■(*ördüklerim, duyduklarım
Meseli ^ma, Hurafe-
1 tizma, Mekarnizma
Geçen y a z a n d a Kazı kim selerde ebeveynden m iras türifi türlü h uylar bulunduğunu, b az ıların d a d a aonra- d a a arız olm a, m üzminleşmiş itiyad - lan n çeşit çeşitliğini söylem iş, bir v ak itler bunları toplayarak herbirine tıbbî kılıkh isim ler taktığım ı d a ilâ v e ederek üç numune gösterm iştim . Şim di üçünden d ah a b ah sed eceğim : ( 1) M eselizm a — Bu, lâf aracm - d a a r a y a boyuna darbım esel k a ta nın illetid ir. Son m ostralığı eski a h b ap lard an , Küçük evli d iy e lâk ab ı olan Em inanım dı. H atun sözlü soh betlilerden v e p ek neşelilerdenken kocası üstüne evlenince d ertli olmuş tu. Bize her gelişin d e: (N e var, ne yo k E m in an ım ?) denilir denilm ez m eselâ şöyle tuttururdu:
— (G örülen kö ye kılavuz iste m e z), bakindi halim e. (P aşalınm düşkünü, ak lar g iyer kış günü) he sabı bu. Z em heride sırtım da sada- kur ç a rşa f... A m m a kab ah at kim d e? Ben de. İki koca gördün, ağzı nın tadım alsayd m a ; ( ö n tekerlek nereye giderse ard tekerlek de ora y a g id e r) deseydin a k a d ın !.. Ç öp çatanlık edenleri görüyor musun sen? (tnasım a dostuna, sam an dol durur postuna) sözü ne doğruym uş m e ğ e rse ... Y ok yeleğin d e altın saat köstek, yo k yak asın d a sam ur kürk, elinde ipek şem siye d iye adam ı m edih medih. Z avahirine ne b a k ı yo rsu n ?. (H ayvan ın alacası dışında, insanın alacası için d e) y i unutm a s ın a a b u d a la !.. B ayıla a y ıla betıi isteyip alan beyefen d iye (M ekke bu, kulpu bu) sarılm anın, (B eş parm a ğım ı mum d iye y a k m a ) nın m ükâ fatını g ö rd ü k ...
Üstüme ald ığ ı şikâr m eta bir şey olsa yüreğim yan m ıyacak. (Boynu uzun beyni boş, tut kulağından çifte k o ş ). Sonra, tem bel mi tembel. (Â şığ a söze, h astaya buza y o lla ) ; (İki arşın yürü de, enine mi, boyuna mı d iye sorsun). Y a soysuzluğuna hiç bakm adan (C ezayir d ayısı gibi kurulm a) sı. Elbette (H alayık tan hanım olan kurn ayı deler tasla, kö leden müezzin olan m inareyi y ık ar se sle ).
Ü stelik boşboğaz da boşboğaz; k arıyı (C ehennem e atsalar odun yaş diye bağı'racak) ... V a k ıa Tanrım sabrını veriyor. (T asasız baş bostan korkulunda o lu r), (Elden gelen düğün b ay ra m ) deyip göğsü me taş basıyorum . (Â k il isen açm a sırrın dostuna; dostunun dostu v ar dır o d a söyler dostuna) d eyip ele güne karşı taham m ül ediyorum .
Meşhur atalar sözüdür; (3 2 diş ten çıkan 32 m ah alleye y a y ılır ). V e lâkin tabekey, can bu. (C an cefa dan d a bıkar, safad an d a ) . (D uvarı nem, insanı gam y ık a r ). (H ekim den sorm a, çekenden s o r ). Bakın ne kılı ğa girdim . (E riye eriye, döndüm m u m a). (C anı yanan eşek attan yürük o lur) dem işler. Y akın d a gö receksiniz, her şeyi göze a lac ağ ım ; ev v elâ da ad a m ak ıllı ağzım ı açaca ğım. Zira R abbim e bin şükür (H e l v a dem esini de, h alv a dem esini de b ilen lerd en im ), ve İlh ...
( 2 ) H urafetizm a — M alûm a hurafe uydurm a, efsane k ab ili riva- y e t; hurafetizm a da frenklerin
(superstitıon) d edikleri illet.
En yam an m üptelâlarından biri Şehzadebaşm daki kom şulardan, o zam anlar (D arülm uallim at) denilen Kız m uallim m ektebinin en eski me- zunelerinden Nefise hocanım dı.
Zırt zırt bize gelir, beş vakit n a m azında niyazında, o d ad a m odistra, bohçaçı m adam a filân v arsa başör- tüsüz içeri girmez, öğle v e ikindi nam azlarını kılacakken d u v arların d a insan resmi bulunm ıyan yer arar, b eg ayet m utaassıp bir kadıncağızdı.
Erkân m inderine yerleşir yerleş mez, elinde teşbih, etTafa:
— A m an efendiciğim elini y a n a ğına koym a, düşüncem e verir. B ilali H abeşî efendim izi b ile, ezan okur ken m en etm işler.... O rtanca hanfen- di avuçlarını birbirine kenetliyor sun. Kısmet b ağ lam aktır ayol.
A llah m ah fazna o gib i av u çlar günün birinde sa d a k a dilerm iş.
O radakilerin birinin a y a k a y a k üstüne a tac ağ ı tutmuş. H em en:
—- A m an tazeciğim , doğru otur- san a ; b acağın ı b ac ak üstüne koy m ak bizim dinim izce haram dır.
M evcudlardan - b iri (H a y ırd ır işallah , gözüm seğ iriyo r) d e r d em e*;
— S a ğ mı, sol m u güzelim ? S a ğ sa sevineceksin, solsa b iraz üzüle ceksin: B eyazıd d ak i güvercinlere ik i ölçek d arı serp iv er; m ah alle köpek lerine d e b ir o kka ekm ek d o ğ ra t!
Dili durm ıyan çok. (K ulağım çın lıyo r denilince cevab ı h azır:
— S ağ ise iyi haber, sol ise, dilim varm ıyo r am m a kötü haber. Nene lâzım , sen de güvercinlere d arıyı, kö p eklere ekm eği unutma.
K eza sağ avucu k aşın an lara p a ra geleceğini, sol avucu kaşın an lard an p ara çıkacağın ı söyleyip duran ho- canımm gözleri de etrafta. T erzi dudu v e y a kokona fistanlık kum aşı yap ıp , m akas elinde, tam keseceği sıralar karşıd an telâşlı telâşlı:
--- A y o l bugün salı, A llah aşkınri ya rın a bırakın. S alı sallanır, hem d e netam eli gündür.
G ene o rad akilerd en b ir taze b ir ken ard a tırnaklarım kesse:
--- V azgeç cicim. T ırnak kesm eli perşem be ve cum aları h ayırlı, cu m artesi şer, pazar m ubah, pazartesi evlâd m irası yem ek, salı uğursuz,; çarşam ba m ekruhtur.
Hocamımcağız (h ıristiyan yem e ğ id ir) d iye p atatesi, dom atesi ağzı na koym az, (E rm eni ye m eğ id ir) di ye m id yeye el sürmez, sofadan k a ra kedi geçiverince:
— Bu hayvan iyisaatte o lsunlarlâ karışıktır. Gün aşırı köşeye b u cağa sakız leblebisi, lohusa şekeri ko y m azsanız alim allah hepinizi çarpıve- rir!.. d eyip dururken, ay ak ta su içe ni de gözünden kaçırm am a d a :
— M üslüm an çöm elsen e, elini d e tepene koysan a. A y a k ta su içm ek hem günah, hem de m ideye gitm ez, ciğerlere yayılırm ış.
İşbu Nefisanımm (K ap ı eşiğine oturma, iftiray a u ğ r a s ın ); (Süp ür genin üstünden ad am a, vücudünde y a ra la r ç ık a r ) ; (D estur dem eden, eteklerini toplam adan çirkeften aş m a ) kabilinden öğütleri de eksik değildi ki bunlara biraz ak ıl yatıyo r. K uranderden, m ikroptan korunm ak.
( 3 ) — M ekarnizma — Kelime,- alatu rk ad aki hicaz, hüzzam, karcı ğar v e saire gibi m akam lardan türe me. D uyduğu her sesi derhal b ir m akam a benzetenin illeti.
Baş nüm unelik, kurra hafızların dan, ayni zam anda Dede efendinin,- H acı Kiraminin çırakların dan , mu siki bilgisine ve sesinin güzelliğine! g ayet m ağrur, D rağm anh Y ahya' efendiydi.
Ehli d illerden d e. S arığı yanınri kor kom az mis gibi arp a suyu,; im am suyu çeker, gazeli tuttururdri.; M ütem adiyen k u lak ları kirişte.
M eselâ bize m isafir gelm iş. F e- nerbahçeyi boylam ışız. Deniz k ıy ı sında, ağ aç altın d a oturuyoruz. 14j num aralı (A y d ın ) vapuru A d alarri doğru açılırken, hafız (D üm tekti te k ..) d iye dizlerini d ü verek:
— Ç arh lar tıpatıp (A m ed Nesi m i) bestesinin usulünü tutuyor. A n adolu iskelelerin e uğrıyan (Ş a hin) K alam ışa y a k laştığ ı sırad a dü dük çalark en :
— F arkın d a m ısınız? R asttan gi rişti, kısa kesip eviçle m ahur karış tırdı.
Fehim paşanın ya ğ ız k ad an a la rı zincirlerini şık ırd atarak g eçerken :
— İşte tam curcuna. Güllü A go- bun kom iği Tospatyanm (G el g«?,; sak k alı b e y a z ) duettosundaki tem po.
İleride bir at m ı kişnedi, heraeri farkın d a:
— Olur şey d eğil, köftehor ger d an iye perdesinden, m akam ı n eva da dolaştı.
M esire tenhalaşm ış, bizler de cad d eyi tutmuşuz. Feneryolunun beri sinde, şim endifer geçidinde, loko motifin gürültüsüne:
— A ğır aksak. B akindi «G en e elleri dizlerine gidip gele g ele» sa- bahiden (Ş o l cennetin İrm akları); İlâhisine uym uyor m u?
Eve gelince de sokaktan geçeri üzümcü, karpuzcu, yoğurtçu gibi seyyar satıcıların b ağ ırtıların a:
— Suzinak t.. Ş atarab an y a p ac ak am m a b ecerem edi!.. Buna yegâh' d erler! i yapıştırıverir, sofrada kol larını sıvayıp, tıkab asa gövdeyi dol durup geyirir geyirm ez:
— Bu da m ükem m el ferahnâk' o ldu! diyerek kahkahr.vı basardı.
Serm ed M uhtar A lus Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği