• Sonuç bulunamadı

Uluslararası mevsimlik tarım göçü: Artvin örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Uluslararası mevsimlik tarım göçü: Artvin örneği"

Copied!
213
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARTVİN ÖRNEĞİ

Hasan ASLAN

Haziran 2018 DENİZLİ

(2)
(3)

ARTVİN ÖRNEĞİ

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yüksek Lisans Tezi

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı

Hasan ASLAN

Danışman: Doç. Dr. Çağla Ünlütürk ULUTAŞ

Haziran 2018 DENİZLİ

(4)
(5)
(6)

ÖN SÖZ

Tez sürecine başlamadan önce saha çalışmalarında deneyim kazanmamda yarattığı fırsatlar ile birlikte eğitim hayatıma devam ederken Doğu Karadeniz’in en doğusunda meslek hayatına atılmamın ardından bu sahil ilçelerindeki gözlemlerimi dillendirdiğim sevgili danışmanım Çağla Ünlütürk ULUTAŞ’a bu tezin hazırlanmasındaki tüm destekleri için sonsuz teşekkür ederim. Büyük bir sabır ve özveriyle tezimin her aşamasında yanımda olduğunu hissettiğim hocam, hem fikri destekleri hem de literatüre dair yardımları ile bu tezin yazılmasında vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Lisans ve yüksek lisans eğitimim sürecinde Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı’nı bana sevdiren lisans danışmanım sevgili Kamil ORHAN’a, iş ve hayat disipliniyle kendisine hayran bırakan Handan KUMAŞ’a, bir yol gösterici olarak Oğuz KARADENİZ’e ve diğer bölüm hocalarıma teşekkürlerimi sunmayı ihmal edemem.

Araştırmamın saha çalışmasını yürüttüğüm Hopa’da ve çay temizleme işini gözlemlediğim Kemalpaşa’da görüşmelere katılan, fikirlerini esirgemeyen, görüşme formumdaki sorulara içtenlikle yanıt veren Gürcü ve Türk katılımcılara ilin diğer bölgelere ve diğer tarım ürünlerine göre özel konumunu anlamlandırmamdaki samimiyetleri dolayısıyla teşekkür ederim. Onlar olmasa bu çalışma bir gözlemden ibaret olarak kalacaktı.

Bu zorlu süreçte taviz vermek durumunda kaldığım birçok konuda annem Hülya ASLAN’ın, babam Enver ASLAN’ın, kardeşim Yağmur ASLAN’ın ve değerli arkadaşlarım Selda KOÇ’un, Bayram SEPET’in, Ayşenur GÖNÜLAÇAN’ın, Dilek DEMİR’in ve Seda ARSLAN’ın bana karşı anlayış ve desteklerinden dolayı her birisine içtenlikle teşekkür ederim.

(7)

ÖZET

ULUSLARARASI MEVSİMLİK TARIM GÖÇÜ: ARTVİN ÖRNEĞİ ASLAN, Hasan

Yüksek Lisans Tezi

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ABD Tez Yöneticisi: Doç. Dr. Çağla Ünlütürk ULUTAŞ

Haziran 2018, VIII+200 Sayfa

Mevsimlik işgücü göçü, özellikle sınır bölgelerinde ulus devlet sınırlarını aşan boyutlara ulaşabilmektedir. Gürcistan’dan Türkiye’ye çay hasadı için göç eden işgücü bu göç türüne bir örnektir. Mevsimlik Gürcü işgücü göçünün karakteristik özellikleri çoğunlukla düzensiz ve geçici olmasıdır. Düzensizliğine ve geçiciliğine rağmen bu göç hareketi her sene çay hasat dönemlerinde artış göstermektedir. Bu araştırmanın amacı, sınır bölgesinde neden ve ne zamandır yabancı mevsimlik işgücüne ihtiyaç duyulduğunu saptamaktır. Araştırma amacına ulaşmak için on çay üreticisi (işveren) ve dokuz Gürcü çay işçisi ile derinlemesine mülakat gerçekleştirilmiştir. Hopa’da yapılan bu görüşmeler dışında Hopa, Kemalpaşa ve Arhavi’de işçilerin evleri, toplanma yerleri ve çay tarlalarında gözlemler yapılmıştır. Bulgular, çay üreticilerinin ekonomik refah artışıyla birlikte çay hasadında işgücü talep etmesi ve SSCB’nin dağılmasından sonra Gürcistan’da yaşanan ekonomik sorunlara bağlı olarak mevsimlik işgücü arzının artmasının birbirine sıkı şekilde bağlı olduğu yönündedir. Buna rağmen Gürcü işçiler, işgücü piyasasına yasal olarak girmemekte/girememekte ve düzensiz göçmen olarak istihdam edilmektedirler. Göçmen işçiler günübirlik, hasatlık veya sezonluk olarak Artvin’de çalışmakta; bu süreçte kiralık evlerde veya işverenlerin evlerinde konaklamaktadırlar. İşverenler açısından en önemli sorun işçinin işi savsaklaması iken işçiler açısından ücrete dayalı sorunlar (ödememe, eksik ödeme gibi) bulunmaktadır. Mevsimlik göçmenler çoğunlukla erkek işçilerden oluşsa da yakın geçmişte kadın işçiler de çalışmaya başlamıştır. Ancak işverenler tarafından kimi sebeplerle kadın işçiler tercih edilmemektedir. Bölgede çay hasadında araştırma sürecinde çocuk işçiliğe rastlanmamış olup; yetişkin Gürcü işgücü en aktif rolü oynamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Uluslararası Mevsimlik Gürcü İşgücü Göçü, Çay Hasadında Göçmen İşgücü, Artvin

(8)

ABSTRACT

INTERNATIONAL SEASONAL AGRICULTURAL MIGRATION: THE CASE OF ARTVİN

ASLAN, Hasan Master Thesis

Labour Economics and Industrial Relations Department Adviser of Thesis: Assoc. Prof. Dr. Çağla Ünlütürk ULUTAŞ

June 2018, VIII+200 Pages

Seasonal labor migration can reach dimensions transcending the boundaries of nation state, especially in border regions. The labor migration from Georgia to Turkey for the tea harvest is an example of this migration type. The characteristic features of seasonal Georgian labor migration are often being irregular and temporary. Despite its irregularity and temporaryity, this migration movement increases every year at tea harvest season. The purpose of this study is to determine why and when the foreign seasonal workforce is needed in the border region. In-depth interviews were conducted with ten tea garden owners (employers) and nine Georgian tea workers to achieve the purpose of the study. Apart from these interviews held in Hopa, observations were made in the houses of the workers, meeting places of the workers and tea fields in Hopa, Kemalpaşa and Arhavi. Findings suggest that tea producers are firmly depended on to the demand for labor in tea harvest with the increase in economic prosperity and the increase in seasonal labor supply due to economic problems in Georgia after the collapse of the USSR. Nevertheless, Georgian workers don’t/can’t legally enter the labor market and are employed as irregular migrants. Migrant workers in Artvin work for a day-long, during a harvest or for all season; in this process they reside in rented houses or in the houses of their employers. In terms of employers, the most important problem is that the workers are neglecting the job while the workers have problems about the wages (no payment, incomplete payment, etc.). Although seasonal migrants mostly consist of male workers, women workers have also begun to work in the recent past. However, for some reasons women workers are not preferred by employers. No child labor was found during this research process; the adult Georgian workforce plays the most active role in the tea harvest in the region.

Keywords: International Agricultural Migration of Georgian Labour, Labour Migrants in Tea Harvest, Artvin

(9)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... i ÖZET... ii ABSTRACT ... iii İÇİNDEKİLER ... iv ŞEKİLLER DİZİNİ ... vi TABLOLAR DİZİNİ ... vii

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ ... viii

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

ULUSLARARASI MEVSİMLİK TARIM GÖÇÜ VE İŞGÜCÜ

GÖÇÜNDE HEDEF ÜLKE OLARAK TÜRKİYE

1.1. Göç ve Göçmen Kavramları... 4

1.1.1. Yabancı İşçi Olarak Uluslararası Göçmen ... 6

1.1.2. Yasaların Dışına Çıkan Düzensiz Göçmen ... 8

1.1.3. Tarım İşlerindeki Mevsimlik Göçmenler ve Mekik Dokuyanlar ... 11

1.1.4. Uluslararası Mevsimlik Tarım Göçü ... 12

1.2. Küreselleşme ve Uluslararası İşgücü Göçü İlişkisi ... 13

1.3. Türkiye’de İşgücünün Uluslararası Hareketleri ... 15

1.3.1. İşgücü Göçünde Hedef Ülke Olarak Türkiye ... 16

1.3.2. Mevsimlik Tarım Göçü ve Türkiye... 22

1.4. Türkiye’de Yabancı İşgücü Hareketliliğinin Yasal Mevzuattaki Yeri ... 29

İKİNCİ BÖLÜM

GÜRCİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE YÖNELEN

İŞGÜCÜ GÖÇMEN HAREKETİ VE GÜRCİSTAN İŞGÜCÜ

PİYASASININ ÖZELLİKLERİ

2.1. Gürcistan’dan Türkiye’ye Yönelen İşgücü Göçünün Tarihi ... 43

2.2. Gürcistan’dan Türkiye’ye Yönelen İşgücü Göçünün Boyutu ve Özellikleri ... 48

2.3. Gürcü Göçmenlerin Türkiye’de İstihdam Biçimleri ... 53

2.3.1. Mevsimlik Tarım İşleri ... 56

2.3.1.1. Fındık Hasadı ... 57

2.3.1.2. Çay Hasadı ... 61

2.3.2. Diğer İşler... 65

2.4. Gürcistan’ın Ekonomik Göstergeleri ve İşgücü Piyasasının Özellikleri... 73

2.4.1. Gürcistan’ın Ekonomik Göstergeleri ve Türkiye ile İlişkileri ... 73

2.4.2. Gürcistan İşgücü Piyasasının Özellikleri ... 76

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YEŞİL ALTININ MEVSİMLİK GÖÇMEN İŞÇİLERİ:

