Federasyonu ... 65

2.14.28. Futbol Tenisi Federasyonu ... 65

2.14.29. Avcılık Federasyonu ... 66

2.14.30. Satranç Federasyonu ... 66

2.14.31. Darts Federasyonu ... 66

(13)

2.15. Geçmişten Günümüze Sporla İlgili Hükümet Programları ... 67

2.16. KKTC’de Spor Tesislerinin Sayısal Durumu ... 91

Bu bölümde spor örgütünün sahip olduğu illerdeki tesis sayıları belirtilmiştir. ... 91

3.YÖNTEM ... 92 3.1. Araştırmanın Modeli ... 92 3.2. Çalışma Grubu ... 92 3.3. Verilerin Toplanması ... 93 3.4. Verilerin Analizi... 95 4. BULGULAR ve YORUM ... 97

4.1. Spor örgütünün nasıl bir yapıda olması gerektiğini düşünüyorsunuz hakkında bilgi istenilen soruya ilişkin katılımcı görüşleri ... 97

4.2. Katılımcıların spor hizmetlerinde devletin yeri neresi olmalıdır konusundaki soruya ilişkin görüşleri ... 100

4.3. Beden eğitimi ve spor faaliyetlerini örgün eğitim açısından nasıl değerlendirirsiniz sorusuna ilişkin katılımcı görüşleri ... 102

4.4. Spor teşkilatları tarafından yürütülen eğitim faaliyetleri değerlendirilmesi konusundaki soruya ilişkin görüşler ... 104

4.5. Katılımcıların spor tesisleri politikasını değerlendirilmesi konusundaki soruna ilişkin görüşleri ... 107

4.6. Federasyonlar ve kulüpler açısından beden eğitim ve sporun değerlendirilmesi konusundaki soruya ilişkin görüşler ... 109

4.7. Spor federasyonlarının ve spor kulüplerinin yönetim kademelerinin seçimlerinde siyasetin etkisi konusundaki soruya ilişkin katılımcı görüşleri ... 112

4.8. Sporcular açısından beden eğitimi ve sporu değerlendirilmesi konusundaki soruya ilişkin katılımcı görüşleri ... 115

4.9. Uluslararası faaliyetler açısından beden eğitimi ve sporun değerlendirilmesi konusundaki soruya ilişkin görüşler ... 117

4.10. Katılımcıların devletin beden eğitimi ve spor faaliyetlerine ayırdığı bütçeye ilişkin görüşleri ... 120

4.11. Katılımcıların devletin spor politikası hakkındaki görüşleri ... 122

4.12. Yerel yönetimlerin beden eğitimi ve spora nasıl bir katkıları olduğu konusundaki soruya ilişkin katılımcı görüşleri ... 124

(14)

4.13. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde turizm ve spor arasında nasıl bir ilişki

olması gerektiği konusundaki soruya ilişkin görüşler ... 127

5. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 129 5.1. Sonuç ... 129 5.2. Öneriler ... 131 KAYNAKÇA ... 133 EKLER ... 144 EK 1….. ... 145 EK 2….. ... 146 EK 3….. ... 149 EK 4…… ... 151 EK 5….. ... 153 EK 6….. ... 154 EK 7….. ... 156 EK 8….. ... 158 EK 9….. ... 160 EK 10… ... 161 EK 11… ... 164 EK 12…. ... 165 EK 13… ... 166 EK 14… ... 167 EK 15… ... 169

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. KKTC’de Bulunan Üniversitelere Ait Tesis Sayıları ... 43 Tablo 2. KKTC Spor Federasyonlarının Kulüp, Sporcu, Antrenör ve Hakem Sayıları . 55 Tablo 3. KKTC Milli Eğitim, Gençlik Ve Spor Bakanlığı Spor Dairesi Müdürlüğüneait Spor Tesisleri ... 91 Tablo 4. Araştırmaya Katılan Kişilerin İsimleri Ve Görevleri ... 93 Tablo 5. Katılımcıların, Spor Örgütünün Nasıl Yapılanması Gerektiği Hakkındaki Görüşleri ... 97 Tablo 6. Katılımcıların Spor Hizmetlerinde Devletin Rolüne İlişkin Görüşleri ... 100 Tablo 7. Katılımcıların Beden Eğitimi ve Spor Faaliyetlerinin Örgün Eğitim Açısından Değerlendirilmesine İlişkin Görüşleri ... 102 Tablo 8. Katılımcıların Spor Teşkilatları Tarafından Yürütülen Eğitim Faaliyetlerine İlişkin Görüşleri ... 104 Tablo 9. Katılımcıların Spor Tesisleri Politikasına İlişkin Görüşleri ... 107 Tablo 10. Katılımcıların Federasyonlar ve Kulüpler Açısından Beden Eğitim ve Sporun Değerlendirilmesi Konusundaki Görüşleri ... 109 Tablo 11. Katılımcıların Spor Federasyonu ve Spor Kulüpleri’nin Yönetim

Kademelerinin Seçimlerinde Siyasetin Etkisine İlişkin Görüşleri ... 112 Tablo 12. Katılımcıların KKTC’deki Beden Eğitimi ve Spor Faaliyetlerini Sporcular Açısından Değerlendirmeleri Hakkındaki Görüşleri ... 115 Tablo 13. Katılımcıların Beden Eğitimi ve Spor Faaliyetlerinin Uluslararası Faaliyetlere Katılım Açısından Değerlendirilmesi Hakkındaki Görüşleri ... 117 Tablo 14. Katılımcıların, Devletin Beden Eğitimi ve Spor Faaliyetlerine Ayırdığı Bütçe Hakkındaki Görüşleri ... 120 Tablo 15. Katılımcıların, Devletin Spor Politikası Hakkındaki Görüşleri ... 122 Tablo 16. Katılımcıların Yerel Yönetimlerin Beden Eğitimi ve Spora Katkıları

Hakkındaki Görüşleri ... 124 Tablo 17. Katılımcıların Turizm ve Spor Arasındaki İlişki Hakkındaki Görüşleri ... 127

(16)

ŞEMALAR LİSTESİ

Şema 1. Bakanlık Teşkilat Yapısı ... 8 Şema 2. K.K.T.C Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik ve Spor Bölümü Teşkilat Şeması (Deniz, 2000). ... 53

(17)

KISALTMALAR LİSTESİ

KTFD Kıbrıs Türk Federe Devleti TC Türkiye Cumhuriyeti

KKTC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti KOP Kıbrıs Futbol Birliği

UBP Ulusal Birlik Partisi CTP Cumhuriyetçi Türk Partisi DP Demokrat Parti

ÖRP Özgürlük ve Reform Partisi

CTP-BG Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler KTFF Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu

FIFA Uluslararası Futbol Federasyonu Birliği IOC Uluslararası Olimpiyat Komitesi

WBFF Dünya Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu NAC Ulusal Atletizm Komitesi

ISKA Uluslararası Kickbox Spor Birliği WAKO Dünya Kickbox Örgütleri Birliği NF BOARD Yeni Federasyon Kurulu (Futbol)

KKTCELL Kuzey Kıbrıs Türkcell

UCI Uluslararası Bisiklet Birliği

CEB Avrupa Bilardo Konfederasyonu

EPBF Avrupa Cepli Bilardo Konfederasyonu

IAAF Uluslararası Amatör Atletizm Federasyonu

USF Uluslararası Spor Federasyonu TMT Türk Mukavemet Teşkilatı MOK Milli Olimpiyat Komitesi BM Birleşmiş Milletler

FIFTA Uluslararası Futbol Tenisi Federasyonu Birliği GTF Birleşik Taekwando Federasyonu

FINA Uluslararası Yüzme Federasyonu Birliği FITA Uluslararası Okçuluk Federasyonu Birliği DPÖ Devlet Planlama Örgütü

(18)

ABD Amerika Birleşik Devletleri GSGM Gençlik Spor Genel Müdürlüğü

(19)

1.

GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problemi, amacı, önemi ve sınırlılıkları ile ilgili tanımlara yer verilmiştir.

1.1. Problem Durumu

Bilim ve teknolojinin hızla toplumsal hayatı değişmeye uğrattığı günümüzde, eğitim giderek önem kazanmaktadır (İmamoğlu, 1991). Toplum hayatını bu derece geniş kapsayan eğitim gibi bir bilim dalının sistem içinde oynadığı rol büyüktür. Bu bakımdan sportif faaliyetler eğitim kapsamı içindedir (Erkal, 1981). Hızlı teknolojik gelişmeler ile birlikte, insan yaşamındaki önemi giderek artmakta olan beden eğitimi ve spor, eğitim amaçlarının çoğunluğunun kazandırılabileceği tek disiplin durumundadır. Çünkü beden eğitimi ve spor, bireylerin fiziksel, zihinsel, duygusal ve toplumsal gelişimlerini sağlayan bir alandır (Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlik Yetiştirme ve Eğitim Genel Müdürlüğü, 1996).

Spor; ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın temel unsuru olan insanın beden ve ruh sağlığını geliştirmek, kişiliğin oluşumunu, karakter özelliklerinin gelişimini sağlamak, bilgi, beceri ve yetenek kazandırarak çevreye uyumu kolaylaştırmak, kişiler, toplumlar ve uluslararası dayanışma, kaynaşma ve barışı sağlamak, kişinin mücadele gücünü arttırmak yanında belli kurallara göre rekabet ölçüleri içerisinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve yarışmada üstün gelme amacıyla yapılan faaliyetlerdir. Bir başka ifade ile spor, bireyin tabii çevresini beşeri çevre haline getirirken elde ettiği yetenekleri geliştiren, belirli kurallar altında araçlı veya araçsız, bireysel ya da toplu olarak boş zaman faaliyeti kapsamı içinde veya profesyonelce meslekleştirerek yaptığı, sosyalleştirici, toplumla bütünleştirici, ruh ve fiziği geliştiren rekabetçi, dayanışmacı ve kültürel bir olgudur (Yetim, 2000).

(20)

Spor günümüzde önemli bir endüstri haline gelmiştir. Sportif faaliyetler, ekonomik açıdan, ulusal ekonomiye üretim ve istihdam gibi konularda doğrudan katkıda bulunurken, farklı spor organizasyonları da, fiziksel mekanların yapılması ve mevcut olanların korunmasıyla, mimar, mühendis ve işçi istihdamının yoğun şekilde kullanıldığı inşaat sektörüne de önemli katkılarda bulunmaktadır. Öte yandan, spor, serbest zamanı değerlendirmenin alternatif aktivitelerinden biri olarak, hem iç hem de diş turizme, ekonomik katma değer yaratma süreçlerinde önemli rol oynamaktadır (Sunay, 2010).

Günümüzde hızla gelişen teknoloji, insan gücüne duyulan gereksinmeyi giderek azaltmış ve bunun sonucu olarak insanın doğal yapısına uymayan bir yaşam biçimi ile birlikte iş ve sosyal çevreden gelen baskılar, stresler dolaşım ve solunum sistemi hastalıklarını, özellikle gelişmiş ülkelerde başta gelen ölüm nedenleri arasına faktörlerdir. Spor, çağdaş insanın karşısına dikilen bu tehlikeye karşı dinamik, güncel yaşamın getirdiği streslerden uzak bir ortam yaratarak çözüm getirmekte ve kazandırdığı sağlıklı yaşam biçimiyle de koruyucu tıbba yardımcı olmaktadır. Sporun bu işlevi yanında kişilerin sosyal ve bireysel karakter gelişimi üzerinde de olumlu etkileri açıktır. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde spora büyük önem verilmekte ve erken yaştaki çocuklara spor ve beden eğitimi programları uygulanmaktadır (Öztürk, 1998). Spor, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren önemli bir unsur halini almıştır (Gümüş, 2002).

Beden eğitimi, okullarımızda 20. yüzyıl başlarında bir ders olarak okutulmaya başlamıştır. Ancak yüzyılımızda en hızlı gelişen faaliyet alanlarından biri beden eğitimi ve spordur. Gerek spor çeşitleri olarak gerekse buraya yapılan yatırımlar, insanların günlük hayatlarında ve kitle iletişim organlarında aldığı yer bakımından sürekli gelişmektedir. Bugün, beden eğitimi sadece bir takım insanların beden hareketleri açısından bir ders programı değil, çağdaş insanın çevresinde olup bitenleri anlaması bakımından da önemli bir kültür dersi olmuştur. Beden eğitimi ifade ve beceri derslerindendir. İfade kısmı, her insanın çevresinde olup biten spor olaylarını doğru öğrenip onlara gerek oyuncu gerek seyirci olarak katılması açısındandır. Öte yandan çağdaş dünyadaki birçok teknoloji insanı bedensel faaliyetin dışına itmekte, sağlıklı bir hayat için insanlara daha okul sıralarından itibaren temel beden eğitimi hareketlerinin

(21)

nasıl yapılacağının öğretilmesi ve alıştırılması gerekmektedir. Beden eğitimi, öğrencilerin işbirliği yapmasını ve yardımlaşmalarını gerektirir. Okula başlayan çocukların oyun çağından olmaları sebebiyle öğretim konularının oyun havasından sunulması gereklidir. Beden eğitimi dersinde bütün çocukların aynı becerileri göstermeleri beklenmemelidir. Öğretmen, beden eğitimi dersini işlerken öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları, bedeni ve ruhi gelişmelerini dikkate almalıdır (Erdağ,2004).

Beden eğitimi ve spor dersinin belirlenen hedefe ulaşabilmesi için iyi bir programa, uygun sayıda öğrenciye, beden eğitimi ve spor öğretmenine, yeterli zamana, uygun tesis ve ekipmanlara ihtiyaç vardır. Bunlardan herhangi birinin eksikliği, eğitimde amaçlanan hedefe ulaşmasını engeller (İlseven, 2009).

Beden eğitimi ve spor dersinin çocukları fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yönden eğittiği bilinmektedir. Çocukların ilk temel beden eğitimi ve spor becerilerini öğreneceği yer olan ilkokullarda, bu dersin daha özenle, beden eğitimi ve spor öğretmenleri tarafından öğretilmesi kaçınılmaz bir gereksinimdir. (Baloğlu, Taşdemir, ve Topcan, 2000).

Çağımızın teknik gelişimi, bir yandan yaşamı kolaylaştırırken, bir yandan da yaşamı tehdit eden etmenleri beraberinde getirmektedir. Bu gelişim özelliklerini dikkate almadan yapılan bir eğitim, amaçlarından uzaklaşmış sayılır. Okullarımızdaki beden eğitimi dersinin; yarının dünyasına göre insan yetiştirmek ve ona yaşam gücü vermek gibi iki yönlü bir görevi yüklenmesi gerekir (Özmen, 1999).

Atatürk de “Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yüceltmeyi düşünürken sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak azmiyle spor çizmezler. Esas olan bütün yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır.” diyerek tüm yaş sınıfına spor olgusunu benimsetmek gerektiğini vurgulamıştır. Bu anlamda başta eğitim öğretim veren kurumlar olmak üzere yerel yönetimler de bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir (İnci, 2011).

(22)

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de spor alanındaki bu hızlı gelişmelere ayak uydurulması gerekmektedir. Çağın teknolojik ve modern araçlarından yararlanılmalı, en önemlisi de spora ilişkin bütün hizmetler bilimsel anlayış içinde değerlendirilerek sorunları çözümlenmelidir. Bunun yanında hiçbir alanda önemi asla inkar edilmeyen insan unsuru spor alanında da aynı oranda dikkate alınmalı, bu alandaki eğitim ve öğretim hizmetleri artırılmalıdır (Deniz, 2000).

