• Sonuç bulunamadı

Gzel Sanatlar Akademisinin Kymetli HocasSedad Bey iin 7 Kiisel An

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gzel Sanatlar Akademisinin Kymetli HocasSedad Bey iin 7 Kiisel An"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Girifl

Güzel Sanatlar Akademisi’nin k›ymetli hocas›, “hocam›z” Sedad Hakk› Eldem’i do¤umunun 100. y›l›nda anarken, kendisini çok de¤iflik aç›lardan bir kez daha tan›mak ve de¤erlendirmek gerekti¤ine inan›yorum.

1908 y›l›nda, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Sultan II. Abdülhamid döneminin bitiminden bir y›l önce 18 A¤ustos tarihinde do¤du¤u tarihteki tam ad›, “Ömer Sedad Hakk› Aliflanzade” idi. Anne taraf›, Sak›zl› ‹brahim Ethem Pafla’ya dayanan Sedad Hakk› Eldem, Osman Hamdi Bey’in ye¤eniydi. Ethem Pafla, Koca Hüsrev Pafla taraf›ndan e¤itim için Paris’e gönderilmifl ve böylece 19. yüzy›l bafl›nda üç arkadafl›yla yurt d›fl›nda e¤itime gönderilen ilk vezirlerden olmufltu. O¤ullar› Osman Hamdi ve Galip Bey’di. Galip Bey’in o¤lu ise Sedad Eldem’in amcas› olan müzecilik ve kültür hizmetleriyle tan›nan Mübarek Galip Bey’dir.

Ethem Pafla, ilk maden mühendisi olarak çeflitli hizmetlerde bulundu¤u baz› nezaretlerden sonra sadrazaml›¤a kadar yükselmifl, Türk kültürüne hizmetlerde

bulunmufl, Türk Osmanl› mimarisi hakk›nda büyük bir eser haz›rlam›fl ve Viyana’da sergilemiflti.

* * *

Sedad Eldem, babas›n›n diplomat olmas› nedeniyle çocuklu¤u Nice, Geneva, Zürich ve Munich’te geçmifl, e¤itiminin önemli bir k›sm›n› Almanya’da görmüfltü. Bu nedenle Frans›zca ve Almanca dillerini çok iyi ö¤renmiflti. Daha sonra Türkiye’ye döndü¤ünde, 1924 y›l›nda Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ö¤renci olmufl ve o y›llar› ise kendisi flöyle aktarm›flt›:

23

Prof. Önder KÜÇÜKERMAN

1939, Trabzon do¤umlu, 1965 ‹stanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu 1971 y›l›nda Türkiye’de ilk “Endüstri Tasar›m› Bölümü”nü kurdu. 2007 y›l›na kadar baflkanl›¤›n› yapt›. 1987-1993 aras›nda Mimarl›k

Fakültesi Dekanl›¤›n› yapt›. 1984-1992 y›llar› aras›nda Baflbakanl›k/Devlet Bakan›, Turizm ve Kültür Bakanl›klar› dan›flman› olarak tasar›m kaynaklar›n›n elifltirilmesi amac›yla birçok vak›f kurdu, yönetimlerinde bulundu. Türk sanayiinde çok say›daki büyük kurulufl için tasar›m çal›flmas› yapt›. Endüstri tasar›m›, Sanayi Miras› ve geleneksel tasar›m üzerine çok say›da araflt›rma, yay›n, TV belgeseli ve kitab› vard›r. 2006 y›l›nda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden emekli oldu. fiu anda T.C. Haliç Üniversitesi Rektör Yard›mc›l›¤› ile Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü Baflkanl›¤› görevini sürdürmektedir. 1991 y›l›ndan bu yana “ The International Committee for the Conversation of Industrial Heritage” (T.I.C.C.I.H.) Türkiye muhabiridir. Türk sanayi miras› ve tasar›m alan›nda çok say›da yay›n› ve kitab› vard›r.

K›ymetli Hocas›“Sedad Bey” için

7

Kiflisel An›

Prof. Dr.Önder Küçükerman MSGSÜ Mimarl›k Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü

(2)

Galeriden sonra mimari k›sma geçtik. Atölyemiz üst katta idi ve Hoca Rüstem Soka¤›’na bak›yordu. Karfl› taraf› Vedat Bey’in ve Kemalettin Bey’in atölyelerine aitti. Benim atölyem Mongeri’nindi… Dershaneler alt katta idi. Oraya inince bafl›m›za fesi geçirirdik. Benimki hep ütüsüz ve perifland› ve herhalde kafama ve benli¤ime yak›flm›yordu… Türkçem de o kadar parlak de¤ildi. O zamana kadar olan e¤itimimi d›flar›da yapm›flt›m, bununla beraber hep Türkçe dersi alm›flt›k… Bu aralarda “fiapka ‹nk›lâb›” yard›m›ma yetiflmiflti. Ayn› hadise “Harf ‹nk›lâb›” ile olacak ve bu sefer tersine, yeni yaz›y› ben hocalar›mdan daha kolay okuyabilecektim… Sedad Bey, F›nd›kl›’daki binaya

gelifllerini ise flöyle aktarm›flt›:

“…“Sanayi-i Nefise” iken bir gün sonra “Güzel Sanatlar Akademisi” olduk ve F›nd›kl›’ya tafl›nd›k… Bina eski “Meclis-i Mebusan” ve Cemile Sultan Saray› idi. Ortadaki üst sofa meclis localar›n›, sultan mahfilini ve süslü odalar› koruyordu… Burada hemen bütün alan› kaplayan büyüklükte bir taban hal›s› vard›. Ortada muazzam bir billur avize as›l› idi. ‹çeriye girince sizi bir huflu sarard› Bir sanat

mabedi içine girer gibi olurdunuz…” Sedad Hakk› Eldem, 1929 y›l›nda Akademi’den diploma alm›flt›. 1928-1932 y›llar› aras›nda Paris “Le Corbusier” ve “Auguste Perret” yan›nda ve Berlin’de Technische Hochschuler’de flehirci Jansen’in, Hans Poelzig’in yan›nda çal›flm›flt›.

Sedad Bey, Almanya’da okudu¤u y›llardaki duygular›n› daha sonra flöyle özetlemiflti:

“…Münih’te, Bogenhausen’de yap›lan inflaat› g›pta ve büyük ilgi ile takip ederdim. O zaman (sonradan ö¤rendi¤ime göre) Almanya’da “Handwerk” dedikleri el ifli, yani geleneksel yap› tarz› hâkimdi. Zanaatlar ustalar›n›n elinde idi. Saatlerce s›vac›y›, taflç›y› seyretmek, en ince ayr›nt›lar›na kadar düflünülmüfl ve ifllenmifl do¤raman›n yerinde al›flt›r›lmas›n› seyretmek benim için büyük bir zevkti…”

Sedad Hakk› Eldem, 1929 Y›l›nda Paris’te kat›ld›¤› “Exhibition Les Artistes

d’aujordhui” sonunda “bronz madalya” kazanm›flt›. 1930 y›l›nda Akademi’de hocal›k görevine bafllam›fl, 1932 y›l›nda

(3)

“Milli Mimari Semineri” ad› alt›nda kurulan araflt›rma merkezinin öncülü¤ünü yapm›flt›.

Kendi ifadesine göre Atatürk ile karfl›laflmalar› da flöyle olmufltu: “ … Gazi Atatürk, beni 4 defa kabul etti ve her defas›nda beni yeni ödevlerle karfl›laflt›rd›. Bana karfl› hiç ummad›¤›m derecede mültefit davrand›, kiflili¤imi yükseltti…”.

1939 y›l›nda “Sedad Bey” New York’taki Dünya Sergisi’nde Türkiye Pavyonu da tasarlam›fl ve hayata geçirmiflti. ***

Sedad Hakk› Eldem’in “Akademi” ile olan uzun süreli ba¤lar›n›n temelini bence en güzel anlatan an›s› flu olmufltu : “… Bir gün (1 Nisan 1948) bir kokteylde sonlara do¤ru gelen bir misafir do¤ru bana gelerek Akademi’nin yanmakta oldu¤unu söyledi. Ço¤u kimseler bunu 1 Nisan flakas› zannetmek istediler, ancak yerine uçtu¤um anda, gerçe¤in ne oldu¤unu gördüm. Sanki akademi içinde büyük bir cümbüfl, bir tören vard›. Pencereleri ›fl›l ›fl›l ayd›nlanm›fl, içinde alevlerin coflkun oynaflmalar›

görünüyordu. ‹çeride 20 senelik hayat›m yan›yordu… Böylece gözümüzün önünde milli mimari seminerinin hemen bütün evrak›, benim de 20 senelik mimarl›k hayat›m›n bütünü kül olmufltu… Ö¤rencilerin toplu bir telgraf› bu felaketi fazlas›yla telafi etti. Her biri bütün kalbiyle çal›flmalar›n›n tekrar›nda yan›mda olduklar›n› bilmemi istediklerini yaz›yordu. Evet, yeniden bafllad›k. Sonu gelmeyecek bu araflt›rmalara…” Sedad Hakk› Eldem 1952 y›l›nda American Institute of Architects “Regional Design Award” ödülünü kazanm›flt›.

Görüldü¤ü gibi, Osmanl›

‹mparatorlu¤u’nun çalkant›l› y›llar›nda bafllayan, çöküfl y›llar›nda devam eden ve modern Türkiye’nin yarat›lmas›na “Akademi” çat›s› alt›nda kalemiyle ve heyecan›yla kat›lan bir kifliydi “Hocam›z Sedad Bey”.

Bu çarp›c› de¤iflikliklerin yafland›¤› süreçte, ola¤anüstü bir sab›r, dikkat ve verimlilikle çal›flarak, bir ülkenin mekân kimli¤inin tasar›m süreçlerini ve de¤erini bir bütün olarak bir araya getirip, parlak bir demet yapm›fl oldu¤una inan›r›m. Kendisinden bir hocam›z olarak birçok de¤iflik dönemde, birçok çarp›c› dersler alm›flt›m. Bugün bu dersleri uç uca ekledi¤im zaman, bunlar›n yeni kuflaklara özetlenmesini borç biliyorum. O yüzden kendisini, afla¤›da kiflisel an›lar›mda yer alan 7 adet de¤iflik “Sedad Bey” ile özetlemeye çal›flaca¤›m.

1-1960’l› Y›llar›n Güzel Sanatlar Akademisi Ö¤rencisi için Sedad Hakk› Eldem:

B‹R TASARIM M‹RASININ ‹ZLER‹N‹ SÜREN HOCA

1960 y›l›nda Güzel Sanatlar Akademisi,

(4)

Yüksek Dekoratif Sanatlar, ‹çmimarl›k bölümü girifl s›nav›n› kazan›p, ö¤renci olmak demek, dönemin pek çok ünlü hocas› ile karfl›laflmak demekti. Örne¤in Mimarl›k Bölümü’nde Sedad Hakk› Eldem, Feridun Akozan, As›m Mutlu, Ahsen Yapanar, Mehmet Ali Handan gibi dönemin çok güçlü bir kufla¤› vard›.

