• Sonuç bulunamadı

Armin Vambery'nin Türkistan Seyahatnamesi ve Karakalpak Türklerine Dair Kayıtlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Armin Vambery'nin Türkistan Seyahatnamesi ve Karakalpak Türklerine Dair Kayıtlar"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARM~N VAMBbZYN~N TÜRK~STAN SEYAHATNAMES~~ VE

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DA~R KAY~TLAR*

SAL~H YILMAZ** G~R~~~

Bu makale; dünyan~n gelmi~~ geçmi~~ en büyük Türkologlarmdan birisi olan Macar as~ll~~ bilim adam~, seyyah ve casus Prof. Dr. Armin Vâmbery'nin "Re~at Efendi" sahte ad ve k~yafetiyle devrinin ünlü Osmanl~~ pa~alarmdan Mehmed Sad~k R~fat Pa~a'n~n ~stanbul'daki kona~~nda dört sene misafir kald~ktan sonra Türklerin ana vatan~~ olan Türkistan'a üç y~l süren (1862-1865) yolculu~u sonras~nda kaleme alm~~~ oldu~u eserlerinde geçen, bugün Aral gölü ve çevresinde ya~ayan Karakalpak Türkleri topraklar~ndaki ince-leme ve gözlemlerinin hikâyesidir. Armin° Vâmbery, bu üç y~l süren yolcu-luktan sonra oldukça geni~~ bir eser yazm~~t~r. Bizi~n yazd~~~m~z bu makale an~lan eserin sadece Karakalpakistan ve Karakalpaklarla ilgili bölümlerin in-celemesinden ibarettir. Vâmbery'nin yazm~~~ oldu~u as~l metin oldukça uzundur. Bu metnin büyük k~sm~~ 1864 y~l~nda Londra'da yaynnlan~n~~t~r2. Bu tam metin üzerinde Cemal KUTAY' ve Mim Kemal ÖKE.1 önemli çal~~malar yapm~~lard~r. Fakat onlar~n yapt~klar~~ bu çal~~malar genelde s~n~rl~~ ." Bu eserin haz~ rlanmas~~ s~ras~nda kaynak ve fikir bak~m~ ndan büyük yard~ mlar~ n~~ gördü~üm de~erli hocam Prof. Dr. Sab~r Kamalov'a te~ekkürlerimi sunar~ m.

** Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesi, Genel Türk Tarihi, Doktora Ö~rencisi.

I Baz~~ eserlerde Armin ismi Armen, Arminius, German ve Hermann olarak da geçmektedir. Fakat as~l ad~~ ~branice bir kelime olan Hayim'dir. Aile isimleri olan Wmb&-y (asl~~ Wamberger), onun büyükbabas~ n~ n Macaristan'a göç etmeden önce ya~ad~~~~ bir Alman kenti olan Bamberg'den gelmektedir. Bu isim zamanla de~i~erek Wm136-y olmu~tur.

2 Bu eser içi~~~ bk. A. Vâmb6ry, Travels in Central Asla, John Murray, Albemarle Street, London, 1864, 443 s.

3 Cemal Kutay, Sahte Dervi~, 3.bs., Aksoy Yay~nc~l~k, ~stanbul, 1988, s. 109.

4 Mim Kemal Öke, ~ngiliz Casusu Prof. Arminius Vambely'nin Gizli Raporlar~nda II.

Abdülhamid ve Dönemi, Üçdal Ne~riyat, ~stanbul, 1983, s. 173; Mim Kemal Öke daha sonralar~~ bu eserin fazlaca ilgi görmesinden dolay~~ yeni eklemeler de yaparak yeniden yay~mlam~~ur. Bunun için bk. ayn~~ müellif, Vambery: Belgelerle Bir Devletleraras~~ Casusun Ya~am Öyküsü, Bilge Yay~ nc~l~k, ~stanbul, 1985, s. 200; ayn~~ müellif, Gizli Belgelerle II. Abdülhamid Devri ve ~ngiliz Ajarn Yahudi Vambe~y: Samydaki Casus, Hikmet Ne~riyat, ~stanbul, 1991, s. 294.

(2)

600 SALIH YILMAZ

kalm~~~ ve eserin Karakalpak Türkleri konusundaki k~s~mlar~~ henüz incele-meye tabi tutulmam~~t~r. Ayr~ca bu iki de~erli ara~t~rmac~~ Vamb&y'nin bütün eserlerini incelememi~~ sadece bir esere ba~~ml~~ kalm~~lard~r. Cemal Kutay, yazm~~~ oldu~u 'Sahte Dervi~' adl~~ eserde Vamb&y'nin Türkistan'a yapm~~~ oldu~u seyahati genel olarak de~erlendirmi~tir. Mim Kemal Öke ise ~ngiltere'de yapm~~~ oldu~u doktora tezinin de etkisiyle yazm~~~ oldu~u bu eserlerde Vambery'nin Istanbul'da bulundu~u süre içerisinde Osmanl~~ Padi~ah~~ II. Abdülhamid ile olan ili~kilerini ve Vamb6-y'nin Siyonizm ile olan ba~lant~lar~n~~ ayr~nt~l~~ olarak incelemi~tir. Bizim yapt~~~ m~z bu çal~~mada ise bütün eserleri incelenerek Karakalpaklar hakk~nda verdi~i bilgiler derli toplu bir hale getirilmi~tir.

Vambry, Türkistan'a yapt~~~~ bu yolculuktan sonra da ölümüne kadar (6.1913) Türklük ve Türklerle ilgilenmi~tir. Bu konudaki çal~~malar~n~n ve ders notlarm~n birço~unu Türk Ocaklarfna göndermi~tir. Türkiye'deki en büyük dostlar~ndan Türkolog Ahmet Hikmet Müftüo~lu sayesinde bu çal~~malar~n~~ de~erlendirmi~tir. Vambry'nin, XIX. yüzy~l~n ilk yar~s~~ içerisindeki Türkistan'~n gerçek çehresini dile getiren birisi olarak verdi~i bilgilerin, aziz ülkemiz Türkiye vatanda~lar~n~n ö~renmesi gereken bilgiler oldu~u kanaatindeyim.

Vamb.6y, Karakalpakistan topraklar~nda alm~~~ oldu~u notlarda Türkler için ~unu ifade etmektedir: "Türkistan'daki Japhetik bölümüne girecek in-sanlar, dünyan~n ba~ka yerlerinde bu terkibde olanlar, bünye itibariyle

farld~d~rlar. Çünkü Türkleri bir ba~ka milletin temsil edebilmesi imkâns~zd~r. Ruslar bunu denemi~ler fakat muvaffak olamam~~lard~r. Türk erkekleriyle evlenen ba~ka milletlere mensup k~zlar~n çocuklar~~ azami iki nesil sonra ta-mamen Türklere benzemektedirler. Türk k~zlar~n~~ alan yabanc~lar için ise netice de~i~miyor. Türk kan~~ daima öteki kanlara galip gelmektedir. Türkistan'da en zengin ve köklü ~rklar Ural-Altay bölümünde toplanmak-tad~r. Özbekler, K~rg~zlar, Çuva~lar, Oyratlar, Güveyi-atlar, Kazaklar, Karakal-paklar, Tacilder, Türkmenler, Tatarlar, Azerbaycanhlar, Hakaslar, Nogaylar, ~artsiler, bir k~s~m Sibirler, Karatekinler, ~skitler, Kumyaklar ve onlara ba~l~~ ikinci derecedeki uruklar bu zengin milletler literatürünün membaland~r. Türkler, kendi ~rld hasletlerini muhafaza için ba~ka milletlerin ehemmiyet vermedi~i hassasiyeti gösterirler. Aile kurmada gösterdikleri duyarl~k bu özel dikkatlerinin belirtisidir. "5

(3)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DA~R KAY~TLAR 601 Vambery'nin, XIX. yüzy~lda Türk anavatan~nda Rusya ile hakimiyet re-kabeti içerisine giren ~ngiltere ad~na bu yolculu~a ç~km~~~ bir casus olarak burada gördükleri ve ya~ad~klar~~ olaylar onun kafas~nda ve ruhunda büyük bir tesir b~rakm~~~ ve Türklere kar~~~ yak~nl~k hissetmesine neden olmu~tur. Onun duydu~u bu yak~nl~k birçok eserin yaz~lmas~n~, Türk kültürünün ve tarihinin Avrupa'da duyulmas~n~~ ve pek çok alimin bu konuyla yak~ndan ilgi-lenmesini sa~lam~~t~r. Macar bilgini Vambery, XIX. yüzy~lda Karakalpaklar ve Karakalpakistan hakk~nda bilgiler veren ilk Bat~~ Avrupal~~ alim olarak bi-linmektedir. Vambery, XIX. yüzy~lda Karakalpaklar~n ya~ad~~~~ topraklarda bulunmu~~ ve gözlemlerini bir kitapta toplam~~ur. Makalelerinin birço~unda da Karakalpak halk~n~n tarihi ve etnografyas~~ hakk~nda bilgilere s~kça rast-lanmaktad~r. Vambery'nin ilmi mesaileri ilk zamanlar XIX. yüzy~lda ~ngilizce ve Almanca olarak yay~mlanm~~, daha sonralar~~ ise Rusçaya çevirileri yap~larak ilim alemine sunulmu~tur. Vambery bu seyahatinde Karakalpak topraklar~na gelerek gördüklerini ve ya~ad~klar~ n~~ ilmi mesailerinde yazm~~t~r. Bizim amac~m~z bütün bunlar~~ bir araya getirerek Türk dünyas~na ve Karakalpaklara sunmakt~r. Vambery'nin, Karakalpaklar ve Karakalpakis-tan hakk~ndaki bilgileri tek bir kitapta bulunmad~~~~ için birçok kitab~nda yer alan bilgiler derlenerek burada yay~mlanmaktad~r6.

Haz~rlam~~~ oldu~umuz bu ~nakalenin ara~t~ r~lmas~~ s~ras~nda Karakalpak ilim adam~~ Prof. Dr. Sab~r Kamalov önemli derecede yard~mda bulunmu~tur. Sovyetler Birli~inin da~~lmas~yla ortaya ç~kan Türk Dünyas~~ gerçe~i bizleri bu konuda çal~~maya mecbur b~rakmaktad~r. Bizler Türkiye Cumhuriyeti vatanda~lar~~ ve Türk Dünyas~n~n en büyük parças~~ olarak buna benzer çal~~malar yapmay~~ görev biliyoruz.

A- ARM~N VÂMIRY N~N HAYATI

Bu eseri yazarken Armin Vambery hakk~nda k~saca malümat vermeyi uy-gun bulduk. Bu malûmau özellikle Vambery'nin kendi kaleminden ç~kan ve ~ngiltere'de yay~ mlanan Travels in Central Asla' adl~~ eserinden ald~k.

6 Vâmb&y>nin Karakalpakistan ve Karakalpaklar hakk~nda verdi~i bilgiler su kitaplardan derlenerek bir araya getirilmistir: A. Vmbe'ry, Pute~estviye Po Sredney Azii c Kardnoyu i Kartop.: Uzdaniye Vtoroye, 2. bs., Moskva, 1874; ayn~~ müellif, Oçerki Sredney Azii (Dopolnenlye k Pute~estilyu Po Sredney Moskva, 1868; ayn~~ müellif, ~storia Buhari ~li Transaksonii (Maveranahr), s Dre~nei~ih Vremn do Nastoya~ego, Tom: 1-2, Sankt-Petersburg, 1873; ayn~~ müellif, Oçerki Jizni i Nravov Vostoka, Perevod s Nemetskogo, S.Petersburg, 1877; ayn~~ müellif, Das Türkenvolk in Seinem Ethnologischen und Ethnographisehen Beziehungen, Leipzig, 1885; ayn~~ müellif, Travels in Central Asia, John Murray, Albemarle Street, London, 1864.

(4)

602 SAL~H YILMAZ

Armin Vâmbery, 19 Mart 1832 tarihinde Macaristan'~n bir köyünde Ya-hudi bir ailenin çocu~u olarak dünyaya geldi. Genç ya~lardayken babas~n~n öln~esiyle annesinin elinde yeti~ti. ~lkokulu do~du~u köyde tamamlad~ktan sonra Macaristan'~ n Niske (Ni~) ~ehrinde bir manast~rda e~itimine devam etti. Gençli~inde aya~~nda bir yara ç~kmas~ndan dolay~~ aksak kald~ 7.

Vâmbery, küçük ya~lar~ndan itibaren yabanc~~ dil ö~renmeyi kendisine amaç edinmi~ti. Bu amac~na da manast~rda Latince ve Almanca ö~renerek ula~m~~t~. Manasurdaki e~itimini tamamlayarak evine dönen Vâmbery, k~sa bir süre sonra e~itimine yeniden devam etmek için evinden ayr~ld~. Peters-burg'a giden Vâmbery, buralarda ö~retmenlik yapmaya ba~lad~. Kendisi Macarca, ~branice, Almanca ve Latinceyi çok iyi bildi~i için Levi Efendinin evinde i~~ buldu. ~~i, Levi Efendinin o~lunu e~itmekti. Ayn~~ zamanda Frans~zca ö~renmek için çaba gösteriyordu. Fakat hastaland~~~~ için Levi Efendi, kendisini evinden kovdu. ~ki hafta manast~r hastanesinde yatuktan sonra iyile~erek, ya~l~~ bir adam~ n evinde i~e ba~lad~. Vâmbery henüz 14 ya~~nda olmas~na ra~men be~~ tane dil biliyordu8.

Vâmb€ry, bu s~ralarda halk aras~nda Türkistan hakk~nda anlat~lan hikâyeleri büyük bir ilgi ile dinliyordu. Macarlarla akraba olan Türkistan'daki milletleri merak ediyor ve onlar~n dillerini ö~renmeyi hayal ediyordu. Vâmb6-y, i~te bu hayallerle Türkistan'a gitmek için Petersburg'tan Budape~te'ye geldi. Budape~te'ye geldikten sonra yabanc~~ dil ö~renmeye de-vam etti. Pe~t ~ehrinde kald~~~~ süre içerisinde Rusça, Danimarkaca, ~talyanca, Farsça ve ~spanyolca dillerini, o dillerde yaz~lan makaleleri okuyabilecek düzeyde ö~rendi. Budape~te'den Viyana'ya giden Vâmbery, Frak ~enfeld ad~ nda bir kad~n~n evinde kald~. Viyana'da bulundu~u süre içerisinde Türkistan'a gitme hayali a~~r bast~~~~ için bu amaçla ~stanbul'a geldi. ~stanbul' da k~sa sürede Türkçeyi ö~rendi. Öyle ki "A~~k Garip" hikâyesinin beyitlerini Türkçe olarak ezbere söyleyebiliyordu. ~stanbul' da dört y~l kald~ktan sonra art~k Türkçeyi hem konu~abiliyor hem de yazabiliyordu. Zamanla ileri gelen Türk devlet adamlar~yla tan~~maya ba~lad~. K~sa süre önce aç susuz gezen Vâmbery art~k tan~nan bir insan oldu. Türkçeyi ve Türk kültürünü iyi bilmesinden dolay~~ kendisine Re~at Efendi ad~~ verildi. Birçok dil bildi~i için kendisine memurluk önerilse de, Türkistan'a gitmek için bu

7 A. Wmbery, Travels in Central Asla, s.

8 Sab~r Kamalov, Vambely Karakalpaklar Turah, Habars~~ jurnal~ n~ n 1995 j~l 4-san~na Kos~m~a, Nökis, 1995, s. 4-5.

(5)

KARAKALl'AK TÜRKLER~NE DA~R KAY~TLAR 603 dilleri ö~rendi~ini söyleyerek bütün görevleri reddetti. ~stanburda kald~~~~ süre içerisinde ~slâm e~itimi de alm~~u9.

Vâmbery, ~stanbul'dan Trabzon'a geldi. Amac~~ buradan geçen kervan yoluyla ~ran'a giunekti. Bu yolla, 1863 y~l~nda 31 ya~~nda iken Türkistan yol-culu~u haz~rl~klar~~ için ~ran'a geldi. Osmanl~~ Devleti'nin Tegeran (Tahran) büyükelçisi olan arkada~~~ Haydar Efendiye gelerek Hive ve Buhara'ya ya-paca~~~ seyahat hakk~nda bilgi verdi. Arkada~~~ Haydar Efendi bu aksak hâliyle seyahate ç~kamayaca~~n~~ ve hatta buna kendisinin izin vermeyece~ini söylese de W~nb&y; "Senin iznine ihtiyac~m yok, nas~lsa ~ran'da kalmayaca~~~~~, be-nim amac~m Türkistan'a gitmek. Ben 15 y~l boyunca bu hayalle aç susuz ya~ad~m. Aya~~m aksak olsa da at s~rt~nda gidece~im için buna dayanabilirim. Evsiz barks~z insanlar~n aras~nda ya~amak beni çok ilgilendiriyor."~o diye ce-vap verdi.

Vâmbry, bu konu~malardan sonra muayene olmak için elçili~in dok-toru Bimzen~tein'e gitti. W~nb&y ile Bimzen~tein aras~nda ~u konu~malar geçti:

B_Vâmb&y, demek sen Buhara'ya gidiyorsun? Vvet doktor gidece~im.

B_Türkistan'a giden binba~~~ Mayor Konolli'ye ne oldu~unu biliyor mu- sun?

V_Ne olmu~?

B_Onun kafas~ n~~ keserek minareye asular, onu aramaya giden Stoddart da ayn~~ ak~bete u~rad~.

V_Türkistan'a giden ba~kalar~~ da oldu.

B_Evet ba~kalar~~ da oldu. Örne~in Blokvildi Türkmenler tarafuadan öldürüldü. Ayr~ca Vaisberi de kayboldu ve hâlâ haber yok".

9 A. Vâmb&y, Travels in Central Asla. s. VIII. lo ayn~~eser. s. 3.8 .

II Bu konu~mada ad~~ geçen binba~~~ Blokvildi ve Vaisberi asl~nda birer casus olup istihbarat toplamak maksad~yla Türkistan'a gönderilmi~tir. Fakat bir daha geri dönmemi~lerdir. Bunlardan sonra Ingiltere'nin Tahran büyükelçisi taraf~ndan Türkistan'a gönderilen Conolly. Stoddart ve Wyburn ad~ndaki casuslar~n alubeti de bir önceltiler gibi ölüm olmu~tur. bk. A. Wmbfty, ayn. esr., s. 19, 26.

(6)

604 SALIH YILMAZ

V Ben uyumlu bir insan~m doktor, Türkistan'a macera aramak için git-miyorum. Ben ilim için kendimi kurban edece~im. Buhara'y~~ çok görmek is-tiyorum. Ayr~ca ald~~~m terbiyeye de güveniyorum.

B_O nas~l bir terbiye?

V_Ben kendime hâkim olabilirim.

B_Tamam tamam, gitmeden önce bana u~rars~n.

Vâmbery, Tahran'da üç ay süreyle dervi~lerin aras~nda ya~ayarak, dervi~lerin nas~l hareket ettiklerini ö~rendi. Aradan biraz zaman geçtikten sonra doktor Bimzen~tein'~~ görmek için bir gece yar~s~~ kap~s~n~~ çald~. Doktor kap~y~~ açt~~~nda kendisini tan~mad~~ ve kim oldu~unu sordu. Vâmbery ise Hoca Mahmud Re~at Efendi oldu~unu söyleyerek doktora büyük bir sürpriz yapt~. Vâmbery, ba~~nda sar~k, üstünde kaftan, belinde k~sa sapl~~ bir baka ile tam anlam~yla Türkistan yolculu~u için haz~rd~. Doktor kendisine üç adet zehir ~i~esi vererek zor zamanlar~nda bunlar~~ kullanmas~n~~ istedi. Vâmbery, zehir ~i~elerini ald~ktan sonra; "ben oraya gidiyorum fakat..." dedi ve de-vam~n~~ söylemeden gitti.

Vâmbery, Türkistan'a gidip geldikten sonra o doktora gelip jtndan ald~~~~ zehir ~i~elerini iade etti. Gitmeden önce doktora söylemek istedr~i an-cak yar~m kalan cümlesini geldikten sonra tamamlad~~ ve ~unlar~~ demek is-tedi~ini söyledi: "..fakat ölmeden önce ya~amak gerekir. Buna da hiçbir ~ey mani olamaz"'2.

Vâmbery, 28 Mart 1863 tarihinden ayn~~ y~l~n Kas~m ay~na kadar dervi~~ lul~~~nda Hive, Kon~rat (Kongrat), Ürgenç, Buhara, Semerkant, Kar~~~ ve He-rat ~ehirlerini gezerek Tahran'a döndü. 28 Mart 1864 tarihine kadar Tahran-'da kald~. O, Türkistan ziyareti s~ras~nda iki bin kilometreye yak~n yol yürümü~tü. Bu yolculuk s~ras~nda Türkçe, Farsça ve Arapçay~~ iyi bildi~i için birçok zorlu~un üstesinden kolayca gelebilmi~tir.

Vâmbery, 1863 y~l~nda Semerkant'a ula~t~~~nda, Buhara Hani Emir Mu-zaffereddin ile kar~~la~t~. Han, ondan ~üphelenerek kim oldu~unu sordu~unda, seyyah oldu~unu söyledi. Bu cevap üzerine Han, bu aksak aya~~yla nas~l seyahat etti~ini sordu. Vâmbery cevap olarak ~unlar~~ söyledi: "Sizin ata= Emir Timur aksak oldu~una ald~rmadan bütün dünyay~~ eline

(7)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DA~R KAYITLAR 605 geçirdi." Bu cevap Buhara Han~n~n çok ho~una gitti~inden ona 30 duka

(tilla) alt~n verdi".

Vâmbery, Hive hükümdar~~ Seyid Muhammed Han ile bulu~tu~unda da k~sa sürede onun dikkatini çekmeyi ba~ard~. Han~n vezirlerinden ~ükrullah Bey, Vâmbery'yi Hana ~slâmiyet'i çok iyi bilen âlim bir insan olarak tan~tt~. Han onu kabul ederek Hive'nin en büyük âlimi ile au~urd~. Bu au~madan Vâmbery galip ç~kt~. Han, bu galibiyet kar~~l~~~nda kendisine 20 duka alt~n ve bir e~ek hediye etti. O e~e~i hediye olarak kabul edece~ini fakat alt~nlar~~ alamayaca~~n~~ söyledi. Bunun sebebi olarak da paran~n bir dervi~e zarar ve-rece~ini gösterdi. Han da onun bu iste~ine kar~~~ ç~kmad~ ".

Vâmbery, ~slIrniyeei ve namaz lulmay~~ ~stanbul'da medresede ö~rendi. Bu e~itim sayesinde ba~~na gelen birçok kötülükten kolayca s~yr~labildi. Bun-lardan bir örne~ini burada verecek olursak olay ~öyle geli~mi~tir. O Hive'ye dervi~lerin olu~turdu~u bir kervan ile gelmi~ti. Bu kervan~n içinde Afgan bir ki~i vard~. Bu ki~i Vâmbery'nin kâfir oldu~unu ve öldürülmesi gerekti~ini herkese söylüyordu. Bir gün Vâmbery namaz lularken kervanba~~yla beraber onun yan~na geldiler. Afgan bu s~rada hemen Vâmbery'yi öldürmek istediyse de kerv-anba~~~ ona engel oldu. Çünkü, Vâmbery namaz~~ öyle bir istek ve hu~u ile k~l~yordu ki ondan kimsenin ~üphelenmesi mümkün de~ildi. Kervanba.~~~ Vâmbery'nin namaz k~lmas~na bakarak onun tam bir Müslüman oldu~unu ve onu öldürürlerse günah i~leyeceklerini söyleyerek Afgan'~~ bu iste~inden vazgeçirdi. Afgan bu iste~inden geçici de olsa vazgeçti, fakat onun kâfir oldu~unu Hive'ye vard~klar~nda ispat edece~ini de söylemekten edemedi. Bu Afganl~~ asl~nda sara hastas~yd~. Üç dört gün arayla nöbet geçiriyor ve bu nöbetleri Vâmbery'nin verdi~i ilaçlar sayesinde kolayca atlatabiliyordu. Fakat iyile~tikten sonra da onun kâlir oldu~unda ~srar ediyordu. Vâmbery bu olayla ilgili notlar~nda ~unlar~~ yazmaktad~ r: "E~er o adam~n sara nöbetleri ba~lad~~~nda ben ona Bimzen~tein'~n verdi~i zehirlerden birisini verseydim çoktan öbür dünyaya giderdi. Fakat ben bunu yapmad~m. O Hive'ye vard~~~m~zda benim kâfir oldu~umu ispatlamaya çal~~t~ysa da Hive Ham ona inanmad~. Onu gök e~e~e ters bindirip Hive sokaklar~nda insanlara ta~laturd~."15

13 ayn~~ eser, s. 186-190. 14 ayn~~ eser, s. 124-131.

15 Ta~latt~rma olay~~ o d6nemde "sarsan ta~" olarak ifade edilmekteydi. bk. A. Vâmbry, ayn~~ eser, s. 92-94.

(8)

606 SAL~H YILMAZ

N'âmbry'ye göre onun birçok dil bilmesi kendisi için büyük kolayl~klar sa~hyordu. Ona göre e~er bir insan içinde ya~ad~~~~ yabanc~~ bir milletin dilini iyi bilirse hiç kimse onu yabanc~~ olarak görmezdi. Herkes onu kendisi gibi bilir ve ona her türlü yard~mda bulunurdu. Nrâmbry Türkistan'a yapt~~~~ se-yahatlerde bunun yaranm fazlaca gördü. Vâmbry'nin bu nasihati günümüz ilim hayat~~ için oldukça büyük öneme sahiptir.

Vâxnbry, 15 Eylül 1913 tarihinde 80 ya~~ndayken öldü. Onun Türkistan seyahati sonucunda yazd~~~~ eserler günümüzde bile hâlâ ilgi görmektedir. Çünkü onun eserleri Türkmenler, özbekler, Karakalpaldar ve çe~itli Türk topluluklar~= o dönem ya~amlar~~ hakk~nda önemli bilgiler içermektedir.

B- VAMBRYN~N KARAKALPAKLAR ARASINDA YAPTI~I SEYAHAT 1- Hive'den Kontratia Seyahat

Niân~bry, dervi~~ olarak Hive'ye geldi~inde Mekke'ye gidip geldi~ini ve daha da gidece~ini söylüyordu. Bunu duyan ve Kon~rat'tan Hive'ye gelerek medresede okumakta olan ~shak Molla Vâmbfty'ye; "Ben de Mekke'ye

git-mek istiyorum. Beni de yan~na al~r m~sm?"diye sordu ve bu iste~i Vân~bry

taraf~ndan kabul gördü. Ancak Vâmbry önce Hive'den Buhara'ya gitmesi gerekti~ini ve ondan sonra da Afganistan, ~ran, Türkiye üzerinden Mekke'ye gidece~ini söyledi. ~shak Molla da bunu kabul etti16.

~shak Molla Vâmbry'ye: "Siz Buhara 'ya gitmek için haz~rl~k yaparken ben de Kon~rat'a gidip geleyim."dedi. N'âmbry'de Molla'ya: "Ben de seninle

Kon~rat'a geleyim. "dedi. Böylece N'âmb6y Karakalpaklarm ya~ad~~~~

toprak-lara ilk seyahatini yapm~~~ oldu. Bu olay yakla~~k 1863 y~l~n~n Haziran ay~nda olmu~tur. Nrâmb6ry ve ~shak Molla Hive'den Kon~rat'a, Amuderya nehri yo-luyla gitmi~ler ve dönerlerken de Göhne (Köhne) ürgenç üzerinden Hive'ye Vâmbry, Karakalpaldann ya~ad~~~~ yerlere (yani Kon~rat'a) gidi~iyle ilgili olarak ~unlar~~ yazmaktad~r: "~shak Molla ile ikimiz sözle~tikten iki gün sonra

16 Salih Y~lmaz, "~ngiliz Casusu Armin Vambery'nin Türkistan Seyahatinde Ona E

~lik Eden Özbek ~shak Molla Hakk~nda", TDAV Tarih Dergisi, say~: 211. Temmuz 2004, s. 52-53.

(9)

KARAKALPAK TÜRKLERNE DA~R KAYITLAR 607 Yeni ürgenç'e gittik, bizim binece~imiz gemi Arnuderya'da" bizi bekliyordu. Gemiciler ile ucuz fiyata anla~t~k. Zaten geminin yükü de a~~r de~ildi."

Hive'den Kon~rat'a yazlar~~ genellikle Amuderya üzerinden gemilerle gi-diliyordu. Amuderya'n~n a~~z alunus~~ h~zl~~ olursa be~~ günde gidilirdi. Ba-harda ve güzde alunu ters taraftan akt~~~~ için gemi yava~~ ilerliyordu. K~~~n ise gemiler çah~m~yordu. Cünkü, k~~~ aylar~nda Amuderya nehri buz tutuyordu 19.

Bizim bindi~imiz gemide bizden ba~ka iki tane yolcu ve dört tane de gemici vard~. ~lk zamanlar~~ gemi yolculu~~~muz fazla ilgi çekici de~ildi. Gemiyi iki adam yönetiyordu. Birisi geminin bir ba~~nda, di~eri ise sonunda ellerindeki de~neklerle geminin hareket etmesini sa~l~yorlard~.

Amuderya'n~n iki taraf~~ çevre bak~m~ndan fazla ilginç de~ildi. 1858 y~l~nda Kon~rat'tan yukanya do~ru yani Yeni Ürgenç'e kadar vapur ile seya-hat eden Butenov'un yazd~klar~~ ile kar~~la~ur~ld~~~nda Amuderya'n~n iki ta-rafindaki çevre hakk~nda bir ~eyler söylemek mümkündü.

Bizim gemiye bindi~imiz yerde, deryan~n sa~~ taraf~nda ~ahbaz-Veli'nin (Karan~atl~~ Bahad~r) y~k~lan duvarlar~~ bulunuyordu20. Bir zamanlar bu duvar-lar ~abbaz ~ehrinin korumal~~~n~~ yap~yordu. Fakat daha sonra bu duvarduvar-lar Kalmuklar taraf~ndan y~k~lm~~t~r. Hive Hanl~~~~ içerisinde ya~ayan âlimlerin yazd~klar~na göre ~ehir Mo~ollar taraf~ndan ya~malanm~~~ ve y~k~lm~~t~r. Gerçekten de Cengiz Han güzelim Horezm'e büyük zarar vermi~tir. Ancak, Mo~ollar~n yak~p y~ku~~~ ~ehirler güçlükle yeniden onar~labiliyordu. Amu-derya'n~n alunt~sma do~ru yol ald~kça ta~tan duvarlar~n yerdeki y~k~nt~lar~n~~ görebilirsiniz. Bu ~ehir Gayür diye adland~nhyordu. Ben önce Gayür'ü eski zamandaki Gevrler veya ate~e tapanlar diye dü~ündüm. Fakat, Türkistan'da Gayür (Gâvur) terimiyle Ermenilerin veya H~ristiyanlar~n kastedildi~ini an-lay~nca çok ~a~~rd~m. Buradaki H~ ristiyanlar ~slam dininin buralarda yay~lmas~~ ve Mo~ol hâkimiyetinin sa~lanmas~na kadar Aral gölünden Çin'e kadar uzanan sahada koloni halinde ya~am~~lard~r.

Ge~ni yolculu~umuzun ilk zamanlar~nda rastlad~~~m birinci y~ k~k kal~nt~lardan (Kat ~ehri) sonra Amuderya'n~n sa~~ taraf~nda ak~nt~~ is-tikâmetinde H~ taybegi (K~taybe~i) ad~yla bir orman bulunmaktad~r. Bu or-man~n uzunlu~u üç saatlik yoldur, a~açlar~~ k~sad~r. Bu orman sayesinde

18

Amuderya nehrinin ismi Vambery'nin eserlerinde Oksus olarak geçmektedir. Biz Türkçe bir terim olan Amuderya'y~~ kullanmay~~ uygun bulduk.

19 A. Vambery, Oçerld Sredney Azii, s. 118-119. "Bugünkü ~abbaz veya Kat ~ehri kal~nt~lar~.

(10)

608 SALIH YILMAZ

Amuderya'ya akan çevredeki ak~nt~lar çabucak kuruyup gitmemektedir. Or-man~n içerisinde fazla aç~k alan yoktur. Karakalpaldar bu orman alanlar~n~~ koyun yeti~tirmek için kendilerine alm~~lard~r. Karakalpaldar, Amuderya'n~n sol taraf~na yerle~mi~ler ve evleri arka arkaya gelmektedir. Orman~n k~y~ya do~ru yakla~t~~~~ yerde evlerin say~s~~ fazlala~maktad~r. Orman ile k~y~n~n birle~ti~i yerde Özbeklerin ya~ad~~~~ Ta~kala ad~~ verilen büyük bir köy bulu-nuyor. Bu köy K~l~çbay kanal~na yak~n bir yerdedir. K~l~çbay kanal~n~n bir aya~~~ Y~lanl~'dan geçip çölle birle~mektedir.

Biz gemi yolculu~umuz s~ras~nda vaktimizi birbirimize dini masallar an-latarak, çay kaynatarak, pilav pi~irerek geçirdik. Bazen konu~uyor bazen de uyuyorduk. Bunlar benim çok ho~uma gitti. Amuderya'n~n sar~~ dalgalar~na bakarken, Avrupa'n~ n o güzelim hayat~ n~, vapurlar~n~~ ve par~ldayan dalga-lar~n~~ hat~rlad~m. ~kisi aras~ndaki farklar~~ kar~~la~t~rmak mümkün de~il. Amuderya nehri de t~pk~~ onun etraf~nda yerle~mi~~ olan Türkistanl~lar gibi yabani ve vurdumduymaz. Türkistanl~n~n iyi veya kötü taraf~n~~ bilmek veya tahmin etmek ne kadar zorsa Amuderya'n~n ne dü~ündü~ünü bilmek de o kadar zor. Sonuçta burada ya~ayanlar evlerini ne kadar s~k de~i~tirip göçmen hayat~~ ya~~yorlarsa Amuderya da yerini t~pk~~ onlar gibi de~i~tiriyordu.

Yolculu~umuz s~ras~nda ak~nt~ya do~ru yol al~ rken ikinci günün sabah~~ Gürlen ~ehrinin önünden geçtik. Bu ~ehir deryadan çok uzakta idi. Fakat Amuderya k~y~s~nda gemilerin mola verdi~i bu ~ehre ba~l~~ ~simçiran ad~~ veri-len bir köy vard~. Amuderya'n~n sa~~ taraf~nda, Gürlen ~ehrinin önünden ba~layan Rehimberdibek Kar~an~'n~n (Kurgan~?) duvarlar~~ uzan~yordu. Bu duvarlardan sonra Üveyis-Karaine21 (Sultanveyis veya Karatay) da~~~ ba~l~yordu. Buras~~ güneydo~udan arkaya do~ru uzan~yor. Bu da~~n uzunlu~u ve geni~li~ine bakt~~~m~z zaman Hive ile Astrabad'~ n aras~ndaki çölle biti~ik bulunan Balkan da~~na benziyor. Fakat, yakla~t~~~m~zda bu da~~n Balkan da~~ndan daha büyük oldu~u görülüyor. Onun üzerindeki bir çok güzel bitki de göze çarp~yor. Da~~n üzerinde Üveyis-Karaine'nin ta~tan yap~lm~~~ mezar~~ bulunuyor. Buras~~ Hive'de ya~ayan insanlar~n kutsal gördü~ü en güzel yerlerden birisidir. Mezara yak~n yerlerde mezan ziyaret etmek isteyen-

21 Üveyis-Karaine hakk~nda Wmböry ~unlar~~ yazmaktad~r: "Üveyis-Karaine, Hz. Muhammed'e yak~n insanlardan birisidir. Hz. Muhammed, Uhud sava~~nda di~lerini kaybettikten sonra onu çok sevdi~i için Üveyis de kendi di~lerini lurm~~ur. Üveyis-Karaine'nin Hive'ye gelerek burada öldü~ü ile ilgili rivayetler do~ru de~ildir." bk. A.Vâmb6-y, ayn~~ eser, s. 123. Anla~~laca~~~ gibi burada söz konusu olan zad, Türkiye'de Veysel Karani olarak bilinen Üveys el Karani'dir.

(11)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DA~R KAY~TLAR 609 lerin dinlenmeleri için Rahimberdi-beg taraf~ndan yapt~r~lan birkaç ev görünmektedir. Bu mezar~n biraz ötesinde Munajat "Münacât (yakarma)" da~~~ ba~l~yor. Bu da~da, Ambereke (Ümmü Bereke olmal~) (iyili~in anas~) ad~~ verilen ve halk aras~nda iyi bir kad~n olarak hürmet edilen birisinin me-zar~~ bulunur. Halk aras~ndaki rivayetlerde Ambereke hakk~nda ~unlar an-lat~lmaktad~r: "Ambereke ilk zamanlar Tanr~ya inanmazken, belli bir zaman sonra ~slâmiyet'i kabul etti~i için kocas~~ (~slâm'~n dü~man~) onu evinden atm~~t~r. Bunun üzerine Ambereke, Yeni-Ürgenç'e gelip da~lar~n eteklerinde saklanm~~~ ve uzun bir hayat ya~am~~t~r."

Gürlen ~ehrinden a~a~~ya dört saat gittikten sonra Yeni-Yap ad~~ verilen yere geldik. Buras~n~n çevresinde onu Amuderya nehrinden koruyan duvar-lar bulunuyor. ~ki saat yol ald~ktan sonra Amuderya'n~n sol taraf~ndan ba~layarak Y~lmalak da~~ndan itibaren Yeni-Çin bölgesi ba~l~yor. Sa~~ tarafta ise üveyis-Karaine da~~~ Amuderya'ya do~ru uzan~yor. Bu da~~n yukar~s~nda duvarlar var. Bizler bu duvarlar~n en uzun olan~n~n bulundu~u Yampik ad~~ verilen yerden (buradakilere göre K~snakka) geçerek yolumuza devam ettik. Bu Yampik veya di~er ad~yla K~znak, bir taraftan Yümalak da~~~ di~er taraftan da do~udan bat~ya do~ru uzanan ~eyh-Celil da~lar~~ aras~nda yer alan ve bu iki da~~ aras~nda s~k~~m~~~ bir yerdir. Bu bölgede Amuderya'n~n ak~nt~s~~ h~zland~~~ndan gemiler için oldukça tehlikeli bir durum arz etmektedir.