İnsanın var olmasıyla birlikte, hayatta kalabilmeleri, doğayla mücadele edebilmeleri için ferdi gayretlerinin yanı sıra beraber ortak çabaları ile bunu gerçekleştirmeye çalışmışlardır. İnsanların bir arada yaşayabilmeleri için örgüt oluşturmaları gerekmektedir. Bunu yapacak olan kişi ise yöneticidir. Ortak bir yaşam sürdürülebilmesi için her toplulukta yöneten ve ona bağlı olarak da yönetilenlerin olması şarttır. Yöneten ve yönetilenlerin beraber çalışmaları sonucunda istenilen amaçlar gerçekleştirilebilir. Buradan da anlaşılacağı gibi insanın var olmasıyla birlikte yönetim kavramı da ortaya çıkmıştır (Gökçe, 2005).

“İnsanlar örgütler içindir” algısı hakim olduğunda, insanların yaşam kaliteleri düşürülür, mutluluklarını dinamitlenir, hatta onları örgütler için feda etmek noktasına gelinir. İnsanlar örgütler için değil, örgütler insanlar için vardır, okullar öğrenciler içindir, her şey devlet için değil, vatandaşlar içindir. Bu algılar toplam kaliteyi yükseltecektir. Çünkü herkesin mutlu olduğu okulda daha kaliteli eğitim, herkesin mutlu olduğu bir kulüpte daha çok başarı, herkesin mutlu olduğu bir ülkede daha kaliteli bir devlet sistemi oluşacaktır (Serarslan ve Kepoğlu, 2005).

Yönetimin bilimselleştiği ve yöneticiliğin profesyonelleştiği çağımızda; ticari işletmelerin, sosyal hizmetlerin, vakıf, dernek ve spor kulüplerinin yönetimi oldukça önemli hale gelmiştir. Yönetim, çağımızda evrensel bir süreçtir. Yönetim, tarihin başlangıcından beri var olduğu halde, bilim olarak 19. yüzyılın sonlarında ABD’de doğmuştur ve 20. yüzyıl içerisinde de hızla gelişmiştir. Bu gelişmeler ışığında spor ortam ve etkinlikleri de yönetimin bilimselleşmesinden payını almaya başlamıştır (Sunay, 2009).

(23)

Bir ülkede sporun gelişip yaygınlaşmış olduğunu anlayabilmek için spor ortamının oluşturulmuş olmasına ve sayıca yeterli olup olmadığına bakmak gereklidir. Bilindiği gibi spor ortamı, spor saha ve tesisleri, spor araç ve gereçleri, spor öğreticileri ve yöneticileri ile sportif eğitim ve organizasyonlardan oluşmaktadır. Bu unsurlardan birinin veya birkaçının olmaması halinde o ülkede sporun sağlıklı gelişme göstermesinden bahsetmek mümkün olmamaktadır. (Arıkan, Göktaş, ve Yıldıran, . 2004).

Spor, sosyal bilimciler açısından toplumların gelişmesinde, değişmesinde ve ortak değerler yaratmasında önemli rol oynayan olgulardan birisi olarak kabul edilir. Spor, “barış, kardeşlik, dostluk” olguları ile biçimlendirilirken “kurala dayalı yarışma, mücadele ve kazanma” kavramları ile üst kültürün bir parçası olarak kabul görür (Biçer, 2008).

Sporun gelişmesi ve yaygınlaştırılması için her şeyden önce iyi bir spor yönetimine dolayısıyla sağlıklı ve düzenli işleyen bir teşkilat yapısına ihtiyaç vardır. Spor alanında hizmet veren bütün kamu ve özel spor kuruluşları desteklenirken, spor elemanları daha iyi çalışma ortamına kavuşturulmalı, çeşitli eğitim programları ile gelişmeleri sağlanmalıdır (Deniz, 2000).

Kıbrıs Türk gençliği, hayatının her alanında olduğu gibi spor alanında da izolasyonlarla karşı karşıyadır. Kıbrıs sorununun yıllarca süren çözümsüzlüğü nedeniyle, sporun tüm branşlarında büyük başarıya sahip olan gençlerimizin, izolasyon nedeniyle bu başarılarını evrensel platformlarda, dünyanın diğer gençleri ile paylaşamamaktadır. Sporun motivasyonu, aynı zamanda yarıştır. Böylece farklı dallarda kendi kabiliyetlerini başkaları ile yarıştıranlar hem kendilerine, hem de yarıştıklarına motivasyon sağlamaktadırlar.

Kıbrıs Türk gençleri bu motivasyondan yoksundur. Bunun en utanç verici örneği, bağnazlık ve tutuculuk yüzünden, Atina Olimpiyat Oyunları Meşalesinin Güney Kıbrıs’ın hakimiyetçi idaresi tarafından, siyasi nedenlerle Kuzeye geçmesinin engellenmesi olmuştur (KKTC Gençlik ve Spor Bakanlığı IX. Spor Şurası, 2005).

(24)

Sporun, insanları kaynaştırıcı ve bütünleştirici özelliği bilinmektedir. Bu nedenle spor alanında uygulanan ambargoyu kırma girişimlerinde daha yoğun çaba sarf ederek uluslararası temaslarda bulunulmalıdır. Bu yolla uluslararası dostluğa ve barışa katkıda bulunurken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sporcularına da daha çok imkân sağlayarak onların başarılarının dünyaya duyurulması sağlanmalıdır (KKTC Gençlik ve Spor Bakanlığı IX. Spor Şurası, 2005).

Çağdaş toplumlarda fertlerin refahı bir bakıma beden ve ruh sağlığının tam ve devamlı olmasına bağlıdır. Spor, ferdin tabi çevresini beşeri çevre haline getirirken elde ettiği yetenekleri geliştiren, belli kurallar altında araçlı veya araçsız, ferdi veya toplu olarak boş zaman etkinlikleri kapsamı içerisinde veya tam zamanını alacak şekilde bütünleştirici, beden ve ruh sağlığını geliştiren, rekabetçi, dayanışmacı ve kültürel bir olgudur.

İnsan hayatının vazgeçilmez bir parçası olan spor, insan gelişimine doğrudan etki yapmakla birlikte sevgi, barış, kardeşlik, hoşgörü ve özveri gibi sosyolojik unsurları bünyesinde bulundurarak toplumların uygarlık ve refah seviyelerini de yansıtmaktadır. O kadar ki, ülkelerin gelişmişliklerinde bilim insanlarının sayısı kadar sanatçı ve sporcu sayıları da önemli bir yer tutar. Uluslararası düzeyde temsil imkanı ve ülkelerin potansiyellerinin dünya kamuoyuna ispatı anlamında en renkli ve etkili bir reklam aracı olduğu tüm dünyaca kabul görmektedir. Uluslararası barışa olan katkısı ve özendiriciliği bakımından en çok rağbet edilen propaganda aracı olarak sporun önemi, günden güne artmaktadır (Sunay, 2009). Ancak Kıbrıs Türkü birçok branş anlamında bunlardan yoksundur.

Spor, toplumların göz ardı edemeyeceği, kesintiye uğratamayacağı ve vazgeçemeyeceği evrensel, bütünleştirici bir aktivitedir. Böylelikle dünyada artık uygarlık ölçütü haline gelen spor olgusu, temelde sporun yoğun olarak yaygınlaştırılmasının gerekliliğini de beraberinde ortaya koymaktadır (Sunay, 2003) Sağlıklı ve dinamik toplumların yetiştirilmesini sağlayan spor teşvik edilmeli ve bu faaliyetin içinde yer alanlar çeşitli yollardan desteklenmelidir (Deniz, 2000).

(25)

Kıbrıs Türkünün spor alanında örgütlenmesi, 1969 yılında kurulan Kıbrıs Türk Spor Dairesi Örgütü ile başlamış, bu çatı altında spor hizmet ve faaliyetleri yürütülmeye çalışılmıştır. 1971 yılında Gençlik, Spor ve Kültür Dairesi oluşturulmuş daha sonra 8/78 sayılı yasa ile beden eğitimi ve spor faaliyetleri yasal bir çerçevede şekillenmiştir. Bu yasa; 67/99 sayılı Beden Eğitimi ve Spor Yasası, Meclis’ten geçinceye kadar devam etmiştir. Spor Dairesi 1978 yılında Eğitim Kültür ve Gençlik Bakanlığına; 1984’te Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’na; 1986’da Gençlik Spor ve Çalışma Bakanlığı’na bağlanmış ve 1987 yılında Spor Dairesi yasası kabul edilmiştir. Daha sonra 1990 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na; 1994’te Gençlik Spor ve Çevre Bakanlığı’na; 1996 yılında Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ve daha sonra 1998 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na; 2001 yılında Çalışma Sosyal Güvenlik Gençlik ve Spor Bakanlığı’na; 2004 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na; 2006 yılında ilk kez Başbakanlığa 2009 yılında Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlanmış ve halen bugün bu çatı altında çalışmalarını sürdürmektedir. Bu yapı Şema 1’de görülmektedir.

(26)

Şema 1. Bakanlık Teşkilat Yapısı Kaynak: (www.mebnet.net, 2012)

Spor teşkilatının 1969 yılından günümüze kadar bağlandığı otorite açısından geçirdiği tereddütlü gelişim hemen göze çarpmaktadır. Görüldüğü üzere, her yeni gelen hükümet döneminde spor alanındaki örgütsel yapıdaki değişim, beraberinde bir takım sorunları da getirmektedir. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk sporunun sevk ve idaresinden sorumlu devletin resmi spor örgütünün bağlandığı otoritenin bu kadar fazla değişmesi örgütün gelişimini olumsuz etkilemekle birlikte beraberinde birçok sorunu da getirdiği söylenebilir. Bunun yanı sıra değişmeyen tek şey ilkokul, ortaokul ve liselerde Beden Eğitimi dersleri Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki Talim Terbiye Dairesi Müdürlüğüne bağlı olarak yürütülmesidir.

(27)

Bu noktadan hareketle; KKTC’de beden eğitimi ve sporun yapısal analizi ortaya koymak bu çalışmanın problemini oluşturmaktadır.

Bu probleme bağlı olarak aşağıdaki alt problemler oluşturulmuştur: 1. Spor örgütü nasıl bir yapı içerisinde olmalıdır?

2. Spor hizmetlerinde devletin yeri neresi olmalıdır? 3. Beden eğitimi ve sporu örgün eğitimdeki yeri nedir?

4. Spor teşkilatı tarafından yürütülen eğitim faaliyetleri nelerdir? 5. Spor Tesisleri politikasını yeterlimi?

6. Federasyonlar ve kulüpler açısından beden eğitimi ve spor nasıl değerlendirilir? 7. Spor Federasyonlarının ve spor kulüplerinin yönetim kademelerinin

seçimlerinde siyasetin etkisi nedir?

8. Sporcular açısından beden eğitimi ve sporu nasıl değerlendirilir?

9. Uluslararası faaliyetler açısından beden eğitimi ve sporu nasıl değerlendirilir? 10. Devletin beden eğitimi ve spor faaliyetlerine ayırdığı bütçe yeterli midir? 11. KKTC’nin spor politikası nedir?

12. Yerel yönetimlerin beden eğitimine ve spora katkıları nedir? 13. KKTC’de Turizm ve Spor arasındaki ilişki nasıl olmalıdır?

1.2 Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, KKTC’de Beden Eğitimi ve Spor Sisteminin yapısal analizinin yapılıp, planlı bir yapılanma için çözüm yollarını değerlendirmektir.

KKTC’deki spor yapısının geçirdiği tereddütlü gelişim, beden eğitimi ve spor sisteminin yapısal analizi ile değerlendirilirken bu tereddütlü gelişimin ülkedeki beden eğitimi ve spor faaliyetlerinde bir sorun teşkil ediyor mu? sorusuna cevap aramaktır.

(28)

1.3. Araştırmanın Önemi

Yapılan bu çalışma KKTC’deki Beden Eğitimi ve Spor sisteminin yapısal analizini ortaya koyacak ilk çalışma olacaktır.

Okul sporlarında geçmiş yıllara göre katılımın ve başarı oranının düşmesi; beden eğitimi derslerinin verimliliğinin azalması, spor yönetimindeki istikrarsızlık beden eğitimi ve spor yönetimi sisteminin analiz edilmesinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Bu nedenle yapılacak bu çalışma ileriki yıllarda KKTC’de hem beden eğitimi hem de spor yönetimi açısından tespit edilecek sorunlar ve bu sorunlara getirileceği çözüm ile öneriler bakımından önem teşkil edecektir.

1.4. Varsayımlar

Katılımcıların sorulan açık uçlu sorulara ciddiyetle ve samimiyetle verdikleri cevapları ve değerlendirilmek istenen konuları doğru olarak ortaya koydukları varsayılmıştır.

1.5. Sınırlılıklar

Araştırma beden eğitimi ve spor alanındaki üst düzey yöneticiler, federasyon başkanları, emekli öğretmenler ve halen görev yapan öğretmenlerle sınırlıdır.

Araştırma katılımcıları 13 kişi ile sınırlıdır.

Araştırma, beden eğitimi ve sporun yapısal analizi, sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koymak için uzman görüşleriyle hazırlanan 13 soru ile sınırlıdır.

(29)

1.6. Tanımlar

Eğitim: Sönmez (2005), eğitimi yaşantılar yoluyla kişide istendik davranış değişikliği

oluşturma sureci olarak tanımlamıştır. Çoban’a (2006) göre eğitim, bireylerde yeni davranışlar kazandırmada ya da mevcut davranışları değiştirmede en etkili süreçtir.

Beden Eğitimi: İnsanlığın maddi ve manevi kültürünün bir parçası olarak, tarih süreci

içerisinde insanı çalışma, yerleşme, beslenme, giyim, vücut bakımı ve dinlenme etkinlikleriyle başlayarak insanın özgür iradesiyle gerçekleştirdiği serbest oyun faaliyetleriyle, planlı programlı yaptığı her türlü beden egzersizleri vb aktiviteleri kapsar (Sunay, 2010).

Spor: Bir eğitimci gözüyle kişinin oluşumunu ve karakter özelliklerinin gelişimi

sağlamak amacıyla, önerilen disiplin; yöneticilerin enerjiyi biçimlendirmek için, kullandıkları yöntemdir (Özmen, 1999).

Yönetim: En geniş anlamda, amaçların etkili ve verimli bir biçimde gerçekleştirilmesi

maksadıyla bir insan grubunda iş birliği ve koordinasyon sağlamaya yönelik faaliyetlerin tümünü ifade eder (Yetim ve Şenel, 2001).

Yönetim düşüncesinin temel öğesini ve konusunu oluşturan “yönetim” kavramı, en geniş anlamda; amaçların etkili ve verimli bir biçimde gerçekleştirilmesi maksadıyla bir insan grubunda işbirliği ve koordinasyon sağlamaya yönelik faaliyetlerin tümünü ifade eder (Araç ve Yenel, 2005).

Daha geniş bir anlatımla yönetim; örgüt amaçlarının etkili ve verimli olarak gerçekleştirilmesi için plânlama, örgütlenme, yürütme, koordinasyon ve kontrol fonksiyonlarına ilişkin, kavram, ilke, teori, model ve tekniklerin sistematik ve bilinçli bir biçimde maharetle uygulanması ile ilgili faaliyetlerin tümüdür (Howard, 1976). Yönetim, uygarlık tarihi boyunca örgütlenmiş toplumların ilgi duydukları bir kavram olmuştur. Yönetim günümüzde de önemini koruyan bir kavram olarak değerlendirilmektedir (Akat ve Budak, 1994)

(30)

Spor Yönetimi: Genel yönetimin bir parçası olan spor yönetimini, genel yönetimden

ayırmak mümkün değildir. Bir başka ifade ile, genel yönetimde kullanılan kavram ve yöntemler spor yönetimi içinde aynen geçerlidir. Bu noktadan hareketle spor yönetimi, genel yönetimin ilke, yönetim ve kurallarının spor alanına uygulanması olarak da kabul edilebilir. Temel amacı da, spor faaliyetlerinin akılcı ve bilimsel bir biçimde yürütülmesinin yollarını araştırmak, bulmak ve bunları genel ilkelere dönüştürüp uygulamaktır. Başka bir ifade ile spor yönetimi, spor alanına ilişkin karar ve hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetlerle ilgilenir. Ayrıca, beden eğitimi ve spor programlarının geliştirilmesi, personel sağlanması ve yetiştirilmesi, spor kurum ve tesislerinin sevk ve idare edilmesi, denetlenmesi gibi konuları kapsar (İmamoğlu, 1992).

