• Sonuç bulunamadı

GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ RESİM-İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI YETENEK SINAVLARINI KAZANAN BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN PROFİL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ RESİM-İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI YETENEK SINAVLARINI KAZANAN BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN PROFİL"

Copied!
98
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ RESİM-İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

YETENEK SINAVLARINI KAZANAN BİRİNCİ SINIF

ÖĞRENCİLERİNİN PROFİLİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Veysel ŞAYLİ

(2)
(3)

GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ RESİM-İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

YETENEK SINAVLARINI KAZANAN BİRİNCİ SINIF

ÖĞRENCİLERİNİN PROFİLİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Veysel ŞAYLİ

Danışman

Prof. Hülya İZ BÖLÜKOĞLU

(4)

i

Sınavlarını Kazanan Birinci Sınıf Öğrencilerinin Profili” başlıklı tezi 01.05.2008 tarihinde, jürimiz tarafından Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Başkan): Yrd. Doç. Dr. Sabri ÇELİK ... ...

Üye (Tez Danışmanı): Prof. Hülya İZ BÖLÜKOĞLU... ...

(5)

ii

destekleyen, gösterdiği anlayışla her zaman yanımda olan, kendisinden çok şey öğrendiğim ve öğrenmeye devam ettiğim saygıdeğer hocam ve tez danışmanım Prof. Hülya İZ BÖLÜKOĞLU’ na sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Lisans eğitimime başladığım ilk günden bu yana, bu aşamalara gelmemde büyük emeği olan saygıdeğer hocam Prof. Dr. Nihat BOYDAŞ’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Uygulama aşamasında verdikleri içten cevaplarla bana yardımcı olan, araştırmanın sağlıklı temellere oturmasını sağlayan Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerine çok teşekkür ederim.

Son olarak; maddi ve manevi desteklerini benden esirgemeyen aileme, hayatımın yönünü değiştiren, her daim yanımda olan Öğr. Gör. Necmettin YAĞCI’ ya ve hayatımın her aşamasında beni yüreklendiren ve yönlendiren dayım Yrd. Doç. Dr. Esed YAĞCI’ ya, daima yanımda olan ve olacağını bildiğim Aylin BAYRAKTAR’a teşekkürü bir borç bilirim.

(6)

iii

PROFİLİ Şayli, Veysel

Yüksek Lisans, Resim-İş Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Hülya İZ BÖLÜKOĞLU

Mart - 2008

Bu araştırmada, Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 eğitim-öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanan öğrencilerin profili belirlenmiştir. Araştırmanın evrenini Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada, tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak, anket tekniği uygulanmıştır. Uygulanan anket, 6 ana bölümde, toplam 47 sorudan oluşmaktadır. Araştırma sonuçlarından bazıları:

1. Öğrencilerin %27,55’ i Ankara’da doğmuştur. Geriye kalan %72,45’lik oran Türkiye’nin 43 ayrı ilinde dünyaya gelmiştir. Kayıtlı öğrencilerin 70’ini kız öğrenciler oluşturmaktadır. Öğrencilerin doğum tarihlerine bakıldığında %68,26’ sı 1988 yılında doğmuştur.

2. Öğrencilerin %67’si resim-iş öğretmeni olmak için Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nı tercih etmiştir. Bu tercihte %55,3 oranında resim-iş öğretmenlerinin etkili olduğu gözlenmiştir.

3. Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 özel yetenek sınavları sonucunda kayıt yaptıran 105 öğrenci bulunmaktadır. Bunların 25’i yedek listeden kayıt yapmıştır. Buna rağmen normal öğretimde 15 kişilik kontenjan açığı oluşmuştur.

(7)

iv

PAINTING TEACHING PROGRAMME Şayli, Veysel

Graduate, the Main Discipline of the Painting Teaching Thesis Consultant: Prof. Hülya İZ BÖLÜKOĞLU

March - 2008

In the research, the profile of the students, who have passed the aptitude examinations which were done for Gazi Education Faculty, Main Discipline of the Painting Teaching 2006 – 2007 academic year, is determined. Population of the research is composed of the students of Gazi University Gazi Education Faculty, Main Discipline of the Painting Teaching. Survey method was used in this research. Questionnaires were used to gather the necessary data. The survey is composed of 6 major parts and a total of 47 questions. Some of the research results are as follows:

1. 27, 55% of the students were born in Ankara. The remaining of the students (72, 45%) were born in 43 different cities of Turkey. 70 per cent of the registered students are girls. When birth years were taken into account, it could be seen that 68,26% of the students were born in 1988.

2. 67% of the students have chosen Main Discipline of the Painting Teaching in order to become a painting teacher. In this choice, the influence of the painting teachers is observed as 55%.

3. After the 2006-2007 aptitude exam 105 students registered to Gazi Education Faculty, Division of Painting Education. 25 of those who registered were from the reserve list. Nevertheless, there is still a shortage of 15 students.

(8)

v

ÖZET ...iii

ABSTRACT... iv

İÇİNDEKİLER ... v

KISALTMALAR LİSTESİ... vii

TABLOLAR LİSTESİ ...viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xi BÖLÜM I 1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem ... 1 1.2. Amaç ... 2 1.2.1. Alt Amaçlar... 2 1.3. Önem... 4 1.4. Varsayımlar ... 5 1.5. Sınırlılıklar ... 6 1.6. Tanımlar ... 6 BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 8 2.1. Eğitim... 8 2.2. Üniversite ... 10

2.2.1. Yükseköğretim Kurulu Hakkında ... 12

2.2.2. Yükseköğretim Kurulu ve Anayasal Yapısı... 13

2.2.3. Yükseköğretim Kurulu’na Bağlı Eğitim Kurumları ... 14

2.2.4. Üniversitenin Hedefleri... 15

2.2.5. Üniversite Gençliği ... 17

2.3. Eğitim Fakülteleri... 19

(9)

vi

2.4.2. Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavı Hakkında ... 33

2.4.3. Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavlarında Değerlendirme ve Yerleştirme... 34 2.5. Profil Belirleme... 36 BÖLÜM III 3. YÖNTEM... 39 3.1. Araştırmanın Modeli ... 39 3.2. Evren ve Örneklem ... 39 3.3. Verilerin Toplanması ... 39 3.4. Verilerin Analizi ... 40 BÖLÜM IV 4. BULGULAR VE YORUMLAR... 41 4.1. Kişisel Bilgiler ... 41 4.2. Aile Bilgileri ... 44 4.3. Sosyo-Ekonomik Bilgiler . ... 48 4.4. Sosyo-Kültürel Bilgiler ... 51

4.5. Yetenek Sınavı Bilgileri... 61

4.6. Öğrencilerin Beklentileri... 67 BÖLÜM V 5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 71 5.1. Sonuç... 71 5.2. Öneriler ... 74 KAYNAKÇA... 76 EKLER... 80

(10)

vii ÖSS : Öğrenci Seçme Sınavı

ÖSYS : Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi ÖYSP : Özel Yetenek Sınavı Puanı

AOBP : Ağırlıklı Ortalama Başarı Puanı YP : Yerleştirme Puanı

SP : Standart Puanı

UNESCO : Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

GEE : Gazi Eğitim Enstitüsü TDK : Türk Dil Kurumu Çev. : Çeviren

Bkz. : Bakınız s. : Sayfa S. : Sayı

(11)

viii

Tablo II-2: Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavı Puan Dağılımı ... 34

Tablo IV-1: Öğrencilerin Doğum Yerleri ... 41

Tablo IV-2: Cinsiyetlerine Göre Öğrenci Dağılımı ... 42

Tablo IV-3: Öğrencilerin Cinsiyet Dağılımına Göre Doğum Tarihleri ... 43

Tablo IV-4: Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Medeni Hali ... 43

Tablo IV-5: Öğrencilerin Yaşadıkları Yerler ... 44

Tablo IV-6: Kardeş Sayısı ... 44

Tablo IV-7: Kardeşlerin Yaş Aralıkları ... 44

Tablo IV-8: Öğrenci Annelerinin Yaş Aralıkları... 45

Tablo IV-9: Öğrenci Annelerinin Öğrenim Durumu ... 45

Tablo IV-10: Öğrenci Annelerinin Meslek Grupları ... 46

Tablo IV-11: Öğrenci Babalarının Yaş Aralıkları ... 46

Tablo IV-12: Öğrenci Babalarının Öğrenim Durumu ... 47

Tablo IV-13: Öğrenci Babalarının Meslek Grupları ... 47

Tablo IV-14: Öğrenci Ailelerinin Yaşadığı Yerler ... 47

Tablo IV-15: Öğrenci Ailelerinin Yaşadıkları Evin Kime Ait Olduğu Bilgisi ... 48

Tablo IV-16: Öğrencilerin Aylık Harcama Tutarları ... 48

Tablo IV-17: Öğrenci Ailelerinin Aylık Net Geliri ... 49

Tablo IV-18: Eğitim Masraflarının Nasıl Karşılandığı Bilgisi ... 49

Tablo IV-19: Çalışan Öğrencilerin Çalıştıkları Yerler, Çalışma Saatleri ve Aldıkları Ücretler ... 50

Tablo IV-20: Öğrenci Ailelerinde Sanatla İlgilenen Başka Fertlerin Varlığı ... 51

Tablo IV-21: Öğrenci Ailelerinde Sanatla İlgilenen Aile Fertlerinin ... 51

İlgilendikleri Sanat Dalları Z ... 51

Tablo IV-22: Öğrencilerin Kitap Okuma Oranları ... 52

Tablo IV-23: Öğrencilerin Okudukları Kitap Türleri ... 52

Tablo IV-24: Öğrencilerin Görsel Sanatlar İle İlgili Dergi Takip Etme Oranları ... 52

(12)

ix

Tablo IV-30: Öğrencilerin Gazete Okuma Sıklığı ... 55

Tablo IV-31: Öğrencilerin Gün İçinde Televizyon İzleme Süreleri ... 56

Tablo IV-32: Öğrencilerin Bilgisayar Okur-Yazarlık Oranı ... 56

Tablo IV-33: Öğrencilerin Gün İçinde Bilgisayar Kullanma Süreleri ... 57

Tablo IV-34: Öğrencilerin Yaşadıkları Yerde Bilgisayar Bulunma Oranı ... 57

Tablo IV-35: Öğrencilerin Bilgisayar Olanaklarına Ulaştıkları Yerler ... 57

Tablo IV-36: Öğrencilerin Bilgisayarı Kullanım Amaçları ... 58

Tablo IV-37: Öğrencilerin İnterneti Kullanım Amaçları ... 58

Tablo IV-38: Öğrencilerin Sergileri Takip Etme Oranları ... 59

Tablo IV-39: Öğrencilerin Sergi Takip Etme Sıklığı ... 59

Tablo IV-40: Öğrencilerin Müze Ziyaretinde Bulunma Oranları ... 59

Tablo IV-41: Öğrencilerin Ziyaret ettikleri Müzeler ... 60

Tablo IV-42: Öğrencilerin Mezun Oldukları Lise Türleri ... 61

Tablo IV-43: Öğrencilerin İlköğretim II. Kademede Resim-İş Öğretmenlerinin Olma Oranı ... 62

Tablo IV-44: Öğrencilerin Mezun Oldukları Lisede Resim-İş Dersi Alma Oranı ... 62

Tablo IV-45: Öğrencilerin Lisede Resim-İş Öğretmenlerinin Olma Oranı ... 63

Tablo IV-46: Öğrencilerin Özel Yetenek Sınavlarına Hazırlık Amacıyla Kursa Gitme Oranları ... 63

Tablo IV-47: Öğrencilerin Kursa Gittiği Kent Dağılımı ... 64

Tablo IV-48: Öğrencilerin Özel Yetenek Sınavlarına Hazırlık Kurslarında Fayda Sağlama Oranları ... 64

Tablo IV-49: Öğrencilerin Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nı Tercih Etme Nedenleri 65 Tablo IV-50: Öğrencilerin Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nı Tercih Etmesinde Resim-İş Öğretmenlerinin Etkisi ... 65

Tablo IV-51: Özel Yetenek Sınavı Sonuçlarına Göre Yedek Listelerden Kayıt Yaptırma Oranları ... 66

(13)

x

Beklentilerini Karşılama Oranı ... 68

Tablo IV-55: Öğrencilerin Temel Tasarım Ders Saatlerini Yeterli Bulma Oranları ... 68

Tablo IV-56: Öğrencilere Göre Temel Tasarım Ders Kapsamı Yeterlilikleri ... 68

Tablo IV-57: Öğrencileri Anasanat Atölye Tercihleri ... 69

Tablo IV-58: Öğrencilerin Anasanat Atölyeleri Tanıma Oranları ... 69

(14)
(15)

1. GİRİŞ

1.1. Problem

20. yy’ ın son çeyreğinden günümüze kadar gelen bilgi işleme teknolojilerindeki patlama ile ortaya çıkan teknolojik gelişmeler, “bilgi çağı“ olarak adlandırılan süreci başlatmıştır. Bölükoğlu’ na (2002) göre, 1978’ de literatüre giren bilgi toplumu kavramı irdelendiğinde 21. yy, en çok petrol rezervi olan, en çok otomobil üreten, altın fiyatlarına hükmeden, tarım ambarı olmakla övünen ülkelerin değil, bilgiyi üreten ve bunu elinde tutan ülkelerin yüzyılı olacaktır.

Artık bilgiye ulaşmak, gündelik yaşamda karşılaştığımız zorlukların yakınına yaklaşamayacak kadar kolay bir hal almış durumdadır. İnsanlık tarihinin her aşamasında bilgi; aranan, araştırılan ve kullanılan bir olgu olmuştur. Bu olgu, özellikle son yüzyıllarda gerçekleşen ilerlemenin, toplumsal yenilenmenin, çağdaşlaşmanın belirgin bir sağlayıcısı durumundadır.

Bilim ise bilginin sağlanmasındaki ana kaynaktır. Bu bağlamda bilimin üretildiği alanların başında üniversiteler bulunmaktadır. Üniversiteler tarihin her döneminde, bulunduğu toplumun, ilerlemişlik, çağdaşlık, kalkınmışlık düzeyini belirleyici ölçütlerin başında gelmiştir. Dolayısıyla bilimin, kültürün, sanatın ilerlemesinde büyük pay sahibi olan eğitim kurumlarıdır. O zaman bilimi, sanatı bilgiye dönüştüren bu kurumların, öncelikli olarak yapması gereken şey eğitiminden sorumlu olduğu bireyleri yani öğrencileri tanımaktır.

(16)

Yapılan araştırma kapsamında Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 eğitim-öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanan öğrencilerin profilinin belirlenmesi hedef olarak seçilmiştir.

1.2. Amaç

Bu araştırmanın amacı, Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim

Dalı 2006-2007 eğitim-öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanan öğrencilerin profilini belirlemektir.

1.2.1. Alt Amaçlar

Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı yetenek sınavlarını kazanan birinci sınıf öğrencilerinin;

1. Kişisel Bilgilerini:

a. Doğum yeri ve yılını, b. Cinsiyetini,

c. Medeni halini,

d. Evde mi yoksa yurtta mı yaşadıklarını belirlemektir.

2. Aile Bilgilerini:

a. Kardeş sayıları ve yaşlarını, b. Annelerinin yaşını ve mesleğini, c. Annelerinin öğrenim durumunu, d. Babalarının yaşını ve mesleğini, e. Babalarının öğrenim durumunu,

(17)

3. Sosyo-Ekonomik Bilgilerini:

a. Ailelerinin yaşadığı evin kime ait olduğunu, b. Aylık harcama tutarlarını,

c. Ailelerinin aylık net gelirlerini,

d. Eğitim masraflarınızı nasıl karşıladıklarını, e. Burs alıp almadıklarını,

f. Herhangi bir yerde çalışıp çalışmadıklarını belirlemektir.

4. Sosyo-Kültürel Bilgilerini:

a. Ailelerinde sanatla ilgilenen başka bireylerin varlığını, b. Kitap okuma oranlarını,

c. Okudukları mesleki dergilerin ve okunan dergilerin hangileri oldukları, d. Sinema, Tiyatro, Konser gibi gösteri sanatlarını ne sıklıkta takip ettiklerini, e. Hobilerini,

f. Güncel olayları nereden takip ettiklerini, g. Ne sıklıkta gazete okuduklarını,

h. Günde kaç saat televizyon izlediklerini,

i. Bilgisayar okur-yazarı olma oranını ve ne sıklıkta kullanıldığı, j. Yaşadığınız yerde bir bilgisayarın olup olmadığını,

k. Aksi bir durumda bilgisayar olanaklarına nerelerden ulaştıklarını, l. Bilgisayarı hangi amaçlarla kullandıklarını,

m. İnterneti hangi amaçlarla kullandıklarını, n. Sergileri ne sıklıkta takip ettiklerini,

o. Daha önce bir müze ziyareti yapıp yapmadıklarını belirlemektir.

5. Yetenek Sınavı Bilgilerini:

a. Mezun oldukları lise türünü,

b. Mezun oldukları ilköğretim II.kademede ve ortaöğretim kurumunda resim-iş öğretmeninin olup olmadığını,

c. Mezun oldukları ortaöğretim kurumunda resim-iş dersi alıp almadıklarını, d. Yetenek sınavlarına girmek için resim kursu alıp almadıklarını,

(18)

e. Resim kursu almalarının yetenek sınavlarında kendilerine fayda sağlayıp sağlamadığını,

f. Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’ nı tercih etme nedenlerini,

g.Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’ nı tercih etmenizde resim-iş öğretmenlerinin etkilerini,

h.Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre yedek listelerden kayıt yaptırma oranlarını belirlemektir.

6. Öğrencilerin Beklentilerini:

a.Fakülte ve bölüm ortamından, fiziki veya genel anlamda memnuniyetlerini, b.Derslerine giren öğretim elemanlarından memnuniyetlerini,

c.Bir eğitim-öğretim yılı sonunda anabilim dalının, öğrencilerin beklentilerine cevap verip vermediğini,

d. Temel Tasarım ders saatlerinin yeterli görülüp görülmediğini,

e. Temel Tasarım Atölye ders kapsamını yeterli görülüp görülmediğini, f. Hangi anasanat atölyeyi tercih edeceğini,

g. Anasanat Atölye tercihleri konusunda atölyeleri ne kadar tanıdıklarını, h. Mezun olduktan sonra ne yapmayı planladıklarını belirlemektir.

1.3. Önem

Günümüzde ekonomik, politik, sosyal ve teknolojik alanlarda yaşanan hızlı değişimler toplumları etkilemektedir. Değişen toplum, değişen bireylerin, değişen yaşam şekillerinin ürünüdür. Bu değişimden en çabuk etkilenen ve dinamiklerini düzenlemesi gereken olgu da eğitimdir.

Eğitim, insanı merkeze almaktadır. İnsan sürekli değişmekte ve topluma, yeni dünyaya ayak uydurmaktadır. Bu noktada sağlıklı eğitimin ilk şartı; bireyi yani öğrenciyi tanımaktır. Bireyin algılanması, çözümlenmesi, beklentilerinin bilinmesi, geliştirilecek öğretim stratejileri ve eğitim programları açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda öğretmen adayı öğrencilerin profilinin bilinmesi, ideal

(19)

eğitimcilerin yetiştirilmesi için eğitim programlarında yapılması gereken güncellenmelerin, çağın gereksinimlerine uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. Özellikle sanat eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının eğitim yapılanmasında öğrenciyi tanımak esastır. Bu kurumlarda eğitim, atölyelerde 10-12 kişi ile yapılmaktadır. Bu denli mevcudu az sınıflarda ders yapmak, etkili iletişim yoluyla verimli hale gelmektedir. Etkili iletişimde ancak şeffaf ve demokratik ortamlarda gerçekleşecektir.

