• Sonuç bulunamadı

Paris'te Türk ressamları:Avni Arbaş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Paris'te Türk ressamları:Avni Arbaş"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

6 Haziran 1974

r

• •

M C A N B Â Z

TURHAN SELÇUK

ÖHuZ OlMııfj, ûW*

?AiA^( bû^üKU ÇÖK­

MÜŞTÜ.»

' t İKİ 0AŞKAN ,

ÖKÜ2 D A ^ &&IH\

ıM (ii£NM EK ûıfüE

tP fN & Ü T A N ÜLKE­

M E ÎÖ U A N O l.

HMK Bıi

KîM

Ht Ktut &j2 B¿Y¡N

OLPÜĞÜHU MffiAKEPİ*

VORPU... irELEM

İLK HA|}££ h t

Ç.A^

i

KTK

i

O I W ...

İSTE, ABîuUAMBAZ ıM OW/Wii D iVlfTM

n

IM ÇÖKÖ4 VlUA^ıMPA VAl^ıf* VE (ALıj-

7l|l (rAltitPi T f ? W CpİLpi^ı ZAMAH

BuVüK İUrî ö-Ö/İEM.UZüM «İKİLİMİN <¡1*1

¿ ^

ama

PÖHüyröfeüiMü^ Ç.EW-i ön

kapa

llTîYöfc- OiAfrPA ABP1

j

UA^

i

3AL,

ok

# - '

ARINDAN

MEKTUP AlM I$,

VKDİK. ÜÖKMÜİTU. UMAKıi,HtKÇA^A AK-

Ä

TöAOlRİNî

lİTİfrtE-'J ft t K (AAN ?u M M L

YİM

E A*(M

İ iLtfflE

.

-KOMiU K^MUUUUU ü» öu

C İU Î KöMANıN

nmiw

^ W 0 E V

- h u y A Pui-ju...

- $u u m r e ?

_ ÖKÜZ. İÇTİ ...

-i ÖKÜZ. N£K£P£

'<

- DA4A

kaçti

- PA¿

n p

KEPE ?

- VAM Pl B İT T İ, KÜL O L P U

,..-NELER YAPMADIK !

ŞAKIR BALKI — 40

— Canım neden evlenm esin, taş gibi ka­ dınm ış... Hem nice kızlara... Sonra ZÜUlı bey de pek genç sayılmaz, Bahri ney. Adam a belki b ir şey olur da... Sonra bu Hacı Y akup Efen­ dinin baldızı da o biçim haa... Bıı kadını kim ­ ler istem edi de varm adı. Belki Zii.üf beyi de beğenmez ya, am a biz işi idare edeceğiz!

— Ama kadın dul...

— Dul am a, aslan gibi kadın îş diki» dediniz m i üstüne yoktur...

S arraf Bahri bey az düşündü: — Bu işe «he» dem ek pek kolay değil. — E lbette efendim haklısınız!

— Ben kendisiyle b ir görüşeyim .

— A m an Bahri bey usulen olsun dul m ul am a ta m Zülüf beye göre!

Hacı Y akup Efendi öksürm eye başladı kız­ gınlığından.

Bahri bey piposundan b ir iki nefes asıldı. Sekreterine baktı. H acı Y akup’a döndü:

— Eh, dedi, bu iş olursa işin iş... Ne Ba­ kanlığı istersin Hacı Efendi?

Yakup Efendi, deli deii B atıyoıuz K â- mil'e gözlerini dikti.

Batıyoruz Kâmil bey durum u iyi idare etti ama. Hacı Yakup Efendinin de başına çorap ördü.

Önce bende böyle bir baldız filan yok di­ yecekti, sonra vazgeçti durum un kötülüğü kar şısmda. Memleketin gidişini düşündü «eh, dedi, içinden, demokratik yollardan bu baldız işine de bir çözüm yolu bulurum!..» Yine düşündü «bu Zülüf namussuzuna azgın bir karı buiup, ona kısa sürede n allan diktirm ek lâzım...»