Sporda yönetimi meydana getiren unsurların kuruluş ve işleyiş biçimini inceleyen ve bu unsurların en iyi şekilde sevk ve idaresi için gereken yönetim tekniğini bulmaya çalışan spor biliminin bir koludur (Demirci, 1986).

Fişek’e (1998) göre ise spor yönetimi, toplum genelinde kurumlaşmış yöneten-yönetilen ayırımını spor özelinde yönetici-sporcu ayrımı olarak sürdürülen hiyerarşik bir otoriter düzenlemeyle spor yaptıran bir makine (kurum, organizasyon vb.) şeklinde tanımlanabilir

Yerel Yönetim: Yerel yönetimler, bölge, belediye veya köy ve mahalle halkının yerel

ortak gereksinmelerini karşılamak üzere kuruluş ilkeleri yasa ile belirtilen ve karar organları seçimle oluşturulan kamu tüzel kişileridir(KKTC Anayasası, madde 119/1).

Spor Turizmi: Sportif aktivitelere katılmak, izlemek veya orada bulunmak amacıyla

uluslararası veya ulusal alanda seyahat etmek olarak tanımlanmaktadır (Kurtzman, 2001).

(31)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölüm, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sporunun daha iyi anlaşılması adına ülkenin tanıtımına ayrılmıştır.

2.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve özgürlükleri için savaş vermiş büyük Türk Ulusunun ayrılmaz bir parçası olan Anavatan’dan koparıldığı 1878 yılından bu yana ulusal varlığına, yaşam hakkına yöneltilen özellikle 1955 yıllarından sonra silahlı tedhiş, saldırı ve sindirme biçiminde yoğunlaştırılan olaylar karşısında, birlik ve bütünlük içinde, yetkin bir toplum olarak direnişini örgütlemiş olan, toplumsal hak ve özgürlüklere sahip olmadan, bireysel hak ve özgürlüklerin söz konusu olmayacağını, Anavatan’ın doğal, tarihsel ve antlaşmalarından doğan yasal garantörlük hakkını kullanması suretiyle kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin sonuçlandırdığı ve Kıbrıs Türklüğüne, huzur, barış, güvenlik ve özgürlük ortamı içerisinde yaşama imkanı sağlayan Barış Harekatının yapıldığı 1974 yılına kadar süren acı deneyimlerle saplanmış bulunan ve tarihten, uluslararası antlaşmalardan insan hakları beyanname ve sözleşmelerinden doğan bütün hakları elinden alınmak ve Kıbrıs’taki varlığı tamamen yok edilmek istenen 21 Aralık 1963 tarihinden sonra bütün organları yasa dışı yollarla Kıbrıs Rumlarının tekeline giren, oluşum biçimlerine, izlediği politikalarla da sadece Kıbrıs Rumlarının devleti haline gelen “Pan–Helenist” yayılmacılığına hizmet eden ırkçı, ayrımcı düşünce ve eylemlerle antlaşmalardan ve Anayasa esaslarından tamamıyla ayrılarak meşruluğunu yitirmiş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında (KKTC Turizm Tanıtıma Dairesi, 1996).kendi kaderini tayin etme, hak ve özgürlüğünü kullanarak Dünya ve tarih önünde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 15 Kasım 1983‘de ilan edilmiştir”. KKTC ilan edildikten sonra resmi dili Türkçe, para birimi Türk Lirası ve Başkenti Lefkoşa olarak belirlenmiştir (KKTC DPÖ, 1996).

(32)

2.2. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Tarihçesi

Kıbrıs adası tarih boyunca birçok ülke egemenliğine girmiştir. Bunlar; Mikenliler, Aka ve Dor Kolonileri, Hititliler, Fenikeliler, Asur Krallığı, Mısırlılar, Pers İmparatorluğu, Makedon Krallığı, Ptomeler, Yunanlılar, Romalılar, Bizans İmparatorluğu, Venedikliler, Lüzinyan egemenliği, Osmanlı Yönetimi, İngiliz Yönetimi, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak bilinmektedir. Daha sonra şimdiki konumu olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti şeklini almıştır (Serter, 1978)

2.2.1. Kıbrıs’ta Osmanlı Yönetimi (1571-1878)

Kıbrıs’ın 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesinin ardından başlayan İslam-Türk Kültürünün etkisi sadece 307 yıl süren Osmanlı döneminde değil, ondan sonraki İngiliz yönetimi süresince de Kıbrıs Kültürü üzerindeki etkisini sürdürerek varlığını korumuştur (http://www.trncinfo.com/tanitmadairesi/2012).

Osmanlı egemenliğine girdiği 1571’den başlayarak İngiltere’ye geçici olarak bırakıldığı 1878 yılına kadar Kıbrıs’ta, halkın adalet ve eşitlikle yönetildiği sağlıklı bir yönetim düzeni kurulmuştu. Fetihten sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun 44. vilayeti olan Kıbrıs, 1571-1670 yılları arasında Beylerbeyi, daha sonraları sırasıyla Müsellim, Muhassıl, Kaymakam ve Mutassarrıf’lar tarafından yönetilmiştir (Fikretoğlu, Serter,1991).

1573’te Venedik-Osmanlı barış antlaşmasının imzalanmasından sonra, adadaki Latin toplumu ve Kilisesinin varlığına yeniden izin verilir. Osmanlıların din politikası, diğer dinlere hoşgörü ile davranmak üzerine kuruludur. Kıbrıs’taki din sorunu, Ortodoks Kilisesinin çalışmasına yeniden izin verilip, eski haklarının tanınmasıyla çözülür. Bazı Yunan tarihçilerine göre Osmanlı Yönetimi, Kıbrıs Rumlarını Latinleşmekten kurtarmıştır. Osmanlı Devleti kurduğu askeri düzeni korumak için düzenli vergi ödeyecek bir tebaya ihtiyaç duymaktadır. Eski hak ve imtiyazlarına kavuşan Kıbrıs Rum Ortodoks kilisesi, Rum tebanın yönetim ve vergilerin düzenli toplanmasında etkin olacaktır. Diğer yandan 1579 yılında yeterli reaya ve göçmenlere

(33)

toprak dağıtılmasından sonra tarımsal üretim artmıştır. II. Selim, ada nüfusunu artırmak üzere Anadolu’dan Kıbrıs’a gönderilecek göçmenlerin teşviki için 9 Nisan 1571’de bir ferman çıkarır. Daha sonra Karaman, İçel, Bozok, Alaiye (Alanya), Teke (Antalya) ve Manavgat bölgelerindeki aileler arasında Kıbrıs’a göçmen gidebilecek olanların tespiti yapılmaya başlanır. Kıbrıs’a yerleşmek üzere seçilenler arasında çiftçi ve zanaatkarların bulunmasına özen gösterilmesi söz konusudur. Bundan böyle Kıbrıs Türkleri ada nüfusunun kalıcı, etnik bir parçası haline gelecektir. 1572’deki korkunç açlık ve çekirge istilaları ardından, 1579 yılında tımar ve zeamet olarak yerli reaya ve göçmenlere toprak dağıtımı yapılır. Yüzyıllarca süren feodal kölelik sistemi kaldırılarak, köylüler özgürleştirilmiş, kendilerine verilen topraklar üzerinde miras hakkı tanınmıştır.

