• Sonuç bulunamadı

XVII. yüzyıl ortalarında Osmanlı İlmiyye Kanunnameleri ve mülazemet sistemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "XVII. yüzyıl ortalarında Osmanlı İlmiyye Kanunnameleri ve mülazemet sistemi"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÂNÛNNÂMELERİ VE MÜLÂZEMET SİSTEMİ

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yüksek Lisans Tezi Tarih Ana Bilim Dalı Yeniçağ Tarihi Programı

Cihan CENGİZ

Prof. Dr. Yasemin BEYAZIT

MART 2019 DENİZLİ

(2)
(3)
(4)

ÖN SÖZ

Osmanlı İlmiyye Mesleğine girişte önemli bir rol üstlenen mülâzemet sistemi hakkında bugüne kadar birçok çalışma yapılmıştır. Literatürdeki çalışmalar incelendiğinde XVII. yüzyıl mülâzemet sisteminin yeterince irdelenmediği tespit edilmekte, ilmiyye kanûnnâmeleri hakkında da müstakil çalışmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Bu sebeple XVII. yüzyılda mülâzemet sistemi ve ilmiyye kanûnnâmelerinin daha iyi tanıtılması ve literatürdeki boşluğu doldurabilmesi adına bu çalışma hazırlanmıştır.

Çalışma süresinde birçok kişinin desteğini aldım. Öncelikle lisans dönemimden itibaren hemen hemen her konuda sıkılmadan yol göstericim olan, aynı zamanda bu konunun ne kadar önemli olduğunu anlatan ve beni bu çalışmaya yönlendiren danışman hocam Prof. Dr. Yasemin BEYAZIT'a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Birlikte çıktığımız bu yolda zaman zaman fikir alışverişinde bulunduğumuz Tacettin DEMİREL'e, Denizli'ye yolculuklarımda beni yalnız bırakmayan Ömer ŞENTÜRK'e ve psikolojik desteğini her zaman hissettiğim Reyhan SOYSAL'a teşekkürü borç bilirim.

Son olarak, tez sancılarının en derinden hissedildiği dönemde her zaman varlığını hissettiren ailem Hilmi CENGİZ'e, Gülgün CENGİZ'e, Remzi CENGİZ'e, Nuran CENGİZ'e ve bizlere neşe katan canım yeğenim Elfingül'e teşekkür ederim.

(5)

ÖZET

XVII. YÜZYIL ORTALARINDA OSMANLI İLMİYYE KANÛNNÂMELERİ VE MÜLÂZEMET SİSTEMİ

CENGİZ Cihan Yüksek Lisans Tezi

Tarih ABD Yeniçağ Tarihi Programı

Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Yasemin BEYAZIT VIII + 105 sayfa.

XVII. yüzyılın ortalarında Osmanlı İlmiyye mesleğine girişte mülâzemet sistemi ve ilmiyye kanûnnâmelerinin konu edildiği bu çalışmanın amacı, yüzyılın ortalarında ortaya çıkan ilmiyye kanûnnâmelerini anlamak, mülâzemet sistemi üzerindeki etkilerini tespit etmek ve XVI. yüzyıla göre mülâzemet yollarının, mülâzımların sosyal tabanının ne gibi değişiklikler geçirdiğini ortaya koymaktır. Bunun için ilmiyye teşkilatına dair önemli bilgiler aktaran kadıasker rûznâmçeleri ana kaynak olarak seçilmiştir.

Tez, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konu takdim edilerek gerekli tanımlamalar yapılmış, literatür eleştirisi ve değerlendirmeden sonra tez de kullanılacak kaynaklar tanıtılmıştır. Birinci bölümde mülâzemet sisteminin ortaya çıkışı ile XVI. yüzyılda klasik karakterini kazanması değerlendirilmiştir. Devamında ise XVI. yüzyılda ortaya koyulan ilmiyye kanûnnâmeleri hakkında bilgiler verilerek mülâzemet sistemi ile ilişkileri incelenmiştir. İkinci bölümde, XVII. yüzyılda mülâzemet sisteminin içerisinde bulunduğu durum mülâzemet defterlerinden tespit edilen veriler neticesinde ortaya koyulmuş ve mülâzemet yollarının tanıtımı yapılarak meydana gelen süreklilik ve değişimler incelenmiştir. Üçüncü bölümde, XVII. yüzyıl ortalarında çıkarılan ilmiyye kanûnnâmeleri incelenmiş ve tespit edilen defterler arasında karşılaştırmalar yapılarak etkileri gözlemlenmiştir. Dördüncü bölümde ise, mülâzımların sosyal tabanlarına dair veriler sunularak XVI. yüzyılla karşılaştırmalarda bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Mülâzemet, mülâzemet sistemi, ilmiyye teşkilatı, XVII. yüzyıl,

(6)

ABSTRACT

THE OTTOMAN İLMİYYE LAW CODES IN THE MIDDLE OF SEVENTEENTH CENTURY AND THE MÜLÂZEMET SYSTEM

CENGİZ Cihan M.A Thesis

History

Early Modern History Programme Thesis Supervisor: Prof. Dr. Yasemin BEYAZIT

VIII + 105 pages.

The aim of this study which treats mülâzemet system and ilmiyye law codes entry into the Ottoman ilmiyye profession is to understand ilmiyye law codes, which emerged in the middle of the century, identify their effects on the mülâzemet system and present what sort of transformation the paths of mülâzemet with regard to 16th century and the social base of novices (mülâzım) underwent. For this purpose, the day registers (rûznâmçe) of kadıasker, which convey important information regarding ilmiyye organization, were selected as the main sources of this study.

The thesis consists of an introduction and four parts. In the introduction, the subject was presented, necessary definitions were made, the sources were introduced after a literature critique and review. In the first part, the emergence of the mülâzemet system as well as gaining its classical character in the 16th century was evaluated. Besides, information was given regarding ilmiyye law codes issued in the 16th century and their connection with mülâzemet system examined. In the second part, the current state of the mülâzemet system in the 17th century was presented as a result of the data identified from the mülâzemet registers, the paths of mülâzemet was introduced and the occurred continuities and changes were examined. In the third part, the ilmiyye law codes issued in the 17th century was examined and the effects were determined by making comparisons between the identified registers. In the fourth part, data on the social bases of novices (mülâzım) were presented and comparisons were made with the 16th century.

Keywords: Mülâzemet, mülâzemet system, ilmiyye organization, 17th century, ilmiyye

(7)

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ ... i ÖZET ... ii ABSTRACT ... iii İÇİNDEKİLER ... iv TABLO VE GRAFİKLER DİZİNİ ... vi KISALTMALAR DİZİNİ ... viii GİRİŞ ... 1 I. BÖLÜM XVI. YÜZYILDA MÜLÂZEMET SİSTEMİ'NİN KLASİK BİÇİMİNİ ALIŞI 1.1. Mülâzemetin Tanımı ... 12

1.2. Mülâzemet Sistemi'nin Ortaya Çıkışı ... 13

1.3.XVI. Yüzyılda Mülâzemet Sistemi ... 14

1.4. XVI. Yüzyılda Çıkarılan Kanûnnâmeler ve Mülâzemet Sistemi ... 16

1.4.1. Kanûnnâme-i Talebe-i İlim ... 16

1.4.2. Mevâli-i İzâm ve Müderrisin-i Kirâmın Tedrise Muvazebetleri İçün Nişan-ı Humâyun ... 17

1.4.3. 1576 Tarihli Hüküm ... 18

1.4.4. 1577 Tarihli Hatt-ı Humâyun ... 18

1.4.5. 1598 Tarihli Kanûnnâme ... 19

II. BÖLÜM SÜREKLİLİK VE DEĞİŞİMLERİYLE XVII. YÜZYILDA MÜLÂZEMET SİSTEMİ 2.1. XVII. Yüzyıl Ortalarında İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı ... 23

2.2. Mülâzemet Yollarının İlmiyyeye Girişte Oranları ... 30

2.3.Mülâzemet Yolları ... 39

2.3.1. Fetvâ Eminliği ... 39

2.3.2. Tezkirecilik ... 41

2.3.3. Muîdlik (İâdeden) ... 43

2.3.4. Teşrîf ... 49

2.3.5. Müstakillen (Müstakil Arz ile) ... 52

2.3.6. Nevbet ... 54

2.3.7. Vefat (Mevtâdan) ... 55

(8)

2.3.9. Diğer Hizmet Alanlarından İlmiyyeye Girme ... 58

III.BÖLÜM XVII. YÜZYILDA İLMİYYE KANÛNNÂMELERİ 3.1. 1636 Tarihli Kanûnnâme ... 64

3.2. 1643 Tarihli Kanûnnâme ... 69

3.3. 1658 Tarihli Kanûnnâme ... 73

IV.BÖLÜM MÜLÂZIMLARIN SOSYAL TABANI 4.1. XVI. Yüzyılda Mülâzımların Sosyal Tabanı ... 84

4.2. XVII. Yüzyılda Mülâzımların Sosyal Tabanı ... 85

SONUÇ ... 93

KAYNAKÇA ... 96

EKLER ... 100

(9)

TABLO VE GRAFİKLER DİZİNİ

Tablo 1: Tezde Kullanılan Defterler.

Tablo 2: Hocazâde Abdullah Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliğinde İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı.

Tablo 3: Nuh Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliğinde İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı.

Tablo 4: Muîd Ahmed Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliğinde İlmiyyeye Giren

Mülâzım Sayısı.

Tablo 5: Karaçelebi-zâde Mahmud Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliğinde

İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı.

Tablo 6: Mehmed İsmeti Efendi'nin (I.dönem) Rumeli Kadıaskerliğinde

İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı.

Tablo 7: Mehmed İsmeti Efendi'nin (II.dönem) Rumeli Kadıaskerliğinde

İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı.

Tablo 8: Büzürg Abdürrahimzâde Mehmed Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliğinde

İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı.

Grafik 1: 1633-1666 Tarihleri Arasında İlmiyyeye Giren Mülâzımların Oranları (%)

Grafik 2: Hocazâde Abdullah Efendi Defterine Göre Mülâzemet Yollarının Mesleğe Girişteki Oranları (%)

Grafik 3: Nuh Efendi Defterine Göre Mülâzemet Yollarının Mesleğe Girişteki Oranları (%)

Grafik 4: Muîd Ahmed Efendi Defterine Göre Mülâzemet Yollarının Mesleğe

Girişteki Oranları (%)

Grafik 5: Karaçelebi-zâde Mahmud Efendi Defterine Göre Mülâzemet Yollarının

Mesleğe Girişteki Oranları (%)

Grafik 6: Mehmed İsmeti Efendi (I.dönem) Defterine Göre Mülâzemet Yollarının

Mesleğe Girişteki Oranları (%)

Grafik 7: Mehmed İsmeti Efendi (II.dönem) Defterine Göre Mülâzemet Yollarının

Mesleğe Girişteki Oranları (%)

Grafik 8: Büzürg Abdürrahimzâde Mahmud Efendi Defterine Göre Mülâzemet

Yollarının Mesleğe Girişteki Oranları (%)

Grafik 9: 1636 (1045 şevval) Tarihli Düzenleme Öncesindeki ve Sonrasındaki İki

Deftere Ait Veriler (%)

Grafik 10: 1643 (1053 Muharrem) Tarihli Düzenleme Öncesindeki ve Sonrasındaki

İki Deftere Ait Veriler (%)

Grafik 11: 1658 (1068 Ramazan) Tarihli Düzenleme Öncesindeki ve Düzenleme

Sonrasındaki Birinci Deftere Ait Veriler (%)

Grafik 12: 1658 (1068 Ramazan) Tarihli Düzenleme Öncesindeki ve Düzenleme

Sonrasındaki İkinci Deftere Ait Veriler (%)

Grafik 13: 1658 (1068 Ramazan) Tarihli Düzenleme Öncesindeki ve Düzenleme Sonrasındaki Üçüncü Deftere Ait Veriler (%)

Grafik 14 : Hocazâde Abdullah Efendi Defterine Göre Mülâzımların Sosyal Tabanı Grafik 15: Nuh Efendi Defterine Göre Mülâzımların Sosyal Tabanı

Grafik 16 : Muîd Ahmed Efendi Defterine Göre Mülâzımların Sosyal Tabanı Grafik 17: Karaçelebi-zâde Mahmud Efendi Defterine Göre Mülâzımların Sosyal

Tabanı

(10)

Grafik 19: Mehmed İsmeti Efendi' nin II.Defterine Göre Mülâzımların Sosyal

Tabanı

Grafik 20: Büzürg Abdurrahimzâde Mehmed Efendi Defterine Göre Mülâzımların

(11)

KISALTMALAR DİZİNİ B Receb. bkz. Bakınız. C Cemâziye'l-ahir (Cumâde'l-âhire). C. Cilt. CA Cemâziye'l-evvel (Cumâde'l-ûla).

DİA Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.

Ed. Editör.

Grf. Grafik.

Haz. Hazırlayan.

H. Hicrî.

IRCICA İslâm Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi.

İA İslâm Ansiklopedisi.

İSAM İslâm Araştırmaları Merkezi.

L Şevval M Muharrem M. Milâdi. MA Bâb-ı Meşîhat Arşivi. N Ramazan. Neş. Neşreden.

NOK Nuruosmaniye Kütüphanesi. ODTÜ Orta Doğu Teknik Üniversitesi.

R Rebi'ul-ahir.

RA Rebi'ul-evvel.

RKR Rumeli Kadıaskerliği Ruznâmçesi.

S Safer. S. Sayı. s. Sayfa. Ş Şaban. Tab. Tablo. TTK. Türk Tarih Kurumu. vr. varak. Z Zilhicce. ZA Zilkade.

(12)

GİRİŞ

A. Konunun Takdimi

Osmanlı Toplumu, yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Yönetilenleri vergi yükümlüsü olan halk, yönetenleri ise vergiden muaf olan ve halkı yönetmekle görevli olan zümreler oluşturmaktadır. Yönetici zümre de kendi içerisinde; seyfiyye, kalemiyye ve ilmiyye olarak üç gruba ayrılmıştır.1 Seyfiyye Sınıfı; askeri ve idari alanda hizmetler veren, saraydan yetişme, kılıç ehli kişilerden oluşan sınıftır.2

Kalemiyye Sınıfı ise Divan-ı Hümayun, defterdarlık ve defterhane gibi bürokratik örgütün işleyişinden sorumludur. Kalemiyye Sınıfı'nın kadrosu, İlmiyye Sınıfı' ndan geçişlere açık olmasının yanında, üstad-şakird ilişkisi içerisinde bir geleneksel eğitim sonucu da oluşmaktadır.3 İlmiyye Sınıfı ise medreselerde eğitimini usulüne göre tamamlayan talebelerin mezun olduktan sonra kâzâ (hukuk), ifta (fetvâ), tedris (eğitim) gibi hizmetlere istihdam edilen kişilerden oluşur.4

İlmiyye Sınıfı toplumda sahip olduğu statü gereği önemli bir konumdadır ve reayanın da devlet kadrolarına erişebileceği önemli bir yolu oluşturmaktadır. Vergi yükümlüsü olan reaya medrese eğitimini tamamlayarak ilmiyye sınıfına giriş yapabilmektedir.

Osmanlı ilmiyye zümresine giriş Fatih Devri'nde kurumsallaştığı düşünülen mülâzemet sistemi ile sağlanmıştır. Mülâzemet, farklı anlamlara gelmekte olup, bu çalışmayı ilgilendiren tanımı ile kısaca medrese eğitimini tamamlayarak icâzet belgesi5

alan taliblerin, yüksek dereceli bir ulemânın hizmetine girerek mesleki tecrübe edinme ve bu sayede ilmiyye kadrolarına erişme fırsatı sağladıkları dönemdir.6

Mülâzemet sisteminin Fatih devrinde kurumsallaşmasından sonra Kanuni Sultan Süleyman devrinde yeni bir düzenlemeden geçtiği anlaşılmaktadır. Bu düzenlemeler ile sistem klasik karakterini kazanmıştır.7

Mülâzemet sisteminin ortaya çıkışı ve XVI. yüzyılda klasik karakterini kazanması ile ilgili literatürde çalışmalar mevcuttur. Bu tez çalışması ile, XVII. yüzyılda mülâzemet sistemini tanımlama ve anlama hedefi

1 İpşirli, 1994, s.247-248. 2 Fleischer, 2013, s.5. 3 İpşirli, 2001, s.248-249. 4 İpşirli, 2000, s. 141-145.

5 Ünal, 2011, s.339.; Parlatır, 2011, s.686.; Sami, 2014, s.64. 6 İpşirli, 1982, s.221-232. ; Beyazıt, 2014a, s.32-33.

7

(13)

güdülmektedir. Bunun için XVII. yüzyılda tutulmuş olan mülâzım rûznâmçeleri ve o dönem çıkarılmış olan ilmiyye kanûnnâmeleri kullanılacaktır.

Çalışmanın birinci bölümünde, XVI. yüzyılda mülâzemet sisteminin klasik biçimini nasıl aldığı ve mülâzemet sisteminin yeni bir düzene koyulması amacıyla çıkarılmış olan kanûnnâmeler hususunda bilgi verilecektir. İkinci bölümde, XVII. yüzyılda mülâzemet sisteminin durumu hakkında bilgiler verildikten sonra bu çalışma için belirlenmiş olan defterler üzerinden istatistiki verilerle ilmiyyeye giren mülâzım sayısı tespit edilmeye çalışılacak ve mülâzemet yollarının mesleğe girişteki oransal dağılımları üzerinde durulacaktır. Tespit edilen veriler XVI. yüzyıl verileri ile karşılaştırılarak değişimler ortaya koyulacaktır. Üçüncü bölümde, XVII. yüzyılda mülâzemet sisteminin düzene girebilmesi için çıkarılmış olan kanûnnâmeler hakkında bilgiler verilecek ve tez için belirlenmiş olan defterler üzerinde karşılaştırmalar yapılarak kanûnnâmelerin başarı durumu tespit edilecektir. XVII. yüzyılda ilmiyye teşkilatı ve mülâzemet sistemi hakkında 1636, 1643 ve 1658 tarihlerinde üç farklı kanûnnâmenin çıkarıldığı belirlenmiştir. Bu kanûnnâmeler öncelikle amaç, içerik ve getirdikleri sonuçlar bakımından incelenecektir. Ardından mülâzım rûznâmçeleri değerlendirilerek kanûnnâmelerin etkileri belirlenmeye çalışılacaktır. Kanûnnâmelerin öncesinde ve sonrasındaki defterler tespit edilerek etkili olup olmadıkları tartışılacaktır. Dördüncü bölümde ise, XVI. ve XVII. yüzyılda mesleğe giren mülâzımların sosyal tabanları mercek altına alınacaktır.

B. Literatür Eleştirisi ve Değerlendirme

1. Mülâzemet Sistemi İle İlgili Çalışmalar

Fatih devrinde ortaya çıktığı düşünülen mülâzemet sistemi hakkında literatürdeki boşluğu dolduran birçok çalışma yapılmıştır. İlmiyye teşkilatı üzerindeki ilk çalışmalar, İslam Ansiklopedi'sinde "Kadı 8, Kazasker 9, Şeyhülislam 10, Mahkeme11"

maddeleriyle ortaya çıkmıştır. İ.Hakkı Uzunçarşılı "Osmanlı Devleti' nin İlmiye

Teşkilatı"12

adlı eseriyle ilmiyye çalışmaları açısından önemli bir dönüm noktası

8 Ebül' Ula Mardin, 1955, s.42-46. 9 Huart, 1955, s.522-523.

10

Kramers, 1970- 1971, s.485-489.

11 İnalcık, 1957, s.149-151. 12 Uzunçarşılı, 2014.

(14)

oluşturmuştur. İlk baskısını 1965 yılında yapan Uzunçarşılı, bu eserinde ilmiyye teşkilatına dair akla gelebilecek her türlü soruya açıklık getirmeye çalışarak ilmiyye teşkilatına mensup kişiler, medreseler ve ilmiyye teşkilatının işleyişi hakkında teferruatlı bilgi aktardığı gibi mülâzemet sisteminin işleyişi, ulemânın alacağı mülâzım sayısı ve mülâzemet sisteminin bozulması hakkında da bilgiler sunmaktadır.

Mülâzemet sistemi hakkında Mehmet İpşirli'nin çalışmaları dikkatle değerlendirilmelidir. İpşirli' nin konu ile ilgili ilk çalışması, "Osmanlı İlmiye

Teşkilatı'nda Mülâzemet Sistemi' nin önemi ve Rumeli Kadıaskeri Mehmet Efendi zamanına ait mülâzemet kayıtları"13 adlı makaledir. Bu makalede mülâzemet sisteminin

öneminden teferruatıyla bahsetmiş ve seçmiş olduğu bir defterden hareketle istatistiki veriler aktarmıştır. "Osmanlı İlmiyye Mesleği Hakkında Gözlemler XVI-XVII. Asırlar"14

adlı makalesinde ise 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı ilmiyye bürokrasisinin işleyişi hakkında, dönemin müelliflerinin sunmuş olduğu fikirlerden hareketle incelemelerde bulunmuş ve XVII. yüzyılda çıkarılmış olan 1636 tarihli kanûnnâmeye yer vermiştir.

"Osmanlı Devleti' nde Kazaskerlik"15 adlı makalesinde Osmanlı Devleti içerisinde

kazaskerlik kurumunun önemine değinmiş, mülâzemet sisteminin üzerinde de durmuştur. Yukarıda zikredilen eserler İpşirli'nin ilmiyye teşkilatı ve mülâzemet sistemi hakkındaki başlıca eserleridir. İpşirli son olarak İslam Ansiklopedisinde "Mülâzemet"16 maddesi ile sistem hakkında bilgiler sunmuştur.

İpşirli' nin ilk çalışmalarından sonra Halil İnalcık' ın, "Kazasker Defteri'ne Göre

Kadılık"17

adlı çalışması da bu alanda önem arz etmektedir. Seçmiş olduğu bir defter

ışığında çalışmasını vücuda getiren İnalcık, rûznâmçeler ve mülâzemet sistemi üzerinde durmuştur.

Yasemin Beyazıt, "Osmanlı İlmiyye Tarikinde İstihdam ve Hareket:Rumeli

Kadıaskerliği Rûznâmçeleri Üzerine Bir Tahlil Denemesi (XVI. yüzyıl)"18

adlı doktora tezinde mülâzemet sistemi üzerinde teferruatlı bilgi vermenin yanında, seçmiş olduğu defterlerden hareketle istatistiki verilerle XVI. yüzyılda mülâzemet sistemi hakkında bilgiler sunmuştur. Bu çalışma "Osmanlı İlmiyye Mesleğinde İstihdam (XVI. yüzyıl)" adıyla daha sonra yayınlanmıştır. "Osmanlı İlmiyye Bürokrasisinde Şeyhülislamlığın

13 İpşirli, 1983, s.221-231 . 14 İpşirli, 1988, s.273-285. 15 İpşirli, 1997, s.597-699. 16 İpşirli, 2006, s.537-538. 17İnalcık, 1988. 18 Beyazıt, 2009.

(15)

Değişen Rolü ve Mülâzemet Sistemi (XVI. ve XVIII. yüzyıllar)"19

adlı makalesinde

mülâzemet sistemi hakkında bilgiler aktarmış, kadıasker ve şeyhülislamların zaman içerisinde değişen rolleri hususunda bilgiler sunmuştur. Yine Beyazıt, "Efforts To

Reform Entry Into The Ottoman İlmiyye Career Towards The End Of The 16Th Century: The 1598 Ottoman İlmiyye Kanûnnâmesi"20

adlı makalesinde 1598 tarihli

kanûnnâmeyi incelemiş ve bu kanûnnâmenin 16. yüzyılda mülâzemet sistemi üzerindeki yansımalarını aktarmıştır. "XVI. Yüzyıl Osmanlı İlmiyye Kanûnnâmeleri ve

Medrese Eğitimi"21

adlı makalesinde ise Beyazıt, 16. yüzyılda Osmanlı İlmiyye

teşkilatına dair çıkarılmış olan kanûnnâmeler hakkında teferruatlı incelemelerde bulunmuş ve kanûnnâmeler arasında karşılaştırmalar yaparak yüzyıl içerisinde meydana gelen değişimlerini incelemiştir.

Esra Evsen, mülâzemet sistemi hakkında çalışan bir diğer araştırmacıdır.

"Osmanlı İlmiye Teşkilatında Mülâzemet Sistemi (18. yüzyıl örneği)"22 adlı yüksek

lisans çalışmasında 18. yüzyılda mülâzemet sistemi hakkında bilgiler vermektedir. Hacer Yetim' in "1217-1224 Tarihli Mülâzemet Defterleri ve Mülâzemet Sistemi"23 adını taşıyan yüksek lisans tezinde ise belirlenmiş olan son iki mülâzemet defteri üzerinden 19. yüzyıldaki mülâzemet sisteminin genel durumu değerlendirilmiştir.

Ali Arslan, "18. Yüzyıl Osmanlı İlim Hayatından Bir Kesit:Sıdkî Mustafa

Efendi’nin Günlüğü ve Mülâzemet Yılları"24

adlı yüksek lisans çalışmasında Sıdkî Mustafa Efendi'nin mülâzım iken tuttuğu günlüğünden yola çıkarak 18. yüzyıl'da mülâzemet sürecinin nasıl işlediğini aktarmıştır.

Ercan Alan'ın "Kadıasker Rûznâmçelerine Göre XVII. yüzyıl'da Rumeli'de

Kadılık Müessesesi"25

adlı doktora tezi 17. yüzyılda kadılık kurumu odaklı bir çalışma

olmasının yanında bu döneme kadar ki ilmiyye teşkilatının ve mülâzemet sisteminin ıslahı için çıkarılan ferman ve düzenlemeleri de aktarmaktadır. Ayrıca Alan, Topkapı Sarayı Arşivinde yaptığı çalışmalar neticesinde "Yeni Bir Belgeye Göre XVI. yüzyılın

İlk Yarısında Osmanlı Mülâzemet Sistemi"26

adlı bir makale vücuda getirmiştir. Bu çalışmayla birlikte en eski tarihli mülâzemet defterine ulaşmış ve böylece mülâzemet sisteminin bilinen ilk örneğini H. 906-911 (M. 1501-1506) yılları olarak tarihlemiştir. 19 Beyazıt, 2009, s.423-441. 20 Beyazıt, 2013b, s.201-218. 21 Beyazıt, 2014b, s.956-980. 22 Evsen, 2009. 23 Yetim, 2009. 24 Arslan, 2015. 25 Alan, 2015. 26 Alan, 2017, s.89-124.

(16)

Abdurrahman Atçıl ise "Osmanlı İmparatorluğu'nda Bürokrasi ve Ulemâ" 27 adlı makalesinde, Osmanlı imparatorluğu içerisinde meydana gelen bürokratik oluşum süreci hakkında bilgi vermenin yanında mülâzemetin ne demek olduğunu icazet terimi ile karşılaştırmada bulunarak açıklamıştır.

Bu konudaki son çalışma ise Ercan Alan ve Abdurrahman Atçıl'ın birlikte hazırladıkları "Erken Dönem Osmanlı İlmiyye Teşkilatı Kaynakları XVI. yüzyıl'da

Osmanlı Ulemâ Defterleri"28

dir. Bu çalışmada araştırmacılar Topkapı Sarayı Arşivi'nde bulunan mülâzım, kadı ve müderris defterlerini literatüre kazandırmışlardır. Bunun yanında en eski mülâzım kayıtlarının da H. 890 (M. 1485) tarihli II. Bayezid dönemine ait olduğunu ortaya koymuşlardır.

2. Rûznâmçe Defterleri Üzerine Çalışmalar

Osmanlı Devleti teşkilatında görevli kadıaskerler, ilmiyye teşkilatının idaresinden sorumlu oldukları için rûzname ya da rûznâmçe adı verilen günlük atamaların kaydedildiği defterleri tutmuşlardır.29

Osmanlı devlet teşkilatında ehemmiyet arz eden bu defterlere 15. ve 16. yüzyılda rûzname, 16. yüzyıldan sonra ise rûznâmçe adı verilmiştir.30

Kadıaskerler tarafından tutulan ve Osmanlı İlmiyye Teşkilatı araştırmalarında büyük önem arz eden rûznamçe defterlerinin aynı ismi taşımalarına rağmen üç farklı tipinin olduğu belirlenmiştir. Bunlar atama rûznamçesi, mülâzım rûznamçesi ve cihet rûznamçesidir.31

Bu çalışmada kullanılacak tür ise mülâzım kayıtlarının bulunduğu mülâzım rûznamçeleridir.32

Kadıasker rûznâmçelerinin ekseriyeti Bâb-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi'nde, az bir kısmı da Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Kadıasker rûznâmçelerinin nerede olduğu yakın bir döneme kadar bilinmemekle beraber bu konuda ilk çalışmalar Cahid Baltacı tarafından başlatılmıştır. Baltacı, 1974 yılında

"Kazasker Rûznâmçelerinin Tarihi ve Kültürel Ehemmiyeti"33 adlı makale ile ilk defa rûznâmçeleri bilim dünyasına tanıtmıştır. Ayrıca tespit etmiş olduğu defterleri katalog halinde yayınlamıştır. Baltacı, toplam 377 defter tespit etmekle birlikte bunlardan 257 27 Atçıl, 2017, s.1-20. 28 Alan, Atçıl, 2018 29 Parlatır, 2011, s.1423. 30 Gündoğdu, 2009, s.701-722. 31

Daha fazla bilgi için bkz. Beyazıt, 2013, s.97-112.

32 İnalcık, 2015, s.133- 135. 33 Baltacı, 1974.

(17)

tanesinin Rumeli Kadıaskerliğine ait olduğunu belirtmiştir. Defterler H. 952 (M. 1545)-H. 1312 (M. 1894) tarihleri arasını kapsamaktadır. Geriye kalan 120 adet ise Anadolu Kadıaskerliği kayıtlarıdır ve bu kayıtlar da H. 1076 (M. 1665)-H. 1310 (M. 1892) tarih aralığındadır.34

Rûznâmçe defterleri içerisinde mülâzemet rûznâmçelerinin sayısının daha az olduğu tespit edilmektedir. Bâb-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi' nde toplam 55 adet mülâzım rûznâmçesi bulunmaktadır. Bunların ilki H. 952-959 (M. 1544-1545/1551-1552) tarihli olup son defter ise H. 1223-1224 (M. 1808-1809) tarihlidir. Zikredilen bu defterlerinin daha sonra katoloğu da yapılarak literatüre kazandırılmıştır.35 Bu konuda sonraki çalışma ise İsmail Erünsal tarafından vücuda getirilen "Kazasker

Rûznâmçeleri ve Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde Bulunan Bazı Rûznâmçeler"36

adlı makaledir. Erünsal, Nuruosmaniye Kütüphanesi'ndeki rûznâmçe defterlerinin tespitini yapmış ve bunların Baltacı'nın kataloğunda bulunmayan defterler olduğunu belirlemiştir. Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde ise toplam 51 adet hareket ve mülâzemet rûznâmçesi bulunmaktadır. Bunlardan ilki H. Rebiulevvel 989-Zilhicce 989 (M. Nisan 1581-Aralık 1581) tarihli, son defter ise H. 1234 (M. 1818-1819) tarihlidir. 37

Rûznâmçe defterlerini tanıtan ve değerlendiren iki makale bulunmaktadır. Bunlardan birincisi İsmail Gündoğdu'nun "Osmanlı Tarihi Kaynaklarından Kazaskerlik

Rûznâmçe Defterleri ve Önemi "38

adını taşıyan makalesidir. Bu makale de Gündoğdu,

kadıasker rûznâmçeleri içerisinde kadı, müderris atama kayıtlarının yanında arzuhal, mazhar, gibi şikayet belgelerinin olduğundan da bahsederek defterler hakkında teferruatlı bilgi aktarmıştır. İkincisi ise Yasemin Beyazıt'ın "Kadıasker

Rûznâmçelerinde Tipoloji ve Yeterlik"39

adlı makalesidir. Beyazıt, bu makalede

kadıasker rûznâmçelerinin içeriklerini değerlendirerek, rûznâmçelerin atama, mülâzım ve cihet rûznâmçesi gibi çeşitlerinin olduğunu vurgulamıştır.

C.) Kaynaklar

Tezin temel kaynağı, mülâzım rûznâmçeleri ile o dönemde çıkarılmış olan kanûnnâmelerdir. Teze veri kaynağı olarak rûznâmçe defterleri seçilirken kanûnnâmeler merkeze alınmış, kanûnnâmeler öncesinde ve sonrasında tutulan mülâzım rûznâmçeleri

34 Baltacı, 1974, s.60-61. ; İnalcık, 2015, s.134. ; Gündoğdu, 2009, s.701-722. 35

Aydın ,Yurdakul, Kurt, 2006.

36 Erünsal, 2014, s.401-446. 37 Erünsal, 2014, s.401-446. 38 Gündoğdu, 2009, s.701-722. 39

(18)

tespit edilmiştir. XVII. yüzyıl ortalarında tespit edilen kanûnnâmeler 1636, 1643 ve 1658 yıllarına aittir. Çalışmada beş mülâzım rûznâmçesi kullanılmakla birlikte defterlerin birinde Muîd Ahmed Efendi kayıtları ile Karaçelebi-zâde Mahmud Efendi kayıtları birlikte yer almaktadır. Başka bir defterde ise Mehmed İsmetî Efendi sonraki kadıaskerlik döneminin kayıtlarını da aynı deftere kaydetmiştir. Bu nedenle kaynak defter sayısı beşten yediye çıkmaktadır. Aşağıda tezde kullanılan defterler tablo halinde sunulmaktadır. Tablodan sonra defterlerin tanıtımına geçilecektir.

(19)

Tablo 1: Tezde Kullanılan Defterler

Arşiv: Defter

No:

İçerdiği Tarih: Rumeli Kadıaskeri:

MA 201/24 1042 Zilhicce-1045 Cumade'l-ula

(1633 Haziran/Temmuz-1635 Ekim/Kasım)

Hocazâde Abdullah Efendi

MA 202/25 1045 Receb-1046 Zilhicce

(1635 Aralık/1636 Ocak-1637 Mart/Nisan)

Nuh Efendi

MA 204/27 1051 Cumade'l-ula-1054 Rebi'ul-evvel

(1641 Ağustos/Eylül-1644 Mayıs/Haziran) Muîd Ahmed Efendi

MA 204/27 1054 Rebi'ul-evvel-1055 Şevval (1644 Mayıs/Haziran-1645 Kasım/Aralık) Karaçelebi-zâde Mahmud Efendi MA 213/36 1069 Rebi'ul-evvel-1071 Receb (1658 Kasım/Aralık-1661 Mart)

Mehmed İsmeti Efendi (I.dönem)

MA 213/36 1074 Muharrem-1075 Ramazan

(1663 Ağustos/Eylül-1665 Mart/Nisan)

Mehmed İsmeti Efendi (II.dönem)

MA 217/40 1075 Ramazan-1077 Safer (1665 Mart/Nisan-1666 Ağustos)

Büzürg Abdürrahimzâde Mehmed Efendi

(20)

1. Bâb-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi, Rumeli Kazaskerliği Ruznâmçesi, 201/ 24

Hocazâde (Hacezâde) Abdullah Efendi'nin mülâzım ruznâmçesidir. Hocazâde Abdullah Efendi, XVII. yüzyıl ulemâsından, Genç Osman' ın hocası Amasyalı Ömer Efendi' nin oğludur.40

H. 1042 Zi'l-hiccesi'nde kayınpederi Karaçelebi-zâde yerine Rumeli Kadıaskerliği vazifesine nakl olmuştur. H. 1045 Cumade'l-ulası'nda, IV. Murad ile birlikte gittiği Revan Seferi dönüşünde Mısır kazasına talip olmuş ve Rumeli Kadıaskerliği vazifesinden vazgeçmiştir. Bu kazaya dâhil olduğunda beş ay kadar burada kadılık görevinde kalmış ancak Mısır kazasının havasının kendisine yaramamasından dolayı H. 1045 Zi'l-kadesinde vefat etmiştir.41 Mühründe Abdullah bin Ömer ismi okunan bu defter H. 1042-1045 (M. 1633-1635) yılları arasındaki kayıtları içermekte olup, toplam 30 sayfadır.42

2. Bâb-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi, Rumeli Kazaskerliği Ruznâmçesi, 202/25

Molla Ahmed-zâde Nuh Efendi'nin mülâzım ruznâmçesidir. Nuh Efendi, III. Mehmed devri alimlerinden Molla Ahmed el-Ensari'nin oğludur.43 H. 1042 Zi'l- hiccesi'nde selefi Hocazâde Abdullah Efendi yerine Anadolu Kadıaskeri olup H. 1045 Receb'inde bu görevinden azlolunmuştur. Yine selefi yerine aynı tarihte Rumeli Kadıaskeri olmuştur. Aynı sene görevi sona ermiştir.44

H. 1045-1046 (M. 1635/36-1637) yılı mülâzım kayıtlarını içeren bu defter 6 sayfadan oluşmaktadır. 45

3. Bâb-ı Meşihat Şeyhülislam Arşivi, Rumeli Kazaskerliği Ruznâmçesi, 204/27

Bu defterde iki kadıaskerlik dönemine ait kayıtlar bulunmaktadır. Defterin ilk 13 sayfası Ahmed bin Yusuf'un (Muîd Ahmed Efendi)46

kayıtlarının bulunduğu mülâzım ruznâmçesidir. 13 sayfadan ilk 9 sayfası ise H. 1051-1054 (M. 1641-1644) tarihleri aralığını kapsamaktadır. Muîd Ahmed Efendi, IV. Murad döneminde önemli görevler

40 Işın, 1965, s.97-99.

41 Uşşakizâde'nin Şakaik Zeyli, 2017, s.243-245 ; Katip Çelebi, 2016, C.2, s.771. 42

Meşihat Arşivi, Rumeli Kadıasker Ruzmançesi, 201/24

43 Işın, 1965, s.111-113.

44Uşşakizâde'nin Şakaik Zeyli, 2017, s.289-290. ; Katip Çelebi, 2016, C.2, s.832. 45 Meşihat Arşivi, Rumeli Kadıasker Rûznâmçesi, 202/25

46

(21)

almış sırasıyla Şam ve Mısır kadılıklarında bulunmuştur.47

H. 1051 Cumade'l-ulası'ında Ebu Sa'id Efendi yerine Rumeli Kadıaskeri olmuştur. H. 1054 Rebi'ü'l-evvel'inde görevi sona ermiş, H. 1055 Zi'l-hiccesi'nde yine zikredilen kişi yerine Şeyhülislam olmuştur. H. 1057 Rebi'ül-evveli'nde vefat etmiştir.48 Defterde yer alan 24. ve 25.sayfa yine Merhum Muîd Efendi adıyla yer almakta olup mevtâdan mülâzemetleri burada bulunmaktadır.49

Defterin 13 ile 24. sayfaları arası ise Ebu'l-fadl Mahmud Efendi (Karaçelebi-zâde) adıyla kayıt olmuş mülâzım ruznâmçelerini içermektedir. Mahmud Efendi, III. Murad devri Rumeli Kazaskerlerinden Hüsameddin Efendi'nin torunu, Sultan II. Osman ve IV. Murad devri Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği yapan Zuhuri mahlaslı Mehmed Efendi' nin oğludur.50

H. 1054 Rebi'ü'l-evveli'nde Muîd Ahmed Efendi yerine Rumeli Kadıaskeri olmuş, H. 1055 Şevval'inde azledilmiştir. Bu defter toplam 25 sayfadan oluşmaktadır. H. 1051-1054/1054-1055 yılları kayıtları yer alır.51

4. Bâb-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi, Rumeli Kazaskerliği Ruznâmçesi, 213/36

Mehmed İsmetî Efendi'nin mülâzım ruznâmçesidir. Mehmed İsmetî Efendi, Birgili Mehmed Efendi'nin torunu, Fazlullah Efendi'nin oğludur. Şeyhülislam Yahya Efendi' den mülâzım olmuştur.52 H. 1069 Rebi'ü'l-evveli'nde Bostanzâde Abdülkerim Efendi yerine Rumeli Kadıaskeri olmuştur. H. 1071 Receb'inde ikinci kez Tırnova arpalığı53

ile (hastalık vb. sebeblerle görevden çekilme.) emekli olmuş ve yerini Sun'i-zâde Efendi'ye bırakmıştır. H. 1074 Muharrem'inde, Kadri Efendi yerine ikinci kez Rumeli Kadıaskeri olmuştur, H. 1075 Ramazanına kadar bu görevde kalmıştır.54

Mehmed İsmetî mühürlü bu defter H. 1069-1071/1074-1075 (M. 1658-1661/1663-1665) yılları arasındaki mülâzım kayıtlarını içermektedir. Toplam 12 sayfadan oluşan bu defter, Mehmed İsmetî Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliklerine paralel olarak iki kısma ayrılmış olup ilk 6 sayfası birinci dönem, sonraki 6 sayfa ise ikinci kadıaskerlik dönemi kayıtlarını içermektedir. İki kadıaskerlik dönemi arasındaki tarihlere denk gelen Sun'i-zâde Efendi'nin görev zamanına ait kayıtlar, Mehmed İsmeti

47 Altınsu, 1972, s.69-70. ; Işın, 1965, 121. 48 Uşşakizâde'nin Şakaik Zeyli, 2017, s.336-338

49 Meşihat Arşivi., Rumeli Kadıasker Rûznâmçesi, 204/27 50

Işın, 1965, s.142-144.

51 MA, RKR, 204/27. 52 Bakır, 1966, s.13-15.

53 Arpalık için bkz. Ünal, 2011, s.48. 54

(22)

Efendi'nin I. döneminin devamına eklenmiş ancak daha sonra farklı bir deftere taşınmış olacakki şuan Sun'i-zâde Efendi'nin kayıtları bu defterde mevcut değildir. Bu sebeple defter, 1-6, 13-18 sayfa numaralandırmalarıyla ilerlemektedir.55

5. Bâb-ı Meşihat Şeyhülislamlık Arşivi, Rumeli Kazaskerliği Ruznâmçesi, 217/40

Büzürg Abdürrahim-zâde Mehmed Efendi'nin mülâzım ruznâmçesidir. Abdürrahim-zâde Mehmed Efendi, Şeyhülislam Hacı Abdürrahim Efendi'nin oğludur.56

H. 1075 Ramazan'ında Mehmed İsmetî Efendi yerine Rumeli Kadıaskeri olmuştur. H. 1077 Safer'inde emekli olmuş, yerine eniştesi Şeyhzâde Efendi gelmiştir. H. 1080 Cumadel-ahire'sinde İzzeti Efendi yerine ikinci kez Rumeli Kadıaskeri olmuştur.57 H. 1075-1076 (M. 1665-1666) yılı kayıtlarını içeren bu defter toplam 6 sayfa olup Abdürrahim-zâde Efendi'nin ilk Rumeli Kadıaskerliği dönemi kayıtlarını içermektedir.58

D.) Yöntem

Mülâzım rûznâmçeleri mülâzemet sisteminin işleyişini anlamak bakımından oldukça kıymetlidir. Bu çalışmada öncelikle tespit edilen yedi defterin transkripsiyonları yapılmış, ardından defterlerdeki veriler excele girilmiştir. Excel programında “tarih, mülâzımın adı, memleketi, varsa lakabı, mesleğe girdiği mülâzemet yolu, hocasının adı, hocasının görevi, hocasının varsa hareket ettiği yer, varsa atanmış olan mümeyyiz” gibi başlıklar oluşturulmuştur. Veri girişinden sonra sorgulamalar yapılarak grafikler elde edilmiştir.

Tezin diğer önemli bir kaynağı olan kanûnnâmeler üzerinde de detaylı bir inceleme yapılmıştır. Kanûnnâmeler transkribe edildikten sonra mülâzım rûznâmçelerindeki verilerle mukayese edilmek suretiyle etkili olup olmadıkları tartışılmıştır.

55 Meşihat Arşivi, Rumeli Kadıasker Rûznâmçesi, 213/36. 56 Bakır, 1966, s.20-21.

57Uşşakizâde'nin Şakaik Zeyli, 2017., s.617-618. 58

(23)

I. BÖLÜM

XVI. YÜZYILDA MÜLÂZEMET SİSTEMİ'NİN KLASİK BİÇİMİNİ ALIŞI

Osmanlı Devleti kuruluş döneminden itibaren, her alanda olduğu gibi ilmiyye teşkilatı içinde de bir kurumsallaşma süreci yaşamıştır. Bu kurumsallaşma ilk olarak Orhan Bey zamanında medreselerin kurulmasıyla başlamıştır. Medreselerin açılması ile birlikte de, toplumlar için gerekli kâzâ ve tedris için insan gücü yetiştirilmiştir. Yıldırım Bayezid ve özellikle II. Murad döneminden itibaren Osmanlı padişahları ilme büyük önem vermiş, farklı coğrafyalardan birçok âlimin Osmanlı ülkesine gelmesinde rol oynamışlardır. Yeni gelen bu âlimler, kuşkusuz Osmanlı medreselerinin de gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır.59

Devam eden süreçte II. Mehmed (Fatih) dönemi Osmanlı İlmiyye teşkilatı açısından âdeta bir atılım dönemi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde II. Mehmed, kendine has bir üsluple medreselere yeni bir hüviyet kazandırmanın yanında ilmiyye teşkilatı için müstesna bir yeri olacak olan mülâzemet sistemini de ilmiyye teşkilatına kazandırmıştır.60

1.1. Mülâzemetin Tanımı

Mülâzemet, sözlükte "Bir şey veya bir kimseye bağlanma", "Devamlılık, bir işe sarılıp onunla uğraşma", "Bir memuriyete geçmek üzere bir daireye maaşsız bağlanma, hizmet etme" anlamlarına gelmektedir.61 İlmiyye teşkilatında ise mülâzemet sistemi iki kavramı ifade etmektedir. Bunlardan birincisi ilmiyyeye girişi sağlayan mülâzemet sistemidir. İkincisi ise mazuliyet (infisâl) adı verilen süreç için kullanılır. 62 İkinci tanıma göre mülâzemet sistemi, görevini tamamlayan bir kişinin yeni bir göreve geçebilmesi için beklediği süreyi ifade etmektedir. Osmanlı Devleti yapılanmasının bir gereği olarak, bir göreve atanan kişi o görevde ancak belli bir süre kalabilirdi ve görev bitiminde İstanbul' a gelerek yeni görev süresi başlayana kadar beklerdi. Bekleme süresi tam belli olmamakla birlikte bu zaman dilimi içerisinde kişiler bilgi ve tecrübelerini arttırıcı çalışmalarla meşgul olurlar, kadıaskerlik divanına devam ederlerdi.63

59

İpşirli, 1988, s.273.

60 İpşirli, 1988, s.274-275.

61 Parlatır, 2011, s.1173 ; Sami, 2014, s.1081. 62 Beyazıt, 2014a, s.28. ; Beyazıt, 2009, s.423-441. 63

(24)

Bu tezin temelini ise birinci tanımda bahsedilen sistem oluşturmaktadır. Osmanlı eğitim sistemi içerisinde yer alan medreseler XVI. yüzyılın ortalarına doğru Hâşiye-i Tecrid, Miftah, Kırklı, Hâriç, Dâhil ve Sahn-ı Seman olmak üzere sınıflanmaktadır. Öğrenim hayatına yeni başlayan öğrenci sırasıyla bu medreselerde aşama aşama ilerlemekte ve en yüksek tahsil seviyesi olan Sahn-ı Seman'a ulaşmaktaydı. Süleymaniye medreselerinin inşası ile en yüksek mertebede olan Sahn medreselerinin üzerine bu medreseler yerleşerek en üst konumdaki yerlerini almışlardır.64

Bu süreci layıkıyla bitiren bir kişi bu aşamadan sonra, asıl amacı bilgi ve tecrübeleri arttırmak olan bir nevi staj dönemi olarak da değerlendirilen mülâzemet sürecine girerlerdi. Mülâzemet süreci ayrıca ilmiyye sınıfına girebilmek için bekleyen zümreyi kontrol altında tutmanın yanında ilmiyye sınıfına girebilmenin de anahtarıydı.65

Çünkü hizmetleri sonucunda hocalarına verilen kadrolar sayesinde talibler, zamanı geldikçe ilmiyye sınıfı kadrolarına girebilmişlerdir. Bu giriş, hocalarından aldıkları tezkireler sayesinde çeşitli mülâzemet yollarıyla olmakta ve kadıaskerlik makamına yöneltilmektedir. Kadıaskerler mülâzımlıkla ilgili tezkireleri padişaha arz etmekte ve padişah tarafından onay alınması halinde danişmend mülâzım olarak rûznâmçe defterine kaydedilmektedir.66

1.2. Mülâzemet Sistemi'nin Ortaya Çıkışı

Mülâzemet sisteminin ortaya çıkışı hakkında bugüne değin farklı fikirler ileri sürülmüştür. İpşirli, artan nüfusa paralel olarak artan medrese mezunu sayısının adaletli bir şekilde göreve başlayabilmesi için sistemin gerekliliğinden söz etmiştir.67 Bunun yanında mülâzemet sisteminin zuhuru hususundaki genel kabul ise, II. Mehmed dönemindeki kurumsallaşmalar neticesinde ortaya çıktığı, 16. yüzyılla birlikte öneminin arttığı yönündedir. Beyazıt bu konuda, Osmanlı ilmiyye teşkilatı içerisinde iki atılım dönemi olduğunu ve sistemsel olarak kuruluşun II. Mehmed döneminde gerçekleştiğini, I. Süleyman döneminin ise tamamlayıcı bir rol üstlendiğini vurgulamaktadır. Beyazıt, 1598 tarihli kanûnnâmedeki "yeni mülâzım" ifadesinden yola çıkarak, Fatih kanûnnâmesinde de aynı tabirlerin bulunduğunu ve dolayısıyla Kanuni döneminden önceki mülâzemet kayıtlarında mesleğe yeni girenler ile infisâl döneminde olan 64 Uzunçarşılı, 2014, s.17- 18. 65 Beyazıt, 2014a, s.35. 66 Beyazıt, 2014a, s.28- 29. 67 İpşirli,1997, s. 641- 643.

(25)

mülâzımların birlikte kaydedildiğini, bu iki mülâzımı birbirinden ayırmak için böyle bir terimin kullanıldığını vurgulamıştır.68

Alan da, tespit ettiği en erken tarihli mülâzemet defterindeki (H. 906-911/M. 1501-1506) benzer durumdan hareketle Beyazıt'ın görüşünü desteklemiştir.69

Alan ve Atçıl, Topkapı Sarayı Arşivindeki çalışmaları neticesinde en erken tarihli mülâzım kaydının II. Bayezid döneminde 1485 yılına ait olduğunu tespit etmişlerdir. Bu tespit ile birlikte en erken tarihli mülâzım kaydının da tarihinin değiştiği görülmektedir. Bu kayıtlar içerisinde de yukarıda bahsedilen durum desteklenmiş hatta iki farklı mülâzım kaydının yanında Rumeli ve Anadolu Kadıaskerliğine ait kayıtlarında tek bir defterde birlikte yer aldığı belirlenmiştir.70

16. yüzyıldan itibaren ilmiyye sınıfına girişlerde meydana gelen haksızlıklar ve karışıklıklar bu sistemi hakkıyla uygulayabilmek adına devleti bir takım önlemler almaya itmiştir. Ebussuud Efendi'nin kadıaskerliği döneminde, mülâzemet sistemi gerek kayıt gerekse kadrolar bakımından yeniden düzenlenmiştir.71

1.3.XVI. Yüzyılda Mülâzemet Sistemi

II. Mehmed devrinde kurumsallaşan mülâzemet sistemi, XVI. yüzyıla kadar fazla ön plana çıkmamıştır. Ancak XVI. yüzyıldan itibaren ilmiyyeye olan talebin artışı ile birlikte daha da önem kazanmıştır. Uzunçarşılı, XVI. yüzyıldan önceki tarihlere ait mevcut bir mülâzemet defterine de henüz rastlanmadığını vurgulamıştır.72 Ancak bu konuda yapılan son çalışmaları ile Alan ve Atçıl, en erken tarihli defterin II. Bayezid döneminde 1485 tarihli olduğunu ortaya koymuşlardır.73

Ebussuud Efendi'nin biyografisinde, XVI. yüzyıla kadar yolunu bulan herkesin denetimden geçmeksizin ilmiyye kadrolarını işgal ettiği ifade edilir. XVI. yüzyıla gelince Ebusuud Efendi döneminde İlmiyye sınıfına girişleri denetleyebilmek adına mülâzımlar için özel olarak rûznamçe adı verilen defterler tutulmaya başlanmıştır. Ayrıca yetenekli, alanında başarılı ulemâların payelerine göre ne kadar mülâzım verebileceği belirlenmiştir. Bunun yanında, ilmiyyeye girişte meydana gelen yığılmaları önlemek amacıyla, ulemâ zümresini belli dönemlerde mesleğe alınmasını hedefleyen nevbet usülü de bu dönemde 68 Beyazıt, 2014b, s.956-980. 69 Alan, 2017, s.93. 70 Alan, Atçıl, 2018, s. 35-36. 71 Beyazıt, 2014a, s.33- 34. 72 Uzunçarşılı, 2014, s.55. 73 Alan, Atçıl, 2018, s. 16-17.

(26)

yedi sene de bir olmak üzere kanunlaşmıştır.74 Bu uygulamalarla birlikte Osmanlı İlmiyye Teşkilatı'nda önemli bir yeri olan mülâzemet sistemi de klasik karakterini kazanmaya başlamıştır. Böylece artık isteyen herkes istediği şekilde ve önüne geçilemeyecek sayıda ilmiyyeye giremeyecek sadece devletin belirlemiş olduğu sınırlar dahilinde ilmiyye kadrolarına girebilecektir.75 Buna paralel olarak ulemâdan belirli kişilere mülâzım verebilmek adına kontenjanlar tanındı. Bu kontenjanlar; padişahın cülusunda, padişahın ilk seferinde, savaştan zaferle dönüldüğünde, şehzâde doğumlarında bir nevi kadro bekleyenlere teşvik olması için ulemâya iyi yetişen talebelerini mülâzım vermesi hakkı verildi.76 Ve bu hak doğrultusunda H. 954 (M. 1548) tarihinde Ebusuud Efendi'nin77 on, mütekaid müftüler Fenarizâde Muhyiddin Efendi78 ve Abdülkadir Efendi'nin79 on, Rumeli Kadıaskeri Bostanzâde Mehmed Efendi80, Anadolu Kadıaskeri Muhaşşi Sinan Efendi81 ve kadıasker mütekaidlerinden yedi, İstanbul ve Edirne kadılarından ve bazı Sahn müderrislerinden üç, şehzâde hocalarından , Bağdat ve Haleb kadısından ve Muradiye müderrisinden iki, kimi müderrislerden ve Bursa kadısından bir mülâzım alınmıştır.82

Yukarıda detayıyla aktarılan mülâzemet sistemi içerisinde mülâzımlığa talip olan kişilerin bu sistemde yer alabilmeleri için farklı kadrolar mevcuttur. Bu kadrolar müderris yardımcısı muîdler için iâdeden ya da muîdlikten; Rumeli ve Anadolu Kadıaskerleri' nin tezkirecilik hizmetinde bulunanlar için tezkirecilikten; Şeyhülislamın fetvâ emaneti hizmetindekiler için fetvâ eminliğinden; Hocaları önemli göreve atananlar

teşrîfen; Mevâlizâdeler, meşâyihzâdeler ve önemli hizmetlerde bulunanlar müstakillen;

Hocasının vefatı sonucu ilmiyyeye girenler mevtâdan ve belirli aralıklarla ilan edilen nevbetler sonucu girenlerse nevbet ten olarak kayıt edilmektedir.83

16. yüzyılda klasik karakterini kazanan mülâzemet sisteminin zaman zaman uygulamada başarısız olduğu gözlemlenmiştir, bu durum sisteme aykırı alımların meydana gelmesine sebebiyet vererek ilmiyye teşkilatı içerisinde sıkıntılar

74

Beyazıt, 2014a, s.72

75 Beyazıt, 2014a, s. 36- 37. 76 Uzunçarşılı, 2014, s.55.

77 Atai, 2017, C.1, s.639-650; İmber, 2004, s.13-29; Altınsu, 1972, s. 28-34. 78 Altınsu, 1972, s.25-27. 79 Altınsu, 1972, s.24. 80 İpşirli, 1992, C.6, s.311. 81 Atai, 2017, C.1, s.774-780. 82 Beyazıt, 2009, s.423-441. 83 Beyazıt, 2009, s.423-441.

(27)

doğurmuştur. Bu sıkıntıları ortadan kaldırmak, ilmiyye teşkilatı ve mülâzemet sistemi ıslah etmek için de kanûnnâmeler çıkarılmıştır.

1.4. XVI. Yüzyılda Çıkarılan Kanûnnâmeler ve Mülâzemet Sistemi

XVI. yüzyıldan itibaren görülen nüfus artışı Osmanlı Devleti'nde bir istihdam sorununa sebebiyet vermiştir. Ekecek arazi bulamayan zümre kurtuluşu şehirlerde görmüş, bu da köyden kente doğru yaşanan göçleri beraberinde getirmiştir. İşsiz kalan bu zümre içinde kurtuluşu ilmiyye mesleğine yönelmekte ya da ücretli asker olarak bulanlar da olmuştur. Ücretli askerlik yapan zümre savaş olmayan zamanlarda başıboş kalmakta ve eşkiyalık yaparak köyleri tarumar etmekteydi. Yaşanan bu durum tımar sisteminin bozulmasına sebep olmuş bu da üretim kıtlığını beraberinde getirmiştir. Böylece halk kitleler halinde şehirlere yönelmiştir.84

Zikr edildiği üzere ilmiyye mesleğine olan talebin artması aynı zamanda medrese mezun sayısının da artmasına sebebiyet vermiştir. Bu artış da zamanla ilmiyye kapısında yığılmaları beraberinde getirmiş, bu sırada pek çok suhte isyanının görülmesine sebep olmuştur.85

Ayrıca ilmiyye sınıfına dahil olmanın getirdiği avantajlardan yararlanmak isteyen pek çok kişi taşra medreselerini kullanarak ya da elindeki avucundakileri satarak para karşılığı mülâzemet satın almakta ve ilmiyye sınıfına müdahil olabilmenin bir yolunu aramaktaydı.86

İşte meydana gelen yığılmalar, isyanlar, para karşılığı olarak mülâzemet satın almalar, birçok Osmanlı müessesesinde olduğu gibi ilmiyye teşkilatı içerisinde de bir takım sıkıntılara sebebiyet vermiş bu da devleti tedbirler almaya itmiştir. İlmiyye teşkilatının ıslahına yönelik bu dönemde üç kanûnnâme, bir hüküm ve bir hatt-ı hümayun olmak üzere toplam beş tane düzenleme bulunmaktadır.

1.4.1. Kanûnnâme-i Talebe-i İlim

Kanûnnâme-i Talebe-i İlim adını taşıyan düzenlemenin farklı nüshaları bulunmakla birlikte bu nüshalarda geçen isimlerde farklılık göstermektedir. Kavanin-i Talebe-i İlm, Kanun-ı Talebe-i Ulum, Kanûnnâme-i Ehl-i İlm gibi isimler alan bu

84 Kafadar, 1997-1998, s.30-75. 85 Beyazıt, 2014a, s. 40.

86

(28)

düzenlemenin hangi tarihte yazıldığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak tarihlendirme konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bazılarına göre Fatih dönemine, bazılarına göre XVI. yüzyılın hemen başına, bazılarına göre ise Ebussuud Efendi dönemine aittir. 87

Düzenlemenin isminden de anlaşılacağı üzere bu kanûnnâmenin odak noktası talebe ve müderristir. Bu düzenlemede ulemânın gerek aklî ve naklî bilimlerde gerekse sünnet hükümleriyle kendisini geliştirerek ülkenin her yerinde fetvâ verebilecek seviyeye yükselmelerini amaçlanmaktadır. Ayrıca müderris ve talebelere yönelik uyarılarda bulunulmakta olup medrese öğrenimi boyunca okutulacak kitapların âdet-i kâdime uygun şekilde okutulmaya devam edilmesine vurgu yapılmaktadır. Bunun yanında danişmendlerin medrese basamaklarını hızla çıkmalarından dem vurulmaktadır. Bu düzenleme de mülâzemet sistemi hususunda özel olarak bir kaide yoktur. Sadece danişmendlerin mülâzemet sevdasıyla hızla hareket ettikleri vurgulanmaktadır. Ayrıca mülâzım olanların mesleğe girmek gayesiyle geldikleri vakit yanlarında müderrislerinden aldıkları temessükleri getirmeleri istenmektedir. Dolayısıyla bu düzenlemede temel amaç, eğiten ve eğiticilerin kalitesini mümkün mertebede arttırmaktır.88

1.4.2. Mevâli-i İzâm ve Müderrisin-i Kirâmın Tedrise Muvazebetleri İçün Nişan-ı Humâyun

Bu düzenlemenin tek nüshası olmasına rağmen hangi tarihe ait olduğu hususunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu görüşler içerisinde de kabul gören ortak görüş H. 944 (M. 1538) yılında çıkarılmış olduğudur. Zikredilen düzenleme çıkarıldığı zaman Rumeli Kadıaskeri, Ebussuud Efendi'dir. Dolayısıyla düzenlemenin hazırlanmasında Ebussuud Efendi de önemli rol sahibidir. 89

Daha önceki bahsettiğimiz düzenlemede olduğu gibi bu düzenlemede de talebelerin kolaycılığa kaçarak kısa sürede eğitim basamaklarını aştıklarını, bu durumdan eğitim sisteminin büyük zarar gördüğünden bahsedilmektedir. Ayrıca danişmendlerin, okunması gereken kitaplardan sadece birer bölüm okuyarak hızlıca yükselme amacında olduklarından yakınılmakta ve okunması gereken kitaplar tamam

87 Beyazıt, 2014b, s.958-960.

88 Akgündüz, 1990, C.4, s.662-664.; Alan, 2015, s.277-278. 89

(29)

olmadan yükselmenin gerçekleşmemesi yönünde uyarılar vardır. Bunun yanında müderrislerden eğitim boyunca kaç kitap okunduğunu ve ne kadar sürede okunduğunu gösteren temessüklerin alınması gerekliliği vurgulanmaktadır. Düzenlemedeki önemli noktalardan biri de medreseleri tamamlama hususunda getirilen beş yıl zorunluluğudur. Düzenlemede mülâzemet sistemiyle ilgili herhangi bir kaide bulunmamaktadır. Çıkarılmasındaki temel amaç ehemmiyetlerini kaybeden medreselerin saygınlığını yeniden kazandırmak ve bu kurumlar için önem arz eden müderris, özellikle danişmendlerin olgunlaşarak ilerlemelerini sağlamak gayesi taşımaktadır.90

1.4.3. 1576 Tarihli Hüküm

1576 tarihli hüküm, İstanbul kadısına hitaben yazılmıştır. Bu süreçte Rumeli Kadıaskeri Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi, Anadolu Kadıaskeri Çivizâde Mehmed Efendi, Şeyhülislam Hamdi Efendi'dir. Dolayısıyla bu hükmün hazırlanmasında zikredilen kişilerin önemli bir rolü bulunmaktadır.91

Hükmün çıkarılma sebebi ise mülâzemet sevdasına düşerek meydana gelen hızla ilerlemelerdir. Yaşanılan bu hızla ilerlemeler rahatsızlıklara sebep olmuş, ilmiyye teşkilatında bozulmalar olduğu vurgulanarak kânûn-ı kadime dönülmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca talebelerin medreselerde okumaları gereken süreler de bizzat belirtilmiştir. Bunun yanında bir önceki kanûnnâmede zorunlu kılınan, sahna ulaşmak için gerekli olan beş yıl şartının bu kanûnnâmede üç yıl ile sınırlandırıldığı görülmektedir.92

1.4.4. 1577 Tarihli Hatt-ı Humâyun

1577 tarihli bu hatt-ı hümayun, 1576 tarihli hükümden yaklaşık bir buçuk yıl sonra çıkmıştır. Hatt-ı hümayunun çıkarıldığı dönemde ilmiyyenin zirvesinde bulunan kişilerin görevlerinde değişiklikler meydana gelmiştir. Kadızâde Ahmed Efendi Şeyhülislam, Çivizâde Mehmed Efendi Rumeli Kadıaskeri, Bostanzâde Mehmed Efendi Anadolu Kadıaskeri olmuştur. Dolayısıyla 1576 tarihli düzenlemenin hazırlanmasında rol oynayan ulemâ 1577 tarihli düzenlemenin hazırlanmasında da etkili olmuştur.

90 Akgündüz, 1990, C.4, s.667-669.; Alan, 2015, s.279-281. 91 Beyazıt, 2014b, s.962-964.

92

(30)

Beyazıt, 1577 tarihli hatt-ı hümayunda kanun-ı kadim olarak Fatih döneminin temel alındığını ve bu dönemdeki anlayıştan uzaklaşan talebe ve müderrislerin yeterince çalışmamasının en büyük sorun olduğunu belirtmiştir. Ayrıca kadıasker, müderris ve talebelere yönelik özel olarak emirlerin bulunduğunu ve müderrislerin ancak görev sürelerini tamamlamaları durumunda başka görevlere atanmaları gerektiği ve iltimastan kaçınılarak sadece hak edenlere görevlerin verilmesi hususunda bilgiler olduğunu vurgulamaktadır.93

Yukarıda dört farklı tarihte çıkarılan ilmiyyeye yönelik düzenlemelerin mülâzemet sistemi hakkındaki ortak olarak bahsettikleri tek husus danişmendlerin mülâzemet sevdasına düşerek hızla yükselmeleri yönündedir. Bunun dışında XVI. yüzyılda ortaya koyulan, yukarıda zikredilen düzenlemelerde mülâzemet sistemi hususunda özel olarak bir kural bulunmamaktadır.

1.4.5. 1598 Tarihli Kanûnnâme

XVI. yüzyıldaki son düzenleme 1598 tarihli kanûnnâmedir. Bu kanûnnâmede temel olarak amaçlanan hususlar; İlmiyyeye giren kişi sayısını kontrol etmek ve mümkün mertebe bu sayıyı arttırmamak, İlmiyyeye girişin anahtarını tamamıyla mollalara vermek, ilmiyyeye girişi daha da merkezileştirerek taşranın etkisini azaltmak, ilmiyyeye giren kişilerin niteliğini arttırmaya çalışmak, kayırmacılığı ve şefaati önlemek, ilmiyyeye girme hususunda yapılan sahtekarlıkları önlemek, ulemâ çocuklarının ayrıcalıklarını korumak, ilmiyye'deki kurumsallaşmayı arttırmaktır.94

Ayrıca 1598 tarihli kanûnnâme, XVI. yüzyılda çıkarılan düzenlemeler arasında en kapsamlı bilgi veren ve özel olarak mülâzemet sistemiyle ilgili kuralların detayıyla işlendiği kanûnnâmedir. Bu kanûnnâmede mülâzemet sistemi ile ilgili uygulanması istenilen kurallar şunlardır:

Mülâzemetde olanların eşkali yazılacak, mülâzımın kendi isminin yanında babasının ismi, hocasının ismi de deftere kayıt edilecek. Bu husus, hilenin önüne geçebilmek adına alınan bir önlem olarak görülmektedir.

H. 963-M. 1555/1556 yılında nevbet usulü ile kaç mülâzım alındıysa o sayı korunacak. Bu husus, nevbet yolu ile gerçekleşen mesleğe girişleri kontrol altına almayı hedeflemiştir.

93 Beyazıt, 2014b, s.964-965. ; Alan, 2015, s.284. 94

(31)

Haremeyn-i Muhteremeyn'den başka teşrîf olmayacak. Bu husus da, hareketle atamalardan teşrîf yolu ile mülâzım alınmamasını isteyerek teşrîfi konrol altında tutma hedefindedir.

Kenar medreselerden ve elli akçeli medreselerden mülâzım alınmayacak. Bu husus, her medresenin mülâzım vermesinin önüne geçmeyi hedefleyerek mülâzım veren medreselerin kalitesini belirli bir seviyede tutmayı amaçlamıştır.

Mevtâdan iki nevbetlik danişmend alınıp fazlası alınmamalı. Bu husus, mesleğe girişlerde hilenin en çok kullanıldığı yollardan biri olan vefat yolunu sayısal olarak kontrol altında tutma amacı taşımaktadır.

Mütekaid mevâliden mülâzım alımına son verilecek, ancak eskiden verdikleri sayılarda mülâzım alımına devam edilecek. Bu husus, emirler sayesinde gerçekleşen mesleğe girişlerin önünü kesmeyi hedeflemektedir.

Mevâlizâdeler hususunda ise ayrıcalıklarının korunmaya devam edilmesi istenmektedir.

Ayrıca, diğer hizmet yolu ile gerçekleşen mülâzım alımlarının son verilmesi belirtilmektedir.95

Beyazıt, yaptığı çalışmada kanûnnâmeden sonraya denk gelen Hocazâde Mehmed Efendi'nin mülâzım rûznamçesindeki kimlik tespiti için ilmiyye mensubunun ismi, baba adı, şöhreti, memleketi gibi genel geçer bilgilerin dışında daha detaylı fiziksel özelliklere dair bilgilere rastlandığını belirtmiştir.96

Ulaşılan bu veriler 1598 tarihli kanûnnâme de bizzat istenilen bu kurala riayet edildiğini göstermektedir. Bu da sahtekarlığın önüne geçmek adına alınan bir önlem olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak devam eden süreçte XVII. yüzyıl mülâzemet defterleri incelendiği zaman bu kuralın etkisini kaybettiği görülmektedir. Bunun yanında devam eden süreçte diğer hizmet yolu ile mesleğe girişlerinde devam ettiği görülmüştür.

1598 tarihli ilmiyye kanûnnâmesinin uygulandığı tarihten itibaren olumlu sonuç vererek ilmiyyeye giren kişi sayısının % 37'lik azalmasında rol oynadığı söylenebilir. Ancak devam eden süreçte özellikle yüzyılın ikinci yarısında % 74'lük bir artış meydana gelmiştir.97

Bu da zikredilen kanûnnâmenin sadece yakın zamanda başarı sağladığını, uzun zamanda başarısızlıkla sonuçlandığını göstermesi bakımından önemlidir.

95 Akgündüz, 1990, C.8, s.633-637. ; Alan, 2015, s.287- 289. 96 Beyazıt, 2014,s. 97.

97

(32)

1538, 1576, 1577 ve 1598 gibi farklı tarihlerde ortaya koyulan düzenlemelerin temel amaçları; eğitimin kalitesini arttırmak, medreselerde meydana gelen hızlı ilerleyişlerin önüne geçmek ve kadroya girecek olan kişileri mümkün olduğu kadar sınırlı tutmak üzerinedir.

Zikredilen kanûnnâmelerin etkisinin kısa sürmesi, devletin ilmiyyeye girişlerde hala sıkıntılarla mücadele edecek olması yeni arayışlara ve yeni düzenlemelere sebebiyet verecektir. İşte bu tez de üzerinde durulacak olan konu da XVII. yüzyılda benzer düzenlemelerin sistem üzerinde ne gibi etkiler yarattığını izlemek üzerine olacaktır.

(33)

II. BÖLÜM

SÜREKLİLİK VE DEĞİŞİMLERİYLE XVII. YÜZYILDA MÜLÂZEMET SİSTEMİ

Osmanlı Devleti, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bunalımlı bir döneme girmiştir. Bu bunalımlı dönem, kimi kaynaklarda gerileme kimi kaynaklarda değişim ve

dönüşüm kimi kaynaklarda ise çözülme olarak ifade edilmiştir. Bu dönemin Kanuni

Sultan Süleyman'ın hükümdarlığının son döneminden itibaren ortaya çıktığı özellikle III. Murad ve III. Mehmed dönemlerinde zirve noktasına ulaştığı görüşü yaygın olarak benimsenmektedir. 98

Osmanlı Devleti'nin içerisinde bulunduğu bu dönemde karşı karşıya kaldığı değişim ve dönüşümün sebeplerinden başlıcaları daha önce yukarıda zikredilmiştir. Zikredilen, nüfus artışı, istihdam sorunu, celali isyanları gibi sebeplere ek olarak padişahların yetişme tarzlarında meydana gelen değişiklik de bu maddeler içerisinde sıralanabilir. Osmanlı Devleti padişahları, XVI. yüzyılın sonlarına kadar sancaktan yetişerek tahta çıkmaktaydı ve böylece belirli bir tecrübe edinmekteydiler. Ancak zikredildiği üzere yüzyıl sonlarından itibaren şehzâdelerin sancağa çıkma usulü terk edilmiş ve padişahlar küçük yaşta tahta çıkmak zorunda kaldıkları için tecrübe kazanamamışlardır. Bunun yanında zamanla padişahların ordunun başında sefere çıkma geleneklerini de terk etmesi, yeni bir döneme kapı aralandığının işaretidir.99 Bunların dışında tımar sisteminde meydana gelen değişmeler Osmanlı Devleti'nin yaşamış olduğu bu dönem için önemli bir sebep olarak görülmektedir. Çünkü tımar sistemi Osmanlı için, üretim demek, gelir demek, halkın güvenliği demek, aynı zamanda savaşa hazır ordu demekti. Dolayısıyla bu sistemde meydana gelen çözülme beraberinde birçok değişimi de getirmiştir.100

İşte tımar sisteminin meydana getirdiği bu çözülmelerden ekonomik olanları düzeltmek adına devlet iltizam usulünü101

yaygın olarak uygulamaya koymuştur. Bu da zamanla mültezimlerin keyfi durumlarından hareketle reayanın ekonomik olarak daralmasına sebebiyet vermiştir. Tımar sisteminde meydana gelen çözülmenin etkilediği bir diğer kurum askeri sistemdir. Bu durum neticesinde savaşa hazır asker sayısı azalmıştır. Devlet bu durumun üstesinden gelebilmek adına yeniçeri askerlerinin sayısını arttırma mecburiyetinde kalmış, bu durum yeniçeri ocağına

98 Atik, 2000, s.32. 99 Öz, 2015, s.44-48.

100 Kafadar, 1997-1998, s.97-150. 101

(34)

alımlarda önemli rolü bulunan devşirme sistemine aykırı alımların meydana gelmesine zemin hazırlamıştır. Bu durum da zamanla yeniçeri ocağı üzerindeki otoritenin zayıflamasına sebebiyet vermiştir.102

Yukarıda zikredilen birden fazla sebep, toplumun temelini oluşturan ve erkan-ı erbaa olarak adlandırılan; ulemâ, asker, tüccar/esnaf, çiftci103

gibi zümrelerin sosyal düzeninde değişmeler meydana gelmesine sebep olmuştur. XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren meydana gelen bu değişmeler yönetici zümreyi oluşturan, Seyfiyye, Kalemiyye ve özellikle de İlmiyye sınıfını da etkilemiştir. Aşağıda XVII. yüzyılda mülâzemet sisteminin durumu ele alınacak, varsa değişimler tespit edilmeye çalışılacaktır.

2.1. XVII. Yüzyıl Ortalarında İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı

Fatih döneminden itibaren uygulamaya koyulduğu düşünülen mülâzemet sisteminin XVI. yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte klasik karakterini kazanarak ilmiyyeye giriş için önemli bir rol üstlendiğinden yukarıda bahsetmiştik. Mülâzemet sisteminin devam eden süreçte, özellikle klasik karakterini kazandıktan yaklaşık bir yüzyıl sonra nasıl bir boyut kazandığı arşivde yer alan defterler yardımıyla aşağıda ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Arşivlerde XVII. yüzyılın ortalarına ait yedi adet mülâzım rûznâmçesi bulunmaktadır. Defterlerden birincisi, Hocazâde Abdullah Efendi'nin Rumeli kadıaskerliği dönemine ait olup H. 1042 Z-1045 CA (M. 1633 Haziran-Temmuz/1635 Ekim-Kasım) tarihleri arasındaki mülâzım kayıtlarını içermektedir ve toplam 843 danişmendin kaydı bulunmaktadır. Bu 843 kişi içerisinden bir kişinin kayıt tarihi ise 1048 olarak görülmektedir. 1048 tarihli bu kayıttaki kişi Es-seyyid Ali bin Mehmed ismini taşımakta olup Şeyhülislam Yahya Efendi tarafından fetvâ emaneti yoluyla mesleğe alınmıştır. Ayrıca defterin sonuna kayıt edilen 124 kişinin vefat yolu ile mesleğe gireceği belirtilmiş ancak bu girişin nevbet-i 'atiyyede yani gelecek nevbet döneminde olacağı özellikle belirtilmiştir. Dolayısıyla bu defterde toplam 718 kişi mülâzım olmuştur.104 102 Armağan, 1999, s.99-118. 103 Ünal, 2014, s.36. 104 MA, RKR, 201/24.

(35)

Tablo 2: Hocazâde Abdullah Efendi'nin Rumeli Kadıaskerliğinde İlmiyyeye Giren Mülâzım Sayısı (H. 1042 Zilhicce-1045 Cumade'l-ula)

Yıl Süre Mülâzım Sayısı

1042 1 ay 112 1043 12 ay 122 1044 12 ay 266 1045 5 ay 42 Tarihi Tespit Edilemeyen ? 176 TOPLAM 30 ay 718

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere birinci defterde toplam 718 kişinin mülâzım olduğu görülmektedir. Bu mülâzımlar içerisinden % 24,5 oranıyla 176 kişinin mülâzım olduğu tarih bilinmemektedir. % 22,7 oranıyla 163 kişinin de vefat eden ulemâ sayesinde mesleğe girdiği bilinmektedir. Geriye kalan 542 kişinin yıllara göre dağılımı şöyledir; 1042 yılının son 1 aylık döneminde % 15,5 oranıyla 112 kişinin mesleğe girdiği görülmektedir. Kısa sürede bu kadar çok kişinin mesleğe girmesinin sebebi ise bu süreçte eski Rumeli kadıaskeri Karaçelebizâde Mehmed Efendi'nin vefat etmiş olmasıdır. Bu kişinin vefatı sebebiyle doksan yedi kişinin mesleğe girdiği görülmektedir. Geriye kalan on beş kişi ise farklı mülâzemet yollarından mesleğe girmiştir. 1043 yılının 12 aylık süreyi kapsayan diliminde % 16,9 oranıyla 122 kişinin mesleğe girdiği görülmektedir. Bu dönemde de eski Şeyhülislam Hüseyin Efendi'nin vefatı sebebi ile kırk dört kişi mesleğe girmiştir. Geriye kalan yetmiş sekiz kişinin diğer yollardan mesleğe girdiği görülmektedir. 1044 yılının 12 aylık süreyi kapsayan diliminde ise % 37,04 oranıyla 266 kişinin mesleğe girdiği görülmektedir. Bu dönemde vefat eden ulemâdan payelerine göre yetmiş dokuz kişi mülâzım olarak alınmıştır. İstanbullu Ali Efendi'den on, Çeşmi Mehmed Efendi'den otuz yedi, Yâverizâde Mehmed Efendi'den sekiz, Şeyhi Efendi'den yirmi dört kişi ilmiyyeye dahil olmuştur. Geriye kalan yüz seksen yedi kişi ise diğer mülâzemet yolları sayesinde mesleğe giriş yapmıştır. 1045 yılının 5 aylık sürecinde ise % 5,84 oranıyla 42 kişinin mülâzım olduğu

Referanslar

Benzer Belgeler

Avârız defterine göre Varto’ya bağlı Gestmerd köyünde dört, Govek köyünde yedi, Alagöz köyünde dört, Karagöl veya diğer adıyla Bestam Gölü köyünde altı,

Terminolojik farklılıklar içerse de geniş ölçekli bu terimler tarihçiler tarafından anlamlı bir dünya kurgusu ve dolayısıyla “dünya”ya bir rehber sunma

çalışmada, zeytin bitkisine ait nodal eksplantlardan en fazla gövde rejenerasyonu ve çoklu gövde oluşumu mannitol, zeatin ve dikegulak içeren sıvı besi ortamında

Çalışmamızda herhangi bir nedenle hastanede yatırılarak tedavi edilen ve kontrastlı bilgisayarlı tomografi çekilen özellikle kemoterapi alan ya da almış olan kanserli hastalarda

Dolayısıyla, yapılan çalışmada 8 adet tasarım noktası (design point) oluşturulmuştur. Sistemin simülasyon modelinin kurulmasında SIMAN dilinden yararlanılmıştır. Benzetim

茯苓 半斤 桂枝 四兩 甘草 炙,一兩 大棗

To study how the goblet cell precursors are differentiated and from what stem cells they are derived, it is necessary to develop a culture system with a better mimicry of the in

(Bu meziıep İsa’da yalnız Allahlık hüvi­ yeti mevcud olduğunu iddia ederdi.). Hıristiyanlıktan evvel