I d j t i h a d
*1
i ç i n d e k i l e r
Herriot nun C R E ER yaratmalıl adlı kitabı hakkında
Tevfik Fikretin ruhunu tetkik.
Apres une demission (poeme) Carmen Sylva dan felsefe sanihaları
Bir ahlâkın icmali Öksüz ( Si ir )
Minelmevt ( Si’ir )
Bulunmayan nabz ( Ktı’a )
« ideâl » e ( K tı’a)
Dr. AB. Cevdet Dr. izzettin Ebubekir Hazım Dr. Nuri Fehmi
J . M. Guyau
Tokadi zade Şekipj Ahmet Kudsî
Ab. Dj.
A- c-
X X 17T U rT -f-U -L T -fa1
İAI Sayı
VS
ON B E Ş GÜNLÜK FİKİR ve
^ ======»
î I
Kuı uş 2 85
1 -- :- :
SAN AT MECMUASI
f i
. 10
İstanbul 15 Teşrinisani 1 9 2 9
“İŞ„ Matbaası
Emrazı dahiliye
Beyoğlu VenedikSokağı No 5
Cum'a ve Cum’a İrtesinden başkaHergün 1± dan 7 ye kadar.
Çarşamba gühîeri parasızdır.
Telefon
:p.
47'01.
Şâiri Âzami Tebcil
Güzide şair Florinah Nazım Beyin Abdulhak Hamid Beyi ateşli bir ihlas ile tebcil eben yeni eseridir.
Mutala’asım tavsiye ederiz bir Çok resimleri muhtevidir.
Adabı Muaşeret Rehberi
[SAVOİR VİVRE]
Dr. Abdullah Cevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor. 500 küsur sahifalı ve resimlidir.
Cildlisi 175, ciltsizi 150 kuruş posta pa
rası yüzde 20 nisbetinde zam edilir.
Abonelerimize:
Abonelerimizin bir senelik aboneman- ları 24, nüsha tezammün eder, “içtihadım 6 aylık abonemanı 12 nüsha tezammum eder. Abonemanları hitam bulan ve tec
dit etmeyenlere irsalâtı kesmek usuli it
tihaz olunmuştur.
Tek şutunun her 3 centimètre irtifai yani 3 X 8 centimètre murabbai yer ve herdefa’i derç için ücret 1 iiradır.
İlanların ücretleri dere edildikten so
nra muntazam makbüzla tahsil olunur.
İ’llanı muhtevi “İctihad,, nushalari, İ’lanı verenlere meccanen gönderilir.
Her derç için İlân asgari 1 liradır.
Tarif de publicité dans T «kljtihad»
Ltq 1 pour chaque 3 centimètres de haut
eur dans les colonnes de P“Idjtihad„. soit 3 X 8 cent, carrés, par insertion.
Le prix des avis et annonces est en
caissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.
Les numéros de l’“Idjtihad„ dans les guels les avis et annonces ont paru sont enuoyés aux intéressés, â titre gratuit.
Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq. au minimum, par insertinon.
Dr. Abdullah Cevdet
Cuma ve Pazardan başka her gün
Göz hastalarım
kabul eder. Cığal oğluİctihad Evi,
daire No. 6. 'telefon : İs. 865AKÜ
Yazan: Meşhur Rahib J. MeslierTercüme eden : Dr. ABDULLAH CEVDET Basan : Dr. ABDİL HÜSNÜ
527 Sahifelik bu kitap son zamanda arab hafleriyle basilan kitapların en canlısıdır. Müte- reciminin hakikat aşkç tercümelerinde de görünüyor. “Bu tercümenin mevzuû bir ubudiyet ve ibadetdir» diyor.
“VOLTAlRE„ Hiç bir şey “Meslier» nin kitabının yaptığı tesirden fazla tesir yapmaz»
diyor. D’ALEMBERT “voltaire,, e yazdığı mektupdâ “bu kadar az kuvveti zahire ile bu de
rece büyük tesirat husule getiren yalnız top barutunu biliyorum,, diyor. “ Akli Selim,, i oku
yun, hür olmak, “energie,, kaynağını yüreğinizden başka bir yerde bulmamak isterseniz bu kitabı okuyun. Hakikatten korkmayın, o güzeldir, eyidir, kerimdir, sizi karanliktan ışığa geti
rir. “Meslier» yi okuyun. 527 Sahifelik ve güzel mücelled kitabın bahası yalnız 150 kuruştur.
ADRES : Istanbulda Içtihad evinde Dr. ABDIL HÜSNÜ
ABONEMENT Pour un an D . 2 Edition spécialeSOOPtrs.
A DRESSE
“îdjtihad„Constantinople Téléph. St. 865 X X V ème ANNEE 15 Novembre 1929
• • ______ •
içtihat
Türkçe ve Fransızca
İLMÎ, EDEBÎ, İKTİSADÎ
No: 285
ABONEMAN:
Seneliği [24N üsha]T ürki - ye için 21/2, hariç için 2 D. Âlâ kâğıdlısı 5Liradır
id a r e h a n e s i Cığaloğlunda İçtihat Evi
Tarihi T e ’sisi:
1904 — Genève Yirmi beşidci sene 1 Teşrinisani 1929
YARATM ALI
Gençlere ve genç ruhlara mütaleası- nı ne kadar tavsiye etsem az olan bir kitap v a r ! Bu kitap Fransa devletinin sabık başvekili M. (Ed. Herriot) nun “ya
ratmalı - Creer „ unvanlı kitabıdır . Bunu okumak ve iyi mülâhaza etmek cümlemiz için vatanî ve millî bir işdir:
( Herriot) kitabına “ Jeunes hommes de France! ey Fransa gen çleri! „ hitabile başlamıştır. İçtimaî taazzi itibarile biz herhalde en ziyade Fransızlara benzer bir milletiz. Münevverlerimizin ruhunda, Fra- nsanın lisanile, edebiyatile, ve bunlarla geçen umumî harsile, Fransız şimesi ha
yli kök salmıştır.
( Fransa ) nın hasta heyeti içtima- iyesine verilen devanın bizim için de çok iyi geleceği şüphesizdir. Bununla bera
ber bazı cihetlerde biz, ( Fransa ) ya ka
rşı faikiyeti haiziz. Çünkü bizde yapmak işi ( Fransa) da olduğundan kolaydır:
Herriot diyor: “ Yeni memleketlerde nis- beten Fransada yapmayı müşkül kılan cihet şudur, ki yeni memleketlere ya
pılacak şey yalnız inşa etmekten ibaret olduğu halde bizde hedm etmek ve te
krar İnşa etmek lâzımdır; biz muzaaf bir cehd sarfına mecburuz. „
( Fransa) da takarrür ve teessüs et
miş bir şiar ve riefiar vardır, ki bilhassa harbi umumiden sonra, artık fransayı ya
şatmayı, ma’mur ve müreffeh kılmayı vad ve taahhüt edemez. (H erriot):
“ Muharebeden fışkıracak muhteşem
ve zikudret cihana, yalnız kaviler hâkim ve mutasarrıf olacaktır „ dedikten sonra ( bir yeni İktisadî ilmi h a l) isimli mü
fit bir kitabın müellifi olan - Henri Hau- ser - in “askerlik sahasının haricinde de bir vatanperverlik vardır: İktisadî vata
nperverlik. Bu vatanperverlik ise yalnız pazar günlerine mahsus bir fazilet de
ğil, her güne mahsus bir fazilet olma
lıdır „ ikazını hatırlatıyor.
Bu görüş ve gösteriş ( yaratmalı) hakkında bir lernai tasviri hamildir sa
nıyorum. Herriot niçin kitabına (y a ra t
malı ) adim vermiştir, bu pek bellidir:
Çünkü mevcud teşkilât ile yaşamaya de
vam etmek imkânını görmiyor ve gör
memiştir. O bazı Fransız erkânı idâri-t yesi gibi, zaferden mağrur değildir ve
horos döğüşünde, kaçıran horosun ba- zan kaçan horosdan evvel öldüğü on
un için de pek malûmdur. ( H erriot)
“ Lord Burckmaster „ in şu sözünü tit- riyerek zikr ediyor ve ben de okurk
en, tazammum ettiği acı hakikatin önü
nde medhuş kaldım: Muharebe esnası
nda söylenmiş olan söz işte şudur:
“ Hakiki galip, bu harbin hitamın
dan ancak on yahut yirmi sene sonra belli olacaktır. Hakikî galip o millet ola
caktır, ki ademi hoşnudiyi teskin, kaht- dan ve Avrupayı tehdit eden umumî if- lâsdan tahaffuz etmeyi en iyi bilecektir.,, ( H erriot) harpten evvelki şeraiti ik
tisadiye ile badema Fransanın şerefli bir hayat yaşayamayacağı noktası üze-
rinde ısrar ediyor. „ Bu dar limanları
mızla cihan münasebatı iktısadiyesini ida
me edemeyiz. Amerikada her biri 50,000 ilâ 60,000 tonluk sefaini ticcariye ya
pılıyor. Bunları bizim limanlarımız alamaz, alsa bile rıhtıma yanaşamaz, uzakta ka
lmaya mecbur olur... „ diyor.
( H erriot) Fransa limanları buralara girebilen vapurların hamulelerini suhulet -ve sür’atle çıkarmaya mustait teşkilâttan ve tahliye edilen eşya ve emtiayı da
hile nakle muktezi kâfi yoldan mahrum bulunduğundan tazallüm ediyor. Bizlere pek tali görünen böyle şeyler onu cid
den meşgul ediyor .ye bunda isabetini isbat ediyor. Bu hususta: bilhassa şi
mali ve hatta cenubi Amerikanın tefe- ftıkunu mahçup ve münkesir, ortaya sü
rüyor. “ Harbin tam ortasında bir dev
let adamı, bir inşa nezareti ihdas et
meyi teklif etti. Fakat bu teklifin vu- kubulduğu yer İngiltere idi. Diğer bir devlet recili “ Reconstructor decay „ yani ( inşa etmek yahut helâk olmak ) programını verdi. Bu programın teklif olunduğu yer ( Avusturalya ) idi. ( Fra
n s a ), bir imar nezareti ihdasını ancak mütarekeden sonra derpiş edebildi.,, diyor.
(Herriot) nun kitabîm okuyunca, bu devlet recüliinün telâş ve helecanını gö
rünce bizim ne halde bulunmamız lâ- zımgeleceğini, faaliyet, çalışma humması ateşinde ne kadar şiddetle yanmamız icab edaceğini düşünüyorum.
(H errio t) mütarekeyi müteakip ma
ğlûp Almanyamn elinde kalan 1,800,000 [ bir milyon sekiz yüz bin ] tonluk se
faini ticcariyesini itilâf devletlerine ter
ke mecbur olduğunu söyliyor. Fakat bu mağlûp Almanyamn sulh zamanında ve sulh sahasında inkişaf eden muazzam intikam faaliyetini ancak mustarip bir nazarla görüyor ve büyük dicret içinde bunu Fransa gençlerine arzediyor.
“ Evet kahramanlık daimî olamaz.
Diha bile kâfi değildir. Bütün fi’l ve icra sahasında zekâların hüzme halini alması, menabi ve vesaitin, usulî bir surette istifade mevkiine konulması, ce- htlerin içtimaileşdirilmesi lâzımdır. „
Fakat biz dahi bunu aşağı yukarı aynı kelimelerle ne kadar çok tek
rar hem de ( Herriot) nun kitabının in
tişarından çok seneler evvel tekrar et- memişmi idik ? Gustave Le Bon “ tabii hal muharebedir; sulh, arzidir,, diyor fakat harp yalnız musellah harp değildir. Toplu tüfenkli, bombalı, torpilli, tayyareli harp
ler nihayet dört sene sürüyor. Fakat gayri musellah harp, fikir, ticaret, sanayi ilah ile idame olunan harp fasılasızdır.
