• Sonuç bulunamadı

1997 YILINA GİRERKEN Yahya Arıkan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "1997 YILINA GİRERKEN Yahya Arıkan"

Copied!
81
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Dünya, üzerinde yaşamın tehlikeli olduğu bir yerdir.

Bu yalnızca kötülük yapanların yüzünden değil, aynı Zamanda ötekilerin haksızlıklara göz yumması ve Yapılan kötülüklerin yanlarına kar kalması sebebiyle Böyledir.

A. Einstein

1997 YILINA GİRERKEN

Yahya Arıkan

İSMMMO Başkanı

1996 yılına veda edip, 1997 yılına girdik.

Yeni yılda siyasileri bir sürü sorun beklemektedir.

* Güneydoğuda yaşanan savaş

* Civan, Horzum, Susurluk kazasının ortaya çıkardığı kirli ilişkiler ve olaylar nedeniyle kirlenen siyaset ve temiz siyaset

* AB'ne geçiş

* Demokratikleşme

* Yurttaşlık hakları

* Vergi adaleti

* Enflasyon

* Özelleştirme

Bununu gibi birçok sorun çözüm beklemektedir.

Değerli meslektaşlarım;

Yukarıda sıraladığım sorunların hepsinin ayrı bir önemi vardır. Bana göre bunlardan en önemlisi yurttaşlık haklarıdır. Ülkemizde maalesef yurttaşlık bilinci gelişmemiştir. Ve de geliştirilmemiştir.

Nedir yurttaşlık hakları?

* Toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü

* Kanun önünde eşitlik

* Siyasi terörün, işkencenin artık yurttaş için tehdit oluşturulmaması

* Kişisel ve sosyal özgürlükler

* Fırsat eşitliği (eğitim, sağlık gibi)

Ülkemiz; maalesef yurttaş hakları konusunda on üzerinden iki alarak sınıfta kalmıştır.

Yurttaşlık bilinci kadar üyelik bilinci de çok önemlidir. Diğer bir anlamda örgütlü olmak.

Üyesi olduğumuz siyasi partilere, odalara, derneklere ve vakıflara sahip çıkınız.

"Sürüden ayrılanı kurt kapar" diye bir atasözü vardır, ben de şöyle yorumluyorum: "Örgütsüz olan sosyal insan olamaz". Bu nedenle üyesi bulunduğunuz Odamıza sahip çıkınız.

Değerli meslektaşlarım,

Mali Genel Kurul' a kadar kesinleşen etkinliklerimiz ve hayata geçirmek istediğimiz projeler hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.

(3)

KESİNLEŞEN ETKİNLİKLERİMİZ A- Aylık Mesleki Seminerler

7 Ocak 1997 Mevzuattaki son değişiklikler 4 Şubat 1997 SSK ve İş Hukuku uygulamaları 4 Mart 1997 Gelir Vergisi Beyanname düzenlenmesi 8 Nisan 1997 Kurumlar Vergisi Beyanname düzenlenmesi

B- Paneller

14 Ocak 1997'de "Bağımlı üye kavramının dünyadaki konumu ve ülkemizdeki uygulamalar"

26 Şubat 1997 "Toplum ve Çevre Kirlenmesi"

C- Sempozyum

Odamızın organize ettiği III. Türkiye Muhasebe Denetim Sempozyumu 30 Nisan - 4 Mayıs 1997 tarihlerinde Alanya'da yapılacaktır. Sempozyuma katılım bedeli 1 kişi çift kişilik odada 300 DM, 1 kişi tek kişilik odada 400 DM’ dır.

D- Sosyal Etkinlikler

* 1 Mart Muhasebeciler gününde panel ve müzik şöleni

* 12 Nisan 1997 Odamızın 7. yıl kuruluş balosu

E- Bölge Eğitim Çalışmaları

Bildiğiniz gibi 9 Kasım ile 7 Aralık tarihlerinde Odamızın Eğitim salonlarında bölge eğitim çalışmalarını yaptık. Meslektaşlarımızdan yoğun ilgi gördük.

Bu yoğun talebi karşılamak üzere 14 Aralık 1996 - 11 Ocak 1997 tarihleri arasında ikinci kez aynı yerlerde bölge eğitim çalışmalarının tekrarı yapılacaktır.

Bölge eğitim çalışmalarının bu yıl dördüncüsünü yapıyoruz. Türkiye'de örnek bir model olan eğitmenlerle eğitim projesine katılan eğitmen dostlarım; A. Nihat Yenibakır, A.Sait Başaran, Adem Elikara, Agop Çavikoğlu, Ahmet Demir, Atilla Özbank, Ayhan Çelik, Aziz Gökdeniz, Bahri Olgun, Burhan Sarıoğlu, Cafer Güler, Cenap Gündüz, E. Zafer Akgüç, E. Sabri Yücel, Ekrem Akalın, Esra Demirel, Gündoğdu Özbaş, Hüseyin Fırat, Hüseyin Mert, Hüseyin Turna, Leyla Kıyat, Masis Yontan, Mehmet Sayın, Mehmet Yılmaz, Muharrem Samur, N. Kemal Koç, Recep Selimoğlu, Saffet Benzerler, Servet Kozan, Talha Apak, Temel Öztürk, Temel İnce, Ülkü Sönmez, Vedat Kasapoğlu, İ. Ertan Paker, İ. Halil Demirci, Yaşar Alagöz, İlker Karatalay, İsmail Karaköylü. Yücel Akdemir, Ziya Disanlı'ya sizler adına teşekkür ediyorum.

Eğitmenler kadromuzda yer alıp aramızdan ayrılan Erkin Balaban ve Erdinç Ersan dostlarımı da rahmetle anıyorum.

Eğitmenlerin eğitiminde yer alan Doç. Dr. Recep Pekdemir'e, Prof. Dr. Rüstem Hacırüstemoğlu'na, Prof. Dr. Haluk Sümer'e ve Prof. Dr. Emre Burçkin'e ayrıca teşekkür ediyorum.

PROJELERİMİZ

A- 3568 Sayılı Meslek Yasamızın alternatif taslağının hazırlanması

Yönetim Kurulumuzca; Yahya Arıkan, Yüksel Can, Mehmet Eren , Ziya Disanlı, Kemal Çolak, Orhan Arabacıoğlu ve Muhlis Selçik'den oluşturulan bu komisyona gerekli çalışmaları yapmak üzere görev verildi.

(4)

Komisyonumuz; Oda üyelerine (bültende), delegelere ve seçime giren gruplara bir yazı göndererek meslek yasamızla ilgili değişiklik önerilerini 15 Ocak 1997 tarihine kadar bildirmelerini talep etmiş, bu çalışmaları Mart 1997'de tamamlayarak Nisan 1997'de yapılacak bir toplantıyla son şeklini verecektir.

Ağustos-Eylül 1997'de Türkiye genelinde yapılacak bir toplantıyla da TÜRMOB' un resmi çalışması haline gelecektir.

Bu çalışmaya tüm arkadaşlarımın katkılarını bekliyoruz.

B- Bürokrasi Dosyası

- Maliye Bakanlığı ve ilgili birimlerindeki sorunlar

* İşyeri tescil ve terkin işlemleri

* Ödeme kaydedici cihazların alım satım devir ve el değişikliği

* Vergi borcu olan mükelleflerin basım izin yasası

* Yıl sonlarında verilen KDV, Muhtasar ve 249 nolu tebliğ gereği verilen yıllık bildirimler

* Düzeltme işlemlerinin zamanında yapılmaması

* Vergi daireleri arası nakil işlemleri

* Müracaatların birden fazla kuruma ayrı ayrı yapılması

* Otomasyona bağlı olmayan vergi dairelerine yapılan ödemeler

* Vergi dairelerinden alınan ücretsiz evrak temini

* Yasa, Yönetmelik, Tebliğ, İç Genelge ve İşlem Yönergesinin yarattığı sorunlar,

- SSS Müdürlükleri ve Bölge Çalışma Müdürlüklerindeki sorunlar

* Ek 1 ve Ek 2'ler

* İdari para cezaları

- Odalarımız ile diğer meslek odaları arasında yaşanan sıkıntılar

* Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İI Müdürlükleri ve İTO'da yaşanan sıkıntılar.

Yukarıdaki sorunlar, ilçe temsilcilerimizle tespit edilen hususlardır. Odamızın hazırladığı bu rapor 6 Aralık' da yapılan 15. Başkanlar toplantısında TÜRMOB ve oda Başkanlarının bilgisine sunulmuş, yine odamızca önerilen “Türkiye Bürokrasi Dosyası’nı hazırlamak üzere TÜRMOB temsilcileri, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Sakarya Odası baş- kanlarının yer alacağı bir komisyon oluşmuştur.

Oluşan komisyon bir ay içerisinde çalışmasını tamamlayıp TÜRMOB 'a teslim edecektir.

C- Muhasebe Enstitüsü

12500 meslek mensubumuzun, 9000 stajyerimizin eğitimi ve eğitimci kadrolarının yetiştirilmesi için ilimizde bir muhasebe enstitüsü kurmayı hedeflediğimizi biliyorsunuz.

Dergi elinize geçtiğinde bu konudaki yuvarlak masa toplantımızı yapmış olacağız. En kısa zamanda olumlu, olumsuz gelişmeyi sizlere ileteceğiz.

D- Ülke Sorunları Çözüm Dosyaları

* Gümrük Birliği

* Güneydoğu

* Demokratikleşme

* İnsan Hakları

(5)

dosyaları hazırlandı, bu dosyaları önümüzdeki günlerde kamuoyuna tartışmaya açacağız.

