• Sonuç bulunamadı

Amasra müzesinde bulunan tel kırma(Bartın işi)ve hesap işi ürünler üzerine bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Amasra müzesinde bulunan tel kırma(Bartın işi)ve hesap işi ürünler üzerine bir araştırma"

Copied!
244
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

NAKIŞ EĞİTİMİ BİLİM DALI

AMASRA MÜZESİNDE BULUNAN TEL KIRMA (BARTIN İŞİ) VE

HESAP İŞİ ÜRÜNLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

YÜKSEK

LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Hilal KARAÇORLU

Ankara Eylül 2013

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

NAKIŞ EĞİTİMİ BİLİM DALI

AMASRA MÜZESİNDE BULUNAN TEL KIRMA (BARTIN İŞİ) VE

HESAP İŞİ ÜRÜNLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hilal KARAÇORLU

Danışman: Doç. Dr. Fatma YETİM

Ankara Eylül 2013

(3)
(4)

ÖNSÖZ

Bir ulusun kültürel değerlerini en iyi yansıtan öğelerden biri olan el sanatları, yıllar boyunca toplumların sanat anlayışlarını ve yaşam tarzlarını aktarmada etkin bir rol oynamıştır.

Teknolojiye bağlı olarak hızlı üretim yapan makinelerin çoğalması ile el işlemelerinde büyük bir gerileme olmuştur. El işlemeleri örneklerinin kültür hazinemizin uzun geçmişini ve zenginliğini göstermesi açısından olduğu kadar, yeni kuşaklara kaynak olması bakımından da müzeler büyük önem taşımaktadır.

Bütün bunlar göz önünde bulundurularak kültürel mirasımız olarak bize ulaşan bu ürünlerimizi en iyi şekilde muhafaza edip gelecek kuşaklara aktarıp, kültürel tarihimize ışık tutmak ve yol açmak mesleki ruhu almış herkesin esas görevidir.

Bu çalışmanın genel amacı; Amasra Müzesinde bulunan Hesap İşi ve Tel Kırma (Bartın İşi) ürünlerin değerlendirilmesi (teknik, araç, gereç, renk, desen, kompozisyon) ve özelliklerini koruyarak gelecek kuşaklara aktarılması için kaynak oluşturulmasıdır. Araştırmanın her aşamasında desteğini esirgemeyen ve sürekli deneyimlerinden yaralandığım danışmanım, Doç. Dr. Fatma YETİM’e, Amasra Müzesindeki çalışmalarım sırasında her türlü imkanı sağlayan Müze Müdürü; Sultan Tutar’a ve Arkeolog Yeşim Ozan’a bütün katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Ayrıca maddi ve manevi hiçbir desteğini esirgemeyen aileme ve araştırmanın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

HİLAL KARAÇORLU 2013

(5)

ÖZET

AMASRA MÜZESİNDE BULUNAN TEL KIRMA (BARTIN İŞİ) VE HESAP İŞİ ÜRÜNLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

KARAÇORLU, Hilal

Yüksek Lisans, Nakış Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Fatma YETİM Eylül- 2013, 229- sayfa

Araştırmanın amacı; Amasra Müzesi’nde bulunan tel kırma işi ve hesap işi işlemeli ürünlerin değerlendirilmesi teknik, gereç, renk, desen, kompozisyon özelliklerini incelemektir.

Bu araştırmanın evrenini Amasra Müzesinde bulunan tel kırma ve hesap işi ürünler oluşturmaktadır. Amasra Müzesinde bulunan tel kırma ve hesap işi işlemeli ürünlerden izin verilen 50 adet tel kırma ve hesap işi işlemeli ürün örneklem olarak seçilmiştir. Müze Müdürlüğü tarafından izin verilen ürünlerin fotoğrafları çekilerek ve ürünler bizzat incelenerek bilgi formları hazırlanmış ve bilgi formalarının arkasında işlemelerin desen çizimleri yer almıştır. Tel kırma ve hesap işi ürünlerin özelliklerinden yararlanarak 5 adet özgün turistik ürün tasarımı oluşturulmuştur. İnceleme sonuçları bulgular bölümünde ürünlerin tür teknik, kullanılan gereçler, renk, bezeme konuları ve kompozisyon özellikleri tablolar halinde sunulmuştur.

Amasra Müzesinde bulunan işlemeli ürünlerde çoğunlukla tel kırma, düz ve verev hesap iğnesi tekniği kullanıldığı, tür olarak en çok peşkir olduğu, kullanılan gereçlerin tamamında yöresel dokuma, ipliklerde en çok yassı tel ve pamuk iplik tercih edildiği, renklerde ise ilk sırada gümüş beyazı tel, siyah, kırmızı, mavi, altın sarısı sim, turuncu ve yeşil tonları genellikle uygulanmıştır. Ürünlerin çoğunda bitkisel ve geometrik bezeme kullanıldığı, en çok düzgün sıralamalı kompozisyon uygulandığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Amasra, müze, el sanatları, işleme, nakış, hesap işi, tel kırma

(6)

ABSTRACT

A RESEARCH ON THE TEL KIRMA (BARTIN İŞİ) AND HESAP İŞİ PRODUCTS IN AMASRA MUSEUM

KARAÇORLU, Hilal

Master of Education Department of Embroidery Supervisor: Asst. Assoc. Dr. Fatma YETİM

September 2013 229-page

The aim of this study is to evaluate tel kırma işi ve hesap işi işlemeli products and analyse their technical, material, colour, pattern and composition characteristics in Amasra Museum

This research covers tel kırma and hesap işi products in Amasra Museum. Fifty permitted tel kırma and hesap işi inlaid product has taken from Amasra Museum as samples. Photos of these samples were taken allowed by the Authority of Museum and personally examining products information forms were prepared and pattern drawings of handiworks be located in the information forms. Five unique touristic products designs were created from the spesifications of tel kırma and hesap işi products. Examination results including type, technique, aparatus which are being used, colour, pattern subjects, are listed as tables in results chapter.

Most of the inlaid products in Amastra Museum were made by tel kırma, düz and verev hesap iğnesi technique, their types are mostly peşkir, all of the tools that are being used have local textiles, generally flat tel and cotton fibre are prefered and the most used colour is silver white wire, black, red blue, golden yellow purl, orange and green are other frequently used colours. Generally in products herbal and geometric pattern is used, and mostly flat scaled composition is applied.

Key words: Amasra, museum, handicrafts, handiwork, embroidery, hesap işi, tel kırma

(7)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI...iv

ÖNSÖZ...v ÖZET...vi ABSTRACT ...vii İÇİNDEKİLER...…viii ŞEKİLLER LİSTESİ…...x FOTOĞRAFLAR LİSTESİ...xii ÇİZİMLER LİSTESİ...xiv

TABLOLAR LİSTESİ ...xvi

1. GİRİŞ...1 1.1. Problem ………...1 1.2. Araştırmanın Amacı...4 1.3. Araştırmanın Önemi...5 1.4. Varsayımlar...5 1.5 Sınırlılıklar...5 1.6. Tanımlar...6

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR...7

2.1. Yöre İle İlgili Bilgiler…...7

2.1.1. Amasra Yöresi Hakkında Bilgi...7

2.1.2 Amasra Müzesi Hakkında Bilgi...8

2.2.Konu İle İlgili Bilgiler…...10

2.2.1.El Sanatlarının Tanımı Ve Önemi...10

2.2.2. Müzeler Ve Önemi...11

2.2.3. Türkiye’de Müzelerin Tarihi Gelişimi...12

2.2.4. Türkiye’de Müze Çeşitleri...13

2.2.5. Müzelerin Görevleri…………...14

2.2.6. İşlemenin Tanımı……...15

2.2.7. İşlemenin Tarihçesi………...15

2.2.8. İşleme Teknikleri...20

2.2.8.1. Hesap İşi………….…………...20

2.2.8.2. Tel Kırma (Bartın İşi)…………...25 viii

(8)

2.2.8.4. Tel Kırma İşi İşlem Yaprakları...45 2.3. İlgili Araştırmalar...49 3. YÖNTEM...50 3.1. Araştırmanın Modeli...50 3.2. Evren ve Örneklem……...50 3.3. Verilerin Toplanması………...50 3.4. Verilerin Analizi...51 4. BULGULAR VE YORUM………...52

4.1. Tel Kırma ve Hesap İşi İşlemeli Ürünlere Ait Bilgi Formları...52

4.2. Tel Kırma ve Hesap İşi İşlemeli Ürünlerin Özellikleri…...203

4.2.1. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi Ürünlerin İşleme Teknikleri ve Kenar Temizleme Teknikleri...203

4.2.2. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi Ürün Türleri...204

4.2.3. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi Ürünlerin Zeminde, İşlemede ve Kenar Temizlemede Kullanılan Gereçler………...205

4.2.4. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi Ürünlerin Zemininde, İşlemesinde ve Kenar Temizlemesinde Kullanılan Renkler………...206

4.2.5.İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi Ürünlerin Bezeme Konuları...208

4.2.3. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi Ürünlerin Kompozisyon Özellikleri...209

4.3. Tel Kırma ve Hesap İşi Turistik Ürün Tasarımı……….211

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ………221

5.1.Sonuç...221

5.2. Öneriler……...222

KAYNAKÇA………....224

(9)

ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil No Sayfa No Şekil No. 1………..……….27 Şekil No. 2 ………..27 Şekil No. 3………..……….27 Şekil No. 4 ………..27 Şekil No. 5 ...……..……….27 Şekil No. 6 ………..28 Şekil No. 7………..……….28 Şekil No. 8 ………..29 Şekil No. 9………..……….30 Şekil No. 10…..……….………..31 Şekil No. 11..……..……….31 Şekil No. 12...………..32 Şekil No. 13..……..……….32 Şekil No. 14...………..32 Şekil No. 15..……..……….33 Şekil No. 16...………..35 Şekil No. 17..……..……….37 Şekil No. 18...………..37 Şekil No. 19..……..……….37 Şekil No. 20...………..38 Şekil No. 21..……..……….38 Şekil No. 22...………..38 Şekil No. 23..……..……….39 Şekil No. 24...………..39 Şekil No. 25..……..……….40 x

(10)

Şekil No. 27..……..……….40 Şekil No. 28…..……….………..41 Şekil No. 29..……..……….41 Şekil No. 30...………..42 Şekil No. 31..……..……….43 Şekil No. 32...………..43 Şekil No. 33..……..……….44 Şekil No. 34...………..45 Şekil No. 35..……..……….46 Şekil No. 36...………..46 Şekil No. 37..……..……….46 Şekil No. 38...………..46 Şekil No. 39..……..……….47 Şekil No. 40...………..47 Şekil No. 41..……..……….48 Şekil No. 42...………..48 Şekil No. 43..……..……….48 xi

(11)

FOTOĞRAFLAR LİSTESİ Fotoğraf No Sayfa No Fotoğraf No 1………..7 Fotoğraf No 2………..8 Fotoğraf No 3……….53 Fotoğraf No 4……….56 Fotoğraf No 5……….59 Fotoğraf No 6……….62 Fotoğraf No 7……….65 Fotoğraf No 8……….68 Fotoğraf No 9……….71 Fotoğraf No 10………...74 Fotoğraf No 11………..……….77 Fotoğraf No 12………..…….80 Fotoğraf No 13……….……..83 Fotoğraf No 14….………..86 Fotoğraf No 15………...89 Fotoğraf No 16………..……….92 Fotoğraf No 17………..…….95 Fotoğraf No 18………...98 Fotoğraf No 19………..………101 Fotoğraf No 20………..……104 Fotoğraf No 21………...107 Fotoğraf No 22………..………110 Fotoğraf No 23………..……113 Fotoğraf No 24………..116 Fotoğraf No 25………..………119 Fotoğraf No 26………..……122 xii

(12)

Fotoğraf No 28………..……...128 Fotoğraf No 29………..…...131 Fotoğraf No 30……….134 Fotoğraf No 31………..……...137 Fotoğraf No 32………..…...140 Fotoğraf No 33……….143 Fotoğraf No 34………..……...146 Fotoğraf No 35………..……149 Fotoğraf No 36………..152 Fotoğraf No 37………..………155 Fotoğraf No 38………..……158 Fotoğraf No 39………..161 Fotoğraf No 40………..………164 Fotoğraf No 41………..……167 Fotoğraf No 42………..170 Fotoğraf No 43………..………173 Fotoğraf No 44………..……176 Fotoğraf No 45………..179 Fotoğraf No 46………..………182 Fotoğraf No 47………..……185 Fotoğraf No 48………..188 Fotoğraf No 49………..………191 Fotoğraf No 50………..……194 Fotoğraf No 51………..197 Fotoğraf No 52………..………200 Fotoğraf No 53………..……211 Fotoğraf No 54………..213 Fotoğraf No 55………..………215 Fotoğraf No 56………..……217 Fotoğraf No 57………..……219 xiii

(13)

ÇİZİMLER LİSTESİ Çizim No Sayfa No Çizim No. 1..………...……….55 Çizim No. 2………...…...58 Çizim No. 3………..……61 Çizim No. 4………..………64 Çizim No. 5………...…...67 Çizim No. 6………...…...70 Çizim No. 7………...…...73 Çizim No. 8………...…...76 Çizim No. 9………...…...79 Çizim No. 10.………...……82 Çizim No. 11.………...……85 Çizim No. 12.………...……88 Çizim No. 13.………...……91 Çizim No. 14.………...……94 Çizim No. 15.………...……97 Çizim No. 16.………...…..100 Çizim No. 17.………...…..103 Çizim No. 18.………...…..106 Çizim No. 19.………...…..109 Çizim No. 20.………...…..112 Çizim No. 21.………...…..115 Çizim No. 22.………...…..118 Çizim No. 23.………...…..121 Çizim No. 24.………...…..124 Çizim No. 25.………...…..127 Çizim No. 26.………...…..130 xiv

(14)

Çizim No. 28.………...…..136 Çizim No. 29.………...…..139 Çizim No. 30.………...…..142 Çizim No. 31.………...…..145 Çizim No. 32.………...…..148 Çizim No. 33.………...…..151 Çizim No. 34.………...…..154 Çizim No. 35.………...…..157 Çizim No. 36.………...…..160 Çizim No. 37.………...…..163 Çizim No. 38.………...…..166 Çizim No. 39.………...…..169 Çizim No. 40.………...…..172 Çizim No. 41.………...…..175 Çizim No. 42.………...…..178 Çizim No. 43.………...…..181 Çizim No. 44.………...…..184 Çizim No. 45.………...…..187 Çizim No. 46.………...…..190 Çizim No. 47.………...…..193 Çizim No. 48.………...…..196 Çizim No. 49.………...…..199 Çizim No. 50.………...…..202 xv

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo No 1. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi İşlemeli Ürünlerin İşleme Teknikleri ve Kenar Temizleme Tekniklerine Göre

Dağılımları ………...……….204

Tablo No 2. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi İşlemelerin Türlerine Göre

Dağılımları……….206

Tablo No 3. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi İşlemeli Ürünlerde

Kullanılan Gereçlerin Dağılımları……….207

Tablo No 4. İncelenen Tel Kırma ve Hesap İşi İşlemeli Ürünlerde Kullanılan

Renklerin Dağılımları……….208

Tablo No 5. İncelenen Tel kurma ve Hesap İşi İşlemeli Ürünlerin Bezeme

Konularına Göre Dağılımları……….210

Tablo No 6. İncelenen Tel kırma ve Hesap işi İşlemeli Ürünlerin

Kompozisyon Özelliklerine Göre Dağılımları.………...211

(16)

1.GİRİŞ

1.1.Problem

İnsanlık tarihi boyunca uygarlığın var olduğu her yerde sanat olmuştur. İnsanoğlunun güzeli araması ve güzeli oluşturmak için verdiği uğraşlar sanatın oluşmasında büyük bir etkendir. İlkel insanın sadece yararlılığını düşünerek belki güzel kaygısı taşımadan yaptıkları eserler de sanat eseridir. Sanat eserleri birer belge özelliği de taşırlar.

Sanat; kültürün başlıca ana parçasını oluşturur. Özel zihinsel etkinlik biçimi olarak sanat, ilkel toplumun erken aşamalarında ortaya çıkmıştır. Sanatın düşünsel ve biçimsel gelişimi insanların emek süreci ile bağlantılı olup toplumsal iş bölümünün ilerlemesi ile birlikte var olmuştur (Sanat Ansiklopedisi, 1991:347).

Sanat insana özgü, insanın ihtiyaçları ve içten gelen süsleme duygularıyla harmanladığı ve üretme isteğiyle ortaya koyduğu performanstır. Sanat insanın kendini ifade ettiği bir alandır.

Her toplumun kendine özgü kültür birikimi, gelenek-görenekleri, dili, karakteri, rengi olduğu gibi, halk topluluklarını içinden doğarak gelişen halk sanatları bulunmaktadır. Müzik, oyun, edebiyat vb. alanların yanı sıra el sanatları, toplumun kendine özgü değerleri yansıtan en önemli alandır. Kültür birikiminin; biçimler, renkler ve çeşitli tekniklerle en içten ve doğal yansıması olan el sanatları bir kişiye mal edilmemiş, yapanları hep gizli kalmıştır. Yaratılan biçimler, motifler, renkler ve kompozisyonlar, kuşaklar boyunca aktarılarak bugüne gelmiştir (Alpaslan, 2003: 11).

El sanatları; insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. İnsan ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacıyla ilk el sanatları örnekleri verilmiştir. El sanatları daha sonraları gelişerek çevre şartlarına göre değişimler göstermiş ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal yönlerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelmiştir (Erdal, 2005: 13).

(17)

tarihsel evrim içerisinde üzerinde yaşayan kültürlerin özelliğini taşıyan el sanatlarına sahiptir (Onuk, 1998: VII ).

Geleneksel Türk El Sanatları çeşitlilik açısından geniş bir yelpazeye sahiptir. Çeyiz geleneği nedeniyle yoğun bir biçimde uygulanan işleme (nakış) de bunlardan birisidir.

İşleme; dokumacılık alanındaki çeşitli bezeme teknikleri arasında iğne ya da tığla, beyaz ve renkli iplik, ipek iplik ve altın, gümüş teller ve iplikler kullanılarak yün, keten, pamuk ya da ipekten yapılmış beyaz, renkli, kalın ve ince kumaşlar, bazen de deri üzerine yapılan ve çeşitli özellikleri bulunan bir süsleme sanatı dalıdır.

(Sürür, 1976: 7).

İşlemenin ilk olarak, ne zaman ve nerede ortaya çıktığı bilinmemektedir. Çok zengin ürünlerden oluşan Anadolu öncesi Türk İşleme sanatının ilk örnekleri, M.Ö. 3. yüzyılda Hun devletinden günümüze ulaşan parçalardır (Barışta, 1995:6). Türk kelimesini resmen ilk defa, topluluk ve devlet adı olarak kullanan Göktürk döneminde de işleme sanatının süregeldiğini yazılı kaynaklar belirtmektedir (Barışta, 1995:8). Uygur döneminden kalan kumaş parçalarında, işlemelerin daha çok pamuklu kumaşlar üzerine aplike tekniğinde yapıldığı anlaşılmaktadır (Berker, 1980: 4).