Etkili sanat ortamlarında yetişmiş, alanında yetkin sanat eğitimcileri, estetik değerleri gelişmiş, sanata duyarlı bir toplumun oluşturulmasını sağlayacaktır.

Bunun yanında, eğitim fakülteleri resim-iş eğitimi anabilim dallarına kayıt yaptıran öğrencilere, sanat eğitimcisi olma bilincinin kazandırılması açısından da profil belirleme çalışmaları önemlidir. Bu amaçla geliştirilecek bilgi formlarında bu bilincin ölçülmesi, çalışmaların faydalı sonuçlar vermesini sağlayacaktır.

Bu araştırma, tüm bu amaçlar ve önem doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.

1.4. Varsayımlar

Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanan öğrencilerin profilinin belirlenmesinde aşağıdaki maddeler varsayılmıştır.

- Öğrencilerin anket sorularına içtenlikle ve gerçeği yansıtacak şekilde cevap vermişlerdir.

- Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’nden ve Öğrenci İşleri Daire

Başkanlığı’ndan elde edilen veriler araştırmanın yapılabilmesi için yeterli verilerdir.

(20)

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma;

1- Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 eğitim-öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanarak, kayıt yaptırmış birinci sınıf öğrencileriyle sınırlandırılmıştır.

2- Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 eğitim-öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanan öğrencilerden, aile durumları, sosyo-ekonomik durumları, kültürel durumları, yetenek sınavından aldıkları puanlar, yetenek sınavındaki tercih nedenleri, Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nı seçme nedenleri, 3. yarıyılda seçecekleri atölyeler, tercih nedenleri ve beklentilerine ilişkin görüşleri konusunda alınacak bilgilerle sınırlandırılmıştır.

1.6. Tanımlar

Eğitim

Bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme süreci(Ertürk, 1979, s.12).

Bir toplumun yeniliklere ve çağdaş uygarlığa ayak uydurmasının en önemli aracı ve insana yapılan uzun vadeli bir yatırım (Özsoy, 2003a, s.25).

Sanat

Tolstoy’a (1996) göre, sanat “İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı bilgiyi başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından ortaya çıkmıştır” (Aktaran: Yolcu, 2004, s.3).

(21)

Sanat Eğitimi

Sanat eğitimi, kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümü.

Profil

Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı 2006-2007 öğretim yılı için yapılan yetenek sınavlarını kazanan öğrencilerden, aile durumları, sosyo-ekonomik durumları, kültürel durumları, yetenek sınavından aldıkları puanlar, yetenek sınavındaki tercih nedenleri, eğitim fakültesini seçme nedenleri, ailelerinin güzel sanatlar eğitimi almalarına etkileri, 3. yarıyılda seçecekleri atölye tercihleri, tercih nedenlerine ilişkin görüşleri ve beklentileri konusunda alınacak bilgi.

Özel Yetenek Sınavı

Özel yetenek gerektiren alanlarda öğrenci seçimi amacıyla her yıl tekrarlanan, kuruma ve özel yetenek gerektiren alana göre farklı özellikler gösterebilen sınav türü.

(22)

BÖLÜM 2

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Eğitim

Eğitim genel anlamda bireyde davranış değiştirme sürecidir (Ertürk, 1972, s.12). Eğitim sürecinde kişilerin davranışlarında meydana gelebilecek değişmelerin istenilen yönde olması beklenir (Demirel, Seferoğlu ve Yağcı, 2003). Bu anlamda Ertürk, eğitimi bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme süreci olarak ifade eder.

Bu tanıma bakıldığında temel kavramların birey, istendik, yaşantı, davranış ve süreç olduğu görülmektedir.

Ertürk’ e (1972, s.12) göre birey, diğer bir deyişle insan, bio-kültürel ve sosyal bir varlıktır. İnsanın üç boyutta yani biyolojik, kültürel ve sosyal özellikleriyle ele alınması gerektiği vurgulanmıştır. Bu üç özellik insanı insan yapan temel nitelikleri oluşturmaktadır. Daha açık bir ifade ile insanın yaşadığı kültürle olan ilişkileri, sosyal hayat içerisindeki ilişkileri ve temel fiziksel, biyolojik yapısı eğitimin birey kavramını oluşturmuştur.

Tanımda yer alan diğer kavramlara bakıldığında; bireyin diğer bireyler ile ve çevreyle etkileşiminin bireyde bıraktığı izlenim yaşantı olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer kavram davranıştır. Genel anlamda organizmanın her hareketi davranıştır. Psikologlara göre ise, organizmanın etkiye karşı gösterdiği tepki ya da tepkiye karşı

(23)

gösterdiği etkidir. Davranışlardaki değişme bir süreç içinde gerçekleşir. Bu değişim belli bir anda olup bitmez, belli bir süreç gerektirir. Eğitim sürecini, birbirini izleyen ve birbiri üzerine biriken öğrenme ve öğretme olayları oluşturur. Eğitim süreci planlı, önceden tasarlanmış bir süreçtir. Eğitim tanımında yer alan kasıt kelimesi, tesadüf eseri oluşan öğrenme durumlarını dışarıda tutmayı amaçlamaktadır.

Eğitim süreci, bireyin kendini oluşturabilmesi için gerekli formel bilgilerin öğretildiği yer olarak bireylerin yaşamında temel bir öneme sahiptir. Uygulanan eğitimin niteliği o toplumun toplumsal yapısı ile doğrudan bağlantılıdır.

Toplumsallaşma süreci bireyin toplumsal varlık olmasını sağlamaktadır. Bu süreçte birey toplumsal kuralları, pratikleri, ahlaki yargıları, içselleştirmekte, kişiliğini yapılandırmakta ya da kendi kişiliğine uyumlu hale getirmektedir. Toplumsallaşma, kimlik kazanıldıkça yavaşlar ve denetim altına alınabilir.

Toplumsallaşma sürecinin en temel belirleyeni çevre ile kurulan ilişkilerdir. Özellikle aile ve akrabalarla kurulan birincil ilişkiler kimliğin oluşumunun temel belirleyenleridir. Birey büyük oranda kişiliğini, kimliğini içine doğduğu, yetiştiği ailenin yapısına bağlı olarak yapılandırmaktadır. Taklit, özdeşleşme ve empati yolu ile davranış ve düşünce kalıpları edinir. Güngör’ e (2007, s.16) göre birey, aile yoluyla aktarılan değerleri kendi tercihleri olarak şekillendirir. Aile ve akraba çevresi gibi birincil grupların yanında diğer önde gelen toplumsallaşma araçları okul, arkadaşlar, iş çevresi, dernek, kulüp ve topluluklar gibi ikincil gruplardır.

Emile Durkheim, söz konusu ilişkiye şöyle bir açıklama getirmektedir:

• Her toplum eğitim sistemini bir ortam olarak koşullandırır. O nedenle her eğitim sistemi toplumun gereksinimlerine cevap verir ve toplumun bir anlatımı, ifadesi olur (Aktaran: Doğan, 2004).

• Diğer yandan toplum, eğitim sisteminin ana hedefidir. Toplumun yapısı eğitim sisteminin yapısını belirleyen bir nedendir; ama buna karşılık eğitim

(24)

sisteminin amacı bireyi topluma bağlamak, bireyin toplumu, saygısının bağlılığının bir hedefi olarak seçmesini sağlamaktadır (Aktaran: Doğan, 2004).

Gençler dinamik yapılarını, değişken kimliklerini nitelikli bir toplumsallaşma süreciyle biçimlendirmek zorundadır. Topluma uyumlu ve sağlıklı birey olabilmenin ön koşulu budur. Toplumun geleceğine de yön verecek olan gençlerin yaşadıkları özdeşlik sorunlarının, sıkıntı ve bunalımlarının toplumsal yapıya uygun olarak geliştirilecek maddi ve manevi yapılanmalar ile çözümlenmesi gerekmektedir. Sağlıklı ve nitelikli gençlere yönelik yapılacak yatırımlar toplumun kendi geleceğine de yapacağı yatırım anlamına gelmektedir (Güngör, 2007, s.38).

2.2. Üniversite

Üniversite, Ortaş’a (2004) göre, felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır.

Üniversiteler bir yandan bilgi üreterek diğer yandan da çeşitli meslek alanlarına ve sektörlere kalifiye eleman yetiştirerek toplumların gelişme ve kalkınma süreçlerinde öncü rol alan eğitim-öğretim ve bilim kurumlarıdır.

Tarihin her döneminde üniversite, içinde yer aldığı toplumun, gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi olmuştur. Örneğin, Avrupa’da üniversitenin doğuşu ile toplumun ortaçağ karanlığından çıkmaya başlaması süreci arasında belirgin bir koşutluk göze çarpar. Batıda aydınlanmacı ve özgürlükçü düşüncenin yayılmasında, modernleşme sürecinin başlamasında da üniversitenin rolünün büyük olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla bilgiyi aktaran daha da önemlisi üreten kurumlar dünya uluslarının en önem verdiği kurumlar halini gelmiştir.

(25)

Üniversite kavramının değişmeyen özünü, bilgi, akılcılık ve ders bileşenleri oluşturmaktadır. Ancak, bilgi içeriğindeki değişimler dolayısıyla, Ortaçağ Üniversitesi, Modern Üniversite ve Çağdaş Üniversite ayrımı yapılacaktır.

İngiliz Oxford sözlüğüne göre "üniversite" sözünün kökeni Latince "universitas = lonca, birlik” tir. Üniversite, bilgeliklerini paylaşmak ve aktarmak için bir araya gelen bilgeler topluluğu!" (Akyüz, 2003) olarak açıklanmıştır.

Üniversiteler ilk olarak 13. yy başlarında İtalya, Fransa, ve İngiltere’ de ortaya çıkmıştır. Antikçağ pedagoji geleneğinin yeniden canlanmasıyla kilise ve manastırların denetimindeki eğitim kurumlarına alternatif olarak gelişen ilk üniversiteler Bologna, Paris ve Oxford olarak tanımlanabilir (Charle ve Verger, 2005).

Manastır ve kilise eğitiminden bağımsız olarak kurulan bu ilk üniversitelerin kurumsallaşma süreci 19. yy hatta günümüze kadar olan batıdaki siyasal, ekonomik ve toplumsal dönüşüm süreci ile paralel bir gelişim göstermiştir. 16. yy’ da Reform ve Rönesans hareketleri ile yaşanan çağdaşlaşma ve aydınlanma süreci ardından, 18-19. yüzyıllarda artan sanayileşme, şehirleşme, ulaşım sürecinde yaşanan sorunlu değişimler, üniversitelerin yapılanma sürecini de doğrudan etkileyen, önde gelen toplumsal olgulardır.

Dünya medeniyetine katkıları yadsınamayacak kadar büyük olan üniversiteler, ülkemiz içinde hayati öneme sahip kurumlardır. Küreselleşme sürecine büyük ölçüde adapte olmuş ülkemizde, bilginin, teknolojinin ve bunu üretecek beyinlerin topluma kazandırılmasına, olanaklar sağlayacak yegâne mekanlar üniversitelerdir. Ülkemiz demokratik ve siyasal gelişiminin her türlü yansımaları bu alanlarda karşımıza çıkmaktadır.

Üniversiteler bilimin ve sanatın buluştuğu, kültürün gelişen dünya koşullarına uyum sağladığı ve bu gelişmelerin ilk gözlendiği öncü kurum olma özelliğine sahiptirler. Yaşadığımız topraklarda üniversitenin ilk örnekleri Selçuklular’a kadar uzanmaktadır. Çağdaş anlamda üniversite ise Gülhane Fermanı’ndan sonra görülmektedir. 1846’da açılan Darülfünun bu anlamda açılan ilk üniversitedir.

(26)

Cumhuriyet sonrası üniversiteler hızla yayılmıştır. 1940’larda özerk bir yapıya kavuşmuş ancak kendi içinde hızlı değişen dinamikleri olan siyasal yapı karşısında bu özelliklerini koruyamamışlardır. 1960’larda özerkliğe tekrar kavuşan üniversitelerin demokratik yapısı 1981’de YÖK (Yükseköğretim Kurulu) ‘ün kurulmasıyla farklı bir boyut kazanmıştır. YÖK, tüm üniversitelerin bağlı bulunduğu bir kurum halini almıştır. Üniversitelerin, içerikleri ve programları YÖK tarafından belirlenmiş ve bu dönem sonrasındaki 27 yıllık süreçte yapılan düzenlemelerle, ülkemizde ilk kez vakıflara üniversite kurma hakkı tanınmıştır.

2.2.1. Yükseköğretim Kurulu Hakkında

1981 Üniversite reformundan önceki yıllarda, Türk yükseköğretim sistemi beş tür kurumdan oluşmaktaydı:

- Üniversiteler,

- Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı akademiler,

- Bir kısmı diğer bakanlıklara, çoğu Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı iki yıllık meslek yüksekokulları ile konservatuarlar,

- Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı üç yıllık eğitim enstitüleri, - Mektupla öğretim yapan YAYKUR.

Yükseköğretim, 1981’de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile akademik, kurumsal ve idari yönden yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bu kanunla ülkemizdeki tüm yükseköğretim kurumları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) çatısı altında toplanmış, akademiler üniversitelere, eğitim enstitüleri eğitim fakültelerine dönüştürülmüş ve konservatuarlar ile meslek yüksekokulları üniversitelere bağlanmıştır. Böylece, söz konusu kanun hükümleri ve Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleriyle kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde özerkliğe

(27)

ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olan Yükseköğretim Kurulu, tüm yükseköğretimden sorumlu tek kuruluş haline gelmiştir.

Türk yükseköğretim sistemi 1982 yılı itibarıyla yirmiyedi üniversite ile bunlara bağlı fakülte, enstitü, yüksekokul, konservatuar ve yüksekokullarından oluşan birleşik bir yapıya dönüştürülmüştür. Bu meyanda, YAYKUR’un işlevleri Anadolu Üniversitesi’ne devredilerek uzaktan öğretimin ülkemizde yaygınlaşması hızlandırılmıştır.

Anayasa’da yer alan hükümlere uygun olarak getirilen yeni yasal düzenleme ile kar amacı gütmeyen vakıfların özel yükseköğretim kurmalarına imkan sağlanmıştır. Bu tür ilk üniversite olan Bilkent Üniversitesi, 1984’te kurularak faaliyete geçmiştir. Ancak, Bilkent Üniversitesi’nin yasal konumu, Anayasa Mahkemesi’nde açılan iki davanın sonucunda Mahkeme’nin bu tür üniversitelerin de kanunla kurulması gerektiğine karar vermesi üzerine, 1992 yılında çıkarılan 3785 sayılı Kanun’la açıklığa kavuşmuştur.

2.2.2. Yükseköğretim Kurulu ve Anayasal Yapısı

Yükseköğretim Kurulu, Türkiye Cumhuriyeti'nin 1982 Anayasası ile belirlenen yükseköğretim sisteminin temel esaslarına göre oluşturulan Anayasal bir kuruluştur.

Yürürlükte olan yükseköğretim kanununa göre, Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.

(28)

Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim - öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 6. maddesinde Yükseköğretim Kurulu'nun tanımı, oluşturulması ve organları sıralanmaktadır.

Yükseköğretim Kurulu; tüm yükseköğretimi düzenleyen ve yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerine yön veren, kanunla kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, bir kuruluştur. Yükseköğretim Kuruluna; Yükseköğretim Denetleme Kurulu, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, Üniversitelerarası Kurul ile gerekli planlama, araştırma, geliştirme, değerlendirme, bütçe, yatırım ve koordinasyon faaliyetleri ile ilgili birimler bağlıdır.

2.2.3. Yükseköğretim Kurulu’na Bağlı Eğitim Kurumları

Yükseköğretim Kurulu’na bağlı eğitim kurumlar aşağıda sıralanmıştır.

- 66 Devlet Üniversitesi, - 30 Vakıf Üniversitesi,

- 1 Vakıf Meslek Yüksekokulu, - 5 Askeri Yükseköğretim Kurumları, - 1 Polis Akademisi,

- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan 5 Üniversite, - Özel Statülü Devlet Üniversitesi kapsamında 2 Üniversite, bulunmaktadır.

(29)

2.2.4. Üniversitenin Hedefleri

1809 yılında kurulan Berlin üniversitesinin çatısını ve bilimsel anlayışını belirleyen Wilhelm von Humboldt üniversitenin hedefini;

- Öğretinin felsefe yolu ile sağlanması, - Temel bilimlerin derinlemesine işlenmesi, - Araştırma ve öğretim birliğinin sağlanması, - Devlet ve kiliseye karşı olmak,

olarak belirlemiştir (Aktaran: Ortaş, 2004).

Ancak, üniversitelerin temel görevi olan bilgi üretmek ve yaymakta daha üst organlar olarak sınırları aşmak zorunda olmalıdırlar. Modern batı üniversitelerinin ürettiği bilgi teknolojisi bugün yine kendilerini destekleyen devlete artı değer kattığı bir gerçektir, ancak bu üniversiteler idari, mali özerkliğe sahip üniversitelerdir. Üniversiteler kendi bilim anlayışına uygun olarak bütçesini yapan, ulusal ve uluslararası bilim kuruluşları ile organik bağ kurabilen ve bu kararlarında kendi etik kurallarına bağlı kurumlar olmalıdırlar. Greenwood ve Levin’ e (2003, s.75) göre batılı ülkelerde üniversite araştırmalarının gündeminin belirlenmesinde hükümet bağışları veya özel sektör sözleşmeleri ve vakıfların bağış programları kanalıyla, dolaylı ya da dolaysız yollardan sağlanan paranın tedarikinde ulusal savunma çıkarları ve endüstrileri olmuştur.

Üniversitenin toplum ve dünya karşısındaki yükümlülüğü, eğitimde bilimsel tutarlılık ve kaliteyi teminat altına almak için hiç bir etki altında kalmadan sağlamak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmek için, 1988'de 29 Avrupa Üniversitesi Rektörleri tarafından Bolonya'da imzalanan "Magna Charta Universitatum"da da açıkça ifade edildiği üzere, Üniversitede bilimsel araştırma ve öğretim, gerek ahlaki açıdan gerekse entelektüel yönden, her tür siyasi ve ekonomik etkiden bağımsız olmalıdır. Söz konusu Bolonya deklarasyonundan belirlenen bazı ilkeler şöyle sıralanabilir. Gelişmiş batı üniversitelerinin birçok Senatoları ve Mütevelli Heyetleri

(30)

aşağıdaki evrensel ilkeleri kamuoyuna deklere ederek, öğretim kadrosu ve yönetimi, araştırma, düşünce ve ifade özgürlüğünün eksiksiz bir şekilde sağlanmasında ve korunmasında ortak sorumluluk üstleneceklerini belirtmişlerdir.

- Bilginin iletilmesi sürecinde yer alan akademik camiasının bütün üyeleri; derslerde, üniversite içinde ve dışındaki araştırmalarda araştırma sonuçlarını yayınlamak, tartışmak ve yorumlamakta özgürdür,

- Üniversite öğretim kadrosu ve yönetimi, Üniversitenin her mensubunun kişisel bilimsel görüşünü ifade ve sanatsal dışavurum hakkını korumakla yükümlüdür,

- Üniversitenin, hiçbir mensubunun kişisel görüşünü ya da bu görüşün kamuoyu önünde ifade edilmesini etkilemeye veya kontrol altına almaya teşebbüs etmez,

- Üniversite, mensuplarının birer yurttaş olarak her türlü tercihine saygı gösterir, Diğer taraftan doğal olarak üniversite öğretim üyelerine akademik özgürlük hakkı, aşağıdaki yükümlülükleri de beraberinde getirir:

- Gerek Üniversite camiasına, gerekse kendi mesleğine karşı ahlakî yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmek,

- Bireysel düzeyde ve işbirliği ruhu içerisinde, mükemmeliyete, yenilikçiliğe bağlılık ve öğretim ve araştırmada bilginin sınırlarını ileriye götürmek,

- Üniversiteye olan sorumlulukları, bireysel haklardan ayrı tutmak ve kamuoyu önünde ifade edilen görüşlerin, üniversiteyi hiçbir şekilde

(31)

bağlayıcı olmamasını ve temsil etmemesini sağlamak, gibi hükümler de koymaktadırlar (Ortaş, 2004).

