• Sonuç bulunamadı

TOKAT DOĞUMLU MEMURLARIN ALDIKLARI RÜTBE, NİŞAN, MADALYA

Madalya, üstün başarı gösteren kişilere takılan madenî nişanlar olmakla birlikte İtalyanca medaglia kelimesinden gelmektedir. Altın, gümüş, bakır ve nikel gibi farklı madenlerden yapılabilen madalyalar, unutulmaması gereken bir başarının armağanı olarak verilen mükâfatlardandır. Tarihçesi oldukça eskiye dayanmaktadır. Eski Yunan ve Romalılarda madenî paraya madalya denmiş, ancak sonraki dönemlerde madalyalar paradan ayrı bir değer kazanıp değerli bir takı aracı olarak kullanılmış, İslâm toplumlarında yaygınlaşmıştır (Artuk, 2003: 301).

Daha çok Avrupa kültürüne ait olan madalya ve nişan ile ödüllendirme anlayışı Osmanlı Devleti’nde çok geç kullanılmaya başlanmıştır. Askerî, idarî, mülkî personelden, halktan ve üst düzey yabancılardan devlete yararlılık ve üstün başarı gösterenlere Padişah emri ile verilmiştir. Osmanlı Devleti’nde madalya, nişandan daha önce ihdas edilmiş olup, ilk madalya 1730 tarihinde I. Mahmud döneminde çıkarılan Ferahi adı verilen altın madalyadır. Bu tarihten sonra devletin yıkılışına kadar geçen süre içinde atmışa yakın madalya hazırlanmıştır (Gündüz, 2011: 128). Madalyaları nişanlardan ayıran en önemli özelliği, nişanlardan daha küçük olmaları ve iki taraflı yapılmalarıdır. Ön yüzünde Osmanlı arması veya hükümdar tuğrası, arka yüzünde ise verilen kişinin adının ve olayın yazılacağı kısım bulunmaktadır (Özger, 2010: 63).

Nişan, devletin yapılan hizmetler ve gösterilen yararlılıklardan dolayı hak edenlere mükâfat olarak verdiği, çeşitli dereceleri bulunan, göğse takılan alâmete verilen addır. Osmanlı Devleti’nde kullanılan ilk nişan örneği, III. Selim döneminde Fransız donanmasını yakan İngiliz Amiral Nelson’a gönderilen mücevherli çelenk olmuştur. Ardından da İskenderiye savaşlarında başarı gösteren İngiliz kaptan Hacenson’a ay şeklinde nakış ve elmaslarla süslü bir nişan verilmiştir (Gündüz, 2011: 135). Memurlara verilen ilk nişanın ise II. Mahmud döneminde 1832 tarihinde çıkarıldığı bilinmektedir (Özger, 2010: 68).

Rütbe, Osmanlı Devleti’nde yeniçeri teşkilatı ile birlikte oluşturulmuş, sonraki dönemlerde mülkiye ve ulema sınıflarına da verilmeye başlanmıştır. İlk dönemlerde Hocalık, Kapıcıbaşılık, Mirimiranlık ve Vezirlik olarak dört dereceden oluşan mülkiye rütbelerindeki ilk düzenlemeler, modernleşen kadrolar için II. Mahmud döneminde başlamıştır (Gündüz, 2011: 133). Bu dönemde beş sınıf olarak ihdas edilen rütbe sayıları, Abdülaziz dönemine kadar bürokrasi alanındaki büyüme ile beraber artmıştır (Özger, 2010: 66).

Tokat doğumlu memurların aldığı madalya, nişan ve rütbeler tablolar halinde verildikten sonra tek tek tanıtılmaya çalışılmıştır.

Tablo: 4. 1. Müslüman Memurların Aldıkları Rütbe, Nişan ve Madalyalar

MEMURUN ADI ALDIĞI RÜTBE, NİŞAN VE

MADALYALAR

Abdullah Asım Efendi Rütbe-i Râbia

Abdullah Hilmi Efendi Rütbe-i Râbia

Rütbe-i Sâlise

Ahmed Hamdi Efendi Rütbe-i Rabiâ

Ahmed Hamdi Efendi Rütbe-i Erbaa

Ahmed Lütfi Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı7

Rütbe-i Rabiâ

4. Rütbeden Mecidî Nişanı Rütbe-i Sâlise

Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Sanisi Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Mütemayizi

Ahmed Reşid Efendi Sanâyi-i Nefîse Madalyası

Rütbe-i Sâlise

Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Sanisi Rütbe-i Rafid Mir-i Miranı Gümüş Liyakat Madalyası8

Rumeli Beylerbeyi Rütbesi 3. Rütbeden Mecidî Nişanı

7 Beşinci Rütbeden Mecidî Nişanı Örneği İçin bkz. Ek: 1. 8 Gümüş Liyakat Madalyası Örneği İçin bkz. Ek: 2.

2. Rütbeden Osmanlı Nişanı

Bekir Sıddık Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı

Rütbe-i Sâlise

Rütbe-i Sâniye Sınıf-ı Mütemayizi Hacı Mehmed Hilmi Efendi 4. Rütbeden Mecidî Nişanı

Hacı Mehmed Şerif Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı 5. Rütbeden Takovo Nişanı9

Hafız İbrahim Fevzi Efendi Rütbe-i Sâlise

Hicaz Demir Yolu Madalyası10

Hafız Kasım Efendi Rütbe-i Sâlise

Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Sânisi

İbrahim Edhem Efendi Rütbe-i Sâlise

Mahmud Necip Efendi Rütbe-i Sâlise

Mehmed Arif Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı

Yunan Muharebe Madalyası11

4. Rütbeden Mecidî Nişanı

Mehmed Fehmi Efendi Rütbe-i Hâmise

4. Rütbeden Osmanlı Nişanı12

Mehmed Rifad Efendi Rütbe-i Râbi‛a

Rütbe-i Sâlise

Mehmed Salih Efendi Rütbe-i Sâlise

9 Beşinci Rütbeden Takova Nişanı Örneği İçin bkz. Ek: 6. 10 Hicaz Demiryolu Madalyası Örneği İçin bkz. Ek: 3. 11 Yunan Muharebe Madalyası Örneği İçin bkz. Ek:4. 12 Nişan-ı Al-i Osmanî Örneği İçin bkz. Ek: 5.

Yunan Muharebe Madalyası

Mustafa Efendi 4. Rütbeden Mecidî Nişanı

Rütbe-i Sâlise

Mustafa Hamdi Efendi Rütbe-i Sâniye Sınıf-ı Sânisi

Nazmi Efendi Sanayi-i Nefise Madalyası

Osman Behçed Efendi Rütbe-i Hâmise

Rütbe-i Râbi‛a

Osman Nuri Efendi Hamiyyet-i Vatan Madalyası

Şuayb Şükrü Efendi 4. Rütbeden Mecidî Nişanı

Tahir Rüşdü Efendi Rütbe-i Sâniye

Rütbe-i Sâniye Sınıf-ı Mütemayizi

Tokat doğumlu Müslüman memurlardan 24’ü yaptıkları hizmetler ve görevlerinde gösterdiği başarılar neticesinde çeşitli rütbe, nişan ve madalyalarla ödüllendirilmiştir. Toplam 30 rütbe, 13 nişan, 7 madalya verilmiştir. Bunlardan Mehmed Şerif Efendi’ye verilen 5. Rütbeden Takova Nişanı Sırbistan Hükümeti’ne aittir. Diğerleri Osmanlı rütbe, nişan ve madalyasıdır.