Değerli meslektaşlarım;

37. sayıda mesleki kararlarımıza sahip çıkalım başlıklı yazımda mesleki kararların önemi üzerinde durmuştum.

Biliyorum ki büyük bir çoğunluğunuz emanet usulü para toplayıp yatırma işini tasfiye ediyorsunuz. Gelin yeni bir yıla girerken tamamen bu işleri yapmaktan kurtulalım.

Müşterilerimizi ikna edelim, bankaların yolunu gösterelim.

Biz önümüzdeki günlerde bu işlerin yasaklandığına dair bir kampanya başlatacağız.

Birbirimize yardımcı olalım. Mesleki kararlarına sahip çıkan kurumlar daha güçlü olacaktır.

Yeni yılda daha çok dayanışmaya ihtiyacımız vardır. KDV'nin ayın 20'sine muhtasarın ayın 10'una çekilmesine dair, plan ve bütçe komisyonunda kabul edilen Meclisin gündeminde olan yasa teklifine karşı faksla tepki kampanyamız devam ediyor. Destek veren tüm meslektaşlarıma (gruplar dahil) teşekkür ediyorum.

İstanbul Odası olarak bu uygulamanın hayata geçmemesi için sonuna kadar takipçisiyiz. Bu nedenle dayanışmaya daha çok ihtiyacımız var.

Yeni yılın başarı, sağlık ve mutluluk getirmesi dileğiyle...

(6)

ALTI YILI GERİDE BIRAKIRKEN

YAYIN KURULU

Dergimiz içerik bakımından kendini geliştirme çabası içinde. Bu çabaların sonuçlarını önümüzdeki sayılardan başlayarak okurlarımıza sergileyebileceğimizi umuyoruz.

Amacımız, beklenen ve daha çok okunan bir dergiyi yaratabilmek.

Ancak bu amaca giden yolun, tartışma yaratabilen, ışık tutan, yol açıcı, özgün yazılar yayımlayabilmekten geçtiğinin bilincindeyiz. Bu yönde aldığımız kararlardan biri, her sayıda bir " ağırlıklı konu"yu derinlemesine işlemek ve dergiyi bir tartışma yerine dönüştürmek.

İlk konumuz "Hayat Standardı" adıyla bildiğimiz vergilendirme ölçütü. "Hayat Standardı"nı ilk ağırlıklı konu olarak seçmiş olmamızın, şöyle bir esprisi de olsa gerek: Sayıları toplayıp çıkararak vergiye dayanak olacak bir sonuç sayısı bulma işlevine sıkıştırılmak istenen bizler, demek ki "Hayat Standardı" dediğimiz bu vergilendirme ölçütünün, o toplama çıkarma işini de elimizden aldığını,sonuç sayısını işin başında ve tepeden elimize vererek "sayma" işimizi iyice etkisizleştirdiğini bilmesine biliyoruz.

Oysa bizler, bırakın sonuç sayısının elimize baştan verilmesini, toplanıp çıkarılacak sayıların hangileri olacağının belirlenmesi sürecinde de etkin olmak istemez miyiz? Bir meslek örgütü ve bir meslek dergisi, kendisini böyle bir süreçte edilgin görmek ister mi hiç?

Etkin ve belirleyici olma yönündeki çabalarımız sırasında, bize doğru yolu göstermede ve olgun bir dergi yaratmada okur katkısının önemini de, katılımcılık anlayışımızın bir gereği olarak bir daha belirtmek istiyoruz.

Geçen günlerde ülkemiz önemli bir konuyla çalkalandı: Susurluk olayı.

Ancak olayın ardından edilen bir söz, çalkantıyı bir mantık bilmecesine dönüştürdü. Çok yakın geçmişte başbakanlık da yapmış bir başbakan yardımcısı, sahte kimlikli bir yasa kaçağının cenazesinin ardından, "devlet için kurşun atanın da kurşun yiyenin de şerefli olduğunu ve onların saygıyla anılacağını" söylüyordu. Kurşunun öldürmeye yaradığını bilen herkes -- bunu çocuklar da bilir-- "devlet için" yutturmacasıyla kimlerin tetikçilere öldürüldüğünü düşünmeye başladı. "Bunlar bunu hep yapıyorlar" anlamında çıkışlar da oldu.

Ama "elimde belge var" diyen parti başkanları, yıllardır olduğu gibi, bu yazının yazıldığı güne değin herhangi bir belge sunamadılar kamuoyuna. Ya ellerinde gerçekte belge yoktu ya da o belgeleri gün ışığına çıkaracak özgüvenleri!

Devletin tepelerinde birilerinin, yasa kaçaklarını maşa gibi kullanarak karşıtlarını öldürttüğü söylentileri, çocukların bile anlayacağı yalınlıkta, ama bu karanlık ilişkilerin dışındaki büyüklerin kolay kolay anlayamayacağı boyutlarda ve karmaşıklıkta bir sorular yumağını büyüttükçe büyütüyor. Böyle bir ortamda, Radyo Televizyon Üst Kurulları çocukları korumak için şiddet filmlerini yasaklasa ne olacak, yasaklamasa ne olacak?

Basına sansür dayatması tam da bu günlere rastladı:

"Belgem var-Varsa açıkla!" atışmalarının toz dumanında, politikanın ve hükümetin bu atışmaların uzağında görünen şeriatçı kanadı, önceden pişirdiği belli olan sansür yemeğini, kamuoyuna ve Meclis 'e sunuverdi.

(7)

Şimdi basın kendini savunuyor.

Teşvikler, çanak-çömlekçilik, tekelleşme, gemi azıya almış seks ve şiddet haberciliği boyalı basında her ne denli belirleyici olsa da, hepsi bu sansür dayatması karşısında halkın yakınmalarına ve isteklerine kulak vermek zorunda kaldı.

Temiz toplum isteği gazetelerde yeniden manşetlere çıktı.

Derginiz, basının sansür yasalarıyla denetlenmesinin, onun iş özgürlüğünü ortadan kaldıracağını, bunun da basının işlevini ortadan kaldırmak anlamına geldiğini düşünüyor.

"Sayma" işlevimizi yerine getirirken tepeden verilmiş sayılarla karşılaşmanın, vergilendirmede etkisizleşme anlamına geldiği yolundaki sezgimiz ile, basına tepeden haber sınırları çizme çabasının basının ana işlevini yok etme anlamına geldiği yolundaki sezgimiz örtüşüyor.

Bu bakımdan, basında sansüre karşı çıkmanın da, vergilendirme sürecinde "hayat standardı"

gibi tepeden inmeci yaklaşımlara karşı çıkmanın da, iş özgürlüğünü, onun da ötesinde toplumsal adaleti savunmak demek olan çok boyutlu ama aynı yoldaki savaşımların birer parçası olduğunu düşünüyoruz.

Geçen günlerin mesleğimizi ilgilendiren iki konusu da "vergi affı" ve "beyanname günleri"

tartışmalarıydı. Bu konulara ilişkin yazılarınız elimize ulaşırsa, gündemdeki ağırlığı ölçüsünde yayımlayacağımızı belirtelim. Yeri gelmişken de kurulumuzun ortak görüşü olan bir iki noktaya değinelim.

Ardı ardına değişen yasal düzenlemeler, vergi yükümlülerini şaşkına döndürüyor, meslektaşlarımızı da güç durumda bırakıyor. Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi bir de vergi affı konusu çıktı. Birkaç yılda bir ısıtılıp ısıtılıp toplumun önüne sürülen ve "halkın vergisini, yükümlüsüne bağışlama" anlamına gelen bu vergi affı konusu, toplum vicdanında yer bulmuş mudur? Hukukun genel kurallarıyla ne denli bağdaşmaktadır? Yalnızca mali/parasal bir konu mudur yoksa toplumsal adaletle ilgisi de var mıdır? Her şeyden önce hukuksal içerikli bir işlem olan bu "bağışlama", "af" kavramının genel kabul görmüş gerekçeleri ile uyuşmakta mıdır?

Yoksa halkın, "siz kimin vergisini kime bağışlıyorsunuz?" sorusunu da yanında mı getirecektir?

Bu sorular bir yana; toplum vicdanının eğer bir af gereksinmesi varsa , öncelikle düşünce suçlarına yönelik çağdaş düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmez mi? Yazarlarının, sanatçılarının, gazetecilerinin hapiste olduğu, dışarıda olanlarının da, baskıcı yasaların hapis korkutmaları altında görev yapmaya çalıştığı bir toplumun vicdanı, öncelikle vergi bağışlamaları ile mi rahatlayacak? Vermedikleri vergilerle ellerinde tuttukları kamu parasının, gazetecinin, yazarın, sanatçının özgürlüğünden daha değerli olduğunu bize benimsetmeye mi çalışıyor birileri?

Vergi affı gibi tüm toplumu ilgilendiren konuların, barolarda, meslek örgütleri ve öteki demokratik örgütlerde özgürce ve yeterince tartışıldıktan sonra karara bağlanmasının gereğine inanıyoruz.

(8)

Kaynak sıkıntısı, durduk yerde bir tartışma daha başlattı: Beyannameler. . .

Hükümet, muhtasar beyannamelerin ve KDV beyannamelerinin vergisine daha erken kavuşmak istiyor.

Bir yandan da, toplayamadığı vergiyi, yani halkın parasını "vergi affıyla ve de kendi eliyle bağışlamayı düşünüyor.

Konuları alt alta dizince, kara mizah nasıl da sırıtıyor!

