ıssg
gahif«- % HürÇiyet *====“
1
Hitlerin Sığınağında
S O N G Ü N L E R .
Hitler geceleri çalışırdı
— 4 —
Hitler ayağa kalktı ve ellerini arkasına kavuşturarak odanın I - çinde her iki istikamette bir kaç adım attı. Sonra geri döndü ve keskin bir sesle, hemen bağıra rak; •
"Kurland’daki kıtaların tahliye - '•'si bahis mevzuu olamıyacağmı ev velce söylemiştim, dedi. Ben mal zeme torkedilmesine! razı değilim Diğer taraftan İsveç’in Vaziyetini göz önünde bulundurmak mecbu riyetindeyim,,.
Sonra biraz sükûnet bularak de vam etti:
“Oradan bir tümen getirtilebilir. Guderian yarın sabah bana bu hu susta bir teklif yapınız. Hepinize teşekkür ederim. Bormanıı lütfen benim yanımda kalınız...
Bütün subaylar selâm verdiler. Yaverler evrakı topladılar ve Bormann hariç olmak üzere her - kes dışarı çıktı.
Bekleme salonunda tekrar bir faaliyet görüldü. Yaverler sağa so la telefon ediyorlardı. Göring ve da ederek genç muavini ile çekil di. Himmler. arkasından Katten - brunner ve Fegelein ontı taklit et tiler. Diğerleri masaların etrafına oturarak büfeden öteberi getirtti- ier ve vaziyet hakkında münaka - şalara daldılar.
Emirerlerinden biri Keitel’e yak ¡aşarak içinde an’anevı purolar bulunan bir kutuyu uzattı. Mare- zevkle gülüm siyerek mübalâ
Y A Z A N :
Yüzbaşı Gerhard Bold
!1
;
ITT
1
rTf
mV
gal
seçti gali bir ihtimamla bir püro ve onu yakmağa hazırlandı. Sonra bir püro daha alarak cebine indir di. Dönitz subayları ile içki içi yordu. Takriben yarım saat sonra herkes dağıldı.
Yine sonsuz koridorları, sahan - Ukları takip ederek barajları ve nöbetçilerin önünden geçtik ve ni İnayet sokağa çıktık. Saat 19.30 za gelmişti. Otomobile binerek uzak laştık.
Geca berrak ve yıldızlı idi. Fe nerleri yakmadan karanlık şehiı de sonu gelmiyen harabelerin ö ■ nünden geçiyorduk. Bu sokaklar - da en ufak bir, hayat eseri, en za yıf bir ışık bile yoktu. Yıkık d u varlar kaybolmuş bir medeniyetin son izleri gibi göğe doğru bir ka raltı halinde uzanıyordu. Evvelce burada kalabalık ve ışıklı sokak • lar bulunduğunu, süslü mağazala rın önünden iyi giyinmiş insanlar geçtiğini tasavvur etmek müşkül dü. Şoför patlamamış bir bomba ya çarpmamak için birdenbire di reksiyonu kırdı. Tempelhof u geı i- de bırakıyoruz ve bir ormana dalıyoruz. Çam kokuları içinde yol devam ediyor.
Takriben yarım saat sonra oto mobil sola döndü ve bir müd- det giderek büyük bir kapıcın <> nünde durdu. Berlin’in otur kilo metre cenubunda bulunan Zossen
karargâhının önüne gelmiştik. Ka rargâh başlıca iki tesisat grubuna ayrılmıştı. Bunlardan biri şimdi önünde bulunduğumuz bina idi. Bu binada Ordu Başkumandanlı ğının Kurmay Heyeti bulunuyor du ve buraya "Maybach I,. deni - yordu. “Maybach II.. 300 metre daha cenupta tVünsdorf istikame tinde idi. Orası da Başkumandan lık servislerinin bir kısmına tahsis edilmişti. Ev şeklinde inşa edilen sığınaklar Marche ormanı içine dağılmış ve o kadar iyi gizlenmiş ti ki. bunların mevcudiyetinden haberdar olmak hemen imkânsız gibiydi. Biz gelir gelmez yakında bir hava tehlikesi işareti verilme si muhtemel olduğunu öğrendik.
Saat 21 de Başvekâletten telefon edildi: “Gece yarısı Führer’in sı - ğmağmda bir toplantı yapılacak tır. Sığmağa Hermann - Göring sokağından girilecektir. General Gehlen. Macaristan ve Pomeranya cephelerine müteallik evrakı geti recektir... Hitler, arkadaşlaımm istirahatım düşünmeden sık sık gece konferansları tertip ederdi. Çünkü kendisi bilhassa gece çalı Şirdı. Bu toplantı dolayısiyle yine boş yere vakit kaybedecektik. Her defasında Guderian son derece kı zardı. Çünkü esasen bizim işleri - miz başımızdan aşmıştı. Ahizeyi elimden bırakmağa vakit kalma dan telefon bir daha çaldı:
“Hava taarruzu dolayısiyle top - jantı saat birde yapılacak. Başka bir değişiklik yok.,, deniliyordu. Demek bu gece de uyumak imka nı hasıl olmıyacaktı.
Hava taarruzu başlar başlamaz sığmağın ikinci yeraltı katma in miştik. At nalı şeklindeki on iki sığmağın her biri ikişer katlı ve hepsi de birbirine bağlı idi. Bun - dan başka bir yeraltı yolu bizi yir mi metre kadar yerin altında bu lunan Almanya’nın en nüyük tele fon merkezi “Posta 500.. ze bağlı yordu. Hükümet merkezinin ve ci varının santrallarmı nenüz düş man işgali altına girmiyen Avru pa memleketlerine bağlayan en mühim askerî ve sivil kanalizas - yonlar bu postadan itibaren dağılı • yordu. Bu tesisat 1939 da yapıl
inişti. Karargâh Polonya seferi es nasında ve Batı taarruzuna ta kaddüm eden devrede buraya yer leşmişti. O sırada burasının âmiri Brauchitsh idi. Bu kumandanın Kurmay Başkanlığını General Hal der ifa ediyordu
Hava tehlikesi geçtikten sonra tekrar yukarı kata çıktık. Bu inip çıkmalar pek yorucu oluyordu. Çünkü her defasında ne kadar mühim vesikalar varsa hepsini ya nımıza alıyorduk. Gece varışından biraz sonra tekrar Berlin’in yolu nu tuttuk. Ufuk büyük bir yangı nın ışığı ile aydınlanmıştı. Boş ye re yolda durmamak için hareketi mizden evvel hangi mahallelerin bombardıman edildiğini sorduk
Hermann - Göring sokağından çıktıktan sonra Führer’in sığına ğına giden dar geçide saptık. N ö betçiler gece takviye edilmişti. Heı adımda ol m iti .ıly özleri ve el bom baları ile mücehhez nöbetçilere tesadüf ediliyordu. Karanlıkta gün düze nisbetle daha sıkı bir kon trol yanılıyordu. Bir er bizi
Basve-Hitler'in Muavini. Hitler’deiı suııı-a Nazi Partisinin eıı nüfuzlu ada mı Hess idi. Harp esnasında Londra'ya uçakla uçması tüllü tefsirle re yol açtı Çeşit çeşit dekikodular yapıldı. Bugün yine bu uçuş bir esrar perdesi altında kalmıştır. Fotoğrafımızda IIess‘ 1 Niirenberg
harp suçluları mahkemesinde görüyorsunuz. kâietin bahçesinde bulunan sığına
ğın kapısına kadar götüıdü ve o - rada muhafızlara teslim etti.
Otuz yedi basamak inmek lâzım geliyordu. Çünkü betonarme da mın kalınlığı burada sekiz me.ıe idi. Başvekâletin yeraltı teşkilâtı nm yalnız bir kısmına inhisar e - den Führer’in sığmağı iki daire - den mürekkepti. Bunların biri Hitler’in şahsına tahsis edilmişti Burada büro, yatak odası, banyo odası ve bir konferans salonu var dı. Oradan bir dehlizle beş odadan mürekkep olan ikinci daireye geçi liyordu. Bu kısımda Hitler’in .hu susi doktoru Profesör Morell’in odası. Hitler’in köpeği ve yavrula rı tarafından işgai edilen oda, kü çük bir istihbarat merkezi, muha fızların odası ve helâ bulunuyor du. Dehlizde dört telefon santralı vardı. On iki basamaklı bir mer divenle sığınağın ikinci kısmına çıkılıyordu. Bu kısımda damın ka lınlığı üç metreden ibaretti. Berlin Muharebesi başladığı zaman yal nız Führer’in sığınağı tamamivle inşa edilebilmişti.
Merdivenin alt başında o gün öğleden sonra bizi karşılayan S. S. subayları bekliyordu. Kaputlarımı zı ve silâhlarımızı orada bıraktık.
Çantalarımız bir kere daha sıkı bir muayeneden geçirildi. Bizi te - peden tırnağa kadar süzen gözle rin önünde sükûnetimizi muhafa za etmek ve gülümsememek lâzım geliyordu. Bundan sonra bekleme odasına geçtik. Kaltenbrunner ha fifçe eğilerek Guderian’ı selâmla dı. Bormann henüz Hitler’in ya nında idi. Bir müddet sonra kapı açıldı ve Bormann Kaltenbıun - ner’i içeri davet etti.
Biz düşüncelerimizle yalnız kal dık. İlk bakışta Kaltenbrunner bende sebebini anlayamadığım so ğuk bir tesir bırakmıştı. Bu ada mın boyunun uzunluğu iki metre ye yakındı. Omuzları fevkalâde ge niş, elleri birer mengeneden fark sızdı. Âdi ve sevimsiz bir yüzü vardı. Yüzündeki yara izlerinden eski bir talebe olduğu anlaşılmıya- cak olsa okumuş bir adam olduğu nu tahmin etmek mümkün olmı - yacak. Aslen AvusturyalI olan bu adam, mevkiini taassubuna, mer hametsizliğine ve hepsi kendi ese ri olmıyan entrikalara borçludur Bıı entrikalar onun yaşadığı mu - hiti iyice aydınlattığı için bir lâh za bu noktada durmak belki de faydalı olur.
(Devamı var) BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN ■ ■ a» ,»
Ç E N B E R L İ T f i Ş ve F E R A H
Sinmalaıında birden
Üstad HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR’m Türk milletine aı nıağan ettiği ayni isimli eserinden filme alman
Sizi bambaşka bir âlemde yaşatacak olan hu film seyrine ve zevkine doyamıyacağmız hudutsuz neşe. Güzellik ve bir ha yat kaynağıdır.
Yerli filmciliğimizin er.deı yarattığı bu filmi görmenizi bil
w
hassa tavsiye ederiz.
Talât Paşa büstü
Edirne'de Talât Paşanın büstünü bir caddeye dikmek lçiıı Vilâyet Meclisince kurar ve tahsisat verilmiş olduğunu bir telgraf haberinden öğren - dim. Talât Paşa, inkılâp kah ramanlığını ve İttihat ve T e lakki Cemiyetinin HU zaman lardaki idealist ruhunu temsil eden bir simadır. OsmanlI sal tanatının soıı Sadrazamların - dan biri olmakla beraber tam mâııasiyle halkçı ve halk için den yetişme bir millet adamı idi. Cumhuriyet devrine yeti- ş,'bilseydi çok kabiliyetli ve a- yaııık zekisiyle soıı inkılâpla
rın da pek faydalı bir unsuru demokrasi inkişâfının çok taiılî bir yardımcısı olacağı muhakkaktı.
Edirne'de doğduğu fakir ve köhne evi yirmi beş yıl kadar önce ziyaret ettiğimi ve aldır dığım fotoğrafını da (T Giin: mecmuasında bir makale ile birlikte neşrettiğimi hatırlıya - nıııı. Avrupa kıtasındaki hu - dut şehrimiz, yığuılarea lıau - raları ve Selimiye gibi âbidele ri arasında o tertemiz halk çocuğunu yetiştirmiş olmakla da iftihar edebilir.
Mert ve dürüst karakteriyle siyasi düşmanlarının bile İçten saygısını kazanmıştı. Her /Iıa liyle o kadar sevimli ve şahsi yetiyle o derece nafiz bir in sandı ki Berlin’de oııa kıyan Tayliryan mel'uıılı bile eğri pususunda oıuı gözetlerken bakmış olsa mutlaka eli tltı-i yeeek ve belki o meşum ciııa - yeti başaıamıyacaktı. Otuz beş yaşında İmparatorluğun en 11İİ tuzlu bir adamı haline girmek re mini mini bir telgraf kâtip lifinden Sadrazamlığa yüksel mek, inkılâbın ona hazırladığı müstesna bir bahttı. Fakat <7 yaşında en faydalı ve mesııt olacağı çağda yabancı memle ketlere kaçmak mecburiyeti re orada bir hainin kurşununa hedef olması da o ııisbette bii- yiik bir talihsizliktir.
Edirne’deki Talât Paşa biis tiı, onun soıı talihsizliğini te selli edecek ve Avrupa’da hu - dudumuzdaki manevi kuvveti yükselten eserlerden birini teş kil edecektir. İbrahim Aiâettin Gör
PP"
İp?.-.. m i &"I
■■■amai
'4;
m İ t i XvJandarmalara
hücum
edenler!
Hdiicin temizlenmesi için
on milyon lira lâzım!
