• Sonuç bulunamadı

Fransız taşrasında Osmanlı ihtişamı:Romancı Pierre Loti'nin Fransa'daki evi gösterişli Türk ve Doğu dekorasyonuyla bir müze niteliğinde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fransız taşrasında Osmanlı ihtişamı:Romancı Pierre Loti'nin Fransa'daki evi gösterişli Türk ve Doğu dekorasyonuyla bir müze niteliğinde"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

The Turkish fisiom contains a . fabulous array of , >

•decorative items from the Near; \ ;'P

East and Noiih Africa. Yakındoğu ve Kuzey Afrika'dan getirtilen eşyayla süslenmiş Türk Odası. ' şV - \ V\

Romancı PİERRE LOTİ'nin Fransa'daki evi gösterişli Türk ve Doğu

dekorasyonuyla bir müze niteliğinde. Chri's Hellier anlatıyor, öv

FRANSIZ TAŞRASINDA

OSMANLI İHTİŞAMI

• T - İ ,1«? .. . s^TSase

(2)

T T --

9>

o

O ~ ^ U

H

idden behind the facade o f an ordinary ter­ raced house in the sm all French port o f Rochefort lies one o f the most extraordinary Ottoman inspired interiors to be fo u n d out­ side Turkey. Designed in several stages to­ wards the end o f the nineteenth century, the flam boyant a n d eclectic interior was the home o f Julien Marie Viaud, better known as the romantic novelist Pierre Loti. Loti was bom here, in what he described as "une mai- son banale d 'une rue banale." Fleeing the restrictions of a provincial upbringing, he joined the navy a n d em­ barked on a life o f adventure that was to take him to North Africa, the M iddle East, Turkey, India, China and Japan. H is wanderings and his particular passion for all things "Oriental" are reflected in the fabulous in­ teriors o f his Rochefort house; interiors which idealize nineteenth century Europe's exotic and mysterious im­ age o f the Near and Far East.

In 1876 Loti made his first trip to Turkey, a country which he was to adopt as his second home. As a staunch Turcophile he supported Turkey in the 1912-13 Balkan Wars tuhen most European politicians and statesmen, eager to see a weakened Ottoman empire, threw their- weight behind the Balkan states in their struggle fo r inde­ pendence.

Loti was an avid chronicler o f daily life o f old Stam- bul - the area w ithin the ancient Byzantine fortifica­ tions. Revelling in the life-style o f ordinary people he liked nothing better than "to tour the mosques, beads in hand; to stop at all the cafes, turbehs, mausolea, at the baths and in the squares; to drink Turkish coffee in mi­ croscopic blue cups with brass bases; to sit in the sun and stupefy sweetly in the smoke o f a narghile; to talk with dervishes and passers-by; to be oneself a part o f the tab­ leau so f u l l o f movement and light; to be free, carefree and u n k n o w n ."

H is novels, despite being romantic fantasies, intro­ duced millions o f Europeans to Turkish customs and habits. After his death in 1923 his books went out o f fashion and were dismissed by critics as second rate. However, since his Rochefort house was opened to the fmblic in the 1970s, many o f his books have been reprint­ ed and several biographies have documented his life.

Istanbul forms the setting o f several Loti books includ­ ing Fantome d'Orient and the romantic novel Aziyade, based on his love o f a Circassian beauty. In Rochefort, Loti dedicated the Turkish room, his favorite sanctuary, to her memory. Her portrait, based on a sketch by Loti himself, stands among the narghiles, inlaid tables and displays o f bejeweled firearms and damascened swords.

Like the other rooms in the house, the Turkish room is an eclectic ensemble o f architectural details and personal mementoes, many o f which Loti brought from his house in Eyup. The ebiborate ceiling o f arches and intertwined arabesques was based on the Moorish Alhambra in Gra­ nada. A long one wall a low divan, where Loti spent

much o f his time reclined in traditional oriental dress smoking a narghile, is piled high with cushions. Turk­ ish rugs are strewn across the floor; velvet drapes and em­ broidered silks cover the walls.

Opposite the Turkish room, beyond a narrow, rather dingy corridor, lies a sm all Arab salon. It, too, is adorned with cushions and rugs. The white walls are decorated with blind arches and inset with seventeenth century ceramic tiles which Loti brought from Algeria in 1883. Other details include h u n tin g weapons, dried palm leaves, Delft earthenware and ostrich eggs hanging

in tasselled nets.

To the north o f the Turkish and Arab salons lies the largest and most impressive o f oriental interiors, a

recon-Much of the material for the mosque came from the Umayyed Mosque in Damascus.

Şam 'daki U m ayyed C am isi'nin geçirdiği yangından arta kalan m alzem eyle olu şturulan k ö şe.

structed mosque combining Turkish and Arabic fe a ­ tures. Loti purchased much o f the material fo r the sanc­ tuary in Damascus in 1894 follow ing a fire at the' Umayyed Mosque the previous year. When the mosque was installed, having been transported from Syria by "honest smugglers," Loti oriented the tiled mihrab to the north instead o f to Mecca.