Üniversite; yukarda dile getirilenlerin tümünü birlikte, eş zamanlı olarak yerine getirip sürdürebildiğinde, kendini tanımlayan özniteliklere kavuşmuş sayılabilir. Anılan işlevlerden bir kısmını yapabilen fakat diğerlerini yerine getiremeyen bir kurum, adeta kimi uzuvları noksan bir vücut gibidir, adı üniversite olsa da gerçek anlamda üniversite kavramıyla örtüşmez. Bu açıdan bakıldığında, yalnız araştırma üniversitesi, ya da yalnız eğitim-öğretim üniversitesi kavramları üniversitenin bütüncül ve çok yönlü niteliği ile bağdaşmaz. Günay’a göre, Modern Üniversitenin fonksiyonları olan araştırma-geliştirme, eğitim-öğretim, yayım ve danışmanlık çalışmaları birlikte var olabilen birbirini destekleyip geliştiren etkinliklerdir.

Üniversitenin temel fonksiyonlarının gerçekleşmesinde birincil etkilenen üniversite gençliğidir. Yetişkinlik öncesi dönem olarak ifade edilebilecek bu evre, içerisinde çeşitli dinamikleri barındırmakta ve üzerine çok sayıda araştırmalar yapılan bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.2.5. Üniversite Gençliği

Gençlik, belirli ve sınırlı bir yaş dilimi içinde duygu, düşünce, davranış ve tutum olarak gelişme gayreti harcayan kişi olarak tanımlamaktadır (Aktaran: Güngör, 2007). Bu tanım irdelendiğinde arayış kavramının ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Bir başka tanımda ise, gençlik buluğ çağ ile başlayan fizyolojik ve psikolojik değişimi de içeren, bireyi sosyal olgunluğa taşıyan bir yaş dönemi olarak değerlendirilmektedir. (Aktaran: Güngör, 2007, s.25). Bu tanımda ise geçiş dönemi kavramı vurgulanmaktadır. Genel anlamda yetişkin kimliğinin oluşum dönemi olarak ifade edilebilecek bu dönem fizyolojik değişimler ile başlamakta, psikolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik etkenlerle biçimlenmektedir.

(32)

UNESCO, gençliğe ilişkin geliştirdiği tanımda 15-25 yaş dilimi insanları genç olarak ifade etmektedir. Genel anlamda, arayış dönemi, geçiş dönemi olarak tanımlanan gençlikte birey, biyolojik değişimlerin yanında çeşitli ruhsal ve toplumsal değişimlerde geçirmektedir. Bu dönemde cinsel kimlik şekillenmekte, aile ilişkileri sorgulanmakta, özgürlük ve özerk kişilik için çeşitli uğraşlar verilmektedir. Duyguları ön planda olduğu bu süreçte, davranış ve düşünceler oldukça değişken hale gelmektedir.

Gençler, içinde bulundukları durum nedeniyle toplumdan en fazla etkilenen gurubu oluştururlar. Toplumsallaşma, hızlı ve bunalımlı bir biçimde yaşanır. Bu dönem kazanımları, kişilik, davranış, tutum, ilgi, rol ve değerler bir yandan kendilerini, diğer yandan toplumun geleceğini biçimlendirecek olması nedeni ile önemlidir.

Gençler dinamik yapılarını, değişken kimlik arayışlarını nitelikli bir toplumsallaşma süreciyle biçimlendirmek zorundadır. Topluma uyumlu birey olmanın ön koşulu budur. Nitelikli gençlere yapılacak yatırımlar toplumun kendi geleceğini belirleyici yatırım anlamına gelmektedir.

Gelişme sürecinde olan ülkemizin dinamik ve genç nüfusu, tüm uluslararası platformlarda dikkat çekmektedir. TÜİK’in 31 Aralık 2007 tarihi itibariyle yayınladığı verilere göre Türkiye nüfusu 70,586,256 kişidir. Nüfusun 35,376,533’ünü erkek, 35,209,723’ünü ise kadınlar oluşturmaktadır. Türkiye nüfusunun yarısı 28,3 yaşından küçüktür. Bu denli önemli potansiyele sahip ülkemizde, genç nüfusun toplumsallaşma sürecine katkısı ancak ve ancak bilim ve bilgi üretim alanları olan üniversiteler yoluyla olacaktır. Nitelikli bireylerin topluma katılması sürecin gerçekleşmesini sağlayacaktır.

Nitelikli bireylerin eğitimi de elbette ki nitelikli eğitimciler ışığında gerçekleşecektir. Bu açıdan bakıldığında üniversitelerin öğretmen yetiştirme görevi de olduğu görülmektedir. Üniversiteler, bünyelerinde barındırdıkları eğitim fakülteleri yolu ile bu görevi gerçekleştirmektedirler. Bundan sonraki bölümde

(33)

eğitim fakültelerinin yapılanma süreçleri ve öğretmen yetiştirme modelleri incelenmiştir.

2.3. Eğitim Fakülteleri

2.3.1. Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Fakülteleri Modeli

Türkiye’de, öğretmen yetiştirme görevi, 1981 yılında YÖK’ ün oluşum aşamasında üniversitelere devredilmiştir. Bu tarihte yükseköğretim sistemimizde kapsamlı düzenlemelere gidilmiştir. Yapılan düzenlemelerin en önemlisi tüm yükseköğretim kurumlarının üniversitelere bağlanmasıdır. Bu bağlamda, Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademileri, İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri, Sosyal Hizmetler Akademisi, Sağlık İdaresi Yüksek Okulu, Gençlik ve Spor Akademileri ve üniversite dışındaki diğer yükseköğretim kurumları gibi, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumları da (İki yıllık eğitim enstitüleri ve 4 yıllık Yüksek Öğretmen Okulları) üniversitelere bağlanmışlardır. Bu bağlantı sırasında, öğretmen yetiştiren kurumların adları, öğretim süreleri, bölüm ve program yapıları vb. unsurlarında da değişiklikler olmuş veya yenileri açılmıştır.

Bu aşamada, eğitim fakültelerin akademik yapılanması içinde açılması uygun görülen bölümler aşağıdaki gibi olmuştur.

• Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Programı • Müzik Öğretmenliği Programı

• Tarih Öğretmenliği Programı • Resim-İş Öğretmenliği Programı • Coğrafya Öğretmenliği Programı

• Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Programı • Matematik Öğretmenliği Programı

(34)

• Eğitim Yöneticiliği ve Deneticiliği • Fizik Öğretmenliği Programı

• Özel Eğitim Öğretmenliği Programı • Kimya Öğretmenliği Programı • Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme • Biyoloji Öğretmenliği Programı • Eğitim Yönetimi ve Planlaması • İngilizce Öğretmenliği Programı • Rehberlik ve Psikolojik Dan. Programı • Almanca Öğretmenliği Programı

• Eğitim Programları ve Öğretim Programı • Fransızca Öğretmenliği Programı

• Sınıf Öğretmenliği Programı

Öğretmen yetiştirme işlevinin üniversitelere devredilmesinin ardından geçen yaklaşık 15 yıl sonra, 1997 yılında Yükseköğretim Kurulu öğretmen yetiştirme konusunda kapsamlı bir düzenleme gerçekleştirmiştir. Bu düzenleme her şeyden önce Eğitim Fakültelerinin “öğretmen yetiştirme” misyonlarına dikkat çekmekte, öğretmenlik mesleğini, kendine özgü ilke, yöntem ve uygulamaları olan bir meslek alanı olarak tanımlamakta ve yeni düzenlemeyi bu temel değerler üzerine inşa etmeyi öngörmektedir. Öğretmen yetiştirme modeli, öğretmen yetiştiren kurumların öğretim süreleri, bölümleri, program adları ve bağlantıları, programları, MEB ile işbirliği, eğitim-istihdam uyumu, Fen-Edebiyat Fakültesi / Eğitim Fakültesi ilişkileri vb. boyutlarda da değişiklik ve yenilikler ortaya konulmuştur.

Yeni programda bölümler ve programlar yeniden düzenlenmiştir. Bu bağlamda, Eğitim Fakülteleri bünyesinde 10 bölüm ve 32 anabilim dalı ve 29 program öngörülmüştür. Müzik Eğitimi ve Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalları, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü çatısı altında yer almıştır. (Bkz: Şekil-1)

(35)

Şekil 1: Eğitim Fakültesi Öğretmen Yetiştirme Programları Yeni Düzenleme Şeması

(36)

Bu dönemdeki bir diğer yenilik Eğitim Fakültesi – Uygulama Okulu işbirliği olmuştur. Uygulamaya yönelik olarak MEB ile YÖK arasında bir protokol imzalanmış ve proje yürürlüğe girmiştir.

