• Sonuç bulunamadı

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİNDEKİ 18, 197, 198 NUMARALI KUR' AN-I KERİM' LERİN TEZHİP SÜSLEMELERİNİN İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİNDEKİ 18, 197, 198 NUMARALI KUR' AN-I KERİM' LERİN TEZHİP SÜSLEMELERİNİN İNCELENMESİ"

Copied!
188
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİNDEKİ 18, 197, 198 NUMARALI KUR’ AN-I KERİM’ LERİN

TEZHİP SÜSLEMELERİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Şule KAYA

Ankara Haziran, 2010

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI ANA BİLİM DALI

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİNDEKİ 18, 197, 198 NUMARALI KUR’ AN-I KERİM’ LERİN

TEZHİP SÜSLEMELERİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Şule KAYA

Danışman: Yrd. Doç. Yılmaz ÖZCAN

Ankara Haziran, 2010

(3)

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Şule KAYA’ nın, “Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki 18, 197, 198 Numaralı Kur’ an-ı Kerim’lerin Tezhip Süslemelerinin İncelenmesi” başlıklı tezi …. /…. / 2010 tarihinde, jürimiz tarafından Geleneksel Türk El Sanatları Eğitim Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan: ... ... Üye (Tez Danışmanı): ... ... Üye : ... ... Üye : ... ... Üye : ... ...

(4)

ÖNSÖZ

Bu çalışma; Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü El Sanatları Eğitimi Bölümü, Geleneksel Türk El Sanatları Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Programı gereğinde tezhip sanatının örneklerinden müzedeki çalışmaya konu olan Ankara Vakıf Eserleri Müzesi 18, 197, 198 Numaralı Kur’ an-ı Kerim’lerin tezhip süslemeleri konu olarak ele alınmıştır.

Çalışma konusu; Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki Eserlerin tezhip süslemelerinin, kompozisyon özellikleri, kullanılan motifler, renk dökümleri, malzemeleri ve teknik özelliklerine değinilmiştir. Tezhip sanatının geçmişten günümüze gelinceye kadar yüzyıllara göre değişimler göstermiş, geleneksel özellikleriyle yaşatılmaya çalışılmıştır. Bu da insanoğlunun yüzyıllar boyunca içinde bulunduğu çevrenin güzelliklerini içinde sakladığı duygu ve düşüncelerini el sanatları ürünlerine yansıtmasıyla ortaya çıkmıştır. Tezhip sanatının gelecek nesillere öğretilmesinde, tanıtılmasında, dışa açılmasında, gelecek kuşaklara kültür zenginliğini sunmayı amaçlanmıştır.

Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki konu olan eserlerin, Geleneksel Türk El Sanatları ve Tezhip üzerine yazılan Kitap, Makale, Dergi, Yüksek Lisans Tezleri ve internet ortamındaki kaynakları kapsamaktadır.

Araştırmanın başından sonuna kadar geçen tüm aşamalarda yardım ve güvenini esirgemeyen, ilgi ve desteğiyle beni yönlendiren değerli hocam, danışmanım Sayın Yrd. Doç. Yılmaz ÖZCAN’ a ve müzede yardımcı olan sanat tarihçilerine, müze sorumlusuna, Sayın Ali Şahin’e ve ailemle birlikte destek veren kişilere sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(5)

ÖZET

ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİNDEKİ 18, 197, 198 NUMARALI KUR’ AN-I KERİM’ LERİN TEZHİP SÜSLEMELERİNİN İNCELENMESİ

KAYA, Şule

Yüksek Lisans, Geleneksel Türk El Sanatları Eğitim Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Yılmaz ÖZCAN

Haziran-2010, 171 sayfa

Bu araştırmanın amacı, Geleneksel Türk El Sanatlarımız içersinde önemli bir yere sahip olan Tezhip Sanatı ile ilgili yazılmış bütün kaynakları, literatür taraması yöntemi kullanılarak araştırmak ve elde edilen verilerle “Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki 18, 197, 198 Numaralı Kur’ an-ı Kerim’lerin tezhip süslemelerinin incelenmesi” ni oluşturmaktır.

Araştırmaya kütüphanelerde; Tezhip Sanatının konu alındığı kitap, dergi, makale ve tezlere ulaşılarak başlanılmıştır. Elde edilen kaynakların yayın bilgileri ve kaynakça bölümlerindeki veriler kaydedilmiştir.

Araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde araştırmayla ilgili problem ele alınarak, el sanatları açısından önemi vurgulanmıştır. El sanatlarımızın toplum yaşamının ihtiyaçları doğrultusunda, üretim biçimlerinden kaynaklanan kültürel ürünler olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu bölümde araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları açıklanmıştır.

İkinci bölümde araştırma konusu ile ilgili kaynaklar incelenmiş, araştırma bulgularına dayalı bilgiler toplanarak oluşturulmuştur.

Üçüncü bölümde araştırmanın yöntemlerinden bahsedilmektedir. Araştırma aşamasında uygulanan yöntemlerin neler olduğu hakkında bilgilendirme yapılmıştır.

(6)

Dördüncü bölümde bulgular ve yoruma yer verilmiştir. Bu bulgular genelden özele doğru sıralanarak açıklanmıştır. Bulgularda müzenin tarihsel gelişimi, araştırmaya konu olan tezhipler ile bilgilere yer verilmiştir. Tezhiplerde kullanılan araç gereçler, ürünler, kullanım alanları, renkleri, kullanılan malzemeler, araçlar, ,bezeme konuları kompozisyon özellikleri ayrıntılı olarak verilmiştir.

Beşinci bölümde sonuç ve önerilere yer verilmiştir. Kaynakça ile araştırma konusu tamamlanmıştır.

Araştırma kapsamında Tezhip Sanatı ile ilgili genel bilgiler verilmiştir. Konu olan tezhip süslemeleri incelenmiştir.

Yapılan bu araştırma kültürel mirasımız olan Tezhip Sanatı hakkında bilgi sahibi olmak isteyecek veya bu konuda çalışan araştırmacılara kaynaklık edebileceği düşünülmektedir. Yapılan bu çalışmanın Kültür ve Sanat Araştırmaları için rehber niteliğitaşıyacağı umulmaktadır.

(7)

ABSTRACT

ANALYSIS THE ILLUMINATION ORNAMENTATIONS OF KUR’AN-I KERİM NUMBERED 18, 197, 198 AT THE ANKARA MUSEUM OF

FOUNDATION PIECES KAYA, Şule

Post Graduate, Department of Turkish Traditional Handcraft Education Thesis Advisor: Yrd. Doç. Yılmaz ÖZCAN

June-2010, 171 pages

The main aim of this research is to explore all of the resources written about the Art of Illumination which have important place in Turkish Traditional Handcraft using literature review technique and using the information gathered throughout the abovementioned study to compose the “Analysis the Illumination Ornamentations of Kur’an-ı Kerim numbered 18, 197, 198 at the Ankara Museum of Foundation Pieces.”

The study is started by researching books, journals, essays and thesese which are related with Art of ıllumination. Publication information about the resources obtained and data in references section are recorded.

The research is composed of five chapters. In the first chapter, problem concerning the research is discussed and its importance in terms of the research is emphasized. It is in this section that is found out that our handcrafts are cultural products which emerge from production formats in line with the requirements of the social life. Also in this chapter aim, significance and scope of the research is destermined and stated.

In the second chapter, resources about the subject of the research are analyzed, and data based on research findings are gathered and formulated.

(8)

In the third chapter, the method of the research is mentioned. In this chapter, the methods implemented in the research phase are outlined.

In the fourth chapter, findings and interpretation are provided. The findings are explained by ranging from the general to the specific and also information about historical development of the museum and data about the illuminations subject are provided. Finally, instruments, products, areas of use, colors, equipments used, tools, decoration subjects and composition characteristics used in the illuminations are explained in detail.

In the fifth chapter, conclusion and suggestions are provided in the light of the reasearch presented in the previous chapters. The research subject is completed with the references explained at the end of the study. Also in this chapter, general information about the Art of Illumination is provided in the context of the research and illumination ornamentations mentioned before are analyzed.

As a last word, it is considered that this research can be a valuable resource for the researchers who carry out studies about the Art of Illumination or who will require the information about this matter which is also our cultural heritage. It is expected that this study can be a guide book for Culture and Art Researches.

(9)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ...i

ÖNSÖZ...ii ÖZET...iii ABSTRACT...v ÇİZİMLER LİSTESİ………ix FOTOGRAFLAR LİSTESİ...x ŞEKİLLER LİSTESİ...xii 1. GİRİŞ 1.2. Problem ...2 1.3. Amaç ...3 1.4. Önem...3 1.5. Varsayımlar...4 1.6. Sınırlılıklar...4 1.7. Tanımlar ...4 2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR...7 3. YÖNTEM...9 3.1. Araştırmanın Modeli...9 3.2. Evren ve Örneklem...9 3.3. Verilerin Toplanması...10 3.4. Verilerin Analizi...10 4. BULGULAR ve YORUM ...11 4.1. Ankara’nın Tarihçesi……….. ..11

4.2. Ankara Vakıf Eserleri Müzesi………...14

4.2.1. Vakıf Eserleri Müzesi Tarihi………..14

4.3. Vakfiyeler ve Tarihi………..17

4.3.1. Tarihte Vakıflar………..17

4.4. Kur’ an-ı Kerim’in Tarihçesi………....20

5. Geleneksel Türk Kitap Sanatlarımız………24

5.1. Cilt Sanatı………..24

5.1.2. Klasik Bir Kitap Cildin Bölümleri………...26

5.1.3. Cilt Sanatında Kullanılan Bezeme Türleri………...26

5.2. Ebru Sanatı………28

5.2.1. Ebruculukta Kullanılan Malzemeler………..29

5.2.2. Ebrunun Çeşitleri………...30

5.2.3. Ebru'nun Felsefesi………...30

(10)

5.3.1. Hat Çeşitleri………32

5.4. Kat’ı Sanatı………34

5.5. Tezhip Sanatı……….36

5.5.1. Tezhip’in Tanımı………36

5.5.2. Tezhip Sanatının Tarihi Gelişimi………37

5.5.2.1. Selçuklu Dönemi Tezhip Sanatı………..39

5.5.2.2. Beylikler Dönemi Tezhip Sanatı……….41

5.5.2.3. Osmanlı Devleti Dönemi Tezhip Sanatı………..43

5.5.2.4. 15. Yüzyıl Tezhip Sanatı……….44

5.5.2.5. 16. Yüzyıl Tezhip Sanatı……….46

5.5.2.6. 17. Yüzyıl Tezhip Sanatı……….47

5.5.2.7. 18. Yüzyıl Tezhip Sanatı……….48

5.5.2.8. 19. Yüzyıl Tezhip Sanatı……….49

5.5.2.9. Cumhuriyet Dönemi Tezhip Sanatı……….50

5.6.3. Tezhibin Kullanıldığı Alanlar……… 52

5.6.3.1. Kitaplar………54

5.6.3.2. Yazı Levhaları, Kıt’a Ve Hilyeler………...58

5.6.3.3. Murakkalar………..62

5.6.3.4. Nameler………63

5.6.3.5. Tuğralar ………...63

5.6.3.6. Cilt Kapakları………...65

5.6.4. Tezhipte Kullanılan Araçlar………66

5.6.5. Tezhipte Kullanılan Motifler………..74

5.6.5.1 Bitkisel Motifler………74

5.6.5.2. Hayvansal Motifler………..79

5.6.5.3. Geometrik Motifler………..86

5.6.6. Tezhipte Kullanılan Kompozisyon Çeşitleri……….101

5.6.6.1. Serbest Kompozisyon ………101

5.6.6.2. Simetrik Kompozisyon………...102

5.6.6.3. Geometrik Kompozisyon………103

5.6.6.4. Raport (Ulama) Kompozisyon………104

5.6.7. Tezhip Sanatının Yapılışı ve Süsleme Üslupları………106

5.7. Araştırmaya Konu olan Kur’ an-ı Kerimler………..109

5.7.1. Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevisi Tezhip Süslemeleri…………109

5.7.2. Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi Tezhip Süslemeleri…………124

5.7.3. Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim Tezhip Süslemeleri……….134

5.7.4. Kitabı Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı ………...145

5. SONUÇ ve ÖNERİLER...163

Sonuç...163

Öneriler...165

KAYNAKÇA...166

(11)

ÇİZİMLER LİSTESİ

ÇİZİM NO Sayfa

Çizim 1 Mevlana Celalaeddin Rumi Mesnevi Cilt Kapağı Ön kısım…...115 Çizim 2 Mevlana Celalaeddin Rumi Mesnevi………..119 Çizim 3 Mevlana Celalaeddin Rumi Mesnevi sayfa sonu………120 Çizim 4 Mevlana Celalaeddin Rumi Mesnevi sağ başlık tezhipli sayfa...122 Çizim 5 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi Cilt Kapağı………..128 Çizim 6 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi Tuğralı Kısım…………..130 Çizim 7 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi Başlık Tezhibi………….133 Çizim 8 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim Serlevha………139 Çizim 9 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim Sayfa Kenarı……….141 Çizim10 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim Son Sayfa Kısmı…………...143 Çizim 11 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı Cilt Kapağı…..148 Çizim 12 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı İç Kapak Cilt…150 Çizim 13 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı Başlık Tezhibi..156 Çizim 14 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı Tezhibi……….158 Çizim 15 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı Son Sayfa…….160

(12)

FOTOGRAFLAR LİSTESİ

FOTOGRAF NO Sayfa

Fotograf 1 Ankara Vakıf Eserleri müzesi………..………...15

Fotograf 2 Ankara Vakıf Eserleri müzesi………16

Fotograf 3 Kalem……….66

Fotograf 4 Pergel……….66

Fotograf 5 Rapido………...67

Fotograf 6 Maket bıçağı………...68

Fotograf 7 Tirilin……….68

Fotograf 8 Tashih bıçağı………...68

Fotograf 9 Fırça ………...69

Fotograf 10 Mühre………70

Fotograf 11 Altın varak………..71

Fotograf 12 Boya………...73

Fotograf 13 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi cilt kapağı ön kısım………114

Fotograf 14 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi cilt kapağı iç kısım……….116

Fotograf 15 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi cilt kapağı arka kısım…….116

Fotograf 16 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi giriş boş sayfa……...117

Fotograf 17 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi giriş yazı bilgileri………...117

Fotograf 18 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi ………...…118

Fotograf 19 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi sağbaşlık tezhipli sayfa…...121

Fotograf 20 Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi son sayfa………123

Fotograf 21 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi cilt kapağı………126

Fotograf 22 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi cilt miklep bölümü...127

Fotograf 23 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi iç kapak………...129

Fotograf 24 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi iç kapak………...…129

Fotograf 25 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi tuğralı kısım………130

Fotograf 26 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi başlık tezhibi……...131

Fotograf 27 Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi başlık tezhibi …………..137

Fotograf 28 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim cilt deri kaplama kısmı…….136

Fotograf 29 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim iç kapak zerefşan……...137

Fotograf 30 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim serlevha………...137

Fotograf 31 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim serlevha………...138

Fotograf 32 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim sayfa kenarı………..140

Fotograf 33 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim sayfa kenarı………..…141

Fotograf 34 Osmanlı Dönemi Kur’ an-ı Kerim son sayfa kısmı……….142

(13)

Fotograf 36 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı cilt kpağı...147 Fotograf 37 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı iç kapak...149 Fotograf 38 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı iç kapak……151 Fotograf 39 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı iç kapak……152 Fotograf 40 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı iç kapak……152 Fotograf 41 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı iç kapak……153 Fotograf 42 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı yazı kısmı….153

Fotograf 43 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı yazı kısmı…154 Fotograf 44 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanıbaşlıktezhibi..155

Fotograf 45 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı Tezhibi…...157 Fotograf 46 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı Son Sayfa….159 Fotograf 47 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik Divanı KapakCilt...161 Fotograf 48 Kitabi Külliyet-i Divan-ı Selim’in Talik DivanıCiltKapağı….162

(14)

ŞEKİLLER LİSTESİ

ŞEKİL NO Sayfa

Şekil 1 Sade Küçük Boyda Yapraklar………...75

Şekil 2 İri Dişli Yapraklar……….75

Şekil 3 Parçalı ve Dilimli Yapraklar……….75

Şekil 4 Ortadan Katlı Yapraklar………....75

Şekil 5 Kıvrımlı Yapraklar………....75 Şekil 6 Penç………...76 Şekil 7 Hatai………..77 Şekil 8 Lale………...77 Şekil 9 Gonca………78 Şekil 10 Gül……….78 Şekil 11 Gonca………78

Şekil 12 Salyangoz Motifi………...79

Şekil 13 Geyik Motifi………..80

Şekil 14 Kuş Motifi………...80

Şekil 15 Piçide Rumi………...81

Şekil 16 Sencide Rumi……….81

Şekil 17 Hurda Rumi………...82

Şekil 18 Ortabağ Rumi………82

Şekil 19 Üçiplik Rumi……….83

Şekil 20 Ayırma Rumi……….83

Şekil 21 Münhani……….84

Şekil 22 Münhani……….84

Şekil 23 Ayırma Bulut……….85

Şekil 24 Ayırma Bulut ………85

Şekil 25 Serbest Bulut……….85

Şekil 26 Serbest Bulut……….85

Şekil 27 Serbest Bulut……….85

Şekil 28 Geçme-Zencerek………..86

Şekil 29 Geçme-Zencerek………..86

(15)
(16)
(17)
(18)

BÖLÜM I

1. GİRİŞ

Türk toplumu el sanatlarında verdiği eserlerle zengin bir geçmiĢe sahiptir. Günümüzde bu sanatların kaybolmaması için belgelenmesi gerekmektedir. El sanatlarında kültürel zenginliğimizin devamını sağlamak için el sanatlarımızı verimli bir Ģekilde geleceğe aktarmalıyız.

Toplumların yaĢayıĢ biçimlerini, duygu ve düĢüncelerini bizlere aktaran önemli unsurlardan biriside el sanatlarıdır. Bir ülke kültürü sanat eserlerinde kendini bulur. Bu açıdan sanat eserleri düĢünce hayatının gözle görülen yapıtları olduğu gibi bir ülkede yaĢayan toplum varlığının da inkâr edilemez delilleridir.

Zengin bir kültür geçmiĢi olan ve her durumda ulusal kültürüne sahip çıkan devletler, egemenliklerini ve yaĢama güçlerini asla yitirmezler. Sanat eserlerinin doğduğu kültürün ne karakterde olduğu görülmektedir. Sanat insanın güzellik duygusundan güzeli keĢfetme, güzeli ifade etme güzeli sevme arzusundan doğmuĢtur. Sanat insanın ruhi ve manevi ihtiyaçlarını doyurur.

Kültür ve sanat bir ulusun uygarlık kimliğidir. Bir toplumun uygarlığı onun sanat eserleri ve kültür varlıklarıyla simgelenir.

Toplumun geçmiĢteki yaĢayıĢ biçimlerini, duygu ve düĢüncelerini bizlere aktaran unsurlardan önemli unsurlardan birisi de el sanatlarıdır.

(19)

El Sanatları, insanların ihtiyaçlarından doğum beceri, beğeni ve kültürel özellikleri ile yaĢam koĢullarına göre değiĢen, çeĢitli Ģekillerde yapılan sanat çalıĢmalarıdır.

El Sanatları, insanları gereksinimlerini karĢılayacak uğraĢlar Ģeklinde ortaya çıkmıĢ, yaĢayıĢ özellikleri ve iklim koĢullarına uygun geliĢmeler göstererek, belirli kültürlerin özelliklerini yansıtır hale gelmiĢtir. Fakat hızlı teknolojik geliĢmeler karĢısında yaygın olarak yaptıkları dönemlerdeki ekonomik geçerliliklerini ve çok kolaylaĢan, yaygınlaĢan kültür alıĢ veriĢleri karĢısında da geleneksel özelliklerini yitirmiĢlerdir.

Geleneksel Türk el sanatları, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türk insanının da tarihten günümüze taĢıdığı en önemli kültür hazineleridir.

Atalarımızın bize bıraktığı kültürün önemli bir parçası olan el sanatları yurdumuzun pek çok yöresinde milli kültürümüzün bir dalı olarak azalan yoğunlukta varlığını sürdürmektedir.

Geleneksel Türk Kültüründe köklü bir geçmiĢe sahip olan tezhip sanatı Türk insanının, Türk sanatının; duygu ve düĢüncelerini iç dünyalarını çeĢitli renk ve kompozisyon özellikleri ile dile getirmeleri açısından büyük önem taĢımaktadır.

1.2. Problem Durumu

ÇalıĢmaya konu olan Ankara Vakıf Eserleri Müzesi 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabının Eserlerinin tezhip süslemeleri ve özellikleri, kullanılan araç gereçleri, kompozisyon özellikleri, kullanılan tezhiplerin tanıtılıp yeni kuĢaklara aktarılması ve özellikleri bozulmadan uygulanabilmesi için desenlerin bir kitapçıkta belgelenmesi, incelenmesi unutulmaması için gereklidir. Bu amaçla Ankara Vakıf Eserleri müzesindeki, 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabı eserlerinin; tezhip süslemeleri araĢtırma konusu olarak seçilmiĢtir.

(20)

1.3. Amaç

Ankara Vakıf Eserleri müzesindeki, 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabının eserlerinin; tezhip süslemelerine ait örnekleri tespit ederek, bu temel amaç çerçevesinde araĢtırma sırasında Ģu sorulara cevap aranacaktır:

-Müzede bulunan 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabını tespit edip incelemeler nelerdir?

-Müzede bulunan tezhip süslemelerinin, tezhiplerinde kullanılan araç-gereç özellikleri nelerdir?

-Müzede bulunan 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabını tezhiplerinin renk özelliklerini nelerdir?

-Müzede bulunan Kur‟ an-ı Kerimlerin tezhiplerinin motif ve desen özelliklerini nelerdir?

-Müzede bulunan Kur‟ an-ı Kerimlerin tezhiplerinin kompozisyon özelliklerini nelerdir?

-Müzede bulunan Kur‟ an-ı Kerimlerin tezhiplerinin kullanım özelliklerini nelerdir?

-Müzede bulunan 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabının tezhiplerini belgeleyerek fotograflamak ve gelecek nesillere aktarmaktır için yapılacaklar nelerdir?

1.4. Önemi

Bu araĢtırmada müzede bulunan; 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabı eserlerinin; tezhiplerini tespit edip; fotograflarının çekilmesi, belgelemek, bu eserlerin daha önce yapılmadığı için, bu eseri tanıtmak için, kullanılan renkleri, kullanım alanlarının tespit edilmesi, motif ve kompozisyon özelliklerinin belirlenmesi, hangi dönemin tezhip süslemelerini ortaya koymak açısından el sanatlarımıza sahip çıkmak bakımından bu araĢtırma önemlidir.

(21)

1.5. Varsayımlar

Ankara vakıf eserleri müzesindeki 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabı, eserlerinin tezhipleri; araĢtırma yapılabilir, incelenebilir, fotografları çekilebilir, kullanılan motifler karĢılaĢtırılabilir.

1.6. Sınırlılıklar

Bu araĢtırma; Ankara Vakıf Eserleri müzesindeki dört adet Kur‟ an-ı Kerim‟in tezhip süslemeleriyle sınırlıdır.

AraĢtırma, Ankara Vakıf Eserleri müzesindeki, 18, 197, 198 Numaralı ve Osmanlı Dönemi Kitabı, eserlerinin tezhip süslemeleri ile sınırlıdır.

Bu araĢtırma; görüĢme yapılan kiĢilerin bilgileri ve konuyla ilgili Türkçe kaynaklarla sınırlıdır.

1.7. Tanımlar

Akant: 19. Yüzyıl Tezhibinde motiflerde kullanılan yaprak çeĢididir.

Ahar: Yazı için kullanılacak kağıdın yüzeyine sürülen özel karıĢım. Ana maddesi yumurta akı ve niĢastadır. Kağıda parlaklık, düzgünlük dayanıklılık verir. Kalemin kolay ve rahat hareket etmesini sağlar, yazı hatalarının kolayca silinip giderilmesine yardımcı olur.

Aklam-ı Sitte: Altı kalem Belli altı yazı türüne verilen ad. ġeĢ kalem de denir. Bunlar, Sülüs – Nesih, Muhakkak – Reyhani, Tevki – Rikaa.

(22)

Cetvel: Hazırlanan tezhip deseninin kenarları düz bir hatta sahipse kenarlarında trilinle çekilen çeĢitli kalınlıklardaki çizgiye cetvel denir.

Cetvel Çekmek: cetvellerin çizilmesi iĢine cetvel çekmek tabiri kullanılır. Cilt: Yazma eserlerin muhafaza edilmesini ve dıĢ görünüĢünün, içinin güzelliğiyle bütünleĢmesini sağlayan deriden yapılmıĢ kitap kaplarına verilen ad.

Desen: KurĢun kalemle yapılan renksiz ve tonsuz çizgi resimler.

Halkar: Zeminin doldurulmadan bırakıldığı, renkli kağıt üzerine yapılan boyama tekniğidir.

Hüsn-i hat: Hattın seviyeli, sanatlı yüksek kaliteli Ģekline denir.

İcazetname: BaĢarı diploması. Bir alanda bilgi, beceri, ustalık, maharet, liyakat ve yetki kazandığını gösteren belge. Sanat ve diplomasi ilminde icazetnamenin önemli bir yeri vardır.

Kompozisyon: Motif, su vb. elemanları artistik bir Ģekilde bir araya getirme sanatı.

Kontür: Bir rengin etrafına çekilen çizgi, çevre çizgisi

Kretuar Bıçağı: KalemtraĢ gibi çok keskin bir bıçaktır. Yazıda bulunan küçük hataları düzeltmede kullanılır.

Mühre: Kağıt kumaĢ gibi hat ve tezhipte kullanılan malzemelerin yüzeyini düzeltmeye ve parlatmaya yarayan yuvarlakça ve yumurta biçimindeki araç. Bu araçla yapılan iĢe de mühreleme denir.

Tahrir: Motiflerin veya herhangi bir zemin formunun kenar çizgilerinin üzerinden fırça ile çekilen çizgi.

Tahrir Çekmek: Satırlar arasına yapılan yaldızların etrafına ve yazı çevresine mürekkep ve fırça ile çizgi çekmek.

(23)

Tarama: Çiçek, yaprak, dal v.b. süsleme elemanları boyandıktan sonra, boyanmıĢ yüzeyin üzerinden rengin daha koyu bir tonu ile çekilen düzenli ve hızlı atılan çizgilere denir.

Tashih: Düzeltme, düzenleme. Hattın kalemden tezhibin fırçadan çıktığı gibi bırakılmayıp, kalemtraĢ, mürekkep, boya ile veya altın mürekkebi ile yer yer rötuĢlar, düzeltme yapılarak daha da güzelleĢtirilmesidir.

(24)

BÖLÜM II

2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu araĢtırmada; tezhip sanatının güzel örneklerinin sunulduğu Fatih Sultan Mehmet Eyüp Vakfiyesi, Mevlana Celaleddin Rumi Mesnevi, Kitabı Külliyet-i Divan-ı Selim‟in Talik Divanı ve Osmanlı Dönemi Kur‟ an-ı Kerim eserlerinin desen, motif, renk ve kompozisyon özellikleri açısından ele alınmıĢtır. ġuana kadar yapılmıĢ müzeye ait eserlerinin örneklerinden yararlanılarak tasarlanmıĢ araĢtırma hakkındaki diğer incelemelerini de kapsamaktadır.

YapılmıĢ olan müze araĢtırmaları incelenmekte ve bulunduğu yerde literatür taramasından geçirilerek araĢtırmaya tabi tutulmaktadır. Daha önce yapılan müze çalıĢmalarından elde edilen çizim, desen, kompozisyon örneklerine; eserlerin mevcut uyumları tezhip sanatındaki yerine, tarihsel süreçlerine kronolojik sırayla elde edilen bilgiler doğrultusunda yer verilmektedir. Genel konusu ve içeriği ile doğrudan ya da dolaylı ilgisi olan kitap, dergi, makale tez içeriğinde kaynakçada verilmiĢtir.

AraĢtırmada betimleme yöntemi ve görerek inceleme yöntemi kullanılmıĢtır. Betimleme yönteminin tercih edilme sebebi; araĢtırmaya en uygun yöntem olması ve araĢtırmanın bu yöntem içine girmesidir. Görerek inceleme yönteminin seçilme sebebi ise; araĢtırmaya konu olan Kur‟ an-ı Kerim‟lerin süsleme özelliklerinin değerlendirilmesi ve süsleme özellikleri ile ilgili sonuçların daha güvenilir olması amacıyla seçilmiĢtir.

Tarih öncesi çağlardan beri yerleĢim merkezi olan Anadolu birçok medeniyete ev sahipliği yapmıĢtır. Bu medeniyetler manevi yönden yaĢadıkları ve yerleĢtikleri her yere kendilerinden bir parça bir miras bırakmıĢlardır. ĠĢte bu

(25)

kalıntılar ülkemizde ve dünyada çeĢitli Ģehirlerdeki müzelerde teĢhir edilmektedir. Müzelerin bu açıdan dünyada ve ülkemizde önemi büyüktür. Tarihimize, kültürümüze ıĢık tutmaktadır. Birçok dönemden eserler barındıran Ankara Vakıf Eserleri Müzesi‟nde sergilenen Kur‟ an-ı Kerim‟ler araĢtırma projesinin konusu olarak belirlenmiĢtir.

Geleneksel Türk süsleme sanatlarında önemli bir yer tutan ve hat sanatından bağımsız olarak düĢünülmeyen “tezhip sanatı” altın ve çeĢitli renklerle din, edebiyat, tıp ve çeĢitli bilim dallarıyla ilgili el yazmalarını, hat (yazı), levha ve albümlerini, ferman, tuğra ve cilt kapaklarını süsleme sanatıdır.

Yazma eserler tezhip, hat, minyatür, cilt ve ebru gibi geleneksel sanatlarımızı bünyesinde bulunduran önemli kültür ve sanat miraslarımızdandır. Dünyanın ve ülkemizin her bölgesindeki müzelerde, kütüphanelerde, bazı tarihi camilerin kitaplıklarında, vakıf ve özel koleksiyonlarda değerli yazma eserler bulunmaktadır.

Kültürümüzün korunması ve yaĢatılması açısından büyük bir rol üstlenen müzelerden biri Ankara Vakıf Eserleri Müzesi‟nde bulunan tezhip süslemeli Kur‟ an-ı Kerim‟lerin tezyini açıdan incelenmesi bu konuda hiçbir çalıĢma bulunmaması sebebiyle bu konuyu araĢtırmaya teĢvik etmiĢtir.

(26)

BÖLÜM III

3. YÖNTEM

3.1. Araştırma modeli

Yapılan araĢtırma da alan araĢtırması yöntemi ve literatür taraması uygulanmıĢtır. Bulunan örneklerin fotoğrafları çekilerek belgelenmiĢtir. Müzede yapılan incelemeler, döküm tabloları değerlendirilerek elde edilen sonuçlar karĢılaĢtırılarak yoruma gidilmeye çalıĢılmıĢtır. Özellikle; bana ait olan mevcut çizimler 0.3 kalemle aydınger kağıtlarına el ile çizilip, tek tek incelenmiĢtir.

Müzedeki alan araĢtırmasında kaynakları taramak, kaynak kiĢilerle görüĢülüp, çalıĢmaların, ne Ģekilde, nasıl yapıldığı desenleriyle ilgili bilgiler alınmıĢtır. Konunun içeriğiyle ilgili literatür taramaları yapılıp gerekli kaynaklardan faydalanılmıĢtır.

3.2. Evren ve Örneklem

Yöntem üç aĢamadan oluĢmaktadır. Birinci aĢamada; baĢlama tarihi ile birlikte evren ve örnekler araĢtırılmıĢ. Yapılan araĢtırmada alan araĢtırması, yöntemi ve literatür taraması uygulanmıĢtır. Çizimler el ile çizilmiĢ ve değerlendirilmiĢtir.

Konu ile ilgili kaynaklar taranarak araĢtırmalar yapılmıĢtır. Müzede konu ile ilgili literatür taraması yapılmıĢtır. Veriler toplanarak düzenlenmiĢtir. Müzede örnekler yerinde incelenerek fotoğraflanmıĢ belgelenmiĢtir.

(27)

Bulunan örneklerin fotoğrafları çekilerek, inceleme formları, kaynaklar ve kaynak kiĢilerin bilgileri doğrultusunda, literatür taramalarıyla doğrulanarak verilmiĢtir. elde edilen bilgiler değerlendirilerek literatür taramalarıyla karĢılaĢtırılarak verilmiĢtir.

3.3. Verilerin Toplanması

AraĢtırma yapılan tezhip süslemelerinin incelemeleri yapılmıĢ. Yapılan desenlerin adları motifleri, renkleri, kompozisyon özellikleri belirlenerek inceleme formları doldurulmuĢtur. Müzedeki gerekli kaynaklar taranmıĢ konuyla ilgili incelemeler yapılmıĢ. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ziyaret edilerek konuyla ilgili görüĢmeler ve incelemeler yapılmıĢtır.

Toplanan literatür bilgileri ve veriler düzenlenerek araĢtırma düzenlenmiĢ, içeriği oluĢturularak yazım aĢamalarıyla yapılmıĢtır.

3.4. Verilerin Analizi

Süsleme ve süsleme teknikleri gözlem fiĢlerinin değerlendirilmesi, bulguların yapılan araĢtırmalarla yorumlanması, yaptığım bana ait olan çizimlerin incelenmesi, araĢtırma konusunun önemi ve etkilerinin değerlendirilmesi olarak hazırlanmıĢtır.

(28)

BÖLÜM IV

4. BULGULAR VE YORUM

4.1. ANKARA’NIN TARİHÇESİ

Ankara‟nın kimler tarafından ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, arkeolojik buluntular bu yörede paleolitik devirde iskan olduğunu göstermektedir. Eski bir yerleĢim merkezi olan Ankara, paleolitik ve neolitik devirlere kadar inen zengin bir tarihi geçmiĢe sahiptir. Ankara ve çevresi; Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Helenler, Selefkoslar, Galatlar, Romalılar, Bizanslar, Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Ġlhanlılar, Osmanlılar olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti‟ne gelinceye kadar değiĢik hakimiyetler altında farklı dönemler geçirmiĢtir.

Kentin adı; tarih boyunca Ankara, Ankira, Ancgra, Ankuva, Angurya, Ankuriya, Angur, Enguru, Engürü, Üngüriye, Engüriye Angora, Angorah ve nihayet 17.yüzyılda “ Angara “ ve “ Ankara “ Ģeklinde çeĢitli isimlerle anılmıĢtır. (Avem, 2008: 3-6)

Ankara‟ da ilk yerleĢim, kale ve çevresinin yer aldığı tepede ve yamaçlarda gerçekleĢmiĢtir. Tarih boyunca devam eden bu yerleĢim Ankara‟nın çekirdeğini oluĢturmuĢtur.

Zaman zaman parlak dönemler yaĢamıĢsa da Osmanlının son dönemlerinde ufak bir kasaba halindeki Ankara, 1920‟den itibaren yeni kurulan hükümetin merkezi olmuĢtur. Gerçekten de 13 Ekim 1923‟te baĢkent olduğunda alt yapı hizmetlerinden

(29)

yoksun, tozlu, yoksul ve az nüfuslu bir bozkır kasabası görünümünde olup bataklıkları, susuzluğu ve sert iklimi ile tanınan bir Ģehirdir.

Bu yıllarda; Ankara, kalenin eteklerine yaslanmıĢ küçük kerpiç evlerle, bugünkü Gençlik Parkı‟ndan istasyona uzanan bataklık arasında kalmıĢtı. Ankara‟nın asıl yerleĢim merkezi kale ve civar iken yaz aylarında Çankaya, Dikmen, Etlik ve Keçiören‟deki bağ evlerine geçilirdi. Bugünkü Cebeci KurtuluĢ ve YeniĢehir semtleri yer yer ekili tarlaların bulunduğu fakat çoğu sarı ot biten boz bir arazi Ģeklinde, Gençlik Parkı ise bataklık halinde idi.

Bu durumdaki bir Anadolu kasabasının baĢkent olması için bozkırda yeni bir Ģehir yaratmak gerekiyordu. 1923‟te Ankara‟nın en görkemli binası bugün KurtuluĢ SavaĢı Müzesi olarak kullanılan I.Meclis Binası idi. Bakanlıkların çoğu Vilayet Konağı‟ndaki birer ikiĢer odada çalıĢıyordu. TaĢhan dıĢında ne konaklayacak bir otel, ne de düzgün konutlar vardı. Bu nedenle Ankara‟da Cumhuriyetin ilanından sonra inĢaatlara hemen baĢlamıĢtır. BaĢkent olmasıyla da yapısal faaliyetlerin hızlandığı bir merkez olmuĢ ve devlet binalarının inĢasına öncelik verilmiĢtir. Çorak arazide modern bir Ģehir, modern bir baĢkent düĢünülmüĢ ve 1924 yılında Ankara Belediyesi kurularak aynı yıl kent için bir geliĢme planı hazırlanmıĢtır.

Bir taraftan devlet, diğer taraftan özel kiĢiler ve kuruluĢlar yeni baĢkenti kurmak için faaliyeti geçmiĢ bakanlık binaları gibi resmi binaların ve konutların yapımına süratle giriĢilmiĢ, birkaç yıl içinde Ankara‟nın çehresi değiĢmiĢtir. BaĢkentin planlı bir Ģekilde inĢasına 1925‟te baĢlanmıĢ, 1926 yılında Ankara bir Ģantiye görümüne girmiĢtir. Eski dar sokaklı kerpiç evli Ankara‟nın yanı baĢında 1925‟den sonra artık modern bir baĢkent yükselmeğe baĢlamıĢtır.

1928 yılı imar konusunda Ankara için yeni atılımların yapıldığı yıl olmuĢ, ĠçiĢleri Bakanlığına bağlı Ankara Ġmar Müdürlüğü kurularak aynı yıl Bakanlıkların yapımı ile ilgili yasa onaylanmıĢtır. YeniĢehir‟de modern konutlar ve devlet binaları yükselirken diğer semtlerde de çok sayıda bakanlık, devlet dairesi, okul binaları ve konutlar yapılmıĢtır.

(30)

Memurların oturacağı lojmanlar ve vakıf apartmanları, modern oteller, Eski Hukuk Mektebi gibi eğitim alanında birtakım okullar hep Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmıĢ değiĢik iĢlevli yapılardır. Ankara hukuk fakültesinin temelini oluĢturan ve 1927- 1928 yıllarında inĢa edilen Hukuk Mektebi Binası (bugünkü Vakıf Eserleri Müzesi) da Genel Müdürlüğün eğitim alanındaki katkılarını göstermektedir.

Bir ara Evkaf Ġdaresi bünyesinde de çalıĢan dönemin önemli mimarlarından Kemaleddin Bey serbest mimar olarak Ankara‟da birçok yapıya imzasını atmıĢ ve dönemin diğer önemli mimarlarından Vedat Tek, Arif Hikmet Koyunoğlu ve Giulio Mongeri gibi mimarlarla birlikte Ģehrin geliĢmesinde büyük katkıları olmuĢtur.

KurtuluĢ SavaĢından sonra yeni bir devlet doğmuĢ baĢkent ise Ankara olmuĢtur. Toplumsal yapıda daha önce de var olan millileĢme düĢüncesi Cumhuriyetin ilanından sonra daha yeni bir anlayıĢla ortaya çıkmıĢtır. Yeni bir dinamizm ile baĢlatılan ekonomik, sosyal, kültürel, ve eğitim reformları ile Türk toplumunun yapısal özelliklerinde artık önemli değiĢiklikler hissedilmektedir.

Buna bağlı olarak yüzyıl baĢından beri devam eden I. Ulusal Mimarlık döneminin geliĢmesinde Cumhuriyetten sonra daha yoğun hissedilen milliyetçilik anlayıĢının büyük etkisi olmuĢtur. Cumhuriyetten hatta savaĢtan önce Mimar Kemaleddin ve Vedat Bey‟lerin saptadığı ilkeler çerçevesinde devam eden biçimleme anlayıĢı imparatorluğun son ve cumhuriyetin ilk yıllarında Türk-Yapı Sanatını batıya bağımlılıktan kurtarmayı amaçlamıĢ ve böylece Ulusal Mimarlık akımının da geliĢmesine neden olmuĢtur. (Avem, 2008: 3-6)

Cumhuriyetten sonra modern bir Ģehir olarak kurulmaya ve büyümeye baĢlayarak bugünkü Ankara meydana gelmiĢtir.

(31)

4.2. ANKARA VAKIF ESERLERİ MÜZESİ

4.2.1.Vakıf Eserleri Müzesi Tarihi

23 Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin kurulması, 13 Ekim 1923 tarihinde Ankara‟nın baĢkent olması ve 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilan edilmesi ile yeni bir dönem baĢlamıĢtır. Toplumda yeni yönetim biçiminin getirdiği ihtiyaçlar; baĢta politika, eğitim, sağlık, kültür olmak üzere birçok alanda daha farklı yeni yapı tiplerinin doğmasına neden olmuĢtur.

Ġlk Hukuk Mektebi olarak bilinen bina, I. Ulusal Mimarlık Dönemi eseridir. I. Ulusal Mimarlık Dönemi, 20. Yüzyıl baĢlarında II. MeĢrutiyetin ilanı ile baĢlayıp, Cumhuriyetin ilanı ile geliĢerek 1930‟larda sona eren bir dönemi yansıtmaktadır. Bu anlayıĢta yapılan Ankara Eski Hukuk mektebi binası da geleneksel süsleme ve mimari elemanların kullanılmadığı oldukça sade cephelere sahip olan erken örneklerden biridir.

Cumhuriyetin kuruluĢundan sonra BaĢkent Ankara‟nın imarı için büyük çaba sarf eden Vakıflar Genel Müdürlüğü (Evkaf Umum Müdürlüğü) tarafından 1907 yılının sonlarında bugünkü Kültür ve Turizm Bakanlığının (o zamanki Hariciye Vekaleti) kuzeyinde büyük bir ilkokulun yapımına baĢlanmıĢtır. Ancak 1928 yılı sonlarında bu yapı hukuk mektebine tahsis edilmiĢtir.

1928-1941 yılları arasında Hukuk Mektebi olarak kullanılan bina, bir süre Ankara Kız Sanat Mektebi ve Ankara Yüksek Öğrenim Vakıf Kız Öğrenci Yurdu olarak hizmet görmüĢ daha sonra üst katları Ankara Müdürlüğü tarafından kiralanmıĢ, bodrum katı ise Vakıflar Genel Müdürlüğünce halka hizmet veren AĢevi olarak kullanılmıĢtır.

(32)

2004 yılına kadar Ankara Müdürlüğü tarafından kullanılan yapı, Nisan 2004 tarihinde boĢaltılmıĢ ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Müze amaçlı kullanılmak üzere restorasyonu yapılarak, 7 Mayıs 2007 tarihinde Ankara Vakıf Eserleri Müzesi olarak ziyarete açılmıĢtır.

Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeni açılan müzeler içerisinde merkez müze konumunda olan müzede, sergi salonları, idari bilimler, depolar, geçici sergiler için tahsis edilecek çok amaçlı salonun yanı sıra halı yıkama havuzu, konservasyon ve restorasyon üniteleri de yer almaktadır.

Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde; yıllardır Vakıflar Genel Müdürlüğü depolarında Kur‟ an-ı Kerimler dıĢında muhafaza edilmiĢ Türkiye‟nin değiĢik yörelerinden halı ve kilim örnekleri, Ģamdanlar, PadiĢah Vakfiyeleri, Saatler, Hat levhalarının yanı sıra Cami‟lere ait ahĢap pencere kanatları ile vaaz kürsüleri, çini panolar, para keseleri, önceki yıllarda yurt dıĢına kaçırılmıĢ ve geri alınmıĢ eser örnekleri her türlü teknolojik imkanların yardımıyla sergilenmektedir. (Avem, 2008: 7-8)

(33)

2007 tarihinde Vakıf Eserleri Müzesi olarak açılan binada üst katlarda sergi salonları, idare odaları kütüphane ve sinevizyon olarak kullanılan seminer odası yer alırken bodrum katta ise, depolar, temizlik ve konservasyon bölümü ile galeri olarak kullanılacak çok amaçlı bir sergi salonu bulunmaktadır. Müzede; Geleneksel Türk El Sanatlarından halı, kilim, Ģamdan, kandil, çini, ahĢap, hat, el yazma eserler, saatler ve fotograf makineleri gibi çok çeĢitli vakıf eserleri sergilenmektedir.

Müzenin; birinci katında vitrinlerde yer alan el yazmaları, merdivenlerin karĢısındaki bölümde bulunmaktadır. GiriĢten itibaren; sağ ve sol taraflı sıralanmıĢ, cam teĢhir yerlerinin içinde bulunmaktadır. Bunlar silsilename, çoğu padiĢah vakfiyesi olan vakfiyeler ve Kur‟ an-ı Kerim‟lerden oluĢan eserlerdir. Toplam 32 adettir. Ayrıca bu vitrinlerde 2 adet mühür, 1 adet gülsuyu ĢiĢesi, 1 adet kitap kapağı bulunmaktadır. Bu salonda bulunan 3 adet camekanın birinde sedef kakmalı ahĢap Ģamdan, diğer ikisinde de 3 adet sedef kakmalı sakal-ı Ģerif kutusu sergilenmektedir.

Bu salonda 6 adet hat levha sergilenmektedir. Bunlardan birinin hattatı Abdülmecit‟tir. Ayrıca orta kısımda iki ayrı Ģekilde, küçük camekanlar içinde sergilenen birkaç Kur‟ an-ı Kerim‟de bulunmaktadır. Sergilenen platformlarda gerekli koruyucu ıĢık ve diğer önlemler alınmıĢtır.

(34)

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından cumhuriyetin ilk yıllarında bir eğitim yapısı olarak inĢa edilen binanın, bugün müze olarak kültürel amaçla kullanılması, hem bu tarihi yapının korunması ve yaĢatılması, hem de Ankara‟nın yeni bir müzeye kavuĢması açısından geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yaptığı çok önemli bir çalıĢmadır. (Avem, 2008: 28)

4.3. VAKFİYELER VE TARİHİ

4.3.1. Tarihte Vakıflar

Türkiye Büyük Millet Meclisi toplandıktan sonra 2 Mayıs 1920 yılında "Büyük Millet Meclisi Ġcra Vekillerinin Suret-i Ġntihabına Dair Kanun" çıkartılarak 11 kiĢilik Ġcra Vekilleri Heyetine ġer' iyye ve Evkaf Vekaleti de alınarak vakıf iĢleri bu Vekâlet tarafından yürütülmüĢtür. ġer' iyye ve Evkaf Vekaleti' nin 3 Mart 1924 gün ve 429 sayılı Yasa ile kaldırılmasıyla görevleri BaĢbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiĢtir.

Vakıflar Ġdaresinde asıl değiĢiklikler, 5 Haziran 1935 tarihinde yürürlüğe giren "2762 sayılı Vakıflar Kanunu" ile yapılmıĢtır. Bu Kanunun 1. maddesine göre vakıflar; yönetim biçimine göre, Mazbut, Mülhak, Cemaat ve Esnafa Mahsus Vakıflar olmak üzere üç kategoride toplanmıĢtır.

1- Mazbut Vakıflar: Söz konusu 2762 Sayılı Kanunun 1. Maddesinde Genel Müdürlük tarafından idare edileceği gösterilen, bu Kanunun neĢrine kadar mazbutiyet altına alınmıĢ olan ve on seneden beri mütevelliliği kimseye tevcih edilmemiĢ bulunan vakıflar ile Kanunen veya fiilen hayrî hizmeti kalmaması üzerine, idaresi doğrudan Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlanan vakıflardır. Ayrı ayrı tüzel kiĢiliğe sahip olmakla beraber bu vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temsil ve idare edilir. Bütün iĢ ve iĢlemleri Genel Müdürlükçe yürütülür.

(35)

2- Mülhak Vakıflar: Soydan gelenlere Ģart edilmiĢ, mütevellilerince idare ve temsil edilen tüzel kiĢiliğe haiz vakıflardır. Vakıf senedinde yazılı Ģartlara göre vakfın evladından olan mütevellilerce idare edilir ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce de denetlenir.

3- Cemaat ve Esnafa Mahsus Vakıflar: Cemaat ve esnafa mahsus vakıflar, bunlar tarafından seçilen kiĢi veya kurullarca yönetilir. Ġlgili Makamlarla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından teftiĢ edilir ve denetlenir.

Türk Medenî Kanununa Tâbi Yeni Vakıflar: Cumhuriyetin kurulmasından sonra, Ģahısların isteği üzerine, bağımsız mahkemeler tarafından kurulup, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kuruluĢ senedine uygunluk yönünden denetlenen vakıflardır.

Vakıflar Genel Müdürlüğünün, 21.5.1970 tarihli 1262 sayılı Kanunla sınaî, ticarî, ziraî yatırımlara girmesi sağlanmıĢ; 8.6.1984 tarihli 227 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de bazı birimlerin ismi değiĢerek, devlet standardı içindeki yerine oturmuĢtur.

Vakıflar Genel Müdürlüğüne bir görev olarak tevdi edilen vakıf eski eserlerimizi korumak, kollamak, gelecek nesillere ulaĢtırma görevi, bu eserlerin bütün insanlığın kültürel mirası olduğu düĢünüldüğü zaman, baĢta mülkî amirler, belediyeler olmak üzere bütün vatandaĢlarımız tarafından top yekûn korunması gereken eserlerdir. Tarihimizin ve kültürümüzün bir parçası olan vakıf eserlerin korunması, bir kurum ve kuruluĢa emanet edilemeyecek derecede ortak sorumluluk gerektirmektedir. Fert fert bu sorumluluğu paylaĢtığımız taktirde, tarihi vakıf eserlerimiz sonsuza kadar yaĢayacaktır. (http://www.vgm.gov.tr/)

Vakfiye: Vâkıfın (vakfedenin) malını verdiğini gösteren ve hâkimin vakfa dair hükmünü içeren belgedir. Vakfiyeler genellikle Ģu fıkraları ihtiva eder:

1. Allah'a hamd u senâ (Ģükür ve övgü) ile vakfetmenin sevâbı hakkındaki ayet ve hadisler

(36)

2. Vakfedilen mallar

3. Vakfedilen malların nasıl idare edileceği 4. Gelirlerin sarf yeri

5. Vakfın kimler tarafından idare edileceği

6. Hâkimin, vakfın sıhhat ve lüzumuyla ilgili hükmü 7. Nihayet tarih ve belgenin üst tarafında hâkimin mührü (http://www.vgm.gov.tr/arsiv/vakfiye.html)

PadiĢah vakfiyeleri, tezhibin en güzel örneklerini verdikleri sanat örneklerimizdir. Yüzyılların üstünden geçtiği, en kıymetli değerlerimizdendir.

Vakfiye Tezhibi: tezhibin uygulandığı belgelerden biride vakfiyelerdir. Vakfiyelerin büyük çoğunluğu kağıda yazılmıĢtır. Nadiren taĢa hakkedilmiĢ olanlarına da rastlanır. Bunlar, daha çok vakfiyedeki ana esasların, kitabe biçiminde vakfın giriĢine konulmasıyla oluĢmuĢtur. Vakfiyelerin bir bölümü, kağıtların birbirine eklenmesiyle düzenlenmiĢ ve rulo yapılmıĢtır. Kimi vakfiyeler defter biçiminde düzenlenmiĢ ve ciltlenmiĢtir. Bu biçimde hazırlananlar arasında sayfa sayısı 300‟ e ulaĢan çok uzun vakfiyeler vardır. Vakfiyelerde öncelere rıka‟ ve tevkı gibi yazı çeĢitleri kullanılırken, sonraları nesih ve sülüsün tercih edildiği görülmektedir. Bunların kimisinde yazı çerçeve içine alınmıĢ ve çerçevesi tezhiplenmiĢtir. Bu bezemeler döneminin, süsleme özelliklerini gösterir; mesela, XVIII. Yüzyıl sonlarına kadar görülen rumi ve hatayiler, XIX. yüzyılda yerlerini barok ve rokoko üslubunda yapılmıĢ motiflere bırakmıĢlardır. ( Acar, 1998: 128)

(37)

4.4. KUR’AN-I KERİM’İN TARİHÇESİ

Kur‟ an-ı Kerim Ġslam dininin kutsal kitabıdır ve ilahi kitapların en sonuncusudur. Kur‟ an-ı Kerim, Ġslam dini peygamberi olan Hz. Muhammed‟e (s.a.v.) 40 yaĢına bastığı sırada “bin aydan hayırlı” kadir gecesinde nazil edilmiĢtir. Kur‟ an-ı Kerim Hz. Muhammed‟e büyük meleklerden Cebrail aracılığı ile vahyolunmuĢtur. (Demirağ, 2007: 20)

Allah katından insanlığa indirilen en son ve en yüce kitap olan Kur‟ an-ı Kerim‟e “ Mushaf-ı ġerif ” veya “ Kelam-ı Kadim ” de denilmektedir.

1400 yılı aĢkın zamandan beri gönülleri nurlandıran, insanlara iyiliği, doğruluğu gösteren, Kur‟ an, Arapça olarak indirilmiĢtir. Ġnsanların ve toplumun maddi, manevi, dünya ve ahiret hayatı, mutluluğu için, zamanın ihtiyaçlarına göre, her türlü sosyal hayat ve ahlak kurallarını kapsayan Kur‟ an-ı Kerim ayetlerinin ana konularını, büyük Türk Ġslam bilgini ġeyhülislam Ġbni Kemal (kemal paĢazade Ahmed ġemsüd‟din Efendi, 1468-1533)yazmıĢ olduğu Ģiirde Ģöyle belirtmektedir:

1000 Ayet Vaat 1000 Ayet Vait

1000 Ayet ibadete ait emirler 1000 Ayet Nehiy ve tehdit 1000 Ayet misaller ve ibretler 1000 ayet Haberler ve kıssalar 500 Ayet Helal ve haram 100 Ayet tespit ve dua 66 Ayet nasih ve mensuh

Toplam 6666 Ayet (114 sure). (Gündüz, 1978: 344-345)

Kur‟ an-ı Kerim‟in en iyi biçimde yazılıp, bezenmesi, tüm Ġslam dünyasında özellikle Türkler de adeta ibadet sayılmıĢtır. Kur‟ an‟ a verilen önem kitap ve hat sanatlarının alabildiğine geliĢip yücelmesine neden olmuĢtur.

(38)

DeğiĢik ebatlarda Kur‟ an-ı Kerim yazmak, onları bezemek, ciltlemek değerli bir sanat kolu haline gelmiĢtir.(Özsayıner, 1999: 11)

Kur‟ an-ı Kerim Hz. Muhammed‟e fasılarla yaklaĢık 23 senede indirilmiĢtir. Bu süre 22 sene, 22 ay, 22 gün sürmüĢtür. Hz. Muhammed‟in Mekkeli ve KureyĢ kabilesine mensup olduğu ve Ġslam öncesi Mekkeli ve Medineli Araplara tebliğ edildiği için, Kur‟ an-ı Kerim Arap diliyle ve bu dilin KureyĢ lehçesiyledir. Ancak Kur‟ an-ı Kerim‟in Arapça olarak inmesi, yalnız Arap milletine indirildiğini göstermez. Kur‟ an-ı Kerim bütün insanlara ve bütün alemlere indirilmiĢ bir Allah kelamıdır.

Kur‟ an-ı Kerim‟in pek çok ismi ve sıfatı vardır. Bunların sayılarının 90‟dan fazla olduğu bilinmektedir. Bazı itaplarda 50 kadarı kaydedilmiĢtir. MeĢhur olan isimlerden bazıları Ģunlardır: el-Kitap, el-Fürkan, ez-Zikr, en-Nur, el-Hüda, eĢ-ġifa, el-Mecid, Ümmü‟l-Kitap, et-Tenzil. Kur‟ an-ı Kerim‟e iki kapak arasında toplanıp kitap haline getirildikten sonra “iki kapak arasındaki sayfalar” anlamında, Ġbn-i Mes‟ud‟ un teklifi ile Mushaf ( Mushaf-ı ġerif ) da denilmiĢtir. Fakat en yaygın isim, Ġslam‟ın mukaddes kitabı olan ilahi kelamın özel ismi Kur‟ an-ı Kerim‟dir. (Özcan, 1990: 10)

Kur‟ an-ı kerim vahyolunduğu zamanlarda ya ezberlenmiĢ ya da farklı malzemelere suretiyle günümüze kadar ulaĢmıĢtır.

Peygamberimiz zamanında yazı yazmak için baĢlıca Ģu malzemeler kullanılıyordu:

Deri (edim); bu bilinen deri olup, ondan daha kıymetli olan parĢömen değildir. Rivayetlere göre deriler, ekseriya kırmızı veya koyu bir renge boyanmıĢ olurdu.

(39)

Asib; bu kelime daha ziyade, hurma ağacı dallarının takriben 50 cm uzunluğunda ve 4-5 cm geniĢlik arz eden alt kalın kısmını ifade etmektedir.

Deve kemikleri (azm); develerin bilhassa kaburga ve kürek kemikleri üzerine yazılırdı.

Çanak çömlek parçaları ( hazef ); daha ziyade kısa kayıtlar için kullanılırdı.

Lihaf; yumuĢak beyaz taĢ, bu taĢlara da kısa yazılar yazılırdı.

Tahta levhalar; kaynaklarda ayrıca bahsedilmiĢ olmakla beraber, bunların da yazıda kullanılmıĢ olması çok muhtemeldir.

ParĢömen (rakk, cild) ; bu pahalı bir malzeme olduğundan, yalnız mahdut nispetle kullanılmıĢtır.

Papirüs (kırtas); Mısır‟dan bütün dünyaya yayılan papirüs, Arabistan‟da da biliniyordu. Bu Abbasiler devrinin baĢlangıcına kadar Ġslam memleketlerinde yazı için kullanılan maddelerin baĢlıca teĢkil etmiĢtir.

Peygamberimizin vefatından sonra, halifeliğe Hz. Ebubekir seçildi. Peygamberimizin vefatıyla büyük bir Ģok yaĢayan Müslüman Arap toplumunu Hz. Ebubekir kısa sürede toparladı. Bu sırada Ġslam dinine karĢı geliĢen tehditler de Müslümanların cihat etmelerine sebep oldu. Bu esnada büyük kayıplar verildi. Bu kayıpların içinde Kur‟ an-ı Kerim‟i ezberleyen hafızlar da bulunuyordu.

Ancak Hz. Peygamberin öğrettiği Ģekilde Kur‟ an-ı Kerimi ezberleyenlerin hepsi tükenmemiĢti. Ayrıca Hz. Peygamberin yazdırdığı veya O‟nun zamanında yazılmıĢ sayfalar elde ve Kur‟ an-ı Kerimi okuyup yazmada bir güçlük yaĢanmıyordu. Yinede son semavi dinin kutsal kitabı olması ve bütün insanlığa gönderilmesi sebebiyle, sayfaların bir araya getirilip kitap haline kavuĢması gerekliydi.

(40)

Bu anlamda ilk teklif Hz. Ömer‟den geldi. Dönemin halifesi Hz. Ebubekir‟ e bu görüĢlerini bildirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ölmeden önce vahiy katipliği yapan, zeki ve bilgin bir kimse olan Zeyd bin Sabit Kur‟ an-ı Kerimi toparlayıp, kitap haline getirmekle görevlendirildi. (Özcan, 1990: 11)

“Kur‟ an‟ın çoğaltılması fikri hat ve kitap sanatlarının büyük ölçüde geliĢmesine neden olmuĢtur. DeğiĢik boyutlarda Kur‟ an yazmak, bezemek ve ciltlemek önemli bir sanat kolu haline gelmiĢ, özellikle Ġstanbul‟da hazırlananlar büyük ün kazanmıĢtır. “(Taviloğlu, 1994: 11)

Sonraki yıllarda da Ġslamiyet‟in Araplar dıĢında, baĢka medeniyetlere de yayılmasıyla Kur‟ an-ı Kerim nüshaları çoğaltıldı. Özellikle Türkler, Kur‟ an-ı Kerim‟e büyük değer vermiĢ ve O‟nu harikulade güzellikteki kompozisyonlarla tezyin etmiĢlerdir. Bizde bu araĢtırmada, hem Türk sanatı hem de Ġslam sanatı adı altında geçen geleneksel sanatlarımızdan biri olan tezhip sanatını inceleyeceğiz. (Demirağ, 2007: 23)

(41)

5. GELENEKSEL TÜRK KİTAP SANATLARIMIZ

5.1. CİLT SANATI

Türk cilt sanatı, baĢta deri ciltler olmak üzere pek çeĢitli malzemeden, zengin bezemelerinin de pek çeĢitli oluĢuyla dikkati çeken bir sanat koludur. Deri, cildin ana malzemesidir. En dayanıklı ciltler deriden yapıldığı için günümüze gelme Ģansları da fazlaca olmuĢtur ( Demiriz, 1982 ).

Koruma ve süsleme amaçlı kitap kapları çoğunlukla deriden yapıldığı için cilt adını almıĢtır. Bilindiği gibi, Türkçe`ye Arapça` dan geçen cilt kelimesi (deri) demektir. Teclid (ciltleme) iĢini yapanlara ise mücellid (ciltçi) denilmiĢtir.

Türk cilt sanatı gerek kullanılan malzeme ve gerekse süslemeleriyle, ustalık isteyen önemli bir sanattır. (Özsayıner, 1999: 16)

Cildin ana malzemesi deridir. Tipik bir Osmanlı cildi, geniĢ bir bordür içinde ortada “Ģemse” adı verilen, genellikle oval bir madalyon, köĢeler ise, “köĢebent” adlı bölümlerle bezenmiĢtir. Cildin sırt ve sertab kısımlarında basit süslemeler görülmektedir. Cildin, ağız kısmını koruyan, “miklep” denilen kapağı bulunmaktadır. Miklepler de bezenmektedirler.

Kaliteli deri ciltlerdeki Ģemse ve köĢebentler kabartma süslemelidirler. Bol altının yanı sıra, farklı renklerin kullanıldığı da görülür.

Cildin tüm yüzeyinin sonsuz desenle süslendiği örneklere “yekĢah”, küçük baklavalara bölünmüĢ desenlere ise “zilbahar” denir.

Erken cilt örneklerinde kullanılan malzemenin deri olduğu ve Ģemse köĢebent Ģemasının geliĢmediği görülür. Osmanlı ciltlerinde kalıpla yapılan gömme tekniği, erken devirde henüz uygulanmamıĢtır.

(42)

15. yüzyıl`da Fatih dönemine ait ciltlerde, hataî, rumî, bulut motiflerinin kullanıldığını görmekteyiz. Ciltlerin içlerinde, aynı Ģemaya uygun süslemeler yapılmıĢtır.

Ciltler altınla süslendiği gibi, kağıt tekniği ile derinin oyularak, farklı renkteki zemin üzerine yapıĢtırıldığı da görülmektedir.

Bazı ciltler ebru veya renkli kağıtada yapıĢtırılırdı.

XVII. yüzyıl` daki cilt örneklerinde, tüm cilt altın varakla kaplanarak, üzeri kıymetli taĢlarla süslenirdi. Bu devirde de ciltlerin içlerine oyma tekniği ile bezemeler yapılmıĢtır.

Ciltler üzerinde, farklı tekniklerde süslemeler görülür. Bunun dıĢında, değiĢik renkli motiflerle canlandırılan deri ciltlere de rastlamaktayız.

XVII. yüzyıl` dan sonra, deri üzerine iĢleme, ciltlerin süslenmesinde kullanılmıĢtır. Sim ve renkli ipliklerle yapılan iĢlemelerde, natüralist çiçek motifleri görülür.

Geç tarihlerde ise, kumaĢ üzerine iĢleme ciltler görülür. Bu iĢlemelerde iğne ardı, sarma gibi teknikler kullanılmaktadır.

XVIII. ve XIX. yüzyılların ciltleri kadife üzerine sırma ve simle iĢlenerek bezenmekte idiler. Bazı ciltlerde devrin moda kumaĢlarının, doğrudan doğruya cilt malzemesi olarak kullanıldığını görmekteyiz. Bütün ciltler deriden bir çerçeve içine alınarak, dayanıklı olmaları sağlanmaktadır. Aynı Ģekilde kağıt ve ebru ile yapılan, bu tür ciltler “Cihar-guĢe” olarak isimlendirilirler.

Lake ciltler, Osmanlı ciltlerinin önemli bir grubudurlar. Öncülerine Ġran`da rastlanan lake ciltler, XVII. yüzyıl` dan itibaren görülürler. Bezemelerinde daha çok koyu renk zeminde, altın ve çeĢitli renklerde rumî, hataî, bulut, natüralist üslupta çiçeklerden oluĢan motifler kullanılmıĢtır.

(43)

XVII. yüzyıl`ın ilk yarısındaki klasik motiflerin yanı sıra, üst ve iç kapaklarında manzara, çiçek ve buket süslemeleri, XIX. yüzyıl`a kadar sevilerek kullanılmıĢlardır ( Demiriz, 1982 ).

Cilt sanatında, deri üzerine yapılan tezyinatta yerleĢtirilen süslemelerde değiĢik teknikler kullanılmıĢtır. Bunlar: Gömme Ģemse, alttan ayırma Ģemse, üstten ayırma Ģemse, mülevven Ģemse, mülemma Ģemse, müĢebbek (kat‟ı`a) Ģemse, soğuk Ģemse, yek-Ģah Ģemse, yazma Ģemse, lake Ģemse, zilbahar Ģemse, zerduz Ģemsedir.

5.1.2. Klasik bir kitap cildin bölümleri

Eski kitap ciltlerimiz dört bölümden meydana gelir.

1- Alt ve üst kapak: Kitabın alt ve üst kısmını örter.

2- Dip veya sırt; kitabın arka yüzünü örter. Türk kitaplarında bu kısım bezemesiz ve özellikle düz olup asla bombe yapılmaz.

3- Miklep: Bu kısma “Miklab” veya “Cilt Kanadı” da denir. Sol kapak üzerindedir. Ucu genelde üçgen olup bazen de yamuk dörtgen Ģeklinde yapılır. Kitabın en son sahifesiyle kapak arasına sokulur. Sertabın kapalı tutulmasını sağlar.

4- Sertap: Miklebin kapağa bağlandığı yerdir. Bu kısım aynı zamanda miklebe hareket edebilme imkanı sağlar. Bazen bu kısma kitabın adı boya veya altın yaldızla yazılır. Desenli olanlarına da rastlarız. (Özcan, 1990: 5)

5.1.3. Cilt Sanatında Kullanılan Bezeme Türleri

Cilt kalıpları oyulurken devirlere göre değiĢiklik gösteren belli baĢlı tezyinat olarak; geometrik (hendesi), Rumi, Hatayi (nebati), Yazı (hat), Bulut, Ģükufe (çiçek buketi) motifleri ile figürlü desenlerin hazırlandığı görülür. (Küçük, 2008: 32)

(44)

Geometrik Tezyinat: Yatay, zikzak, münhani çizgiler, daire parçası gibi geometrik çizim elemanlarının kullanılmasıyla meydan getirilmiĢ süslemelerdir. Özel olarak hazırlanmıĢ kalemler ve çizgi demirleri ile Ģekiller yapılarak, dağlama ve soğuk baskı tekniği kullanılarak desenler meydana getirilir. ( Özcan, 1990: 7)

Rumi tezyinat: Rumi, hayvani Ģekillerin bezeme mahiyetinde üsluplaĢtırılmasından meydana gelmiĢ, Türk tezyinatının en klasik unsurlarından biridir. Kelime manası, Anadolu‟ya ait demektir. Vaktiyle Roma Ġmparatorluğu‟ nun hüküm sürdüğü ve Ġran yaylalarına kadar uzanan Anadolu Yarımadası‟na Diyar-ı Rûm denmesi sebebiyle motif bu adı almıĢtır. (Küçük, 2008: 35-36)

Stilize Çiçek Tezyinatı: Önceleri Orta Asya‟da ve Türkistan‟da kullanılan, oradan da bütün Türk- Ġslam ülkelerine yayılan, Klasik Türk tezyinatında sıklıkla tercih edilen bir bezeme tarzıdır. ( Özcan, 1990: 8)

Bulutlu Tezyinat: Kökeni Çin olarak düĢünülen motif, bulut motiflerinin kullanılmasıyla oluĢur.

Yazılı (Hat)Tezyinat: Yazının tezyinat olarak Ģemselerin iç ve dıĢında zencireklerde, köĢebendler de, Sertab da ve kapaklarda yer aldığı görülür.

Natüralist Çiçek Tezyinatı: ġemse süslemelerinin içerisinde yer alır. Lale, gül, nergis, sıklamen, sümbül, hasekiküpesi, papatya, düğün çiçeği gibi çiçekler tek tek veya bir kompozisyon içerisinde vazolu veya vazosuz, kurdela ile buketlendirilmiĢ olarak süslemede yer alır. (Küçük, 2008: 35-36)

(45)

5.2. EBRU SANATI

Ebru yoğunlaĢtırılmıĢ sıvı üzerine renklerin sınırsız değiĢimlerle birbirleriyle kucaklaĢması, kaynaĢması, dans etmesidir. Ebru Sanatını yüzyıllar boyu gizemli kılan, Sanatçıyı ebru teknesinin baĢında dünyanın bütün gizlerini, kaoslarını aĢmaya iten; akıcı tekniği, daima dinamik, değiĢken, kendini aĢan sonsuz teknikleri deneme fırsatı veren bir kağıt boyama Sanatı olan ebru, tezhip ve hat ile birlikte kitap sayfalarında, murakka kenarlarında, ciltlerde, yazı boĢluklarında ve koltuklarında kullanılmakla birlikte günümüzde baĢlı baĢına bir sanat eseri olarak düĢünülmekte ve sergilenmektedir.

Ebru su yüzünde yapılan bir sanattır. Ebrunun kökeni olarak kabul edilen “ab-ru”, farsça su yüzü anlamına gelir. Ebru sanatının da en kısa tarifi budur: “ su yüzü resmi ”. Sığır ödü ile hazırlanmıĢ suda erimeyen boyalar, kitre ile yoğunlaĢtırılmıĢ su üzerinde yüzdürülerek desenlendirilir, kağıda veya baĢka yüzeylere aktarılır. Ancak burada aktarılan, sadece boyar maddeler değildir. Ebruzenin gönlünden gelen yansımadır. Çünkü amaç, boyalı veya renkli kağıt yapmak değil, ilahi güzelliğe yaklaĢmaktır. Ebru, yöntemi ile suyun yüzeyinde oluĢan desenler tabiatta zaten var olan görüntülerdir. (Barutçugil, 2008)

Orta Asya Sanatı ve kağıt bezeme sanatlarının en mühimlerinden biri olan ebruculuğun hangi tarihten beri bilindiğini kesinlikle söylemek bugün için imkansızdır Böyle bir belgeden mahrumuz. Eski tarihli kitap ciltlerinde bile yan kağıdı (kapak ile kitabı birbirine bağlayan kağıt) olarak ebruyu görmekteyiz. Yine eski bir murakkanın (albüm) içindeki yazı kıtalarının etrafında pervazlara yapıĢtırılmıĢ ebru kağıtlarına da rastlamamız mümkündür Ancak, bu eserlerin yazıldıkları tarih bilinse bile, bizim için ebruya dair bir belge sayılmaz. Çünkü böyle eski yazmalar bir kaç defa tamir görüp yenilenmiĢtir. Tarihi en eski olan ebru kağıdı 962. H.(1554) yılına ait bir malik-i Deylemi yazısıdır. Yazı hafif ebru üzerine yazıldığı için yazı tarihinden ebru kağıdının tarihi öğrenilmiĢtir.

(46)

Ebru Sanatı batıda Türk Kağıdı veya Türk Mermer kağıdı adını almıĢtır. Avrupalılar ebru kağıdına mermer kağıdı ( pupier marbre, marmar pupier, marbled paper..) demektedirler. Ebru kağıdı üstünde buluta benzeyen renk kümeleri meydana gelmektedir. Bu yüzden bulutumsu, bulut gibi manasına gelen Ebri kelimesi kullanılmıĢtır. Tarihimizde bilinen meĢhur ebrucular, Ayasofya hatibi Mehmet Efendi, (Nisan 1773) ġeyh Sadık Efendi (11 Temmuz 1846), Hezarfen Edhem Efendi (1829-1904)NecmeddinOkyay(1883-1976)…(Aksu,2008)

5.2.1. Ebruculukta Kullanılan Malzemeler

Boyalar: Eskiden beri ebruculukta toprak boya dediğimiz tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edilen madeni boyalarla, nebati asıllı bazı suda erimez boyalar kullanılmıĢtır.

Kitre: Üstüne boya serpilecek suyun içine lüzucet (yapıĢkan bir koyuluk) vermek için kullanılan bitkisel zamk.

Sığır ödü: Kitreli suyun yüzeyindeki boyaların çökmeden yayılmasını temin için, satıhta aktif (yüzde gerilim sağlayan) safra asitleri ihtiva eden hayvansal madde kullanılır. Bozulmasına engel olmak üzere, öd suyu önceden kaynatılır ve bu Ģekilde saklanır.(Aksu,2008)

Fırça: Kullanılan fırçalar geleneksel ebrucuların kullandığı Ģekilde atkılı ve kuru ağaç dallarından (genelde gül ağacı kullanılabilir) imal edilebilir ya da ebru için satılan fırçalardan alınabilir. Fırça uçları atın kuyruğundaki kıllardan yapılmaktadır.

Tarak ve Bız: Evde imal edilebilir ya da tığ ĢiĢ gibi birçok araçla ikame olunabilir. Ebru için hazırlanmıĢ tekneye aktarılan özel sudaki hava kabarcıkları

“ bız ” denilen ve figür yapımında da kullanılan araçla alınmalıdır. Aksi takdirde kabarcık olan bölümde boya dağılamaz ve ebrunun alınacağı baskı

(47)

5.2.2. Ebrunun Çeşitleri

Tarzı kadim (eski tarz) battal ebrusu, tarama ebrusu (gelgit ebrusu) , Ģal örneği, bülbülyuvası, somaki ebrusu, taraklı ebru (geniĢ taraklı ebru, ince taraklı ebru), hafif ebru, serpmeli ebru, kumlu ebru, kılçıklı ebru, hatip ebrusu ebrunun çeĢitlerindendir.

5.2.3. Ebru'nun felsefesi

Bazı günler, Ģafak veya gurup vakti ufka bakarsanız; kırmızı, sarı, laciverd ve mavi renklerin en ilahi tonları ile, bulutlardan bir ebru'nun daha doğrusu ebri' nin Ģekillendiğini görürsünüz. Yine bazı gecelerde, bulutlu semalar kadar geniĢ bir ebru teknesine, mehtabın, usta fırçasıyla laciverd, mavi ve ıĢıklı beyazın bütün nüanslarını serpiĢtiriverdiğine elbet rastlamıĢsınızdır. ĠĢte sanatkar dedelerimiz, bir anda değiĢip kaybolan bu semavi güzellikleri yeryüzüne aksettirerek, onların ağaç yeĢiline ve toprak rengine olan hasretini giderdikten sonra, bu Ģahane tabloyu kağıt üstünde de ebedileĢtirmeyi bilmiĢlerdir. Bu anlayıĢ içinde Rabbine boyun kesen sanatkarın “benlik” ten uzaklaĢan gönlü, sanki ebru teknesinde ĢekillenmiĢ gibidir. Artık o Zaman büyümeye baĢlayan ebru teknesi derya kadar geniĢler, geniĢler ve bir kainata döner Ebru'cunun gönlü gibi Hz. Ali ne güzel buyurmuĢ “Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, halbuki bütün alem sende dürülüp bükülmüĢtür” Ebru bir düĢtür, bir özlemdir. Ona bakan her gözde yeni anlamlar kazanan bir akıĢtır.(Aksu, 2008)

Referanslar

Benzer Belgeler

Halen Ankara Üniversitesi Beypazarı Meslek Yüksekokulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı’nda öğretim görevlisi

Uluslararası Halk Kültürü ve Sanat Etkinlikleri ve Sempozyumu” Karma Sergi: “Çocuk Gelin” (Çarık) Kahraman Kazan Belediye Sarayı /(12-14 Ekim 2017)

olan) durumuna inememiş ise insan ve ya- pıt değildir, bir fizik parçadır, ve yakını ile ilgili olması, içini cesurca açabilmesi ve de karşısındakine kıymet vermesi

Kıl x Ankara (G1) melezi keçilerden elde edilen üst liflerin bazı fiziksel özellikleri üzerinde bir araştırma. Farklı hav yüksekliklerinde üretilmiş el dokusu halıların

• Kahramanmaraş: pamuklu dokumacılık, maden işleri, deri işleri. •

Bulut, hatâyî ve rûmî üslûbu motiflerin birlikte kullanıldığı bir desen tasarımı yapmak için öncelikle ana motifi belirlemek gerekir. Kapalı form oluşturan motif

Yatılı ilköğretim bölge okullarında görev yapan ve anket uygulamasına katılan 653 fen ve teknoloji dersi öğretmeninden 203’ü (%31,09) laboratuvarlarının alan olarak

ve “eğitim kadrosu yetersizliği” olmuştur. Görüşmeler derinleştikçe bu iki unsurun birbirini doğuran ya da besleyen sorunlar olduğu gözlemlenmiştir. İnsan