Geleneksel olarak yapılan, Türk işlemelerinin içerisinde yer alan ve günümüzde de sevilerek uygulanmakta olan tel kırma ve hesap işi teknikleri, Türk kadınının duygularını, zevkini ve yaratıcılığını yansıtması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Hesap işi; kumaşın iplikleri sayılarak yapılan ve tersi ile yüzü aynı görüntüde olan bir işleme tekniğidir (Köklü, 2002: 81). Hesap işi, geçmişte örtü, yağlık, çevre, mendil, uçkur ve elbise gibi eşyalar üzerine uygulanmıştır.

Günümüzde ise ev eşyalarının giysilerin ve aksesuarların süslemelerinde kullanılmaktadır (Korkusuz, 1992: 307).

Tel kırma tekniğinin iki ayrı puanı vardır. Bunlar (+) artı ve (x) çarpı puan teknikleridir (Köklü, 2002: 114).

(18)

üzerine uygulanır. Bunun yanı sıra ipliği sayılabilen kumaşlarda kullanılabilir (Özcan, 1994: 221).

El sanatları; bir milletin yaşamında ve tanınmasında en değerli ve en canlı belgelerdir. Toplumun kültür birikimini ve motiflerini en iyi şekilde dile getiren bu

işleme örnekleri önemli bir yere sahiptir. Bugün bu önemli eserler müzelerde yer almaktadır (Akçin, 2006: 24).

Müze, kültür varlıklarını tespit eden, bilimsel metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın eğitimini ve estetik zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede daimi etkin olan kuruluşlardır (Gerçek, 1990: 11).

Etnografya müzeleri el sanatlarının geçmişi hakkında bilgiler veren köklü kurumlardır. Bir toplumun duygu ve düşüncelerini ifade etme şeklini, zamanını değerlendirme, belki de geçimini sağlamada kullandığı el sanatları çeşitlerini kuşaktan kuşağa aktarmada yardımcı kurumlardır. Bu nedenle yapılan araştırmalara kaynak oluşturan müzelerdeki ürünleri incelemek ve belgelemek son derece önemlidir.

İnsanların yer değiştirme hareketi olarak tanımlanan turizmde tatil olgusu ve bu tatilin geçirileceği yer önem taşır. Dolayısıyla turizmde tatilin geçirileceği yerlerde görülmesi, yaşanılması bir şeylerin tüketilmesi ön plandadır. Tüketim amaçlı gelen turistin beklentisi ise yeni tanıdığı çevredeki halkın günlük yaşamında kullandığı onlara özgü bir ürünü hatıra olarak satın almak ve kullanmaktır. Bu durumda istenilen ve tercih edilen ürün doğal olarak bir el sanatı olmaktadır (Şentürk, 2003: 2)

Türkiye’nin Batı Karadeniz Bölgesinde yer alan Amasra müzesi hesap işi ve tel kırma örnekleri alanında son derece zengin bir yer tutmaktadır. Renk ve kompozisyon olarak ilgi çeken bu işlemeler kültürümüzün birçok özelliğini yansıtmakta ve turistik açıdan önemli bir yer tutmaktadır.

İncelenen kaynaklardan Amasra Müzesi’nde bulunan tel kırma ve hesap işi işlemeler ile ilgili yeterli yayınların olmadığı anlaşılmıştır. Kültürel değerlerin unutulmaması için Amasra Müzesi’ndeki işlemeler arasında bulunan tel kırma ve hesap işi ürünlerin tür, teknik, kullanılan gereçler, bezeme konuları ve kompozisyon

(19)

ihtiyaçları doğrultusunda geçmişten yararlanılarak turistik ürünler oluşturulması açısından problem olarak ele alınmıştır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı Amasra Müzesi’nde bulunan tel kırma işi ve hesap işi işlemeli ürünleri değerlendimek ( tür, teknik, kullanılan gereçler, renk, bezeme konuları ve kompozisyon) ve özelliklerini koruyarak gelecek kuşaklara aktarılması için kaynak oluşturmaktadır.

Alt amaçlar

Türk işleme sanatı içinde yer alan Tel kırma ve Hesap işi tekniğinin yeri ve önemini belirlemek için aşağıdaki alt amaçlara cevap aranmıştır:

1. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerin teknik özelliklerini incelemek.

2. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerin uygulama alanlarını (peşkir, çevre, uçkur, örtü) incelemek.

3. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerde kullanılan gereçleri belirlemek.

4.Tel kırma ve Hesap işi işlemelerde kullanılan iplik özelliklerini incelemek. 5. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerde kullanılan kumaş özelliklerini incelemek. 6. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerde kullanılan renk özelliklerini incelemek. 7. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerde kullanılan bezeme konularını belirlemek.

8. Tel kırma ve Hesap işi işlemelerde kullanılan kompozisyon özelliklerini belirlemek.

9.Tel kırma ve Hesap işi islemelerde kullanılan kenar temizleme tekniklerini incelemek.

10.Tel kırma ve Hesap işi ürün özellikleri (renk, desen, komposizyon vb) temel alınıp günümüz ihtiyaçları doğrultusunda özgün tasarımlarla ürün oluş

(20)

Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde her kurum gibi müzelerde kendini korumak ve geliştirmek zorundadır. Bu güncelliğini korumak isteyen müzelerin birçok işlevi vardır. Bu işlevlerden biriside eski medeniyetlerin kültür mirası olan ve unutulmaya yüz tutan eserleri toplamak, korumak ve tanıtmaktır.

Milli kültür unsurlarımızdan olan el sanatları içinde yer alan el işlemeler verilen değerin arttırılması, geçmişten günümüze kalan maddi kültür unsurlarının kaydedilerek belgelenmesi açısından önemlidir. Eserlerin çeşitli yöresel niteliklerinin incelenerek, desen çizimlerinin yapılması ve günümüz ihtiyaçları doğrultusunda özgün ürün örnekleri oluşturarak yararlanmak isteyenler için kaynak teşkil etmesi, kumaşların, renklerin, motiflerin tanıtılması açısından önem taşımaktadır.

1.4. Varsayımlar

1) Amasra Müzesinde yapılan bu araştırmada tel kırma ve hesap işi ile ilgili gözlem ve incelemeler geçerli ve güvenilirdir.

2) Araştırmada incelenen ürünler ve özellikleri araştırmanın amacını açıklayıcı niteliktedir.

3) Araştırma için belirlenen yöntem, amaçlara ulaşmada yeterli olmuştur.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma Amasra Müzesinde bulunan Tel kırma ve Hesap işi ürünlerle sınırlandırılmıştır.

(21)

Desen: İşlemede desen, bir nesnenin veya bir figürün yalnızca ana hatlarının bir

yüzey üzerinde serbest elle cetvel, pergel gibi yardımcı araçlar kullanılmadan çizgilerle ifade edilmesidir (Yılmazkurt, 2002: 33).

Antika: Hesap işi iğne tekniklerinden biri olup, kenar temizlemede, süslemede,

sınır belirlemede, kesme ve çekme ajurların dış çevresini belirlemede iplik sayılarak uygulanır.

Bezeme: Süsleme, tezyin (TDK Sözlük, 2005:258)

Kompozisyon: Ayrı ayrı parçaların bir araya getirilip bir bütün oluşturma işidir

(http://www.cagdastasarı.com).

Peşkir: Elleri, yüzü yıkadıktan sonra kurulamak için hazırlanmış, iki dar ucu

bordürle bezenmiş keten ya da pamuklu dokumadan yapılmış dikdörtgen örtü (Barışta;1999: 222).

Uçkur: Eskiden iç donları belde tutmak için kullanılan uç kısımları süslü ve

işlemeli bağ. İnce keten bezi veya pamuklu kumaştan yapılan uçkurların eni 22-35 cm, boyları 190-210 cm arasında değişmektedir (Sürür, 1976:25).

(22)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Araştırma konusu ile ilgili literatür taraması yapılarak, Amasra yöresi ve özellikleri, Amasra müzesi hakkında bilgi, el sanatlarının tanımı ve önemi, müzeler ve önemi, Türkiye de müzelerin tarihi gelişimi, Türkiye’deki müze çeşitleri, müzelerin görevleri, işlemenin tanımı, tarihçesi ve türleri, tel kırma ve hesap işi tekniği ve tanımları bu bölümde açıklanmıştır.

2.1. Yöre İle İlgili Bilgiler

2.1.1. Amasra yöresi hakkında bilgi

Fotoğraf No: 1

Amasra, Bartın ilinin 17 km. kuzeyindedir. Şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Doğusunda ve batısında iki koyu vardır. Doğusundakine "Büyük Liman", batısındakine ise "Küçük Liman" adı verilir. Yeşilin her tonunun bir arada

(23)

turistik, şirin bir liman şehridir.

Amasra ilçesi, 41-45 derece Kuzey enlemi, 32-35 derece doğu boylamı arasında yer almaktadır. Doğusu Kurucaşile, Batısı Bartın, Kuzeyi Karadeniz, Güneyi ise Bartın-Arıt bucağı ile çevrilidir. Amasra'nın merkezi 25 hm² olup, köyleriyle birlikte 100 hm²'yi geçmiş bulunmaktadır. Amasra dağınık tepeler üzerinde kurulan bir kasaba görünümündedir. (http://www.amasram.net)

Yerleşim yerinin büyük çoğunluğu şehir merkezinde yoğunlaşmıştır. Evlerin bir kısmı orman alanları içerisinde yer almaktadır. Binaların büyük çoğunluğu betonarme, kangir, ahşap yapılardan oluşmaktadır. Tarihi evler ise kale içerisindeki yapılarla adeta başka bir tarih oluşturmuştur. Şehirdeki ahşap yapıların sayısı günden güne azalmaktadır. Yeni binalar yapılırken çevredeki arkeolojik ve doğal sit alan göz önüne alınarak gerekli ruhsatlar verilmektedir.