Her ay düzenli olarak, "vergilendirilmiş kazanç kutsaldır" yazan kapılardan girerek vergisini ödeyenleri "daha çabuk, daha çabuk" diye sıkıştır, ille çelişkilerini nasıl açıklayacaklarını merak ediyoruz.

Beyannamelerin ay sonlarında birleştirilmiş tek bildirimle verilmesinin vergi dairelerini de, vergi yükümlülerini ve meslektaşlarımızı da rahatlatacağını düşünüyoruz. Tek bildirgede vergi konularının ayrı olması sorunu, verilecek suret sayısının artırılmasıyla çözülebilir.

Çevre Haftası ve Sakatlar Haftası'nı ve İnsan Hakları Haftası'nı geride bıraktık.

Meslektaşlarımız, işletmelerin bazı atıklarının, toplayıcı gönüllü kuruluşlara verilmesi yönünde vergi yükümlülerini uyarabilirler. Katı olsun, sıvı ya da gaz olsun, endüstri atıklarının yol açtığı kirlenmenin tüm insanlığı ve doğayı etkilediği, geri dönülmez sonuçlar yarattığı düşünülürse, kirlenmeyi önlemenin maliyetinin bu bakımdan, doğayı yitirmenin maliyetinden daha ucuz olduğunun bilincinde kişiler olarak, bu gönüllü kuruluşlarla çeşitli dayanışmalar içine girebilirler. Kendi duyarlılıklarını, sanayici vergi yükümlülerine de benimsetmek için ne yapabilecekleri konusunda, yine bu kuruluşlara başvurabilirler.

Elliden çok işçi çalıştıran işyerlerinin sakatları da çalıştırmak zorunda olduğunu hepimiz biliyoruz. Oysa kaç işyerinde bu kurala uyuluyor? Bizler, sakatların da çalışan insanlar olarak geçimlerini sağlayabilmeleri için bir şey yapıyor muyuz? Yapabileceklerimiz nelerdir?

Meslektaşlar bir araya geldiklerinde, çeşitli kurullarda bu sorulara yanıt arayabilirler.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi' nın Birleşmiş Milletler' ce 1948'de benimsenişinin yıldönümüydü 10 Aralık. Ana Britannica'nın "İnsan Hakları" maddesinin ilk iki tümcesi, çarpıcı bir yalınlıkla yazılmış; şöyle: "Bireylerin salt insan olmakla kazandıkları haklar.

İnsanların insan olarak taşıdıkları değerin sömürü, baskı, kıyım ve her türlü doğal güç karşısında korunması isteğine dayanır."

Gencecik oğullarının, kızlarının devletin elindeyken ortadan kaybolduğunu söyleyen Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Lisesi önündeki adalet bekleyişleri bir yılını doldurdu.

Çağdaş bir hukuk devletinde bir toplu kayıplar dilekçesi yerine geçmesi gereken bu eylem, kayıp annelerinin sessiz ama kararlı direnişi sonucu demokratik kitle örgütlerinin sahip çık- masından sonra, polis copundan kurtulabildi.

İnsan haklarına ve bilime dayalı çağdaş hukuk devletine ulaşmak için daha çok yolumuz var.

Bizim üzerimize düşen görev, el yordamıyla temiz toplum arayışımıza, önce kendi işimizden başlayarak ışık tutabilmek.

Eleştirilerinizi, önerilerinizi ve yazılarınızı bekliyoruz.

Daha güzel, daha başarılı çözümlerde buluşmak dileğiyle, yeni yılınız kutlu olsun.

(9)

KIYMETLİ MADEN VE ZİYNET EŞYASI TİCARETİ İLE UĞRAŞAN

VERGİ MÜKELLEFLERİNE YÖNELİK SON YASAL DÜZENLEME

Dr Levent Demirdağ

Vergi Denetmeni Erol Özcan Vergi Denetmeni

I. GİRİŞ

20.11.1996 tarihinde kabul edilen ve 30.11.1996 tarih ve 22833 sayılı Resmi Gazete 'de yayınlanarak yürürlüğe giren 4213 sayılı "Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyası Beyanı Hakkındaki Kanun", faaliyetleri kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasının imali veya alım- satımı olan mükelleflere,

- İşletmelerinde fiilen mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan,

- Kayıtlarında yer aldığı halde, düşük değerle gösterilen stoklarının, yasal kayıtlarına borsa rayici ya da emsal bedeli ile değerleyerek almalarına imkan tanımıştır.

Ayrıca, 1 aralık 1996 tarih ve 22834 sayılı Resmi Gazete' de yayınlanan 1 sıra numaralı tebliğ ile de konuya açıklık getirilmiştir.

Öteden beri kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasının imali veya alım-satımı ile uğraşanlar işletmelerinde fiilen ticaretini yaptıkları ancak kayıtlarında yer almayan ya da kayıtlarında yer aldığı halde düşük değerle gösterilen stokları için bunların belgelendirilmesi, stokların belirlenmesi, vergi incelemesi vb. aşamalarda zorluklarla karşılaşmaktaydı. 4213 sayılı Kanun da mükelleflerin bu konudaki güçlüklerini çözme amacı gütmektedir.

II- YASAL DÜZENLEME:

4213 sayılı Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyası Beyanı Hakkında Kanun'la yapılan düzenleme aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir:

a) Yasadan Yararlanacaklar:

Esas faaliyetleri kıymetli maden (altın, gümüş, platin) ve kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet ve inci) ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasının imali veya alım-satımı olan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleridir. Buna, bu işlerle uğraşan ferdi işletmeler, adi ortaklıklar, kollektif şirketler, adi komandit şirketler ile sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara ait işletmeler dahildir.

b) Bildirim Sayısı ve Süresi:

4213 sayılı Yasayla yapılan düzenlemeye ilişkin olarak bildirim bir defaya mahsus olacak ve yasanın yürürlüğe girdiği ayı izleyen ay içerisinde yani (yasa 30.11.1996 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir). 1-31 Aralık 1996 tarihleri arasında yapılacaktır.

(10)

c) Bildirime Konu Olacak Kıymetli Maden ve Kıymetli Taşlar:

Esas faaliyetleri kıymetli maden (altın, gümüş, platin) ve kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet ve inci) ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasının imali veya imali veya alım-satımı olan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri;

1- İşletmelerinde fiilen mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan, 2- Kayıtlarında yer aldığı halde düşük değerde görülen stokları içermektedir.

d) Bildirime İlişkin Değerleme Nasıl Yapılacak:

1- İşletmelerinde fiilen mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan kıymetli maden ve bunlardan yapılmış ziynet eşyası mükellefler tarafından cins; vasıf ve miktarları itibariyle tasnif edilerek, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki borsa rayici yani 30.1 1.1996 tarihli borsa rayici, borsa rayici olmayanlarda emsal bedeli ile değerlenerek beyannamelerde gösterilecek.

2- Kayıtlarda yer aldığı halde düşük değerde görülen kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasına ilişkin stoklar da yine kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki borsa rayici, borsa rayici olmayanlarda emsal bedeli ile değerlenerek, bu değerleme sonucu çıkan değer ile maliyet bedeli arasındaki farkı değerleme farkı olarak beyan edeceklerdir.

e) Borsa Rayici ve Emsal Bedelinden Ne Anlaşılacak:

4213 sayılı Kanuna ilişkin olarak bildirimde bulunacaklar borsa rayici esas alınmak suretiyle yapacakları beyanda Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yani 30.11.1996 tarihi itibariyle İstanbul Altın Borsasında uygulanmakta olan borsa rayicini esas alacaklardır.

Borsa rayici olmayanlarda ise emsal bedeli ile değerlenecektir. Ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 267. maddesinde yer alan Maliyet Bedeli esası uygulanmayacaktır.

f)Bildirime İlişkin Malların Yasal Defterlere Kaydı Nasıl Yapılacak:

4213 sayılı yasaya ilişkin olarak kıymetli maden ve ziynet eşyasına ilişkin Vergi Beyannamesi ile işletmelerinde fiilen mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan ya da kayıtlarda yer aldığı halde düşük değerde görülen stoklarını bildiren mükelleflerden,

1- İşletme Hesabına Göre Defter Tutanlar: Beyannamenin verildiği tarihi izleyen on gün içerisinde söz konusu farkları defterlerinin gider kısmına "Satın Alınan Mal" olarak kaydedeceklerdir.

2- Bilanço Esasına Göre Defter Tutanlar: Beyannamenin verildiği tarihi izleyen on gün içerisinde söz konusu farkları, pasifte özel bir hesap açacaklar ve bu hesapta izlenen tutar yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde yani 30.1 l.1997 tarihine kadar sermaye hesabına ilave edilecektir. Kanımızca bu hesap daha sonra sermayeye ilave edileceğinden 52 numaralı hesap grubunda 529 Diğer Sermaye Yedekleri Hesabı olabilir.

Ancak, yasa hükmünde pasifle özel bir fonda tutulacağı ibaresi 549 Özel Fonlar Hesabına atılabileceği hususunu da düşündürmektedir.

ÖRNEK: Kıymetli maden ve ziynet eşyasının imali veya alım-satımı ile uğraşan X Kuyumculuk Ltd. Şti.'nin

- 3 kg kayıtlarına intikal ettirilmemiş külçe altını

- 2 kg kayıtlarında 40.000.000.-TL ile kayıtlı 22 ayar bileziği bulunmaktadır.

X Ltd Şti bu altınları, 30.11.1996 tarihi itibariyle İstanbul Altın Borsasındaki Borsa Rayici ile değerleyeceklerdir.

Nevi Miktarı (Gr) Borsa Rayici Tutarı (TL) a) Kayıtsız Altın 3000 1.250.000 3.750.000.000.- b) Düşük Değerle Kayıtlı Altın 2000 1.150.000 2.300.000.000.-

(11)

Düşük değerle kaydedilmiş olan 2.300.000.000.-TL 22 ayar altının maliyet bedeli olan 40.000.000.-TL düşülecek ve (2.300.000.000 - 40.000.000) = 2.260.000.000.-TL' lık bölümü dikkate alınarak beyan edilecektir.

Bu durumda;

İşletmede fiilen mevcut olan ancak kayıtlarda bulunmayan kıymetli maden ile işletme kayıtlarında düşük değerle yer alan kıymetli madene ilişkin yevmiye kaydı aşağıdaki gibi olacaktır:

_______________________________ / ________________________________

153 Ticari Mallar 6.010.000.000.-

529 Diğer Sermaye Yedekleri 6.010.000.000.-

- Kayıtsız altın tutarı 3.750.000.000.- - Düşük değerle kayıtlı altın 2.260.000.000.

Değerleme farkı

... tarihli Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyasına İlişkin Vergi Beyannamesi ile beyan edilen Kayıtsız ve Düşük Değerle Kayıtlı Altının kaydı.

__________________________________ / _________________________________

X Ltd. Şti 30.1 1.1997 tarihinde;

__________________________________ / __________________________________

529- Diğer Sermaye Yedekleri 6.010.000.000.- 500- Sermaye 6.010.000.000.-

... tarihli Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyasına İlişkin Vergi Beyannamesi ile beyan edilen Kayıtsız ve Düşük Değerle Kayıtlı Altına İlişkin Değerleme Farklarının Sermayeye ilavesi...

_________________________________ / __________________________________

Şeklindeki yevmiye maddesi ile Öze1 Fonlar Hesabı Sermaye Hesabına devredilmek suretiyle kapatılacaktır.

g) Bildirim nasıl yapılacak ve uygulanacak vergi oranı ne olacaktır:

İşletmelerinde kayıtsız ve düşük değerle kayıtlı kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan yapılmış ziynet eşyası bulunan mükellefler bunları 1.12.1996 tarih ve 22834 sayılı Resmi Gazete' de yayınlanan 1 sıra numaralı Genel Tebliğin ekinde yer alan "Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyasına İlişkin Vergi Beyannamesi" ile beyan edeceklerdir. (Ek: Beyanname Örneği)

Bildirim daha önce de belirtildiği üzere yasanın yürürlüğe girdiği ayı izleyen ay içerisinde yani 1-31 Aralık 1996 tarihleri arasında bağlı bulundukları Vergi Dairesine yapılacaktır.

Vergi Dairesinin mükellefin Gelir ya da Kurumlar Vergisi açısından bağlı olduğu vergi dairesi olduğu, adi or- taklıklar, kollektif şirketler ve adi komandit şirketlerin ise bildirimlerini ortaklar tarafından müştereken imzalanmak suretiyle ortaklığın Katma Değer Vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine yapacaklardır.

Bu bildirimden dolayı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 9/2. madde hükmü uygulanmayacaktır.

(12)

4213 sayılı Yasaya ilişkin olarak yapılacak bildirimde uygulanacak vergi oranları ise şöyle olacaktır:

1- Külçe Altın % 6 2- Diğerleri % 7 3- Değerleme Farkı %6

Farklar beyannamenin verildiği tarihi izleyen 10 gün içerisinde defterlere ve dolayısıyla ilgili hesaplara intikal ettirilir. Bu 10 günlük süre 31.12.1996 tarihinde beyanname verenleri kapsamaması gerekir. Zira bu tarih itibariyle hesapların kapanması gerekir.

h) Ödemeler Nasıl Yapılacak:

4213 sayılı Kanuna ilişkin olarak Kıymetli Maden ve Ziynet eşyasına ilişkin Vergi Beyannamesi ile bildirimde bulunan mükellefler, tahakkuk eden vergiyi 3 eşit taksitle ilkini beyannamenin verileceği dönem olan Aralık/ 1996 olmak üzere diğer iki taksitten birini Ocak/1997 diğerini de Şubat/ 1997 döneminde ödeyeceklerdir

ı) Bildirime İlişkin Olarak Ödenen Vergiler Gider Yazılabilir mi? Yapılacak Bu Bildirimle Mükellefler Vergi İncelemesi Dışında mı Tutulacaktır:

4213 sayılı Yasa' dan yararlanan mükellefler bu bildirim sonucunda tahakkuk eden ve ödenen vergiyi Gelir ve Kurumlar Vergisi'nden mahsup edemez ve matrahların tespitinde gider sayamaz.

İdarenin bu beyanın doğruluğunu inceleme hakkı saklıdır. Değerlemenin bu yasada belirlenen değerleme ölçülerine göre fazla ya da düşük yapıldığının saptanması halinde saptanan fark üzerinden % 3 oranında Özel Usulsüzlük Cezası kesilir. Farkın miktardan kaynaklanması halinde ise bu kez % 3 değil; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergilendirmeye ilişkin genel hükümler: uygulanır.

% 3 ceza uygulamasında emtiaların cins ve vasıfları ayrı ayrı dikkate alınır.

j) Beyanda Bulunup Tahakkuk Eden Verginin Taksitlerini Ödemeyen Mükelleflerin Durumu Ne Olacak:

4213 sayılı Yasadan faydalanmak üzere beyanda bulunan ancak tahakkuk eden vergiye ilişkin taksitleri ödemeyen mükellefler beyanname vermemiş sayılmazlar. Ancak haklarında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanununa göre takibat yapılacaktır.

III- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

4213 sayılı "Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyası Beyanı Hakkındaki Kanun" faaliyetleri kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasının imali veya alım- satımı olan mükelleflerin

- İşletmelerinde fiilen mevcut olduğu halde kayıtlarında ye almayan, ya da

- Kayıtlarında düşük değerle gösterilen stoklarının bu yasayla tanınan hakla bir defaya mahsus olmak üzere beyan edilerek kayıtlarına borsa değeri ile geçmelerine imkan tanınmıştır.

Böylece, hem mükelleflerin yıllardır yasal kayıtları ile mal mevcutları arasındaki süregelen dengesizlik giderilerek, işletmelerin fiili durumlarının kayıtlara yansıtılmasına olanak tanınmış, hem de kamu finansmanını bir türlü sağlam kaynaklarla finanse edemeyen kamuya bir gelir sağlanmış olacaktır.

(13)

Ancak, yasanın uygulamasında özellikle uygulanacak vergi oranının mükellefler açısından özendirici olup olmadığı hususu tartışılabilir.

(14)

ÖZEL GİDER İNDİRİMİ SİSTEMİ VE VERGİ İADESİ (ÜCRETLİLER)

Yahya Arıkan

SMMM

Özel Gider İndirimi Sisteminin Özellikleri

Özel gider indirimi ile ilgili olarak kanunda beş önemli husus sayılmıştır.

1- Özel gider indirimi sadece ücretlilerin yararlanabileceği bir indirim olup, harcamaya göre hesaplanacak tutar matrahtan indirilecektir.

2- Harcama Türkiye'de yapılmış olacak ve vergiye tabi gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden alınmış; belgelerle tevsik edilecektir. .

3- Özel gider indirimine sadece eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamaları konu edilecektir.

4- İndirim tutarı kanunda belirtilen harcamalar toplamının 1/3'ü olarak hesaplanacaktır.

5- İndirim tutarı; harcamanın yapıldığı yıla ait ücretin yıllık vergi matrahının % 35'ini geçemeyecektir. Bakanlar kurulu % 35 oranını sıfıra kadar indirmeye ayrıca, harcama konuları harcama ve ücret tutarı itibariyle farklı oranlar tesbit etmeye yetkilidir. Bakanlar kurulu; % 35 oranını, 1996 yılı için aynen uygulama kararı almıştır.

Özel Gider İndiriminden Kimler Yararlanacaktır

Özel gider indirimi sadece gerçek usulde tesbit edilen ücretlilere uygulanacaktır.

Özel Gider İndiriminden Yararlanacak Olan Ücretliler Aşağıda yazılı ödemelerde ücret sayılır.

1- Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel

kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyeleri, 2- Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurları,

3- Bilirkişiler, resmi arabulucular, eksperler, spor hakemleri ve her türlü yarışma jürisi üyeleri,

4- Sporcular,

Özel Gider İndirimine Konu Olan Harcamalar

Gelir Vergisi Kanunu'nun 63. maddesine eklenen 5 nolu bendine göre "Ücretlilerin kendisi, eşi ve çocuğu için yaptığı Eğitim, Sağlık , Gıda, Giyim ve Kira harcamaları Özel Gider indiriminin kapsamına girer.

(15)

Maliye Bakanlığının yayınladığı 176. seri nolu tebliğe göre bu harcamaların neler olduğunu ve harcamaların niteliklerini belirlemiş durumdadır. Buna göre;

a) Eğitim Giderleri:

Eğitim ve öğretim kurumları ile anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile kurs ücretleri, kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar, özel gider indirimine esas alınacaktır.

b) Sağlık Giderleri

Ücretlilerin yaptığı ilaç masrafı, sağlık malzemesi ve hastane giderleri ile muayene, tahlil, fizik tedavi ve diş protez ücretleri, gözlük ve lens alımları gibi sağlık harcamaları özel gider indirimine konu teşkil edecektir.

Ücretlilerin yaptığı bu harcamaların bir kısmının işverence karşılanması halinde, ücretlinin kendisinin karşıladığı harcama tutarı özel gider indirimine konu olacaktır.

c) Gıda Giderleri

Gıda giderlerinden, her türlü yiyecek ve içecek için yapılan harcamaların anlaşılması gerekir.

Ancak, içecek giderlerinden; sigara, alkollü içkiler ve bira bu kapsamda değerlendirilemeyecektir.

Ayrıca, evlerde beslenen kuş, kedi, köpek gibi hayvanlar ile diğer hayvanların tüketimi için alınan yem, mama ve sair gıda maddelerine dahil harcamalar gıda giderleri kapsamına girmeyecek ve özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir.

d) Giyim Giderleri

Giyim giderlerinden kumaş, hazır elbise, ayakkabı, şapka, iç çamaşırı, çorap, kemer gibi giyime müteallik her türlü malların satın alınması için yapılan harcamalar ile bunlara ilişkin dikim, tamir, onarım gibi harcamaların anlaşılması gerekmektedir.

e) Kira Giderleri

İkamet edilen konut için yapılan kira ödemesinin tamamının anlaşılması gerekir.

Bu uygulamada, kiranın defaten veya bir kaç aylık veya aylık dönemler itibariyle

ödenmesinin önemi bulunmamaktadır. Ancak, kira ödemesinin kapsadığı dönem belgede belirtilecektir.

Özel Gider İndirimine Konu Olan Harcamalarda Aranacak Şartlar Bu harcamanın özel gider indirimine konu olabilmesi için

1- Harcamaların mutlaka Türkiye'de yapılması

2- Harcamaların Gelir ve Kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

3- Yapılan harcamanın ücretlinin kendisi medeni kanun hükümlerine göre aralarında evlilik bağı kurulmuş eşi ve mükellefle beraber oturan veya mükellef tarafından bakılan (Nafaka verilerek bakılanlar dahil) 18 yaşını doldurmamış çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetleri bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir.

(16)

Belgesi İndirim Konusu Yapılamayacak Kurum ve Kuruluşlar

Özel gider indirimine konu olan harcamaların gelir ve kurumlar vergisine:

tabi olmayan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde bu harcamalar özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir.

Kurumlar vergisi kanunun 7. maddesi veya kendi özel kanunlarında yer alan hükümlerde kurumlar vergisi muafiyeti tanınan kurumlardan yapılan harcamalar özel gider indirimine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir.

Ancak kurumlar vergisi kanunun 8. maddesinde yer alan istisnalardan yararlanan kurumlar ile istisna uygulaması öteden beri devam eden eğitim ve sağlık kurumlarına yapılan harcamalar özel gider indirimine konu olacaktır.

1- Ücretlinin yurtdışında yaptığı eğitim harcamaları, Türkiye'de yapılmadığı için, özel gider indirimine konu olmayacaktır.

2- Sağlık Bakanlığına ve üniversitelere bağlı hastanelerde yapılan sağlık harcamaları için, bu hastanelerin döner sermayelerine ödenen paralar özel gider indirimine konu olmayacaktır.

3- Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulların okul aile birliğine veya okul koruma derneğine yapılan bağışlar da özel gider indirimine konu harcamalar kapsamına girmemektedir.

4- İçişleri Bakanlığı'na bağlı bazı görevlilere, bir bakanlık lojmanı tahsis etmiştir. Lojman kira bedelleri lojmanlardan yararlanan personelin ücretlerinden kesilerek tahsil edilmektedir.

Ücretlilerin, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayan kişi, kurum ve kuruluşlara ödediği kira bedelleri de özel gider indirimine konu edilmeyecektir.

5- Tüketim kooperatifi, Kurumlar Vergisi Kanunun 7. maddesinin 16 numaralı bendinde yazılı şartları taşıdığı için, kurumlar vergisinden muaf bulunmaktadır. Bu kooperatiften yapılan giyim ve gıda harcamaları, kooperatifin kurumlar vergisi mükellefi olmaması (muaf olması) nedeniyle indirime konu teşkil etmeyecektir.

6- Ordu Yardımlaşma Kurumu 205 sayılı Kuruluş Kanunun 35. maddesine göre Kurumlar Vergisinden muaf olduğundan, bu kurum tarafından işletilmekte olan ordu pazarlarından yapılan harcamalar, özel gider indirimine konu edilmeyecektir.

Özel Gider İndirimine Konu Olacak Harcama Belgeleri

Ücretliler özel gider indirimine konu olan harcamalarını Gelir ve Kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları şu belgelerle tevsik edilecektir.

1- Fatura

2- Serbest meslek makbuzu, 3- Perakende satış fişi,

4- Ödeme kaydedici cihazlara ait satış fişi (Yazar kasa fişi) Özel Gider İndirimi Uygulaması

(17)

1- Ücretlilerin harcama belgelerini biriktirmesi ve işverene ibrazı:

Ücretliler, kendileri, eş ve çocukları adına düzenlenen harcama belgelerini 1 Ocak'tan başlayarak 31 Aralık tarihine kadar biriktireceklerdir.

* 01.01.1996 ile 31.12.1996 tarihleri arasındaki toplanan belgelere sıra no su verilerek zarfın arka tarafı doldurulacaktır.

* Harcamalar; cinsine göre ayrımı yapılacak ve zarfın ön tarafındaki hesaplama tablosu doldurulacaktır.

Eğer bir belgede birden fazla harcama cinsi varsa en yüksek harcama hangisi ise fişin toplamı o cins kabul edilerek tasnif yapılacaktır.

Örneğin; süper marketten alınan bir belge ile 700.000.-TL gıda, 1.000.000.-TL giyim ve 300.000.-TL kırtasiye malzemesi alınmışsa, bunların toplamı olan 2.000.000.-TL giyim eşyası olarak dikkate alınacaktır.

Ücretliler bir yıl boyunca biriktirdikleri özel gider indirimine konu harcama belgelerini, ertesi takvim yılının 20 Ocak tarihinin mesai saati sonuna kadar "Özel Gider İndirimine Ait

Bildirim" ile işverenlerine beyan edeceklerdir.

Bu bildirimde ücretliler, harcamaların toplam tutarını ve bu tutarın 1/3'nü hesaplayarak, göstereceklerdir.

2- İşverenlerce Yapılacak İşlemler:

İşverenler, ücretliler tarafından kendilerine verilen bildirimi ve harcama belgelerini alacaklardır. İşverenler kendilerine ibraz edilen harcama belgelerinin geçerli belge olup olmadığını, harcamanın özel gider indirimi kapsamına girip girmediğini ve harcama toplamının ve bu toplamın 1/3'ünün doğru beyan edilip edilmediğini kontrol edeceklerdir.

Ücretlilerin, ücretlerinden hesaplanan gelir vergisi üzerinden mahsup edilen bu vergi, mahsup işleminin yapıldığı ayda ücretliye nakden ödenmesi zorunludur.

İşverenler, kendilerine ibraz edilen özel gider indirimine ait bildirimlerde yer alan harcama tutarlarını da dikkate alarak, "Özel Gider İndirimine Ait Bordro"yu Ocak ayı sonuna kadar düzenlemek zorundadırlar.

Bordro muhteviyatından da görüleceği üzere işverenler, her bir ücretli için, ücretlinin

yararlanacağı gelir vergisi farkını ayrı ayrı hesaplamak ve bordroda göstermek zorundadırlar.

Diğer taraftan, işverenler kendilerine ibraz edilen bildirim ve harcama belgelerini tarh zaman aşımı süresi içinde saklamak ve istenildiğinde, vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz etmek zorundadırlar.

3- Özel Gider İndiriminden Doğan Gelir Vergisi Farkının Ücretlilere Ödenmesi:

İşverenler, Ocak ayı sonuna kadar düzenleyecekleri özel gider indirimine ait bordroda yer alan gelir vergisi farkını, 1 Şubat tarihinden itibaren ücretlilerine ödeyecekleri ücretlerin gelir vergisinden mahsup edeceklerdir.

Bu mahsup işlemleri, her bir ücretli için ayrı ayrı yapılacaktır. Bir ücretliye ait mahsup edilecek vergi, diğer ücretlilerin vergileriyle ilgilendirilmeyecektir.

(18)

Bu mahsup işlemi için işverenler ücretliler için düzenledikleri ücret bordrosunda, "Özel Gider İndiriminden Doğan Mahsup Edilecek Gelir Vergisi" başlığı altında bir sütun daha açacak ve mahsup ettikleri vergi tutarını bu sütunda göstereceklerdir. Bu sütunda gösterilen tutar, ücretler üzerinden tevkif suretiyle kesilen gelir vergisinden mahsup edilecek ve kalan kısmı muhtasar beyannameyle beyan edilerek ödenecektir.

Bu mahsuba rağmen arta kalan bir tutarın bulunması halinde, bu tutar ücretlilerin müteakip aylara ait hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Özel Gider İndirimi Uygulamasına İlişkin Diğer Hususlar

1- Emeklilik Nedeniyle İşten Ayrılan veya Ölen Ücretlilere Uygulanacak Özel Gider İndirimi

Emeklilik nedeniyle işinden ayrılan ücretliler ile ölüm nedeniyle işten ayrılan ücretlilerin varislerinden bir tanesi 1 Ocak tarihinden başlayarak işlerinden ayrıldıkları tarihe kadar biriktirdikleri özel gider indirimine konu olan harcama belgelerini yukarıda açıklanan esaslar ve süreler dahilinde iş- verene bildireceklerdir.