Kahvelerin biri geliyordu, biri gidiyordu. Hacı Yakup ayağa kalkıp şu konuşmayı yaptı:

— Sarraf Bahri bey, yüksek müsaadeleri­ nize sığınarak, bir iki kelâm etm ek istiyorum. Bugüne dek baldızımı kim ler istemedi.. Sena­ törler, mebuslar, A ltunzadeler, ağalar, eşraftan kim ler istemedi. Ama baldızım bunların hiç birine yüz vermedi de gidip bir m em ur bey­ le izdivaç yaptı. Bacanağım olan mem ur Gazi bey, bir hafta, iki hafta derken Hakkın rah­ metine kavuştu. Millete dedikodu lâzımdır ya, ne o Gazi bey bizim baldızın altında kalmış da, bu yüzden Hakkın rahm etine vasıl olm uş!.. Neyse canım, bu Zülüf bey çok şanslı adam­ mış ki benim baldızımla gerdeğe girecek. , Baldızımın bir elinde iş, öbür elinde d i­ kiş. Bir söyler on dinler.. Onun ablası da benim haremim olur... Onların hünerini bana sorun siz, Bahri beyefendi. Hasılı kelâm, hepinize ok­ kayla selâm, benden bu kadar vesselâam!.. Bal dizim... Başka konuşacak arkadaş varsa, bu­ yursun memlekette söz hürriyeti vardır.

Tornacı emeklisi B ekir Usta;

— Bize söz mü bıraktın ki, kırk yıllık me­ bus gibi konuştun...

Bahri bey birden ayağa kalkınca, onlar da kalktılar.

Sekreter hanım yanlarında dikiliyordu. Bahri bey gülerek:

— Zülüf Beyle bu gece konuşacağım., dedi. Sonra ekledi:

— İnşallah bu evlenme memlekete hayırlı olur!..

Batıyoruz Kâmil bey «müsadelerinizle be­ yefendi» hole çıktılar...

Hanın önü kalabalıktı.

Yürüdüler. D estur A partm anına vardıkla­ rında akşam olmuştu.

Ahlâk Zabıtası Emeklisi Hüsnü bey ola­ yı şöyle anlatıyordu:

— «Bu evlenme işi için Bahri bey bize «be« deyince, bizim paçalarımız tutuşm uştu. Biz karı peşine düştük. Koca Delisi Motor Şev kiye denilen eski sermayenin ardına düştük. Günlerce Sevkiye’yi aradık ama bir türlü bu­ lam adık. Mamaya durum u anlattık da, mama «bu kıza milyonlar verseniz evlenmez kuzum. » deyince, bir binlik tosladık bu işi yapsın diye.

Taksim ’deki evine gittik.

Yooo, bİ7.im amacımız belliydi. Biz bu S evkiye’yi Z ü lü fle evlendirip, Paspal Zülüfü öbür dünyaya göndermekti.

Memleketteki bunalım hâlâ giderilmemişti. Sarraf Bahri bey bu adamı bir tezgâhlarsa, yandık gitti.

Bu mama bizi kaz yolar gibi yolmaya baş layınca parasız kaldık..

Hacı Yakup:

— Şevklye'nin yerine Z ü lü fü mamayla ev lendirelım. Benim karıya da bu mama o k a ­ d ar benziyor ki, hayret., diye konuşunca, Ba­ tıyoruz Kâmil bey:

— Fazla dırdır etmede fayda yok, Hacı E- fendi, bu izdivacın Şevkiye ile olmasından u lu ­ sal faydalar var... dedi.

Bütün umudum uz Koca Delisi Motor Sev- kiye’ye bağlanmıştı. Onu da bir türlü bulam ı­ yorduk.

İstanbul kazan biz kepçe olduk.

Bu Sarraf Bahri bey bir kez bu Deliyi Genel Başkanlığa getirmeyi kafasına koymuş­ tu.

Bu Batıyoruz K âm il bey de kabak adam canım! Nereye b u rnunu sokuyorsa orasını hallaç pam uğu gibi karıştır-yordu. Oflaya puflaya b ir apartm an a girdik mahire d ırd ır ediyordu. Y ukarı çıktık. K arşım ıza enayi tipli b ir adam çıktı. Bize:

(DEVAMI VAR)

MALKOÇOĞLU

yazan ve çizen

.

Ayhan B A S O G LU

MAĞLUP

KAHRAMAN

PARİS’TE TÜRK RESSAMLARI

Kosta DAPONTE

A v n i

A r b a :

0

A

vni A rbaş’ı m eşhur Mont- p arn asse’tan uzak olmıyan Rue des Feuillantines'dekl evinde boya tüplerini ayırırken bulduk. Hem atölye, hem de ev olarak kullanılan iki oda tuval­ ler, yağlı boyalar, guaşlar ve sa­ de eşyalarla dopdolu. Polo kazağı ile kadife pantalonu Avni’nin san­ ki üniform ası olm uş.

54 yaşındaki sanatçı P aris’teki ilk günlerim şöyle anlatıyor:

«1946'da ilk geldiğim günler­ di. Şehri dolaşıp tanım ak istiyor­ d u n . M etro ile b ir d u rak tan bir durağa gezip dolaşıyordum . Bir gün R épublique durağında indim. S okakta şöyle bir etrafım a bakın­ dım ve kendi kendim e «Yahu nerdeyim?» diye yüksek sesle ko­ nuşm uşum Arkam dan, Erm eni şivesiyle T ürkçe bir ses duydum: «Evropa’da, Pariz’de, Republik m eydam ndasm ...» D öndüm bak­ tım ; T ürkiye'den gelm e Erm eni b ir kestaneci idi..»

«1946’larda, F ran sa’da» diyor Avni Arbaş. «bir u m u t vardı. Sa­ vaştan çıkılm ıştı. Yeni birşeyler bekleniyordu. Oysa bugünkü ku­ şaklar küçük b u rju v a ve kanık­ sam ış insanlar. F ransızlar bu a ra ­ da mizah inceliklerini de kaybet­ tiler.»

Paris’teki hemen hemen bütün gerçek ressam lar gibi Arbaş da, resim piyasasının durum undan ve resim tüccarlarından d ert ya­ nıyor:

«Geçenlerde bir tablo satıcısı ile karşılaştım . Aman, dedi, «30 bin franga b ir G ruber aldım. Ne­ fis bir tablo!» Dayanamadım. «Yahu, dedim , adam hayatta iken alm azdınız, G ruber açlıktan, se­ faletten öldü, verem oldu işte». Satıcı bu çıkışm am a şu karşılığı verdi- «İyi am a Arbaş, ne bilelim G ru b e r’in böylesine m eşhur ola­ cağını, bu kadar değer kazanaca­ ğım..»

Avni ressam larla tüccarlar a ra sm daki ilişkileri acı bir şekilde eleştirirken ekliyor:

«Servetim olsa da yaptığım şu resim leri tüccar milletine sat- masam diyorum. Kendime saklar, sonra da müzelere, m em leketim e bırakırdım Arada bir kendim e bir-iki resim alıkoyuyorum . Ama b ir gün geliyor, satm ak zorunda kalıyorum. Çoğu defa kendim i tutam ıyor ve tüccarlara çatıyo­ rum . «Bu resim leri satın alm ak­ la siz bize değil, asıl iyiliği biz size yapıyoruz» diyorum.

Bugün tab lo ların ı P a ris’te 4 - 5 bin fran g a satabilen sa­ natçım ıza göre, A m erika’da ser gi açm ak daha ilginç. P aris es­ ki gücünü, ağırlığını y itird i, ancak gelenekleriyle ayakla du­ rabiliyor. Resim sanatının iyi b ir seyircisi v a r kuşkusuz. Ama F ransız alıcı olarak cesur de­ ğil. G üvendiği eşyaya p ara ya­ tırm a k istiyor. Yenilik aram ı­ yor. Oysa isviçreli, Belçikalı ve A m erikalılar hem seziyor, hem de seviniyor, an lay a rak a- lıyorlar. ---

o---TAKVİM

6 Haziran — C. Evvel 15

R u m i 1390 M ayıs 24 H ic ri 1394 G ü n e ş 5.27 8.51 Ö ile 13.12 4.36 İ k i n d i 17.12 8.36 A k sa m 20.37 12.00 T a ts ı 22.38 2:01 İ m s a k 3.13 6.37

AL T I N

C u m h u r i y e t R e ş a t H a m l t Aziz N a p o ly o n 24 a y a r 22 ay ar

YAZLIK

KİRALIK

G öztepe ö m erp aşa Sok. Canoğiu Apt. 3. k atta m an­ zaralı d aire, 3 yatak oda­ sı, b ir salon, yem ek odaaı yazlık o larak k ira lık tır,

ilg ilen en lerin plâj yolun­ da kom isyoncu M uzaffer BAY ÇU ’va başvurm aları.

T EL . s 55 26 71 (C u m h u riy e t: 4605){

A vni bazı tü cca r ve koleksi­ yoncuların satın aldıkları resim leri b a n k a la rd a k i çelik kasala­ ra kap atm asın a da çatıy o r. Ama tü k etim toplum u sistem inin resm i de bir «ticaret malı» yap- tığ ım kabul ediyor. Bu sistem e ayak u y d u ru p çalışan ressam ­ ları da e le ş tiriy o r: «Sanki re­

sim yapm ıyor, tablo ü re tiy o r­ lar.»

Deniz sevdası

A vni A r h s ş ta deniz sevgisi tu tk u gibi. H er yaz G üneydeki A ntibes e gider, bol bol k ü rek çeker, balık avlar, resim yapar.