Da~lar bittikten sonra Amuderya'n~n k~y~lar~~ bütün güzelli~ini ortaya se-riyor. ~ki günlük yoldan sonra ak~am vakiderinde Mang~t bölgesine geldik. Mang~t ~ehrine, Amuderya nehri k~y~s~ndan iki saat yol ald~ktan sonra var~labiliyormu~. Amuderya ile ~ehir aras~nda orman oldu~u için ~ehri göremedik. Burada kendimize taze yiyecek ald~ktan sonra geçip gittik. Yaldas~k bir saat yol ald~ktan sonra Bozuyan ad~~ verilen ~ehre gece vakitle-rind, geldik. Dostum ~shak Molla bu ~ehirde oturan ünlü Nogay Mollas~na (~~a ~na) gidecekti. Ben de onunla birlikte gitmeye karar verdim. ~shak Molla'n~n, ~~an'~n yan~na gitmek istemesinin sebebi Mekke seyahati hakk~nda ~~an'a bilgi verip ~~an'dan nasihat ve olur almakt~. Bu ~ehirde Rusya için askeri hizmet yapmak istememeleri dolay~s~yla Rus devlet görevlilerinden kaçan Nogaylar bulunuyor. Bu insanlar din ve iyilik için çal~~an ve Ruslardan zarar gören insanlar olarak görülüyor. Fakat ben on-lar~n içinde çok terbiyesiz insanon-lar~n da oldu~unu gördüm. Belki de bunlar ba~kalar~na kötülük yapt~klar~~ için buralara kaç~p gelmi~~ olabilirler.

(12)

610 SAL~H YILMAZ

Sabah~ n erken saatlerinde K~pçak'tan geçtik. ~ehrin kar~~s~ nda yer alan k~y~dan deryan~n ortas~na kadar su çok derin. Gemiciler buradan sadece gündüz geçiyorlar. Çünkü, gece geçmeye korkuyorlar. K~pçak çok önemli bir ~ehir. Buran~ n halk~ n~ n kökü Özbeklerin22 K~ pçak uru~undan geliyor. Bu-rada birkaç cami ve medrese var. Bu medreseleri Hocaniyaz yapt~rm~~. Bun-lar~~ yapurmak için çok para harcam~~23. Yaln~z ba~~na duran bu ~nedreselerin biraz ötesinde da~~n eteklerinde ~~lp~ k'~ n duvarlar~~ görünür. Halk aras~ndaki rivayetlerde ~~lp~k hakk~nda ~unlar anlaulmakta: "Bir zamanlar buras~~ çok kudretli bir s~~~nma yeri olmu~tur. Burada babas~n~n eline esir dü~en genç bir adama a~~k olan prenses, babas~~ ve annesinden kaçarak bu-rada saklanm~~~ ve sevdi~i adamla ya~am~~t~r. Babas~n~ n gazab~ndan korktu~u için ~~lp~k kalesinden Amuderya'ya kadar su ihtiyaçlar~ n~~ kar~~lamak için da~~n alt~ndan tünel kazm~~lard~r.Bu dönemde kaz~lan tünel hâlâ vard~ r."21

K~pçak ~ehrinden sonra, Amuderya'n~n sa~~ taraf~nda ormanlar ba~l~yor.

Bu ormanlar nehir boyunca Kon~ rat'a kadar devam ediyor. Bana söylenenlere göre bu orman~n geni~li~i bazen sekiz bazen de on saatlik bir mesafedir. Orman~n nehre yak~n yerleri kille kapl~d~ r. Orman~n seyrek k~s~mlar~nda Karakalpaklar koyunlar~ n~~ otlat~yorlard~. Bu ormanda vah~i hayvanlardan kaplan ve aslanlarm ya~ad~~~~ ve av hayvanlarm~ n oldukça bol oldu~u söyleniyor.

Amuderya nehrinde büyük ta~lar~n bulundu~u yer Gürlen ile K~pçak aras~ndad~r. Bizim gemimiz de bu ta~lardan birkaç~na çarpt~. Deryan~ n sol taraf~~ K~pçak'tan ba~layarak do~uya do~ru devam eden uzun bir düzlükten olu~uyor. Bu bölge insanlar taraf~ndan ~slank~ r25 (Y~lan yeri) olarak ad-

22 v in._ _ oery eserlerinde Karakalpaklar~~ ve Kazaklar~~ bazen Özbek veya Tatar olarak yazmaktad~r. Çünkü XIX. yüzy~lda yaz~lar~~ eserlerin ço~unda XV-XVI. yüzy~llarda oldu~u gibi Kazaklar. Karakalpaklar ve Özbeklerin ço~u Özbek olarak nitelendiriliyordu.

23 Bu medrese Ta~-medrese olarak adland~r~lmaktad~r. 1920-30 y~llar~na kadar hala dimdik ayakta iken Sovyet döneminin ateistleri taraf~ ndan yik~larak tu~lalar' ev yap~ m~nda kullan~lm~~t~r.

24

~~ lp~ k, ba~lang~çtan VIII, yüzy~la kadar Amuderya çevresine hakim olan ate~e tapanlar~ n (Zorastrizm=Zerdü~tlük) dini ayinlerini gerçekle~tirmek için yapt~klar~~ bir kaledir. XIII. yüzy~lda Cengiz Han~n önünden kaçan baz~~ topluluklar bu kaleyi kendilerine kalkan olarak kullanm~~lard~r. Bu kaleyi inceleyen arkeologlar ~~lp~ k'tan Amuderya nehrine ç~kan herhangi bir tünele rastlamam~~lard~r.

25 ~slank~r; Bu kelimenin asl~~ Y~lank~r olmas~~ laz~md~r. Vambery bu kelimeyi Y~lan yeri olarak çevirmi~tir. Ancak Vambery belki de bu kelimeyi do~ru çevirmi~tir. Bugün Türkmenistan'da yer alan ~lanl~~ (Y~lanl~) bölgesinin de ad~n~~ buradan alm~~~ olmas~~ mümkündür.

(13)

KARAKALPAK TÜRKLERINE DAIR KAYITLAR 611

land~r~l~yor. Bat~ya do~ru ilerleyerek kumlu~un sol taraf~na gidildi~inde Üstürk'teki Kaplank~ rday ortaya ç~ k~yor. Amuderya'n~ n iki taraf~ nda yerle~mi~~ olan bu insanlar Yamud-Türkmenleri (Yomudlar) ve Çavd~r-Türkmenlerinden (Çavundur-Çavuldurlar) olu~uyor. Yamudlar deryaya yak~n Porsi ve Y~lanl~~ taraf~ nda ya~arken, Çavd~rlar ise ekin ekilebilecek bölgeler ile çölün s~n~r~nda yani Üstürte'de yerle~mi~lerdir.

Seyahatimizin üçüncü günü ak~am üzeri deryaya iki saatlik uzakl~ktaki Hojeli (Hocaeli) ~ehrine geldik. Burada ya~ayan halk Peygamber soyundan geldiklerini söyleyerek Özbeklere böbürleniyorlard~. Hocaeli'nde yerle~im oldukça s~k~~~k, sol taraf~nda ormanlar ve tarlalar bulunuyordu.

Hocaeli'den sonra Nökis'e" gelirsiniz. Buras~~ Amuderya'n~ n sa~~

ta-raf~ndad~r. Buras~~ gemiler için Amuderya'n~n en kötü yeridir. Burasm~n ak~nt~s~~ a~a~~ya do~ru çok h~zl~~ oldu~undan gemiler için tehlikeli oluyor. Bu ak~m~n~n gürültüsü, bir saatlik yoldan duyuluyor. Buradaki insanlar buraya Kazanketken ad~n~~ vermi~lerdir. Bu ad~~ vermelerinin sebebi ise buraya kazan getiren bir geminin batmas~~ ve yok olmas~ym~~. Gemiler bu üç metrelik ~elaleye geldiklerinde k~y~ya yana~arak halatlarla a~a~~ya indiriliyorlar. Ka-zanketken'den a~a~~ya do~ru gidildi~inde tabii olarak olu~mu~~ göller bu-lunmakta. Baharda bu tabii göllerin suyu azalsa da yine de tamamen kuru-yup gitmiyorlar. Bu göllerin en büyükleri Kuyruklu göl ve Sar~~ün göl olarak adland~r~lmaktad~r. Kuyruklu göl, Sar~~ün göle nazaran biraz daha büyüktür. Fakat Sar~~ün gölün derinli~i daha fazlad~r.

Seyahatimizin dördüncü gününde Nökis'in yan~ndan geçtik. Tarlalar~n say~s~~ yava~~ yava~~ azalmakta, fakat ormanlar devam etmektedir. Nökis ile Kon~rat aras~nda, nehirden karaya do~ru uzanan Ögizketken ad~~ verilen geni~~ ve derin bir kanal ç~kmaktad~r. Bu kanal ~orkat~~~ gölüne dökülüyor. Bu bölgede gemilerin yüzmesi biraz zordur. Çünkü son y~llarda bu göl ne-hirden kopma noktas~na gelmi~tir. Afak~ad~a ad~~ verilen fakat tam olarak kim oldu~u belli olmayan ünlü bir zat~n mezarma geldi~imizde orman biti-yor ve bundan sonra Kon~rat bölgesi ba~l~biti-yor. Her yerde ba~, tarla, bahçe ve katar katar bitkiler var. ~nsan~n bakmakla gözü doymuyor. Be~inci gün der-yamn ak~nt~sm~n h~zland~~~~ k~s~mda Muhammed Amin27 döneminde ona is-

26 Nökis bu y~llarda ~ortanbay mevkii~~e yak~n bir yerde kuruluydu.

27 Buradaki Muhammed Amin, 1770-1790 y~llar~ nda Hive ham olan Muhammed Emin ~ nak'nr.

(14)

612 SALIH YILMAZ

yan eden Törebeg'in28 yapt~ rd~~~~ surlar~n önünden geçtik. Bu surlardan sonra art~k Komrat görünmektedir. Hive Hanl~~~'mn en uç s~n~r~nda yer alan bu ~ehirde fazla kalamad~k. Çünkü bundan bir y~l önce anne ve ba-bas~n~~ kaybeden genç dostum ~shak Molla akrabalar~~ ile çabucak vedala~arak gidelim demeye ba~lad~.

Kon~rat ~ehri güneyde yer alan ~ehirlere göre daha a~a~~da ku rulmu~tur. Bu ~ehir ticari bak~mdan oldukça geli~mi~tir. Buraya bir çok ~ehirden mal, ya~, deve ve koyun yünleri ile Aral gölünden bal~k getirilerek sat~~lar~~ yap~lmaktad~r. Burada iki Rus'a rastlad~m. Bunlar ~slâm dinine geçerek, buradan evlenmi~ler ve yurt tutmu~lard~r. Onlar Perovskiy29 gemisinde görevli askerlerdendirler. Hive'ye yap~lan sefer esnas~nda esir dü~mü~lerdir. Hive hani Muhammed Amin, ~slam dinine geçmek ~art~~ ile onlara özgürlük vermi~~ ve onlardan birisini de esir dü~en ~ranl~~ bir k~z ile evlendirmi~tir. Siyah saçl~~ ~ran k~z ile sar~~ saçl~~ Rus o~lu uyumlu bir çift olmu~lar. Bu Rus o~lan~~ birkaç kere vatan~na dönmek için f~ rsat yakalam~~sa da gitmek istememi~.

Son olarak burada Amuderya'n~n Komrat'tan Aral gölüne kadar uzanan bölgesi hakk~ nda toplad~~~m bilgileri aktarmak istiyorum. Kon~ rat'tan a~a~~ya do~ru uzanan Amuderya nehri iki saatlik bir yoldan sonra iki kola bölünür. Sa~~ tarafta yer alan kola Amuderya denmektedir. Bu kol Aral'a dökülmektedir. Amuderya kolundan gemilerin geçmesi oldukça zordur. ~kinci,30 yani sol kol Tarl~~ (dar)'d~rm. Tarl~~ kolu fazla geni~~ olmasa da derin-

28 Törebeg veya Törebek, asl~nda y~llarca Hive Hanl~~~'na kar~~~ isyan hareketlerinde bulunan Töre Biy'dir. Törebiy lâkab~~ ile an~lan Töre Sufi, Hive Hanl~~~'na kar~~~ yürüttü~ü isyan hareketlerini Muhammed Emin ~nak'tan ba~layarak 1806-1825 y~llar~ nda Hive Ham olan Muhammed Rahim Han~n devrinde de 1811 y~l~na kadar sürdürmü~tür. Buradaki surlar XVIII. yüzy~lda yap~lm~~t~r. Bugün bu surlar do~udaki Tall~k ile bat~daki Hanjap aras~nda yer almaktad~r. Surlar~n bir ucu da Kon~rat'~n ~imdiki Berdah ve Davkarayev sokaklarma do~ru uzan~r. bk. H.Esbergenov, Tarihi ve Medeni Estenkler, Nökis, 1993, 38 s.

29 1839 y~l~n~n k~~~ aylar~nda Orenburg General Gubernator~~ (valisi) Hive'yi fethetmek amac~yla sefere ç~ km~~t~. Fakat bu sefer esnas~nda yenilgiye u~rad~. Belki de bu askerler bu seferde esir al~nm~~lard~r. Bu y~llarda Hive Han~~ Muhammed Emin'dir.

3° Vâmbe'ry'nin yazd~~~~ Amudeya nehrinin sa~~ kolu deyi~i do~rudur. Fakat Tarl~~ kolunu sol kol de~il de sa~~ kol olarak nitelemi~tir.