“ H eriyyot,, bu noktada bihakkin çok İsrar ediyor. ( İspanya ) nm, ( İtalya) nın şimalî ve cenubî ( Amerika ) nm ( İngiltere ) nin iktisadiyat , ticaret , sanayi ticareti bahriye noktai nazarların
dan vaziyeti hazıralarını ibret verici bir surette nazara arzediyor. Nufus mes’elesi onun nazarında en vahim ve en müşkil mes’eledir ve bu bahse C ree c ’esi d’abord peupler peupler yani yratmak her şeyden evel nufus artırmaktır.
Sözüyle başlıyor. Ve soruyor “ vaktile İspartanın öldüğü gibi Fransada ölecekmi?
Cevap veriyor; ( Fransa ) , şüphesiz yaşayacak fakat şimei halkte derin bir tadilât ika’ etmeksizin mukadderatını temin edemiyecektir. „ Sonra, devam ediyor: “ Ekseriya kendilerini alâkadar etmeye, bilâ faide çalışılmış olan bu nufus meselesine halkda heraretle alâka
dar olmaya İrza edilemezse vatanın her dürlii itilâsı gyari mümkindir.,,
Bir memleketin nufusca terakkisi İktisadî, İçtimaî, siyasî fikri inkişafının başlıca unsuru kalmaktadır. Sekene ade-■>
dinin artması bir devlet için zinde kuvvetin ve kudreti siyasiyenin artması demektir. Bu tezayiit.. İçtimaî, fikrî ahlâkî ufuklarının tevessüiine muadildir.
İÇTİHAT 5289 Diğer taraftan bu tezayüt, nufusun
havaiçi hayatiyesini temin eden sa’yin randımanını yükseltir.
1914 de Marne muhaberesinde dö- güşen Fransız askerlerinin yüzde 50 si köylü imiş 1916 da ise muhariplerin yüzde 9 0 köylü zürra’ bulunmuştur.
Bu erkamdan bizim için alınacak ders aşikârdır. Harbi umumîde, bilfiil baş kumandanlık eden küçük yaşlı bir baş kumandan vekilinin, tam bir fikri as
kerî ve medenîye malik olmaması yüzün
den nekadar nüfü’sümuzun Romanya gibi, Galçya gibi manasız yerlerde bile israf edilmesi neticesi olarak köylerimizin ne kadar ıssız kalmış olacağı kolay kesdi- rilir. Nufus tezayüdü nisbetile ihracat hareketinin at başı bir gittiği (Heriyyo)mn verdiği erkamdan pekeyi anlaşılıyor.( 1898 den 19 1 3 ) e kadar on beş senelik bir müddet zarfında ihracat Almanyada 100de 168, İngilterede 100 de 115 müttehidei Amerikada 100 de 100, Fransada ise yal
nız 100 de 95 artmıştır. Fransa meclis meb’usanı azasından M. Lambry bu ihra
cat nisbet tezayüdün nufusun nisbeti teza- yidinde aynen bulduğunu nazarı dikkata arz ediyor.
“Herriot„ diyor: “ 16 inci asırda ırkı
mızın hakimiyet ve faikıyeti kısmen şu maveka ile izah olunur ki o zaman Fran
sız ırkı adet itibarile heman heman bü
tün Avrupa nufusunun ufusun teşkil edi
yordu, (14 inci Luis) Fransası aynı Avru- pamn sülüs nufusuna, 1789 Fransasası ise rubu nufusuna muadil idi.,,
İnkılâp ve imperatorluk muharebele
rinden sonra (Fransa) Avrupa nufusunun ancak beşde birini teşkil ediyor. (Al
manya) ve (Rusya) aded itibarile birin
ciliği ihraz ettiler. 19 inci asır müdde- tince silsilei meratip diğer ırkların men- faatına olarak, yalnız Avrupada değil bü
tün cihanda değişiyor. (Birinci François) zemanında her Fransız ailesine vasati
olarak yedi çocuk, (on dördüncü Louis ) zemanında beş çocuk, 1889 da üç çocuk 1914 de yalnız iki çocuk düşüyordu.,,
Bu Fıkra bizim için ilhamkârdır. Ve nufusumuzu artırmak için ciddî surette imâli fikir etmeye medu’ olduğumuzu söyler.
(Herriot) nufus ve tenakusu nufus mes’elesine lâyık olduğu ehemmiyeti ve
riyor. (Sebepler ve çareler) unvanlı batı
sında bazı kimselerin Fransada tenakusu nufusa ladiniligin sebep olduğu iddiasını reddediyor. Diğer bir zat izdivacın an
cak iman ile mahsuldarolduğunu ileri süriyor.
sehv ve veya gaflet noktası şudurki bu adam, bereketi tenasülün ahlakı mesıhıye ile kabil olacağı itikadındadır. Halbuki bil’akis (mesih) (milküssema) yi ögmüş- tür. ve evlenmeyi, ve artmayı sena et
tiği hiç malum değildir. Bizimki de evlat- da fitne görmüştür.
“M. Herriot„ nufus mes’elesini ted- kik ederken iskatı cenin ceryanınını uzun uzadıya ve erkame istinaden şerh ediyor.
“Fransa,, da her gün irtikâb edilen iskatı cenin mıkdarmı Profesör Budiıı 500 yahut senevi 180,000 tahmin etmiştir.
Memleketimizde iskatı cenin adedinin belki on misli de sakatı cenin vardır.
Yani cehil yüzünden, esbabı istirahattan ve medenî yaşayış vesaitinden ve sııi muameleden mütevellit çocuk düşmeleri vardır.
