• Sonuç bulunamadı

Çankırı ili ve yöresi ağızları / Dialects of the district of Çankırı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çankırı ili ve yöresi ağızları / Dialects of the district of Çankırı"

Copied!
719
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

ÇANKIRI İLİ VE YÖRESİ

AĞIZLARI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN HAZIRLAYAN

Prof. Dr. Ahmet BURAN Özkan AYDOĞDU

(2)
(3)

ÖZET

Doktora Tezi

ÇANKIRI İLİ VE YÖRESİ AĞIZLARI

Özkan AYDOĞDU

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Yeni Türk Dili Bilim Dalı ELAZIĞ – 2011, Sayfa: XXI + 697

Bu çalışmada, Çankırı ili ve yöresinde konuşulan ağzın özellikleri ses bilgisi ve şekil bilgisi açısından belirlenmiş, ölçünlü dilden farklılık gösteren unsurları tespit edilmiştir.

Çalışmamız, “Giriş”, “Dil İncelemesi”, “Metinler”, “Sonuç” ve “Sözlük” bölümlerinden oluşmaktadır. “Giriş” bölümünde, Çankırı'nın tarihi ve etnik yapısı ile ilgili bilgiler verilmiştir. “Dil İncelemesi” bölümünde, derlenip yazıya aktarılan metinler ışığında Çankırı ili ve yöresi ağızlarının ses ve şekil bilgisi özellikleri tespit edilmiştir. “Metinler” bölümünde, çalışma konusuna kaynak oluşturabilecek nitelik arz eden 129 metin, çeviri yazı işaretleri kullanılarak yazıya aktarılmıştır. “Sonuç” bölümünde, Çankırı ili ve yöresi ağzının özellikleri ilgili genel bir değerlendirme yapılmıştır. “Sözlük” bölümünde ise ağız yöresine ait bir sözlük oluşturulmuştur.

Yaptığımız çalışma neticesinde Çankırı ili ve yöresi ağızları, bazı ses ve şekil bilgisi farklılıklarından dolayı iki ağız bölgesine ayrılmıştır. Bu iki ağız bölgesi haricinde şimdiki zaman çekimindeki farklılık dolayısıyla iki de ağız adacığı tespit edilmiştir.

Yörenin genelinde görülen ve Çankırı ili ve yöresi ağızlarının karakteristik özellikleri olarak öne çıkan unsurlar şunlardır: Yörede birincil (aslî) uzunluklar varlıklarını devam ettirmektedirler; hece kaynaşması ve ünsüz düşmesi ile oluşmuş ikincil ünlü uzunlukları da oldukça boldur; kapalı e (¹) ünlüsü, yöremizde işlek olarak

(4)

kullanılmaktadır; yörede art damakta boğumlanan ¢ ve ¤ ünsüzleri ile yarı-kalın ó ve ú ünlüleri karakteristik seslerdir; ñ sesi yöremizde kelime ve eklerde varlığını korumaktadır; yörede % ile ġ ’nin boğumlanma yerlerini gırtlağa çekmesiyle süreksiz gırtlak ünsüzleri > ve & duyulmaktadır; özellikle bünyesinde y ünsüzü bulunan kelimelerde dil benzeşmesi, incelme yönünde bozulmaktadır; Eski Türkiye Türkçesinin sürekli yuvarlak ünlüyle kullanılan ekleri, yöremizde varlığını devam ettirmekte ve bu durum düzlük-yuvarlaklık uyumunun sıklıkla bozulmasına sebep olmaktadır; tonlulaşma ve sızıcılaşma yörede kurallı olarak karşımıza çıkmaktadır; ünsüz benzeşmelerinden -nn- < -nl- ve -rr- < -rl- benzeşmeleri yoğun olarak görülmektedir; vasıta hâli eki, ek yığılması ve gerileyici ünsüz benzeşmesiyle ortaya çıkan +ınan, +inen, +unan, +ünen ve +nan, +nen ‘dir; şimdiki zaman çekiminde kullanılan genel ek -yo ‘dur; gelecek zaman çekiminin I. teklik ve çokluk ile II. teklik ve çokluk şahıs çekimlerinde hece kaynaşması görülmektedir; I. teklik şahıs çekimlerinde n, ın, in, -un, -ün ekleri kullanılmaktadır.

(5)

ABSTRACT

Doctorate Thesis

DIALECTS OF THE DISTRICT OF ÇANKIRI

Özkan AYDOĞDU

The University of Fırat The Institute of Social Science

The Department of Turkish Language and Literature

In this study, the properties of the accent spoken in Çankırı and its region are determined in terms of phonetic and morphological guides. The facts of this accent that differ from the standard language are identified.

The study consists of “Introduction”, “The Language Research (Investigation)”, “Texts”, “Conclusion” and “Dictionary” sections. The information related to the historical and the ethnical structure of Çankırı and the phonetic and the morphological guides of Çankırı and its region determined by using texts adapted to the writing by compiling are given in Section “Introduction” and Section “The Language Research”, respectively. In Section “Texts”, 129 texts having major source characteristics for the study are adapted to the writing by using translation-writing signs. A general evaluation about the properties of the accent spoken in Çankırı and its region is given in the Conclusion. The dictionary related to the accent is composed for the Section “Dictionary”.

According to the results obtained for the study, the accent of Çankırı and its region is divided into two accent regions because of its dissimilarities in phonetic and morphological guides.

Some properties that are generally observed in the region come forward as the characteristics of the accent of Çankırı and its region. These highlights include the following: The major long vowels in the region continue to hold their assets; the minor long vowels occured by contraction and consonant falling are also very abundant; the “closed e” is used as a well-kept in the region; the unvoiced ¢ and ¤ being constricted in

(6)

the region and the semi phonetics back vowels ó and ú are the characteristic voices; the ñ voice protects its existence in the words and suffixes in the region; the occlusive larynx consonants > and & are heard only by taking the point of articulation of % and ġ to the larynx in the region; especially in the words having phonetic consonant y, the palatal harmony is disturbed towards the palatalisation; the suffixes of old Turkey Turkish used already with the rounded vowel continue to hold their assets and cause often disturbing in the labial harmony; the voicing and the spirantisation are appeared grammatically in the region; the assimilations -nl- > -nn- and -rl- > -ll- from the consonant assimilation are observed intensely; the instrumental case is the suffixes of +ınan, +inen, +unan, +ünen and +nan, +nen emerged from the pleonasm and the regressive assimilation; the general suffix used in the present continuous tense is the suffix -yo ; the fusion of syllables is observed in the conjugation of first single and plural person and second single and plural person in the future tense; the suffixes -n, -ın, -in, -un, -ün are used in the first single persons conjugations.

Key Words: The dialects of Turkey Turkish, The Çankırı dialect, Phonetic guide, Morphological guide.

(7)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ………...……….. II

ABSTRACT ………..………. IV

İÇİNDEKİLER ………..………... VI

ÖN SÖZ ………. XV

ESER KISALTMALARI ………..………... XVII

DİĞER KISALTMALAR ……….………... XVIII

METİNLERDE KULLANILAN ÇEVİRİ YAZI İŞARETLERİ ..………... XIX

GİRİŞ ………... 1

1. TARİH ………... 1

1.1. Anadolu’nun Fethinden Önce Çankırı ………... 1

1.2. Danişmentliler Döneminde Çankırı ………... 2

1.3. Anadolu Selçukluları Döneminde Çankırı ………... 3

1.4. Beylikler Döneminde Çankırı ………...…………... 4

1.4.1. Çobanoğulları Beyliği Döneminde Çankırı ………... 4

1.4.2. Candaroğulları Beyliği Döneminde Çankırı ………. 6

1.5. Osmanlılar Döneminde Çankırı ………... 10

1.6. Milli Mücadele Döneminde Çankırı ………... 10

1.7. Türkiye Cumhuriyeti Döneminde Çankırı ………... 11

1.7.1. Coğrafya ………... 11

1.7.2. Nüfus ………. 14

2. ÇANKIRI VE YÖRESİNİN ETNİK YAPISI ……… 15

2.1. Kayı ……….. 16 2.2. İğdir (İgdir) ………... 16 2.3. Bayındır (Bayındur) ………... 17 2.4. Avşar (Afşar) ………... 17 2.5. Eymür (Eymir) ………... 18 2.6. Kınık ……… 18

2.7. Yuva (Yıva, İva) ………... 18

2.8. Büğdüz ………. 19

(8)

2.10. Çavundur (Çavuldur) ………... 19

2.11. Ala-Yuntlu (Ala-Yundlu) ………... 19

2.12. Salur ………... 20

2.13. Dodurga (Todurga) ………... 20

3. ÇANKIRI İLİ VE YÖRESİ AĞIZLARININ GENEL DURUMU …….. 20

BİRİNCİ BÖLÜM DİL İNCELEMESİ ... 38

I. SES BİLGİSİ ……….……… 39

1. ÜNLÜLER ………. 39

1.1. Normal Süreli Ünlüler ………... 39

1.1.1. á Ünlüsü ……… 39 1.1.2. œ Ünlüsü ……… 39 1.1.3. å Ünlüsü ……… 40 1.1.4. ė Ünlüsü ……… 40 1.1.5. ® Ünlüsü ……… 41 1.1.6. í Ünlüsü ………. 41 1.1.7. © Ünlüsü ………. 42 1.1.8. ¿ Ünlüsü ………. 42 1.1.9. ó Ünlüsü ……… 43 1.1.10. ¥ Ünlüsü ……….. 44 1.1.11. ú Ünlüsü ………..……… 45 1.2. Uzun Ünlüler ………... 46

1.2.1. Birincil (Aslî) Uzun Ünlüler ……….……… 46

1.2.2. İkincil Uzun Ünlüler ……….… 48

1.3. Kısa Ünlüler ………... 54 1.3.1. ă Ünlüsü ……… 54 1.3.2. ¼ Ünlüsü ………. 54 1.3.3. å Ünlüsü ……… 55 1.3.4. — Ünlüsü ………..……….. 56 1.3.5. ƒ Ünlüsü ……… 56

(9)

1.4. Geniz Ünlüleri ………... 57

1.5. İkiz Ünlüler ………..……….... 57

1.5.1. Eşit İkiz Ünlüler ……… 58

1.5.2. Yükselen İkiz Ünlüler ………... 58

1.5.3. Alçalan İkiz Ünlüler……….. 59

1.6. Dil Benzeşmesi………... 60

1.6.1. Türkçe Kelimelerde Dil Benzeşmesi………. 60

1.6.2. Yabancı Kelimelerde Dil Benzeşmesi………... 66

1.6.3. Dil Benzeşmesinin Bozulması………... 67

1.7. Uyum Değişmesi ………. 69

1.8. Dudak Benzeşmesi ………..…... 70

1.8.1. Kelimelerde Yuvarlaklaşma ………. 70

1.8.2. Fiil Kök ve Gövdelerinde Yuvarlaklaşma ……… 72

1.8.3. Ek Alarak Donmuş Kelimeler ……….. 72

1.9. Ünlü Değişmeleri ………..…... 78

1.9.1. Kalın Ünlülerin İncelmesi……… 78

1.9.2. İnce Ünlülerin Kalınlaşması……… 80

1.9.3. Geniş Ünlülerin Daralması……….. 81

1.9.4. Dar Ünlülerin Genişlemesi……….. 82

1.9.5. Düz Ünlülerin Yuvarlaklaşması……….. 83

1.9.6. Yuvarlak Ünlülerin Düzleşmesi……….. 84

1.10. Ünlü Düşmesi………...….. 84

1.10.1. Ön Seste Ünlü Düşmesi………... 84

1.10.2. İç Seste Ünlü Düşmesi………... 85

1.10.3. Son Seste Ünlü Düşmesi……….. 85

1.11. Hece Kaynaşması ………... 85

1.12. Hece Yutumu ………... 86

1.12.1. -de’li hecelerden birinin yutulması ………. 86

1.12.2. -ne’li hecelerden birinin yutulması ………. 86

1.12.3. -re’li hecelerden birinin yutulması ………... 86

1.12.4. -ye’li hecelerden birinin yutulması ………. 86

1.13. Ünlü Türemesi ………... 86

(10)

1.13.2. İç Türeme ……… 87

1.13.3. Son Türeme ... 87

2. ÜNSÜZLER ………... 89

2.1. Yazı Dilinde Bulunmayan Ünsüzler ………... 89

2.1.1. Ç Ünsüzü ……….. 89 2.1.2. F Ünsüzü ………... 89 2.1.3. ġ Ünsüzü ………... 89 2.1.4. ¢ Ünsüzü ………... 90 2.1.5. j Ünsüzü ……….….. 90 2.1.6. & Ünsüzü ………... 90 2.1.7. ∙ Ünsüzü ………... 90 2.1.8. ‹ Ünsüzü ………... 91 2.1.9. % Ünsüzü ………... 91 2.1.10. | Ünsüzü ………...……….. 91 2.1.11. > Ünsüzü ………..………... 91 2.1.12. K Ünsüzü ……….………... 92 2.1.13. ß Ünsüzü ……… 92 2.1.14. ¤ Ünsüzü ………..…... 92 2.1.15. ñ Ünsüzü ………. 92 2.1.16. P Ünsüzü ………. 93 2.1.17. ÿ Ünsüzü ……….. 93 2.1.18. S Ünsüzü ………. 93 2.1.19. T Ünsüzü ………..………... 93 2.1.20. ¯ Ünsüzü ………..………... 93 2.2. Ünlü-Ünsüz Uyumu ………... 94 2.2.1. Ünlü-Ünsüz Uyumunun Bozulması………... 95 2.3. Ünsüz Uyumu ……….………. 95 2.4. Ön Ses Ünsüzleri ……….……….... 95 2.4.1. c- ünsüzü ………... 95 2.4.2. f- ünsüzü ………... 96 2.4.3. h- ünsüzü ………... 96

(11)

2.4.4. j- ünsüzü ……….………... 96 2.4.5. l- ünsüzü ……….………... 96 2.4.6. m- ünsüzü ………...………... 97 2.4.7. n- ünsüzü ………... 97 2.4.8. r- ünsüzü ………... 97 2.4.9. z- ünsüzü ………... 98 2.5. Ünsüz Değişmeleri ……….………... 98 2.5.1. Ön Ses Ünsüz Değişmeleri ……….……….. 98 2.5.2. Ön Seste Ünsüz Türemesi ………. 101 2.5.3. Ön Seste Ünsüz Düşmesi ……….. 102 2.5.4. İç Ses Ünsüz Değişmeleri ………. 102 2.5.5. İç Seste Ünsüz Türemesi ……….………... 110 2.5.6. İç Seste Ünsüz Düşmesi ……….... 110 2.5.7. Ünsüz İkizleşmesi ………... 113 2.5.8. İki Ünsüzün Tekleşmesi ………... 114

2.5.9. Ünsüzlerde Yer Değiştirme ……….………. 114

2.5.10. Son Ses Ünsüz Değişmeleri ……… 115

2.5.11. Son Seste Ünsüz Düşmesi ……….. 117

2.5.12. Son Seste Ünsüz Türemesi ………. 118

II. ŞEKİL BİLGİSİ ………... 121

1. İSİMLER ………... 121

1.1. İsim Türetme (Yapım) Ekleri ………... 121

1.1.1. İsimden İsim Türetme Ekleri ……… 121

1.1.2. Fiilden İsim Türetme Ekleri ……….. 130

1.2. Hâl Ekleri ………...……….. 132 1.2.1. İlgi Hâli ………..………... 132 1.2.2. Yükleme Hâli ……….………... 135 1.2.3. Yönelme Hâli ……… 137 1.2.4. Bulunma Hâli ……… 138 1.2.5. Ayrılma Hâli ………. 139 1.2.6. Eşitlik Hâli ……… 139 1.2.7. Vasıta Hâli ……… 140

(12)

1.3. İsimlerde Çokluk ………... 142

1.4. İyelik Ekleri ………... 143

1.4.1. Teklik I. Şahıs İyelik Eki ……….. 143

1.4.2. Teklik II. Şahıs İyelik Eki ………. 144

1.4.3. Teklik III. Şahıs İyelik Eki ………... 145

1.4.4. Çokluk I. Şahıs İyelik Eki ………. 146

1.4.5. Çokluk II. Şahıs İyelik Eki ………... 147

1.4.6. Çokluk III. Şahıs İyelik Eki ……….. 148

1.5. Aitlik Eki ………. 148

1.6. Soru Eki ………... 149

2. ZAMİRLER ……….. 150

2.1. Şahıs Zamirleri ………... 150

2.1.1. Teklik Birinci Şahıs Zamiri ……….. 150

2.1.2. Teklik İkinci Şahıs Zamiri ……… 151

2.1.3. Teklik Üçüncü Şahıs Zamiri ………. 152

2.1.4. Çokluk Birinci Şahıs Zamiri ………. 152

2.1.5. Çokluk İkinci Şahıs Zamiri ………... 153

2.1.6. Çokluk Üçüncü Şahıs Zamiri ……… 153

2.2. Dönüşlülük Zamiri ………... 154 2.3. İşaret Zamirleri ………... 156 2.4. Soru Zamirleri ………... 159 2.5. Belirsizlik Zamirleri ………... 160 3. SIFATLAR ……… 167 3.1. Niteleme Sıfatları ………... 167 3.2. Belirtme Sıfatları ………... 167 3.2.1. İşaret Sıfatları ……….... 167 3.2.2. Sayı Sıfatları ………. 168 3.3.3. Soru Sıfatları ………. 169 3.3.4. Belirsizlik Sıfatları ……… 170 4. ZARFLAR ………... 174

4.1. Yer ve Yön Zarfları ………... 174

4.2. Zaman Zarfları………... 175

(13)

4.4. Azlık-Çokluk Zarfları………... 182

4.5. Soru Zarfları………... 184

5. FİİLLER ……….... 185

5.1. Fiil Türetme Ekleri ………... 185

5.1.1. Fiilden Fiil Türetme Ekleri ………... 185

5.1.2. İsimden Fiil Türetme Ekleri ……….. 189

5.2. Şahıs Ekleri ……….. 190

5.2.1. Zamir Kökenli Şahıs Ekleri ……….. 190

5.2.2. İyelik Kökenli Şahıs Ekleri ………... 191

5.2.3. Emir Kipindeki Şahıs Ekleri ………. 191

5.3. Haber Kipleri ………... 192

5.3.1. Şimdiki Zaman Kipi ………. 192

5.3.2. Geniş Zaman Kipi ………. 199

5.3.3. Görülen Geçmiş Zaman Kipi ……… 210

5.3.4. Duyulan Geçmiş Zaman Kipi ………... 214

5.3.5. Gelecek Zaman Kipi ………. 216

5.4. Dilek (Tasarlama) Kipleri ………... 221

5.4.1. Şart Kipi ……… 221

5.4.2. İstek Kipi ……….. 222

5.4.3. Gereklilik Kipi ……….. 224

5.4.4. Emir Kipi ……….. 225

5.5. Fiillerin Birleşik Kipli Çekimleri ………... 228

5.5.1. Hikâye Birleşik Zaman ………. 228

5.5.2. Rivayet Birleşik Zaman ……… 231

5.5.3. Şart Birleşik Zaman ………... 233

5.6. Soru Eki ………... 235

5.7. Birleşik Fiiller ………... 236

5.7.1. Bir İsim ve Bir Fiilden Oluşan Birleşik Fiiller ………. 236

5.7.2. Tasviri Fiiller ……… 237

5.8. Ek-Fiil ……….. 239

5.8.1. Ek-Fiilin Geniş (Şimdiki) Zaman Kipi ………. 239

5.8.2. Ek-Fiilin Görülen Geçmiş Zaman Kipi ……… 240

(14)

5.8.4. Ek-Fiilin Şart Kipi ……… 241 5.9. Fiilimsiler ………... 242 5.9.1. İsim-Fiiller (Mastarlar) ………. 242 5.9.2. Sıfat-Fiiller ……… 244 5.9.3. Zarf-Fiiller ……… 247 6. EDATLAR ………... 255 6.1. Ünlem Edatları ………. 255 6.1.1. Ünlemler ... 255 6.1.2. Seslenme Edatları ... 256 6.1.3. Cevap Edatları ... 257 6.1.4. Gösterme Edatları ... 258 6.2. Bağlama Edatları ………. 259 6.2.1. Sıralama Edatları ... 259 6.2.2. Denkleştirme Edatları ... 260 6.2.3. Karşılaştırma Edatları ... 261

6.2.4. Cümle Başı Edatları ... 261

6.2.5. Sona Gelen Edatlar ... 265

6.3. Son Çekim Edatları ……….. 266

6.3.1. Yalın ve İlgi Hâlinden Sonra Kullanılanlar ... 266

6.3.2. Yönelme Hâlinden Sonra Kullanılanlar ... 268

6.3.3. Ayrılma Hâlinden Sonra Kullanılanlar ... 270

SONUÇ………... 273 İKİNCİ BÖLÜM METİNLER ... 275 Derleme Bölgesi 01 Kızılırmak İlçesi ………. 276 Derleme Bölgesi 02 Merkez İlçesi ……….. 300 Derleme Bölgesi 03 Korgun İlçesi ……….. 327

(15)

Derleme Bölgesi 04 Eldivan İlçesi ……….. 344 Derleme Bölgesi 05 Şabanözü İlçesi ………... 368 Derleme Bölgesi 06 Orta İlçesi ………... 397 Derleme Bölgesi 07 Çerkeş İlçesi ……… 422 Derleme Bölgesi 08 Bayramören İlçesi ………... 450 Derleme Bölgesi 09 Atkaracalar İlçesi ……… 470 Derleme Bölgesi 10 Kurşunlu İlçesi ……… 486 Derleme Bölgesi 11 Ilgaz İlçesi ………... 506 Derleme Bölgesi 12 Yapraklı İlçesi ………. 530 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SÖZLÜK ……… 554 KAYNAKLAR ……….. 692 ÖZGEÇMİŞ ……….. 697

TABLO VE HARİTALAR LİSTESİ Harita 1: Çankırı ili Siyasi Haritası………...………... 34

Harita 2: Örnek Metin Verilen Yerleşim Yerleri ve Metin Numaraları ……… 35

Harita 3: Çankırı ili Ağız Yöreleri ………...………... 36

Harita 4: Ağız Adacıkları ………...…... 37

Tablo 1: Ünlüler Tablosu ………..………... 57

(16)

ÖN SÖZ

Çankırı ili ve yöresi ile ilgili ilk çalışma Ahmet Caferoğlu’na aittir. Bu çalışmanın haricinde yöremizle ilgili olarak şimdiye kadar, dört yüksek lisans ve birkaç lisans tezi hazırlanmıştır. Ancak Çankırı ili ve yöresinin tamamının incelendiği herhangi bir araştırma bu güne kadar yapılmamıştır. Bu çalışmayla Türkiye Türkçesi ağızlarının bir bölümü daha tamamlanmış olmaktadır.

Çalışmamızın temelini Çankırı ve yöresinden yapılan derlemeler oluşturmaktadır. Bu derlemeler; doğal ortamlarda, ses kayıt cihazına kaydedilmek suretiyle daha çok dil özelliklerini koruyan bayanlardan yapılmıştır. Kaynak şahıslarla ne kadar çok konuşulursa dil özelliklerinin de o kadar iyi yansıtılacağından dolayı kaynak şahıslar mümkün olduğu kadar uzun konuşturulmuştur.

Yapılan derlemelerin hemen hepsi yazıya aktarılmış, ağız özelliği belirgin olanlar “Metinler” başlığı altında çalışmamızda yer almıştır. Metinlerin yazıya aktarılması sırasında, ağız araştırmalarında birliğin sağlanabilmesi bakımından Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan “Ağız Araştırmaları Çeviriyazı İşaretleri” kullanılmıştır.

Çalışmamız Giriş, Dil İncelemesi, Sonuç, Metinler ve Sözlük olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde ağırlık yörenin dil özelliklerinin şekillenmesinde önemli olan konulara yer verilmiştir. Hemen arkasından, tarihle bağlantılı olarak, dil incelemelerinde birinci derecede ihtiyaç duyulan bilgiler arasında bulunan etnik konular üzerinde durulmuştur.

Dil İncelemesi bölümü ses ve şekil bilgisi araştırmalarını içermektedir. Bu bölüm Çankırı ve yöresinde yaptığımız derlemeler üzerine kurulmuştur. Dilin tarihî gelişmelerini belirleyebilmek için zaman zaman bizden önce yapılan çalışmalardan yararlanılmıştır. Bazı konularda, örnek çok fazla olduğu için tamamına yer verilmemiştir. Örneklerin devamını bildirmek için (...) işareti kullanılmıştır. Seçilen örneklerin hemen yanına, kolayca anlaşılabilmesi için, yazı dilindeki karşılıkları parantez içerisinde yazılmıştır. Yazı diliyle farklılık göstermeyen örneklerde ve uzun cümlelerde bu yola başvurulmamıştır.

Sonuç bölümünde, Çankırı ili ve yöresi ağzları ile ilgili genel bir değerlendirme yapılmıştır. Yörenin karakteristik ağız özellikleri maddeler hâlinde verilmiştir.

Metinler, Çankırı ve yöresinden 2010-2011 yılları arasında yapılan derlemelere dayanmaktadır. Yaptığımız çok sayıda derlemeden yeterli olduğunu düşündüğümüz 129 tanesine bu bölümde yer verilmiştir.

(17)

Metinler yazılırken konular birbirinden ayrılmış ve maddelenerek verilmiştir. Kaynak şahıslarla ilgili bilgilerin yanında, bu ayrıntılar iyi bir biçimde yansıtılmaya çalışılmıştır.

Sözlük bölümü metinlerde geçen ve yaptığımız soruşturmalar yoluyla tespit ettiğimiz kelimelerden oluşmaktadır. Anlamından sonra numara verilmiş sözcükler metinlerden alınmıştır. Yanlarında numara olmayanlar ise Derleme Sözlüğü‘nden elde edilen kelimelerdir.

Bu çalışma konusunu belirleyen, maddi ve manevi desteğini benden hiçbir zaman esirgemeyen danışman Hocam Sayın Prof. Dr. Ahmet Buran’a; kütüphanelerinden istifade etme izni veren ve yol gösteren hocalarım Prof. Dr. Necati Demir’e ve Yrd. Doç. Dr. Hikmet Yılmaz’a; kaynak temininde yardımını esirgemeyen Arş. Gör. Ülker Şen‘e; ayrıca beni derleme yaparken yalnız bırakmayan ve bir çok sıkıntıya katlanan Dr. Osman Kubilay Gül‘e, Arş. Gör. İpek Yıldız‘a, Arş. Gör. Ebru Bozpolat‘a; bilgisayar ile ilgili konularda çıkan sorunları büyük bir ustalıkla çözen Öğr. Gör. İbrahim Özbakır‘a; her konuda destek gördüğüm Dr. Fatih Özek‘e ve bu çalışma sırasında bana uygun çalışma şartları sağlayan eşim Gülşen Aydoğdu‘ya teşekkürü zevkli bir borç bilirim.

(18)

ESER KISALTMALARI

AAİÇE : Anadolu Ağızlarında İsim Çekim (Hâl) Ekleri, bk. A. Buran BYA : Bartın ve Yöresi Ağızları, bk. Z. Korkmaz

DVA : Devrez Vadisi Ağzı Ses ve Şekil Bilgisi, bk. İ. Yağcı EA : Eldivan İlçesi (Çankırı) Ağzı, bk. İ. Bayrak İşcanoğlu GBAA : Güney-Batı Anadolu Ağızları, bk. Z. Korkmaz

KBAYA : Keban, Baskil ve Ağın Yöresi Ağızları, bk. A. Buran KüYA : Kütahya ve Yöresi Ağızları, bk. T. Gülensoy

KYA : Kırşehir ve Yöresi Ağızları, bk. A. Günşen NYA : Nevşehir ve Yöresi Ağızları, bk. Z. Korkmaz OİYA : Ordu İli ve Yöresi Ağızları, bk. N. Demir SİYA : Sivas İli ve Yöresi Ağızları, bk. N. Demir ŞYA : Şabanözü Yöresi Ağzı, bk. İ. Keleş TOİYA : Tokat İli ve Yöresi Ağızları, bk. N. Demir TRYA : Trabzon ve Yöresi Ağızları, bk. N. Demir UİA : Uşak İli Ağızları, bk. G. Gülsevin

YİA : Yapraklı İlçesi (Çankırı) Ağzı, bk. M. Kiremit

(19)

DİĞER KISALTMALAR

age. : Adı geçen eser agm. : Adı geçen makale agt. : Adı geçen tez agy. : Adı geçen yer bk. : Bakınız

C. : Cilt

krş. : Karşılaştırınız

S. : Sayı

s. : Sayfa

TDAY : Türk Dili Araştırmaları Yıllığı TDK : Türk Dil Kurumu

TTK : Türk Tarih Kurumu Ü. : Üniversite

vb. : Ve benzeri, ve başkası Yay. : Yayınları, yayını

(20)

METİNLERDE KULLANILAN ÇEVİRİ YAZI İŞARETLERİ a. İşaretler: - : Normalden uzun ünlü. ˘ : Normalden kısa ünlü. ~ : Geniz ünlüsü. ˙ : Normalden kapalı ünlü. ˚ : Yarı yuvarlak ünlü (üstte). ´ : Yarı ince, yarı kalın ünlü.

º : Düşmek üzere olan ünsüz işareti (altta). ΄ : Ünsüzlerde teşekkül noktasının öne kayması. _ : Ulama işareti.

_ : İkiz ünlü işareti.

b. Ünlüler:

ā : Normalden uzun a sesi.

á : Yarı kalın, düz, geniş ( a-e arası ) ünlü. œ : Yarı geniş, düz, kalın (a-ı arası) ünlü.

å : Yarı yuvarlak geniş, düz, kalın (a-o arası) ünlü. ē : Normalden uzun e sesi.

ė : Yarı geniş, düz, ince (e-i arası) ünlü. ® : Yarı yuvarlak geniş, ince ( e-ö arası ) ünlü. ī : Normalden uzun ı sesi.

í : Yarı kalın, düz, dar ( ı-i arası ) ünlü. ¼ : Normalden kısa ı sesi.

© : Yarı yuvarlak, kalın, dar ( ı-u arası ) ünlü. Œ : Normalden uzun i sesi.

¿ : Yarı yuvarlak, ince, dar ( i-ü arası ) ünlü. å : Normalden kısa i sesi.

(21)

¡ : Normalden uzun o sesi.

ó : Yarı kalın, yuvarlak, geniş ( o-ö arası ) ünlü. ¥ : Yarı geniş, yuvarlak, kalın ( o-u arası ) ünlü. ö : Normal ö sesi.

² : Normalden uzun ö sesi. • : Normalden uzun u sesi. — : Normalden kısa u sesi.

ú : Yarı kalın, yuvarlak, dar ( u-ü arası ) ünlü. ÷ : Normalden uzun ü sesi.

ƒ : Normalden kısa ü sesi.

c. Ünsüzler

Ç : Süreksiz, yarı tonlu, diş eti (c-ç arası) ünsüzü. F : Sızıcı, yarı tonlu, diş dudak (v-f arası) ünsüz. ġ : Süreksiz, tonlu, art damak ünsüzü.

¢ : Süreksiz, tonlu, orta damak ünsüzü.

j : Kalın ünlülerle kullanılan ön damak g ünsüzü. & : Süreksiz, tonlu, gırtlak g’si.

∙ : Sızıcı, nefesli, tonlu-tonsuz, gırtlak ünsüzü. ‹ : Sızıcı, tonsuz, art damak ünsüzü.

% : Süreksiz, tonsuz, art damak k ünsüzü.

| : Kalın ünlülerle kullanılan ön damak k ünsüzü. > : Süreksiz, tonsuz, gırtlak k’si.

ß: Süreksiz, yarı tonlu, art damak (%-ġ arası) ünsüzü. K: Süreksiz, yarı tonlu, ön damak (k-g arası) ünsüzü.

k : Süreksiz, tonsuz, orta damak, yarı kalın ünlülerle hece kuran k ünsüzü. ñ : Tonlu, damaklı geniz ünsüzü.

P : Süreksiz, yarı tonlu, çift dudak, (b-p arası) ünsüzü. ÿ : Düşmek üzere olan r ünsüzü.

(22)

S : Sızıcı, yarı tonlu, aslı diş (z-s arası) ünsüzü. T : Süreksiz, yarı tonlu, asıl diş, (d-t arası) ünsüzü. ¯ : Düşmek üzere olan y ünsüzü.

(23)

GİRİŞ 1. TARİH

1.1. Anadolu’nun Fethinden Önce Çankırı

Çankırı’nın tarih öncesi dönemi ile ilgili olarak çok fazla çalışma yoktur. Tarih öncesi devirle ilgili olarak kaynak teşkil edebilecek en önemli çalışma, 1947 tarihinde Türk Tarih Kurumu tarafından yaptırılan kazı sonucunda bölgede Kastamonu, Çankırı ve Çerkeş-Tosya yollarının kesiştiği yerde Salman Höyük’ün bulunmuş olmasıdır. Kazıyı yöneten İsmail Kılıç Kökten’e göre bu höyükte bulunan çanak ve çömlekler, Tunç Çağı’ndan kalmıştır. Daha sonra C. A. Burney tarafından yapılan kazılar da bu bilgileri doğrular şekildedir1.

Yapılan araştırmalar sonucunda Çankırı ili sınırları içerisinde; Akseki, Alıca, Bedren, Konak, Maltepe, Unur Tepesi, Salur Höyük, İnandıktepe höyükleri gibi tarih öncesi devirlere ait pek çok arkeolojik alan tespit edilmiştir2.

Çankırı bölgesine ilk yerleşimler prehistorik dönemde seyrek bir şekilde başlamıştır. Hitit ve Kaşga arasında bulunan Çankırı, bu iki devletin mücadelelerine sahne olmuştur. Bu nedenle yerleşimler, düzenli bir şekilde yapılamamıştır. Hititlerin yıkılmasından sonra bölgede sakin bir dönem başlamıştır. Bu sayede pek çok küçük köy ve kasaba kurulmaya başlanmıştır3.

Çankırı bir süre Galatlar’ın egemenliğinde kalmışsa da milattan kısa bir süre önce Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine geçmiştir.

İstanbul, jeopolitik önemi yanı sıra dinî olarak da önemli bir şehir olarak dikkat çekmektedir. 1054 tarihinde Roma’nın ikiye ayrılması ile birlikte Ortodoksluğun merkezi olan İstanbul, İslamiyet için de önem arz etmektedir. Peygamber Efendimizin, “İstanbul mutlaka feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne iyi, ne hayırlı kumandandır. Onun askeri de ne iyi, ne hayırlı askerdir.” hadisi nedeniyle İslam dünyasında İstanbul’un fethi önemli bir mesele olarak gündeme gelmiştir. Araplar da

1

Çankırı il Yıllığı, Çankırı, 1999, s. 14, 15. 2

Ayla Sevim ve Cesur Pehlivan, “Dünden Bugüne Çankırı: Çankırı’nın Tarih Öncesi”, Geçmişten

Geleceğe Çankırı, Çankırı Valiliği III. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri (28-29 Eylül 2005),

Çankırı, 2005, s. 125-127. 3

Bahattin Ayhan, “Türklerden Önce Çankırı Çankırı’nın Genel Tarihçesi”, Geçmişten Geleceğe

Çankırı, Çankırı Valiliği III. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri (28-29 Eylül 2005), Çankırı,

(24)

Peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olmak için İstanbul’u fethetmeye çalışmışlardır. Bu amaçla yapılan seferler sırasında Arap orduları İstanbul güzergâhında ilerleyen ordunun güvenliğini sağlamak amacıyla Çankırı bölgesini ele geçirmeye çalışmışlardır. Emeviler döneminde iki, Abbasiler döneminde ise bir defa İstanbul’a sefer düzenlenmiş ve bu seferler sırasında Çankırı, üç kez Arap işgaline uğramıştır4.

1071 Malazgirt zaferi sonrasında Anadolu’ya daha kolay yerleşme imkânı bulan Türkler, ciddi kuvvetlerle karşılaşmadan Anadolu içlerine kadar ilerlemişlerdir. Bu ilerleyiş sırasında Çankırı, Emir Danişmend’in kumandalarından Emir Karatekin (Karatigin) tarafından 1082-1083 yıllarında fethedilmiştir5.

1.2. Danişmentliler Döneminde Çankırı

Çankırı, Karatekin’in bölgeyi fethetmesi ile birlikte Danişmentli hakimiyetine girmiştir. Karatekin aynı zamanda Kastamonu ve Sinop’u da ele geçirmeyi başarmıştır6.

Danişmentlilerin tarihi incelendiğinde Haçlılar ile mücadelenin önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Danişmentliler, Haçlıların Anadolu’dan kolayca geçmesine izin vermemek için ellerinden geleni yapmışlardır. 1100 yılında Suriye’de yerleşen Haçlılar, Malatya civarında mağlup edilmiştir. Ele geçirilen esirler Niksar’da hapsedilmiştir. Buradaki esirleri kurtarmak için harekete geçen büyük bir haçlı ordusu Çankırı üzerinden Niksar’a doğru yola çıkmıştır. Danişment Ahmet Gazi, 1101 yılında Amasya civarında bu orduyu imha etmeyi başarmıştır7. Haçlıların bu sefer sırasında Çankırı’yı da ele geçirmeyi denemişseler de başarı sağlayamamışlardır. Çankırı’da bulunan Türk garnizonu, kuvvetli bir direniş ile şehri teslim etmemiştir8. Bir başka kaynakta ise 1101 tarihinde Çankırı’nın Haçlı ordusu tarafından ele geçirildiği ve

4

Kemal Şahin, “Emeviler Döneminden (714-715) Anadolu Selçukluları Dönemine Kadar Çankırı’nın Rolü”, Geçmişten Geleceğe Çankırı, Çankırı Valiliği III. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri (28-29 Eylül 2005), Çankırı, 2005, s. 323-326.

5

Ahmet Kankal, “16. Yüzyıl Osmanlı İdari Taksimatında Çankırı Sancağı ve Çankırı Kazası”,

Geçmişten Geleceğe Çankırı, Çankırı Valiliği III. Çankırı Kültürü Bilgi Şöleni Bildirileri (28-29

Eylül 2005), Çankırı, 2005, s. 185. 6

Osman Turan, Selçuklular Döneminde Türkiye, Ötüken Yay., İstanbul, 2005, s. 96. 7

Turan, age., s. 134. 8

(25)

Bizanslılar tarafından yağmalandığı ancak daha sonra bölgenin Danişmentliler tarafından yeniden ele geçirildiği bildirilmektedir9.

1132 yılına gelindiğinde Çankırı, yeniden Bizans İmparatorluğunun topraklarına katılmıştır. Bu durum Emir Danişmend tarafından kabul edilmemiş ve 1133 yılında çıkılan sefer sonucunda Çankırı yeniden Dânişmendlilerin eline geçmiştir. Buna rağmen bölgede Dânişmendli-Bizans mücadelesi devam etmiştir10.

1530 yılında kaleme alınan Kengırı Livâsı Tapu Tahrir Defterinde, yörede Koç-Hisar (günümüzdeki Ilgaz ilçesi) kazasına bağlı Dânişmend (Dânişmen) adlı bir köy olduğu görülmektedir11. Bu köy, aynı ismini günümüzde de korumaktadır. Bu kayıt, Dânişmendlilerin yöredeki varlığını göstermesi açısından önemlidir.

Dânişmendliler'in yaptıkları fetihler ile ilgili elimizde fazla kaynak yoktur. Ancak Anadolu sahasında teşekkül etmiş Dânişmend Gazi Destanı'nda, Çankırı'nın fethi ile ilgili olarak ayrı bir bölüm bulunmaktadır. Eserde Çankırı, Mankuriyye adıyla geçmektedir. Çankırı'nın fethi destanda ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır12.

1.3. Anadolu Selçukluları Döneminde Çankırı

Danişmentliler ile Bizans arasındaki mücadele Danişmentlilerin zayıflamasına neden olmuştur. Bu durumu iyi değerlendiren Selçuklu hükümdarı I. Mesut, Çankırı ve havalisini 1142 tarihinde kesin olarak egemenliği altına almıştır13.

Sultan Mesut, 1155 tarihinde vefat etmiştir. Vefatından önce Türk töresine uygun olarak ülkeyi oğulları arasında paylaştırmıştır. Bu paylaşımda Ankara, Çankırı ve Kastamonu en küçük oğlu Şehinşah’a (Sanisan) kalmıştır14.

Mesut’un vefatından sonra yerine oğlu II. Kılıç Arslan geçmiştir. Şehinşah, Konya’da hükümdarlığını ilan eden ağabeyine bağlılığını bildirmiştir. Buna rağmen ülkenin haneden mensuplarının ortak malı sayılması nedeniyle huzursuzluklar devam etmiştir. Bizans İmparatoru Manuel, Kılıç Arslan’a karşı Şehinşah’ı Selçuklu tahtına 9 Kankal, age., s. 185, 186. 10 Kankal, age., s. 185, 186. 11

438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) II (Bolu, Kastamonu, Kengırı ve

Koca-İli Livâları), Başbakanlık Yay., Ankara 1997, s. 126.

12

Necati Demir, Dânişmend Gazi Destanı, Hece Yay., Ankara, 2006, s. 196-207. 13

Kankal, age., s. 185, 186. 14

(26)

geçirmek için bir ittifak oluşturmayı denemiştir. İlk başlarda bu ittifak II. Kılıç Arslan’ı pek müşkül bir durumda bırakmış olsa da Anadolu birliğini yeniden sağlamayı başarmıştır. Yerine düşünülen Şehinşah, hakimiyet bölgesini ağabeyine terk ederek İstanbul’a kaçmıştır15.

II. Kılıç Arslan tarafından sağlanan birlik, onun ülkeyi on bir oğlu arasında paylaştırması ile yeniden bozulmuştur (1186). Çankırı ve Kastamonu Ankara merkez olmak üzere Muhiddin Mes’ûd’un payına düşmüştür16.

Muhiddin Mes’ûd, gerek askerî gerekse ilmî yönden üst düzey bir yönetim göstermiştir. 1204 yılına kadar hakimiyet kurduğu bölgeyi mükemmel bir şekilde yönetmeyi başarmıştır. Bununla birlikte Anadolu siyasi birliğini sağlamayı ve daha sonra Gürcistan seferine çıkmayı hedefleyen kardeşi Süleyman geride Mes’ûd gibi güçlü bir yöneticinin kalmasını istememiştir. Bu nedenle kardeşinin bulunduğu Ankara kalesini kuşatmıştır. Ciddi bir direnişle karşılaşmasına rağmen, kalede erzak sıkıntısının baş göstermesi üzerine kale düşmüştür. Böylece Çankırı da dahil olmak üzere Muhiddin Mes’ûd’un hakimiyeti altındaki topraklar yeniden Selçukluya katılmıştır17.

1.4. Beylikler Döneminde Çankırı

Moğol istilası ile birlikte Anadolu Selçuklu Devleti gücünü kaybetmiştir. Moğolların Anadolu’yu vergiye bağlayıp bölgeden ayrılması üzerine Anadolu’da bir otorite boşluğu yaşanmıştır. Bu boşluk esnasında, Anadolu’nun pek çok yerinde Türk Beylikleri ortaya çıkmıştır.

Tarihî kaynaklar, Çankırı yöresinde kurulmuş iki beylikten söz etmektedir. Bunlardan ilki, Çobanoğulları’dır. İkincisi ise Candaroğulları Beyliği’dir.

1.4.1. Çobanoğulları Beyliği Döneminde Çankırı

Çobanoğulları’nın Hüsamettin Çoban Bey tarafından Kastamonu merkez olarak kurulduğu kabul edilmektedir. Hüsamettin Çoban Bey’in bölgenin ilk emiri Karatekin’in soyundan geldiği düşünülmektedir. Fetihler sırasında Türklerin sıkça yaptığı bir uygulama olarak fethedilen yerlerin fethi yapan kumandana ikta olarak

15 Turan, age., s. 230. 16 Turan, age., s. 242. 17 Turan, age., s. 285, 286.

(27)

verilmesi usulü göz önünde bulundurulduğunda Hüsamettin Bey’in Karatekin soyundan gelmiş olma ihtimalinin kuvvetlendiği görülmektedir18.

Beyliğin merkezi Kastamonu olmakla birlikte Ankara’ya kadar hakim olduğu görüşü araştırmacılar arasında yaygın bir kanı olarak dikkat çekmektedir. Özellikle I. İzzettin Keykavus’un kardeşi Alaaddin Keykubat’ın bulunduğu kaleyi fethinden sonra imzalanan anlaşma sırasında Hüsamettin Çoban Bey’in de hazır bulunması bu kanıyı kuvvetlendirmektedir. Bu durumun da gösterdiği gibi Hüsamettin Çoban Bey bağımsızlığını tam olarak ilan etmiş değildir. Selçukluya bağlı ve onların Bizans’a karşı akınlarını yöneten bir komutan niteliğindedir19.

Hüsamettin Çoban Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Alp Yürek Bey geçmiştir. Bu dönem Moğolların Anadolu’yu işgaline rastlamaktadır. Bununla birlikte Alp Yürek Moğollara tabi olma siyaseti izleyerek bölgenin karışıklıklardan etkilenmemesini sağlamıştır. Fakat bunun sonucu olarak da Moğollar bölgenin gelirlerinin neredeyse tamamı Moğollara verilmiştir20.

Çobanoğulları’nın bu sessizliği Alp Yürek’in ölmesi ile son bulmuştur. Yerine geçen oğlu Muzaffereddin Yavlak Arslan sadece kendi beyliğinde değil, Selçukluların siyasetinde de etkin rol oynamaya başlamıştır. Öncelikle Anadolu’yu İlhanlıların egemenliğinden kurtarmak isteyen II. Mesud’u desteklemiş ve Konya’da Selçuklu tahtına çıkmasına yardımcı olmuştur21. Bu yardım önceli bir yardım olarak görülmelidir. Zira Anadolu’nun en sakin ve Moğol istilasından askerî olarak en az etkilenmiş yerlerinden bir tanesi Çobanoğulları bölgesidir. Bu nedenle Muzafferiddin Yavlak Arslan’ın II. Mesud’un tahta çıkmasında başrolü oynadığı şüphesizdir.

Tahta ilk çıktığında İlhanlılara karşı bir politika izeleyen II. Mesud, kardeşi Rükneddin Kılıçarslan’ın ayaklanması ile İlhanlılara yaklaşmıştır. Böylece İlhanlılar ve II. Mesud arasında bir iş birliği söz konusu olmuştur. Rükneddin Kılıçarslan’ın Kastamonu çevresinden topladığı Türkmenlerle ayaklanması nedeniyle II. Mesud’un idare ettiği İlhanlı ordusu bölgeye sefer düzenlemiştir. Bu durum Muzafferiddin Yavlak Arslan Bey’in umduğundan farklı gelişmeler olduğunu göstermektedir. Bu olaylar karşısında İlhanlıların elinde oyuncak olan II. Mesud’u desteklemekten vazgeçmiş ve

18

Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar, TTK Basımevi, Ankara, 1991, s. 36. 19 Yücel, age., s. 37. 20 Yücel, age., s.40-42. 21 Yücel, age., s.42-47.

(28)

bölge Türkmenlerinin hakkını tek başına savunma kararı almıştır. Muzafferiddin Yavlak Arslan giriştiği bu mücadelede 1291-1292 yılında şehit olmuştur. Buna rağmen II. Mesud ve Moğol kuvvetleri bölgeyi ele geçirmeyi başaramamışlardır22.

Muzafferiddin Yavlak Arslan’dan sonra yerine oğlu Mahmut geçmiştir. Mahmut Bey dönemi faaliyetlerle ilgili olarak yeterli bilgi maalesef yoktur. Elde edilebilen sınırlı bilgiler ışında bu dönemde daha çok Bizans ile mücadele edildiği anlaşılmaktadır. Özellikle Mahmut Bey’in kardeşi Ali Bey komutasında Bizans’a düzenlenen seferlerde büyük başarılar kazanılmıştır. Sakarya nehrinin batısına kadar her yer ele geçirilmiştir. Daha sonra Bizans ile anlaşma yapılarak dostane ilişkiler başlamıştır. Daha önceleri Bizans seferlerine Çobanoğullarına tabi olarak katılan Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Bey, bu anlaşmadan sonra yalnız başına Bizans üzerine seferlere devam etmiştir23.

Kastamonu’nun üç yüz altmış sipahisinden biri olan Candaroğlu’nun Mahmut Bey’i öldürmesi ile beylik yıkılmış ve yerini Candaroğulları Beyliği’ne bırakmıştır24.

1.4.2. Candaroğulları Beyliği Döneminde Çankırı

Candaroğulları Beyliği’nin kurucusu ve atası Şemseddin Yaman Candar (1281-?) olarak kabul edilmektedir. Candar unvanı nedeniyle Selçuklu sarayına mensup ümeradan olduğu düşünülmektedir. Yaşadığı dönem itibariyle Moğollara tabi olmuş ve tam bağımsız hale gelememiştir. Hayatı boyunca hakimiyeti Eflani ve çevresini aşamamıştır25.

Şemseddin Yaman Candar’dan sonra yerine oğlu Süleyman Paşa (1309-1340) beyliğin başına geçmiştir. Babasına göre daha etkin bir siyaset izlediği anlaşılan Süleyman Paşa Çobanoğlu Mahmut’u öldürerek Çobanoğlu Beyliği’ne son vermiş ve beyliğinin merkezini Kastamonu’ya taşımıştır. Bu olay vesilesiyle Çankırı da Candaroğlu hakimiyetine girmiştir26.

Türk devlet teşkilatı geleneğine uygun olarak hareket eden Süleyman Paşa topraklarının yönetimini oğulları Ali ve İbrahim’e bırakmıştır. Bu paylaşım olumlu 22 Yücel, age., s. 47, 48. 23 Yücel, age., s. 48, 49. 24 Yücel, age., s. 49. 25 Yücel, age., s. 55-57. 26

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, TTK Basımevi, 1988, s. 122.

(29)

sonuçlar vermiş ve Karadeniz ticareti için kilit noktalardan birisi olan Sinop ele geçirilmiştir27. Bu durum Candaroğlulları’nın ekonomik olarak da gelişme göstereceği ve güçleneceği manasına gelmektedir.

Süleyman Paşa beyliğinin ilk bölümünde Moğolların hakimiyetini kabul etmeye devam etmiştir. Adına bastırdığı sikkede Ebu Said Bahadır Han’ın ismine yer vermesi bunun en büyük göstergesidir. Ayrıca Moğolların Anadolu’daki isyanları bastırmak için 1314 tarihinde çıktıkları seferde Süleyman Paşa Karabük’e kadar giderek İlhanlılar‘a bağlılığını bildirmiştir. Siyasi olarak anlaşılabilir olan bu bağlılık durumu Moğolların Anadolu valisi Demirtaş’ın valiliğinin sona ermesi (1335), daha sonra da Said Ebu Bahadır Han’ın ölümü üzerine değişmiştir. Bu tarihten sonra Süleyman Paşa sikkelerinde es-Sultanu’lâzam ünvanını kullanmaya başlamıştır28.

