1 1
rv
* ©Milliyet ;ms| Cumartesi 3 Haziran 1995 *
24 D İ
\JL\
z
j£¿~
Lewis Davası:
p
i r
Tarih
? Yargılanıyor
M in e G . S A U L N İ E R - P a ris
B
AZI hukuk davaları, ülkelerin tarihlerine geçer. Fransız subayı Yüzbaşı Dreyfuss’un salt Yahudi olduğu için düzmece Alman casus luğuyla yargılanıp, haksız yere 3 yıl zindan cezasına çarptırıldığı da va, Fransa'nın tarihini değiştirmiş tir. Ünlü yazar Emile Zola’mn “itham ediyorum...” başlıklı 1898 tarihindeki gazete makalesiyle başlayan hukuk savaşı sonunda suç
suzluğu anlaşılan Dreyfuss olayı, 20. yüzyıl Fran sa'sında devlet yönetim ve yasama biçimini derin den etkilemiştir.Yaklaşık bir yıldır, Yüzbaşı Drey-
fuss davasının görüldüğü Fransız mahkemelerinde
bir asır arayla bu kez ABD yurttaşı başka bir Ya hudi yargılanıyor: Princeton Üniversitesi profesö rü, dünyanın en ünlü tarihçilerinden Bernard Le
wis. Fransız devleti ve mahkemelerinin Lewis’le
bir sorunu yok. Ama Fransa’da yaşayan Ermeni toplumunun var. Bu Ermeni toplumunun Bernard
Lewis’in davası ardında Türkiye ile bir sorunu
var. Ve Fransız mahkemelerinde Lewis aleyhine a- çılan üç ayn davada 1915 tehciriyle ilgili olarak Os manlI imparatorluğu tarihi “soykırım” suçlama sıyla yargılanıyor. Osmanlı tarihinin arkasında, Ermenilerin suçlu göstermek istedikleri asıl h e defleri ise T.C.
HEDEF TC
Fransız Ermenileri ne istiyorlar Türkiye’den?
Türkiye Cumhuriyeti’nin son verdiği Osmanlı
imparatorluğu sırasında, yani 1915 -16 yıllarında ge çen olaylardan nasıl olup da Türkiye sorumlu tutu labilir?
Ermeniler, TC devletinin, Osmanlı imparatorlu
ğu sırasında Ermeni toplumu hakkında resmen “soykırım” karan almış olduğunu kabul etmesini is tiyorlar. istiyorlar ki biz Türkler, “Dedelerimiz sizin soyunuzu kırdırmış, özür dileriz, çok pişmanız” di yelim. Ermeniler, tam bir asırdır, dünyanın dört bir yanındaki lobi çalışmalarıyla, mahkemeler yoluyla Osmanlı împaratorluğu’nda bir Ermeni “soykırımı” yapıldığını kabul ettirmeye çalışıyor. Birleşmiş Mil- letler’e kabul ettirdiler. Avrupa Parlamentosuna da kabul ettirdiler. Ermeniler, tarihçi Bernard Lewis’i 1993’te “Le Monde" gazetesinin kendisiyle yaptığı bir röportaj sırasında söylediği bir tümceden ötürü yargılatıyor. Asıl konusu Orta Doğu’da ve dünyada İslam olan röportaj sırasında Le' Monde muhabiri, bir ara Lewis’e “Sizce Türkiye niçin hala Ermeni soykırımını inkar ediyor?” diye soruyor. Lewis, bu soruya başka bir soruyla yanıt veriyor ve “Yani ta rihin Ermenice yorumu demek istiyorsunuz?” di yor. Ve 78 yaşındaki tarihçinin başı bu sözlerle der de giriyor. Dünyanın her yanından mektuplar, pro testolar yağıyor ünlü tarihçiye. “Soykırım”ı, “tari hin Ermenice yorumu” olarak algılayarak inkar et tiği, Ermeni düşmanı olduğu, Ermeni toplumunun tarihsel ruhunu incittiği, acılarını deştiği ileri sürü lüyor, hakkında üç ayn dava açılıyor.
Bemard Lewis ve Le Monde gazetesi, önce Fran sız Ermeni demeklerinin, 1986’da çıkartılan ve Ya hudi soykırımım inkarcılığı suç kapsamına sokan “Gayssot Yasasfm çiğnediği gerekçesiyle yargılanıyor. Ermenilerin
bir “soykırım propaga da platformu” hali ne getirdikleri da va, 18 Kasım 1994’te, “ileri sürülen suçun sözkonusu ya sa kapsamına girmediği” ge rekçesiyle dü şüyor. Bu kez aşırı sağcı ve Yahu- d i
rinceton Üniversitesi
profesörü, dünyanın en ünlü
tarihçilerinden Bernard
Lewis, soykırım iddialarını
ısrarla sürdüren Fransız *
Ermenilerine tarihin
Ermenice
yorumlanamayacağını
yüzlerine vurduğu için
yargılanıyor.
cma, manevi kararma bağlı. Tarafların avukat larının ve savcmm dinlen diği bu davanın duruşma sı 17 Mayıs 1995’te yapıl dı. Karar, 21 Haziran’da verilecek. Lewis’in bu davayı kaybetme o- l a s ı l ı ğ ı v a r .
düşmanı, faşist Fransız Ulusal Cephe partisinin bir yan kuruluşu olan AGRlF, yani “Fransız kim i® ve saygınlığım korumak üzere ırkçılıkla mücadele der neği”, kendi kuruluşlarının kamuoyundaki “ ırkçı” tanımına bakıp utanmadan, Levvis’i Hristiyan olan Ermenilere yapılan soykırımı inkar ederek Yahudi ırkçılığı yaptığı gerekçesiyle mahkemeye veriyor lar. Savcmm “hukuksal anlamda böyle bir dava aç mak yetkisine sahip görmediği AGRİF’in davası, 31 Mayıs 1994’te görüldü. Karar duruşması 12 Tem- muz’da yapılacak olan bu dava da düşeçek.
YAHUDİ DÜŞMANUĞI
Ancak Ermeniler yılmıyor. Lewis, Ermeni Foru-
mu’nca aynı suçlamayla, Napolyon yasası diye tanı nan 200 yıllık Fransız Medeni Kanunu’nun 1382 sa yılı maddesiyle de mahkemeye yerildi. Bu maddeye, surata tükürmekten iki tokat atmaya, her türlü ha karet giriyor ve sonuç tümüyle yargıcın kişisel
inan-Kaybettiği takdirde ünlü tarihçinin bilimsel imgesi ne gölge düşecek.
Ancak, Osmanlı tarihinin yargılandığı bu dava
nın kaybedilmesi halinde, Türkiye’nin de başına iş a- çacak. “Ermenilere soykırımı inkar etmenin suç ol duğunu” kabul edecek bir mahkeme kararı, berabe rinde “soykırımın var olduğu” fikrini getiriyor. Bu durumda, “soykırım” yapıldığını inkar eden TC’ye karşı Ermeniler, dünyanın dört bir yanında dava a- çabilecek ve bu davalarda örnek olarak, Paris mah kemelerinde alman karan gösterecek, işte, 21 Hazi ran’da Paris Adliyesi Birinci Asliye Mahkemesi’nde görülecek Bemard Lewis davasının önemi, buradan ileri geliyor ve karar, büyük ölçüde Lewis’i temsil e- den ünlü hukukçu Thierry Levy’nin savunmasının etkinliğine bağlı.
YARIN:
Lewis’i neyle suçluyorlar?
Thierry Levy’nin savunması:
‘Savaşın
trajik koşulu’
İ
LK duruşması 5 saat süren bu ö-nemli davaya, fotoğraf makinası ve teyp sokulması yasaktı. Her iki ta rafın avukatları irticalen konuştu. Ermenilerin beş avukatına karşı Le
wis’i 1,5 saat süreyle tek başına savu
nan avukat Levy, şunları söyledi:
“Mahkeme heyetine herşeyden önce,
bu davada Ermenilere bir soykırım yapıldı mı, yapıl madı mı tartışmasının ko nu olamayacağını anımsat mak isterim. Yürürlükte o- lan Fransız yasalarındaki soykırım tanımına, bu olay girmemektedir. Dava konu su, müvekkilim Bemard
Lewis’in neyi inkar ettiği
dir. Bemard Lewis, dünya ca saygın, uluslararası çap ta bir bilim adamıdır. Karşı tarafın avukatları, kendisini ye’nin adamı olmakla suçladılar. Ber
nard Lewis, Türk tezini değil kendi gö
rüşlerini savunmaktadır.
“Soykırım
tanımlaması için
gerekli devlet
eliyle bir emir
verildiğine ve
yaptırım
uygulandığına
dair en küçük
bir delil yoktur”
Kendilerini bu konuda en küçük bir karşı kanıtla
rı varsa, mahke me heyetine sunmaya çağı- Ber-nard Lewis’i s a v u n m a dan önce bilmenizi is tediğim bir nokta var: Türk poli tikası benim u m u r u m d a değil. Ancak, Bemard Le wis’in davası
nı üstlendiğimden bu yana yap tığım araştırmalar bana tarihin bir “Ermeni yorumu” , bir de ‘Türk yorumu” olduğunu
göster-Bemard Lewis, bu salondaki Erme
niler tarafından sevilmiyor. Ancak o bir Ermeni düşmanı değil. Türk tezinin tam tersine, 1,5 milyon Ermeninin teh cir sırasında katledildiğini kabul edi yor. Sayısı belli olmayan ve katliamlara kurban giden Türklerden de söz ediyor.
Bernard Lewis, soykırımı değil, “Ta rihin Ermenice yorumunu” kabul etmi yor. Ve yapılan katliamların, savaşın trajik koşulları içinde oluştuğunu belir tiyor.
Ancak “soykırım” tanımlaması için gerekli devlet eliyle bir emir verildiği ne ve yaptırım uygulandığına dair en küçük bir delil yoktur.
Talat Paşa’yı öldüren Tellurian’nın
davasının kayıtlarını getirttim ve oku dum. Davacı avukatlarının bu
mahke-meye sunulduğunu öne sürdükleri “soykırım emrini veren telgraflar” , Tel-
lurian’m mahkemesinde yargı heyeti
ne sunulmamıştır.
Tellurian’ın avukatı, yargıcın 'p li
nizdeki belgelerin gerçekliğinden emin misiniz?’ sorusu üzerine son anda geri çekmiştir. Çünkü bu telgraf ve benzer lerinin tümü, sahtedir. Sahte likleri uluslararası tarihçilerce saptanmıştır.
Zamanın ABD Büyükelçisi
Morgenthau’nun anıları da
sahtedir. Çünkü Morgenthau, son derece taraflı raporlara im zasını atan ve Talat Paşa ile sözümona konuşması ve Har- put katliamı hakkmdaki yazılı tanıklığı, George Event adlı Thierrv ı tarihçi tarafından tümüyle
düz-^ vy meçe olarak nitelenmiştir. Türki- Hatta Chris Renay gibi pek çok ta
rihçi tarafından Morgenthau, “yalancı lıkla” damğalanmıştır.
iy i ya da kötülüğünü tartışmıyorum, ancak Osmanlı Imparatorluğu’nda “teh
cir” , bir savunma politika sı olarak tüm tarih içinde başvurulmuş bir yöntem dir. imparatorluğun dağı lışı sırasında, Rusya, Fransa, Ingiltere ve ABD gibi Batılı güçler, azınlık lara karşı iki yüzlü bir po litika izlemişlerdir.
Eğer tehcir sırasında trajik olaylar yaşandıysa, bu büyük ölçüde İmpara torluğu bölmek isteyen ya bancı güçlerin politikaları neticesinde olmuştur.
Batı’nm Ermeni dra mındaki sorumluluğu en az Osmanlı imparatorluğu-kadar, hatta daha büyüktür.