Giant brass candlesticks which originally lit the dim interior fla n k the prayer niche. In Loti's time scent per­ fum ed the air adding to the other-worldly atmosphere. A long the western wall, beneath horseshoe arches sup­ ported by red marble columns, are several draped cata­ falques crowned by u n u su a l horned helmets. Nearby stands the tombstone o f Aziyade, removed from the

(3)

tery atE yüp. After gather­ ing a plethora o f souvenirs from his travels and using them to recreate his person­ alized image o f the nine­ teenth century Orient, Lo­ ti often insisted on receiv­ in g guests in oriental at­ tire. A close friend and fel­ low eccentric, M adam e Alice Louise Barthou, was only show n in to the mosque after w illingly sporting a veil. Loti also hired sailors, his "follow­ ers, " to dress in brightly colored robes, to chant and to prostrate themselves as i f in prayer.

Loti incorporated other theme rooms into his fla m ­ boyant, fa n ta s y house. These include a Gothic

room, a two-storey Renaissance hall, a Louis Sixteenth salon, a Japanese pagoda and a Chinese interior; the. lat­ ter two have since disappeared. B ut it is the Turkish and oriental rooms, little changed since L oti's death,

The Pierre Loti Cofeehouse stili operates in the Eyüp section of İstanbul.

(4)

K

üçük Fransız sahil kasabası Roche- fort'da, sıradan bir evin duvarlarının ar­ dında Türkiye'nin dışında bulunabile­ cek en olağandışı Osmanlı iç mekanla­ rından biri gizli. 19. yüzyılın sonlarında birkaç aşamada tamamlanmış olan bu iç mekanın tasarımcısı ve sahibi romantik yazar Julien Marie Viaud, yani dünyada ve Türkiye'de bilinen adıyla Pierre Loti. Loti burada, "une maison banale d'une rue banale" diye tanımladığı bu çatının altında doğmuş, onu bo­ ğan taşra ortamından kurtulmak için deniz kuvvetleri­ ne katılarak macera dolu bir hayata atılmıştı. Kuzey Af­ rika'dan Ortadoğu'ya, Türkiye'den H indistan'a, Çin'den Japonya'ya, yıllarca gezdi. Rochefort'daki evin masalsı iç dekorunda bu gezilerin hatıralarını ve Lo- ti'nin "Oryantal" olan herşeye duyduğu yakıcı tutkuyu görmek mümkün. Bu dekorasyon bir yandan da 19. yüzyıl Avrupa'sının Yakın ve Uzakdoğu'ya yakıştırdığı egzotik ve gizemli imgeyi yansıtıyor.

İlk kez 1876’da Türkiye'ye gelen Loti burayı ikinci vatanı olarak benimsedi. 1912-13 Balkan Savaşları sıra­ sında, Avrupa'da çoğu politikacı ve devlet adamının Osmanlı İmparatorluğunu zayıf düşürmek umuduyla Balkan devletlerinin bağımsızlık mücadelesine arka çıktığı bir dönemde, o büyük bir kararlılıkla Türkiye'yi destekledi.

Loti eski İstanbul'un, yani sur içindeki semtlerin günlük hayatını ayrıntılarıyla gözlemlemişti. Sıradan insanların yaşam tarzına hayranlık duyuyor, mutlulu­ ğu şöyle tanımlıyordu: "Elinde tespihle camileri gez­ mek; bütün kahvelerde, türbelerde, yatırlarda, ha­ mamlarda ve meydanlarda mola vermek; pirinç tabaklı minicik mavi fincanlarda Türk kahvesi içmek; derviş­ lerle, gelip geçen herkesle sohbet etmek; böylesine ha­ reketli ve ışıklı bir tablonun parçası olmak; özgür, kay­ gısız ve meçhul olabilmek."

Eserleri romantik fantazilerden ibaret olsa da, Türk görenek ve geleneklerini milyonlarca Avrupalıya ta­ nıttı. 1923'de Loti ölünce kitapları da gözden düşmüş, eleştirmenler tarafından yüzeysel ve yeteneksiz diye ni­ telendirilmişti. Fakat 1970’lerde Rochefort'daki evi­ nin halka açılmasıyla birlikte Loti yeniden gündeme geldi. Bugün kitapları yeniden basılıyor, yaşamı biyog­ rafilere konu oluyor.

Loti'nin kitaplarının çoğu İstanbul'da geçer. Bunla­ rın en önemlileri de Fantome d'O rientve bir Çerkeş dilberine aşkını anlatan Aziyade'dir. Nitekim Roche- fort’da Loti'nin en sevdiği oda olan Türk odası Aziya- de'nin anısına adanmıştır. Loti'nin yaptığı bir eskizden geliştirilen Aziyade portresi nargileler, sedefli masa­ lar, mücevherli silah ve nakışlı kılıçlar arasında baş kö­ şeyi süslemekte.

Evin diğer odaları gibi Türk odası da mimari ayrıntı­ larla çoğunluğunu Loti'nin Eyüp'teki evinden getirdi­ ği şahsî hatırası olan eşyaların eklektik karışımıyla be­ zenmiş durumda. Kemerler ve içiçe arabesk desenlerle bezeli tavan Granada'daki Elhamra'dan ilham alınmış. Bir köşede Loti'nin geleneksel doğu giysileriyle uzanıp nargile içerek zamanının büyük bölümünü geçirdiği

alçak bir sedir var. Yerler Türk kilimleriyle, duvarlar kadife perde ve ipek işlemelerle kaplı.

Türk odasının karşısında, dar bir koridorun öbür ucunda, küçük bir Arap salonu yer alıyor. Bu salon da yastıklar ve kilimlerle döşenmiş. Beyaz duvarları kör kemerler ve Loti'nin 1883'de Cezayir'den getirdiği on- yedinci yüzyıl çinileri süslüyor. Ayrıca av silahları, kuru­ tulmuş palmiye yapraklan, Delft seramikleri ve makra­ melerden sarkan devekuşu yumurtaları da dikkat çeki­ yor.

Türk ve Arap salonlarının kuzeyinde, oryantal iç mekanların en büyüğü ve en etkileyicisi olan Türk- Arap melezi cami uzanmakta. Bu caminin malzemele­ rinin büyük bölümü 1893'de Şam’da bir yangına kur­ ban giden Umayyed Camii'niıı kalıntılarından

topar-Draped catafalques occupy one comer of the mosque. Caminin bir köşesinde yer alan, üzeri örtülü sandukalar.

lanmış. Fakat 1894'de satın aldığı malzemeler "dürüst kaçakçılar" tarafından Suriye'den getirilip cami kurul­ duktan sonra, Loti çinili mihrabı Mekke'ye değil kuze­ ye dönük biçimde yerleştirmiş.

Mihrabın iki yanında yer alan dev pirinç şamdanlar Loti'nin zamanında bu loş mekanın yegane ışık kayna­ ğını oluşturur, yakılan tütsüler egzotik atmosferi daha da pekiştirirmiş. Batı duvarında, kızıl mermer sütunla­ rın üzerinde yükselen at nah biçimindeki kemerlerin altında başucunda tuhaf boynuzlu miğferler duran ör­ tülü birkaç tabut var. Az ileride de Aziyade'nin Eyüp'deki mezarlıktan getirilen mezartaşı duruyor.

Seyahatlerinden bunca anı derleyip, toplayıp 19. yüzyıl Doğu ülkeleri lıakkındaki kendi imgesini

(5)

ğe dönüştürm ek için bu kadar uğraşan Loti, konuk­ larının da Doğu giysilerine bürünmesini tercih eder­ miş. Yakın arkadaşı ve tıpkı kendisi gibi egzantrikliğiy- le ünlü Madame Alice Loıı- ise Barthou'yu ancak peçe taktıktan sonra camiye sok­ tuğu anlatılıyor. Ayrıca "müritlerim'' dediği deniz­ cileri renkli harmaniler gi­ yip hu çekmeleri ve namaz kılarmış gibi eğilip kalkma­ ları için maaşa bağladığı da biliniyor.

The Pierre Loti Cofeehouse stili operates in the Eyüp sectiorı of İstanbul.

Eyüp sırtlarındaki Pierre Loti Kahvesi bugün de yaşıyor.

Loti'niıı nostaljik bir tut­ kuyla düzenlediği bu gös­ terilere yakın dostları bü­ yük bir merakla katılırlar ve onun Doğu hayranlığım paylaşırlardı.

Loti bu gösterişli hayal evinde daha başka tematik odalara da yer vermiş. Son­ radan yıkılan Japon pagodasını ve Çin bölümünü say­ mazsak, bir Gotik oda, iki katlı bir Rönesans salonu ve bir de XVI. Louis salonu var. Fakat bugünün ziyaretçi­ lerini en çok Loti'nin ölümünden sonra pek az değiş­ miş olan Türk ve Doğu odaları etkiliyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

S İV A S , — Mustafa Kemal Paşa'nın Am asya ya hareketinden kı­ sa zaman sonra birden gizli faaliyetlerini arttıran Hürriyet İtilâfçılar, önceki gece,

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Kültür Müdürlüğü ve Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yapmış olduğu etkin işbirliği sayesinde kütüphanelere her

Bir noel gecesi, hararetli bir münâkaşadan sonra Virceut, Gauguin.in başına bir bârdak fırlatır, sonra da kendi sol ku­ lağını kesip, ahbaplık ettiği, bir

Ondan hususî ders alanlar da vardı. Bu gençlerden bazıları, günün birinde eve girer girmez ne görsünler? Sofada camekanııı buzlu cam ian, tavana kadar

Mşıseı arşivlerde ıstanouı ueııegı Taha

1981’den bu yana TMDK’da sözleşmeli olarak çalışan, Türk müziği ve ney dersleri veren Niyazi Sayın, sonradan Nefesli Sazlar Bölümü.. Başkanlığı’na

Rumelihisarma gömülmeyi isteyen şairin cenazesi bu­ gün öğle namazını müteakip Fatih Ca­ miinden merasimle alınıp ebedî istirahat- gâhına

evlilik olayı ve tiyatro birlikte çok gü­ zel yürür... Fakat eşiniz