2- Bir İşyerinde Çalışmakta İken İşten Ayrılan ve Başka Bir İşte Ücretli Olarak Çalışmayanlar Hakkında Özel Gider İndirimi Uygulaması:

Bir işveren nezdinde çalışmakta iken bu işyerinde ayrılan bir daha ücretli olarak çalışmayan ücretliler l Ocak tarihinden işen ayrıldığı tarihe kadar biriktirdiği harcama belgelerini ilgili esaslar ve süreler dahilinde iş- verene bildireceklerdir.

3- İşveren Değiştiren Ücretlilerde Özel Gider İndirimi Uygulaması:

Bir işveren nezrinde ücretli olarak çalışmakta iken, bu işverenden ayrılarak başka bir işveren nezdinde çalışan ücretliler, işveren değiştirdiği takvim yılına ait özel gider indirimine ait bildirimi, en son çalıştığı işverene verecektir.

Ancak, bu ücretliler daha önce çalıştığı işyerinde kendilerine ödenen ücretlerin vergi matrahını, bu matrahtan kesilen gelir vergisini ve bu vergilerin ilgili vergi dairelerine yatırılmış olduğunu gösterir bir belgeyi alarak, bu belgeyi de en son çalıştığı işverene ibraz etmek zorundadır. En son çalıştığı, işveren bu belgeleri de dikkate alarak işlem yapacaktır.

4- Aynı Zamanda Birden Fazla İşverenden Ücret Alan Ücretlilerde Özel Gider İndirimi Uygulaması:

Ücretlilerin aynı zamanda birden fazla işverenden ücret alması halinde, her bir işverene özel gider indirimine ait bildirimi vermesi mümkün bulunmaktadır.

Her bir işveren kendi ödediği ücretlerin vergi matrahlarına, yukarıda açıklanan esaslara göre özel gider indirimi uygulayacaktır.

(19)

5- Üç, Ayda bir Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerin Yanında Çalışan Ücretlilerde Özel Gider İndirimi Uygulaması:

Bilindiği üzere, Gelir Vergisi Kanunun 98. maddesinde, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olan işverenlerin, muhtasar beyannamelerini önceden bildirmek kaydıyla her ay yerine Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarının 20. günü akşamına kadar verebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Buna göre, üçer aylık dönemlerde muhtasar beyanname veren işverenler, Kasım, Aralık ve Ocak aylarına ait muhtasar beyannamelerini 20 Şubat akşamına kadar vereceklerdir.

Bu işverenler, halen çalışmakta olan hizmet erbabı ile emekli olan, işten ayrılan ve ölenlere faiz özel gider indiriminden doğan vergi farkını, 20 Şubat akşamına kadar vereceği muhtasar beyanname ile beyan edecekleri tevkif suretiyle kesilen vergilerden mahsup edilecektir.

Bu mahsuba rağmen arta kalan özel gider indiriminden doğan vergi far- kının bulunması halinde bu fark, muhtasar beyanname veren işverene, vergi dairelerince nakden iade edilecektir. Bu iade vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılacaktır.

Mahsup edilen vergi tutarı ile vergi dairelerince yapılan iadelerin işverenlerce 20 Şubat akşamına kadar hak sahiplerine nakden ödenmesi zorunludur. Ancak, iadenin vergi

dairesinden bu tarihten sonra alınması halinde, vergi farkı, hak sahiplerine alındığı tarihten itibaren 3 gün içinde ödenecektir.

6- Yıllık Beyanname Veren Ücretlilerde Özel Gider İndirimi Uygulaması:

Gelir Vergisi Kanunun 95. maddesinde aynen aşağıdaki hükme yer verilmiştir.

"Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz:

a- Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;

b- 16. maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;

c- Maliye Bakanlığınca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemeler.

Bunlar gelirlerini, "yıllık beyanname ile bildirirler."

Ücretlerinden vergi tevkif usulü cari olmayan ve bu nedenle ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ücretlilerde özel gider indirimi bunların yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda oldukları ücretlilerin vergi matrahlarına, yukarıda açıklanan esaslara göre hesaplanarak uygulanacaktır.

Ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ücretlilerin verdikleri yıllık gelir vergisi beyannamesine tevkif suretiyle vergilendirilen ücretleri ile diğer kazanç ve iratlarını da dahil etmeleri halinde, özel gider indirimi sadece vergi tevkifatı cari olmayan ücretlerin vergi matrahına uygulanacaktır. Bu nedenle, toplam matrah içindeki bu ücretlere ait matrah kısmı ayrılacaktır.

(20)

Özel Gider İndiriminin Uygulanmasına İlişkin Örnekler:

A) Muhtasar Beyanname Vermeyen İşverenlerde:

Gelir Vergisi Kanununun 100. maddesine göre genel bütçeye dahil olan daire ve müesseseler, yaptıkları Gelir Vergisi tevkifatı için muhtasar beyanname vermemektedirler.

(A) Bakanlığından çalışan ücretli (B)'nin 1.1.1996 tarihinden 31.12.1996 tarihine kadar biriktirdiği 170 adet harcama belgesinde yer alan özel gider indirimine konu harcamaların tutarı 150.000.000.-TL dır.

Bu ücretli, 20.1.1997 tarihine kadar harcamaların toplamı olan ' 50.000.000.- TL 'yı,

"Özel Gider İndirimine Ait Bildirimi" ile işverenine beyan etmiş ve harcama belgelerini bildirimine eklemiştir.

İşveren (A) Bakanlığı, ücretlinin kendisine bildirdiği harcama tutarını da dikkate alarak "Özel Gider İndirimine Ait Bordro"yu 1997 yılı Ocak ayının sonuna kadar aşağıdaki şekilde

düzenleyecektir.

Ücretli (B)'nin 1.1.1996-31.12.1996 tarihleri arasındaki vergi

matrahı toplamı... 120.000.000.-TL Ücretli (B)'den 1996 yılı içinde tevkif suretiyle kesilen

gelir vergisi... 30.000.000.-TL

1.1.1996 tarihinden itibaren özel gider indirimine konu

olan harcamaların tutarı... 150.000.000.-TL Harcamaların özel gider indirimine esas olacak tutarı ... 50.000.000.-TL ( 150.000.000/3=)

1996 yılı matrahının özel gider indirimi

yapılacak kısmı... 42.000.000.-TL ( 120.000.000 X °/0 35 =)

Özel gider indirim tutarı (Getirilen belge tutarı /3 ile vergi

matrahının % 35'inden küçük olanı)... 42.000.000.-TL Vergi matrahının özel gider indiriminden sonra kalan kısmı

(yeni matrah)... 78.000.000.-TL ( I 20.000.000 - 42.000.000) =

Özel gider indirimi düşüldükten sonra kalan matrahın

gelir vergisi (Yeni GV)... 19.500.000.-TL

Nakden veya hesaben iade edilecek

(30.000.000 - 19.500.000)... 10.500.000.-TL

(21)

Muhtasar beyanname vermek zorunda olmayan bu işveren, 10.500.000 lira olarak hesap edilen gelir vergisi farkını, 15.2.1997 tarihinde ödeyeceği ücretli (B)nin ücretinden tevkif edeceği vergiden mahsup edecektir. Diğer bir ifade ile işveren, 15.2.1997 de ödenecek ücretten mahsup edilen vergi tutarı kadar ücretli (B)'ye daha fazla ücret ödeyecektir. Ücretli (B)nin 15.2.1997 tarihinde ödenecek ücretinin vergi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisinin 7.500.000 lira olması halinde, bu ücretli bu ayda gelir vergisi ödemeyecek, net ücreti 7.500.000 lira daha fazla ödenecektir. Mahsup işlemi sonunda arta kalan (10.500.000 - 7.500.000) = 3.000.000 lira müteakip ayda mahsup edilecek, ücretliye ödenecektir.

B) Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerde:

(C) Anonim Şirketinde çalışan ücretli (D)'nin 1996 yılında elde ettiği ücretlerinin vergi matrahı 415.000.000 liradır. Bu ücret üzerinden tevkif suretiyle kesilen gelir vergisi tutarı 109.500.000 liradır.

Bu ücretlinin 1.1.1996 tarihinden 31.12.1996 tarihine kadar yaptığı özel gider indirimine konu olan harcamaların tutarı 435.750.000 liradır.

Bu ücretlinin özel gider indirimi bordrosu aşağıdaki şekilde düzenlenecektir.

Ücretli (D)'nin 1.1.1996 - 31.12.1996 tarihleri arasındaki

vergi matrahı Toplamı... 415.000.000.-TL Ücretli (D)'den 1996 yılı içinde tevkif suretiyle kesilen gelir vergisi... 109.500.000.-TL 1.1.1996 tarihinden itibaren özel gider indirimine konu

olan harcamaların tutarı ... 435.750.000.-TL Harcamaların özel gider indirimine esas olacak tutarı

(435.750.000 / 3)...145.250.000.-TL

1996 yılı matrahının özel gider indirimi yapılacak kısmı

(415.000.000 X % 35) ... 145.250.000.-TL

Özel gider indirimi tutarı ...145.250.000.-TL Vergi matrahının özel gider indiriminden sonra kalan kısmı

(yeni matrah)

(415.000.000 - 145.250.000)...269.750.000.-TL

Özel gider indirimi düşüldükten sonra kalan matrahın

gelir vergisi (Yeni GV)...67.437.500.-TL

Nakden veya hesaben iade edilecek gelir vergisi

farkı... 42.062.500.-TL ( 109.500.000 - 67.437.500)

(22)

Muhtasar beyanname vermek zorunda olan bu işveren, 42.062.500 lira olarak hesap edilen gelir vergisi farkını, 1.2.1997 tarihinden itibaren ücretli (D)'nin ücretinden tevkif edeceği vergiden mahsup edecektir. Diğer bir ifade ile işveren 1.2.1997 tarihinden itibaren ödeyeceği ücretten mahsup edeceği vergi tutarını ücretli (D)'ye o ay içinde nakden ödeyecektir.

