• Sonuç bulunamadı

Klasik müzik dünyasından:dünyanın alkışladığı şef:Cem Mansur

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Klasik müzik dünyasından:dünyanın alkışladığı şef:Cem Mansur"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

3 fc .t

HAZIRLAYAN: MEHMET REŞİT EROL

Dünyanın alkışladığı şef:

Cem Mansur

r

KİMLİK KARTI

1957 de Istaıılıııl da doydu. Turk/ ye'de tamamladığı lise öğren imin­ den sonra, Lnııdrıı ’da C ity U n iver­

s i t y ve G u ild h a ll K o n s e r v a lu - v a r ı ’nı bitirdi. Orkestra şefliğiya-

nında estetik, etmrmuzikoloji ve mü­ zik psikolojisi okudu... Mezuniyet sonrası ileri şeflik kursları sınavınıI kazandı ve V ilem T a u s k y ile ope­ ra üzerine uzmanlaştı. 19X0'de İtal­ ya 'da Siena 'da Chigiana Akademisi re ardından Tangleıvood’da okudu. Okul yıllarında öğrenci orkestraları­ nı yöneterek1979 ’da, henüz 22 yaşın­ dayken. S t. .J a m e s O d a O r k e s t­

r a s ı ’m kurdu ve yönetti. İleri Or­

kestra Şefliği kursları sırasında ara­ larında dünya prömiyerleri de olan çeşitli konserlere şef olarak katıldı. 19X1 'de Lnııdrıı ila Sadler’s Wells Theatre’du “Figaro’nun llüğiinü" operasının şefi oldu. 0 yıl, en çok ümit vaadedetı şeflere verilen “Kl-

c o r d i Ş e f li k Ö d ü lü " nü kazandı.

19X2 ile L e o n a r d B e r s te in ile Los Angeles Filarmoni Enstitüsü iııle ça­ lıştı. Türkiye'de ilk konserini 1980’de İzm ir Derlet Senfoni Orkestrası ile verdi. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile A nkara Devlet Operası Orkestrası ’m yönetti. 198.1 ’te İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası -

nı kurdu. Şu sıra İstanbul Devlet Ope­ ra ve Balesi Orkestra Şefi. Londra da İngiliz Oda Orkestrası ile Krali­ yet Filarmoni Orkestrası ’nda şeflik yaptı. 19X5’le bu orkestra ile Fran­ sa 'da çeşitli konserler yöneten Man­ sur, Londra’da E l g a r ’m bitmemiş,

“ T h e S p a n is h L a d y ” operasının

dünya prömiyerinde orkestra şefliği yaptı. Balerin Lale Mansur ile evli­ dir.

Henüz 22 yaşında dünyada ken­ disini Orkestra şefi olarak kabul ettiren İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestra Şefi CEM MAN- SU R ile arkadaşımız M EH M ET R E Ş İT ERO L konuştu.

T

OPAZ- Hatırladığım kadarıy­ la lise sona kadar pop müzi­ ği ile ilgilenirdin. Sonra kla­ sik müziğe döndün. Neden?

MANSUR- Evet, pop müziğe il­ gim vardı. O sıra, 17 yaşında, dün­ yayı tanımayan bir gencin dinledi­ ği müziği dinliyordum. Klasik mü­ ziğe ilgim İngiltere'de mühendis­ liğe giriş hazırlığı sırasında başladı. Çeşitli opera grupları geliyordu. İmkân vardı. O zamanlar Verdi ile

Monteverdi'yi aynı kişi sanırdım. TOPAZ- Operaya nasıl başladın? MANSUR- Brunell Üniversitesi­

nde Macbeth'in korosunda yer al­ dım.-Sonra stajımı yapmak için İs­ tanbul'a geldim. O altı ay içinde iz­ lediğim operalar, İngiltere'deki operaların yarattığı çekiciliğin de­ vamı oldu. Ve, opera ağır bastı.

TOPAZ» Şeflik konusunda, ope­ ra şefliği mi tercihin?

MANSUR- Tercih değil. Birkaç yı­

lını opera çukurunda geçirmeyen bir şefin, senfoni şefliğini derinle­

mesine anlayacağına inanmıyo­ rum. Zaten Kari Böhm de şef oldu­ ğu zaman; “Ya çubuğunu alıp, ope­

ra çukuruna inersin, ya da çıkar gidersin" demiş. İnsan bunu uygu­

ladıktan sonra doğruluğuna inanı­ yor.

TOPAZ- Bu arada mutlaka kon­ ser, temsil sırasında başından bir olay geçmiştir.

MANSUR- Çok. Bunlardan birin­

de Atatürk Kültür Merkezi'nde "Hoffman'ın MasallarT'nı, hem de ilk kez idare ediyordum, elektrik­ ler kesildi ve temsil yarıda kaldı.

TO PAZ- Yeni programın ne olacak?

MANSUR- 1987'de Çekoslovak­

ya'da konserlerim var. Janacek Fi­ larmoniyi yöneteceğim. Londra'da English Chamber Orkestrası ile konserim var. Aynı orkestra ile İs­ tanbul Festivali'nde iki konser, Ak­ deniz Gençlik Orkestrası ile İsrail, Türkiye, Yunanistan, Yugoslovak- ya'yf kapsayan bir turne var.

TOPAZ- Belirtildiğine göre bu or­ kestrada çok Türk öğrenci varmış.

M AN SU R-14 tane var. Hepsi de çok iyi. Profesyonellerin çoğunda bu gençlerin çalışkanlık, heyecan, sorumluluk ve enstrümantal kalite­ si olsa, çok kazanacağız. Orkestra­ ların yorumu değişir. Ne yazık ki, bu tutumları devamlı olmuyor. De­ vam edenler de dışarıda kalıyorlar.

TOPAZ- Opera'da bu yılın prog­ ramları nasıl olacak?

MANSUR- Ocakta Rigoletto'nun

birkaç temsilini yöneteceğim. Son­ ra Paris Hayatı, Sevil Berberi, Don Juan, Cavaíleria Rusticana Paglia- ci, Sour Angélica ve Rimski Korsa- kov'un Mozart ve Salieri adlı eser­ leri var.

TOPAZ- Mozart ve Salieri konu olarak çok popüler. Oldukça ilgi çeker herhalde.

MANSUR- Evet, kimsenin bir

(2)

Dünya çapında ünü olan genç orkestra şefi Cem Mansur,g-eçen yaz İstanbul’da çalan Ingiliz- lerin “ Royal

Philharmonic

Orchestra”nın Açıkhava Tiyatrosu’ndaki provalarında görülüyor.

tasını bile bilmediği popüler bir eser.

OPERA VE EĞİTİMİ

TOPAZ- Bizde opera sanatçısının eğitimi yeterli mi?

MANSUR- Durumu endişe veri­

ci buluyorum. Operaya solist olma isteğiyle yüksek bölüm mezunu olarak gelenleri görüyorum, okul­ da neler olup bittiğini bilmiyorum ama, şan eğitimine çok ciddi ola­ rak eğilinmesi gereğine inanıyo­ rum.

TOPAZ- Sizce Türkiye'de klasik müzik eğitimi, tanıtma ve sevdirme görevi kime düşer?

MANSUR- TRT'ye. TRT, 2. kana­

lın yayma girmesiyle çok büyük fır­ satı kaçırdı. Çünkü kültürel politi­ ka tek kanalla empoze edilir. Bir ara iyiye gidiyordu. Herkesin sey­ rettiği saatlerde güzel programlar vardı. Ama geçenlerde Mahler 4. Senfoni'nin son bölümünde ne ol­ du bilmiyorum, birşey söylemeden yayını kesip, haberleri başlattılar. Büyük sorumsuzluk. Bizim bir po­ litikamız varsa, batılılaşmaya inan­ dığını göstermenin örnekleri çok kolay. TRT, biz bunları veriyoruz, herkes memnun, diye işin içinden çıkıyor. Kültür politikası olan veya olması gereken bir devletin yakla­ şımı bu olamaz. Başta bulunan ki­ şilerin tercihleri mi önemli, yoksa Cumhuriyet'in üzerine kurulduğu ilkeler mi?

TOPAZ- Ona karar verilmiştir, ama biz bu kararı bilmiyoruz. Yeni

48

bir orkestranın kurulmasında göz önünde tutulması gereken en önemli unsur nedir?

MANSUR- Orkestra sayısını art­

tırmanın da bir yolu var. Suni ola­ rak arttırmaya gitmek çok kolay. Hâlâ personel sorununu hallede- memiş, özellikle yaylı sıkıntısı çe­ ken orkestralar var.

TOPAZ- Sayın Mansur, son ola­ rak eşinizin balerin-olmasının sizin

için bir avantaj mı, yoksa dezavan­ taj mı olduğunu sormak istiyorum. MANSUR- Avantajı çok. Deza­

vantajını da görmedim. Çünkü iş­ lerimiz doğrudan ilgili değil. Örne­ ğin, ben hiç bale idare etmiyorum. Çünkü, bale ilgi alanımın dışında. Aramızda profesyonel bir ilişki yok. Ancak sanatçı olmanın getir­ diği anlayış var.

TOPAZ- Teşekkür ederim .®

f i

HABERLER...H

a

I>

er

I

er

...

• İSTANBUL Devlet Senfoni Orkestrası sezonun ilk konse­ rini, 3 Ekim akşamı verdi. Program çok önceden belli olmasına karşın, birbiri ardından gelen aksilikler, iptal tehlikesini yarat­ tı. Orkestra’nın Genel Müzik Direktörü ve Şefi İONESCU GA­ LATTI Romanya’daki deprem esnasında kaçarken düşüp aya­ ğını kırdığı için yönetme görevini EROL ERDİNÇ üstlendi. Kon­ serden iki gün önce bu kez de Moskova’dan, konserin solisti, ünlü Sovyet kemancı VİKTOR PİKAİZEN kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Konserin iptali söz. konusu olmuştu. An­ cak, Afrika Ülkelerine Yardım amacında olduğu için, bu yola gidilmedi. Başka bir solist bulunması düşünüldü. Ne var ki, kim­ se bu riski göze almıyordu. Sadece, Devlet Sanatçısı AYLA ER- DURAN, bu yaklaşıma, ertesi gün İsviçre’ye gideceğini ancak biletini yakıp, bu yardım konserini kabul edeceği cevabını ver­ di. Konser akşamı dinleyicilere bu değişiklik açıklandı. Ve, Er­ dinç yönetimindeki İDSO eşliğinde Max Brueh’un keman kon­ çertosunu üstün bir şekilde yorumlayan büyük sanatçı Erduran, hem gösterdiği yücelik, hem de sanatındaki üstün başarı sebe­ biyle tebrik edildi.

L::

HABERLER...

H

a

I>

er

I

er

.

u

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Mihrab bugünkü kullanılışı nazarı itibara alınırsa izah edilemiyen bazı garip karakteristikler göstermek- tedir, eğer niş'in resmi kabul salonlarındaki absidin

Türbeler, mimarî bir tipin meydana gelmesine sebep olmakla beraber her türbe devrine ve yapılış tarihine göre ayrı bir hususiyet taşır .Binaenaleyh bir türbe mimari us-

[r]

Fin hükümetinin ve halkın ayrıca yaptırdığı binalar tek veya iki katlı olmak üzere ekserisi ah-

Binanın inşa prog- ramında mimara tahmil edilen birçok müşkülâttan maada mühendisler tarafından inşaatta istenilen birçok teknik hususat ve mecburiyetler mimar ta-

Bu sebeple çiftlik sahip- leri bu arazide yapılacak ıslahat işlerinde birlikte çalışmaya davet edilmişlerdir.. Tadilâ- tın safha safha yapılması

Halbuki New-York eyaletine mülhak (Farmingdate) şehrinin yüzde yirmi (Hemstead) ve (Patchlogue) nahiyelerinin yüzde on dokuz ve Suffern şeh- rinin yüzde yirmi kısmı iş yeri

buki şimdiye kadar bunun ancak iki milyarı sarfolunmuş o - lup on milyar frank daha mütebaki bulunduğunu beyan ve bu parayı Fransa bankasına tevdi ve Devletin munzam garanti-