Günden Güne dolmakta ve doldurulmakta
olan Haliçte dün alâkalılar tetkik yaptılar
Haliç sahillerinin gerek baz: Fabrikasının faaliyetini sekteye açıkgözlerin arazi kazanmak inak- uğratacak bir durum ihdas ettikle- sadly’ıe suıı’i şekilde doldurmaları ı j müşahede olunmuş ve lâzım ge- ve gerekse tabiatın tesiriyle gün len zabıt evrakı tanzim edilmiştir, geçtikçe dolması kargısında Haliç- Yine bu arada bazı tuğla fabıi- te deniz seyrüseferinin son derece-'İtalarının denizden arazi çaldıkları de güçleştiği devamlı şekilde şikâ- görülmüştür. Hal.cin iç kısımları,n- yet mevzuu olmaktadır. Bu vazi- da ise, eşhasa ait bir çok ima'.âtha- yet kargısında Ulaştırma Bakanlı-’ ne. kalafathano, kayıkhane vesait’
•i Liman İdaresine bir yazı gön- g'bı yerlerin de sıın’î şeklide v e ’erkekli kafile, jandarmalara sopa
Çubuklu’da, bir Mahkeme ku rarının infazı sırasında
hâdise oldu
Çubuklu'ııun Arabaeıbostan mev kiinde fıızuiî bir yer işgal do’.ayı- siyie Üsküdar icra Hâkiminin koy duğu ihtiyatî tedbir kararı üzeri ne buradaki bir binanın yıktırıl masına giden İcra Hâkimi Sa’ â- hattin Dinç, davacının avukatı Er cüment Berker ve jandarmalar, hâkim kararını infaza giriştikleri bir sırada burada oturan kadınlı, dererek Haliçin şık: bir şekilde tedricen doldurulmakta olduğu an-
kontrol ve muhafazasını istemiştir, taşılmış ve sahilden yer kazanmak Dün bu maksatla Liman Kon- maksadiy'e yapılan bu ,ameliye!e- ttol Şefi Saracettin’ m başkşmiığm- r' rı es*<' haline ifrağı için lazım ge- da bir kontrol ekibi Eyüp Kayma- 1«» muameleye tevessü! edilmiştir, kamı ile birlikte Kâğıthane ağzın- Bu şekildeki kontrollere ehem- dan başlayıp, Halicin Eyüp kazası »niyetle devanı olunacaktır. Diğer sahi! hudutlarım baştan aşağı göz- taraftan öğrendiğimize göre Hali- den geçirmişlerdir. Bu m ey* nda cin esaslı bir şekilde temizlenmesi bilhassa, Siİihtarağa Elektrik Fab- ve tanzimi için Bakanlık bir keşif »•ikasının civar «da bulunan bazı yaptırırı ş bulunmaktadır. Yapılan fabrikalarının ve bu meyanda yağ keşfe göre bu iş için 10 milyon li- : mala t hanelerinin, döküntülerini raya ihtiyaç görülmüştü]. Bu pa- denize dökmelerinden mütevellit, ranın 1950 yılı bütçes nden temin hem Halicin bu kısmını do durmak edilmesi hususunda icap eden tek ila oldukları ve hem de Elektrik lif ve teşebbüse girişilmiştir.
ile ve taş atmak suretiyle hücum etmişler ve jandarmaların bazı'arı- nin ellerini ve kollarını ısırmışlar- d r. Diğer jandarmaların da mua veneti ile mütecavizler yakalanmış ve Beykoz Savcısı Namık Kemal tahkikata el koymuştur.
Mehmet Şener, karısı Hatice, kızı Fatma Yavuz ile damatları A- li Yavuz ve diğer altı kadın sorgu alıma alınmışlardır. Tahkikata de vam edilmektedir.
Vali, Üniversite Profesörlü ¿üne devanı edecek
Üniversitenin Tıp Fakültesi- Or dinaryüs »-rofe.-jrü bulunan yeni Vali ve Belediye Reisi Dr. Fahret tin Kerim Gökay'm kürsüsü ne o- lacağı hakk nda Üniversitede son günlerde bazı söylentiler duyul
maktadır, Fahrettin Kerim Gökay, seyrüseferle alâkalı birçok kimse- Oniversitedeki kürsüsüne bazı za
manlar fahı-î olarak gidip ders ve recekti!'. Bu suretle dünyanın her yerinde olduğu gibi memleketimiz de de bazı idareci ilim adamları nın fahri profesörlüğü tahakkuk etmiş bulunacaktır. Vali, ilk dersi önümüzdeki perşembe günü vere cektir.