Tablo: 4. 2. Gayrimüslim Memurların Aldıkları Rütbe, Nişan ve Madalyalar

MEMURUN ADI ALDIĞI RÜTBE, NİŞAN VE

MADALYALAR

Agop Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı

Filiposyan Ohan Efendi Rütbe-i Sâlise

5. Rütbeden Sen Greguvar Nişanı

Oseb Efendi Rütbe-i Râbi‛a

Şefkat Bedros Efendi Rütbe-i Sâlise

Gayrimüslimlerden 4 memur, 3 rütbe ve 2 nişan ile ödüllendirilmiştir. Bunlardan Filiposyan Ohan Efendi’ye verilen 5. Rütbeden Sen Greguvar Nişanı Papa’ya aittir. Diğerleri Osmanlı rütbe ve nişanıdır.

4. 1. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Madalyalar

4. 1. 1. Sanâyi-i Nefîse Madalyası: III. Selim döneminde başlayan ve II.

Mahmud döneminde devam eden yenilik hareketlerine XIX. yüzyılda da ara verilmemiştir. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde önce Padişah’a özel sonra da halka açık sergiler düzenlenmiştir. İstanbul’a gelip uzun süre kalan, hatta atölyeler açan batılı sanatçılar, müfredâtında resim dersi olan Dârü’ş-şafaka gibi sivil okulların açılması, saray için bir resim koleksiyonu oluşturulmaya çalışılması bu dönemde bir sanat ortamının oluşmasına katkıda bulunmuştur. Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılıp, Yıldız Sarayına yerleşen Sultan Abdülhamid döneminde, 1883 tarihinde Sanayi-

i Nefise Mektebi açılmıştır (Tekinalp, 2004: 144). Müdürlüğünü Osman Hamdi Bey’in yaptığı Sanayi-i Nefise Mektebi erkek öğrenci okuludur. Kızlar için 1 Kasım 1914 tarihinde Kız Sanayi-i Nefise Mektebi açılmıştır (Şerbetçi, 2008: 17). Padişah tarafından Yıldız Sarayı’nın köşklerinden birisinin bir odasının Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerine verilmesi de sanata verilmeye başlanan değerin bir göstergesi olmuştur. Dârü’ş-şafaka Mektebi’nde resim alanına verilen önem ve buradan mezun olanların başarılarını gösteren bir örnek ise, ilk Türk ressamlarına verilen birkaç isimden birinin “Dârü’ş-şafakalı Ressamlar” olmasıdır (Tekinalp, 2004: 144). 1884 tarihinden itibaren Dârü’ş-şafaka’dan mezun olan öğrenciler, tablolarıyla birlikte Padişah’ın huzuruna kabul edilmiş, rütbe, madalya ve bir miktar Osmanlı lirasıyla ödüllendirilmişlerdir (Tekinalp, 2004: 147). Güzel Sanatlar Okulu Madalyası (Özger, 2012: 437) adıyla da bilinen Sanayi-i Nefise Madalyası sanat alanında başarı gösterenlere Padişah tarafından lâyık görülen bir ödül olmuştur.

Ahmed Reşid Efendi, Dârü’ş-şafaka ve Mekteb-i Mülkiyye-i Şâhâne’de eğitim görmüştür. Dârü’ş-şafaka’da katıldığı sınav için yaptığı resim Padişah’a takdim edilince mükâfat olarak 10 altın ve Sanâyi-i Nefîse Madalyası verilmiştir. Bu madalyaya dair bilgiler Ahmed Reşid Efendi’nin sicil kaydında şu şekilde geçmektedir: “Dârü’ş- şafaka’da bulunduğu esnada imtihan-ı umûmî içün tersîm eylediği bî vech-i hâk-i pâyi hazret-i şâhâneye takdîm olunmasıyla üç yüz üç senesinde on altun mükâfât-ı nakdiyye ve bir kıt‛a sanâyi‛-i nefîse madalyası ihsân buyurulmuşdur.” (BOA. DH. SAİD., No: 26, s. 91)

Nazmi Efendi, Sıbyan mektebinde ve Dârü’ş-şafaka Mektebi’nde eğitim almıştır. 27 Şaban 1313 (12 Şubat 1896) tarihinde Padişaha takdim ettiği resim tablosundan dolayı Sanayi-i Nefise Madalyası’na lâyık görülmüştür. Bu bilgiler Nazmi Efendi’nin sicil kaydında şu ifadeler ile geçmektedir: “üç yüz on üç senesi şehr-i şâ’bânın yigirmi yedisinde “31 Kânûn-ı sânî 311” atebe-i ulyâya takdîm itdiği resm tablosundan dolayı bir kıt‛a sanâyi‛-i nefîse madalyasına nâil olmuşdur” (BOA. DH. SAİD., No: 88, s. 125).

4. 1. 2. Gümüş Liyakat Madalyası: Liyakat Madalyası, vatana sadık olan ve

kahramanlık gösterenlerin bu başarılarını takdir etmek, diğer devlet memurlarını da buna teşvik etmek için II. Abdülhamid döneminde 1890 tarihinde ihdâs edilmiştir. Altın ve gümüş şeklinde iki çeşidi vardır. Madalyanın ön yüzünde Padişah tuğrası ve Osmanlı arması, arka yüzünde ise “sadakat ve şecaat gösterenlere mahsus liyakat madalyası” yazısı ile 1891 tarihi vardır. Liyakat madalyası, Osmanlı Devleti’nde üstün hizmet ve bağlılık gösteren Müslim ve Gayrimüslim memurlara verilmiştir (Gündüz, 2011: 128 – 129).

Ahmed Reşid Efendi H. 1318 (1900 / 1901) tarihinde Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Lâdik, Çorum, Uşak, Beypazarı Kazaları Kaymakamlıkları, Çorum Mutasarrıflık Vekâleti, Gümüşhane, Muş, Kerkük, Zor, Biga, Maraş Sancakları Mutasarrıflıkları, Van, Bitlis, Musul, Erzurum Vilayetleri Valilikleri yapmış ve birçok rütbe, nişan ve madalya almıştır.

4. 1. 3. Hamidiye – Hicaz Demiryolu Madalyası: 1900 tarihinde II. Abdülhamid

döneminde yapımına başlanan, Hicaz’a kadar uzanan demiryoluna yardımda bulunanlar için düzenlenmiştir. Miktar olarak 5 – 50 altın yardımında bulunanlar için nikelden, 50 – 100 altın yardımında bulunanlar için gümüşten, 100 ve daha fazla altın yardımında bulunanlar için altından yapılmıştır. Ön yüzünde defne dalından bir çelenk içinde II. Abdülhamid’e ait “el-gazi” yazan tuğrası, altta lokomotif resmi vardır. Arka tarafında "Hamidiye – Hicaz Demiryolu’na hizmet eden hamiyyet-mendâna mahsus madalyadır" yazısı ile basım tarihi bulunmaktadır. Erkekler yeşil, kadınlar ise çiçek şeklindeki kezalik yeşil kurdeleye bağlayarak göğsün sağ alt kısmına takmışlardır (Gündüz, 2011: 129). Demiryolunun inşası sebebiyle bağışta bulunan kimselere, bu madalya dışında altın veya gümüş liyakat madalyası verildiği de olmuştur. Yurt dışından yardımda bulunan kişilerin madalyaları Hariciye Nezareti aracılığıyla, o ülkede bulunan Osmanlı diplomatları tarafından verilmiştir (Çavdar, 2010: 24). Bu madalyayı alan Hafız İbrahim Fevzi Efendi’nin madalyası nikeldendir.

4. 1. 4. Yunan Muharebe Madalyası: XIX. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı

hâkimiyetinde yaşayan Rumlar, bu tarihten sonra isyan hareketlerine girişmiş ve 1828 – 1829 Osmanlı – Rus Savaşı sonucunda imzalanan 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan Devleti’ni kurmuşlardır. Ancak isyan hareketleri durmamış, İngiltere, Fransa, Rusya’nın desteğiyle Girit’te çıkarılan isyanlar neticesinde 1897 Osmanlı – Yunan savaşları çıkmıştır. Bu savaşa katılan ve yararlılık gösterenlere verilmek üzere II. Abdülhamid zamanında Yunan Muharebe Madalyası düzenlenmiştir (Gündüz, 2011: 129).

Mehmed Arif Efendi, İstanbul 4. Bölük 2. Takım 2 Numaralı Neferi, 17. Bölük 31 Numaralı Neferi, 17. Bölük 5. Çavuşluğu, 3. Sınıf Komiserliği, 2. Sınıf Komiserlik, 3. Sınıf Polis Komiserliği görevlerini yapmıştır. H. 1316 (1898 / 1899) tarihinde yapmış olduğu askeri hizmeti sırasında Yunan Muharebe Madalyası’na lâyık görülmüştür. Birçok yerde tabiplik görevinde bulunan Mehmed Salih Efendi ise 10 Rebiü’l-evvel 1315 (9 Ağustos 1897) tarihinde Yunan Muharebe Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

4. 1. 5. Hamiyyet-i Vatan Madalyası: Hamiyyet-i Vatan Madalyası, vatan

sevgisi, onurunun bir göstergesi olarak hazırlanmış ve bu özellikleri gösterenlere verilmiştir. XIX. yüzyılda gelişip tüm dünyayı saran milliyetçilik akımı ile Balkan toplumları Osmanlı’dan ayrılmaya başlamıştır. Bu olayların önüne geçebilmek için bazı tedbirler alınmış ve vatan sevgisi, birliği konularına vurgu yapılmıştır. II. Abdülhamid zamanında 1896 tarihinde “Tesisat-ı Askeriye Madalyası” adıyla hazırlanmış olup arka yüzünde “Nişane-i Hamiyyet-i Vataniye” yazmaktadır.

Arapça, Farsça, Hatt Muallimliği görevlerinde bulunan Osman Nuri Efendi, 10 Rebi’ül-ahir 1315 (8 Eylül 1897) tarihinde Hamiyet-i Vatan Madalyası’na lâyık görülmüştür.

4. 2. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Nişanlar

4. 2. 1. Mecidî Nişanı: 18 Eylül 1852 tarihinde Sultan Abdülmecid’in adına

ithâf ile beş dereceli olarak hazırlanmıştır. Birinci ve ikinci derecedeki nişanlar şemselidir. Şemse, nişandan daha büyük, göğsün sol tarafına iğnelenen parçadır.

Mecidiye nişanlarının kılıçlı olanları, savaşta üstün başarı gösterenlere verilmektedir. Nişanın ortasındaki kırmızı mine bordür üzerinde Hamiyet, Gayret, Sadakat kelimeleri ile nişanın çıkış tarihi olan H. 1268 (1851 / 1852) tarihi yazmaktadır. Ortada hafif bombeli altın kısımda ise Padişah’ın tuğrası vardır (Özger, 2010: 69).

Tokat doğumlu Müslüman memurlardan 8 kişi 10 adet Mecidî Nişanı ile taltif edilmiştir. Ahmed Lütfi Efendi, 5. Rütbeden Mecidî Nişanı, 4. Rütbeden Mecidî Nişanı; Ahmed Reşid Efendi 3. Rütbeden Mecidî Nişanı, Bekir Sıddık Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı; Mehmed Arif Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı, 4. Rütbeden Mecidî Nişanı; Mehmed Hilmi Efendi 4. Rütbeden Mecidî Nişanı; Mehmed Şerif Efendi 5. Rütbeden Mecidî Nişanı; Mustafa Efendi 4. Rütbeden Mecidî Nişanı; Şuayb Şükrü Efendi 4. Rütbeden Mecidî Nişanı almışlardır.

4. 2. 2. Nişan-ı Âl-i Osmanî (Osmanlı Nişanı): 1862 tarihinde Sultan Abdülaziz

döneminde geliştirilmiş olup dört derecesi vardır (Gündüz, 2011: 135). Birinci ve ikinci derecelerinde şemse vardır. Araları motiflerle doldurulmuş halde, uçlarında küçük küreler olan yedi kollu yıldız şeklindedir. Kollar ve orta bordür yeşil, göbek kırmızı mine ile yapılmıştır. Kırmızı mine üzerinde “el – müstenid ü bi’t-tevfikât el - rabbaniye, melik-i devlet-i Osmaniye Abdülaziz Han” yazmaktadır.

Tokat doğumlu memurlardan 2’si Osmanlı Nişanı’na lâyık görülmüştür. Bunlar; Mehmed Fehmi Efendi 4. Rütbeden Osmanlı Nişanı, Ahmed Reşid Efendi 2. Rütbeden Osmanlı Nişanı almıştır.

4. 2. 3. Takova Nişanı: Mehmed Şerif Efendi’ye Sırbistan Hükümeti tarafından

5. Rütbeden Takova Nişanı verilmiştir.

4. 3. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların Aldığı Nişanlar

4. 3. 1. Mecidî Nişanı: Agop Efendi, 12 Muharrem 1312 (16 Temmuz 1894)

tarihinde 5. Rütbeden Mecidî Nişanı’na lâyık görülmüştür.

4. 3. 2. Sen Greguvar Nişanı: Filiposyan Ohan Efendi, Tokat Ermeni Katolik

Patrikliği Vekâleti’nde bulunmuş ve H. 1308 (1890/1891) tarihinde Papa tarafından 5. Rütbeden Sen Greguvar Nişanı’na layık görülmüştür.

4. 4. Tokat Doğumlu Müslüman Memurların Aldıkları Rütbeler

Osmanlı Devleti’nde kullanılan mülkiye rütbeleri yukarıdan aşağıya doğru şu şekildedir: Vezir, Bâlâ, Ulâ Evveli, Ulâ Sanisi, Saniye Sınıf-ı Mütemayizi, Saniye Sınıf- ı Sanisi, Saniye, Sâlise, Râbia, Hâcegânlık ve Hâmise (Gündüz, 2011: 133).

Mülki rütbelerin birincisi Hamise’dir. Bu rütbeyi alanlar için “Hamiyetlü” elkabı kullanılır. Ricalden sayılmadıkları için teşrifata dâhil değildirler. Askeri rütbedeki karşılığı Mülâzım’dır. Râbia rütbesi ise askeriyeden Yüzbaşı’ya karşılık gelir. Elkab olarak “Fütüvvetlü” kullanılır. Rütbe-i Sâlise, askeri rütbelerden Binbaşı’ya karşılık gelmektedir. Ricalden sayılmadıkları için teşrifata dâhil değildirler. Elkab olarak “Rif’atlü” kullanılmaktadır. 1843 tarihine kadar, Rütbe-i Saniye’de olduğu gibi

“mütemayiz” ve “sınıf-ı sani” olarak ikiye ayrılmakta iken bu tarihten sonra kaldırılarak tek derece olmuşlardır. Rütbe-i Saniye, askeri rütbelerden Miralay’a karşılık gelmektedir. Ricalden sayılmadıkları için teşrifata dâhil değildirler. Saniye Sınıf-ı Sanisi’nin elkabı “İzzetlü Efendi”, Saniye Sınıf-ı Mütemayizi’nin elkabı “İzzetlü Efendim” olarak kullanılmıştır. Ula rütbesindekiler diğerlerinden farklı olarak teşrifata dâhil edilmişlerdir. Askeriyedeki “Ferik” rütbesine karşılık gelmektedir. Ula Evveli ve Ula Sanisi olarak ikiye ayrılmıştır. Bu rütbelerden birincisi teşrifata dâhil edilmiş iken, diğeri dışarıda bırakılmıştır. Elkab olarak “Sa’adetlü” kullanılmıştır. Beylerbeyi payesi, vilayetlerin oluşturulup valilerin tayin edilmesinden sonra bir unvan olarak bırakılıp, vali, mutasarrıf ve bazı eşrafa rütbe olarak verilmiştir (Gündüz, 2011: 133 - 134).

Tokat doğumlu memurlardan 18 kişi, 8 farklı derecede 30 rütbe almıştır. Bunlar; Abdullah Asım Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 75, s. 329) Rütbe-i Râbia; Abdullah Hilmi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 34, s. 309) Rütbe-i Râbia - Rütbe-i Sâlise; Ahmed Hamdi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 70, s. 189) Rütbe-i Râbia; Ahmed Hamdi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 90, s. 125) Rütbe-i Erbaa; Ahmed Lütfi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 150, s. 48) Rütbe-i Rabiâ, Rütbe-i Sâlise, Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Sanisi, Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Mütemayizi; Ahmed Reşid Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 150, s. 337) Rütbe-i Sâlise, Rütbe-i Saniye, Rütbe-i Rafid Mîr-i mîrânı13, Rumeli Beylerbeyi Rütbesi; Mahmud Necip Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 25, s. 153) Rütbe-i Salise; İbrahim Edhem Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 162, s. 307) Rütbe-i Sâlise; Hafız İbrahim Fevzi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 80, s. 223) Rütbe-i Salise; Hafız Kasım Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 76, s. 177) Rütbe-i Sâlise, Rütbe-i Saniye Sınıf-ı Sanisi;

13 Mîr-i mîrân: Mülkiyede Paşa unvanını kazanan rütbelerin ikincisi olup, ûlâ sınıf-ı sânisi’ne karşılıktır (Devellioğlu, 2010: 758).

Mehmed Fehmi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 75, s. 56) Rütbe-i Hamise; Mehmed Rifad Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 110, s. 33) Rütbe-i Rabiâ, Rütbe-i Salise; Mehmed Salih Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 107, s. 111) Rütbe-i Sâlise; Mustafa Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 146, s. 85) Rütbe-i Salise; Mustafa Hamdi Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 100, s. 441) Rütbe-i Sâniye Sınıf-ı Sanisi; Osman Behçed Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 58, s. 305) Rütbe-i Hamise, Rütbe-i Rabia; Bekir Sıddık Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 76, s. 455) Rütbe-i Sâlise, Rütbe-i Sâniye Sınıf-ı Mütemayizi; Tahir Rüşdü Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 108, s. 225) Rütbe-i Saniye, Rütbe-i Saniye Mütemayizi rütbelerini almışlardır.

En çok dikkat çeken isim Ahmed Reşid Efendi’dir. 4 rütbe, 2 nişan ve 2 madalya almıştır. Kaymakamlık, mutasarrıflık ve valilik yapmıştır. Görev yaptığı yerlerde güzel hizmetlerde bulunmuştur. Özellikle Çorum’da yaptığı hizmetler ayrıntılı olarak yazılmaktadır. Okul tesis etmekten, sokakların genişletilmesi, temizlenmesi, hastalıklarla mücadele Büyük Saat Kulesi’nin inşası sırasındaki hizmetleri övgü ile anlatılmaktadır.

4. 5. Tokat Doğumlu Gayrimüslim Memurların Aldıkları Rütbeler

Gayrimüslim memurlar arasında 3 kişi rütbe ile ödüllendirilmiştir. Bunlar; Filiposyan Ohan Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 101, s. 141) Rütbe-i Salise; Zamaroğlu Oseb Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 132, s. 65) Rütbe-i Râbia; Şefkat Bedros Efendi (BOA. DH. SAİD., No: 4, s. 784) Rütbe-i Salise’ye lâyık görülmüştür.

4. 6. Tokat Doğumlu Memurların Aldıkları Cezalar

Osmanlı Devlet memurları başarılarından dolayı ödüllendirildikleri gibi işledikleri suçlar sebebiyle de cezalandırılmışlardır. Tanzimat döneminde tüm alanlarda olduğu gibi memurların işledikleri suç ve alacakları cezalar hususunda da düzenlemeler yapılmıştır. 3 Mayıs 1840 tarihinde yayınlanan ve ilk kanunlardan biri olan ceza kanununun amacı, rüşvet ve irtikâbı önlemek, can ve mal saldırılarını engellemektir. Bu suçları işleyenler memuriyetten atılıp, 3 yıl kadar kürek cezasına çarptırılmışlardır. 11 Aralık 1849 tarihinde ise memurlara Padişah’a ve devlete sadık olup, rüşvet ve irtikâba izin vermeyeceklerine dair yemin etme usulü getirilmiştir. Memurların yargılanmalarına dair olan ilk nizamnâme ise 23 Mayıs 1871 tarihinde çıkarılmıştır. Memurun cezayı gerektiren bir suç işlemesi durumunda ilgili nezaret tarafından sorgulanması, tutanağın kendisine imza ettirilmesi, sorgu memurları tarafından meselenin özetini yazan bir fezleke hazırlanması, idare tarafından yapılan ilk sorgunun birinci tahkikat olduğu ve bunun asla kesinleşmiş bir karar olarak kabul edilmeyeceği gibi dokuz maddeden oluşmaktadır. Daha sonra ihtiyaç duyuldukça eklenen zeyllerle daha belirleyici hale getirilmiştir (Özger, 2010: 72 – 74).

Tokat doğumlu memurlardan, 1’i gayrimüslim olmak üzere 16’sının rüşvet, görevi kötüye kullanma, devleti zarara uğratma, ahlâka aykırı hareketler, hakaret, görev yerine zamanında gitmeme gibi suçlarla cezalandırıldıkları görülmektedir. Bunlardan bazıları hafif olduğu için sadece görev yerinin değiştirilmesi veya daha düşük bir göreve tayin edilmesi gibi kararlarla sınırlı kalır iken, hapis cezası, maaş kesintisi gibi cezalara da rastlamak mümkündür. Ancak gösterilen yaptırımların büyük çoğunluğu görevden

azletmek şeklinde olmasına rağmen, azillerin hemen ardından farklı yerlere tayin edilmeleri dikkat çekicidir. Bunlardan bazılarının suçsuzluğu kanıtlanmış veya beraat etmişlerdir. Fakat bir kısmında bu tür bir açıklama yapılmamıştır. Özellikle Tokat doğumlu tek tabip olan Mehmed Salih Efendi her gittiği yerde uygun olmayan davranışlarda bulunmuştur. Bazı suçlamalardan beraat eden hekime genellikle görevden azledip, farklı bir yere tayin etme cezası verilmiş, başka bir yaptırım uygulanmamıştır.

Tokatlı memurların işledikleri suçlar ve aldıkları cezalar şunlardır: Şuayb Şükrü Efendi, Sivas Hamidiye Kazası Kaymakamlığı’nda iken, burada kendisi hakkında şikâyet olunca, Köprü Kazası Kaymakamlığı’na nakil edilmiştir. Bu konu Şuayb Şükrü Efendi’ye ait olan sicil kaydında şu ifadeler ile geçmektedir: “mûmâileyh hakkında şikâyet vuku‛ bulmasıyla bin üç yüz yigirmi altı senesi ramazanın ikisinde “15 Ağustos 324” bin yüz yigirmi beş guruş ma‛aşla Köprü Kazası kaimakamlığına nakil idilmişdir” (BOA. DH. SAİD., No: 142, s. 123).

İsmail Hakkı Efendi, Zile Ziraat Bankası Sandık Muhasebe Kâtipliği’nde çalışmakta iken Kalem Odası Mühür Sandığı’na koyduğu 1800 kuruş çalınınca görevinden azledilmiştir. Bu olaydan ancak dokuz yıl sonra Turhal Nahiyesi Kâtipliği’ne tayin olmuştur. Ziraat Bankası’ndan kaybolan 1800 kuruşu ödediği ve zimmetinde başka bir şey olmadığı Ticaret ve Bayındırlık Nezareti’nin tezkeresinden anlaşılmıştır. Bu durum “bin üç yüz yedi senesi zilhiccesinin on yedisinde “ 23 Temmuz 306” kalem odasında mühür sandığına vaz‛ eylediği bin sekiz yüz guruşun sirkat olunmasından dolayı azl idilmiş ve üç yüz on altı senesi muharreminin on üçünde “23

Benzer Belgeler