• Sonuç bulunamadı

Deli Fuad Paşa'nın heykelini dikmeliyıiz!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Deli Fuad Paşa'nın heykelini dikmeliyıiz!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

14

PAZARIN PENCERESİNDEN

Deli Fuad Paşa’nın

heykelini dikmeliyiz!

SELÇUK EREZ

E

ski Genelkurmay Başkanı DoğanGüreş’in Atatürk Devrimlerinin bekçisi ve güvencesi olacağını ileri sürerek DYP milletvekili olduktan sonra sergilediği davranışları izlemekteyiz: Köktendinci bir partiyi iktidara taşıyan Tansu Çiller’in davranışını onaylamayan, Atatürk

Devrimlerine yönelik tehlikeleri ciddiye alan D YP milletvekillerinin arasında bulunacağı konusunda pek azımızın kuşkusu varken birdenbire evine kapanmasını, aktif ve emekli meslekdaşlan aradığında telefonlara çıkmamasını tuhafsamıştık. Ardından, T B M M ’de yapılan ve Refah Partisi’ni iktidara getiren son güvenoylamasma katılmaması, bu gelişimi -hiç olmazsa sözle eleştirerek karşı çıkmak bir yana- engellememek yolunu tutması bizleri üzdü.

Hele gazetelerden birinde, Genelkurmay başkanlığı sırasında, özel olarak başında bulunduğu ordunun

köktendinci bir iktidarı kabul edemeyeceğini söylediğinin yayımlanması bu tutum farkını anlamamızı büsbütün güçleştirdi. Yeni Yüzyıl’ın 14 temmuz sayısında yayımlanmış olan yazısında Can Dündar, “Sizi çok iyi anlıyoruz Paşam,” diyordu, “Tanımadığımız, bilmediğimiz bir camia içinde nasıl

davranacağımızı bilememenin şaşkınlığını., çok iyi biliyoruz. Alışmadığınız kıyafetler içinde bütün gün dolaşmanın, ağzından çıkan her sözcüğü tartarak konuşmanın, mantığını tam anlamadığınız bir sistem için bir nefer gibi çalışmanın ne demek olduğunu tahmin ediyoruz. Çünkü Paşam, biz de askerde aynı duyguları yaşıyoruz.”

Acaba mesele bundan mı ibaretti? Yani asker kökenlilerin sivil hayata, özellikle siyasete ayak uydurma konusunda

bocalamalardan birine mi tanık olmaktaydık? Bu devrede ve daha önce T B M M ’de milletvekili olarak bulunmuş ve görevini, devrini bütünleyip geriye baktığında sadece onurlanacak ve yaşamının bu evresini de çoluğuna, çocuğuna göğsünü gererek anlatabilecek çok sayıda silahlı kuvvetler üyesinin varolduğunu hatırlayınca başka nedenlerin bulunabileceğini düşündük. Bir dost evinde karşılaştığımız Rey’an Şehsuvaroğlu Hanımefendi’nin, bize, siyaset yapmış başka bir Türk büyüğü ile ilgili olarak aktardığı bilgiler, bu konuda daha doğru yorum yapabilmemize katkıda bulundu: Sayın Şehsuvaroğlu, Müşir Deli Fuad Paşa’nın akrabasıdır. Ansiklopediler, Müşir Fuad Paşa’nın 1835’te Kahire’de doğduğunu, 1932’de İstanbul’da vefat ettiğini, 1872’de Girit, daha sonra Lübnan ve Yemen, 1875’te Işkodra Isyanları’nın bastırılmasında önemli roller oynadığını, 1877-78 Rus Savaşı’nda çarpışıp altı defa yaralanmış olduğunu, kendisine, 1897’de Elena’da Yunanlılar’ı bozguna uğrattığı için müşir rütbesinin verilmiş olduğunu, 1902’de Abdülhamid tarafından San’aya sürüldüğünü, 1908 Meşrutiyetinden sonra Ayan Meclisi üyeliği, parti kuruculuğu ve hatta başkanlığını

yaptığını belirtirler.

Peki bu generalimiz, gösterdiği başarılar nedeniyle kendisini nişan vererek <

onurlandıran Padişahın karşısında iki büklüm mü olmuş, kendisini kaybedip her şeyi “tak- şak” yerine getirir bir hale mi düşmüş? Hayır! Bakın o zamanın mutlak hakimi Abdülhamid’e ne demiş:

- Cedleriniz gibi harp meydanlannda, askerin başında olmalıydınız. Rus Çarı da, Yunan Kralı da ordularının başındalar.. Saray duvarları ardında harp idare edilmez... Etrafınızdakiler, sizi milletten mahrum bırakıyorlar. Şeref de itibar da fazilet de millet içinde olmakla başlar..

Tabii ki bunlan söyleyenin başına bela gelirdi. Cesareti nedeniyle “Deli” olarak anılan bu paşa, bir bahane uydurulup isyan suçundan önce ölüme mahkûm edilmiş sonra da bu hüküm sürgün cezasına çevrilmişti. Peki Meşrutiyetten sonra parlamentoda yer aldığında bocalamış mı Fuad Paşa? Bu sorunun cevabını Sina Akşin’in “Jön Türkler

ve İttihat ve Terakki” kitabından

aktardığımızla cevaplayalım: Bilindiği gibi Fuad Paşa Hürriyet ve İtilaf Partisi’ndendi. (Bu partinin) “2 Haziran 1912’de başlayan kongresinde türdeş olmayan Hürriyet ve İtilaf (Partisi)nin içindeki temel uzlaşmazlık su yüzüne çıkmıştı... Uzlaşmazlık, münevver -muhafazakâr ya da alafranga- alaturka ikiliğine dayanıyordu ve sonunda fırka, muhafazakârların elinde kaldı... Karşı takımın “dinsiz” dediği münevverler İsmail Hakkı, Damat Ferit, Deli Fuad Paşa, Rıza Nur... Rıza Tevfik.. idiler.” Görüldüğü gibi Fuad Paşa, partisinde kendilerine “dinsever", karşılarındakine “dinsiz” diyen grup ağır bastığında şaşırıp gidip yanlış yerde durmamıştı. Partisi muhalefetteyken ve iktidarda bulunan İttihat ve Terakki ülkeyi zorbalıkla idare ederken Hürriyet ve İtilafın Rıza Nur gibi bazı üyeleri, devlete karşı isyan etmiş olan Arnavutlarla işbirliği yapılmasını ve iktidarın bu yolla örselenmesini savunuyorlardı. Celal Bayar’ın “Ben de Yazdım” başlıklı yapıtının 3. Cildinde (s. 785) Fuat Paşanın -o zaman da

şaşırmadığını, bu girişime karşı çıkarak iktidar savaşının ülke menfaatlerinin önüne

konmasını engellediğini okumaktayız. Peki nedir Güreş Paşanın tutumunun izahı? Güreş Paşa, “Bu siyâsi kararımı verirken muhalif kanattaki bazı tecrübeli milletvekilleriyle görüşmüş, onların mütalaalarını dahi almışımdır..” diyor açıklamalarında.. Acaba onlar mı şaşırttılar paşayı? Yoksa bu kadar ince elenmiş, sık dokunmuş bir karar isabetsiz olur mu? Bu da bana, fakültemde imtihanlarda kötü not alan bazı öğrencileri anımsatıyor. Kötü not aldıklarını öğrenince bizlere birçok altı çizilmiş kitap ve not defteri gösterir “Ama hocam çok çalıştık!" diye gözyaşı dökerler.. Acırız tabii.. Ne deriz onlara? “Kaç saat, ne kadar çalıştığın değil, meseleyi öğrenip öğrenmemen önemlidir! İnsanı ona göre değerlendirirler!”

Zaman geçtikçe değerini daha iyi anlıyoruz: Müşir Deli Fuad Paşa’nın heykelini dikmeli, güzel bir caddemize onun ismini vermeliyiz!-^

Referanslar

Benzer Belgeler

Partinin taslağını açıklamak için sivil toplum örgütlerinin hazırladığı taslakları bekleyeceklerini belirten AKP Genel Ba şkan Yardımcısı Dengir Fırat , Türkiye

Çok kuvvetli rüzgârlarda bile uçabilen albatroslar, balık avlamak için derinlere dalabilen karabataklar, çok yüksek ve sarp kayalıklara yuva yapan deniz papağanları bu

Memet Fuat, Nâzım Hikmet’in yaşa­ mında olup bitenlere yalnızca serinkanlılıkla bak­ mıyor; serinkanlılığı elden bırakmıyor olması yet­ mezmiş gibi, Nâzım

Araştırmada yaygın soğuk algınlığı virüsü- nün burun boşluğumuz içindeki daha düşük sıcak- lıklarda, gövdemizin daha yüksek olan sıcaklığında.. olduğundan daha

Uygulama sırasında en az iki sağlıklı en az iki hasta yaşlı bireyin bakımının hemşirelik süreci doğrultusunda geliştirilmesi istenmeli, hemşirelik süreci raporları ve

Ata­ türk sevgisi onda çok genç yaşın da bir aşk gibi başlamış, ilk şiir­ lerinin pek çoğunu onun için yaz mış ve nihayet bu aşk onu büyük

Tümör tipi adenokanser olanlarda T SUVmax değeri anlamlı düzeyde düşük saptandı (p:0,01).T SUVmax değeri ile evre ve tümörün yerleşim yeri olan periferik ya da

Bu noktadan hareketle çalışmanın temel amacı Türkiye’nin dış turizmde en önemli pazarlarından olan Rusya’nın pandemi dönemi Türkiye’ye yönelik seyahat niyetlerini