• Sonuç bulunamadı

Öz müziğimizin özgün sesiydi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Öz müziğimizin özgün sesiydi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hilmi Etikan’ın 1989 yılında üzerinde çalışmaya başladığı ‘Ruhi Su’ belgeseli 2005 yılında tamamlandı

Oz müziğimizin özgün sesiydi

► Hilmi Etikan’ın Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı için çektiği

yaklaşık 55 dakikalık “Ruhi Su” belgeseli Su’nun eşi Sıdıka Su’nun

anıları ve arşivi üzerine kurulu. Belgeselde, ayrıca, Su’nun

İstanbul ve Ören’deki dostlarıyla söyleşiler, bugün bir bölümü

yaşamayan 50’ye yakın kişinin tanıklıkları da yer alıyor.

Belgesel, değerli müzik adamının yaşamının yanı sıra yaşadığı

dönemin Türkiyesi’ni de anlatıyor.

GÖKÇE UYGUN____________________ Türkülerin unutulmaz sesi Ruhi Su’nun savaşımla geçen yaşamı 2. kez bir belgese­ le konu oldu. Özcan Arca’nın 1995’te çek­ tiği ‘Ezgili Yürek’ belgeselinin ardından, kameranın arkasına bu kez Hilmi Etikan geçti, hep baskılarla karşı karşıya kalmış a- ma duruşundan ödün vermemiş ustanın ya­ şamı bir kez daha belgelendi.

Etikan, Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı için çektiği belgeseli hazırlarken yaklaşık 16 yıl çalışmış. Su’nun eşi Sıdıka Su’nun anıİarını ve arşivini temel alan yaklaşık 55 dakikalık belgeselde, Su’nun İstanbul ve Ören’deki dostlarıyla söyleşiler, bugün bir bölümü yaşamayan 50’ye yakın kişinin ta­ nıklıkları yer alıyor. Sıdıka Su ve Hilmi Etikan ile belgesel üzerine konuştuk:

- Ruhi Su hakkında bir belgesel yap­ ma gereksinimi neden ve nasıl ortaya çıktı?

Sıdıka Su- Ruhi’nin ölümünden sonra

hep içimde bir şeyler yapma arzusu duy­ dum. Çok sayıda anma gecesi, söyleşi, et­ kinlik düzenledik, ama hep bir eksiklik his­ sediyordum. Sonra Ruhi’nin dostlarıyla bir şey yapalım istedim. O günlerde Hilmi ile konuştuk ve bu belgesel düşüncesi ortaya çıktı.

Gençler Ruhi Su'yu tanımıyor - ‘Yeni kuşak, Ruhi Su’yu yeterince ta­ nımıyor’ sözüne katılıyor musunuz?

Etikan- Kesinlikle evet. Biz onunla bü­

yüdük. Ama şimdiki gençler bilmiyorlar. Çünkü araya 12 Eylül girdi, yasaklamalar girdi. O hep yasaklıydı, plakları, konserle­ ri... Bu belgesel umarım bir heyecan yara­ tır da insanlar onu tanımaya başlar, kaset­ leri satılır.

- 1989 yılında çalışmalarına başlanan belgesel, 2005 yılında bitti. Bu kadar uzun süre neden?

Hilmi Etikan- Çünkü Ruhi Su’nun ya­

şadığı dönemde video kameralar yoktu, bu nedenle onun canlı görüntüleri yok dene­ cek kadar azdı.

- Belgesel, aynı zamanda 1950-85 ara­ sı Türkiye’nin de bir fotoğrafım çekiyor;

aydın, yazar ve sanatçıların yaşadıkları baskılar...

Etikan- Ön planda Ruhi Su, arkada ise o

dönemin Türkiyesi var. Bu insanlar çok acı çektiler, baskı altında kaldılar. Belgeselde de yer aldığı gibi Ruhi Su’nun her konse­ rinde mutlaka bir polis kamerası, mikrofo­ nu olurdu. Bunun üzerine Su, “Umarım

bir gün ifade verir gibi türkü söylemek­ ten kurtulabiliriz” demiş. Belgeselde, ya­

şanan bu sıkıntıların sorumlularını da ak­

tarmaya önem verdik. İktidarlar, bu yaptık­ larının kayda alındığını ve yanlarına kâr kalmayacağını, bir gün mutlaka hesap so­ rulacağını bilsinler. Ruhi Su belgeseli, dü­ rüst, yalan söylemeyen bir film...

Su- Filmde baştan sona acı var. Ama Ru­ hi’nin yaşamı da öyleydi, hiçbir şeyi abart­ madık. O, Nâzım Hikmet gibi güç zaman­ ların sanatçısıydı. Hiçbir zaman memleke­ tini özgürce dolaşamadı, türkülerini özgür­ ce söyleyemedi. Hep takip, hep baskı, hep

4

-sansür...

- Bu kadar baskıya uğramış bir sanat­ çının yaşamını belgesele çekmek de bir anlamda bu baskılara karşı çıkmanın bir ifadesi gibi. Belgeselin yapını aşama­ sında engellemelerle karşılaştınız mı?

Etikan- Hayır. Ama zaten belgesel daha

çok insanların anlattıkları üzerine kuruluy­ du. Eminim ki cezaevlerinde ya da resmi yerlerde çekim yapmak isteseydik engelle­ me olurdu. Yani biz, ortam çok demokra­ tik olduğu için(!) engellenmedik’ değil...

"Belgeseli para için yapmadık" - Dönemin kültür bakanlıklarından destek gördünüz mü? Sıdıka Hanım, es­ ki Kültür ve Itırizm Bakanı Erkan Mumcu’ya “Belgeselin gösterimi için Atatürk Kültür Merkezi’ni bile verme­ diler” demişsiniz. Kırgın mısınız?”

Su- Onu durup dururken demedim. Bir

gün beni ANKA Ajansı’ndan aradılar. TB­ MM Başkam Bülent Arınç’ın Çanakka­ le’deki bir toplantıda “Keşke sağ olsaydı

da Ruhi Su’yu Meclis’te konuk etsey­ dik” yönünde konuştuğunu söyleyerek, ne

düşündüğümü sordular. Ben de bunun üze­ rine “Ruhi’yi davet etmek isteyenler var.

Ama CHP ve DSP dönemlerinde ücret­ siz yararlandığımız Atatürk Kültür Merkezi’ni (AKM) kendi partisinin kül­ tür bakanından alamadık” dedim. Ger­

çekten hep böyle oldu. Devlet Operası’nda yetişmiş bir opera sanatçısıydı Ruhi. Bu ik­ tidar oynuyor. Dönemin Kültür Bakanı Is-

temihan Talay, çok az da olsa bir miktar

maddi yardımda bulunmuştu.

- Belgeselin televizyon kanallarında gösterilmesini planlıyor musunuz? Ez­ gili Yürek belgeseli TRT’nin sansürüne uğramıştı. Böyle bir endişe taşıyor mu­ sunuz?

Etikan- Açıkçası bunu pek istemiyorum.

Çünkü bu belgeseli yayımlayacaklar, ar­ dından kaynana programlarım... Çabuk tü­ ketilecek. Zaten biz bu işi para için yapma­ dık ki! İyi ve doğru bir iş, seyircisine mut­ laka ulaşır.

Su- Endişem yok, çünkü televizyonda

göstereceklerini hiç sanmıyorum. Hâlâ Ru­ hi Su’nun adından korkuyorlar.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kişiliğinin bütün olgunluğuna rağmen büyük şair ha­ yatı ve gerçekleri tam anlamı ile kavrayamamış; olayların aldığı bi­ çimler karşısında ya

Çünkü aynı yazı­ da, «Ahmet Vefik Paşa’nın dilini o zaman bizlere öğret­ mek söz konusu olduğunda Edebi Heyet’tekl, zamanın bü­ yük edipleri de

[r]

Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya kar yağışı altında üstü açık, üç hurda oto­ mobille giderler ve AnkaralIlar onlara görkemli bir

Beykoz, Hereke, Bakırköy fabrikaları gibi Fesaneyi de faaliyet çenberi içine alan Sanayi ve Maadin Bankasının meşkûr himmeti ve şirketin idare he­ yetinin

«Karda Işıltılar» adlı kitabın ozanı Turgay Fişekçi, iki yıl önce, Akademi Ki- tabevi Edebiyat ödüllerinde Şiir Başarı ödülü kazanmış bir ozan..

change in cases diagnosed as having LC is macrocytosis (6) and it is determined in a study performed by Maruyama et all that macrocytosis is the most

Lateral medüller sendromun seyri sırasında %12-36 oranında görülebilen bir semptom olan hıçkırık, diafragmanın ve eksternal (inspiratuar) interkostal kasların