• Sonuç bulunamadı

Mardin'de konuşulan Arapça lehçenin sesbilgisi biçimbilgisi ve sözdizimi bakımından incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mardin'de konuşulan Arapça lehçenin sesbilgisi biçimbilgisi ve sözdizimi bakımından incelenmesi"

Copied!
187
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MARDİN’DE KONUŞULAN ARAPÇA LEHÇENİN

SESBİLGİSİ BİÇİMBİLGİSİ VE SÖZDİZİMİ BAKIMINDAN

İNCELENMESİ

Mehmet ŞAYIR

DOKTORA TEZİ

ARAPÇA ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren (6) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Mehmet Soyadı : ŞAYIR Bölümü : Arapça Öğretmenliği İmza : Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Mardin’de Konuşulan Arapça Lehçenin Sesbilgisi, Biçimbilgisi ve Sözdizimi Bakımından İncelenmesi

İngilizceAdı : an Investigation of Phonetics Morphology and Syntax of Spoken Arabic Dialect in Mardin

(3)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI


Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: ... İmza: ...

(4)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Mehmet ŞAYIR tarafından hazırlanan “Mardin’de Konuşulan Arapça Lehçenin Sesbilgisi Biçimbilgisi ve Sözdizimi Bakımından İncelenmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Arapça Öğretmenliği Bilim Dalı’nda Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Doç. Dr. Mehmet Hakkı SUÇİN

Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi

Başkan: ... Üye: ... Üye: ... Üye: ... Üye: ...

Tez Savunma Tarihi: .../.../...

Bu tezin Arapça Öğretmenliği Bilim Dalı’nda Doktora tezi olması için startları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ülkü ESER ÜNALDI

(5)

iv

(6)

v

TEŞEKKÜR

Bu tezin hazırlanmasında hep sınırsız hoşgörü ve sabırla desteğini görmüş olduğum saygıdeğer sevgili hocam Doç. Dr. Mehmet Hakkı SUÇİN’e içten sonsuz teşekkürlerimi sunarken, aynı şekilde öneri ve değerlendirmeleriyle teze büyük katkı sağlayan saygıdeğer hocalarım Prof. Dr. Faruk TOPRAK ve Prof. Dr. Nurettin CEVİZ’e, tezi gözden geçiren Prof. Dr. George GRIGORE’a, Yrd. Doç. Dr. Yaşar ACAT’a, her türlü kaynak desteğini esirgemeyen değerli meslektaşım Mahmut AĞBAHT’a, çocukluktan beri her zaman yakın desteğini görmüş olduğum babam Nayif ŞAYIR, tezi hazırlarken her zaman yakın ilgi göstermiş olan kardeşim Mustafa ŞAYIR ve sevgili aileme teşekkür etmeyi borç bilirim.

(7)

vi

MARDİN’DE KONUŞULAN ARAPÇA LEHÇENİN

SESBİLGİSİ, BİÇİMBİLGİSİ VE SÖZDİZİMİ BAKIMINDAN

İNCELENMESİ

Doktora Tezi

Mehmet Şayır

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ocak 2017

ÖZ

Bu araştırmanın amacı, Mardin’de konuşulan Arapça lehçenin mevcut durumu ile ilgili bütüncül bir betimleme yaparak bu lehçenin Modern Standart Arapçanın yanı sıra bölgede konuşulan Arapça lehçe ve ağızlarla karşılaştırıldığında ne gibi özellikler gösterdiğini derlem temelli bir yaklaşımla ortaya koymaktır. Araştırma kapsam olarak Mardin ve çevresindeki köy ve kasabaları kapsamakta olup bölgeden derlenen örnek ve gözlemlere dayanmaktadır. Lehçenin hem sesbilgisi, hem biçimbilgisi, hem de sözdizimi bağlamında Arapçanın belirgin özelliklerini taşıdığı, Irak ve Suriye’nin yanı sıra Türkiye’de de konuşulan Kuzey Mezopotamya Lehçesi’nin Mardin versiyonu olduğu, sesbilgisi, biçimbilgisi ve sözdizimi açısından kendine özgü özellikler taşıdığı, yörenin dış etkilere kapalı coğrafi yapısı ve toplumsal özellikleri nedeniyle bir tür dil adacığı oluşturduğu, özellikle de bedevilerin göç güzergahlarından uzak kaldığı, son dönemlerde Türkçe’den büyük ölçüde etkilenmiş olmasına rağmen özellikle ses yapısını koruduğu, Türkçe’den kelimeler alarak kendi yapısına uyarladığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler : Mardin, Arapça, Lehçe Sayfa Adedi : 165

Danışman : Doç. Dr. Mehmet Hakkı SUÇİN İkinci Danışman :

(8)

vii

AN INVESTIGATION OF PHONETICS MORPHOLOGY AND

SYNTAX OF SPOKEN ARABIC DIALECT IN MARDIN

Ph.D Thesis

Mehmet Şayır

GAZI UNIVERSITY


GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

January 2017

ABSTRACT

The purpose of this research is to determine the characteristics of the Arabic dialect spoken in Mardin through a holistic description of the current status of these dialects of Modern Standard Arabic as well as in spoken Arabic dialects in the region with a corpus-based approach. The research covers Mardin city and villages and towns around the city and based on the observations and samples collected from the area. It was concluded that the dialect contains the salient characteristics of Modern Arabic in terms of phonology, morphology and syntax, it is the Mardin version of the Northern Mesopotamian Dialect spoken in Turkey as well as Iraq and Syria, it has unique characteristics in terms of phonetics, morphology and syntax, it is spoken in some kind of a language island created due to social characteristics and the geographical structure of the region, it is especially far away from migration routes of the Bedouins, it has maintained its particular sound structure even though it is influenced by the Turkish greatly and it has taken words from Turkish and has adapted them to its own structure.

Key Words : Mardin, Arabic, Dialect Page Number : 165

Supervisor : Associate Professor Mehmet Hakkı SUÇİN Co-supervisor :

(9)

viii

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI
 ... ii

TABLOLAR LİSTESİ ... xiii

TRANSKRİPSİYON ... xv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ... xvii

GİRİŞ ... 1

BÖLÜM I ... 13

İLGİLİ LİTERATÜRÜN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ ... 13

BÖLÜM II ... 19

SESBİLGİSİ ... 19

4.1. Mardin’de Konuşulan Arapçadaki Sesler ... 20

4.2. Mardin’de Konuşulan Arapçadaki Ünlü ve Ünsüz Sesler ... 24

4.2.1. Ünsüzler ... 24 4.2.1.1. Dudaksıllar...24 4.2.1.2. Dudaksıl-Dişsiller ...25 4.2.1.3. Diş Arasılar ...25 4.2.1.4. Damaksıllar...25 4.2.1.5. Gırtlaksıllar ...25 4.2.2. Ünlüler ... 25 4.2.2.1. Kısa Ünlüler ...25 4.2.2.2. Diftong...28 4.2.2.3. Alafon (Altses) ...33

(10)

ix

4.2.2.4. Fonem (Sesbirim) ...33

4.2.3. İmâle ... 34

4.2.5. Dişil Son Ek ... 38

4.2.9. Kelimenin Sonunda Sürtünmeli Ünsüzün Düşmesi ... 43

4.2.10. Seslerin Kelime İçinde Yer Değiştirmesi ... 43

4.2.11. Ünsüz Yumuşaması ve Ses Dönüşmesi ... 43

4.2.12. Yabancı Kelimelerde Ünsüzlerin Uzun Ünlüye Dönüşmesi ... 45

4.2.13. Türkçe ve Başka Dillerden Geçip Arapçaya Uyarlanan Fiiller ... 47

4.3. Mardin’de Konuşulan Arapça Lehçe ile MSA Arasındaki Ses Benzerlikleri ... 49

4.3.1. Mardin’de Konuşulan Arapçada Sesler ... 50

4.3.2. Mardin’de Konuşulan Lehçede Ses Çeşitliliği ... 51

BÖLÜM III ... 61

BİÇİMBİLGİSİ ... 61

5.2. Tamlamalar ... 68 5.2.1. İsim Tamlaması ... 68 5.2.2. Sıfat Tamlaması ... 69 5.3. Çoğullar ... 69 5.3.1. Eril Çoğullar ... 70 5.3.2. Dişil Çoğullar ... 70 5.3.3. Çoğulun Çoğulu ... 70

5.4. 1. Renk Bildiren Kelimeler ... 71

5.4.2. Kusur Bildiren Kelimeler ... 74

5.5. Karşılaştırma ve Üstünlük Sıfatları ... 74

5.5.1. K1uK2eK3 ... 77

5.5.2. K1əK2K2e:K3 ... 78

5.5.3. əK1K2ēK3 ... 78

5.5.4. əK1K2o:K3 - əK1K2u:K3 ... 78

5.5.5. K1iK2K3a:n - K1i:K2a:n ... 78

5.5.6. K1əK2ēK3i:K4 ... 79

5.5.7. K1əK2ēK3i:K4 ... 79

5.5.8. K1K2a:K3K4 ... 79

(11)

x

5.7. Fiiller ... 80

5.7.1. Fiil Çekimleri ... 80

5.8. /a:ni:/ Son Eki ... 85

5.9. Zamirler ... 86

5.9.1. Ayrı Kişi Zamirleri ... 86

5.9.2. Bitişik Kişi Zamirleri ... 88

5.9.3. İşaret Zamirleri ... 90

5.9.4. Ayırma zamiri ... 91

5.10. İlgeçler ... 91

5.10.1. İlgeçlerin Fiillerle Birlikte Kullanılarak Yeni Anlamlar Elde Edilmesi ... 93

5.11. Bağıl Zamirler ... 96

5.12. Masdarlar ... 97

5.13. /Ḳa:m/ ‘Kalktı’ ve /Ra:ḥ/ ‘Gitti’ Fiillerinin Devam Eden Zamanlarla Kullanılması ... 100

5.14. “Beş Fiil” ... 101

5.15. “Beş İsim” ... 102

5.16. Zaman ve Yer İsimleri ... 103

5.17. Arapça Olmayan İsimlerin Eril ve Dişil Olarak Kullanılması ... 103

5.18. Cins İsmi ve Teklik İsmi ... 106

BÖLÜM IV ... 113

SÖZDİZİMİ ... 113

6.1. Fiiller ... 113

6.2. Cümle ... 114

6.2.1. İsim Cümlesi ... 114

6.2.2. İsim Cümlesinin Ögeleri Arasındaki Uyum ... 115

6.2.3. İsim Cümlesinin Söz Dizimi ... 116

6.2.4. Fiil Cümlesi ... 117

6.2.5. Özne Yüklem Uyumu ... 117

6.2.6. Şart Cümlesi ... 118

6.2.7. Dua ve Beddua ... 119

6.3. Seslenme (Ünlem) ... 121

(12)

xi

6.5. Durum Zarfı ... 123

6.6. Zaman Zarfı ... 123

6.7. Mekân Zarfı ... 124

6.8. Çoğul ... 125

6.9. /Ke:n/ ‘İdi’nin Değişik Anlam ve İşlevler İçin Kullanılması ... 126

6.9.1. Şart Anlamında ... 127

6.9.2. Geniş Zaman Fiilinden Önce Dilek Anlamında ... 127

6.9.3. Geniş Zaman Fiilin Önünde ... 128

6.9.4. İsim Zamir ve Sıfattan Sonra... 129

6.9.5. Pekiştirme Edatı /kəl/’den Sonra ve Geçmiş Zaman Fiilinden Önce ... 129

6.9.6. Pekiştirme Edatı /kəl/’den Önce ve Geçmiş Zaman Fiiliyle Birlikte ... 130

6.9.7. Pekiştirme Edatı /kəl/’den Sonra ve Geniş Zaman Fiilinden Önce ... 130

6.9.8. Geçmiş Zaman Fiilinden Önce İsteklendirme ve Teşvik Anlamında ... 130

6.9.9. İlgeçlerden Önce Geçmiş Zaman Anlamında ... 130

6.10. /Ṭa:ḳ/ ‘Güç Yetirmek’ Fiilinin “Yeterlilik” Anlamında Kullanılması ... 131

6.11. /Beḳa/ ‘Kaldı’ Fiilinin Kullanımı ... 132

6.12. Özne ve Öznenin Konumu ... 133

6.13. Olumsuz Cümlelerde Sözdizimi ... 133

6.14. Soru Edatlarının Cümle İçindeki Durumları ... 134

6.15. Zamanlar ... 136

6.15.1. Sonu Sesli Bir Harfle Biten Fiillerin Çekimlenmesi ... 139

6.16. Gelecek Zaman ... 140

6.17. Pekiştirme Edatı /kəl/ ... 141

6.18. Özne Sözdizimi ... 143

6.19. Olumsuzlama ... 144

6.19.1. /me:/ ile Olumsuzlama ... 144

6.19.2. /le:/ ile Olumsuzlama ... 145

6.20. Dilek İstek ... 146

6.21. Emirler ... 146

6.22. İkilemeler ... 147

SONUÇ ... 151

(13)

xii

EKLER ... 163

Ek.1. MARDİN EŞİĞİ’NDE ARAPÇA KONUŞULAN YERLER ... 165

(14)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Mardin Şehir Merkezindeki /e/ Ünlüsünün Midyat ve Çevresinde /ə/ Kısa

Ünlüsüne Dönüşmesi………..……….…..…….……. 21

Tablo 2. /Ḳa:l/ ‘Dedi’ Fiilinin Mardin Şehir Merkezindeki Kullanımına Göre Çekimlenmesi………..………...…….……. 21

Tablo 3. /Ḳa:l/ ‘Dedi’ Fiilinin Rəşməl’deki (Yeşilli) Kullanımına Göre Çekimlenmesi………..………...…….……. 22

Tablo 4. /Ḳa:m/ ‘Kalktı’ Fiilinin Mardin Şehir Merkezindeki Kullanımına Göre Çekimlenmesi………...………...….…. 22

Tablo 5. /Ḳa:m/ ‘Kalktı’ Fiilinin Rəşməl’deki (Yeşilli) Kullanımına Göre Çekimlenmesi. 23 Tablo 6. /Ṣa:m/ ‘Oruç Tuttu’ Fiilinin Çekimlenmesi ………...……….……. 23

Tablo 7. /aw - ew/ Diftongunun Mardin ile Arapçanın Konuşulduğu Diğer Merkezlerdeki Kullanımı ………...………..………….…...…….……. 31

Tablo 8. Türkçeden Geçip Arapçaya Uyarlanan Fiiller ………...……. 47

Tablo 9. /Keteb/ ‘Yazdı’ Fiilinin Çekimi ………...…...…...……. 81

Tablo 10. /Kewe/ ‘Dağladı’ Fiilinin Çekimi ……….…………....…… 81

Tablo 11. /Bəki:/ ‘Ağladı’ Fiilinin Çekimi …………...………...………....……. 82

Tablo 12. /Beḳe/ ‘Kaldı’ Fiilinin Çekimi……….….…….….…..…………. 82

Tablo 13. /Ṭarraḳ/ ‘Yolladı’ Fiilinin Çekimi……….…….…….……….…. 83

Tablo 14. Ayrı Kişi Zamirleri……….………..…...…..….….…..…… 86

Tablo 15. Bitişik Kişi Zamirleri……….………....……..….…...…...…. 89

Tablo 16. İşaret Zamirleri …..……….………..…....………....…...…...…..…… 90

Tablo 17. Dişil Olarak Algılanan Yabancı İsimler ………...….……. 104

Tablo 18. Eril Olarak Algılanan Yabancı İsimler ………...……. 106

Tablo 19. Başka Çoğulu Olmayan Yabancı İsimlerin Çoğulları………...…...…… 126

Tablo 20. Soru Edatları ……….………..…...……….….…....…. 134

Tablo 21. Son Ek - /Feteḥ/ ‘Açtı’ ……….………...…..…..….………. 136

(15)

xiv

Tablo 23. Son Ek - /Sa:r (Se:r)/ ‘Oldu’ ……….……...………...….... 137

Tablo 24. Son Ek - /Wedde/ ‘Götürdü’ ……….…...….…...…….... 138

Tablo 25. Son Ek - /Şedd/ ‘Bağladı’ ……….…………...…………...…....…. 138

Tablo 26. Ön Ek - /Şırıb/ ‘İçti’ ……….………...……...….…….…. 139

Tablo 27. Ön Ek - /Ḳa:l/ ‘Dedi’ ……….………...…...…….…...….……. 139

Tablo 28. Sonu Sesli Bir Harfle Biten /Şewe/ ‘Dağlayıp Pişirdi’ Fiilinin Çekimi... 140

Tablo 29. Ön Ek - /Ra:ḥ/ ‘Gitti’………..………...…..…….…...………. 140

Tablo 30. Ön Ek - /Feteḥ/ ‘Açtı’ ……….….…..…...….…….…....……. 142

Tablo 31. Ön Ek - /Sa:r (Se:r)/ ‘Oldu’………...………...….………. 142

(16)

xv

TRANSKRİPSİYON

Ünsüzler

ء ’ /ekel/ ‘yedi’

ب b /beyt/ ‘ev’

ت t /teḥt/ ‘alt, aşağı’

ث s̱ /s̱eḳi:l/ ‘ağır’ ج c /cemel/ ‘deve’ ح ḥ /ḥarr/ ‘sıcaklık’ خ ḫ /ḫayṭ/ ‘ip’ د d /dawr/ ‘sıra’ ذ ẕ /he:ẕe:/ ‘bu’ ر r /raḫi:ṣ/ ‘ucuz’ ز z /zeytu:n/ ‘zeytin’ س s /sətté/ ‘altı’ ش ş /şəms/ ‘güneş’ ص ṣ /ṣayd/ ‘av’ ض ż /żarb/ ‘vurmak’

ط ṭ /ṭayyıb/ ‘tatlı, canlı’

ظ ẓ /ẓahır/ ‘sırt’ ع ‘ /‘eyn/ ‘göz’ غ ġ /ġeym/ ‘bulut’ ف f /fo:ḳ/ ‘üst, yukarı’ ق ḳ /ḳelb/ ‘kalp’ ك k /kelb/ ‘köpek’ ل l /leyl/ ‘gece’ م m /mıḫḫ/ ‘beyin’ ن n /newm/ ‘uyku’ ه h /hewn/ ‘burada’ و w /weḥəl/ ‘çamur’ ي y /yewm/ ‘gün’

(17)

xvi Ünlüler

Kısa Ünlü Örnek

ــَـــ a /arż/ ‘yer, toprak’

ــَـــ e /ehəl/ ‘akraba’ ə /ənse:n/ ‘insan’ é /meselé/ ‘mesele’ i /iẕe:/ ‘eğer’ u /huwwé/ ‘o’ o /ḫo:ṣa/ ‘yüzük’ a: /ḥa:r/ ‘sıcak’ e: /be:b/ ‘kapı’ i: /ḳari:b/ ‘yakın’ u: /mesdu:d/ ‘kapalı’ o: /ro:ḥ/ ‘ruh’ ē /əklēb/ ‘köpekler’

(18)

xvii

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

e Eril d Dişil f Fiil Far Farsça H Hicrî K Kök Kü Kürtçe M.Ö. Milattan Önce M.S. Milattan Sonra

MSA Modern Standart Arapça ö.i. Özel İsim

s Sayfa Tr Türkçe tk Tekil Kişi ty Tarih Yok yy Yüzyıl

(19)
(20)

1

GİRİŞ

Arapçanın öğretimiyle ilgilenenler lehçelerin iletişim için ne denli önemli olduğunu bilirler. Arap toplumları resmi dil ya da yazı dili olarak “fusha” ya da Modern Standart Arapçayı (MSA) kullansa da günlük konuşma aracı olarak Arapçanın farklı lehçelerini kullanagelmiştir. Bu da Modern Standart Arapçanın (MSA) öğrenilmesinden sonra bu dili öğrenen kimsenin herhangi bir Arap toplumuyla iletişime geçmek için o toplumun konuştuğu lehçeyi de öğrenmesini gerektirmektedir.

Bu noktadan hareketle Arapçanın Arap olmayanlara öğretildiği üniversite ve yüksekokullarda bu dilin farklı lehçelerinin öğretilmesi de büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin coğrafya, tarih ve kültür bağlamında Arap ülkelerine yakınlığı göz önünde bulundurulduğunda bu lehçelerin öğretilmesine ihtiyaç duyulduğu söylenebilir. Buna bağlı olarak Türkiye’de yürürlükte bulunan yönetmeliklerin yabancı dil öğretiminde temel bir hedef olarak yabancı dil ile iletişim ve konuşmanın önemini vurguluyor olması da Arapçanın bir yabancı dil olarak öğretilmesinde lehçelerin önemini göstermektedir. (Bkz. Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Yönetmeliği, Resmî Gazete: 31.05.2006/26184). Bu bağlamda bu konuda Türkiye çapında yapılan araştırmalar, Türkiye’deki bazı üniversitelerde sadece Kahire, Şam ve Bağdat lehçelerinin öğretilmekte olduğu, buna karşılık Türkiye’de konuşulmakta olan Arapça lehçelerin Türkiye üniversitelerindeki Arap dili bölümlerinde ihmal edilmiş olduğunu göstermektedir. Araştırmalar ayrıca söz konusu üniversitelerdeki Arap dili bölümlerinin öğrenci ve öğretim elemanlarının Arapça lehçelerinin müfredata dahil edilmesi konusunda azımsanmayacak düzeyde istekli olduğunu, bölümlerindeki lehçe öğretiminin de yetersiz olduğuna inandığını göstermektedir (Suçin, 2016, s. 527).

Bu alanda çeşitli çalışmaları bulunan Alman dilbilimci Jastrow (2013), 1. Uluslararası Türkiye'de Konuşulan Arapça Lehçeler ve Sözlü Edebiyatları Sempozyumunda yaptığı konuşmada; "uzun ve ünlü tarihe sahip olan Türkiye'nin topraklarında bu uzun tarihi andıran

(21)

2

önemli sayıda arkeolojik ve mimari anıtlar bulunuyor. Türkiye'nin kültürel mirasının büyük bir kısmının konuşulan diller olduğuna kimse itiraz etmez. Maalesef bu diller, uzun bir süre değersiz görülmüştür. Ancak son senelerde onların da tarihi kalıntılar oldukları anlaşıldı... Mardin şehrinde Türkiye'nin en arkaik Arapçası konuşuluyor" demektedir.

Mardin Eşiği doğudan Dicle Nehri’nden batıdan Karacadağ’a kadar uzanan Mardin Platosu olarak da bilinen ve bu araştırmanın konusunu oluşturan Ḳəltu lehçesini kullanan köy ve kasabalardan oluşan ve bulunduğu bölgeye oranla yüksek, yer yer dağlık bölgenin adı olup merkezinde Mardin şehri yer almaktadır.

Yörede Arapça lehçenin şu yerleşim merkezlerinde konuşulduğu anlaşılmaktadır: Mardin, Ḳebe:le (Kabala), Rəşməl (Yeşilli), Midyat’ta Estel, Kəndērib (Söğütlü), Ebşé (Şenköy), Deyrəzbine (Acırlı), Şorızbaḥ (Çavuşlu), Kafrḥuwwa:r (Gelinkaya), Kafrə‘lle:b (Yolbaşı), Ḳastalu:né (Ovabaşı), Ḥebsəne:s (Mercimekli), Ḳel‘ət əş-Şēḥ Eḥmed (Taşlıburç), Ḥeldeḥ (Sarıkaya), əl-Əzya:ra (Ziyaret), Zinolé (Eğlence), Barbunıs (Pelitli), Ḳartmi:n (Yayvan Tepe), Ri:ş (Düzoba), Kafırzota (Kayalar), Sed (Sarıköy), əs-Sawr’da (Savur) Eydo (Kayaüstü), əMnēzəl (Tabaklı), əl-Mḫe:şniyé (Yenilmez), ər-Ra:jdiyé (Üçkavak), Cewzé (Tokluca), Ḫərbətəlḥecci (Gölbaşı), əl-Eḥmedi (Başkavak), Teffé (İçören), Batuşé (Bengisu), Nunəb (Yenice), Me‘serté (Ömerli)’de Ḫərbətəlgəngərēs (Alıçlı), əṭ-Ṭawḳ (Yaylatepe), Ḫərbətəlḳele:c (Anıttepe), Gundé (Salihköy), Ke:fsannor (Taşgedik), Gercüş’te Dērəndəb (Yolağzı), ‘Eynke:f (Kayapınar), Kafrsalṭ (Sarıtepe), Zernoḳa (Düzgeçit), Ḫərbət əş-Şēḥ ‘Eli (Altınova), Ḳəlləs̱ (Dereiçi), Ṭa:fo (Erişti), Deywe:n (Yeşilpanal), Erbəl (Arıkoy) (Yalçın, 2013). (Bkz. Ek 1)

Yapılan araştırmalara göre eski Arap şiirinin en önemli kaynaklarından sayılan Tağlip ve Bekr kabilelerine dayanan Ḳəltu Lehçesi’ni, Musul ağzını araştıran Iraklı araştırmacı Adil el-Bekrî gibi bazı araştırmacılar, Modern Standart Arapçaya (MSA) yakın bir lehçe olarak görmektedir (Akt. Osman, 2011, s. 33-34). Bu lehçe genel olarak Cezire bölgesinin lehçesi olarak bilinirken konuşulduğu bölge Musul’dan başlayarak İdil (Beyt Zabdey) ve Mardin Eşiği’ne, kuzeyden Siirt, batıdan Mardin şehir merkezinden Ceylanpınar’a (Rasulayn), güneyden Deyrizor’a, oradan da Deyrizor’un 55 km batısındaki el-Bişrî dağına kadar uzanmaktadır. Ondan sonra başka bir lehçe konuşan bedevi kabileler yaşamaktadır (Osman, 2011, s. 28). Ḳəltu Lehçesi’nin bölgede yaşayan Müslümanlar ile Hıristiyanlar tarafından kullanıldığı ve bu yörelerin her birinin kendi adıyla anılan bir ağzı bulunduğu

(22)

3

anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Musul’da konuşulanı Musul ağzı, Mardin’de konuşulanı Mardin Ağzı, Mardin Eşiği’nde konuşulanı Mhallemi ağzı olarak bilinmektedir. Bu bağlamda Osman’ın (2011) da dikkat çektiği gibi, Musul ağzı ticaret yollarında yer alması nedeniyle Farsça, Türkçe ve Bedevi Irak Lehçesi’nden etkilenirken Mardin ağzı bölgede yaşayan Türkler, Kürtler ve Süryanilerin dillerinden etkilenmiştir.

el-Bekrî Musul Ağzından söz ederken “Musul ağzı fushaya en yakın lehçe sayılır. Bunun nedeni bölgede ağızlarını ve geleneklerini nakledip koruyan Arap kabilelerinin varlığıdır” demektedir (Akt. Osman, 2011, s. 33-34). el-Makdisî ise “Cezire bölgesinde yaşayan halk güzel bir dil konuşmaktadır. Dilleri Şamlıların dillerinden daha düzgündür. En iyisi de Musul dilidir” (el-Makdisî, 1991, s. 146) görüşüne yer vermektedir.

Türkiye içerisinde kullanılmakta olan Arapça lehçelerin Türkiye içerisinde yeterli bir şekilde araştırılmadığı düşünülmektedir. Siirt, İdil, Hatay, Mardin gibi yörelerde konuşulan ağız ve lehçelerle ilgili çeşitli araştırmalar yapılmış olsa da bu ağız ve lehçelerin Türkiye dışından değil içinden araştırılıp incelenmeye ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. Böylece bu ağız ya da lehçelerin uğradığı değişikliklerin yanı sıra özelde Türkçe, genelde çevrede konuşulan dillerle sesbilgisi, biçimbilgisi ve sözdizimi açısından etkileşiminin özenle gözlemlenebileceği düşünülmektedir.

Bu araştırmanın dayandığı sayıtlılardan biri bu lehçenin bölgeye yerleştiği anlaşılan Bekr ve Tağlib kabilelerinin lehçelerinden gelmiş olmasıdır. Bu durum bu iki kabilenin eski Arap şiirinin en önemli kaynaklarından sayılıyor olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Yaklaşık olarak miladi 494 yılında Bekr b. Vâil ile Tağlib kabileleri arasında Arap Yarımadası’nın Tihâme bölgesinde yaşandığı düşünülen Besus Savaşı’ndan sonra bu kabilelerin kırk yıl boyunca savaşa savaşa kuzeye doğru göç ettiği, daha sonra el-Ceziratu’l-Furatiyye olarak bilinen el-Cezire bölgesine yerleştiği, burada Hristiyanlaştığı, bölgenin Musul merkezli güneyine Diyar Rabia, Diyarbakır merkezli kuzeyine Diyar Bekr dendiği, Rakka merkezli batısının ise Diyar Mudar olarak bilindiği anlaşılmaktadır. el-Makdisî bölgeden söz ederken, bölgeyi, Diyar Rabia, Diyar Mudar ve Diyar Bekr olmak üzere üç bölüme ayırarak birincisinin Irak tarafına düşen ve en büyük şehri Musul olan Diyar Rabia olduğunu belirterek Diyar Rabia’dan Hadise, Tellafar, Sincar, Nusaybin, Dara, Kafr Tu:s̱e ve Ceylanpınar (Rasulayn) gibi yerleşim merkezlerini saymaktadır. İkincisinin en büyük şehri Rakka olan Diyar Mudar olduğunu, üçüncüsünün ise en büyük şehri Diyarbakır olan

(23)

4

ve Meyyafarikin (Silvan) ile Hısnukeyfa (Hasankeyf) gibi yerleşim merkezlerini de içine alan Diyar Bekr olduğunu yazmaktadır (el-Makdisî, s. 137). Ancak el Makdisî’nin Mardin’den söz etmediği dikkat çekmektedir.

Öte yandan Bulduk (2004, s. 11), el-Cezire bölgesinin tarihinden söz ederken Türkçe yazılan tarih kitaplarının hepsinin İslam’dan önce Diyarbakır’la etrafında “Benî Kinde” adıyla bir Arap devletinin ortaya çıkmış olduğunu yazmakta olduğunu, dolayısıyla Bekr b. Vail ile kardeşi Tağlib dönemlerinde Diyarbakır’ı ve etrafını yurt edinmiş olan Arapların bir bölümünün daha sonra Benî Bekr ve Benî Tağlib isimleriyle iki fırkaya ayrılmış olduğunu yazmakta ve Bekr b. Vail’in 452 yılında Irak-ı Arab çevresindeki araziye yerleşmiş olduğuna dikkat çekmektedir.

el-Hamevî (1986, s. 39) de Mardin’den söz ederken Mardin’in el-Cezire Dağı’nın doruğunda bulunan ünlü bir kale olduğunu ve Dunaysir (Kızıltepe), Dara ve Nusaybin’in yanı sıra genişçe bir alana hakim bir yer olduğunu belirterek kalenin ön tarafında büyük bir şehir yer aldığını ve bu şehirde çok sayıdaki çarşıların yanı sıra hanlar, medreseler, kervansaraylar ve hanikahlar bulunduğunu yazmaktadır.

