VAKIF, KURULUŞU, İŞLEYİŞİ VE
AMACI
Prof.Dr. Erol CANSEL
1 . V A K I F : Vakıf, bir malın şah-U sın m ü l k i y e t i n d e n ç ı k a r ı l a r a k be
l i r l i şartlarla hayrt, dint, sosyal ve insant bir amaca sürekli olarak tahsis edilmesidir. Lügat m a n a s ı y l a vakıf: "hapseylemek, a l ı k o y m a k " a n l a m ı n a ge lir. V a k f ı n İslâm hukukuna göre t a r i f i şöyledir: "Vakıf, menfaati halka ait olur veçhile, bir a y n ı , ebedî olarak Cenâbı H a k k ' ı n m ü l k ü h ü k m ü n d e ol mak üzere b a ş k a s ı n ı n m ü l k ü n e geçir mekten ve m ü l k ü n e sahip olmaktan ha pis ve yasak k ı l m a k t ı r " (1).
Bu suretle bir şahıs veya bir tüzel kişi, mal v a r l ı ğ ı n d a n a y ı r d ı ğ ı bir mala, belirli bir gaye u ğ r u n d a k u l l a n ı l m a k ü-zere şahsiyet k a z a n d ı r m a k t a ; yani bir vakıf tüzel kişiliği kurabilmektedir.
I I . T A R i H Ç E. B a t ı t o p -1 u m -1 a r -1 n da vakıf müessesesine ancak Orta Çağda r a s t l a n m a k t a d ı r . İlk Çağ klâsik Roma Hukuku'nda h e n ü z tüzel kişilik k a v r a m ı geliştirilemediği için, bağımsız bir teşkilâtı olan mal t o p l u l u k l a r ı n a r a s t l a n m a k t a d ı r . H a y ı r işleri için bir malın tahsisi, mutemet (güvenilir) bir kişi aracılığı ile yapılı yor ve bu kişiye eşyanın m ü l k i y e t hak kı devredilerek belli bir hayır a m a c ı n a malın hizmet götürmesi sağlanıyordu. H ı r i s t i y a n l ı ğ ı n k a b u l ü n d e n sonra, İm paratorluk d ö n e m i n d e , kilisenin tesiriy le d i n t a m a ç l a r a (Piae Causae) hizmet eden v a k ı f l a r kurulmaya başlanmıştır.
O r t a Ç a ğ'da d i n t gayeler için kurulan v a k ı f l a r y a n ı n d a , hayır işleri, i y i l i k yapmak, insanlara y a r d ı m etmek maksadıyla da v a k ı f l a r k u r u l m u ş t u r .
19. Asırda ise. Batı t o p l u m l a r ı n d a
a i l e v a k ı f l a r ı nın çoğaldığı görülmektedir. Büyük arazilerin, serve t i n parçalanmaması, aile fertlerinin elinde kalması için bu nevi vakıflar elverişli i d i . Ancak, ondokuzuncu asır da gelişen libeıal düşünce a k ı m l a r ı , a-ile v a k ı f l a r ı n ı n gelecek nesillerin atı lım gücünü azalttığı, tüketici bir genç lik yarattığı görüşlerini ısrarla yayarak bu v a k ı f l a r ı n giderek azalmasına sebep olmuştur. Diğer taraftan, bu asırda devlet güçlenerek, üzerindeki manevt ve d i n t hakimiyetlerini zayıflatmak ü-zere kiliseye ve büyük servetlere sahip bulunan kilise vakıflarına karşı müca dele açmıştır. Bu nedenlerle, 20. asırda b a t ı d a vakıf kurma işlemlerinin eski değerini kaybettiği, azaldığı görül mektedir.
Vakıflara karşı ortaya çıkan bu o-lumsuz tutum, bu kurumlan düzenle yen bazı Medent K a n u n l a r ı da etkiledi. Meselâ, 1804 t a r i h l i F r a n s ı z M e d e n t K a n u n u vakıf kurma işle mini düzenlememiştir. Vakıflar, ancak Fransız Hukuku doktrini t a r a f ı n d a n geliştirilmeye çalışılmıştır. Vakıf kur ma d o ğ r u d a n doğruya değil de; bağışla ma veya vasiyet yoluyla yapılabilmek te; belli bir amaca tahsis edilmek iste nen bu mal topluluğunun tüzel kişilik kazanabilmesi için i d a r t m a k a m d a n izin almak gerekmektedir. K u r u lan vakfın hak ve f i i l ehliyetleri ise çok sınırlı tutulmakta; gerçek kişilere t a n ı n m ı ş olan bu ehliyetler, vakıf tüzel
(1) B k s . Ar»ebük,E. BM'anpÇ ve Şahsın Hukuku, 19S8, Ankara, t. 504; An>ay, S.Ş. Hukuk Tarihinde İslâm Hukuku, 1958, Ankara, t. 255-256
322 P r n f n r FROL CANSEL kişiliğine sınırlı olarak müsaade edil
mektedir.
A v u s t u r y a özel hukukunda da vakıf düzenlenmemiştir. Vakıf kur ma ve vakfın tüzel kişilik kazanması idart makamın iznine tâbidir.
A l m a n Medenî Kanunu vakfı düzenlemekle beraber, gerek kurulu şunu, gerekse tüzel kişilik kazanmasını devletin iznine bağlı tutmuştur.
Medent Kanunumuzun alındığı İ s-v i ç r e Medent Kanunu'nda i k i l i bir ayırım yapılmış ve d i n t v a k ı f l a r l a a i l e v a k ı f l a r ı'nm kurulması ve tüzel kişilik kazanabilme si için izin ve tescil şartı aranmamış; bu vakıflar dışında kalan diğer vakıf ların kuruluş ve tüzel kişilik kazanabil meleri için izin şartı aranmamakla be raber, ticaret siciline tescilleri şartı getirilmiştir (CCS Art. 52) (2).
T ü r k h u k u k u n d a durum farklıdır. Aşağıda ayrıntılı biçimde inceleneceği gibi, Türk Medent Kanunu hükümlerine göre, dernekler gibi, bir vakıf kurmak da s e r b e s t t i r . Yani vakfın kuruluşu ve tüzel kişilik kazanması için idart makamdan önce den izin alma mecburiyeti yoktur. Fa kat, Medent Kanunun 74.cü maddesi şöyle bir hüküm koymuştur: "Kanuna, ahlâka, âdaba veya milJt menfaatlere aykırı olan veya siyast düşünce veya belli bir ırk yahut cemaat mensuplarını desteklemek gayesi ile vakıf kurula maz". Şu halde Türk hukukunda vakıf kurma serbestisi vakfın amacının top luma zararlı olmaması için, MK. 74.md. hükmüyle sınırlandırılmış bulunmakta dır. Amacın kanuna uygunluk deneti mini Asliye Hukuk Mahkemesi yapa caktır. (MK. Md.74/I.) Aynı fıkraya göre, vakfın tüzel kişilik kazanması için Asliye Hukuk Mahkemcsi'nce tutu lan sicile tescil edilmesi gerekmektedir.
Hemen belirtelim ki,Hâkimin yaptı ğı inceleme, gerek vakfeden; gerekse kurulacak vakıf bakımından şekil ve e-sas şartların kanuna uygunluk deneti midir. Bu hususlar eksiksizse, hâkim vakfın kurulmasına k a r a r v e r i r . Vakıf kurma talebini reddedemez. Ö-zetle, T ü r k hukukunda vakıf kurmak
için önceden izin alma mecburiyeti ka bul edilmemiş olup; serbesti sistemi ge çerlidir.
T ü r k h u k u k u n d a v a k f ı n t a r i h t g e l i ş i m i n e de k ı s a c a değinmekte yarar vardır.
Türkler İslâmiyeti kabul etmeden önce vakıf kurmakta idiler. N i t e k i m , Uygurlar'da içinde bir t ı p medresesi ve diğer okulları bulunan bir ibadet k u r u muna, gelirleriyle katkı getirmek ü z e r e zamanın Hânı (Hakanı) t a r a f ı n d a n b a ğ , bahçe ve arazi v a k f e d i l d i ğ i n i g ö s t e r e n vakıf belgeleri b u l u n m u ş olup, a r ş i v l e r de saklanmaktadır (3).
Büyük ve sonuncu din olan İ s l â m dini, özünde bulunan insant, a h l â k î , sosyal ve dint düşüncelerle v a k ı f k u rulmasını; kişinin i k t i s a d î v a r l ı ğ ı n d a n başka insanların da y a r a r l a n m a s ı n ı teş vik ediyordu. İslâm hukukunda da. Ro ma hukukundan farklı olarak, v a k f a tüzel kişilik k a z a n d ı r ı l m ı ş t ı . N i t e k i m , vakfedilen mal "AUahın m ü l k ü " s a y ı l makla, kişinin özel m ü l k i y e t i n d e n a y r ı lıyor ve b a ğ ı m s ı z , t ü z e l k i ş i l i ğ i o l a n mal v a r l ı ğ ı haline geliyordu (4).
Türklerin İslâmiyeti k a b u l ü , b i l hassa Abbasi devletinin p a r ç a l a n a r a k yerine Selçuklu devletinin k u r u l m a s ı y l a doğudaki Müslüman ahali T ü r k l e r i n egemenliğine girmiş; bu suretle T ü r k l e r İslâm dini ve hukukunun g e l i ş t i r d i ğ i vakıf müesesesesini yaygın hale getir meye başlamışlardır (5).
