• Sonuç bulunamadı

Tarih boyunca Ermeniler, Ermeni sorunu tartışılıyor:'Bizi rahat bırakın'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarih boyunca Ermeniler, Ermeni sorunu tartışılıyor:'Bizi rahat bırakın'"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TARİH

b o y u n c a

ERMENİIER.

ERMENİ

SORUNUNU

TARTIŞIYOR

• STİKLAL Savaşı’nın

I

sonu... Osmanlı Devleti’nin

Rum ve Ermeni vatan­ daşlarım, Özel çıkartan için si­ lâhlandırılmış, bağımsızlık sa­ vaşı veren Türklerin üzerine saldırtmış olan yabancı güçler çekilip gidiyor.

1922 yılının son günleri... E rm en iler’e yeri g öğ ü

vaadettikten sonra onlan

yüzüstü bırakmış olan Fransa, Ingiltere ve Birleşik Amerika idarecileri, yeni toplanan L o­ zan Konferansında bir teşebbüs

daha yapıyorlardı. Türkiye,

Anadolu’da Ermeniler'e “ hiç olmazsa" bir “ yurt” vermeli idi... Buna da razı olacaklardı!

Kafkaslardan Kilikya’ya,

Mersin’e, Trabzon’dan Van’a

uzanan koca "Ermenistan

İmparatorluğu" hayallerini birden silip atmışlardı...

Türkiye delegeleri bu konu­ yu konuşmayı dahi reddetmiş­ lerdi...

Karşı tarafın ısrarı gergin, sinirli bir hava yaratıyordu. V e ilginç bir tepki gelmişti, ilk defa, İstanbul Ermenilerin­ den. Keres teciyan, “ Ermeni katliamı” diyerek her gün ha­

vayı bulandıran Londra'nın

Morning Post adındaki gazete­ sine bir mektup gönderiyordu: “ Kırk yıldan beri Ermeniler politikacıların ellerinde oyun­ cak haline getirildiler. Şimdi, ilk defa, Türklerle başbaşa ve­ rip bir uzlaşmaya varmak fır­ satı önümüzde duruyor. Bu son fırsattır. Gazeteniz bunu dün­ yaya anlatmaya çalışam ve biz Ermeniler! de artık rahat b ı­ raksın." (17 Aralık).

İstanbul Ermeni cemaati

içinde K eresteciya n g ibi düşünenler az değildi. Hatta çoğunluktu. Bu cemaatin bir patriği vardı: Zaven Efendi! Yabancı güçlerin tüm Anado­ lu’yu işgftl altına almaları için elinden geleni yapmış, başvur­ madık devlet bırakmamıştı.

Erm enllerin silahlanıp

Tûrklere karşı savaşmaları için çırpınmıştı. 1922 yılının Andık

Erm eniler kışkırtm alara 1922'd e şu karşılığı veriyordu

«BİZİ RAHAT

BIRAKIN»

Koyu ihtilâlci bir parti olarak bilinen “ Dasnak”ın sözcüsü 1923’te İstanbul’daki Fransız işgal

kuvvetlerinin bir subayına şöyle diyordu: “ Erm eniler daha şim diden gruplara bölünm üş

durum dadır. M ilitanların b askısı, terörü ve korkusu o lm asa daha da p arçalanacaklardır.”

ÖM ER SAM I COŞAR

ayında Ermeni cemaati patriğe aldatmıştı ki, Türkiye’den ken­

diliğinden çıkıp gitmesi,

patriklik makamı m terketmesi cemaatine yapacağı en büyük iyilik olacaktır. Zaven Efendi, 10 Aralık’ta istifa etmiş, İstan­ bul’dan ayrılmıştı.

Berç Keresteciyan, Osmanlı Bankası'mn şube müdürlerin-

dendi. Ermenilerle Türkler

arasında eski dostluğu yeniden diriltmek için son fırsatı kaçır­ mamak azmindeydi. Kendisi gibi düşünenleri toplamış, 1923 yılının ilk günlerinde bir (Türk - Ermeni Cemiyeti)’nin kurulmasına önayak olmuştu. Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya da bir telgraf yollamışlar, ga­

yelerini anlatmışlardı. Ga-

zi’nin onlara yolladığı cevabi telgrafı İstanbul gazeteleri ya­ yın lıyord u . M ustafa Kem al Paşa son derece memnundu. Muvaffak olmalarım temenni ediyor, bu girişimlerin destek­ leyicisi olduğunu da gizlemi­ yordu:

“ Özellikle gençlere öğüdttm- dür. Yabancı güçler asırlardır (şark meselesi) diye diye mü­ dahalelerini sürdürmüşlerdir. Onlara kulak vermesinler. Bu vatanın hakiki evlAdlan olarak kelamlar.

Yabancıların kışkırtmalarına sırt çeviren gençler, memleke­ tin gelişmesi ve kurtuluşu için çalışacak gençler, bu vatana bağlı ve bu yurdu seven insan­ lar tarafından her zaman koru­ nacak ve destekleneceklerdir.” Gazi Mustafa Kemal Paşa, “ Türklerle Ermeniler arasında

hakiki bir dostluğu devam

ettirmeyi hedef gösteren” bu yeni cem iyetin kuruluşunu memnunlukla karşıladığım ilâ­ ve etmişti.

Gazinin bu telgrafı 1 Ocak tarihli İstanbul gazetelerinde çıkmıştı. O günlerde Ermeni Cem aati, L ozan K on feran ­ sında Fransız, İngiliz ve A m e­ rikan delegeleri tarafından ısrarla körüklenen (Anadolu’da Ermeni yurdu)

tartışmalann-ERMENİ KOMİTACILARINDAN BİR GRUP — Tahriklere kapılıp rahat durmayanlar —

dan hiçbir sonuç alınamayaca­ ğını ve aksine bu tartışmaların, düzeltilmek istenen durumu

daha kötüye götüreceğini

seziyorlardı.

9 Ocak’ta, o sıralarda İstan­ bul’un en çok okunan Ermeni gazetelerinden biri olan Vertçin Lur’da Puzant Ketçiyan, ce­ maatlerinin Lozan’da bu teklifi ileri sürenlerle hiçbir ilişkileri bulunmadığını yazıyor ve yeni­ den büyük devletlerin idareci­ lerine şöyle sesleniyordu:

“ Bizi lütfen rahat bırakın ar­ tık ...”

Bir hafta sonra Türk - Erme­ ni Cemiyeti ilk toplantısını yapmış ve iki başkan seçmişti. Biri Berç Keresteciyan, diğeri

de cem iyetin üyelerinden

İsmail Müştak B ey’di. TAN ÎN

gazetesinin yazarlarından...

Ermeni Patrikhanesinin tem­ silcisi de gelmişti toplantıya. Açılışta Keresteciyan şöyle de­ mişti:

“ Ermeni ve türk, asırlar b o­ yu dostluk içinde yaşadı. Poli­ tikacıların gelip bu dostluğu bozmaları felâketler getirdi. Eskiden olduğu gibi yeniden elele çalışalım.”

Ermenilerin bir Ermenistan kurma hayâli

tarih boyunca çeşitli girişim lere ve entrikalara

neden olm uştu

Yalnız bu yakınlaşmayı daha ilk günlerinde dinamitlemek için birtakım güçler hemen ha­ rekete geçmişlerdi. O günlerde Fransa’yı İstanbul’da (Yüksek Komiser Vekili) olarak temsil eden Jesse Curely P a ris’e Dışişleri Bakanı’na yolladığı bir yazıda şöyle diyordu:

“ Ermenilerle Türkler arasın­ da bir yakınlaşma teinini için yapılmakta olan teşebbüslerin muvaffak olması beklenmeme­ lidir. Çünkü güçlü Ermeni ku­ ruluştan buna karşı cephe al­ mışlardır. Ermeni militanlan böyle bir yakınlaşmaya katiyen taraftar değillerdir. Ve hâlâ ha­ yal etmektedirler kİ, yabancı güçlerin müdahaleleri üe (Bü­ yük Ermenistan)1! kurma

(2)

ERMENİ İSYANCILARDAN TOPLANAN SİLAHLARIN BİR BÖLÜMÜ — Çeşitli entrikaların peşinde —

yaları bir gttn hakikat olacak­ tır."

13 Nisan 1923...

Lozan KonferansYnda henüz bir netice alınamamış! İstanbul hâlâ yabancı güçlerin silahlı kuvvetlerinin işgali altında...

O sabah Jagadamard adın­ daki Ermeni gazetesinde, “ Bü­ yük Ermenistan "in kurulması yolunda yapılan mücadeleye ihanet ettiği ilân olunan Fran­ sa'ya çok ağır şekilde çatan bir makale yayınlamıyordu.Hemen peşinden Azatamard gazetesi de Fransız idarecilerine saldır­ mıştı! Bu iki gazete Ermeni siyasî gruplan arasında “ En koyu ihtilâlci ve en kuvvetli disipline sahip parti” olarak bi­ linen (D A SN A K )’ın resmî söz­ cüleri idi.

Fransız Yüksek Komiser ve­ kili bir endişesinden şöyle bah­ setmişti:

“ D A SN A K sıkı disiplini ile tanınmış bir Ermeni militan grubudur. Bu iki gazete, ken­ diliklerinden böyle bir saldınya girişemezlerdi. Anlaşılıyor ki, D ASN AK Merkez Komitesi Fransa’ya karşı böyle bir poli­ tika takip etmeye karar ver­ miştir.”

B öy le bir durum Jesse

Curely’yi çok ürkütüyordu.

DASNAK militanlarının nasıl rahatlıkla adam öldürdüklerini gayet iyi biliyordu Fransız diplomatı.

Ne yapmak niyetindeydiler?

Ermeni ihtilâlci grubunun

em eli n eydi? İs ta n b u l’daki Fransız işgâl kuvvetleri ku­ mandanlığı bir istihbarat suba­ yını görevlendiriyordu. D A S ­ NAK'm temsilcileri ile temas kuracaktı. N eydi görü şleri, Anadolu’da Türk ordusunun kati zaferinden sonra ne yap­ mak emelindeydiler?

Fransız subayı; "Ç ok önemli mevkide ve çok ciddi bir kişi” diye tanıttığı ve adını gizli

tuttuğıu DASNAK sözcüsü

uzun uzun konuşmayı başarı­ yordu. Ve bu sohbeti, “ Ermeni siyasî partilerinin zihniyeti” başlığı ve (24 Nisan 1923) ta­ rihi ile işgal kuvvetleri ka­ rargâhına teslim etmişti. Bir kppyası de (özel not; N. 1733) kaydı ile Jesse Curely tarafın­ dan Paris’e gönderilmişti.

Fransız subayı şöyle diyor­ du;

“ ön ce, Ermeni gazetelerinin Fransa’ya bu ağır saldırılarına hayret ettiğimi söylediğimde şu cevabı verdi.

— Niye hayret ediyorsunuz? Fransa, Ermeni davasma iha­ net etmiştir ve Ermeni ihti­ lâlcileri bunu hiçbir zaman

affetmeyeceklerdir. Ermeni

millî delegesi Aharonyan Pa­ ris’te yalnız hüsranla başbaşa bırakılmış ve platonik bir des­ tekten başka bir şey görme- miştir.

— Ermeniler müttefikler u ğ ­

runa mı y ok sa kendi

menfaatleri için mi kanlarını döktüler?

— Bu doğru! Ermeniler ken­ dileri için kanlarım akıttılar, fakat müttefiklerin de kendile­ rini hürriyet e kavuşturacakları

ümidi ile... Yalnız Fransa

E rm enileri bırakıp T ürkleri tercih etti. Ermeni çevrelerinde şu görüş hâkim.. İngiltere de­ ğişik şekilde hareket ederdi! Fransız istihbarat subayı bu son sözlere karşılık bir şey söy ­ lememişti. Daha sonra arala­ rındaki sohbet, “ Büyük Erme­ nistan veya Ermeni Y urdu" mevzuunda şöyle sürmüştü:

— Peki, Ermeni militan par­ tilerinin istekleri nedir? Şunu kabul edin ki, Kafkaslardan Toros’lara , Urmiye gölünden

Kızdırmak’a uzanan Kral

Tigran’ın tarihi (Ermeni D ev­ leti)’ni, tdsımlı bir değneğin yardımı ile kurmak “ Büyük Ermenistan împaratorluğu” nu

birden yaratmak ne Fran­

sa’nm ve ne de Birleşik Ameri­ ka'nın elindedir. Bu devletlerin güçleri de buna yetmez. Ayrıca

Ermeni militan grupları,' B og os N u b a r’m p rojesin e uygun şekilde Türk toprakla­ rında bir küçük “ Erm eni Yurdu” kurulmasına da karşı­ dırlar. Türkiye’de ki

Ermenile-rin Volga, Don ve Kuban kıyı­ larına göçleri ile ilgili ta­ savvurlara karşı da cephe al­ mışlardır. ö t e yanda, bütün si­ yasî partilerinize karşı olan Sovyetler Ermenistan'ı var. Sîzlere göre bu meselenin hal şekli nedir? Fransa’ya bu şekil­ de saldırarak bir şeyler elde edebileceğinizi mi düşünüyor­ sunuz?

— Büyük devletlerin Erme- nilere vaadleri vardır. Taahhüd altına girmişlerdir. Ermeni da­ vasının gizli yöneticisi her za­ man D A SN A K partisi olmuş­ tur. Şimdi de gene D ASN AK

harekete geçecektir. Ermeni

Yurdu meselesinde biz Wilson planının kabul edileceğ in e inanmıştık. Müttefik devletler isteklerimizden yana çıksalardı bu böyle olurdu. Bu yönden de hayal kırıldığına uğradık. L o­

za n ’ daki tem silcilerim iz

Noradugyan ile Arediyan’ın,

Ermenilere yapılan vaadleri

hiç olmazsa bir asgarisini elde edeceklerini de ümid etmiştik. Aldığımız talimata uygun ola­ rak daha bazı tavizler de yap­ maya hazırlanıyorduk.

E R M EN İ YUR DU İSTEĞİ

— Söylediklerimizin doğru o ld u ğ u n u s a n m ıy o r u m . D ASN AK Partisi değil, fa­ kat Lozan’daki Ermeni dele­ g asy on u , K ilik y a 'd a veya Türkiye’nin Kuzeydoğu bölge­ lerinde bir “ Ermeni Yurdu”

(3)

kurulmasını istemiştir. Bu de­ legasyonun şöyle bir isteği de vardı: Türkiye’ye ait olmayan bir kısmı İran’a bağlı eyaletle­ rin Türkiye’ye ilhakı barış andlaşması ile önlenmelidir, aksi halde Ermeni delegasyonu Türkiye ile yapılacak banşı kabul etmeyecektir. Delegas­ yon, “ Ermeni Yurdu’ sınırla­ rının Sovyet Ermenistan Cum­ huriyeti sınırlarından başlayıp Rize’ye kadar varmasında ısrar etti. Bu proje kabul edilmediği

ve K ilik y a ’da “ Erm eni

Yurdu "nun kurulması kabul olunduğu takdirde de kendilerine Sis, Maraş, Ayintab ile İsken­ derun kuzeyindeki bölgelerin de aynca verilmesi gerektiğini üeri sürdü. Tahmin edersiniz ki, bu kadar karışık bir durum içinde bu kadar isteğin hemen, kolaylıkla temini mümkün ola­ maz. Gürcistan da Rize’ye ka­ dar uzanan topraklan istemek­ tedir. Bu mesele Ermenistan, Gürcistan ve Türkiye arasında nasıl halledilecektir? Bu gidiş­ le, “ kişioğlu doymak bilmez’ ’ deyimiyle, isteklerin durmadan artacağı da ortada! Son olarak Erm enilerin isted iğ i nedir? Ermeniler daha şimdiden grup­ lara bölünmüş durumdadırlar. Militanlann ba sk ısı, terörü ve korkusu olmasa daha da parça­ lanacaklardır.

— Hiç bir zaman vazgeçme­ yeceğiz. Hatta (Büyük Erme­ nistan) T. kurma yolundaki mü­ cadelemizden de vazgeçmeye­ ceğiz. Silahlarımızı elden dü­ şürmedik. Bekliyoruz. Partile­ rimiz, ne gibi tedbirler alırlarsa alsınlar, faaliyetlerini sürdüre­ ceklerdir. Hiçbir zaman, hatta

(Büyük Ermenistan)’ı bile kar­ ma mücadelesinden vazgeçil­ meyecektir.

Birleşik Amerika bizi des­ tekleyecektir. Bilhassa Chester projesinin Türkler tarafından kabulü buna imkAn sağlaya­ caktır. Böylece Anadolu’nun her köşesine yeniden sokula­ cağız... Amerikalıların ve hatta Ingilizlerin “ itimad adamları, dostlan” olarak... Onlar bize sizin vermediğiniz değeri veri­ yorlar. En kuvvetli teşkilAtı- mız önce Birleşik Amerik'da ve daha sonra İn g ilte r e ’ dedir. Fransa bizi yüzüstü bıraktığın­ dan beri bütün ümitlerimiz oralara çevrildi. Ermenistan’ın göbeğinde, İngilizlerle işbirliği halinde, Kürt kabileleri şimdi­ lik Türkiye’nin nüfuzu altında­ dır... Böylece, şu veya bu şe­ kilde, bir bağımsız Kttrdistan olmasa bile bir (Kürt yuvası) teşkiline gideceğiz. O zaman orada yanmaya başlayacak a- teş her an etrafa yayılabilecek kudret ve güçte olacaktır.

Musul petrolü işine gelince çok iyi biliyoruz ki, İngiltere ile birleşik Amerika anlaşmaya varacaklardır. Sovyet Rusya i- se tarihin kapanmakta olan bir sayfasıdır. Ermeniler dinlerine bağk ve komünizme karşıdır­ lar.”

Doğu Anadolu’da Genç ka­ sabasında Şeyh Sait isyanının patlamasından 21 ay önce söy­ lenmiş sözler bunlar...

Fransız subayının son soru­ su, yeni kurulan Türk-Ermeni Cemiyeti ve yakınlaşma te­ şebbüslerine değiniyordu. Ce­ vap kısa idi,

“ Bu işe girişen Ermeniler sa­ tılmış kişilerdir. Teşkilâtımızın ve hakiki Ermenilerin bu sa­ tılm ışlarla h içb ir ilişk isi yoktur.”

ERM EN İ K O M İTE LE R İN İN BEKLEDİĞ İ PROJE

Ermeni komiteleri çeyrea a- sırdır bekliyorlardı bu Chester projesini...

II. meşrutiyetin ilânından hemen sonra, Abdülhamid’in istibdad devri gerilerde bırakıl­ mış ... Parlamento kurulmuş, Ermeni, Rum milletvekillerine geniş yerler ayrümış... Vatani süratle kalkındırmak için neler yapmak lâzım? Hükümet adına görev yapanlardan biri de G. Pastırmacıyan. Doğu Anado­

lu’da demiryolu şebekesinin

kurulması ve bu şebekenin di­ ğer demiryolları Ue bağlantıla­ rının tesbiti için proje hazırla­ mış... Sekiz vilâyeti kapsayan bir proje! Farkına varılmamış mı? Bu vilâyetler, kurulmasını

istedik leri yeni Erm eni

devletinin sınırları içinde... 1909 yılın ın ilk ayları. Pastırmacıyan’m projesi Os­ manlI Hükümetinin dikkatine sunulduğu sırada Amerikalı bir amiral gelmiş İstanbul’a. Adı da Chester! Kuvvetli bir kapita­

listler grubunu tem silen.

Aralarında Rockfeller de var, Standard Oil Trus de var. Pastırmacıyan’m projesini hem benimseyen, hem destekleyen teklifleri Ue... Sivas’tan D i­ yarbakır’a kadar uzanan bir demiryolu, Bitlis ve Van da ekleniyor, ayrıca iki ek hat da yapacak, biri Yumurtalık'ta İskenderun körfezine varacak, diğeri Musul’dan geçerek İran sınırına uzanacak...

Amerikalı amiral alicenap.

G aranti dahi istem iyor

Osmanlı devletinden. Bu

demiryolu şebekesinin her iki yanındaki madenlerle, petrolle yetinecek!.

Yalnız Rus Çan bu işe

m üdahale etm iş. Osmanlı

devletine kendisi Ue 31 mart 1900 tarihinde yapüan imtiyaz

andlaşm asını h atırlatm ış.

Buna göre adı geçen bölgede

Osm anlı d ev leti k en disi demiryolu şebekesini kuramaz ise, bir yabancıya bu işi bırak­ mak zorunluğunu hissediyorsa o zaman önce Rus işadamlarına gelecek, onlara teklif edecek... Amerikalı amiralin işleri böyle­ ce bozulmuş. Bu defa devreye Fransız kapitalistleri girmiş. Bunların tüm projelerinde bu demiryolu şebekesinin adı şöy ­ le g e çiy o r ; LE R E S E A U A R M E N İ E N - E r m e n i demiryoUarı şebekesi! İmtiyaz

müzakereleri süre dursun...

Cihan Savaşı patlamış.... 1923 yılında amiral Chester

ümitli koşmuştu yeni Türki­

ye’ye. Bu defa çarlık rusyası ve ve imtiyazları da yoktu. Yalnız genç Türkiye bu tuzağa düş­ memiş... amiralin projesi bir defa daha reddedUmişti...

D ASN AK m ilitan ın. D oğu Anadolu ne şeküde isyanlar hazırlanacağı hususundaki planlan yalnız onun kafasında mı doğ m u ş, belirlen m işti? Yoksft Chester demiryolu şe­ bekesini öne süren Amerikan

kapitalistlerinin miydi? bu

tasavvur? Bilinemiyor. Bilmen bir şey var; Musul ile petrolünü ele geçirm ek için İn giliz emperyalizminin bu oyunu, 21 ay sonra, “ Kürd İsyanı” baş­ lığı altında sahneye koyduğu...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Yaşamı boyunca bir karşılık bek­ lememiş ki, şimdi beklesinl Ama benim bir hafta boyu beklentim, öfkeye dönüşen beklentim Cevdet Hoca’nın hizmetlerine

İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Latince eski ve Yeni Grekçe, Arapça ve Farsçayı ana dili gibi konuşan Cevat Şakir Türkiye’nin ilk tercüme

Çalışma, sinema ve mimarlık arasındaki etkileşim alanına odaklanacak olup, mekan kavramının kısa filmlerde ne ölçüde estetik bir öğe olduğu ve kısa

Peter Wollen 1969 yılında yayınladığı “Göstergeler ve Anlam” isimli kitabında Auteur Kuram hakkındaki görüşlerini belirtmiştir. Wollen’a göre ilk olarak

dönemde Başbakan Turgut Özal’ıneşi Semra Özal hakkında biri sözlü, 24 yazılı soru önergesi TBMM Başkanlığı’na sunuldu, 18.. dönemin ilk iki yılında

«Eski Dostlar»ın başarısını da Gültekin Çeki her zamanki büyük tevazuu içinde karşılamasını bilmiş, o senenin içinde adeta zorla çıka­ rıldığı bir

hileus'larla dolu şiirleri yüzünden Yunan casusu sanılarak tutuklanan Salih Zeki Ak­ tay sonunda aklanınca, onu gören Haşim, «Ulan casus bile değilmişin»