31 Amiral Butakov, 11 Mart 1867 y~l~nda Londra'da Co~rafya Cemiyetinde yay~nlanan makalesinde bunu Tall~k olarak yazm~~t~r. Fakat, bu kullan~ m yanl~~t~r. Butakov ayn~~ zamanda Amuderya nehrinin do~usunda yer alan kolu Yeni, bat~da yer alan kolu da Laudan olarak yazm~~t~r. Ben Butakov'un yapm~~~ oldu~u bu tan~mlamalar~~ kabul etmiyorum. Belki ilk zamanlar bunlar~n ad~~ böyleydi. Fakat daha sonra Amuderya'n~n s~k s~ k akmus~ n~~ de~i~tirmesi dolay~s~yla bunlar~ n adlar~~ da de~i~mi~tir. Çok güvendi~im kaynaklardan edindi~im bilgilere

(15)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DAIR KAYITLAR 613 dir. Bu yüzden üzerinde gemilerin hareket etmesi kolayd~r. Fakat yine de Amuderya nehrinin a~a~~~ ak~nus~ndaki bu gemi yolunu, Çarçuy ile Kon~rat aras~nda yer alan, yani Buhara ve Hive'ye giden ticaret yollar~~ ile kar~~la~urmak mümkün de~ildir.

Aral gölü çevresinde ya~ayan Özbeklerin", sonbahar aylar~nda bal~kç~l~k yapmak maksad~yla Aral gölüne gitmeleri gerekir. Çünkü, Türkistan hanl~klar~~ aras~nda yap~lan ticari al~~veri~te bal~k önemli bir yere sahiptir. Türkistan halklar~n~n g~da tercihleri içerisinde bal~k oldukça önemlidir. Bu insanlar ekonomik durumlar~na ald~r~~~ etmeden bal~k etini koyun etine ter-cih ederler. Hatta bal~k eti varken koyun eti yemeyi kendilerine yediremezler ve bal~ k yemeyi severler. Bal~ k eti yemek bir bak~ma zenginli~in göstergesidir. Avc~lar, ilkbahar aylar~nda Aral gölüne yabani ördek avlamaya giderler. ilkbahar aylar~nda Allah'a inananlar Tokmak-Babaya (Tokmak Ata)" hürmet etmek için de göle gider. Tokmak-Baba ad~yla bilinen bu yer Amuderya nehrinin Aral gölüne döküldü~ü yerdir. Tokmak-Baba buralarda ünlü olmu~~ ve bal~kç~lar~n han~~ olarak adland~r~lm~~t~r. Tokmak-Baba öldükten sonra k~yafetleri ve kapkacaklar~~ ile birlikte gömülmü~tür. Kapka-caklarma bakt~~~m~zda çok eski zamanlarda ya~ayan birisi oldu~u anla~~l~yor. E~yalar~~ aras~nda bulunan kazan çok önemli ve sayg~~ gösterilen bir eserdir34. Tokmak-Baba'n~n mezar~~ her ne kadar zarar görmü~se de günümüze kadar varl~~~n~~ koruyabilmi~tir.

2- Kon~rat' tar~~ Hive'ye Seyahat

Kon~rat'tan Hive'ye karayolu ile gidebilmek için yolcu say~s~~ fazla ol-mal~d~r. Karayolu deniz yoluna göre daha avantajl~d~r. Çünkü Amuderya göre Laudan ismi Arnuderya nehrinin çoktan kurumu~~ olan bir alunus~na verilmekteydi. Kuruyan bu Laudan kolu K~pçak'tan ba~layarak bat~ya do~ru uzan~yor ve Göne (Köhne) Ürgenç'in yan~ndan geçiyordu. Butakov, Deryan~n kuyar yerinin ortas~nda bulunan kolu da "büyük" olarak yazm~~t~r. Fakat "büyük" kelimesi Özbeklerde deryan~n önüne konularak söylen~nektedir. Yani bu kelime Büyükderya olmal~d~r. Büyükderya ve Amuderya kelimeleri de bir birinin ayn~d~r. bk. Vâmbery, ayn~~ eser, s. 130-131.

32 Vambery, burada da görüldü~ü gibi bütün Kazak. Karakalpak ve Özbekleri Özbek terimi alt~nda toplam~~ur. Halbuki seyahatinde gördü~ü halklar~n hepsi ayr~~ boylardand~rlar.

33 Tolunak-Ata, Moynak ~ehrine ba~l~~ Üçsay köyünde yerle~mi~~ bir Türk büyü~üdür. Tolunak-Ata'n~n mezar ta~~~ üzerinde bulunan yaz~lardan bu mezar~n XVIII. yüzy~lda yap~ld~~~~ anla~~lmaktad~r. 1922 y~l~nda Tokmak-Ata'ya duyulan sayg~dan dolay~~ mezar~~ yeniden düzenlenmi~~ ve yeni bir kümbet yap~lm~~t~r. bk. G. Hocaniyazo~lu-O. Jumabayo~lu, Karakalpak~standag~~ Muhaddes Or~nlar, Mikis, 1994, s. 42.

(16)

614 SALIH YILMAZ

üzerinden gitmek için yakla~~k olarak 18-20 gün yolculuk etmek gerekir. Kon~rat bölgesinden Hive'ye ula~abilmek için takip edilen yol üç türlüdür. Bunlar:

Yaz yolu olarak adland~ r~lan ve Göhne-Ürgenç'ten gidilen yoldur. Yaz~n yolculuk edilen bu yol, Amuderya nehrinin kollanndan birço~unun dola~~larak gidildi~i bir yoldur. Alternatif yollar aras~nda en uzun yol budur. Uzunlu~u yakla~~k 56 fersaht~r".

Hocaeli bölgesinden ba~layan yoldur. Bu yol genelde k~~~ aylar~nda nehir ve göllerin buzla kaplanmas~~ dolay~s~yla tercih edilir. Uzunlu~u yakla~~k 40 fersaht~r.

Amuderya nehrinin sa~~ yakas~ndan ba~lanarak takip edilen yoldur. Bu güzergâh oldukça karma~~k ve çöl bölgelerinden geçilerek vanlabilen bir yoldur.

Bizler Hive'ye gidebilmek için acele ediyorduk. Bu nedenle Göhne Ûrgenç üzerinden gidilen yolu takip ettik. Kervan~m~za, Göhne Ürgenç'e ve Hive'ye gidecek yolcular da eklendi. Atlar~m~z güçlü ve güzel atlard~. Yol-culu~~~muza ba~larken havan~n s~cak oldu~una hiç ald~n~~ etmedik. Komrat önünden bat~ya do~ru yol ald~k. ~lk önce tarlalar, ondan sonra da Atyolu ad~~ verilen ~ss~z bir göle geldik. Buras~~ Kon~rat'tan yedi fersah uzakl~kta ve yolcu-lar~n konaklad~klan ilk istasyon olarak hesaplan~yor. Atyolu'nun dar bir ye-rine köprü yap~lm~~~ ve bundan dolay~~ da yol ikiye bölünmü~. Birinci yol Ka-zak-Jor~a da~~m geçip Üstürte üzerinden Orenburg'a do~ru gidiyor. ~kinci yol ise Göhne Ürgenç'e gidiyor. Bizim takip etti~imiz yol ormanlar~n ve çölün ortas~ndan geçerek devam etti. Etraf~m~zda s~ra s~ra yap~lm~~~ evler görünüyordu. Buralar~n en önemli özelli~i hanl~~~n tuz ihtiyac~n~n Kara-Gümbez (~imdiki Karaümbet) 'ten kar~~lanmas~d~r. Kara-Kara-Gümbez'in bu-lundu~u Barsa-Gelmez (varsa gelmez) adl~~ ~ehir, giden insanlar~n geri dönmedi~i ~eytan ~ehri olarak adland~nl~r. ~kinci istasyon olan Kabilbegi'ye be~~ saat yol ald~ktan sonra varabildik. Üçüncü istasyon K~z~l-~a~ala idi. Üçüncü istasyona varabilmek için sekiz saat yol almam~z gerekiyordu. Bu ne-denle Kab~lbegi'den yol ihtiyaçlanm~z için pi~mi~~ et ve ekmek ald~k. ~kinci istasyondan yola ç~kt~~~m~zda hava karanl~kt~. Ben üçüncü istasyona varma-dan bize sald~racak ve soyacak Türkmenleri dü~ünüyordum. Fakat onlann

(17)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DAIR KAY~TLAR 615 yan~ndan geçmeyece~imizi, aslanlar~n, kaplanlar~n, domuzlar~n çok oldu~u orman bölgesinden geçece~imizi duyunca rahatlad~m.

Asya'n~n do~a özellikleri Hindistan ve Afrika'dan daha kötü de~il, bu yüzden ben yan~mda bulunan Tatar 36 arkada~lar~m gibi çok korkmad~m. As-ya'n~n di~er halklar~~ gibi Özbeklerde de fantezi oldukça güçlü. Çünkü, hay-vanlar~n han~~ olan aslan, kaplan gibi hiçbir hayvan göremedim, sadece or-mana do~ru kaçan iki tav~an' görebildim ve ak~am yeriz diye o tav~anlar~~ vurduk ve gemiye ald~k. Buradaki ku~lar~n Mazandaran'daki" ku~lara göre çok lezzetli oldu~unu ve bunun için Özbeklerin, Farslardan daha güzel ye-mek pi~irdiklerini söylemem gerekir. Ormandan ç~kt~ktan sonra K~z~l-~a~ala göründü. Burada Özbekler ya~~yor. K~z~l-~a~ala'ya tahmin etti~imizden er-ken vard~k. Ertesi günü Yamudlar~n ya~ad~~~~ yere do~ru yola ç~kt~k.

Göhne Ürgenç'e, K~z~l-~a~ala'dan üç saatlik bir yolculuktan sonra var~labiliyor. Buras~~ Hive yolculu~unun dördüncü istasyonu olarak kabul edilmektedir. Göhne Ürgenç bir zamanlar~~ Türkistan'da oldukça ünlü olan Horezm'in merkez ~ehridir. ~imdi ise kendisi ile ayn~~ kaderi payla~an ~ehirler aras~ nda en fakiri durumundad~ r. Tarihi destanlar ve masallar Göhne Ürgenç'i ne kadar överlerse ve onunla övünürlerse de onun y~k~lan kal~nt~lar~na dikkatle bak~ld~~~nda sadece Tatar medeniyetinin art~klar~ n~~ görebilirsiniz. Göhne Ürgenç, ~imdi küçük ve pis yani fazla ehemmiyetli de~il. Fakat, onun surlar~ ndan d~~ar~~ bak~ld~~~nda ihti~am~~ kolayca Göhne Ürgenç kal~nt~lar~, Horezm~ahlar Devleti'nin ve ~slâm hâlcimiyetinin izlerini ta~~r. Göhne Ürgenç'in en önemli hat~ras~~ Törebek Han~m Camii'dir. Buras~~ Hive'deki en güzel ev olarak bilinen Hz. Palvan'dan büyüktür. Bu yap~n~n güzelli~i Türkistan'da her yerde söylenmektedir. Bu yap~ttan sonra ~eyh ~erif'in mavi kümbetli mahbaras~~ ve ~eyh Necmeddin Kübra'n~n atas~~ ünlü pehlivan Pir-yar'~n mezar~~ dikkati çeker. Bu mezar~~ Hive har~l Muhammed Amin yapt~rm~~t~r. Ayr~ca buralarda Aysanem ve ~ahsanem ad~~ verilen iki sevgilinin hat~ralar~~ da bulunur38. Birbirini seven bu iki genç hakk~ndaki ~iirleri bir çok ~air söylemektedir. Bu iki a~~~~n ismi, Hive ve Buhara hanl~klar~ndaki birçok haurada isim olarak kendini gösteriyormu~.

36 Wm12.6-y, Türkistan seyahati s~ras~nda alm~~~ oldu~u notlar~n birço~unda Karakalpak. Kazak ve özbelderin tamam~n~~ Tatar olarak da nitelemi~tir.

37 Mazandaran, Hazar Denizi'nin güneyinde bulunan ~ran ormamd~r. Wmbery, ~ran'dan Hive'ye giderken bu ormandan geçmi~tir.

(18)

616 SAL~H YILMAZ

Göhne Ürgenç'ten sonra yol yine ikiye ayr~lmaktad~r. Birinci yol, çok fazla kullan~lmayan ve Porsi ile Y~lanl~~ taraf~ndan geçen yoldur. Bu yoldan geçerken çok insanla geçmek gerekir. Çünkü, buradan Ta~auz'a kadar olan bölgede Çavd~r ve Yamud Türkmenleri ya~amaktad~r. Bu Türkmen kabileleri yolculuk eden kervanlara sald~rarak ya~ma yapmaktad~rlar. ~kinci yol, Amu-derya'y~~ takip ederek gidilen yoldur. Birinci yolu tercih eden kervanlar sa-dece Ta~auz'a kadar gelebilir. ~kinci yolu tercih eden kervanlar ise K~pçak'a kadar gider. K~pçak'a varabildikten sonra buradan Hive'ye ve ba~ka bölgelere gitmek oldukça kolayd~r39.

Vâmb&y'ye göre, Amuderya nehri, Aral gölüne kadar gemilerin, vapur-lar~n yüzebildi~i bir derya olarak adland~r~lmamal~d~r. Çünkü, o dönemde Amuderya'n~n a~a~~~ taraflar~~ Jumur da~~ndan K~pçak'a kadar olan bölgede, yani Kazanketken'de gemiciler büyük zorluklar çek~ni~lerdir 40. ~imdi ise 1873 y~l~ndan sonra yani Rusya'n~n Hive'yi hâkimiyeti alt~na ald~ktan sonra gemiciler aksayan yerleri onarm~~lar ve vapurlar~n kolayca geçmesini sa~lam~~lard~r. Çarcuy'dan Aral'a kadar olan gemi yolunu yapt~klar~~ için "Memlekedik Amuderya Vapur ~efli~i" kurulmu~tur. Bu yol Amuderya-Aral üzerinden Kazakistan ve Rusya ile birle~tirilmi~tir. Aral gölünün kurumaya ba~lamas~yla Amuderya ve Aral üzerinde gemilerle yolculuk edilmesi 1880'1i y~llardan itibaren aksamaya ba~lam~~t~r. Vâmb6y, Amuderya nehri hakk~nda oldukça iyi duygulara sahiptir. Amuderya nehrinin suyu hakk~nda ~unlar~~ yazm~~t~r: "Amuderya nehrine ilk kez geldi~inde nehrin suyunu oldukça be~endim. ~unu söylemeliyim ki Asya'da ve Avrupa'da Amuderya nehrinin suyu kadar lezzetli ve tatl~~ hiçbir ~rma~a ~imdiye kadar rastlamad~m."' Amu-derya nehri boylar~nda yerle~mi~~ olan halklar~n söyledikleri rivayetlere göre eski dönemlerde; "Buraya gelip Amuderya'nin suyunu bir kez içen insan ikinci defa tekrar gelmeden gitmez." diye manal~~ sözler söylen~nekteymi~. Fakat kaderin kötü oyunu olacak ki Türkistan'~~ hâkimiyetleri alt~na alan Sov-yet hükümeti zaman~nda bu nehrin suyu kirlenmi~~ ve at~klarla dolmu~tur. ~imdi ise "Amuderya'nin suyunu bir kez içen insan, ikinci defa asla içmez." deyi~i söylenir olmu~tur.

Vâmbery, Türk toplululdarm~ n yerle~tikleri bu bölgeleri "kedi burnun batmaz (o yere kedi bile gitmez)" olarak tasvir etmi~tir. Bu tasviriyle,

39 A. Van~bry, ayn~~ eser, s. 135-139. 40 ay~n eser, s. 132-134.

(19)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DAIR KAYITLAR 617

Türklerin s~k ormanlar~n bulundu~u bölgelerde ya~ad~klar~n~~ anlatmaya çal~~m~~ur42. Ancak, sömürücü Sovyet hükümeti zaman~nda ormanlar yok edilmi~~ ve buralan ç~plak kalm~~t~r.

G VÂMBERYN~N ESERLER~NDE GEÇEN KARAKALPAK TÜRKLER~NE DAIR KAYITLAR

1- Karakalpaklar~n Kökeni

Karakalpaklar ve onlar~n ortaya ç~kmalar~~ hakk~ nda ilk defa fikir yürütenler Re~ideddin, En-Nüveyri gibi âlimler olmu~tur". Bu âlimlerden sonra Karakalpaklar hakk~nda baz~~ bilgiler veren ki~i ise, Macar bilgini Vâmb&y olarak bilinmektedir. Vâmbfty, IX. yüzy~l~n sonu ile X. yüzy~l~n ba~~nda Macaristan'a yerle~mi~~ olan Peçenekler hakk~nda tarihçilerin yazd~klar~~ makaleleri inceleyerek onlar hakk~nda bilgi edinmi~tin Vâmb6ry, XIX. yüzy~lda aralar~nda bulundu~u Karakalpaldan gördü~ünde bu iki halk aras~nda birçok benzerli~in oldu~unu tespit etmi~tir. Bu tespitlerinde Kara-kalpaklar~n kökünün Peçeneklere dayand~~~n~~ ileri sürmü~tür44. Peçenekler ile Karakalpaklar aras~ndaki benzerlikler ve ba~lanular hakk~nda en son fikir yürüten de kendisi olmu~tur. Bu fikrini bütün eserlerinde tekrarlam~~t~n Vâmb6-y'den sonra tarihçiler bu konuda fazla fikir yürütememi~lerdir. Bu konuda fikir yürütmeye çal~~anlar da Vân~bfty ve Hovorth'un yazd~klar~n~~ tekrar etmekten ileriye gidememi~lerdir".

Bize göre Vâmb&y'nin Karakalpaklar~n ortaya ç~kmas~n~n Peçeneklerle ba~lant~l~~ oldu~unu söylemesinin büyük önemi vard~r. Çünkü, Peçenekler Amuderya boylar~nda kök salm~~~ ve Karakalpaklar~ n temelini olu~turmu~lard~r. Amuderya boylar~nda ya~ayan Türk topluluklar~na Kara-kalpak denilmeden önce Peçenek denilmi~tir. Buna ba~l~~ olarak KaraKara-kalpak- lar~n ilk vatan~~ Amuderya boylar~~ olmu~tur. Ancak yüzy~llarda Ka- rakalpaklar, bu bölgelerden Cengiz Han~n yani Mo~ollarm bask~s~~ sonucu ve Amuderya nehrinin suyunun kurumas~~ sebebiyle Amuderya'n~n a~a~~~ bölgelerine yani verimsiz bölgelere göç etmi~lerdir. Kendi öz vatanlar~na bir

42 ayn~~ eser, s. 125.

" Salih Y~lmaz, "Karakalpak Türkleri ve Bugünkü Karakalpakistan", Yeni Türkiye Dergisi, Türk Dünyas~~ özel Say~s~, say~:16, Temmuz-A~ustos 1997, s. 1321-1323.

44 A. W~mb&y, Das Türkenvolk, s. 373.

45 P. P. ivanov, "Oçerk ~storii Karakalpakov", Materiah Po ~storii Karakalpakov, ~zdatelstvo Akadernii Nauk SSSR, Cilt VII, Moskva-Leningrad, 1935, s. 22.

(20)

618 SALIH YILMAZ

ba~ka deyi~le Amuderya boylar~na XVI-XIX. yüzy~llar aras~ nda yerle~ebilmi~lerdir.

Bu görü~e ba~l~~ olarak Vâmb6-y ~öyle yazar: "Karakalpaklar kendi istek-leri ile vatanlar~ndan göç ederek göçmen hayat~~ ya~amam~~lard~r. Onlar baz~~ sebeplerden dolay~~ önce Volga boylar~na oradan S~rderya'mn de~i~ik yerle-rine ve ilk vatanlar~~ olan Amuderya aras~nda dola~m~~lard~r ."46 Karakalpak-lar~n ilk vatanKarakalpak-lar~n~n Amuderya'n~n a~a~~~ taraflar~~ oldu~unu Vffinbery'nin yazd~klar~ndan ö~reniyoruz. Karakalpak halk ~airi Berdak yazd~~~~ "Olmad~" adl~~ ~iirinde bununla ilgili ~öyle yazar.

Karakalpak halk~~ kötü olup Kom~u memleketler gülüp Birazlar~~ yolda ölüp

Yüzy~l boyunca kom~u basan de~ildi/47. diye yazm~~t~r.

Karakalpaklar, kom~u halklar~n onlar~~ hor görmesi, Hive hanlar~n~n bunlara kar~~~ kötü tutumu sebebiyle di~er Türk halklar~na göre hep arka planda kalm~~lard~r. Örne~in, Vâmb&-y gezip gördü~ü yerlerdeki manzaray~~ ~u ~ekilde aktarm~~ t~ r: "Karakalpaklar Amuderya' n~n a~a~~~ taraflar~nda kumluk yerlerde ya~arlar, hayvanc~l~ k ile u~ra~~rlar. Onlara dikkatlice bak~ld~~~~ zaman, adetleri ve kökleri incelendi~i zaman fakir, ya~amaktan bezmi~, mutsuz ve çöller üzerinde ya~am sava~~~ veren bir halk olduklar~~ anla~~labilir."48

Gerçekten de Karakalpaklar Amuderya'n~n a~a~~~ taraflar~na geldikten sonra birkaç yüzy~l içinde insan eli de~memi~, bir taraf~~ killik, di~er taraf~~ ise çöl olan topraklar~~ i~leyerek verimli hale getirmeye çal~~m~~lard~r. Bu toprak-lar ontoprak-lar~n karakterini de de~i~tirmi~tir.

2- Karaltalpaklar~n Fiziki Özellikleri, K~yafetleri ve Oyunlar~~

WmIpry, "Oçerki Sredney Azii" adl~~ kitab~nda Karakalpaklar~~ ayr~~ bir halk olarak ele alm~~t~r'". Bu kitapta Karakalpaklar hakk~nda ~öyle yaz~lm~~t~r: Karakalpaklar, Mo~ol-Türk grubunun, Özbek ve Kazaklardan sonra üçüncü k~sm~n~~ olu~turur. Karakalpaklar~n dil özellikleri ve gelenek-

46 A. Wmbe-ry, OçerkiJizni i NravovVostoka, s. 293.

47 Berdak (Berdimurat), Tanla~d~~ ~~garmalarm~n Tol~k J~ynag~, Karakalpakstan Memleketlik Basmas~, Nöltis, 1950, s. 51.

48 A. Vâmbery, ayn~~ eser, s. 293.

(21)

KARAKALPAK TÜRKLER1NE DAIR KAYITLAR 619 lerine bak~ld~~~nda Kazaklara benzemektedirler. Fakat bunlar onlardan ayr~~ bir Türk boyudur. Karakalpaklar, Türkistan'da ya~ayan di~er Türk boy-lar~ndan, uzun boylar~, iri cüsseleri ile ayr~l~rlar. Karakalpaklar~n ba~lar~~ büyük, elmac~k kemikleri d~~ar~ya ç~km~~, gözleri büyük, burnu düz, kollar~~ uzundur. Bu tasvirlere bak~ld~~~nda biraz da Özbeklere benzerler. Erkeklerin sakallar~~ kal~n ve k~sad~r. Bazen bunlara Kazak da denilmektedir. Ancak bu topluluklar~~ bir araya getiren Hive Hanl~~~'d~r. Karakalpaklar bu bölgelere bu yüzy~l~n ba~~nda gelmi~tir. Bu devirlerde bir k~sm~~ S~rderya boylar~nda ya~am~~, bir ba~ka k~sm~~ ise Kalmuklar ile birlikte ya~am~~t~r. Bu tezin, birinci bölümünün do~ruluk pay~~ vard~r. Çünkü Lev~in, Djanket'in (Yenikent, Cankent) eski evleri hakk~nda aç~klamalarda bulunurken, bu evlerin bir k~sm~ nda geçen yüzy~lda Karakalpaklar~n ya~ad~~~n~~ belirtmi~tir. Lev~in, elindeki bütün bilgileri birle~tirerek Karakalpaklar~n kendilerine yak~n olan Kazaklardan ayr~ld~~~n~~ ve Özbeklerle yak~nla~ma içine girdiklerini belirtmektedir.

Karakalpaklar k~yafetleri bak~m~ndan da Kazaklara göre Özbeklere daha yak~nd~r. Erkekleri büyük ~apkalar yani kalpaklar giyerler. Bu kalpak aln~, kulaklar~~ ve boynu kapatacak ~ekildedir. Kad~nlar ise kaftan giyerler. K~rm~z~~ elbise ve mavi etekleri severler. Evleri ise di~er göçmen Türk boylar~na göre sa~lam ve büyüktür ve bu evleri büyük köpekler korumaktad~r. Köpeklerin büyük türleri sadece Karakalpaklarda bulunur.

Karakalpaklar~n sevdikleri oyunlar Kumalak ve A~~k Oyunu >dur50. Koyun kemikleri çe~itli oyunlar~n oynanmas~nda kullan~l~rm. Wmb '6-y, Türkistan seyahati s~ras~nda farkl~~ A~~k oyunlarlyla kar~~la~m~~t~r. Fakat bunlardan en önemlisi dört kemikle oynanan oyundur. Bu oyun genelde kumar olarak yani para kar~~l~~~~ yada belli bir maddi ç~kar kar~~l~~~~ oynanmaktad~r52. Bu oyunun di~er çe~itleri hakk~nda maalesef fazla bir bilgi vermemi~tir".

50 Karakalpaklardaki A~~k Oyunu hakk~nda daha detayl~~ bilgi için bk. Marat Nurmuhamedov, "Karakalpaklar'da A~~k (Kemik) Oyunu", III. Milletleraras~~ Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt: III, KB yay., Ankara, 1987, s. 173-182.

51 A. Vâmbery, ayn~~ eser, s. 277-279. 52 A. Wmb6-y, Oçerki Sredney Azii, s. 102.

53 Türkler arars~nda A~~k Oyunu oldukça yayg~n olarak eskiden beri oynanan bir oyundur. Hatta günümüzde bile ~ç Anadolu ve Do~u Anadolu bölgelerimizde hâlâ oynanmaktad~r. Örne~in ben ~ahsen Karaman, Erzurum ve Kars bölgesinde bu oyunun günümüzde bile oynand~~~n~~ gördüm. Türklerde A~~k Oyunu için bk. ~ükrü Elçin, "Türklerde A~~k Oyunu ve Bu Oyunla ilgili Adet ve Ananeler", III. Milletleraras~~ Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt:III, KB yay., Ankara, 1987, s. 95-102.

(22)

620 SALIH YILMAZ

Karakalpak Yemekleri

Karakalpak milli yemeklerinden birisi "Durama" olarak adland~r~l~r. Bu yemek, et ile undan yap~l~r. Hamur olarak bilinen Gürtük kaynarp pi~tikten sonra et ve gürtük ince olarak kesilir, onun üstüne de so~an do~ran~r. Kara-kalpaklar so~an~~ çok severler. Kesilen so~an gürtük ile ete kan~unlir ve ye-mek haline gelir. Yedikleri ekye-mekler ise Kazanjappay ve Baursak diye ad-land~r~l~r. Kazanjappay, tavada pi~irilir. Un elendikten sonra aras~na ya~~ ko-nulur. Bu ekmek Karakalpaklar taraf~ndan çok sevilmektedir. Baursak yap-mak için ise önce hamur yap~l~r. Bu hamur oklava ile sini üstünde aç~ld~ktan sonra dört kö~eden parça parça kesilir. Bundan sonra bir kazana ya~~ konula-rak baursak bu kazanda luzarul~r. Bu baursa~~n içine bazen et de konulmak-tad~r.

Karakalpak Boy ve Oymaklan

Vâmbry, Karakalpaklann uru~lar~ndan on tanesini de yazm~~t~r. Bun-lar: 1-Baymakl~, 2-Kandekli, 3-Tersdamgal~, 4-A~amayl~, 5-Kay~~l~-K~tay, 6-Ir-gakl~, 7-Keneges, 8-Tonmoyun 9-Saku, 10-On Dört Ru54.

Bunlar sadece Wmb€ry'nin tespit edebildi~i veya kar~~la~t~~~~ uru~lard~r. Di~er uru~larla kar~~la~mad~~~~ için uru~lar~n hepsini yazamam~~t~ r. Yazd~klar~~ uru~lar~~ da bir düzene koymam~~~ ve nas~l duyduysa o ~ekilde

ki-tab~na aktarm~~ur.

Karakalpak uru~lar~n~n tamam~, Tatyana Aleksandrovna Jdanko ta-raf~ndan tespit edilmi~tir. Jdanko, 1945-1950 y~llar~nda yapt~~~~ ara~urmayla Karakalpak uru~larm~~ bir düzene koymu~~ ve bunlan bir kitapta toplam~~ur55.

Hive Hanh~linda Ortaya Ç~kan Karakalpak ~syanlan

Wrnbry, eserlerinde Aydost Bey, Zarl~k Töre ve Ernazar Alaköz'ün is-yanlar~~ hakk~nda da duyduklar~n~~ yazm~~t~r. Ancak yazd~klar~~ k~sa olmakla kalmam~~~ ayn~~ zamanda isyanlar~n oldu~u y~llar~~ da kar~~t~rm~~t~r. W.mbry, 1857-1858 y~llar~nda Kon~rat'ta ortaya ç~kan isyanlar hakk~nda da bilgiler vermi~tir. Bu isyan hakk~nda ~unlar~~ yazm~~t~r; "Açl~ktan ve sefaletten kurtu-

54 A. Vknbry, Putesestyiye Po Sredney Azii, s. 305; ayn~~ müellif, Trarels in Central Asia , S. 55 T. A. Jdanko, Oçerki istoriçeskoy Etnogralli Karakalpakov, Rodoplemennaya Struktura i Rasseleniye v XIX-naçale XX veka, ~zdatelstvo Alcademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1950. s. 36-37.

(23)

KARAKALPAK TÜRKLERINE DAIR KAYITLAR 621 lup tam rahata kavu~tuklan s~rada Rusya'n~n da etkisi ile hükümeti kendi denetimi alt~na almaya çal~~an Muhammed-Fena, Hive Hanl~~~na kar~~~ isyan etmi~tir. Muhammed-Fena, Rus kraliçesinden yard~m alabilmek için Astra-han'a elçi göndermi~, fakat bu elçiler Hive han~~ taraf~ ndan yolda öldürülmü~tür. Ruslar tam yard~m gönderecekken Muhammed-Fena'n~n et-raf~ ndaki isyanc~ lar ba~~ n~~ keserek Hive han~ na göndermi~lerdir"55. Vambery'nin yazd~klar~na göre di~er Türk boylar~~ taraf~ndan Karakalpaklar iyi bir halk olarak adland~nlm~~lard~r".

6- Karakalpak Kad~n ve K~zlar~~

Umbery, Karakalpak kad~n-k~zlar~~ hakk~nda da ilginç bilgiler vermek-tedir. Karakalpaklar~n bir halk olarak ortaya ç~kmas~nda kad~ n ve k~zlar~n çok güzel ve asil olmas~n~n etkili oldu~unu belirtmi~tir58. Karakalpak kad~nlar~~ beyaz tenli olup, insanlar~ n ilgisini çeken siyah saçlar~~ ve büyük gözleri ile Türkistan'~n en güzel k~zlar~na sahiptirler").

Vâmbery, ~ran'dan Hive'ye giderken Atrek deryas~n~n yan~nda kervan ile birlikte giden bir Türkmen ile tan~~m~~ur. Bu Türlunenin çad~r~nda on ki~i ile birlikte uyumu~tur. Bu Türkmen Vâmb'ery'yi kar~s~~ ile tan~~ur~p kar~s~~ hakk~nda ~öyle demi~tin "Bunun ismi Aitgül, kendisi Karakalpak k~z~d~r. Bundan iki y~l önce onun yurduna sald~rd~~~m~zda bunu ga~~imet olarak ald~m. O sald~r~da Aitgül'iin kocas~~ a~~r yaraland~~ ve on iki ya~~ndaki k~z~n~~ da kaybetti. Bana en az iki y~l e~lik edersen, kocam ve k~z~n~~ bulurum dedim. Bu iki y~l içinde Aitgül bana çok güzel kad~~~hk yapt~. ~imdi ikimiz onlar~~ bulmaya gidiyoruz." Bu konu~man~n üzerine Aitgül, k~z~n~n çok güzel oldu~unu söyleyerek a~lam~~. Vâ.m136-y de Türkmene: "e~er bu kad~n~n ko-cas~~ hayattaysa sen bu kad~ndan ayr~lmak zorunda kalaca~n~dan korkmuyor musun?" diye sormu~tur. Türkmen de buna cevap olarak: "Onu kader bilir. Aitgül kimi seçerse ona kadn~l~k yapar. Ancak onun eski e~ini ve k~z~n bul-maya söz verdim ve bunu yapmak zorunday~m." diye cevap vermi~tir80.

56 k W~nbry, Pute~estviye Po Sredney Azil, s. 315. 57 A. Wmb&y,Oçerki Sredney Azii , s. 295. 58 A Vâmbry, Pute~estviye Po Sredney Aza, s. 304. 5° k Wmbry, Oçerki Sredney Azii, s. 248. 6° k V ~l~bry, Pute~esniye Po Sredney Azii, s. 68.

(24)

622 SAL~H YILMAZ

Karakalpak ~ehirleri

Vambery, ara~t~ rmalar~nda Karakalpak ~ehirleri hakk~ nda da önemli bil-giler vermektedir. Bu ~ehirler: Kon~rat (K~yat Orda, Nogay, Sarzar, Sanar adl~~ köyleri var), Hocaeli (Ketpen~i-Ata Orda, Naymanlar Orman ~çi, Kam~s Yeri, Dervi~~ Hoca adl~~ köyleri var), Çimbay, K~ pçak (Bessar~~ Boyu, Nogay ~~an, Kanj~gal~~ adl~~ köyleri var), ~orahan, Mang~ t (P~ rmat~a, K~yatlar, Kene-ges adl~~ köyleri var), K~ tay (Akkum-Kulanl~~ adl~~ köyü var) gibi yerlerdir61. Bunlar genelde Vambery'nin u~rad~~~~ veya duydu~u ~ehirlerdir.

Karalcalpaklarda Zirai Faaliyetler

Vambery, Hive Hanl~~~~ topraklar~nda yayg~n olarak yap~lan zirai faaliyet-lerin Karakalpaklar~ n ya~ad~~~~ bölgelerde de yayg~n oldu~unu yazmaktad~r. Tar~msal arazilerde yeti~tirilen ürünler ~unlard~r: jüyeri (m~s~r, boy jüyeri, nayman jüyeri), bu~day (sonbahar bu~day~~ ve yaz bu~day~ ), arpa (Hive'de Arpa'ya "Karakalpak" da denilir) b2, sulu mercimek, fasulye gibi tar~ m ürünleridir. Bununla birlikte pamuk, yonca, güncü (küncti=susam), kendir ve ba~al~k da önemli u~ra~lar~ndand~r. Karakalpak kavunlar~~ çok lezzetli olmaktad~ r. Kavun çe~itleri içerisinde jamb~l~a, gürbek, ~irin-pa~ek, ~ekerpare, hitay~ , köknabat, aknabat gibi yaz kavunlar~, kara gülabi, ki~i gülab~~ (küçük gülabi), biy~ek, sekseul (~ekerpare) gibi sonbahar kavunlar~~ vard~ r. Sonbahar kavunlar~ n~n büyük ço~unlu~u Rusya'ya gönderilir. Kara-kalpak topraklar~nda yeti~en kaNunlar~n lezzetli olmas~n~n en önemli sebebi Amuderya nehrinin sulanyla alâkal~d~r. Zaten kavun tarlalar~~ da Amuderya boyunda bulunur°.

Vambery, Türkistan'daki köy hayat~n~ n hava durumuna ba~l~~ oldu~unu belirtir. Ona göre havan~n iyi oldu~u yerlerde tar~m da iyi yap~l~r. Bununla birlikte Karakalpaklar~n ya~ad~~~~ bölgelerde havan~ n kötü oldu~unu be-lirtmi~tir. Karakalpaklar~n yerle~mi~~ oldu~u Kon~rat, Hocaeli ve

Amuder-ya'n~n sa~~ yakas~nda k~~~ mevsiminin çok sert geçti~ini ve yere dü~en kar~n

uzun süre yerden kalkmad~~~n~~ bundan sonra da so~uk rüzgarlar~n ba~lad~~~n~~ yazm~~t~r 61.

61 ayn~~ eser, s. nr.,

62 A. Vamb&y, Oçerki Sredney Azii, s. 221. 63 ayn~~ eser, s. 226.

(25)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DAIR KAYITLAR 623

9- Karakalpaldarda Edebiyat ve Ahmet ile Yusuf Destan~~

Vân~bry, yazm~~~ oldu~u "Oçerld Sredney Azii" adl~~ kitab~nda Türkistan halklar~n~n edebiyat~~ hakk~nda da ilginç bilgiler vermi~tir". Bu bilgiler içerisinde bütün Türkistan halklar~~ ve Karakalpaklar aras~nda ortak olan Ahmet ile Yusuf, Allayar, Mâ~irep, Fizuli, Nizami, Navoylar ve atasözleri önemli bir yere sahiptir.

Vâmbry'nin söyledi~ine göre Türkistan seyahatinde toplad~~~~ bu malinnatlar oldukça fazlad~r". Türkistan'da en yayg~n olan destan~n Ahmet ile Yusuf Destan~~ oldu~unu yazar67. Bu destan Özbekler, Kazaklar, Türkmenler, Karakalpaklar aras~nda da severek dinlenilen bir destand~r. Bu destan ilim alemine ilk defa Vâmbry taraf~ndan tan~t~lm~~ur. N'âmbry, öncelikle bu destandan baz~~ parçalar~~ "Cagataische Sprachstuden"68 adl~~ ese-rinde yapmlam~~ur. Fakat bu destan~n tamam~ n~~ bu eserde vermemi~tir. Çünkü bu destan üzerinde detayl~~ bir inceleme gerekti~ini dü~ündü~ü için uygun bir zaman bulaca~ma inan~p bir kenara b~rakm~~t~r. Vâmb6-y, bu des-tan~n baz~~ parçalar~n~~ ise "Die Sprache der Turkomanen und der Diwan Machdumkuli's"69 adl~~ makalesinde yay~mlam~~ur. V'a~nbry taraf~ndan Al-mancaya çevrilen bu destan 1911 y~l~nda Budape~te'de toplu bir ~ekilde yay~mlanm~~ur 7°. Almancaya çevrilen bu destan daha sonralar~~ Rusçaya da çevrilmi~tir'". Ahmet ile Yusufdestan~~ eski dönemlerde ~ran'a sald~ran iki ak-raba kahraman hakk~ndad~r. Bu iki kahraman~n ~ran'a sald~rmalarm~n ne-deni bu bölgeleri almak de~il, sadece buralarda bulunan kâfirlere hâkimiyetlerini kabul ettirmektir.

65 ayn~~ eser, s. 322-361.

66 A. Vambry, Oçerlcifiz~n i Nravov, s. 315-342.

67 Vambry'nin eserlerinde yazm~~~ oldu~u Ahmet ile Yusuf Destan~~ hakk~ndaki bütün bilgiler taraf~m~zdan bir makalede toplannusur. Bunun için bk. Salih Y~lmaz, "Armin Wmb6ry'nin Türkistan Seyahatnamesi'nde Geçen Ahmet ~le Yusuf Destan~", Türk Dünyas~~ Dil

ve Edebiyat Dergisi, TDK yay., say~:16, Yaz-2003, s. 127-143.

68 A. Vknbry, Cagataische Sprachstuden (Chrestomatie), Leipzig, 1867, s. 94-114. 69 A. Niambry, "Die Sprache der Turkomanen und der Diwan Machdumkuli's", Zeitschrift

der Deutschen Morg-enlandischen Gesellschaft, say~:XXXIII, Leipzig, 1879,5.397-444.

70 A. Vâmbry, "Jusuf und Ahmed cin özbekische Volksepos in Chivaer Dialekte Text, Uberzetzung und Notes Vambery", Kelete Szemle , say~:X-XII. Budapest, 1910-1911, 78 s.; Bu dergi Amerika'da yeniden yap~nlanm~~t~r. Bunun için bk. k Vambry, "Jusup und Ahmed",

Kelete Sze~nle 10, Budapest 1910, Published by indiana University, Bloo~nington, 1968, s. 173.

71 A. Wmbry, Pute~estviye Po Sredney Azii, s. 114; K. Maksetov, Destanlar, J~raylar.

(26)

624 SAL~~ H YILMAZ

Vâmb6-y, Özbek destanlar~ndan biri olan Ahmet ile Yusuf destan~ n~ n yerli halk taraf~ ndan oldukça ra~bet gördü~ünü belirtirn. Bununla birlikte Vârnbery, Horezm~ahlar hakk~ nda da buralarda büyük eserlerin oldu~unu ve onlar~ n da Hive hükümdar~~ Muhammed Emin Han ve Kokand (Hokand) hükümdar~~ Muhammed Ali Han'~ n yapt~klar~~ eserler oldu~unu ve bu eserle-rin birçok yerleeserle-rinde Özbekleeserle-rin milli hisleeserle-rini ve milli gururunu gösteren yap~ tlar~ n bulundu~unu söylemektedir". Ona göre Türkistan'da söylenegelen destanlarda halk~n a~k, gelenek ve görenekleri bir arada tasvir edilmektedir74.

Ahmet ile Yusuf destan~, umumiyetle Türkistan'~n hemen her yerinde

yayg~n olarak bilinmektedir. Özellikle Türkmenler, Hiveli Özbekler, Kazak-lar ve KarakalpakKazak-lar aras~ nda günümüzde bile bu destan~~ ezbere bilen ~airler bulunmaktad~r. Örne~in Karakalpak Gencebay (1929'da do~du), babas~~ ve ayn~~ zamanda hocas~~ olan Tilevmurad Atan~ urado~lu'ndan bu destan~~ ö~renmi~tir. 1977 y~l~ ndan beri Ka~~ akalpakistan radyosu ve televizyonunda çal~~an Gencebay, bu destan~~ ya~atan günümüzdeki en önemli temsilciler-dendir".

Vâmbry, sadece Hive Hanl~~~'nda naz~m ve ~ark~ n~n ço~unlukta oldu~unu belirtmektedir. Kendisi Hive'deyken Mimis ve Mirâb ad~nda iki akraba ~air ile tan~~m~~t~r. Münis, oldukça güzel ~iirler yazan birisidir. Mirâb

ise Türk diline vak~f bir edebiyatç~d~r 76. Bu da, Hive Hanl~~~'nda edebi

eser-ler yaz~lmakta oldu~unu ve kültür seviyesinin yüksek bir düzeyde oldu~unu göstermektedir.

72 A. Vâmb&y, Oçerki Sredney Azii, s. 327-335. 73 ayn~~ eser, s. 335-336.

74 ayn~~ eser, s. 336.

75 Salih Y~lmaz, a.g.m., s. 134.

76 Vâmbery'nin Münis ve Mirâb olarak bildi~i bu iki ilim adam~~ asl~ nda Hive saray~n~ n tarihçileridir. Bunlar hakk~ nda daha geni~~ bilgi için bk: Salih Y~lmaz, "Muhammed R~za Agehi'nin ' Gül~en-i Devlet' AkIl~~ Eserinde Geçen Karakalpaklarla ilgili Bölümlerin Tercümesi", Türk Kültürü, say~:472, A~ustos 2002, s. 496-505; ayn~~ muellif, "Munis ve Agehi'nin ' Firde~s-ül-~kEil' Adl~~ Eserlerinde Geçen Karakalpak-Hive Hanl~~~~ Münasebetlerine Dair Kay~ tlar", Türk Dünyas~~ Ara~t~rmalar~~ Dergisi, say~: 145, A~ustos 2003, s. 151480; ayn~~ muellif,

'Riyazu-d Devle. Adl~~ Eserinde Geçen Karakalpak Türklerine Dair Kay~ tlar", Türk Dünyas~~ Ara~t~rmalar~~ Dergisi, say~:146, Ekim 2003, s. 231-237.

(27)

KARAKALPAK TÜRKLER~NE DA~R KAY~TLAR 625

SONUÇ

Vambery, Türkistan'a yapt~~~~ seyahatinde gördüklerini ve duyduklar~n~~ yazd~~~~ eserlerinde buralarda ya~ayan halklar~n tarihine ve etr~ografyas~na fazla önem vermemekle birlikte burada bulunan üç hanl~~~n (Hive, Buhara, Hokand) yerle~im ~ekillerine, siyasi ve ekonomik ba~lant~lar~na, Rusya'n~n buralardaki siyasi etkisine büyük önem vermi~tir. Bununla birlikte o iki büyük devlet olan Rusya ve ~ngiltere'nin Türkistan'da izledi~i siyaseti anlat~r. Rus diplomatlar Vam136-y'yi sevmeyip onu ~ngiliz ajam olarak yarg~ lasalar da, O Türkistan hanl~klar~~ ile Rusya'n~n ekonomik ve siyasi ba~lant~s~~ hakk~nda adilâne bir tutum gösterir. Örne~in O, Rusya'n~n bu hanl~klar ile al~~veri~~ durumu hakk~nda; Buhara, Hive, Kar~~~ pazarlann~~ gördü~ünü, Rusya'n~n bu hanl~klar ile büyük ölçüde ticari al~~veri~te bulundu~unu, bu hanl~klarda Ruslar~n etkisi alt~nda kalmayan hiçbir ~eyin olmad~~~n~~ yazmaktad~r.

Ruslar~n ticari al~~veri~i ~ngiltere'nin ticari al~~veri~inden daha fazlad~r. Bunun en önemli sebebi Rusya'n~n buralar ile al~~veri~inin birkaç yüzy~l önce ba~lamas~~ ve devam ediyor olmas~d~ r. Halbuki ~ngiltere bu ticari al~~veri~e yeni ba~lam~~t~r. Di~er bir sebep de Ruslar~n ~ngiltere'ye göre Türkistan halklar~n~n nelerden ho~land~~~n~~ iyi bilmeleridir. Son olarak ~ngiltere'nin kuma~~ getirdi~i Herat yolunun kötü olmas~d~r.

Rusya'n~n Türkistan hanl~klar~~ üzerinde siyasi etkisinin güçlü olmas~~ hakk~nda Vamb6-y ~unlar~~ yazmaktad~r: "...Rusya, hanl~klar ile olan geni~~ çapl~~ al~~veri~~ faaliyetleri sayesinde bunlar üzerindeki siyasi gücünü ve bask~s~n~~ da artt~rm~~t~r. Rusya'n~ n as~l amac~~ bu hanl~klar~, topraklar~~ aras~na katmakt~r. ~u anda Türkistan hanl~klar~~ Rus kraliçeli~inin eksik bir parças~~ olarak görülmektedir". Rusya, bundan yirmi be~~ y~l önce Türkistan ile fazla ilgilenmemi~tir. Halbuki ~ngilizlerin Afganistan'~~ almas~, Rus-~ran Antla~mas~, Ruslar~n 1839 y~l~nda Hive'ye kar~~~ sefer düzenlemeleri gibi olay-lar Petersburg-Londra aras~ ndaki durumu gerginle~tirmi~ti. Fakat bu çeki~me ~ngiltere'nin Afganistan'daki durumunun tehlikeye girmesi ile Rusya lehine sonuçlanm~~t~r. Rusya bu durumdan faydalanarak Türkistan'~~ s~n~rlar~ na katmak için harekete geçmi~tir. Özellikle Türkistan'~n bat~~ k~sm~nda bilhassa Aral gölü ve çevresinde Ruslar~n etkisi h~zl~~ bir ~ekilde his-sedilmi~tir." Vam136-y, Aral gölü ve Amuderya nehrinin derin bölgelerinde

77 A. Vamb6-y, Pute~estviye Po Sredney Mil, s. 369-370. 78 ayr~l eser, s. 379.

78 ayn~~ eser, s. 381.

(28)

626 SALIH YILMAZ

Rus vapurlar~n~n yüzdü~ünü ve bu vapurlar~n bal~kç~larla i~birli~ine giderek özellikle Karakalpaklar üzerinde hâkimiyetlerini çabucak gösterdiklerini de eklemektedir8°.

Vâmbry'nin eserleri sayesinde Türkistan hanl~klar~~ ve Karakalpaklar~n tarihi, etnografyas~, ekonomisi ve medeniyeti, Rusya ile olan ili~kileri hakk~nda çok önemli bilgiler edinmekteyiz. Bu bilgileri bundan sonra devam edecek eserlerimizde yazmaya çal~~aca~~z.

KAYNAKÇA

Berdak (Berdimurat), Tanlauh ~~garmalarm~n Tohk J~ynag~, Karakal-pakistan Memleketlik Basmas~, Nökis, 1950.

Elçin, ~ükrü, "Türklerde A~~k Oyunu ve Bu Oyunla ilgili ;kdet ve Anane-ler", IlL Milletleraras~~ Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt:III, KB yay., Ankara, 1987.

Esbergenov, H., Tarihi ve Medeni Estelilder, Nökis, 1993.

Hocaniyazo~lu, G.- 0.Jumabayo~lu, Karakalpak~standag~~ Muhaddes Ormlar, Nökis, 1994.

~vanov, P.P., "Oçerk ~storii Karakalpakov", Materiah Po ~storii Karakal-pakov, ~zdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Cilt VII, Moskva-Leningrad, 1935.

Jdanko, T.A., Oçerki ~storiçeskoy Etnografii Karakalpakov, Rodople-mennaya Struktura i Rasseleniye v XIX-naçale XX veka, ~zdatelstvo Akademii Nauk SSSR, Moskva-Leningrad, 1950.

Kamalov, Sab~r, Vambe~y Karakalpalclar Turah, Habars~~ Jurnal~n~n 1995 j~l 4-san~na kos~m~a, Nökis, 1995.

Kutay, Cemal, Sahte Dervi~, 3.bs., Aksoy Yay~nc~l~k, ~stanbul, 1988. Maksetov, K., Destanlar, J~raylar, Baks~lar, Nökis, 1992.

Nurmuhamedov, Marat, "Karakalpaklar'da A~~k (Kemik) Oyunu", ///. Milletleraras~~ Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt: III, KB yay., An-kara, 1987.

Öke, Mim Kemal, Gizli Belgelerle IL Abdülhamid Devri ve ~ngiliz Ajan~~ Yahudi Vambe~y: Saraydaki Casus, Hikmet Ne~riyat, ~stanbul, 1991.

Referanslar

Benzer Belgeler

Madde 5.- Tütün ve tütün ürünlerinin yasakland›¤› ve yasa¤a iliflkin yaz›l› uyar›lar›n bulundu¤u yerlerde tütün ve tütün ürünle- ri içenlere, ilgili

H.: Kuzey Anadolu ve Trakya Bölgesi Bufo viridis (Bufonidae, Anura) Populasyonlar›n›n Taksonomik bir Arafl- t›rmas›. Çaydam, Ö.: ‹zmir’de Bulunan Anura Türlerinden Bufo

Intraocular pressure changes following cataract extraction in primary open-angle glaucoma patients In this study we aimed to evaluate the changes in intraocular pressure

Erkeklerde hipermetropi (p=0,006) ve birleflik hiper- metropik astigmatizma (p=0,02) kad›nlara göre istatiksel olarak anlaml› derecede daha fazla saptan›rken, birleflik

[r]

Ç›kar›mlar: Aç›k cerrahi tedavi ve akromiyoplastinin uzun dönem sonuçlar›, yöntemin rotator k›l›f y›rt›klar›n›n tedavisinde etkili oldu¤unu göstermektedir..

“Masallar” 1948; “Koz Körpe – Bayan Suluv” 1927; “Kz Jibek” 1948; Ayts ölenderi “Atma türküleri” 1948; Keybir ult jazuvlarnñ romandar tural “Baz millî

İvan İlyiç’in çok sevdiği, bir antika dükkânından al- dığı saatin bulunduğu misafir odasında Pyotr İvanoviç, papaz ve cenaze törenine gelen birkaç