ARTVİN ÖRNEĞİ

3.1. Araştırmanın Amacı, Sorunsalı ve Önemi ... 82

3.2. Araştırmanın Yöntemi, Kapsamı, Sınırlılıkları ve Alanı ... 83

3.3. Gürcü İşgücü Göçünün Hedefi Olarak Artvin ... 90

(10)

3.4.1. Göçmen İşçilere Ait Bulgular ... 94

3.4.1.1. Göçmen İşçilerin Sosyodemografik Özellikleri ... 95

3.4.1.1.1. Gürcistan’daki İş Deneyimi ve Kazanç Durumu ... 96

3.4.1.1.2. Türkiye’deki İş Deneyimi ... 98

3.4.1.2. Türkiye’de Çalışmanın Tercih Edilmesinin Sebepleri ... 100

3.4.1.3. Türkiye’de Çalışma Süresi, Yeri ve Toplumsal Ağların Varlığı ... 102

3.4.1.4. Göçün Niteliği ve İşe İlk Erişim Kanalları ... 104

3.4.1.5. Çalışma Şartları, Ücretler ve İşçi Dövizleri ... 107

3.4.1.6. İşçilere Sağlanan Ücret Dışı Çıkarlar ... 115

3.4.1.7. İş Kazası Geçmişi ... 118

3.4.1.8. Gürcistan’la İletişim, Türkiye’de Yaşam ve İş Hayatında Tercih Edilen Olma ... 118

3.4.1.9. Çay Hasadında Toplumsal Cinsiyet İlişkileri ve Çocuk İşçiliği ... 120

3.4.1.10. İşçilerin Çay Hasadına Dair Temel Sorunları ... 122

3.4.2. İşverenlere Ait Bulgular ... 123

3.4.2.1. İşverenlerin Sosyodemografik Özellikleri ... 123

3.4.2.2. Ürün ve İşçi Sayısı İlişkisi ve İşverenlerin İşçi Arama Kanalları ... 126

3.4.2.3. Aracılık ve Yarıcılık Faaliyetlerinin Durumu ... 131

3.4.2.4. Gürcü İşçilerle Çalışma Süreci ve Nedenleri ... 139

3.4.2.4.1. Ekonomik Refah ... 140

3.4.2.4.2. Temel Geçim Kaynağının Tarımdan Diğer Sektörlere Kayması ... 141

3.4.2.4.3. Maliyet Unsurları ve Yüksek Getiri ... 141

3.4.2.4.4. Nüfusun Yaşlanması,Genç Nüfusun Tarımdan Kopması ve Ailevi Gerekçeler ... 142

3.4.2.4.5. Çaylık Arazilerin Miras Yoluyla Bölünmesi ... 143

3.4.2.5. İş İlişkisinin Sürekliliği ... 144

3.4.2.6. Ücretler, Ücret Belirleme Yöntemleri ve Pazarlık Gücü ... 146

3.4.2.7. Ücret Dışındaki Haklar ... 151

3.4.2.8. Gürcüler Dışında İşçi Çalıştırılmamasının Sebepleri ve Gürcü İşçilere Bağımlılık Düzeyi ... 153

3.4.2.9. İşe Almada, Ücret Ödemede, İşi Yürütmede İşçilerle İletişim Durumu ... 158

3.4.2.10. Kadın ve Çocuk İşçilik ... 159

3.4.2.11. İş Kazası Durumu ve Kayıtdışı Kurulan İş İlişkisi ... 160

3.4.2.12. İşverenlere Göre İşçilerin Çalışma Koşullarından ve Kendilerinden Kaynaklanan Sorunlar ... 162

3.4.2.12.1. İşverenlerin İşçiler Konusunda Yaşadıkları Sorunlar ... 162

3.4.2.12.2. İşçilerin İşverenlere Şikayetleri... 164

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 166

KAYNAKLAR ... 173

EKLER ... 188

Ek-1: Gürcü Tarım İşçilerine Yönelik Soru Formu ... 189

Ek-2: Çaylık Sahiplerine Yönelik Soru Formu ... 191

Ek-3: Fotoğraflar ... 192

(11)

ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa Şekil 1. Şekil 2. Şekil 3. Şekil 4. Şekil 5. Şekil 6. Şekil 7. Şekil 8. Şekil 9.

Cinsiyete Göre Çalışma İzni Alan Yabancı İşçi Sayısı (2011-2015)…... Türkiye’ye Giriş Yapan Azerbaycan ve Gürcistan Vatandaşları (2015)... Türkiye’ye Gelen Gürcü Ziyaretçi Sayıları (2001-2016)………….……….. Artvin’in Net Göç Miktarı (2007-2016)………..……….…….. Gürcistan Haritası………... Yıllara Göre GEL/TL Kuru (2013-2017)………... Katılımcıların Gürcü Mevsimlik İşçilere Temel Erişim Kanalları…………. Çay Hasadını Gerçekleştiren Temel İşgücü Kaynakları……… Gürcü Mevsimlik Göçmen İşgücünün Talep ve Arzını Belirleyen Faktörler ve Göçün Niteliği………... 21 27 51 93 96 114 128 137 168

(12)

TABLOLAR DİZİNİ Sayfa Tablo 1. Tablo 2. Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Tablo 6. Tablo 7. Tablo 8. Tablo 9. Tablo 10. Tablo 11. Tablo 12. Tablo 13. Tablo 14.

Hedef ve Merkez Ülke Açısından Düzensiz Göç……… Ülke Vatandaşlarının Ekonomik Duruma Göre Uluslararası Göçe Bakışı……… Yıllar ve Türüne Göre Yabancılara Verilen Çalışma İzni Sayısı (2011-2015)……… Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Düzenlemeler………..…. Uluslararası Koruma Statüsünü Haiz Göçmen Grupları………...…... Gürcistan Nüfusunun Uluslararası Göç Dengesi (1991-2015, Bin kişi)... Mevsimlik İşlerde İstihdam Edilen Yabancı Göçmen Gruplarına Yönelik Yasal Düzenlemeler……….... Türkiye ve Gürcistan’ın Ekonomik Göstergeleri (1990-2016)……… Yıllara Göre Gürcistan İşgücü Piyasasının Göstergeleri (2012-2017)…… Nitel Araştırma Yönteminin Güçlü ve Zayıf Yönleri……….……. Katılımcıların Gürcistan’daki Sosyal ve Ekonomik Hayatlarına Dair Bilgiler……….. Katılımcıların Çay Hasadındaki Geçmişi ve Toplumsal Ağlar……… Katılımcıların Köy, Esas Meslek ve Çaylık Bilgileri………... Katılımcıların Gürcü İşçilerle İş İlişkisinin Geçmişi………...

9 10 20 32 34 40 47 75 78 85 97 103 124 139

(13)

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ AB Avrupa Birliği (European Union-EU)

AEV Avrupa Eğitim Vakfı (European Training Foundation-ETF) BDT Bağımsız Devletler Topluluğu (CIS Countries)

BM Birleşmiş Milletler (United Nations-UN)

BMMYK BM Mülteci Yüksek Kurulu (UN High Commissioner For Refugees- UNHCR)

ADNKS Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ÇSGB Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

DB Dünya Bankası (World Bank-WB)

GEL-lari Gürcistan Resmi Para Birimi, Lari GİGM Göç İdaresi Genel Müdürlüğü GNS Genel Nüfus Sayım Sistemi

GOÜ Gelişmekte Olan Ülke (Developing Country) GSYİH Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

GÜ Gelişmiş Ülke (Developed Country)

İŞKUR Türkiye İş Kurumu

NBG Gürcistan Ulusal Bankası (National Bank of Georgia-NBG)

SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (Union of Soviet Socialist Republics-USSR)

UÇÖ Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization-ILO) UGÖ Uluslararası Göç Örgütü (International Organization for Migration-

IOM)

UGPGM Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (International Centre for Migration Policy Development-ICMPD)

T.C. Türkiye Cumhuriyeti

TL-lira Türk Lirası

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu $-Dolar Amerikan Doları (US Dollar)

Bkz. Bakınız çev. Çeviren drl. Derleyen m. Madde örn. Örneğin vd. Ve diğerleri

(14)

GİRİŞ

Küreselleşen dünya düzeninde ulus devlet sınırları dışına yönelen göç hareketleri; düzensiz göç, düzenli göç ve döngüsel göç gibi yeni kavramlarla literatürde yerini almaktadır. Bununla birlikte sınır bölgelerinin kendine has dinamikleri dolayısıyla buralarda yaşayan sınır insanları açısından kimi durumlarda karşı taraftaki fırsatlar çekici gelebilmektedir. Başta göçmene yabancı olan karşı taraf veya sıkça kullanılan tabirle karşısı, yaratılan imkânlar sayesinde artık bir çeşit yeni mesken halini alabilmektedir.1

Bu çalışmada, 1990’ların başında tek kutuplu bir dünya düzenine geçilmesi ve SSCB’nin dağılmasının ardından kurulan bağımsız devletlerden biri olan Gürcistan’dan Türkiye’nin bir sınır ili olan Artvin’e çay hasadında çalışmaya gelen yabancı işgücünün göç hareketi ele alınmaktadır. Gürcistan’dan Türkiye’ye turist vizesiyle giriş yapan bu

uluslararası göçmenler, çalışma izni olmaksızın istihdam edildikleri için düzensiz

göçün öznesi konumunda bulunmaktadırlar. Aynı zamanda bu göç, işçinin amacı doğrultusunda niteliği itibariyle mevsimlik, günübirlik veya dönemlik olabilirken yıl içinde ve/veya takip eden yıllarda sürekli tekrarlanması dolayısıyla döngüsel bir boyuta da sahiptir. Öte yandan çay hasadının nemli, engebeli, çamurlu arazide tehlikeli hasat aletleriyle çalışmak gibi kendine özel zorlukları dolayısıyla düşme, yılan, akrep sokması, uzuv kesilmesi, vb. ciddi boyutlarda iş kazası riskleri taşıması, göçmen işçileri yabancısı olunan ve kayıtdışı çalışılan bir ülkede dezavantajlı bir grup haline getirmektedir. Bu açıdan bakıldığında araştırmayı gerekli kılan temel sorunsal, Artvin ilinin çay yetiştirilen ilçelerinin tümünde (Kemalpaşa, Hopa, Arhavi, Borçka) Gürcü işçilerin çay hasadında neredeyse tek işgücü olarak çalışmasına/çalıştırılmasına rağmen; yaşanan bu düzensiz ve döngüsel göçün bir sonucu olarak işçi ve işveren arasında kurulan iş ilişkisinin kayıtdışı olması ve kimi işçi haklarına dair önemli riskler taşımasıdır. Zira bu kayıtdışı iş ilişkisi, her ne kadar birbirine yakın kültürlere sahip bireyler arasında kurulsa da yapılan işin ağır olması; kötü çalışma şartlarında ve farklı

1 Bu araştırmanın ortaya çıkışı, Trabzon-Hopa seferini yapan yerel firmanın otobüsünde araştırmacının

yanında oturan Rizeli bir gençle başlayan sohbete dayanmaktadır. Bir saati aşan sohbette ailesinin çay tarlası (kendi deyişleriyle “çaylık”) bulunduğunu belirten Rizeli gencin, mevsimlik Gürcü göçmen işçilere yönelik anlattıklarının çarpıcı bir deneyimi ifade etmekteydi. Kendisinin ve ailesinin deneyimleri, dışarıdan bakan bir göz olarak araştırmacıyı oldukça etkilemişti. Gülerek söylediği “Farklı şeyler de

yaşıyoruz. Mesela benim Doğan’ım (arabayı kastediyor) var, işçi almak için şehre (ilçe merkezini kastediyor) indiğimizde Gürcü işçileri bulup köye getiriyoruz. Adamların altında Mercedes’ler BMW’ler var. Ama ücretlerini biz veriyoruz” sözleri iki sınır ülke vatandaşının karşılıklı varlıkları ve yoklukları

(15)

ülkede gerçekleşmesi dolayısıyla hali hazırda var olan risklerin daha yoğun halde hissedilmesini beraberinde getirmektedir.

Bu çalışma, sosyal ve ekonomik gelişiminde çayın çok önemli etkisi bulunan ve günümüzde sürekli içgöç veren Artvin’de çay işçiliğinde neden ve ne zamandır yabancı işgücüne ihtiyaç duyulduğu ve Gürcü işgücünün bu ikame rolünün ne düzeyde olduğunu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Artvin’de mevsimlik çay işinde yabancı işgücüne olan ihtiyacın iki taraf ülke vatandaşlarının birbirini besleyen, karşılıklı bir ekonomik bağımlılık içinde olması araştırmanın temel savıdır. Bu iki taraflı bağımlılık, Gürcistan açısından SSCB sonrası ekonomik toparlanmanın tam manasıyla gerçekleşememiş olması, yüksek işsizlik, düşük ücret düzeyi, tarımın işgücü piyasasındaki göreli üstünlüğü; Türkiye açısından ise bölgenin içgöçle nüfus kaybetmesi, miras paylaşımı dolayısıyla çaylık arazilerin bölünmesi, nüfusun yaşlanması ve özellikle çay hasadının bölgede ikincil geçim kaynağı haline gelmesine rağmen yeşil altından vazgeçilememesi gibi unsurlara dayanmaktadır.

Gürcü çay işçileri ve yerli çay üreticilerinin (çaylık sahipleri, işverenler) gözünden; çay üretiminde etkin rolü bulunan göçmen işgücünün koşullarını irdeleyip politika önerisi üretmeyi hedefleyen çalışmada, mülakat ve gözlem tekniklerinin kullanıldığı nitel araştırma yöntemi tercih edilmektedir. Araştırma, Artvin ilinde çay hasadının yapıldığı Hopa, Kemalpaşa, Borçka ve Arhavi ilçelerinde gerçekleştirilmiş olup çaylık sahipleri ile Gürcü mevsimlik işçiler araştırmanın kapsamını oluşturmaktadır. Araştırmada yalnızca çay işçiliğine odaklanılmış olup bölgede sıklıkla görülen inşaat, boyama, eşya taşıma, ev temizliği, vb. işler kapsama alınmamıştır. Çay işçiliğini diğerlerinden ayıran özelliği 3-4 aylık süreç içerisinde tamamlanması iken diğer işler yıl boyu devam etmektedir.

Gürcü işgücünün Türkiye’ye yönelen göçüne dair var olan literatürün önemli bir bölümü büyükşehirlerde ev hizmetlerinde çalışan kadın işgücüne yönelik iken mevsimlik işgücüne dair çalışmalar da çoğunlukla ya iç göçmenler ya da Suriyeli göçmenler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Sınırdaki Gürcü göçüne dair çalışmalar ise büyük çoğunlukla fındık işçiliğine veya günübirlik işçilerin geneline yönelik olmuş, çay işçileri literatürde kendilerine yeterince yer bulamamışlardır. Literatürde bu çalışmaya ışık tutacak öncü çalışmaların eksikliği önemli bir araştırma kısıtı olsa da bu araştırmayla alandaki boşlukların bir nebze de olsa doldurabileceği umut edilmektedir.

Çalışmanın birinci bölümünde öncelikle Gürcü çay işçilerinin göç literatüründeki teorik pozisyonları irdelenmekte; ardından Türkiye’nin uluslararası

(16)

işgücü göçüne dair hedef ülke perspektifinden temel konumu değerlendirilmekte;

uluslararası işgücü göçünün bu kapsamda tarihi ve bugünü anlatılmaktadır. Öte yandan çalışmanın amacı ve konusuyla ilişkili olarak Türkiye’de istihdam edilen uluslararası mevsimlik tarım işçilerine dair kısıtlı da olsa değinilerek nicel bakımdan baskın işçiler olan Suriyeli ve Gürcü işçilerin mevsimlik tarım işçiliğindeki yerinin görülmesi amaçlanmaktadır. Bu bölümün son başlığında ise yabancıların Türkiye’de çalışma izinleriyle ilgili olan yasal düzenlemelere değinilmektedir.

Çalışmanın ikinci bölümü, SSCB’nin 1990’ların başında dağılmasının ardından kurulan bir ülke olan Gürcistan’dan Türkiye’ye yönelen işgücü göçüne odaklanmaktadır. Yerli ve yabancı kaynaklarla Türkiye’nin, tipik bir göç kaynağı ülkesi olan Gürcistan’ın göç haritasının neresinde olduğu anlatılmaktadır. Burada ev hizmetlerinden, seks işçiliğine, fındık işçiliğinden, çay işçiliğine birçok konuda nicel ve nitel çalışmalara yer verilmektedir. İki ülke arasındaki sınır politikalarının da yakın geçmişte günden güne esnekleşmesinin mevcut göç hareketleri üzerindeki etkisi üzerinde tahminlerde bulunulmaktadır. Öte yandan bu göç hareketlerinin gerekçelerini ve sonuçlarını daha iyi kavrayabilmek açısından Gürcistan’ın ekonomik göstergelerine, Türkiye ile olan uluslararası ilişkilerine ve de işgücü piyasasının temel özelliklerine değinilmektedir.

Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde araştırmanın amacı, yöntemi ve bulgularıyla birlikte araştırmanın yapıldığı Artvin ilinin konu açısından önemi ele alınmaktadır. Araştırma bulguları Gürcü işgücünün Türkiye’nin başta Doğu Karadeniz Bölgesi olmak üzere çeşitli bölgelerine düzensiz ve döngüsel göçmen olarak başta mevsimlik işlerde çalışmak amacıyla girdiğini ve uzun sürelerdir yaşanan bu göçün süreğenleşmesi ve sıradanlaşması dolayısıyla Türkiye kesiminde işgücü piyasasının ayrılmaz bir parçası olarak görülmekte olduklarını göstermektedir. Ancak bu bağımlılık özellikle erkek işgücü üzerinde yoğunlaşmaktadır. Gürcistan işgücü piyasasında mevsimlik tarım işlerinde yoğun görülen çocuk işçiliğin Türkiye sınırlarını aşmadığı; kadın işgücünün ise erkeklere göre oldukça az olduğu bulgulanmıştır. Araştırma bulgularının değerlendirilmesinin ardından göç hareketleri de facto düzenli de jure düzensiz olan Gürcü mevsimlik işgücünün Türkiye’de istihdam edilmelerinin üçlü kazanım senaryolarıyla desteklenmesi gerektiği belirtilmektedir.

(17)

BİRİNCİ BÖLÜM

ULUSLARARASI MEVSİMLİK TARIM GÖÇÜ VE İŞGÜCÜ

GÖÇÜNDE HEDEF ÜLKE OLARAK TÜRKİYE

Bir sınır bölgesinde yirmi yılı aşkın süredir yaşanan uluslararası mevsimlik göç deneyimini anlamlandırabilmek için öncelikle kavramsal bir altyapı oluşturmak gerekmektedir. Bu kavramsal altyapı, bölgede yaşanan deneyimin hızla küreselleşen dünya düzeninde tanımların da iç içe geçmesiyle ve bölgenin politik, sosyolojik ve ekonomik değişkenleriyle birlikte yeni bir anlam kazandırdığını gösterecektir. Öte yandan küreselleşme ile göç arasındaki kuvvetli ilişkinin bu dönüşümü yaratmasındaki rolüne de değinilecektir. Çünkü isteğe bağlı emek göçünün, uluslararası sınırda yerini alması ve Gürcistan-Türkiye sınırındaki esnekleşen sınır politikaları ile birlikte yaşanan deneyimleri göstermesi açısından küreselleşme olgusu yadsınmamalıdır.

1.1. Göç ve Göçmen Kavramları

Göç, uygarlık tarihi boyunca birey ve/veya gruplarca yeni yaşam tercihi veya zorlamasının sonucunda gerçekleşmiştir. Göçün nedeni, kalıcılığı (kalıcı veya geçici göç), yönü, ihtiyariliği (zorunlu göç veya isteğe bağlı göç) gibi farklı boyutlara odaklanılması, göç tanımlarını da farklılaştırmaktadır. En geniş tanımıyla göç, birey veya toplulukların fiili ikametgâhlarını gönüllü yahut zorunlu olarak; kalıcı veya belirli bir süreyi kapsayıcı şekilde gerçekleşen fiziki mekân değişikliğidir (Tokatlı, 2011: 21).

“Göç; süresi, yapısı ve nedenlerine bağlı olmaksızın mültecileri, yerinden edilmişleri, ekonomik göçmenleri ve -aile birleşimi de dâhil olmak üzere- diğer nedenlerle göç edenleri kapsayan bir nüfus hareketliliğidir.”2

İlk tanımla birlikte değerlendirildiğinde, göç hareketi herhangi bir nedene, süreye ve başka bir bileşene bağlanmaksızın, literatürde ayrıştırıldığı gibi:

a. Zorunlu veya ihtiyari göç b. İç veya dış (uluslararası) göç

c. Süreli (günlük-dönemlik-mevsimlik) veya kalıcı göç ç. Düzenli veya düzensiz göç

kavramlarını kapsayacak şekilde çeşitlenmektedir. Anlaşılacağı üzere göç olgusunun meydana gelebilmesi için bir yerden bir başka yere nüfus hareketliliğinin gerçekleşmesi en temel koşuldur.

(18)

Öte yandan Tekeli’nin (2016a: 63) içgöç konusunda -insan akışının tam olması varsayımıyla- üstünde durduğu yaşam güzergâhı kavramı göç olgusuna yeni bir boyut kazandırmaktadır. Öyle ki insan akışkanlığının arttığı, bilgi toplumuna geçildiği ve

dünya düzeninin globalleştiği bir modern zamanda bilinen göç kavramı yetersiz

kalmaktadır. Çünkü insanların bu şartlar altında belli bir yere bağlı olduklarını düşünmek yerine yaşamları boyunca belli güzergâhlar üzerinde hareket ettikleri dinamik bir süreç olarak görmek daha doğru olacaktır (Tekeli, 2016a: 63). Tek kutuplu dünyada, liberal ekonomi düzeninin hâkim olduğu günümüzde, üretim faktörlerinden işgücü de -serbest piyasa ekonomisi ilkesiyle- serbest dolaşım hareketini3 (sermaye akışında olduğu gibi) tam olarak gerçekleştirirse yaşam güzergâhı tanımı, uluslararası bir boyut da kazanacaktır.

Görüldüğü gibi tanımlar ışığında göçün, en önemli boyutunun mekânsallığı olduğu anlaşılmaktadır. Neticede Taşçı’nın (2009: 178) belirttiği gibi göç durağan bir olgu olmayıp insanlık tarihinde her zaman yer bulan ve yer bulacak bir beşeri hareketliliktir.

Göç hareketinin ekonomik (işsizlik, gelir dağılımında adaletsizlik, açlık ve yoksulluk), sosyal (nüfus yapısı, eğitim durumu), siyasi nedenleri olabileceği gibi sağlığa, çevresel faktörlere (sel, kuraklık, vb.), teröre veya savaşa bağlı birçok nedeni olabilmektedir (Taşçı, 2009: 185-191). Göç olgusu, nedeni-amacı, niceliği, niteliği, yönü, göç kararında isteklilik gibi4 birçok hususta alt başlıklara ayrılabilmektedir. Öte yandan bu başlıklara hedef yerdeki kalıcı olma durumu da eklemlenmektedir. Öyle ki bahsi geçen yere kalıcı olarak gidilebileceği gibi, -bu araştırmanın kapsamındaki gibi- yapılacak işin niteliğine göre mevsimlik (dönemlik) ve hatta günübirlik de gidilebilmektedir. Ayrıca bu durum göçün, uluslararası boyuta taşınmasıyla sonuçlanıyorsa düzensiz göç kavramı ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmanın odak

3 Bir başka AB üyesi ülkede iş arama olanakları sunan EURES (European Employment Services) veyahut

sınır kontrollerini kaldıran Schengen Vizesi gibi kolaylıklar insan hareketliliği kısıtlarını en düşük seviyelere çekmektedir. Ancak bu konuda liberal demokrasi örneklerinin tutumları eleştiriye açıktır (Atasü-Topçuoğlu, 2015: 509). Her ne kadar liberal politikalar yürütülse de de facto ülke ve birlik uygulamaları ülke ve birlik içine yönelen beşeri hareketlilikleri pasaport, vize ve kimi katı engeller koyarak kısıtlayabilmektedir (Massey, 2015: 145).

4 Ne amaçla (ekonomik, siyasi ve sosyal vb.) yapıldığı, niceliğinin (birey, hane veya kitlesel hareket) ve

niteliğinin (kadın-erkek, vasıflı-vasıfsız, vb.) ne olduğu, yönünün-hedefinin (içgöç, transit göç, dışgöç) neresi olduğu, karar vermede isteklilik (zorunlu-isteğe bağlı göç) durumunun ne olduğu sorularına verilen cevaplar ışığında göç kavramı alt başlıklara ayrılmaktadır. Bununla birlikte bu kavramlara, araştırmanın alanı ve amacı dışında kaldığından detaylı olarak değinilmeyecektir. Çalışma kapsamında izleyen başlıklarda mevsimlik göç, uluslararası göç ve onunla ilişkili olarak düzensiz göç kavramlarına değinilecek, gereken hallerde öteki tanımlara da yer verilecektir.

(19)

noktasını ise ekonomik amaçlarla iradi olarak ulusal sınırları aşmak durumunda kalan mevsimlik işçi göçü oluşturmaktadır.

Yer alacakları toplumda “yeni gelen”, “yabancı” veya “bilinmeyen” (Kümbetoğlu, 2015: 75) olarak görülen göçmenler, UGÖ’nün tanımına5 göre, “(1)kişinin yasal

statüsünden, (2) bu hareketinin iradi veya irade dışı olup olmadığından, (3) bu hareketin nedenlerinin ne olduğundan veya (4) (hedef yerde) kalış süresinin ne kadar olduğundan bağımsız olmak üzere bir ülke sınırını geçerek veya ülke sınırı içerisindeki ikamet ettiği yerden uzaklaşarak hareket eden veya etmiş olan kişidir.” 6 Yani göçmenlik kavramı; bireyin isteğine bağlılığı bakımından iradi veya irade dışı olması, yön bakımından ülke içine veya ülke dışına yönelmesi unsurlarını içermektedir. Benzer şekilde bireyin bu hareketi nedenlerden ve varış yerindeki kalış süresinden bağımsız olarak değerlendirilmekte ve göçmen yalnızca ikamet ettiği yerden uzaklaşarak hareket eden kişi olarak tanımlanmaktadır.

1.1.1. Yabancı İşçi Olarak Uluslararası Göçmen

Uluslararası göçün varış noktası olan ülkeye hedef ülke (receiving country, host

country) denirken göçün kaynağı olan ülkeye ise merkez ülke (country of origin)

denmektedir. UGÖ’nün hedef ülke tanımında bulunan “…merkez ülkeye geri dönme veya geri gönderilme hali” de o ülkenin varış ülkesi yani hedef ülke olarak değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bu iki tanım dışında üçüncü bir tanım da nihai varış ülkesi üzerindeki bir durak olarak düşünülen transit ülkedir. Bu kavram genellikle bir sonraki başlığın konusu olan düzensiz göçle birlikte ele alınarak 1990’larda göç çalışmaları kavramları arasında yerini alan muğlak bir kavramdır ve bir süreliğine ülkede kalınıp nihai varış ülkesine geçişi ifade etmektedir (Öner, 2015: 17; Atasü-Topçuoğlu, 2016: 4).

Ulusal sınırları aşan boyutuyla değerlendirildiğinde uluslararası göçmenlik, Birleşmiş Milletler’in (BM) de temel sorun alanlarından birini teşkil etmekte ve

5 Bkz. 1. dipnot.

6 Mültecilik, sığınmacılık, vb. kavramlar, bu araştırmanın konusu olan “uluslararası mevsimlik işgücü

göçü” alanının dışında kaldığından bu kavramlara detaylıca değinilmeyecektir. Mülteci ve sığınmacı

kavramı ve bunların mevzuatımızdaki yerleri hakkında Sınır ve Sınırdışı: Türkiye’de Yabancılar, Göç ve Devlete Disiplinlerarası Bakışlar (der. Didem Danış ve İbrahim Soysüren, 2014), Hoşgörü ve Çelişkiler: 1989, 1991 ve 2011’de Türkiye’ye Yönelen Kitlesel Mülteci Akınları (Kemal Kirişçi ve Sema Karaca, 2015), Uluslararası Göç ve Yabancı Düşmanlığı (Yeşim Özer, 2015), Geçmişten Geleceğe Zorunlu Göç: Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler (Jacob Ceki Hazan, 2015), Uluslararası Göç Yazınında Bütünleyici Bir Kurama Doğru (Deniz Şenol Sert, 2015) kaynakları incelenebilir. Göçmen kavramı bir çatı kavram olarak adı geçen kavramları kapsasa da bu çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ekonomik sebeplerle ülke değiştiren ve çalışan işgücü için kullanılacak olup aksi hallerde açıkça ne tür bir göçmenlikten bahsedildiği yazılacaktır. Bu çalışma kapsamında göçmen, kimi zaman günübirlik göçmen işçiliğini kimi zaman mevsimlik göçmen işçiliğini kapsayacaktır.

(20)

istatistiklerinde kullanmak amacıyla göçün öznesini “alışılmış ikametinin olduğu ülkeyi değiştiren kişi”7 olarak tanımlamakta ve devam eden paragrafta “Alışılmış adres, yasal

adres olmak zorunda değildir” diyerek göçmenliğin yasal durumla ilgili bir tanım olmadığını ifade etmektedir. Yani göçmenlik yasal (ya da düzenli) veya yasadışı (düzensiz, kayıtdışı, kaçak, illegal) olabilir. Öte yandan zamana dayalı olarak ikili bir ayrımı tercih eden BM, göçmenlik için süre kriterini “Uluslararası bir göçmen olabilmek

için gerekli alışılmış ikamet yerinin değiştirilmesi ve varış ülkesinde en az 1 yıl (12 ay) kalınmış olması” biçiminde belirlemiştir. BM, kullandığı bu uzun vadeli -long-term- göç tanımının yanında; 3 ay ile 1 yıl (12 ay) arasındaki göçmenlik için ise kısa vadeli

-short-term- göç tanımını kullanmaktadır (BM, 1998: 9-10). Kaynak ve hedef ülke arasındaki

nüfus hareketlerinin tamamı uluslararası göçmenliği ifade etmemektedir. Örneğin BM, bu tanımların içerisine turizm, eğlence, dini ziyaretler, iş, tedavi gibi geçişleri dahil etmemektedir.

Son 30 yılda tüm dünyada yaygın ve önemli bir olgu haline gelen göç, süregelen eğiliminden sapmış, dünya alışılmışın dışında göç akımlarına sahne olmaya başlamıştır (Massey, vd. 2014: 12). Bu süreçte uluslararası göç kavramı içerisinde -yüksek nitelikli geçici göçmen, yatırımcı göçmen, emekli göçü, iklime bağlı göç, sınır aşırı çalışma göçü- gibi yeni kategoriler 2000’li yıllarla birlikte uluslararası göç literatüründe yerini almaya başlamıştır (Abadan-Unat, 2017: 353).

Günümüzdeki uluslararası göç hareketi her zamankinden daha fazla olmakla birlikte bu hareketin 21. Yüzyıl boyunca daha da artacağı tahmin edilmektedir (Koser, 2007: 1; Aksoy, 2012: 294; Castles, 2014: 190). Özellikle tek kutuplu dünyaya geçilmesine yol açan Demir Perde’nin yıkılmasıyla birlikte küreselleşme, ülkeler arası demografik dengesizlikler ve reel ücretlerdeki ciddi farklılıklar gibi nedenlerle beraber işgücü göçünün tırmandığı 1990’lardan bu yana uluslararası göçle ilgili konular politika-yapıcılar tarafından da artan bir ilgi görmektedir (Lemaitre, 2005: 1).

Politika-yapıcılar uluslararası göçün yoğunlaşması, hız kazanması ve olumlu-olumsuz etkilerinin/sonuçlarının çeşitlenmesi dolayısıyla bu konunun üstünde durmaktadır. Öte yandan göç hareketlerinin önemli bölümü ekonomik gerekçelerle gerçekleşse de ulusal sınırları aşan küresel ekonomik eşitsizliklerin işgücü arz ve talebini etkilemesi (Toksöz, vd. 2012: 11); küresel bazda üretilen mal ve kültürel zenginliklerin

7 32. Paragraf: “…alışılmış ikametinden kasıt kişinin normalde yaşadığı, dinlenme sürelerini geçirdiği

yerdir. Eğlence, tatil, iş, tıbbi tedavi veya dini ibadet amacıyla yurtdışına geçici çıkışlar alışılmış ikametgahın dışına çıkma sayılmamaktadır”. 33. Paragraf: “…Turistler ve günübirlik ziyaretçiler de göçmen sayılmazlar.”

(21)

adaletsiz dağılması, bölgesel yoksulluk, kuraklık, katı patriarkal rejimler, GOÜ’lerde

tartışma alanının kısıtlanması ve buna dayalı şiddetin artması (Atasü-Topçuoğlu, 2015:

514) gibi hususlar göç hareketinin devam edeceğini göstermektedir. Öte yandan günümüzde milyonlarca göçmenin göç koridorları oluşturarak göç etmesi, merkez ve hedef ülkeler açısından olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. İşgücünün göç etmesi; tam istihdam koşullarını sağlaması ve işsizliği azaltması açısından olumlu bir süreç iken maliyetine katlanılan bu göç, işsizlikten kaynaklanıyor ve refah düzeyinin düşük olduğu bir ülkede sonuçlanıyorsa ciddi olumsuzluklar yaratan bir sürece dönüşmektedir (Kumaş ve Ulutaş, 2017: 483).

Dünya genelinde 2017 verilerine göre 258 milyon uluslararası göçmen olduğu tahmini yapan BM’ye (2018: 4-17) göre bu sayı 2000’den 2017’ye kadar %49’dan fazla artmışken8 çalışma çağındaki göçmen nüfus (20-64 yaş) ise tüm uluslararası göçmenler içerisinde %74’lük bir paya sahiptir. İşgücünün bu şekilde uluslararası bir boyuta taşınması ise göçmen işçinin yerli işçiye nazaran karşılaşacağı sorunları çeşitlendirmektedir. Var olan sorunların derinleşmesinin yanında iletişim, işe-çalışma ortamına ve şartlarına alışkın olmama, yapılan iş vasıfsız ise olumsuz şartlardaki işlerde çalışma dolayısıyla sağlık ve güvenlik risklerine maruz kalma gibi sorunlar uluslararası göçmen işçinin sosyo-ekonomik problemlerini oluşturmaktadır (Çelgin, 2014: 89). İşverenlerin güçlü taleplerine rağmen yasal göç rejimlerini oluşturmayı reddeden ülkelerde ise uluslararası göçmen, yüksek düzeyde risk ve sömürüye maruz kalmaktadır (Castles, 2014: 191)

1.1.2. Yasaların Dışına Çıkan Düzensiz Göçmen

Uluslararası göç gerçekleştiği anda birey, artık sadece mekânsal bir değişikliğe değil, hukuksal bakımdan da bir değişikliğe tabidir (Çelgin, 2014: 85). Bu haliyle literatürde uluslararası göç hareketi, düzenli (yasal, legal) veya düzensiz (yasadışı,

illegal, kaçak, istenmeyen, kağıtsız-belgesiz9) göç olarak ayrılmakta ve bir Sosyal Politika sorun alanı olması dolayısıyla araştırmalar düzensiz göçe odaklanmaktadır. UGÖ (2004: 54) düzenli göçü, kısaca “Tanınan, yasal yollar kullanılarak gerçekleşen göç” olarak tanımlarken düzensiz göçü “Gönderen, transit veya alıcı ülkelerin düzenleyici normlarının dışında gerçekleşen bir hareket” olarak tanımlamakta ve açıkça ve evrensel

8 2000’deki uluslararası göçmen sayısı 173 milyon iken 2017’de 85 milyon daha artarak 258 milyona

ulaşmıştır. BM’nin 2015 raporuna (2016: 1-8) göre de bu sayı 1990’dan 2015’e kadar %60’dan fazla artmıştır.

(22)

düzeyde kabul edilen bir tanımı bulunmadığını belirtmektedir. Düzensiz göçün genel özellikleri Tablo 1’deki gibidir:

Tablo 1. Hedef ve Merkez Ülke Açısından Düzensiz Göç

Varış Ülkesi Açısından

Göçmenlik düzenlemeleri uyarınca; ülkeye giriş, ülkede kalma veya ülkede çalışma bakımından gerekli izinlerin veya belgelerin alınmaması

Merkez Ülke Açısından

Geçerli bir pasaport veya seyahat belgesi olmaksızın uluslararası bir sınırın geçilmesi veya ülkeden ayrılmak için idari gerekliliklerin yerine getirilmemesi gibi usulsüzlükler

Kaynak: UGÖ, http://www.iom.int/key-migration-terms (Erişim: 11.04.2017)

Düzensiz göç, uluslararası göçün bir parçası olarak düzenli göçmenin aksine göçmenin hukuki statüsünde bir eksikliği ilgilendirmektedir (Tablo 1). Göçün devletler tarafından bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli normlar ve uygulamaların dışında oluşan bir türü olarak düzensiz göç, yasadışı, gizli ve kaçak göçü içermektedir (Dedeoğlu ve Gökmen, 2011: 92). Bu göç biçimine vize süresi sona erdiği halde hedef ülkede kalmaya devam edenler örnek verilebileceği gibi sahte evlilik, sahte öğrencilik ve serbest meslek faaliyeti kanalıyla ülkede kalanlar; sığınmacılık ilişkilerini istismar edenlerle göçmen kaçakçıları ve insan ticareti mağdurları da örnek verilebilir (Koser, 2007: 56).

Daha geniş bir tanımla düzensiz göç, “Sınır ötesi insan hareketlerinin ülkelerce kontrol edilemeyen ve gözetlenemeyen kısmı”dır (Atasü-Topçuoğlu, 2015: 501). Kavram

çeşitli yasadışılıkları içerdiği için aynı zamanda belge ve kayıtların tam olmaması anlamına geldiğinden nihai ülke açısından görünmez bir konumdaki düzensiz göçmenlerin tam olarak bilinmesini, ölçülmesini de engellemektedir (Atasü-Topçuoğlu, 2016: 9). Düzensiz göç, bu bağlamda ülkelerin mücadele ettiği bir olgu şeklinde

istenmeyen göç olarak da kavramsallaştırılmış ve yasadışı şekilde sınırları geçenleri,

yasal olarak girip vize sürelerini aşan sürelerle kalanları veya çalışma izni olmaksızın çalışanları, yasal mülteci olarak kabul edilmeyen sığınmacıları ve aile birleşimi kısıtlamalarıyla yasal olarak ülkeye girişleri engellenen göçmen işçinin aile üyelerini kapsayacak şekilde tarif edilmiştir (Castles ve Miller, 1998: 289).