Şehirdeki evlerden de söz eden el-Hamevî, bu evlerin basamakları andırdığını, bu haliyle de her bir evin bir diğerinin üstünde yer aldığını, buradaki yolların da alt taraflarında yer alan evlere bakmakta olduğunu, damlarının arasında ise herhangi bir engel bulunmadığını anlatmaktadır. el-Hamevî, şehirde suyu az olan pınarların varlığına da dikkat çektikten sonra şehir halkının bu yüzden daha çok evlerinde bulunan sarnıçlardan su içtiğini belirtmektedir. Mardin için “Hiç kuşku yok ki yeryüzünde kalesinden iyi, ondan korunaklı, ondan sağlam kale yoktur” diyen el-Hamevî (2013), bazılarının Mardin kalesinin kendi yaşadığı döneme yakın bir dönemde kurulmuş olduğunu söylediğini, ancak bunun doğru olmadığını söyleyerek Emevî dönemi Arap şairlerinden Temimli Cerîr’den (648-728) aktarılan şu beytin bu görüşü yalanlar nitelikte olduğunu belirtmektedir:

ْﻢﻜﻔﻟﺎﺣ َمﺆﻠﻟا ﱠنإ ﺐﻠﻐﺗ َرﺰﺧ ﺎﯾ َماد ﺎﻣ َﻦﯾدرﺎﻣ ﻲﻓ ُﺖﯾﺰﻟا ﺮﺼﺘﻌﯾ

Sitemden kurtuluş yok Tağlibliler Mardin’de zeytin yağı sıkıldıkça

(24)

5

Yine Futûhu’l-Buldân’da İyâz b. Ğanem’in, Tur Abdin, Mardin kalesi ve Dara’yı Ruha (Urfa) barışına benzer bir barışla fethettiğini, dolayısıyla hem Mardin hem de el-Cezire’deki diğer bölgelerin, Ömer b. Hattab döneminde H. 19 senesi ile 20 senesinin Muharrem ayı içinde fethedildiğini belirten el-Hamevî (2013), Mardin ile ilgili şu mısralara yer vermektedir: ﻲﻓ ﻤﻗ ﻲﻟ ﷲ ﺎھﺎﻤﺣ ﻦﯾدرﺎﻣ ٌﺮ ﺎﻣﻮﯾ ﮫُﺘﻗرﺎﻓ ﺎﻣ ةروﺮﻀﻟا ﻻﻮﻟ

Mardin’de -Allah korusun- bir ayım var Zorunlu olmasa bir an ayrılmam ondan

ﻟ قﺮﯾ ﻲﻗاﺮﻋ ﻲﺒﻠﻗ مﻮﻗ ﺎﯾ ﮫ ﮫﺒﻠﻗو ﺎﺴﻋو ﺎﺴﻗ ﺪﻗ ﻲﻠﺒﺟ

Ey insanlar kalbim bir Iraklıdır yumuşaktır Kalbiyse bir dağlıdır katı ve sertleşmiştir

el-Belâzurî (1992, s. 180), Futûhu’l-Buldân’da el-Cezire’nin fethinden söz ederken İyâz b. Ğanem’in Rakka’yı fethettikten sonra Ruha (Urfa), Harran ve Samsat’ı aynı sulh üzere fethettiğini, daha sonra İyâz’ın Amid’i (Diyarbakır) Ruha’daki sulha benzer bir sulhla savaşsız fethetmesinin ardından Meyyafarikin’i (Silvan) de aynı şekilde fethettiğini, ardından (Mardin’in güneyinde Ceylanpınar yakınlarında bulunan) Kafr Tu:s̱e hisarını, ardından da Nusaybin’i savaşla ve yine Ruha’daki sulha benzer bir sulhla fethettiğini yazmaktadır. el-Belâzurî ayrıca İyâz’ın daha sonra Tur Abdin, Mardin kalesi ve Dara’yı da aynı şekilde fethetmiş olduğunu belirtmektedir.

Aynı şekilde İbnu'l-Esîr de (1987, s. 377), Velid b. Ukbe’nin sefere çıkarak el-Cezire Araplarına eriştiğini, onların da Müslüman olsun kâfir olsun kendisine katıldığını, buna karşılık içlerinden İyad b. Nazâr boyunun böyle yapmayıp Rum topraklarına girince, Velid’in, Ömer’e yazıp durumu bildirdiğini yazmaktadır. el-Cezire’nin en kolay fethedilen yerlerden biri olduğuna dikkat çeken İbnu'l-Esîr (1987, s. 378), Ebu Ubeyde’nin, dönemin halifesi Ömer b. Hattab’la gerçekleştirdiği yazışmalardan sonra el-Cezire’deki Arap olmayan halk ile o dönemde bölgede yürütülen savaş için Habib b. Mesleme’yi, el-Cezire Arapları için de Velid b. Ukbe’yi görevlendirdiğini belirterek, İyad b. Nazâr boyunun gerçekleşen yazışmalardan sonra Bizans İmparatoru tarafından Rum topraklarından çıkarıldığını anlatmaktadır.

(25)

6

Bu arada Velid b. Ukbe’nin Tağlib’ten İslam’a girmelerinden başka şey kabul etmeme eğilimi gösterdiğini, ancak halife Ömer b. Hattab’ın onu bundan alıkoyduğunu belirten İbnu'l-Esîr, Tağlib’in üstünlük duygusu ve teslim olmaya yanaşmama tavrından dolayı Velid’le sürekli bir sürtüşme içinde olduğunu, Velid’in de üzerlerine gitme eğiliminde olması nedeniyle Ömer’in bu kez Tağlib’e saldırmasından korktuğu için kendisini azledip yerine Furat b. Hayyan ve Hind b. Amr el-Cemlî’yi görevlendirdiğini yazmaktadır.

İbn İshâk’a dayanarak el-Cezire’nin H. 19 yılında fethedilmiş olduğunu, ondan önce Ömer b. Hattab’ın, Sa’d b. Ebi Vakkas’a yazarak, Şam (Suriye) ve Irak’ın Müslümanlar tarafından fethedilmesi durumunda el-Cezire’ye ordu göndermesini, söz konusu ordunun komutanlığına da Halid b. Urfata, Haşim b. Utbe ya da İyâz b. Ğanem’i getirmesini istediğini, bunun üzerine Sa‘d’ın da bu görevi İyâz b. Ğanem’e vererek, İyâz’ı ordunun başında el-Cezire’ye gönderdiğini yazmaktadır.

İbnu'l-Esîr, İyâz’ın askerleriyle birlikte Ruha (Urfa) üzerine yürüdüğünü ve buranın halkıyla Harran barışına benzer bir barış yapma yoluna gittiğini belirterek, daha sonra Ebu Musa el-Eşarî’yi fethetmesi için Nusaybin üzerine gönderip, kendisinin de Dara’ya yürüyüp burayı fethetmiş olduğunu anlatmaktadır.

Dolayısıyla Bulduk’un da (2004, s. 13) belirttiği gibi Nusaybin’in Ebu Musa el-Eş’arî tarafından muharebeden sonra barış yoluyla ele geçirilmesinden sonra bizzat İyâz b. Ğanem tarafından da Mardin, Dara ve bunlara ait kaleler ele geçirilmiştir.

Mardin Eşiği olarak bilinen doğu ve kuzeydoğu’dan Dicle, güney ve güneybatıdan Kızıltepe ovasıyla çevrili yükseltinin güneybatı ucunda yer alan Mardin’de, Sümerler ve Akadlardan (M.Ö. 2500-2200), Babil (M.Ö. 2200-1925), Hititler (M.Ö. 1925-1367), Asuriler (M.Ö. 1367-800), Urartu (M.Ö. 800-727), Sityaniler (M.Ö. 612), Medler (M.Ö. 608), İkinci Babil Devleti, Persler, Makedonyalılar, Partlar (M.Ö. 237-131), Abgarlar (M.Ö. 131 - m.s. 249) egemen olmuştur. Daha sonra Bizanslılar ile Sasaniler arasında el değiştiren Mardin’in, yukarıda ayrıntılı bir şekilde anlatılmış olduğu üzere İslami fetihler döneminde 640 yılında İyâz b. Ğanem komutanlığındaki Müslüman Araplar tarafından sulh yoluyla fethedildiği anlaşılmaktadır.

Mardin ve çevresi, daha sonra 692'de Emevî yönetimine geçerken, 824'te Halife Me‘mun döneminde Abbasîlerin yönetimine girmiştir. 885-978 yılları arasında Musul ve Halep

(26)

7

arasındaki bölgede hüküm süren ve isimlerini Tağlib kabilesinden Hamdan b. Hamdûn’dan alan Şii Arap hanedanı Hamdanîler, Mardin’i 895 yılında ele geçirmiştir. Daha sonra Hamdanîlerden Hamdan b. el-Hasan Nasiruddevle “Kartal Yuvası” olarak da bilinen Mardin kalesini inşa etmiştir (Dolebeni, s. 130).

Bölge daha sonra Hamdanîlerin egemenliğine son veren Buveyhîlerin eline geçmiş (978-990), ardından Mardin’de (990 - 1086) yılları arasında Mervaniler hüküm sürmüştür. Mardin, Mervanilerden sonra bu kez Diyarbakır’la birlikte Selçukluların (1077-1101) egemenliğine girmiştir.

Selçuklu egemenliğinin ardından bu kez Mardin açısından en önemli dönemlerden biri olan Artuklu dönemi (1105-1410) başlamıştır. Bu dönemde Mardin kalesinin inşa edildiği Hamdanî döneminden sonra Mardin’de bir kez daha önemli bir imar ve inşa hareketi başlamıştır.

Mardin’in, burayı başkent edinen Artukoğullarının yönetiminde olduğu 1105-1410 yılları arasındaki üç asırlık dönemde büyük bir gelişme ve imar hareketi yaşadığı, dolayısıyla kentte günümüze kadar gelmiş olan cami ve medreselerin önemli bir bölümünün Artuklu döneminde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bu cami ve medreselerden, Cēmə’ləkbi:r olarak bilinen Ulu Cami (1176), Savurkapı’da bulunan Sətt Radviya Camii (1177), Şehidiye Camii (1214), Nizamettin Begaz Camii (1186), Muzafferiye Camii (1264), Latifiye Camii (1314), Savur Kapı Camii (1314), Melik Mahmud Camii (1367), Hamidiye Camii (1347) ve Süleyman Paşa Camii’nin (1195) yılında yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Aynı şekilde halk arasında Maristan Hamamı olarak bilinen Emir Necmeddin Hamamı’nın da bu dönemde, 1112 yılında Necmeddin İlgazi tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Bu arada Mardin’deki önemli medreselerden biri olan ve günümüze kadar gelmiş olan Zinciriye Medresesi de bu dönemde Artukoğullarından Melik Sultan Tahir İsa tarafından 1385 yılında yaptırılmıştır. Bunun yanı sıra yine Melik Sultan Tahir İsa tarafından yaptırılmış olan Sultan İsa Medresesi ve Sit Radviya (Hatuniye) Medresesi de bu dönemde yaptırılmıştır (Dolebeni, 2006, s. 133-141).

Mardin, Artukoğullarından sonra 1410’da Türkmen boylarından Karakoyunluların eline geçmiştir. Mardin’de 1468’e kadar sürdüğü anlaşılan Karakoyunlu egemenliğini, Diyarbakır

(27)

8

ve çevresinde bir saltanat kuran yine Türkmen boylarından Akkoyunlu egemenliği izlemiştir.

Mardin’in daha sonra 1499 - 1516 yılları arasında Musul’u da ele geçirmiş olan Şah İsmail öncülüğündeki Safevîlerin eline geçtiği anlaşılmaktadır.

Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim ile Safevî şahı Şah İsmail öncülüğündeki Osmanlı ve Safevî orduları arasında yaşanan Çaldıran Savaşı’nın Şah İsmail’in yenilgisiyle sonuçlanmasından sonra Mardin kalesi, 1516’da kaleyi elllerinde tutan Safevîlerden alınmış, daha sonraları Mardin Kanunî Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi (1533 - 1535) sırasında idari olarak Diyarbakır’a bağlanmıştır.

1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanıyla birlikte il statüsüne kavuşan Mardin ve çevresindeki köy ve kasabalarda araştırmanın konusunu oluşturan Arapça lehçeye ek olarak Kürtçe, Türkçe ve Süryanice konuşulduğu bilinmektedir.

Mardin il sınırları içerisinde Arapçanın konuşulduğu bölgeler, batıdan Mardin şehir merkezinden başlayarak doğuda Zinolê (Eğlence) ve Ḳartmi:n (Yayvan Tepe) köylerine kadar uzanmaktadır. Yine güneyde Ḳel‘ət əş-Şēḥ Eḥmed (Taşlıburç) köyünden kuzeydeki Cewzê (Tokluca) köyüne kadar uzanan ve genelde bir bütünlük arz eden bir alana yayılmaktadır.

Araştırmada şu soruların cevabı aranmaktadır: Mardin’de konuşulan Arapça lehçe sesbilgisi açısından hangi karakteristik özellikleri taşımaktadır? Mardin’de konuşulan Arapça lehçe biçimbilgisi açısından hangi karakteristik özellikleri taşımaktadır? Mardin’de konuşulan Arapça lehçe sözdizimi açısından hangi karakteristik özellikleri taşımaktadır?

Araştırmanın amacı Mardin’de konuşulan Arapça lehçenin mevcut durumu ile ilgili bütüncül bir betimleme yaparak bu lehçenin hangi karakteristik özellikleri taşıdığını derlem (corpus) temelli bir yaklaşımla saptamaktır. Ayrıca bu lehçe ile komşu dil ve lehçeler arasındaki etkileşimin doğurduğu etkilerin gözlemlenerek bölgenin doğudan Dicle Nehri ile diğer bölgelerden ayrılıyor olması ve yüksek dağların ovalarla arasına doğal engel oluşturması ve bunun bölgenin Arapçanın kullanıldığı diğer bölgelerinden soyutlanmasına neden olması dolayısıyla coğrafi etkenlerin dildeki değişim ya da korunma üzerindeki etkilerinin incelenmesidir.

(28)

9

Ḳəltu Lehçesi ile ilgili özellikle Türkiye düzeyinde az sayıda araştırma yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu lehçeyle ilgili çalışmalar daha çok Batılı araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Socin’in (1882) çok erken bir dönemde ‘Der Arabische Dialekt von Mosul und Märdin’ (Musul ve Mardin Arapça Lehçesi) adlı üç makale ile bu çalışmaları Musul’un yanı sıra Mardin’den başlatması dikkat çekmektedir. Bu bağlamda yabancı araştırmacıların yürüttüğü çalışmaların genellikle Mardin ve çevresinde konuşulan Arapça üzerinde yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde Socin’in araştırmalarını 1882’de başlattığı düşünüldüğünde, daha sonra da 20. yy'da, Blanc (1964), Sasse (1971), Jastrow (1978) tarafından yapılan çalışmaların medya ve okullaşma etkilerinin tam olarak başlamadığı bir dönemde yürütüldüğü, dolayısıyla derlem bağlamında bu lehçenin belirgin özellikleri yok olmadan betimlendiği şeklinde değerlendirilmektedir.

Bu bağlamda Kahire, Bağdat ve Şam lehçesi gibi birçok lehçenin tersine Mardin lehçesindeki birçok ses günümüzde kullanılmakta olan MSA’da yer alan seslerle benzerlik gösterdiği düşünülmektedir. Ḳəltu lehçesini konuşanlar Arapçadaki /ḳa:f/ sesini MSA’daki şekliyle telaffuz ederken örnek olarak bu ses Mısır, Suriye ve Lübnan lehçelerinde “e” (hemze), Ürdün ve Filistin lehçelerinde /k/ /ke:f/, Irak ve Körfez ülkelerinin lehçelerinde /g/’ye dönüşmektedir. Dolayısıyla /ḳa:f/ sesinin sadece Fas lehçesinde MSA’dakine yakın bir şekilde telaffuz edildiği bilinmektedir. Aynı durumun diğer sesler açısından da söz konusu olduğu araştırmanın sayıltıları arasında yer almaktadır.

Bu araştırma, alan ve kapsam olarak Mardin ve doğunda yer alan yakın çevresinde araştırma konusu Ḳəltu lehçesini konuşan köy ve kasabaların yer aldığı Mardin şehir merkezi ve yakınındaki köy ve kasabaları kapsamaktadır. Urfa ve çevresinde konuşulmakta olan Gələt Lehçesi ile Hatay yöresinde konuşulmakta olan Şam Lehçesinin yanı sıra Siirt ağzı kapsam dışı tutulmuştur.

Komşu dillerle çağlar süren, Türkçe ile son yüzyılda doğrudan görülen etkileşimden sonra Ḳəltu Lehçesi’nin durumunu incelemeye dayanan bu araştırma söz konusu lehçeyi betimlemeye ve mevcut dil yapısını ortaya koymaya dayalı betimleme yöntemine dayanmaktadır.

Araştırma, alan olarak doğudan Dicle Nehri’nden batıdan Karacadağ’a kadar uzanan ve Mardin Platosu olarak da bilinen alana yayılan Mardin Eşiği’nin merkezinde yer alan Mardin kenti ile çevresindeki bazı köy ve kasabaları kapsamaktadır.

(29)

10

Araştırmada rastlantısal olarak yaş ve cinsiyet göz önünde bulundurularak seçilen deneklerden oluşan örneklem kullanılmıştır. Mardin şehir merkezi, Savur merkez, Savur əl-Eḥmedi (Başkavak), Ḳəlləs̱ (Dereiçi), Midyat Ebşê (Şenköy), Deyrəzbine (Acırlı) ve Rəşməl (Yeşilli)’de rastlantısal olarak seçilen deneklerden alınan ses kayıtları örneklem olarak çözümlenip kullanılmıştır. Dolayısıyla 2011-2014 yılları arasında bölgeye aralıklarla gidilerek gerek sözcük, gerekse sözcük üstü düzeyde (atasözleri, ikilemeler, deyimler vs.) malzeme toplanmıştır.

Öte yandan web ortamında bulunan yöreye ait şarkı, türkü ve hikâyelerin yanı sıra sesli ve yazılı dökümanlardan da yararlanma yoluna gidilmiştir. Yine araştırma konusu lehçenin araştırmacının ana dili olması ve 2014’te Mardin atasözlerini derlediği bir çalışma yürütmüş olması nedeniyle, araştırmacı bu alandaki kendi deneyim ve birikiminden yararlanma yoluna gitmiştir.

Yaş, cinsiyet, alan ve benzeri etkenler göz önünde bulundurularak rastlantısal olarak seçilen ve evreni yeterince temsil ettiği kanaatine varılan ses kayıtlarının yanı sıra gözlem ve alan araştırması sonuçları doğrultusunda lehçeyi betimlemede kullanılabilecek veriler elde edilmiş, araştırma problemlerine cevap niteliğinde olacak denence ve sayıtlıları doğrulama yoluna gidilmiştir.

2011 yılında başlayan araştırma çerçevesinde bölge belli aralıklarla ziyaret edilerek söz konusu lehçe üzerinde araştırma ve değerlendirmeler yapılıp hem ses kaydı, hem de gözlem yoluyla veri toplanmıştır. Mardin şehir mekezinin yanı sıra Savur merkez, Savur əl-Eḥmedi (Başkavak), Ḳəlləs̱ (Dereiçi), Midyat Ebşê (Şenköy), Deyrəzbine (Acırlı) ve Rəşməl (Yeşilli) ziyaret edilerek buralarda ses kaydı yapılmıştır.

Dolayısıyla 2011-2014 yılları arasında bölgeye aralıklarla gidilerek gerek sözcük, gerekse sözcük üstü düzeyde (atasözleri, ikilemeler, deyimler vs.) malzeme toplanmıştır.

Çalışmada kayıt ve gözlemlerin gerçekleştiği yerlerin ortak ortak özellikleri ele aleınıp değerlendirilmiş, bu arada sesbilgisi, biçimbilgisi ve sözdizimi bağlamındaki farlılıklar ilgili bölümlerde belirtilmiştir.

Öte yandan web ortamında bulunan yöreye ait şarkı, türkü ve hikayelerin yanı sıra sesli ve yazılı dökümanlar da değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

(30)

11

Veri toplama esnasında sahadan alınan ses kayıtları ve gözlem sonuçlarının çözümlenmesinde kullanılan transliterasyon, IPA’nın yanı sıra İslam Ansiklopedisi’nden yararlanarak oluşturulan bir transliterasyon sistemine göre yapılmıştır.

(31)
(32)

13

BÖLÜM I

İLGİLİ LİTERATÜRÜN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

Lisanu’l-Arab’da lehçe, dilin ucu ve söz söylemek anlamında geçmektedir. Lehçe, insanın doğarken öğrenip alışageldiği, edindiği dildir (İbnu Manzur, ﺞﮭﻟ). es-Siḥaḥ fi’l-Luġa’da ise lehçe dilin kendisi olarak tanımlanıyor (el Cevherî, 1990, s. 253). Dilbilimde lehçe, özel bir ortama ait bir dizi dilsel özellikler manzumesi olup söz konusu ortamdaki bütün bireyler bu dilsel özelliklerde birleşmektedir. Lehçenin ortamı daha geniş ve daha kapsamlı bir ortam olarak dil diye tanımlanan çeşitli dilsel olgularda birleşen birçok lehçeyi kapsamaktadır. Farklı lehçeler kullanmalarına rağmen aynı dili konuşan topluluklar kendi aralarında kolaylıkla anlaşabilmekte ve söz konusu lehçeleri birbirine bağlayan bağlar oranında aralarında geçen konuşmaları anlayabilmektedir (Enis, 1965, s.15) .

Mardin lehçesini inceleyen Arap araştırmacıların çoğunlukla bu lehçenin MSA’ya ne derece yakın olduğu savıyla ilgilendiği değerlendirilmektedir. Örnek olarak Ḳəltu lehçesinin Musul ağzını araştıran Iraklı araştırmacı Adil el-Bekrî “Musul ağzı fushaya en yakın lehçe sayılır. Bunun nedeni bölgede ağızlarını ve geleneklerini nakledip koruyan Arap kabilelerinin varlığıdır” (Akt. Osman, 2011, s. 33-34) demektedir. el-Makdisî (el-Makdisî, 1991, s. 146) ise “Cezire bölgesinde yaşayan halk güzel bir dil konuşmaktadır. Dilleri Şamlıların dillerinden daha düzgündür” görüşüne yer vermektedir.

Anadolu’da konuşulan Arapça lehçeleriyle ilgili araştırmaların hemen hemen tamamı Türkiye dışında yapılmıştır. 19. Yüzyılda başladığı anlaşılan bu araştırmalar Socin (1882) tarafından yayımlanan Der Arabische Dialekt von Mosul und Märdin [Musul ve Mardin Arapça Lehçesi] adlı üç makaleyle başlamıştır. Bu makaleler Musul ve Mardin ağızlarıyla ilgilidir.

Buradan yola çıkarak Ḳəltu lehçesi alanında yapılmış araştırmaların oldukça az olduğu anlaşılmakla mevcut araştırmalar şu şekilde özetlenebilir:

(33)

14

Blanc (1964) Mezopotamya’da yaygın bulunan lehçeler üzerinde çalışarak qeltu lehçeleri ve gelet lehçeleri olmak üzere iki topluluğa ayırmıştır.

Sasse (1971) ise Mardin şehrinin doğusunda Midyat ilçe merkezinin batısında konuşulan Mhallemi lehçesi ile ilgili Linguistische Analyse des arabischen Dialekts der Mḥallamı̄ye in der Provinz Mardin (Südosttürkei) [Türkiye’nin Güneydoğusunda Mardin İli Mhallemi Arapça Lehçesinin Dilbilimsel Çözümlemesi] başlıklı bir araştırma yapmıştır.

Jastrow (1978) Diemesopotamisch-arabischen qiltu-Dialekte [Mezopotamya-Arap Ḳəltu Lehçesi] adlı araştırmasını gerçekleştirerek Anadolu’da konuşulan Arapça lehçeleri topluluklara ayırıp Diyarbakır ağzı, Mardin ağzı, Siirt ağzı, Kozluk ağzı ve Sason ağzı biçiminde sıralamıştır. Ayrıca Jastrow’nun (1969), bölgeden alınmış çeşitli kayıtların metin çözümlerinden oluşan Arabische Textproben aus Mardin und Āzǝx [Mardin ve İdil Arapça Metin Örnekleri] gibi çalışmaları da bulunmaktadır.

Jastrow’nun (2006) ayrıca Anatolian Arabic [Anadolu Arapçası] başlıklı bir çalışması bulunmaktadır. Anadolu Arapçasını Mardin grubu, Siirt grubu, Diyarbakır grubu ve Kozluk grubu diye sınıflandıran Jastrow’nun bu çalışmasında daha çok Mardin grubu üzerinde durarak bu lehçenin ses yapısının yanı sıra sözdizimi ile ilgili çeşitli örnekler vermektedir. The Position of Mardin Arabic in the Mesopotamian-Levantine Dialect Continuum [Mezopotamya-Levanten Lehçe Etkileşimi Çerçevesinde Mardin Arapçasının Durumu] başlıklı çalışmasında ise Jastrow’nun (Jastrow, 2015: 186) özellikle Mardin ile Musul’da konuşulan Arapça ile ilgili karşılaştırmalı örneklere yer vererek Mardin Arapçasının Mezopotamya-Levanten lehçe etkileşimi çerçevesinde eksen konumunda olduğunu değerlendirdiği görülmektedir.

Turkish and Kurdish İnfluences in the Arabic Dialects of Anatolia [Anadolu’daki Arapça Lehçelerde Türkçe ve Kürtçenin Etkileri] adlı çalışmasında Jastrow (2011), Anadolu’da konuşulan Arap lehçelerinde Kürtçe ve Türkçeden alınan aktarma sözcükler yoluyla, bu lehçelerde bulunmayan yeni ünsüz fonemler meydana geldiğini, ayrıca Anadolu Arapçasında fiilin, zaman, fiil kipi ve görünüş gruplarına ilişkin zengin bir sistem ortaya koyduğu görülmekle bunun en iyi şekilde hem Türkçe hem de Kürtçenin karmaşık fiil sistemlerinin etkisiyle açıklanabileceğini yazmaktadır (Jastrow, 2011, s. 83).

Aynı şekilde Grigore (2002) da Mardin ağzını araştırmıştır. L’arabe Parlé à Mardin Monographie d’un Parler Arabe «Périphérique» [Mardin’de Konuşulan Arapça’nın

(34)

15

Çevresel Bir Monografisi] adlı Fransızca çalışmasında Grigore, önce Mardin ile ilgili genel bilgiler vererek bölgeden aldığı kısa hikâyelerle başlayıp Mardin’deki dil yapısını birtakım ses ve biçim özellikleri bakımından incelemiştir. Söz konusu lehçenin sözdizimi açısından bazı özelliklerini de ele alan Grigore’un bu çalışmasının bu alanda yapılan en kapsamlı monografi olduğu değerlendirilmektedir.

Ka a Temporal Prefix in Mardini Arabic Derived From the Verb Kana (to be) [Mardin Arapçasında Ka:ne (Olmak) Eyleminden Türeyen Zamansal Bir Ön Ek Olarak Ka] başlıklı çalışmasında ise Grigore (1999) /ke:n/ ‘idi’ eyleminin Mardin’de /kan yiroh le-l-mãktãb/ ‘okula gidiyordu’ örneğinde olduğu gibi /kan/ ‘idi’ şeklinde kullanıldığını, buna karşılık Savur ve Estel’de /ke:n/ ‘idi’ eyleminin hem /kan yiroh le-l-mãktãb/ ‘okula gidiyordu’ hem de /kayiroh le-l-mãktãb/ ‘okula gidiyordu’ şeklinde kullanılabildiğini, Mhallemi ağzında ise sadece /kayiroh le-l-mãktãb/ ‘okula gidiyordu’ şeklinde söylendiğini değerlendirmektedir. (Grigore, 1999, s. 11-12) Grigore bu konuda ayrıca Arapça ile Kürtçe karşılaştırmalı örnekler de vererek /ke:n/ ‘idi’ eyleminin dişil ve eril kullanımlarını da ele almaktadır. L’alternance Codique Chez les Arabes de Mardin (Turquie) [Mardin (Türkiye) Arapçasında Alternatif Kod Geçişleri] başlıklı çalışmasında ise Grigore (2006), Mardin’de Arapça-Türkçe-Kürtçe kod geçişlerini ayrıntılı örneklerle açıklama yoluna gitmektedir.

Şayır’ın (2016) el-Ems̱a:lu Fi: Lehceti Mardin el-’Arabiyye [Mardin’de Konuşulan Arapça Lehçede Atasözleri] başlıklı bir çalışması bulunmaktadır.

Arnold ve Ağbaht’ın (2015) birlikte gerçekleştirdiği Antakya'nın Dursunlu Köyünde Konuşulan Arap Diyalekti başlıklı çalışmasının yanı sıra bu alanda, Arnold’un (2000) The Arabic Dialects in the Turkish Province of Hatay and the Aramaic Dialects in the Syrian Mountains of Qalamûn: Two Minority Languages Compared [Türkiye’nin Hatay İlindeki Arapça Lehçe ile Suriye’nin Qalamûn Dağındaki Aramice Lehçe: İki Azınlık Dili Arası Karşılaştırma], Der Lulav - Ein Text im Arabischen Dialekt der Juden von Iskenderun (Südosttürkei) [Lulav - İskenderun Yahudileri Arap lehçesinde bir metin] (2010), Homonymenfurcht in den Arabischen Dialekten Antiochiens [Antakya Arapça Lehçesinde Eşsesli Sözcükler], Pausalformen in den Arabischen Dialekten Antiochiens [Antakya Arapça Lehçesinde Durak], Die Arabischen Dialekte Antiochiens [Antakya Arapça Lehçesi] (2004), The Arabic Dialect of the Jews of Iskenderun [İskenderun Yahudileri Arapça Lehçesi] (2007) ve benzeri çalışmaları bulunmaktadır.

(35)

16

Ağbaht (2014) yüksek lisans tezi olarak hazırladığı Hatay Yerleşik Arap Diyalektleri: WALS'e Göre Dil Özellikleri başlıklı çalışmasında Hatay Arapça lehçesinin Düya Dil Yapıları Atlası (WALS)’e göre dil özelliklerini ele almaktadır.

Wittrich (2001) ise İdil ağzıyla ilgili Almanya’da yaşayan gurbetçiler ya da göçmenlerle gerçekleştirdiği görüşmelere dayanarak hazırladığı Der Arabische Dialekt Von Azex [İdil Arapça Lehçesi] adlı bir araştırma yapmıştır.

Talay’ın (2011) bu alanda, Arabic Dialects of Mesopotamia [Mezopotamya Arapça Lehçeleri] ve Der ARABİSCHE Dialekt von Hasköy (Der-Khas), Ostanatolien. Teil II Texte und Glossar [Hasköy Arapça Lehçesi] (2002) gibi çalışmaları bulunmaktadır.

Lahdo (2009) da Tillo’da konuşulan Arapça ile ilgili The Arabic Dialect of Tillo in the Region of Siirt [Siirt Bölgesindeki Tillo Arapça Lehçesi] başlıklı bir çalışma gerçekleştirmiştir.

Siirt Arapça lehçesiyle ilgili olarak Biţună’nın (2015) The Conditional Clause in the Spoken Arabic of Siirt [Siirt’te Konuşulan Arapçada Şart Cümlesi] başlıklı bir çalışması bulunmaktadır. Öte yandan Biţună’nın (2014) On Loaned Consonants in the Spoken Arabic of Siirt [Siirt’te Konuşulan Arapça’da Ödünç Ünsüzler] ile Auxiliary Verbs in Dialects Spoken in Midyat Area [Midyat’ta Konuşulan Arapça Lehçe el Muhallemiyye’de Yardımcı Filler] (2012) çalışmaları da bulunmaktadır.

Yine Siirt’te konuşulan Arapçayla ilgili olarak Faruk Toprak’ın (2016) yüzyıllar boyunca bölgede bir arada yaşamış farklı halkların etkileşimi sonucunda Siirt’te konuşulan Arapça lehçeye girmiş yabancı kelimeleri konu aldığı Dira:se ’an Kelima:t Daḫi:le fi: Lehceti Si‘ird el-‘Arabiyye [Siirt Arap Lehçesindeki Ödünç ve Yabancı Kelimeler] başlıklı bir çalışması bulunmaktadır.

Osman (2011) tarafından kaleme alınmış el-Lehce el-Muhalmiyye Beyne el-Fasîh ve’l-‘Ammi: we’d-Daḫi:l [Fasih Halk Dili ve Yabancı Ögeler Arasında Mhallemi Lehçesi] adlı bir çalışma da bulunmaktadır. Mardin şehrinin doğusunda Midyat ve çevresinde konuşulmakta olan ancak Mardin’de konuşulan Arapça lehçeden önemli bir farkı olmadığı anlaşılan Mhallemi ağzını ele alan Osman, çalışmasında bu ağzın konuşulduğu yerler, Arapçanın eski lehçeleri ile bağlantıları, Cezire bölgesi (Kuzey Mezopotamya) ağızları ile bağlantısı, yöredeki dillerin yanı sıra Farsçayla etkileşimi ile ilgili ayrıntılı örnekler vermektedir. Osman, çalışmasının ikinci bölümünde Mhallemi ağzının belli başlı

(36)

17

özelliklerinden söz ederek üçüncü bölümünde Mhallemi ağzında kullanılan çeşitli kelimelerin anlamlarını söz konusu kelimelerin alfabetik sıralamasına göre vermektedir. Üçüncü bölümün çalışmanın büyük bir bölümünü oluşturması nedeniyle daha çok bir tür sözlük çalışmasını andıran çalışmada çeşitli şiir örneklerinin yanı sıra atasözleri ve deyimler, şarkılar ve hikâyelere yer verilmektedir. Mhallemi ağzının Mardin ağzından ayrı tutulduğu çalışmada, “Mhallemi lehçesi Arapçanın eski bir lehçesi olup Tur (Tor) Dağı bölgesinde yaşayan Müslüman ve Hristiyanların büyük çoğunluğunun konuştuğu bir lehçedir. Lehçe bölge halkıyla özdeşleşerek bölge halkı da bu lehçeyle özdeşlemiş; bölgedeki herkes lehçeyi Mhallemi lehçesi olarak tanımıştır” (Osman, 2011, s. 15) denilerek Mardin ve Musul ağızlarından çevredeki diğer lehçeler diye söz edilmektedir (Osman, s. 25).

Orhan (2015) ise Midyat Yöresel Arapçası (Muhallemî) ve Sözlü Edebiyatı adlı çalışmasında dil ve lehçe kavramlarının yanı sıra Arapçanın lehçeleri ile ilgili bilgi verdikten sonra Mardin ve Midyat konusunda da bilgi vermektedir. Midyat yöresel Arapçası ve sözlü edebiyatından atasözü, deyim, tekerleme, ninni, mani, dua, beddua, temenni, türkü, şiir, bilmece, hikâye, mülakat ve fiil örneklerine yer verilen bu çalışmanın daha çok sözlük niteliğinde bir çalışma olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca Acat ve Zyadat’ın (2014) Mhallemi atasözleri konusunda birlikte hazırladıkları el-Qiyemu’l-Axla:qiyyetu fi’l-Ems̱e:li’l-Muḥellemiyye [Mhallemi Atasözlerinde Ahlakî Değerler] başlıklı bir çalışmaları bulunmaktadır.

Yine Acat’ın (2016) Dirasatun Muqarana fi’l-’Anasiri’l-Muşterakati fi’l-Lehece el-Arabiyye el-Anadoliyyeti el-Muasira [Çağdaş Anadolu Arapça Lehçelerde Ortak Unsurlarla İlgili Karşılaştırmalı Bir Araştırma] başlıklı bir çalışması bulunmaktadır.

(37)
(38)

19

BÖLÜM II

SESBİLGİSİ

Doğada duyulup algılanan sesler, işlenmemiş ham ses ve konuşma sesi diye ikiye ayrılır. Nesnelerin birbirine çarpması ya da etkileşmesi sonucunda çıkan rüzgâr sesi, dalga sesi, el çırpması gibi her türlü gürültü ve uğultu birer ham ses olup kendi bağlamında anlamı olsa da belli bir düzene göre anlamlı ve karmaşık bir yapı oluşturmamaktadır. Aynı şekilde hayvan sesleri de belli birer anlam ve ileti içerse de bu iletiler oldukça sınırlı anlamlar taşımakta olup hayvanların neredeyse hiç gelişme ve değişim göstermeyen durağan yapılarıyla uyum sağlamaktadır.

İnsan dili belli bir kurala göre dizilip çeşitli anlamlar taşıyan ve her birinin diğerlerinden ayrı özellikleri olan konuşmaya dayalı bir dildir. Sesler, hem ünlü hem de ünsüz sesler bağlamında dilden dile de farklılık gösterir ve bir dilde olmayan bir ses başka dilde olabilir. Bireyde sesler erken yaşlarda şekillendiğinden belli bir yaştan sonra çevrede konuşulan dil ya da dillere, hatta lehçe ve ağızlara göre yapılanan hançere ya da gırtlak yapısı yerleşir ve değişmesi güç bir hal alır.

Bu bağlamda insan dilinin yapısını ve sistematik biçimlerini inceleyen sesbilgisi, herhangi bir dildeki sesleri ve bu seslerin dağılımını düzenleyen kuralları ifade etmektedir (Akmajian, Demers, Farmer & Harnish, s. 99, 1997). Bu anlamıyla sesbilgisi, konuşma seslerinin kullanım esnasında ne tür değişiklikler yaşadığını, bu değişimlerin kurala dayalı olup olmadığını belirler ve seslerin bu sistemin birer parçası olarak nasıl işlev gördüğünü inceler. Sesbilgisi ayrıca konuşma seslerinin seslendirme organları aracılığıyla ne şekilde üretildiğini de inceler ve seslerin bedenle ilgili yönlerini ortaya çıkarmaya çalışır.

Konuşmanın üretilmesi, akciğerlerden gelen havanın sona ermesi ya da soluk verilmesi şeklinde başlayarak nefes borusuna kadar çıkıp gırtlağa ya da akciğerler ile ağız arasında bir

(39)

20

kapı görevini gören ses kutusuna ulaşması şeklinde gerçekleşir. Böylece hızlı açılıp kapanarak akciğerlerden gelen hava akımını kontrol edilmek suretiyle sıkıca kapandığında akciğerler ile ağız arasındaki temas tamamen kesilir (Picard,1987: 1). Konuşma genel olarak bir sesler dizini ve aşağı yukarı seslerin akışından oluşan birleşik yapılar şeklinde düşünülür (Hudson, 2000, s. 20). Bu haliyle konuşma sesleri, insanda bilinen evrende eşine rastlanmayacak kadar karmaşık ve anlamlı bir iletişim ve anlaşma dizgesi ve düzlemi oluşturur.

Bu bölümde sesbilim bağlamında araştırma konusu lehçedeki ses yapısı ve seslerin lehçenin betimlenmesi açısından taşıdığı önemi ortaya koymak üzere bu lehçede varlığını koruyan özgün Arapça sesler ile ünsüzler, fonem (sesbirim), alafon yapısı ve imale ele alınarak Standart Arapça ile Mardin’de konuşulan Arapça lehçenin sesbilim bakımdan karşılaştırılması yoluna gidilecektir. Tezi oluşturan üç ana bölümden ilki olan sesbilgisi hem lehçenin betimlenmesi, hem de Standart Arapçaya göre konumunun belirlenmesi açısından sınıflandırılması açısından önem taşımaktadır.

Bu başlık altında ele alınacak konular, Mardin’de konuşulan Arapça lehçenin sesbilgisi açısından ne gibi karakteristik özellikler taşıdığı sorusunun cevabı aranarak lehçe sesbilgisi bağlamında betimlenmiş olacaktır.

4.1. Mardin’de Konuşulan Arapçadaki Sesler

Mardin’de konuşulan Arapça lehçenin özellikle seslerde kendini gösteren belli başlı özellikleri bulunmaktadır. Bu ses özelliklerinden en önemlisi belki de /ḳa:f/ sesidir. Mardin lehçesinde /ḳa:f/ sesinin Bağdat, Şam, Kahire gibi birçok Arapça lehçeden farklı bir sesletime sahip olduğu, dolayısıyla günümüzde kullanılan MSA’da söz konusu harfin sesletiminin Mardin’deki sesletimine yakın olduğu değerlendirilmektedir.

Araştırma konusu ses kayıtlarının yapılmış olduğu Mardin - Midyat (Mhallemi) - Savur üçgeninde sesbilgisi açısından dikkate değer bir farklılık bulunmadığı, var olan farklılıkların da az denebilecek miktarda olduğu değerlendirilmektedir. Örnek olarak Midyat ve çevresinde kelimelerin ilk hecesindeki ünlünün /e/ olması durumunda /e/ ünlüsünün /ə/ kısa ünlüsüne dönüşebildiği değerlendirilmektedir. (Bkz. Tablo 1)

(40)

21 Tablo 1

Mardin Şehir Merkezindeki /e/ Ünlüsünün Midyat ve Çevresinde /ə/ Kısa Ünlüsüne Dönüşmesi

Mardin Midyat

/zemen/ ‘zaman’ /zəmen/ ‘zaman’

/bene:t/ ‘kızlar’ /bəne:t/ ‘kızlar’

/ġede:/ ‘kahvaltı’ /ġəde:/ ‘kahvaltı’ /‘eşe:/ ‘akşam yemeği’ /‘əşe:/ ‘akşam yemeği’

/ḥeşe:k/ ‘haşa’ /ḥəşe:k/ ‘haşa’

Aynı şekilde /ḳe:l/ ‘dedi’ fiilinin de Midyat ve Mardin şehir merkezinde geniş zaman ve şimdiki zamanda /iyḳuwl/ ‘der, diyor’ şeklinde kullanılırken Rəşməl’de (Yeşilli) /iyḳəl/ ‘der, diyor’ şeklinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumun /ḳe:m - iyḳuwm/ ‘kalktı - kalkıyor’ fiili ile /ṣa:m - iyṣuwm/ ‘oruç tuttu - oruç tutuyor’ gibi fiiller için söz konusu olmadığı, ancak /ḳe:m - iyḳuwm/ ‘kalktı - kalkıyor’ fiili çekimlenirken aşağıdaki tablodan da anlaşıldığı gibi, 2. tekil dişil kişi, 2. çoğul e/d kişi ile 3. çoğul e/d kişide eylem kökündeki ünlü sesin Rəşməl’deki (Yeşilli) kullanımında /ə/ kısa ünlüsüne dönüştüğü değerlendirilmektedir. Aşağıdaki tablolarda /ḳe:l/ ‘dedi’ fiili ile /ḳe:m/ ‘kalktı’ fiili, Mardin ve Rəşməl’deki (Yeşilli) kullanımlarına göre çekimlenmiştir:

