• Sonuç bulunamadı

ÖGRETMENLERİN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIM DÜZEYLERİNİN ÖRGÜTSEL BAGLILIK DÜZEYLERİ İLE İLİSKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ÖGRETMENLERİN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIM DÜZEYLERİNİN ÖRGÜTSEL BAGLILIK DÜZEYLERİ İLE İLİSKİSİ"

Copied!
146
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM YÖNETİMİ VE DENETİMİ BİLİM DALI

ÖĞRETMENLERİN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIM

DÜZEYLERİNİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİ İLE

İLİŞKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan FATİH BAŞYİĞİT

(2)

EĞİTİM YÖNETİMİ VE DENETİMİ BİLİM DALI

ÖĞRETMENLERİN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIM

DÜZEYLERİNİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİ İLE

İLİŞKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan FATİH BAŞYİĞİT

Tez Danışmanı

Doç. Dr. AYŞE DEMİRBOLAT

(3)

Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne

Fatih BAŞYİĞİT‘in ‘‘Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılım Düzeylerinin Örgütsel Bağlılık Düzeyleri ile İlişkisi’’ başlıklı tezi 17.06.2009 tarihinde, jürimiz tarafından Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza Üye (Tez Danışmanı): Doç Dr. Ayşe DEMİRBOLAT ... Üye : Doç Dr. Naciye AKSOY ...

(4)

ÖNSÖZ

Eğitim bir toplumun geleceğinin rotasını belirleyen ve hiçbir zaman ihmal edilemeyecek bir unsurdur. Okullar da eğitim faaliyetlerinin yapıldığı ve en eski çağlardan beri toplumlar için en önemli kurumlardan biridir.

Öğretmenler, okullarda eğitim faaliyetlerini düzgün ve başarılı bir şekilde devam ettirmek ve topluma faydalı bireyler yetiştirmek gibi zor ve ağır bir sorumluluğa sahiptirler. Bu kadar büyük bir sorumluluğu olan öğretmenlerin, kendilerini okullarına karşı bağlı hissetmeleri ve çalıştıkları ortamdan keyif almaları gerekmektedir. Duygusal olarak çalıştığı örgüte karşı hiçbir bağlılık duymayan çalışanların, işlerinde gerekli başarıyı gösteremediği birçok araştırmada kanıtlanmıştır. Öğretmenlerin de etkili ve verimli bir şekilde okullarına faydalı olabilmeleri için, okullarına karşı bir aidiyet duygusu hissetmeleri gerekmektedir. Öğretmenlerin okullarına karşı daha ilgili ve daha bağlı bir hale gelmeleri için en önemli yönetim süreçlerinden biri olan karar alma sürecine katılımlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Kendisi, öğrencileri veya eğitim-öğretim yöntemleri ile ilgili kararlara katılan, kararların alınmasında söz sahibi olan öğretmenler, okullarındaki sorunlara karşı daha duyarlı hale gelebilecekler ve okullarına karşı bağlılıklarını arttırabileceklerdir. Bu araştırmanın amacı da, öğretmenlerin okullardaki karar alma sürecine ne düzeyde katıldığını tespit etmek ve karar alma sürecinin, örgütsel bağlılık ile olan ilişkisini tespit etmektir.

Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren çok değerli danışman hocam Sayın Doç. Dr. Ayşe DEMİRBOLAT’a ve hayatım boyunca desteklerini her zaman hissettiğim annem Firdevs BAŞYİĞİT, babam Kenan BAŞYİĞİT ve eşim Şeyma BAŞYİĞİT’e bana karşı duydukları sarsılmaz güven ve inançlarından dolayı sonsuz saygı ve sevgilerimi sunarım.

(5)

ÖZET

ÖĞRETMENLERİN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIM DÜZEYLERİNİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİ İLE İLİŞKİSİ

BAŞYİĞİT, Fatih

Yüksek Lisans, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ayşe DEMİRBOLAT

Mart – 2009

Bu araştırma, ilköğretim okullarındaki öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini 2008–2009 eğitim-öğretim yılında Ankara ili Sincan ilçesindeki 45 resmi ilköğretim okulunda görev yapmakta olan 2229 ilköğretim öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma Sincan’ın altı farklı eğitim bölgesindeki okullarından, tabakalı örnekleme metodu ile seçilen 321 öğretmenle gerçekleştirilmiştir. Konu ile ilgili literatür taraması yapılmış ve teorik kısım oluşturulmuştur. Araştırma genel tarama modelinde yapılmıştır.

Veri toplama aracı olarak likert tipi iki farklı ölçek kullanılmıştır. Öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeylerini tespit etmek amacıyla kullanılan kararlara katılım ölçeği, ilgili literatür taraması yapıldıktan sonra geliştirilmiş; öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyini tespit etmek amacıyla da Boylu, Pelit ve Güçer tarafından(2007) Türkçeye çeviri ve uyarlaması yapılan ‘Örgütsel Bağlılık Ölçeği’(Allen ve Meyer,1997) kullanılmıştır. Veri toplama araçları ile elde edilen veriler SPSS(Statistical Package for Social Science) programına aktarılarak istatistiki analizler yapılmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, t testi, varyans analizi, korelasyon ve regrasyon analizleri kullanılmıştır.

(6)

Araştırma bulgularına göre, öğretmenlerin genel olarak karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri, cinsiyetlerine, eğitim durumlarına, branşlarına ve kıdemlerine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Ancak branşlarına göre branş öğretmenlerinin eğitim-öğretim ile ilgili kararlara katılım düzeyleri ile kıdemlerine göre daha fazla kıdeme sahip öğretmenlerin duygusal bağlılık düzeyleri diğer öğretmenlere göre daha fazla bulunmuştur. Ayrıca öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasındaki anlamlı bir ilişkinin olup olmadığı korelasyon istatistiklerine göre; öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeylerinin onların örgütsel bağlılığın anlamlı bir yordayıcısı olup olmadığı da regrasyon istatistiklerine göre yorumlanmıştır. Çıkan sonuçlara göre öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyi ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca karar alma sürecine katılım değişkeninin örgütsel bağlılık değişkenini yordama gücü de anlamlı bulunmuştur. Özetle; öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri arttıkça örgütsel bağlılıkları da artmaktadır sonucuna varılmıştır.

(7)

ABSTRACT

THE RELATIONSHIP BETWEEN THE LEVEL OF TEACHERS’ PARTICIPATION TO DECISION-MAKING PROCESS AND THE LEVEL OF

ORGANIZATIONAL COMMITMENT

BAŞYİĞİT, Fatih

Master’s, Department Of Educational Administration and Inspection,

Thesis Advisor:Associate Proffessor Dr. Ayşe DEMİRBOLAT

March–2009

This research has been performed in order to determine the relationship between primary school teachers’ participation level to decision-making process and their organizational commitment level. Working group of research includes primary school teachers who are on duty in 45 public schools of Ankara Province Sincan District in 2008-2009 education periods. The research has been carried out with 321 teachers who are selected from the schools of Sincan’s six different education regions with the method of stratified sampling. Literature research has been made about the subject and the theoretical part has been formed. The research has been done in general scanning model.

Two different Likert type scales have been used as data collecting tool. The participation to decisions scale, which has been used to determine the level of teachers’ participation to decision-making process, has been developed after related literature research has been performed; Organizational Commitment Scale (Allan and Meyer,1997), which was translated and adapted into Turkish by Boylu, Pelit and Güçer(2007), has been used to determine the level of organizational commitment of teachers. The datas which were obtained by data collection tools were transferred to SPSS (Statistical Package for Social Science) programme and statistical analysis

(8)

have been done. Frequency, percentage, arithmetic mean, t-test, analysis of variance, correlation and regression analysis have been used in the analysis of datas.

According to the research findings; the level of teachers’ participation to the decision-making process and their level of organizational commitment doesn’t show a significant difference according to their gender, educational status, branch and

seniority in general. However, according to their branches; the level of branch

teachers’ participation to decisions which are about education and according to their

seniority; the level of teachers’ emotional commitment who have more seniority

was found more than the other teachers. Furthermore it has been interpreted

according to correlation statistics that; whether there is a meaningful relationship between the level of teachers’ participation to decision- making process and the level of their organizational commitment and according to regression statistics that; whether the level of teachers’ participation to decision-making process is the estimator of their organizational commitment. According to the results; it has been found a positive, meaningful relationship between the the level of teachers’ participation to decision-making process and the level of their organizational commitment. Furthermore; participation to decision-making process variable’s estimator for the organizational commitment variable has been found meaningful. To sum up, it is concluded that; when the the level of teachers’ participation to decision-making process increases, their organizational commitment increases too.

(9)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ………... i

ÖNSÖZ ………... ii ÖZET ………. iii ABSTRACT ………...…… v İÇİNDEKİLER ………. vii TABLO LİSTESİ……….. ... x BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. Problem Durumu ………... 1 1.2. Problem Cümlesi ………. 6 1.3. Alt Problemler ………. 7 1.4. Araştırmanın Amacı ……… 8 1.5. Araştırmanın Önemi .. ………. 8 1.6. Varsayımlar ………. 9 1.7. Sınırlılıklar ………. 9 1.8. Tanımlar ………. 9 1.9. Kısaltmalar ………. 10 BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1.Karar Alma Süreci ………... 11

2.2. Karar Alma Sürecini Etkileyen Faktörler ………... 14

2.3.Okul Yönetiminde Karar Alma ... ……… 15

2.4. Karar Alma Sürecine Katılma ………... 16

2.5. Karar Alma Sürecine Katılmanın Yararları ………...… 19

(10)

2.7. Okul Yönetiminde Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılımı …………. 22

2.8. Öğretmenlerin Karar Alma Sürecinde Yetkilendirilmeleri ………. .. 27

2.9. Öğretmenlerin Okulda Katıldıkları Kararların Türleri ………... 28

2.10. Örgütsel Bağlılık Kavramı ve Tanımları ………..…... 29

2.11. Örgütsel Bağlılık Sınıflandırmaları ………... 32

2.11.1. Mowday’ın Sınıflandırması ………... 32

2.11.2. Etzioni’nin Sınıflandırması ………... 33

2.11.3. O’Reilly ve Chatman’ın Sınıflandırması ... 33

2.11.4. Katz ve Kahn’ın Sınıflandırması ... 34

2.11.5. Wiener’in Sınıflandırması ... 34

2.11.6. Allan ve Meyer’in Sınıflandırması ... 35

2.12. Örgüte Bağlılığı Etkileyen Faktörler ... 37

2.13. Örgütsel Bağlılık Boyutları ... 41

2.14. Örgütsel Bağlılığın Sonuçları ... 43

2.15. Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık ... 46

2.16. Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılımının Örgütsel Bağlılık İle İlişkisi ... 48 2.17. İlgili araştırmalar... 52 2.17.1. Yurtiçi Araştırmalar ... 52 2.17.2. Yurtdışı Araştırmalar ... 56 BÖLÜM III YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli ……… 61 3.2. Evren ve Örneklem ……… 61

3.3. Veri Toplama Aracının Geliştirilmesi………..….. 64

3.4.Verilerin Toplanması………... 72

(11)

BÖLÜM IV

BULGULAR VE YORUM

4.1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Demografik Özelliklerine İlişkin

Bulgular ………... 74

4.2. Karara Katılım ile İlgili Bulgular ...………... 75

4.3.Örgütsel Bağlılığa İlişkin Bulgular ………... 84

4.4. Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılım Düzeyleri İle Örgütsel Bağlılık Düzeyleri Arasındaki İlişki İle İlgili Bulgular... 95

4.5. Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılım Düzeylerinin Örgütsel Bağlılığı Yordayılıcığı İle İlgili Bulgular ... 97

BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1. Sonuç………... 100 5.2. Öneriler ………... 104 KAYNAKÇA ……….. 107 EKLER ……… 120

EK: 1 Anket Formu ………. 121

EK: 2 İzin Belgeleri ……….. 127

EK:3 Okul Listeleri ... 130

(12)

TABLO LİSTESİ

Tablo No Sayfa No Tablo 1 Sincan İlçesindeki Eğitim Bölgeleri ve Öğretmen Sayıları ... 63 Tablo 2 Tabakaların (Eğitim Bölgelerinin) Ağırlığı ...………... 63 Tablo 3 Kararlara Katılım Anketinin Güvenirlik Katsayısı ...…………... 65 Tablo 4 Kararlara Katılım Anketinin Madde Toplam Korelasyonları ……… 67 Tablo 5 Kararlara Katılım Anketinin Faktör Analizi ………... 69 Tablo 6 Kararlara Katılım Anketinin Döndürülmüş Faktör Yük Değerleri ... 71 Tablo 7 Araştırmaya Katılan Öğretmenlere İlişkin Bulgular ………... 74 Tablo 8 Öğretmenlerin Eğitim-Öğretim ve Yönetimsel Kararlara Katılım

Düzeyleri ... 76 Tablo 9 Öğretmenlerin Cinsiyetine Göre Eğitim-Öğretim Ve Yönetimsel

Kararlara Katılım Düzeyleri …... 77 Tablo 10 Öğretmenlerin Eğitim Durumlarına Göre Eğitim-Öğretim Ve Yönetimsel Kararlara Katılım Düzeyleri………... 79 Tablo 11 Öğretmenlerin Branşlarına Göre Eğitim-Öğretim Ve Yönetimsel

Kararlara Katılım Düzeyleri ………... 80 Tablo 12 Öğretmenlerin Kıdemlerine Göre Eğitim-Öğretim Ve Yönetimsel

Kararlara Katılım Düzeyleri ………... 82 Tablo 13 Öğretmenlerin Kıdemlerine Göre Kararlara Katılım Düzeyinin Varyans

Analizi ………... 83 Tablo 14 Öğretmenlerin ‘Duygusal, Devam ve Normatif’ Bağlılık Düzeyleri .. 85 Tablo 15 Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre “Duygusal Bağlılık, Devam Bağlılığı,

Normatif Bağlılık” Boyutlarında Örgütsel Bağlılık Düzeyleri ... 86 Tablo 16 Öğretmenlerin Eğitim Durumlarına Göre “Duygusal Bağlılık, Devam

Bağlılığı, Normatif Bağlılık” Boyutlarında Örgütsel Bağlılık

Düzeyleri ... 88 Tablo 17 Öğretmenlerin Branşlarına Göre “Duygusal Bağlılık, Devam Bağlılığı,

(13)

Tablo 18 Öğretmenlerin Kıdemlerine Göre “Duygusal Bağlılık, Devam Bağlılığı, Normatif Bağlılık” Boyutlarında Örgütsel Bağlılık Düzeyleri …... 92 Tablo 19 Öğretmenlerin Kıdemlerine Göre Örgütsel Bağlılık Düzeyinin Varyans

Analizi ... 94 Tablo 20 Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılım Düzeyleri İle Örgütsel

Bağlılık Düzeyleri Arasındaki İlişki … ... 96 Tablo 21 Regresyon Modeli Geçerliliğinin Testi ………... 98 Tablo 22 Bağımsız Değişkenlerin Önemi ve Katsayılarına İlişkin Bulgular ... 99

(14)

BÖLÜM – I

GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın; problem durumuna, problem cümlesi ve alt problemlerine, amacına, önemine, varsayımlarına, sınırlılıklarına, tanımlara ve ilgili kısaltmalara yer verilmiştir.

1.1. Problem Durumu

Örgütsel bağlılık kavramı, bireyin belirli bir örgüte karşı hissettiği özdeşleşme ve bütünleşme derecesini ifade etmektedir (Sağlam,2003,s.22). Bu açıdan bakıldığında örgütsel bağlılığın üç önemli unsuru bulunmaktadır. Buna göre, bireyin örgüt amaçlarını kabulü ve bu amaçlara güçlü bir biçimde inanması, örgüt için çaba gösterme isteği içinde olması ve örgütte kalmaya devam etme konusunda kesin bir arzu duyması örgütsel bağlılığın göstergesidir (Balay, 2000, s.18).

Her örgüt üyelerinin örgütsel bağlılığını arttırmak istemektedir. Çünkü örgütsel bağlılık çalışanları problem üreten değil, problem çözen insanlar haline dönüştürür. Örgütler eğer refah içerisinde olmak veya varlıklarını idame ettirmek istiyorlarsa mutlaka üyelerinin bağlılıklarını sağlamalıdırlar (İnce ve Gül, 2005, s.13–14).

Örgütlerine yüksek düzeyde bağlılık gösteren bireyler örgüt dengesi ve devamlılığının sağlanmasında önemli rollere sahiptir. Çünkü örgütsel devamlılık, büyük ölçüde bunların rollerini yerine getirmeleriyle sağlanmaktadır. Bunlar kendi istekleriyle iş bırakmadıkları gibi, örgütün devam kurallarını da meşru olmayan şekilde ihmal etmezler (Balay,2000,s.21).

(15)

Örgütsel bağlılığın sonuçları üzerinde yapılan araştırmalarda elde edilen en önemli sonuçlar, yüksek bağlılığı olan çalışanların yeniliklere ve yaratıcılığa daha çok katkıda bulunduğu, örgütlerine faydalı olabilmek ve örgütü daha etkin kılabilmek için daha çok çalışmaya hazır oldukları, daha iyi performans gösterdikleri ve işe giriş çıkış oranlarının azaldığı şeklindedir (Kamer,2001, s.32).

Örgütsel bağlılık hissi taşıyan çalışanlar, örgüt ihtiyaçları ile daha yakından ilgilenirler. Bu ihtiyaçları karşılamak için faaliyetlerini nasıl organize edeceklerini düşünürler. Örgüt amaçları onlar için önemlidir. Düşük bağlılığı olanlar ise, örgüt amaçlarını gerçekleştirmeye çok az veya hiç önem vermezler. Onlar için ilk başta kendi çıkarları önemlidir (Parker,1996, s.77). Bu yüzden çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren örgütler çalışanların bağlılığını arttırmak için çaba göstermekte ve tedbirler almaktadır. Yapılan birçok araştırmada da örgütlerinde başarılı olan bireylerin genelde örgütlerine yüksek derecede bağlılık gösteren çalışanlar olduğu gözlemlenmiştir.

Faaliyet alanı, insanın yetiştirilmesi ve dönüştürülmesi olan okulların da etkili işleyişi için, okulda bulunan üyelerin çoğunun, görev tanımlarından daha fazlasını yapmaya istekli olması gerekmektedir (Katz ve Kahn, 1977, s.378–408). Eğitim örgütlerinin en önemli çalışanları olan öğretmenlerin de örgütleri yani okulları için formal görevlerinin dışında, daha fazla katkı yapmaları beklenmektedir. Topluma faydalı bireyler yetiştirme sorumluluğu olan öğretmenlerin, çalıştıkları kuruma yabancılaşmaları ve herhangi bir bağlılık hissetmemeleri, onların yetiştireceği bireyleri de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Okulu ve öğrencileriyle özdeşleşemeyen, okulun ihtiyaçları ve geleceğiyle ilgili endişe duymayan öğretmenlerin, kurumlarına sağladığı fayda beklenen seviyede olamayabilir.

Öğretmenlerin örgütlerine bağlılık düzeyleri, öğrencilerin başarısını da etkilemektedir. Öğretmen bağlılığının öğrenci başarısı ile ilişkisini bulgulamaya yönelik olarak yapılan bir araştırmada da böyle bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. Öğretmenin öğretime bağlılığı ile öğrenci başarısı arasındaki ilişki gözlemlenmiştir.

(16)

Bu ilişki aşağıdaki biçimde gerçekleşmektedir: Öğretmenler, öğrencilerin okula bağlılıklarını artıran etkili öğretimsel davranışları sınıfta kullanmakta, bu da öğrenci başarısının artmasına yol açmaktadır (Balay,2000, s.6).

Eğitim örgütlerinin etkinlik derecesi birçok öğeye dayalı olmakla birlikte, bunların en önemlilerinden birisi, öğretme ve öğrenme sürecinde yer alan yönetici, öğretmen ve öğrenci etkileşimidir. Bu etkileşimde yönlendirici olan, okul düzeyinde yönetici, sınıf düzeyinde öğretmendir. Bu bağlamda öğretmenin kendisini okula, öğrencilerine, öğretim etkinliklerine, mesleğine ve iş arkadaşlarına adaması; diğer bir anlatımla öğretmenin, bu gurupların veya nesnelerin normatif beklentilerini karşılaması ve formalliği aşan davranış göstermesi, okulun etkililiğine olumlu yönde etki edebilmektedir (Celep, Bülbül ve Tunç, 2000, s.80).

Örgütler için bu kadar önemli olan örgütsel bağlılığı etkileyen birçok faktör vardır. Farklı yönetim bilimciler bu faktörler hakkında farklı gruplandırmalar yapmışlardır. Ancak genel olarak bu faktörler yaş, çalışma süresi, cinsiyet, medeni durum ve çeşitli kişilik faktörleri olarak sıralanan ‘bireysel faktörler’ ile örgütün büyüklüğü, örgüt yapısı, örgüt kültürü, örgütün yönetilme biçimi, yöneticinin tutumu, karar alma sürecine katılım, kurumsal değerler v.b. olarak sıralanan ‘örgütsel faktörler’ olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu çalışmada örgütsel bağlılığa etki eden faktörlerden biri olan ve örgütsel faktörler arasında yer alan, yönetime veya karar alma sürecine katılımın örgütsel bağlılığa etkisi incelenmiştir.

Eğer bireyler, katılımın değerli ve meşru olduğunu düşünürlerse katılım, bağlılığı arttırır. Örgütlerde karar almaya katılımın, örgütsel bağlılık ile sonuçlanacağı beklentisi vardır. Çünkü katılım, işgörenleri örgütle bütünleştirmekte ve onları örgütsel kararlara bağlı kılmaktadır. Karar almaya katılım, bir kimsenin örgütü içindeki otoritesi ile yakından ilişkilidir. Bu yüzden karar almaya daha yüksek katılımın, yönetici ve öğretmenlerin daha yüksek düzeyde okula bağlılığı ile sonuçlanacağı söylenebilir (Gürkan,2006, s.16).

(17)

Kararlara katılma gereği gibi yapıldığında işgörenlerin sorunlara çözüm bulmada en uygun seçeneği tercih etme yetileri giderek artmaktadır. Katılımcı karar alma, bütün tarafların gereksinimleri ve çıkarlarını dikkate aldığından hiyerarşik kararlardan çok daha doyum vericidir. Bu yöntemde işgörenler, bilgi ve yeteneklerini kullanarak işlerini yeni ve daha iyi şekilde yapma fırsatı yakalarlar. Böylece daha çok yeterlik ve güvenlik duyarak uygun iş koşulları bulabilirler. Katılım bir şekilde çalışanları yönetime getirmektedir. Bu yüzden, doyumdan çok, onların motivasyonuna etki ederek, hoşnutsuzluğu azaltır ve örgütsel özdeşleşmeyi kuvvetlendirir. Bireyler daha üst düzeyde bağlılık ve sorumluluk hissiyle hareket etmeye başlarlar (Balay, 2000, s.140–141).

Yönetmek, karar almak; alınan kararları uygulayabilmektir. Karar, eylemi etkileyen her türlü yargıdır. Örgütün yaşaması, gelişmesi, alınan kararların doğruluğuna bağlıdır (Bursalıoğlu, 2002, s.82). Alınan kararların örgüt için başarılı sonuçlar getirmesi istenmektedir. Katılım kavramı da bu aşamada ortaya çıkmaktadır. Örgüt için doğru ve isabetli kararların alınmasında bu sürece kararlardan etkilenen çalışanların da katılımının sağlanması tartışılmaktadır. Karar alma sürecine çalışanların katılımının bazı örgütlerde sakıncaları olduğu gibi, alınan kararların daha başarılı olarak uygulanmasında birçok faydasının da olabileceği çeşitli araştırmalarda tespit edilmiştir.

Örgütte kararların alınması ve uygulanmasında, bu kararları uygulayan ya da uygulanmasından etkilenen kişilerin etkin katılımından yararlanılmalıdır (Gürkaynak, 1985,s.39). İşgörenin karara katılması, onun üretim potansiyelini uyaracak ve iş tatminini oluşturacak en önemli etken olarak kabul edilir. İşgörenin kendisi ile ilgili ve hatta yönetimsel kararlara dahi katılması onu işine daha bağlı bir duruma getireceği ve yüksek motivasyon düzeyine ulaştıracağı açıktır (Kaynak,1995, s.144).

Bir yönetici, işgörenlerin kendilerini ilgilendiren ve yetenekli oldukları konulardaki kararlara katılmalarını sağlayarak, onların yeteneklerine olan güvenini

(18)

sergilediği gibi daha sağlıklı kararlar alınmasını da sağlar. Yönetici bu şekilde işgörenlerin saygısını kazanarak, onlar üzerindeki etkileme gücünü de arttırır. Kısaca, işgörenleri karara katarak etkilemek de mümkündür (Aydın, 2000, s.275).

Bir okul yöneticisi de öğretmenlere, kendileri ile ilgili kararlara ve okul örgütünün amaçlarına ulaştırılması ile ilgili kararlara katılma olanağı sağlamamışsa, okulda otoriter bir havanın oluşmasına yol açmış ve dolayısı ile öğrencide geliştirilmek istenen demokratik davranışın yerleşmesine olumsuz etki yapmış olacaktır (Celep,1993,s.12). Okul yöneticisi ilk olarak, okul yönetimini etkileyen üyelerin her birini, karar organı olarak görebilmeli ve kabul etmelidir. Daha sonra karar sürecinde katılımın önemini kavramalı ve bu ilkeyi uygulamalıdır (Bursalıoğlu,1994, s.83).

Otokratik bir yönetim anlayışına sahip bir okul müdürü, astların alınan kararlara katılımını önemsemez. Öte yandan, öğretmenlerden görüş toplayıp, kararı yine kendisi veren bir yöneticinin yönettiği bir okulda katılım sınırlı düzeydedir. Oysa okul müdürü ve öğretmenlerin, problemi birlikte tanımladıkları, analiz ettikleri, çözümler ürettikleri, alternatifleri seçtikleri ve oybirliğiyle karar verdikleri bir okulda katılımcı bir yönetim vardır (Özden,1996, s.429).

Demokratik bir örgütte alınan bir karardan etkilenen çalışanların, bu kararda söz sahibi olmaları gerekir. Personelinin niteliği uygun olan eğitim örgütlerinde geniş bir katılımın sağlanması gerekmektedir. Katılma yoluyla işgörenler kendilerini etkileyen kararlarda etkin rol oynayabilmektedirler (Pehlivan,2000, s.31).

Sağlıklı bir örgütsel iklimin ve iletişim mekanizmasının bulunduğu, her statüdeki personelin çekinmeden karar sürecine katılabildiği bir okul ortamında da, öğretmenlerin görevlerine ve kurumlarına bağlılıklarının artması daha kolay olabilecektir (Nal,2003, s.45). Karar verme fonksiyonu, tüm örgütler için olduğu gibi, okul örgütü için de belirlenen hedeflere yönelik ilerlemeyi sağlayan eylemlerin lokomotifidir. Öğretmenlerin okul örgütü içindeki karar alma ya da sorun çözme

(19)

süreçlerinin içinde yer alması, karar ve çözümlerde kendi paylarının da olduğunu

görmeleri; kuruma bağlılıklarının artmasına, görev yaptıkları kurumu

özümsemelerine ve eğitsel faaliyetlerin istendik biçimde yerine getirilmesine katkı sağlayacaktır (Nal, 2003, s.52).