Süleyman Paşa’nın vefatından sonra yerine sırasıyla İbrahim Bey, Yakup Bey ve Adil Bey’in geçtikleri kabul edilmektedir. Fakat bu Beylerin dönemi ile ilgili olarak yeterli bilgiye ulaşılamamıştır. Yalnızca bu dönemde Candaroğlu donanmasının Venedik ve Ceneviz donanmaları ile mücadele edecek kadar güçlendiği düşünülmektedir29.

Candaroğulları ile ilgili olarak daha kesin bilgilere ulaşılmaya başlanması Adil Bey’den sonra Bey olan Kötürüm Bayezid (1361-1385) zamanında olmuştur. Gerek Bayezid’in aktif bir politika izlemesi gerekse Osmanlı ve Kadı Burhaneddin ile olan temasları nedeniyle bu dönem hakkında ciddi kaynaklara ulaşmak mümkün olmaktadır.

Osmanlı Devleti ile Candaroğulları arasındaki münasebet ile ilgili kayıtlara ilk kez Kötürüm Bayezid zamanında rastlanmaktadır. I. Murad’ın oğulları için düzenlediği sünnet düğününe Kötürüm Bayezid bir elçi ile nadir hediyeler yollamıştır30. Bu duruma bakılarak Osmanlı ile Candaroğlulları arasındaki münasebetlerin dostane geliştiğini söylemek yanlış olmaz kanaatindeyiz. Fakat Osmanlı’nın hızla büyümesi ve güçlenmesi nedeniyle bir müddet sonra iki beylik arasındaki ilişkilerin bozulacağını tahmin etmek güç değildir.

Kötürüm Bayezid Bey’in başlarda izlediği akıllıca politikalar sayesinde beylik, Türk beylikleri ile iyi ilişkiler kurmayı başarmıştır. Bayezid’in en büyük hatası ise 27 Uzunçarşılı, age., s. 122. 28 Yücel, age., s. 60. 29 Yücel, age., s. 66-68. 30 Yücel, age., s. 71.

(30)

damadı olan Amasya Beyi Ahmed Bey’e Kadı Burhaneddin ile giriştiği mücadelede yardım etmek olmuştur. Oğlu İsfendiyar Bey komutasında güçlü bir birliği damadına yardıma yollamıştır. Bu yardım sonucu değiştirmemiş, Kadı Burhaneddin Ahmed Bey ve ordusunu dağıtmıştır31. Dönem göz önüne alındığında Anadolu’da Osmanlı’yı dengeleyebilecek en önemli gücün Kadı Burhaneddin olduğu görülmektedir. Kötürüm Bayezid Bey bu yardım sayesinde Osmanlı’ya karşı ittifak yapabileceği önemli bir müttefiki kaybetmiş görünmektedir.

Bu yardım yalnızca müttefik kaybettirmekle kalmamış, beylik içerisinde iç karışıklıkların baş göstermesine de neden olmuştur. Bayezid Bey’in oğlu Süleyman babasının beyliği kardeşi İskender’e bırakmak niyetinde olduğunu öğrenerek kardeşini öldürmüştür. Bunu haber alan Bayezid Bey de olayın sorumluları olarak tespit ettiği öz kızını ve Süleyman’ın çocuklarını öldürtmüştür. Bu olay üzerine Süleyman Bey isyan ederek Osmanlı’ya sığınmıştır. Bu sayede Osmanlı, beyliğin iç işlerine karışma fırsatını yakalamıştır32.

Kötürüm Bayezid Bey Osmanlı’nın üzerine geleceğini tahmin ederek Kadı Burhaneddin ile bozulan arasını düzeltmeye çalışmış, hatta bu uğurda kuvvetlerine damadının topraklarını dahi yağmalatmıştır. Bu çabaları sırasında Süleyman, I. Murad’ın kendisine verdiği ordu ile babasının üzerine gitmiş ve Kastamonu’yu ele geçirmiştir. Bayezid Sinop’a çekilmiştir. Daha sonra Süleyman Osmanlı baskısına dayanamayarak şehri Osmanlılara terk etmiştir. Fakat halk Osmanlı’ya karşı birleşerek Bayezid’in şehre yeniden dönmesini sağlamıştır. Daha sonra Süleyman yeniden I. Murad’dan yardım istemiştir. Bu istek kabul edilmiş ve Süleyman yeniden Kastamonu üzerine yollanmıştır. Bu sefer diğerine göre daha başarılı geçmiş, Kastamonu Süleyman’ın (1385-1392) eline geçmiştir33.

Süleyman Paşa’nın I. Murad sayesinde beyliği ele geçirdiği açıktır. Bu nedenle Osmanlı ile dostane ilişkiler içinde olması normal karşılanmalıdır. Bu dostluk I. Bayezid’in tahta geçmesinden sonra da bir müddet devam etmiştir.

Yıldırım Bayezid‘in tahta geçtikten hemen sonra kardeşi Yakub’u öldürtmesi nedeniyle ona karşı Anadolu beylikleri ittifak yapmışlardır. Karamanoğulları, Kadı Burhaneddin, Saruhan, Germiyan, Menteşe ve Hamitoğulları bu ittifakta yer almıştır. 31 Uzunçarşılı, age., s. 126. 32 Yücel, age., s. 72. 33 Uzunçarşılı, age., s. 126, 127.

(31)

Böyle bir durumda Candaroğlu Süleyman, Bayezid’in yanında yer almayı tercih etmiştir. Bizans ve Sırp kuvvetleri ile güçlendirilmiş Osmanlı ordusuna Candaroğulları da büyük sayılabilecek bir kuvvetle katılmıştır. 1389-1390 yılında yapılan bu seferde Bayezid Anadolu siyasi birliği açısından büyük bir adım atmıştır. Süleyman Paşa’nın siyasi tavrı bu seferden sonra değişmiştir. Bayezid’in bütün Anadolu’yu ele geçirmeden durmayacağını anlayan Süleyman Paşa, ona karşı ittifak oluşturma çabasına girmiştir. Bu çabaları sonuç vermiş ve Kadı Burhaneddin ile Vezirköprü’de bir görüşme yaparak Osmanlı’ya karşı bir ittifak antlaşması yapmaya muvaffak olmuştur34.

Süleyman Paşa’nın verdiği bu kararın ne kadar isabetli olduğu 1391 tarihinde anlaşılmıştır. Bayezid, kendi ittifakından ayrılan Candaroğlu’na karşı tedbir alma ihtiyacı hissetmiş ve sefer hazırlığına girişmiştir. Fakat Kadı Burhaneddin, Yıldırım’ı Kastamonu üzerine gitmemesi, aksi halde kendisine savaş ilan edeceği konusunda uyarması üzerine seferden vazgeçilmiştir. 1392’de Yıldırım’ın ikinci seferi de aynı sebepten sonuçsuz kalmıştır. Bayezid, başarısız bu iki sefer sonunda Candaroğlu Beyliği’ni ele geçirmenin önemini daha iyi kavramış ve yeni bir sefer hazırlığına girişmiştir. Bu seferde elini çabuk tutan Bayezid, Kadı Burhaneddin’in orduları yetişmeden Kastamonu’yu ele geçirmiş ve Süleymen Paşa’yı öldürmüştür. Böylece beylik topraklarının büyük bir kısmı Osmanlı’nın eline geçmiştir35.

Beyliğin Kastamonu bölümü Osmanlı’nın eline geçmiş olmasına rağmen Süleyman Paşa’nın kardeşi İsfendiyar Bey (1392-1439) Sinop’ta beyliği devam ettirmeyi başarmıştır. Daha sonra Sinop’ta Osmanlı tarafından muhasara edilmişse de başarı sağlanamamıştır36.

Yıldırım Bayezid’in Anadolu’da estirdiği fırtına Ankara savaşı ile sona ermiştir. İsfendiyar Bey savaştan önce Timur’u destekleyen beylerden olduğu için savaştan en kârlı çıkan beylerden biri olmuştur. İsfendiyar Bey bu hamlesi sayesinde Sinop dışında Kastamonu, Çankırı ve Kalecik’i de beyliğine katmayı başarmıştır. Güçlenen İsfendiyar Bey, Osmanlı şehzadeleri arasında yaşanan iktidar mücadelesini de yakından takip etmiş ve bu mücadelelerde sevk ve idareci rolü üstlenmiştir37.

34 Yücel, age., s. 76-78. 35 Uzunçarşılı, age., s.128. 36 Yücel, age., s. 83-86. 37 Yücel, age., s. 88, 89.

(32)

Çelebi Mehmet’in ilk yıllarında İsfendiyar Bey ile dostane ilişkiler sürmüştür. Hatta Osmanlı’nın Karaman ve Eflak seferine İsfendiyar Bey bir ordu ile katılmıştır. Fakat Eflak seferinden sonra oğlu Kasım’ın Osmanlı himayesinde kalması Çelebi Mehmet ile İsfendiyar Bey’in arasını açmıştır. Çelebi Mehmet’in İsfendiyar Bey’e bir name yollayarak Kastamonu, Bakırküresi, Çankırı ve Kalecik’in Kasım’a verilmesini istemesi üzerine ilişkiler tamamen bozulmuştur. İsfendiyar Bey’in bunu kabul etmemesi üzerine silahlı bir çatışma yaşanmış ve İsfendiyar Bey Osmanlı hakimiyetini tanımak zorunda kalmıştır. Kastamonu ve Bakırküresi İsfendiyar Beyin isteği üzerine kendisine bırakılmış, Tosya, Çankırı ve Kalecik de Kasım’a verilmiştir. Böylece Candaroğlu Beyliği, biri yarı müstakil, diğeri Osmanlı tabiyetinde olmak üzere ikiye bölünmüştür38. Çankırı bu sayede, Osmanlı egemenliğine girmiştir.

1.5. Osmanlılar Döneminde Çankırı

Kasım Bey’in 1464 tarihinde vefat etmesinden sonra Çankırı ve civarı tam anlamıyla Osmanlı Devletine katılmış ve Anadolu eyaletine bağlı bir sancak haline gelmiştir. Çankırı, Osmanlı için doğuya yapılan seferlerde önemli bir menzil yeri olmuştur39. Ayrıca II. Bayezid’in oğullarından Alemşah’ın oğlu Osman Çelebi de bir süre Çankırı’da sancak beyliği yapmıştır40.

