• Sonuç bulunamadı

Sicill-i ahval defterlerine göre Osmanlı döneminde Tokatlı devlet memurları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sicill-i ahval defterlerine göre Osmanlı döneminde Tokatlı devlet memurları"

Copied!
307
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SİCİLL-İ AHVÂL DEFTERLERİNE GÖRE OSMANLI

DÖNEMİNDE TOKATLI DEVLET MEMURLARI

Hazırlayan Ümmühan Uğurlu

Tarih Ana Bilim Dalı Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Demir

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SİCİLL-İ AHVÂL DEFTERLERİNE GÖRE OSMANLI

DÖNEMİNDE TOKATLI DEVLET MEMURLARI

Hazırlayan Ümmühan Uğurlu

Tarih Ana Bilim Dalı Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Demir

(3)
(4)
(5)

TEŞEKKÜR VE İTHAF

Bu çalışmamdaki desteklerinden dolayı danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Demir’e, yüksek lisans eğitimimdeki katkılarından dolayı Prof. Dr. Ali Açıkel’e, Yrd. Doç. Dr. Samettin Başol’a, yardım ve tavsiyelerini hiç esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Necati Çavdar’a, Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Temel’e, Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Özger’e, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Uzmanlarından Muhammet Safi Bey’e, Sinan Çuluk Bey’e ve İsa Özalp Bey’e, hayatımdaki en büyük değerler olan eşim İsmail Uğurlu ve çocuklarım Yusuf Nail ve Zeynep’e anlayışlarından dolayı sonsuz teşekkür ediyorum.

(6)

ÖZET

Osmanlı Devletinde “tercüme-i hâl”, günümüzde ise “biyografi” adını alan şahısların hayat hikâyeleri, Ortaçağ’dan bu yana yaygın bir şekilde kaleme alınmıştır. Bu tür kaynaklardan biri olan Sicill-i Ahvâl Kayıtları, 1879 – 1909 yılları arasını kapsamaktadır. XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti, idarî, iktisadî, siyasî, sosyal alanlarda çeşitli sorunlar yaşamıştır. Bu sorunları aşabilmek amacıyla reformlara gidilmiştir. II. Abdülhamid, memurların etkin bir şekilde kontrol altına alınabilmesi amacıyla şer’i ve askerî sınıflar dışındaki tüm memurlara tercüme-i hâl varakası doldurup nezarete gönderme zorunluluğu getirmiştir. Bu otobiyografilerde, adı geçen memurun isim ve lâkabı, baba adı, hangi sülâleye mensup olduğu, bildiği diller, tahsili, varsa eserleri, aldığı ödül ve cezalar, nişan ve madalyalar, memuriyete başlama tarihi, maaşına ait bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerin kaydedildiği defterlerin tescil işlemine Sicill-i Ahvâl, ortaya çıkan defterlere de Sicill-i Umumî Defterleri adı verilmiştir.

Bu araştırma ile Tokat doğumlu memurlar çerçevesinde, taşra memurlarının istihdâmı, tahsil durumları, ödül ve cezaları ile ilgili çözümlemelere gidilerek bu konuda bilgiler sunmak, son dönem taşra bürokrasisi hakkında bilgilere ulaşmak ve hem yerel tarih çalışmalarına hem de şecere araştırmalarına bir nebze katkı sağlayabilmek amaçlanmıştır.

Osmanlı Devleti’ne ait çok önemli bilgiler içeren ve birer biyografi hazinesi sayılabilecek Sicill-i Ahvâl Defterleri’nin bu tip yerel çalışmalarla aydınlığa kavuşturulması ve yapılabilecek diğer çalışmalara kaynaklık etmesi sağlanmalıdır.

(7)

Yapılan diğer çalışmalar da incelendiğinde Sicil-i Ahvâl Defterleri’nin, Müslüman ve gayrimüslim memurlar, sosyo-kültürel durum, kullanılan isimler, ekonomik şartlar, meslek dağılımları, verilen ödül ve cezaların niteliği, Osmanlı’da kullanılan madalya ve nişanlar hakkında pek çok bilgiler sunan resmî ve birincil kaynak oldukları görülmektedir.

(8)

ABSTRACT

The life stories of individuals named “life history” in the Ottoman Empire, nowadays biography, were commonly written until now from the Middle Ages. The States Registers of Persons that are one of these sources cover the years 1879-1909. During the XIX. century, the Ottoman Empire experienced various problems in administrative, economic, political, social areas. Reforms were made to overcome these problems. In order to obtain effective control of officials, filling in life history document for all officials except spiritual and military classes, Abdülhamid II. handed in obligation to submit to the ministry. In these autobiographies, there are information such as name and sobriquet of an official, father's name, which the patriarchal family as belonging to, known languages that he knows, learning, if avaliable warks, punishments and rewards that he gets, certificate and decoration, start date for official duty, knowledge belongin’s to his wage of mentioned official. Registration process of the notebooks that the knowledge is recorded is called The State Registers of Persons, the notebooks coming up are also called The Public Register Notebooks.

With this study within the frame of Tokat-born officials, to asses about provincial officials' employment, learning situtations, punishment and rewards, to present information about this subject, to reach the information about last period provincial bureaucracy and to contribute to both local history studies and pedigree surveys very briefly are aimed.

(9)

Being clarified to The States Registers of Persons Notebooks containing very important knowledge belonging to the Ottoman Empire and to be considered as biography treasure and being a resource for other studies to be made must be provided.

When the made other studies are investigated, The State Registers of Persons Notebooks are seen as formal and prime source that presents most knowlegde about officials, socio-cultural situtation, used names, economic conditions, distributions of profession, qualification of given punishment and rewards, medal and badges used in the Ottoman Empire.

(10)

İÇİNDEKİLER ETİK SÖZLEŞME ... i TEŞEKKÜR VE İTHAF ... ii ÖZET ... iii ABSTRACT ... v İÇİNDEKİLER ... vii

TABLOLAR LİSTESİ ... xvii

EKLER LİSTESİ ... xviii

KISALTMALAR VE SİMGELER LİSTESİ ... xix

GİRİŞ ... 1

Araştırmanın İçeriği ve Mahiyeti ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ... 4

1. SİCİLL-İ AHVÂL KOMİSYONUNUN KURULUŞU VE İŞLEVİ ... 4

1. 1. Osmanlı Devleti’nin Memur Politikası ... 4

1. 2. Sicill-i Ahvâl Komisyonunun Kuruluşu ... 5

1. 3. Sicill-i Ahvâl Defterlerinin İçeriği ... 8

1. 4. Sicill-i Ahvâl Kayıtlarını Tamamlamaya Yardımcı Olan Diğer Dosyalar ... 17

1. 5. Sicill-i Ahvâl Kayıtlarının Sona Ermesi Ve Komisyonun Kaldırılması ... 19

İKİNCİ BÖLÜM ... 21

2. TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİDE TOKAT ... 21

(11)

2. 2. Nüfus ... 26

2. 3. Ekonomi ... 28

2. 4. Eğitim ... 30

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 32

3. SİCİLL-İ AHVÂL DEFTERLERİNE GÖRE TOKATLI MEMURLAR HAKKINDA BAZI DEĞERLENDİRMELER ... 32

3. 1. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların İsimleri ... 32

3. 2. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların İsimleri ... 37

3. 3. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Ve Babalarının Kullandığı Unvanlar, Baba Meslekleri... 39

3. 4. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların Ve Babalarının Kullandığı Unvanlar, Baba Meslekleri... 47

3. 5. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Eğitim Gördüğü Okullar ... 48

3. 6. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların Eğitim Gördüğü Okullar ... 51

3. 7. Tokat Doğumlu Memurların Meslekleri ... 52

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 71

4. TOKAT DOĞUMLU MEMURLARIN ALDIKLARI RÜTBE, NİŞAN, MADALYA VE CEZALAR ... 71

4. 1. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Madalyalar... 76

4. 1. 1. Sanâyi-i Nefîse Madalyası ... 76

(12)

4. 1. 3. Hamidiye – Hicaz Demiryolu Madalyası ... 79

4. 1. 4. Yunan Muharebe Madalyası ... 79

4. 1. 5. Hamiyyet-i Vatan Madalyası ... 80

4. 2. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Nişanlar ... 80

4. 2. 1. Mecidî Nişanı ... 80

4. 2. 2. Nişan-ı Âl-i Osmanî ( Osmanlı Nişanı ) ... 81

4. 2. 3. Takova Nişanı ... 82

4. 3. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların Aldığı Nişanlar ... 82

4. 3. 1. Mecidî Nişanı ... 82

4. 3. 2. Sen Greguvar Nişanı ... 82

4. 4. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Rütbeler ... 82

4. 5. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların Aldıkları Rütbeler ... 84

4. 6. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Cezalar... 85

BEŞİNCİ BÖLÜM ... 95

5. SİCİLL-İ AHVÂL DEFTERLERİNE GÖRE TOKAT DOĞUMLU MEMURLAR 95 5. 1. Tokat Doğumlu Müslüman Memurlar ... 95

5. 1. 1. Abdullah Asım Efendi ... 95

5. 1. 2. Abdullah Hilmi Efendi ... 97

5. 1. 3. Abdülkadir Efendi ... 98

5. 1. 4. Abdülmecid Efendi ... 99

(13)

5. 1. 6. Ahmed Asım Efendi ... 101

5. 1. 7. Ahmed Faik Efendi ... 102

5. 1. 8. Ahmed Hamdi Efendi ... 104

5. 1. 9. Ahmed Hamdi Efendi ... 105

5. 1. 10. Ahmed Hamdi Efendi ... 107

5. 1. 11. Ahmed Hamdi Efendi ... 108

5. 1. 12. Ahmed Hilmi Efendi ... 109

5. 1. 13. Ahmed Lütfi Efendi ... 110

5. 1. 14. Ahmed Nafiz Efendi ... 116

5. 1. 15. Ahmed Reşid Efendi ... 117

5. 1. 16. Ahmed Rıfad Efendi ... 121

5. 1. 17. Ahmed Rüşdü Efendi ... 122

5. 1. 18. Ahmed Şevki Efendi ... 123

5. 1. 19. Ahmed Şükrü Efendi ... 125

5. 1. 20. Ahmed Şükrü Efendi ... 126

5. 1. 21. Ahmed Tevfik Efendi ... 127

5. 1. 22. Ahmed Vefik Efendi ... 128

5. 1. 23. Ali Rıza Efendi ... 129

5. 1. 24. Ali Şevki Efendi ... 130

5. 1. 25. Ali Vehbi Efendi ... 130

(14)

5. 1. 27. Bekir Halis Efendi ... 132

5. 1. 28. Bekir Sıddık Efendi ... 133

5. 1. 29. Esad Efendi ... 135

5. 1. 30. Hacı Abdullah Efendi ... 136

5. 1. 31. Hacı Hasan Hilmi Efendi ... 137

5. 1. 32. Hacı Mehmed Efendi ... 138

5. 1. 33. Hacı Mehmed Hilmi Efendi ... 139

5. 1. 34. Hacı Mehmed Şerif Efendi ... 141

5. 1. 35. Hacı Osman Sabri Efendi ... 142

5. 1. 36. Hafız Ahmed Efendi ... 143

5. 1. 37. Hafız Ahmed Hamdi Efendi ... 144

5. 1. 38. Hafız Ali Efendi ... 145

5. 1. 39. Hafız İbrahim Fevzi Efendi ... 146

5. 1. 40. Hafız Kasım Efendi ... 155

5. 1. 41. Hafız Mehmed Âgâh Efendi ... 156

5. 1. 42. Hafız Mehmed Efendi ... 157

5. 1. 43. Hafız Ömer Bahri Efendi ... 158

5. 1. 44. Hafız Salih Necati Efendi ... 159

5. 1. 45. Halil Efendi ... 160

5. 1. 46. Halil Rifad Efendi ... 161

(15)

5. 1. 48. Harun Reşid Efendi ... 163

5. 1. 49. Hasan Ziya Efendi ... 164

5. 1. 50. Hüseyin Hilmi Efendi ... 164

5. 1. 51. Hüseyin Hüsnü Efendi ... 165

5. 1. 52. Hüseyin Mazlum Efendi ... 166

5. 1. 53. İbrahim Edhem Efendi ... 167

5. 1. 54. İbrahim Edhem Efendi ... 168

5. 1. 55. İbrahim Efendi ... 171

5. 1. 56. İbrahim Kazım Efendi ... 172

5. 1. 57. İsmail Hakkı Efendi ... 173

5. 1. 58. İsmail Kemal Efendi ... 174

5. 1. 59. Mahmud Necip Efendi ... 175

5. 1. 60. Maksud Efendi ... 176

5. 1. 61. Mehmed Abdülvehhab Efendi ... 177

5. 1. 62. Mehmed Ali Efendi ... 178

5. 1. 63. Mehmed Arif Efendi ... 179

5. 1. 64. Mehmed Edhem Efendi ... 180

5. 1. 65. Mehmed Efendi ... 181

5. 1. 66. Mehmed Efendi ... 183

5. 1. 67. Mehmed Emin Efendi ... 184

(16)

5. 1. 69. Mehmed Fehmi Efendi ... 185

5. 1. 70. Mehmed Hilmi Efendi ... 189

5. 1. 71. Mehmed Hilmi Efendi ... 190

5. 1. 72. Mehmed İzzed Efendi ... 191

5. 1. 73. Mehmed İzzed Efendi ... 192

5. 1. 74. Mehmed Mahvi Efendi ... 193

5. 1. 75. Mehmed Nafiz Efendi ... 195

5. 1. 76. Mehmed Nevzad Efendi ... 197

5. 1. 77. Mehmed Nuri Efendi ... 198

5. 1. 78. Mehmed Rifad Efendi ... 199

5. 1. 79. Mehmed Safvet Bey ... 202

5. 1. 80. Mehmed Said Efendi ... 202

5. 1. 81. Mehmed Salih Efendi ... 203

5. 1. 82. Mehmed Şerif Efendi ... 207

5. 1. 83. Mehmed Tahir Efendi ... 207

5. 1. 84. Mehmed Tevfik Efendi ... 209

5. 1. 85. Mehmed Tevfik Efendi ... 210

5. 1. 86. Muhyiddîn Efendi ... 210

5. 1. 87. Mustafa Efendi ... 212

5. 1. 88. Mustafa Efendi ... 213

(17)

5. 1. 90. Mustafa Hıfzı Efendi ... 217

5. 1. 91. Mustafa Kâni Efendi ... 217

5. 1. 92. Mustafa Nazım Efendi ... 218

5. 1. 93. Mustafa Nuri Efendi ... 222

5. 1. 94. Mustafa Şükrü Efendi ... 223

5. 1. 95. Nazmi Efendi ... 223

5. 1. 96. Osman Asım Efendi ... 225

5. 1. 97. Osman Behçed Efendi ... 225

5. 1. 98. Osman Nuri Efendi ... 226

5. 1. 99. Osman Nuri Efendi ... 228

5. 1. 100. Osman Zeki Efendi ... 229

5. 1. 101. Ömer İhyâüddîn Efendi ... 230

5. 1. 102. Ömer Efendi ... 231

5. 1. 103. Ömer Lütfi Efendi ... 232

5. 1. 104. Ömer Lütfü Efendi ... 234

5. 1. 105. Ömer Nazım Efendi ... 234

5. 1. 106. Ömer Recmi Efendi ... 235

5. 1. 107. Ömer Tahir Efendi ... 237

5. 1. 108. Ömer Vehbi Efendi ... 238

5. 1. 109. Ömer Vehbi Efendi ... 238

(18)

5. 1. 111. Şefik Efendi ... 240

5. 1. 112. Şevki Efendi ... 241

5. 1. 113. Şuayb Şükrü Efendi ... 241

5. 1. 114. Tahir Rüşdü Efendi ... 243

5. 1. 115. Yusuf Sabri Efendi ... 247

5. 1. 116. Zekeriya Zihni Efendi ... 247

5. 2. Tokat Doğumlu Ermeni Memurlar ... 249

5. 2. 1. Agop Efendi ... 249

5. 2. 2. Agop Efendi ... 249

5. 2. 3. Aslanyan Dikran Efendi ... 251

5. 2. 4. Filiposyan Ohan Efendi ... 252

5. 2. 5. Hanri Efendi ... 253

5. 2. 6. Kigork Efendi ... 254

5. 2. 7. Leon Efendi ... 254

5. 2. 8. Manuel Efendi ... 255

5. 2. 9. Murad Efendi ... 257

5. 2. 10. Odabaşıyan Rupen Efendi ... 258

5. 2. 11. Ohannes Efendi ... 259

5. 2. 12. Şefkat Bedros Efendi ... 260

5. 2. 13. Zamaroğlu Oseb Efendi ... 262

(19)

5. 3. 1. İstavri Efendi ... 263

SONUÇ ... 265

EKLER ... 270

KAYNAKÇA ... 278

(20)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo: 3. 1. 1. Müslüman Memurların İsimlerini Gösterir Tablo Tablo: 3. 2. 1. Gayrimüslim Memurların İsimlerini Gösterir Tablo

Tablo: 3. 3. 1. Müslüman Memurların Unvanları, Babalarının Unvanı ve Mesleği Tablo: 3. 4. 1. Gayrimüslim Memurların Unvanları, Babalarının Unvanı ve Mesleği Tablo: 3. 5. 1. Müslüman Memurların Eğitim Gördüğü Okullar

Tablo: 3. 6. 1. Gayrimüslim Memurların Eğitim Gördüğü Okullar Tablo: 3. 7. 1. Tokat Doğumlu Müslüman Muallimleri Gösterir Tablo Tablo: 3. 7. 2. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Muallimleri Gösterir Tablo

Tablo: 3. 7. 3. Tokat Doğumlu Müslüman Müdür, Kaymakam, Mutasarrıf ve Valileri

Gösterir Tablo

Tablo: 3. 7. 4. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Müdür, Kaymakam, Mutasarrıf ve Valileri

Gösterir Tablo

Tablo: 3. 7. 5. Tokat Doğumlu Hukuk Alanında Görevli Müslüman Memurları Gösterir

Tablo

Tablo: 3. 7. 6. Tokat Doğumlu Hukuk Alanında Görevli Gayrimüslim Memurları

Gösterir Tablo

Tablo: 3. 7. 7. Tokat Doğumlu Emniyet Mensupları Tablo: 3. 7. 8. Tokat Doğumlu Tabipler

Tablo: 4. 1. Müslüman Memurların Aldıkları Rütbe, Nişan ve Madalyaları Gösterir Tablo

Tablo: 4. 2. Gayrimüslim Memurların Aldıkları Rütbe, Nişan ve Madalyaları Gösterir

(21)

EKLER LİSTESİ

Ek: 1. Beşinci Rütbeden Mecidî Nişanı Örneği Ek: 2. Gümüş Liyakat Madalyası Örneği Ek: 3. Hicaz Demiryolu Madalyası Örneği Ek: 4. Yunan Muharebe Madalyası Örneği

Ek: 5. Dördüncü Dereceden Osmanlı Nişanı Örneği Ek: 6. Sırbistan Hükümeti Takova Nişanı Örneği Ek: 7. Tahir Rüşdü Efendi’ye Ait Sicil Kaydı Örneği

(22)

KISALTMALAR VE SİMGELER LİSTESİ

a. g. e. Adı Geçen Eser a. g. m. Adı Geçen Makale a. g. t. Adı Geçen Tez bkz. Bakınız

BOA Başbakanlık Osmanlı Arşivi

BOAR Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi C. Cilt

DH. SAİD Dâhiliye Nezareti Sicill-i Ahvâl İdare-i Umumiyyesi DH. SAİD. d Dahiliye Nezareti Sicill-i Ahvâl Defterleri Fihristi

DH. SAİD. MEM Dâhiliye Nezareti Sicill-i Ahvâl İdaresi Memûrîn Kalemi DUİT Dosya Usulü İradeler

H. Hicrî

M. Ö. Milâttan Önce s. Sayfa

(23)

GİRİŞ

Araştırmanın İçeriği ve Mahiyeti

Araştırmanın konusunu, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, çeşitli birimlerde görev yapmış Tokat doğumlu devlet memurlarının biyografileri oluşturmaktadır. Araştırmanın ana kaynağı ise, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan Sicill-i Ahvâl Defterleri’dir. II. Abdülhamid döneminde tutulmaya başlanan bu defterlerde bulunan memurlara ait hâl tercümelerinde, öncelikle memurun adı, baba adı ve doğum yeri kaydedilmiştir. Doğum yerleri esas alınarak yapılan taramada, 130 Tokat merkez doğumlu memur kaydı ortaya çıkarılmıştır. Tokat’ın Turhal, Niksar, Erbaa, Zile, Reşadiye gibi ilçeleri dâhil edilmemiş yalnızca Tokat merkez doğumlu memurların belgeleri incelenmiştir. Çevirisi yapılan bu belgeler, çalışmaya sadeleştirilmiş halde aktarılmış, gerekli yerlerde de dipnotlar kullanılmıştır.