Yönetici davranış ve uygulamalarının, işgörenlerin örgütsel bağlılık düzeyini etkilediğinin kanıtları vardır. Örgüt tarafından desteklenmediğini düşünen, karar alımında sınırlı rol alan ve iş rolü ve performansı hakkında geribildirim almayan bireyler genellikle düşük bağlılık göstermektedir. Örgütte ağırlıklı olarak uygulanan liderlik stili örgütsel bağlılığı olumlu veya olumsuz yönde etki edebilir (Dick ve Metcalfe, 2001, s.115). Okuldaki en yetkili yönetici olan okul müdürlerinin de katılımcı bir yönetim anlayışını benimseyerek, öğretmenleri karar alma sürecine dâhil etmeleri, alınan kararlardan onları haberdar etmeleri, kararların sorumluluğunu ve sonuçlarını beraber paylaşmaları da okullarda daha etkili bir eğitim-öğretim ortamı sağlayabilir.

Yurtdışında, okullarda öğretmenlerin karar alma sürecine katılımı ile örgütsel bağlılığı arasındaki ilişki ile ilgili birçok araştırma yapılmış olmasına rağmen, ülkemizde katılım ve bağlılık ilişkisini doğrudan ele alan bir araştırma yapılmamıştır. Bu araştırmada öğretmenlerin örgütsel bağlılığını etkileyen faktörlerden biri olan karar alma sürecine katılım değişkeni incelenmiş; örneklem gurubuna katılım ve bağlılık ölçekleri uygulanarak, bu iki değişkenin arasında nasıl bir ilişki olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.

1. 2. Problem Cümlesi

Öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında nasıl bir ilişki vardır?

(20)

1. 3. Alt Problemler

1. Öğretmenlerin okullarda ‘‘eğitim-öğretim’’ ve “yönetimsel kararlar”’a katılım düzeyleri nedir?

2. Öğretmenlerin “eğitim-öğretim” ve “yönetimsel kararlar” alt boyutlarına ilişkin karar alma sürecine katılım düzeyleri,

a) Cinsiyet, b) Eğitim durumu, c) Branş,

d) Kıdem değişkenlerine göre farklılık göstermekte midir?

3. Öğretmenlerin ‘duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılık’ boyutlarındaki örgütsel bağlılık düzeyleri nedir?

4. Öğretmenlerin “duygusal bağlılık, devam bağlılığı, normatif bağlılık” boyutlarında örgütsel bağlılık düzeyleri;

a) Cinsiyet, b) Eğitim durumu, c) Branş,

d) Kıdem değişkenlerine göre farklılık göstermekte midir?

5. Öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler var mıdır?

6. Öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri, örgütsel bağlılıklarının anlamlı bir yordayıcısı mıdır?

(21)

1. 4. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeylerinin cinsiyet, eğitim durumu, branş ve kıdem değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediğini saptamak ve öğretmenlerin okullarındaki karar alma sürecine katılım düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktır.

1. 5. Araştırmanın Önemi

Okullar eğitim sistemimin bir alt sistemidir. Bu örgütte de en önemli öğelerden birisi öğretmenlerdir. Öğretmenler okulda yapılan eğitim öğretim faaliyetlerinin merkezinde yer almaktadırlar. Okulda alınan kararlardan da en fazla etkilenen öğretmenlerdir. Okullar gibi, geleceğin insanını yetiştirme misyonunu üslenmiş örgütlerde sonuçtan etkilenen tüm kesimlerin fikirlerinin alınması ve uygulamaya geçilmesi de eğitimin kalitesi açısından çok önemli hale gelmiştir.

Eğitim sistemimizdeki önemli sorunlardan biri de öğretmenlerin ‘bağlılık’ sorunlarıdır. Öğretmenlerin okullarına, öğrencilerine, öğretim aktivitelerine, mesleğe ve meslektaşlara bağlılığı, diğer bir deyişle biçimselliğin ötesinde öğretmen tutumları, bu gurupların normatif beklentilerine ve okulun etkiliğine amaçlı bir etki yapmaktadır (Terzi ve Kurt,2005). İşinden tatmin olmayan ve örgütüne bağlı olmayan çalışanlar yüksek performans sergilemeyebilirler. Bu sadece çalışanı değil örgütünü ve örgütü içerisinde etkileşimde bulunduğu diğer kişileri de etkileyebilir. Okul gibi insan ilişkilerinin yüksek boyutta olduğu örgütlerde ‘bağlılık’ kavramı daha çok önem kazanmaktadır. Toplumun en önemli kurumlarından olan okullarda da bağlılık ile ilgili çalışmalar yapılmalı ve öğretmenlerin örgütsel bağlılığını etkileyen faktörler tespit edilmelidir.

Bu araştırmada öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri öğretmenlerin çeşitli bireysel özelliklerine göre incelenmiştir. Esas amaç olarak ise örgütsel

(22)

bağlılığı etkileyen en önemli faktörlerden birisi olan ‘karar alma sürecine katılımın’ öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeylerine olan etkisi araştırılmıştır.

Yapılan çalışmayla öğretmenlerin karar alma sürecine katılım düzeyleri ve bu değişkenin yine öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyine etkisi araştırılmıştır. Araştırma bulguları, örgütsel bağlılık ve karar alma sürecine katılım ile ilgili araştırma yapacak araştırmacılara da yol gösterici olabilir.

1.6. Varsayımlar

1. Seçilen örneklem evreni temsil edebilecek büyüklükte olduğu için araştırma güvenilirdir.

2. Araştırma kapsamındaki öğretmenlerin, konu üzerinde görüşlerini objektif olarak ortaya koyduğu varsayılmıştır.

3. Araştırmada kullanılan araç ve teknikler geçerli, güvenilir ve araştırmanın amacına uygun sayılmaktadır.

1.7. Sınırlılıklar

1. Araştırma, 2008–2009 eğitim-öğretim yılında Ankara ili Sincan ilçesi ilköğretim okullarında çalışan öğretmenler ile sınırlıdır.

2. Araştırmada elde edilen veriler araştırmada kullanılan veri toplama aracı ile sınırlıdır.

3. Araştırma, ilköğretim okulunda görev yapan öğretmenlerin araştırma aracına verdikleri cevaplarla sınırlıdır.

1. 8. Tanımlar

Karara Katılma: Öğretmenlerin okuldaki kararların verilmesine ve sorunların çözülmesine fiilen katılmalarıdır.

(23)

Örgüt: Bir amacı gerçekleştirmek için güçlerini birleştiren insan topluluğudur (Başaran, 1983).

Bağlılık: Sadakat, sadık olma durumu (Balay, 2000).

Örgütsel Bağlılık: İş görenin çalıştığı örgüte karşı hissettiği bağın gücünü ifade etmektedir (Bayram, 2006).

1.9. Kısaltmalar

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

(24)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Karar Alma Süreci

Günümüzde örgüt yapıları ve işlevleri hızla değişmektedir. Modern örgütlerde klasik yönetim anlayışı yerini modern yönetim tarzlarına bırakmaktadır. Yönetim modellerinin değişmesiyle beraber, yönetim sürecinin en önemli basamaklarından biri olan ‘karar alma süreci’ de değişmekte ve örgütlerdeki karar alma mekanizmaları tek bir kişiye bağlı kalmamaktadır.

Yönetim kavramı; mevcut kaynakların örgütün amaçları doğrultusunda etkin olarak kullanılmasıyla ilgili kararlar alma, alınan bu kararları yerine getirme sürecidir (Yozgat,1994, s.7).

Karar verme en basit anlamıyla, birçok seçenek arasından bir tanesinin tercih edileceği bir seçme eylemidir. Bir karar birçok seçenekler arasından seçilmiş, bir eylemi ya da eylemler dizisini belirtir (Can ve Tecer,1978, s.62).

Karar verme yönetim faaliyetlerinin temelidir. Yönetim sürecinin niteliği karar verme tarafından belirlenir. Yönetim sürecinin diğer aşamaları, karar vermeye bağlıdır. Karar vermeden önce diğer aşamaların gerçekleşmesi düşünülemez. (Aydın,2000, s.129).

Her türlü yönetim düzeyinde ortaya çıkan veya çıkması olası problemlerin çözümünde kullanılabilecek seçeneklerin olması durumunda bir seçim veya karar verme işlemi ortaya çıkar. Karar, bir sorun ya da durum karsısında, belirli bir amaç

(25)

doğrultusunda düşünülebilen çözüm yollarının ya da eylemin seçilmesidir (Erberk, 1997, s.53)

Karar verme gerek yönetsel bir işlev, gerekse örgütsel bir süreçtir. Karar verme yönetseldir çünkü yöneticinin temel sorumluluğu karar vermedir. Karar verme yöneticiyi aşıp grup, ekip ve hatta bilgisayar ürünü olduğu için örgütsel bir süreçtir. Günümüz yöneticisi çevreden yalıtılmış değildir. Bu nedenle karar verme hem yönetsel, hem de örgütsel eylemin temelini oluşturmaktadır. Verilen kararlar diğer yönetsel eylemlere ve örgütün davranışlarına da yön verir (Can ve Tecer,1978, s.63). Bu yüzden çağdaş yöneticilerin karar alma sürecine gereken önemi vermeleri ve örgüt için kritik kararlar verirken çok dikkat etmeleri gerekmektedir.

Bursalıoğlu’na göre (2002); karar süreci, örgütte değişiklik yapmak, bir çatışmayı önlemek veya çözmek, örgüt üyelerini etkilemek amacıyla kullanılır. Bu yüzden karar süreci diğer yönetim süreçlerinin eksenidir. Örgütün ayakta kalabilmesi ve sağlıklı olarak yaşayabilmesi için alınan kararların doğru olması gerekir.

Diğer taraftan karar; örgütün karşılaştığı bir sorunun çözümü için, bu sorunla ilgili bir kolektif girişimi biçimlendirip harekete geçiren bir araçtır ve örgütteki bireyler arasında bir etkileşme biçimidir. Örgütlerde karar vermenin çeşitli ilişkileri, etkileşimleri, haberleşmeleri içine alan toplumsal bir süreç olduğu söylenebilir (Onaran,1971, s.73).

Karar verme aynı zamanda aşamalı bir süreçtir. Karar vermeyi sadece örgüt açısından ele alan Onaran (1971, s.87) ise kararın dört aşamada ortaya çıktığını ileri sürmüştür:

1. Sorun çözümü için teklifler yapılır.

2. İleri sürülen bu teklifler görüşülür. Yapılan teklifler birbiriyle çatışabilir, böylece aralarında etkileşme olur.

(26)

3. Bu etkileşimler sonucunda teklifler arasında bir uzlaşma yapılır. Ortada bir çözüm yolu bulunur.

4. Örgütteki kuvvet grupları aralarında uzlaşarak bir çözüm yolunda karar kılarlar.

Başaran’a göre (2000, s.95), alınan kararların etkili ve doğru olabilmesi için şu niteliklerde olması gerekir:

1. Kararların tartışma sonucunda alınması gerekir. 2. Tartışma probleme yönelik olmalıdır.

3. Tartışmaya kararların etkilediği kişilerin tam olarak katılması gerekir.

4. Büyük bir karar verme durumu ile karşılaşıldığında kararın küçük kararlara bölünerek alınmasında fayda bulunmaktadır.

5. Uygulanmayan kararın hiçbir yararı olmaz. Alınan karar zaman geçirmeden uygulamaya konulmalıdır.

Bağırkan’a göre karar verme işleminin özelliklerini şu şekildedir ( Bağırkan, 1983, s.4 ) :

1. Karar verme işlemi sorunu çözmeye yöneliktir.

2. Karar verme bir değerlendirmenin sonucu iken yeni bir olayın başlangıcıdır. 3. Karar verme işlemi gelecek için yapılmış bir işlemdir.

4. Karar verme plan ve program işidir.

5. Karar verme bireysel ya da grupça yapılan bir işlemdir. 6. Karar verme, çeşitli mantıksal analizler işlemidir.

Akat ve Budak ise (2002, s.333) karar verme sürecinin özelliklerini şu şekilde sıralamışlardır:

1. Karar verme süreci pahalıdır.

(27)

3. Karar verme süreci geleceğe yöneliktir. 4. Her karar bir plandır.

5. Yönetici karar verirken, bir sorun için karar verir.

2.2. Karar Alma Sürecini Etkileyen Faktörler

Bursalıoğlu (2002, s.92); iyi anlaşılmamış amaçların, enformasyon eksikliğinin, seçenekleri değerlendirme ölçütünün yanlışlığının, zaman darlığının ve beklenmedik sonuçların karar verme sürecini etkilediğini vurgulamaktadır.

Taymaz da karar alma sürecini sınırlayan etkenleri şu şekilde sıralamıştır (Taymaz, 2003, s.31):

• Amaçların iyi tanımlanamaması • Sorunun anlaşılamaması

• Bilgi ve seçeneklerin yetersizliği

• Seçeneklerin sübjektif değerlendirilmesi • Zamanın sınırlı olması

• Kişisel seçmeler-duygusallık • Beklenmedik sonuçlar

• Sorumluluğu belirleme güçlüğü • Bireyler ve grupların beklentileri • Örgütün yapısı

• Örgüte etki eden çevre • Yetki devrinin yapılmaması

• Politik yöneticilerin mesleksel yöneticilere baskı davranışları

Onaran da karar verme davranışının bağlı olduğu etmenleri üç guruba ayırmıştır (Onaran,1971, s.124) :

(28)

a) Bireyler ve Gruplar: Bireylerin karar verme davranışını, bireylerin algılama, kavrama ve güdüleme gibi psikolojik özellikleriyle, bu tür etkiler altında bulunan bireylerin birbirleriyle olan ilişkileri ve etkileşimleri belirler.

Bireyin örgüt içinde gruplarda bulunmaları da alınan kararları etkiler. Birey tek olarak düşünülmeyip, güdüleri, tutumları, değerleri, algıları örgütçe etki altına alınmaya çalışılan bir birey olarak düşünülmelidir. Gruplar için de aynı şey geçerlidir.

b) Örgütün Yapısı: Örgütteki iletişim ağının, karar için gerekli olan bilgilerin, örgüt içindeki akışının, karar verenlerin örgüt içindeki yerlerinin, örgütün hiyerarşik yapısının, otorite, işbölümü ve uzmanlaşmanın da karar vermeye etkileri vardır. c) Örgütün Çevresi: Toplumsal bir sistem olarak örgüt, çevresiyle sürekli olarak etkileşme halindedir. Dolayısıyla da örgütün iktisadi, siyasal, toplumsal ve fiziki çevresi de karar verme davranışını etkilemektedir.

2.3. Okul Yönetiminde Karar Alma

Bir işletme yönetimindeki işgören anlayışının okul yönetimine aynen uygulanması beklenemez. Okulun ürünü ne bir mal, ne de bir hizmettir. Okulun ürünü insandır. Bu fark okul örgütünün yönetimini, diğer örgütlerin yönetiminden ayırır (Çelik, 1997, s.22). Eğitim örgütlerinin çoğunluğunu oluşturan resmi eğitim kurumları kar amacı üzerine kurulmadığı için eğitimde maliyet ve işlemlerinin hesaplanması zordur. Ancak karar alma sürecine katılım eğitim yönetiminde oldukça önemli ve gereklidir. Çünkü eğitim örgütlerinde alınan kararların etki alanları daha geniştir ve toplumun hemen hemen bütün kesimlerini etkilemektedir.

Okul yöneticisi ilk olarak, okul yönetimini etkileyen üyelerin her birini, karar organı olarak görebilmeli ve kabul etmelidir. Daha sonra karar sürecinde katılımın önemini kavramalı ve bu ilkeyi uygulamalıdır (Bursalıoğlu,2002, s.83).

(29)

Okullar tümüyle insanlardan oluşan örgütlerdir. Okulda alınan kararlar öğrenciyi, öğretmeni, destek personelini, veliyi, üst öğretim kurumunu, çevreyi, iş dünyasını ve hatta ülkenin geleceğini etkilemektedir. Alınan kararlar kadar, kararların alınma ve uygulanma sürecinde de tüm kesimlerin katılımı oldukça önemlidir (Uygun, 2004, s.1).

Okul örgütünün diğer örgütlere oranla daha sosyal oluşu kararın etki alanını genişletir. Bununla beraber grupça alınacak kararlara, kimlerin ne derecede katılacağı da nazik bir konudur. Okul müdürü karar verirken aşağıdaki ilkeleri izlemelidir (Bursalıoğlu, 2002, s.97) :

1. Grup dinamiğini anlamalı fakat kullanmaya kalkışmamalıdır. 2. Güdüleyen, uzlaştıran ve koordine eden bir eylem göstermelidir.

3. Karar sürecinde astlarını ve o kararın etkileyeceği kimseleri kararın alınmasına katmalıdır.

4. Etrafında demokratik bir hava yaratmalıdır. 5. Grup kararlarının sınırını çizmelidir.

6. Kararlarda fikir birliği sağlamaya çalışmalıdır. 7. Grubun değer ve davranışlarını dikkate almalıdır.

2.4. Karar Alma Sürecine Katılma

Katılım ile ilgili çok çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Bursalıoğlu (2002, s.160) katılmayı; “birbirine dayalı eylemlerden meydana gelen örgütte, her üyenin gücüne göre, kendi payına düşeni diğerlerine ilişkin olarak yapması” şeklinde tanımlamaktadır.

Katılım, bireylerin çalıştıkları örgütü ve işlerini etkileyen problemlerin çözümü için fikirlerini açıklama süreci olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle yönetime katılma; karar verme ve uygulama gücünün belli ölçüde astlara ve

(30)

uygulayıcılara verilerek genişletilmesi ve genelleştirilmesi faaliyetidir (Çöl, 2004, s.45).

Katılımı, kararları etkileme süreci olarak gören McGregor (akt: Açıkgöz, 1984, s.15) katılmayı şöyle açıklamaktadır : “Katılma, temelde insanların kendilerini etkileyen kararlar üzerinde etkili olmalarını sağlayacak fırsatların uygun koşullarda yaratılmasıyla oluşmaktadır. Bu etki azdan çoğa değişkenlik gösterebilir. Katılma, astların sorumluluklarını daha çok kontrol ve daha çok seçme şansı kullandıkları özel bir temsilcilik durumudur.”

Arıkan (1979, s.8, akt: Uzun, 2000, s.7) ise karara katılmayı “bireyin herhangi bir konuya ilişkin karar oluşturma süreci içinde alınan kararı etkilemesi ve oluşturulmasına katkıda bulunması” olarak tanımlamaktadır.

Kararlar mümkün olduğunca alt kademelerde verilmelidir. Böylece işin yürütülmesinden sorumlu olan kişilere de sorumluluk verilmiş olur. Diğer bir yaklaşım ise karar vermek için bir grup insanın bir araya gelerek komiteler oluşturmasıdır. Bu yöntem, farklı düşüncelerin ortaya çıkmasını, birden fazla kişinin karara katılımı ile onların işbirliği yapmalarını, kişiler arasındaki koordinasyonu ve kararların kolay iletimini sağlar (Ertürk, 2000, s.227).

Eren’e göre (1993, s.327–328), günümüzde örgüt üyeleri, birer işgören olarak yönetimde söz sahibi olmak, kararların görüşülmesine katılmak, düşüncelerini ifade etmek veya karar alınacak konuda fikirlerinin sorulmasını istemektedirler. Bunun en önemli sebebi, işgörenlerin zamanla eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesi nedeniyle, başkaları tarafından yönetilen bir araç olmayı istememeleridir.

Karar vermeye katılma, kararı uygulayacak veya uygulamadan etkilenecek olan bireylerin katılımı ile problemi çözmektir (Yılmaz, 2005, s.29). Yani kararların etkileneceği kişilerin karar verme sürecine katılımı ile problem çözme sürecinde sinerji yaratılmaya çalışılmasıdır.

(31)

Bir örgütte çalışan insanların örgütün işleyişi, yönetim politikaları ve diğer işlevlerde söz almalarını ifade eden yönetime katılma, daha iyi bir çalışma ortamı oluşturmaktadır. Günümüzde çalışanlar, sıradan bir personel olmak yerine, kendilerini ilgilendiren her tür kararın alınmasında aktif olmak, düşüncelerini ifade etmek, sonuçlarda etkili olmak, kısaca örgütün yönetimine katılmak istemektedirler (Gümüş,1995, s.381–382). Bunun sebebi ise günümüzde artık klasik yönetim kuramlarında tek otorite olarak görülen kurum yöneticilerin eskisi gibi örgüt üzerinde tek hâkimiyet sahibi olan kişiler olmamalarıdır. Örgütler artık belli bir kişinin veya grubun hâkimiyeti altında değildir ve çalışanlar daha rahat hareket edebilmektedir. Bu da karar alma sürecine aktif katılımın önünü açabilmektedir.

Yönetime katılımın sağlanmasıyla sadece kararlara katılanların

yeteneklerinden faydalanarak daha doğru kararlar vermek amaçlanmamakta, onların yeteneklerine olan güven sergilenerek onların saygısını kazanmak ve onlar üzerindeki etkileme gücünü arttırmak da amaçlanmaktadır (Aydın, 2000, s.275). Bu durumda çalışanları üzerinde etkisini arttırmak isteyen bir yönetici onları karar alma sürecine dâhil edebilir. Böylece çalışanların yöneticiye saygıları ve güvenleri artacak ve alınan kararların uygulanması da sağlanacaktır.

Örgütlerde yönetime katılma dört türde olmaktadır (Gümüş, 1995, s.383):

1. Gönüllü katılma: Yasal hallerde bir mecburiyetin olmadığı zamanlarda katılımı belirtmektedir.

2. Temsili katılma: İşverenlerin, işçi temsilcilerinin ve kamuyu temsil eden kişilerin katılımını ifade etmektedir.

3. Eşit Sayıda katılma: Katılan tarafların aynı sayıda olmasını belirtmek için kullanılan kavramdır.

4. Sendikal katılma: Yönetime katılma hakkını kullanmak durumunda olan kesimi belirtmek için kullanılmaktadır.

(32)

Eren ise katılımı biçimsel ya da biçimsel olmayan katılım şeklinde olmak üzere sınıflandırmıştır (1993, s.315). Biçimsel katılım (formal) resmi bir işbirliği türünü temsil eder. İşgücü ve işveren arasındaki sendikal katılım bu türdendir. Biçimsel olmayan (informal) katılıma ise, daha çok çalışma grupları düzeyinde rastlanmaktadır. Burada yönetici grup üyeleri ile ilgili kararları, onlarla birlikte planlamanın yararını kişisel olarak bilmektedir.

Çalışanların karar alma ve yönetim sürecine katılmaya teşvik edilmesi ve cesaretlendirilmesi örgütün yararına olabilir ve yöneticinin yönetim yükünü de kısmen hafifletebilir. Ayrıca karar alma sürecine katılan çalışanlar örgütlerinin problemlerini daha çok önemseyebilir ve bu da onların örgütleriyle duygusal bağlar kurmalarını kolaylaştırabilir. Kararların çalışanlarla beraber alındığı örgütlerde daha demokratik ve serbest bir ortamın doğması sonucunda da örgüt içinde ortaya çıkan problemler daha kısa yoldan ve hızlıca çözülebilir.

2.5. Karar Alma Sürecine Katılmanın Yararları

Alt kademede çalışanların kendilerini ilgilendiren kararlara katılmaları, onlarda yönetime ve yaptıkları göreve karşı olumlu tutumlar uyandırır; onların daha iyi iş yapma çabalarını arttırır. Çünkü karara katılım ile çalışanların morali yükselerek iş tatmini artar; işin niteliği ve niceliği yükselerek devamsızlıklar ve işten ayrılmalar azalır; sosyal ilişkilerin dostane bir ortamda yürütülmesi gerçekleştirilir (Gürkan, 2006, s.9).

Karar verme sürecine katılımın sağlanmasının birçok yararı vardır. Bu yararlar; demokratik ilkelerle yapılan en tutarlı yöntem olması, katılımcıların birer müşteri olarak kabul edilmesi, doğru ve isabetli kararlar alınmasını sağlaması, insan kaynaklarının etkili kullanılmasını sağlaması, insanların doyumunu kolaylaştırması ve örgüt iklimini geliştirmesi olarak sayılabilir (Taymaz, 2003, s.33).

(33)

Örgüt içinde alınan kararlar hakkında işgörenin fikrinin sorulması; uygulanacak yöntemlerin tartışılması, emrin daha açık şekilde benimsenmesini, en iyi biçimde yerine getirilmesini sağlar. Ayrıca, örgüt içinde alınan kararlara katılımı halinde ast, sürekli emir alan ve onu uygulayan kişi durumundan çıkarak kendi sorumluluk alanı içersinde yapacağı işler konusunda kendi amaçlarını tespit etme fırsatı bulur. Bu sayede de, yeteneklerini ve kişiliğini geliştirme imkânına kavuşur (Tortop, 1993,s.258).

Astların karara katılmaları ile yöneticiler ile olan iletişim engelleri ortadan kalkar, değişiklikler kolayca kabul edilir. Böylece yöneticilerin otoritesi daha kolay gerçekleşir, katılma ile alınan kararın kalitesi yükselir (Karaca, 2001,s.6).

Tüm çalışanların alınacak kararlarda ve örgüt içindeki her türlü olaylarda dinlenmesi, onların katılımı önemseme duygularını arttıracak, bu konuda verimliliği ve örgüt içi birlik, beraberlik ve düzenin sağlanmasını arttıracaktır (Öztekin, 1997, s.91).

Başaran da karara katılımın yararlarını şu şekilde sıralamıştır (Başaran, 1982, s.78) :

1. İşgörenlerin görüş bilgi ve yaşantıları yönetimin iyileştirilmesine yol açmaktadır.

2. İşgörenler katıldıkları kararları daha etkili uygulamaktadır.

3. İşgörenlerin yönetime katılması örgüt içindeki iletişimin daha etkili olmasına yol açmaktadır.

4. Kararlar için daha güvenilir, yeterli bilgiler toplanabilmektedir.

5. İşgörenler özdenetime daha çok yönelerek kendilerini geliştirebilmektedir.

Yöneticinin, işgörenlerin yönetime katılmasını sağlaması, örgütün amaçlarını gerçekleştirmede girişim ve yaratıcılık yeteneklerinin ortaya çıkmasına olanak

(34)

hazırlamasıdır. Böylece işgörenlerin sorunlara seçenek bulmada; en elverişli seçeneği seçmede yeterlikleri giderek artmaktadır (Başaran, 1992, s.324).

2.6. Karar Alma Sürecine Katılmanın Sakıncaları

Karar verme sürecine katılmanın birçok yararı olmasına rağmen bazı sakıncaları da bulunmaktadır. Literatürde genelde karar alma sürecine katılım ile ilgili olumlu bir yaklaşım göze çarpsa da, bu sürecin etkili bir şekilde işlemediği örgütlerde kararların astların katılımıyla alınması bazı olumsuz durumlara yol açabilmektedir. Bu durumda büyük görev yöneticiye düşmektedir. Yönetici karar verme sürecine kimlerin katılacağını iyi belirlemeli, tartışmaları iyi yönetebilmeli ve gruplar arasında oluşacak fikir ayrılıklarının tartışmalara ve krizlere dönmesini engellemelidir.

Sarpkaya’ya göre karar alma sürecine katılımın sakıncaları şunlardır (1997, s.245) :

1. Katılma yöneticilerin ayrıcalıklarını zayıflatır. 2. Zaman kaybına ve verimin azalmasına yol açabilir.

3. ‘Yönetime katılma, bir yönetim kurnazlığıdır’ şeklinde düşünen bir yönetici için katılma, ustalık ve hile ile kullanılan bir araçtır.

4. Buyruksu bir yönetim biçiminden, demokratik ve katılımcı bir yönetim biçimine geçiş, bağımlı ve güçsüz kişilerin belirli haklara kavuşturulması anlamını taşır. Böyle bir değişim, daha önce tüm yasal güç ve yetkileri ellerinde taşıyanlar için ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. 5. Kararda kalite düşebilir.

Astların alınan kararlara katılımı üyelerin arasında sıkı bağlılık yaratabilir ve üyelerin çıkarları yönünde alınacak kararlara direnme veya kararın uzun zamanda

(35)

alınmasına yol açabileceğinden zaman kaybına ve örgütün zarar etmesine neden olabilir (Karaca, 2001, s.8).

Zaman zaman alınacak karar konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan kişilere veya kararın kendilerini ilgilendirmediği kişilere kararları etkileme olanağı tanınmaktadır. Bu da kişilerin bilmedikleri konularda isabetsiz kararlar vermeleri ve örgütü zarara sokmaları ile sonuçlanmaktadır (Arın, 2006, s.36).

.

2.7. Okul Yönetiminde Öğretmenlerin Karar Alma Sürecine Katılımı

Eğitimde, yönetime katılma, okulun demokratik yapısının gereğidir. Öğretmenlerin yönetime katılması, okullar için faydalı olabilir. Okullar gibi, geleceğin insanını yetiştiren örgütlerde sonuçtan etkilenen tüm kesimlerin fikirlerinin alınması ve uygulamaya geçilmesi eğitimin kalitesi açısından önemli hale gelmiştir.

Demokratik bir örgütte alınan bir karardan etkilenen kişilerin, bu kararda söz sahibi olmaları gerekir. Demokratik bir örgütte işgörenler kararda söz sahibi olmasalar bile verilen kararı etkilemektedirler. Yönetimde birey tek başına karar veremez. Birey, örgüt ortamı içinde mevcut karmaşık ilişkilerden etkilenir (Aydın, 2000, s.129). Eğitim örgütleri de günümüz demokrasi anlayışı içinde de demokratik olması gereken örgütlerdir. Bu açıdan yaklaştığımızda kararların tek bir kişi tarafından alındığı bir eğitim örgütünde demokrasiden bahsedilmesi güçtür. Demokratik bir okul ortamının sağlanması için de okulda kararlardan etkilenenlerin karar alma sürecine aktif katılımının sağlanması gerekebilir.

Okullar eğitim öğretim hizmetinin sunulduğu ve öğrencilerin gelecekte sahip olması gereken becerilerin kazandırılmaya çalışıldığı kurumlardır. Öğretmenler okulda eğitim-öğretimin düzenlenmesi, sürdürülmesi ve değerlendirilmesinde birinci derecede sorumludurlar. Öğretmenlerin bu sorumluluklarını etkili bir şekilde yerine getirmeleri, okulun işleyiş sürecine etkin katılımlarının sağlanması ile olanaklı duruma gelebilir (Yavuz,2005). Öğretmenler okulda alınan kararlardan en çok

(36)

etkilenen kişilerdir. Nasıl bir eğitim stratejisinin izleneceği, öğrencilere kazandırılması gereken hedef davranışların ne olması gerektiği, okulun çevreye tanıtılması için ne tür çalışmaların yapılması gerektiği, velilerle sağlıklı iletişim kurma gibi birçok kritik görevleri üstlenen öğretmenlerin bu görevleri yerine getirebilmeleri için karar alma sürecine bizzat katılmaları gerekebilir. Kendi aldığı kararı uygulamak her insan için daha kolaydır. Öğretmenler için de bu durum aynı olabilir. Okulun başarısının arttırılması için alınan kararlara aktif olarak katılan öğretmenler bu kararların uygulanmasında da gönüllü olabilecek ve başarının sağlanması için verimli bir şekilde çalışabileceklerdir.

Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu, sorun çözme aşamalarına davet edilmiş olmalarına rağmen, kararın okul yöneticisi tarafından çoktan alındığını ve yöneticinin aldığı kararları değiştirmenin mümkün olmadığını, zamanlarının boşa harcandığını düşünmektedirler (Özdemir ve Cemaloğlu,2000). Bu olumsuz yönetim anlayışının yanında son yıllarda okullarda uygulanmaya başlanan Toplam Kalite Yönetimi felsefesi ile kararlardan etkilenen tüm kesimlerin yönetime katılması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Hopkins (2001), de bazı okul gelişim programı çalışmalarının sonuçlarını birleştirmiş ve öğretmenlerin katılımının, güvenilir bir okul gelişimi için on temel prensipten biri olduğu sonucunu çıkarmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin karar alma sürecine katılımı, okul gelişimi çabalarının etkiliğini de arttırmaktadır (Rosenblat, 2007, s.3).

Karara katılma, eğitim kurumlarının tüm iş ve eylemlerinde işe koşulabilir. Öğretmenlerin yaptıkları işten doyum elde etmelerini sağlamak, eğitim örgütleriyle bütünleşmelerini sağlamanın yollarından birisi de, hiç şüphesiz öğretmenlerin karara katılımının sağlanmasıdır (Özdemir, Cemaloğlu,2000).

Okul yöneticisinin katılma ilkesini benimsemesi ve uygulaması zorunludur. Çünkü informal yanı ve grupları güçlü olan okulun işlemesinde, işbirliğinin önemli

(37)

bir yeri vardır ve işbirliği katılma sayesinde gerçekleşen bir eylemdir (Bursalıoğlu, 2002, s.159).

Okul yöneticisi ve tecrübeli öğretmenlerin yenileşmenin yönetiminde, okuldaki bütün personele yardım etmesi gerekir. Özellikle okul yöneticileri, karar verme sürecinde, öğretmen katılımını sağlamalı, öğretmenlerin bilgi ve becerilerinden üst düzeyde yararlanmasını bilmelidirler. Yenileşme sürecinde öğretmenlerin karara katılımı, öğretmenlerin potansiyellerini kullanma olanağını yaratacağı için, öğretmenlerin güdülenmesinde etkili olabilir (Özdemir, Cemaloğlu,2000).

Başarılı bir okul müdürü makam odasında oturan ve birtakım kararları burada alan kişi değildir. Bilakis belirli kararları almadan önce, ilgili kişilerin görüşlerini dinleyen, personeli önemli ve stratejik konuların çözümüne ilişkin öneriler getirmeye teşvik eden kişidir (Alıç,1996, s.15).

Yönetici, işgörenlerin yönetime katılmasını sağlarsa, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesinde, girişim ve yaratıcılık yeteneklerinin ortaya çıkmasına olanak hazırlar. İşgörenler yönetime gereği gibi katıldığında sorunlara çözüm bulmada yetenekleri giderek artacaktır (Başaran, 1992,s.324). Okul örgütündeki işgörenler yani öğretmenler de karar alma sürecine katıldıkları takdir de sorun çözme ve sorunları yönetme becerileri artabilecektir. Bu da öğretmenlerin hem kişisel hem de mesleki yönden gelişimine katkı sağlayabilir. Kişisel olarak sorun çözme becerilerini geliştiren bir öğretmen sınıfta ortaya çıkan problemleri de daha aktif olarak çözebilme yeteneğine kavuşabilecek ve bu da öğrenci başarısını arttırabilecektir.

. Okullarda öğretmenlerin karar alma sürecine katılımının sağlanması için genel yönetim anlayışı ve okuldaki yönetim anlayışının da bunu uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Merkeziyetçi bir yönetimle yönetilen eğitim sisteminde yöneticiler, bakanlıktan gelen emirleri astlarına aktarmakla görevlidirler. Yöneticiler, yönetimle ilgili işlerinde, karar vermeye pek yetkili olmadıklarından, astlarının yönetime katılmalarına da pek gerek kalmamaktadır. Astları yönetime katma, ancak

(38)

yöneticinin sorun çözme (karar verme), planlama gibi yönetim süreçlerini işletme yetkisiyle donatılmış olması ile olanaklıdır. Eğitim girişimini etkileyen güçler dağınık ve akıcı olduğundan, çok zaman okul yöneticisinin ani ve kesin kararlar vermesi gerekir. Türkiye’de merkeziyetçi eğitim örgütü modelinin parçası olan yetkisiz okul müdürü ise haklı olarak böyle atılımlarda bulunmayı göze alamaz (Bursalıoğlu, 2002, s.98). Bu yüzden özellikle son yıllarda, eğitimin niteliğini geliştirme amacına yönelik olarak genel kamu sistemi içerisindeki okullara daha fazla özerklik verilmesi, yetki aktarımı yapılması, öğretmenlerin yetkilendirilmesi ve okulların yerinden yönetilmesine doğru uluslararası bir eğilim doğmuştur.1980’lerin sonlarında okul düzeyinde planlanan değişimleri kolaylıkla uygulamaya koyabilmek amacıyla okul personelinin yetkilendirilmesi ve sürekli mesleki gelişiminin sağlanması gündeme gelmiş ve bu nedenle okul merkezli yönetim ilgi odağı olmuştur (Aytaç,2000).

Okula dayalı yönetim, eğitimle ilgili her türlü kararın okulda alınması demektir. Okula dayalı yönetim, eğitim-öğretimi geliştirmek amacıyla okul düzeyinde yetki ve sorumlulukların artırılmasına, özerklik ve katılımlı karar almaya dayalı, okulları temel karar alma birimi olarak kabul eden eğitimin yerinden yönetim biçimidir (Özden,1998,s.107). Yetki ve sorumlulukların bazı durumlarda öğretmenlere aktarıldığı okula dayalı yönetimde, öğretmenlerin bu konularda bilinçli olmaları da gerekmektedir. Öğretmenler hangi konularda karar alma sürecine dâhil olacaklarını bilmeli ve alınacak kararlarla ilgili bilgi ve tecrübe sahibi olmalıdırlar.

Okulda yerinden yönetimin özünde katılımcı bir yönetim anlayışı bulunmaktadır. Katılımcılığın tam olarak gerçekleşmesi yönetim sürecinin demokratikleşme derecesiyle ya da demokratik uygulamalarıyla doğrudan ilgilidir. Okul yönetimlerinin demokratikleşmesini, okulun yönetiminde esas alınan yönetim yaklaşımının özellikleri belirlemektedir. Bu açıdan bakıldığında okulda yerinden yönetim yaklaşımı, yönetim süreçlerinin en önemlisi olan karar verme sürecinde katılımcılığı sağlayan demokratik bir yönetim yaklaşımı sergilemektedir. Merkezi yönetim anlayışı ise daha çok, başta karar verme olmak üzere tüm yönetim sürecinin

(39)

dışardan belirlendiği ve ağır bir bürokratik yapılanmayı gerektiren dış denetimli (kontrolcü) bir yönetim yaklaşımı sergilemektedir (Yavuz,2005).

Katılımcı bir yönetim anlayışının uygulandığı okulda, Uygun da öğretmenlerin yönetime katılmaları ile ilgili olarak aşağıdaki önerileri getirmiştir (2004, s.22) :

• Okulun ve eğitim sisteminin vazgeçilmez öğesi olan öğrencileri ilgilendiren, “öğrenci hizmetleri” konularında okul müdürleri öğretmenleri yönetime daha fazla katılmalarını sağlamalıdırlar.

• Okulun satın alma islerine öğretmenlerin katılımlarını yükseltmek için okul müdürleri daha fazla çaba sarf etmelidirler.

• Okul müdürleri bayan öğretmenlerin daha fazla yönetime katılmalarını sağlamalıdırlar.

• Okul müdürleri kıdemleri yüksek olan öğretmenlerin yönetime katılmasına özen göstermelidirler.

• Okul müdürleri I. Kademe öğretmenlerini sadece parasal konularda değil tüm konularda, bildiğini düşünse dahi yönetime katılmalarını sağlamalıdırlar.

Özetlemek gerekirse; literatüre göre, okulda kararlara katılımı sağlanan öğretmenlerin aynı zamanda çalıştıkları örgütleriyle bütünleşebildiği ve daha verimli çalışabildiği ortaya konmuştur. Bir çalışanın örgütte alınan kararlara katılımı ne kadar olursa, o da aynı oranda örgüte kendini daha yakın hissedebilir ve örgüt kültürünü benimseyebilir. Her örgüt çalışanlarıyla bir bütündür. Okul örgütü de öğretmenler ve idareciler ile bir bütün olmak zorundadır. Bütün yetkinin bir kişide toplandığı ve kararların tek bir elden alındığı bir okul örgütünde bütünleşmeden söz edilemez. Etkili bir lider olan müdürün örgütte bütünleşmeyi sağlamak için öğretmenleri de karar alma sürecine dâhil etmesi beklenebilir. Bu şekilde okul yönetiminde sorumluluk ve görev dağılımı yapılacak ve tüm çalışanlar okulun amaçları etrafında birleşebileceklerdir. Aksi durumda yani öğretmenlerin hiçbir karara katılmadığı ve sadece ders anlatmakla yükümlü olduğu okullarda örgütsel bütünleşmeden ve başarıdan söz etmek kolay olmayabilir. Alınan kararlara

(40)

katılmayan ve o kararlardan doğrudan etkilenen bir öğretmenin işdoyumu düşebilir ve kurumuna karşı yabancılaşabilir.

2.8. Öğretmenlerin Karar Alma Sürecinde Yetkilendirilmeleri

Literatürde öğretmenlerin karar alma sürecine katılımının sağlanması ve onların aldıkları kararların sorumluğunu taşıyabilmeleri için öğretmenlerin okul içinde ‘yetkilendirilmelerinden’ de söz edilmektedir. Personelin karar alma sürecine katılımı (anlamlı bir projede işbirliği gibi) onun kişisel olarak ‘yetkilendirmesi’ ile ilişkilendirilmiştir; ayrıca bu süreç işgöreni artan bir iş doyumuna, daha fazla motivasyon ve katılıma ve daha yenilikçi ve yaratıcı davranışlara yönlendirmektedir. Bunun sonucunda ise, sınıfta aktif olarak öğrencilerle daha gerçek ve güvenilir ilişkilere giren, gerçek bir öğrenme sürecinde beraber çalışan, güvenilir öğretmenler ortaya çıkmaktadır (Murray, 2006, s.1379).

Yetkilendirme ile ilgili çalışmalarında, Spreitzer, katılımcı iş ortamını, örgütün misyonu ve birim performansı ile ilgili bilgilere ulaşılmasını açık olarak tanımlanmış; sorumlulukları, performansa dayalı ödül sistemini, öz saygıyı ve desteği yetkilendirme ile olumlu olarak ilişkilendirmiştir. Spreitzer’e (1992) göre, yetkilendirilmiş çalışanlar ‘yaptıklarına inanırlar ve önemserler; faaliyetleri değer sistemleri ile bağlantılı bir haldedir’, bu çalışanlar motive edilmişlerdir, ‘enerjiktirler’ (Spreitzer, akt: Murray,2006, s.1382). Bu bulgular, çalışanların karar almaya katılımının yetkilendirme ile sonuçlanabileceğini ve yetkilendirilen bu çalışanların yenilikçi ve tatminkâr olmaya daha yatkın olduklarını öne sürmektedir (Murray, 2006, s.1382).

Yetkilendirme, bağlılığın zorunlu bir parçasıdır. Öğretmenlerin

yetkilendirildiği bir ortam yaratmak için okul müdürünün okul bilgilerine ulaşımı arttırması, okul kararlarında öğretmenleri katılımında ısrarcı olması, sınıf içi yenilikleri teşvik etmesi ve özerklik sağlaması gerekmektedir. Öğretmenlerin

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna göre, liderin karar alma tarzına ilişkin olarak demokratik, otoriter ve serbesiyetçi karar alma tarzları baz alındığında katılımcı, otoriter, müşteri

Kentsel dönüşüm süreçleri ve kamulaştırma kararları hakkında sunum yapan Avukat Mehmet Horuş ise, ‘çay, çilek ve Özgürlük mahalleri için verilen ‘acele

Yapılan bu araştırmada KKTC’deki özel okullarda karar verme sürecine velilerin öğretimsel ve yönetsel kararlara katılımları ile ilgili yönetici ve öğretmen

boyutu, karar alma durumundaki grup üyelerinin farklı grupların resmi temsilcileri olarak davrandığı zaman devreye girer. Bunu gruplar arası karar alma olarak tanımlamak

Bilgi teknolojilerinin kamu kurumlarında kullanımının karar alma sürecine etkilerini inceleyen bu tez bilgi toplumuna geçişte hedeflenen örgütsel dönüşüm

Gerek gazetelerde, gerek umu­ mî konuşmalarda, hattâ kahve kö­ şelerinde hep bu mevzular etra­ fında lâf ediliyor.. Araya giren a- dam çekiştirmelerini de

Şükrü TTlmaıı, Nesime Döleıı ve Deniz inşaat Yüksek Mühendisi Harun Ulmaıı'ın ablası, bütün ömrünü devamlı olarak mümtaz hayır işlerine vakfetmiş

Şekil 8.23: Emme sübap yayı ve ayar pulu kalınlıkları etkisi, ilk seçim sonucu Bu anlamda direnç değerini düşürebilmek için kullanılan emme sübap yayı