“Yaratmalı,, bugün medenî, zinde ve şerefli bir millet pişuvalarını işgal etmesi icabeden en mühim mes’eleleri derpiş ediyor. Ziraattan, senayıi ziraiyeden , şiimendiferlerden , ticaretibahriyeden , yeni senayi kanunlarından, teşkilâtı mâ
liyeden , teşkilâtı ticcariyeden , teknikı tedrisattan, umumi talimden, ıslahatı ida- riyeden, kadının mukadderatıntan, nufus ve tenakusu nufus meselelerinden v.s.den bahs ediyor, fakat bunları bir romancı ve alelâde bir publicist gibi değil hakiki
bir âlim olarak inceden inceye tahlil ve tetkik ediyor. Bizim için çok sıcak na- sihètler ve ibretlerle doludur. Fransa gençlerine kitabın nihayetinde Amerika
nın şu cümlei hikmetini söyliyor:
«Bir şeyin muhal olduğunu düşünerek asla uyumayınız
,m uhal zannettiğinizi diğerbiri icra ederken yapacağı gürültü ile uyanm ak tehlikesine diişersiniz.Bütün çalışanların kardaşça ittihadını tenbel- lere karşı m evkii file çtkartnız.y>
“ Parisde Grand Augüstin kilisesinin üstünde müverrih “Kamis,, in şu ibaresi yazılı bir şerit ile bağlı bir başak var
dır: Çalışmıyan yemez. [*]
“ Qui non laborat non manducet«; bizim teceddüdümüzün şiarı bu olmalıdır. Cüret ediniz. Size iftira ettikleri olacaktır. On
lara hücum ediniz. Cür’etkâr faaliyete, zengin bir izdivaçdan yahut meşkûk bir mirasdan istifade etmeyi tercih edenlerin küfürlerine maruz olursunuz, onları istih
kar ediniz. Önünüze görenek, resmiyet, kör ve sağır kırtasiyecilik [bürokrasi]
çıkacak bunları mağlug ediniz.
“M es’ele.. Fransanın sayesinde yaşa
yarak Fransaya, hidmet etmeyenlerin, mütehakkim cehaletin, cür’etkâr tama’kâr- lığın, hilekârların, zekâca ve yürekçe ba- yağilerin elinden kurtarmaktır. Cür’et ediniz üçüncü cumhuriyet, bizi izmihlâle sevk edebilecek bir buhran içinde işini gördü. Ve bizi şeref ve şanın zirvesine çıkardı. Dördüncü cumhuriyet doğmak istiyor onu yaratınız.«
“Herriot« nun bu sözleri aslında bin kat daha güzel, bin kat daha hararetli-
[*]~FrankHn in , çelik bir ağacın altun meyvesi tavsifine lâyik şu sözüde vatandaş
larımın ruhunda tükenmez bir hazine olsun.
Sana, çalışmaktan ve iktisad etmekden başka bir zengin olmak yolu gösteren kim
se senin düşmanındır. AB. DJ.
dir. Medlulü bizim halimize çok uyğundur.
Milletimizin doğurduğu fevkalâde bir meş’al, rüfekayı gayretile Türkiyeyi “S e vré« girdabından çıkardı. Ve ilerilemek ve yükselmek tariki üzerine koydu. Yol üzerindeki dikenleri, sağdan soldan dü
şen kaya parçalarını def’ etmektedir.
Türkiya gençliğinin zayi edilecek bir da
kikası yoktur. Hükümetimiz yol, ırva, ıska, ekincileri teşci’ beyaz kömüra, has
talıklara, tenakus nufusa karşı mücadele, istihsal, imal, imar V. ç . siyasetini takip etmekle, münevver binliğini gösteriyor.
Ticaret filomuzun ihzarilede iştiğal edi
lecektir.
Maarif umumiyemizin, nafiamızın, mâli
yemizin istikameti asliyesi imal, istihsal, imar yahut inşa kelimelerinde gösterile
cektir. “Avrupa ve Osmanlı imperator- luğu„ ınvanlı ve oldukça ihticaclı bir kitabın müellifi olan R. Pin,non “il ya de place pour tout le momde dans 1, Em
pire ottoman, même pour les. turcs [**]
demek terbiyesizliğinde bulunuyordu. Bu
gün Türkiya kişverinde, üç misli on üç misli artacak türk ırkı için yer vardır;
esbabi se’adet bilkuvve vardır. Serveti tabiiye, ve bunu istismar etmek için muk- tezi kuvayi tabiiye vardır. En ziyade muhtaç olduğumuz, münevver, muhlis, ve çalışkan zekâların bir hüzme halinde refah ve itilâyi umumî maksadında bir
leşmesi, mes’ut ve münevver bir istik
bale iman ateşile bütün yürekleri teshin ve tenvir etmesidir.
Bu kudret bizde vardır. Eğer bu kud
ret bizde yoksa onu yaranmak vazife
miz vardır.
A. C.
[**] Kitabı mezkûr sahife 363
t
İÇTİHAT 5291
Tevfik Fikret
ve
Psy cha na lyse T et kikleri
Doktor A. Izettin
- 4 —
2) Ayni naresist haleti ruhiye bize şairin yüksek hodbinliğini, ademi hamu- liyetini izah edebilir.
Hullet sahasını ittisai [hulletin art
ması demeyornm] bütün hayatı ruhiyatı bel’i ve istimsas etmesi muhayyilenin muhakeme ve zekâ aleyhine genişlemesi bizi mükemmelen tenvir eder. Kendi de- rununa çekilen mağrur ve lâkayt Fikret, ( C lande) in intraverti (omutedahil) bir tipdir.
İşte şâirin hayatındaki küsgünlük enerjisizlik hep buradan neş’eteder. Çün
kü lâkaydi ener- jisizligin ilk dev-
ya haleti mebnada kalarak ( serizord ) lerde görüldüğü şekili alır. Bunun bir derece hafifi (Paranoide-Schizophrenique) eşkâlde bulunur . İtiraf lazım gelirse (Schizoid) lerle ( Paranoid - Schızofreni- que) seriyi ayıran biri haddi fasıl (ter
me himitrophe) yoktur. Ancak sonuncu
larda inficar anasırının daha İptidai bu
lunduğu ve mühim' bir miktarda da ( Paranoide ) anasır ile boyanmış oldu
ğunu söylemek kifayet eder.
