• Sonuç bulunamadı

Şam Cihadının Gölgesinde Kehf Suresi Tefsiri 3. Bölüm Şeyh Abdullah Muhaysini

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Şam Cihadının Gölgesinde Kehf Suresi Tefsiri 3. Bölüm Şeyh Abdullah Muhaysini"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şam Cihadının Gölgesinde Kehf Suresi Tefsiri – 3. Bölüm Şeyh Abdullah Muhaysini

*Besmele ve Hamdele*

Bugün Allah’ın şu ayetini ele alacağız;

“(o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak” [Kehf Suresi, 14]

Bu gençler, döneminin hükümranı olan zalim liderin karşısına dikildiler. Karşısında durdular.

Hakkı haykırdılar.

“Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilah demeyiz.

Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.

Şu bizim kavmimiz Allah'tan başka ilahlar edindiler.

Bari bu ilahlar konusunda açık bir delil getirseler?

Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı?”

[Kehf Suresi, 14-15]

Bu gençler kalkıp hakkı haykırdıklarında hükümdar bunu duydu.

Onların putlara tapmadığını duyunca öfkelendi ve onları çırılçıplak hale getirtti.

Onları takibe alarak kovdu. Onları cezalandırmak istedi.

Onlar ise Allah yolundaki davalarının dikenine tahammül ettiler.

Gerçekten kardeşler bu gençlerin kıssasında oldukça büyük ibretler var.

Bu kıssadan alacağımız ilk ibret;

Dinin, vatandan önce geldiğidir.

Dinin, vatandan önce geldiğidir!

Hatta kişi, vatanında Allah'a ibadetlerini yapmakta zorlanıyor ve aciz kalıyorsa oradan hicret etmelidir.

Bu kıssadan alacağımız bir diğer ibret

Bu gençler; ''Akidesiz vatan veya vatansız akide'' tercihleri arasında kalmıştı.

(2)

Onlar ise akideyi, vatana tercih ettiler.

Dinde sebat etmeyi seçtiler.

Bu kıssa da hicret etmiş tüm muhacirlere bir öğüt, bir teselli, bir tespit bulunmaktadır.

Örneğin insanlar bugün Sam'dan, esed bölgelerinden göçmekteler.

İnsanlar bugün Sisi'nin bölgelerinden hicret etmekte. Bugün dünyanın farklı yerlerinde hicretler yaşanmakta.

İnsanlar, tağutlardan hicret etmekteler. Davetçiler hapsedilmekte. Sadıklara işkence edilmekte.

Birçok insan bugün dinlerinden ötürü vatanlarından uzaktalar.

İşte bu ayet onları teselli etmektedir.

Eğer ki dinin uğruna göç edip dünyayı feda ettiysen, Allah, tüm evreni senin emrine verir!

Tıpkı dinleri uğruna göç etmek zorunda kalan Ashab-i Kehf'e verdiği gibi..

Bu kıssa, bize fitneden korunmanın en büyük yolunun ondan kaçmak olduğunu öğretiyor.

Sebat edemediysen ve başında fitneler çoğaldıysa içinde bulunduğun mekandan kaç.

Yaptığın işlerden kaç. İçinde olduğun okuldan kaç. İçinde olduğun sohbet ortamından kaç.

İçinde bulunduğun halden kaç, Allah bunu hayra çevirecektir.

''Bu hayr nasıl gelecek?'' deme.

Allah gerekirse senin için tüm evreni değiştirir de o hayrı sana ulaştırır.

Bu kıssa da oldukça büyük bir ibret vardır kardeşler.

Allah dinine yardım eden kimse için gerekirse evreni değiştirir de yine de ona yardım eder.

Hatta hayat yolu bile değişkenlik gösterir.

Güneş, ay, yeryüzü.. Hepsi Allah’ın dinine yardım etmekte sadık kalan kimse için gerekirse değişkenlik gösterir.

Bu kıssadan alınacak son ibret ise; hikmetin daima sessiz kalmakta olmadığıdır, ''Aman bir şey olmasın'' demekte değildir.

(3)

Bazı insanlar; “Fitneye sebebiyet verme, sorun çıkarma, hakkı söyleme seni hapsederler, hakkı dile getirme seni gözaltına alırlar, Allah yolunda Cihad etme, aileni cezalandırırlar.'' derler.

Ashab-ı Kehf, kralın karşısına dikilerek şöyle demişti:

“Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilah demeyiz.”

[Kehf Suresi, 14]

Hakkı haykırdılar Allah'ta onları destekledi.

Onlar için bir nesli değiştirdi, gelecek ayetlerde nelerin olduğunu göreceğiz.

Kıssaya dönelim. Bu kıssadaki kişilerle, kral savaşmak istediğinde her şeylerini bırakıp kaçmak zorunda kaldılar.

Mağaraya gittiler.

Allah’ın kendilerini yalnız bırakmayacağını umdular, Allah da onları yalnız bırakmadı.

Mağarada oturdular.

300 yıl boyunca!

Allah onlar için evrenin gidişatını değiştirdi.

“Günesin, doğduğu zaman mağaralarının sağına vurduğunu; batarken de onlara dokunmadan sol taraftan geçip gittiğini görürsün. Onlar ise mağaranın ortasındalar.

İşte bu, Allah’ın ayetlerindendir.”

[Kehf Suresi, 17]

Bunlar(Siyah Bold-Kalın harfle yazılanlar) Allah’ın ayetleriydi.

Bunun ardından Allah onları başka bir şey ile görevlendirdi.

Onları uykuya daldırmıştı ama gözleri açıktı.

Bunu ise gözleri yummaktan ötürü birbirine yapışıp kör olmasınlar diye yapmıştı.