Amasra tarihinin çok eski yıllara dayanmakta oluşu, eski yapıların önemini daha da artırmaktadır. Bu özelliğiyle geçmişi tam anlamıyla yaşamak isteyenlerin nostalji şehridir. Tarih ve doğa güzellikleri iç içedir (http://www.amasram.net)

2.1.2 Amasra Müzesi Hakkında Bilgi

(24)

nedeniyle bir müze kurulması zorunlu hâle gelmiştir.

Şair-yazar Tahir Karaoğuz'un öncülüğünde Amasra'ya bir müze kurulması için uzun yıllar uğraşılmıştır. 1955 yılında ilk müze kurularak, Belediye binasında bir küçük salonda faaliyete geçmiştir. Müze 1969'da eski ilkokul binasına taşınmıştır. Ancak Amasra'ya yeni bir müze yapılması ihtiyacı doğmuştur. İnşasına 1884'te Bolu Mutasarrıfı İsmail Kemal Bey tarafından başlanan, ancak yarım kalan Bahriye Mektebi 1975 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığımızca satın alınarak 1976'da tamamlanmış. 30.01.1982 tarihinde onarımı tamamlanarak ziyarete açılmıştır. Müze tek katlı olup burada 2'si arkeolojik, 2'si etnografik olmak üzere, 4 teşhir salonu bulunmaktadır. Teşhir salonlarındaki eserlerin büyük bölümü Amasra ve yakın çevresinden derlenmiştir.

1 No.lu Arkeolojik Eser Salonu: Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemine ait

küçük buluntular sergilenmektedir. Mezarlarda ele geçirilen pişmiş toprak ve cam koku, gözyaşı şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, ayrıca denizden çıkarılan çeşitli tipte amphoralar, testiler sergilenmektedir. Yine aynı çağlara ait bronzdan heykelcikler, bilezikler, olta iğneleri, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar sergilenmektedir. Bunların yanı sıra Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş ve bronzdan sikkeler de teşhir edilmektedir.

2 No.lu Arkeolojik Eser Salonu: Bu salon tamamen Hellenistik, Roma, Bizans

ve Ceneviz dönemlerine ait mermer eserlere ayrılmıştır. Bu salonda heykeller, heykel başları, mezar stelleri, kabartmalı çeşitli mimari parçalar sergilenmektedir.

1 No.lu Etnografik Eser Salonu: Geç Osmanlı Dönemine ait küçük eserler

sergilenmektedir. Bunlar arasında bakır mutfak kapları, silahlar, yazım takımları, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler ve yüzükler ile Amasra yöresine özgü ağaç çekicilik sanatını yansıtan kaplar sergilenmektedir.

2 No.lu Etnografik Eser Salonu: Geç Osmanlı Devrine ait yörenin giyim-kuşam

zevkini yansıtan giysiler, gümüş süs eşyaları sergilenmektedir. Bu salonda yine aynı döneme ait yatak ve yastık örtüleri, Kuran-ı Kerim'ler, halılar, keseler ve eski duvar saatleri de yer almaktadır. Ayrıca müzenin koridorunda 1852 tarihli saray matbaasında

(25)

Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı Dönemine ait taş eserler bulunmaktadır (http://www.kultur.gov.tr).

2.2. Konu İle İlgili Bilgiler

2.2.1. El Sanatlarının Tanımı ve Önemi

Toplumların kültüründe sanatın büyük bir önemi vardır. Mustafa Kemal Atatürk sanatla ilgi olarak “sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diyerek sanatın önemini vurgulamıştır (Okyay, 2008:8).

El sanatları, bireyin bilgi ve becerisine dayanan, genellikle doğal hammaddelerin kullanıldığı, elle ve basit aletler dışında makine gücüne ihtiyaç duyulmadan yapılan ve toplumun kültürünü, gelenek ve göreneklerini, folklorik özelliklerini taşıyan, yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan, gelir sağlayıcı üretime yönelik etkinliklerdir.

El sanatları bir ülkenin kültürel kişiliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Anadolu’da yaşamış pek çok uygarlığın kültürü, Türklerin yerleşmesinden sonra yeni bir sentez içinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu nedenle Türk el sanatlarının kökleri çok eskilere dayanmakta ve sosyo kültürel açıdan önem taşımaktadır (http://osmanlielsanatlari).

İnsanların günlük gereksinimlerini karşılamak için daha çok süsleme, dekorasyon ve fayda sağlama amacıyla yapılan el sanatı ürünleri, bireyin yaratıcı yeteneği ile toplumun karakterini yansıtarak milli sanat zevkini ortaya koymaktadır. Bu ürünler tarihsel geçmişi içinde günlük kullanım eşyasından süs eşyasına, çeyizlik eşyadan hediyelik eşyaya pek çok ürünü içine alan dayanıklı tüketim malları olarak tanımlanabilmektedir (Alyüz, 2010:12).

Geleneksel Türk el sanatları, bir ulusun, bir toplumun geçmişten günümüze yaşamışlığının değerler birikimi oluşmuş, olgunlaşmış kültürünün donatılmış yansımasıdır. Bir toplumun yaşam tarzının, gelenek ve göreneklerinin, kuşaktan kuşağa aktarılmasında, geliştirilerek devam ettirilmesinde el sanatları önemli bir yer tutar.

(26)

dekorasyonunda, çeşitli giyim aksesuarlarında el sanatı ürünler kullanılmaktadır.

2.2.2. Müzeler ve Önemi

Müze; sanat eserlerinin saklandığı ve insanların bunları görüp faydalanmaları için özel binalarda sergilendiği yer olarak tanımlanmakta, müze kelimesi eski Yunancada

“bilimler tapınağı” manasındaki “Mouseion” kelimesinden gelmektedir

(http://www.turkcebilgi.com).

Müze; toplumun ve gelişimin hizmetinde olan halka açık insana ve yaşadığı çevreye dair tanıklık eden malzemeler üzerinde araştırma yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim, zevk alma doğrultusunda sergileyen, kar düşüncesinden bağımsız sürekliliği olan bir kurumdur (Ata, 2002:8).

Bir toplumun gelişimini gösteren kanıtları toplayan bir eğitim kurumu olan müzelerde nesneler, toplumların harcadığı emeklerin bugüne kadar aralıksız nasıl geldiğini anlamamıza, günlük hayatımız ve sanatlarımızla diğer toplumların tarihleri arasında ilgi kurmamıza yardım eder. Bugünün müzeleri tarihî birer depo olmaktan çıkmıştır. Artık aklı etkileyen bir işleve sahiptirler (Şahan, 2005:4.sayı s,487-501).

Etkili bir öğretim için müzeler sergiledikleri somut veriler ile ideal bir eğitim ortamı olabilir. Müzelerin bu potansiyelinden faydalanarak bu ortamları eğitim açısından etkin kılmak çağdaş müzecilik anlayışının temel ilkelerinden biridir. Müzeler hem bir bilimsel kurum, hem de bilgi, iletişim, belgeleme ve eğitim merkezleri olma özellikleri ile de birer yaygın eğitim kurumlarıdır (Mercanoğlu, 2004, s.8 ).

El sanatlarıyla ilgili geniş konu yelpazesine, zengin desen ve motif özelliğine sahip olan müzelerden, kullanılan malzemenin ayrıcalığı ve kullanım alanının zenginliği ile ilgili de bilgi alınmaktadır. Bu açıdan müzeler göz ardı edilmeyecek kadar önemlidir.

(27)

Müzeler, geçmiş insanı ve hayatı hakkında bilgi sunma işlevini yerine getiren kurumlardır. Bütün toplumlar gibi Anadolu’nun da kendine ait bir kültür birikimi vardır. Özellikle Anadolu konumu itibariyle birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır.

Bilim, sanat, folklor ve antika eşyalar gibi çeşitli konulardaki eserleri bir arada sunabileceği gibi doğa etnografya ve havacılık gibi sadece tek bir konuyu içeren eserleri de sergileyebilirler.

‘Bugünkü şekliyle müzeler, 1453'te Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesinden ve 1492'de Amerika kıtasının keşfedilmesinden sonra, insanların geçmişte yapılan eserlere karşı ilgilerinin artması ve Eski Yunan, Roma, Asur, Babil uygarlıklarının incelenerek devlet adamlarının bu incelenen eserleri satın almaları, ayrıca denizaşırı ülkelere giden seyyahların buralardan getirdikleri antika eşyaları (eski eserleri) toplamaları ile ortaya çıkmıştır.

Türkiye'de müze kurma düşüncesi on dokuzuncu yüzyılın ortalarında doğmuştur. O zamana kadar Topkapı Sarayının bir kısmı müze durumundaydı. Bu sebeple ülkemizdeki eski eserler sarayda “Enderun Hazinesi” adı verilen dört büyük salonda tutularak korunmuştur (http://www.turkcebilgi.com).