Daha sonraki kuflaktan ise Utarit ‹zgi, Muhlis Türkmen, Hamdi fiensoy gibi çok önemli isimler vard›.

Güzel Sanatlar Bölümü’nde Emin Bar›n, Hayati Görkey, ‹smail Hakk› Oygar, Vedad Ar, Sabih Gözen, Sabri Berkel, Bedri Rahmi Eyübo¤lu gibi dönemin büyük ustalar› ile karfl› karfl›yayd›k. Bu kifliler gerçekten çok önemli ifller yap›yordu. Birbirleriyle hem dost hem de gizliden gizliye rakiptiler. Ama ne kadar ilginçtir ki, “Sedad Bey” ad› geçince bütün bu isimler büyük ve aç›k bir sayg› gösterirdi.

Biz ö¤renciler için de durum böyleydi. Hangi bölümün ö¤rencisi olursa olsun, hemen hepsinin biraz çekinerek, biraz da gizli bir hayranl›kla sözünü etti¤i kiflilerin bafl›nda “Sedad Bey” gelirdi. Hatta kendisini tan›yan, tan›mayan herkes için ayr› bir “Sedad Bey” öyküsü vard›. Ben de kendisini ilginç bir nedenle tan›m›flt›m. 1960 y›l›nda ö¤renciyken, yar› profesyonel ve bu ifle çok merakl› bir foto¤rafç›yd›m. Dönemin koflullar›na göre iyi bir foto¤raf tekni¤ine ve karanl›k odas›na sahiptim. ‹flte bu foto¤rafç›l›k yan›m, beni Sedad Hakk› Eldem’in karfl›s›na ç›kartm›flt›.

Mimarl›k Bölümü ö¤rencileri en önemli çal›flmalar›ndan birisi de Sedad Hakk› Eldem’in mimari miras›m›za ait

eserlerinin izlerinin sürüldü¤ü ve projelefltirilerek, dönemindeki ad›yla “Rölöve” çal›flmalar›yd›. “Sedad Bey” bu binalar›n çok özel ve ayr›nt›l›

foto¤raflar›n›n çekilmesini isterdi. Yeterli görmediklerini tekrar çektirirdi. Ancak herkes de o nitelikte foto¤raf çekemiyordu. Bu nedenle, as›l iflim olmamakla birlikte, bafllang›çta Akademi’deki arkadafllar›m›n çal›flma yapt›klar› mekânlarda onlara foto¤raf çekiminde yard›mc› olmaya bafllam›flt›m. Benim foto¤raflar›m›n teknik kalitesi hocan›n dikkatini çekince, üzerime ifl y›k›lmaya bafllad›.

Ama bu nedenle de, baflta Topkap› Saray› olmak üzere ‹stanbul ve çevresine “Sedad Bey” gözüyle bakma flans›m oluyordu. Bir süre sonra, “Sedad Bey”in bu foto¤raflardan iki önemli konuyu iflledi¤ini görmüfltüm:

Birincisi, bu yolla Mimarl›k bölümü ö¤rencilerini, bir tasar›m miras›n›n çok iyi belirlenmifl sistem içindeki ipuçlar›n› ve parçalar›n› birlefltirir duruma getiriyordu. ‹kinci olarak bu yolla, çok büyük bir sab›r ve titizlikle, her bir binan›n her noktas›n›n, bir ö¤rencinin çal›flma süresi ile

efllefltirerek ortaya ç›kartmak istedi¤i “büyük resmi” tan›mlamaya çal›fl›yordu. Ama ne kadar ilginçtir ki, bu ifl için kendisi de en büyük çabay› harc›yordu. ‹tiraf etmeliyim ki, Mimarl›k Bölümü ö¤rencisi olmad›¤›m halde, hocan›n istedi¤i mekânlar›n daha iyi foto¤raflar›n›n çekilmesi için bana yapt›¤› tariflere göre o foto¤raflar› çekti¤imde, yavafl yavafl baflka bir dünyan›n içine girdi¤imi görüyordum. Buradaki flans›m fluydu. Arkadafllar›m bir tek rölöve çal›flmas› yap›yordu. Ancak ben pek ço¤u ile çal›fl›yordum ve bütün bunlar› hem bir arada, hem de en küçük ayr›nt›lar›yla görme flans›m vard›. Sonuçta 1960–1965 y›llar› aras›nda, bir yandan ö¤rencilik, di¤er yanda da baflta ‹stanbul ve yak›n çevresi olmak üzere

(5)

“Sedad Bey”in belirledi¤i mimari miras›m›z›n çok ilginç bir rotas›n› izlemifltim.

Kendisi bazen bu foto¤raflar hakk›nda ayr›nt›l› veya eksik gördü¤ü noktalar› söylemek için beni ça¤›r›r ve baflka aç›lar› da görmek isterdi. O günlerde pek fark›nda de¤ildim ama galiba beni e¤itiyormufl.

Sonuçta bütün bunlar›n bir ö¤renci olarak üzerimde biriktirdi¤i bir bak›fl aç›s›, foto¤rafç›l›¤›m ile birleflmifl oldu. Bu kez ben Türkiye’nin dört bir taraf›nda çekti¤im foto¤raflar› kendisine

göstermeye bafllam›flt›m.

Çünkü o y›llarda Akademi’de her y›l birkaç kez Anadolu’da araflt›rma gezileri düzenlenirdi. Bu gezilerin sonunda ben de çekti¤im foto¤raflarda, kendime göre buldu¤um eski evleri “Sedad Bey”e özel bir gösteri haz›rlay›p sunard›m. Böylece Adana’dan Edirne’ye, Konya’dan Artvin’e kadar binlerce mimari ve yap› foto¤raflar›ndan arflivim olmufltu. Ayr›ca o y›llar›n önemli yenili¤i olan “Dia” haz›rlamak için özel bask› düzene¤im oldu¤u için, bütün foto¤raflar› kolayca “Dia”ya dönüfltürürdüm.

K›sacas›,1965 y›l›nda Akademi’nin Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü’nden “Yüksek ‹çmimar” diplomas›n› ald›¤›mda, çok daha baflka bir yöne girmifltim. Önemli bir mimari örnekler arflivine sahiptim. Belki daha da önemlisi, bu mekânlar›n içine girip, hocam “Sedad Bey’in istedi¤i gibi, en küçük tasar›m ayr›nt›lar›n› görme deneyini kazanm›flt›m. ‹flte, “Sedad Bey”, Güzel Sanatlar Akademisi ö¤rencilerine böyle özel bir bakma aç›s› olan “kiflisel vizör” veriyordu.

Evet, kendisinden her zaman biraz çekinirdik ama bize kaybetmek üzere oldu¤umuz baflka bir dünyan›n parlak

›fl›klar›n› yakt›¤›n› da herkes aç›kça ve sayg› duyarak biliyordu.

1960’l› y›llarda, bir ö¤renci için “Sedad Bey” böylesine çok özgün, çok dikkatli ve çok titiz bir kiflilikti.

2-1965: Güzel Sanatlar Akademisi Asistan› ‹çin Sedad Hakk› Eldem: TÜRK M‹MARLIK M‹RASI ‹LE YEN‹ UFUKLARI ARASINDAK‹ K‹fi‹

1965 y›l›nda Güzel Sanatlar Akademisi asistan› oldu¤umda iki ayr› görevim vard›. Birincisi, Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü’nde ‹ç mimarl›k Kürsüsü proje asistan›yd›m. ‹kincisi ise Mimarl›k Bölümü’ndeki ‹nce Yap› Kürsüsü asistanl›¤›yd›. K›sacas› iki ayr› iflim vard›. 1966 y›l›nda iflte bu koflullar içinde “Sedad Bey”in çok baflka bir yönüyle karfl›laflm›flt›m. Kendisi Hilton Oteli projesinde oldu¤u gibi, önemli projelerinde, Akademinin sanatla ilgili bölümlerindeki meslektafllar› ile de çal›fl›rd›. Bu projelerde, mobilya, donat›m, sanat eserleri, hal›, perde,

dokuma için genifl bir çal›flma içinde oldu¤unu ö¤renmeye bafllam›flt›m. Hatta kendisi de Akademili olan Yüksek Mimar Faz›l Aysu’nun, kurdu¤u ilk mobilya atölyesi ve ma¤azas› olan Moderno’da dönemin Akademili genç “dekoratörleri” veya “içmimarlar›” ile de çal›fl›yordu. Ama “Sedad Bey”in bunun arkas›ndaki önemli desteklerden oldu¤unu henüz ö¤reniyordum.

Çünkü 1960’l› y›llarda bir özenli bina yapmak demek, her fleyi bir bütün olarak tasarlamak, çizmek, prototip yapt›rmak

ve sonuca ulaflmak demekti. Ve bu çok yorucu bir iflti. Bir de Sedad Bey’in titizli¤i eklenince, ifl büsbütün zorlafl›rd›. Nitekim bazen bir binan›n tafl duvar›n›n dokusunu be¤enmedi¤i için iki kez y›kt›r›p yapt›rd›¤› anlat›l›rd›.

(6)

Akademi binas›n›n yand›ktan sonraki onar›m›n›n da Faz›l Aysu taraf›ndan yap›ld›¤› için iki arkadafl aras›ndaki yak›nl›k nedeniyle, “Sedad Bey” in yapt›¤› özellikle Hilton Oteli ve Kilyos Oteli tesisleri, bir bak›ma Türkiye’de mobilya ve dekorasyon sanayiinin ilk ürünlerini oluflturuyordu. Asistanl›k y›llar› ile tez çal›flmalar›m da bafllam›flt›. Hocam Utarit ‹zgi’nin yönetti¤i yeterlik tezi konusu “Geleneksel Türk Evinde Bir Mekân Organizasyonu Olarak Odalar” oldu¤u için “Sedad Bey” ile daha yak›n çal›flmam gerekiyordu. Ayr›ca tez jürisinin Utarit ‹zgi, Sedad Hakk› Eldem ve Hamdi fiensoy oldu¤u düflünülürse, üzerimdeki yük daha iyi anlafl›l›r.

‹flte bu süreçte “Sedad Bey”in mesle¤i-mizle ilgili olarak ne kadar büyük ve sab›rl› bir çal›flmay› sürdürdü¤ünü daha yak›ndan görmüfltüm.

Kendisine bu tez için birçok kez dan›flt›¤›mda, bana adeta Türk evi ve mekân›n›n yaflad›¤› de¤iflim sürecinin ülkedeki temel örneklerini iflaret etmeye bafllam›flt›. Ben de iflaret etti¤i bu önemli yap›lar için bütün Türkiye’yi tarayarak gezip foto¤raf ve bilgi topluyordum. Daha da önemlisi bu gezilerimin sonunda “dialar›” hemen kendisine gösteriyordum. E¤er mevsim k›fl ise, Elmada¤’daki evinde, yaz ise Yeniköy’deki evine gider, foto¤raflar›m› gösterir ve bilgi al›rd›m. Ve her defas›nda daha büyük bir

flaflk›nl›kla geri dönerdim. Çünkü hepsini en küçük ayr›nt›lar›yla zaten biliyordu. Ben bu foto¤raflar› gösterirken, kendisi de dikkatle s›n›fland›r›lm›fl dosyalar›ndan ayn› binalar›n y›llar boyunca defalarca çektirdi¤i foto¤raflar›n› gösterirdi. Ve bazen flöyle eklerdi: “… Efendim demek bu tavan asl›nda öyle de¤ilmifl. Bizi yan›ltm›fllar…”

O zaman her defas›nda flunu düflünürdüm. “Sedad Bey”, büyük bir tasar›m miras›n›n

izlerini flafl›rt›c› biçimde sürdürüyor, arkas›ndaki yarat›c›l›k sürecini ve düflüncesini ar›yordu.

O y›llarda, genç bir Güzel Sanatlar Akademisi asistan› olarak buna çok flafl›rd›¤›m› itiraf etmeliyim.

Çünkü “Sedad Bey”, sadece bir meslek adam› ve hoca olman›n ötesinde, kaybolmaya bafllayan bir miras›n son izlerini korumaya veya arkas›ndaki yarat›c›l›k zincirinin halkalar›n› üstelik de tek bafl›na ba¤lamaya çal›fl›yordu.

3-1971: Tez Jürisi Olarak Sedad Hakk› Eldem:

EKS‹K BIRAKTIKLARIMIZI HATIRLATAN VE TAMAMLATAN HOCA

1960’l› y›llarda Sedad Hakk› Eldem denildi¤i zaman “rölöve” sözcü¤ü akla gelirdi. Oysa onun eski asistan› olan, ama art›k ‹nce Yap› Kürsüsü Baflkan› ve proje hocas› olan Utarit ‹zgi ise tezimin bir “rölöve” de¤il, bir mekân kimli¤inin ve tasar›m›n›n analizi olarak haz›rlatm›flt›. Tez haz›rlan›p jüri önüne ç›kt›, baflar›l› bulundu. Herkes bana geçmifl olsun derken “Sedad Bey” beni odas›na ça¤›r›p tebrik etti ve beni meslek hayat›m boyun-ca etkileyen bir yorum yapt›. Söyledi¤i kal›n çizgilerle fluydu:

“… Tezinde araflt›rd›¤›n›z mekânlar içindeki üretimden gelen konulara biz bugüne kadar hiç bakmad›k. Sadece mimari de¤iflimleri ve çözümleri arad›k. Asl›nda eksik b›rakt›¤›m›z konulard›r. fiimdi flunu unutmay›n. Türk evi mekân›n› oluflturan iç mekân ö¤eleri, kumafllar, hal›lar, mobilya ve her fley mimari ile sanayi aras›ndaki arakesittir. Bugüne kadar biz genel olarak rölöve ettik. Siz üretimle iliflkilerini kurmuflsunuz. Devam edin ve bunlar› tamamlay›n…” Ve eklemiflti: “… Bir mekân›n

(7)

29

kadar önemlidir de¤il mi Efendim? ‹flin peflini b›rakmay›n!..”

Sedad Hakk› Eldem hocama göre çok basit olan bu cümleler, genç bir asistan için flu anlama geliyordu:

“… Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki alanlar bir bütünün parçalar›d›r. Bunlar› birbirine yaklaflt›r. Bizim eksik

b›rakt›¤›m›z bir bütünü tamamla. Eski sanayi standartlar›n› bul. Aralar›ndaki iliflkileri bul ve getirip bugüne ba¤la!..” ‹flte bu da baflka bir Sedad Hakk› Eldem’di!

Tezimi tamamlad›ktan sonra, haz›rlad›¤› kitaplar için gereken çok özel foto¤raflar› ayr›ca kendi arflivi için de foto¤raflar çekmemi istemiflti. Baflta Topkap› Saray› olmak üzere çok say›da foto¤raf› yan yana koyarak büyük mozai¤in eksik halkalar›n› tamaml›yordu. Bu süreçte de galiba kendi kitaplar›na girmese de, bana özel ve önemli noktalar› iflaret ediyordu.

4-1971: Endüstri Tasar›m› E¤itimini Destekleyen Sedad Hakk› Eldem: “SANAY‹” VE “NEF‹SE”

KAVRAMLARININ BA⁄LANTISINI TAMAMLAYAN B‹R HOCA

1971 y›l›nda Akademi’ye ba¤l› olarak kurulan Uygulamal› Endüstri Sanatlar› Yüksek Okulu’ndaki Endüstri Tasar›m› Bölümü baflkanl›¤›na atan›nca, Mimarl›k Bölümü’ndeki görevimden ayr›lmam gerekmiflti. Zaten bu kürsünün baflkan› olan Utarit ‹zgi’de erken emekli olup Akademi’den ayr›l›nca ‹nce Yap› Kürsüsü de biçim de¤ifltiriyordu.

Benim aç›mdan önemli bir akademik yön de¤iflimi anlam›ndayd›. Bu s›rada “Sedad Bey” beni ça¤›r›p sormufltu: “… Efendim, flimdi ne yapmak istiyorsunuz?..”

Ben de kendisinden ald›¤›m iflarete göre, bugünkü ad›yla “tasar›m tarihi miras› ile güncel sanayi aras›ndaki ba¤lant›lar› kurmak” istedi¤imi söylemifltim. Bunun

üzerine “Sedad Bey” flöyle demiflti: “… Efendim, biz y›llar boyu bütün çal›flmalarda hep bu sanayi binalar›ndan uzak durmufltuk! Galiba bir fleyi atlad›k. Art›k siz de bunu gündeme getirirsiniz de¤il mi? Mesela Topkap› Saray›n› incelerken Darphane’ye, Y›ld›z Saray›’n› incelerken Çini Fabrikas›’na pek bakmam›flt›k. Ya da Beykoz Korular›n› çal›fl›rken oradaki çok önemli sanayi tesislerine da bakmam›flt›k. Niçin acaba? Düflünmek laz›m de¤il mi efendim?..” ‹flte o gün de baflka bir “Sedad Bey” ile karfl›laflm›flt›m. Genç bir asistan›na, y›llar boyu geride kalm›fl, ama asl›nda sistemi bütünlefltiren bir alan›n çok önemli oldu¤unun ipuçlar›n› veriyordu.

K›saca söylemek gerekirse, “Sedad Bey” parlak zincirin eksik kalm›fl bir halkas›n›, genç bir asistana iflaret diyordu.

5-1978 y›l›nda Yafl Haddinden Emekli Olan ve Çok Önemli Ödülleri

Akademi’ye Getiren Sedad Hakk› Eldem: 50 YILLIK Ö⁄RET‹M ÜYEL‹⁄‹

BOYUNCA BÜYÜK SORUMLULU⁄U TAfiIMIfi VE BAfiARIYI SÜRDÜRMÜfi B‹R HOCA

Sedad Hakk› Eldem 1978 y›l›nda yafl haddinden emekli oldu. O güne kadar böyle bir fley akla bile gelmezdi! Ama oldu. Birçok kifli için, Akademi mekânlar›nda galiba büyük bir boflluk hissi yaflanm›flt›.

Ama Akademi yönetimi, bu önemli hocas›n› unutmad› ve 1979 y›l›nda “Güzel Sanatlar Akademisi Onur Doktoru” ünvan›n› verdi. ***

“Sedad Bey” bir süre sonra yaz aylar›nda beni Elmada¤’daki evine ça¤›rd› ve y›llar içinde biriken aile foto¤raflar›n›n düzenlenmesi için ilgilenmemi istedi. Önüne y›¤d›¤› ve titizlikle s›ralanm›fl foto¤raflar› ve arflivini görünce do¤rusu o

(8)

güne kadar “Sedad Bey”in o güne kadar hiç görmedi¤imiz ve tan›mad›¤›m›z yönlerinin oldu¤unu hayretle gördüm. fiaflk›nl›¤›m›n bir nedeni de fluydu. Daha 1920’li y›llarda Güzel Sanatlar Akademisi ö¤rencisi iken yapt›¤› karakalem çizimler, krokiler ve özellikle de Bursa’daki çal›flmalar› ola¤anüstüydü.

Me¤erse bizim de¤erli hocam›z, “Sedad Bey” ayn› zamanda bir Rönesans sanatç›s› ve Osmanl› centilmeniymifl.

‹kinci nedeni ise aile foto¤raflar›n› s›ralad›¤›m›z zaman gördüm. Bütün bunlar› yerlefltirmek için ne yapabiliriz demiflti. Ben de hocam Emin Bar›n’›n cilt atölyesinde yapt›¤› ciltli albümleri önermifltim. Beni görevlendirdi, Emin hocayla görüfltük, albümler haz›rland› ve foto¤raflar yerlefltirilmeye baflland›. O zaman baflka bir gerçe¤i daha görmeye bafllad›m. “Sedad Bey”in aile

foto¤raflar›n›n bir ucu ‹sviçre’de, di¤er ucu devletin en üst düzeyinde, di¤er ucu da uluslararas› isimlere dayan›yordu. Me¤erse bizim Türk mimarisinin zin-cirinin kopuklar›n› tamamlamaya u¤raflan hocam›z, asl›nda çok daha büyük bir zincirin halkalar›n› ba¤lamaya u¤rafl›yormufl.

Ama o y›llar›n bendeki en özel an›s› fluydu. “Sedad Bey” kendi çizdi¤i ve 7–8 santim çap›nda bir alt›n madalyonun nas›l yap›laca¤›n› sormufltu. Bu madalyonun bir yüzünde kendi portresinin, di¤er yüzünde ise Emin Bar›n’a yazd›rd›¤› bir “hat” olmas›n› istiyordu. O y›llar›n en önemli mücevhercisi olan Urart’›n sahibi olan Mehmet Kabafl dostuma kofltum ve “Sedad Bey”’in istediklerini aktard›m. O da çok etkilendi ve uzun bir süre çal›flarak, yan›lm›yorsam on tane kadar de¤iflik tasar›mlarla ve gerçek alt›ndan madalyon örnekleri haz›rlad›. Bunlar› özel kutular› içinde hocaya götürdük.

Kendisi madalyonlara bakarken ben de “Sedad Bey”in yüzüne bak›yordum. Galiba o da, y›llarca kofluflturdu¤u çok uzun ve zorlu bir yolun, bu madalyonun içine s›¤›p s›¤mad›¤›na bak›yordu. Sonunda Mehmet Kabafl’a flöyle sormufltu: “… Kuzum, birçok örnek yapm›fls›n›z. Ama ben sadece bir kaç tane alabilirim…”

Mehmet ise flöyle söylemiflti: “… Efendim bu benim için büyük bir onurdur. Siz istedi¤inizi al›n. Geri kalanlar› flerefle kendime saklar›m…”

“Sedad Bey”in gülümsedi¤ini gördüm. Gerçekten de istediklerini seçti, borcunu ödedi ve bunlardan birisini Fransa’daki ye¤enine gönderece¤ini söyledi. Galiba onun da “Sedad” isimli bir o¤lu vard›. Ama o gün görmüfltüm ki, hocam›z “Sedad Bey” ömrünün son günlerinde bütün bir yaflam›n›n özetini 7-8 santim çap›ndaki bir alt›n madalyon ile kodlayarak özetlemek istemiflti Küçük, yal›n ama anlaml› bir mesaj b›rakmak istemiflti.

‹flte bu da benim için baflka bir Sedad Hakk› Eldem’di.

1982 y›l›nda Güzel Sanatlar Akademisi, Mimar Sinan Üniversitesi olarak yeniden biçimlendirildi.

1983 y›l›nda kuruluflunun 100. y›ldönümü arma¤an›n› kutlayan Mimar Sinan Üniversitesi, 1 numaral› yay›n› olarak, Sedad Hakk› Eldem’e arma¤an edilen “50 Y›ll›k Meslek Jübilesi” kitab›nda Rektör Prof. Muhteflem Giray flu aç›klamay› yapm›flt›:

“… Prof. Eldem, mimarl›k konusunda yapt›¤› seçkin çal›flmalar dolay›s›yla geçen y›l Sedat Simavi Vakf› “1982 Mimarl›k Ödülü”nü, bu y›l da 1983’te Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’n›n “Büyük Sanat Ödülü”nü alm›flt›r. Üniversitemiz, kendisine 50 meslek y›l›n› vermifl olan bu k›ymetli ö¤retim üyesinin bu ödülleri

(9)

31

almas›ndan dolay› onur duymaktad›r. Kendisine arma¤an edilen bu kitapla birlikte, Mimarl›k Fakültemiz bir de Sedad Hakk› Eldem sergisi düzenlemifl

bulunmaktad›r… 50 y›ll›k meslek hayat› olan bu büyük kültür a¤ac›n›n meyvelerini yaln›z Üniversitemiz ö¤renci ve ö¤retim üyelerine de¤il, bütün kamuoyuna aksettirmekten Üniversitemiz ad›na büyük onur ve mutluluk duyaca¤›m›z›

belirtirim…”

“… Ailesi yönünden çocuklu¤u ve yetiflmesi s›ras›nda, Osmanl› ve Bat› sanat› kültürü alan Prof. Eldem, mimarl›k hayat› boyunca eserlerinde bu iki kültürün sentezini yapmaya çal›flm›flt›r…”

6-1985: Türk Evi Kitab› ‹çin Önsöz Yazan Sedad Hakk› Eldem:

SÜREKL‹L‹⁄‹N ÜÇ KUfiA⁄INI B‹R ARAYA GET‹RMEK ‹Ç‹N

EL‹N‹ UZATAN BÜYÜK B‹R HOCA

1985 y›l›nda Turing ve Otomobil Kurumu taraf›ndan yay›mlanan “Türk Evi” kitab›m için bir fleyler sormak için “Sedad Bey”’e gitti¤imde beni dinledikten sonra flöyle söylemiflti: “… Senin için fazla bir fley yapamad›m. Ama kitab›na bir önsöz yazar›m…”

Asl›nda benim hep akl›mda olan ama söylememe imkân olmayan böyle çok önemli fleyi “Sedad Bey”e sormak imkâns›z gibiydi. Tabii çok sevindi¤imi söyledim, ama Utarit bey olmadan do¤ru olmazd›. O nedenle kendisine sordum. “… Sedad bey yaz›yorsa ben de yazar›m…” dedi. Do¤rusu çok

onurlanm›flt›m. Birkaç gün sonra “Sedad Bey” arad› ve yaz›n›n haz›r oldu¤unu söyledi.

Böylece kitab›m›n yeni bask›s› iki önsözlü oluyordu. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Genel Müdürü Çelik Gülersoy da, böyle iki ismi görünce, ben de iyi bir önsöz yazar›m dedi. Ve sonuçta üç adet

ve benim için çok anlaml› önsöze sahip bir kitaba sahip olmufltum.

Bugün bak›yorum da bu kitab›n üç önsöz yazan üç kifliden birisi Sedad Hakk› Bey. Onun asistan› Utarit Bey. Onun da asistan› benim.

Ve “Sedad Bey”in, galiba ayn› konuda duyarl› üç kufla¤› bir araya getirmek istemifl oldu¤unu düflünürüm.

7-1986 A¤a Han Ödülünü alan Sedad Hakk› Eldem:

YILLAR BOYU TÜKENMEYEN B‹R PARLAK YOLUN UCUNDAK‹ ULUS-LARARASI BAfiARIYI AKADEM‹ ÇATISI ALTINA TAfiIYAN HOCA

1986 y›l›n›n son günlerinde Mimarl›k Fakültesi Dekanl›¤› görevine atanm›flt›m. Bu ayn› zamanda Sedad Bey’in de y›llarca oturdu¤u bir koltu¤a oturmak gibi zor ve sorumluluk isteyen görevdi.

O günlerde “Sedad Bey”, eksik b›rakt›¤› ifllerle meflgul oluyordu. Bunlar›n aras›nda birkaç kifliyi bir araya getirerek kurmaya çal›flt›¤› bir vak›f projesi de vard›. Bu proje bir ara o kadar ileri gitti ki, amblem için bile birkaç çal›flma yapt›rd›k,

be¤endiklerini tasarlat›p kendisine sunduk. Ancak tam bilemedi¤imiz bir nedenle en son noktaya gelen o proje bir türlü tamamlanamad›. Oysa kendi ad›na kurulmufl bir vak›f mekân›nda, o günlere kadar biriktirdiklerini koruman›n ve gelecek kuflaklara ulaflt›rman›n tek “Sedad Bey” yolu buydu.

Ben de o y›llarda yo¤unlaflan sanayi tarihi kitaplar›m›n haz›rl›klar› s›ras›nda hem kendisini ziyaret ediyordum, hem de bana bilgiler ve uyar›lar yap›yordu. 1986 y›l›nda A¤a Han ödülünü kazand›¤›n› duydu¤umuz zaman çok sevindik. Özellikle Engin Yenal’›n giriflimiyle Sedad Hakk› Eldem hakk›nda önemli bir kitap haz›rlan›yordu.

(10)

Üniversitesi’nde bir tören düzenlendi ve Sedad Hakk› Eldem’i davet ettik. Ancak kendisi uzunca bir süreden beri okula gelmedi¤i için girifl kap›s›nda kendisini karfl›lamak için kofltuk. O s›rada bir anda kap›dan girmiflti. Ne kadar ilginçtir ki, kap›daki güvenlik kendisine “… Birisini mi ar›yorsunuz?...” diye sorarken yetiflmifltik.

Hoca biraz ac›, ama toleransla gülerek, “… Olabilir, üzülmeyin…” dedi. Ama yine de bu durum bizi çok üzmüfl ve kurumsal süreklilik ad›na biraz kayg›land›rm›flt›.

Kendisini Mimarl›k Fakültesi Dekanl›¤a davet ettik. Kendi kufla¤›ndan geriye kalan meslektafllar›, arkadafllar›, eski asistanlar› ve konuklar ile bir süre sohbet ettik. O gün dikkatimi çok çekmiflti. “Sedad Bey”de bir durgunluk vard›. Nedenini hala bilmiyorum. Belki de yorgundu.

Hatta Fas’ta düzenlenecek ödülü almak için gidemeyece¤i için kendi ad›na Engin Yenal’dan bu görevi yapmas›n› istedi. Engin bu büyük sorumluluk karfl›s›nda, “… Hocam bu tören için siyah tak›m elbise diktirmem gerekiyor…” deyince ona tak›larak “… Kesinlikle kruvaze olsun…” demifltik.

De¤erli hocam›z bize son dersini de vermiflti. Y›llar boyu tükenmeyen bir parlak yolun ucundaki uluslararas› baflar›y› Akademi çat›s› alt›na tafl›m›flt›. Akademi çat›s› alt›ndaki bu uzun yar›fl› sürdürüp, o güne getiren ve bunu çok önemli bir ödülle noktalayan bu büyük hocam›z› dostça ve büyük bir sayg›yla izledik.

“Sedad Bey”, bu büyük ödülün belgesini ald›ktan sonra, galiba uzun y›llar boyunca b›kmadan yapmaya u¤raflt›¤› miras› koruma sürecinin bütün yorgunlu¤unu üzerinde hissetmifl gibiydi.

Kendisini sessizce okulun kap›s›ndan u¤urlad›k.

“Sedad Bey” 7 Eylül 1988 tarihinde aram›zdan ayr›ld›.

Sonsöz

Güzel Sanatlar Akademisi’nin çok de¤erli hocas›, hocam Sedad Hakk› Eldem… Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Tanzimat döneminin büyük ailesinden bafllayan, Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurucusu Osman Hamdi Bey’de parlayarak devam eden, büyük Atatürk’ün çal›flma sürecinde ürünler vererek, büyük bir zinciri tamamlayan, Güzel Sanatlar Akademisi’ni yeniden biçimlendiren bu büyük hocan›n, Akademi mekânlar›nda ve kulaklar›m›zda yank›lanan kibar sesini hala duyar gibiyim.

Üstelik sadece biz de¤il, kendisinin önünde kalem oynatm›fl, proje tashihi alm›fl ve mesle¤in ve miras›n sorumlulu¤unu duymufl olanlar›n da ayn› sesi duydu¤una inan›r›m: “… Çok çal›flmak laz›m, de¤il mi Efendim!...”●

Referanslar

Benzer Belgeler

Ağaçlar kucaklaştı Unutamam bugünde Gönül tam on dördünde Kör gibi, deli gibi Dünya güzeli gibi Çattı bir köylü kıza Bakışı bir derd oldu Günler

Türkiye ]okey K ulübü Başkanı yüksek mühendis Özdemir Atman ve eşi Meral Atman, kızları Esra, Lale ve Begüm ile birlikte Kanlıca K örfezindeki, 1.sınıf

Evet, Haldun Taner'den, onun yapıtlarından, kişiliğinden, yenilikçi ruhundan, dünya alemin bildiği tevazuundan, kendisine kattığını söylediği değerlerden, ona

Araştırma sırasın- da altının kaynağının derinlerdeki altın rezervi olduğunu doğru- lamak için yapılan laboratuvar çalışmalarında sera ortamındaki okaliptüs

Dini esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla gazeteci yazarlar Çetin Emeç, Turan Dursun ve İranlı Ali A kbar Gorbanı’nm öldürülmesi eyleminin de aralarında bulunduğu çok

I llinois Üniversitesi’nden kimya araştır- macıları şeker hastalarının kan şekerle- rini ölçmek için rutin olarak kullandıkları cep tipi glikoz ölçerleri kandaki,

kondurmaz, bu gibilere ihtiyar ha­ linde bile kendi elile hareminden şerbet getirmek zahmetini seve, seve ihtiyar ederdi. Büyük püs­ küllü büyük fesi

Birey tarafından değerli bulunan hedefler yaşam bağlılığında önemli rol oynayan amaçların sağlamlaştırılmasına yardım etmekte ve seçtiği ulaşılabilir