Yeni düzenleme öğretmen yetiştirme programlarında okullarda uygulamaya ayrılan zamanı önemli ölçüde arttırmakta ve bu kapsamda öğretmen adaylarının meslekte gereksinim duyacakları öğretmenlik deneyimini gerçek ortamda yani okullarda kazanmasını öngörmektedir. Hizmet öncesi öğretmen eğitiminde okullarda uygulama etkinlikleri, öğretmen adaylarının lisans öğrenimi boyunca öğrendiği bilgi ve becerilerin bizzat okul ve sınıf ortamında uygulamaya konulması ve denenmesi açısından oldukça önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Bu nedenle yeni programlarda öğretmen adaylarının ilk yıldan itibaren okullara uygulama amacıyla gitmeye başlaması ve okulda kazanılan gözlem ve deneyimlerin fakültede öğrenilen bilgi ve becerilerle anlamlı bir biçimde bütünleştirmesi öngörülmektedir. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için Eğitim Fakültelerinin okullarla işbirliği yapması ve öğretmen yetiştirmede sorumluluğu bir ölçüde okullarla paylaşması zorunludur. Bu karşılıklı işbirliği süreci; bir taraftan Eğitim Fakültelerinin okulları yakından tanımaları ve gerektiğinde deneyimli öğretmenlerden yararlanmaları öbür taraftan okulların da, eğitim bilimlerindeki yeni gelişmeleri yakından izlemeleri ve fakültelerde sürekli mesleki eğitimleri için fırsatlar sunmaktadır.

Öğretmen yetiştirme konusunda geniş kapsamlı yeniden yapılanmanın ardından geçen sekiz yılı aşkın bir uygulamadan sonra, 2006 yılında programların güncellenmesi ve tezsiz yüksek lisans uygulamasında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Düzenleme, 1997-98 yapılanmasını değiştirmek değil, programların güncellenmesi ve modelin aksayan yönlerini düzenlemeye yöneliktir.

Son yapılanma ile birlikte YÖK’ ün verilerine göre öğretmen yetiştiren kurumların sayısal dağılımı aşağıdaki gibi olmuştur.

(37)

Tablo II-1: Öğretmen Yetiştiren Kurumların Sayısal Dağılımı

Kurum 1983-84 1991-92 1992-93 2005-06

Eğitim Yüksek Okulu 17 24 - -

Devlet 17 17 32 62

Vakıf - - - 5

Eğitim Fakültesi*

Toplam 34 41 32 67

* Eğitim Bilimleri Fakültesi dâhil.

YÖK Öğretmen yetiştirmede bazı standartlar belirlemiştir.

• Öğretim: Öğrencilerin gereken bilgi ve becerileri elde etmesi sağlanmalıdır. • Personel: Yeterli sayıda ve nitelikte öğretim elemanı olmalıdır.

• Öğrenciler: Programda yeterli sayıda ve nitelikte öğrenci olmalıdır. • İşbirliği: Uygulama okullarıyla verimli ilişkiler kurulmalıdır

• Fiziksel altyapı: İlgili kurum veya program, yeterli derslik, kütüphane ve bilgisayar kaynaklarına sahip olmalıdır.

• Yönetim: Fakültenin yönetiminde etkin bir yönetim sistemi kullanılmalıdır • Kalite güvencesi: Öğretmen yetiştirme programının sürekli olarak gözden

geçirilmesi ve geliştirilmesi için kullanılan bir kalite güvence sistemi bulunmalıdır.

Hiç şüphe yok ki yapılan tüm düzenlemeler, güncellemeler, belirlenen standartlar nitelikli bir eğitimi ve nitelikli öğretmenler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Türkoğlu (2005, s.44), nitelikli öğretmeni;

• Değişime uyum sağlayabilen, • İnsana ve kaliteye önem veren, • Yeniliği benimseyen,

• Problem çözebilen, • İletişim kurabilen, • Planlayıcı,

(38)

• Yaratıcı,

• Ekip çalışmasını benimsemiş, • Yeniliklere açık,

bireyler olarak ifade eder.

Bu aşamada dikkat çekilmesi gereken önemli özelliklerden biri yaratıcılıktır. Kavram ile en yakın ilişkide olanlar ise sanat eğitimcileridir. Üniversitelerde sanat eğitimcisi yetiştirme görevi, eğitim fakülteleri bünyesinde yer alan Resim-İş Öğretmenliği bünyesinde gerçekleştirilmektedir.

2.3.2. Resim-İş Öğretmenliği Programı

YÖK’ ün verilerine göre Resim-İş Öğretmenliği Programı’nın öğretmen yetiştiren kurumlar içerisindeki, 1983-2006 yılları arasındaki sayısal dağılımına baktığımızda;

1983-84 yıllarında Türkiye genelinde 5 adet Resim-İş Öğretmenliği Programı olduğu, 1997-98’ de bu sayının 20’ye çıktığı ve 2006-2007 itibariyle 27 adet Resim-İş Öğretmenliği Programı olduğu görülmektedir.

Türkiye’ de sanat eğitimcisi yetiştiren bir kuruma gereksinimin duyulması ile birlikte ilk olarak 1932 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesinde Resim-İş Bölümü kurulmuştur.

Bu aşamada cumhuriyetin öğretmen yetiştiren kurumu Gazi Eğitim Enstitüsü’ nden ve Resim-İş Bölümü’nden bahsetmek gerekecektir.

(39)

2.3.3. Gazi Eğitim Enstitüsü Ve Resim-İş Bölümü

Eğitim tarihinin en önemli yanlarından biri eğitim kurumlarının tarihidir. GEE, 1926 yılında ilk adıyla Orta Muallim Mektebi olarak kurulmuştur. Türk Eğitim Sisteminde birçok yeniliğin öncüsü olmuş bir kurumdur. Çağdaş eğitim bilimlerinden yararlanarak ortaokul ve ilköğretmen okulu öğretmeni, ilköğretim müfettişi ve okul yöneticisi modellerini geliştirip uygulayan ilk kurumdur. Türkiye’nin aynı çatı altında “yatılı, karma” eğitim veren ilk yükseköğretim kurumu Gazi Eğitim Enstitüsüdür.

Altunya’nın (2006, s.14) ifade ettiği gibi, cumhuriyetin ilk psikoloji laboratuarı (1930), ilk rehberlik bürosu (1950), ilk test ve araştırma bürosu (1953), sekiz yıllık temel eğitime öğretmen yetiştiren (1946), özel eğitime uzman eleman yetiştiren ilk özel eğitim bölümü (1952) burada açılmıştır. Yine Eğitim (Pedagoji) Bölümü ile modern eğitim ve öğretim yöntemlerini Türk Eğitim yaşamına sokan öncü kurumdur. Enstitü, tüm dünyada ses getiren Köy Enstitüsü uygulamasının da laboratuarı olmuştur. Ayrıca Enstitü, öğrencilerinin oluşturduğu oyuncu ekibi ile 1940’ lara kadar Ankara’nın ilk amatör tiyatrosunu kurmuş, Resim-İş Bölümü ile Ankara ve Anadolu kentlerinde resim, yazı, grafik ve fotoğraf sanatlarını tanıtmıştır.

GEE’ nin daire içinde, yarısı mavi, yarısı lacivert zemin üzerine beş köşeli yıldızdan oluşan amblemini kimin yaptığı tam olarak bilinmemektedir. 1932 yılında kurulan Resim-İş Bölümü’nün ilk öğrencilerinin ifadelerine göre Mustafa Kemal’in “Bilim, denizler kadar engin, gökler kadar sonsuzdur“ sözü amblemin ilhamını vermiştir.

Resim-İş Bölümü, GEE’nin 6. bölümüdür. Eğitim süresi 3 yıl idi. İlk zamanlarda “Resim” ve “İş” olarak iki kısımdan oluşmaktadır. Daha sonra birleştirilerek mezunları, öğretmen okullarında iş ve resim öğretmenliği, ortaokullarda resim öğretmenliği yapacak şekilde yetiştirilmeye başlanmıştır. İlk mezunlarını 1934–1935 ders yılında vermiştir.

(40)

İlk mezunlardan itibaren hemen her yıl ilköğretim müfettişleri, resim öğretmenleri ülkenin dört bir yanına tayin edilmeye başlanmıştır. Birçok okulda resim ve el işi dersi olduğu halde, bu derslere konusunda uzman olmayan öğretmenler girmekteydi. İlk kez resim derslerine resim-iş bölümü mezunu öğretmenler girecekti. Yurdun birçok yerinde açılan yazı kursları da yine bu bölümden mezun, yazı konusunda uzman öğretmenler tarafından yürütülecekti.

Resim-İş Bölümü kurulduğunda bölümde ders verebilecek öğretmen yoktur. Bölümün öğretmenlerini yetiştirmek üzere ilköğretmen okulu mezunları arasından 5 kişi seçilir. Bunlar, Malik Aksel, Şinasi Barutçu, Hayrullah Örs, İsmail Hakkı Uludağ ve M.Ali Atademir’ dir. Eğitim için Almanya’ya gönderilirler. Buradaki eğitimlerini tamamladıktan sonra 1932 yılında Ankara’ya dönmüşlerdir. Bölümün ilk programları bu dönemde yapılmıştır. Diğer bölümlerde olduğu gibi, bu bölüme de öğretmen okulu ve lise mezunları girebilecektir. Bölüme öğrenci alımındaki özel şartlar aşağıdaki gibidir:

• Adaylar, öğretmen okulu veya liseyi bitirmiş ise; bu okullardan resim-iş dersine karşı özel ilgileri olduğunu gösterir bir belge almak ve sınav evrakı ile birlikte GEE’ye göndereceklerdir.

• 24x32 cm, boyutlarında en az dört resim yapacaklardır. Bunların konusu bulundukları yere ait ve doğrudan doğadan alınmış olacaktır. Ayrıca bulundukları yerlerde rastladıkları makine ya da aletlerden birinin, cetvel, gönye ve pergel kullanarak çini mürekkebiyle iş resmini çizeceklerdir.

• Bulundukları yerle ilgili bir yurt ve hayat bilgisi etüdü yapacaklardır. Yurdun doğası, tarihi, ekonomisi vs. ile ilgili olacaktır. Etüdün resim, harita, fotoğraf veya grafik ile zenginleştirilmesi gerekmektedir.

(41)

Gönderilecek olan bu belgeler incelenmekte ve kazananlar ikinci sınav için Ankara’ya çağırılmaktaydı. İkinci aşamada canlı modelden desen ve doğadan renkli resim yaptırılırdı. Kazananlar bölüme girmeye hak kazanırdı.

Telli’ nin de belirttiği gibi (2006, s.27), daha sonraki aşamada bir resim-iş öğretmeninin görevleri saptanmıştır:

• Resim-İş Bölümü orta öğretimin bütün kurumlarına resim ve yazı öğretmeni yetiştirir.

• Bu bölüm mezunları, öğretmen ya da ilköğretim müfettişi olarak çalıştıkları yerde, ayrıca, iş, resim, yazı öğretimi kursları açarak, ilgililerin bu alandaki yetkinliklerini geliştireceklerdir.

• Resim-İş öğretmenleri, diğer derslerin öğretmenlerine, uygulayarak derslerini yapabilmeleri için teknik yardımda bulunurlar.

• Resim-İş öğretmenleri bulundukları yörede kendi alanlarında, toplumun kalkınmasında yardımcı olacaklardır.

Belirlenen görevlerin ardından amaçlar sıralanır:

• Resim-İş Bölümü’nün öğrencilerini sanatsal yeteneklerini ortaya çıkararak, özgün çalışmalar yapmaya alıştırmak.

• Öğretmenlik yapacağı okuldaki öğrencilere, Resim-İş dersinde, onların eğitimlerini tamamlayabilmek için, neler yapabileceklerini öğretmek.

(42)

• Öğretmenlik bilgilerini geliştirmek. (Çocukluk, Gençlik Ruhbilim, Pedagoji Tarihi, Genel ve Özel Eğitim Yöntemleri ve İş Eğitimi nedir? Nasıl uygulanır?)

• Yurdu tanıma, sanat eserlerini yerinde inceleme gezileri yapmak. Bulundukları yeri rahat yaşanır duruma getirmek.

• Mezuniyet tezi hazırlamak. (2. sınıfta konu saptanır, 3. sınıfta mezuniyet sınavından bir ay önce bölüm başkanlığına teslim edilir.) Başarısız olanlar, bölüm bitirme sınavına giremezler.

Günümüzde de Resim-İş Bölümü’nün ilk kurulduğu günlerde saptanan görevler ve amaçlar temel alınarak, bir sanat eğitimcisinin görevleri ve topluma hangi özelliklere sahip bireyler yetiştireceğinden bahsedilebilir.

Bölükoğlu’ na (2002) göre sanat eğitiminde amaçlanan yaratıcı kişilik özelliklerinden bazıları;

• Kendine güvenen,

• Bağımsız olmayı tercih eden,

• Risk almaktan çekinmeyen, farklı olmaktan korkmayan, • Bir şeyleri değiştirme cesaretine sahip,

• Kendi görüşlerini savunabilen,

• Başkalarıyla ayrı düşmekten çekinmeyen, • Hata yapmaktan korkmayan,

• Kaybetmekle yılmayan,

• Enerjik, spontan eylemlerde bulunma alışkanlığına sahip, • Meraklı, alternatif düşünme ve uygulamaları deneyen, • İtaatkar olmayan,

• İdealist, karışık-gizemli olay ve düşüncelerden kaçmayan, bireyler olarak ifade edilebilir.

(43)

GEE’nin ve Resim-İş Bölümü’nün köklü geçmişi, Pekmezci’ (2006) ye göre somut bazı başlıklar altında toplanabilir:

• 1935’ten itibaren çağdaş Türk sanat eğitiminde ve sanatında, henüz sanat kavramından haberi olmayan Anadolu’da görev yapmanın, sanat odaklarından uzak olmanın ve benzeri bütün olumsuz koşuların varlığına rağmen kendine özgü bir alan oluşturmayı başarmıştır. Bulunduğu her yörenin, özellikle öğretmen yetiştiren kurumlarında zengin bir sanat ortamı yaratmış, Resim, Heykel denen anlatım araçları ile toplumu karşılaştırma görevini üstlenmiştir.

• GEE çağdaş bir eğitim kurumu olarak, kültür, sanat ve sosyal etkinliklerde, ülke sorunlarının duyarlıkla izlenmesinde, kendi içindeki dinamik ve demokratik örgütlenmesi sayesinde sürekli aktif olmuş; öğrencilerine ve mensuplarına yeni ufuklar açmıştır. Çağdaş eğitimci modelinin araştıran, inceleyen, sorgulayan, üreten ve ürettiği ile kıvanç duymasını bilen, paylaşımcı bireylerden oluşabileceği bilincinin gelişmesini sağlamıştır.

• GEE mezunları ülkemizin her yerindeki Ortaokullar, Liseler, Öğretmen Okulları ve Meslek Liselerinde öğretmen ve yönetici olarak görev üstlenmişlerdir.

• Kendisinden sonra kurulan Samsun Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü, İstanbul Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü başta olmak üzere bütün Eğitim Enstitülerinin kurucularını ve öğretmen kadrolarını GEE Resim–İş Bölümü mezunları oluşturmuştur. Yıllar içinde günün gereklerine göre yeniden yapılanan bu kurumların eğitim-öğretim programlarının değişimi, gelişimi ve yeni program önerileri yine GEE Resim-İş Bölümü’nün önderliğinde gerçekleştirilmiştir.

• Daha çok İstanbul merkezli Akademi ve sanat çevresinin Anadolu’yu tanımaları ve tema olarak sanatımızda yer almasını sağlamaları daha çok

(44)

1930’lardan sonra mümkün olabilmiş, İnkılâp Resimleri, Memleket Resimleri hareketleri ile Anadolu’ya yayılmaya başlamıştır. Bu hareketin genişlemesi ve Anadolu’nun çok yönlü zenginliği ile sanat konusu olarak sanatımızda yer almasında GEE mezunlarının bu alana yoğun ilgi duymalarının da payı vardır.

• 1935’ten itibaren yer yıl mezuniyet tezi ile Anadolu kültür öğelerinin inceleme ve araştırma konusu olarak ele alınması sağlanmıştır.

• Geçmiş yılların önemli sanat hareketleri olan sergi ve yarışmalarda GEE mezunlarının önemli yer tuttuğunu görmek mümkündür. Örneğin 1939’dan itibaren düzenlenen Devlet Resim ve Heykel Sergilerinin katılımcılarının her geçen yıl artarak devam etmesinde bu kurumun mezunlarının önemli katkıları bulunmaktadır.

• GEE mezunları, ülkemizde çocuk resmi olgusunun benimsenmesinde ve bunun yurt dışına açılmasında 1936’dan itibaren önemli rol oynamışlardır.

Verilen örnekler, sanat eğitimi almış bireylerin bir toplumu nasıl etkileyebileceği ve yönlendirebileceğini açıkça göstermektedir. Bu bireyler, gelişen dünyanın ortaya çıkardığı özel yetenek kavramıyla ve bu bireylerin seçildiği özel yetenek sınavları ile ilişkilendirilebilir.

2.4. Özel Yetenek Sınavları

Yetenek kavramı, TDK’ ye (2008) göre farklı biçimlerde ele alınmış ve tanımlanmıştır. İlkinde, bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet; olarak ifade edilmektedir. İkinci tanımda, bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite; son tanımda, kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır denmektedir. 3 tanımdan kapasite,

(45)

kabiliyet ve kalıtım kavramları ön plana çıkmaktadır. Aslında bakıldığında yetenekli olarak adlandırdığımız insanları bu üç kavramla da ilişkili olduklarını görmekteyiz. Yükseköğretimde sanat eğitimi, temelde yeni şeyler yapabilme yeterlilikleri olan insanları daha ileriye götürmekte, bireyin estetik gelişimini, devamında toplumsal estetiğin gelişimini gerçekleştirmektedir. Kişinin bir bütün olarak sanatı anlaması, öğrenmesi iletişim ve etkileşime girmesi ile yaratıcı etkinlikte bulunması, sanat eğitimcisinin temel görevlerini oluşturmaktadır.

Bu amaçla yükseköğretimde sanat eğitimcisi veya özel yetenek gerektiren diğer alanlarda öğrenci seçimi için her yıl çeşitli yöntemlerle özel yetenek sınavları yapılmaktadır. Güzel Sanatlar Fakülteleri, Konservatuarlar, Beden Eğitimi Bölümleri, Eğitim Fakülteleri Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri özel yetenek sınavları ile bünyelerine yeni öğrenciler katmaktadırlar. Bu sınavlar, alanlarına ve sınavı yapan kurumlara göre farklılıklar göstermektedir. YÖK’ün kurulması ile başlayan üniversiteler döneminde, üniversitelerin ilgili bölümleri salt özel yetenek sınavları ile öğrenci almamaktadır. Hala yürürlükte olan düzenleme gereği Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin yapmış olduğu ÖSS, bu sınavlara giriş hakkı için bir baraj durumundadır. Farklı fakülteler farklı taban puanları ile özel yetenek sınavlarının yönetmeliklerini belirlemektedirler. Bir sonraki aşamada her kurum, kendi belirlediği özel yetenek sınav şekliyle öğrencisini seçmektedir.

Bu araştırmanın konusu olan Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerinin seçiminde kullanılan özel yetenek sınavının ayrıntıları aşağıda incelenecektir.

(46)

2.4.1. Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavları Temel İlke ve Kuralları

Yetenek sınavları her yıl Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı ve Mesleki Eğitim Fakültesi’ne alınacak öğrencileri belirlemek için yapılmaktadır.

Adaylar Gazi Eğitim Fakültesi’nin Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı Normal ve İkinci Öğretim programları ile Mesleki Eğitim Fakültesi programlarından toplam en fazla 3 tercih yapabilmektedirler.

Adaylar tercih sayılarına göre sınav öncesinde belirlenen sınav ücretlerini yatırmaları gerekmektedir.

Öğrenci kontenjanları:

Gazi Eğitim Fakültesi

Resim-İş Öğretmenliği 70 + (4 Yabancı Uyruklu) Resim-İş Öğretmenliği (İkinci Öğretim) 50 + (4 Yabancı Uyruklu)

Mesleki Eğitim Fakültesi

Grafik Öğretmenliği 20 + (2 Yabancı Uyruklu) Seramik Öğretmenliği 20 + (2 Yabancı Uyruklu) Mesleki Resim Öğretmenliği 20 + (2 Yabancı Uyruklu)

Sınava katılmak için ÖSS’de puan türlerinin herhangi birinden 185.000 puan veya daha fazla puan almış olmak gerekmektedir. Liseler, Meslek Liseleri, Öğretmen Liseleri ve Güzel Sanatlar Liselerinin Tasarım ve Teknoloji’si, Grafik, Resim, Sanat, Seramik alan / kol / bölümlerinden mezun olanlardan, aynı alanlardaki eğitim programlarına başvuracak adayların ön kayıt ÖSS taban puanı 160.000’dır.

(47)

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) ile herhangi bir yükseköğretim programına yerleştirilen veya diğer üniversitelerin yaptığı özel yetenek sınavına katılan adaylarda yapılacak olan sınava başvurabilmektedirler.

2.4.2. Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavı Hakkında

Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavı, Canlı Modelden Desen Çalışması ve İmgesel Tasarım Çalışması olmak üzere iki basamaktan oluşmaktadır. Sınavın her iki basamağında da adaylar gruplar halinde sınava alınmaktadır.

Adaylara çalışmalarını yapmak üzere resim kâğıdı sınav görevlileri tarafından dağıtılmaktadır. Adaylar sınava gelirken yanlarında 35x50 cm boyutlarında mukavva resim altlığı, kıskaç veya mandal, kurşun kalem, yumuşak silgi ve kalemtıraş getirmeleri gerekmektedir.

Canlı Modelden Desen Çalışması: Sınavın bu bölümünde adaylar canlı bir modelin desenini kendilerine verilen resim kâğıtlarına çizmektedirler. Çalışma dinlenme araları dahil 90 dakika sürmekte, her 30 dakikada bir modelin dinlenmesi için 5 dakika ara verilmektedir.

İmgesel Tasarım Çalışması: Adaylar birinci bölüm Çalışmasının sonunda 10 dakika dinlendikten sonra, yine aynı yerde, sınavın İmgesel Tasarım Çalışması Bölümü’ne alınmaktadırlar. Bu bölümde adayların kendilerine verilen yeni resim kâğıtlarına, sınav günü seçici kurul tarafından belirlenen bir konuyu çizmeleri istenmektedir. Bu çalışma için verilen süre 90 dakikadır.

(48)

2.4.3. Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavlarında Değerlendirme ve Yerleştirme

Değerlendirme, Canlı Modelden Desen Çalışması ve İmgesel Tasarım Çalışmalarından alınan puanlar ile ÖSS puanı ve ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarından elde edilmektedir.

Adayların yaptıkları çalışmalar, her çalışma ayrı olmak üzere 5 jüri üyesi tarafından bağımsız olarak değerlendirilmekte ve her çalışma için 100 üzerinde puanlar verilmektedir. Bu iki bölümden her birinde bir adaya 5 jüri üyesi tarafından verilen puanların ortalaması alınmakta ve bu ortalama adayın o bölümdeki puanını oluşturmaktadır. Canlı modelden desen çalışması puanının %40’ı ve imgesel tasarım çalışması puanının %60’ı alınarak ortalama bulunur ve ortalaması 49.0 ve aşağısı olanlar değerlendirmeye alınmamaktadır.

Tablo II-2: Gazi Eğitim Fakültesi Özel Yetenek Sınavı Puan Dağılımı

Canlı Modelden Desen Çalışması İmgesel Tasarım Çalışması Toplam

Puanlar %40 %60 100

Özel Yetenek Sınavı Puanı (ÖYSP) = Canlı Modelden Desen Çalışması Puanı + İmgesel Tasarım Çalışması puanından oluşmaktadır.

Özel Yetenek Sınavı Puanının (ÖYSP) ağırlıklandırmaya girebilmesi için bu puanlar standart puanlara çevrilmektedir.

ÖYSP’lerin Toplamı Ortalama =

Aday Sayısı

ÖYSPlerin Toplamının Karesi ÖYSPlerin Karelerinin Toplamı -

Aday Sayısı Standart sapma =

(49)

ÖYSP dağılımının ortalaması ve standart sapması bulunduktan sonra her aday için ÖYSP standart puanı hesaplanmaktadır. Bu hesaplamada aşağıdaki formül kullanılmaktadır.

Adayın ÖYSP Puanı - ÖYSP Puan Dağılımının Ortalaması ÖYSP Standart Puanı = 10 X + 50

ÖYSP Puan Dağılımının Standart Sapması

⎛ ⎞

⎜ ⎟

⎝ ⎠

Bu durumda her adayın bir ÖYSP Standart Puanı (ÖYSP-SP) olacaktır. (ÖYSP-SP) dağılımının ortalaması 50, standart sapması 10’dur.

Yerleştirmeye esas olacak puan (Yerleştirme Puanı = YP) aşağıdaki gibidir: a. Aday aynı alandan geliyorsa (Liselerin resim alanından);

YP = (1 x ÖYSP-SP) + (0,52 x AOBP) + (0,36 x ÖSS-P)

b. Aday diğer alanlardan geliyorsa (genel lise vb.);

YP = (1 x ÖYSP-SP) + (0,16 x AOBP) + (0,47 x ÖSS-P)

Yerleştirme işlemi, adayların yerleştirme puanları, tercihlerine ve kontenjanlarına göre bilgisayarla yapılmaktadır. Sistemin esasları şu şekilde özetlenebilir.

a. Bir programa tercihlerinde yer vermiş adaylar arasında kontenjan sayısı kadar öğrenci yerleşecektir. Yerleştirme puanına göre yapılacak yerleştirme işleminde yerleştirme puanı yüksek olan adaya öncelik verilecektir.

b. Bir adayın yerleştirme puanı ne denli yüksek olursa olsun yalnız bir programa kayıt hakkı kazanabilir. Bu program adayın yerleştirme puanıyla girebildiği en üst tercihidir.

Yukarıda ifade edildiği üzere özel yetenek sınavı tüm öğrenci seçme yöntemlerinden farklılıklar göstermektedir. Tamamıyla öğrencilerin yaratıcılıklarını

(50)

ön plana çıkarabilecekleri ve görme yetilerinin ölçüldüğü 2 basamaklı bir sınav biçimidir.

Eğitim Fakülteleri bünyelerinde yer alan Resim-İş Eğitimi Anabilim dalları, toplumun görsel ve zihinsel duyarlılığının gelişimini sağlayacak sanat eğitimcilerini yetiştiren eğitim birimleridir. Özel yetenek sınavı ile öğrenci alması sanat eğitiminin; salt beceriye, yeteneğe dayalı bir eğitim sürecine sahip olduğunu göstermez. Tüm uygulamalarda, kendini ifade etme, bu ifade yolu ile iletişim kurma, yaratıcı düşünme, problem çözme, bilgi ve malzeme seçiminde niteliğe önem veren bir anlayış esas alınmıştır. Sanat eğitimi alanındaki çağdaş gelişmeler ve yaklaşımlar sonucunda öğrenciye güzellik kavramının kazandırılması, algı birikimi, el-göz ve zihin birlikteliğinin sağlanması, bu amaçla çeşitli tekniklerin bilinçli bir rehberlikle uygulatılması amaçlanmıştır.

Bu nedenle yapılan özel yetenek sınavlarında, sanat eğitimcisi adaylarından özel yeteneğin dışında temel bilgi birikimi de beklenmektedir. Bu temel bilgi birikiminin ölçülmesinde, var olan eğitim sistemi içerisinde Öğrenci Seçme Sınavı kullanılmaktadır.

Tüm bu beklentiler ışığında sınavı kazanan öğrencilerin özellikleri büyük önem kazanmıştır. Öğrenci özelliklerinin belirlenmesinde dikkat edilmesinde izlenecek yol bir sonraki bölümde açıklanmıştır.

2.5. Profil Belirleme

Profil kavramı, TDK’ye (2008) göre, “bir kişi veya eşya için ayırt edici özelliklerin bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Elde edilen bireysel bilgiler, bireyin ve ait olduğu topluluğun genel özelliklerini belirlemektedir.

Şekil

Şekil 1: Eğitim Fakültesi Öğretmen Yetiştirme Programları Yeni Düzenleme  Şeması
Tablo II-1: Öğretmen Yetiştiren Kurumların Sayısal Dağılımı
Tablo IV-1: Öğrencilerin Doğum Yerleri
Tablo IV-2: Cinsiyetlerine Göre Öğrenci Dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Üniversitemiz Öğrenci İşleri Daire Başkanlığının 08/12/2020 tarih ve 99796 sayılı yazısına istinaden sınav hakkı verilmesi uygundur. İKTİSADİ MATEMATİK-I

[r]

Resim İş Eğitimi örgün l.ci ve 2.ci eğitim Ana Sanat dallarını kazanan öğrencilerin ÖSS sözel-eşit ağırlık ve sayısal puanlan arasında fark

a) Başvuru Dilekçesi: Ön Kayıt sırasında matbu dilekçe, aday tarafından doldurulacaktır. b) 2016-YGS Sonuç Belgesi: 2016 YGS belgesi çıktısı (Ön kayıt bürosunda

Bu kılavuzun amacı; Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı tarafından yapılacak 2016-2017 eğitim öğretim yılı Özel Yetenek Sınavında, ön kayıt

a) Sınava başlamadan önce gözetmenler tarafından adayların sınav kimlik belgelerinin ve özel kimlik belgelerinin kontrolleri yapılır. Bu belgeleri gösteremeyen

Araştırmada, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı 2007–2008 Eğitim-Öğretim Yılı Özel Yetenek Sınavını kazanan öğrencilerin

2 https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2021/YKS/kilavuz_04022021.pdf.. Karabük Üniversitesi, Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanlığı 78600