Katalog taramasında 137 kayıta rastlanmıştır. Bu kayıtlardan üçünün zeyl olduğu (BOA. DH. SAİD., No: 150, s. 337, BOA. DH. SAİD., No: 26, s. 365, BOA. DH. SAİD., No: 80, s. 223), birinin Zile doğumlu (BOA. DH. SAİD., No: 66, s. 169), birinin de Erbaa doğumlu memur olduğu (BOA. DH. SAİD., No: 95, s. 285), bir Tokat doğumlu memura ait üç kayıt olduğu (BOA. DH. SAİD., No: 104, s. 252, BOA. DH. SAİD., No: 87, s. 377. ve BOA. DH. SAİD., No: 132, s. 369) görülmüş ve sonuçta 130 Tokat merkez doğumlu memur sicil kaydı ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan 116’sı Müslüman, 14’ü gayrimüslim’dir.

(24)

Bu çalışma ile memurların hangi düzeylerde vazife aldıkları, eğitim durumları, sosyo – ekonomik şartlar gibi alanlarda çıkarımlar yapılabileceği gibi memurların ait oldukları memleketler için birer övünç kaynağı olmaları hasebiyle ortaya çıkarılmaları açısından da önemlidir.

Bugüne kadar Sicill-i Ahvâl Defterleri esas alınarak birçok eser kaleme alınmış, yüksek lisans tezleri hazırlanmış, makaleler yayınlanmıştır. Ancak mevcut olan kayıtların sayısı ile yapılmış olan çalışmalar kıyaslandığında daha binlerce evrakın araştırılmayı beklediği görülmektedir.

Altı bölüm olarak hazırlanan bu çalışmanın birinci bölümünde, Osmanlı memur politikası, Sicill-i Ahvâl Komisyonu’nun kuruluşu, işlevi, bağlı olduğu daireler, bu sicilleri tamamlayan diğer arşiv belgeleri anlatılmaktadır.

İkinci bölümde, “Tarihsel Süreç İçerisinde Tokat” başlığı altında Tokat’ın sosyal ve demografik yapısı, ekonomik şartları, eğitim faaliyetleri gibi konular hakkında kısaca bilgi verilmektedir.

Üçüncü bölümde, Sicill-i Ahvâl Defterleri esas alınarak hazırlanan Tokat doğumlu memurların sosyo – kültürel durumları değerlendirilerek, tablolar halinde gösterilmektedir.

Dördüncü bölümde, Sicill-i Ahvâl defterlerine göre Tokat doğumlu memurların aldıkları rütbe, nişan, madalya ve cezalar ele alınmaktadır.

(25)

Beşinci bölümde, Tokat doğumlu memurların biyografileri Müslüman ve gayrimüslim ayrımı ile ele alınmaktadır.

Altıncı bölüm yani sonuç kısmında ise, genel bir değerlendirme yapılarak çalışma tamamlanmaktadır.

(26)

BİRİNCİ BÖLÜM

1. SİCİLL-İ AHVÂL KOMİSYONUNUN KURULUŞU VE İŞLEVİ

1. 1. Osmanlı Devleti’nin Memur Politikası

Osmanlı Devleti, Klasik Dönem olarak adlandırılan Tanzimat öncesinde memur istihdam politikası olarak, her dairenin ihtiyacı olan memuru kendisinin yetiştirmesi yöntemini kullanmıştır. “Otodidaktik” denilen bu sistemde, çoğunlukla memur ve devlet ileri gelenlerinin çocukları, ilgili memuriyet kalemlerine çırak olarak alınmış ve tedrîcen yetiştirilmiştir (Akyıldız, 1993: 52). Tanzimat döneminde ise, büyük bir değişim yaşanmış ve bu yeni personel politikasının temelleri II. Mahmud döneminde atılmıştır. Modernleşme sürecinin temellerinin atıldığı Tanzimat Fermanı sonrasında memur kadrolarında bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu süreçte birçok yenilik gerçekleşmiş ve bazı meclisler açılmıştır. Ahmet Cevdet Paşa’nın çalışmalarıyla bu konuyla ilgili nizamnâmeler yayınlanmıştır. Modern mektepler açılmış ve buradan mezun olan öğrencilerin imtihanla memur kadrolarına yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu yeni sistemin doğal sonucu olarak da memurları ilgilendiren vesikaların yazılış biçiminde ve bürokratik işlemlerin usulünde de yenilikler yapılmıştır. Mesai günleri, maaş usulleri, yargılanma şekilleri bir sisteme oturtulmuştur (Özger, 2011: 382).

Yukarıda anlatılanlar dışında Osmanlı Devleti’nde, Tanzimat ve Islahat Fermanları’yla memuriyet kadroları hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün tebaaya açılmıştır. Osmanlı Klasik Dönemi’nde gayrimüslimler “mukataa mültezimliği” dışında

(27)

herhangi bir göreve gelemezler iken, 1856 Islahat Fermanı’nın gayrimüslimlerin sivil memuriyette birinci sınıf rütbelere kadar yükselebilmelerine imkân vermesiyle birlikte merkezde ve taşrada gayrimüslim memurlara rastlanmaktadır (Bozkurt, 2011: 4). Bu gelişmeler sonraki dönemlerde de devam etmiş, özellikle II. Abdülhamid döneminde gayrimüslimler yüksek oranda bürokraside istihdam edilmiştir (Özger, 2011: 383). Yine II. Abülhamid döneminde gerçekleşen kapsamlı yeniliklerden biri de memurların sicil kayıtlarının tutulmaya başlanmasıdır. Osmanlı Devleti, Sicill-i Ahvâl Dairesi’nin kuruluşundan önce de biyografi yazımına önem vermiş ve çeşitli memuriyetlerde çalışanların biyografilerinden oluşan eserler hazırlamıştır. “Tabakat” adı verilen bu eserlerin kaynağı rüûs ve tahvil kalemleri olmuştur. Ancak bu siciller 1879 tarihine kadar bir plan ve düzen içinde herhangi bir defterde toplanmamıştır (Gündüz, 2011: 124). İhtiyaç duyulan bu düzenleme, II. Abdülhamid zamanında Sicil-i Ahvâl Komisyonu’nun kurulmasıyla giderilmiş, Müslüman ve gayrimüslim ayırt etmeksizin tüm memurlarınmesleki yaşantıları kayıt altına alınmıştır.

1. 2. Sicill-İ Ahvâl Komisyonunun Kuruluşu

Osmanlı Devleti’nde, II. Mahmud ve Tanzimat Dönemleri büyük değişim ve gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Tüm alanlarda merkeziyetçi bir yapı hâkim olmuş, kurumlarda gelişmeler ve uzmanlaşmalar başlamıştır. İdarede söz sahibi olmaya başlayan ve gelişmelerden etkilenen sivil bürokraside (kalemiye) de yapısal değişimler yaşanmıştır. Diplomatik ilişkilerde atılan yeni adımlarla deniz aşırı ülkelere yayılan sivil bürokrasi, taşra idaresini de üstlenerek kurumsallaşmış, bürokratik kadrolar genişlemiştir. Bu büyümenin sonucu olarak devletin personel politikası da değişmiştir.

(28)

Nezaretler kurulmuş, Bâbıâli yeni bir çalışma düzenine girmiş, idarî alanlarda reformlar yapılmıştır. Mülkî derecelerde bir hiyerarşi oluşturulmuş, resmî hitap şekilleri getirilmiştir (Sarıyıldız, 2004: 1 - 2).

Tanzimat Dönemi’nde, Kalemiye’nin Mülkiye’ye dönüşmesi dışında, pek çok yasa da çıkarılmıştır. Daha sonraki Islahat Fermanı’yla da gayrimüslimlerin memurlukta yükselmelerinin önü açılmış, merkez ve taşradaki birimlerde memuriyet sayılarında bir artış olmuştur. Bu gelişmelerin yaşandığı döneme kadar memuriyet için konulmuş önemli bir kriter belirlenmemiştir. Memurluğa atama ve tayinler gelişi güzel bir şekilde rüşvet, rica, minnet ile yapılmıştır. Gerçekleşen yeniliklerin daimiyetinin sağlanması için bu konuda bazı esaslar hazırlanmıştır. Bu esaslar da 1864 Vilâyet Nizamnâmesi, 1871 Vilâyet Nizamnâmesi, 1873 tarihli kararname ile belirlenmiştir. 1864 nizamnâmesi ile validen muhtara kadar tüm mülkiye memurlarının görev ve sorumlulukları tespit edilmiş, 1871 nizamnâmesi ile memurların muhakeme edilme şartları belirlenmiştir. 1873 tarihli kararname ile de maaş, harcırah usulleri ile ilgili maddeler tespit edilmiştir (Sarıyıldız, 2004: 3 - 4).

Memurların seçimi ve tayini için oluşturulan komisyonlardan biri olan Memurîn-i İntihab Komisyonu, II. Abdülhamid döneminde atamalardaki kontrolü sağlayan mekanizmalardan biri haline gelmiştir. Tokat doğumlu memurlardan da bu komisyon vasıtasıyla seçilip tayin edilen görevlilere rastlamak mümkündür.

II. Mahmud’un başlattığı devleti merkezileştirme politikası sonraki padişahlar zamanında da özellikle II. Abdülhamid devrinde devam etmiştir. Giriştiği nüfuz

(29)

mücadelesinde sivil bürokrasiden yana olan dengeleri bozmuş, Babıâli’yi devre dışı bırakmış ve tüm yetkileri sarayda toplamıştır (Gündüz, 2011: 124). Memurların seçimi ve eğitimi konularının üzerinde de hassasiyetle durmuştur. Kanun-ı Esasi’de bazı düzenlemeler yapmış, özlük haklarını iyileştirmiştir. 1859’da açılan Mülkiye Mektebi’ni, Mekteb-i Mülkiye-i Şahane adıyla genişletmiştir. Merkeziyetçi yönetim anlayışı çerçevesinde sivil bürokrasiyi kontrol altına almak istemiş ve bu amaçla 13 Safer 1296 (5 Şubat 1879) da “Sicill-i Ahvâl Komisyonu”nu kurmuştur. Kuruluş amacı Padişah buyruğu olan İrade-i Seniyye’de açıklanmıştır. Buna göre; “Mazûl ve mansub bütün vükelâ, vûzerâ ve memurların isim ve rütbe tarihlerini, menşe ve siyretlerini ihtiva eden etraflıca defterlerin tanzimi esasen iş icabı olarak pek lüzumludur.” Daha sonra bu memurların tercüme-i hâl varakalarının tanzimi için bir komisyon kurulmuştur. Kurulan komisyonun “talimât-ı mahsûsa” dairesinde vazife göreceği belirtilmiştir. Komisyon başkanlığına Paris eski sefiri Arifî Paşa, üyeliklere ise âyândan İrfan Paşa, Tahir Efendi, Serviçin Efendi atanmışlardır. Bâb-ı âli’de çalışmalar için bir oda verilmeyince komisyon, çalışmalarını Arifî Paşa’nın konağında yürütmüştür. 5 Şubat 1879 tarihli irâde-i seniyye ile kurulan Sicill-i Ahvâl Komisyonu’nun çalışmaları için gerekli olan Sicill-i Ahvâl varakaları, defterler, cetveller ve evrakların basım işi de Matbaa-i Âmire’ye sipariş verilmiştir. Masrafların karşılanması için ise komisyon başkanı ve üyelerin aylıklarına ayrıca ücret ilâve edilmiştir (Çetin, 1992: 35). Sicill-i Ahvâl defterleri ve dosyalarının içeriği Osmanlı devlet erkânını, memurlarını, bürokrasisini tanıyabilmek için önemli bilgiler içermektedir.

(30)

1. 3. Sicill-i Ahvâl Defterlerinin İçeriği

Önceleri “tercüme-i hâl”, günümüzde ise “biyografi” adını alan hal tercümeleri bir nevi memurların hayat hikâyeleridir diyebiliriz (Yüksel, 2004: 7). Osmanlı Devletinde görevli memurların vazifeleri süresince hâl tercümelerine konu olan özel veya memuriyet sırasındaki haller, tarihi seyir, ahlak ve gidişat gibi durumların, resmi belgelerin kaydedildiği defterlerin tescili işlemine “Sicill-i Ahvâl”, meydana gelen defterlere de “Sicill-i Umumî Defterleri” denmiştir. Dâhiliye Nezaretine bağlı Memurîn ve Sicill-i Ahvâl İdaresinin tescil işlemleri bu defterlere zeyl olacak şekilde ilave edilmiş, Memurîn Muamelât Dosyaları halinde saklanmıştır (BOAR, 2010: 237). II. Abdülhamid döneminde daha önce yapılmış buna benzer başka çalışmalar da bulunmaktadır. Ahmed Cevdet Paşa’nın Dâhiliye Nazırlığı yaptığı dönemde bu nezarete bağlı "Memurîn Kalemi Müdürlüğü" kurulmuştur (26 Mart 1877). Bu birim, mülkiye, kalemiye memurlarının köklerinden başlayarak nerede ve hangi görevle çalıştıklarını, memuriyet sürelerini “Sicill-i Mahsus”a kaydetmiştir. İlk görev olarak kaza kaymakamlarının sicillerini tutulmaya başlanmıştır. Kaza kaymakamlıklarına ehliyetli kişilerin atanmasını sağlamak için kurulan “İntihab-ı Kaymakamlar Komisyonu” görevini yerine getirmekte yetersiz kalınca, memurların biyografilerini inceleyecek başka bir komisyon kurma kararı alınmıştır. Kurulan Sicill-i Ahvâl Komisyonu daha sonra daimi hale getirilerek Dâhiliye Nezareti’ne bağlanmıştır. Alt birimleri olarak merkez dairelerde Sicill-i Ahvâl Şubeleri, vilâyet ve livalarda Sicill-i Ahvâl Komisyonları kurulmuştur (Sunay, 2007: 9).

(31)

Ahmet Cevdet Paşa öncülüğünde tutulmaya başlanan bu defterlerin ilk sicil dosyası yine Ahmet Cevdet Paşa’ya aittir. Önceleri “Sicill-i Ahlâk” tabiri kullanılan bu kayıtların adı daha sonra “Sicill-i Ahvâl” olarak değiştirilmiştir. Memur kadrosu hakkında önemli bilgiler veren bu kayıtların elbette birçok eksik yönünü de saymak mümkündür. Örneğin, 1879’dan 1885’e kadar olan dönemde memurların komisyona verdikleri bilgiler hiçbir araştırmaya tabi tutulmadan, doğruluğu kanıtlanmadan sicile geçirilmiştir. Sonuç olarak da bilinmesi gereken birçok nokta karanlıkta kalmıştır. 1885’den itibaren daha titiz incelemeler yapılmış, 1888’den itibaren de komisyona verilen biyografilerdeki bilgiler resmi belgelerle doğrulandıktan sonra kayda geçirilmiştir (Sunay, 2007: 12). Böylece ilk kez II. Abdülhamid döneminde tutulmaya başlanan kayıtlar ile devletin neresinde ve hangi görevle olursa olsun tüm Osmanlı uyruğundaki dâhiliye, mülkiye, adliye, maliye, evkaf gibi (şer’iyye, askeriye, zaptiye hariç) büroların memurlarının biyografisi ve mesleki yaşantıları kaydedilmiş ve bu memurlardan sicil varakası alınması Sicill-i Ahvâl Komisyonu talimatı ile hükme bağlanmıştır. Doldurulan bu tercüme-i hâl evrakları nizamnâmede belirtilen usullere göre incelendikten sonra “sicill-i umûmî”ye kaydedilmiştir. Sicill-i umûmî, tercüme-i hâl evrakı Sicill-i Ahvâl Komisyon-ı Umûmî’si tarafından incelenip onaylanan birinci sınıf memurlar ile tercüme-i hâl evrakları sicil şubeleri ile hususi komisyonlar tarafından incelenip, tasdikinin Sicill-i Ahvâl Komisyon-ı Umûmî’si tarafından onaylandığı ikinci sınıf memurların yani tüm Osmanlı memurlarının sicillerini içermektedir. İkinci sınıf memurların tercüme-i hâl evrakları ise, bağlı oldukları daireler tarafından araştırılıp görüş bildirilmekte, bu görüşler Sicill-i Ahvâl Komisyon-ı Umûmî’si tarafından incelenip tasdik edildikten sonra umûmî sicillere geçirilmekte ve bir nüshası da hususi sicillere geçirilmek üzere ilgili daireye gönderilmektedir. Bu

(32)

şekilde oluşturulan sicillere “sicill-i husûsî” adı verilmiştir (Sarıyıldız, 2004: 29). Sicill-i Ahvâl Sicill-ile Sicill-ilgSicill-ilSicill-i olarak yazılan ve önemSicill-inSicill-i, usul ve esaslarını açıklayan Sicill-ilk tarSicill-ifname “Sicill-i Ahval Talimat-ı Umumiyesi ve Zeyli ile Tarifnamesi Ahkâm-ı Münderecesini Tavzihan ve Tadilen Vaz Olunan Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye Sicill-i Ahval Kanunname-i Umumiyyesi”dir. 8 fasıl ve 39 maddeden oluşur. Tarifi, kaydolmakla mükellef olanlar hakkında bilgiler, tercüme-i hâlin nasıl tutulacağı, mevcut evrakın neleri içerdiği, kimler tarafından tasdik edileceği gibi birçok madde bulunmaktadır (Mert, 2000: 97). Sekizinci fasıldan sonra başlayan ve otuz üç ile otuz dokuzuncu maddeleri kapsayan kısma “mevad-ı şetta” denmektedir. Burada, yeni atanacak memurların ne şekilde tayin edileceği, memuriyete geçer iken yanlış beyanda bulunanlar hakkında hangi işlemlerin yapılacağı, memurluğa giriş belgesini alan memurun bu belgeyi muhafaza edip gerekli hallerde sunması gerektiği, tayin ve nakil işlemlerinde yapılacak muameleler yer almaktadır (Erkartal, 2007: 13).

Yayınlanan bu tarifnameye göre, tercüme-i hâl bilgilerinin doğruluğunun, memurların görevli bulunduğu dairenin en büyük idarecisi tarafından onaylanması ve mühürlenmesi gerekmektedir. Bu belgeye yazılan bilgileri ispatlamak için nüfus tezkeresi, mektep diploması, tasdikname, ruhsatnâme, berat, ilâm, mazbata, ferman gibi belgelerin gösterilmesi şarttır. Merkez ve taşrada çalışan memurların tercüme-i hâl evrakları hazırlandıktan sonra Sicill-i Ahvâl Dairesi’ne gönderilir, burada özgeçmişleri incelenir eğer bir eksik yoksa müsveddesi hazırlanır, eksik varsa ilgili daireden tekrar bilgi istenmektedir. Müsveddeler Sicill-i Ahvâl Genel Müdürlüğü’ne gönderilir ve tasdik edildikten sonra Sicill-i Ahvâl Başkanlığı’na teslim edilir. Bu özet biyografiler genel ve özel sicillere yazılmakta ve bundan sonra memurlarla ilgili gelen tüm bilgiler

(33)

burada kaydedilmektedir. Atama ve azilleri irade-i seniyye ile olan memurlar hakkındaki bilgiler irade kayıtlarından, seçim ve tayinleri vilayet ve dairelerce yapılan memurların bilgileri ise her ay sonunda Sicill-i Ahvâl Dairesi’ne gönderilen cetvellerden takip edilmektedir (Daşçıoğlu, 2006: 562). Bahsi geçen tercüme-i hâl kayıtları oluşturulurken memurlara belli başlı bazı sorular sorulmuş ve evraklar bu doğrultuda hazırlanmıştır. Ancak bunlar yapılırken mekân, örgütlenme, görevlilerin yeterli eğitime sahip olmaması, yazışmalarda karşılaşılan güçlükler, yeterli tahsisatın ayrılmaması gibi nedenlerle sicill-i ahvâl kayıtlarının düzenlenmesinde birçok zorlukla karşılaşılmıştır. Hâl tercümelerinin merkeze ulaştırılması zorluklar içerisinde gerçekleşmiştir. Komisyondaki birçok eksiklik, memurların bazılarının özgeçmişlerini vermek istememeleri, bazı bilgileri saklama, yanlış bilgi verme gibi durumlar da olmuştur. Yaşanan bu sıkıntılardan dolayı 1888’den itibaren bilgilerin doğruluğu resmi belgelerle tasdik edilmeye başlanmıştır (Daşçıoğlu, 2006: 563).

Memurlara sorulan birinci soruda; memurun adı, babasının adı, şöhreti, lâkabı, milliyeti, tabiiyyeti, babasının veya kendisinin bey, efendi, ağa, paşa sıfatlarından hangisini kullandığı, babasının işi, memur ise rütbesi, nereli olduğu, hayatta olup olmadığı, ailesinin meşhur olup olmadığı gibi hususlar açıkça yazılmıştır. Örneğin Abdülmecid Efendi’ye ait olan sicil kaydında bu bilgiler şu şekilde geçmektedir: “Abdülmecid Efendi Kafkasya ahalisinden ulemadan müteveffâ İlyas Efendi’nin mahdûmudur. Hacı Yüzzâde dimekle müteârifdir” (BOA. DH. SAİD., No: 175, s. 151). Mehmed Mahvi Efendi’ye ait bilgiler ise şu şekildedir: “Mehmed Mahvi Efendi Tokat’ta medfûn Bayezid Ahmed Paşa Sülâlesi’nden Bekir Ağa’nın mahdûmudur” (BOA. DH. SAİD., No: 47, s. 79).

(34)

İkinci soruda; memurun doğum yeri, tarihi, hicrî ve rumî olarak yazılmıştır. Mehmed Salih Efendi’nin doğum yeri ve tarihi kendisine ait belgede şöyle geçmektedir: “Bin iki yüz yetmiş iki sene-i hicriyesinde sene-i maliye 1271 Tokat kasabasında tevellüd eylediği nüfus tezkere-i osmaniyesi suret-i musaddıkasında muharrerdir” (BOA. DH. SAİD., No: 107, s. 111).

Üçüncü soruda, hangi memleket ve mekteplerde veya özel hocalardan ilim, fen, sanat ve dilleri ne dereceye kadar tahsil eylediği, diploma – icazetnâme alıp almadığı, hangi lisanları okuyup yazabildiği (tam vakıf değilse “konuşur yazarım” yerine,“aşinayım” şeklinde söylenmiştir) kaydedilmiştir. Mahmud Necip Efendi’nin eğitimine dair bilgileri şöyledir: “Sıbyan mektebinde mesâil-i diniyyeyi kırâat ve Kur’ân-ı azîmü’ş-şân’ı hıfz ve tilâvet eyledikten sonra Der-saâdet’e gelerek Ayasofya-ı Kebîr cami-i şerifinde tahsil-i ulûm-i âliye ve âliyye ile icâzetnâme ve hukuk mektebine de devam iderek me’zûniyyet rüûsu almışdır. Türkî ve Arabî kitabet ider. Farsçaya aşinadır” (BOA. DH. SAİD., No: 25, s. 153).

Dördüncü soruda, tercüme sahibinin kitap ve risalelerinde resmi izinle basılmış bir eser ve telifi varsa neye dair olduğu, hangi tarihte ve nerede yayınlandığı belirtilmiştir. Tokat doğumlu memurlardan tek eser sahibi olan Hacı Hasan Hilmi Efendi’nin sicil kaydında “Ravzatü’s-süeda ve Hidayetü’s-salikîn namında iki kıta risale te’lif eylediği …” (BOA. DH. SAİD., No: 96, s. 419), şeklinde eserlerinin ismi verilmiş ancak, içeriği, tarihi, yayımı hakkında başka bir bilgi aktarılmamıştır.

(35)

Beşinci soruda, memurun devlet hizmetine hangi tarihte, kaç yaşında, nerede, muvazzaf (kadrolu) ya da mülâzemetle mi (stajyer) girdiği, bulunduğu görevler, aldığı ücretler, zam ya da tenzilatlar, aldığı rütbe ve nişanlar, mazuliyyet döneminin olup olmadığı, ceza alıp almadığı yazılmıştır. Osman Behçed Efendi’nin memuriyet hayatına dair bilgiler şu şekilde kayda geçirilmiştir: “Bin iki yüz doksan dokuz senesi evâilinde on iki yaşında olduğu halde Tokat Telgrafhânesine mülâzemetle girüb üç yüz beş senesi şehr-i şerîf şabanın yigirmi sekizinde iki yüz seksen beş guruş ma‛aş ile Kastamonu Telgraf Merkezî Muhârebe Me‛muriyetine ta‛yin olunarak sene-i merkûm şehr-i ramazan-ı şerîfinin selhinde ma‛aşı üç yüz guruşa terakki idilmişdir. Telgraf ve Posta Nezaretinden varakası münderecatı makrûn-ı sıhhatdır denilmişdir. 20 Şaban 1312 ve 13 Şubat 1310. Mûmâileyhin ma‛aşı bin üç yüz sekiz senesi safer’ül-hayrının on ikisinde “15 Mart 1306” dört yüz guruşa iblağ idilmişdir. Mûmâileyh bin üç yüz dokuz senesi şehr-i safer’ül-hayrının dokuzunda “1 Mart 1307” dört yüz yetmiş beş guruş ma‛aş ile merkez-i mezkûr Türkçe ve Fransızca Muharebe Me’muriyyetine nakil idilmişdir. Mûmâileyhin vazifesine ikdâm ve gayretine mebni bin üç yüz on senesi şehr-i ramazan-ı şerîfinin sekizinde rütbe-i hâmise tevcih buyurulmuşdur. Mûmâileyhin gayret ve muvaffakıyetine mebni bin üç yüz on sekiz senesi zilkadesinin yigirmi dokuzunda rütbe-i râbia tevcih buyurulmuşdur. Mûmâileyhin bin üç yüz yigirmi üç senesi saferinin yigirmi üçünde “16 Nisan 1321” beş yüz guruş ma‛aşla Kastamonu vilâyetinde Ereğli kazası Telgraf ve Posta Merkezi Muharebe Me’murluğuna nakil ile resm-i tahlifi icra kılındığı Telgraf ve Posta Sicil Şubesine 16 Şubat 1322 tarihli vuku‛ât pusulasıyla bildirilmişdir” (BOA. DH. SAİD., No: 58, s. 305).

(36)

Bu bilgiler yazıldıktan sonra altına üç kuruşluk pul yapıştırılmış, hicrî ve rumî tarihler yazılıp ve şahsi mühürle mühürlendikten sonra işlem bitirilmiştir (Daşçıoğlu, 2006: 564).

Defterler memur adlarına göre alfabetik olarak düzenlenmişlerdir. Bu şekilde tanzim edilmiş 17 adet fihrist bulunmaktadır. Sicil kaydı aranılan memurun baba ismi ve doğum tarihi bilinirse hazırlanan fihrist vasıtasıyla hangi deftere kayıtlı olduğu bulunabilmektedir (BOAR, 2010: 237). Çünkü aynı ismi taşıyan onlarca memur bulunmaktadır ve aralarındaki ayrım ancak baba adının ve doğum tarihinin bilinmesi ile yapılabilmektedir. Sicill-i Ahvâl ile ilgili olarak kaleme alınan talimnâmeden başka sicil işlerini yürütmekle görevli daire ile ilgili de bir düzenleme yapılmıştır ve nizamnâme yayınlanmıştır. 3 fasıl ve 12 maddeden oluşmakta, 1 zeyli bulunmaktadır. Birinci fasıl; Sicill-i Ahvâl Dairesi’nin kuruluşuna dairdir. İkinci fasıl; Sicill-i Ahvâl Dairesi’nin özel vazifelerine ait bilgiler içerir. Üçüncü fasıl; Sicill-i Ahvâl merkez daireleri ve taşra şubeleri hakkındadır (Mert, 2001: 41). Sicill-i Ahvâl dairesi, “Tedkikât”, “Tescilât” ve “Evrak” kalemleri olarak üç şubeye ayrılmıştır (Gündüz, 2011: 124).

Tescilât Kalemi’nin görevleri; vukuat görevi gereğince, göreve başlayan bir memurun meslek serüveni boyunca terfi, rütbe, nişan, ceza, maaş artış veya azalması, görev değişikliği, ilave görevler, azil, istifa gibi tüm gelişmeleri takip edilir. Tescilât kaleminin diğer bir görevi ise bütün tercüme-i ahvâl varakalarını ve vukuat zeyllerini numaralandırarak esas defterlerine aynen yazmak ve memurların sayı, sınıf, derece, milliyet ve tabiiyetleri hakkında istatistik (hülâsatü’l - kuyûd) tutmaktır. Bu şubenin diğer bir görevi ise; zeyller üzerine memurun rütbe, nişan, memuriyet tayinleri,

(37)

değişiklikleri gibi baba isimlerine kadar yazılan "fihrist muamelesi" ni hazırlamaktır. Son görevi ise tercüme-i ahvâllerin onaylı suretlerini kopyalamaktır (Sunay, 2007: s. 10). Tedkikât Kalemi; tüm tercüme-i hâl kayıtlarının araştırılması, özetlenmesi ve bilgilerin resmi kayıtlara uygun olup olmadığının kontrol edilmesi görevini yürütmektedir. Evrak Kalemi ise, gelen ve giden evrakı kaydetmek, ilgili yerlere sevk etmektedir (Sunay, 2007: s. 10).

Memurların özgeçmişlerini içeren bu sicillerde bulunan bilgiler şu şekilde özetlenebilir:

1. Memurun ismi, baba adı, baba mesleği, lâkabı, unvanı, şöhreti 2. Doğum yeri ve tarihi, milliyeti

3. Okuduğu okullar, bildiği diller, aldığı dersler, şehâdetnâme alıp almadığı (Şehâdetnâme dereceleri: Aliyyülâlâ, Âlâ, Karin-i âlâ), yaptığı görevler, varsa eserleri ve içeriği

4. Memuriyete giriş tarihi ve kaç yaşında olduğu, maaşlı olarak mı yoksa stajyer (mülazemetle) olarak mı göreve başladığı, tayin, terfi, azil durumları, maaşındaki artış ve düşüşler

5. Aldığı rütbe, nişan ve madalyalar

6. Varsa hakkında yapılan şikâyetler, yargılanıp yargılanmadığı, aldığı cezalar (Gündüz, 2011: 125).

7. Açıkta (mazûl) kalıp kalmadığı, kaldı ise mazûliyyet maaşı aldı mı, ne kadar aldı, gibi konular bulunmaktadır (Bozkurt, 2011: 4).

(38)

Sicill-i Ahvâl defterlerinde her memur için iki sayfa ayrılmıştır. Ancak bazı memurların bilgileri yarım sayfada biterken bazı memurlara da bu iki sayfa yetmeyip zeyller yazılmıştır. Böyle bir durumda devamının hangi cild veya sayfada olduğu, ikinci sayfanın kenarına not alınmıştır. Bazı biyografiler tek kalemden çıkmıştır. Bazılarına ise sonradan ilâveler yapıldığı, başka bir kâtip tarafından yazıldığı yazının çeşidi ve mühürden anlaşılmaktadır (Kütükoğlu, 1998: 142).

Memurluğu bir merkezî kontrol mekanizmasına dönüştüren II. Abdülhamid döneminde, 2000 kişi civarında olan kalemiye mensuplarının, yani 1830’lardan sonraki ifadesi ile mülkiye mensuplarının resmî kadro sayısı, getirdiği büyüme ile birlikte 35.000 kişiye ulaşmıştır. Diğer ülkeler ile kıyaslanacak olur ise, çok büyük gelmeyen bu rakam, bir yüzyıl öncesinin Osmanlı devleti için çok ciddi bir sayı olmaktadır. Bu büyümenin temel nedeni ise siyasi hareketlenmelerin önüne bu şekilde geçilebileceğinin düşünülmesidir (Fındley, 1996: 22). Bu dönemde ihtiyaçtan fazla olarak alınan memurlar, daha sonra bazı gerekçeler gösterilerek yapılan tensikatlar (işten çıkarma) ile açığa alınmıştır (Kırıcı – Yiğit, 2011: 15). Kaynaklarda, Sicill-i Ahvâl defterlerinin ve kaydı tutulan memurların sayısı hakkında ortak bir fikir yoktur. Bazı kaynaklar 51.652 memur kaydının, 201 adet defterin bulunduğunu (18 numaralı defter iki tanedir), (BOAR, 2010: 237), bazı kaynaklar 92.137 memur kaydının ve 196 adet defterin bulunduğunu (Mert, 2000: 97, Çetin, 2005: 34) belirtmektedirler. Tokatlı memurların sicilleri de dâhil diğer çalışmalar incelendiğinde, bazı memurların kayıtlarının tekraren yazıldığı ve birçok zeyllerin bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle 92.137 sayısı üzerinde mutlaka düşünmeli, bu sayının bir miktar düşebileceği hesaba katılmalıdır.

(39)

Bu tekrarlar ana sayıdan çıkarılınca Carter V. Findley’e göre sayı 70.000 civarına (Fındley, 1996: 22), Ayten Ardel’e göre ise 65.000 civarına düşmektedir (Sunay, 2007: 11). Tokat doğumlu memurları örnek alacak olur isek 137 kayıttan, üç tanesi zeyldir: (BOA. DH. SAİD., No: 150, s. 337, BOA. DH. SAİD., No: 26, s. 365, BOA. DH. SAİD., No: 80, s. 223), bir Tokat doğumlu memura ait de tekraren yazılmış üç kayıt bulunmaktadır: (BOA. DH. SAİD., No: 104, s. 252, BOA. DH. SAİD., No: 87, s. 377. ve BOA. DH. SAİD., No: 132, s. 369). Yani verilen memur sicil kaydı sayılarının daha düşük olabileceği fikri doğru çıkmaktadır.

1. 4. Sicill-i Ahvâl Kayıtlarını Tamamlamaya Yardımcı Olan Diğer Dosyalar

Dâhiliye Nezareti’nin H. 1326 – 1338 (1908 / 1909 – 1919 / 1920) yılları arasındaki sicil dosyaları farklı bir tasnifte “Dâhiliye Nezareti Memûrîn Kalemi” (DH. MEM.) bulunmaktadır. Bu belgelerin bir kısmı depolandığı defterdarlık binasında çıkan yangında zarar görmüştür. Bazıları yanmış, bazıları ıslanmış ve okunamaz hale gelmiştir. Bu belgeler H. 1326 – 1338 (1908 / 1909 – 1919 / 1920) yılları arasında vazife yapan mülkiye memurları için önemli bilgileri içermektedir. Ancak yine de bir dosyada o memura ait tüm evrakları bulmak mümkün değildir. Dosyalar kronolojik olarak sıralanmıştır. İçlerinde şahsi arzuhaller, taşradan merkeze gönderilen tahrirat ve telgraflar, memurun Sicill-i Ahvâl varakası, tasdikli diploma suretleri, şikâyetnameler, doktor raporları, izin dilekçeleri gibi çeşitli türde evraklar vardır (Kütükoğlu, 1998: 144).

(40)

Memûrîn dosyalarındaki bilgilerin Sicill-i Ahvâl defterlerine aktarılıp aktarılmadığını öğrenebilmek için şahıslara ait belgelerin kıyaslanması gerekmektedir. Ancak Sicill-i Ahvâl defterlerinde bir şahsı bulabilmek için alfabetik sıralanan fihriste bakılmakta ve buradan aynı isme sahip kişiler arasından baba adı ile ayrım yapılarak evrak bulunabilmektedir. Ancak memûrîn dosyalarında baba adının genellikle olmaması sebebiyle evrakın sicildeki yeri bulunamamaktadır. Bazen de baba adı tespit edildiği halde Sicil fihristinde böyle bir kişiye rastlanılmamaktadır. Bu durumlara rağmen karşılıklı kişiler bulunup karşılaştırma yapılabilen evraklara bakıldığında memûrîn dosyalarının daha teferruatlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Netice olarak, Sicill-i Ahvâl defterleri mülkî ve adlî memurlar için ayrıntılı bilgiler içeriyor olsalar dahi, memûrîn dosyaları ile birlikte daha birçok noktanın aydınlatılması mümkün olmaktadır (Kütükoğlu, 1998: 149).

Bir memurun tayin, terfi, nakil, becayiş değişiklikleri gibi durumlara ait evrakları ise “Dosya Usulü İradeler” (DUİT) tasnifinde bulunmaktadır. Bize bu konularla ilgili çok ayrıntılı bilgiler veren ve tüm yazışmaları muhafaza eden bu dosyalarda bulunan bilgilere dayanarak bir memurun yer değişikliğine sebep olan nedenlerle ilgili örnekler şöyle sıralanabilir: Sıhhi sebepler (Münhal olan Nazilli Kaymakamlığına havası ile uyuşamadığını bildiren Uşak kaymakamının tayinine dair Dâhiliye Nezareti Memurîn ve Sicill-i Ahvâl Müdüriyetinden Sadarete gönderilen 8 Rebi’ül-evvel 1335 / 20 Kânûn-ı evvel 1332 (2 Ocak 1917) tarihli tezkire. DUİT.) Şahsın, halkın ısrarı üzerine eski yerine iadesi, ehliyetsizlik, idaresizlik, memuriyet yerine kanuni süreç içerisinde gidememe (Akdağ kaymakamının muayyen süre içerisinde vazifesine gitmemesi sebebiyle müsta’fî addedilmesi ve yerine başkasının

(41)

tayini hakkında Dâhiliye Nezareti Memûrîn ve Sicill-i Ahvâl müdüriyetinin 21 Cemaziyülevvel 1335 / 15 Mart 1333 (1917) tarihli tezkiresi. DUİT, dosya 30 – 2 / 39), tayin edildiği yeri beğenmeyerek istifa etme, suiistimal ihbarı gibi hususlar vardır (Kütükoğlu, 1998: 142).

1. 5. Sicill-i Ahvâl Kayıtlarının Sona Ermesi Ve Komisyonun Kaldırılması

1877-78 Osmanlı – Rus Savaşı, Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları ile devam eden sıkıntılı süreç takibinde Batılı devletlerin 1895’te Osmanlı Devleti’ne verdikleri bir nota ile “Vilâyet-i Sitte”de ıslahat yapılması talimatı önce her ne kadar reddedilse de 1895 Ermeni ayaklanmaları neticesinde tüm vilayetleri kapsayacak şekilde uygulanmak zorunda kalınmıştır. Bazı vilâyetlere gayrimüslim vali muavini ve kaymakam muavini atamaları yapılmıştır (Sürmen, 2011: 21). Bu gelişmeler içerisinde gayrimüslimlerin daha önce yer almadıkları görevlere dahi atanabilecek olmaları ve Batılı devletlerin müdahalelerinin artacağı endişesi memur seçimi ve tayinlerinde yeni düzenlemeleri doğurmuştur. Memurlarla ilgili her aşamada sorumlu olan “Memûrîn-i İntihâb Komisyonu ve Sicill-i Ahvâl Komisyon-ı Umûmîsi” lağvedilip yerine daha geniş yetkilerle donatılmış “Memûrîn-i Mülkiye Komisyonu” (1896) kurulmuştur. Sicill-i Ahvâl İdaresi de bu komisyon bünyesinde devam etmiştir (Sunay, 2007: 14). Ancak II. Meşrutiyet’in ilanına kadar bu komisyon bünyesinde çalışan idare, sicil işlemlerini 1908 tarihi itibariyle Dâhiliye Nezareti bünyesinde sürdürmüştür (Çakaloğlu, 2004: 221). Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar burada tutulan kayıtlar Sicill-i Umûmî Defterlerine kaydedilmemiş, bu defterlere zeyl olacak şekilde eklenmiş ve binlerce vesika halinde Memurîn-i Muamelât Dosyaları oluşturulmuştur (Adak, 2008: XVI). 1914 tarihli sicil

(42)

talimnamesi ile memurların ellerine, tasdikli tercüme-i hâl varakaları yerine sicil cüzdanları verilmeye başlanmıştır. Sicill-i Ahvâl Memûrîn Komisyonu 1922 yılına kadar görevini sürdürmüştür.

Tanzimat ve Islahat Fermanları ile büyük değişime uğrayan Osmanlı memur istihdâm politikası neticesinde devlet, bir merkezileşme çabasına girmiş, sivil bürokrasideki tüm memurların sicil kayıtlarını tutmaya başlamıştır. Ancak yapılan ıslahatlarla daha geniş yetkilerle donatılmış başka bir komisyon kurulmuş ve sonrasında da 1914 tarihli sicil talimnamesi ile tercüme-i hal evrakları yerine sicil cüzdanları kullanılmaya başlanmıştır. Yaşanan tüm gelişmeler kendini Anadolu şehirlerinde de hissettirmiştir. Gayrimüslimler yönetim ve idari alanlarda birçok görevlere getirilirken, eğitim alanında da tanınan haklar neticesinde Anadolu’nun her köşesinde okullar açmışlardır. Tokat ili de değişen Osmanlı Devlet politikalarından, hem idari olarak hem de sosyal olarak etkilenmiştir. İkinci bölümde, Tokat şehri tarihsel açıdan kısaca değerlendirilmeye çalışılacaktır.

(43)

İKİNCİ BÖLÜM

2. TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİDE TOKAT

Tokat, Orta Karadeniz’in iç kesimlerinde bulunan ve tarihsel süreçte birçok uygarlığa beşiklik etmiş bir şehirdir. İlkçağlardan başlayıp günümüze kadar geçen zaman içerisinde 14 devlet ve birçok beyliğin bu topraklarda hüküm sürdüğü tespit edilmiştir. M.Ö. 5500’lere kadar uzanan bir tarihe sahip olan bu topraklara ilk yerleşenlerin, Erbaa yakınlarındaki Horoztepe ve Kazova’da bulunan kalıntılara dayanarak, Etiler olduğu tahmin edilmektedir (Karabay, 2007: 4). Eti Kralı Mürşil’in kitabelerinde babası Sübbiliyama’nın kışı Comana’da geçirdiği yazmaktadır ( Tokat İl Yıllığı, 1973: 19). Tokat şehri eskiden Pontus Galatikus, Pontus Polemmomiakos, Armenia gibi isimler ile anılmıştır. Şehrin en eski yerleşim yeri olan bölgenin kuzeydoğusunda bulunan Gümenek’te (Comana Pontica, Komana, Komanat) Enzo – Ma Mezhebi’ne ait 300 den fazla mabet bulunmuştur. Tokat’ın bugünkü bulunduğu yerde ise Enzo Mezhebi ile anlaşamayan hrıstiyanların gelmesi ile kurulan Dazimon kalesi bulunmaktadır (Gökbilgin, 1979: 401). Anadoluda büyük bir medeniyet kuran Etilerin oluşturduğu kervan yolları Komana’dan geçmiştir ve özellikle Ermenistan’dan gelenler için önemli bir ticari merkez olmuştur. Komana şehri Tokat’tan önce inşa edilmiştir, Romalıların Yevtoğya veya Eudoxia dedikleri Tokat’ın inşası ise ortaçağda olmuştur (Şimşirgil, 1990: 11 – 12). Antik bir bölge olan Komana’da Pontus Hükümdarı Mithridates zamanında “Komanon” isminde paralar basılmıştır.

(44)

Bölge Frig, Med ve Pers gibi medeniyetlerin egemenliği altına girmiştir. Sahip olduğu ekonomik ve stratejik önem nedeni ile Persler tarafından Kral Yolu bu topraklar üzerinden geçirilmiştir. Persler ve Büyük İskender dönemlerinde Ermeniler ve Kapadokyalılar arasında sık sık el değiştiren topraklar, VI. Mitridat zamanında Pontus sınırlarına dâhil olmuştur. M. Ö. I. yüzyılda ise Roma hâkimiyetine girmiştir (Demir, 2007: 26).

M. Ö. Romalı komutan Sezar, orduları ile bölgeye geldiğinde Zile ovasında Pontus Hükümdarı VII. Mithridates’in oğlu II. Parnakes ile yaptığı ve kazandığı savaş sonrasında dünya tarihine geçen ünlü sözü söylemiştir: “Vene – Vidi – Vici” (Geldim, Gördüm, Yendim). Bu sözler Zile kalesinde bulunan yuvarlak taş üzeinde hâlâ muhafazaedilmektedir (Tokat İl Yıllığı, 1973: 19). Roma’nın parçalanması ile Doğu Roma (Bizans) sınırları içerisinde kalan Tokat, bir süre Bizans – İran mücadelelerinde istilâlara, Heraklius döneminden sonra da İslâm akınlarına uğramıştır. 11. yy’a kadar Bizans hâkimiyetinde kalan Tokat bölgesine bu dönemden sonra Türkmen akınları yapılmaya başlanmıştır. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra tamamen Türklerin hâkimiyetine giren topraklar Danişmend Gazi’ye verilmiş ve yörenin Türkleşmesi ve İslamlaşması sağlanmıştır. Bu gelişmeler neticesinde kurulan Danişmendli Beyliği daima Selçuklular’a bağlı kalmıştır. Yağıbasan Medresesi, Çukur Medrese bu döneme ait eserlerdendir (Gökbilgin, 1979: 402- 403). 1144 tarihinden itibaren Selçuklu idaresinde bulunan şehir Selçuklulara ait kültür ve sanat eserlerinin çoğuna sahip olmasından dolayı “dar’ün-nusret” (yardım şehri) olarak tarihe geçmiştir. Ancak, iç isyanların arttığı, otoritenin zayıfladığı bir dönemde 1243 tarihinde Moğollarla yapılan Kösedağ Savaşı sonucunda devlet yenilgiye uğramıştır. Tokat, 1256’dan sonra

(45)

İlhanlıların, 1335 tarihinden sonra Eretna, 1388 tarihinde Kadı Burhaneddin’in hâkimiyetine girmiştir. Yoğun isyanlar neticesinde birleşen emirlerin Yıldırım Bayezid’e müracaat etmesiyle ve 1392 tarihinde Osmanlı egemenliğine dâhil olan Tokat (Tokat İl Yıllığı, 1967: 28), Ankara Savaşı’ndan sonra Amasya ile birlikte Çelebi Mehmed’in idare merkezi olmuştur (Şimşirgil, 1990: 21). II. Murad zamanında Tokat Beylerbeyliği olarak idare edilmiş (Karabay, 2007: 7), Beylerbeyliğine sırası ile Balaban Paşa ve Alaaddin Ali Bey gelmiştir (Asarkaya, 1941: 22). Şehir Fatih döneminde Uzun Hasan tarafından ağır bir tahribata uğramıştır. Bu tahribattan 15 yıl sonra yapılan bir tahrir kaydından, saldırının ne kadar şiddetli olduğu anlaşılabilmektedir. Mevlevihane mahallesindeki 32 haneden 8’i, Zâim mahallesindeki 43 haneden 19’u, Hacı İvaz mahallesindeki 40 haneden 17’si ayakta kalabilmiş ve birçok mahalle de ortadan kalkmıştır (Gökbilgin, 1979: 406). Tokat’ın 1455 tarihli ilk tahririnde verilen tahmini nüfusu 15.000 iken, 1485 tarihli ikinci tahrirde 9.000’e düşmüştür (Şimşirgil, 1990: 25). 1482 tarihinde şehzade hasları arasında yer alan Tokat, “Eyâlet-i Rum” veya “Eyâlet-i Rumiyye-i Sugra” adı verilen üç merkezden (Amasya, Tokat, Sivas) biri konumundadır. II. Bayezid döneminde Şah İsmail bu bölgeye gelerek şi’îliği yaymaya çalışmıştır. Şah İsmail’in ardından Celâl ve Baba Zünnûn adlarıdaki kişilerin de Tokat bölgesinde şi’îliği yaymaya çalışmaları ile Yavuz Sultan Selim bu konu ile yakından ilgilenmeye başlamıştır. Daha sonra Şehzade Selim ile babası II. Bayezid arasındaki mücadelede Tokat bir harekât sahası olmuştur (Gökbilgin, 1979: 406 – 407). Osmanlı eyalet sisteminin gelişmesi ile birlikte bir sancak (liva) konumuna getirilen Tokat şehri, Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren çıkan karışıklıklar sebebiyle Sivas Eyaleti’ne bağlı hale getirilmiştir. 18 Eylül 1659 tarihinden sonra da "voyvodalık" şeklinde idare olunmuştur (Beşirli, 2004: 14).

(46)

XVII. yüzyıl sonlarnda başlayan gerileme dönemi ile birlikte Tokat’ta birçok isyan ve karışıklıklar yaşanmış, XVIII. yüzyıldaki Rus – İran mücadeleleri sırasında ise ağır vergi ve yağmalara maruz kalmıştır. III. Selim’in yaptığı ıslahatların Tokat üzerinde de bazı tesirleri görülmüş, bir takım yeniliklerle birlikte imar faaliyetleri başlamıştır. Eşkiyalık azalsa da resmi makamların soygunları, ağır vergileri devam etmiş ayrıca bir sürgün yeri olma özelliğini korumuştur. Tüm huzursuzluklara rağmen şehir ticaret hayatındaki canlılığını sürdürmüştür. 1800’de Tokat voyvodası Lütfullah Bey’in Tokat kalhâne nizamını bozması ve 1805’de Trabzon Valisi ile Tokat mukataa nâzırının arasıdaki mücadeleler bu dönemde şehrin huzurunu kaçıran olaylar arasında sayılabilir.

2. 1. İdari Yapı

1839 Tanzimat, 1856 Islahat Fermanları ile ardından gerçekleşen iç ve dış siyasi olaylar neticesinde Osmanlı Devleti’nin tüm birimlerinde birçok değişiklik yaşanmıştır. Bu değişiklikler ile merkez ve taşra organları yeniden yapılandırılmıştır. Bu düzenlemeler gerçekleştirilir iken 1853 – 1856 Kırım ve 1877 – 1878 Osmanlı – Rus savaşlarının yaşanmasıyla Anadolu’ya büyük göçler olmuş ve Osmanlı’nın nüfus, dini, etnik yapısı altüst olmuştur. Sonuç olarak da Osmanlı Devleti idari alanda yeni yapılanmalara gitmiştir (Açıkel, 2004: 332). Tokat, 1840 – 1842 tarihleri arasında “Muhassıllık”, 1842 – 1864 tarihleri arasında "Müdürlük" ile idare edilmiştir (Açıkel, 2003: 263). 1864 tarihine kadar Sivas Eyaleti’ne, 1864 – 1880 arası Sivas Vilayeti’ne bağlı bir kaza, 1881’den sonra Sivas Vilayeti’ne bağlı bir sancak olmuştur. 1864 – 1880 tarihleri arasında Kaymakam tarafından yönetilen şehir, 13 Aralık 1879 tarihli Padişah

(47)

İradesi ile Sancak (Liva) statüsü verilerek, Mutasarrıf tarafından yönetilmiştir. Gönderilen iradede Tokat’ın nüfusunun ve gelirlerinin fazla olması sebebiyle sancak olduğu bildirilmiştir (Açıkel, 2004: 333). 31 Mayıs 1920 tarihinde ise TBMM İcra Vekilleri’nin kararı ile Vilâyet haline gelmiştir.

1881 tarihinden itibaren (1879 tarihli irade ile) sancak olarak idare edilmeye başlanan Tokat’a, yakınlıkları sebebiyle Canik Sancağı’na tabi Niksar, Amasya Sancağı’na tabi Erbaa, Zile ve 1908 tarihinde de Karahisar-ı şarki Sancağı’na bağlı olan Reşadiye (İskefsir) kazaları bağlanmıştır (Açıkel, 2004: 334).

Yönetim işi, Mutasarrıf başkanlığında toplanan “Sancak İdare Meclisi” tarafından yürütülmüştür. Mutasarrıflar Müslümanlardan, yardımcıları ise Gayrimüslim halktan seçilmiştir (Öztunç, 2010: 193). Sancakta, İdare Meclisi dışında, Meclis İdare Kalemi, Tahrirat Kalemi, Muhasebe Kalemi, Defter-i Hakani Kalemi, Belediye Dairesi, Tahrir Komisyonu, Bidayet Mahkemesi, Telgraf ve Posta İdaresi, Reji İdaresi, Kalhane-i AmKalhane-ire İdaresKalhane-i, Şer’Kalhane-i Mahkeme KalemKalhane-i, Nüfus DaKalhane-iresKalhane-i, Turuk ve Ma’abKalhane-ir KalemKalhane-i, Maarif Komisyonu, Evkaf İdaresi gibi birçok resmi İdari Daire de bulunmaktadır (Açıkel, 2004: 334 - 335). Belediye Teşkilatı ise 1870 tarihinde kurulmuştur. Belediye Meclisi 1 Başkan, 5 Mümeyyiz ve 1 Kâtipten oluşmaktadır (Açıkel, 2003: 259).

1883 tarihinde Tokat’ta merkez kazada 16, Erbaa Kazası’nda 7, Zile Kaza’sında 9, Niksar Kazası’nda 9 olmak üzere 41 nahiye, 1890 – 1900 yıllarına ait Sivas Vilâyet salnamelerine göre ise bu tarihlerde Tokat’ta 45 nahiye ve 656 köy bulunmaktadır. Tokat Sancağı’nın nahiye ve köy taksimatı yeniden düzenlendikten sonraki 1903 – 1907

(48)

Sivas Vilâyet Salnameleri’nde Tokat’a ait köy sayısı 697 olarak verilmektedir. 1908 tarihinde yapılan tespitlere göre ise 22 nahiye 688 köy bulunmaktadır. Köy sayısında görülen artış ve düşüşlerin sebebi olarak göç, nüfus artış hızı ve sancak içi idari taksimat değişiklikleri gösterilebilir (Açıkel, 2004: 337).

2. 2. Nüfus

Tokat, Türk, Ermeni, Rum ve Yahudilerden oluşan 4 ayrı milletin birlikte yaşadığı zengin bir kültüre sahip bir bölge olmuştur. 1844 yılında, Tokat’ta 3927 hane bulunduğu ve bunun 2137’sinin Müslüman, 1760’ının Gayrimüslim hanesi olduğu tespit edilmiştir. Yani, nüfusun yaklaşık olarak % 54,5’lik kısmı Müslüman, % 45,5’lik kısmı Gayrimüslim halktan oluşmaktadır (Açıkel, 2003: 260). 1851 yılına ait verilerde ise, hane sayısı 3956’ya çıkmış ve 2271 hanenin Müslümanlara, 1685 hanenin Gayrimüslimlere ait olduğu belirlenmiştir (Açıkel, 2003: 261).

1881 tarihinde, 1 merkez, 16 nahiye, 220 köyden oluşan Tokat Merkez Kazası’nın yaklaşık olarak 62.854 olan nüfusunun, %76.66’sı Türk, % 15.22’si Ermeni, % 4.78’i Rum, % 2.87’si Yahudi ve 272 kadarı da Gayrimüslim Kıpti (Çingene), 1892 tarihinde 82.940 olan toplam nüfusun % 74,6’sı Türk, % 18.65’i Ermeni, % 6.22’si Rum, % 0.48’i Yahudi, % 0.04 yabancı misyonerler (Açıkel, 2004: 340), 1903 yılına gelindiğinde ise, 1 merkez, 8 nahiye, 261 köy ile Tokat Merkez Kazası’nın 89.187 olan nüfusunun % 84.15’i Türk, % 12.49’u Ermeni, % 2.68’i Rum, % 0.29’u Yahudi, % 0.37’si Gayrimüslim Kıpti, 1907 tarihli salnameye göre de toplam 106.893 olan nüfusun

(49)

% 84.43’ü Türk, % 12.39’u Ermeni, % 2.52’si Rum, % 0.27’si Gayrimüslim Kıpti (Çingene), % 0.35’i de Yahudi olarak tespit edilmiştir (Açıkel, 2004: 341) .

Tokat Sancağı’nın toplam nüfusu, 1881 tarihinde 4 kaza ve 41 nahiye üzerinden 152.516 olarak tespit edilmiş ve bunun % 84.14’ü Türk, % 9.14’ü Ermeni, % 5.25’i Rum, % 1.18’i Yahudi, % 0.26’sı Kıpti olarak belirlenmiştir. Ermeni nüfus her kazada mevcuttur ancak Yahudiler sadece Tokat Merkez Kaza’da oturmaktadır. Gayrimüslim Çingeneler ise Merkez Kaza ve Zile Kazası’nda bulunmaktadır. 1892 tarihinde 4 kaza, 45 nahiye, 656 köy üzerinden 202.800 olan toplam nüfusun, % 74.85’i Türk, % 18.69’u Ermeni, % 6.25’i Rum, % 0.19’u Yahudi’dir. Türkler mezhep olarak “Sünni” ve “Şiî” olarak ayrılırken, Ermeniler “Gregoryen”, “Katolik”, “Protestan” olarak ayrılmaktadır. 1881 ile 1892 tarihleri arasındaki nüfus artışında, 1877 – 1878 Osmanlı – Rus savaşından sonra Kafkasya ve Gürcistan’dan gelen göçmenlerin Tokat bölgesine yerleştirilmesinin etkisi büyüktür (Açıkel, 2004: 351 - 352).

1903 tarihli Sivas Vilayet Salnamesi’ne göre 4 kaza, 22 nahiye, 688 köy üzerinden Tokat’ın toplam nüfusu 230.207 ve bununda % 87.172si Türk, % 8.06’sı Ermeni, % 4.32’si Rum, % 0.11’i Yahudi, % 0.32’si Gayrimüslim Kıpti’dir (Açıkel, 2004: 351 - 353). 1907 yılı Sivas Vilayeti Salnamesi’ne göre ise 4 kaza, 22 nahiye, 688 köy ile 274.465 nüfusa sahip olan Tokat’ın % 86.24’ü Türk, % 8.18’i Ermeni, % 5.16’sı Rum, % 0.10’u Yahudi, % 0.29’u Gayrimüslim Kıpti’dir. 1880 – 1907 tarihleri arasında Tokat Sancağı’nın toplam nüfusu 152.516’dan, 274.465’e çıkmıştır. % 80 civarındaki bu artışa, normal nüfus artış hareketliliği ve 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı sonrasındaki göçler etkili olmuştur. Bu oranlar yalnızca nüfusu arttırmamış, Müslim –

(50)

Gayrimüslim oranlarını da değiştirmiştir (Açıkel, 2004: 356). Türk nüfusun ardından en çok orana sahip olan Ermeniler sosyal hayatta da ön planda olmuşlardır. Sancak genelinde çalışan kamu personelinin yaklaşık % 10,5’i gayrimüslim’dir. Sancak İdare Meclisi’ne, halkın ileri gelenlerinden seçilen 4 üyenin ikisi her zaman gayrimüslimlerden olmuştur (Açıkel, 2004: 356).

2. 3. Ekonomi

Tokat, XIX. yüzyıl ortalarına kadar üretim çeşitliliği, hacmi, kalitesi ve sahip olduğu ticari canlılık bakımından Türkiye’de ve dünyada önemli bir yere sahip olmuştur. XVI. yüzyılda başlayan iktisadî ve demografik bu büyüme süreci, o dönemde Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlara göre normal kabul edilse de, ülkenin bir durgunluk dönemine girdiği XVII. yüzyılda dahi Tokat’taki büyümenin ve canlılığın devam ediyor olması dikkatleri çeken en önemli unsur olmuştur (Genç, 2010: 273). Tokat, hem İran kervanlarının daha güvenli olduğu için tercih ettiği Erzurum – İzmir yolu üzerindeki en önemli durağı, hem de Doğu Anadolu’dan gelen erzak ve mühimmattan, İstanbul veya İzmir’e gidecek olanlarının ayrılma noktası olmuştur. Bunun yanı sıra Anadolu’yu, Sinop, Samsun, Ünye gibi Karadeniz limanlarına bağlayan ulaşım yollarına da sahiptir. Bu özellikleri sebebiyle Tokat, transit ticaret, bölgeler arası mübadele ve dağıtım merkezi konumunda varlığını sürdürmüş ve XVIII. yüzyıl başlarına gelindiğinde, Bursa, Şam, Halep, Bağdat gibi büyük ticaret merkezlerine yaklaşan bir hacim yakalamıştır (Genç, 2010: 274 - 275). Uluslararası ve bölgelerarası transit ticaret akışının yaşandığı bu şehir, nadir rastlanan bir çeşitlilik ve değişik sınaî faaliyetleri ile aktif bir ticarî faaliyeti organize etmiştir. Sahip olduğu sanayi dallarının

Referanslar

Benzer Belgeler

H.1281‟de (M.1863/64) Kayseri‟de doğan Şaban Efendi tahsilini tamamladıktan sonra Ankara vilayeti posta ve telgraf merkezi muhabere memuriyetinde görev yaparken lakaydine

Tablolar verilmeden önce memurların almış oldukları Tahlisiye Madalyası, Yunan Muharebe Madalyası, Liyakat Madalyası, Hamidiye-Hicaz Demiryolu Madalyası, Yemen

İlk önce mülazemetle işe başlamış, ardından 1309/1891‟de Kırşehir merkez Ziraat bankası şubesinde 400 kuruş maaşla kitabet görevine başlamıştır..

Bin iki yüz atmış altı sene-i hicriyesinde Şehr-i Ramazanı’nın yirmi üçünde 15 Kanun-ı Evvel 285 (tarihinde) üçyüzelli Kuruş maaşla Akhisar Kazası tahrirat

Bingazi Sancağı Mutasarrıflığı maiyet memuriyetinde müddet-i istihdamıyla miktar maaşı sandığına ait tevzifat mukarrereden beraet zimmeti ve tahvil suretiyle infikakı

Bin iki yüz doksan bir senesi Şa’bân’ında “1 Ağustos 90” ikiyüzellikuruş maaşla Söke Kasabasında Erduhan oğlu Atnaş Ağanın duhan fabrikası kitabetine bi-t tayin

İmlak, Ömer Ferit, Sicill-i Ahval Defterlerine Göre Osmanlı Bürokrasisi’nde Eğinli (Kemaliyeli) Devlet Adamları (1820-18549), Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler

Bin iki yüz altmış dört senesi rebi’u’l-ahirinin yirmi üçüncü günü yirmi iki yaşında olduğu halde iki yüz(31) guruş maaş ile Samsun kazasının