Şahsın içinde yuvarlandığı muhit ile hemzeınan ve bünyei ruhiyesile alâkadar olmak üzre gâh bir tarafa! gâh diğer tarafa inhiraflar vukua gelir. Sakin, la
kayt, souk, bir ( Schizoid ) bünye gü
nün birinde âni bir infilâk ile hür bir cemiyet ademi olur mütehassis olma
yanlar bu haleti ruhiyeyi izahdan aciz ka-
^ a lırlar; lâkin ahş-
^ ^ ¡£ 5 kın bir goz için
bir vasfidir. İs
tihza muhiti alçaltarak tanımamak fırsatını tevlid eder ve muhit ile olan anlaşama- mazlık kabahatini şahısdan alarak mu
hite yükletir. Fikret bu halde .de güzel bir tedahül vakasıdır.
3) Şairde görülen tezatları - bu te
zatlar müellifin âsarında,isterse hayatı hu- susiyesine münhasır olsun - izah artık pek kolaydır. Çünkü evvelcede dedi
ğimiz gibi, bünyei ruhiyenin gösterdi
ğimiz tarzda intisaci kolaylıkla ayrılma
ya, tabiri tıbbisi ile inficar, intiza, et
meye sâ’dir. [1] Yani bu intiza’ birçok vak’alarda bir marazı akliye müntehi ola
bilir. Erken bunama da olduğu gibi ve [1] Dissociation Scizophrenique denilen hal.
residir. Ayni su- g
Bulunmayan nabz
|§ bu ayni bir bün- retle o acı istihza- ^ Bir lahzei vuslet diledim, ey deli hicran ;<jgyen,n
başka bir yi de izah kabil Ç; § en |{afsıma çındın ezelinle, ebedinle; İÜ tezahüründen iba- olur, istihza bu & B ir fikr ahn.r hüznümün ummanına dâir S rettir- Bir Ç°k bü' mutedil schızopr- gfe B ir nabz arayup bulmamanın kalbini dinle. 1 yük adamların ha- henik - paranord || 8 Nisan I929 A. Dj.S
Vatında S örUlenbünyelerin mühim mantıksızlıklara h-
... ayret etmemek lâ
zımdır. Tababeti ruhiyede hayret yokdur.
Binaenaleyh tevfik Fikret hakkın
da serd edilen mütenakız tenkitlerin men- baını Fikretin bünyei ruhiyesinde ve bu bünyenin hususî çarpıklığında aramalıdır.
(Remy de Gourmont) nun dediği gibi
“En müthiş olan şey hakikatin, aranıldığı vakit bulunabilmesidir. „
Bu monografinin birinci kısmında Tevfik Fikretin bünye ve seciyesini ar- zetmiş ve şairin şahsiyetinde âmil olan anasırı meydana koymuşdum. Tedkikin o kısmında psychanalysin gayri mihani- kiyetlere de müracaat edildiğinden tabir câiz ise muhtelif bir usul takip olunmuş-
tu.[l]İtiraf lâzımdır ki“Psychanalyse„ hak
kında mütehassis etıbbanın bile pek na- kis malumata sahip olduğu şu devirde original bir tedkike kalkmak kariin canı
nı sıkmak ve anlaşılmamak tehlikesine maruzdur. Bunu idrak ettiğinden izahata derince nufuz edilmesini temin kasdile birazda canibi malûmat vermek sadet harici isede pek azda psychanalysein ne olduğunu göstermek istedim. Fakat bir usulün Hututu esasiyesini şöyle bilmek o usulü müşahhas bir vak’aya tatbik se- lâhiyetini insana vermez. Psychanalyse eski psycholoji usullerinden temamen başka bir yoldan gitmesi ve hiristiyandiin yasında ayip ve günah telekki edilen tenasuli hayata büyük bir ehemmiyet atî etmesile garbin klasik muhitlerinde itiraz tufanları kopardı. Biz Türkler [tah- taşşurumuz] dolayisile hıristiyanlardan pek farklı bir teşekküle malik olduğumuz
dan bu hususta daha bitaraf olabiliriz.
Bahusus memleketinizde fikir sahasında asırlarca “symboiik„ “mystik„ temayül
lerinin hakim olduğu göz önüne getilirse freudisme ait bir çok mihanikiyetlerin edebiyatımızda pek eskidenberi rol oy
nadığı görülür. Ası! şayanı dikkat olan şey Fikretin bu mihanikiyetler için adeta ısmarlanmış bir misal halinde arzı hey’- et etmesidir .
* **
Tetkikin bu kısmı temamen psycha- iyse mefhumlarına istinat etmektedir.
fakat unutulmamalıdır ki “elimizdeki ve
saik ne kadar rasin olursa olsun ruhî mihanikiyetler hakkındaki ilmimiz ne ka
dar vasi bulunursa bulunsun psychanalyse iki noktada acizdir. Bunlardan biri, bir ferdin neden o ferd olduğunu ve neden diğer bir ferd olmadığım izahdır.„ [2]
[Bitmedi]
[1] Bu sözlerle (Kretschmayer)in bazı yan
lış tenkitlerine hak veriyor değilim.
[2] Leonard de Vnici (Freud) Sahife 211
BİR ÖKSÜZ
Tezalliimler ağlıyor manalı gözlerinde, Ye’sinde felâketin solgun bir meali var, Şetaretten eser yok sevimli sözlerinde, Nazik tebessümünde bir girye hayali var, Her nazranda tevahhuş, her tavrında ihtiraz, Artık işidilmeyor taravetli, şen sesin,
Hâlin neden değişti, nerede evvelki naz Bugün kendi yuvanda bir sığıntı gibisin Yüzün muğber daima, her zaman boynun bükük Deyor hüznün hissime: Öksüzlük, ah öksüzlük!
Aranızdan eksildi dökülürken yapraklar Saçlarını koklarken ruhu titreyen kadiri, Bu yaşında öğrendim bir yürek nasıl sızlar, Ne demekmiş tehassür sen de, sen de anladın Arayorsun değilini ey talisiz yavrucuk!
Onun sana rikkatle kızım deyen sesini, Ne acılar duyarsın, kendin gibi bir çocuk Meserretle öperken yanında annesini, İnce hissin yaralı, zavallı kalbin kırık, Ah o ana kucağı, ah o zalim ayrılık.
Gece uyku vaktinde gözlerin kapanırken Güle güle gider de sokulurdun koynuna, Bir kaç saat ayrılıp kavuşunca neş’enden Çırpınarak, koşarak sarılırdın boynuna.
Anasının yanında şimdi üvey 'kardaşın Mes’udane uyuyor mışıl mışıl her gece Sen yatınca damlıyor hararetli göz yaşın Kumral kirpiklerinden yastığıne gizlice, Görüyorsun rüyada güzel, müşfik anneni, Ağlıyarak okşayor, öpüyor yavrum seni.
Ey hazanın hüznüne timsâl olunan meleğim Su halinle mahremsin benim hasta ruhuma Bilirmisin karşında ne hisseder yüreğim, Neler ilham edersin hayali mecruhuma.
Korkularla titrerken o güzel dudakların Gözlerinden ne kadar, ne yaş boşandı, Öpülmeye alışmış küçücük yanakların
Huşunetli ellerle kaç kerre şamarlandı!
Her ne zaman düşünsem fecaatli halini Kendimde de bulurum ye’sini melalini.
Bir kat daha kırılır şu münkesir hayatın
İÇTİHAT 5293 Eğer aklın örerse matemli hakikate,
Sıfra ener kıymeti gözünde kâinatın,
Sen de düşmen olursun merhametsiz hilkate.
Felâket çekenlere şefkatli bir kalb ile Teessürler içinde benim gibi et nazar, Büyüyünce nasibin seadet olsa bile Hatırından çıkmasın şu duyduğun acılar, Bir gün sen de olursan eğer bir üvey ana öksüzleri incitme son sözüm budur sana.
Tokadi Zade: Şekib ---- —*■ ' SOBBb**»---
MİNELMEVT
Beni koydukları zaman toprağa Başı bir kefenle sarılı hoca, Yabancılar gider gitmez uzağa, Yaslansın çömelip orada ağaca, Her mezar başında artan hevesle, Ruhuma bir
Yasin
okusun, sesle, Bu son benzeyişim olsun herk ese, Bütün arzum budur olup olacağı...Dinlendirmek için orda başımı, Ne adımı yazın, ne de yaşım ı, Yok eğer olursa koyan taşımı Üzerine bir
Ah
çekin hattatça.Ahmet Kutsi Vecibesiz ve müeyyidesiz
Bir Ahlakın icmali
Yazan: J . M. GÛYAÜ
[*]Tabiatın lakaydliği farziyesi
Eğer “doğmatisme„ın ahlâkî, bilgilerin hali hazırında hakikate en yakın tarziyeyi ararsa bu
lacaktır ki bu farziye ne “pessimsme„ ne de
“optinisme„faziyesi dsğildir; Bu farziye tabiatın lâkaydiliği tarziyesidir. Gayelerine uymamızı doğmatismin istediği bu tabi’at, hakikatte, mutlak bir lâkaydlik göstermektedir: lo. hıssiet hak
kında; 2 o beşerî iradenin mümkin istikametleri hakkında tabiat mutlak bir lâkaydlik gösterir.
Optimist ve pessimist, sadece anlamaya çalışacakları yerde, • şairler gibi, his ederler,
müteheyyiçdirler, küserler, sevinirler, tabiate hayır yahut şer, güzellik, çirkinlik, keyfiyet [ o u a’lete ] 1er atfederler ; bil’akis âlimi din
leyiniz; onun için daima muteadil [equi valentes] kemiyetlerden başka bir şey yoktur.
Tabiat kendi noktai nazarında bitaraf bir şey olur. Hazdan olduğu kadar iztiraptan, hayır
dan, şerden bihaber, bişuurdur.
Tabiatin elemlerimize, yahut hazlarımıza lâ- kaydliği moralist için ihmal olunabilen bir tarzi
yedir, zira amelî te’siri yoktur. Hayatın elemleri vasatî olarak, hazlarından fazla olmadığı ve ha
yatın her zihayat için arzu olnmaya şayan kal
dığı bir kerre kabul olununca derdlerimizi teh- vin eden bir meded re’sin yokluğu siyreti ahlâ- kiyemizde hiç bir şeyi degişdirmeyecektir.
Fakat ahlâkı alâkadar eden, tabiatin hayre, yahut şerre karşı lâkaydliğidir; binaenaleyh bu lâkaydliğinden bir çok burhan [Raıson] ları drmeyan edilebilir.
Birincisi kabili takdir bir tarzda istikame
tini degişdiremediği kül = [tout] e nisbeten beşeri iradedin
aczi
[l ’tmpuissance
] ı dır. Böyle ef’ali beşeriden cihan için ne çıka cak? Bilmiyoruz. Fizikşinas için soğuk ve sıcak ne kadar biribirine zıd esaslardan gayri sadir görünürse gibi tabiat için de hayr ve şer dahi ayni suretle bir ve ayni şey görünür.Bunlar [yani hayr ve şer] ahlâkî hararetin dereceleridir. Ve soğuk ve sıcak gibi hayr ve şerrin tevazün etmesi belki lâzımdır. Muh
temel ki hayr ve şer, bir müddet sonra dün
yada birbirlerini nötralise ederler yani birbir
lerinin te’sirlerini izale ederler.
Nitekim Ummanda dalgaların muhtelif ha
reketleri birbirlerini nötralise eder. Her biri
miz kendi izimizi çizeriz, fakat tabiat için bu izin ehemmiyeti azdır; bu iz için çarçabuk silinmek kâinatın maksatsız büyük çarpınması içinde kaybolmak mukadderdir. Pompöenin gemilerinin izlerinden denizlerin hâlâ titredik
leri doğrumudur? Suları üzerinde binlerce sefinenin dolaşmakta olmasına rağmen Bahri muhiti bugün eskisinden fazla tek bir dalgası varmıdır? İyi bir amelin, yahut devri salise ait bir adam tarafından irtikâp olunmuş bir cinayetin neticelerini dünyanın lâalettayin bir şeyde ta’dil etmesi emin midir? Confucius, Bou- ddha yahut Hazreti İsa bir milyar sene sonra tabiat üzerine icrayı te’sir edecekler mi? Bir
“eplemcre„ böceğinin iyi bir amelini farzediniz.