Tablo 2

/Ḳa:l/ ‘Dedi’ Fiilinin Mardin Şehir Merkezindeki Kullanımına Göre Çekimlenmesi

/Ḳa:l/ ‘Dedi’

Kişi Sayı Cinsiyet Eylem

1 Tekil e/d eḳuwl

2 Tekil e ətḳuwl

2 Tekil d ətḳuwli:n

3 Tekil e iyḳuwl

3 Tekil d ətḳuwl

1 Çoğul e/d ənḳuwl

2 Çoğul e/d ətḳuwluwn

(41)

22 Tablo 3

/Ḳa:l/ ‘Dedi’ Fiilinin Rəşməl’deki (Yeşilli) Kullanımına Göre Çekimlenmesi

/Ḳa:l/ ‘Dedi’

Kişi Sayı Cinsiyet Eylem

1 Tekil e/d eḳəl

2 Tekil e ətḳəl

2 Tekil d ətḳəli:n

3 Tekil e iyḳəl

3 Tekil d ətḳəl

1 Çoğul e/d ənḳəl

2 Çoğul e/d ətḳəluwn

3 Çoğul e/d iyḳəluwn

Tablo 4

/Ḳa:m/ ‘Kalktı’ Fiilinin Mardin Şehir Merkezindeki Kullanımına Göre Çekimlenmesi

/Ḳa:m/ ‘Kalktı’

Kişi Sayı Cinsiyet Eylem

1 Tekil e/d eḳuwm

2 Tekil e ətḳuwm

2 Tekil d ətḳuwmi:n

3 Tekil e iyḳuwm

3 Tekil d ətḳuwm

1 Çoğul e/d ənḳuwm

2 Çoğul e/d ətḳuwmuwn

(42)

23 Tablo 5

/Ḳa:m/ ‘Kalktı’ Fiilinin Rəşməl’deki (Yeşilli) Kullanımına Göre Çekimlenmesi

/Ḳa:m/ ‘Kalktı’

Kişi Sayı Cinsiyet Eylem

1 Tekil e/d eḳuwm

2 Tekil e ətḳuwm

2 Tekil d ətḳəmi:n

3 Tekil e iyḳuwm

3 Tekil d ətḳuwm

1 Çoğul e/d ənḳuwm

2 Çoğul e/d ətḳəmuwn

3 Çoğul e/d iyḳəmuwn

Tablo 4 ve Tablo 5’ten de anlaşılabileceği gibi, 2. tekil dişil kişi, 2. çoğul e/d kişi ile 3. çoğul e/d kişide eylem kökündeki ünlü sesin Rəşməl’deki (Yeşilli) kullanımında /ə/ kısa ünlüsüne dönüştüğü görülmektedir.

Tablo 6

/Ṣa:m/ ‘Oruç Tuttu’ Fiilinin Çekimlenmesi

/Ṣa:m/ ‘Oruç Tuttu’

Kişi Sayı Cinsiyet Eylem

1 Tekil e/d eṣuwm

2 Tekil e ətṣuwm

2 Tekil d ətṣuwmi:n

3 Tekil e iyṣuwm

3 Tekil d ətṣuwm

1 Çoğul e/d ənṣuwm

2 Çoğul e/d ətṣuwmuwn

(43)

24

Tablo 6’da görüldüğü gibi /ṣa:m/ ‘oruç tuttu’ fiilinin Mardin şehir merkezi ile yöredeki diğer yerleşim merkezlerindeki kullanımları arasında herhangi bir farklılık olmadığı değerlendirilmektedir.

Öte yandan /ṣa:r/ ‘oldu’ fiilinin de Mardin şehir merkezinde /ṣa:r/ ‘oldu’ şeklinde /ṣ/ sesiyle söylenirken Rəşməl’de (Yeşilli) /se:r/ ‘oldu’ şeklinde söylenerek bu bağlamda /ṣ/ sesinin /s/ sesine dönüştüğü anlaşılmaktadır.

4.2. Mardin’de Konuşulan Arapçadaki Ünlü ve Ünsüz Sesler

4.2.1. Ünsüzler

4.2.1.1. Dudaksıllar

Dudaksıllar alt ve üst dudak arasındaki temas yoluyla çıkarılan seslerdir. Mardin’de konuşulan Arapça lehçedeki dudaksıl sesler şunlardır:

(1) a. /b/ /berd/ ‘soğuk’ b. /f/ /faras/, ‘at’ c. /m/ /meke:n/ ‘yer’ d. /w/ /werd/ ‘gül’

4.2.1.2. Dudaksıl-Dişsiller

Dudaksıl-dişsiller, çıkarılırken alt dudağın ön üst dişlere değdiği sesler olup /f/ sesi bu lehçedeki dudaksıl-dişsil bir sestir.

(2) a. /f/ /feteḥ/ ‘açtı’ b. /f/ /faṭas/ ‘boğdu’ c. /f/ /feseḫ/ ‘yardı’ d. /f/ /feteḳ/ ‘söktü’ e. /f/ /faraḥ/ ‘sevinç’ f. /f/ /faras/ ‘at’

(44)

25 4.2.1.3. Diş Arasılar

Diş arasılar çıkarılırken dil ucunun ön dişlere değdiği sesler olup /t, s̱, d, ẕ, ṭ, n/ bu lehçedeki diş arasılardır:

(3) a. /t/ /teḥt/ ‘aşağı, alt’ b. /s̱/ /s̱evb/, ‘kumaş topu’ c. /d/ /deyn/ ‘borç’

d. /ẕ/ /ẕeheb/ ‘altın’ e. /ṭ/ /ṭayr/ ‘kuş’ f. /n/ /newm/ ‘uyku’

4.2.1.4. Damaksıllar

Damaksıl sesler, çıkarılırken dil ucunun üst ön dişlerin arkasına değdiği seslerdir. Mardin’de konuşulan Arapça lehçedeki damaksıl sesler şunlardır:

(4) a. /s/ /sewḳ/ ‘sürüş, çift sürmek’ b. /z/ /zeme:n/ ‘zaman’

4.2.1.5. Gırtlaksıllar

Gırtlaksıllar, gırtlaktan çıkarılan seslerdir. Bu lehçede gırtlaksıl seslere /h/ ve /e/ sesleri örnek verilebilir.

(5) a. /h/ /harab/ ‘kaçtı’ b. /e/ /ekel/ ‘yedi’

4.2.2. Ünlüler

4.2.2.1. Kısa Ünlüler

Mardin’de konuşulan Arapça’da bulunan kısa ünlülere ek olarak “o” ve “ı” kısa ünlüleri de kullanılmaktadır. Buna karşılık “i” ve “u” kısa ünlülerinin kullanılmadığı anlaşılmaktadır.

(45)

26

Bu durumda e / a – o – ı kısa ünlülerinin kullanıldığı anlaşılmakla birlikte, (i – u) kısa ünlüleri söz konusu olduğunda bu ünlülerin yerini yarı ünlüler almaktadır:

(6) a. /sıkkar/ (MSA /sukkar/) ‘şeker’ b. /ṣa:lıḥ/ (MSA /ṣa:liḥ/) ‘hayırlı, iyi’ c. /ṣılḥ/ (MSA /ṣulḥ/) ‘barış’

d. /mırr/ (MSA /murr/) ‘acı’ e. /cırr/ (MSA /curr/) ‘çek’ f. /ḥırr/ (MSA /ḥurr/) ‘hür, özgür’

g. /ḥıṭṭ/ (MSA /ḥuṭṭ/)‘koy’ h. /nıṭṭ/ (MSA /niṭṭ/) ‘zıpla’

Burada “ı” kısa ünlüsünün kalın seslerle birlikte geldiği görülebilmektedir. Buna karşılık /e/, /a/ kısa ünlüsünün herhangi bir değişikliğe uğramaksızın özgün halini koruduğu gözlemlenebilmektedir:

(7) a. /‘esel/ (MSA /‘esel/) ‘bal’ b. /ḥaṭab/ (MSA /ḥaṭab/) ‘odun’ c. /meġrez/ (MSA /meġrez/) ‘yüksük’ d. /maraż/ (MSA /maraż/) ‘hastalık’ e. /meḥell/ (MSA /meḥell/) ‘yer’ f. /ḳalb/ (MSA /ḳalb/) ‘kalp’

g. /kelb/ (MSA /kelb/) ‘köpek’

Ancak bu kısa ünlülerin yanı sıra yarı ünlülerin de yoğun bir şekilde kullanıldığı anlaşılmaktadır. (i - u) kısa ünlülerinin yerini alan bu yarı ünlülerin (ə - é) olduğu görülürken bu ağızda (ə) yarı ünsüzü (i - u) kısa ünlülerinin yerini alırken (é) yarı ünsüzünün (e) kısa ünsüzünün, dolayısıyla da dişilik “t”sinin (ة) yanı sıra (ﻒﻟأ) harf-i meddinin yerini aldığı görülmektedir.

(8) a. /səllem/ (MSA /sullem/) ‘merdiven’ b. /kətel/ (MSA /kutel/) ‘içli köfte’ c. /məlk/ (MSA /mulk/) ‘mal, mülk’

Şekil

Tablo 4 ve Tablo 5’ten de anlaşılabileceği gibi, 2. tekil dişil kişi, 2. çoğul e/d kişi ile 3
Tablo 20   Soru Edatları

Referanslar

Benzer Belgeler

TEKİL VE ÇOĞUL ADLAR Tekil ad: Tek bir varlığı bildiren adlardır.. Çoğul ad: Birden çok varlığı

Suyu çok gibi görünen kabın kutucuğunu sarıya boyayalım..  Aşağıdaki kaplardan çok su alanı kırmızıya, az su alanı maviye

 İçerisinde eşit miktarda su olmasına rağmen, şişe ve sürahideki su seviyesi aynı mıdır.. 

Aşağıda verilen isimleri tablodaki örneklerde gösterildiği gibi tekil olarak verilen isimleri çoğul, çoğul isimleri de tekil isim olarak yazınız... www.leventyagmuroglu.com

Aşağıdaki adlardan tekil olanların kutusuna “T” yazınız.. Çoğul olanların kutusuna

Çoğul isimler: Sayıca birden fazla varlığı bildiren isimlere çoğul isimler denir.. “-ler, -lar” eki getirilerek çoğul

Tablodaki boşluklara belirtilen isimlere göre örnekteki gibi uygun isimler yazınız... www.leventyagmuroglu.com

Topluluk Adları: Çoğul ekleri -ler, -lar almadığı halde anlam olarak birden fazla varlığı ifade eden adlara topluluk adları denir... Örnekler: sürü, ordu, takım, alay,