Nüfus artış hızının yavaşlaması, mevcut nüfusun yaşlanması ve düşük doğum oranları dolayısıyla işgücü arzı düşen Avrupa’da bu nüfusun işgücü anlamında düzensiz göçmen emeği tarafından yaşlı bakımı veya inşaat sektörü gibi hizmetlerde telafisi önerilerine konu olmuştur (Castles ve Miller, 1998: 288). Bu süreçte düzensiz göç olgusu, 1980’lerde artış göstermiş ve denetim altına alınıp sınırlanması gerektiği sıklıkla dile getirilmiştir (Öner, 2015: 16; Koser, 2007: 118). Nitekim kavram, özellikle zengin

(23)

ülkelerin bir sorunu olarak tartışılagelmiştir (Sassen’den aktaran Atasü-Topçuoğlu, 2016: 11). Düzensiz göçün artışının gelecekte de devam edeceği öngörüsündeki görüş birliğinin nedenleri şu şekilde sayılabilir (Koser, 2007: 118-119):

-İlk olarak düzensiz göç de dahil olmak üzere uluslararası göçün ölçeğini belirleyen unsurların -örneğin farklı uluslardaki farklı refah seviyeleri ve can güvenliğinde yaşanan- artışıdır.

-İkinci olarak kimi ülkelerin düzensiz göçe yönelik siyasi irade eksikliğidir. Bu durum özellikle menşe (merkez) ülkelerde işsizliğin azaltılması, sıcak para girişi ve deniz aşırı yatırım yapılması gibi amaçlarla ekonomik bir fonksiyon olarak düşünülebilmektedir. Hatta kimi durumlarda hedef ülkelerde bile düzensiz göç, ekonomik açıdan faydalı olabilmektedir. Deregülasyon, liberalizasyon ve esnekleşme sonucu olarak da vasıfsız ya da yarı-vasıflı işgücüne olan talebin güvencesiz uluslararası göç koşullarında gittikçe büyüdüğü de savunulmaktadır.

-Üçüncü neden düzensiz göçü azaltmaya yönelik politikaların zaman zaman etkisiz kalması ve hatta hedeflenmeyen sonuçlara yol açmasıdır.10

Düzensiz göçmenler; her ne kadar, varış ülkelerindeki vize (ve sınır) politikaları ile giriş ve konaklama konularında ulus devlet korumacılığı ile sınırlamaya, -küreselleşme politikalarının aksine- ekonomi politikaları ile işgücüne sokulmamaya çalışılsa da varış ülke ekonomilerinin ucuz emek ihtiyacını karşılamaktadırlar (Atasü-Topçuoğlu, 2015: 502-510; Lemaitre, 2005: 1). Dünyanın uluslararası göçe bakış açısını yansıtan bir raporda göçmenlerin daha niteliksiz işlerde istihdam edildiğine dair bir sonuca ulaşmıştır (Tablo 2).

Tablo 2. Ülke Vatandaşlarının Ekonomik Duruma Göre Uluslararası Göçe Bakışı

Ekonomik Duruma Göre Ülkeler (%) Yüksek Ekonomiler Orta-üstü Ekonomiler Orta-altı Ekonomiler Düşük Ekonomiler Göçmenler İstenmeyen İşleri

Yapmaktadır 58 19 20 23

Göçmenler Vatandaşlarla

Aynı İşleri Yapmaktadır 17 28 34 35

Göçmenler Her İki İşi de

Yapmaktadır 17 19 17 23

Bilmiyorum/Yanıtsız 8 35 29 19

Kaynak: How The World Views Migration, IOM, 2015: 21’den faydalanılarak hazırlanmıştır.

10 Ampirik olarak kanıtlanamasa da Avrupa’da yapılan birçok çalışma sığınmacılara yönelik

(24)

GÜ vatandaşlarının çoğu (%58) uluslararası göçmenlerin niteliksiz işlerde istihdam edildiklerini/çalıştıklarını düşünmekte iken diğer ülkelerdeki vatandaşların önemli bölümü (sırasıyla %28, %34 ve %35) ise göç edilen ülke vatandaşlarıyla aynı işleri yaptıklarını düşünmektedir (Tablo 2). Castles’ın (2014: 192) belirttiği gibi gelişmiş ülkelerdeki doğurganlık hızındaki düşüş nedeniyle her geçen gün daha az sayıda insan, işgücüne dahil olmakta ve iyi olanaklarla eğitim gören mevcut genç işgücü de -son AB krizinde görüldüğü gibi- yüksek işsizlik hadlerinde bile inşaat, yeme-içme, bakım hizmetleri gibi düşük vasıflı işlerde çalışmamaktadır. Öte yandan yaşlanan nüfusun özellikle bakım ve sağlık hizmetleri talebi arttığından mevcut işgücü arzı, bu talebi karşılamamaktadır. GÜ’lerde yaşlanma ve düşük doğurganlık oranları gibi doğal faktörlerin etkisi ile niteliksiz işlerin bu ülke vatandaşları tarafından tercih edilmemesi birlikte düşünüldüğünde göçmenlerin bu işgücü arzı açığını azalttıkları belirtilebilir.

1.1.3. Tarım İşlerindeki Mevsimlik Göçmenler ve Mekik Dokuyanlar

Emek göçünün bir türevi olarak mevsimlik göçmenlik, özellikle tarımsal hasat dönemlerinde gerçekleşen gezici veya geçici nitelikteki bir göç hareketidir. Geçici hareket halindeki göçmenlik, hasadın bitmesiyle birlikte sonuçlanırken gezici nitelik taşıyorsa göç hali daha dinamik bir boyuta evrilmektedir. Koçak ve Terzi’nin (2012: 170) belirttiği gibi mevsimlik göç hareketi gerçekleştiğinde iki veya daha fazla yer değişikliği söz konusu olmaktadır.

Mevsimlik göç olgusu kalıcı bir nitelik taşımaması dolayısıyla göçün sebebi olan ekonomik sürecin (tarım hasadının bitmesi, turizm sezonun sona ermesi, vb.nin) tamamlanması ile sona erecektir. Öte yandan mevsimlik göçmenlikle de ilintili olarak göçün hem uluslararası hem de geçici niteliğine dayanan bir işgücü göçü daha söz konusudur. Son yıllarda literatürde tartışılmaya başlanan bu tür, döngüsel göç (mekik göç, dairesel göç) kavramı olarak karşımıza çıkmakta ve bu çalışma açısından da de

facto önem arz etmektedir. AB ülkeleri gündeminde yer bulmaya başlayan bu kavram,

mevsimlik işçilerin kısa süreli ve geçici nitelikli olarak işe alınması şeklinde örneklendirilebilir. Bu sayede menşe ve varış ülkelerinin göç hareketinden faydalanacağı öngörülmektedir. Öyle ki bu sayede Avrupa işgücü ihtiyacını esnek şekilde karşılayacak, göç veren ülkeler ise AB’ye giden kısa süreli göçmen işçilerin bilgi ve donanımlarından ve kazançlarından faydalanacaklardır (Dedeoğlu ve Gökmen, 2011: 92).

(25)

UGÖ de döngüsel göçü tanımlarken ülkeler arasındaki geçici veya uzun vadeli akışkan hareket olmasına vurgu yapmaktadır.11 Bu tanım, Türkiye özelinde düşünülürse döngüsel göçün bir diğer boyutu, göçmenlerin çoğu zaman ülke içerisinde yasal olarak kalmasını sağlamaktır. Yabancı ülke vatandaşlarına uygulanan vize rejimlerinin12 döngüsel göçü beslediği söylenebilir (Toksöz, vd. 2012: 21-22).

1.1.4. Uluslararası Mevsimlik Tarım Göçü

Göç olgusunun dinamik bir süreç olduğunun bahsinden hareketle uluslararası göç olgusu, bu devinim içerisinde incelendiğinde nitelikli-niteliksiz göçmen, düzenli-düzensiz göç, göç alan-göç veren gibi dar sınıflandırmalara her zaman sığdırılamayacaktır (Öner, 2015: 13-14). Ravenstein’ın 1885’teki Göç Kanunları’ndan bu yana uluslararası göçün, genişleyip derinleştiği ve hızlandığı kesindir (Sert, 2015: 29).

Her göç olgusunun politik, kültürel, sosyal, vb. birçok değişkenle ele alınması gereği, onu aslında kendi içerisinde biricik hale getirmektedir. Örneğin Koser’in (2007: 7) belirttiği gibi kaynak-transit-hedef ülke klasik ayrımı artık bulanıklaşmaktadır. Ülkeler artık aynı anda hem göç veren hem göç alan hem de transit ülke konumunda bulunabilmektedir.

Benzer eleştirinin düzenli göç ile düzensiz göç arasındaki ayrım için yapılabileceği tabidir. Bir gün yasalara uygun şekilde yabancı ülke sınırlarında bulunan göçmen, ertesi gün düzensiz hale gelebilecektir. Dolayısıyla kavramlar arası geçişler sıklıkla yaşanabilecektir.

Bu araştırma kapsamında ele alınan göç olgusu da her bir göçmen açısından ayrı özellikler taşıyabileceğinden en önemli kavramsal birliktelik uluslararası göç ve işgücü

göçüdür. Ancak öteki kavramsal ayrıştırmalar birden çok nedene ve sürece bağlı olarak

değişkenlik arz edecektir. Örneğin göçün göçmenin kalış sürelerine göre niteliği; günübirlik olabileceği gibi mevsimlik de olabilecektir. Bu haliyle nüfus hareketi, döngüsel göç olarak ifade edilebilir. Öte yandan göç hareketinin kalıcılığının vize sürelerini aşması dolayısıyla olgu, de facto döngüsel bir hareketten artık hukuksal bir

11 Bkz. 1. Dipnot. Ayrıca Dedeoğlu ve Gökmen’in (2011) belirttiği gibi ülkemizde yasal anlamda tam

olarak karşılığı olmayan döngüsel göç olgusuna, bu çalışmanın diğer bölümlerinde uygulamadaki boyutuyla tekrar değinilecektir. Örneğin bu döngüsel hareket mevsimlik ve sezonluk değil de günübirlik bile gerçekleşebilecektir.

12 T.C. Dış İşleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/yabancilarin-tabi-oldugu-vize-rejimi.tr.mfa (Erişim

(26)

anlam ifade etmeye başlayan düzensiz göçe13 evrilebilecektir. Bu çalışma için göç ve göçmen kavramının Üçüncü Bölümdeki kullanımı döngüsel (günübirlik-mevsimlik) ve düzensiz göç ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira göç, süresi itibariyle geçici bir nitelik taşısa da bu geçicilik her yıl her mevsim ve/veya her gün tekrarlayarak süreğen hale gelmiş olan düzensiz ve döngüsel bir harekete örnektir.

1.2. Küreselleşme ve Uluslararası İşgücü Göçü İlişkisi

İşgücünün uluslararası veya kıtalararası hareketi, mal, sermaye, fıkri mülkiyet ve kültür hareketlilikleri gibi küreselleşmenin ayrılmaz bir parçasıdır (Castles, 2014: 192). Göçün sebebinin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak göç kararının alınmasından, göç edilecek yerin seçimi ve yeni yerdeki yaşam koşullarının belirlenmesine kadar her süreçte küreselleşmenin bir payı vardır (Çağlayan, 2006: 89). Bu bağlamda liberal politikaların hakim olduğu tek kutuplu ekonomik düzende dünya; küresel bir pazar, küresel bir fabrika ve küresel bir lojistik birimi olarak uluslararası ticaretin arttığı, uluslararası pazarın entegre olduğu ve -her ne kadar işgücünün tam hareketliliği

engellense de-14 genellikle üretim faktörlerinin hareketliliğinin tam olarak sağlandığı bir yüzyılda küreselleşme politikalarının etkisindedir.

Ülkeler arasındaki gelişmişlik düzeyi, demografik ve demokratik farklılıkların

artması, gelişmekte olan dünyanın büyük bölümünü güçlü şekilde hareket etmeye

zorlamakta/teşvik etmektedir. Daha zengin ülkelerde ise emek piyasasının bölünmüş yapısı, göçmen işçi talebini gitgide artırmaktadır. Bununla birlikte iletişim alanında

yaşanan devrimler, göçmenler açısından eşitsizlikler ve fırsatlar konusunda bir bilinç

oluşmasını sağlarken; ulaşım imkanlarındaki dönüşümler ise uluslararası hareketliliği daha ucuz ve erişilebilir kılmıştır. Öte yandan göç ağları hızla genişleyip göçü daha da kolaylaştırmıştır. Yaşanan bu değişim ve dönüşümler, göç endüstrisinde resmi olarak izin verilmese bile uluslararası göçe ivme kazandırmıştır (Koser, 2007: 28; Castles, 2014: 192). Benzer şekilde; önce-göç edenlerin ailelerine ve çevrelerine iş, konaklama ve resmi kurallara ilişkin bilgi vermeleriyle oluşturdukları bir göçmen ağı ile de karar sürecinde ve sonrasında yardımcı olunmaktadır. Ayrıca acenteler, bankalar, avukatlar ve işverenler gibi kanallarla uluslararası göç kolaylaştırılmaktadır (Castles, 2014: 193).

13 Nitekim araştırma öznesi olan göçmenlerin yasal çalışma izinleri olmadan çalışmaları onların zaten

başından itibaren düzensiz göçmen olmalarını da beraberinde getirmektedir.

14 Yılmaz’ın (2014: 1687) belirttiği gibi tarihsel süreçte göç olgusu, sömürgecilik dönemleriyle birlikte

(27)

Diğer taraftan küreselleşmenin etkisindeki tek kutuplu liberal ekonomik modelin hakim olduğu dünyada Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde pasaport ve vize politikalarını içeren bir sistemin olmamasının yanı sıra göçmenlerin ülkelere girişlerine dair sayısal bir sınırlama da söz konusu değilken günümüzde durum değişmiştir. Schengen alanı gibi göç alanlarının dışına çıkabilmek için pasaportlara ihtiyaç duyulmakta ve göçmenler üzerinde hem niceliksel hem niteliksel sınırlamalar getirilmektedir (Massey, 2015: 145). Her ne kadar küreselleşmenin dolaysız veya dolaylı etkileri, bölgesel sorunlar, yoksulluk, teknoloji ve buna bağlı ulaşım ve iletişim fırsatlarının gelişimine bağlı olarak insan hareketinin ivmesi artsa da 21. yüzyılda artık göç olgusu dünyanın en büyük sorunlarından biri haline gelmiştir (Akan ve Arslan, 2008: 6). Hükümetler göç hareketlerini dizginlemenin veyahut yalnızca istenilenlerin ulusal sınırlara girebilmesinin yollarını ararken son otuz yıllık süreçte uygulanan neo-liberal ekonomi politikalarının, insanları güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmaya zorlamasıyla GÜ’lerin zengin ülkeleri ile GOÜ’lerin yoksul ülkeleri arasında var olan eşitsizliklerin daha da artmasına yol açılmakta; bu da insanı daha iyi yaşam koşullarına erişmek için göç etmeye zorlamaktadır (Güllüpınar, 2012: 55). Buna karşılık olarak devletler ise ulusal egemenliğin bir sembolü olarak yabancıların girişlerini düzenlemeye devam etmektedir (Castles, 2014: 190).

GÜ’ler yasal olsun veya olmasın hem düşük vasıflı hem de yüksek vasıflı işgücüne ihtiyaç duymaktadır (Castles, 2014: 192). Artan göç etme eğilimi, BM’nin (2016: 1-2) 2015 yılı tahminlerine göre dünyada 244 milyon göçmen stoğu şeklinde açıkça görülmektedir. Bu göçmenlerin %58’i gelişmiş ülkelerde (GÜ)15, %42’si gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) yaşamaktadır. Dünya genelindeki uluslararası göçmen sayısının, toplam dünya nüfusu içerisindeki payı ise %3,3’tür. Aynı oranın 1990’daki değeri %2,9 olması uluslararası göç hareketlerinin yalnızca arttığını değil yoğunlaştığını da göstermektedir. Gelişmişlik düzeyiyle incelendiğinde; GÜ’lerde yaşayan 140 milyon göçmen stoğunun 85 milyonu (%61’i) GOÜ’lerden sağlanırken 55 milyonu (%39) yine GÜ’lerden sağlanmaktadır. GOÜ’lerde yaşayan 103 milyon uluslararası göçmenin ise 90 milyonu (%87) yine GOÜ kaynaklı iken 13 milyonu (%13) GÜ’lerden sağlanmaktadır. Rapora göre 1990 ile 2015 arasında dünya çapında uluslararası göçmen sayısında 91 milyondan fazla (%60) bir artış gerçekleşti. Bunun büyük çoğunluğu

15 Gelişmiş ülkeler; global North veya developed countries olarak Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya,

Yeni Zelanda ve Japonya’yı içermektedir. Arta kalan ülkeler, gelişmekte olan ülkeler olarak global South veya developing countries adlarıyla raporda yer almaktadır.

(28)

2010 arasında 4,9 milyon/yıl iken 2010-2015 arasında 4,4 milyon/yıl şeklindeyken 1990-2000 arasında yıllık ortalama 2 milyon göçmen söz konusu idi (BM, 2016: 1-2). Raporun bulgularına göre genel olarak göçmen hareketinin GOÜ’lerden GOÜ’lere veya GOÜ’lerden GÜ’lere doğru olduğu görülmektedir. Atasü-Topçuoğlu’nun (2015: 502) belirttiği gibi sermaye hareketliliği ve çok uluslu şirketlerin fason ağlarıyla birlikte yayılışı, Batı’dan Doğu’ya ve Kuzey’den Güney’e doğru iken insan hareketliliği özellikle düşük nitelikli işgücüne sahip göçmen hareketliliği tam tersi yöndedir.

Günümüzde küreselleşme ile birlikte ivme kazanan uluslararası göç olgusu yalnızca ekonomipolitik boyutuyla değil; toplumsal açıdan da birçok unsuru beraberinde getirmektedir. Kültürlerarası iletişimin artması bu unsurlardan biridir (Aksoy, 2012: 293). Ancak küreselleşmenin yeni sınırlar oluşturduğu da söylenebilir (Aksoy, 2012: 302-303). Nitekim göçmenler ve yerliler açısından yeniliklere karşı bir tepki olarak tek yönlü veya çok yönlü bir entegrasyon (zenofobi, kimlik sorunu, toplumsal doku zedelenmesi, vb.) gibi sorun alanları ortaya çıkarabilecektir (Abadan-Unat, 2017: 6; Koser, 2007: 1).

Konuyla ilgili olarak, göç, kültürel entegrasyon, etnisite ve ulusçulukla ilgili olarak ulus-ötesi topluluklar (dayanağı olarak ulus-ötesi göç) sosyal bilimlerde yeni bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Coğrafi hareketliliğin artması, geçici, devrevi yahut yinelenen göçlerin artışı, ucuz ve kolay ulaşım imkanları, yeni teknolojilerin sağladığı sürekli iletişim olanağı, bireyin tek bir ülkeye ve ulusa ait olduğu düşüncesinin kırılmasıyla birlikte küreselleşmenin aynı zamanda yerelleşmeyi de doğurduğu düşüncesini tartışmaya açmaktadır (Abadan-Unat, 2017: 311-312). Ulusötesi topluluklar, menşe ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal niteliklerini varış ülkelerinde de devam ettiren topluluklardır. Nitekim göç kavramının öznesi insan olduğu için kültürel, politik, ekonomik ve sosyal yapıya entegre olmaya çalışma sürecinde yeni yaşam alanlarında küreselleşmenin doğurduğu bir yerelleşmeyi yaratabilmektedir. Öner’in (2015: 21) belirttiği gibi ulus-ötesi göç, göçmenin terk ettiği ülkeyi ardında bırakırken tüm bağlarını keserek yeni bağlama tümüyle entegre olunacağı varsayımlarının da doğru olmadığını göstermiştir.

1.3. Türkiye’de İşgücünün Uluslararası Hareketleri

Göç tarihi çalışmaları incelendiğinde göç olgusunun, genellikle kitlesel hareketler ve bu hareketlerin yönü üzerine kurulu olduğu görülmektedir. Hem içgöç çalışmalarında hem de uluslararası göç çalışmalarında böyle bir yöntem takip

(29)

edilegelmiştir. Örneğin dışgöç tarihi incelendiğinde mübadele göçleri, misafir işçi programları, Balkanlar’da ve Ortadoğu’da yaşanan politik nedenlere dayalı zorunlu göç dalgalarının araştırıldığı; içgöç çalışmalarında kırsaldan kopuşla birlikte artan biçimde yaşanan kırdan kente göç, bu sürecin tamamlanmasıyla da çevre kentten anakente göç hareketleri üzerinde durulduğu görülmektedir. Ancak mevsimlik-sezonluk-günübirlik işgücü göçleri bu tarihsel tasnif sürecinde yeterince yer almamaktadır. Nitekim süreklilik arz eden yapısı ve/veya politika anlamında görece daha az yer teşkil etmesi dolayısıyla mevsimlik göç hareketleri üstünde daha az durulmaktadır.

Türkiye; siyasi, ekonomik ve diğer sebeplerle birçok dışgöç dalgasının kaynak, transit ve varış öznesi olmuştur. Zira Castles ve Miller’ın (1998: 19) belirttiği gibi dışgöç, bireyin daha iyi yaşam olanaklarına erişmek için taşınmasıyla sonuçlanan basit bir bireysel karar değildir. Aksine çoğunlukla göç ve yerleşme, göçmen ve hatta onun gelecek nesillerini de etkileyecek olan uzun soluklu bir süreçtir. Bu süreç, nihai olarak toplumsal değişimi artırmakta ve hem alıcı hem de kaynak bölge açısından tüm toplumu etkilemektedir. Dahası göç deneyimi ve başka ülkede yaşamak, göçmenlerin başlangıçtaki planlarına etki edebilmektedir. Benzer şekilde hükümetler de göç yoluyla etnik açıdan farklı bir toplum yaratmayı amaçlamamıştır, ancak işçi istihdam politikaları çoğu kez etnik azınlıkların oluşmasına ve toplumsal ilişkiler, kamu politikaları, ulusal kimlik ve uluslararası ilişkiler açısından çok kapsamlı sonuçlar doğurmaktadır. Türkiye dışgöç tarihi tüm bu sürece tanıklık etmiştir.

1.3.1. İşgücü Göçünde Hedef Ülke Olarak Türkiye

Türkiye, günümüzde işgücü göçü bağlamında yalnızca kaynak ülke değildir.16 21. yüzyılda yürütülen Neoliberal politikalar ve küreselleşmenin eşgüdümünde uluslararası düzeyde (işgücü) göç alan da bir ülke olmuştur (Nakhoul, 2014: 80). Bu göç

16 Türkiye’ye yönelen göç dalgaları yeni bir dalga değildir, 1920’lerden beri süregelen akımlar varlığını

korumuş, ancak yakın dönemdeki göç hareketleri doğası gereği ve büyüklüğü bakımından o dönemlerden çok farklı seyir izlemiştir (İçduygu, 2014: 222). Öte yandan Abadan-Unat’ın (2015: 272) belirttiği gibi Türkiye, 1950’lerde “artan işgücü ihraç eden” bir ülke iken 1990’dan bu yana “göçmen ve sığınmacı ithal eden” bir ülkeye dönüşmüştür. Türkiye işgücü göçü alsa da genel olarak dışgöç alma niteliğini siyasi ve sosyokültürel sebeplerden kaynaklı göç edenler dolayısıyla kazanmıştır. 1920’lerde ulus inşası sürecindeki yeni ülkenin Yunanistan’la yaptığı nüfus mübadelesi, yine İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında yaşanan Yunanistan İç Savaşı dolayısıyla gelen Türk nüfus bir örnektir. Aynı şekilde Bulgaristan (sırasıyla 1950-51 zorunlu, 1970’lere kadar gönüllü, 1980’lerin sonlarındaki zorunlu göçleri) ve Yugoslavya’dan (1950-80) sürülen; 1978 Afgan İç Savaşı dolayısıyla 1982’de getirilen Türk nüfusu; SSCB’nin yıkılmasının ardından yaşanan zorunlu göç hareketleri ile son zamanlarda Suriye İç Savaşı’ndan gelen göçmenler bu niteliktedir. İçduygu’nun (2015: 282) belirttiği gibi Türkiye’nin 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca göç verip 21. yüzyılda göç alır bir duruma gelmesi olağan dışı görünmektedir. Ancak uluslararası göç tarihinde komşu ülkelerde yaşanan ekonomik, sosyal ve politik sorunlar nedeniyle özellikle düzensiz göçe sahne olmaktadır. Bu çalışma kapsamında işgücü göçü dışında kaldığı sürece bu konulara değinilmeyecektir.

(30)

çoğunlukla düzensiz (döngüsel-transit) niteliklidir ve Türkiye’nin coğrafi konumuyla doğrudan ilişkilidir (İçduygu, 2014: 223). Zira Türkiye’nin düzensiz göçle tanıştığı ilk dalga olarak Avrupa’ya 1970’lerin ortalarına kadar düzenli şekilde gönderilmiş olan işgücünün Avrupa ülkelerinin 2000’lere kadar göçü engellemesi ve katı vize politikaları nedeniyle yasal olmayan yollara yönelmesiyle gerçekleşmişti. Düzensiz göçün varış/transit ülkesi olarak ise Türkiye’nin tercih edilmesi, 1990’lardan bu yana çevresindeki eski Sosyalist ülkeler başta olmak üzere Asya ve Afrika ülkelerinden gelenlerce gerçekleşmiş/gerçekleşen ikinci dalgasını oluşturmuştur (Toksöz, vd., 2012: 12; Kalkınma Atölyesi, 2016b: 52).

1980’lerde ekonomide serbestleşmeyi sağlayan Neoliberal dönüşüm, mal ve sermaye akışına kapıları açmayı da beraberinde getirmişti. Komşu ülkelerde de yaşanan dönüşümler, uluslararası bankaların ve şirketlerin ülkeye gelmesi, özellikle turizm sektöründe uygulanan teşvik planlarının oluşturulması ile ülkede turist sayısı artırılmıştır.17 Turizmdeki bu artış, ülkenin uluslararası platformundaki görünürlüğüne olumlu etkide bulunmuştur. 1990’ların ortasında getirilen esnek vize uygulamaları, yabancıların ülkeye girişini teşvik etmiştir. Avrupa’nın sınırlarının aşılmasını zorlaştırdığı sıkı sınır politikaları döneminde Türkiye’nin esnek rejim uygulaması eski SSCB ülkelerini,18 Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamıştır. 1992’de Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nin uygulamaya konması ile birlikte başlanan bandrol vize uygulaması ile yabancılara sınır kapılarında ve hava alanlarında ülkeye giriş vizesi uygulanmıştır (Nakhoul, 2014: 103; Toksöz, vd. 2012: 12).19 Bu süreçte 1990’lardan sonra Türkiye uluslararası göç dalgasında düzensiz göç hareketlerinin bir hedef ve/veya geçiş noktası olmuştur (Lordoğlu, 2015: 31; Akpınar, 2010: 2; Toksöz, vd. 2012: 17). Günümüzde Türkiye’deki nüfus hareketlerini; -düzenli göçmenler dışında- çalışma amaçlı (döngüsel) düzensiz göçmenler, transit amaçlı düzensiz göçmenler, sığınmacı ve mültecilerin oluşturduğu bilinmektedir (İçduygu,

17 Aynı zamanda düzensiz göçe zemin hazırlanmıştır. Yasal altyapıların işgücü ihtiyacının doğmaya

başladığı dönemle çakışması turistik amaçlı uygulamanın aleyhine de bir fikir oluşmasına yol açmıştır (Akpınar, 2010: 12).

18 1989’da SSCB’nin dağılması ve doğu bloku ülkelerinin kapitalist düzene eklemlenmiş ve bu gelişmeler

işgücü hareketlerini nicelik ve nitelik anlamında değiştirmiştir (Akkuzu, 2009: 83). Öte yandan SSCB’nin dağılmasının ardından yaşanan göç dalgası sadece Türkiye’ye değil; kendi aralarında bir hareketliliğe ya da Avrupa ülkelerine yönelmiştir (Atasü-Topçuoğlu, 2015: 505).

19 2002’de 42 ülke ile seyahat vize serbestisi bulunmakta iken Ağustos 2015’te 69 ülke vatandaşı seyahat

için vize serbestisine sahip olmuş, 14 ülke vatandaşı ise sınır kapısında ücret karşılığı vize alabilme hakkını kazanmıştır T.C. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü,

Referanslar

Benzer Belgeler

Artvin İli, Arhavi İlçesi, Derecik Köyü ağzının sözlüksel ve dilbilgisel birimlerini ortaya koyduktan sonra, iki dilli Derecik Köyünün kullandığı Türkçenin

Ulusal Romatoloji Dergisi / Journal of Turkish Society for Rheumatology • Cilt / Volume 10 • Say› / Issue 2 • Aral›k / December 2018 99 TRD Genel Kurul Toplant›s›.. TRD

Bunun üzerine Artvin Valisi dansın isminin Atabarı olarak değiştirilmesini istemiştir ve oy birliği ile dansın ismi Atabarı olarak değiştirilmiştir.. Erkek ve

Bu bölümde Artvin Çoruh Üniversitesi öğrencilerine uygulanan anket sonu- cunda elde edilen verilerden yola çıkılarak, öğrencilerin genel özelliklerine, maddi durumlarına

Artvin İli için yapılan iklim haritaları Güngör (8) ve Yılmaz (13)’e göre Arcview yazılımı ve model builder kullanılarak (Şekil 4 ve 5) değerlendirilmiş ve

( A: Borçka kent merkezi; B: Kırsal alan; C: Çoruh havzası nehir koridoru ve D: Koruma alanı ) İlçenin doğal ve kültürel peyzaj değerlerini turizme yansıtmayı

Adres Kırklareli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kayalı Kampüsü-Kırklareli/TÜRKİYE e-posta:

riyeti bütün ilkeleriyle birlikte ayakta tutm a görevini, sîzlerin gencecik, ama isterseniz çok güçlü olabile­ cek omuzlarınıza yüklemişti. Bunu yaparken, yeterince güçlü