su
I
Seyrüsefer işleri hakkında
bugün yapılacak toplantı
Şehrin seyrüsefer işlerindeki ak sa ğı önlemek maksadiyle bugün saat J5 te Belediyede Vali, ve Be lediye Başkanı Dr. Fahrettin Ke rim Gökay’m Başkanlığında bıı toplantı yapılacaktır. Toplantıya
f t
İstanbul öğretmenler
Cemiyetinin taziyesi
İstanbul Öğretmen Okulir. r:n- Bittrenler Cemiyetinden:
Sayın Hocamız ve değerli üye miz İbrahim Aiâettin Gövsa' nn vakitsiz ölümü bizleıi deıin bir yeis içinde bırakmıştır. İstanbul Öğretmen Okulu Müdürlüğünde bulunduğu yıllar içinde yüzlerce öğretmen yetiştirmek, eğitim ve öğretim alanlarında birçok eserler yazmak suretiyle irfan ailemizin saygı ve şükranını kazanmış olun İbrahim Aiâettin Gövsa'yu Tanrı dan rahmet, sayın ailesine ve bü tün öğretim mensuplarına başsağ lığı dileriz.
Belediye’ııin bir meklu!:u
İstanbul Belediyesinden şu tovk-ı tubu aldık'
“ İstanbul Üniversitesi Tıp Fa kültesinin klinik bakımından müş külât içinde bulunduğu nazarı iti bara alınarak kliniklerin toplu bir vaziyette olması, zaman kayıtımın önlenmesi, öğretimin daha verimli ve ahenkli bir şekilde yapılması Bakanlıkça Rektörlüğe teklif edil miş ve mesele Rektörlükle Bakan lık arasında mutabakat temin e- dilmek üzere müzakere safhasına geçilmiştir.
Bu durumdan Belediye'ye bilgi verilmiştir. Bu bilgiye göre icabı Umumi Meclisçe tezekkür edilmiş fakat herhangi bir karar alınma mış. Fakülte ile müşterek çalışma ların esaslı bir surette etüt edil mesi için mesele Sağlık. Bütçe ve Kavanin Komisyonlarına havale e- dilnıiştir. Binaenaleyh: Bakanlık ça Belediye'ye verilmiş herhangi bir emir ve istek mevcut değildir. Beiediye’nin red cevabı vereceği de yanlıştır. Henüz tetkik safhasında olup bu hususta vazifelendirilen komisyonlar dahi çalışmalarına ' başlamamıştır.
18 memur hakkında inzibatî karar
Vilâyet İdare Heyeti dün Vilâ yette e toplanarak 18 memur hak kında* muhtelif inzibatî kararlar vermiştir.
Üç Amerikan muhribi geliyor
Pus, Tıırneı-, Çelil adında üç A- merikan muhribi kasımda limanı mızı ziyarete geleceklerdir. Vi â- vet. misafir gemileri karşılamak üzere bir program hazırlamakta- d r.
Veliefendi hâdisesi hakkın da ki karar
Veliefendi koşu yerindeki hâdise dolayısiyle Vilâyet Jandarma Alay Komutanı Tevfik, Bakırköy Jan darma Bölük Komutanı Reşat ve Bakırköy Emniyet Âmiri Haşan Fehmi haklarında Savcılıkça ha zırlanan tahkikat dosyası Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakan lık bu dosyayı Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesine gönderecek, burası1 lüzumu muhakeme kararı verdiği takdirde Ağır Ceza Mahkemesinde muhakeme edileceklerdir.
Tanzimatm 110 uncu
yıldönümü
Tanzimatm ilânının 110 uncu yıldönümü münasebetiyle Üsküdar Halkevi tarafından 3 kasım per şembe günü saat 16 da Y’ükşek İk tisat ve Ticaret Okulu salonundu bir tören hazırlanmıştır. Bu tören de İsmail Habıp Sevük, Tanzimat hakkında bir konferans verecek tir. Bu vesile ile Mustafa Reşit, Âli ve Fuat paşaların mezarları da ziyaret edilecektir. Âli paşanın ine zarına Daıüşşafaka talebeleri, Fu at paşanın kabrine Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi talebeleri, Mus tafa Reşit paşanın kabrine de Işık Lisesi talebeleri tarafından çelenk- ler konacaktır.
İer iştirak edeceklerdir. Bu toplan tıda aynı zamanda iskeledeki ha malların vaziyeti de gözden geçiri lecektlr. Hamallar, yapılacak teş kilâtla göğüslerine birer numara takacaklar ve bu numara halk ta rafından tesbit edilecek ve eşyala rını serbestçe kendilerine teslim ederek takip etmeden istedikleri yere gönderebileceklerdir.
Bugünkü toplantıda nakil vası talarının tarifelerindeki aksaklık lar da göz önünde bulundurula cak, buna bir hal çaresi düşünü lecektir.
48000 lirayı çalanlar
tevkif edildi
Galata’da Ömer Ahit Hanında müteahhitlik yapan Ömer Lûtlli nin kâtibi Halit Ziya adında biri. Karakin isminde bir şoförle anla* şaıak Maslak yolunda kendisini meçhul şahıslar tarafından bağla4 naıak soyulmuş gibi göstermiş ve! Ömer Lûtfi'ye ait 48.000 lira parayı da ortadan yok etmişti.
Epey müddettenberi hakkında soruşturmalar yapılmakta olan Halit Ziya ile şoför Karakin dün Adliye’ye verilmişler ve ikinci Sullı Ceza Hâkimi tarafından sorguları yapılarak* tevkif edilip Cezaevine gönderilmişlerdir.
Banka Müdürleri yarın
Ankara’da toplanıyor
Ticarî bonoların iskonto mesele sinde gerek Merkez ve gerekse di ğer bankaların çıkardıkları müş külât üzerine meselenin ehemmiye tine binaen hükümet bütün Banka Müdürlerini Ankara’ya davet ede rek durumun görüşülmesini ve bir neticeye bağlanmasını ’ tensip et mişti. Banka Müdürleri yarın An kara’da toplanarak bu hususları görüşeceklerdir. Alınacak kararın tüccarın lehinde olacağı tahmin edilmektedir.
Emekli Mülkiyelilerin kongresi
Mülkiye (sivil) Emekliler Der neği kongresi. 5 kasım cumartesi saat 14 te Nuri Demirağ’ın Beşik taş'ta Hayrettin İskelesindeki 17 numaralı binasında toplanacaktır.
Tûcsear Derneğinin
ç a h ş m a E m
İstanbul Tüccarlar Derneği, da imî biı- dış ticaret jşt'şare heyeti kurulması hakkında teşebbüslere geçmek karar udadır. Bu husustı Dernekte^ iki ayrı komisyon çalış maktadır. Bu komisyonlardan bir dış ticaret komisyonudur ki mev zıtu formaliteler, ticarî mukaVe e nâmeleri ve dış öedcme'.er bakı mından incelemektedir. Bu kc misyon aynı zamanda paramızı devalüe edilmemesi için ah-nmas gereken İktisadî, ticarî ve kanur mahiyetteki tedbirlerin neler ola cağı hakkında bir rapor hazırla maktadır.
D ş ticaretle alâkalı ikinci kc misyon ise münhasıran teşkilât lanına meselelerini tetkik etmeğ memur edilmiştir.
Aynı Dernekte kurulan diğe İl ir komisyon da iki aydaııber Türkiye istihsalinin ve hususî tc ıjebbüs gücünün gelişmesi mevzi tııu incelemektedir. Derneğin ik tenedenberj faaliyet halinde deı lotçiük komisyonu, devlet taı-afır dan idare edilen işletmelerden ve ya bu işletme hizmetlerinden har gileriııin fertlere veya ferdî teşet büslere terkedileceğ:ni tetkike ba layacaktır.
ADALET
ETİKETLİ B A T T A N İY E
Talebe Federasyonunun İtal ya seyahati hakkında bir
görüşme
İtalya Dış Münasebetler Akade milt Komitesi Reisi Simavgiorgi Primdi, dün İstanbul Teknik Ün veı-site Talebe Birliğine gelerel Türkiye Millî Ta’ ebe Federasyon mümessilleriyle talebelerin seys hat meseleleri hakkında bir g< ilişme yapmıştır. Kendisi bilhass bu yaz İtalya’da bir tetkik sevahı ti yapan Türkiye Millî Fedeıasyı nıı grubunun orada soıı derece i; bıı- tesir yarattığını ve temas e tikleri muhitlerde Türkiye’yi gö mek için büyük biı- cereyan uya: dırdıklarını, bunun oradaki gazet ve radyo neşriyatından da belli o duğunu ve Türklerin böyle sey: batlerden daha iyi bir pıopagand vasıtası bulamıyacaklaruıı soy'.: miştir.
Üç hırsız yakalandı
Emniyet Müdürlüğü İkinci Şut memurları bir müddettenberi B: ğaziçinin Anadolu ve Rumeli s; hillerinde muhtelif hırsızlıklar yi pan Mehmet Aksu, Şükrü ve Ago adlarında üç şahsı yakalamışla: dır. Bunların çaldıkları eşyanın nı him bir kısmı bulunmuştur. Hal larındaki soruşturmalara devaı edilmektedir.