Türkiye müzelerinin 1847 yılına kadar uzanan bir geçmişi vardır. İstanbul'un fethinden bu yana eski ve ganimet olarak alınan silahların saklanması ve teşhiri gayesiyle, Aya İrini Kilisesine konularak, buranın tarihi eserler deposu olarak kullanıldığı, tarihlerde yazılıdır. Sonradan buraya “Müze-i Hümayun” adı verilmiştir. Tarihteki çeşitli yer değiştirmelerden sonra bu müzeye, Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Mr. Goold, ilk olarak müdür tayin edilmiştir. Bu yıllarda Milli Eğitim Bakanı olan Safvet Paşa, bütün Valilere tamim (genelge) göndererek, ülke sınırları içindeki eski eserlerin korunmasını istemiştir. Eski eserlerin korunması yolunda bu tamimden sonra bir ara, müze müdürlüğü kaldırılmıştır. Fakat daha sonra Ahmed Vefik Paşanın Başbakanlığı zamanında, müze müdürlüğü yeniden kuruldu. Bu defa müdürlüğe yine bir yabancı olan B. Dethier getirildi. Alman asıllı olan bu Müze Müdürü, 1874'te ilk defa asar-ı Atika Nizamnamesi (Eski Eserler Tüzüğü)’ni çıkartmıştır. Bundan sonra eski eserleri toplama, saklama işi, iyi yürümüş bu devrede özellikle kayda değer olarak, Fatih devrine ait Çinili Köşke arkeolojik nitelikte parçalar

(28)

Kilisesi ise askeri müze olarak kullanılmıştır.

1881'de Alman asıllı müze müdürü M. Dethier'in ölümüyle Çinili Köşkteki Müzenin Müdürlüğüne tayin edilen Osman Hamdi Bey, Türk müzeciliğinin önderi sayılır. Osman Hamdi Bey zamanında ikinci defa asar-ı Atika Nizamnamesi hazırlanmış ve zaman içinde çeşitli tarihlerde yapılan çalışmalarla bölüm bölüm tamamlanarak bugünkü arkeoloji müzeleri meydana getirilmiştir. Osman Hamdi Bey zamanında çoğu İstanbul'da olmak üzere, yurdun çeşitli yerlerinde birçok müze açılmıştır (http://www.turkcebilgi.com).

2.2.4. Türkiye’de Müze Çeşitleri

Müzeler koleksiyonların içerikleri, nitelikleri veya bağlı oldukları birimler dikkate alınarak gruplara ayrılmaktadır. Ülkemizdeki müzeler genellikle koleksiyonlara göre çeşitlilik göstermektedir. Ancak özel müzeler olarak tanımlanan müzeler uzmanlaşmış ve farklı koleksiyonları ile Türkiye’de gerçek anlamda bir çeşitlenmeye zemin hazırlanmıştır (Akçin, 2006:38).

Arkeoloji Müzeleri; Türk arkeolojisi zenginliklerini içine alan, kazı buluntularını değerlendiren, Anadolu'nun Prehistorik devirlerinden Bizans'ın sonlarına kadar binlerce yıllık bir tarihin maddi kültür belgelerini sergileyen müzelerdir. Tarih Müzeler; bir ülkenin, toplumun veya bir kişinin tarihsel gelişimini düzenli bir biçimde inceleyen ve açıklayan müzelerdir. Bu müzelerde yazılı ve görsel belgeler toplanır ve ziyaretçilerle birlikte araştırmacıların hizmetine sunar. Etnografya Müzeleri; geçmiş uygarlıklara ait gelenek, görenek, giysi ve gündelik hayat ile ilgili çeşitli eserlerin sergilendiği müzelerdir. Askeri Müzeler; daha çok ordusunun giyim, kuşam, silahlar, savaşta kullanılan araçlar vb. eserlerin gelişimini sergileyen müzelerdir. Güzel Sanatlar Müzesi;

resim, müzik veya heykel gibi güzel sanatlara ait eserlerin sergilendiği müzelerdir. Açık Hava Müzeleri; tiyatro, arena, agora gibi kapalı bir mekânda sergilenmesi mümkün

olmayan yapıtlar, açık hava müzelerinde sergilenmektedir

(29)

Eskiden müzelerin görevi yeni eserler elde etmek, koleksiyonların korunmasını sağlamak, bazı araştırmalar yapmak ve sergiler düzenlemek olduğu halde, günümüz müzelerin görevi artık daha da çoğalmıştır. En önemli görevi de insanın yeryüzündeki tarihini canlandırmak, devam ettirdiği yaşamın çevresini ve geçmişini, nesiller boyunca bin bir emek ve çabayla oluşturulmuş kültürünün ve uygarlığının nasıl ve ne şekilde geliştiğini bize göstermek, halka sergiledikleri eserlerin anlam ve değerlerini öğretmektir.

Kültürü gelecek kuşaklara aktarmak adına müzeler en önemli mekanlardır.

Çocukların ve gençlerin tarihi anlamaları geçmişi ile yaşadığı gün arasında sağlıklı ilişki kurabilmesi müzelerdeki etkin eğitimle sağlanabilir.

Müzelerin topluma katkısı şöyle özetlenebilir; - Müzeler, geçmiş değerleri korur ve sunar.

-Müzeler, sistematik biçimde belli eserleri sunduklarından, günümüze gelmiş değerlerini gösterirler.

-Müzeler geçmişi sunar, yaratıcılığı uyarır.

-Müzeler geleceği yönlendirecek değerleri yerleştirir. -Yeni toplumsal değerler oluşturur.

-İnsancıl değerleri geliştirir. insanlığın yalnızlığını giderir, eğlendirir. -Toplumun bilimsel ve sanatsal gelişimine katkıda bulunur.

-İnsanın kendi toplumlarını tanımasını ve toplumların birbirlerini tanımasını sağlar (Topallı, 2001, s.5-7 ).

(30)

El sanatlarının önemli bir kolu olan el işlemeciliğinin çeşitli tanımları yapılmıştır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür;

İşleme; İpek, yün, keten, pamuk, metal, v.b. iplikler kullanılarak çeşitli iğneler ve uygulama biçimleri aracılığıyla; keçe, deri, dokuma v.b. üzerine yapılan bezemelere işleme denir (Barışta, 1995:1)

İşleme, dokumacılık (tekstil) alanındaki çeşitli bezeme teknikleri arasında iğne ya da tığla, beyaz ve renkli iplik, ipek iplik ve altın, gümüş teller ve iplikler kullanılarak yün, keten, pamuk ya da ipekten yapılmış beyaz, renkli, kalın ve ince kumaşlar, bazen de deri üzerine yapılan ve çeşitli özellikleri bulunan bir süsleme sanatıdır (Sürür,1976:6)

İşleme el sanatlarının bir kolu olup, Türk kültürünü oluşturan temel öğelerden birisidir. İşlemenin tarihi geçmişe dayanmakla birlikte günümüzde halen kullanım alanı bulunmaktadır. Türk kadınları gördüğü eşyaları süslemek amacıyla işleme yapmıştır.

Türklerin eski giyim kuşamında, ev eşyaları süslemelerinde yaygın olarak kullanılan işleme örnekleri özel koleksiyonlarda ve müzelerde sergilemektedir. İlk işleme örnekleri parçaları ise yabancı müzelerdedir. Genellikle üstlük, entari, şalvar, gelinlik, paçalık, mendil, peşkir, çevre, yağlık, uçkur, perde, bohça ve örtülerde görülen Türk işleme sanatı günümüzde yerli ve yabancı süslemeci ve modacıları etkilemekte, bu kreasyonlarda belirgin olarak görülmektedir (Selek: 2006,19).

2.2.7. İşlemenin Tarihçesi

İşlemenin ilk kez ne zaman ve nerede ortaya çıktığı kesin bilinmemesine karşın çok eski çağlardan beri yapıldığı günümüze ulaşan örneklerden anlaşılmaktadır. Süslemeyi de ihmal etmeyen insanoğlu bu alanda birçok yenilik yaratma yoluna gitmiştir.

Eski Mısır’dan kalma ince keten kumaş üstüne geometrik biçimlerle bezeli giysiler bulunmuştur. İstanbul arkeoloji müzelerinde bulunan MS 4-6. yy ‘dan kalma dokuma parçalarının üstündeki işleme, kabartma ve püsküllerde önemli örneklerdir. Mezopotamya’da MÖ 4000 den MÖ 330’a değin egemen olan Sümerler’de kadın

(31)

Ayrıca Asur, Pers (İran) ve Hitit devletlerinden kalan örnekler de ele geçmiştir. Anadolu’da Firig işlemeciliği, dokumacılık ve tentene ( dantel) işçiliği kadar ileri bir düzeydeydi. Kazılarda çıkan buluntular Lydia yerleşmelerinde işlenmiş ve boyanmış kumaşların yapıldığını göstermektedir. Bizans işlemelerinin en güzel örnekleri ise elbise ve yüz örtülerinde görülür. İran’da genellikle seccadeler, yatak örtüleri, duvar panoları, perdeler, masa örtüleri ve birçok eşyanın işlemelerle bezendiği günümüze ulaşan örneklerden anlaşılmaktadır. Bu örneklerde en yaygın olanlar yama örgüsü, atma işi ve kesme işidir. Hindistan’ da Mohenco Daro’da yapılan kazılarda bulunan tunç iğnelerinin işleme için kullanıldığı sanılmaktadır. Kuç ve Kathiavar’ da saten üstüne zincir tekniği ile yapılan işlemelere rastlanılır.

Batı’da işleme sanatı fazla yaygınlaşmamış ancak devlet yöneticileriyle din adamlarının giysilerinde kullanılmıştır. Türklerde ise devlet yöneticilerinin giysi ve eşyasında görülen işlemelerin yanı sıra halk sanatında da yaygın bir işleme geleneği gelişmiştir (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997, cilt 2 s.885).

