S ü s l e m e - D e k o r a s y o n
Yazan:— 3
G
ü z e l, s a n a t l a r a k a d em i s i n i n bilhassa süsleme de
nen Dekorasyon şubesi - kıyme
tini lâyıkiyle bilsek.. - memle
ketin, hattâ her Türk yuvasının bugün cidden muhtaç olduğu, en
lüzumlu güzel sanat erbabım,
yâni (herşeyimizi ince ve milli bir zevkle süslemesini en iyi bi
len) elemanları yetiştirmekle
meşguldür.
Fakat (kıymetini bilsek..) de yişimizin sebebi var: Çünkü; ma alesef, henüz dekoratör kimdir, ne yapar, ne işe yarar, günlük hayatımızdaki rolü nedir, bunu, evet bin kere yazık ki, hâlâ hü
kümet bile, anlıyamamış bulu
nuyor. bilmiyor.
Bu bilgisizliğin her günkü kar-
şüaştığımız misalleri saymakla
bitmez: Herhangi bir sergi veya fuar kurulacağı zaman bakarsı nız, vilâyet ve belediye erkânın dan tutun ticaret ve sanayi oda larına kadar birçok müessesele-
rin mümessillerinden mürekkep
kurucu heyetler toplanırken,
bunların arasına, bir tek dekora törü dâvet etmek bile kimsenin aklına gelmez.
Son bir misali de, işte: (Istan - bulun 500 üncü fetih yıldönümü) nü kutlamağa hazırlanan bir sü rü münevver insandan mürekkep
komitenin içinde de, yine, bir
tanecik olsun dekoratör bulun
durmak lüzumu duyulmamıştır.
Halbuki; sabahleyin kalkar
kalkmaz kulpuna yapıştığımız
kahve veya çay fincanından tu tun, bütün gün, bütün gece, mü temadiyen temas ettiğimiz, için de yaşadığımız perdelerden, kol
tuklara, kıra vattan eşarpa ve
kapı tokmağından elbisenin biçi mine, desenine kadar herşey, her gey ancak dekoratörün elinde en güzel ve bilhassa millî zevke en uygun ve zarif şeklini alır.
Dünyanın her medeni köşesin
de - ressamın bile harcı
olmı-v n I kıt im. M u tla k a dakarat/Sra
bırakılır, ve bizde de aynı işi
mükemmelen başarabilecek bir
birinden ehliyetli üstadlar ve
gençler yetişip dururken, biz hâ lâ dekoratörün ne olduğunu an-
Uyamamış, kıymetini bir türlü
bilememiş durumdayız.
Bundan dolayıdır ki, günlük
cemiyet hayatımızın her safha sında, tarif edilmez bir
zevksiz-KANDEMİR
lik hüküm sürüp gitmektedir.
Yâni bu (zevksizlik) hastalığı
bütün şiddetiyle hüküm sürer
ken, ve bunu tamamen tedavi e- decek en becerikli doktorlar da varken, bu illetten kurtulmak i- çin, bu doktoru çağırmak kim senin akima gelmiyor.
İşte: Akademi süsleme şube sinde çalışan gençler gibi, öğret
menlerinin de, bir türlü mân«
veremedikleri bu anlayışsızlıktan duydukları üzüntü bakışlarından bile seziliyor.
Fakat buna rağmen, belki de;
(Elbette bir gün aklımız başı
mıza gelir..) ümit ve tesellisile,.
kendilerini işe vermiş bulunu
yorlar.
Burada, (iç süsleme), (kumaş
desenleri), (moda resimleri),
(minyatür, çini desenleri ve tez
hip), (cilt ve yazı), (seramik)
ve (afiş) kısımları var.
Sayın Edip Köseoğiu'nun süs leme galerisinden başan ile ge çip, süsleme bölümünün, istida dına göre ayrılmış olduğu (ihti
sas atölyeleri) nden birine de
vam etmeğe başlıyan talebe, ar tık yolunu bulmuş demektir.
öğleden sonraları mulaj, ana
tomi estetik, perspektif, mito
loji, sanat tarihi ve yabancı dil gibi muhtelif dersleri toplu ola rak takip ederken, öğleye kadar da, intisap ettiği şubenin ders lerine çalışır. Buradaki hocalar da, kıymetlerini eserleriyle hepi mize çoktan kabul ettirmiş, Ve dat Ar gibi başlı başına birer o- torite olan şahsiyetlerdir.
Bu; iç süsleme, umumi süsle me, moda resimleri, kumaş de senleri gibi atölyelerde çalışmak ta olan gençlerin neler yaptıkla rını topluca görüp anlıyabilmek için - buraya hayli emek vermiş çok kıymetli ve yazık ki artık rahmetli Hoca Kenan Temizan’ı saygı ile yâd ederek - süsleme bölümünün akademi arşivine kon mak üzere ayrılmış talebe eser
lerine bir göz gezdirmek kâfi
dir.
Baktıkça, zevkine doyulmıyan bir güzel sanatlar ziyafeti veren bu birbirinden nefis eserler ara sında, meselâ bir apartıman ka
tının, bir yuvanın sanatkârane
bir surette nasıl döşenebileceğin-
den tutun, giyim kuşama düş
kün bayanları bir anda çileden
çUcarMtk derecede muvaffak
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi