Bayezit kahvesi maketi
İ k i T ü r k K a h v e s i p r o j e s i
Y. M i m a r M u a l l i m S e d a t H. E l d e mİstanbul Belediyesi tarafından, Y. Mimar Mua-allim Sedat H a k k ı ' y a avan projesi hazırlattırılan bu iki Türk kahvesinden biri, Beyazıt m e y d a n ı n a nazır inkilâp müzesinin köşesini teşkil eden saha üzerine düşünülmüş, diğeri ise Çamlıca tepesinde, Istanbula hakim bir ar*a için tertip edilmiştir. Belediye tarafın-dan, m i m a r a verilen program, eski T ü r k kahvelerini ihyaen bugünkü ihtiyaçlar da göz ö n ü n d e tutularak, birer T ü r k kahvesi projesinin ihzarıdır.
Bu projelerden, Beyazıtta nşası düşünülen kahve henüz yeni tevsi edilmekte olan Laleli caddesi ile Beyazıt m e y d a n ı köşesinde yapılacaktır. P l â n d a esas k a h v e köşeye konulmuş olup bir kol Laleli caddesine uzatılmış diğer kol ise Beyazıt m e y d a n ı n a nazır cep-h e d e tesis edilmiştir. İnkilâp müzesi k a cep-h v e ve lokan-tanın teşkil ettiği ( L ) şekli ile âdetâ sarılmış bir va-ziyet almıştır. Sahanın darlığı ve inkilâp müzesini teş-kil eden medrese avlusunun motifsiz sağır duvar-ları, mimarı bu şekilde bir sureti hal b u l m a ğ a sevket-miştir. \
inkilâp müzesinin m e y d a n a karşı çerçevelenme-sinin muvafık olup olmadığı hakikaten düşünülecek bir meseledir.
Beyazıttaki kahvenin ayni z a m a n d a bir lokanta ve bir de açık kahve kısmı vardır. Burada mevzu bu itibarla geniştir. Arazi çok meyilli olduğundan, mi-mar b u n d a n istifadeyi düşünmüş ve Laleli caddesi tarafından kendi kendine hasıl olan kata bir kahve-hane koymuştur. Bunun üstü lokantadır.
Arsanın köşesine gelen bu kısım binanın esas kitlesini teşkil ediyor. Plânı büyük bir m u r a b b a olup birinci katta mütebariz cumbalar ile haçvari bir şe-kil alıyor ve bu ısuretle eski plân şeşe-killerine yaklaşı-yor. Üzerinde çatı geniş saçakları ve m ü t e a d d i t kır-malı meyilleri ile fantazi bir şekil iıae ediyor.
Birinci katla irtibatı olan ve Laleli caddesi is-tikametine uzatılmış kol ise talebe lokantasını teşkil ediyor ,ki, her ikisi d e aynı servisten istifade etmek-tedir. U f a k seviye farkları ile Beyazıt meydanına na-zır cepheyi teşkil eden kahvehane kısmına geçiliyor. Burasının plânı t a m a m e n eski kahvelerimizin plân-larına benzemektedir. Plân mütenazır iki salondan ve ortada bir avludan ibarettir. Köşelerini teşkil eden oval motifler, hem plâna, hem de haricî şekline Ba-rokdan müteessir bir hal veriyor.
Çamlıca k a h v e s i n i n nıcnazırı
b u r a d a Beyazıt meydanına nazır bir açık avlu tertip edilmiş ve kahvehanenin nısıf motifi mütenazır ola-rak tekrarlanmıştır. Bu avlu kolonlar ile a r k a d a n çerçevelenmiştir. K a h v e h a n e ile Müze arasında d a r bir yol bırakılmıştır.
Mimarın, Beyazıt kahvesi için yaptığı projenin oldukça girift sureti haller ile m e y d a n a geldiği görü-lüyorsa da, b u n a eski T ü r k kahveleri plân şekillerine yaklaşmak ve arazinin müşkül vaziyetine u y m a k mecburiyetinden olduğu anlaşılmaktadır.
Çamlıcada inşası düşünülen proje, t a m a m e n es-ki bir T ü r k kahvesini ihya maksadı ile hazırlanmış-tır.
Çamlıcanın geniş manzarasını t a m a m e n ihata edecek derecede, her cephesinden istifadeyi düşünen mimar, geniş ve yekdiğerinden küçük k a d e m e -lerle yükselen bir terasla binayı arsanın meyline tabi kılmıştır.
Arazinin tatlı meyline uyup, her k a d e m e d e , biraz d a h a yükselerek, geniş bir manzarayı kucak-lamak gayesi ile terkip edilen p l â n d a sıra ile açık terasdan üstü kapalı kısma ve d a h a sonra kahvenin büyük salonuna girildiği görülmektedir. Kazinonun plânı, klasik sivil mimarı plânı terkiplerimizden mül-hemdir. Beyazıt kahvesi gibi büyük salon heyeti u-mumiye itibarile murabbaidir. Binanın iskeletini tu-tan sütunlar ve salonun sedir taksimatı bu bütün-lüğü haçvari taksimata uğratmaktadır.
Büyük salon t a m a m e n ( P e y k e ) dediğimiz se-dirlere müşabih yerli kanapelerle çevrelenmiş ve â-deta, bölmelere ayrılmıştır. Büyük salonun ö n ü n d e üstü kapalı açık kısım vardır. Burada da oturacak yerler, p e y k e prensibine göredir. Bu kısmın ortasın-da küçük bir havuz vardır.
Kazinonun esas antresi sokakla münasebeti olan dar cephe üzerinde olmakla b e r a b e r büyük salon önünde de ayrı bir .antre vardır.
^ T p İ E T r ^ j
I T
On c e p h e
Esas antreden küçük bir hole giriliyor, b u r a d a n bir geçitle soldan küçük salona, sağdan mutfak ve sair servis tarafına, karşıdan da büyük kazino salo-nuna giriliyor. Geçit üzerinde bir A m e r i k a n bar bu-lunuyor. Servis kısmı üzerinde bir mutavassıt kat ko-nularak, helâlar, duş, bir b a n y o ve üç idare odası bu-raya yerleştirilmiştir. Orkestra mahalline bu kattan giriliyor. Müzik yeri büyük salonun köşelerinden biri içinde ve asma bir vaziyettedir.
Bina haricî mimarî itibarile T ü r k karakterini ha-izdir. Geniş .saçakları, cephe üzerindeki pencerele-rin eb'at ve eşkâli, dolu ve boş kısımların proporsion-laıı güzel ve asildir.
A n c a k p l â n d a büyük salon önündeki terasa ve-rilen eşkâl eski evlerimizin veya kahvehanelerimizin plân şekilleri ise de, kazinonun her tarafını sabit ka-napelerle kuşatmak ( p e y k e ) bizce biraz mübalâğalı bir hareket gibi geliyor. Bu kazinonun bir salonunu; meselâ küçük salonu, t a m a m e n eski T ü r k kahvesi şeklinde y a p m a k kâfidir. Diğer kısımların biraz
ikti-W
şadı düşünülerek bugünkü kazino esaslarına göre yapılması d a h a muvafık olur. Bu suretle halk günü-müzün ileri kazino esasları içinde rahatça oturabilece-ği gibi diğer taraftan, şüphesiz orijinalitesi olan Türk salonunda d a ayrıca oturmak ve vakit geçirmek fır-satını bulur. Bunun için kanaatimizce büyük salon vs terasda, masa usulünden istifade etmek münasip ve
Y a n
Zemin, asma k a t plânlarile çatı plâııı
iktisadî olur.
A n t r e ve A m e r i k a n bar bulunan geçit biraz dar bir haldedir. F a k a t henüz bir avan p r o j e olan bu eser, tatbikat projelerinde işleneceği için m u v a f f a k olmuş bir çalışmanın mahsulü olarak addedilebilir.
H e r iki güzel avan projeyi m e y d a n a getiren, değerli arkadaşımız Sedat Eldem'i tebrik ederiz.