Ermenilerin yaşadığı korkunç tari
hi, burada lanetliyorum. Eğer Bemard
Lewis cesur Ermeni toplumunu renci
de ettiyse, bundan dolayı üzüntü duyar ve özür diler.
Ancak tarihin taraflarca ayrı ayrı iki yorumu bulunduğu doğrudur.
Ermenilerin gösterdiği her belge ve kanıt, Türk tarafınca sahte olarak nite lenmekte, üstelik sahtelikleri kanıtlan maktadır.
Dolayısıyla bir soykırımın yapılıp ya pılmadığı belki de asla açıklığa kavuş mayacaktır.
Bu durumda Bemard Lewis, kendi görüşünü bildirerek 'fikrini özgürce ifa de etme’ hakkını kullanmaktadır, dola yısıyla bir Ermeni yorumundan söz et mekte haklıdır...”
YARIN: “Karşılaştırma yapmak
saygısızlık...’
DİZİ
Devedyan’m tanığı Güney
a
mlü tarihçi Bernard
Lewis’i suçlayan Türk
düşmanı Patrick Deveciyan
ve dört kişilik davacı
avukatları, ithamları arasında
Yılmaz Güney’in “Eğer TC,
1915 - 1 6 yıllarında yapılan
Ermeni soykırımını tanıyıp
kabul etseydi, bugün
Kürtlere aynı kıyımı
uygulayamazdı” sözlerine
delil olarak yerverdi
E
RMENİ Forumu’nun tarihçi Lewis aleyhine açtığı davada, Erme-nileri beş avukat temsil ediyor. Bunların başmı ise, cumhurbaş kanı Jacques Chirac’m eski yar dımcısı olup, seçim sırasında E-
douard Balladur saflarına geçen
Cumhuriyetçi Birlik Partisi mil letvekili, Antony Belediye Başkanı Patrick
Deveciyan çekiyor.
Türk düşmanlığıyla tanınan Deveciyan ve
ekibi, Bernard Lewis’i Ermeni soykırımını “ inkarcılık”la suçladıkları ve davayı kazan dıkları takdirde bu soykırımı inkar etmenin “ suç” olduğunun belirleneceği duruşmada, sözümona “ soykırınT’m var olduğunu kanıt layan belgelerden söz ettiler. Bu belgeler, ö- zellikle asıl mesleği cerrahlık olan amatör ta rihçi Yves Temon’un Ermeni soykırımını savunan kitabı, Ermeni tehciri sırasında Os manlI İmparatorluğu nezdinde ABD Büyü kelçisi olan Morgento’nun anılarıyla Alman ya’da Talat Paşa’yı öldüren Tellurian adlı Ermeni’nin davasında yargıçlara sunulduğu öne sürülen ve devletin “Ermenilere soykı rım uygulanması yolunda” resmi emir verdi ğini gösteren (sahte) telgraflardı.
Davacı tarafın beş avukatının ayrı ayrı
söz aldığı duruşma sırasında Deveciyan, Le
wis’i suçlamasına “Ermeniler dini bütün Hı-
ristiyanlardır ve Fransız adaletine güvenir ler. Fransız Ermeni toplumu tarihi yaraları nı sarmak için mahkemenizde şifa aramaya geldi” sözleriyle başladı. Lewis’i, “Tümüyle Türk görüşlerini savunan ve bu gö
rüşleri hiçbir araştırmaya
dayan-^Bernard Lewis Davası:
Bir Tarih
2
M in e G . S A U L N I E R - P a ris
dırmadan yapan tahrifçi, yalancı ve ahlaksız bir tarihçi” olarak tanımlayan Deveciyan,
Lewis’in reddettiği “devletçe planlanmış Er
meni soykırım f’nın, 1918’de OsmanlI İçişleri Bakanlığı’nca “hükümetin aldığı bir karar olduğu” yolunda doğrulandığını ve 1919’da askeri yargıtaym aldığı bir mahkeme kara rıyla da kabul edildiğini öne sürdü. Dolayı sıyla Lewis’i, Türk tarafının bile kabul ettiği bir “ soykırım”ı inkar etmekle suçladı.
Thierry Levy’nin savunması:
Patrick Deveciyan ve dört
kişilik davacı avukatları, itham ları sırasında Yılmaz Güney’in “ Eğer TC, 1915 - 16 yıllarında yapılan Ermeni soykırımını ta nıyıp kabul etseydi, bugün Kürtlere aynı kıyımı uygulaya mazdı” sözlerine yer verdi ve “Bugün Türkiye’nin yaptığı Kürt katliamını önlemenin en i- yi biçimi, uluslararası platform da Ermeni soykırımını kabul ettirmektir” dedi. Hitler’in Po lonya’da giriştiği Yahudi katlia mının kökünü bile Ermeni soy kırımının tanınmamasına bağ layan davacı avukatları, Nazile- rin Polonya’yı işgal etmeden ön ce Hitler’in komutanlarıyla
yaptığı bir toplantıda, saldırı sırasında kim seye açınmamasını öğütlerken, “Ermenilerin soykırımını bugün kim hatırlıyor ki? Siz de Polonya’da rahat davranabilirsiniz” dediğini ileri sürdü. Yahudi soykırımıyla iddia edilen Ermeni soykırımı arasında sürekli bağlantı kurulan, Sevr Anlaşması’nın uygulamaya ko nulmadan iptal edilmesinden hayıfla söz edi len dava sırasında, Deveciyan ve arkadaşla rının en çok işledikleri konu, Kürtlerdi. Ve Ermeni Forumu bu davada, Bernard Le w is’i “Günümüzde Türkiye’nin Kürtlere kar şı işlediği cinayetler konusunda tarihçi ola rak sessiz kalmakla” da suçladı.
Princeton Üniversitesi Profesörü Ber nard Lewis, 21 Haziran’da Ermeni
Forumunun hakkında açtığı davada
‘Hitler benzetmesi saygısızlıktır’
“...Tarihin çarpıtılması, sahte telgraflar
la kanıtlanmaya çalışılan bir soykırım, bu gün birbiriyle diyalog kurmaya çalışan iki toplumun çabalarına darbe indirir. Erme nistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petros-
yan’a kulak verilecek olursa, bu davanın
Ermeni toplumunun çıkarlarına aykırı ol duğu açıktır.
Davacı taraf, ithamlarını büyük çoğun
lukla tarihçi Yves Ter- n on ’un kitabında üeri sür düğü görüşlere dayandır maktadır. Oysa yaptığım incelemeler, Yves Ter-
n on’un Tellurian mahke mesine sunulduğunu iddia ettiği telgraflar gibi daha pek çok tarihsel veriyi çar pıttığını, çerçevesinden çı kararak “yalan” yorumlar da bulunduğunu gösterdi.
Toynbee’ye atfettiği tümce,
çarpıktır. Aynı şekilde, H itler’ in Polonya’nın işga linden önce komutanlarına “İstediğiniz gibi davranabi lirsiniz, tarihteki Ermeni kıyammdan söz eden yok” deyişini soykırım kavra
mıyla birleştirmek yanlıştır. Çünkü Hit- ler, tüm Polonya’yı işgal emri veriyordu o tarihte komutanlarına, Polonya’da yaşa yan tüm insanlar hedefti Alınanlara, Ya- hudileri yok edin anlamına gelmiyordu he nüz bu söz. Dolayısıyla Varşova direnişiy le Ermeni katliamı arasında bir bağlantı kurmak saygısızlıktır.
Fransızlar “ Cetif Kıyımı” diye anılan
Ermeniler ve Türkler
banş içinde
yaşadıklan gibi,
devlet katında saygı
görmüşlerdir.
Türklerin tarih
içinde Ermenilere
karşı bir kini yoktur,
dolayısıyla bir kin
güdümü demek olan
planlı, programlı bir
soyu kurutma
karanndan söz
edilemez
Cezayir ayaklanması kıyımında, bir günde 40 bin Müslümanı, Müslüman oldukları i- çin öldürdü. Cezayirliler buna “ soykırım” diyorlar, biz Fransa olarak ne diyeceğiz şimdi buna? Soykırım olduğunu kabul ede cek miyiz “ Cetif KıyımT’mn?
1919’da Fransa’ya gelen Ermeni delegas yonu, hükümetin karşısına “ Savaş başladı ğından beri hep sizin yanınızda yer aldık, Türklerle savaştık, dolayısıy la imparatorluğun parçala rından birine bizim de hak kımız var!” teziyle çıktı. Do layısıyla kendi topraklarında Türklere karşı savaştıklarını kabul ediyorlardı. Bir devle tin bütünlüğünü korumak ü- zere belli yaptırımlara gitme ye hakkı vardır. O yaptırım, tehcir olmuştur. Tehcir, yal nızca doğu illerini kapsamış ve o döneme kadar Ermeni ler ve Türkler barış içinde yaşadıkları gibi, devlet ka tında saygı görmüşlerdir. Türklerin tarih içinde Erme nilere karşı bir kini yoktur, dolayısıyla bir kin güdümü demek olan planlı, programlı bir soyu kurutma kararından söz edile mez.
Bu dava başlamadan önce, Bemard Le-
w is’ in makalesine karşı Ermenilerin imza topladıkları karşı metni, Ermeni soykırı mını savunan Robinson adlı tarihçi imza lamadı ve Lew is’e bir mektup gönderdi. Mektubunda, bu tarihçi, Bernard Lew is’e “Yazdığınız ikinci makalede öne
sürdüğü-nüz gerekçeler beni tümüyle tatmin etmiş bulunuyor. Ermenilerin karşı metnini im zalamamış olmaktan çok memnunum” di yor. Dolayısıyla tarihçi Lewis, iki yoru mun bulunduğu Ermeni tehcir ve katliam ları hakkında bir “ Ermeni yorumu” bu lunduğunu vurgulamakta haklıdır.
Davacı avukatların ifade ettikleri Yves Tem on’un kitabını bastığı gerekçesiyle
hapis cezasına çarptırılan Ayşe Nur Zora-
koğlu’na ilişkin benim elimde bir bilgi
yok. Ancak aynı kitabın, hem de Türk Ta rih Vakfı’nca Türkçe olarak basıldığını ve İstanbul’da satıldığını biliyorum. Kamu-
ran Gürün adlı çok değerli Türk tarihçi
nin, Harput katliamı hakkında “ 1500 kişi nin öldürüldüğüne dair” sunduğu bilgile rin ise, Davis tarafından ABD’de yayınla nan kitapta yer almadığını da biliyorum, işte tarihin Ermeni yorumu budur.
1918’de Türkiye’de ittihat Terakki’nin yargılandığı Yüce Divan’da, Ermeni soykı rımının doğrulandığı, dolayısıyla Türkle rin de soykırım kavramını kabul ettikleri iddiası yanlıştır. Bu dava, o yıllarda impa ratorluğu işgal eden güçlerce, Türk ma kamlarına zorla açtırılmış ve alman karar ların dikte ettirildiği bir mahkeme olup, galiplerin mağluplara aldırdığı gayrı meş ru bir karar çıkarmıştır, geçerli değildir.
Evet, Türkiye’de Ermeniler açısından
dayanılmaz bir anıt yükseltilmiştir. Bu da
Talat Paşa’mn heykelidir. Talat Paşa’nın
adını taşıyan bir de sokak vardır. Ancak bu talihsiz anıt, Bemard Lew is’e yönelik davamızla ilgili değildir. Müvekkilimin be raatını talep ediyorum.”
SON
mahkum edilecek olursa, bu ka rar örnek gösterilerek tüm Er- menilerin önünde TC’ye karşı “ soykırımı inkar suçlamasıyla” başka davalar açma olanağı do ğuyor. Ancak, Ermeni lobileri bununla da yetinmeyecek. Fran sız milletvekili, avukat Deveci-
yan’ın bu konudaki bir yasa ö-
nerisi, 11 Ocak 1995’te Fransız Parlamentosu’na sunuldu ve ka bul edilmeyi bekliyor.
"SOYKIRIM " ÖNERİSİ
MECLİS TE
Deveciyan, meclise sunduğu
1872 numaralı yasa tasarısında, bugün Fransa’da geçerli olan “basın özgürlüğü” yasasmın 24. ve 48 - 2 sayı lı maddelerini değiştirmeyi öngörüyor. 1881’de çıkarılan “basın özgürlüğü” yasası nın bu maddeleri, 1990’da, “Gayssot Yasası” diye adlandırüan ve “ soykırım” kapsamına yalnızca Yahudi soykırımını alarak “ inkarı nı” suç kılan yasaya uygun değişikliklere uğ ramıştı.
Yeni düzenlemeye göre, Fransa’da “ insan
lığa karşı işlenen suçlar”ın tanımı yapılıyor ve bu arada, ilk soykırım olarak Yahudi Soy kırımı gösteriliyordu. Inkan suç addedilen tek soykırım olarak
Yahudi Soykırımı’nı alan yasa, yakm ta
rihte işlenmiş insanlık suçları konusunda ise “zaman içinde, kin ve nefretten uzak bir de ğerlendirmeyle bilimsel kanıtların varlığım” koşul koyuyor.
Fransa’da 1994'ten beri “ insanlığa karşı iş
lenmiş suçları” belirleyen ve “ soykırım”a bir tanımlama getiren bir ceza yasası var. Soykı rım, Ceza Yasasfnın 211 - 1. maddesi, diğer suçlarsa 212 - 2. maddesinde tanımlanıyor. “Soykırım”m soykırım kabul edilmesi için, Fransa'nın iç yasal düzenlemeleri yeterli ka bul edilmiyor ve uluslararası bir hukuk pro sedürünün var olması koşul konuluyor. Ba sın Yasası da, Ceza Yasası’nm çerçevesiyle belirli elbette, işte bu yüzden, Bernard Le
wis ve “Le Monde” gazetesi hakkında açılan
ilk dava, 18 Kasım 1994’te “Fransız ceza yasa sının insanlığa karşı işlenmiş bazı suçları, örneğin 1915’te Ermeni toplumunun hedef ol duğu suçu kapsamadığı” gerekçesiyle düştü.
Deveciyan’m yasa önerisi, eğer mecliste ka
bul edilirsa, Fransız Basm Özgürlüğü Yasa- sı’nm 24 ve 48 - 2 sayılı maddeleri, yalnızca Yahudi Soykırımı’nı değil, ister Fransa için de, ister dışmda insanlığa karşı tarih içinde işlenmiş “başka” suçların da basm yoluyla inkar edilmesini, doğruluklarının tartışılma sını yasaklayacak. Ve bu yasak çiğnendiği takdirde, (örneğin Ermeni soykırımı konu sunda kuşku belirten Bernard Lewis ve o- nun görüşlerini basan Le Monde gazetesi hakkında), beş yıldan önce kurulmuş olan toplumsal demekler, suçlular aleyhine ceza mahkemelerinde dava açabilme yetkisiyle donatılacak.
Lewis, Ermeni Forumu’nun aleyhine açtı
ğı davayı kaybedecek olursa, Deveciyan’ın yasa değişikliği önerisi Fransız Parlamento- su’nda “varlığı mahkeme kararıyla destekli bir soykırım” örneği ışığında görüşülecek. Ve Deveciyan, 1985’te BM, 1987’de Avrupa Parlamentosu’na kabul ettirilen Ermeni Soy kırımı tezini, Fransız hukukuna sokabilmek şansmı kullanacak. Böyle bir hukuk örneği i- se, uluslararası platformda örnek gösterile cek ve dünyada açılacak tüm aynı konulu da vaları etkileyecek.
Bemard Lewis davasının kararı, Türkiye
açısından bu yüzden önemli.