Hükümetin reayadan alınan vergi miktarını artırması, halkı huzursuz eder. Ada halkı kuraklık ve çekirge saldırılarından da olumsuz etkilenir. Zamanla ekonomik durumda gerileme olur ve bu nedenden ötürü dönem dönem görülen büyük açlık, 1641’deki veba salgını birçok insanın ölümüne yol açar. Halkın durumunu dikkate alan Osmanlı Hükümeti vergileri azaltır. Ada dışına göç edenlerin geri dönmesi halinde, ilk yıl vergiden muaf tutulacağına dair bir hüküm çıkarılır. Evliya Çelebi Seyahatnamesine göre 1670-75 yıllarında Kıbrıs’ta 30.000 Müslüman, 150.000 de Hıristiyan nüfusu bulunmaktadır. 1735-1741 ve 1756 yıllarında yer sarsıntıları, 1757 ve 1758’deki kuraklık, çekirge istilası ve açlık ada halkının komşu ülkelere, Suriye ve Anadolu’ya göç etmesine yol açmış; 1760’daki veba salgını da adada Türk ve Rum nüfusunun üçte birinin ölmesine ve köylerin boşalmasına yol açmıştır. Öte yandan 1839’da Abdülmecit tarafından ilan edilen Gülhane Hatt-ı Şerifi’nden sonra, Kıbrıslı Rumlara yerel yönetimde temsil edilme hakkı tanınır (http://www.trncinfo.com/tanitmadairesi/2012).

1858 tarihli bir İngiliz raporunda Kıbrıs’ın nüfusu 180.000 olarak gösterilmekte, bunun 60.000’i Türk, 120.000’i Hristiyan olarak belirtilmektedir. Ayrıca toplam 605 köyden 248’inin Rum, 118’inin Türk, 239’unun da karma olduğu saptanmaktadır.

Zamanla Osmanlı yönetiminin hoşgörüsünü kötüye kullanan kilise adamları, kendi halklarından topladıkları din vergisinin büyük bir kısmını kişisel zenginliklerine katmışlar, bu durumu toplumlarına yanlış aktararak (toplanan din vergisini Osmanlı

(34)

Hükümeti’ne veriyoruz diyerek) Hristiyan halkı sık sık devlete karşı ayaklanmaya kışkırtmışlardır (Fikretoğlu, Serter, 1991).

307 yıl süren ve 129 valinin yönettiği Osmanlı döneminde, Türkler Kıbrıs’ta daha çok dini eserler inşa etmişlerdir. Osmanlı egemenliği döneminde Kıbrıs, yönetim bakımından Sancak-Kaza-Nahiye ve Köylere ayrılmıştır. Sonraları Kıbrıs’ta, Sancakların kaldırılmasıyla en büyük yönetim birimi haline gelen Kaza’ların sayısı 17 idi. (Lefkoşa, Tuzla, Limasol, Piskobu, Gilan, Evdim, Baf, Kukla, Hirsofu, Lefke, Omorfo, Girne, Dağ, Değirmenlik, Mesarya, Magosa, Karpaz. Her Kaza’da bir Kadı, başkent Lefkoşa’da Başkadı bulunurdu. Kadılar bulundukları yönetim bölgesinin din işleri olduğu kadar diğer sivil işleri de yürütmekten sorumlu kişilerdi (Fikretoğlu, Serter, 1991).

2.2.2. Kıbrıs’ta İngiliz Egemenliği (1878-1959)

4 Haziran 1878’de imzalanan Kıbrıs Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu ada üzerindeki egemenlik haklarını Rus yayınmacılığına karşı topraklarını korumak güvencesi ile İngiltere’ye devreder. Kıbrıs imparatorluk toprağı olmaya devam edecek fakat Ada’nın yönetiminden İngiltere sorumlu olacaktı. 12 Temmuz 1878 günü Lefkoşa’da Vali Konağı’ndaki Osmanlı bayrağı yerine İngiliz bayrağı çekilir ve 82 yıl sürecek olan İngiliz yönetimi başlamış olur. İngilizce yanında Türkçe ve Rumca da resmi dil olarak kabul edilir.

14 Eylül 1878’de oluşturulan Kavanin Meclisi’ndeki 6 üyeden üçü İngiliz diğer üçü Kıbrıslı üyelerdir. Zamanla yapılan haksızlıklar karşısında halk İngiltere’ye protesto notları göndermeye başlar. Bunun sonucunda hükümet 1882’de Anayasada bazı değişiklikler yapma kararı alır. Kavanin Meclisi’ndeki üye sayısı 6’dan 18’e yükseltilir. Ada yönetimine yerel halkın ilk defa olarak katılabileceği bu yeni düzenlemede, 9 Hristiyan ve 3 Müslüman temsilci de nüfus oranlarına göre yönetimde yer alacaklardır (http://www.trncinfo.com/tanitmadairesi/2012).

(35)

2.2.3. Kıbrıs’ın Tek Yanlı Olarak İngiltere’ye Bağlanması

Birinci Dünya Savaşı, İngiltere ile Osmanlı İmparatorluğunu savaşan taraflar olarak karşı karşıya getirdi. Osmanlı Devleti bu savaşa “İttifak Devletleri” grubunda, İngiltere ise “İtilaf Devletleri” grubunda katılmıştı. İngiltere, Osmanlı Devleti ile arasındaki bu savaş durumunu bahane ederek 5 Kasım 1914’de Kıbrıs’ı tek yönlü bir kararla kendine bağladı. Böylece, Osmanlı Devleti’nin Ada üzerindeki 36 yıllık hukuksal durumu da tek yönlü bu kararla sona erdirildi (Fikretoğlu ve Serter, 1991).

Bu durum pek bir değişiklik getirmez. 1 Mayıs 1925 tarihinde Kavanin Meclisi’ndeki temsiliyette Türk üye sayısı aynı kalırken Rum üye sayısı 9‘dan 12’ye çıkartılır. Öte yandan İngiliz üye sayısı 9’a çıkarılarak denge korunmaya çalışılır.

Aralık 1925’de sunulan yeni anayasa karşısında Rum üyeler, Enosis veya kendi kendini yönetme uygulamasını talep ederler. Öte yandan Türkler, Ada’nın Yunanistan’a verilmemesi için Londra’ya protesto mektupları gönderirler. 1920’li yıllarda Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk toplumları içinde Yunan ve Türk milliyetçiliği yaygınlık kazanmaya başlar. Milliyetçi Rumların 1931’deki Enosis amaçlı ayaklanmaları ardından Kavanin Meclisi kapatılır. Bunun üzerine Ekim 1933’de bir Meşveret (Danışma) Meclisi oluşturulur ve 4’ü Rum, 1’i Türk olan 5 Kıbrıslı üye ile ada yönetilmeye başlanır.

Öte yandan 1945 İngiliz seçimlerini kazanan İşçi Partisi Kıbrıs’taki sorunların çözümüne olanaklar araştırılacağını açıklar. Buna göre Halk temsilcilerinden oluşan bir Danışma Meclisi oluşturulacak ve Anayasal reform istekleri belirlenecektir. Kıbrıslı Rumlar İngiltere’nin önerilerine karşı çıkarken, Türk azınlığı aktif katılımı sağlayacak yeni bir Anayasayı kabule hazır olduklarını bildirirler. Bu arada Türk azınlık haklarını güvence altına almak için “Türk İşleri Komisyonu” kurulur.

1955 yılında Kıbrıs Rum Kilisesi’nin desteğiyle kurulan EOKA ve Kıbrıslı Türklerin kurduğu TMT kendi aralarında gerginlik ve çatışmaya başlar.

(36)

NATO’nun araya girmesi ve Zürih-Londra antlaşmalarının imzalanması üzerine 16 Ağustos 1960’da Kıbrıslı Rum ve Türklerin %70-30 esasına göre ortaklığa dayanan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak ilanı ile adadaki İngiliz sömürge yönetimi son bulur (http://www.trncinfo.com/tanitmadairesi/2012).

2.2.4. Kıbrıs Cumhuriyetinin Oluşumu

Kıbrıs’la ilgili taraflar arasında yapılan görüşmelerden sonra Kıbrıs’ta iki toplumlu bağımsız bir cumhuriyet kurulması kararı alınır (Kıbrıs Türk Tarihi, 2009).