Osmanlı İ m p a r a t o r l u ğ u d ö n e m i n d e 26798 vakıf k u r u l d u ğ u , ancak tesbit edilemiyenlerle bu m i k t a r ı n 50.000
(2) B u hususta bkt. P l a n i o l - R i p « r t , T r a i t s p r a tique de Droit français, 1952, Paris, No. 78; E g g e r , Kommentar »um Schweserischen R e c h t , Stiftungen, Vorb. Nr. 5; Koschaker, P. R o m a H u k u k u n u n A n a Katlan, 1950, ». 98-100.
(3) Kunter, B . H . Türk vakıfları ve vakfiyeleri üıerine mücmel bir e t ü d , 1969, A n k a r a s.lOS.vd.
(4) Hatenrü, H . Medeni Hukuk T ü z e l K i ş i l e r i , 1979, C . I , Utanbul, s. 54.
(5) B k ı . Güneri, H . Türk Medeni K a n u n u a ç ı s ı n dan vakıfta amaç kavramı ve a m a c ı n a göre v a k ı f t ü r leri, 1976, Ankara, s. 3-4.
V A K I F . K U R U L U S U İ N L E Y İ Ş İ V E A M A C I 323
civarında olabileceği, kaynak a r a ş tırmalarında belirtilmektedir. 19. asır da, i m p a r a t o r l u ğ u n başkenti olan İstan bul'un t a ş ı n m a z m a l l a r ı n ı n üçte ikisi vakıf malları i d i .
Vakıflar sayesinde b ü t ü n ülke sat hında camiler, mescitler, okullar (Med reseler), k ü t ü p h a n e l e r , d e r g â h l a r , d a r ü ş -şifa ve hastahaneler, aş evleri, kervan saraylar, çeşmeler, yollar, dul ve yetim evleri, emzirme ve b ü y ü t m e y u v a l a r ı yapılmış; işçilere, köylülere y a r d ı m fonları b i r i k t i r i l m i ş , çarşı ve pazar yerlerine kantar k o n u l m a s ı , evlâtlık ların h ı r p a l a n m a m a s ı için k ı r d ı k l a r ı kap kaçağın yerine yenilerinin alın ması, kış a y l a r ı n d a k u ş l a r ı n beslenmesi, sakat leyleklerin tedavisi için v a k ı f l a r kurulmuştur (6).
Selçuklu ve Osmanlı devletleri dö neminde k u r u l m u ş olan v a k ı f l a r ı n 6390 tanesinin 38571 parça t a ş ı n m a z malı ve büyük t a r i h î değer taşıyan 7414 a-det eski eser kalmış b u l u n m a k t a d ı r .
2. C u m h u r i y e t d ö n e m i n d e n ö n c e , v e s o n r a k i v a k ı f r e j i m i
I . C u m h u r i y e t i n i l â n ı n d a n ö n c e , v a k ı f l a r fıkıh kuralla rına göre k u r u l u p idare edilmekte i d i . Vâkıfın tayin ettiği mütevelli v a k f ı n yönetimi sağlıyordu. 1826 y ı l ı n d a Padi şah I . A b d ü l h a m i t ve I I . Mahmut v a k f i yeleri için özel bir y ö n e t i m kurularak buna "Evkâf-ı H ü m a y u n Nezâreti" den miştir. Bu suretle hanedan v a k ı f l a r ı n ı idare edenlere "Nazır" adı verilmiştir. Bu nazırlar başta bir v e k i l , h ü k ü m e t yetkilisi değildi. S o n r a l a r ı n a z ı r l a r he yetine k a t ı l a r a k h ü k ü m e t b ü n y e s i n d e nâzır h ü v i y e t i n i k a z a n m ı ş t ı r . Önce, mü tevellileri bir makama şart edilen va kıflarla, mütevelliliği vakfedenlerin evlâtlarından b a ş k a l a r ı n a şart edilmiş vakıfların idaresi bu E v k â f N e z â r e t i n e verilmişti.Zamanla E v k â f N e z â r e t i b ü-t ü n v a k ı f l a r ı n deneü-timinin kendisine b a ğ l a n d ı ğ ı bir makam olmuş tur.
Nezârete b a ğ l a n a n v a k ı f l a r i k i çe şitti:
a) V â k ı f ı n soyu kesilip, mütevellisi nezâret m a k a m ı n c a atanan v a k ı f l a r . Bunlara M A Z B U T V A K I F L A R denmiş tir. b)Mütevellisi vâkıfı t a r a f ı n d a n ata nan vakıflar.Bunlara M Ü L H A K V A K I F L A R adı verilmiştir (7). II.C u m h u r i y e t i n i l â n ı n d a n s o n r a eski vakıfların yöne t i m işleri 1924 yılına kadar "Ş e r ' i y e-v e E e-v k â f V e k â 1 e t i " ne e-veril d i . Ancak, T ü r k Medeni Kanununun t a t b i k i h a k k ı n d a k i 864 sayılı kanunun maddesi. Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan vakıf ların özel bir kanunla yürütülmesini ö n g ö r ü y o r d u .
Bu suretle, vakıflarla ilgili bir ka nun h a z ı r l a m a k üzere başlatılan çalış malara İsviçreli Medeni Hukuk Profe sörü L E E M A N N da davet edildi. Hazır lanan taslak Meclisten 1935 yılında (5 Haziran) 2762 sayılı V A K I F L A R K A N U N U adıyla çıkarak kanunlaştı.
Bu kanun, eski vakıfları, tarihi ge lişimlerine uygun olarak dörde ayırmış tır:
a) M A Z B U T V A K I F L A R : Bu vakıf lar t e k b i r t ü z e l k i ş i ola rak kabul edilmiş ve idareleri Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü n e devredilmiştir, (Md. 1.)
b) M Ü L H A K V A K I F L A R : Mütevel l i l e r i t a r a f ı n d a n yönetilen, mütevel liliği fer'ilerine şart edilmiş bulunan, gözetim ve denetimi ise devlet adına V a k ı f l a r Genel Müdürlüğünce yapılan v a k ı f l a r d ı r . Bunların adedi 437'yi bul m a k t a d ı r (Md.2).
c) A Z I N L I K V A K I F L A R : Azınlık ların k u r d u ğ u vakıflardır. Kendi yö netim k u r u l l a r ı t a r a f ı n d a n idare edi lirler. Gözetim ve denetimleri Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü n c e yapılır.
d) ESNAF V A K I F L A R I da kendi seçtikleri kurul veya mütevelliler tara f ı n d a n yönetilir. Gözetim ve
denetimle-(6) Güneri, s. 35 vd.; A k g ü n d ü t , A. Eski ve yeni hukukumuzda devletin kurduğu vakıflar, I V V A K I F H A F T A S I (1-7 Aralık 1986Ankara) »emporyunnunda verilen tebliğ.
(7) B k ı . Hatemi, H. Medeni Hukuk T ü ı e l Kişileri, İ s t a n b u l , 1979, «. 340.
P r ^ n r F R O L CANSEL 324
r i Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. Eski vakıfların bazı sorunları bu gün Devlet tarafından çözülmeye gay ret edilmektedir. Nitekim 18.6.1984 ta rih ve 227 sayılı Kanun Hükmünde Ka rarname ile. Vakıflar Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri yeniden düzen lenmiş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanu nunda yetersiz kalan hükümler yerine bu kararname ile yeni hükümler geti rilmiş ve eski vakıflara ait mimart veya t a r i h i değeri olan eserlerin ko runmasına dair açık hükümler düzen lenmiş; Genel Müdürlük bünyesinde Abide ve Yapı İşleri Dairesi Başkan-lığı,Emlâk Dairesi Başkanlığı, Mülhak ve Yeni Vakıflar Dairesi Başkanlığı, Hayır İşleri ve Sosyal Hizmetler Dai resi Başkanlığı, İşletmeler ve İştirakler Dairesi Başkanlığı, Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığı, yetki ve görevleri ayrıntılı şekilde gösterilmiştir.
ni. C u m h u r i y e t i n i l â n ı n d a n s o n r a « k u r u l a n y e n i v a k ı f l a r : 1) M e d e n i K a n u n h ü k ü m l e r i n e g ö r e v a k f ı n k u r u l u ş u : Medeni Kanunun 73-81. maddeleri vakfı tarif ederek kuru luşunu, organlarını, vakıf nevilerini, vakfın teftişini ve sona ermesini düzenleyen hükümler koymaktadır.
Bu hükümlerden dördü, 1967 yılın da çıkarılan 903 sayılı kanunla de ğiştirilmiştir. Daha sonra çıkarılan 12.2.1973 tarih ve 1659 sayılı Kanun, 903 sayılı Kanunla öngörülmüş olan, mirasçıların saklı payları ile ilgili 2. maddesini yeniden değiştirmiştir.
903 sayılı Kanunun ö.maddesinde yapılması öngörülen vakıf tüzüğü, 21.8.1970 tarihli Resmi Gazetede ya y ı n l a n a r a k yürürlüğe girmiştir.
903 sayılı Kanun, Türk toplumunca anlamlı bulunmayan "TESİS" tabirini değiştirerek, " V A K I F " deyimini ikâme etmiş; bu suretle müessesenin anlamını yeniden kazandırmıştır.
2) V a k f ı n t a r i f i v e b a ğ ı ş l a m a d a n f a r k ı : Medeni Kununun 73.maddesine göre vakıf: "Başlıbaşına mevcudiyeti haiz
olmak üzere bir malın b e l i r l i b i r ga yeye tahsisidir". Ancak hemen b e l i r t mek gerekir k i , her belirli amaca tahsis edilen bir mal ile vakıf k u r u l m u ş o l maz. Nitekim, b e l i r l i b i r a m a ç i ç i n y a p ı l a n b a ğ ı ş l a m a l a r da bir malın belli bir gayeye tah sisi için tevcih edilir. Fakat, v a k ı f t a n farklı bir h u k u k î muameledir. Meselâ bir kimsenin y a r d ı m a m u h t a ç ö ğ r e n c i lere harcanmak üzere, ö ğ r e n c i l e r e yar dım kurumuna 1 milyon lira b a ğ ı ş l a m a sı vakıf kurma değil; b a ğ ı ş l a m a söz leşmesi yapmasıdır.
3) V A K F I N K U R U L U Ş Ş A R T L A R I :
A) E H L İ Y E T : Vakıf gerçek kişi ve ya bir tüzel kişi t a r a f ı n d a n k u r u l a b i l i r .
a) Gerçek kişi v a k f ı ya s a ğ l ı ğ ı n d a (hayatta iken, veyahut k e n d i s i n i n ö l ü münden sonra vücut bulmak ü z e r e k u rabilir.
Bir kimse sağlığında bir v a k ı f k u r mak istediği takdirde, m ü m e y y i z ve re şit olmalı ve vesayet a l t ı n a a l ı n m a m ı ş bulunmalıdır. Kendilerine vasi t a y i n e-dilmiş mümeyyiz k ü ç ü k l e r l e , mahcur lar; ne kendilerinde de 'kanunt m ü m e s silleri aracılığı ile v a k ı f k u r a m a z l a r , (MK.392.) Bu suretle, s ı n ı r l ı e h l i y e t sizlerin vakıf kurma e h l i y e t l e r i n i n o l madığını belirtmek istiyoruz.
Akıl hastası, akıl z a y ı f ı olan tam ehliyetsiz kişilerin de v a k ı f k u r m a eh liyetlerinden söz edilemez.
Ancak, kendilerine k a n u n t m ü ş a v i r tayin edilmiş mümeyyiz ve r e ş i t l e r va kıf kurabilir. Zira Medeni K a n u n u n 379. cu maddesinde sınırlı e h l i y e t l i l e r i n vakıf k u r a m ı y a c a k l a r ı n a dair yasakla ma yer almamıştır.
Bir kimse ölüme bağlı tasarrufla, yani bir vasiyetname ile, ö l ü m ü n d e n sonra h ü k ü m ifade etmek ü z e r e b i r vakıf kurmak isterse (MK.74 I ) , M e d e n i Kanunun 449. maddesine göre 15 y a ş ı n ı bitirmesi ve mümeyyiz olması y e t e r l i dir.
b) Tüzel kişiler de v a k ı f k u r a b i l i r . Bunun için tüzel kişinin o r g a n l a r ı n ı n yetkili olması gerekir. Bu y e t k i y i t ü z e l kişinin organı, alacağı bir k a r a r l a
sağ-V A K I F , K U R I I I U $ u . İSLF.Yt.Sİ sağ-V F A MATT 325 layabilir; veya bu yetki esasen tüzel k i
şinin k u r u l u ş sözleşmesinde bulunabilir (8). Bu suretle, şirketler, dernekler veya sendikaların vakıf k u r m a s ı m ü m k ü n dür.
B) BİR M A L I N TAHSİSİ: V a k f ı n kurulabilmesi için i k i n c i şart, belli bir malın muayyen bir amaca tahsis edil mesidir. (MK.73 I.) Malın tahsisi işlemi vakıf k u r a n ı n t e k t a r a f 1 ı bir irade beyanı olup, aynı zamanda malı, vakfın a m a c ı n a bağlama görevini yeri ne getirir (9).
Tahsis edilen mal vakıf k u r a n ı n mülkiyetinden ve mal v a r l ı ğ ı n d a n ay rılarak bağımsızlaşır ve v a k f ı n tüzel kişiliğinin m ü l k i y e t i n e geçer.
Ancak, tahsis edilen bu malın vak fın a m a c ı n ı gerçekleştirecek bir i k t i sadî değer taşıması gerekir. Çok k ü ç ü k , cüz'i bir ekonomik değeri olan malın vakfın a m a c ı n ı gerçekleştirmesi şüphe lidir. Böyle bir vakıf k u r u l m u ş s a , ama cını gerçekleştiremiyeceği anlaşıldığı zaman, teftiş m a k a m ı v a k f ı n m a l l a r ı nın benzer amaçlı bir vakfa tahsisini Asliye Mahkemesinden ister, (MK.77 III.) Esasen 30 Temmuz 1982 t a r i h l i Resmi Gazetede y a y ı m l a n m ı ş olan, "Va kıflar h a k k ı n d a k i t ü z ü ğ ü değiştiren tüzüğün" 37.maddesi, vergi bağışıklığı talep eden v a k f ı n mal v a r l ı ğ ı n ı n 30 milyon liradan aşağı olmaması ve ba ğışlar dışında yıllık gelirinin 3 milyon liradan fazla olması ş a r t ı n ı t a ş ı m a k t a dır.
V a k f ı n gayesine tahsis edilecek mal taşınır veya taşınmaz bir mal olabilir. Vakıf k u r a n ı n üçüncü ş a h ı s t a k i alaca ğı, belli miktarda para, a k t i f ve pa sifiyle bir mal varlığı, ticari bir iş letme, bir mal v a r l ı ğ ı n ı n gerçekleşmiş veya ileride gerçekleşecek gelirleri, sı nırlı a y n î haklar, f i k r î ve sınaî haklar da vakfa tahsis edilebilir.
C) AMAÇ: Vakıf bir a m a c ı n gerçek leştirilmesi için kurulur. Tahsis edilen mal bu a m a ç u ğ r u n a h a r c a n ı r . V a k f ı n amacı, a h l â k a , adaba, millî menfaatlere, kanuna a y k ı r ı olmamak, siyasî d ü ş ü n c e veya M i l l i ırk veya cemaat m e n s u p l a r ı nı desteklememek şartıyla ( M K . 74 I I ) serbestçe seçilebilir.
V a k ı f l a r kuruluş amaçlarına göre şöyle kurulabilir:
a) A i l e v a k ı f l a r ı : MK.322. Bu nevi vakıf, aile fertlerinin tahsil ve terbiyesini sağlamak, ailedeki kişilere y a r d ı m etmek, evleneceklere cihaz, ev sağlamak gibi maksatlarla kurulabilir. Bu v a k ı f l a r 903 sayılı Kanunla getiri len değişiklikle. Vakıflar Genel Müdür l ü ğ ü n ü n denetimine girmiştir, (MK.80 I.)
b) D i n î a m a ç l ı v a k ı f l a r . Bunlara "Diyanî vakıflar" da denir. Ga yesi sırf d i y a n î olan, ibadete mahsus vakıf kurulabilir. Meselâ bir cami, mes cit, kilise, havra inşası ve bunların gi-derimleri ile buralarda hizmet edecek d i n görevlilerinin bakılıp beslenmesi, yahut d i n bilginleri yetiştirmek üzere bir okul inşası ve öğrencilerin geçimini sağlamak üzere kurulan vakıflar, diya n î gayeli vakıflardır. Bu vakıflar da 903 sayılı Kanunla Vakıflar Genel Mü d ü r l ü ğ ü n ü n denetimine tâbi tutulmuş ve k u r u l u ş l a r ı da diğer vakıflarda olduğu gibi, mahkemenin tescile karar vererek sicile tescil işlemi ile sağ lanmıştır.
c) İ s t i h d a m e d i l e n l e r l e i ş ç i l e r e y a r d ı m v a k ı f l a r ı : Ticaret Kanunu 468 ve Medeni Kanun 77/A maddesi hükümle rine göre kurulabilen bu tür vakıflar, işveren t a r a f ı n d a n belli bir miktar pa r a n ı n veya malın çalıştırdığı personelin i h t i y a ç l a r ı n a tahsisi amacını taşır. Bu v a k ı f l a r i k i t ü r l ü d ü r .
a a ) T e k t a r a f l ı p e r s o n e l e y a r d ı m v a k ı f l a r ı : Vâ k ı f ı n tahsis ettiği fonla kurulur. Perso nel vakfa herhangi bir aidat ödemez. Eğer vakıf senedinde edayı talep h a k k ı tanınmışsa, istihdam edilenlerin veya işçilerin edimi dava hakları doğar. A k si halde mahkeme aracılığı ile bir edim talebinde bulunamazlar.
bb)İ k i t a r a f l ı p e r s o n e l v a k ı f l a r ı : Personel vakfa bir ai dat ö d e d i ğ i n d e n , hem vakfın
yönetimi-(8) B k ı . Ö ı s u n a y , E . Medeni Hukukta T ü ı e l K i şiler, 1978, istanbul, s. 388.
326. Prnf Dr. EPOT CANSEL
ne katılabilir; hem de vakfın edimleri ni dava h a k k ı vardır, (MK.77/A I I , V.)
Bu yardım vakıflarının organları, vakıftan yarar sağlayanlara vakfın fa aliyeti ve mali durumu h a k k ı n d a bilgi vermek zorundadır, (MK. 77 / A II.)
d) K a m u y a y a r a r l ı v a k ı f l a r :
903 sayılı Kanunda "Kamuya yarar lı vakıf" deyimi geçmemektedir. Ancak, 2. ve 4. maddeler bir arada incelendiği zaman, söylenmek istenenin "kamuya yararlı vakıf" olduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıflar i k i türlü kamu görevlerine yardımcı olabilir:
-Gelirlerinin en az % 80' i n i genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin ya da hiz metlerin görülmesini karşılamak üzere Bakanlar Kurulu kararı ile tahsisen bir vakıf kurulmuşsa. Böyle bir vakıf yine Bakanlar Kurulu kararı ile tahsis edi len mal varlığı için vergi bağışıklığı elde edebilir, 903 sayılı Kanun, md.4. Vergi muafiyetini elde etmek için, ge rek sağlar arası gerekse ölüme bağlı ta sarrufla kurulan vakıf için Maliye Ba kanlığına ve Bakanlar Kuruluna baş vurma usulü 25.7.1970 tarih ve 7/1066 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri ne göre kurulan vakıflar hakkında Tü züğün 37.Cİ maddesinde gösterilmiş bulunmaktadır.
