• Sonuç bulunamadı

3. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İNDEKSLERİ VE STANDARTLARI

3.2 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirlik

Tekstil ve hazır giyim sektörü üretim ve çalışan istihdamı açısından Türkiye’deki ve dünyadaki en önemli sektörlerden biridir. Bunun başlıca nedenlerinden biri beslenme ve barınmadan sonra gelen, insanların temel zorunluluğu olan kıyafet zorunluluğudur. Globalleşen dünya, artan nüfus ve yaşam şartları, moda trendleri bu sektöre duyulan ilgiliyi de giderek arttırmaktadır.

Ülkemizdeki Sosyal Güvenlik Kurumu 2016 verilerine göre Türkiye’de giyim konusunda üretim yapan firmaların sayısı 32.000 civarındadır. Ve firmalarda yaklaşık 467.000 kişi istihdam dilmektedir. Ayrıca Türkiye 2017 yılı itibariyle dünyanın 6. Büyük hazır giyim ihracatçısı durumundadır3. Son 40 yıldaki tekstil sektörünü göz önünde bulundurduğumuzda 60 kat büyümekte olduğunu görmekteyiz ve sektörün üretim kapasitesi talebin kapasitesinden fazla olduğu tahmin edilmektedir (Can ve Ayvaz 2017).

Tekstil endüstrisi petrol endüstrisinden sonra en kirli ikinci endüstri olarak bilinir. Dünyadaki en büyük tekstil üreticileri, çevre düzenlemelerinin ve insan haklarının yetersiz olduğu az gelişmiş ülkelerde yer almaktadır. Bu da; tekstil sektörünün çevresel etkililerinin yanı sıra sosyal sorunların da giderek arttığı bir sanayi olduğunu göstermektedir.

Her sektör için olduğu gibi tekstil sektörü için de sürdürülebilirlik oldukça önemlidir. İnsanlar için zorunlu ve keyfi kullanıma hizmet eden bu sektörde; kullanılan hammaddelerin doğal kaynaklı olması, kimyasal madde kullanımının en aza indirilmesi, üretimde geri dönüşüm ürünlerinin kullanılması, çevreye zarar vermeden atık üretim sisteminin kurulması çevresel ve ekonomik açıdan çok önemlidir.

Toksik madde emisyonları, üretimde kullanılan su ve enerji kullanımı, üretim sonucu oluşan atıklar tekstil sektörünün başlıca etkilerindendir. Sürdürülebilirlik ulaşmak için üretim, nakliye, paketleme, atık yönetimi, sosyal uygunluk gibi her bir aşama sürdürülebilirlik çerçevesi içinde araştırılıp değerlendirilmelidir. Tüm

29

süreçteki daha az enerji ve kimyasal madde kullanımı ekolojik olarak kabul edilebilir olmaktadır. Bu da yaşam boyunca insanlara daha ekonomik, sosyal ve çevresel ekiler sunar (Akduman 2018).

‘Tekstil ekolojisi’ kavramı tekstilde sürdürülebilirlikte önemli bir kavramdır. İnsan ekolojisi, üretim ekolojisi ve atık ekolojisi olarak üçe ayrılır. Kimyasal seçimlerinde çevreye zarar vermeyen kimyasalların seçilmesi, hammadde seçiminde çevre dostu ürünler seçilmesi, geri dönüşümlerin gerçekleştirilmesi tekstilde ekolojisi açısından önemlidir (Kurtoğlu ve Şenol 2004). Bu yaklaşıma göre bütün üretimler ekolojik etiğe uygun olarak yapılmalıdır.

Tekstil sektöründeki en önemli ekolojik sorun atıklardır. Türkiye’de tekstil sanayisinin neden olduğu atık miktarı 244404 ton/yıl olarak bulunmuştur. Yaklaşık 500 bin ton da evsel atık oluşmakta ve bir milyon ton tekstil atığı meydana gelmektedir (Altun 2012). Bu atıkların geri dönüşümünün sağlanması sürdürülebilirlik için önemlidir. Tekstil sektöründe kumaş ve elyaf halindeki tekstil atıklarından maksimum fayda sağlamak ve ömürlerini uzatmayı sağlamayı amaçlayan atık yönetim stratejilerinin en önemlisi 3R (reduse,reuse,recycle) dir. Bu yönteme son olarak satın alma (rebuy) da eklenince 4R olmuştur. Bu yöntem geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen ürünleri satın almaya vurgu yapmaktadır (Can ve Ayvaz 2017).