«Ama a rtık o raların da tadı

kalm adı» diyoı A rbaş. «Eski­ den o ralara ünlü ve gerçek sa­ n atçılar gelirdi. Picasso gibi, K azancakis gibi... K alabalık de­ ğildi. T u rist ve yeni zengin ya­ tağı olm am ıştı. Şim di m ilyoner ler k o traları İle geliyorlar. Mo­ daya uym ak için de «modern» .dedikleri tab lo ları alm ak

isti-yorlar, orada çalışan ressam lar­ dan. K ısacası ya gösteriş ya da sağlam bir yatırım yapm ak için resim alıyorlar.»

F ra n s a ’da 1958’den bu yana altı sergiye katılan A rbaş ay­ rıca New Y ork’fa, C enevre'de, C incinatti'de, T orino, Düssel­ dorf, M ünih ve R ijeka’daki ser Silere eser gönderdi.

1959’da A m erikadaki sergisi nedeniyle (A rt ın A m erica) d er çişi A vni A rbaş için şöyle di­ yordu :

«Çok akıllı genç bir T ürk res­ samı. Ç alışm alarında çarpıcı bir kişilik, o rijin al bir dek o ratif in­ celiği ve dolaysız bir sadeliği var.»

Avni A rb aş’m bir dizi at ve atlı tab lo ları var. Nâzım H ik­ m et günün birinde P a ris'te bun ların önünde «Bu a tla r Avni'- nin atları..» dem işti

İstan b u l. Paris, A ntibes ve Tel-Aviv m üzelerinde de tablo­ ları bu lu n an Avni A rbaş. 1919* da K adıköy'de doğdu. G üzel S a n a tla r A kadem isinde Léopold Lévy zam anında çalışarak dip­ loma aldı ve kazandığı F ran­ sız b u rsu ile P aris'e geldi

M eşhur F ransız yazarı Mont, b erlan t ile K essel’in k itap ları­ nın lüks baskıları için litogra- fileri de var Avni A rbaş’m ’

Y A R I N :

HAKKI ANLI

DİŞİ BOND

Et<5 E S . 6 E Q Ç E A T E w H A İO J İS E ,

fciB A M D A AAUTtAKA BİU tTABUŞHi- UK OLACAKTIK,. AMA EcSEE HAKLI,

D&3Ü- “İSE. 57 suK gj Dti-suwer/vtiyo- Ru m b i l e «İîm d i &ıy(M D t ı ^ Â n ı O W P O L IVIAOIGIMA a i t ? -I 6a<a u m ^ 0 3 3 5 4

-GARTH

Bizi BİCgEVzaP-480.— - 482 — 650— - 660— 500— - 510.— 470— - 480— 570— - 580— 69.00 - 69.25 53.20 - 53.50

İ L Â N

D e v l e t O r m a

n i ş l e t m e s i

K a r a m a n

M ü d ü r i ü g ü n d e n

M U t a r ı JMuiı. B e d . T e m in a tı B ö lg esi D e p o su C in s N e v ’i P a r t i A d , A d e t M3 L ir a L ir a B u c a k k ış la T o z lu Ş o ş e K .3 .S .N .B . Ç k T . 1 134 63.971 375 18UÜ.— > » 3 .S .N .B . Ç k . T o m . 1 62 33.634 350 9UI— » » S a n a y i O d K Ç a p 1 40 4 990 20ü 75— » K ö p r ü b a ş ı 2 .S .N .B . Ç k . T o m . 1 47 20.503 595 960— » » 3 .S .N .B . Ç k . T o m . 5 398 263.007 400 7900— » » » » 8 1034 4:5.10« 425 15150— » » * » 1 475 81.574 375 2 3 i« — » » 3 .S .K .B . * 2 234 72.876 280 1550— » » » » 1 99 81.878 300 1170— » » * * 1 143 23.768 320 570. » » 3 .S .N .B . Ç z. T o m . 2 691 14b.612 340 3740— » » 3 .S .K .B . » 1 497 66.457 280 141«.-» » * * 1 373 40 939 260 WHJ.-» » Ç a m . S a n . o d . Ç k . K .Ç . 2 289 • 69.74i 220 1150.-» » » > 3 653 02 M4 200 1390— » » » Çz. K .Ç . 1 685 65 398 200 830— » » » Ç z. İ n c e 1 S t e r 42 000 100 315— » » A r d ıç S a n . O d . i n c e 1 » 52.000 120 470.— » » » Y a r m a s a n O d . 1 » 32.000 120 1990— » » Ç a m » » I » M.OOO 75 In to — » » K a b u k lu in . Ç . S a n . O d . 1 » 75 1*0 78 4275— 1 — Y u k a r ıd a m ü f r e d a tı y a z ılı o r ı r m i e m v a li 14.0.1974 t a r i h i n e r a s la y a n c u m a g ü n ü s a a t 14.00’d e K a r a m a n O r m a n i ş l e t -m e M ü d ü r lü ğ ü b in a s ın d a t o p la n a c a k k o m is y o n ö n ü n d e c ç ık a r t ı r m a s u r t t .l y 'a s a tıl a c a k tı r .