Hunlarda İşleme Sanatı

Göçebe hayatın şartlarında akınlar yapan her an savaşma durumunda olan Hunlar, eşyalarına hayvan motifleri işlemeye önem vermişlerdir (Sürür,1976:11). Eserlerinde anlatmak istediklerini büyük bir ustalıkla çizmişler, hareket halinde bulunan konuları inandırıcı bir gerçeklikle aksettirebilme başarısını göstermişlerdi. Dokumalarda, keçelerde, kılıç, mızrak ve bıçaklarda, at koşumlarında eğerlerde kılıçların saplarında, maşrapaların kulplarında ve gövdelerinde hemen her tarafta hayvan figürleri yer almıştır. Sanatçılar, her gün kullanılan eşyalara süsleme çabası içinde, bıkmadan hayvan figürleri işlemişlerdi. Özellikle eğer ve eğer altı örtülerinde mücadele eden hayvan figürlerinin hareketli, dinamik ve tabiatçı bir görüşle canlandırılması, bizleri hayrete düşürecek kadar ustaca yapılmıştı

(Diyarbekirli, 1972:122).

Güney Sibiryada Altay dağları eteklerinde Pazırık’da Rus arkeoloğu Rudenko tarafından açılan M.Ö. IV. ve III. yüzyılda kalma kurganlarda Hunlardan birçok eşya ve buzlar içinde binlerce yıl bozulmayan insan ve hayvan ölüleri bulunmuştur. Leningrad Ermitage müzesinde saklanan bu eserler arasında halı, kumaş, renkli keçe, aplike örtüler gibi hayvan kavgaları ve insan figürleri ile süslü çok zengin tekstil işleri yanında atlı

(32)

bazıları geyik ve ren maskeleri taşıyorlardı. İkinci kurgandaki mumyalanmış ölünün vücudu döğmelerle kaplıydı. Tamamiyle hayali hayvan figürlerinden ibaret olan bu döğmeler sırtta, kollarda ve sağ alt bacakta sağlam olarak kalmıştır (Aslanapa, 1972: 1).

Göktürklerde İşleme Sanatı

Göktürkler sanat yönünden zengin ve ileri düzeyde eserler vermiş olmalarına rağmen birçok soygun ve tahripler yüzünden zamanımıza çok az eserler ulaşmıştır.

518 yılında Çinli Song Yun Eflatit, hükümdarın işlemeli ipekli elbiselerle keçeden yapılmış çadırlarda oturduğundan söz etmektedir.

Kuray-Tuyahtı kurganlarında bulunan delikli 12 tane plaka dikilmiş kemer ve bitkisel bezeme ile süslenmiş 65 plaka ile Orhun harfleriyle bezenmiş tokadan, Göktürk kemelerinde metal plaka aplikenin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir

( Barışta, 1995:9).

Uygurlarda İşleme Sanatı

VIII. yüzyılda doğu Asya da ortaya çıkan Uygurlardan günümüze pek çok etnografya eseri kalmıştır. Bu eserlerden anlaşıldığına göre Uygurlarda sanat çok dallıdır ve bu da din ve devlet yöneticilerinin etkisindedir ki bu işleme sanatı anlayışlarında bir özellik yaratmıştır. Türkler göçebe hayatını bırakarak yerleşik düzene geçtikten sonra kültür ve sanatlarında resimleri, pamuklu kumaşları ve Uygur atının değeri çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir (Sürür, 1976:12).

Uygurlara ait Murtuk ve Bezelikteki mabet duvar resimleri arasında görülen örneklerde yer alan figürlerin giysileri hem Türklerin giysilerinin değiştiğini göstermekte hem de İslam Dini’nin kabulünde önceki giyim ve işlemeler hakkında bilgi vermektedir. Bu dönemde ki giysiler, şal yakalı ön ortası ile tiraz bordürleri işlemelerle bezenmiş ve etek ucu ince bir suyla çevrilmiş olduğu görülmektedir. İşlemelerde daha çok geometrik ve bitkisel bezemeler tercih edilmiş, sarma iğne tekniği kullanılmıştır (Güner,2005:20).

(33)

düzeyde yansıtan bir sanat dalıdır. İşleme kullanım veya giyim eşyasını süsleme zevkinden doğmuştur. İşlemeler, ipek, yün, keten, pamuk, metal vb. ipliklerin, çeşitli iğneler ve uygulama biçimleri aracılığıyla; keçe, deri, dokuma vb. materyaller üzerinde yapılan bezenmeleridir (www.gelenekselelsanatlari.gov.tr).

İşleme ile ilgili bir örnek, Londra Victoria and Albert Müzesi’ndedir. Bizans elçisi Zemerkos’un VI. Yüzyılda Türk hakanı İstemi Han’ın çadırının işlemeli kumaş ve halılarla süslü olduğunu anlatan belgeler vardır. Fransa’da Lyon Müzesi’ndeki sultan Alâeddin Keykubat’ın adını taşıyan kumaş da, Selçuklular dönemindeki işleme sanatının yüksek düzeyini yansıtır.

Bu kaynağın dışında Selçuklular döneminde kalan Muhammed oğlu Hoylu nakkaş albümünde “Gülşah ve Varka” hikâyesini bezeyen minyatürlerde Varak 27a’da Gülşah’ın çadırının, Varak 26b’de atın üzerinde bulunan çulun ve Kubadabad sarayı çinilerini bezeyen bazı figürlerin üzerindeki elbiselerin işlemelerle bezendiği görülmektedir (Barışta:1995,12).

Selçuklular, kumaş üretiminde, öncelikle ipek; daha sonra pamuk ve deve yünü kullanmışlardır. Bu dönemde üretilen kumaşlardan koyun yünü çok az kullanılmıştır. Çünkü yünden elde edilen elbiseler genellikle köleler tarafından giyilmiştir. Kölenin, yün elbise sahibi olmasının önemli bir olay olduğu, Kaşgarlı Mahmud’un eserinde özel olarak belirtilmiştir.

Yünün; giysilik kumaş üretiminde çok az kullanılmasının bir başka nedeni bu materyalin öncelikle tepme keçe yapımında değerlendirilmesinden kaynaklanmıştır. Çünkü elde edilen keçe; çadırdan çizmeye, kuşağa kadar birçok çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Keçe dışında yün; derisiyle birlikte kürk yapımında da değerlendirilmiştir (www.kemalelitemiz.com).

Osmanlılarda İşleme Sanatı

İşlemecilik Osmanlı Türklerinde her milletten ileri gitmiş bilhassa XVI. asırda çok incelmiş ve en müstenevi şeklini almıştır (Ünal, 1956:83).

Osmanlı kültürünün bir parçası olan el sanatları, sultanların çıktıkları her seferde yanlarında bilim ve sanat adamlarını alıp gitmeleri buralardan da bilim ve sanatçıları

(34)

olmuştur (Barışta, 1998:50).

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethiyle Türk İşleme Sanatında hızlı bir geliŞme süreci başlamıştır. İstanbul’da Saray giyim, kuşam ve ev eşyalarının yapılıp işlendiği atölyeler kurulmuş, bu atölyelerde iki bin sanatkar çalışmıştır. Saray nakkaşlarınca örnekleri yapılan ipek ve altın işlemeler, bu atölyelerde görevli sanatkarlar arasında Mısırlı, İranlı ve Rum sanatkarların olduğu çeşitli kaynaklardan anlaşılmaktadır. Sarayda başlayan işleme sanatı daha sonraları gerçek bir ‘Halk Süsleme Sanatı’ haline gelmiştir. Bu gelişmede saray hareminden ileri derecedeki memurlara gelin verilen kızlarında etkili olduğu bilinmektedir

(Ev Tekstili Dergisi, 2001:8).

XVIII. yüzyılda da bütün sanatlarda olduğu gibi el sanatlarında da Avrupa sanatına bir özenti görülmektedir (Berker,1981:11).

Avrupa yakasında yaşayan bazı Türklerin çevreye sağladığı uyum giyim eşyasından mobilya’ya, parfüm ve bütün takımlarından mutfak ve süs eşyalarına, mimari süslemeden bahçe ve ev biçimlerine kadar çeşitli yollarla başta İstanbul olmak üzere bütün ülkeye yayılan Avrupa malları Batı endüstrisinde atılan adımlar Türk işlemesini de yeni boyutlara çekmiştir (Barışta,1995:51).

XVIII. yüzyıldan kalan baş örtüsü, makrama, uçkur, mendil, traş önlüğü, kaftan, beşik örtüsü, entari, peşkir, ayna örtüsü, kavuk örtüsü, bohça taban halısı ve çadır gibi parçalar Doğu ile Batı kültürleri arasında bir geçişi sergilemektedir (Barışta,1995:52).

XIX. yüzyıl işlemelerinde işleme tekniği sayısı çoğalmış, zincir işi yapan makinenin bulunmasıyla makine işlemeleri moda olmuştur. Süsleme motifi olarak çok çeşit kullanılmıştır (Örneğin: Çadır, bahçe, portre, havuz, kuyu, kuş, balık vb.). Önceki yüzyıllara göre renk sayısı çok artmış renk tonlamaları yapılmıştır. İpek iplikle, pamuk ipliği de kullanılmış, altın ve gümüş sim sırma yerini diğer madenlere bırakmıştır.

XX. yüzyılın başlarında işleme sanatında duraklama söz konusudur, makine ön plana çıkmıştır. Kullanılan teknik, renk ve kompozisyonlarda XIX. yüzyıl özellikleri sürmüştür (Markaloğlu, 2004:6) .

(35)

Geleneksel olarak yapılan, Türk işlemeleri içerisinde yer alan ve günümüzde de sevilerek uygulanmakta olan tel kırma ve hesap işi teknikleri Türk kadının duygularını, estetik zevkini ve yaratıcılığını yansıtmaları bakımından büyük önem taşımaktadır.

2.2.8.1 Hesap İşi

Tersi ile yüzü aynı görünüşte olan ve iplik sayılarak yapılan, düz hesap iğnesi, verev hesap iğnesi, antika, ciğerdeldi, susma, gözeme gibi iğne teknikleri bulunan, geleneksel Türk işlemelerinden olan işleme türüne hesap işi denir (Sain,1975:10).

Hesap İşi; hesap işinin, düz ve diagonal hatlar üzerinde uygulanan başlıca iki çeşitlemesi vardır. Sayılarak yapılan ve kumaşın iki yüzünde aynı görüntüyü veren bu iğnede ya yatay ya dikey ya da diagonal hatlar üzerinde çalışılır (Barışta, 1999:213).

Hesap İşi; Türk işlemelerinde ya yalnız başına ya pesent ya da başka iğne biçimleriyle uygulanan bu iğne 17. yüzyıldan bu yana izlenilmektedir. Halk arasında “sıçratma” ismiyle bazı bölgelerde yaygın kullanılan hesap işinin düz ve verev iplikler üzerinde uygulanan iki türü vardır. Bu iğne teknik okullarımızda “düz hesap” ve “verev hesap” işi isimleriyle uygulanır (Barışta, 1995:73).

Hesap işi dokumanın iplikleri sayılarak yapıldığından işlenecek kumaşın iplikleri sayılabilmelidir. En uygun kumaş; atkı ve çözgü iplikleri bir alt, bir üst düzeninde dokunmuş bez ayağı dokumasıdır. İşlemenin düzgünlüğü açısından atkı ve çözgü iplikleri aynı kalınlıkta ve aynı sıklıkta olmalıdır. Bu sağlanmazsa; atkı iplikleri kalın veya geniş aralıklı olursa desenin boyu uzar, çözgü iplikleri kalın veya geniş aralıklı olursa desen genişler ( Çırakoğlu ve Çetinkaya; 2009,1)

Hesap antikası ve mürver dışında bütün iğne tekniklerinin tersi ile yüzü aynı görünümü vermektedir. Hesap işi’nin en önemli karakteristik özelliği de tersi ile yüzünün aynı görünümde olmasıdır.

Hesap işi desen ve desen özellikleri; Türk işlemeleri incelendiğinde desen için büyük yoğunlukla doğadan yararlanıldığı görülmektedir. İşlemelerde bitkisel bezemelerin yanı sıra geometrik, nesneli, mimari, ve yazılı bezemelerde yer almaktadır. Günümüzde ise hesap işi tekniklerinin uygulamasında genellikle eski işlemelerin

(36)

kullanıldığı görülmektedir (Köklü, 2002:84).

Geçmişte daha çok yağlık, peşkir, uçkur, çevre, mendil, çeşitli örtüler ve ürünlerde uygulanan hesap işi, günümüzde giyimde, çeşitli örtülerde ve evde dekoratif eşyalarda kullanılmaktadır.

Hesap işinde kullanılan kumaşlar; Keten, mermerşahi, ödemiş ipeği, krep, terilen, jorjet, yün tela, kıl tela, ipek vb. kumaşlar ile yöresel dokumalar; Ayancık keteni, Rize keteni, Tokat bezi, İzmit bezi, Kastamonu bezi, Şile bezi, Denizli bezi, Manisa bezi vb. kumaşlar üzerine Hesap İşi iğne tekniklerini uygulamak mümkündür.

Hesap işinde kullanılan iplik özellikleri; koton, muline, pamukaki, yün, çamaşır ipeği, ibrişim, orlon, floş, tel, sim vb. iplikler kullanılabilmektedir.

Hesap işi tekniğinde desen geçirme teknikleri; hesap işinde desen kumaşa sayarak geçirilir. Kaynaktan elde edilen desen ilk önce milimetrik kâğıda çizilir ve renklendirilir. Daha sonra milimetrik kâğıttaki desen takip edilerek ya da direk örnekten bakılarak sayarak kumaşa işlenir.

Hesap işinde kullanılan kenar temizleme teknikleri; kumaş özelliği, kullanım alanı ve kişisel zevk dikkate alınarak birçok kenar temizleme tekniği dikkate alınır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür. Köşe yapma, baskı dikişi yapma, antikalı baskı yapma, saçak bırakma, saçak bükme, basit saçak yapma, Kastamonu çarşaf bağlama, püskül yapma, makrame yapma, iğne oyası, tığ oyası, tığ danteli, firkete oyası, mekik oyası vb. şekildedir.

Hesap İşi Yapılırken Dikkat Edilecek Teknik Esaslar 1- İpliklerin tarazlanmaması.

2- Desenin hesap işi karakteri taşıması. 3- İşlemenin tersi ve yüzünün aynı olması.

4- Kirlenmemesi için işlenen yerlerin üzerinin kapatılması. 5- Simli işlemelere kızgın ütü basılmaması.

(37)

Hesap işi iğne teknikleri şunlardır:

1- Hesap işi antika 2- Düz hesap iğnesi

- Gözenmiş düz hesap iğnesi 3- Verev hesap iğnesi

- Karşılaşmış verev hesap iğnesi - Gözenmiş verev hesap iğnesi 4- Ciğerdeldi 5- Balıksırtı 6- Civankaşı 7- Hasır iğne 8- Kesme ajur 9- Mürver 10- Muşabak 11- Sarma 12- Gözeme 13- Susma

Not: Mürver, muşabak, sarma, gözeme Türk işinde ve hesap işinde ortak kullanılan teknikleridir.

Hesap işi Antikası : Kenar temizlemede, süslemede, sınır belirlemede, kesme ve çekme ajurların dış çevresini belirlemede iplik sayılarak uygulanan bir iğne tekniğidir (Çetinkaya, 2007:18).

(38)

ile yüzü aynı görüntüdedir. Düz hesap iğnesinin görüntüsü dikey çalışıldığında ‘Z’, yatay çalışıldığında ise ‘N’ şeklindedir. Birden fazla sıralar halinde yapıldığında sıra araları gözeme yapılır ( Çırakoğlu ve Çetinkaya, 2009:2).

Verev Hesap İğnesi: İpliği sayılabilen kumaşlar üzerine işlenmektedir. Tersi ile yüzü aynı görünümdedir. Verev hesap iğnesi tekniği, desenin verevine isabet eden yerlerinde, dal vb. motifleri işlemede kullanılmaktadır. Karşılıklı işlenen verev hesap iğneleri karşılaşmış verev hesap iğnesi, gözenerek işlenen verev hesap iğneleri ise gözenmiş verev hesap iğnesi olarak adlandırılmaktadır (Köklü, 2002, s.91).

Ciğerdeldi: Bir merkezden yapılan artı ve çarpı şeklinin gözenmesiyle oluşur. Merkezin doldurulması ve gözeme olmak üzere iki aşamadan oluşur. Köşeli bir görüntüye sahiptir. İşlemeye zenginlik katar (Özcan, 1994:96).

Balıksırtı: Balıksırtı adından da anlaşılacağı gibi, balıksırtı görünümdedir. Pek çok nakış türlerinde uygulanmaktadır. İşleme iplik sayılarak ve çizilerek uygulanabilir. Balıksırtı; sap, yaprak, çiçek ve kenarlarda uygulanabilir. Yuvarlak şekillerde iç taraf daha sık batırılır (Özcan, 1994:92).

Civankaşı: İnce sarmanın zikzaklar oluşturarak işlenmesinden meydana gelir.

Çeşitli renkler ve tonları yada renkli simler ile işlendiğinde son derece güzel işlemeler elde etmek mümkündür (Köklü, 2002:99).

Hasır iğne: Hasır iğne birbiri üzerine kaydırılarak yerleştirilmiş dikdörtgen ya da kare biçiminde sarma gruplarından oluşmaktadır. ( Barışta, 1997: 70). ‘Ton farkları ve simlerle güzel çalışmalar elde edilmektedir (Özcan, 1994: 95).

Kesme Ajur: Kesme ajur, hesap işinin önemli işlemlerinden biridir. Pek çok işlemden daha çok dikkat ve beceri gerektirir. Hesap antikası, birinci bölümünü oluşturur (Özcan, 1997:90). Kumaşın bir tarafındaki iplikler desene uygun olarak gruplar halinde kesilir. Diğer taraftaki iplikler tamamen kesilir ve çekilir. Ortada kalan iplikler kotonlarla şekillendirilir.

(39)

ve yüzü aynı değildir. İşlem çift sayıda iplik üzerine uygulanır (Özcan, 1997:75).

Muşabak: Delikli bir görünüş elde etmek için işlme esnasında iplikler mümkün olduğu kadar çok çekilmelidir. Tersi ile yüzü aynı görünümdedir. İpliği sayılabilen kumaşlar üzerine işlenmektedir (Köklü, 2002: 104).

Sarma: Bu iğne tekniği, geleneksel Türk işlemelerinde dalların, çiçeklerin ve yaprakların yapılmasında uygulanır. Bir desende sarma, tamamen veya başka iğne teknikleriyle birlikte uygulanabilir (Barışta,1997:120).

Gözeme: düz hesap iğnesi, verev hesap iğnesi, ciğerdeldi ve desen kenarlarının çevrelemesinde kullanılır. İki aşamada uygulanan bir iğne tekniğidir. Birinci aşama oyulgama şeklinde gidilir. İkinci aşamada boşluklar kapatılarak dönülür (Çetinkaya, 2007:20)

Susma: Çeşitli biçimlerde yapılmış sarmalardır. Susmalar ile çok çeşitli su ve motifler oluşturulur. Üçgen, dikdörtgen, kare vb. şekiller yapılabilen bir iğne tekniğidir (Köklü, 2002:102).

2.2.8.2 Tel Kırma (Bartın İşi)

Kültürümüzü yansıtan el sanatlarımızın en güzel örneklerinden olan Bartın yöresine ait tel kırma işlemesi araştırmalara göre 1890-1900 yılları arası ilk defa Bartın’ın Asma mahallesinde oturan katip kızı lakaplı Hatice Ağaçkıran tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Bu nedenle tel kırma Bartın işi olarak anılmaktadır.

Tel kırma işleme tekniği ile diğer nakış tekniklerinden çok farklı ve görünüşü itibari ile de göz alıcı bir işleme çeşididir. Kumaş veya tül kasnağa gerilerek özel iğnesi ile işlenir. İplik olarak kullanılan tel işleme sonunda el ile bükülerek kırılır. Bu nedenle tel kırma adını almıştır (http://www.elsanatlari.gen.tr).

(40)

vazgeçilmez bir otantiği haline gelmiştir. Tel Kırma halk arasında çok güzel çağrışımlarla Halk Ozanlarının mısralarında yöresel yaşantılarını dile getirmiştir. Tel Kırma yöre halkının zevkini, düşüncesini, duygularını ve doğayla bütünleşmesini günümüze taşımıştır. Zamanla iç ve dış turizmin gelişmesi sonucu yöreye gelen yerli ve yabancı turistlerin Tel Kırmaya büyük ilgi gösterdikleri görülmüştür. Tel Kırma, kompozisyon ve desenlerinde 18. ve 19. yy ilk örneklerinden başlayarak sürekli değişme görülmektedir. Birçok yerde olduğu gibi Bartın'da da evlenme çok önceleri mahalli geleneklere göre yapılırdı. Bartın'ın mahalli düğün kıyafetlerini giymiş genç kızlar, gelin evinde tertip edilmiş yüksek bir yere yan yana oturup mahalli kıyafetlerini sergilerlerdi. Kızların giydikleri elbiseleri yelek, şalvar, çatku ve kepten ibarettir. Tel kırma işi işleme sırasında tel, makas kullanılmadan el yardımı ile yukarı aşağı doğru hareket ettirilerek kırıldığı için bu isimle adlandırılmıştır. İşlemede yapılan her bir iğne puanından sonra tel ile kırılarak kopartılır (http://www.bartintelkirmasi.com.tr)

Tel kırma tekniğinin iki ayrı puanı vardır. Bunlar (+) artı ve (X) çarpı puan teknikleridir.

Tel kırma işinde kullanılan tel özelliği; madensel teller makinelerden geçirilerek şerit haline getirilir. Hakiki altın ve gümüşten yapıldığı gibi gümüş üzerine altın, bakır üzerine gümüş kaplayarak yapılanları da vardır. Günümüzde gümüş, bakır ve altın renginde teller bulunmaktadır.

Tel kırma işinde kullanılan iğne özelliği; tel kırma işi özel bir iğne ile işlenir. İğnesi yassı ve kısa, baş kısmı geniş olup uca doğru incelir. 2.5-3 cm boyunda ve tül deliklerin içerisinden geçebilecek genişlikte olan bu iğnenin geniş tarafında ve enine doğru iki uzun delik bulunur. Tel, bu deliklerin içerisinden geçiyor. İğne altın, gümüş veya pirinç gibi madenlerden yapılır.

Tel kırma işinde kullanılan kumaş özellikleri; tel kırma motifleri, üzerine işlendikleri kumaşın kullanım alanına göre farklılık göstermektedir. Az yıkanan, ipliği sayılabilen kumaşlar tercih edilir, (şifon.tül, ödemiş ipeği, tafta, kıl tela, yöresel özellik taşıyan kumaşlar)

(41)

kanava, hesap işi, girintisi-çıkıntısı az olan desenlerinden faydalanılır. Tel Kırma İşi'nde kullanılan motifleri şu şekilde sıralamak mümkündür. Bitkisel motiflerde; gül ve yaprağı, lale, karanfil v.b. çiçek motifleri, "S" kıvrım dallar, asma yaprağı v.b. yaprak motifleri, geometrik motiflerde; baklava, üçgen, dörtgen, yıldız v.b. formlu motifler kullanılmıştır.

Tel kırma işinde kullanılan renk özellikleri; başlı başına tek renk telle

işlenebileceği gibi, renkli teller bir arada kullanarak motiflerin daha canlı hale getirilmesi mümkündür.

Tel kırma işleme tekniği ile diğer nakış tekniklerinden çok farklı ve görünüşü itibari ile de göz alıcı bir işleme çeşididir. Kumaş veya tül kasnağa gerdirilerek özel iğnesi ile işlenir. İplik olarak kullanılan tel işleme sonunda el ile bükülerek kırılır. Bu nedenle tel kırma adını almıştır (http://amasragezi.tr.gg/Tel-Kirma.htm).

Tel kırma işinin uygulama alanları; tel kırma işi ilk zamanlar çarşaf, kırlent, yastık örtüsü, bohça, karyola örtüsü ve çeşitli örtüler üzerine işlenmekteydi. Günümüzde ise bulunduğu ve kullanıldığı ortama mistik bir hava veren tel kırma işi yaygınlaşıp gelişerek şal, gece çantası, başörtüsü, fular, yatak örtüsü, oda takımı, gözlük kılıfı, mendil, abajur, pano ve giysi aksesuarları gibi çeşitli ürünlerde uygulanmaktadır.

(42)

İŞLEM HESAP İŞİ ANTİKASI 1 YAPMAK

KULLANILAN ARAÇ VE GEREÇLER

⇒ İşleme kumaşı

⇒ Kumaşa uygun iplikler ⇒ İpliğe uygun iğne

⇒ Kasnak ve kasnak bezleri ⇒ Nakış makası

⇒ Desen

İŞLEM BASAMAKALARI

1. Başlama noktasından iğnenizi

kumaş yüzeyine çıkarınız.

2. Yukarı doğru üç iplik sayarak iğnenizi kumaşa batırınız ( Şekil. 1).

3. Sağa doğru üç iplik sayarak

iğnenizi kumaşın yüzeyine

çıkarınız. (Şekil. 2)

4. Sola doğru üç iplik sayarak iğnenizi kumaşa batırınız (Şekil. 3) 5. Üç iplik sağa üç iplik aşağıya

sayarak iğnenizi kumaşın yüzeyine çıkarınız ( Şekil. 4).

6. 4, 5, 6, 7 işlem basamakları uygulayarak işlemi tamamlayınız (Şekil. 5).

7. İşlem bitiminde ipliğinizi alta geçiriniz.

Şekil No: 1 Şekil No: 2

Şekil No: 3 Şekil No: 4

Şekil No: 5

(43)

İŞLEM DÜZ HESAP İĞNESİ 2

YAPMAK

KULLANILAN ARAÇ VE GEREÇLER

⇒ İşleme kumaşı

⇒ Kumaşa uygun iplikler ⇒ İpliğe uygun iğne

⇒ Kasnak ve kasnak bezleri ⇒ Nakış makası

⇒ Desen

İŞLEM BASAMAKALARI

1- İpliği tutturup kumaşın yüzüne çıkınız.

2- Düz olarak 3 iplik yukarıya batınız. 3- İlk çıktığınız yerden sağa 3 iplik sayıp ve iğneyi kumaşın yüzeyine çıkarınız.

4- 3 iplik yukarıya düz batarak aynı

işlemleri istenilen sayıda

tekrarlayınız. (Üstten düz, alttan verev olarak (Şekil. 6).

5- Dönüşte işlemi tersine uygulayınız.

Bu kez üstte verev altta düz görünümünü tamamlayınız (Şekil. 7).

NOT: Tersi ile yüzü aynı görünecektir.

Şekil No: 6

Şekil No: 7

(44)

Gözenmiş Düz Hesap iğnesi

1- İki sıra arasından iğnenizi kumaşın yüzeyine çıkarınız.

2- 3 iplik alt 3 iplik üst olmak üzere motif boyunca oyulgama yapınız. 3- Dönüşte alttaki iplikleri üzerinden

üstteki ipliklerin altından işleyerek gözeyiniz (Şekil. 8).

4- İpliği kumaşın altına geçiriniz 5- İpliği kumaşın tersinden tutturunuz

ve artan ipi kesiniz.

Şekil No: 8

Referanslar

Benzer Belgeler

Son olarak raporda, Fethi Bey’in kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın sebep olduğu bazı olumsuz durumlar nedeniyle, Türk siyasi hayatında yeni bir partinin

1) The wave of minority movements – ‘Women Libbers’, ‘Consumers’, ‘Gays’, etc. The members of so many ethnic, religious and linguistic minorities should come to

Kolit grubunda interlökin-1 ve interlökin-10 düzeylerinin belirgin olarak arttığı, kolit oluĢturulup sirolimus verilen grupta ise kolit grubuna göre interlökin-1 ve

Zengin bağlantı arayüzleri, yüksek hızlı RAM bağlantı desteği, yüksek kapasiteli Flash bellek desteği ve Linux işletim sistemi desteği TMS320DM365 yongasını

Bat›n içerisinden yaklafl›k 2000 cc kanama aspi- re edildikten sonra sa¤ rudimenter hornun rüptüre oldu¤u ve solda unikornuata non-komünikan uterus oldu¤u görüldü..

Bioglue grubunda anastomoz patlama basıncı ve anastomoz hattı hidroksiprolin seviyelerindeki artma kontrol ve PRP grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı değildi.. PRP

Ki-kare bağımsızlık testi ile birinci ve ikinci sorularda toplam kütlesi eşit olan araç- larda yükün çeken veya çekilen araç üzerinde olmasını önemseyen ve önemsemeyen

Yine Giriş’te belirtildiğine göre Tuhfe-i Hattâtîn, “İstanbul, Edirne ve Bursa gibi şehirlerin nüfu- su elekten geçirilircesine” telif edilmiş, böylece