• Sonuç bulunamadı

Teksti̇l sektöründe ergonomi̇k ri̇skleri̇ esas alan sürdürülebi̇li̇rli̇k modeli̇ ve uygulaması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Teksti̇l sektöründe ergonomi̇k ri̇skleri̇ esas alan sürdürülebi̇li̇rli̇k modeli̇ ve uygulaması"

Copied!
126
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

TEKSTİL SEKTÖRÜNDE ERGONOMİK RİSKLERİ ESAS

ALAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MODELİ VE UYGULAMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

CANAN YEGİN

(2)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

.

TEKSTİL SEKTÖRÜNDE ERGONOMİK RİSKLERİ ESAS

ALAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MODELİ VE UYGULAMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

CANAN YEGİN

(3)
(4)
(5)

i

ÖZET

TEKSTİL SEKTÖRÜNDE ERGONOMİK RİSKLERİ ESAS ALAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MODELİ VE UYGULAMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ CANAN YEGİN

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

(TEZ DANIŞMANI:DOÇ. DR. ÖZCAN MUTLU) DENİZLİ, TEMMUZ - 2019

Bu çalışmada üretim sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına etki eden faktörler incelenmiş, tekstil sektöründe ergonomik riskleri esas alan sürdürülebilirlik modeli kurulmuştur. Risk değerlendirme metodları arasında sıkça kullanılan Fine-Kinney yöntemi için bulanık mantık esaslı yeni bir yaklaşım oluşturulmuştur. Bir tekstil işletmesinin politikalarından yola çıkılarak amaçlar ve hedefler belirlenmiş, ilgili süreçteki risklerin güçlü yanları, tehlikeleri, fırsatları ve tehditleri belirlenerek normal ve bulanık yöntem ile risk analizi çalışmaları yapılmıştır. Gerekli önleyici faaliyetlerin planlanmasıyla bir sürdürülebilirlik uygulaması belirlenmiş ve kriterler bulanıklaştırılarak sonuçlar karşılaştırılmıştır. Ortaya çıkan bulanık yönteme göre risk düzeylerinin ve sürdürülebilirlik düzeylerinin hassasiyet kazandığı görülmüştür.

(6)

ii

ABSTRACT

A SUSTAINABILITY MODEL BASED ON ERGONOMIC RISKS

IN TEXTILE SECTOR AND AN APPLICATION

MSC THESIS CANAN YEGİN

PAMUKKALE UNIVERSITY INSTITUTE OF SCIENCE INDUSTRIAL ENGINEERING

(SUPERVISOR:DOÇ.DR.ÖZCAN MUTLU) DENİZLİ, 2019

In this study, the factors, which are affecting the sustainability of production systems were examined and a sustainability model, which is based on ergonomic risks in the textile sector was established. A new approach based on fuzzy logic has been developed for the Fine-Kinney method, which is frequently used in risk assessment methods. Based on the policies of a textile company, objectives and targets were determined, strengths, dangers, opportunities and threats of risks in the related process were identified and risk analysis studies were conducted with normal and fuzzy method. A sustainability practice was identified by planning the necessary preventive actions and the criteria were blurred and the results were compared. According to the resulting fuzzy method, risk levels and sustainability levels gained sensitivity

(7)

iii

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET ... i ABSTRACT ... ii İÇİNDEKİLER ... iii ŞEKİL LİSTESİ ... v TABLO LİSTESİ ... vi

KISALTMALAR LİSTESİ ... viii

ÖNSÖZ ... ix

1. GİRİŞ ... 1

2. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ... 4

2.1 Sürdürülebilir Kalkınma ... 4

2.1.1 Sürdürülebilir Kalkınmanın Tarihçesi ... 5

2.1.2 Sürdürülebilir Kalkınmanın İlkeleri ... 6

2.2 Kurumsal Sürdürülebilirlik ... 9

2.2.1 Kurumsal Sürdürülebilirliğin Unsurları ... 9

2.2.1.1 Kurumsal Sosyal Sorumluluk ... 11

2.2.1.2 Sosyal Paydaşlar Teorisi ... 13

2.2.1.3 Hesap verilebilirlik Teorisi ... 14

2.2.2 Kurumsal Sürdürülebilirlik Boyutları ... 15

2.2.2.1 Ekonomik Performans ... 18

2.2.2.2 Çevresel Performans ... 19

2.2.2.3 Sosyal Performans ... 20

2.3 Kurumsal Sürdürülebilirlik Modeli ... 21

3. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İNDEKSLERİ VE STANDARTLARI ... 23

3.1 Sürdürülebilirlik İndeksleri ... 23

Higg İndeksi ... 26

3.2 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirlik ... 28

3.2.1 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirliğin Çevresel Etkileri ... 29

3.2.2 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirliğin Ekonomik Etkileri ... 30

3.2.3 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirliğin Sosyal Etkileri ... 32

3.3 Sürdürülebilirlik Standartları ve Eko-Etiketler ... 32

4. ERGONOMİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ... 35

4.1 Ergonomi Kavramı ... 36

4.1.1 Çevresel Faktörler ... 39

4.1.1.1 Ortamın Isısı ve Nemi ... 39

4.1.1.2 Aydınlatma ve Renkler ... 39 4.1.1.3 Gürültü ... 40 4.1.1.4 Havalandırma ve Toz ... 41 4.1.1.5 Titreşim ... 42 4.1.2 Psikolojik Faktörler ... 44 4.1.3 Fiziksel Faktörler ... 45

4.2 Ergonomi Faktörlerinin Sürdürülebilirlik Boyutları İçindeki Yeri .... 46

5. UYGULAMA ... 48

5.1 Sürdürülebilirlik ve Risk Faktörlerinin Yönetim Sistemlerindeki Yeri ve Önemi 49 5.2 Fine Kinney Risk Analizi Yöntemi ... 50

(8)

iv

5.3.1 Sürdürülebilirlik İçin Bulanık Yaklaşım ... 57

5.4 Sosyal Uygunluk Yönetimi Politikası Risk Analizi ... 60

5.5 Ergonomi Yönetimi Politikası Risk Analizi ... 66

5.6 Çevre Yönetimi Politikası Risk Analizi ... 71

5.7 Çevre-Enerji Yönetimi Politikası ... 76

5.8 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi Politikası Risk Analizi ... 78

6. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ... 83

7. KAYNAKLAR ... 96

8. EKLER ... 107

(9)

v

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa

Şekil 2.1: Kurumsal sürdürülebilirliğin gelişimi ... 10

Şekil 2.2: Kurumsal sosyal sorumluluk piramidi ... 11

Şekil 2.3: Kurumsal sürdürülebilirlik boyutları ve kurumsal sürdürülebilirlik. 16 Şekil 2.4: Kurumsal sürdürülebilirlik kriterleri ... 17

Şekil 2.5: Kurumsal ergonomi modeli ... 22

Şekil 3.6: Higg index araçları ... 26

Şekil 3.7: Sanayide sektörlere göre enerji kullanımı dağılımı ... 31

Şekil 3.8: Ürün gruplarına göre AB eko-etiketi alan ... 33

Şekil 5.9: Bulanık Fine-Kinney tasarımı ... 54

Şekil 5.10: Frekans parametresi bulanık diyagramı ... 55

Şekil 5.11: Olasılık parametresi bulanık diyagramı ... 56

Şekil 5.12: Şiddet/etki parametresi için bulanık diyagramı ... 56

Şekil 5.13: Risk/Etki puanı parametresi için bulanık diyagramı... 57

Şekil 5.14: Bulanık sürdürülebilirlik puanı tasarımı ... 57

Şekil 5.15: Risk/Etki düzeyi parametresi bulanık diyagramı ... 58

Şekil 5.16: Ekonomiklik düzeyi parametresi bulanık diyagramı ... 59

Şekil 5.17: Sosyal fayda düzeyi parametresi bulanık diyagramı ... 59

(10)

vi

TABLO LİSTESİ

Sayfa

Tablo 4.1: Gürültünün insan sağlığı üzerindeki etkisi ... 41

Tablo 5.2: Fine-Kinney frekans skalası ... 50

Tablo 5.3: Fine-Kinney olasılık skalası ... 51

Tablo 5.4: Fine-Kinney şiddet/etki skalası... 51

Tablo 5.5: Risk değeri skalası ... 51

Tablo5.6: Ekonomik düzey - sürdürülebilirlik ilişkisi ... 52

Tablo 5.7: Sosyal fayda düzeyi - sürdürülebilirlik ilişkisi ... 52

Tablo 5.8: Frekans parametresi için bulanık aralık ... 55

Tablo 5.9: Olasılık parametresi için bulanık aralık ... 55

Tablo 5.10: Şiddet/etki parametresi için bulanık aralık ... 56

Tablo 5.11: Risk/Etki puanı parametresi için bulanık aralık... 56

Tablo 5.12: Risk/Etki düzeyi parametresi bulanık aralığı ... 58

Tablo 5.13: Ekonomiklik düzeyi parametresi bulanık aralığı ... 58

Tablo 5.14: Sosyal fayda düzeyi parametresi bulanık aralığı ... 59

Tablo 5.15: Sürdürülebilirlik parametresi için bulanık aralığı ... 60

Tablo 5.16: Sosyal uygunluk yönetimi politikası kodları ... 61

Tablo 5.17: Sosyal uygunluk yönetimi politikası risk puanları ... 62

Tablo 5.18: Sosyal uygunluk yönetimi politikası bulanık risk puanları ... 63

Tablo 5.19: Sosyal uygunluk yönetimi politikası sürdürülebilirlik puanları .... 64

Tablo 5.20: Sosyal uygunluk yönetimi politikası bulanık sürdürülebilirlik puanları ... 65

Tablo 5.21: Ergonomi yönetimi politikası kodları ... 66

Tablo 5.22: Ergonomi yönetimi politikası risk puanları ... 67

Tablo 5.23: Ergonomi yönetimi politikası bulanık risk puanları ... 68

Tablo 5.24: Ergonomi yönetimi politikası sürdürülebilirlik puanları ... 69

Tablo 5.25: Ergonomi yönetimi politikası bulanık sürdürülebilirlik puanları .. 70

Tablo 5.26: Çevre yönetimi politikası kodları ... 71

Tablo 5.27: Çevre yönetimi politikası risk puanları ... 72

Tablo 5.28: Çevre yönetimi politikası bulanık risk puanları ... 73

Tablo 5.29: Çevre yönetimi politikası sürdürülebilirlik puanları... 74

Tablo 5.30: Çevre yönetimi politikası bulanık sürdürülebilirlik puanları... 75

Tablo 5.31: Çevre-enerji yönetimi politikası kodları ... 76

Tablo 5.32: Çevre-enerji yönetimi politikası risk puanları ... 76

Tablo 5.33: Çevre-enerji yönetimi politikası bulanık risk puanları ... 77

Tablo 5.34: Çevre-enerji yönetimi politikası sürdürülebilirlik puanları ... 77

Tablo 5.35: Çevre-enerji yönetimi politikası bulanık sürdürülebilirlik puanları78 Tablo 5.36: İş sağlığı ve güvenliği yönetimi politikası kodları ... 79

Tablo 5.37: İş sağlığı ve güvenliği yönetimi politikası risk puanları ... 79

Tablo 5.38: İş sağlığı ve güvenliği yönetimi politikası bulanık risk puanları ... 80

Tablo 5.39: İş sağlığı ve güvenliği yönetimi politikası sürdürülebilirlik puanları81 Tablo 5.40: İş sağlığı ve güvenliği yönetimi politikası bulanık sürdürülebilirlik puanları ... 82

Tablo 6.41: Ergonomi yönetimi politikasının güçlü yönler için normal ve bulanık risk puanları ... 83

Tablo 6.42: Ergonomi yönetimi politikasının güçlü yönler için normal ve bulanık sürdürülebilirlik puanları ... 84

(11)

vii

Tablo 6.43: Ergonomi yönetimi politikasının güçlü yönler açısından

sürdürülebilirlik önceliği ... 85 Tablo 6.44: Ergonomi yönetimi politikasının tehlikeler için normal ve bulanık risk

puanları ... 86 Tablo 6.45: Ergonomi yönetimi politikasının tehlikeler için normal ve bulanık

sürdürülebilirlik puanları ... 87 Tablo 6.46: Ergonomi yönetimi politikasının tehlikeler açısından sürdürülebilirlik

önceliği ... 88 Tablo 6.47: Ergonomi yönetimi politikasının fırsatlar için normal ve bulanık risk

puanları ... 89 Tablo 6.48: Ergonomi yönetimi politikasının fırsatlar için normal ve bulanık

sürdürülebilirlik puanları ... 90 Tablo 6.49: Ergonomi yönetimi politikasının fırsatlar açısından sürdürülebilirlik

önceliği ... 91 Tablo 6.50: Ergonomi yönetimi politikasının tehditler için normal ve bulanık risk

puanları ... 92 Tablo 6.51: Ergonomi yönetimi politikasının tehditler için normal ve bulanık

sürdürülebilirlik puanları ... 93 Tablo 6.52: Ergonomi yönetimi politikasının tehditler açısından sürdürülebilirlik

(12)

viii

KISALTMALAR LİSTESİ

UNEP : Birleşmiş Milletler Çevre Programı

WCED : Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu

BM : Birleşmiş Milletler

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

SAC : Sürdürülebilir Kıyafet Koalisyonu

ISO : Uluslararası Standardizasyon Örgütü

GOTS : Global Organik Tekstil Standardı

PVC : Polivinil Klorür

GRS : Global Geri Dönüşüm Standardı

RCS : Geri Dönüşüm Talebi Standardı

OCS : Organik İçerik Standardı

STEP : Sürdürülebilir Tekstil Üretimi Standardı

SGS : Societe Generale Surveillance

ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü

BCI : Daha İyi Pamuk Girişimi

HFE : İnsan Faktörleri ve Ergonomi

BCPE : Kuzey Amerika Profesyonel Ergonomi Sertifika Kurulu

TKY : Toplam Kalite Yönetimi

IEA : Uluslararası Ergonomi Derneği

KSRY : Kurumsal Sürdürülebilirlik Risk Yönetimi

HTEA : Hata Türleri ve Etkileri Analizi

AHP : Analitik Hiyerarşi Prosesi

(13)

ix

ÖNSÖZ

Tez çalışmam sırasında kıymetli bilgi, birikim ve tecrübeleri ile bana yol gösterici olan değerli danışman hocam sayın Doç. Dr. Özcan MUTLU’ya, ilgisini, önerilerini ve desteğini göstermekten kaçınmayan değerli hocam sayın Dr. Semih COŞKUN’a sonsuz teşekkür ve saygılarımı sunarım.

Gerek mesleki gerekse akademik hayatımda bana faydalı olabilmek için değerli bilgilerini ve yardımlarını esirgemeyen kıymetli müdürüm Halil SARI’ya teşekkürü borç bilirim.

Son olarak çalışmalarım boyunca desteğini, güvenini ve sevgisini bir an olsun benden esirgemeyen çok sevdiğim eşim Dinçer YEGİN’e, beni bu günlere sevgi ve saygı kelimelerinin anlamlarını bilecek şekilde yetiştirerek getiren, benden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve bu hayattaki en büyük şansım olan biricik aileme sonsuz teşekkürler.

(14)

1

1. GİRİŞ

Modern yönetim sistemleri içerisinde önemli bir yer bulan sürdürülebilirlik kavramı, stratejik düzeyde işletme yönetimlerinin bakış açılarında ve operasyonel düzeyde uygulamalarında güncellemeleri gerektirmektedir. Gelecekte var olabilmek değişimi anlamak, değişimin karşısında oluşabilecek riskleri belirlemek, uygun faaliyet planları hazırlayarak bu planları uygulamak, diğer taraftan da üretim sistemlerini en etkin ve verimli bir şekilde sürdürülebilir halde tutmak gerekmektedir.

Sürdürülebilirlik kelime anlamı olarak; çeşitlilik ve üretkenliğin devamlılığı sağlanırken, daimi olabilme yeteneğini korumak demektir. Kelime kökeni olarak Latince ‘sustenere’ yani sürdürmek kelimesine dayanır. Sürdürülebilirlik teriminin ilk terimsel kullanımı von Carlowitz’e (1713) aittir. Maden işçisi olan Carlowitz bu sektörde kullanılan doğal kaynak olan kerestelerin verimliliğinin artması, aşırı kullanılmasının önlenmesi ve sürdürülebilir olması anlamında kullanmıştır. Böylece bu kaynağın birçok alanda tedarik edilmesini sağlamıştır. Daha sonra tarım ve ekoloji alanlarındaki verimlilikle bağdaştırılmıştır.

Ergonomi ve insan faktörleri, doğası gereği sürdürülebilir sonuçlar elde etmekle ilgili olmasına rağmen yakın zamana kadar sürdürülebilirlikle ilgili doğrudan bir bağlantısı bulunmuyordu. Ancak Moray (1995), ergonomi dünyasını kapitalizm dünyası olarak nitelendirmiş ve sanayileşmiş toplumların kaygılarına odaklanmıştır. 2000’li yıllarda kendine ait olan bir makalede ergonomiyi sürdürülebilir kalkınma olarak nitelendirebilecek ‘küresel ergonomi’ konusunun ele alınmasını vurgulamıştır (Moray 2000).

Zink 15. Trienal Kongresi’nde yayınlanan bir bildiri kitabında, iş sağlığı ve güvenliği konusunun kurumsal sosyal sorumluluk olarak görülmesinin faydalarını savunmuştur. Daha sonrasında sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir ayağı olan kurumsal sosyal sorumluluğa değinerek, işçilerin sağlığı ve refahı için kurumsal motivasyonun sağlanmasına yardımcı olmuştur (Haslam ve Waterson 2013).

(15)

2

Scott (2008), Moray’ın daha önceki gözlemlerinden yola çıkarak, endüstriyel olarak gelişmekte olan ülkelerin sorunları ele alırken ergonomiden yararlanmalarının fark yaratmak konusundaki önemini vurgulamıştır. Yine aynı şekilde Drury, Guimimara ve Soares Moray’ın belitmiş olduğu ergonominin küresel sorunlara dikkat çekmesini dile getirmiştir (Guimaraes ve Soares 2008; Drury 2008).

Genaidy ve diğ. (2010) üretim şirketlerinin iki durum çalışmasıyla iş sürdürülebilirliğinin ergonomik yönlerini araştırmışlardır. Bu çalışmanın sonucunda iş organizasyonlarında sürdürülebilirliği etkileyen durumları göstermiş ve ergonomi yaklaşımının potansiyel iyileştirmelerinin analiz edilmesinin nasıl faydalar sağlayacağını göstermişlerdir (Haslam ve Waterson 2013). Yine aynı şekilde sürdürülebilirliğin yönlerini ele alan ergonomi araştırmalarını Engkvist ve arkadaşları atık ve geri dönüşüm üzerine yapmıştır. Geri dönüşüm endüstrisinde çalışan işçilerin sağlık ve güvenliği hakkında kanıtlar toplayarak atık sınıflandırmada yer alan süreçleri ve etkilerini incelemişlerdir (Engkvist 2010; Engkvist ve diğ. 2011). Çalışma sonucunda iyileştirmeler için öneride bulunmuşlardır.

Zink ve Fisher ‘insan faktörlerinde ve ergonomide yeni bir yaklaşım olarak sürdürülebilirliğe ihtiyacımız var mı?’ sorusunu sormaya başlamıştır ve sonuç olarak ikisi arasındaki sinerjileri ve karşılıklı yararları belirlemişlerdir (Zink ve Fischer 2013). Ayrıca Zink ve Fisher ‘ekolojik’ teriminin kullanımının çevreye önem veren ancak sosyal ve ekonomik yönleri küçümseyen bir öneri olduğuna dair endişelerini de belirtmişlerdir.

Bu çalışmada sürdürülebilirliğin genel kapsamı değerlendirilerek, operasyonel düzeyde sürdürülebilirliğin sağlanmasında önemli bir rol oynayan ergonomik faktörlerin incelenmesi gerçekleştirilecektir. İnsan, makine ve çalışma ortamının etkileşiminden doğan bu faktörlerin sürdürülmesindeki riskler belirlenecek, bu risklerin sürdürülebilir şekilde yönetilmesine yönelik bir model ortaya konulacaktır. Bu modelin bir tekstil işletmesinde uygulanarak sonuçların değerlendirilmesi, modelin diğer işletmelerde de uygulanabilir şekilde ortaya konulması amaçlanmaktadır.

(16)

3

Yapmış olduğumuz çalışmada risk analizi yöntemi olarak kullanılan Fine-Kinney yöntemi bulanık çerçevede risk ve sürdürülebilirlik düzeyleri puanlandırmasına uygulanmıştır. Çünkü puan değerlendirmesi yapılırken uzman görüşlerine göre farklılıklar gösterebilmektedir. Oluşan farklı değerlendirmeler düzeyleri değiştireceği için bu farklılıkları en aza indirmek uygun olacaktır. Bunun için bulanık yaklaşımı tercih ettik.

Tezin ikinci bölümünde sürdürülebilir kalkınmanın önemi, ilkeleri ve kurumsal sürdürülebilirlik kavramı anlatılmıştır. Üçüncü bölümde sürdürülebilirlik indeksleri, standartları ve tekstil sektöründe sürdürülebilirliğin önemi ortaya konmuştur. Dördüncü bölümde ise ergonomi kavgamı incelenerek sürdürülebilirlik ile ilişkileri değerlendirilmiştir. Modelleme ve uygulama kısmının anlatıldığı beşinci bölümde sürdürülebilirlik ve risk faktörlerinin yönetim sistemlerindeki yeri ve önemi, Fine-Kinney risk analizi yöntemi, bulanık Fine-Kinney yaklaşımı anlatılmıştır. Firma için belirlemiş olduğumuz sosyal uygunluk, ergonomi, çevre, çevre/enerji ve iş sağlığı ve güvenliği politikaları için belirlenen hedefler sonucu sürdürülebilirlik için yapılması gereken faaliyetler puanlandırılmış ve sonrasında bulanık yaklaşımla değerlendirilerek karşılaştırılmıştır. Altıncı ve son bölümde ise yapmış olduğumuz bulanıklaştırma sonucu ergonomi politikası için belirlenen sürdürülebilirlik düzeyleri tartışılmıştır.

(17)

4

2. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE KURUMSAL

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

2.1 Sürdürülebilir Kalkınma

Sürdürülebilirlik ekolojik, sosyal ve ekonomik boyutları göz önünde bulundurarak, kalıcı refahı sağlamak için herkesin aynı düşünülmesi gerektiğini kabul eden bütüncül bir yaklaşımdır. Sürdürülebilirlik kavramı nispeten yeni bir fikirmiş gibi görünüyor olsa da, doğacılık, enternasyonalizm, sosyal adalet gibi geçmişe uzanan dalları vardır ve bütün bunlar yirminci yüzyılın sonlarına doğru ‘sürdürülebilir kalkınma’ adı altında toplanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma, insan ihtiyaçlarını karşılamak için adil kalkınmaya odaklanan ve bu ihtiyaçların karşılanması için doğal kaynakların korunması gerektiğini vurgulayan sosyal adalet projesidir (Johnston ve diğ. 2007).

Sürdürülebilir kalkınmanın günümüzde işletmeler açısından bu kadar önemsenmesinin nedenleri;

• İşletmelerin uluslararası birçok organizasyonlar halinde büyümesi beraberinde çevresel ve sosyal sorumlulukları da beraberinde getirmiştir. Bu da eskiden hükümetleri ilgilendiren alanlarda şirketlere de görev düşüyor demek anlamına gelmektedir.

• Yatırımcıların artık karar alırken sadece finansal performansları değil, çevresel ve sosyal alandaki performansları da dikkate alıyor olması,

• Entegre iş yapan şirketlerin bütün tedarik zinciri hattından sorumlu olması, • İletişim teknolojilerinin giderek büyümesi şirketin herhangi bir alandaki organizasyonunun büyün dünyada etkileşimine sebep olması şirketleri bütün coğrafyaya karşı sorumlu hale getirmiştir.

• Tüketiciler giderek bilinçlenmektedir ve şirketlerin tüketiciye karşı da sorumlulukları artmıştır.

(18)

5

• Tüm paydaşlar şeffaflık ve kurumsal yönetim beklemektedir. Toplum hesap verilebilirlik ve şeffaflık beklemektedir.

• Küresel anlamda oluşan iklim değişiklikleri ve çevresel faktörler şirketleri bu konularda duyarlı olmaya zorlamaktadır (Aksoy 2013).

2.1.1 Sürdürülebilir Kalkınmanın Tarihçesi

Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramı üzerine,1972’de İsveç’in başkenti Stockholm şehrinde birleşmiş milletlerce İnsani Çevre Konferansı adıyla düzenlenen konferans sonunda Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kurulmuştur (Yıkmaz 2011). Bu programda kaynak kullanımlarındaki eşitlik, ekonomik ve sosyal gelişmelerin çevre ile ilişkisi kurulmuş, sürdürülebilirlik kavramının gelişimine ve çevresel kalkınmaya yönelik ilk adım atılmıştır. Yine aynı programda tüm ülkelerin sorumlu olduğu kendi yetki ve sınırları içinde bir çevre politikası oluşturması ve gelişmekte olan ülkelere bu konuda yardım edip işbirliği yapılması gerektiğini bildirilmiştir (Aksoy 2013).

Kamuoyunun küresel anlamda sürdürülebilirlik kavramıyla tanışması Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun (WCED) 1987 yılında yayımlamış olduğu “Ortak Geleceğimiz” isimli rapor sayesinde oluşmuştur. Raporda çevresel ve ekonomik kalkınma arasındaki ilişkinin kurulması ve bu ilişkinin gelişiminin “sürdürülebilir” olması gerektiği belirtilmiştir. Sürdürülebilirliğin tanımı bu raporda şu şekilde yapılmıştır: “ Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme yetisinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilmektir.” Komisyon çevreciliği dünya kalkınma gündemindeki ekonomik ve sosyal kaygıları başarıyla bir araya getirmiştir.

1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı Rio de Janeiro kentinde düzenlenmiştir. Konferansta sürdürülebilir kalkınmaya yönelik konular üzerinde durulmuş, insanın doğayla uyumlu ve verimli haklarının olduğu belirtilmiştir. Toplantı 5 temel konudan oluşuş ve 27 ilke yayınlanmıştır. Konferansta yayınlanan ‘Gündem 21’ (Agenda 21) adlı belge, 1990’lı yıllardan 2000’li yıllara uzanan kalkınma ve çevre konularının uluslararası düzeyle büyümesini amaçlar. Bu belge 4 bölümden oluşur. Birinci bölüm, yoksulluk, halk sağlığı, tüketim kalıpları,

(19)

6

yerleşme alanları gibi sosyoekonomik konulara, ikinci bölüm çevrenin korunması, tarım, okyanuslar, denizler, biyoçeşitliliğin korunması, tehlikeli atıkların yönetimi gibi kalkınmayı sağlayacak kaynakların korunması ve yönetimine, üçüncü bölüm çiftçiler, iş ve endüstri çevresi, yerel halk sivil örgütler gibi sosyal grupların rolünün güçlendirilmesine ve son olarak dördüncü bölüm gelişme yolundaki ülkelere sağlanacak finans kaynaklarına, eğitim ve öğretim konularına, hukuki konular ve data merkezi oluşturma konularına yer verilmiştir. Sürdürülebilir kalkınmanın önemi her alanda vurgulanmıştır (Alada ve diğ. 2012). Burada alınan kararların izlenmesi ve uygulanması amacıyla 1997 yılında New York’ta “Rio+5” oturumu düzenlenmiştir. “Gündem 21” ve “Rio+5” oturumunda ele alınan konuların geçen on yılda ne kadar faydalı olduğu, hangi sorunların ortaya çıktığı ve ne gibi önlemler alınması gerektiği 2002’de Johannesburg’da ‘Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde görüşülmüştür. Bu zirve birçok temel gurubu hem kendi aralarında hem de hükümet temsilcileriyle bir araya getirdiği için çok önemli bir toplantı olarak kabul edilir.

2012 yılında 1992 Rio konferansının 20. Yıldönümünde Rio+20 Birleşmiş Milletler Konferansı yine Rio de Janerio kentinde gerçekleştirilmiştir ve UNEP ile ilgili önemli kararlar alınmıştır (Kayhan 2013). Bu konferansta yine sürdürülebilir kalkınma konusu üzerine konuşulmuştur. Ve konferans bitiminde ‘İstediğimiz Gelecek’ (The Future We Want) adlı bir bildirge kabul edilmiştir (Aksoy 2013).

Bu konferanslarda oluşan ortak sonuçlar şöyledir.

• Her nesil bir önceki nesilden aldığı mirastan adil bir şekilde faydalanmalı ve kendinden sonraki neslin faydalanabilmesini sağlamalıdır.

• Ekonomik, sosyal ve çevre sürdürülebilir kalkınmanın ana taşlarıdır ve her birine eşit şekilde önem verilmelidir.

• Sürdürülebilir kalkınma insani ihtiyaçlara da odaklanmalıdır

2.1.2 Sürdürülebilir Kalkınmanın İlkeleri

“Yeryüzünü Önemsemek: Sürdürülebilir Yasam için Bir Strateji raporunda sürdürülebilir kalkınma için asıl önemli olan ekosistemin taşıma kapasitesi olarak belirlenmiş ve “insanın yaşam kalitesinin, içinde bulunduğu ekosistemin taşıma

(20)

7

kapasitesinin sınırları içinde kalmak koşuluyla artırılması” tanımı önerilmiştir (IUCN/UNEP/WWF 1991). Yani bu tanıma göre sürdürülebilir kalkınma için sürdürülebilir bir ekosistem olmalıdır. Bu iki kavram birbirini destekleyecektir (Akgül 2010). Yine 1980 yılı içinde “Dünya Koruma Stratejisi adlı raporda sürdürülebilir kalkınmanın etik dayanakları olarak dokuz madde önerilmiştir (IUCN/UNEP/WWF 1980):

1. Toplum yaşamı için saygı ve özen gösterilmeli, 2. Yaşam kalitesi artırılmalı,

3. Yeryüzündeki biyoçeşitlilik korunmalı,

4. Yenilenemeyen kaynakların kullanımını azaltılmalı, 5. Yeryüzünün taşıma kapasitesi aşılmamalı,

6. Kişisel davranışlar, uygulamalar, planlar sürdürülebilir yaşamın etiğine göre değiştirilmeli ya da uyarlanmalı,

7. Toplumlar kendi çevrelerine özen göstermeli,

8. Gelişim/kalkınma ile koruma arasındaki bağın kurulması için ulusal bir çerçeve oluşturulmalı,

9. Sürdürülebilirliğin küresel boyutlarda sağlanabilmesi ve uygulanabilmesi dünya anlaşması / ittifakı oluşturulmalı (Akgül 2010).

Bu raporlarda sürdürülebilir kalkınma üzerine yapılan tanımlar, ilkeler kalkınmanın insan üzerindeki ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda hayat kalitesini yükseltmek üzerine yoğunlaşmaktadır.

Bazı yazarlara için sürdürülebilirlik, ekonomi çevre ve toplumsal sağlık ile birebir bağlantılıdır (Bauen ve diğ. 1996) . Bunları başarıp devamlılığını sağlamak için yeni yöntemler bulmak gereklidir. Bu bağlamda bu yazarlar sürdürülebilirlik için 6 ilke önermişlerdir.

1. Aidiyet duygusu 2. Toplumsal canlılık

3. Değişimi desteklemek üzere yerel kapasite oluşturmak, 4. Lider olarak sorumluluk duygusu,

5. Yerel ve yerel-üstü düzeylerde ilişkileri desteklemek, 6. Sosyal yapısı içinde eşitliği sağlamak

(21)

8

Bazı başka yazarlar için de (Pearce ve diğ. 1989) sürdürülebilirlik ilkeleri şöyle maddelenmiştir :

1. Sosyal eşitlik sağlamak 2. Toplumsal katılım sağlamak

3. İthal ve yerel kaynak kullanımında sürdürülebilir bir denge kurmak, 4. Potansiyel yerel ekonominin kullanılması,

5. Çevresel koruma,

6. Kültürel mirasın korunmasıdır.

1987 yılında Brullant Komisyonu olarak da bilenen Dünya Çevre Kalkınma Komisyonu’nun (WCED) sürdürülebilir kalkınma için yaptığı tanım da ekonomik, sosyal ve çevreyi baz alan 3 temel ilkeye dayanmaktadır. Her biri kendi içinde oldukça önemli birbirine bağlı ilkelerdir (Aksoy 2013). Bunlar;

1.Ekonomik refah ilkesi: Bu ilkeye göre mal ve hizmetler kişilerin refah seviyesini yükseltecek şekilde üretilip, arz edilmesini ifade etmektedir. Yenilenebilir kaynaklar kullanmayan, ekolojik sisteme zarar vermeyen, sosyal olarak adil olan gelişmeler ekonomik sürdürülebilir kalkınmayı destekler. Ekonomik anlamda refahını sağlayamayan toplum kendi varlığını tehlikeye sokar.

2.Çevresel bütünlük ilkesi: Doğal çevrenin yok olması canlı hayatını tehlikeye atan en büyük etkendir. Nüfus atışla birlikte çevre kirliliğinin artması, doğal kaynakların azalması çevrenin devamlılığını tehlikeye atmaktadır. Bu ilkeye göre sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için insan faaliyetlerinin toprak, su ve havayı olumsuz etkilememesi gerekmektedir.

3.Sosyal adalet ilkesi: Toplumdaki her birey kişiler ihtiyaçlarını giderme, fırsatlardan yararlanma konusunda eşit haklara sahiptir. Bu ihtiyaçlar, eğitim, barınma, sağlık, giyim gibi özelliklerdir. Bu ilkeye göre sürdürülebilir kalkınma ancak toplumdaki her bireyin ihtiyaçları eksiksiz bir şekilde karşılandığında sağlanır.

(22)

9

2.2 Kurumsal Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik refahı ve çevresel bütünlük ilkesine bağlı kalarak sosyal adaleti sağlayıp koruyarak ihtiyaçları karşılamak demektir. Kurumsal sürdürülebilirlik de bunun işletmeye uyarlanmasıdır. Kurumsal sürdürülebilirlik ekonomik, çevresel ve sosyal boyutları göz önünde bulundurarak uzun vadede değer yaratmasını sağlayan kurumsal yönetim anlayışına denir. Amacı sahip olduğu ekonomik, çevresel ve sosyal imkânları en verimli şekilde kullanmaktır.

2.2.1 Kurumsal Sürdürülebilirliğin Unsurları

Kurumsal sürdürülebilirlik işletmelerin büyümesi ve karlılığı için gelişen yönetim çeşididir. Wilson (2003)’a göre sürdürülebilir kalkınmanın kurumsal açıdan sürdürülebilirliğe katkısı iki aşamalıdır. İlki ekonomik, çevresel ve sosyal alanların performanslarına odaklanılmalıdır. İkincisi ise işletmelerin, sivil toplum kuruluşlarının ekonomik, çevresel ve sosyal alanda toplumsal hedef belirlenmelidir (Duran 2018).

İşletmeler ekonomik, sosyal ve çevresel kaynaklarını ne kadar verimli kullanırlarsa o derece kurumun ve paydaşların ihtiyaçlarını karşılayabilir ve uzun vadede değer yaratabilir (Aksoy 2013). Ancak sürdürülebilir kalkınma işletmelerin ne sebeple bu konulara önem vermesi gerektiğini açıklayamamaktadır (Engin ve Akgöz 2013).

Wilson (2003) kurumsal sürdürülebilirliğin temellerinin 4 kavramdan yararlandığını öne sürer. Sürdürülebilir kalkınma, kurumsal sosyal sorumluluk, paydaş teorisi ve kurumsal hesap verilebilirlik teorisi.

(23)

10

Şekil 2.1: Kurumsal sürdürülebilirliğin gelişimi 1

Wilson bu tabloda kurumsal sürdürülebilirliğin temelleri dediği 4 kavramı irdelemektedir. Bu tabloya göre ekonomi, ekoloji, sosyal eşitlik, ahlak felsefesi, stratejik yönetim ve iş hukuku sürdürülebilirliğin alt dalları olarak belirlenmiştir. Wilson bu tabloda, kurumsal sosyal sorumluluğu ahlak felsefesinin bağlı olarak değerlendirmiş, şirketin sürdürülebilirlik için çalışma nedenini bu ahlaki sebeplerle bağdaştırmıştır (Engin ve Akgöz 2013).

Sosyal paydaşlar teorisini iş sebeplerine, kurumsal hesap verebilirliği de sürdürülebilirlik performansının raporlanması gerektiğini açıklayan ahlaki sebeplere bağlamıştır (Engin ve Akgöz 2013).

(24)

11

2.2.1.1 Kurumsal Sosyal Sorumluluk

Sosyal sorumluluk; kurumun tüm çalışanlarının, müşterilerinin, ortaklarının isteklerini ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak kurumun faaliyetlerine bu doğrultuda yön vermek demektir. Kurumsal Sosyal Sorumluluk, bu faaliyetlerin sosyal ve fiziksel çevrelerini finansal ve finansal olmayan bilgilerle raporlanmasıdır.

Kurumsal sosyal sorumluluk kavramına ilk kez Bowen (1953) tarafından yer verilmiştir. İş adamlarının ve işletmelerin çevreye, topluma değer katan sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini dile getirmiştir (Engin ve Akgöz 2013). Daha sonra bu kavram Carroll tarafından ele alınmış (1979) hayırseverlik, etik, yasal ve ekonomik yönleriyle 4 gruba ayrılmıştır. Bu çalışmada kurumların ekonomik sorumluluğunun kendilerinde olduğu, yasal etik ve hayırseverlik kavramlarının başkaları için yaptıkları çalışmalar olduğunu belirtmiştir. 1999’da bu kavramları irdelediği çalışmasında kurumların ekonomik sorumluluğunun toplum için de yapılabileceğini belirtmiştir (Carroll 1999).

Kurumun hayırseverlik sorumluluğu gönüllülük sorumluluğudur. Kurumun paydaşlarının ve toplumun beklentileri yönünde faaliyetler yapması toplumda iyi bir izlenim oluşturur. Etik sorumluluk yasal sınırlar içerisinde toplumun değerlerine göre oluşan sorumluluklardır. Yasal sorumluluk; kanunlar tarafından yazılı hale getirilen,

HAYIRSEVER SORUMLULUK

ETİK SORUMLULUK

YASAL SORUMLULUK

EKONOMİK SORUMLULUK

(25)

12

uyulması beklenen sorumluluklardır. Ekonomik sorumluluğunun olması da verimliliğini arttırması, maksimum seviyede kar sağlaması anlamına gelmektedir (Duran 2018). İşletmelerin başlıca amacı kar sağlamak olduğu için ekonomik sorumluluk piramidin en altında yer almaktadır.

Wood 1991 yılında ‘işletmelere gücü ve meşruluğu toplum verir’ görüşüne dayanarak ‘şirket meşruluğu’ fikrini geliştirmiştir. Buna göre kurumsal sosyal sorumluluk için etik olan bir dayanak, toplumsal meşruluğu da uymalıdır. Yine aynı yıl içerinde Wood, Carroll’un (1991) kurumsal sürdürülebilirlik modelinde eksikleri belirleyerek çözüm önerileri sunmuştur.

Kurumsal sosyal ilkeler, kurumsal davranışların sonuçları, kurumsal tepkisellik süreçleri olarak 3 başlıkta incelemiştir (Duran 2018).

Kurumsal sosyal sorumluluk özel sektörler açısından değerlendirildiğinde uluslararası pazarda rekabet sağlaması, çalışanların iş süreçlerine daha fazla dâhil olması, çevrenin korunması gibi faydaların yanı sıra sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına da katkı sağlar.

Sürdürülebilirliğin yaygınlaşıp önem kazanmasıyla kurumsal sosyal sorumluluk kavramı da giderek yaygınlaşmış ve önem kazanmıştır. Ve bu durum işletmeleri topluma karşı sorumlu faaliyetlerde bulunmaya itmiştir. İşletmeler sosyal sorumluluk kampanyalarına önem vererek kamuoyunun ve paydaşlarının bilgilendirilmesi için sosyal bilançolar hazırlamaya başlamıştır. Bu bilançolarda dört madde yer almaktadır. İşletmedeki insan kaynakları, işletmenin ekonomiye olan katkısı, işletmenin çevreyle olan ilişkisi ve sosyokültürel faaliyetleri ortaya çıkmıştır (Senal ve Ateş 2012).

Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerine önem veren işletmelerin kazanımları şöyle sıralanabilir;

• Kurumların marka değeri ve piyasa değerlerini arttırır.

• Yeni pazarlara girmek ve müşteri bağlılığı sağlamada önemli avantaj sağlamaktadır.

• Verimlilik ve kalitenin artmasını sağlar.

(26)

13

• Daha nitelikli çalışanı kendine çekme ve çalıştırma şansı sağlar (Becan 2011).

2.2.1.2 Sosyal Paydaşlar Teorisi

Genel olarak paydaş, işletmeden çıkar sağlayan kişi ya da gruplardır. Sosyal paydaş teorisi de sosyal sorumluluk anlayışı ile hareket eden her işletmenin yalnızca kendi çıkarını değil bütün paydaşlarının çıkarlarını eşit görerek aynı ölçüde davranmasını ifade etmektedir (Kaptein ve Tulder 2003).

Sosyal paydaşlar teorisi, uzun dönemli karlılığı ve sürdürülebilir bir büyümeyi teşvik eder. Bunu sağlamak için de bütün paydaşlarına, çalışanlarına, müşterilerine, tedarikçilerine ve topluma karşı sorumluluk duygusuyla yaklaşılmasını ifade eder.

Paydaş teorisinin sağlanmasındaki en önemli unsur; yönetimin paydaşlarını tanımlayabilmesi ve en etkili paydaş yönetimini sağlayabilmesidir. Bu yüzden paydaş teorisi çok taraflı faydaları sağlamaya çalışan işletmeler için kolaylık sağlar. Bu dengeyi oluşturmak ve korumak paydaş teorisini en iyi şekilde anlamak ve uygulamaktan geçer.

1984 yılında paydaş teorisini ilk olarak ele alan Freeman, paydaş gruplarını iç çevre ve dış çevre olarak ayırmıştır. İç çevre, kurumdaki çalışanlar, işletme sahipleri ve yöneticileri ifade eder. Dış çevre ise rakipleri, müşterileri, tedarikçileri, sivil toplum örgütleri gibi işletme dışındakileri ifade eder. Freeman (2010) a göre taraflar ile ne kadar güçlü ilişkiler kurulursa ortak hedeflere ulaşmak o kadar kolay olacaktır. Bu düşünce paydaşlar teorinin temel felsefesini oluşturmaktadır. Paydaşlar teorisi genel olarak paydaşların beklentilerini ve ihtiyaçlarını en verimli şekilde karşılayabilmeyi gerektirir (Becan 2011).

İşletme faaliyetleri düşünüldüğünde paydaşların çıkarlarının sağlanması ve tatmin edilmesi iki nedene bağlıdır. Birincisi paydaş grubu, ekonomik açıdan desteklenmelidir. Yani işletmenin hissedarlarına kar payı sağlaması, çalışanlarına ücret artışı sağlaması, belirli tedarikçilerle çalışması gibi desteklemeler örnek

(27)

14

verilebilir. İkincisi ise, paydaş gruplarını koruma amaçlı kararlar alınmasıdır. Bunlar yaptırımlara sahip olan, yasal sözleşmelerle sağlanan kararlar olabilir (Ertuğrul, 2008).

Kurumsal sosyal sorumluluk ve sosyal paydaş teorisi arasında iki tane fark bulunmaktadır. Bu farklar problemlere bakış açısı ve çalışma prensiplerinde görülmektedir. Sosyal paydaş teoreminde, işletmeyi paydaşlar ve işletme arasındaki ilişkiler etkilerken kurumsal sosyal sorumlulukta toplum ve işletme arasındaki ilişkiler etkilidir.

2.2.1.3 Hesap verilebilirlik Teorisi

İşletmenin faaliyetlerden kaynaklı oluşan iç ve dış çevredeki etkilerden sorumlu olmasına denir. İşletmeler faaliyetlerinin sonuçlarını ve etkilerini işletmenin dış paydaşlarıyla hesap verilebilirlik teorisi çerçevesinde raporlanmasıdır. Yani hesap verilebilirlik hesap sorma yetkisi bulunan otoriteye karşı, gerçekleştirilen eylemlerin nedenlerinin ve sonuçlarının açıklanmasıdır (Buckley ve diğ. 2001).

Hesap verilebilirlik yapılan faaliyetlerle ilgili bilgilerin verilmesinin zorunlu olmasını, kayıtların tutulmasını, sorumluların belirlenmesini ve sorumluların yaptıklarının sonuçlarından sorumlu olmalarını ifade eder (Forrer ve diğ. 2010). Hesap verilebilirlik teorisi sadece mali faaliyet sonuçlarını değil, sosyal ve çevresel faaliyet sonuçlarının da raporlanmasını söyler (Duran 2018).

Günümüzdeki paydaşlar işletmelerden hangi yöntemlerde fark yarattıkları hakkında şeffaflık dâhilinde bilgiler talep etmektedir. Yalnızca finansal raporlamaları değil çevresel ve sosyal raporlamaları da şeffaf ve hesap verilebilirliğe uygun olarak istemektedirler (Aracı ve Yüksel 2016).

Aristoteles’in hesap verilebilirlik için yapmış olduğu ‘tanımladığı şeyin unsurlarını ortaya koyan ifade’ tanımına göre teorinin şunları içerdiğini söyleyebiliriz (Tutar ve Altınöz 2007).

1. Sözü edilen hizmeti başkası adına birinin yürütmesi,

(28)

15 3. Hesap alanlarının bulundurulması,

4. Hesap vermenin ve hesap sormanın hukuksal ve etik çerçevesinde yapılması.

Kurumsal bir hesap verilebilirlikte şunlara dikkat edilmelidir (Samsun 2009). • İç kontrol sistemi uygulanmalı, kontrol edilmeli ve sürekli gözden

geçirilmelidir.

• İç denetimlerde uygulamalar düzenli takip edilmelidir.

• Şeffaf ve açık bir mali rapor düzenlenmeli ve kontrol edilmelidir. • Bütün bu denetimler bağımsız bir komite tarafından yapılmalıdır

Sürdürülebilirlik raporlamasında işletme yönetiminin kamuoyuna ve paydaşlara yapılan organizasyonlarla ilgili hesap verme yükümlülüğü vardır. Bu sayede paydaşlar ve kamuoyu işletmenin organizasyonlarının çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerini daha detaylı inceleme imkânı bulurlar.

2.2.2 Kurumsal Sürdürülebilirlik Boyutları

Günümüz ekonomik şartlarında rekabetin giderek artıyor olması paydaşların sayısını da giderek artırmaktadır. Paydaşlar ekonomik, sosyal ve çevresel konularda bilgi sahibi olmak istediği için bu alanlarda yapılan faaliyetler giderek artmaktadır.

Sürdürülebilir Kalkınmanın İzlenmesi (Altwegg ve diğ. 2004) sürdürülebilir kalkınmayı şu şekilde tanımlamıştır: “Yaşam planlarını serbest bir şekilde tanımlamak için mümkün olan en geniş seçenek yelpazesini yaratarak ve koruyarak, insan haklarına dair onurlu yaşam koşullarını sağlamalıdır. Mevcut ve gelecek nesiller arasındaki adalet ilkesi, çevresel, ekonomik ve sosyal kaynakların kullanımında dikkate alınmalıdır.” Bu kavramdan yola çıkarak kurumsal sürdürülebilirlik için ekonomik, sosyal ve çevresel alanlarda başarılı olması gerekmektedir.

(29)

16

Şekil 2.3: Kurumsal sürdürülebilirlik boyutları ve kurumsal sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik işletmeler için bir vizyon oluşturur. İşletmeler bu vizyonu oluştururken kaynak kullanımlarını dikkate almalıdır. Dolayısıyla işletmeler oluşan bu vizyon sayesinde gelecek nesiller için de sürdürülebilir bir işletme bırakmış olacaktır. İşletmeler bu doğrultuda bazı stratejiler geliştirmiştir. Bu stratejilerin amaçları şöyle sıralanabilir (Karabulut 2004).

• Doğal ve verimli alanların korunmasını sağlamak, • Çevre kirliliğini kontrol altında tutmak,

• Çevrenin korunmasıyla ilgili başka ülkelerde denenmiş uygulamaları öğrenip, uygulamaya çalışmak,

• Ürünlerini yüksek kalitede üretmek,

• Tüm kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak uzun dönemler kullanılmasını sağlamak,

• Meydana gelebilecek problemlere karşı hazırlıklı olmak.

İzlenilen bu stratejiler sürdürülebilirlik için önemli ölçüde fayda sağlamaktadır. Bununla birlikte kurumsal sürdürülebilirliği sağlamak için üçlü performans (trible bottom line) yaklaşımı ile geleneksel karlılığı arttırma modelinden farklı olarak sosyal, çevresel ve ekonomik performanslar belirlenip uygulanabilir. Bu yaklaşımda işletme, sosyal, çevresel ve ekonomik kaynaklarını en verimli şekilde kullandığı sürece kurumsal açıdan sürdürülebilirliğini sağlayabilir ve koruyabilir. Yani başka bir deyişle ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğin bir arada

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SOSYAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EKONOMİK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

(30)

17

değerlendirilip kaynakların verimli kullanılmasına ‘üçlü performans yaklaşımı’ denir (Elkington 1997).

Tanım ilk olarak 1994 yılında bulunmuş ve 1997’de John Elkington tarafından kullanmıştır. Elkington, sürdürülebilir kalınmanın yalnızca ekonomik refahı değil, sosyal eşitlik ve kaliteli çevrenin de olmasıyla mümkün olabileceğini, sürdürülebilirliği hedefleyen şirketlerin üçüne birden odaklanması gerektiğini söylemiştir. Bu tanım kısa vadeli ekonomik yatırımlardan uzun vadeli, ekonomik, sosyal ve çevresel yatırımlar anlamına doğru ilerlemek anlamına gelmektedir ( Arowoshegbe ve Emmanuel 2016). Bu nedenle sürdürülebilirliği sağlamaya çalışırken üç performans da takip edilip değerlendirilmelidir.

Bu model kurumsal başarının ölçülmesinde doğal, sosyal ve ekonomik kaynakları göz önünde bulundurarak kurumsal başarının ölçülmesinde kriterleri belirleyerek geniş bir değer aralığı sunar. Özel sektörde kurumsal sosyal sorumluluğa bağlılık için bu raporlamaya ihtiyaç vardır.

Üçlü sütun modelinde çevresel, sosyal ekonomik boyutlar ayrı ayrı ama aslında insan odaklı olduğu için birbiriyle bağlantılıdır. Ve asıl olan sürdürülebilirlik değeri üçünün kesişiminde ortaya çıkar. Bu yaklaşım Dyllick ve Hockerts’in (2002) oluşturduğu modelde aşağıdaki şekilde görülen başlıklarla incelenmiştir.

(31)

18

2.2.2.1 Ekonomik Performans

Üçlü performans yaklaşımında ekonomik performans sürdürülebilirliği; işletmenin ekonomik sistem üzerindeki etkilerini ifade eder. Yani ekonomik değerlere odaklanır, işletmenin ekonomik olarak büyümesiyle ilişkilendirilir (Coşkun Arslan ve Kısacık 2017).

Ekonomik sürdürülebilirlik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğe bağlıdır. Toplumlar geçmişte büyümeye sebep olmuş nedenlere bağlı kaldığı ve doğal kaynaklar önü alınamaz bir şekilde tüketildiği sürece ekonomik sürdürülebilirlikten söz edilemez (Aksoy 2013). Yazarlar artan nüfus artışı ve doğal kaynak kullanımını göz önünde bulundurduğumuzda toplumun, çevrenin ve ekonominin çökebileceği sonucuna varmışlardır (Meadows ve diğ. 1972).

Ekonomik boyut, işletmenin sermayesi ile ilgilidir ve sermayenin verimli bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurgular. İşletmeler hem paydaşlarına yüksek düzeyde kazanç sağlamalı hem de ekonomik sürdürülebilirliğini sağlamak için finansal sıkıntı yaşamaktan kaçınmalıdır (Tüm 2014).

Yönetim anlayışı olarak kar ve büyümeyi baz alan işletmelerde maliyetleri azaltmak, paydaşların kar beklentilerini karşılamak, nakit para akışını sağlamak ekonomik sürdürülebilirlik için yeterli sayılabilir (Hernadi 2012). Kâr, yalnızca güçlü ve sürdürülebilir bir girişime olanak sağlamak için değil aynı zamanda topluma fayda sağlamak için de kullanılır. Kârlı bir işletme, daha ucuz mallar ve daha kaliteli hizmetler sunarak topluma büyük katkı sağlar (Coşkun Arslan ve Kısacık 2017).

Beşeri ve finansal kaynaklar kurumsal itibar ve ekonomik sürdürülebilirlik için işletmeler açısından önemlidir. Bunların sağladığı finansal kaynak, kalifiyeli eleman bulma sıkıntısı çekmemek, işletme için olumlu referans olacaktır (Kuşat 2012). Yatırımcılar, şirketlerin bireysel performansından çok ekonomik performansından daha çok etkilendiği için ekonomik sürdürülebilirliğe ilgi duyuyorlar (Urwin 2011). Fakat bir işletmenin sürdürülebilir olması için ekonomik sürdürülebilirlikle, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğinin de olması gerekmektedir.

(32)

19

2.2.2.2 Çevresel Performans

Sürdürülebilirliğin çevresel performans boyutu içinde bulunduğumuz çevreyi, doğal kaynakları, ekosistemi korumak ve gelecek nesile daha iyi koşullarda bırakmakla ilişkilendirilir. Bunun sağlanabilmesi için yapılması gereken yenilenebilir kaynaklara öncelik vermek, doğal kaynak kullanımını azaltmak, çevreye zarar veren faaliyetlerden kaçınmaktır (Coşkun Arslan ve Kısacık 2017).

Çevresel sürdürülebilirlik öncülerinden Herman Daly (1990) bu konuyu şöyle ele almıştır.

• Verimin sürdürülebilirliği için yenilenebilir kaynaklarda, ürün oranı yenilenme oranını geçmemelidir.

• Yenilenemeyen kaynakların tükenebileceği göz önünde bulundurularak yerine alternatif bulunmalıdır.

• Çevreye verilen atık tüketim oranları çevrenin yok etme kapasitesini aşmamalıdır.

İnsan sağlığının korunması, hayvan ve bitkilerin yaşam kalitesi, havanın,suyun ve toprak kalitesinin korunması ve biyolojik çeşitlilik çevresel sürdürülebilirlik kapsamındadır (Ergüden ve Çatlıoğlu 2016,). Bu çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması için;

• Atık geri dönüşümünden maksimum seviyede faydalanılmalı • Doğal kaynak kullanımı minimum seviyede olmalı

• Üretilen ya da tüketilen malzemelerin mümkün olduğunca yenilenebilen kaynaklardan olması

• Çevre yapılandırılmasıyla ilgili faaliyetler ekolojik dengeyi bozmamalı • Enerji kaynakları korunmalıdır (Akgül 2010).

Kurumsal sürdürülebilirliğin çevresel performansı ekonomik etkinlik ve sosyal yeterlilik zorunluluklarına dayanır. Ekonomik etkinlik, faaliyetlerin çevresel uygunluk şartlarıyla yerine getirilmesi; sosyal yeterlilik ise insanların yalnızca ihtiyaçları doğrultusunda tüketim yapmalarını ifade eder (Aksoy 2013). Çevreye duyarlı bir işletme, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak, enerji kullanımını en

(33)

20

aza indirmek, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanmak, zehirli atıkları güvenli bir şekilde elden çıkarmak gibi sürdürülebilir uygulamaların yapılmasına dikkat etmelidir (Schroeder ve Denoble 2014).

2.2.2.3 Sosyal Performans

Sürdürülebilirliğin sosyal performansı, uygulamaların emek, insan sermayesi ve topluma yararlı ve adil olması, yürütülmesi gerekliliğini temsil eder (Hanan 2015). Sosyal sürdürülebilirlik; resmi ve gayri resmi süreçler olduğunda ortaya çıkarlar. Sosyal açıdan sürdürülebilir olan toplumlar, adil, bağlı, çeşitli ve demokratik olmakla birlikte iyi bir yaşam kalitesi sağlarlar (WACOSS 2000).

Sosyal performans işletmelerde iki çeşit sermaye kullanımıyla elde edilir. Bunlardan ilki; işletme çalışanlarının ve ortaklarının yeteneklerini, motivasyonlarını, tecrübelerini ifade eden beşeri sermayedir. İkincisi ise kültürel teşvikler , eğitim gibi işletme tarafından sunulan toplumsal sermayedir. Kurumsal olarak sürdürülebilir bir işletme bu sermayelerini kullanarak hem işletmeye hem çevresine değer katan bir işletmedir (Aksoy 2013).

İşletmelerin sosyal sorumluluk konusunda yetersiz kalması o işletmenin sürdürülebilirliğini olumsuz olarak etkiler. Yani sosyal performans, topluluk ve işletme arasındaki iletişime odaklanmaktadır ve sosyal katılım, adil ücret ve çalışanlar arasındaki ilişki ile bağdaştırılmaktadır (Coşkun Arslan ve Kısacık 2017).

Sosyal sürdürülebilirliğin önemini arttıran şirketler insanların topluluklarla ve toplumla olan ilişkilerinin önemli olduğunu bilir. Sosyal sorumluluğu iş stratejisi haline getirerek , faaliyetlerin insanları nasıl etkilediğine dikkat ederler. Ve sosyal sürdürülebilir olan işletmeler çalışanlarının güvenliğinin tehlikeye girmesine izin vermeyecektir. Çünkü iş güvenliğinin artması, daha güvenli çalışma koşulları güçlü bir tedarik zinciri demektir.

İşletmelerde sosyal sürdürülebilirliği sağlamak adına BM Küresel İlkeler sözleşmesi şu maddeleri söyler (BM 2019).

(34)

21 • İş ortakları korunmalıdır.

• Yeni Pazar arayışları bulunmalıdır. • Çalışanların bağlılığı arttırılmalıdır. • Şirket içi çatışmalar iyileştirilmelidir. • Yeni ürün konularında inovatif olunmalıdır.

2.3 Kurumsal Sürdürülebilirlik Modeli

Ergonominin araştırma ve uygulama alanlarının birçoğu kurumsal bir çerçeveye gömülüdür. Bu nedenle sürdürülebilirliğin kurumsal seviyeye aktarılması mantıklı olacaktır.

Ackoff (1994), makineler ya da organizasyonlar olarak kavramsallaştırılmış şirketlerin küresel ekonomide başarılı olamayacağına inanmaktadır. Hayatta kalmak ve gelişmek istiyorlarsa her bir organizasyon sosyal sistemler olarak görülmeli, örgütlenmeli ve yönetilmelidirler. Bu tür bir sistemde, insanlar her alanda başroldedir. Kurumların bu görüşü benimseye bilmesi için sistemin ilkeleri yakından incelenmelidir.

Steimle ve Zink (2006) sürdürülebilir kalkınma ve insan faktörlerini/ergonomiyi tanımlarken WCED’in tanımına ve “üçlü performans” yaklaşımını baz almışlardır. Buradaki ana fikir ergonominin giderek daha fazla kaynak tüketen bir gezegenin zorluklarının karşılanmasında nasıl bir rol oynayabileceğini anlatmaktır ve ergonomistleri bazı konulara teşvik etmiştir. Zink, Steimle ve Fisher mevcut ergonomi uygulamalarının sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunduğunu göstermek için üçlü performans modelini genişletmişlerdir.

Buna göre ekonomi-çevre tarafında ergonomi müdahalesi daha az görülmüştür. Bu alanda eko verimlilikler örnek verilebilir. Çevresel alanda yapılacak sürdürülebilirlikler sosyal-çevre alanında yapılan ergonomik bir müdahale olabilir. Geleneksel ergonominin dikkatinin en çok yoğunlaştığı alan ekonomi-sosyal tarafıdır. Çünkü ergonomi, verimlilik hedeflerini karşılarken aynı anda insan hayatını ve refahını da kolaylaştırmayı hedefler. Bu alanda yapılacak optimizasyonlar da tipik

(35)

22

ergonomi müdahaleleri olan sağlık ve güvenliği sağlama, kullanışlı iş sistemleri tasarlama konularını içerir (Thatcher 2012).

Bu çalışmada bir tekstil firmasında sürdürülebilirliğin sağlanması için yapılması gerekenler kapsamında ergonomik müdahaleleri ekonomik-sosyal alanı içerisinde değerlendirdik. Bunların risk analizlerini yaparak önemlilik derecelerini belirledik.

Şekil 2.5: Kurumsal ergonomi modeli

SOSYAL

Eğitim Toplum Bilinci Eşit Haklar Yaşam Standardı

ÇEVRESEL

Çevre Yönetimi Atık Yönetimi Doğal Kaynak Kullanımı

Ç e vr e se l-So sy al

EKONOMİK

Ekonomik Büyüme Arge-Ürge Kar-Tasarruf SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Eko-Çevresel Enerji Verimliliği

Doğal Kaynak Kullanımındaki Teşvikler-Sübvansiyonlar Eko-Sosyal İşçi Hakları İş Etiği Adil Ticaret Ergonomi Çevresel-Sosyal Çevresel Adalet Doğal Kaynaklar Koruyucusu

(36)

23

3. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İNDEKSLERİ

VE

STANDARTLARI

3.1 Sürdürülebilirlik İndeksleri

Tanım olarak indeks, belirli bir gerçeklik hakkında bilgi edinmeyi mümkün kılan, temel özellik olarak birçok bilginin sentezlenmesini sağlayan, yalnızca analiz edilen yönlerin temel anlamını koruyan bir araçtır (Mitchell 1996). İndeksler başarının, belirlenen hedefin gerçekleştirilmesine ilişkin olarak bir stratejinin başarı derecesini ölçer. Her indeks, diğer başarı indeksleriyle birlikte amaçlanan hedeflerin kalitesini arttırır. Sürdürülebilir önlemlere göre, sürdürülebilirlik indeksleri ekonomik, çevresel ve ekonomik ilerleme indekslerine göre farklıdır; çünkü belirli bir yöndeki değişiklikleri tamamen bağımsızmış gibi ölçmektedir (Strobel ve diğ. 2006)

Sürdürülebilirlik indekslerinin net ve belirgin olarak tanımlanmasındaki öncelik, aralarındaki ilişkiden daha önemlidir. Arthur Dahl bu konuyla ilgili iki zorluğu şöyle tanımlamaktadır. Birinci zorluk, gelecek nesillerin bakış açısında olduğu gibi göstergeler aracılığıyla sürdürülebilirlik dinamiklerini yakalamanın gerekli olmasıdır. İkincisi ise; yalnızca maddiyatla ölçülen ekonomik boyutun ötesinde geniş bir kalınma kavramı sunmaktır. Sürdürülebilir kalkınma için en uygun indeksler ayrıntılı bir şekilde belirlenmeli, değişmesi gereken durumlarda ise yeterince esnek olabilmelidir (Strobel ve diğ. 2006).

Sürdürülebilirliğin ölçülüp değerlendirilebilmesi için aşağıdaki ilkelere uyulması gerekmektedir (Gray 2010).

• Sermayenin korunması: Sürdürülebilirlik açısından sermaye yalnızca ekonomik anlamdaki sermayeyi kapsamaz. Aynı zamanda çevresel ve sosyal sermayeyi de kapsar. Kurumsal olarak sürdürülebilirliği sağlamak için ekonomik sermayeyi koruyarak çevresel ve sosyal yatırımlar yapılıp

(37)

24

bunlar koruma altına alınmalıdır. Kaynakların tükenmesinin önüne geçilmelidir.

• Süreklilik: Şirketin ekonomik, sosyal ve çevresel gelişimini kısa vadeli değil uzun vadeli tutmak gereklidir. Uzun vadeli ve kalıcı yapılandırmalar şirket devamlılığına fayda sağlayacaktır.

• Üç boyutlu değer yaratma: Şirket için bir fark yaratmak, değer kazandırmak düşünüldüğünde sosyal ve çevresel değerlerde yaratabilmesini sağlamak gereklidir.

Sürdürülebilir işletmelerde bu ilkeleri yerine getirmek kontrol işlevidir. Sürdürülebilirlik kontrolü ise; ekonomik sosyal ve çevresel hedefler belirleyip bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan kararları destekleyen işlevdir. Sürdürülebilirlik kontrolü; iç ve dış müşterilerin taleplerinin stratejik olarak karşılanabilmesi için işletme yönetimi destekler, işletme operasyonları belirleme ve uygulamada konuyla ilgili her şeyin raporlanmasını sağlar. Hedefi ise; üç boyuttaki dengeyi sağlamak, ölçülebilir ve kontrol edilebilir hale getirip yönetime sunmaktır (Reichmann ve Kipler 2010).

İşletmelerin faaliyetleri sonucu ortaya çıkan çevresel ve sosyal etkiler, olumlu ve olumsuz sonuçların belirlenmesi, bunların hedeflerle uyup uymaması sürdürülebilirlik kontrolünün görevlerindendir (Demircioğlu 2015).

Sürdürülebilirlik kontrolü ikiye ayrılır:

1-Stratejik sürdürülebilirlik kontrolü: Amacı; sürdürülebilir kalkınma kapsamında ortaya çıkan riskler, fırsatlar, güçlü ve zayıf yanların belirlenmesiyle işletme hedef ve stratejileriyle uyumlamaktır. Ekonomik sosyal ve çevresel hedefler birbirini tamamlar şekilde belirlenmelidir. Risk analizi, ekolojik şans, sosyal ve çevresel portföy analizi bu kısımda ele alınır.

2.Operasyonel sürdürülebilirlik kontrolü: Amacı; işletme için süreçlerin analizini yaparak kontrolünü sağlamaktır. Kısa vadedeki hedefler göz önüne alınarak kar-zarar durumu belirlenmeli, buna nelerin sebep olduğu bulunmalıdır. İşletme maliyetleri, çalışma şartları, yapılan harcamalar, kaynakların kullanımı operasyonel sürdürülebilirlik kontrolü içinde değerlendirilir (Aksoy 2013).

(38)

25

Sürdürülebilirliğin işletmelerde ölçülebilmesi için çeşitli indeksler ortaya çıkarılmıştır. Bu indekslerin her sektöre ve işletmeye uygun olup olmadığı hala tartışma konusudur. Ancak farklı indekslerin oluşu, farklı kişilerce kabul görmesine ve daha geniş alanlara yayılmasına yardımcı olmuştur. Zamanla bu indekslerden bazıları yaygın olarak kabul görmüştür (Tokgöz ve Önce 2009).

İlk sürdürülebilirlik indeksi; 1990 yılında ABD’de Amy Domini tarafından gerçekleştirilen Domini Sosyal İndeksi’dir. ABD’de sosyal ve çevresel etkilere önem veren 400 şirket bu indekste yer almıştır. Ancak yatırımcıların sürdürülebilirliğe önem vermesi ve dikkat çekmesi 1999 yılında Dow Jones tarafından kurulan Dow Jones sürdürülebilirlik indeksinden sonra olmuştur (Sansar 2015). Sonrasında 2011’de İngiltere de FTSE4GOOD indeksi yayınlanmıştır.

Sürdürülebilirlik indeksleri, kurumların fırsatların ve risklerin farkında olmasına olanak tanıyıp avantaj sağlarken, sürdürülebilirlikle ilgili yapılan faaliyetlerin bağımsız olarak değerlendirilmesini sağlar (Aras ve Sarıoğlu 2015).

İndeksler çoğunlukla raporlama ile ilgilidir. Bu raporlama sonuçlarında şirketin sosyal, ekonomik ve çevresel boyutta sürdürülebilirliğin performans olarak hangi durumda olduğunu gösterir. Her indeks farklı kriterler baz alınarak farklı yöntemlerle oluşturulur. indeksler kendi içinde karşılaştırılabilir ancak küresel boyutta karşılaştırılması zordur. Kurumların bu indekslere katılarak rekabet avantajı elde etmeleri, rakiplerine karşı fark yaratıp uzun vadede sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaları gerekmektedir. Kurumlar, üretim ve yönetim kalitelerini arttırmaları, marka itibarına önem vermeli, kurumsal etiğe dikkat etmelidir. İşletmelerinde sürdürülebilirlik uygulamalarına ne kadar yer verirlerse, maliyet politikaları, karar alma süreçleri ve kontrol sistemleri o kadar olumlu etkilenecektir (Aksoy 2013).

(39)

26

Higg İndeksi

Higg index, sürdürülebilir kıyafet koalisyonu (SAC) tarafından geliştirilmiştir. Sürdürülebilir Giyim Koalisyonu (SAC), 2011 yılında kurulmuş; giyim, ayakkabı ve ev tekstili sektörlerini kapsayan kar amacı gütmeyen bir organizasyondur2.

Higg indeks; tekstil üretim tesisini, marka ve ürün etkilerini değerlendirmek ve sürdürülebilirlik performansının doğru bir şekilde ölçülmesini sağlayan programdır. Bu indeks, işletmelere, fabrika işçilerine, yerel toplulukların ve çevrenin refahını koruyacak iyileştirmeler yapma konusunda bir bakış açısı sunar. Bir çok markalar ve üreticiler SAC'a üye olmuş ve 2011 yılında Higg Index 1.0 versiyonunu yaratmıştır. 2017'de, Higg Index 2.0'ın en son versiyonu üç modülde tamamlanmış ve toplam SAC üyeliği 200'e ulaşmıştır. Higg indekste üç araç vardır:

Şekil 3.6: Higg index araçları

1- Higg Ürün Araçları: Bir ürünün geliştirilmesinin her aşamasında daha iyi seçimlerin yapılabilmesi için markalara ve üreticilere bilgiler sunar.

(40)

27

2- Higg Tesis Araçları: Tesislerin sosyal ve çevresel performansını ölçmek için kullanılan araçlardır. Bireysel fabrika ölçümlerinde kullanılır. Firmaların kendini benzer firmalarla kıyaslamasına olanak sağlar. Tedarik zincirindeki ortakların arasında iletişim sağlar. Böylelikle tedarik zincirinin her aşamasında performans iyileştirilmesine yardımcı olur. 3- Marka ve Perakende Araçları: Sürdürülebilir uygulamaların uzun süreli

başarılı olmasına sürdürülebilir modanın önemini tüketicilere anlatmada önemli bir etkendir. Tüketiciler sürdürülebilirlik konusunda şeffaf olan marka ya da perakendecilere daha fazla ilgi göstermektedir.

Higg indeksi, başarılı ya da başarısız diye ayrım yapmaya çalışan bir araç değildir. İyileştirmeler yapmaya olanak sağlayan bir araçtır. 2 farklı modülü vardır.

1- Higg FEM (Çevre Modülü): İşletmelerin çevresel performanslarını nasıl ölçülüp değerlendirileceğini standartlaştıran sürdürülebilirlik bir

değerlendirme aracıdır. Bir tesisin performansını aşağıdaki etkilere göre değerlendirir.

 Çevre yönetimi sistemi

 Su

 Atık

 Atık su

 Hava emisyonları

 Enerji/sera gazı emisyonları

 Kimyasal yönetimi

2- Higg FSLM (Sosyal Modülü): Bu modül çalışanlar için dünya çapında güvenli, adil ve sosyal hakları koruyan ve bu çalışma koşullarını teşvik eden bir araçtır. Ayrıca bu araç ile çalışanların sosyal sosyal etkileri ölçülebilir. Aşağıdaki konuların değerlendirilmesini sağlar.

 İşe alma

 Ücretler ve kazançlar  Çalışma saatleri

 Toplum ve işçi katılımı  Çalışma koşulları

(41)

28  Yönetim sistemleri

 İşçi sağlığı ve iş güvenliği

3.2 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirlik

Tekstil ve hazır giyim sektörü üretim ve çalışan istihdamı açısından Türkiye’deki ve dünyadaki en önemli sektörlerden biridir. Bunun başlıca nedenlerinden biri beslenme ve barınmadan sonra gelen, insanların temel zorunluluğu olan kıyafet zorunluluğudur. Globalleşen dünya, artan nüfus ve yaşam şartları, moda trendleri bu sektöre duyulan ilgiliyi de giderek arttırmaktadır.

Ülkemizdeki Sosyal Güvenlik Kurumu 2016 verilerine göre Türkiye’de giyim konusunda üretim yapan firmaların sayısı 32.000 civarındadır. Ve firmalarda yaklaşık 467.000 kişi istihdam dilmektedir. Ayrıca Türkiye 2017 yılı itibariyle dünyanın 6. Büyük hazır giyim ihracatçısı durumundadır3. Son 40 yıldaki tekstil sektörünü göz önünde bulundurduğumuzda 60 kat büyümekte olduğunu görmekteyiz ve sektörün üretim kapasitesi talebin kapasitesinden fazla olduğu tahmin edilmektedir (Can ve Ayvaz 2017).

Tekstil endüstrisi petrol endüstrisinden sonra en kirli ikinci endüstri olarak bilinir. Dünyadaki en büyük tekstil üreticileri, çevre düzenlemelerinin ve insan haklarının yetersiz olduğu az gelişmiş ülkelerde yer almaktadır. Bu da; tekstil sektörünün çevresel etkililerinin yanı sıra sosyal sorunların da giderek arttığı bir sanayi olduğunu göstermektedir.

Her sektör için olduğu gibi tekstil sektörü için de sürdürülebilirlik oldukça önemlidir. İnsanlar için zorunlu ve keyfi kullanıma hizmet eden bu sektörde; kullanılan hammaddelerin doğal kaynaklı olması, kimyasal madde kullanımının en aza indirilmesi, üretimde geri dönüşüm ürünlerinin kullanılması, çevreye zarar vermeden atık üretim sisteminin kurulması çevresel ve ekonomik açıdan çok önemlidir.

Toksik madde emisyonları, üretimde kullanılan su ve enerji kullanımı, üretim sonucu oluşan atıklar tekstil sektörünün başlıca etkilerindendir. Sürdürülebilirlik ulaşmak için üretim, nakliye, paketleme, atık yönetimi, sosyal uygunluk gibi her bir aşama sürdürülebilirlik çerçevesi içinde araştırılıp değerlendirilmelidir. Tüm

Referanslar

Benzer Belgeler

VI-GEÇEN AY İÇİNDE RÜÇHAN HAKKI KULLANIMI,BEDELSİZ HİSSE SENEDİ ALIMI, TEMMETTÜ VE ANAPARA TAHSİLATINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR. Sirketin Unvani İşlem Tipi BDL-BDZ Tarihi

ÖLÇÜM DÜZEYİ - Tuşuna {A, 4}, basarak ölçüm düzeyini bir ölçüm için ön tarafa almış olursunuz.. Bir ölçümden sonra ölçüm düzeyi ayarı kendiliğinden arka

yok.</p><p>Attraction temel paket olmasına karşın, 5 kollu en beğenilen Audi 17 inç çelik jant, deri kaplı 3 kollu

İl Isparta, Yalvaç, Yalvaç, Görgübayram Mah. Model yılı

Yakıt tüketimi (şehir içi) 9,4 lt/100 km Yakıt tüketimi (şehir dışı) 5,1 lt/100 km Yakıt tüketimi (ortalama) 5,6 lt/100 km. Motor gücü (HP)

Convergent ise benzer özelliklerin benzerliğe elverişli ortak bir ataya bağlı olmaksızın 2 ya da daha çok grupta bağımsız olarak gelişmesidir.. Görüldüğü gibi paralelizm

Bu süre zarfında ilgili adaya sınav açılmazsa talep edilmesi halinde sınav ücretinin tamamı kuruluş tarafından iade edilir.. Adayın ilk defa sınavına girdiği ve

• Bu gereklilik kontrolsüz kabin hareketlerini tanıyacak ve mevcut fren elementlerini devreye sokabilecek bağımsız bir emniyet sistemidir.... Kontrolsüz kabin