İşveren (C), ücretlinin Şubat ayı ücretinin gelir vergisinden mahsup ettiği vergiyi, ücret bordrosunda ayrıca gösterecektir.

Mahsuba rağmen arta kalan kısım, müteakip ayların ücretinden Tevkif edilecek vergiden mahsup edilecektir. Mahsup edilen bu tutar da o ay içinde ücretliye nakden ödenecektir.

UYGULAMA SIRASI (RAKAMSIZ)

1- 12 aylık vergi matrahını toplayacaksınız, bu meblağ "yıllık gelir vergisi matrahı"nız olacaktır.

2- Bulduğunuz yıllık gelir vergisi matrahını % 35 ile çarpacaksınız bulunan meblağ "yıllık vergi matrahından indirebileceğiniz tutar"dır.

3- Bu indirimi yapabilmeniz için indirebileceğiniz tutarın 3 katı kadar belge toplayacaksınız.

4- Aylık olarak kesilen gelir vergilerinin 12 aylık toplamını alacaksınız bu tutar "Yıllık kesilen gelir vergisi toplamı"dır.

5- Yıllık gelir vergisi matrahından, getirdiğiniz belgenin 1/3'ünü düşeceksiniz. Bu meblağ

"yeni vergi matrahı" olacaktır.

6- Yeni vergi matrahını; dilime giren vergi oranı ile çarpacaksınız, Bu "yeni verginiz"

olacaktır.

7- "Yıllık kesilen gelir vergisi toplamından" hesaplanan "yeni vergiyi" çıkardığınız zaman

"iade edilecek vergi iadesini" bulursunuz.

ÖRNEKLER

AYLIK TOPLANACAK İADE ALINACAK

NET ÜCRET BELGE TUTARI TUTAR

ASGARİ ÜCRET 107.595.810 8.966.318

12.000.000.- 172.809.879 14.400.823 15.000.000.- 223.561.137 18.630.095 20.000.000.- 308.139.011 25.678.251 25.000.000.- 398.266.967 37.154.008 30.000.000.- 488.888.371 48.888.837 35.000.000.- 579.509.782 57.950.978 40.000.000.- 673.241.165 69.383.220 50.000.000.- 868.529.443 98.211.489 60.000.000.- 1.063.817.723 124.112.068

*Asgari ücret 7 ay 8.460.000.- TL , 5 ay 17.010.000.- TL Brüt olarak hesaplanmıştır.

*Net ücretlilerin brütü ve gelir vergisi matrahı hesaplanırken TTF kesintisi yapılmamıştır.

*SSK matrahı ve primi, dönemsel olarak yürürlükteki rakamlardan hesaplanmıştır.

*Getirilmesi gereken harcama belgelerinin tamamının getirildiği varsayılmıştır.

(23)

İHRACATTA REKLAMASYON GİDERLERİ VE YURTİÇİ PROMOSYON GİDERLERİ

Emsal ÖZCAN

Vergi Denetmeni

Ülkemizde ekonomik gelişmeler hızlı bir şekilde devam etmektedir. Avrupa Birliği'ne geçiş sürecinde Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne kabulü ile birlikte dış ticaretin de artacağı herkesçe kabul edilmektedir. Türkiye ekonomik yönden iç pazarda tüketemediği bir kısım mallar için dış pazarlar aranmakta ve bu pazarlara açılarak mal ve hizmet satışlarını yıldan yıla

artırmaktadır.

Bu meyanda ülkemizde ihracat, sürekli olarak artış göstermiş olup, mal ve hizmet satışlarını artırabilmek için birçok firmalar; yurtdışında komisyon, reklam hizmeti ve reklamasyon giderleri ödemek durumunda kalmaktadır. Bu ödemeler yurtdışındaki kişi veya kuruluşlara yapılmakta ve büyük meblağlara varmaktadır.

Aynı durum yurt içerisinde yapılan reklam ve promosyon giderleri için de söz konusudur.

Bu yazımızda yurtdışı reklamasyon ve yurtiçi promosyon ödemelerinin vergi kanunları karşısındaki durumu ele alınacaktır.

I. GİRİŞ:

Bilindiği gibi vergi hukukumuzda "tam mükellefiyet ve dar mükellefiyet" olmak üzere iki türlü mükellefiyet öngörülmüştür. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında konu edilen mükellefiyetlerle ilgili geniş açıklamalara yer verilmiştir.

İhracatta reklamasyon durumu yurtdışında oluşmakta, bu hizmetten yararlanan kişi ve kuruluşlar ise Türkiye'de bulunmaktadırlar.

Yerli sermaye ve teşebbüslere tanınan bütün haklar, muafiyetler ve kolaylıklardan, aynı sahalarda çalışan yabancı sermaye ve teşebbüsler de aynı şartlar dahilinde istifade ederler.

(6224 Sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu)

Ancak, Türkiye'de yerleşik olmayan yabancı teşebbüs ve sermayenin vergi kanunları karşısındaki durumu farklıdır. Bu konu ile ilgili açıklamalarımıza aşağıda yer verilecektir.

II. İHRACATTA REKLAMASYON VE KOMİSYON GİDERLERİNİN VERGİLEME DURUMU:

1- Gelir ve Kurumlar Vergisi Yönünden:

Gelir Vergisi Kanunu'nun 3.4:5. maddelerinde tam mükellefiyet tanımlanırken gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği belirtilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9. ve 10. maddelerinde buna paralel bir

düzenlemeye yer verilmiştir.

(24)

Dar mükellefiyet ise; G.V.K.nun 6.7. ve 8. maddelerinde açıklanmış ve K.V.K.'nun 11. ve 12.

maddelerinde de benzeri düzenlemeler yapılmıştır.

Dar mükellef, Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.

Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur (G.V.K. md.7)

l. Ticari kazançlarda; kazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması veya kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanması, Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış akdinin Türkiye'de yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir.

2. Sair kazanç ve iratlarda; bu kazanç ve iratları doğuran işin veya muamelenin Türkiye'de ifa edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi,

Bu maddenin 7. bendinde sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.

Ticari kazançlarda işyeri, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tayin olunur. (G.V.K md. 8) Daimi temsilci; bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayri muayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muamelelerin ifasına yetkili bulunan kimsedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 11 ve 12. maddelerinde düzenlenen dar mükellefiyette, kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanlar, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilirler. Dar mükellefiyet mevzuuna giren kanuni kazançlar;

- Türkiye'de VUK' nuna göre uygun işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumların elde ettiği ticari kazançlar,

- Türkiye'de elde edilen ücretler,

- Türkiye'de elde edilen serbest meslek kazançları

- Türkiye'de bulunan zirai işletmelerden elde edilen kazançlar ,

- Gayrimenkullerin hakların ve menkul malların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen iratlar,

- Türkiye'de elde edilen menkul sermaye iratları

- Türkiye'de elde edilen sair kazanç ve iratlar, olarak belirtilmiştir.

Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar, ticari kazançtır. (GVK. md. 37) Bu itibarla; sermaye emek karışımı bir kaynağa tabi olarak devamlı organizasyona dayanan her türlü faaliyet, ticari faaliyettir. Mülkiyeti kendilerine ait olmayan ürünleri, kendilerince geliştirilmiş ticari bir organizasyon ve sermayeye dayanarak herhangi bir firma nam ve hesabına satan ve gerçekleştirdikleri satış miktarı üzerinden komisyon alanların bu faaliyetlerinin ticari bir faaliyet olarak değerlendirilmesi gerekir.

(25)

Yurtdışında da olsa, Türkiye'de faaliyette bulunanın işlerine aracılık eden komisyoncunun tedbirli bir tüccar gibi hareket etmek ve kendine işveren firmanın menfaatlerini korumak ve onun talimatına göre hareket etmek zorunluluğu vardır.

Günümüzde, ister yeni pazarlar bulmak için, isterse mevcut pazarları korumak ve

sağlamlaştırmak için yurt dışında komisyoncularla çalışma ihtiyacı doğmaktadır. Bu ihtiyaç geçici bir zaman süresi için olabileceği gibi sürekli de olabilmektedir.

Bu bağlamda dar mükellefiyette; ticari kazancın vergilendirilebilmesi için kazanç sahibinin, Türkiye'de işyeri ve daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtası ile yapılan işlerden elde edilmesi,

İşyeri veya daimi temsilcisi Türkiye'de bulunmayan yabancı kişi veya kuruluşların,

yurtdışında yürüttükleri pazarlama hizmetleri karşılığında Türkiye'den elde ettikleri komisyon gelirlerinin Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcileri bulunmadığından, Türkiye'de elde edilmiş ticari kazanç olarak vergilendirilemeyeceği.

Yurtdışında mukim kişi ve kuruluşların yaptıkları pazarlama ve reklam hizmetlerinin

Türkiye'de ifa olunmadığından bu gelirlerin arızi ticari kazanç olarak Türkiye'de vergiye tabi tutulamayacağı, (GVK. md. 82) ortaya çıkmaktadır.

Nitekim, T.C. Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu'nca hazırlanan görüşe göre; Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan yurtdışında mukim kişi ve kuruluşların, yurtdışındaki faaliyetleri sonucu Türkiye'den elde ettikleri pazarlama hizmet komisyon gelirlerinin ticari kazanç ve arızi kazanç olarak, Gelir ve Kurumlar Vergisi'ne tabi olamayacağı belirtilerek, Maliye Bakanlığı'nca bu görüş onaylanmıştır.