Bu iyi amel kendisi gibi bir güneş şu’aında ölür.
Böceği öldürecek gecenin viirudu bunu iyi amel saniyenin milyonda biri kadar te’hir edebilirini?
Bir kadın vardı, onun nıa’sum cünunu kendisini nişanlı ve düğününün arefesinde zanetmekti. Sabahleyin uyanınca bir beyaz elbise, bir taze gelin tacı isterdi, ve beşuş, mütebessim olduğu halde süslenirdi. O [nişan
lı] bugün gelecek derdi. Akşam, beyhude in
tizardan sonra onu bir hüznü keder alırdı.
Ozaman beyaz elbiseyi çıkarırdı.Fakat ertesi gün alessabah,itimadı tekrar gelirdi. “Bugüngelecek»
derdi.Ve ümid libasını ancak tekrar giyinmek ü- zere çıkararak, daima sukuta uğrayan ve daima canlı olan bu kanaetde hayatını geçirdi. İnsa
niyet, her sukutı hayali unutan bu kadın gi
bidir, Her gün idealinin gelmesini bekler. [*]
Belki yüzlerce asırdan beridir ki “yarın ge
lecek» der; her nesil birbiri arkasına beyaz elbisyi giyer. İman, bahar ve çiçekler gibi ebe
dîdir! Belki bütün tabiat, her halde su’urlu ve müdrik tabiet de böylediî: hisabsız asırlar ev
vel, dağılmış toza munkalib olmuş bir yıldızda da sirrî nişânliye intizar ediliyordu. Her ne suretle derpiş olunursa olunsun ebediyyet na
mütenahi bir’ sükuti hayal gibi görünür.
[Bitmedi]
, ^
F elsefe sam h alan
[Carmen Sylva]dan.
Hayat bir san’atchrki insan onda ek- serya amatör vaziyeti'ndedir; üstâd ola
bilmek için kalbinin kanını akıtmalıdır .
——30e---
Beyaz saçlar, imtinadan sora denizi örten köpüklerin zirvelerine benzer.
--- SO a5;---
Dostlar, insana yalınız yükselir - ken faidelidirler; zirvede iken onlara hiç lüzum kalmaz .
---33*0---
Ateş suyu kaynattığı halde su ateşi söndürür ; bir nankörü kızdırmayınız sizi söndürür .
En basit hakikat bir kadından daha muğlakdır .Terbiye kalbin yüksek mektebidir.
--
Dr,
Nuri Fehmi [*] İdeal adlı şu kıta’mızıda buraya kaydedelim:İdeal
Görmediğim bir ru’yayi betekrar Hatırlamak, görmek için çalışdım;
Sevdiğimi ben gel zeman git zetnan Aramaya, bulmamaya alışdım. AB. DJ.
Après une démission
C ’est donc vrai que je vis, comme un être,pensant, Amon aise, bien libre et maître de moi- même Suivant les désirs seuls de l’âme et jouissant De tout ce qui m’entoure et de tout ce que j ’aime;
Je vivais affligé, soucieux et distrait, Ne pouvant me sauver de la mélancolie Du métier dont je parle encore avec regret, Qui ne fut qu’une longue et pénible agonie;
Et je ne pensais guèr, hélas! combien sont doux Et la vie, et l’amour et toute la nature, Ou rien n’est fade,ou laid, si l’on a de bon goût;
j ’avais tout oublié, je l’avoue et le jure.
Tout est beau, ravissant, regaredez les oiseaux Qui se bercent,chantant sur les branches fluette;
Les enfants babillant,ou dormant aux berceaux Pleins de charme innocent des pieds jusqu’à latète;
Le soleil, se levant pur et majestueux, Oh se couchant voilé, d’urie rose lumière, Et les astres brillant dans l’innfini des cieux D’une prodigieuse et sublime manière;
Les papillons volant capricieux en l’air,
Oû posés sur les fleurs dans l’immense campagne:
Les mirages lointains bleuissant le désert;
Les sommets nébuleux de la haute montagne;
Les flots bleus endormis, moirés en plein soleil, D’une nappe éthérée, ou s ’agitant sans cesse, Furieux vers le soir, sous l’horizon vermeil Oû l’on sent en rêvant une douce tristesse;
Promenez - vous la nuit avec recueillement, Aux bords d’un lac paisible, ou des eaux
murmurantes, Sur le sable ou le prû, sous le grand firmament Que sillonnent soudain les étoiles filantes;
Traversez en automne,au clair de lune, un bois;
Passez prés d'une source a la voix cristalline;
Cheminez, d’un pas lent, vous arrêtant parfois, Pour savourer tout seul la musique divine ; Frissonnant au vent frais caressant voire front, Marchez sur les tapis mouvants tissés par l’ombre
Et la lumière , allez vous adosser au tronc D’ un arbre, dans un coin silencieux et sombre;
Pensez et repensez a vous-même avant tout, La tête dans les mains, devant ces grandioses Spectacles et tombez en extase a genoux, Vous trouvant tout petit parmi ces grandes choses,
Ecoutez ce que dit chaque feuille en tombant, Tristement a vos piedes toute rouge, ou jaunie Ou bien en s ’envolant dans l’air au gré du vent:
“Tout périt a son tour, jouissezde la vie!»
Erenköy 1918
Ebubekiv Hazmı
~ ~ İmtiyaz T i ^ k T i r T Abdullah ' Cevdet Mes’ul müdürü: Dr. Abdil Hüsnü
Düyunuumumiye karşısında “İŞ» Matbaası
Diş Tabibi Mehmet Rifat
Cağal oğlu kapalı Furun karşısında her gün hasta kabul eder.'
Telefon : İstanbul 264
Prof. Dr. Selâhattin Mehmet
Röntgen Laboratuvari
Mahmudiye Caddasi No. 2 8 ___
Muhit
Aylık ve resimli mecmuadır, çok müke
mmel ve müte’kâmil olarak çikıyor. Her nü
shası 80 sahifalik güzel ve amelî ma’lûmat ile dolu bir kitab halinde çıkar. Abonnemet bedeli 6 liradır. Adres : Istanbulda Dilsiz zade hanında No 2; _ _ ___________________
Kephalgine
kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için müessirdir.
19. Avenue de V M ie rf
U R * s 6 s A ;
ROGIER ö
C
lDİ
75 • ’— 3 O 2 ' ® Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. T a’mı hoştur ilk istimalinde tebeuvülde, idrar yullarında rahatlık his olunur.
Gliserofosfatli Şark Malt Hulâsası
Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imal edilmektedir.
Deposu Ekrem Necip ecza deposu Telefon : İstanbul, 78
Apraham Ekşiyan
kerestecilerde No 412
Dépôt de bois de construction en tous genres
Telefon : Stanboul, 2826 Öksürük ve boğaz hastalıklari
O xymenthol Peraudin
Pastillerini alınız.
içtihadın 2 4 üncü senesi kolleksiyonu
Bir kaç tam kolîeksiyon var 2 1/2 lira gönderenlere tahhud- lu olarak gönderiyoruz.
B IL E Y L
Safra ifrazı azalan hastaliklarda sarilıkda yarım baş ağrılarında, uykusuzlukda, zihin tembelliğinde, kanın ve bağırsakların bo
zukluğunda, karaciğer kum sancılarında 1 kapsül alınır.
BİOLACTYL
Ferm ent lactipue sélectionne
Mide ve bağırsaklardaki tahamür ve tesemmümün maniidir. Çocuk ishallerinde eyi ilâçtır. Yemeklerden evvel 3 — 5 kap
sül alınmalıdır.
Kimosine Rogier
Çocukların hazımsızlıklarında süte taham
mül etmeyen her mi’e için müessir deva.
200 gram süte bir ölçü kaşığı KİMOSİN kâfidir.
Dr. SEMİRAİS HANIM Çocuk Hastalıkları
Dr. EKREM BEHÇET
Etfal hastahanesi kulak, burun, boğaz mütahassısı
App.. Lorando— Tepe başı Telefon: Pera 2496
GÜNDE 10 PARA
Anadolunun, her klişesinde birer Çocuk sarayının yükselmesi için
H im ayei Etfalın
hepimizden beklediği y a r d ı m ._______Endocrisine Fournier Cumhuriyet Mücelıthanesı
Hasta ve yorgun uzuvları ayni cins a’za- Babı Âlî caddesinde “kara göz,, ittisalinde nın cevheriyle tâmir etmek esasına mü- kitabjarını hem metin bir surette stenid opotherapia devalarındandır. Kaşe, hem mu’tedil fiyatla citletmek isteyenle- pudra ve kompirime halinde kullandır. rin mücelithanesidir.
ki tablan
Kuruş İçtimaiyat noktaî nazarından terbiye 20
Kalbin gözü 20
İzmir konferansları 50
Terbiye ve iman 25
Bu eserlerin nüshaları tükenmek üçere- dir İdarehanemizde ve kitabçılarda bulunur.
O sm aniı B ankası
Banque Ottomane
Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası Umumî merkez: Galata
Telefon : Beyoğlu 36
Türkiyanin her şehrinde şubeleri vardır.
Veremin her derdinde en müessir deva
Türkiya Sanayi ve Maadin Bankasına Merbut
Hereke, Beykoz, Bakırköy fabrikaları satış mağazası:
İstanbul, Bahçe Kapu Tramvay caddesi Numero 12
Telefon: İstanbul, 517
Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulâtından ipekliler ve döşeme
likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku
maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve ka
lın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kon- duralar, ve saire topdan ve perakende olarak satılır.
BİR FİLOZOFUN ŞİİRLERİ Ş a ’iri: j. M. Guyau
Devlet Matbaasında basılmakda olan bu çok nefis kitabın bilhassa genç şa’irlerimiz tarafindan hirzi can edilmesini temenni ederiz.
A kşeh ir B ankası
Sermayesi 1 Milyon Bilumum banka muamelesiyle
İştigal eder Merkezi : AKŞEHİR
Şü’beleri : İSTANBUL ve İZMİR Musa’it gartla mevdu’t kabul eder . Afi- yon, tiftik gibıihracat üzerine mubaya ve satı
şa tevessut edea. Hea nevi emti’a üzerine komisiyon ile muamele yapar .
Telefon : İstanbul 3341 ADAPAZARI TÜRK
T ic a re t B an kası
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ Sermayesi: 1,000,000 Türk lirası Merkezi : ADAPAZARI
İSTANBUL ŞU BESİ: yeni postahane karşısı. Telefon : İstanbul — 2042
Diş tabibî
Muallim
H. H A M İT B.
Muayenehanesi
Beyoglunda Lilrarire Mondiale karşısında __________ Telefon B. 725
“ Î Ş „ M A T B A A S I
UCUZLUK, TEMİZ İŞ, SÜR’AT Babıali Eski Düyünu umumiye Karşısında
M. ÜTÜCİYAN Çinkoğraf
Fincancılarda Kalifidi Han Yeni neşriyat:
Çelik : Ankarada bu isimde onbeş günlük resimli ve canlı bir macmua intişara başladı; bu nushasinda kudretli şa’irimiz Florınali Nazim Bey braderımizin Büyük Müceddid ve pişu- vamizi tibcil ve yüksek şanini terennüm eden bir manzumesi var.
Türkçe lügat : 45 bin lügati ve turkce lu- gatların Fransizcalarini havi olacak luzumlubir kitabin linçi fasikulu çıktı naşiri Cihan kitab- nesi. Tavsiye ederiz.
Nalarısı: Cinsî hayatiyat, içtimaiyat ve bediiyattan bahis olan bu mecmua kuvvetli yazılar ve cazip resimlerle intişar etmiş
tir. Senelik abone bedeli 75 kuruştur.
Adres: Konyada Balansı.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
1 5 0 6 2 6 1 0 0 6 *