• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Yabancı İşgücü Hareketliliğinin Yasal Mevzuattaki Yeri

mevcut Anayasa’nın 48. maddesinin “Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir” hükmüdür. Buna göre Anayasa, herkes diyerek vatandaş ile yabancı ayrımı yapmamakta; herkese çalışma hürriyeti tanımaktadır (Özdemir, 2000: 12). Aynı zamanda Türkiye BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne 1949 yılından bu yana taraf bir ülke olarak ilgili uluslararası düzenlemenin 23. maddesi uyarınca herkesin hiçbir fark gözetilmeksizin serbestçe işini seçmesini, adil ve elverişli çalışmasını ve eşit işe eşit ücret hakkı olmasını onaylamış bir ülkedir.41 1990’lardan itibaren Türkiye’ye işgücü hareketlerinin iradi veya gayriiradi göç hareketleriyle nihai varış noktası olarak yönelimi yasal mevzuatta da özellikle son yıllarda ciddi düzenlemeler yapılmasına yol açmıştır. Yaşanan insan hareketliliği sosyal ve ekonomik birçok anlam ifade ettiği gibi işgücü piyasasında da etkiler yaratmakta, kanun yapıcıyı yeni düzenlemeler yapmaya yöneltmektedir.

Türkiye, 2001 yılında BM’nin Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yle de göçmen işçilere (sınır işçisi,

haberlerin önemli bir bölümü Hayata Destek Derneği’nin (2014) ve Kalkınma Atölyesi’nin raporlarına dayanmaktadır. Evrensel: Kaybolan Hayatlar Mevsimlik Tarım İşçileri (02.09.2015), Suriyeli Tarım

İşçileri Neden Hedefte? (19.04.2017), Sel Felaketi Mevsimlik İşçileri de Çadırlarından Etti (09.01.2017), Sefalet İçinde Yaşadıkları Mahalleden Gitmeleri İsteniyor! (08.07.2017), Tarım İşçileri Sürekli Yoksulluk Nöbetinde (13.07.2016), Suriyeli Tarım İşçisi: Artık Geleceğimizi Göremiyoruz (08.07.2016); Milliyet: Mevsimlik Suriyeli İşçilere Sağlık Hizmeti (28.12.2016), 400 Bin Çocuk Okul Yerine Tarlada

(23.10.2016), T24: Mevsimlik Tarım İşçileri: Ekmek Küçüktü, Daha da Küçüldü (29.06.2016), Suriyeliler

Hatay’da Kendi Çadır Kentlerini Kurdular (14.04.2017), Mevsimlik Tarım İşçilerinin Zorlu Tarım Sezonu Başladı (02.06.2016); soL: Ankara’dan Sömürü Manzaraları: Suriyeli Tarım İşçileri…

(13.07.2017), Mevsimlik Tarım İşinde Katmerli Sömürü: Düşük Yevmiyeli Suriyeli İşçiler (06.06.2016);

Ordu Hayat: Bahçede Rekabet Var! (18.07.2017); Halkın Sesi: Sosyal Çatışmalar Yaşanabilir

(17.07.2017); BirGün: 11 Saatten Fazla Çalışıp 20 Lira Kazanıyorlar (19.10.2016), Mültecilere Yönelik

Saldırılara Dikkat! (24.05.2017); CNN Türk: Tır Dorsesinde Suriyeli İşçiler Yakalandı (09.05.2017);

Cumhuriyet: Tarlada 11 Saate 20 TL (18.06.2016), Zincirleme Yoksulluk (18.06.2016); Gerçek Gündem: Suriyeliler Türkiye’de Tamamen Arafta (13.06.2017); Dünya Gıda: Islahiye Biberinde Hasat

Hazırlığı (24.06.2017); TimeTurk: Çocuk İşgücü Endişe Verici Boyutlarda (12.06.2017).

41 Ancak mevzuatta yerli işgücünün çalışma haklarının gözetildiği ekonomik kaygılar dışında 2003 yılına

kadar uygulanan 11.06.1932/2007 sayılı Bazı Mesleklerin İcra Edilmesi İçin Türk Vatandaşlığı Koşulu Aranmasına İlişkin Yasa veya 2013 yılına kadar yürürlükte kalan 24.07.1950/5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkındaki Yasa gibi kimi kanunlar ulusalcı kaygılarla da yabancıların çalışması sınırlayabilmiştir (Lordoğlu, 2007: 21). Benzer şekilde 18.05.2012 tarihinde yayımlanan 6304 sayılı kanunu ile 12.06.2009 tarihinde yayımlanan 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı kanununun düzenlenen 28.maddesindeki mavi kart uygulaması ya da 29.09.1981 tarihinde yayımlanan 2527 sayılı yasa bunlara birer örnektir. Mavi kart uygulaması hakkında ayrıntı için kaynak T.C. Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/mavi-kart-_eski-pembe-kart_-uygulamasi-.tr.mfa (Erişim: 01.08.2017)

gezici işçi, mevsimlik işçi gibi) ilişkin geniş bir düzenlemeye taraf ülke olmuştur. İmzalanan bu sözleşme ile taraf ülkeler; göçmen işçiler arasında ırk, dil, din, cinsiyet gibi herhangi bir sebeple ayrımcılık yapılmayacağını (m.7); ailelerle birlikte göçmen işçilerin yaşam haklarının kanunla korunacağını (m.10); angarya uygulanamayacağını (m.11); din ve vicdan hürriyetlerinin engellenemeyeceğini (m.12); fikir ve ifade özgürlüğünün bulunacağını (m.13); özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin korunacağını (m.14) taahhüt etmektedir. Yine ücret, fazla mesai, çalışma saatleri, hafta sonu tatili, ücretli tatil, güvenlik, sağlık, iş ilişkisinin sona erdirilmesi, asgarî istihdam yaşı, evde çalışmanın kısıtlanması gibi istihdam konuları ile ulusal yasaların ve uygulamaların kapsamı içerisine giren diğer istihdam konularında ulus içindeki işçiye uygulanan muameleden farklı bir muamele uygulanmayacağı kabul edilmektedir (m.25). Anlaşma göçmen işçilere ve ailelerine sosyal güvenlik haklarını uluslararası ve yasal sınırlar dahilinde ülke vatandaşıyla aynı muamelenin gösterilmesini (m.27) de içermektedir.

Bu düzenlemelerin ardından 27.02.2003 tarih ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun yürürlüğe girene kadarki süreçte kimi istisnalar

dışında42 yabancıların çalışma izni yetkileri farklı kurumlarda iken bu kanunla tek çatı altında toplanmaya çalışılmıştır.43 Bu kanun ile önceki mevzuatın aksine yabancıların her meslekte çalışmalarına izin verilmesi dolayısıyla ev hizmetlerinde yabancıların da çalışmasının yolu açılmış; kanun ve takip eden yönetmelikler ile yasal prosedürler eskiye nazaran kolaylaştırılmıştır (İçduygu ve Aksel, 2012: 45).

Son yıllarda sığınmacı akınında sıçramanın bir sonucu olarak yürürlüğe giren 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’yla uyumlaştırılan 4817 sayılı kanun 28.07.2016’de ilga edilerek yerini 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu’na bırakmıştır.44 4817 sayılı yasanın ilk halinde ÇSGB’den çalışma izni almak, ülkede ikamet için yeterli olmamakta; İçişleri Bakanlığı’ndan 5683 sayılı yasaya göre geçerli

42 Bahsi geçen kanunun 2. Maddesinde bu kanunun kapsamı dışında kalanlar ve 8. Maddesinde ise kanunun getirdiği süre zorunluluklarından muaf olanlar detaylı şekilde anlatılmaktadır.

43 2003 öncesi süreçte Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca verilen bu izinler, 4817 sayılı kanunun

yürürlüğü ile ÇSGB’ce verilmeye başlanmıştır (Lordoğlu, 2007: 22).

44 Kanunun kapsamı, “Türkiye’de çalışmak için başvuruda bulunan veya çalışan, bir işveren yanında

mesleki eğitim görmek üzere başvuruda bulunan veya görmekte olan, staj yapmak üzere başvuruda bulunan veya staj yapan yabancılar ile Türkiye’de geçici nitelikte hizmet sunumu amacıyla bulunan sınırötesi hizmet sunucusu yabancıları ve yabancı çalıştıran veya çalıştırmak üzere başvuruda bulunan gerçek ve tüzel kişiler” şeklindedir (m.2). Kanunda 4817 sayılı kanunda ise kapsam dışında kalanlar hariç

olmak üzere “Bağımlı ve bağımsız olarak çalışan yabancıları, bir işveren yanında meslek eğitimi gören

yabancıları ve yabancı çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” kanunun kapsamında yer almaktaydı (m. 2).

bir ikamet izni de bulunması (m.12) şart koşulmaktayken;45 bu bürokratik süreç 6735 sayılı kanun ile baştan itibaren düzenlenmiş ve “çalışma izni, çalışma ve ikamet izni yerine geçmektedir” (m.3/c ve m.12) hükmüne yer verilerek giderilmiştir. Öte yandan usulüne uygun yapılan çalışma izni başvurularına dair değerlendirme süresi, 4817 sayılı yasanın ilk halinde yasal azami süre 90 gün (m.12/son) olarak belirlenmiş iken 6735 sayılı yasada 30 güne çekilmiştir (m.7/8).46

45 2010 değişikliği öncesinde ilgili hüküm “Türkiye dışında ikamet eden yabancılar çalışma izni

başvurularını bulundukları ülkelerdeki T.C. temsilciliklerine yaparlar. Temsilcilikler bu başvuruları doğrudan bakanlığa iletir. Bakanlık ilgili mercilerin görüşlerini alarak 5.maddeye göre başvuruları değerlendirir; durumu uygun görülen yabancılara çalışma izni verir. Bu izin ancak gerekli çalışma vizesi ile ikamet izninin alınması halinde geçerlidir. Çalışma izin belgesini alan yabancıların bu belgeyi aldıkları tarihten itibaren en geç 90 gün içinde ülkeye giriş vizesi talebinde bulunmaları, ülkeye giriş yaptıkları tarihten itibaren en geç 30 gün içinde İçişleri Bakanlığı’na ikamet tezkeresi almak için başvurması zorunludur” şeklindedir. 2010’daki değişiklik ile “Yabancılar, ilk çalışma izni başvurularını bulundukları ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti konsolosluklarına yapar. Konsolosluk, bu başvuruları doğrudan Bakanlığa iletir. Bakanlık, ilgili mercilerin görüşlerini alarak 5 inci maddeye göre başvuruları değerlendirir; durumu uygun görülen yabancılara çalışma izni verir. Yabancılar, konsolosluklardan almış oldukları çalışma izinlerinde belirtilen süre kadar Türkiye’de kalıp çalışabilir” denerek ikamet

izni hükmü değiştirilmiştir.

Tablo 4. Yabancıların Çalışma İzinlerine İlişkin Düzenlemeler 4817 s. Yabancıların Çalışma İzinler

Hakkında Kanun 6735 s. Uluslararası İşgücü Kanunu

Ama

ç

Yabancıların Türkiye’deki çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemek.

Uluslararası işgücüne ilişkin politikaların belirlenmesi, uygulanması, izlenmesi ile yabancılara verilecek çalışma izni ve çalışma izni muafiyetlerine dair iş ve işlemlerde izlenecek usul ve esasları, yetki ve sorumlulukları ve uluslararası işgücü alanındaki hak ve yükümlülükleri düzenlemek.

Ça lış ma İ zni T ürler i

1. Süreli Çalışma İzni

Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe… yabancının hizmet akdinin veya işin süresine göre, belirli bir işyeri veya işletmede ve belirli bir meslekte çalışmak üzere en çok 1

yıl geçerli olmak üzere verilir.

Aynı işyeri veya işletme ve aynı meslekte çalışmak üzere çalışma izninin süresi 3 yıla

kadar uzatılabilir.

Ardından aynı meslekte ve dilediği işverenin yanında çalışmak üzere, çalışma izninin süresi 6 yıla kadar uzatılabilir.

1. Süreli Çalışma İzni

Başvurunun olumlu değerlendirilmesi hâlinde yabancıya, iş veya hizmet sözleşmesinin süresini aşmamak koşuluyla, gerçek veya tüzel kişiye ya da kamu kurum veya kuruluşuna ait belirli bir işyerinde veya bunların aynı işkolundaki işyerlerinde belirli bir işte çalışmak şartıyla ilk başvuruda en

çok 1 yıl geçerli çalışma izni verilir.

Uzatma başvurusunun olumlu değerlendirilmesi hâlinde yabancıya aynı işverene bağlı olarak ilk uzatma başvurusunda en çok 2 yıl, sonraki uzatma başvurularında ise

en çok 3 yıla kadar çalışma izni verilir. Ancak, farklı bir

işveren yanında çalışmak üzere yapılan başvurular bu maddenin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilir. 2. Süresiz Çalışma İzni

6458 s. Kanun uyarınca uzun dönem ikamet iznine sahip olanlar veya Türkiye’de kesintisiz en az 8 yıl ikamet izni ile kalmış olan veya en az 8 yıl47 kanuni çalışması olan

yabancılar ile eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye’deki faaliyetinin veya yatırımının ülke ekonomisine ve istihdama etkisi önemli olan yabancılara verilebilir.

2. Süresiz Çalışma İzni

Türkiye’de uzun dönem ikamet izni48 veya en az 8 yıl

kanuni çalışma izni olan yabancılar başvurabilir. Ancak, yabancının başvuru şartlarını taşıması yabancıya mutlak hak sağlamaz.

Süresiz çalışma izni olan yabancı, uzun dönem ikamet izninin sağladığı tüm haklardan yararlanır. Süresiz çalışma izni olan yabancı, özel kanunlardaki düzenlemeler hariç, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili mevzuat hükümlerine tabi olmak şartıyla, Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanır. Süresiz çalışma izni olan yabancının seçme, seçilme ve kamu görevlerine girme hakkı ile askerlik hizmeti yapma yükümlülüğü yoktur.

3. Bağımsız Çalışma İzni

Türkiye’de en az 5 yıl kanuni ve kesintisiz olarak ikamet etmiş olmaları koşuluyla Bakanlıkça izin verilebilir.

3. Bağımsız Çalışma İzni

Profesyonel meslek mensubu yabancılara, diğer kanunlarda belirtilen özel şartların sağlanması kaydıyla bağımsız çalışma izni verilebilir.

Bağımsız çalışma izninin uluslararası işgücü politikası doğrultusunda değerlendirilmesinde, yabancının; eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye’deki faaliyetinin veya yatırımının ülke ekonomisine ve istihdama etkisi, yabancı şirket ortağı ise sermaye payı ile Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu önerileri doğrultusunda Bakanlıkça belirlenecek diğer hususlar dikkate alınır.

Bağımsız çalışma izni, bu maddede yer alan süre sınırlamalarına tabi olmaksızın süreli olarak düzenlenir. 4. Şirketlerin Müdür ve Ortaklarının Çalışma İzinleri 13/1/2011 tarihli ve 6102 s. Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş olan;

a) Limited şirketlerin şirket ortağı olan müdürü,

b) Anonim şirketlerin şirket ortağı olan yönetim kurulu üyesi, c) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin yönetici olan komandite ortağı, olan yabancılar çalışma izni alarak çalışabilirler.

Kaynak: Resmi Gazete, http://www.resmigazete.gov.tr (Erişim: 11.04.2018)

47 Kanunun ilk halinde 6 yıl olan bu süre, 6458 sayılı kanunun yürürlüğü ile birlikte 8 yıl olarak

değiştirilmiştir.

48 6458 sayılı kanunun 41. maddesine göre Türkiye’de kesintisiz 8 yıl boyunca ikamet etmiş yabancılar

Çalışma izinleri iki kanunda da benzer şekilde ele alınmış olup nitelikleri itibariyle ciddi bir ayrıma gidilmemiştir. Ancak buradaki farklılıklar sürelerle ilişkilidir (Tablo 4). Aynı zamanda 4817 sayılı kanunda bulunan ancak 6735 sayılı yasada olmayan bir hüküm olarak göçmenler, 5 yıl kesintisiz ve kanuni şekilde kaldıkları takdirde eş ve çocuklarına da süreli çalışma izni verilebilmektedir.

İlgili hükümlerde yer alan süreler (m.10) 6735 sayılı kanunda kısaltılmıştır (Tablo 4). Öte yandan göçmen işçi, eğer işverenini değiştiriyorsa süreler en baştan başlamaktadır.

İki kanundaki süreli ve süresiz çalışma izinleri birlikte değerlendirildiğinde 4817 sayılı kanunun süreli çalışma izni uzatma sürelerinin 6735 sayılı kanunda çok daha kısa sürelere indirildiği görülmektedir (Tablo 4). Süresiz çalışma izninde ise çalışma izni süresi uzatılmıştır. Özetle yeni mevzuat orta vadede göçmen işçinin başvuru aralıklarını sıklaştırmışken uzun vadede süreyi esnetmiştir.

6735 sayılı kanunun getirdiği diğer bir yenilik ise nitelikli işgücünün temini amacıyla49 ilgili kanunun 11 ve 25. maddelerine dayanılarak çıkarılan turkuaz kart uygulaması 14.03.2017 tarihli aynı isimli yönetmelikte ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.

Zorunlu göçmenlere uygulanan istihdam politikası, 04.04.2013 tarihli 6458 sayılı Uluslararası Koruma Kanunu’nun 89/4. ve 91. maddelerinde yer almaktadır.50 Geçici koruma statüsünü haiz olanların çalışmaları hakkında bu kanunun dayanağı

olduğu 22.10.2015 tarihli Geçici Koruma Yönetmeliği (m.29) ve 15.01.2016 tarihli Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik ile; 26.04.2016 tarihli Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi ve Uluslararası Koruma Statüsü

49 Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ile nitelikli işgücü talebine doğrudan değinilmişti (Bkz. 1.3.1.). 50 1949 yılında kurulan BMMYK, 1950 yılında faaliyetlerine başlamış ve 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni

hazırlayarak mülteci kavramı ve hukukunun ilk adımını atmıştır. Konuyla ilgili “zaman ve coğrafi kısıtlamalar” ise 1967 tarihli New York Protokolü ile kaldırılmıştır. Sözleşme, mülteciye mal edinme, iş kurma ve çalışma hakkı bakımından yabancılara verilen haklardan az olmamak; eğitim, mahkemeye müracaat, adli yardım, sosyal yardım ve iaşe konusunda ise ülke vatandaşlarına verilenden fazla olmamak kaydıyla haklar tanımaktadır. Türkiye bu iki sözleşmeyi sırasıyla 1961 ve 1968 yılında imzalamış, ancak

coğrafi sınırlamaya devam etmiştir. Sözleşmeye uygun olarak 1994 yılında çıkarılan Yönetmelik ve 2006

tarihli Uygulama Talimatı göç ve iltica hukukunun temelini oluşturmuştur. Her iki düzenlemede de coğrafi kısıtlama devam etmiş ve Türkiye Avrupa’dan gelenleri mülteci kabul etmiş, Avrupa dışından gelenlere ise sığınmacı statüsü vererek BMMYK ile işbirliği halinde başka bir ülkeye gönderilinceye kadar geçici ikamet izni vermektedir. 2005 yılındaki Ulusal Eylem Planı ile bu coğrafi çekinceden sıyrılması beklenen Türkiye, 2013 tarihli 6458 sayılı kanun ile öncelikli yasal düzenleme olan 1994 tarihli yönetmeliğin (94/6169) yerine geçmiş; Suriyelilere sığınmacı veya mülteci statüsü vermeyerek bir misafir (geçici koruma) olarak her türlü imkanı devlet tarafından sağlamaktadır (USAK, 2013: 25-26; Ulutaş, 2016: 164). Geçici Koruma Yönetmeliği’nde bu hizmetler ayrıntılı şekilde sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim, sosyal yardım ve hizmetler, tercümanlık hizmetleri ve gümrük hizmetleri olarak sayılmaktadır. Bu yönetmeliğin 61. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 1994 tarihli yönetmelikte ise istihdam konusunda ayrıntıya girmeyerek mülteci ve sığınmacıların eğitim ve istihdamları kalış süreleriyle sınırlı olmak üzere genel hükümlere tabi kılmaktaydı.

Sahibi Kişilerin Çalışmasına Dair Yönetmelik ile de başvuru sahibi, mülteci, şartlı

mülteci ve ikincil koruma statüsüne haiz olanlar için düzenlenmiştir.

Kanundaki tanımıyla (m.3) başvuru sahibi “Uluslararası koruma talebinde bulunan ve henüz başvurusu hakkında son karar verilmemiş olan kişiyi” ifade etmektedir. Mülteci, şartlı mülteci ve ikincil koruma statüsü ise kanunda (m.3-r) uluslararası koruma statüsünü kazanmış yabancılar olarak sayılmaktadır. 1967 tarihli sözleşmeye düşülen şerhe uygun olarak mülteci ve şartlı mülteci ayrımı yapmaktadır (Tablo 5). Tablo 5. Uluslararası Koruma Statüsünü Haiz Göçmen Grupları

M

ülte

ci

“Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal

gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir.” (m.61)

Şa

rt

lı M

ülte

ci

“Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir

toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında şartlı mülteci statüsü verilir. Üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mültecinin Türkiye’de kalmasına izin verilir.” (m.62)

İkin ci l K oruma Sta tüs ü

Mülteci veya şartlı mülteci dışında kalıp menşe veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde ölüm cezasına mahkum edilecek veya bu cezası infaz edilecek; işkence, insanlık dışı/onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak; uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışmalarda ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik tehditle karşılaşacak olması nedeniyle menşe veya ikamet ülkesinin korumasından faydalanamayan veya bu tehditler dolayısıyla faydalanmak istemeyen yabancıya/vatansıza verilen statüdür. (m. 63)

Kaynak: 6458 s. Kanun, Resmi Gazete, http://www.resmigazete.gov.tr (Erişim: 11.04.2018)

6458 sayılı Kanunun 89/4. maddesi, uluslararası koruma statüsünü haiz olan mülteci, şartlı mülteci ve ikincil koruma statüsü sahibi göçmenler ve henüz bu başvurusu onaylanmamış kişilerin istihdamı konusundaki hükmü aşağıdaki gibidir:

“(4) İş piyasasına erişimle ilgili olarak;

a) Başvuru sahibi veya şartlı mülteci, uluslararası koruma başvurusu tarihinden altı ay sonra çalışma izni almak için başvurabilir.

b) Mülteci veya ikincil koruma statüsü sahibi, statü almasından itibaren bağımlı veya bağımsız olarak çalışabilir. Yabancıların çalışamayacağı iş ve mesleklere ilişkin diğer mevzuatta yer alan hükümler saklıdır.51

Mülteci veya

51 Bu iş ve meslekler özel kanunlarından kaynaklı olup şu şekilde sayılabilir: diş tabipliği, dişçilik,

hastabakıcılık, eczacılık, veterinerlik, özel hastanelere sorumlu müdürlük, avukatlık, noterlik, özel veya kamu kuruluşlarında güvenlik görevlisi, gümrük müşavirliği, turist rehberliği, dalgıçlık, kaptanlık, tayfalık, vb.dir. ÇSGB, http://www.calismaizni.gov.tr/yabancilar/yabancilara-yasak-meslekler/ (Erişim: 31.07.2017).

ikincil koruma statüsü sahibi kişiye verilecek kimlik belgesi, çalışma izni yerine de geçer ve bu durum kimlik belgesine yazılır.

c) Mülteci ve ikincil koruma statüsü sahibinin iş piyasasına erişimi, iş piyasasındaki durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler ile istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik şartların gerekli kıldığı hâllerde, belirli bir süre için, tarım, sanayi veya hizmet sektörleri, belirli bir meslek, iş kolu veya mülki ve coğrafi alan itibarıyla sınırlandırılabilir. Ancak, Türkiye’de üç yıl ikamet eden veya Türk vatandaşıyla evli olan ya da Türk vatandaşı çocuğu olan mülteci ve ikincil koruma statüsü sahipleri için bu sınırlamalar uygulanmaz.

ç) Başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerin çalışmasına ilişkin usul ve esaslar, Bakanlığın görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenir.”

Yukarıdaki kanun hükmü, işgücü piyasasına dahil olma açısından uluslararası koruma statüsünü haiz olanlara ve başvuru sahiplerine işgücü piyasasına girmede özel kanunlardaki kısıtlamalar dışında serbesti tanımaktadır. Bu kanun hükmü, 26.04.2016 tarihli yönetmelikte52 işgücü piyasasına girmede mülteci ve ikincil koruma (m.4) ile şartlı mülteci ve başvuru sahipleri (m.5) açısından gidilen ikili ayrımı detaylandırmıştır. Buna göre mülteci ve ikincil koruma statüsünü haiz olanlar, bu statülerini kazandıkları anda bağımlı veya bağımsız olarak çalışabilmektedir. Bu yabancıların kimlikleri çalışma izni yerine geçmektedir. Bu statünün sona ermesi veya kimliğin iptalini gerektiren nedenler gerçekleşirse yabancının çalışma hakkı da sona ermektedir. Öte yandan başvuru sahibi ve şartlı mültecilerin, çalışmak için ÇSGB’den çalışma izni almaları gerekmektedir. Bu haliyle elde edilmiş bir çalışma izni, şartlı mültecilere ve başvuru sahiplerine ülkede mutlak kalış hakkı tanımamaktadır. Çalışma izni süreleri ise