Bununla birlikte, tedarik zincirindeki iyi çalışma koşulları, adil ödemeler, iş hakları vb. sosyal ve ekonomik etkiler de sürdürülebilirlik için çok önemlidir. Bir ürün ancak tüm faaliyet aşamaları sürdürülebilir olduğunda sürdürülebilir olabilir. Bir tekstil için sürdürülebilirlik aşamaları lif, iplik, kumaş üretimi, stil tasarımı, dikiş, paketleme, tüketicinin nihai kullanımına ve lojistiğine kadar dâhildir. Sürdürülebilir uygulama üretimin ötesindedir ve kullanım aşamasında da oldukça büyük önem taşır (Akduman 2018).

3.2.1 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirliğin Çevresel Etkileri

Dünya sıcaklığı, değişen yörüngeler, güneşin geliş açıları ve insanlar sebebiyle her geçen yıl giderek artmaktadır. Buna en büyük etkenlerden bir tanesi CO² salınımının artıyor olmasıdır. Başta kömür olmak üzere benzin vb. yakıtların yakılması havadaki CO² emisyonunu arttırmaktadır. Bu emisyonların ölçümünün

30

yapılmasına karbon ayak izi adı verilmektedir. Karbon ayak izi bir ürünün ortaya çıkabilmesi için gerçekleşen bütün faaliyetler sonucu doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkan sera gazı salınımıdır diyebiliriz (Keskin ve diğ. 2017). Tekstil sektörü için karbon ayak izinin hesaplanabilmesi için pamuğun ekiminden son ürün elde edilene kadar geçen aşamaların emisyonları hesaplanmalıdır (Akduman 2018).

Çıkan gazların yanı sıra boyama, yumuşatma, ağartma gibi işlemlerde kullanılan su miktarı da çevre için çok önemli kriterlerdendir. Su ayak izi, bir ürünün elde edilmesi için harcanan su miktarını göstermesinin yanında, kullanılan suyun türünü (yeşil, mavi, gri) nerede ve ne zaman kullanıldığını da bize bildirir. Diğer sektörlerle değerlendirildiğinde tekstil sektörü su kullanımında %24 gibi büyük bir paya sahiptir (Alper 2015).

Kullanılan suyun yanı sıra atık sular da çevre için önemli bir etkendir. Sanayide öncelik daha az kirliliği hedeflemektir. Bunun için çevreye zarar vermeyen seyreltilmiş sular kullanılabilir ya da atık sular tahliye edilmeden önce temizlenebilir (Akduman 2018). Suyun kullanımının izlenmesi, tüketimin kaydedilmesi, kontrol sistemlerinin bulunması, suyun kullanıldığı makinelerin verimliliğinin arttırılması, mümkünse suyun tekrar kullanılması çok su tüketimi olan tekstil sektörü için çevresel bazda alınabilecek önlemler arasında sayılabilmektedir (Alper 2015).

3.2.2 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirliğin Ekonomik Etkileri

Dünya nüfusunu artmasına paralel olarak insanların kullandığı tekstil ihtiyacı da artmaktadır. Kullanılan kıyafet ve tekstil atıklarının birçoğunun sonu ne yazık ki çöpe atılmaktır. Bu durum Türkiye’de değerlendirildiğinde her yıl yaklaşık bir milyon tona yakın tekstil atığı ortaya çıktığı görülmektedir. Bu atıkların birçoğu geri dönüşüme uygun atıklardır. Bir geri dönüşüm sağlandığı takdirde bu atıkların sağlayacağı ekonomik değer yaklaşık bir milyar TL’dir (Altun 2012). Bu rakam da her firmanın ekonomisi açısından oldukça önemli bir miktardır. Sürdürülebilirliğin sağlanması için malzemenin geri dönüşümü ve yeniden kullanımı en büyük etkenlerdendir. Bir işin sürdürülebilir olması için dairesel ekonomi modeli uygulanabilir. Dairesel ekonomi; ürünlerin ve malzemelerin değeri sonuna kadar korunurken atı ve kaynak kullanımını en aza indirgemek demektir. Bu durum da

31

yeniliğe, büyümeye ve iş olanağı yaratmaya ekonomik katkılar sağlayabilir. Dairesel ekonominin, uzun vadede sürdürülebilirliği ve rekabeti teşvik etmesinin yanında maliyet tasarrufu sağlama, sosyal bütünleşme ve uyum için fırsatlar yaratma gibi faydaları da bulunmaktadır4.

Enerji tüketimi maliyeti arttıran bir etmen olduğu için önemli bir role sahiptir. Sürdürülebilirlik süreçleri enerjiden ve maliyetten tasarruf sağlama yönünde ilerlediğinde şirkete ekonomik kazançlar sağlayacaktır. Tekstil sektörü de enerji tüketimi oldukça fazladır. Bu yüzden kullanılan enerjinin geri dönüşümünü sağlayan projeler sürdürülebilirlik açısından önemli katkılar sağlayacaktır. Birçok tekstil firmaları piyasada varlığının devamlılığını sağlayabilmek için enerji yönetimi uygulayarak tüketilen enerjiyi azaltmaktadır (Çınar 2008).

Şekil 3.7: Sanayide sektörlere göre enerji kullanımı dağılımı5

Tekstilde elektrik enerjisinin yanı sıra ısı enerjisi de kullanılmaktadır. Bu tüketilen enerjilerin azaltılması ilk aşamadan ürünün müşteriye teslim edildiği aşamaya kadar olan süreçlerin detaylı incelenip analiz edilmesiyle mümkün olabilir. Bunun yanında makinelerin verimliliğini arttıracak çalışmalar, üretim aşamalarında enerji tasarrufu sağlayacak düzeltmeler de tüketimi azaltmaya yardımcı olabilir.

4 https://ec.europa.eu/growth/industry/sustainability_en 5 (Çınar 2008) 51% 16% 13% 9% 4%4%3% İmalat-Sanayi Metal Sanayi Taş-Toprak Sanayi Petrol-Kimya Sanayi Gıda-İçki-Tütün Tekstil-Dokuma Diğer

32

3.2.3 Tekstil Sektöründe Sürdürülebilirliğin Sosyal Etkileri

Bir üretimin sürdürülebilir olması için çevresel ve ekonomik etkilerin yanında sosyal etkilerin de çok büyük önemi vardır.

Sürdürülebilirliğin giderek önem kazanması sonucunda birçok tekstil firması kurumsal sosyal sorumluluklarını optimize etmeye başlamıştır. Yeşil ürün konseptinin uygun çalışma saatleri, adil ücretler, işçinin temiz suya kolay erişimi gibi şeyleri kapsaması nedeniyle birçok firma sürdürülebilirlik için sosyal sorumluluklarını belirlemiştir. Tekstil sektörü için içi çalışma koşulları ana kriter olup diğer sosyal kriterler şöyle sıralanabilir (Akduman 2018).

 Zorla çalıştırmanın olmaması,  Çocuk işçinin çalıştırılmaması,  Ücretlerin zamanında ödenmesi,

 Sert ve insanlık dışı davranışların olmaması,  Ayrımcılık yapılmaması,

 Güvenli ve hijyenik çalışma koşullarının sağlanması.

Bütün bunlara bakıldığında işletmeler açısından sosyal sürdürülebilirlik; çalışanların çalışma şartları ve yaşam standartları iyileştirilmeli, müşterilerin ve hatta gelecek neslin hayat kalitesini de dikkate almalıdır diyebiliriz (Gençoğlu ve Aytaç 2016). Bu sebeple sosyal sürdürülebilirliği geliştirmek için işletmelerin her açıdan değerlendirilip, iyileştirmeler yapılmalıdır.

Benzer Belgeler