Yunanistan’ın BM’den tek taraflı “self-determinasyon”, yani ENOSİS lehinde bir karar alamaması, Kıbrıslı Türklerin ENOSİS’e karşı direnişleri ve Türkiye’nin kendilerini desteklemelerindeki kararlılığı, Türkiye ile Yunanistan arasında müzakereler başlatılmasına imkan sağlamıştır. 11 Şubat 1959’da Türkiye ile Yunanistan Zürih’te bir anlaşmaya varmışlar, Londra’da İngiltere’nin ve Kıbrıs’taki iki toplumun liderlerinin onayını almışlardır. Bu şekilde ortaya çıkan Zürih ve Londra Antlaşmaları; bağımsızlık, iki toplumun siyasi ortaklığı, toplumsal alanda otonomi ve çözümün Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından garanti edilmesi ilkelerine dayanmıştır. Bu çerçevede, “Fonksiyonel Ortaklık” (Federasyon denebilir) çerçevesi öngören bir anayasa, bunun temel maddelerinin yarattığı durumu teminat altına alan bir Garanti Antlaşması, İngiltere’ye iki egemen üs bölgesi bırakan bir Kuruluş Antlaşması ve Türkiye ile Yunanistan’ın Kıbrıs’ta askeri birlik bulundurmalarını sağlayan bir İttifak Antlaşması ortaya çıkmıştır. 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti resmen kurulmuştur.

1960 düzenlemeleriyle içeride iki toplum arasında fonksiyonel bir ortaklıkla iç dengenin sağlanmasına çalışılmıştır. Kuruluş Antlaşması ile tesis edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasası da taraflar arasında müzakere edilerek benimsenmiştir. Bu itibarla ana hükümlerinin de değiştirilmemesi kararlaştırılmıştır.

Dış denge ise, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantör olmasıyla temin edilmiştir. Türkiye, böylece İngiliz egemen üsleri (Agratur ve Dikelya) dahil olmak

(37)

üzere, Ada’nın tümünü garanti altına almış, Yunanistan ENOSİS peşinde koşarak bu garantörlüğü menfi yönde kullanmıştır. İngiltere ise, Rum mezalimi karşısında ses çıkarmayarak garantörlüğü vecibe olarak değil, sadece hak olarak görmüştür. Buna karşılık Türk tarafı Ada’da barış ve istikrarı sağlayarak garantörlüğünün gereğini yerine getirmiştir. Dış denge içinde, Türkiye ve Yunanistan’ın birbirine kıyasla Ada’da daha avantajlı hale gelemeyeceği de öngörülmüştür.(Örneğin, Türkiye Avrupa Birliği’ne(AB) üye olmadan Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne katılmayacağı yaklaşımı prensip olarak daha o yıllarda benimsenmiştir). Garanti ve İttifak Antlaşmaları Türkiye için aşikar bir önem taşımakta ve geçerli kalmaya devam etmektedir (http://turkteam.com, 2011).

2.2.5. Bağımsız Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Oluşumu

1960 Cumhuriyeti, Rumların Enosis ülküleri yüzünden fazla yaşayamamıştır. 21 Aralık 1963’te; başta zamanın Cumhurbaşkanı Makarios, İçişleri Bakanı Yorgacis, Meclis Başkanı Klerides, Çalışma Bakanı Papadopulos olmak üzere, Rum-Yunan ikilisi tarafından hazırlanan Akritas Planı çerçevesinde, Türkleri topyekün imha saldırıları başlamıştır. Yunan subayları tarafından gizlice eğitilmiş ve Kıbrıs’ta konuşlandırılmış olan silahlı güçler, Kıbrıslı Türklere her yönden saldırılar başlatmışlardır. On binlerce Kıbrıslı Türk evsiz bırakılarak, göçmen durumuna düşürülmüş ve 11 yıl boyunca saldırılar askeri, sosyal ve ekonomik olarak devam etmiştir. Ancak bu, Kıbrıslı Türkleri, her ne pahasına olursa olsun, egemenlik haklarını korumaktan vazgeçirememiştir. Rumlarca başlatılan silahlı saldırılar, adanın bölünmesine neden olmuş ve 30 Aralık 1963’te İngiliz General tarafından Lefkoşa’yı bölen Yeşil Hat çizilmiştir.

On bir yılda, yüzlerce Kıbrıslı Türk öldürülmüş, yaralanmış; bir o kadarı kaçırılmış ve kaybolmuştur. 103 Türk köyü yakılıp yıkılmış, 117 camisi talan edilmiştir. Sonuç olarak, 25 bin Kıbrıslı Türk, kendi ülkelerinde göçmen olmuş ve adanın %3’lük bölümüne sıkıştırılarak, ablukaya alınmıştır. Böylece Türkler, daha güvenli bölgelere göç ederek, Türk kontrolü altındaki enklavlarda yaşamaya başlamışlardır.

(38)

Rum mezaliminden kaçamayanlar ise, kadın, çocuk, erkek demeden öldürülüp, toplu mezarlara gömülmüşlerdir. Birkaç yıl önce açıklanan bir gizli İngiliz belgesinde ise, Türklere uygulanan soykırım anlatılmaktadır. Belgeye göre, saldırılar başlar başlamaz Lefkoşa Genel Hastanesi’ndeki doktor ve hemşireler, Türk hastaları şırınga ile tüm kanlarını çekmek suretiyle öldürmüşler ve bu yetmezmiş gibi, cesetler bir kamyona yüklenip, Lefkoşa dışına çıkarılarak, hasat biçme makinesinde parçalara ayrılarak toplu mezarlara gömülmüştür.

On bir yıl boyunca Kıbrıs Türkleri direnişe devam etmiş ve haklarıyla egemenliklerini korumuşlardır. Sonuç olarak, Yunanlı subaylar, Enosis’in son adımı olan 15 Temmuz 1974 darbesini başlatınca, Türkiye buna, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile cevap vermiş ve Kıbrıslı Türklerin acılarını dindirmiştir. O zamandan beri, adada barış ve huzur hüküm sürmektedir (http://www.trncinfo.com 11 Ocak 2012).

Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde, yönetimde Rum ve Türk Toplumlarının ağırlığı %70-30 olup savunma alanında bu oran %60-40 şeklindeydi. Buna rağmen her iki toplumda bir süre sonra yeraltı güçleri oluşmaya başlar. Öte yandan Kıbrıslı Türkler büyük şehirlerde Anayasaya uygun olarak ayrı belediyeler kurmuş, Rum toplumu içinde de Yunanistan’a bağlanma söylemi gittikçe artmaya başlamıştır. Kıbrıs Anayasası’nda bazı değişiklikler yapmak amacıyla Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük’e bazı öneriler gider. Fakat bu öneriler dizisi görüşülmeden Aralık 1963’te toplumlar arası çatışmalar başlar.

1964-1968 yılları arasında Türklere yapılan baskılar giderek artmakta, Ada’daki dolaşım özgürlükleri dahi sınırlanmaktadır. Bu durum Türkler’in ekonomik ve sivil hayata entegre olmalarını engelleyen koşullara neden olur. 1968 yılında başlatılan toplumlararası barış görüşmeleri, 1974 baharına kadar önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, bir sonuca bağlanamaz. Rum toplumu içinde yaşanan gerginlikler, Temmuz 1974’te Makarios’a karşı bir darbe ile doruk noktasına ulaşır. Bunu garantör devletlerden olan Türkiye’nin Adaya askeri müdahalesi izleyecektir. Böylece olası bir toplumsal kıyım önlenmiş ve adadaki Türk toplumunun güvenliği sağlanmış olur. Ada bundan böyle kuzey ve güneye bölünmüş bir tarih öznesi olmak

(39)

durumundadır. Yaklaşık olarak 40.000 Türk güneyden kuzeye ve 150.000 Rum da kuzeyden güneye göç ederler.

13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilir. Bu arada toplumlararası görüşmeler yeniden başlanmış, Kıbrıs sorununa çözümler aranmaya çalışılmaktadır (http://www.trncinfo.com/tanitmadairesi/2012).

Meclisimiz, 15 Kasım 1983’te yaptığı olağanüstü toplantıda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve Bağımsızlık Bildirisi’ni, oybirliği ile onaylamıştır. Böylece 20 yıldır büyük özveriler ve güçlükler içinde kutsal kavgasını sürdüren Kıbrıs Türkü, Bağımsız Devletini ilan etmekle bunu noktalamış oluyordu. 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilmiş bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, Anavatanımız Türkiye, aynı gün resmen tanımıştır (Fehmi, 1995).

Kıbrıs Türkleri, 1571’de binlerce şehit pahasına Ada’yı alan soylu ve cengaver cedlerin torunları olduklarının bilinci içindedirler. Bu nedenle Kıbrıs Türk toplumu için Türkiye öz yurt, Anavatan’dır. Türkiye’de yaygın olarak kullanılan Yavruvatan deyimi, aynı bilincin Türk ulusunca da paylaşılacağını gösterir.

Bu temel nedenden dolayıdır ki, bir yandan 1955’ten sonra Kıbrıs’ta toplumumuzun tehdit altına giren yaşantısı 7’den 70’e Türk ulusunun bir öz sorunu olarak kabul edilirken, diğer yandan da Kıbrıs Türkleri, karşılaştıkları her ciddi ve hayati sorun önünde başvurulacak ve sığınılacak merci olarak Anavatan Türkiye’yi görmüşlerdir.

Siyasi bakımdan Türkiye’den koptukları uzun yıllar boyunca Kıbrıs Türkleri, din, dil, kültür ve geleneklerinden hiçbir ödün vermeden ulusal karakterlerini titizlikle korurken, Anavatan Türkiye de, ordusu, gençliği ve hükümetleriyle, güney sahillerinden 40 mil ötede kalpleri Türklük için çarpan, Türklük değerleri uğruna savaş veren Kıbrıslı soydaşlarının varlığından ve sorunlarından her zaman haberdar olmuş, yaşantıları ve sıkıntılarıyla gittikçe artan bir ölçüde ilgilenmiştir.

(40)

1920’lerin zorlayıcı koşulları altında “Milli Misak” sınırları dışında kalan Kıbrıs Türkleri, 1974 Barış Harekatı ile sağlanan yeni ortamda, Anavatanları Türkiye’ye “Manevi Bir Milli Misakla” bağlanmış olmanın mutluluğunu yaşamakta, Türk ulusunun kaderde, kıvançta ve tasada ortak bir öğesi olarak yarınına bakabilmektedir (Fikretoğlu ve Serter, 1991).

2.3. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Devlet Yapısı

KKTC’de resmi dil Türkçe’dir. İngilizce de yaygın olarak kullanılmaktadır. KKTC bayrağı 150 x 100 cm ebatında olup zemini beyaz, ortasında kırmızı ay yıldız ve üst ve alt kısmında 2 kırmızı çizgi vardır. Başkenti Lefkoşa’dır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yarı başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı, başbakan ise hükümetin başkanıdır. Ülkede çok partili demokratik bir rejim vardır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı ve hükümet tarafından kullanılmaktadır. Yasama yetkisi ise KKTC Cumhuriyet Meclisi'ne aittir (A'dan Z'ye KKTC. Rehberi, 2004).

KKTC Cumhurbaşkanı halk tarafından, 5 yıllık süre için seçilir. Bu görevi 23 Nisan 2010'dan beri Derviş Eroğlu yürütmektedir. 50 kişiden oluşan Cumhuriyet Meclisi halkın oylarıyla seçilmektedir (Star Kıbrıs. 20 Nisan 2009). Erişim tarihi: 20 Nisan 2009.Nisan 2009'da yapılan seçim ile başa gelen Derviş Eroğlu önderliğindeki Ulusal Birlik Partisi, Eroğlu'nun cumhurbaşkanı olmasıyla İrsen Küçük'ü parti başkanlığına ve başbakanlığa getirmiştir. Tek parti hükümeti bulunan ülkede şu anda 23. hükümet görevdedir (http://www.kktcsecim2009.com).

ABD merkezli Freedom House kuruluşu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni "özgür" olarak nitelemektedir (Northern Cyprus - Freedom in the World 2011).

(41)

2.3.1 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Demografisi

4 Aralık 2011’de gerçekleştirilen nüfus sayımına göre, KKTC'nin de-facto nüfusu, bir önceki nüfus sayımının yapıldığı 30 Nisan 2006'dan bu yana yüzde 11.2 oranında artarak 294 bin 906'ya ulaşmıştır.(KKTC Tanıtma Dairesi 2012) KKTC’de yerli Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'den gelen göçmenler olmak üzere iki esas zümreden oluşur (http://www.ydicagri.com, 2009). Bu zümreler dışında Türkiye'den ve kısmen diğer ülkelerden işçi statüsünde çalışmak üzere gelenler yaşamaktadır. Az sayıda Rum ve Maruni (Kıbrıs ağzında Maronit) doğuda Dipkarpaz köyünde, kuzeyde Koruçam (Kormacit) ve Karpaşa köylerinde yaşamaktadır.(KKTC Tanıtma Dairesi 2012)

Kıbrıs Türkleri'nin bir kısmı 1955 yılından itibaren siyasi ve ekonomik sebeplerle ülke dışına göç etmişlerdir. Özellikle Birleşik Krallık, Avusturalya ve Türkiye Kuzey Kıbrıs'tan büyük oranda göç almıştır. (Eskioğlu, F. 2009) Ülkeye uygulanan ekonomik ambargolar nedeniyle üçüncü ülkelere yapılan ticarette büyük zorluklar çekilmesi ülke dışına yapılan göçlerin zaman içerisinde devamlılık kazanmasına yol açmıştır. Yaz döneminde Türkiye ve diğer ülkelerden gelen turistler günlük nüfusun artmasına yol açmaktadır. (KKTC Turizm ve Planlama Dairesi, 2009)

2.3.3 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için İletişim ve Ulaşım

Uluslararası telefon kodu olan +90392 dir. İnternet alan adı .nc.tr'dir. Dünya Posta Birliği KKTC'yi müstakil bir devlet olarak tanımadığından postalarda "Mersin 10

Turkey" posta kodu ile gönderilir

(http://www.trncinfo.com/tanıtmadairesi/2002/telekomunikasyon.)

KKTC'ye Türkiye hariç direkt uçak seferi düzenlenmemekte, Ercan Uluslararası Havalimanı ve Geçitkale Havaalanı sadece Türkiye ve Azerbaycan tarafından yasal havaalanı olarak tanınmaktadır (http://www.cografya.gen.tr 14 ağustos 2012)

Şekil

Tablo 15 ’e bakıldığında, katılımcıların ülkenin spor politikası konusunda farklı  görüşleri olduğu görülmektedir

Referanslar

Benzer Belgeler

2020-1-TR01-KA103-081914 No'lu Erasmus+ Programı Projesine İlişkin Öğrenci Öğrenim ve Staj Hareketliliği Başvuru ve

%80’ini açıklamaktadır (Hampton ve Christensen, 2007, 998). Turizm sektörünün ada ekonomileri içinde bu kadar önemli bir paya sahip olması turizm talebini

Kıbrıslı Türklerin ve Rumların ayrı ayrı kendi kaderini tayin etme haklarını kullanarak yeniden bir devlet oluşturmaları, hem Kıbrıslı Türklerin kendi kaderini

Yönetici ve öğretmenlerin örgütsel etkililik düzeylerinin meslekteki çalışma sürelerine göre anova testi yapılan son boyut olan okul boyutunda (F=2.422,

Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri Programı, yüksek okulumuzun bünyesinde 1994 yılında kurulmuştur. Programımız, bilgisayar teknolojisi ve bilişim sistemleri

Yukarıda anlatılanların cisim bulmuş hâlini oluşturan bu örnekte; yanında çalıştırdıkları işçilere verdikleri ücret üzerinden vergi borcunu hesaplayıp söz

Konuyla ilgili bakış açısının bu azınlık grubuna ait bireyleri yabancı gibi kabul etme yönünde olduğunu gösteren bir de Yüksek Mahkeme kararı bulunmaktadır: KKTC

KKTC’nin sahip olduğu su potansiyelini tam olarak ana ve kıyı akiferler olmak üzere toplam 11 akifer, 46 tane gölet ve baraj (17’si sulama, 29’u yeraltı su beslenmesi