2

— A lıc ıla r ih a le s in e İ ş t i r a k e tm e k İs te d ik le ri p a r ti l e r l e m u h a m m e n beiv.U Ü re rin d e n % 7,8 g e çici te m i n a t ı n ı s a r is s a a tin -d e n b i r s a a t e v v el y a tı r a c a k la r -d ır .

3 — Ş a r t n a m e n i n 7-8 m a d d e le r i g e re ğ in c e ö n e rin d e o r m a n e m v a li ih o le sı y a p ıla n ş a h ı s l a r 23. n c ü s u m n o r m a : Doy to m -r u k l a -r m t u t a ı b e d e lin in V« 50'sini p e ş in v e b a k iy e s in i m ü d d e t siz b a n k a m e k tu b u k a r ş ılığ ın d a Uç *y v a d e li o la ra k s a u n ai d ik -l a n m a -lı te s -lim a la b ile c e k le r d ir .

s a tış ta r ih i 4 — G e re k te m i n a t k a r ş ılığ ı ve g e r e k s e m a i o e d e ıi k a r ş ılığ ı v e rile c e k te m i n a t m a k t u p l e n n d a a d ı

p a r ti a d ı y a zılı o la c a ğ ı g ib i m ü d d e ts iz v e m e k t u p u n b a n k a n ın ü m i d i d a h ilin d e o ld u ğ u b ild ir ile c e k tir .

8 — B u s a t ış a a i t ş a r t n a m e ve te v h i t lis te s i t ı r m a n G e n el M ü d ü rlU fü .n d e , M e rsin O r m a n B ölge B a $ m ü d ü rlü g ü i)d e M e rsin . M u t, A n a m u r , G ü ln a r . S U ifke, E r m e n e k , P o z a n tı e* B e y şe h l« O r m a n i ş l e t m e M ü d ü r lü k le ıiıv le ; K o n y a . H a d ım £ u c a £ k ış la E re ğ li, B o z k ır O r m a n B ö lg e Ş e f lik le r in d e ? e is le tm e m le M ü d ü r l ü ğ ü n d e m e s a i « e a U e rtn d e g ö r ü le b ilir .

6 — T a l i p le r in b e lir li g ü n ve s a a t t e t e m i n a t m e k tu p la r ı ile «sanayi o d u n u p a r t i l e r i n e i ş t ir a k e d e c e k le r in k a p a s ite D e lg eıen ile ş a r t n a m e y i im z a la y ıp k o m ia y o n g m ü r a c a a t t a n U â n o lu n u r .

t Bosu.: 1SW2 - 4592)

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu yılki fuarın bir özelliği de De­ koratif Sanat Eserlerine yer ver­ mesi, antika eserlerin yanı sıra günümüzde yapılan çeşitli eşya­ ların da sergilenm

Halûk bu eseri hastalığı yüzünden yazam adığı için büyük ıstırap

Epey müddettenberi hakkında soruşturmalar yapılmakta olan Halit Ziya ile şoför Karakin dün Adliye’ye verilmişler ve ikinci Sullı Ceza Hâkimi tarafından

Geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kronolojik Türk Sinema Tarihi (1914-1988) adlı önem­ li bir saptama uğraşından sonra bu yıl da Türkiye Si­

D’après l’ordre du sultan Moustafa, les pages de la Petite chambre durent se transporter dans l’ancien scraï, et alors cette chambre fi •'ul-ù-fail fermée ; plus

İşte Beyoğlu dramatik belgeseli yakın tarihimizi bile çözümleyemeyecek duruma geldiğimizin belgesi sayılabilir. Nostalji, bu­ günden düşmanca hesap sormaya

Basın gerçek değere gereken eleştiriyi getirdiği, boyalı basın yok denecek kadar az olduğu (bizde ise ciddi basın yok denecek kadar az) hükümet gerçek sanatçıları

A closer look into the tax competition policies during the financial crisis in EU shows that tax competition is beneficial for countries in the short term because it alleviates the