KURULU~U
EBRU ALTAN*Birinci Haçl~~ Seferi sonunda, 1099 y~l~nda kurulmu~~ olan Kudüs Haçl~~ Krall~~~'n~n askeri savunmas~nda krall~~~n gücünü olu~turan ordunun yan~~ s~ra ~övalye tarikatlarm~n gücü de büyük rol oynam~~ur. Bu yaz~ m~zda, Orta-ça~~ ~slâm tarihçilerinin Dâviyye ve ~sbitâriyye olarak adland~ rd~ klar~~ iki önemli ~övalye tarikat' olan Templier ve Hospitalier tarikatlar~ n~n kurulu-~unu ele almaya çal~~aca~~z.
Bu konuda bilgi veren iki ana kayna~a sahibiz. Bu iki önemli kaynaktan biri Lâtin tarihçisi Willermus Tyrensis'el di~eri ise Antakya Yâkubi patri~i Süryâni Mikhail'e 2 aittir. Bunlar~n tarikatlar~n kurulu~u ve öncesi döneme ait verdikleri bilgilere göre de~erlendirme yaparsak, Kudüs'ün 638 y~l~ nda Hz. Ömer zaman~nda Müslümanlar taraf~ndan fethinden sonra da Bau'dan pek çok ki~i ibadet için kutsal yerleri ziyarete gelmeye devam etmi~ti. Asl~ nda Hospitalier tarikat~~ daha 11. yüzy~lda Kudüs'e gelen hasta ve fakir hac~ lara bakmak amac~yla tesis edilmi~~ bir hay~r kurulu~uydu. O s~ralarda Bat~~ Akde-niz'in en önemli ticaret ~ehirlerinden biri olan Amalfi halk~~ Do~u'da ihtiyaç duyulan mallar~~ oraya götürüyordu. A~nalfili ~talyan tacirler, ~slam ülkesinin her yerinde serbestçe ve emniyet içinde seyahat edebiliyor, f~ rsat buldukça da kutsal yerleri ziyaret ediyorlard~. Fakat, Willermus'un kayd~ na göre, sahil ~ehirlerinde sahip olduklar~~ gibi Kudüs'te bir süre kal~p dinlenebilecekleri kendilerine ait yerleri yoktu. Bu yüzden, ~ehirlerinden mümkün oldu~u ka-dar çok insan toplayarak M~s~r Fât~mi Halifesi Mustans~r-Billah (1036-1094)'~~ ziyaret edip ricalar~n~~ yaz~l~~ olarak takdim ettiler. Amalfililerin ricas~ m kabul
* Ar~. Gör. Dr. Ebru Altan, ~st. Ünv. Edeb. Fak. Tarih Blm. Ortaça~~ Tarihi Anabilim Dal~~ Willermus Tyrensis, Historia rerum in parti bus transmarinis gestarum, Recueil des Historiens des Croisades. Historiens occidenteaux ( RHC, occ.), I, s. 1 vdd.; terc. E.A. Babcock -A.C. Krey, A History of Deeds Done Beyond the Sea. By William Archbishop of Tyre, 2 cilt, New York 1943.
2 Süryâni Mikhail, Chronique de Michel le Syrien, patriarche jacobite d 'Antioche (1166-99), n~r. ve terc.J.B. Chabot, 4 cilt, Paris 1899-1924; Türkçe terc. H.D. Andreasyan, Siityanl Ke~i~~ Mihail'in Vekayinâmesi, 2 cilt, (Türk Tarih Kurumu (TTK), henüz ne~redilmedi).
88 EBRU ALTAN
eden halife, Kudüs valisine ~ehrin yerli H~ristiyanlann~n ya~ad~~~~ k~sm~nda' arzu ettikleri gibi bir bina in~a edebilmeleri için uygun bir alan~n tahsis edilmesini bildiren yaz~l~~ bir emir gönderdi. Böylece tacirler gerekli izni al-d~ktan sonra kendilerine tahsis edilen yerde, aralar~nda toplad~klar~~ para ile önce Meryem Ana'n~n ~erefine bir manast~r in~a ettiler. Manasurla ba~lant~l~~ olarak misaf~rhaneler yap~ld~. Binan~n yap~m~~ tamamlan~nca Amalfi'den bir ba~rahip ve ke~i~ler getirilerek manast~r idaresi tesis edildi. Bu manast~r) ku-ranlar ve bak~m~ n~~ sa~layanlar Latin ~rlundan oldu~u için buras~~ o tarihten itibaren hep Latin Manasun olarak an~ld~ '.
Willermus rivayetinin devam~nda, o günlerde pek çok kad~n~n da yol tehlikelerini göze alarak kutsal yerlerde ibadet etmek amac~yla Kudüs'e gel-di~ini, Latin Manasun'n~n içinde kad~n hac~~ adaylar~n~n kabul edilebilece~i bir yer olmad~~~ndan Amalfili tacirler taraf~ndan orada bir de küçük bir ra-hibe manasun kuruldu~unu ve burada kad~n hac~lara hizmet etmek için be-lirli say~da rahibelerin görevlendirildi~ini söyler".
Ancak Willermus'un kayd~ndan ç~ kan sonuca göre, tacirlerin ba~lang~çta kendileri için yapurd~klar~~ manast~r ile kad~n hac~~ adaylar~n~n bannmas~~ için kurulan rahibe manasunn~n sonralar~~ say~lar~~ gittikçe artan hac~lar için ye-terli olmad~~~~ anla~~lmaktad~r. Çünkü Willermus rivayetinin devam~nda, fa-kir hac~~ adaylar~n~n genellikle Kudüs'e ula~~ncaya kadar seyahat paralann~~ tükettiklerini; aç, susuz ve bitkin bir vaziyette ~ehre girip kutsal yerleri ziyaret ettikten sonra bar~nacak yerleri olmad~~~n~~ kaydetmi~tir. Bu sebeple Latin Manast~r) taraf~ndan Kudüs'te kendilerine tahsis edilmi~~ alan içinde fakir ve hasta hac~lara yard~m etmek amac~yla bir darülaceze de (Hospital) kuruldu. Böylece burada hasta olsun veya olmas~n muhtaç hac~lara bar~nma imkan~~ sa~lanm~~~ oluyordu. Ayr~ca her iki manast~rda, yani erkek ve kad~n manast~r-lar~nda artan yiyecek maddeleriyle, darülacezede misafir edilen hac~lar~n günlük yiyecek ihtiyac~n~n kar~~lanmas~n~~ sa~layan bir düzenleme de yap~ld~. Bu kurulu~, ~skenderiye'de patriklik yapm~~~ olan Aziz Ioannes'in ad~na tak-dis edildi 6.
3 Kuzeydeki ~am kap~s~~ ile bat~daki Yafa kap~s~ndan ba~layan ve ~ehrin ortas~nda kesi~en iki ana cadde eski Kudüs'ü dört e~it lusma ay~rm~~t~. Bunlardan Kutsal Mezar'~~ da içine alan bir bölüm H~ristiyanlar~n ikametgh yeri olarak ayr~lm~~t~, bk. Willermus Tyrensis, RHC, occ., 1. xv~~~ , 5, s. 824; terc. Krey, II, s. 243; kr~. F. Buhl, "Kudüs", islarn Ansiklopedisi (LA), VI, s. 952 vd.
4 W~llermus Tyrensis, RHC, occ., I, )(yin, 4-5, s. 822-824; terc. Krey. II, s. 241-243. W~llermus Tyrensis, RHC, occ., I, avlu, 5, s. 824; terc. Krey. II, s. 243.
6 W~llermus Tyrensis, RHC, occ., 1, avlu, 5, s. 825; terc. Krey, Il, s. 244; St. Runciman (terc. F. I~~ltan, Haçl~~ Seferleri Tarihi, Il, TTK-Ankara 1987, s. 129), Aziz loannes'in, y~l~ n~~ belirtmemekle beraber yedinci yüzy~lda bu görevi yapt~~~n~~ kaydeder.
Sade bir hayat sürmek, namuslu ve itaatkâr kalmak hususundaki manas-t~r yeminini eden Amalfililer taraf~ndan idare edilen kurulu~un, ba~lang~çta pek mal~~ ve geliri yoktu. Ancak Willermus'a göre, her y~l Amalfi halk~~ arala-r~nda ba~~~~ toplarlar ve bu paray~~ Kudüs'e gidenler vas~ tas~yla manast~r ba~-rahibine gönderirlerdi. ~üphesiz, sadece Amalfi'den de~il Avrupa'n~n ba~ka yerlerinden de ba~~~lar bu manast~ra ula~maktayd~. Bu ba~~~larla önce Latin Manasur~'nda hizmet eden rahip ve rahibelerin ihtiyaçlar~~ kar~~lan~r, sonra geri kalan miktar darülacezeye gelen muhtaç hac~lara yard~m amac~yla kul-lan~l~rd~~ 7.
Bu te~kilat, Birinci Haçl~~ Seferi'nden sonra Kudüs'de kurulan Haçl~~ Krall~~~'na kadar y~llarca bu ko~ullar alt~nda bir hay~r kurumu olarak varl~ -~~n~~ sürdürdü. Bundan sonra ise kesin tarihi verilmemekle birlikte, Kudüs'te bu kurulu~un yerine içinde binden fazla hastan~n tedavi edilebildi~i büyük bir hastane ile bir katedral in~a edilerek Saint Jean Baptist (Aziz Vaftizci Yahya)'e adand~. Kurulu~, bu tarihten itibaren de Saint Jean ad~yla an~lmaya ba~land~8.
St. Jean kurulu~unun ba~~ndaki ki~iye üstad (Magister) ad~~ veriliyordu. Kudüs'ün 1099'da Haçl~lar taraf~ ndan zapt~~ s~ ras~ nda bu üstad Gerard ad~nda birisiydi. Gerard, Fat~ mi valisi iftiharüddevle taraf~ndan Haçl~~ ku~at-mas~~ ba~lamadan önce bütün H~ristiyanlarla beraber ~ehirden ç~kar~lm~~t~. Gerard'~n, bölgenin ~artlar~~ hakk~ndaki bilgisiyle ~ehri ku~atan Haçl~lara bü-yük yard~m~~ dokunmu~tu. Kudüs'ün 15 Temmuz 1099'da zapt~ ndan sonra burada kurulan Kudüs Haçl~~ Krall~~~~ da Gerard'~n St. Jean kurulu~unu des-tekledi ve pek çok hac~~ darülacezede görev ald~. Böylece yeni ko~ullar al-t~nda süratle geli~en kurulu~, k~sa sürede ba~~ms~z bir tarikat haline geldi. Bundan sonra kar~~m~za Hospitalier ad~yla ç~kan bu tarikat do~rudan do~-ruya Papa'ya itaatle mükellefti. Din adamlar~~ gelirlerinin onda birini bu tari-kata veriyorlard~; ayr~ca pek çok zengin, taritari-kata büyük arazi ba~~~lar~nda da bulunmaktayd~.
Kudüs Kral~~ II. Baudouin (1118-1131) zaman~nda ise Hospitalier tarikat' daha da geli~ti. Hospitalier tarikat~mn ilk üstad~~ Gerard'~n ölümünden sonra
7 W~llermus Tyrensis, RHC, occ., I, xv~~~, 5, s. 826; terc. Krey. II, s. 244 vd.
8 ~slâm bimâristan (hastane) gelene~i örnek al~ narak kurulan bu ilk H~ristiyan hastanesinden sonra Hospitalierler as~rlar boyunca Avrupa'n~n çe~itli yerlerinde de yeni hastaneler kurarak islâm ubb~n~~ ve Müslümanlar~n tedavi yöntemlerini Bau'da yaym~~lard~r, kr~.
90 EBRU ALTAN
onun yerini alan Raymond de Puy (1120-1160), tarikaun sadece hay~r i~le-riyle de~il, ayn~~ zamanda askeri konularla da ilgilenmesi ve hac yollar~n~~ aç~ k tutmak için sava~maya haz~r olmas~~ gerekti~ini dü~ündü. Böylece Raymond Hospitalier tarikaun~~ bir ~övalye tarikatma dönü~türdü. Bundan sonra da ta-rikat hay~r i~leriyle u~ra~an ke~i~leri yine bünyesinde bar~ nd~rmaya devam etti; ancak manast~ r yemininin yan~~ s~ ra Müslümanlara kar~~~ sava~maya ant içmi~~ olan ~övalyelerin Haçl~~ s~n~ rlar~n~~ korumak için sava~malar~~ tarikat~ n as~ l vazifesi haline geldi. Hospitalier ~övalyelerinin alâmeti, z~rhlar~ n~n üze-rine giydikleri uzun mantolara i~lenmi~~ beyaz bir haç idi. Art~k St. Jean ~öval-yeleri ad~yla bilinen bu tarikat daha sonralar~~ Rodos ve Malta ~öval~öval-yeleri
ola-rak an~lacaku 9.
Raymond de Puy'un, Hospitalier tarikaun~~ ~övalye tarikauna dönü~tür-dü~ü s~ ralarda, Kudüs'te Templier ad~ nda yeni bir tarikat daha kurulmu~~ bulunuyordu. Willermus Tyrensis, 1118 y~ l~~ olaylar~ n~~ anlat~ rken Templier tarikaun~n bu y~lda Champagne ~övalyelerinden Hugues de Payens ve arka-da~lar~~ taraf~ndan Kral II. Baudouin'in izniyle kuruldu~unu belirtmi~tir 1°. Kral II. Baudouin, belirli bir oturma yerleri olmad~~~~ için onlara kendi sara-y~ nda, yani Temple (tap~ naklar) mahallesinde bir zamanki el-Aksâ camii olan krall~ k saray~ nda yer verdi". Böylece bu yeni tarikat ad~ n~, bir k~sm~~ kendilerine tahsis edilmi~~ olan ve Haçl~ lar taraf~ndan krall~k saray~~ olarak kullan~lan yerden (Temple, Templum Salomonis, Mescid-i Aksâ) ald~.
Orta-ça~~ islam tarihçilerinin Templierler'e verdikleri Dâviyye isminin ise
Süryân-ice "fakir" anlam~ na gelen bir kelimeden veya Lâtince'deki "clvötus"
(âbid-tap~nan) s~faundan geldi~i ileri sürülür 12.
Willermus ve Süryâni Mikhail'in ifadelerine göre, bu ~övalyeler devaml~~ sadelik, safl~k ve itaat içinde bir manast~ r hayat~~ ya~amay~~ ve kendilerini Tan-
9 W~llermus Tyrensis, RHC, occ., I, xv~~~, 5-6, s. 826; terc. Krey, Il, s. 245; Runciman, terc. I~~ltan, Il, s. 129 vd.
I° W~llermus Tyrensis (RHC, occ., I, x~~, 7, s. 520; terc. Krey. I, s. 524 vd.), Hugues de Payens'in yan~ nda bulunan ki~ilerden yaln~zca Godefroi de St. Omer'in ad~ n~~ vermi~tir. Röhricht ise Hugues de Payens ile Godefroi de St. Omer'in yan~~ s~ ra Gottfried Bisol, Roral, Paganus von Montdidier, Archembald von St. Amand, Andreas von Montbarry ve Gundemar'~n adlar~ n~~ da vermektedir, kr~. R. Röhricht, Ceschichte des Königreichs jerusalem (1100-1291). Innsbruck 1898, s. 145 ve not 1, not 2.
II Willermus Tyrensis, RHC, occ., I, ayn~~ yer; terc. Krey, I, s. 525; Sf~ryâni Mikhail, n~r. ve terc. Chabot, III, s. 201; terc. Andreasyan,11, s. 61; Buhl, "Kudüs", ~~ A, VI, s. 959.
12 Bk. S. Humphreys, "I)wiyya and Isbitriyya", Encyclopaedia ot-Islam (2) Supplement, s. 205; ~e~en, ayn~~ yer.
r~'ya hizmete adamay~~ arzu ederek patri~in önünde bu hususta yemin etmi~-lerdi. Örgütün temel vazifesi, güçleri yetti~i kadar sahilden Kudüs'e gelen yolu emniyet alt~na almak ve hac~lar~n korunmas~n~~ sa~lamakti. Bu ~ekilde din adamlar~~ onlar~n günahlardan armacaldarm~~ söylemi~lerdi. Yeni örgütün dini vecibelerini yerine getirebilmesi için onlara saray~n yak~n~nda bir mey-dan tahsis edildi. Kral, asiller ve din adamlar~, bu ~övalyelerin yiyecek ve gi-yecek ihtiyaçlar~n~~ kar~~lamak için yard~mlarda bulundular. Bu ba~~~larm bir k~sm~~ belirli bir zaman için, bir k~sm~~ da sürekli idi. Kral onlara geçimleri için köyler tahsis etmi~, patrik de kiliseye ait olan baz~~ köyleri onlara ver-mi~ti".
Templier tarikat~~ 1128 y~l~ nda Fransa'da toplanan Troyes Konsili'nde resmen bir tarikat olarak tan~nd~~ ve te~kilat için bir yasa haz~rland~. ~övalye-lerin say~s~~ bu dönemden sonra artmaya ba~lad~~ 14. Bu tarihe kadar halk~n giydi~i normal elbiseleri giymeyi tercih eden ~övalyelerin, Troyes Konsili'n-den k~sa bir zaman sonra beyaz k~yafet giymelerine karar verildi. Bunlar ay~rt edici bir i~aret olarak pelerinlerinin üzerine k~rm~z~~ kuma~tan Haç dikmeye ba~lad~lar. Bu i~areti sadece ~övalyeler de~il, çavu~~ denilen daha küçük rüt-bedeki ki~iler de kullan~yordu. ~övalyeler beyaz, u~aklar ise siyah pelerinleri üzerinde k~rm~z~~ Haç ta~~rlard~. Te~kilâtta, asalet s~n~f~ na mensup ~övalyeler ile halktan gelip at u~akl~~~~ yapan ve silah ta~~yanlardan ba~ka, Hospitalier tarikat~ ndaki gibi, askeri olmayan i~leri gören röhaniler de bulunuyordu. Böylece tarikatta farkl~~ görev yapan üç ayr~~ s~n~f olu~mu~tu15. Bunlar birbir-lerine "Karde~" diye hitap ediyor ve "Biraderler" ad~yla biliniyorlarch16.
Templierlerin her ~eyi bir düzen alt~nda olup adet ve kurallar~~ yaz~l~yd~. Yukar~da belirtti~imiz gibi tarikatlar hakk~nda bilgi veren ikinci kayna~~m~z olan Süryani Mikhail'in kay~ tlar~~ Templier tarikat' aç~s~ndan ilginçtir. Sür-
13 Willermus Tyrensis, RHC, occ., I, x~~, 7, ayn~~ yer; terc. Krey. I, s. 524 vd.; Süryâni Mikhail, terc. Chabot. III, ayn~~ yer; terc. Andreasyan, II, ayn~~ yer.
14 Willermus Tyrensis (RHC, occ., I, x~~, 7, s. 521; terc. Krey, I, s. 525 vd.) 'e göre tarikat~n ~övalye say~s~~ ba~lang~çtan bu tarihe kadar sadece dokuz ki~iydi. Buna kar~~l~ k Süryani Mikhail (terc. Chabot, III, s. ayn~~ yer; terc. Andreasyan. II, ayn~~ yer), Hugues de Payens'in maiyyetinde bulunan 30 ad~yla beraber bu tarikatz kurdu~unu yazm~~t~r.
15 Willermus Tyrensis, RHC, occ., I, x~~, 7, ayn~~ yer; terc. Krey, I, s‹: 526; kr~. Runciman, terc. I~~ltan, II, s. 130.
16 Gerek Süryâni, gerek Latin gerekse Bizans kaynaklar~ nda bunlar hep "Biraderler (Phrer, Fratres, Phrerioi)" olarak an~lmaktad~ rlar, bk. Süryani Mikhail, terc. Chabot, III, s. 201; Willermus Tyrensis, RHC, occ., I, x~~, 7, ayn~~ yer; I. Kinnamos, Historia, n~r. A. Meineke, Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae, XXV, Bonn 1836, s. 19; terc. I. Demirkent, Ioannes Kinnamos'un Historia '51, TTK - Ankara 2001, s. 16 ve ek sözlük s. 223.
92 EBRU ALTAN
yâni Mikhail'den Templierlerin yaz~l~~ olan adet ve kurallar~n~~ ö~reniyoruz. Bu kayna~a göre, tarikata girmek isteyen ve "Karde~" olarak adland~r~lacak herkes bir y~l deneme süresi geçirmekteydi. Y~l bitince kurallar~~ kabul eden-lerin üzerine dualar okunuyor ve tarikata has elbiseler giydiriliyordu. Cema-ate girmeyi kabul edenler vaat ettikleri ~ekilde hayat boyunca tarikatta çal~~-maya mecburdular. Daha sonra verdikleri söze uymazlarsa, k~l~çla öldürülü-yorlard~. Tarikat mensuplar~~ ~ahsi hiçbir ~eye sahip olamazlar, reislerinin izni olmadan bir yere gidemezler, kendi evlerinden ba~ka hiçbir yerde yatamaz-lar, halktan bir kimsenin sofras~nda oturamazyatamaz-lar, sonunda ölüm tehlikesi olan bir i~e gitmeleri emredildi~i zaman gitmem diyemezlerdi. Templier ta-rikat' mensuplar~, içlerinden birisi öldü~ü zaman onun ruhu için k~rk defa ayin yaparlar, onun ad~na k~rk gün boyunca her gün k~rk fakire yemek verir-lerdi. Sava~ta ölenleri martyr (~ehit) kabul ederverir-lerdi. Herhangi birinin ce-maatten bir ~ey gizledi~i anla~~l~r ve bir mal~~ oldu~u ortaya ç~karsa onu ölü-münden sonra bile lânetlerlerdi.
Süryâni Mikhail'in belirtti~ine göre, Templier ~övalyelerinin k~l~k k~ya-fetleri ve yemeleri içmeleri de belirli bir düzen içindeydi. Templierler çok basit olan beyaz elbiseden ba~ka bir ~ey giymezler, uyuduklar~~ zaman bile elbiselerini ç~karmazlard~. Pazartesi, Sal~~ ve Per~embe günleri et, di~er gün-lerde ise süt, yumurta ve peynir yerlerdi. Yaln~z papazlar ve askerler her gün ekmek yiyebilir, ~arap içebilirlerdi17.
Bu kaynaklar~n verdi~i bilgilerden anla~~ld~~~na göre, bu ~övalye tarikat-lar~n~n mensuplar~~ sadece manasurlarda de~il bir çok köylerde kasabalarda oturan ve de~i~ik meslek gruplar~nda çal~~an ki~ilerden olu~uyordu. Herkes bildi~i i~i manast~r ad~na yapard~. i~çilerin her biri kendi mesle~inde çal~~~r, çiftçiler de tarlalar~~ sürerlerdi. Bunlar~n ya~ad~klar~~ kasaba veya köyde bir re-isleri, bir de kahyalar~~ bulunur ve o bölgedeki bütün tarikat mensuplar~~ bun-lar~ n emri alt~nda olurdu. Tarikaun büyük üstad~~ ise Kudüs'te otururdu. Yine Süryani Mikhail'in kayd~na göre Templierler, hac~lar için hastaneler de yapm~~lard~. Hasta iyi olana kadar ona bakar, sonra da yol paras~n~~ vererek onu gidece~i yere gönderirlerdi 18.
Böylece k~sa sürede h~zla geli~en gerek Templier gerekse Hospitalier as-keri tarikatlar~n~n, ba~lang~çtaki amac~~ Kutsal Ülke'ye gelen hac~lar~~ koru-mak ve yollar~~ emniyet alt~na alkoru-mak oldu~u halde daha sonra dini hizmetten
17 Süryâni Mikhail, terc. Chabot, III, s. 202; terc. Andreasyan, II, s. 62. 18 Süryâni Mikhail, terc. Chabot, III, s. 202 vd.; terc. Andreasyan, II, s. 63.
ziyade krall~k ordusunun önemli bir birli~i haline geldiler ve Müslümanlara kar~~~ yap~lan bütün sava~lara kat~larak onlar~n en ac~mas~z dü~man~~ oldular.
H~ristiyanlara ait bölgelerde kaleler in~a ettilerPg. Hospitalier tarikat~ , Kral II.
Baudouin'in ölümünden sonra Kudüs kral~~ olan damad~~ Foulque'un 1136'da Beyticibrin (Bethgibelin) kalesini tarikata vermesiyle askeri alanda önemli rol oynamaya ba~lad~; Foulque'un 1143'te ölümünden sonra ise 1144'te Trablus Kontu II. Raymond'un H~snülelu-âd (Krak des Chevaliers)'~~ Hospitaleir tarikauna vermesi onlara çok büyük güç kazand~rd~. H~snülekrâd ve Beyticibrin'in yan~~ s~ra Arka, Markab, Sahyün ve Kevkeb kaleleri Hospita-lier tarikaun~n; Antartus, Bagras, Gaston, Safed ve Gazze kaleleri de Tem-plier tarikaun~n kontrolüne verilmi~~ bulunuyordu.
Sonuç olarak, yukar~da kurulu~~ amac~n~~ belirtmeye çal~~t~~~m~z bu ~ö-valye tarikatlar~n~ n zamanla kurulu~~ amaçlar~ndan uzakla~t~~~n~, daima sade bir hayat ya~amak, namuslu olmak ve herkese yard~m etmek hususunda et-mi~~ olduklar~~ yemine ald~ rmayarak as~l amaçlar~n~n d~~~na ç~ kt~~~n~~ görüyo-ruz. Bunlar sadece Do~u'da de~il, gittikçe artan ünleri yoluyla Avrupa'da da pek çok mal, mülk sahibi olmu~lard~. Özellikle Templier ~övalyeleri as~l gö-revlerini tamamen unutarak bankac~l~k ve ticaret i~lerine bile girmi~lerdi20. Bu bozulma neticesinde Templier ~övalye tarikau çe~itli suçlarla itham edildi ve Fransa Kral~~ IV. Philippe ile Papa V. Clemens'in uzun süren mücadeleleri sonunda 1312 y~l~ nda resmen ortadan kald~r~ld~; 1314 y~l~nda tarikaun son büyük üstad~~ Jacques de Molay'~n ölümüyle de Templier tarikau kesin olarak son bulmu~~ oldu 21. Hospitalier ~övalye tarikau ise daha uzun ön~ürlü oldu. 1291'de Akkâ'n~ n Memlük Sultan' el-Menkul-E~ref Halil taraf~ndan ele ge-çirilmesinden sonra bunlar önce K~br~s'a, sonra da Rodos ve Malta'ya gide-rek varl~klar~n~~ sürdürdüler22.
19
~övalyelerinin Suriye ve Filistin'de in~a ettikleri kaleler hakk~ nda geni~~ bilgi için bk. R. Fedden-J. Thon~son, Crusader Castles, London 1957.
20 W~llermus Tyrensis, RHC, occ., I, x~~, 7, s. 521; terc. Krey. I, s. 526; Süryâni Mikhail, terc. Chabot, Il!, s. 203; terc. Andreasyan, II, s. 63; ~e~en, ayn~~ yer. Geni~~ bilgi için ayr~ca kr~. La Monte, Feudal Monarchy in the Latin Kingdom ofjerusalem 1100 to 1291, New York 1970, s. 217-225; A. Demurger, Die Templer Aufstieg und Untergang 1118-1314, München 1991.
21
Templier ~övalyelerine kar~~~ itham edilen ba~l~ca suçlar aras~nda Isa'y~~ inkâr, puta tapmak, haça tükürmek, onu ayaklar alt~ na almak, tarikata yeni girenlerin dudaklar~ndan öpülmesi, homoseksüellik, tarikat toplant~lar~n~n ve kabul törenlerinin gece gizlice çok s~k~~ bir koruma alt~nda yap~lmas~~ yer almaktad~r. Templierlerin yarg~lanmas~~ ve ortadan kald~r~lmas~~ hakk~nda geni~~ bilgi için bk. M. Barber, The Tela) of the Templar s, Cambridge 1993.
" Bu konuda geni~~ bilgi için bk. A. Luttrell, "The Hospitallers at Rhodes, 1306-1421", A History of the Crusades, ed. K.M. Setton, III, Wisconsin 1975, s. 279-313; E. Rossi, "The Hospitaller at Rhodes 1421-1523", ayn. esr., s. 314-339; ~. Tekindag, "Malta", ~A, VII, s. 262-264.
t •
t:.