Aynı şekilde Allah onlar uykudayken bedenlerini sağa, sola çevirmekteydi.

Bu da yeryüzünün onların bedenini yutmaması içindi.

Köpekleri ise ön ayakları üzerine uzanmıştı. Allah, o köpeği mağaralarına bir koruyucu ve korkutucu kılmıştı.

Böylelikle hiç kimse o mağaraya ve onlara yaklaşamadı.

(4)

309 yıl bu şekilde geçti.

Akabinde Allah onları uykusundan uyandırdı.

“İşte böyle uyuttuğumuz gibi onları uyandırdık da birbirlerine sormaya başladılar.”

[Kehf Suresi, 19]

309 yıl sonra uykudan uyandılar. Hiçbir şey olmamıştı onlara, dirilerdi.

Ancak bilinçleri yerinde değildi. Yüzleri değişmişti. Bedenleri eskisi gibi değildi.

Gündüz uyudular ve gün çökünce uyandılar, sandılar ki sadece bir gün uyumuşlar.

“içlerinden biri, "Ne kadar kaldınız?" dedi. (Diğerleri) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık."

[Kehf Suresi, 19]

Şaşırmışlardı.

“ve eklediler, "Kaldığınız müddeti rabbiniz daha iyi bilir.” [Kehf Suresi, 19]

Oldukça acıkmışlardı.

”Şimdi siz içinizden birini su gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangisinin yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin.”

[Kehf Suresi, 19]

Şimdilik su yemek işini halledin sonrasında bize ne olduğuna bakarız.

''En temiz ve helal olanı al.'' diyorlar.

Aşırı açlıklarına rağmen temiz ve helal yemek arıyorlar.

“Size bir rızık getirsin. Ayrıca, nazik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.” [Kehf Suresi, 19]

Hakkı haykırmalarına rağmen, hak ehli olmalarına rağmen.

Allah’ın kendilerini sevdiğini söylememize rağmen hikmetin daima sessiz kalmakta

olmadığı gibi aynı şekilde insanın daima sert, kaba ve davetinde şedid olmasında da değildir.

İnsan, dengeli davranır.

(5)

İlk olarak hakkı haykırdılar çünkü bu tevhid davetiydi ve hakkın ulaştırılması lazımdı.

İnsanlara tevhid ve şirki bildirmeleri lazımdı.

Ancak bir sonraki merhale de davet; gizlenmeleri gereken bir hale geçti.

Önlem almaları elzem oldu.

Dolayısıyla Allah şöyle buyurdu:

“çok dikkatli ve temkinli hareket etsin ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.”

[Kehf Suresi, 19]

Tek bir adamdan fazlasını göndermediler.

“ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.” [Kehf Suresi, 19]

Allah’ın keramet verdiği kimselerin tamamına baktığında önlemlerini aldıklarını göreceksin.

Zira Allah, zaferini önlemlerini alanlara indirir, dünyevi ve Allah'a ibadet ile ser'i önlemleri alanlara..

“Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler.”

[Kehf Suresi, 20]

Ayet aralarında olup biteni söylüyor; Yani “O adamlar sizi yakalarsa

bulunduğunuz yeri görürlerse sizi ya kayalarla taşlarlar ya da sizi kendi dinlerine döndürürler.”

Hala daha küfrü nasıl değerlendirdiklerine bakın: ''Sizi şirke döndürürler.”

İşte bu insanın tadacağı en leziz iman tatlarındandır.

İnsan, günahı kerih görmedikçe ve küfrü kalbinde kerih görmedikçe imanın lezzetini alamaz.

İşte onlar, şirke yeniden dönmeyi kerih görmüşlerdi. Taşlarla öldürülmeyi daha uygun bulmuşlardı.

Akabinde ayet;

“bu durumda asla başarıya ulaşamazsınız.'' diyor.

[Kehf Suresi, 20]

(6)

Yani Allah'a isyan etmeniz durumunda.

Akabinde aralarından birini çarşıya gönderiyorlar, çarşıda olan oluyor.

İnsanlar, onların garipliklerini anlıyorlar - Buna bir sonraki bölümde değineceğiz.

Allah'tan bizlerden ve sizlerden kabul buyurmasını diliyorum.

Selat ve Selam, Muhammed’e, aline ve ashabına olsun.

Dualarımızın sonu Alemlerin Rabbine hamd iledir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Allah, ''Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür.'' [Kehf Suresi,

Musa aleyhisselam, tam olarak kibirlenmemiş olmasına rağmen Allah onu ilim öğrenmesi için Hızır'a yönlendiriyor.. İlme, utanan bir de

O yüzden Allah(cc) bunu inananlar için yaşayan bir deneyim haline getirdi, Kur’an’da sadece sizin deneyimleyeceğiniz, size kimsenin açıklayamayacağı hidayet

اَذَخَّتا َو ا هَليِبَس يِف اِرْحَبْلا hatırlıyorum da denize baya garip bir şekilde geldiğinden bahsediyor ben hikayenin arka planına çok da ikna olmadım ama yine

“Resullerin ve ona tabi olanların görevi, insanlara cenneti müjdeleyip cehennemden sakındırmaktır.” [Kehf Suresi, 56].. Bugün muhafazakar, Arap ve İslamcı olduğunu iddia

“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.” [Kehf Suresi, 107].. Bu Kur'anda defalarca tekrar

“ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma.” [Kehf Suresi, 22]. Yani Yahudilere Ashab-i

Ancak Allah; ''Kuluna Kur'anı indirene hamd olsun.'' [Kehf Suresi, 1] demeyi tercih etti.. Çünkü ayetin akışında Nebi ﷺ'yi