• Sonuç bulunamadı

Bernard Lewis davası:Bir tarih yargılanıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bernard Lewis davası:Bir tarih yargılanıyor"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 1

rv

* ©

Milliyet ;ms| Cumartesi 3 Haziran 1995 *

24 D İ

\JL\

z

j£¿~

Lewis Davası:

p

i r

Tarih

? Yargılanıyor

M in e G . S A U L N İ E R - P a ris

B

AZI hukuk davaları, ülkelerin ta­rihlerine geçer. Fransız subayı Yüzbaşı Dreyfuss’un salt Yahudi olduğu için düzmece Alman casus­ luğuyla yargılanıp, haksız yere 3 yıl zindan cezasına çarptırıldığı da­ va, Fransa'nın tarihini değiştirmiş­ tir. Ünlü yazar Emile Zola’mn “it­

ham ediyorum...” başlıklı 1898 tarihindeki gazete makalesiyle başlayan hukuk savaşı sonunda suç­

suzluğu anlaşılan Dreyfuss olayı, 20. yüzyıl Fran­ sa'sında devlet yönetim ve yasama biçimini derin­ den etkilemiştir.Yaklaşık bir yıldır, Yüzbaşı Drey-

fuss davasının görüldüğü Fransız mahkemelerinde

bir asır arayla bu kez ABD yurttaşı başka bir Ya­ hudi yargılanıyor: Princeton Üniversitesi profesö­ rü, dünyanın en ünlü tarihçilerinden Bernard Le­

wis. Fransız devleti ve mahkemelerinin Lewis’le

bir sorunu yok. Ama Fransa’da yaşayan Ermeni toplumunun var. Bu Ermeni toplumunun Bernard

Lewis’in davası ardında Türkiye ile bir sorunu

var. Ve Fransız mahkemelerinde Lewis aleyhine a- çılan üç ayn davada 1915 tehciriyle ilgili olarak Os­ manlI imparatorluğu tarihi “soykırım” suçlama­ sıyla yargılanıyor. Osmanlı tarihinin arkasında, Ermenilerin suçlu göstermek istedikleri asıl h e defleri ise T.C.

HEDEF TC

Fransız Ermenileri ne istiyorlar Türkiye’den?

Türkiye Cumhuriyeti’nin son verdiği Osmanlı

imparatorluğu sırasında, yani 1915 -16 yıllarında ge çen olaylardan nasıl olup da Türkiye sorumlu tutu­ labilir?

Ermeniler, TC devletinin, Osmanlı imparatorlu­

ğu sırasında Ermeni toplumu hakkında resmen “soykırım” karan almış olduğunu kabul etmesini is­ tiyorlar. istiyorlar ki biz Türkler, “Dedelerimiz sizin soyunuzu kırdırmış, özür dileriz, çok pişmanız” di­ yelim. Ermeniler, tam bir asırdır, dünyanın dört bir yanındaki lobi çalışmalarıyla, mahkemeler yoluyla Osmanlı împaratorluğu’nda bir Ermeni “soykırımı” yapıldığını kabul ettirmeye çalışıyor. Birleşmiş Mil- letler’e kabul ettirdiler. Avrupa Parlamentosuna da kabul ettirdiler. Ermeniler, tarihçi Bernard Lewis’i 1993’te “Le Monde" gazetesinin kendisiyle yaptığı bir röportaj sırasında söylediği bir tümceden ötürü yargılatıyor. Asıl konusu Orta Doğu’da ve dünyada İslam olan röportaj sırasında Le' Monde muhabiri, bir ara Lewis’e “Sizce Türkiye niçin hala Ermeni soykırımını inkar ediyor?” diye soruyor. Lewis, bu soruya başka bir soruyla yanıt veriyor ve “Yani ta­ rihin Ermenice yorumu demek istiyorsunuz?” di­ yor. Ve 78 yaşındaki tarihçinin başı bu sözlerle der­ de giriyor. Dünyanın her yanından mektuplar, pro­ testolar yağıyor ünlü tarihçiye. “Soykırım”ı, “tari­ hin Ermenice yorumu” olarak algılayarak inkar et­ tiği, Ermeni düşmanı olduğu, Ermeni toplumunun tarihsel ruhunu incittiği, acılarını deştiği ileri sürü­ lüyor, hakkında üç ayn dava açılıyor.

Bemard Lewis ve Le Monde gazetesi, önce Fran­ sız Ermeni demeklerinin, 1986’da çıkartılan ve Ya­ hudi soykırımım inkarcılığı suç kapsamına sokan “Gayssot Yasasfm çiğnediği gerekçesiyle yargılanıyor. Ermenilerin

bir “soykırım propaga­ da platformu” hali­ ne getirdikleri da­ va, 18 Kasım 1994’te, “ileri sürülen suçun sözkonusu ya­ sa kapsamına girmediği” ge­ rekçesiyle dü­ şüyor. Bu kez aşırı sağcı ve Yahu- d i

rinceton Üniversitesi

profesörü, dünyanın en ünlü

tarihçilerinden Bernard

Lewis, soykırım iddialarını

ısrarla sürdüren Fransız *

Ermenilerine tarihin

Ermenice

yorumlanamayacağını

yüzlerine vurduğu için

yargılanıyor.

cma, manevi kararma bağlı. Tarafların avukat­ larının ve savcmm dinlen­ diği bu davanın duruşma­ sı 17 Mayıs 1995’te yapıl­ dı. Karar, 21 Haziran’da verilecek. Lewis’in bu davayı kaybetme o- l a s ı l ı ğ ı v a r .

düşmanı, faşist Fransız Ulusal Cephe partisinin bir yan kuruluşu olan AGRlF, yani “Fransız kim i® ve saygınlığım korumak üzere ırkçılıkla mücadele der­ neği”, kendi kuruluşlarının kamuoyundaki “ ırkçı” tanımına bakıp utanmadan, Levvis’i Hristiyan olan Ermenilere yapılan soykırımı inkar ederek Yahudi ırkçılığı yaptığı gerekçesiyle mahkemeye veriyor­ lar. Savcmm “hukuksal anlamda böyle bir dava aç­ mak yetkisine sahip görmediği AGRİF’in davası, 31 Mayıs 1994’te görüldü. Karar duruşması 12 Tem- muz’da yapılacak olan bu dava da düşeçek.

YAHUDİ DÜŞMANUĞI

Ancak Ermeniler yılmıyor. Lewis, Ermeni Foru-

mu’nca aynı suçlamayla, Napolyon yasası diye tanı­ nan 200 yıllık Fransız Medeni Kanunu’nun 1382 sa­ yılı maddesiyle de mahkemeye yerildi. Bu maddeye, surata tükürmekten iki tokat atmaya, her türlü ha­ karet giriyor ve sonuç tümüyle yargıcın kişisel

inan-Kaybettiği takdirde ünlü tarihçinin bilimsel imgesi­ ne gölge düşecek.

Ancak, Osmanlı tarihinin yargılandığı bu dava­

nın kaybedilmesi halinde, Türkiye’nin de başına iş a- çacak. “Ermenilere soykırımı inkar etmenin suç ol­ duğunu” kabul edecek bir mahkeme kararı, berabe­ rinde “soykırımın var olduğu” fikrini getiriyor. Bu durumda, “soykırım” yapıldığını inkar eden TC’ye karşı Ermeniler, dünyanın dört bir yanında dava a- çabilecek ve bu davalarda örnek olarak, Paris mah­ kemelerinde alman karan gösterecek, işte, 21 Hazi­ ran’da Paris Adliyesi Birinci Asliye Mahkemesi’nde görülecek Bemard Lewis davasının önemi, buradan ileri geliyor ve karar, büyük ölçüde Lewis’i temsil e- den ünlü hukukçu Thierry Levy’nin savunmasının etkinliğine bağlı.

YARIN:

Lewis’i neyle suçluyorlar?

Thierry Levy’nin savunması:

‘Savaşın

trajik koşulu’

İ

LK duruşması 5 saat süren bu ö-

nemli davaya, fotoğraf makinası ve teyp sokulması yasaktı. Her iki ta­ rafın avukatları irticalen konuştu. Ermenilerin beş avukatına karşı Le­

wis’i 1,5 saat süreyle tek başına savu­

nan avukat Levy, şunları söyledi:

“Mahkeme heyetine herşeyden önce,

bu davada Ermenilere bir soykırım yapıldı mı, yapıl­ madı mı tartışmasının ko­ nu olamayacağını anımsat­ mak isterim. Yürürlükte o- lan Fransız yasalarındaki soykırım tanımına, bu olay girmemektedir. Dava konu­ su, müvekkilim Bemard

Lewis’in neyi inkar ettiği­

dir. Bemard Lewis, dünya­ ca saygın, uluslararası çap­ ta bir bilim adamıdır. Karşı tarafın avukatları, kendisini ye’nin adamı olmakla suçladılar. Ber­

nard Lewis, Türk tezini değil kendi gö­

rüşlerini savunmaktadır.

“Soykırım

tanımlaması için

gerekli devlet

eliyle bir emir

verildiğine ve

yaptırım

uygulandığına

dair en küçük

bir delil yoktur”

Kendilerini bu konuda en küçük bir karşı kanıtla­

rı varsa, mahke­ me heyetine sunmaya çağı- Ber-nard Lewis’i s a v u n m a ­ dan önce bilmenizi is­ tediğim bir nokta var: Türk poli­ tikası benim u m u r u m d a değil. Ancak, Bemard Le­ wis’in davası­

nı üstlendiğimden bu yana yap­ tığım araştırmalar bana tarihin bir “Ermeni yorumu” , bir de ‘Türk yorumu” olduğunu

göster-Bemard Lewis, bu salondaki Erme­

niler tarafından sevilmiyor. Ancak o bir Ermeni düşmanı değil. Türk tezinin tam tersine, 1,5 milyon Ermeninin teh­ cir sırasında katledildiğini kabul edi­ yor. Sayısı belli olmayan ve katliamlara kurban giden Türklerden de söz ediyor.

Bernard Lewis, soykırımı değil, “Ta­ rihin Ermenice yorumunu” kabul etmi­ yor. Ve yapılan katliamların, savaşın trajik koşulları içinde oluştuğunu belir­ tiyor.

Ancak “soykırım” tanımlaması için gerekli devlet eliyle bir emir verildiği­ ne ve yaptırım uygulandığına dair en küçük bir delil yoktur.

Talat Paşa’yı öldüren Tellurian’nın

davasının kayıtlarını getirttim ve oku­ dum. Davacı avukatlarının bu

mahke-meye sunulduğunu öne sürdükleri “soykırım emrini veren telgraflar” , Tel-

lurian’m mahkemesinde yargı heyeti­

ne sunulmamıştır.

Tellurian’ın avukatı, yargıcın 'p li­

nizdeki belgelerin gerçekliğinden emin misiniz?’ sorusu üzerine son anda geri çekmiştir. Çünkü bu telgraf ve benzer­ lerinin tümü, sahtedir. Sahte­ likleri uluslararası tarihçilerce saptanmıştır.

Zamanın ABD Büyükelçisi

Morgenthau’nun anıları da

sahtedir. Çünkü Morgenthau, son derece taraflı raporlara im­ zasını atan ve Talat Paşa ile sözümona konuşması ve Har- put katliamı hakkmdaki yazılı tanıklığı, George Event adlı Thierrv ı tarihçi tarafından tümüyle

düz-^ vy meçe olarak nitelenmiştir. Türki- Hatta Chris Renay gibi pek çok ta­

rihçi tarafından Morgenthau, “yalancı­ lıkla” damğalanmıştır.

iy i ya da kötülüğünü tartışmıyorum, ancak Osmanlı Imparatorluğu’nda “teh­

cir” , bir savunma politika­ sı olarak tüm tarih içinde başvurulmuş bir yöntem­ dir. imparatorluğun dağı­ lışı sırasında, Rusya, Fransa, Ingiltere ve ABD gibi Batılı güçler, azınlık­ lara karşı iki yüzlü bir po­ litika izlemişlerdir.

Eğer tehcir sırasında trajik olaylar yaşandıysa, bu büyük ölçüde İmpara­ torluğu bölmek isteyen ya­ bancı güçlerin politikaları neticesinde olmuştur.

Batı’nm Ermeni dra­ mındaki sorumluluğu en az Osmanlı imparatorluğu-kadar, hatta daha büyüktür.

Ermenilerin yaşadığı korkunç tari­

hi, burada lanetliyorum. Eğer Bemard

Lewis cesur Ermeni toplumunu renci­

de ettiyse, bundan dolayı üzüntü duyar ve özür diler.

Ancak tarihin taraflarca ayrı ayrı iki yorumu bulunduğu doğrudur.

Ermenilerin gösterdiği her belge ve kanıt, Türk tarafınca sahte olarak nite­ lenmekte, üstelik sahtelikleri kanıtlan­ maktadır.

Dolayısıyla bir soykırımın yapılıp ya­ pılmadığı belki de asla açıklığa kavuş­ mayacaktır.

Bu durumda Bemard Lewis, kendi görüşünü bildirerek 'fikrini özgürce ifa­ de etme’ hakkını kullanmaktadır, dola­ yısıyla bir Ermeni yorumundan söz et­ mekte haklıdır...”

YARIN: “Karşılaştırma yapmak

saygısızlık...’

(2)

DİZİ

Devedyan’m tanığı Güney

a

mlü tarihçi Bernard

Lewis’i suçlayan Türk

düşmanı Patrick Deveciyan

ve dört kişilik davacı

avukatları, ithamları arasında

Yılmaz Güney’in “Eğer TC,

1915 - 1 6 yıllarında yapılan

Ermeni soykırımını tanıyıp

kabul etseydi, bugün

Kürtlere aynı kıyımı

uygulayamazdı” sözlerine

delil olarak yerverdi

E

RMENİ Forumu’nun tarihçi Le­wis aleyhine açtığı davada, Erme-

nileri beş avukat temsil ediyor. Bunların başmı ise, cumhurbaş­ kanı Jacques Chirac’m eski yar­ dımcısı olup, seçim sırasında E-

douard Balladur saflarına geçen

Cumhuriyetçi Birlik Partisi mil­ letvekili, Antony Belediye Başkanı Patrick

Deveciyan çekiyor.

Türk düşmanlığıyla tanınan Deveciyan ve

ekibi, Bernard Lewis’i Ermeni soykırımını “ inkarcılık”la suçladıkları ve davayı kazan­ dıkları takdirde bu soykırımı inkar etmenin “ suç” olduğunun belirleneceği duruşmada, sözümona “ soykırınT’m var olduğunu kanıt­ layan belgelerden söz ettiler. Bu belgeler, ö- zellikle asıl mesleği cerrahlık olan amatör ta­ rihçi Yves Temon’un Ermeni soykırımını savunan kitabı, Ermeni tehciri sırasında Os­ manlI İmparatorluğu nezdinde ABD Büyü­ kelçisi olan Morgento’nun anılarıyla Alman­ ya’da Talat Paşa’yı öldüren Tellurian adlı Ermeni’nin davasında yargıçlara sunulduğu öne sürülen ve devletin “Ermenilere soykı­ rım uygulanması yolunda” resmi emir verdi­ ğini gösteren (sahte) telgraflardı.

Davacı tarafın beş avukatının ayrı ayrı

söz aldığı duruşma sırasında Deveciyan, Le­

wis’i suçlamasına “Ermeniler dini bütün Hı-

ristiyanlardır ve Fransız adaletine güvenir­ ler. Fransız Ermeni toplumu tarihi yaraları­ nı sarmak için mahkemenizde şifa aramaya geldi” sözleriyle başladı. Lewis’i, “Tümüyle Türk görüşlerini savunan ve bu gö­

rüşleri hiçbir araştırmaya

dayan-^Bernard Lewis Davası:

Bir Tarih

2

M in e G . S A U L N I E R - P a ris

dırmadan yapan tahrifçi, yalancı ve ahlaksız bir tarihçi” olarak tanımlayan Deveciyan,

Lewis’in reddettiği “devletçe planlanmış Er­

meni soykırım f’nın, 1918’de OsmanlI İçişleri Bakanlığı’nca “hükümetin aldığı bir karar olduğu” yolunda doğrulandığını ve 1919’da askeri yargıtaym aldığı bir mahkeme kara­ rıyla da kabul edildiğini öne sürdü. Dolayı­ sıyla Lewis’i, Türk tarafının bile kabul ettiği bir “ soykırım”ı inkar etmekle suçladı.

Thierry Levy’nin savunması:

Patrick Deveciyan ve dört

kişilik davacı avukatları, itham­ ları sırasında Yılmaz Güney’in “ Eğer TC, 1915 - 16 yıllarında yapılan Ermeni soykırımını ta­ nıyıp kabul etseydi, bugün Kürtlere aynı kıyımı uygulaya­ mazdı” sözlerine yer verdi ve “Bugün Türkiye’nin yaptığı Kürt katliamını önlemenin en i- yi biçimi, uluslararası platform­ da Ermeni soykırımını kabul ettirmektir” dedi. Hitler’in Po­ lonya’da giriştiği Yahudi katlia­ mının kökünü bile Ermeni soy­ kırımının tanınmamasına bağ­ layan davacı avukatları, Nazile- rin Polonya’yı işgal etmeden ön­ ce Hitler’in komutanlarıyla

yaptığı bir toplantıda, saldırı sırasında kim­ seye açınmamasını öğütlerken, “Ermenilerin soykırımını bugün kim hatırlıyor ki? Siz de Polonya’da rahat davranabilirsiniz” dediğini ileri sürdü. Yahudi soykırımıyla iddia edilen Ermeni soykırımı arasında sürekli bağlantı kurulan, Sevr Anlaşması’nın uygulamaya ko­ nulmadan iptal edilmesinden hayıfla söz edi­ len dava sırasında, Deveciyan ve arkadaşla­ rının en çok işledikleri konu, Kürtlerdi. Ve Ermeni Forumu bu davada, Bernard Le­ w is’i “Günümüzde Türkiye’nin Kürtlere kar­ şı işlediği cinayetler konusunda tarihçi ola­ rak sessiz kalmakla” da suçladı.

Princeton Üniversitesi Profesörü Ber­ nard Lewis, 21 Haziran’da Ermeni

Forumunun hakkında açtığı davada

‘Hitler benzetmesi saygısızlıktır’

“...Tarihin çarpıtılması, sahte telgraflar­

la kanıtlanmaya çalışılan bir soykırım, bu­ gün birbiriyle diyalog kurmaya çalışan iki toplumun çabalarına darbe indirir. Erme­ nistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petros-

yan’a kulak verilecek olursa, bu davanın

Ermeni toplumunun çıkarlarına aykırı ol­ duğu açıktır.

Davacı taraf, ithamlarını büyük çoğun­

lukla tarihçi Yves Ter- n on ’un kitabında üeri sür­ düğü görüşlere dayandır­ maktadır. Oysa yaptığım incelemeler, Yves Ter-

n on’un Tellurian mahke­ mesine sunulduğunu iddia ettiği telgraflar gibi daha pek çok tarihsel veriyi çar­ pıttığını, çerçevesinden çı­ kararak “yalan” yorumlar­ da bulunduğunu gösterdi.

Toynbee’ye atfettiği tümce,

çarpıktır. Aynı şekilde, H itler’ in Polonya’nın işga­ linden önce komutanlarına “İstediğiniz gibi davranabi­ lirsiniz, tarihteki Ermeni kıyammdan söz eden yok” deyişini soykırım kavra­

mıyla birleştirmek yanlıştır. Çünkü Hit- ler, tüm Polonya’yı işgal emri veriyordu o tarihte komutanlarına, Polonya’da yaşa­ yan tüm insanlar hedefti Alınanlara, Ya- hudileri yok edin anlamına gelmiyordu he­ nüz bu söz. Dolayısıyla Varşova direnişiy­ le Ermeni katliamı arasında bir bağlantı kurmak saygısızlıktır.

Fransızlar “ Cetif Kıyımı” diye anılan

Ermeniler ve Türkler

banş içinde

yaşadıklan gibi,

devlet katında saygı

görmüşlerdir.

Türklerin tarih

içinde Ermenilere

karşı bir kini yoktur,

dolayısıyla bir kin

güdümü demek olan

planlı, programlı bir

soyu kurutma

karanndan söz

edilemez

Cezayir ayaklanması kıyımında, bir günde 40 bin Müslümanı, Müslüman oldukları i- çin öldürdü. Cezayirliler buna “ soykırım” diyorlar, biz Fransa olarak ne diyeceğiz şimdi buna? Soykırım olduğunu kabul ede­ cek miyiz “ Cetif KıyımT’mn?

1919’da Fransa’ya gelen Ermeni delegas­ yonu, hükümetin karşısına “ Savaş başladı­ ğından beri hep sizin yanınızda yer aldık, Türklerle savaştık, dolayısıy­ la imparatorluğun parçala­ rından birine bizim de hak­ kımız var!” teziyle çıktı. Do­ layısıyla kendi topraklarında Türklere karşı savaştıklarını kabul ediyorlardı. Bir devle­ tin bütünlüğünü korumak ü- zere belli yaptırımlara gitme­ ye hakkı vardır. O yaptırım, tehcir olmuştur. Tehcir, yal­ nızca doğu illerini kapsamış ve o döneme kadar Ermeni­ ler ve Türkler barış içinde yaşadıkları gibi, devlet ka­ tında saygı görmüşlerdir. Türklerin tarih içinde Erme­ nilere karşı bir kini yoktur, dolayısıyla bir kin güdümü demek olan planlı, programlı bir soyu kurutma kararından söz edile­ mez.

Bu dava başlamadan önce, Bemard Le-

w is’ in makalesine karşı Ermenilerin imza topladıkları karşı metni, Ermeni soykırı­ mını savunan Robinson adlı tarihçi imza­ lamadı ve Lew is’e bir mektup gönderdi. Mektubunda, bu tarihçi, Bernard Lew is’e “Yazdığınız ikinci makalede öne

sürdüğü-nüz gerekçeler beni tümüyle tatmin etmiş bulunuyor. Ermenilerin karşı metnini im­ zalamamış olmaktan çok memnunum” di­ yor. Dolayısıyla tarihçi Lewis, iki yoru­ mun bulunduğu Ermeni tehcir ve katliam­ ları hakkında bir “ Ermeni yorumu” bu­ lunduğunu vurgulamakta haklıdır.

Davacı avukatların ifade ettikleri Yves Tem on’un kitabını bastığı gerekçesiyle

hapis cezasına çarptırılan Ayşe Nur Zora-

koğlu’na ilişkin benim elimde bir bilgi

yok. Ancak aynı kitabın, hem de Türk Ta­ rih Vakfı’nca Türkçe olarak basıldığını ve İstanbul’da satıldığını biliyorum. Kamu-

ran Gürün adlı çok değerli Türk tarihçi­

nin, Harput katliamı hakkında “ 1500 kişi­ nin öldürüldüğüne dair” sunduğu bilgile­ rin ise, Davis tarafından ABD’de yayınla­ nan kitapta yer almadığını da biliyorum, işte tarihin Ermeni yorumu budur.

1918’de Türkiye’de ittihat Terakki’nin yargılandığı Yüce Divan’da, Ermeni soykı­ rımının doğrulandığı, dolayısıyla Türkle­ rin de soykırım kavramını kabul ettikleri iddiası yanlıştır. Bu dava, o yıllarda impa­ ratorluğu işgal eden güçlerce, Türk ma­ kamlarına zorla açtırılmış ve alman karar­ ların dikte ettirildiği bir mahkeme olup, galiplerin mağluplara aldırdığı gayrı meş­ ru bir karar çıkarmıştır, geçerli değildir.

Evet, Türkiye’de Ermeniler açısından

dayanılmaz bir anıt yükseltilmiştir. Bu da

Talat Paşa’mn heykelidir. Talat Paşa’nın

adını taşıyan bir de sokak vardır. Ancak bu talihsiz anıt, Bemard Lew is’e yönelik davamızla ilgili değildir. Müvekkilimin be­ raatını talep ediyorum.”

SON

mahkum edilecek olursa, bu ka­ rar örnek gösterilerek tüm Er- menilerin önünde TC’ye karşı “ soykırımı inkar suçlamasıyla” başka davalar açma olanağı do­ ğuyor. Ancak, Ermeni lobileri bununla da yetinmeyecek. Fran­ sız milletvekili, avukat Deveci-

yan’ın bu konudaki bir yasa ö-

nerisi, 11 Ocak 1995’te Fransız Parlamentosu’na sunuldu ve ka­ bul edilmeyi bekliyor.

"SOYKIRIM " ÖNERİSİ

MECLİS TE

Deveciyan, meclise sunduğu

1872 numaralı yasa tasarısında, bugün Fransa’da geçerli olan “basın özgürlüğü” yasasmın 24. ve 48 - 2 sayı­ lı maddelerini değiştirmeyi öngörüyor. 1881’de çıkarılan “basın özgürlüğü” yasası­ nın bu maddeleri, 1990’da, “Gayssot Yasası” diye adlandırüan ve “ soykırım” kapsamına yalnızca Yahudi soykırımını alarak “ inkarı­ nı” suç kılan yasaya uygun değişikliklere uğ­ ramıştı.

Yeni düzenlemeye göre, Fransa’da “ insan­

lığa karşı işlenen suçlar”ın tanımı yapılıyor ve bu arada, ilk soykırım olarak Yahudi Soy­ kırımı gösteriliyordu. Inkan suç addedilen tek soykırım olarak

Yahudi Soykırımı’nı alan yasa, yakm ta­

rihte işlenmiş insanlık suçları konusunda ise “zaman içinde, kin ve nefretten uzak bir de­ ğerlendirmeyle bilimsel kanıtların varlığım” koşul koyuyor.

Fransa’da 1994'ten beri “ insanlığa karşı iş­

lenmiş suçları” belirleyen ve “ soykırım”a bir tanımlama getiren bir ceza yasası var. Soykı­ rım, Ceza Yasasfnın 211 - 1. maddesi, diğer suçlarsa 212 - 2. maddesinde tanımlanıyor. “Soykırım”m soykırım kabul edilmesi için, Fransa'nın iç yasal düzenlemeleri yeterli ka­ bul edilmiyor ve uluslararası bir hukuk pro­ sedürünün var olması koşul konuluyor. Ba­ sın Yasası da, Ceza Yasası’nm çerçevesiyle belirli elbette, işte bu yüzden, Bernard Le­

wis ve “Le Monde” gazetesi hakkında açılan

ilk dava, 18 Kasım 1994’te “Fransız ceza yasa­ sının insanlığa karşı işlenmiş bazı suçları, örneğin 1915’te Ermeni toplumunun hedef ol­ duğu suçu kapsamadığı” gerekçesiyle düştü.

Deveciyan’m yasa önerisi, eğer mecliste ka­

bul edilirsa, Fransız Basm Özgürlüğü Yasa- sı’nm 24 ve 48 - 2 sayılı maddeleri, yalnızca Yahudi Soykırımı’nı değil, ister Fransa için­ de, ister dışmda insanlığa karşı tarih içinde işlenmiş “başka” suçların da basm yoluyla inkar edilmesini, doğruluklarının tartışılma­ sını yasaklayacak. Ve bu yasak çiğnendiği takdirde, (örneğin Ermeni soykırımı konu­ sunda kuşku belirten Bernard Lewis ve o- nun görüşlerini basan Le Monde gazetesi hakkında), beş yıldan önce kurulmuş olan toplumsal demekler, suçlular aleyhine ceza mahkemelerinde dava açabilme yetkisiyle donatılacak.

Lewis, Ermeni Forumu’nun aleyhine açtı­

ğı davayı kaybedecek olursa, Deveciyan’ın yasa değişikliği önerisi Fransız Parlamento- su’nda “varlığı mahkeme kararıyla destekli bir soykırım” örneği ışığında görüşülecek. Ve Deveciyan, 1985’te BM, 1987’de Avrupa Parlamentosu’na kabul ettirilen Ermeni Soy­ kırımı tezini, Fransız hukukuna sokabilmek şansmı kullanacak. Böyle bir hukuk örneği i- se, uluslararası platformda örnek gösterile­ cek ve dünyada açılacak tüm aynı konulu da­ vaları etkileyecek.

Bemard Lewis davasının kararı, Türkiye

açısından bu yüzden önemli.

Referanslar

Benzer Belgeler

"Ağladığını istemem ben ölürsem Beni en sevdiğin halimle hatırla Uzak bir yerde çalıştığımı düşün Ben esmerdim güzelim.. Bu sefer bir sarışını seversin

Camiin iç avlusu dikdörtken bir şekilde olup bu muhteşem bir cümle kapısından başka iki yanda da birer kapısı vardır.. Avluyu 28 kub­ be çevrelemekte,

«Bu yıl burada, gelecek yıl şu­ rada; bu yıl şunlarla, gelecek yıl bun­ larla çalışırız» gibilerden bir tutuma girmemiş; beş yıl küçük Sahne’de on

Ebûlûlâ Mardiniıı konferans ve makaleleri dışında neşrettiği eserleri şunlardır: Medeni Hukuk deıs'eri, Umumî zam lar, Şahsın hukuku.. Aile hukuku ve

O noktadan başlayarak bu- n un Türk edebiyatında bir dil projesi ola­ rak nasıl tezahür edebileceğini sordum kendi kendime, işte o sorma, sorgulama aşamasında da Yahya

yıs ihtilâlinin önderi Tabiî Se natör Cemal Gürsel’in ölümü işçiler arasında büyük üzüntü , yaratmıştır Türkiye Maden - İş Sendikası Genel

► Hilmi Etikan’ın Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı için çektiği yaklaşık 55 dakikalık “Ruhi Su” belgeseli Su’nun eşi Sıdıka Su’nun.. anıları ve arşivi

hileus'larla dolu şiirleri yüzünden Yunan casusu sanılarak tutuklanan Salih Zeki Ak­ tay sonunda aklanınca, onu gören Haşim, «Ulan casus bile değilmişin»