Konservatuar Türk Musiki.1 konseri
Konservatuar tarafından veri mekte olan Türk Musikisi konse terinden İkincisi önümüzdeki 8 kı sim salı günü saat 18 de Şehir K medi Tiyatrosunda verilecektir.
Eski ve yeni eserlerden mürei kep zengin bir programla hazırl: nan bu konserde Tahiı- Puseii faslı icra edilecektir.
ıııiHiiiıııııııpııuıunıiHİıııtıuıııİHjHiuiiiıiimuM:’
ıiiııı:!mtıuımt;ııiiiiuımiiııııiiiııııiiitıııımi(iıııııiiiiııtMuniHimııııııiii!i!i ıııııııııınıTiıııııııiiiıııııııııııııııııııııuıııııtiHiîiBitıııiiiiıiııtıııtıııtıiituıırtiiiiiiııııııııııtııtıtııııııınııııııııııııııuıııııııiMiınıifiîiınııiMitHHHHHiııtıııııuımıiHuımıumiiifiıımmmiHruıııiMiııııımıııımıiKiıı
az çok kifayet eden zümreden is İer. mutlaka sağ ılık devresini nı ı-accah tutacaklar ve onun temi ettiği hazlaıı tahlil edebildikle nisbette anlatmağa uğraşacakla dır.
fakat şah toplamış İbrahim Aiâettin Gövsa da ebe
diler arasına göçtü. “Ebediler ara sına,, diyorum, çüıı-kü bugünün müneverleri Şemsettin Sami’yi na sıl hürmet ve minnetle anıyorlarsa, önün da uzun- yıllar aynı sıcak duygularla minnetle hatırlanıp, rah metle anılacağında şüphem yok tur.
Hattâ, İbrahim Aiâettin, rah metli <311 âliminden çok daha bah tiyardır. Zira o, yalnız bizlere bı raktığı lügat ve ansiklopedileri sa yesinde değil, yazmış olduğu bir çok kitapları, yüzlerce şiiri, bin lerce makalesi ve nihayet yetiştir diği »ay sız talebesi ile de yıliarca
ve yıllarca ünııtulmıyacaktır. başkalarına benzemiyen. Bugünün yetişken nesli, hemen sında çeş.t-li k -ymelleri baştan başa, onun tesirini almış, bir büyük adamdı,
onun fikirleriyle aşılanmıştır. Tel1- Muhakkak olan bir şey varsa, o biye hocalığını yaptığı muallimler, da İbrahim Alâcttin’in baş vasfı- bu muallimlerin yetiştirdiği tale- nm şair ruhlu, mükemmel bir teı- beler ve yıîlardanberi muhtelif biyeci olduğudur. Nitekim, nıek- mecmualarda, gazetelerde “ ibra- tepçiıikteıı ayrıldıktan sonra, mü him Aiâettin,, imzalı yazılar: oku- let vekilliği ve gazeteciliği sırasın- yan yüz binlerce insan terbiye, ah- da da daima terbiye mevziileriyle lâk. bilgi, hattâ zevk bakımından, ve yeni nesillerin iyi yetiştirilmesi ona biı- şeyler borçludur. işiyle meşgul olmuştur. Yazdığı
Muallim, terbiyeci, ruhiyatçı, dil lügatler ve ansiklopedilerin de bu âlimi, gazeteci, koleksiyon merak- sahada vücude getirdiği en faydalı It.sı ve şair İbrahim Aiâettin ise ve müsbet eserler olduğu- aşikâr- kend-isini yakından tanımış ve dost dır.
luğuntı edinmiş olanlar için yeri Uzun yıllar k ymet i makalele- doidurulmaz bir kayıptır. Çünkü o, tiyle bezenmiş olduğu 7 Günde çı tam m ân asiyle nev’i şahsına malı- kan “Çocuk ve Ahlak., adi niaka- sus İnsanlardan bitiydi. Mek- leşinde şöyle diyordu:
birbrine çok benziyen basit “Çocuklarımızın .manevi t
eşek-UĞRADIĞIM IZ BÜYÜK KAYIP
İkalıim Aiâettin Gövsa
i* * ? {“ Kalabalık bir mecliste bir do ve arkaaiiş toplantısında herk' bir şeyler söyler ve söylenen şey tesiriyle dinleyenler gülüşür, neş len ir veya kızışırken sağır, bunl rın hepsine lakayt ve kendi â! mindedir. Duymayışı-nı bir raahr miyet sanırlar ve belki kendisi: acırlar. Halbuki meclisin en mü taz, en müstakil vaziyeti oııdad r "Sözlerin hiç biriyle mukayy Daima yüzü gülen ve’ etrafında olmaz ve isterse konuşulanları konuşanlara tatlı bir tebessümle kendi temayüllerinin istikametine mukabele eden Gövsa, zekâ pro- göre tefsir ve o suretle telâkki jeks-iyontı kendi içine dönmüş, ma- eder. Söylenen her şeyi istediğiniz nevlyeti kendi önünde safha safha gibi anlamaktan iyi bir itminan açılan bahtiyarlardand . Hayatında tasavvur edilebilir mi?„
bu kadar bol ve değerli eser ver- İbrahim Aiâettin işte h e / za- miş ve koskoca heyetlerin başara- man böyle iyi bir itminan içinde madiği işleri tek başına yapabil- idi. Bununla beraber kulakları az miş olmasının sırrını, sahip oldu- duyan Gövsa, yüreğinin herkesten ğu sonsuz çalışma kudretiyle bera- fazla duyduğunu rahmetli Atatürk’ ber, her halde, kulaklarının biraz ün ölümü üzerine yazdığı nıuhte-ağır işitmesine de borçluydu. Ya- şem şiirle ne güzel iıbat etmiştir! km bir vukuf ile yazdığı “ Sağırlı- Hakikaten, bu şiir, o büyük acı ğrn zevkleri,, adlı bir makalesinde He yazılan binlerce yazının en gti- bakın ne diyor: • zeli, en derini, eıı samimî olanıdır, cihetidir. Oıılaıa inkılâbın. Cum- biı halde teşkil etmek bir vazife- "Tatmak fırsatını butaaıyanlar Bu vakitsiz ölümle uğradığımız hui'iyetin. Atatürk ilinin idepiöiisi- dir.,,. için sağırlık zevki, tahayyül edil- kayıtıl ve bu kayıp karşısında du-ni bir iksir gibi damla damljı içir- İbrahim Aiâettin yazılarıyla miş bir fantezi veya icat olunmuş yuları teessürü anlatacak kalemi, mek ve sindirmek e’ zemdir; Yeti-gençliğe bahsettiği iksiri içirmeğe biı- teselli gibi görünür. Halbuki İbrahim Aiâettin eli gibi kudretli şen nesli m . ddî hayat ît 'İMirfv'e ot- gayret etmiş ve elli Türk büyüğü, hayatlarında hem iyi işitme, hem bir el tutmalıydı. Yazık ki. o öpü- örrtekler yetiştirmekten mümkün küllerini yalnız mektep’ erdeki in- düğü gibi manevi hayat noktasın;- Tiırk meşhurları gibi eserleriyle bulanık duyma devrelerini ayrı leşi el artık toprak olmuştur!., olduğu kadar çekinmelidir., diyen zibat, ceza ve mükâfat tedbirleriy- dan da asrımıza, medeniyetimi*’, onlara, iyi örnekler vermeğe gay-ayrı idrâk edenlere sorunuz. Eğer Allah rahmet eylesin!., İbrahim Aiâettin. bizzat kendisi de le temine kalkışmak, isin en sathî milliyetimize ve idealimize uygun let etmiştir.
Bıı vakitsiz ölümle uğradığımız kayıbı ve bu kayıp karşısında duyulan teessürü anlata cak kalemi, İbrahim Alâettiıı’in eli gibi kud retli bir el tutmalıydı. Yazık ki, o öpülesi el
artık toprak olmuştur!. Allah rahmet eylesin!..
__________________ Y A Z A N : __________________
'sökülmüştür.
Beş kişide -bıçak, bir kişide ka ma bulunmuş, bunlar müsadere e- |dildiği gibi taşıyanlar Mahkeme- iye verilerek para ve hapis cezala
rına mahkum edilmişlerdir.
RAKI M Ç A L A P A L Â
tep.
h i r » « H İ İ .« n n A Y » İ r i ! « % • » « *
T A K V İM
‘i Kasım 1949 Çarşamba
Hicrî: 11 Muharrem 1369 Rumî: 20 Eltim 1365 Güıı: 30(». Ay: 11. Hızır: 181 Güneş , 6 .3 2 1 .2 7 Ö ğ l e 1 1 . 5 8 0 .5 3 ikindi 1 -1.46 9 .4 1 Akşam 1 7 .0 4 1 2 . 0 0 Yatsı 1 8 .3 8 1 .3 3 İmsak 4 .5 2 1 1 .4 7İsta n b u l Ş e h ir Ü n ive rsite si K ütüphanesi T a h a T o ro s A rşivi