• Sonuç bulunamadı

Herriot nun C R E ER yaratmalıl adlı kitabı hakkında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Herriot nun C R E ER yaratmalıl adlı kitabı hakkında "

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I d j t i h a d

*1

i ç i n d e k i l e r

Herriot nun C R E ER yaratmalıl adlı kitabı hakkında

Tevfik Fikretin ruhunu tetkik.

Apres une demission (poeme) Carmen Sylva dan felsefe sanihaları

Bir ahlâkın icmali Öksüz ( Si ir )

Minelmevt ( Si’ir )

Bulunmayan nabz ( Ktı’a )

« ideâl » e ( K tı’a)

Dr. AB. Cevdet Dr. izzettin Ebubekir Hazım Dr. Nuri Fehmi

J . M. Guyau

Tokadi zade Şekipj Ahmet Kudsî

Ab. Dj.

A- c-

X X 17T U rT -f-U -L T -fa

1

İA

I Sayı

VS

ON B E Ş GÜNLÜK FİKİR ve

^ ======»

î I

Kuı uş 2 85

1 -- :- :

SAN AT MECMUASI

f i

. 10

İstanbul 15 Teşrinisani 1 9 2 9

“İŞ„ Matbaası

(2)

Emrazı dahiliye

Beyoğlu VenedikSokağı No 5

Cum'a ve Cum’a İrtesinden başka

Hergün 1± dan 7 ye kadar.

Çarşamba gühîeri parasızdır.

Telefon

:

p.

47

'01.

Şâiri Âzami Tebcil

Güzide şair Florinah Nazım Beyin Abdulhak Hamid Beyi ateşli bir ihlas ile tebcil eben yeni eseridir.

Mutala’asım tavsiye ederiz bir Çok resimleri muhtevidir.

Adabı Muaşeret Rehberi

[SAVOİR VİVRE]

Dr. Abdullah Cevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor. 500 küsur sahifalı ve resimlidir.

Cildlisi 175, ciltsizi 150 kuruş posta pa­

rası yüzde 20 nisbetinde zam edilir.

Abonelerimize:

Abonelerimizin bir senelik aboneman- ları 24, nüsha tezammün eder, “içtihadım 6 aylık abonemanı 12 nüsha tezammum eder. Abonemanları hitam bulan ve tec­

dit etmeyenlere irsalâtı kesmek usuli it­

tihaz olunmuştur.

Tek şutunun her 3 centimètre irtifai yani 3 X 8 centimètre murabbai yer ve herdefa’i derç için ücret 1 iiradır.

İlanların ücretleri dere edildikten so­

nra muntazam makbüzla tahsil olunur.

İ’llanı muhtevi “İctihad,, nushalari, İ’lanı verenlere meccanen gönderilir.

Her derç için İlân asgari 1 liradır.

Tarif de publicité dans T «kljtihad»

Ltq 1 pour chaque 3 centimètres de haut­

eur dans les colonnes de P“Idjtihad„. soit 3 X 8 cent, carrés, par insertion.

Le prix des avis et annonces est en­

caissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.

Les numéros de l’“Idjtihad„ dans les guels les avis et annonces ont paru sont enuoyés aux intéressés, â titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq. au minimum, par insertinon.

Dr. Abdullah Cevdet

Cuma ve Pazardan başka her gün

Göz hastalarım

kabul eder. Cığal oğlu

İctihad Evi,

daire No. 6. 'telefon : İs. 865

AKÜ

Yazan: Meşhur Rahib J. Meslier

Tercüme eden : Dr. ABDULLAH CEVDET Basan : Dr. ABDİL HÜSNÜ

527 Sahifelik bu kitap son zamanda arab hafleriyle basilan kitapların en canlısıdır. Müte- reciminin hakikat aşkç tercümelerinde de görünüyor. “Bu tercümenin mevzuû bir ubudiyet ve ibadetdir» diyor.

“VOLTAlRE„ Hiç bir şey “Meslier» nin kitabının yaptığı tesirden fazla tesir yapmaz»

diyor. D’ALEMBERT “voltaire,, e yazdığı mektupdâ “bu kadar az kuvveti zahire ile bu de­

rece büyük tesirat husule getiren yalnız top barutunu biliyorum,, diyor. “ Akli Selim,, i oku­

yun, hür olmak, “energie,, kaynağını yüreğinizden başka bir yerde bulmamak isterseniz bu kitabı okuyun. Hakikatten korkmayın, o güzeldir, eyidir, kerimdir, sizi karanliktan ışığa geti­

rir. “Meslier» yi okuyun. 527 Sahifelik ve güzel mücelled kitabın bahası yalnız 150 kuruştur.

ADRES : Istanbulda Içtihad evinde Dr. ABDIL HÜSNÜ

(3)

ABONEMENT Pour un an D . 2 Edition spécialeSOOPtrs.

A DRESSE

“îdjtihad„Constantinople Téléph. St. 865 X X V ème ANNEE 15 Novembre 1929

• • ______ •

içtihat

Türkçe ve Fransızca

İLMÎ, EDEBÎ, İKTİSADÎ

No: 285

ABONEMAN:

Seneliği [24N üsha]T ürki - ye için 21/2, hariç için 2 D. Âlâ kâğıdlısı 5Liradır

id a r e h a n e s i Cığaloğlunda İçtihat Evi

Tarihi T e ’sisi:

1904 — Genève Yirmi beşidci sene 1 Teşrinisani 1929

YARATM ALI

Gençlere ve genç ruhlara mütaleası- nı ne kadar tavsiye etsem az olan bir kitap v a r ! Bu kitap Fransa devletinin sabık başvekili M. (Ed. Herriot) nun “ya­

ratmalı - Creer „ unvanlı kitabıdır . Bunu okumak ve iyi mülâhaza etmek cümlemiz için vatanî ve millî bir işdir:

( Herriot) kitabına “ Jeunes hommes de France! ey Fransa gen çleri! „ hitabile başlamıştır. İçtimaî taazzi itibarile biz herhalde en ziyade Fransızlara benzer bir milletiz. Münevverlerimizin ruhunda, Fra- nsanın lisanile, edebiyatile, ve bunlarla geçen umumî harsile, Fransız şimesi ha­

yli kök salmıştır.

( Fransa ) nın hasta heyeti içtima- iyesine verilen devanın bizim için de çok iyi geleceği şüphesizdir. Bununla bera­

ber bazı cihetlerde biz, ( Fransa ) ya ka­

rşı faikiyeti haiziz. Çünkü bizde yapmak işi ( Fransa) da olduğundan kolaydır:

Herriot diyor: “ Yeni memleketlerde nis- beten Fransada yapmayı müşkül kılan cihet şudur, ki yeni memleketlere ya­

pılacak şey yalnız inşa etmekten ibaret olduğu halde bizde hedm etmek ve te­

krar İnşa etmek lâzımdır; biz muzaaf bir cehd sarfına mecburuz. „

( Fransa) da takarrür ve teessüs et­

miş bir şiar ve riefiar vardır, ki bilhassa harbi umumiden sonra, artık fransayı ya­

şatmayı, ma’mur ve müreffeh kılmayı vad ve taahhüt edemez. (H erriot):

“ Muharebeden fışkıracak muhteşem

ve zikudret cihana, yalnız kaviler hâkim ve mutasarrıf olacaktır „ dedikten sonra ( bir yeni İktisadî ilmi h a l) isimli mü­

fit bir kitabın müellifi olan - Henri Hau- ser - in “askerlik sahasının haricinde de bir vatanperverlik vardır: İktisadî vata­

nperverlik. Bu vatanperverlik ise yalnız pazar günlerine mahsus bir fazilet de­

ğil, her güne mahsus bir fazilet olma­

lıdır „ ikazını hatırlatıyor.

Bu görüş ve gösteriş ( yaratmalı) hakkında bir lernai tasviri hamildir sa­

nıyorum. Herriot niçin kitabına (y a ra t­

malı ) adim vermiştir, bu pek bellidir:

Çünkü mevcud teşkilât ile yaşamaya de­

vam etmek imkânını görmiyor ve gör­

memiştir. O bazı Fransız erkânı idâri-t yesi gibi, zaferden mağrur değildir ve

horos döğüşünde, kaçıran horosun ba- zan kaçan horosdan evvel öldüğü on­

un için de pek malûmdur. ( H erriot)

“ Lord Burckmaster „ in şu sözünü tit- riyerek zikr ediyor ve ben de okurk­

en, tazammum ettiği acı hakikatin önü­

nde medhuş kaldım: Muharebe esnası­

nda söylenmiş olan söz işte şudur:

“ Hakiki galip, bu harbin hitamın­

dan ancak on yahut yirmi sene sonra belli olacaktır. Hakikî galip o millet ola­

caktır, ki ademi hoşnudiyi teskin, kaht- dan ve Avrupayı tehdit eden umumî if- lâsdan tahaffuz etmeyi en iyi bilecektir.,, ( H erriot) harpten evvelki şeraiti ik­

tisadiye ile badema Fransanın şerefli bir hayat yaşayamayacağı noktası üze-

(4)

rinde ısrar ediyor. „ Bu dar limanları­

mızla cihan münasebatı iktısadiyesini ida­

me edemeyiz. Amerikada her biri 50,000 ilâ 60,000 tonluk sefaini ticcariye ya­

pılıyor. Bunları bizim limanlarımız alamaz, alsa bile rıhtıma yanaşamaz, uzakta ka­

lmaya mecbur olur... „ diyor.

( H erriot) Fransa limanları buralara girebilen vapurların hamulelerini suhulet -ve sür’atle çıkarmaya mustait teşkilâttan ve tahliye edilen eşya ve emtiayı da­

hile nakle muktezi kâfi yoldan mahrum bulunduğundan tazallüm ediyor. Bizlere pek tali görünen böyle şeyler onu cid­

den meşgul ediyor .ye bunda isabetini isbat ediyor. Bu hususta: bilhassa şi­

mali ve hatta cenubi Amerikanın tefe- ftıkunu mahçup ve münkesir, ortaya sü­

rüyor. “ Harbin tam ortasında bir dev­

let adamı, bir inşa nezareti ihdas et­

meyi teklif etti. Fakat bu teklifin vu- kubulduğu yer İngiltere idi. Diğer bir devlet recili “ Reconstructor decay „ yani ( inşa etmek yahut helâk olmak ) programını verdi. Bu programın teklif olunduğu yer ( Avusturalya ) idi. ( Fra­

n s a ), bir imar nezareti ihdasını ancak mütarekeden sonra derpiş edebildi.,, diyor.

(Herriot) nun kitabîm okuyunca, bu devlet recüliinün telâş ve helecanını gö­

rünce bizim ne halde bulunmamız lâ- zımgeleceğini, faaliyet, çalışma humması ateşinde ne kadar şiddetle yanmamız icab edaceğini düşünüyorum.

(H errio t) mütarekeyi müteakip ma­

ğlûp Almanyamn elinde kalan 1,800,000 [ bir milyon sekiz yüz bin ] tonluk se­

faini ticcariyesini itilâf devletlerine ter­

ke mecbur olduğunu söyliyor. Fakat bu mağlûp Almanyamn sulh zamanında ve sulh sahasında inkişaf eden muazzam intikam faaliyetini ancak mustarip bir nazarla görüyor ve büyük dicret içinde bunu Fransa gençlerine arzediyor.

“ Evet kahramanlık daimî olamaz.

Diha bile kâfi değildir. Bütün fi’l ve icra sahasında zekâların hüzme halini alması, menabi ve vesaitin, usulî bir surette istifade mevkiine konulması, ce- htlerin içtimaileşdirilmesi lâzımdır. „

Fakat biz dahi bunu aşağı yukarı aynı kelimelerle ne kadar çok tek­

rar hem de ( Herriot) nun kitabının in­

tişarından çok seneler evvel tekrar et- memişmi idik ? Gustave Le Bon “ tabii hal muharebedir; sulh, arzidir,, diyor fakat harp yalnız musellah harp değildir. Toplu tüfenkli, bombalı, torpilli, tayyareli harp­

ler nihayet dört sene sürüyor. Fakat gayri musellah harp, fikir, ticaret, sanayi ilah ile idame olunan harp fasılasızdır.

“ H eriyyot,, bu noktada bihakkin çok İsrar ediyor. ( İspanya ) nm, ( İtalya) nın şimalî ve cenubî ( Amerika ) nm ( İngiltere ) nin iktisadiyat , ticaret , sanayi ticareti bahriye noktai nazarların­

dan vaziyeti hazıralarını ibret verici bir surette nazara arzediyor. Nufus mes’elesi onun nazarında en vahim ve en müşkil mes’eledir ve bu bahse C ree c ’esi d’abord peupler peupler yani yratmak her şeyden evel nufus artırmaktır.

Sözüyle başlıyor. Ve soruyor “ vaktile İspartanın öldüğü gibi Fransada ölecekmi?

Cevap veriyor; ( Fransa ) , şüphesiz yaşayacak fakat şimei halkte derin bir tadilât ika’ etmeksizin mukadderatını temin edemiyecektir. „ Sonra, devam ediyor: “ Ekseriya kendilerini alâkadar etmeye, bilâ faide çalışılmış olan bu nufus meselesine halkda heraretle alâka­

dar olmaya İrza edilemezse vatanın her dürlii itilâsı gyari mümkindir.,,

Bir memleketin nufusca terakkisi İktisadî, İçtimaî, siyasî fikri inkişafının başlıca unsuru kalmaktadır. Sekene ade-■>

dinin artması bir devlet için zinde kuvvetin ve kudreti siyasiyenin artması demektir. Bu tezayiit.. İçtimaî, fikrî ahlâkî ufuklarının tevessüiine muadildir.

(5)

İÇTİHAT 5289 Diğer taraftan bu tezayüt, nufusun

havaiçi hayatiyesini temin eden sa’yin randımanını yükseltir.

1914 de Marne muhaberesinde dö- güşen Fransız askerlerinin yüzde 50 si köylü imiş 1916 da ise muhariplerin yüzde 9 0 köylü zürra’ bulunmuştur.

Bu erkamdan bizim için alınacak ders aşikârdır. Harbi umumîde, bilfiil baş kumandanlık eden küçük yaşlı bir baş kumandan vekilinin, tam bir fikri as­

kerî ve medenîye malik olmaması yüzün­

den nekadar nüfü’sümuzun Romanya gibi, Galçya gibi manasız yerlerde bile israf edilmesi neticesi olarak köylerimizin ne kadar ıssız kalmış olacağı kolay kesdi- rilir. Nufus tezayüdü nisbetile ihracat hareketinin at başı bir gittiği (Heriyyo)mn verdiği erkamdan pekeyi anlaşılıyor.( 1898 den 19 1 3 ) e kadar on beş senelik bir müddet zarfında ihracat Almanyada 100de 168, İngilterede 100 de 115 müttehidei Amerikada 100 de 100, Fransada ise yal­

nız 100 de 95 artmıştır. Fransa meclis meb’usanı azasından M. Lambry bu ihra­

cat nisbet tezayüdün nufusun nisbeti teza- yidinde aynen bulduğunu nazarı dikkata arz ediyor.

“Herriot„ diyor: “ 16 inci asırda ırkı­

mızın hakimiyet ve faikıyeti kısmen şu maveka ile izah olunur ki o zaman Fran­

sız ırkı adet itibarile heman heman bü­

tün Avrupa nufusunun ufusun teşkil edi­

yordu, (14 inci Luis) Fransası aynı Avru- pamn sülüs nufusuna, 1789 Fransasası ise rubu nufusuna muadil idi.,,

İnkılâp ve imperatorluk muharebele­

rinden sonra (Fransa) Avrupa nufusunun ancak beşde birini teşkil ediyor. (Al­

manya) ve (Rusya) aded itibarile birin­

ciliği ihraz ettiler. 19 inci asır müdde- tince silsilei meratip diğer ırkların men- faatına olarak, yalnız Avrupada değil bü­

tün cihanda değişiyor. (Birinci François) zemanında her Fransız ailesine vasati

olarak yedi çocuk, (on dördüncü Louis ) zemanında beş çocuk, 1889 da üç çocuk 1914 de yalnız iki çocuk düşüyordu.,,

Bu Fıkra bizim için ilhamkârdır. Ve nufusumuzu artırmak için ciddî surette imâli fikir etmeye medu’ olduğumuzu söyler.

(Herriot) nufus ve tenakusu nufus mes’elesine lâyık olduğu ehemmiyeti ve­

riyor. (Sebepler ve çareler) unvanlı batı­

sında bazı kimselerin Fransada tenakusu nufusa ladiniligin sebep olduğu iddiasını reddediyor. Diğer bir zat izdivacın an­

cak iman ile mahsuldarolduğunu ileri süriyor.

sehv ve veya gaflet noktası şudurki bu adam, bereketi tenasülün ahlakı mesıhıye ile kabil olacağı itikadındadır. Halbuki bil’akis (mesih) (milküssema) yi ögmüş- tür. ve evlenmeyi, ve artmayı sena et­

tiği hiç malum değildir. Bizimki de evlat- da fitne görmüştür.

“M. Herriot„ nufus mes’elesini ted- kik ederken iskatı cenin ceryanınını uzun uzadıya ve erkame istinaden şerh ediyor.

“Fransa,, da her gün irtikâb edilen iskatı cenin mıkdarmı Profesör Budiıı 500 yahut senevi 180,000 tahmin etmiştir.

Memleketimizde iskatı cenin adedinin belki on misli de sakatı cenin vardır.

Yani cehil yüzünden, esbabı istirahattan ve medenî yaşayış vesaitinden ve sııi muameleden mütevellit çocuk düşmeleri vardır.

“Yaratmalı,, bugün medenî, zinde ve şerefli bir millet pişuvalarını işgal etmesi icabeden en mühim mes’eleleri derpiş ediyor. Ziraattan, senayıi ziraiyeden , şiimendiferlerden , ticaretibahriyeden , yeni senayi kanunlarından, teşkilâtı mâ­

liyeden , teşkilâtı ticcariyeden , teknikı tedrisattan, umumi talimden, ıslahatı ida- riyeden, kadının mukadderatıntan, nufus ve tenakusu nufus meselelerinden v.s.den bahs ediyor, fakat bunları bir romancı ve alelâde bir publicist gibi değil hakiki

(6)

bir âlim olarak inceden inceye tahlil ve tetkik ediyor. Bizim için çok sıcak na- sihètler ve ibretlerle doludur. Fransa gençlerine kitabın nihayetinde Amerika­

nın şu cümlei hikmetini söyliyor:

«Bir şeyin muhal olduğunu düşünerek asla uyumayınız

,

m uhal zannettiğinizi diğerbiri icra ederken yapacağı gürültü ile uyanm ak tehlikesine diişersiniz.Bütün çalışanların kardaşça ittihadını tenbel- lere karşı m evkii file çtkartnız.y>

“ Parisde Grand Augüstin kilisesinin üstünde müverrih “Kamis,, in şu ibaresi yazılı bir şerit ile bağlı bir başak var­

dır: Çalışmıyan yemez. [*]

“ Qui non laborat non manducet«; bizim teceddüdümüzün şiarı bu olmalıdır. Cüret ediniz. Size iftira ettikleri olacaktır. On­

lara hücum ediniz. Cür’etkâr faaliyete, zengin bir izdivaçdan yahut meşkûk bir mirasdan istifade etmeyi tercih edenlerin küfürlerine maruz olursunuz, onları istih­

kar ediniz. Önünüze görenek, resmiyet, kör ve sağır kırtasiyecilik [bürokrasi]

çıkacak bunları mağlug ediniz.

“M es’ele.. Fransanın sayesinde yaşa­

yarak Fransaya, hidmet etmeyenlerin, mütehakkim cehaletin, cür’etkâr tama’kâr- lığın, hilekârların, zekâca ve yürekçe ba- yağilerin elinden kurtarmaktır. Cür’et ediniz üçüncü cumhuriyet, bizi izmihlâle sevk edebilecek bir buhran içinde işini gördü. Ve bizi şeref ve şanın zirvesine çıkardı. Dördüncü cumhuriyet doğmak istiyor onu yaratınız.«

“Herriot« nun bu sözleri aslında bin kat daha güzel, bin kat daha hararetli-

[*]~FrankHn in , çelik bir ağacın altun meyvesi tavsifine lâyik şu sözüde vatandaş­

larımın ruhunda tükenmez bir hazine olsun.

Sana, çalışmaktan ve iktisad etmekden başka bir zengin olmak yolu gösteren kim­

se senin düşmanındır. AB. DJ.

dir. Medlulü bizim halimize çok uyğundur.

Milletimizin doğurduğu fevkalâde bir meş’al, rüfekayı gayretile Türkiyeyi “S e ­ vré« girdabından çıkardı. Ve ilerilemek ve yükselmek tariki üzerine koydu. Yol üzerindeki dikenleri, sağdan soldan dü­

şen kaya parçalarını def’ etmektedir.

Türkiya gençliğinin zayi edilecek bir da­

kikası yoktur. Hükümetimiz yol, ırva, ıska, ekincileri teşci’ beyaz kömüra, has­

talıklara, tenakus nufusa karşı mücadele, istihsal, imal, imar V. ç . siyasetini takip etmekle, münevver binliğini gösteriyor.

Ticaret filomuzun ihzarilede iştiğal edi­

lecektir.

Maarif umumiyemizin, nafiamızın, mâli­

yemizin istikameti asliyesi imal, istihsal, imar yahut inşa kelimelerinde gösterile­

cektir. “Avrupa ve Osmanlı imperator- luğu„ ınvanlı ve oldukça ihticaclı bir kitabın müellifi olan R. Pin,non “il ya de place pour tout le momde dans 1, Em­

pire ottoman, même pour les. turcs [**]

demek terbiyesizliğinde bulunuyordu. Bu­

gün Türkiya kişverinde, üç misli on üç misli artacak türk ırkı için yer vardır;

esbabi se’adet bilkuvve vardır. Serveti tabiiye, ve bunu istismar etmek için muk- tezi kuvayi tabiiye vardır. En ziyade muhtaç olduğumuz, münevver, muhlis, ve çalışkan zekâların bir hüzme halinde refah ve itilâyi umumî maksadında bir­

leşmesi, mes’ut ve münevver bir istik­

bale iman ateşile bütün yürekleri teshin ve tenvir etmesidir.

Bu kudret bizde vardır. Eğer bu kud­

ret bizde yoksa onu yaranmak vazife­

miz vardır.

A. C.

[**] Kitabı mezkûr sahife 363

(7)

t

İÇTİHAT 5291

Tevfik Fikret

ve

Psy cha na lyse T et kikleri

Doktor A. Izettin

- 4 —

2) Ayni naresist haleti ruhiye bize şairin yüksek hodbinliğini, ademi hamu- liyetini izah edebilir.

Hullet sahasını ittisai [hulletin art­

ması demeyornm] bütün hayatı ruhiyatı bel’i ve istimsas etmesi muhayyilenin muhakeme ve zekâ aleyhine genişlemesi bizi mükemmelen tenvir eder. Kendi de- rununa çekilen mağrur ve lâkayt Fikret, ( C lande) in intraverti (omutedahil) bir tipdir.

İşte şâirin hayatındaki küsgünlük enerjisizlik hep buradan neş’eteder. Çün­

kü lâkaydi ener- jisizligin ilk dev-

ya haleti mebnada kalarak ( serizord ) lerde görüldüğü şekili alır. Bunun bir derece hafifi (Paranoide-Schizophrenique) eşkâlde bulunur . İtiraf lazım gelirse (Schizoid) lerle ( Paranoid - Schızofreni- que) seriyi ayıran biri haddi fasıl (ter­

me himitrophe) yoktur. Ancak sonuncu­

larda inficar anasırının daha İptidai bu­

lunduğu ve mühim' bir miktarda da ( Paranoide ) anasır ile boyanmış oldu­

ğunu söylemek kifayet eder.

Şahsın içinde yuvarlandığı muhit ile hemzeınan ve bünyei ruhiyesile alâkadar olmak üzre gâh bir tarafa! gâh diğer tarafa inhiraflar vukua gelir. Sakin, la­

kayt, souk, bir ( Schizoid ) bünye gü­

nün birinde âni bir infilâk ile hür bir cemiyet ademi olur mütehassis olma­

yanlar bu haleti ruhiyeyi izahdan aciz ka-

^ a lırlar; lâkin ahş-

^ ^ ¡£ 5 kın bir goz için

bir vasfidir. İs­

tihza muhiti alçaltarak tanımamak fırsatını tevlid eder ve muhit ile olan anlaşama- mazlık kabahatini şahısdan alarak mu­

hite yükletir. Fikret bu halde .de güzel bir tedahül vakasıdır.

3) Şairde görülen tezatları - bu te­

zatlar müellifin âsarında,isterse hayatı hu- susiyesine münhasır olsun - izah artık pek kolaydır. Çünkü evvelcede dedi­

ğimiz gibi, bünyei ruhiyenin gösterdi­

ğimiz tarzda intisaci kolaylıkla ayrılma­

ya, tabiri tıbbisi ile inficar, intiza, et­

meye sâ’dir. [1] Yani bu intiza’ birçok vak’alarda bir marazı akliye müntehi ola­

bilir. Erken bunama da olduğu gibi ve [1] Dissociation Scizophrenique denilen hal.

residir. Ayni su- g

Bulunmayan nabz

|§ bu ayni bir bün- retle o acı istihza- ^ Bir lahzei vuslet diledim, ey deli hicran ;<jg

yen,n

başka bir yi de izah kabil Ç; § en |{afsıma çındın ezelinle, ebedinle; İÜ tezahüründen iba- olur, istihza bu & B ir fikr ahn.r hüznümün ummanına dâir S rettir- Bir Ç°k bü' mutedil schızopr- gfe B ir nabz arayup bulmamanın kalbini dinle. 1 yük adamların ha- henik - paranord || 8 Nisan I929 A. Dj.

S

Vatında S örUlen

bünyelerin mühim mantıksızlıklara h-

... ayret etmemek lâ­

zımdır. Tababeti ruhiyede hayret yokdur.

Binaenaleyh tevfik Fikret hakkın­

da serd edilen mütenakız tenkitlerin men- baını Fikretin bünyei ruhiyesinde ve bu bünyenin hususî çarpıklığında aramalıdır.

(Remy de Gourmont) nun dediği gibi

“En müthiş olan şey hakikatin, aranıldığı vakit bulunabilmesidir. „

Bu monografinin birinci kısmında Tevfik Fikretin bünye ve seciyesini ar- zetmiş ve şairin şahsiyetinde âmil olan anasırı meydana koymuşdum. Tedkikin o kısmında psychanalysin gayri mihani- kiyetlere de müracaat edildiğinden tabir câiz ise muhtelif bir usul takip olunmuş-

(8)

tu.[l]İtiraf lâzımdır ki“Psychanalyse„ hak­

kında mütehassis etıbbanın bile pek na- kis malumata sahip olduğu şu devirde original bir tedkike kalkmak kariin canı­

nı sıkmak ve anlaşılmamak tehlikesine maruzdur. Bunu idrak ettiğinden izahata derince nufuz edilmesini temin kasdile birazda canibi malûmat vermek sadet harici isede pek azda psychanalysein ne olduğunu göstermek istedim. Fakat bir usulün Hututu esasiyesini şöyle bilmek o usulü müşahhas bir vak’aya tatbik se- lâhiyetini insana vermez. Psychanalyse eski psycholoji usullerinden temamen başka bir yoldan gitmesi ve hiristiyandiin yasında ayip ve günah telekki edilen tenasuli hayata büyük bir ehemmiyet atî etmesile garbin klasik muhitlerinde itiraz tufanları kopardı. Biz Türkler [tah- taşşurumuz] dolayisile hıristiyanlardan pek farklı bir teşekküle malik olduğumuz­

dan bu hususta daha bitaraf olabiliriz.

Bahusus memleketinizde fikir sahasında asırlarca “symboiik„ “mystik„ temayül­

lerinin hakim olduğu göz önüne getilirse freudisme ait bir çok mihanikiyetlerin edebiyatımızda pek eskidenberi rol oy­

nadığı görülür. Ası! şayanı dikkat olan şey Fikretin bu mihanikiyetler için adeta ısmarlanmış bir misal halinde arzı hey’- et etmesidir .

* **

Tetkikin bu kısmı temamen psycha- iyse mefhumlarına istinat etmektedir.

fakat unutulmamalıdır ki “elimizdeki ve­

saik ne kadar rasin olursa olsun ruhî mihanikiyetler hakkındaki ilmimiz ne ka­

dar vasi bulunursa bulunsun psychanalyse iki noktada acizdir. Bunlardan biri, bir ferdin neden o ferd olduğunu ve neden diğer bir ferd olmadığım izahdır.„ [2]

[Bitmedi]

[1] Bu sözlerle (Kretschmayer)in bazı yan­

lış tenkitlerine hak veriyor değilim.

[2] Leonard de Vnici (Freud) Sahife 211

BİR ÖKSÜZ

Tezalliimler ağlıyor manalı gözlerinde, Ye’sinde felâketin solgun bir meali var, Şetaretten eser yok sevimli sözlerinde, Nazik tebessümünde bir girye hayali var, Her nazranda tevahhuş, her tavrında ihtiraz, Artık işidilmeyor taravetli, şen sesin,

Hâlin neden değişti, nerede evvelki naz Bugün kendi yuvanda bir sığıntı gibisin Yüzün muğber daima, her zaman boynun bükük Deyor hüznün hissime: Öksüzlük, ah öksüzlük!

Aranızdan eksildi dökülürken yapraklar Saçlarını koklarken ruhu titreyen kadiri, Bu yaşında öğrendim bir yürek nasıl sızlar, Ne demekmiş tehassür sen de, sen de anladın Arayorsun değilini ey talisiz yavrucuk!

Onun sana rikkatle kızım deyen sesini, Ne acılar duyarsın, kendin gibi bir çocuk Meserretle öperken yanında annesini, İnce hissin yaralı, zavallı kalbin kırık, Ah o ana kucağı, ah o zalim ayrılık.

Gece uyku vaktinde gözlerin kapanırken Güle güle gider de sokulurdun koynuna, Bir kaç saat ayrılıp kavuşunca neş’enden Çırpınarak, koşarak sarılırdın boynuna.

Anasının yanında şimdi üvey 'kardaşın Mes’udane uyuyor mışıl mışıl her gece Sen yatınca damlıyor hararetli göz yaşın Kumral kirpiklerinden yastığıne gizlice, Görüyorsun rüyada güzel, müşfik anneni, Ağlıyarak okşayor, öpüyor yavrum seni.

Ey hazanın hüznüne timsâl olunan meleğim Su halinle mahremsin benim hasta ruhuma Bilirmisin karşında ne hisseder yüreğim, Neler ilham edersin hayali mecruhuma.

Korkularla titrerken o güzel dudakların Gözlerinden ne kadar, ne yaş boşandı, Öpülmeye alışmış küçücük yanakların

Huşunetli ellerle kaç kerre şamarlandı!

Her ne zaman düşünsem fecaatli halini Kendimde de bulurum ye’sini melalini.

Bir kat daha kırılır şu münkesir hayatın

(9)

İÇTİHAT 5293 Eğer aklın örerse matemli hakikate,

Sıfra ener kıymeti gözünde kâinatın,

Sen de düşmen olursun merhametsiz hilkate.

Felâket çekenlere şefkatli bir kalb ile Teessürler içinde benim gibi et nazar, Büyüyünce nasibin seadet olsa bile Hatırından çıkmasın şu duyduğun acılar, Bir gün sen de olursan eğer bir üvey ana öksüzleri incitme son sözüm budur sana.

Tokadi Zade: Şekib ---- —*■ ' SOBBb**»---

MİNELMEVT

Beni koydukları zaman toprağa Başı bir kefenle sarılı hoca, Yabancılar gider gitmez uzağa, Yaslansın çömelip orada ağaca, Her mezar başında artan hevesle, Ruhuma bir

Yasin

okusun, sesle, Bu son benzeyişim olsun herk ese, Bütün arzum budur olup olacağı...

Dinlendirmek için orda başımı, Ne adımı yazın, ne de yaşım ı, Yok eğer olursa koyan taşımı Üzerine bir

Ah

çekin hattatça.

Ahmet Kutsi Vecibesiz ve müeyyidesiz

Bir Ahlakın icmali

Yazan: J . M. GÛYAÜ

[*]

Tabiatın lakaydliği farziyesi

Eğer “doğmatisme„ın ahlâkî, bilgilerin hali hazırında hakikate en yakın tarziyeyi ararsa bu­

lacaktır ki bu farziye ne “pessimsme„ ne de

“optinisme„faziyesi dsğildir; Bu farziye tabiatın lâkaydiliği tarziyesidir. Gayelerine uymamızı doğmatismin istediği bu tabi’at, hakikatte, mutlak bir lâkaydlik göstermektedir: lo. hıssiet hak­

kında; 2 o beşerî iradenin mümkin istikametleri hakkında tabiat mutlak bir lâkaydlik gösterir.

Optimist ve pessimist, sadece anlamaya çalışacakları yerde, • şairler gibi, his ederler,

müteheyyiçdirler, küserler, sevinirler, tabiate hayır yahut şer, güzellik, çirkinlik, keyfiyet [ o u a’lete ] 1er atfederler ; bil’akis âlimi din­

leyiniz; onun için daima muteadil [equi valentes] kemiyetlerden başka bir şey yoktur.

Tabiat kendi noktai nazarında bitaraf bir şey olur. Hazdan olduğu kadar iztiraptan, hayır­

dan, şerden bihaber, bişuurdur.

Tabiatin elemlerimize, yahut hazlarımıza lâ- kaydliği moralist için ihmal olunabilen bir tarzi­

yedir, zira amelî te’siri yoktur. Hayatın elemleri vasatî olarak, hazlarından fazla olmadığı ve ha­

yatın her zihayat için arzu olnmaya şayan kal­

dığı bir kerre kabul olununca derdlerimizi teh- vin eden bir meded re’sin yokluğu siyreti ahlâ- kiyemizde hiç bir şeyi degişdirmeyecektir.

Fakat ahlâkı alâkadar eden, tabiatin hayre, yahut şerre karşı lâkaydliğidir; binaenaleyh bu lâkaydliğinden bir çok burhan [Raıson] ları drmeyan edilebilir.

Birincisi kabili takdir bir tarzda istikame­

tini degişdiremediği kül = [tout] e nisbeten beşeri iradedin

aczi

[

l ’tmpuissance

] ı dır. Böyle ef’ali beşeriden cihan için ne çıka cak? Bilmiyoruz. Fizikşinas için soğuk ve sıcak ne kadar biribirine zıd esaslardan gayri sadir görünürse gibi tabiat için de hayr ve şer dahi ayni suretle bir ve ayni şey görünür.

Bunlar [yani hayr ve şer] ahlâkî hararetin dereceleridir. Ve soğuk ve sıcak gibi hayr ve şerrin tevazün etmesi belki lâzımdır. Muh­

temel ki hayr ve şer, bir müddet sonra dün­

yada birbirlerini nötralise ederler yani birbir­

lerinin te’sirlerini izale ederler.

Nitekim Ummanda dalgaların muhtelif ha­

reketleri birbirlerini nötralise eder. Her biri­

miz kendi izimizi çizeriz, fakat tabiat için bu izin ehemmiyeti azdır; bu iz için çarçabuk silinmek kâinatın maksatsız büyük çarpınması içinde kaybolmak mukadderdir. Pompöenin gemilerinin izlerinden denizlerin hâlâ titredik­

leri doğrumudur? Suları üzerinde binlerce sefinenin dolaşmakta olmasına rağmen Bahri muhiti bugün eskisinden fazla tek bir dalgası varmıdır? İyi bir amelin, yahut devri salise ait bir adam tarafından irtikâp olunmuş bir cinayetin neticelerini dünyanın lâalettayin bir şeyde ta’dil etmesi emin midir? Confucius, Bou- ddha yahut Hazreti İsa bir milyar sene sonra tabiat üzerine icrayı te’sir edecekler mi? Bir

“eplemcre„ böceğinin iyi bir amelini farzediniz.

Bu iyi amel kendisi gibi bir güneş şu’aında ölür.

(10)

Böceği öldürecek gecenin viirudu bunu iyi amel saniyenin milyonda biri kadar te’hir edebilirini?

Bir kadın vardı, onun nıa’sum cünunu kendisini nişanlı ve düğününün arefesinde zanetmekti. Sabahleyin uyanınca bir beyaz elbise, bir taze gelin tacı isterdi, ve beşuş, mütebessim olduğu halde süslenirdi. O [nişan­

lı] bugün gelecek derdi. Akşam, beyhude in­

tizardan sonra onu bir hüznü keder alırdı.

Ozaman beyaz elbiseyi çıkarırdı.Fakat ertesi gün alessabah,itimadı tekrar gelirdi. “Bugüngelecek»

derdi.Ve ümid libasını ancak tekrar giyinmek ü- zere çıkararak, daima sukuta uğrayan ve daima canlı olan bu kanaetde hayatını geçirdi. İnsa­

niyet, her sukutı hayali unutan bu kadın gi­

bidir, Her gün idealinin gelmesini bekler. [*]

Belki yüzlerce asırdan beridir ki “yarın ge­

lecek» der; her nesil birbiri arkasına beyaz elbisyi giyer. İman, bahar ve çiçekler gibi ebe­

dîdir! Belki bütün tabiat, her halde su’urlu ve müdrik tabiet de böylediî: hisabsız asırlar ev­

vel, dağılmış toza munkalib olmuş bir yıldızda da sirrî nişânliye intizar ediliyordu. Her ne suretle derpiş olunursa olunsun ebediyyet na­

mütenahi bir’ sükuti hayal gibi görünür.

[Bitmedi]

, ^

F elsefe sam h alan

[Carmen Sylva]dan.

Hayat bir san’atchrki insan onda ek- serya amatör vaziyeti'ndedir; üstâd ola­

bilmek için kalbinin kanını akıtmalıdır .

——30e---

Beyaz saçlar, imtinadan sora denizi örten köpüklerin zirvelerine benzer.

--- SO a5;---

Dostlar, insana yalınız yükselir - ken faidelidirler; zirvede iken onlara hiç lüzum kalmaz .

---33*0---

Ateş suyu kaynattığı halde su ateşi söndürür ; bir nankörü kızdırmayınız sizi söndürür .

En basit hakikat bir kadından daha muğlakdır .Terbiye kalbin yüksek mektebidir.

--

Dr,

Nuri Fehmi [*] İdeal adlı şu kıta’mızıda buraya kaydedelim:

İdeal

Görmediğim bir ru’yayi betekrar Hatırlamak, görmek için çalışdım;

Sevdiğimi ben gel zeman git zetnan Aramaya, bulmamaya alışdım. AB. DJ.

Après une démission

C ’est donc vrai que je vis, comme un être,pensant, Amon aise, bien libre et maître de moi- même Suivant les désirs seuls de l’âme et jouissant De tout ce qui m’entoure et de tout ce que j ’aime;

Je vivais affligé, soucieux et distrait, Ne pouvant me sauver de la mélancolie Du métier dont je parle encore avec regret, Qui ne fut qu’une longue et pénible agonie;

Et je ne pensais guèr, hélas! combien sont doux Et la vie, et l’amour et toute la nature, Ou rien n’est fade,ou laid, si l’on a de bon goût;

j ’avais tout oublié, je l’avoue et le jure.

Tout est beau, ravissant, regaredez les oiseaux Qui se bercent,chantant sur les branches fluette;

Les enfants babillant,ou dormant aux berceaux Pleins de charme innocent des pieds jusqu’à latète;

Le soleil, se levant pur et majestueux, Oh se couchant voilé, d’urie rose lumière, Et les astres brillant dans l’innfini des cieux D’une prodigieuse et sublime manière;

Les papillons volant capricieux en l’air,

Oû posés sur les fleurs dans l’immense campagne:

Les mirages lointains bleuissant le désert;

Les sommets nébuleux de la haute montagne;

Les flots bleus endormis, moirés en plein soleil, D’une nappe éthérée, ou s ’agitant sans cesse, Furieux vers le soir, sous l’horizon vermeil Oû l’on sent en rêvant une douce tristesse;

Promenez - vous la nuit avec recueillement, Aux bords d’un lac paisible, ou des eaux

murmurantes, Sur le sable ou le prû, sous le grand firmament Que sillonnent soudain les étoiles filantes;

Traversez en automne,au clair de lune, un bois;

Passez prés d'une source a la voix cristalline;

Cheminez, d’un pas lent, vous arrêtant parfois, Pour savourer tout seul la musique divine ; Frissonnant au vent frais caressant voire front, Marchez sur les tapis mouvants tissés par l’ombre

Et la lumière , allez vous adosser au tronc D’ un arbre, dans un coin silencieux et sombre;

Pensez et repensez a vous-même avant tout, La tête dans les mains, devant ces grandioses Spectacles et tombez en extase a genoux, Vous trouvant tout petit parmi ces grandes choses,

Ecoutez ce que dit chaque feuille en tombant, Tristement a vos piedes toute rouge, ou jaunie Ou bien en s ’envolant dans l’air au gré du vent:

“Tout périt a son tour, jouissezde la vie!»

Erenköy 1918

Ebubekiv Hazmı

~ ~ İmtiyaz T i ^ k T i r T Abdullah ' Cevdet Mes’ul müdürü: Dr. Abdil Hüsnü

Düyunuumumiye karşısında “İŞ» Matbaası

(11)

Diş Tabibi Mehmet Rifat

Cağal oğlu kapalı Furun karşısında her gün hasta kabul eder.'

Telefon : İstanbul 264

Prof. Dr. Selâhattin Mehmet

Röntgen Laboratuvari

Mahmudiye Caddasi No. 2 8 ___

Muhit

Aylık ve resimli mecmuadır, çok müke­

mmel ve müte’kâmil olarak çikıyor. Her nü­

shası 80 sahifalik güzel ve amelî ma’lûmat ile dolu bir kitab halinde çıkar. Abonnemet bedeli 6 liradır. Adres : Istanbulda Dilsiz zade hanında No 2; _ _ ___________________

Kephalgine

kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için müessirdir.

19. Avenue de V M ie rf

U R * s 6 s A ;

ROGIER ö

C

l

75 • ’— 3 O 2 ' ® Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. T a’mı hoştur ilk istimalinde tebeuvülde, idrar yullarında rahatlık his olunur.

Gliserofosfatli Şark Malt Hulâsası

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imal edilmektedir.

Deposu Ekrem Necip ecza deposu Telefon : İstanbul, 78

Apraham Ekşiyan

kerestecilerde No 412

Dépôt de bois de construction en tous genres

Telefon : Stanboul, 2826 Öksürük ve boğaz hastalıklari

O xymenthol Peraudin

Pastillerini alınız.

içtihadın 2 4 üncü senesi kolleksiyonu

Bir kaç tam kolîeksiyon var 2 1/2 lira gönderenlere tahhud- lu olarak gönderiyoruz.

B IL E Y L

Safra ifrazı azalan hastaliklarda sarilıkda yarım baş ağrılarında, uykusuzlukda, zihin tembelliğinde, kanın ve bağırsakların bo­

zukluğunda, karaciğer kum sancılarında 1 kapsül alınır.

BİOLACTYL

Ferm ent lactipue sélectionne

Mide ve bağırsaklardaki tahamür ve tesemmümün maniidir. Çocuk ishallerinde eyi ilâçtır. Yemeklerden evvel 3 — 5 kap­

sül alınmalıdır.

Kimosine Rogier

Çocukların hazımsızlıklarında süte taham­

mül etmeyen her mi’e için müessir deva.

200 gram süte bir ölçü kaşığı KİMOSİN kâfidir.

Dr. SEMİRAİS HANIM Çocuk Hastalıkları

Dr. EKREM BEHÇET

Etfal hastahanesi kulak, burun, boğaz mütahassısı

App.. Lorando— Tepe başı Telefon: Pera 2496

GÜNDE 10 PARA

Anadolunun, her klişesinde birer Çocuk sarayının yükselmesi için

H im ayei Etfalın

hepimizden beklediği y a r d ı m ._______

Endocrisine Fournier Cumhuriyet Mücelıthanesı

Hasta ve yorgun uzuvları ayni cins a’za- Babı Âlî caddesinde “kara göz,, ittisalinde nın cevheriyle tâmir etmek esasına mü- kitabjarını hem metin bir surette stenid opotherapia devalarındandır. Kaşe, hem mu’tedil fiyatla citletmek isteyenle- pudra ve kompirime halinde kullandır. rin mücelithanesidir.

(12)

ki tablan

Kuruş İçtimaiyat noktaî nazarından terbiye 20

Kalbin gözü 20

İzmir konferansları 50

Terbiye ve iman 25

Bu eserlerin nüshaları tükenmek üçere- dir İdarehanemizde ve kitabçılarda bulunur.

O sm aniı B ankası

Banque Ottomane

Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası Umumî merkez: Galata

Telefon : Beyoğlu 36

Türkiyanin her şehrinde şubeleri vardır.

Veremin her derdinde en müessir deva

Türkiya Sanayi ve Maadin Bankasına Merbut

Hereke, Beykoz, Bakırköy fabrikaları satış mağazası:

İstanbul, Bahçe Kapu Tramvay caddesi Numero 12

Telefon: İstanbul, 517

Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulâtından ipekliler ve döşeme­

likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku­

maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve ka­

lın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kon- duralar, ve saire topdan ve perakende olarak satılır.

BİR FİLOZOFUN ŞİİRLERİ Ş a ’iri: j. M. Guyau

Devlet Matbaasında basılmakda olan bu çok nefis kitabın bilhassa genç şa’irlerimiz tarafindan hirzi can edilmesini temenni ederiz.

A kşeh ir B ankası

Sermayesi 1 Milyon Bilumum banka muamelesiyle

İştigal eder Merkezi : AKŞEHİR

Şü’beleri : İSTANBUL ve İZMİR Musa’it gartla mevdu’t kabul eder . Afi- yon, tiftik gibıihracat üzerine mubaya ve satı­

şa tevessut edea. Hea nevi emti’a üzerine komisiyon ile muamele yapar .

Telefon : İstanbul 3341 ADAPAZARI TÜRK

T ic a re t B an kası

TÜRK ANONİM ŞİRKETİ Sermayesi: 1,000,000 Türk lirası Merkezi : ADAPAZARI

İSTANBUL ŞU BESİ: yeni postahane karşısı. Telefon : İstanbul — 2042

Diş tabibî

Muallim

H. H A M İT B.

Muayenehanesi

Beyoglunda Lilrarire Mondiale karşısında __________ Telefon B. 725

“ Î Ş „ M A T B A A S I

UCUZLUK, TEMİZ İŞ, SÜR’AT Babıali Eski Düyünu umumiye Karşısında

M. ÜTÜCİYAN Çinkoğraf

Fincancılarda Kalifidi Han Yeni neşriyat:

Çelik : Ankarada bu isimde onbeş günlük resimli ve canlı bir macmua intişara başladı; bu nushasinda kudretli şa’irimiz Florınali Nazim Bey braderımizin Büyük Müceddid ve pişu- vamizi tibcil ve yüksek şanini terennüm eden bir manzumesi var.

Türkçe lügat : 45 bin lügati ve turkce lu- gatların Fransizcalarini havi olacak luzumlubir kitabin linçi fasikulu çıktı naşiri Cihan kitab- nesi. Tavsiye ederiz.

Nalarısı: Cinsî hayatiyat, içtimaiyat ve bediiyattan bahis olan bu mecmua kuvvetli yazılar ve cazip resimlerle intişar etmiş­

tir. Senelik abone bedeli 75 kuruştur.

Adres: Konyada Balansı.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

1 5 0 6 2 6 1 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

bolgelerinde az masrafla ve kisa araliklarla egitip savasa hazirlamakti. Sayirrun asil gayesi asker potansiyelini belirlernek oldugu halde, bu sayimda 1831 sayirmndan

[r]

Şevki Vanlı'nın yirmi yıldanberi, ülke- mizin muhtelif yörelerinde yapmış olduğu projeleri, bilhassa uygulamaları toplu bir halde takdim eden kitabı, okuyucularımı-

Kendisi Mies ve Wright gibi asrın en büyük üç mimarından biri olarak ölümü ile bize şok tesiri yaptı.. Bugün o da esaslı öncü fikirleriyle bazen bir tarafta

Çarşının kurulacağı arazinin topoğra- fik d u r u m u n u iyice incelemek gerekir, me- yilli arazi iki katlı çarşı yapmaya müsait olabilirse de istinat duvarları,

Daha tecrübe çalışmaları devresin- de sayılabilecek olan Eskişehir, Adana fabrikaları önümüzdeki aylarda elbette daha verimli çalışacakları gibi, sene so- nuna kadar her

[r]

Zararları: Uzun yemek nakliyatı. Büyük hastanelerde bunun elektrik arabaları veya oto- mobillerle yapılması. Ve fazla araziye ihtiyaç olması. Muhtelif büyüklükte