-Kamu görevlerine yardımcı olmak üzere gelirlerinden e n a z y a r ı s ı n 1 bu hizmetlere bırakmak üzere bir vakıf kurulmuşsa. Bu vakıflar için M K . 453. maddesindeki mirasçıların saklı pay oranları küçültülerek, vakıfa mal varlığından daha fazla iktisadi değer ayırması sağlanmıştır. Nitekim muris kurduğu vakfın gelirlerinden en az ya rısını kamu görevi niteliğindeki işlerin yapılmasına tahsis etmişse, mirasçıları nın mirasçısı kanundaki saklı payının ancak 1/3 ünü elde edebilir. Meselâ vâ kıfın vakfa tahsis ettiği mal varlığı 1 milyon T L değerde ise, mirasçının saklı payı 3/4 yani 750.000 T L iken; bu va kıf gelirlerinin en az yarısı kamu hiz metlerine ödenmek için kurulmuşsa, mirasçının saklı payı 250.00 TL.dir (10).
Bakanlar Kurulunca vergi bağışık
lığı kazanan vakıflar belli başlı şu ver gileri ödemekten muaf olurlar:
-Bu tür vakıfların k u r u l u ş i ş l e m l e r i ile bu vakıflara yapılacak b a ğ ı ş l a m a l a r h a r c a tâ b i d e ğ i l d i r . ( H a r ç lar Kanununun 38.md.sini d e ğ i ş t i r e n 903 sayılı Kanunun 5/H md.si).
-Veraset ve i n t i k a l vergisi ö d e m e z ler (903 sayılı k. md.5/D h ü k m ü ile de ğiştirilen 7338 sayılı Veraset ve İ n t i k a l Vergisi Kanunu md. 4).
-Edinecekleri t a ş ı n m a z l a r veya a y n i haklar için tapu i ş l e m l e r i n d e tescil veya şerh harcı ödemezler (903 s a y ı l ı K.md.5/H, 492 sayılı H a r ç l a r K a n u n u , 59/a). -Kurumlar vergisi ö d e m e z l e r . (903 s. K.md.5/A, 5422 sayılı K u r u m l a r V e r g i si Kanunu, md.l99 sayılı K . i l e d e ğ i ş i k 7.md.).
-Emlâk alım vergisinden m u a f t ı r l a r . (903 s.K. ve 18.2.1963 t a r i h , 198 s a y ı l ı Emlâk Alım Vergisi K.md.4/ k.).
c ) Y ü k s e k ö ğ r e t i m k u r u m l a r ı v a k ı f l a r ı : 17.8.1983 tarih ve 2880 sayılı K a n u n l a d e ğ i ş t i r i len 2547 sayılı Y ü k s e k ö ğ r e t i m K a n u
-(10) 903 sayılı Kanun ve onu d e ğ i ş t i r e n 1659 s a yılı Kanunla M K . 453.md.de d ü ı e n l e n e n saklı p a y l a r a ve niteliklerine getirilen değişiklikler, doktrinde eleştirilmekte ve yeni d ü z e n l e m e n i n saklı pay k u r u munu sarstığına, mirasçılar a r a s ı n d a a n l a ş m a z l ı k l a r a ve saklı payın h e s a p l a n m a s ı n d a g ü ç l ü k l e r e yol a ç t ı ğına, Medeni Kanun'daki saklı pay h ü k ü m l e r i n i temel den boEarak dücensiz ve g ü v e n s i z d u r u m a g e t i r d i ğ i n e işaret edilmekte; hatta bu sakıncalar dikkate a l ı n a r a k 1984 tarihli Medeni K a n u n u n ön t a s a r ı s ı n d a 453. maddenin üç ve dördüncü fıkralarına yer v e r i l m e d i ğ i belirtilmektedir, B k ı . Köprülü, B . 903 sayılı K a n u n u n Medeni Kanun'da yaptığı değişiklik sonucu m e y d a n a gelen vakıfların özel türlerinin tahlil ve tenkidi, I V V A K I F H A F T A S I , Y E N İ V A K I F L A R I N P R O B L E M LERİ V E G E L E C E Ğ İ Sempozyumuna verilen t e b l i ğ , 1 Aralık 1986, Ankara, s. I X .
(11) B u konuda: Ataseven, A . Vakıf Y ü k s e k ö ğ r e tim Kurumu, I V . V A K I F H A F T A S I t e b l i ğ i .
(12) Bkz. Özsunay, s. 432.
(13) Bkz. Egger, Art. 83, Nr. 7; İşeri, s. 151; Ö z sunay, s. 435; Köprülü, B . Medeni H u k u k , 1, I I . k i t a p lar, 1979, s. 565-566.
nun Ek 2. maddesine göre " V a k ı f l a r , kazanç a m a c ı n a y ö n e l i k olmamak şar tıyla ve malî ve i d a r î hasuslar d ı ş ı n d a akademik çalışmalar, öğretim elemanla rının sağlanması ve g ü v e n l i k y ö n l e r i n den bu kanunda gösterilen usul ve esas lara uymak k a y d ı y l a , y ü k s e k ö ğ r e t i m kurumları veya bunlara bağlı birimler den b i r i n i veya birden f a z l a s ı n ı kura bilirler."
Bu hükümle, v a k ı f y ü k s e k ö ğ r e t i m k u r u m l a r ı kurula bileceği kabul edilmiş b u l u n m a k t a d ı r (Ek 8.md). V a k ı f l a r c a kurulacak y ü k seköğretim k u r u m l a r ı n d a k i akademik organların devlet y ü k s e k ö ğ r e t i m ku rumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenmesini â m i r d i r . Yine V a k ı f yükseköğretim k u r u m l a r ı n d a k i eğitim-Öğretim esasları, süreleri ve öğrenci haklan da 2547 sayılı Y ü k s e k ö ğ r e t i m Kanunundaki h ü k ü m l e r e tâbi t u t u l m u ş tur, (Ek md.9.)
Vakıf Y ü k s e k ö ğ r e t i m K u r u m l a r ı Yönetmeliği 28 Mart 1985 tarih ve
18708 sayılı R e s m î Gazetede y a y ı m l a n mıştır. Y ü k s e k ö ğ r e t i m K u r u l u n u n 22 Mayıs 1985 tarih ve 85. 134.529 sayılı karan ile i l k v a k ı f y ü k s e k ö ğ r e t i m ku rumu olarak B İ L K E N T Ü N İ V E R S İ T E Sİ k u r u l m u ş t u r (11).
D) V A K F I N O R G A N L A R I : M k . 77. md.si v a k f ı n : 1. Z a r u r î , 2. i h t i y a r î olmak üzere i k i t ü r l ü o r g a n ı olabi leceğini h ü k m e b a ğ l a m a k t a d ı r .
1. V a k f ı n z a r u r î o r g a -n 1, yö-netim o r g a -n ı (idare uzvu) dır. Bu organ bir k u r u l olabileceği gibi tek bir kişi de olabilir. Uygulamada bu or gana "mütevelli heyeti", "idare heyeti".
327 "yönetim kurulu" veya "vakıf m ü d ü r ü " gibi isimler verilmektedir. (12). Vakıf o r g a n ı vakıf senedinde b e l i r t i l i r , ( M K . 75, V a k ı f tüzüğü md.l7 I.)
V a k ı f senedinde vakfın organları, idare biçimi ve temsil tarzı y e t e r i n c e gösterilmemiş veya s o n r a d a n bir imkânsızlık doğmuşsa teftiş m a k a m ı ( V a k ı f l a r Genel M ü d ü r l ü ğ ü V a k ı f l a r T ü z ü ğ ü , md.l7 I I ) vakfedene b a ş v u r a r a k eksikliklerin giderilmesini ister, MK.77 I I . Vakıflar Tüzüğü, md.l7 I I . Vakfeden ölmüş veya eksikleri gi-deremiyecek durumda ise teftiş maka mı v a k f ı n tescil edildiği mahkemeye b a ş v u r a r a k kendi düşüncesini de bil dirmek suretiyle noksanların i k m a l i n i talep eder. ( M K . 77 I I ; V a k ı f l a r tüzüğü, m d . l 7 I I . )
2. V a k f ı n i h t i y a r î o r g a n l a r ı , vakıf senedinde genel ku rul, d a n ı ş m a kurulu, onur kurulu, de netleme kurulu gibi orgnnlar olarak dü zenlenebilir, i h t i y a r î organlar h a k k ı n d a dernek genel kurulu ile i l g i l i M K . 5961. md.lerin kıyas yoluyla uygulanacağı hususunda doktrinde görüş birliği var d ı r (13).
V a k f ı n /.arurî organı olan y ö n e t i m o r f, a n ı' nın başlıca görevleri ve yetkileri şöyle Özetlenebilir: Yöne tim organı vakfı yönetir, üçüncü şahıs lara karşı v a k f ı temsil eder, h u k u k î iş lemlerini y ü r ü t m e k için gerekli karar ları alır; her takvim yılı başında vak f ı n m a l î durumunu uygun vasıtalarla i -lân veya y a y ı n l a t ı p siciline de tescil ettirir, M K . md. 81, Tüzük, md. 29.; vakfa tahsis edilen malın veya h a k k ı n m ü l k i y e t i n i n vakfa geçmesini sağlar. ( M K . 74 V I , V a k ı f l a r Tüzüğü, md. 14.)