XVI. yüzyıl sonlarında Osmanlı idari sisteminin bozulmaya başlamasıyla birlikte Çankırı’da da sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır. Çankırı XVII. ve XVIII. yüzyıllarda çıkan isyanlardan en fazla etkilenen yerleşim yerlerinden biri olmuştur41.

1.6. Milli Mücadele Döneminde Çankırı

Ülkenin itilaf devletleri tarafından işgal edilmeye başlaması üzerine Anadolu halkı kendi kendisini müdafaa etmek mecburiyetinde kaldığını anlamıştır. Anadolu’nun pek çok yerinde bölgesel direniş örgütleri kurarak olası işgallere karşı kendi gücüyle direnmeyi hedeflemiştir. Bu amaçla kurulan müdafaa-i hukuk cemiyetlerinden biri de 38 Uzunçarşılı, age., s.130-132. 39 Kankal, age., s. 187, 188. 40

“Çankırı” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, C. 3, s. 1950, Anadolu Yay., İstanbul, 1982. 41

Bu dönemlerde yaşanan isyanlar hakkında detaylı bilgi için bk. Ahmet Elibol, Yakınçağ Başlarından

Tanzimat’a Kadar Çankırı (1789-1839), (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış

(33)

Çankırı da kurulmuştur. Balcızade Müfti Ata Efendi başkanlığında kurulan Çankırı Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı halktan büyük destek görmüştür. Teşkilatın azaları incelendiğinde encümen azaları, meclis idare azaları gibi devlet görevlilerinin de teşkilatta yer aldığı anlaşılmaktadır42.

Milli Mücadele’ye Çankırı halkı da büyük ilgi göstermiştir. Çankırı’da bulunan cami-i kebirde kılınan öğle namazının ardından Çankırılılar avluda toplanmış ve vatanı müdafaa için hiçbir fedakârlıktan kaçmayacaklarına dair yemin etmişlerdir43. Çankırı’nın, Ankara’ya yakın olması nedeniyle milli mücadelenin sağlıklı devam edebilmesi için önem arz ettiği açıktır. Bu nedenle Çankırı halkının verdiği bu destek en azından Ankara’nın güvenliği için elzem görünmektedir.

Çankırı Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı haricinde milli mücadeleye katkı sağlamak amacıyla iki teşkilat daha kurulmuştur. Bunlar Çankırı Gençler Mahfeli ile Çerkeş Gençler Mahfelidir. Bu teşkilatlar milli kültürü geliştirmeyi amaçlamışlarsa da milli mücadele sırasında üzerlerine düşen görevi yapmaktan da geri durmamışlardır. Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı’na faaliyetlerinde yardımcı olarak milli mücadeleye desteklerini göstermişlerdir44.

1.7. Türkiye Cumhuriyeti Döneminde Çankırı 1.7.1. Coğrafya45

1.7.1.1. Konum

Orta Anadolu’nun kuzeyinde, Kızılırmak ile Batı Karadeniz ana havzaları arasında yer alan Çankırı, 40° 30’ ve 41º kuzey enlemleri ile 32° 30’ ve 34º doğu boylamları arasında yer almaktadır. İlin komşuları batıda Bolu, kuzeybatıda Karabük, kuzeyde Kastamonu, doğuda Çorum ve güneyde Ankara ile Kırıkkale’dir. Denizden yüksekliği 723 metre olup, ülke topraklarının ‰ 94’lük bölümünü oluşturan toplam 7 388 km²’lik bir alana sahiptir.

42

Teşkilatta görevli kişilerin tam listesi için bk. “Milli Mücadele Döneminde Müdafaa-i Hukuk Teşkilatları”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün, Bugün, Yarın, İstanbul, 1986, S. 8, s. 13.

43

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 26 Ağustos 1921, s. 2. 44

Çankırı ve Çerkeş Gençler Mahfelleri hakkında detaylı bilgi için bk. Mustafa Yeşilay, Milli

Mücadele Yıllarında Çankırı (1919-1922), (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış

Doktora Tezi), Ankara, 2000, s. 38, 39. 45

Bu başlık altında verilen bilgiler Çankırı Valiliğinin sanal ağ sayfasından alınmıştır http://www.cankiri.gov.tr/default_B0.aspx?content=1132 (Erişim Tarihi: 25.10.2011).

(34)

1.7.1.2. Coğrafi Yapı 1.7.1.2.1. Dağlar

Çankırı topraklarının yaklaşık % 60’ı dağlar ve yüksek tepelerden oluşmaktadır. İlin kuzey sınırındaki dağlar, aynı zamanda en yüksek kesimini teşkil etmektedir. Kuzey Anadolu dağlarının ikinci sırasındaki Ilgaz Dağları, doğu-batı düzleminde uzanmaktadır. En yüksek noktası 2587 metre olan söz konusu dağ sırasının üzerinde Küçükhacet Tepesi (2546 m.), Büyükhacet Tepesi (2587 m.), Kulpi (1980 m.), Bulancak (1935 m.), Altunsivrisi (1934 m.) ve Kocadağ (1763 m.) bulunmaktadır. Aynı zamanda Çankırı ve Kastamonu arasındaki doğal sınırı il sınırına dönüştüren Ilgaz Dağları, Kurşunlu civarında Sofra Sırtları ve Çerkeş yöresinde Doğu ve Çamlıca olmak üzere iki kola ayrılmaktadır.

Ilgaz Dağları’nın güneyinde ise Çorum ile Kastamonu/Tosya sınırından başlayarak batıya doğru yönelen Erikli, Sarıkaya, Karakaya, Ilısılık, Yapraklı, Doğdu, Taşyakası, Batıbeli ve Dumanlı Dağları, yaklaşık 2000 m. yüksekliğe uzanan yeni bir sıra oluşturur.

Bu sıraların daha güneyinde kalan bölgede de Çerkeş-Gerede ve Kızılcahamam sınırı boyunca bir diğer dağ sırası uzanır. Bu sırada Çit, Karataş, Işık, Elden, Aydos, Eldivan ve Bozkır Dağları yer almaktadır. İlin kuzeybatısında ise Karabük ve Bolu ile doğal sınırı oluşturan Hodalca, Elaman ve Eğriova Dağları yer almaktadır. Kent merkezi civarında yer alan Hıdırlık Kaşı, Meryemana Tepesi ile Sarıdağ ise güneybatı düzleminde uzanan diğer büyüklü küçüklü tepelerle birlikte, ileride Taşyakası, Dumanlı ve Aydos Dağlarını oluşturarak devam etmektedir.

1.7.1.2.2. Ovalar

Çankırı’da Kızılırmak Havzası dışında kayda değer önemli ovalar yoktur. Ne var ki bu havzanın da sularının tuzlu olması sulanabilen tarım arazisinin sınırlı olmasına sebep olmaktadır. İldeki ovalar başlıca beş başlıkta incelenebilir:

1.7.1.2.2.1. Kızılırmak Havzası Ovaları

Bölgenin coğrafi konumuna göre oldukça geniş olan havzanın Çankırı topraklarındakalan bölümü yaklaşık 30 km uzunluğundadır. Havzada batı-doğu doğrultusunda uzanan geniş ova ile bu ovanın kolları, bölgenin en büyük akarsuyu olan Kızılırmak’la birleşen çeşitli çay ve derelerin yatakları boyunca, kuzeye doğru yaklaşık 25 km uzanmaktadır. Bu ovalarda her türlü tarıma uygun alüvyonlu topraklar bulunmaktadır.

(35)

1.7.1.2.2.2. Devrez Çayı Çevresindeki Ovalar

Söz konusu ovalar Kurşunlu’nun güneyinden başlayıp Devrez Çayı boyunca uzanarak Ilgaz İlçesi çevresinde genişleyen ovalardır. Ilgaz’a kadar yaklaşık 2 km’lik dar bir şerit çizen ovalar, buradan itibaren genişlemeye başlar. Devrez Çayı’nın suladığı bu ovalarda da her türlü tarıma uygun alüvyonlu topraklar bulunmaktadır.

1.7.1.2.2.3. Tatlıçay Çevresindeki Ovalar

Bu bölgedeki ovalar Tatlıçay ve Korgun Çayı’nın birleşme noktasında olup, söz konusu çay sularının tuzlu olması sebebiyle tarıma yönelik sulama yapılmamaktadır.

1.7.1.2.2.4. Orta İlçesindeki Ova

İlçe dahilinde bulunan ve doğudan batıya doğru uzanan ova 15 km uzunluğunda ve yaklaşık 2 km genişliğindedir.

1.7.1.2.2.5. Çerkeş Ovası

Oldukça küçük sayılabilecek ova alüvyonlu topraklarla kaplıdır. 1.7.1.2.3. Yaylalar

Dağların hakim olduğu İl arazisinde “Yayla” tanımına uygun arazilerin sayısı pek fazla değildir. Genel arazinin yaklaşık % 2,5-3’ünü oluşturan bu yaylalar ise Ilgaz Dağları üzerinde bulunan Mülayim ve Karapınar Yaylaları, Yapraklı Yaylası ile Taşyakası, Aydos ve Dumanlı Dağları üçgeninde bulunan Sanı Yaylası ile Eldivan, Aydos, Karapazar ve Aliözü Yaylalarıdır. Yaylaların bitki örtüsü ve ekolojik yapıları, özellikle dağ turizmi ile tracking sporu için son derece uygundur.

1.7.1.2.4. Akarsular

İl sınırları içindeki akarsuların en büyüğü, aynı zamanda ülkemizin en uzun nehri olan Kızılırmak’tır. Kara ikliminin tüm özelliklerinin görüldüğü ilde, akarsuların akış miktarlarında meteorolojik değişimlere paralel olarak düzensizlikler görülmekte, yazları bazı sularda azalma görülürken, irili ufaklı dere ve çayların tamamen kuruduğu görülmektedir. Bu durumun tersine ilk ve sonbaharda ise dere ve çaylarda su miktarının artarak normal ortalamaların üzerine çıktığı gözlemlenmektedir. Eskiden ciddi can ve mal kayıplarına yol açan taşkınların, son yıllarda alınan önlemler sayesinde tehlike oluşturmadığı bilinmektedir. Çankırı İli sınırları içerisinde bulunan akarsuların en önemlisi Kızılırmak’tır. 85.00 m³/sn’lik debisi olan nehrin yaklaşık 30 km’lik bölümü Çankırı sınırları içinde kalmakta ve geçtiği bölgedeki tarımsal araziyi sulamaktadır.

Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinden doğarak Orta, Kurşunlu ve Ilgaz’ın topraklarını sulayan Devrez Çayı ise 211 km uzunluğunda ve 8.9 m³/sn’lik debiye

(36)

sahiptir. Önemli bir kolu da kent merkezinden geçen Tatlıçay (Acıçay‘la birleşerek) 96 km uzunluğunda olup sularının tuzlu olmasından dolayı yararlanılan bir akarsu değildir. Terme Çayı ya da kaynağındaki ismiyle Şabanözü Çayı, Çankırı-Ankara sınırını çizdikten sonra Acıçay’la birleşir. Gerek bulunduğu konum, gerekse akışı açısından sulamaya ve tarıma uygun olan Uluçay, Kurşunlu ve Çerkeş’ten gelen küçük çaylarla beslenmektedir. Oldukça hızlı akışı olan ve Uluçay’la birleşen Melan (Soğanlı) Çayı ise ilerleyen kesimlerinde Filyos ırmağına karışmaktadır.

1.7.1.2.5. Göller

Çankırı sınırları içinde önemli büyüklükte göl bulunmamaktadır. Küçük ve orta ölçekli göller ise kışın su toplayan, yazın ise kuruyan göllerdir. İl sınırları içerisinde; Kamış, Hacılar, Uzun, Bozyaka, Yayla, Hasır, Dumanlı, Pazar, Büyük, Dipsiz, Çöp, Bakkal, Gül, Sülük, Kadıgil isimlerinde göller bulunmaktadır. Çankırı’da tarım ve hayvancılığa yönelik olarak yapılmış bulunan Eldivan-Seydi, Karadere, Saray, Şabanözü Göleti, Mart, Karaören, Kurşunlu-Dumalı, Korgun-Maruf, Yapraklı-Gürgenlik gibi göletler bulunmaktadır Çankırı’da ayrıca 53 milyon m³ hacminde ve net 6.200 hektar alanı sulayabilen Güldürcek Barajı bulunmaktadır.

1.7.2. Nüfus46

Çankırı İli’nin Cumhuriyet Döneminden önceki nüfus verilerine ilişkin bilgiler salnamelerde ve bazı araştırmacıların aktarmalarında alınabilmektedir. 1869 yılında yayımlanan ve Çankırı Sancağını da içeren I. Kastamonu Vilayeti Salnamesindeki verilere göre Kalecik kazası da dâhil olmak üzere Çankırı Sancağının toplam nüfusu 66.731 kişidir. Yüzyılın (19. yy.) başlarında ise Çankırı Sancağının nüfusu erkek 77.417; kadın 76.375 olmak üzere toplam 153.792 olmuştur.

Cumhuriyet Döneminde gerçekleştirilen ilk genel nüfus sayımı sonuçlarına göre (1927) Çankırı İli’nin nüfusu 157.219’dur. Sayım yıllarına/TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine (ADNKS) göre Çankırı İli’nin nüfus verileri şu şekildedir:

YILLAR NÜFUS 1927 157.219 1935 177.587 1940 183.782 1945 197.356 1950 217.188 1955 228.232 46

Bu başlık altında verilen bilgiler Çankırı Valiliğinin sanal ağ sayfasından alınmıştır http://www.cankiri.gov.tr/default_B0.aspx?content=216 (Erişim Tarihi: 25.10.2011).

(37)

1960 241.452 1965 250.706 1970 261.367 1975 265.468 1980 258.436 1985 263.964 1990 279.129 1997 (İkametgaha Göre) 252.424 2000 270.355 2007 (ADNKS) 174.012 2008 (ADNKS) 176.093 2009 (ADNKS) 185.019

Çankırı nüfus yoğunluğu sürekli olarak Türkiye genelinin altında olmasına karşın 1950’lere değin İl ve İlçe nüfus yoğunlukları arasındaki fark çok büyük değildi. Örneğin 1927 yılında Türkiye’de nüfus yoğunluğu 18; Çankırı’da da 18’dir. 1950 yılında Türkiye’de 27, Çankırı’da 24’tür. Ancak 1980 yılında Türkiye’de 58, Çankırı’da ise 31’dir. 2000’li yıllara gelindiğinde Ülkemizde nüfus yoğunluğu 85 civarlarındayken, İlimizde 36’dır. Burada temel etkenlerden biri il dışına yönelik hareketinin yoğun bir şekilde yaşanmasıdır.

Çankırı’ya bağlı iki ilçe, Eskipazar ve Ovacık 1995 yılında Karabük’e bağlanmıştır. Nüfusun değerlerindeki gelişimde bu durum göz önünde bulundurulmalıdır.

İlde nüfusun yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında genç nüfus yapısının varlığı görülmektedir.

2. ÇANKIRI VE YÖRESİNİN ETNİK YAPISI

Anadolu’ya yirmi dört Oğuz boyundan yirmi üçünün geldiği kesin olarak bilinmektedir. Sadece Alka-Evli boyu ile ilgili kesin bilgi mevcut değildir47.

Ağızların etnik yapı ile ilişkisini ortaya koymakta ise bir takım güçlükler yaşanmaktadır. Bunun en temel sebebi, Anadolu’da yaşayan Oğuz boylarının mensup oldukları boy adlarını bırakmaları ve XV. yüzyıldan itibaren Yörük veya Türkmen şeklinde genel bir adlandırılmayla anılmalarıdır48. Bu sebeple Oğuz boylarının

47

Faruk Sümer, Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1992, s. 173. 48

Zeynep Korkmaz, “Anadolu Ağızlarının Etnik Yapı ile İlişkisi Sorunu”, TDAY-Belleten, Ankara, 1971, s. 23.

(38)

Anadoludaki varlığını tespit etmek için daha çok Tahrir Defterlerinde yer alan yerleşim yeri adları esas alınmaktadır49.

Çankırı ili ve yöresinde Oğuz boy adlarının verildiği çok sayıda yerleşim yeri bulunmaktadır. Bu durum, yörenin Oğuz yurdu olduğunu kanıtlayan önemli bir göstergedir.

Tapu Tahrir Defterlerine dayanarak hazırladığımız bu bölüme, XVI. yüzyılda Kengırı Livâsına bağlı olan ancak günümüzde farklı illerin sınırları içerisinde kalan yerleşim yerleri alınmamıştır.

Çankırı ili ve yöresinde Oğuz Türkleriyle ilgili yerleşim yerleri ile ilgili bulgularımız şu şekildedir:

2.1. Kayı:

XVI. yüzyılda yazılmış defterlerde Anadolu’da Kayılara ait 94 yerleşim adı bulunduğu görülmektedir ve bu Kayı oymakları, daha çok Anadolu'nun orta ve batı taraflarında bulunmaktadırlar50.

1530 yılına ait Kengırı Livâsı Tapu Tahrir Defterlerinde, yörede Kayı adını taşıyan 6 yerleşim yeri görülmektedir. Bu köyler şunlardır: Yaka-Kayı Köyü (Koç-Hisar, günümüzdeki Ilgaz ilçesi), Bazar-Kayısı Köyü (Koç-(Koç-Hisar, günümüzdeki Ilgaz ilçesi), Hatun-Kayısı Köyü (Kurşunlu ilçesi), Yukarı-Kayı Köyü (Karı-bazarı, günümüzdeki Orta ilçesi), Aşağı-Kayı Köyü (Karı-bazarı, günümüzdeki Orta ilçesi) ve Kayı Köyü (Kengırı, günümüzdeki Çankırı merkez ilçesi)'dür51.

Günümüzde Ilgaz ilçesinde Kayı Köyü ve Orta ilçesinde de Kayılar Köyü ile birlikte Kayıören Köyü bulunmaktadır. Bunların dışında Eldivan ilçesinde Hisarcıkkayı, Gölezkayı köyleri; Korgun ilçesinde Kayıçivi Köyü; Şabanözü ilçesinde de Çaparkayı Köyü bulunmaktadır.

2.2. İğdir (İgdir)

XVI. yüzyılda Anadolu’da İğdirlerle ilgili 43 köy ve ekinlik görülmektedir52.

49

bk. Tuncer Gülensoy, “24 Oğuz Boyunun Anadoludaki İzleri”, Türk Halkbilim Arştırmaları Yıllığı

1977, Ankara 1979, s. 73-98.

50

Sümer, age., s. 176. 51

438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) II (Bolu, Kastamonu, Kengırı ve

Koca-İli Livâları), Başbakanlık Yay., Ankara 1997, s. 124-131.

52

Referanslar

Benzer Belgeler

taz işadamı” seçilen Vehbi Koç'a ödülünü buaün Yeni Del­ hi’de Hindistan Başbakanı Rajıv Gandi törenle verecek.. KASIM YARGICI Yeni Delhi’den bildiriyor //»

Sonuçta hikâyeler birbirine çok benziyor, hele de çocuk edebiyatı alanında dünyada da çok fazla hikâye yok aslında?. Hikâyeyi farklı kılan, nasıl bir dil

中文摘要 雙極性情感性躁鬱症是一個非常普遍的精神疾病,在美國大約有 1.3-1.5%的人口 罹患。它的症狀包含憂鬱和躁症兩個時期。鋰鹽和

yüzyılda yaşamış “Gülzârî” adlı âşık tarafından söylenen des- tanlardan biri Dasitân-ı Sultan Mahmud olup, 1839 yılında Sul- tan Mahmut’un ölümünü

Hipotez testleri sonucunda; muhasebe çalışanlarının sektörü çalışanlarının cinsiyetleri, aynı kurumdaki çalışma süreleri, spor yapma, beslenme, sigara içme

According to the non-linearity test results in Table 2., 1 standard deviation of shock in the magnitude, aftershock count(aftershock), the distance of seismic event to

Bu çalışmada hafif preeklampsi, ağır preeklampsi, HELLP sendromu tanısı alan gebeler ile normotansif sağlıklı gebelerde serum tenascin-C düzeylerinin

Elde edilen tüm sonuçlara göre P39 nolu örnek noktasından önce, yani Palu’dan başlayarak Keban Baraj gölü Doğu Anadolu Fay Zonu’na kadar alınan tüm nehir