2. Katma Değer Vergisi Yönünden

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesine göre Türkiye'de yapılan işlemler Katma Değer Vergisi'ne tabidir. Aynı kanunun 6/b maddesine göre Türkiye'de yapılan,

değerlendirilen ve faydalanılan hizmetler Türkiye'de ifa edilmiş sayılır. Yurtdışındaki

firmalara yaptırılan hizmetlerden bu kapsama girenlerin vergiye tabi olacağı açıklanmıştır. Bu gibi durumlarda mükellef yurtdışındaki firma olmakla birlikte, firmanın Türkiye'de işyeri, ikametgahı, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığı hallerde, hizmetten faydalanan yurtiçindeki muhatap tarafından KDVK 'nun 9'uncu maddesi gereğince sorumlu sıfatıyla verginin ödeneceği belirtilmiştir.

Ancak "Bakan onayı ile uygulamaya konulan görüşte" şu açıklamalara yer verilmiştir:

"Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesine göre temel prensip, Türkiye'de yapılan işlemler Katma Değer Vergisi'ne tabidir. Genel kural bu olmakla birlikte, aynı kanunun 6.

maddesinde hizmetlerden Türkiye'de yararlanma koşulu da getirilmiştir. Hizmetin Türkiye'de olduğunun varsayılabilmesi için, hizmetten fiilen Türkiye'de yararlanılması gerekir. Hizmetten Türkiye dışında yararlanmak, vergileme için yeterli olmamaktadır.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 11. maddesindeki istisnasının uygulanabilmesi için, hizmetin hem yurtdışındaki müşterilere yapılması, hem de hizmetten yurtdışında

yararlanılması gerektiğinden, buna paralel olarak tersine durumlarda aynı prensipten hareketle olayımızda olduğu gibi hizmetin yurtdışında ifa edilmesi veya hizmetten yurtdışında

(26)

faydalanılması halinde, Türkiye'de Katma Değer Vergisi söz konusu olmayacaktır.

Vergi mevzuatımızda üç türlü hizmet vardır. Bunlar ücret, serbest meslek ve ticari kazanç kapsamına giren hizmet ifalarıdır. Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde faaliyetin ticari olup olmadığı öncelikle Gelir Vergisi Kanunu'ndaki bu kazançla ilgili hükümlere göre tayin olunacağı belirtilmiştir. Ayrıca Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 6. maddesi değerleme yönünden Gelir Vergisi Kanunu'nun 7. maddesine atıfta bulunmaktadır. Gelir Vergisi

Kanunu'nun 7. maddesinde ise, ticari kazançlarla ilgili olarak değerlendirme hükmü bulunmamaktadır. Değerlendirme sadece ücret, sair kazanç ve serbest meslek faaliyeti kapsamına giren hizmet ifa:arı için geçerli olabilir. Arızi ticari kazançlar ise zaten Katma Değer Vergisi kapsamına girmemektedir.

Kaldı ki, Katma Değer Vergisi mükellefiyeti, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi mükellefiyeti üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefi olmayan bir kişinin, Katma Değer Vergisi mükellefiyeti de söz konusu olamaz.

Bu nedenle, yurtdışında ifa edilen ve faydalanılan pazarlama ve reklam hizmetleri Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulamazlar.

40 Seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nde de; Türkiye'de yerleşik seyahat acentelerince organize edilerek yurtdışına düzenlenen turlara katılanlara, yurtdışında verilen yeme, içme, konaklama, ulaştırma, rehberlik, gezi, sağlık vb. hizmetler yurtdışında

verildiğinden ve yolcular bu hizmetlerden yurtdışında yararlandığından bu hizmetlerin Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulamayacağı belirtilmiştir.

Bu çerçevede, yurtdışında ifa edilen ve faydalanılan pazarlama ve reklam hizmetleri Türkiye'de Katma Değer Vergisi'ne tabi bulunmamaktadır.

3. Reklamasyon Ödemelerinin Türkiye'de Gider Unsuru Olarak Değerlendirilmesi Türkiye'de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan yurtdışında mukim kişi ve kuruluşlara yaptırılan reklam hizmetleri ve pazarlama karşılığı yapılan ödemelerin, Türkiye'deki ödemeyi yapan tarafından değerlendirilmesi ve muhasebe kayıtlarına alınması yukarıda belirtilen iskan onayı uyarınca aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:

"1- Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan yurtdışında mukim kişi ve

kuruluşlara, pazarlama ve reklam hizmetleri karşılığında ödemede bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin, bu ödemeleri defter kayıtlarında gider olarak gösterebilmeleri için, bu giderleri yurtdışında mukim kişi ve kuruluşlardan alacakları Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun belgelerle tevşik etmeleri, tevsik edici bu belgelerin alınmış olduğu ülkede bulunan yurtdışı temsilciliklerimizde Türkçe ye tercüme ve tasdik edilmesi şartının aranması.

2- Yurtdışı temsilciliklerimizdeki görevlilerin bu tasdiki yaparken, belgeyi düzenleyen firmanın o ülkede bulunduğuna dair bir şerhi, tasdik sırasında belgeye not etmeleri."

gerekmektedir.

III. PROMOSYON ÜRÜNLERİ, NUMUNE VE EŞANTİYONLARIN VERGİLEME DURUMU:

Bir malın yanında ayrıca bir bedel tahsil edilmeksizin başka bir malın verilmesi veya numune ya da eşantiyon mallar verilmesi şeklinde ortaya çıkan teslimler ile gazete, dergi vb. yayın faaliyetinde bulunan kuruluşların, bu yayınlarının tirajını artırmak amacıyla düzenledikleri

(27)

promosyon kampanyalarının vergi kanunları karşısındaki durumları aşağıda açıklanacaktır.

1- GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

a) Promosyon Malları Yönünden:

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin 1 numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan giderlerin safi kazançtan indirilmesi gerektiği açıklanmıştır.

Bu bakımdan, piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşımakta ve bu malların alış bedelleri yukarıdaki kanun hükmü gereğince gider olarak kaydedilebilmektedir.

Ancak, promosyon mallarına ait bedellerin mükellefler tarafından müşterilere verilmesi halinde işletmeden çeşit olarak gösterilmemesi ve bu malların bedellerinin hasılat olarak yazılmaması gerekir.

b) Eşantiyon ve Numune Mallar Yönünden:

Eşantiyon ve numune olarak verilen mallar aynı pazarlama gideri niteliğinde olduğundan, bu malların müşterilere ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi yukarıdaki GVK' nu hükmü gereğince işletmeler tarafından gider olarak kaydedilebilmektedir.

Ancak, bu şekilde verilen malların vergilendirilmemesi için, - Ticari teammüllere uygun nitelikte ve miktarda olması.

- Ayrıca bir satışa konu olmayacak şekilde verilmesi, gerekir.

2- KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

Promosyon ürünleri, numune ve eşantiyon mallarının müşterilere tesliminde KDV uygulaması ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı'nca 50 Seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği

yayınlanmış ve konu ile ilgili açıklamalar yapılmıştır.

a) Promosyon Mallarının KDV Karşısındaki Durumu:

Ticari hayatta, ticareti yapılan mallara olan talebin arttırılması amacıyla, birtakım pazarlama teknikleri geliştirilmekte, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi de sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıkmaktadır.

Bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere zaruri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimler de Katma Değer Vergisi'ne konu olmaktadır.

Ancak, firmaların iktisadî faaliyetlerini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma ve artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen teslimlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmamaktadır. Zira firmanın genişleyen faaliyeti ile bağlantılı olarak işletmede yaratılan Katma Değer artmaktadır.

Dolayısıyla, firmanın yarattığı Katma Değer içerisinde verilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında KDV hesaplanmaması gerekmektedir.

Promosyon mallarında KDV indirimi adı geçen tebliğde ayrıntılı olarak açıklandığından yazımızda ayrıca değinilmeyecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Okullara veya okullara gidiş-geliş hizmeti veren mükelleflere ödenen taşõma (servis) ücretleri ile sürücü belgesi almak için sürücü kurslarõna yapõlan ödemeler de eğitim

Yıllık gelir vergisi beyannamesi veren mükelleflerin, indirilecek eğitim ve sağlık giderlerinin beyan edilen gelirin %10’unu aşmayan kısmını, beyannamelerinin ilgili

Isverenler, ücretliler tarafindan kendilerine ibraz edilen bildirim ve harcama belgelerini alarak, harcama belgelerinin geçerli olup-olmadigini, harcamanin özel gider

Okullara veya okullara gidiş-geliş hizmeti veren mükelleflere ödenen taşıma (servis) ücretleri ile sürücü belgesi almak için sürücü kurslarına yapılan ödemeler de eğitim

Söz konusu hükme göre, teknoloji geliştirme bölgelerinde veya serbest bölgelerde gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinden bir kazanç doğması ve bu kazançla ilgili olarak

d)Ar-Ge merkezleri, tasarım merkezleri, teknoloji merkezi.. işletmeleri, Ar-Ge ve yenilik projeleri, tasarım projeleri ile rekabet öncesi işbirliği projeleri ve teknogirişim

MADDE 13 - ( 1) Bu Karar uyarınca 6 ncı bölgede; büyük ölçekli yatırımlar, stratejik yatırımlar ve bölgesel teşvik uygulamaları kapsamında teşvik belgesine

Uygulamanın esasını, ücretin elde yılın başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan (16) yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık