MetinTbker’iıı
not deflerinden
Lütfen, kantarın topunu
kaçırmayınız: 4
DARBENİN "ANAYASAL"!
OLMAZ MI?
Ü R K İYE’de fiilen başbakanlığı bırakmadan hukuken cumhurbaşkanı olunabilir mi? --- Almanya'da Hitler yaptı, oldu. Cumhurbaşka nı Mareşal Hindenburg ölünce M eclis’teki oylarına güvenerek ve ordunun üst kademelerinin de muta bakatıyla cumhurbaşkanlığı müessesesini kaldırdı, başbakanlıkla birleştirdi, silahlı kuvvetlerin başko mutanlığını oraya verdi. Kendisi “ F ührer= Şef” sı- ! fatını aldı.
Am a bu, anayasaya karşı bir darbeydi.
Türkiye’de buna lüzum kalmadan bu sonucu ve-
j
recek bir “fiili durum ” , erbabı tarafından mümkün görülüyor olmalı, iş, A N A P Meclis G rubu’nda en az 226 oyu tartışmasız kontrol edebilmede.Son Meclis başkanı seçiminde sayının 250’yi bu labildiği görüldü.
Şöyle ki:
Anayasa’nın 102. maddesine göre cumhurbaş j kanı seçiminin ilk iki turunda üçte İki çoğunluğa lü zum vardır ama üçüncü turda Çankaya’ya çıkmak için 226 oy yeterlidir.
Cumhurbaşkanı olduğunuzda Anayasa’nın 104. maddesi başbakanı atamak yetkisini size vermek tedir. Meclis içinden kimi isterseniz, gözünüz kimi kesiyorsa onu atayabilirsiniz. Bakanları da, başba kanın teklifi üzerine siz atarsınız. Bu hükümet gü-
J
venoyu için Meclis’e geldiğinde kontrolünüzdeki 226 oy onun yürütmeyi üstlenmesini sağlar.Hükümet toplanır. Aynı 104. maddeye göre ne zaman arzulasanız, ne zaman gerekli görseniz Ba kanlar Kurulu’na başkanlık etmek veya Bakanlar Ku- rulu’nu başkanlığınız altında toplantıya çağırmak hakkınızdır. Eğer başbakanı ve bakanları sizi “ baba” bilenlerden derlemişseniz, onların siyaset anlayışı i “ Babanın dediği olur!” tarzında bulunduğuna göre elbette ki sizin direktiflerinize -veya tavsiyenize- uya- I caklardır.
Zaten Turgut Özal bunu açıklamamış, buna gü-
j
venini söylememiş, “Elbette ki bana gelecekler, ben- ' den akıl soracaklar, aksi mümkün değildir” dememişmidir? Zihnindeki tek tereddüt Bakanlar Kurulu’na her hafta mı, yoksa her ay mı başkanlık edeceğin- dedir. “Yok canım, Bakanlar Kurulu’nun her hafta ; toplanması gibi bir âdeti yok. Her ay benim başkan lığımda toplanır. Hükümet eder” eğilimini söylemiş- ! tir.
Cumhurbaşkanının yetkileri arasında TB M M adı na Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkomutanlığını tem sil etmek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar vermek, Genelkurmay Başkanı’nı atamak da bulunuyor.
Tabii bunlar Bakanlar Kurulu kararıyla olur ama, babanın kuzuları onun bu arzularına mı hayır diye ceklerdir?
Bu arada A N A P ’a bir genel başkan seçimi var dır. Toplanacak kongre elinde her türlü imkânı tu tan, üstelik babanın olurundan geçmiş başbakanı seçmeyecektir de, kimi seçecektir?
Ya, kuzular isyan ederse?
--- A K A T, insan tabiatına da çok güvenilmez. Bunları bulup iş başına getirmekte gayet kes-____ kin burunlu bir yakınınız da olsa bakarsınız atlamışınızdır. Bakanlar arasından, hatta başbakan nankör çıkabilir. Babaya başkaldırmaya yeltenebilir.
Ne gam. Bakanlar için muamele gayet basittir: Başbakanın teklifi üzerine bakanları görevinden al mak cumhurbaşkanının hakkıdır. Kırmızı plakalı ara badan o nankör iner, sadık bir baba kuzusu onun yerine biner.
Ya, nankörlük başbakandan gelirse?
Meclis grubundaki 226 sadık nefer bu günler için değil de, niçindir? Anayasa’nın 99. maddesine göre bir gensoru önergesi “ Bir siyasi parti grubu adına veya en az yirmi milletvekilinin imzasıyla verilir” . Hü kümet bunu takip eden güvenoylamasında 226 kır mızı oyla karşılaştı mı, buyurunuz nankör başbakan, sizi şöyle kızağa alıverelim. Buyrunuz siz, itaatli baba kuzusu, Başbakanlık BMVV’sine...
Demokrasilerin yürümesinde ve işlemesinde ik tidar partisinin Meclis gruplarının hayati önemi bu yüzdendir. Eğer öyle bir grupta kendisini “ babanın kuzusu” sayan bir çokluk varsa o rejimi türlü tehli keler bekliyor demektir ve uyarı çanlarını zamanın da, var gücüyle çalmakta sayılamayacak kadar fayda vardır.
Senaryo!
Elbette ki senaryo. Am a bunu kafasında taşıdı ğını üstü pek az kapalı şekilde açığa vurmakta sa kınca görmeyen bir "potansiyel cumhurbaşkanı adayı” varsa bundan otuz yıl kadar önce olanları bir İbret ve kaçınılmaz son olarak hatırlamak en doğru değerlendirmedir.
Olmaz deme, olmaz olmaz! Cumhurbaşkanı se çildiğinde tıfıl Louls Bonaparte’ın bir gün impara torluğunu ilan edeceğini söyleseydiniz, kahkahalarla gülünürdü. “Küçük onbaşı”nın bir gün III. Reich Füh- rer’i olacağı İse, düşünülmezdi bile...
Halbuki adam bütün tasavvurlarını “Mein Kampf = Kavgam” kitabında açık açık yazmıştı.
Gazetecilerle görüşmelerinde “şifahen” de söy leyebilirdi. ■
İstanbul Şetıir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a Toros Arşivi