• Sonuç bulunamadı

İstanbul'u Paris'e taşımak:Neyzen Kudsi Erguner yaşamını Paris'te sürdürüyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'u Paris'e taşımak:Neyzen Kudsi Erguner yaşamını Paris'te sürdürüyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜLTÜR-YAŞAM

< Lb'

Neyzen Kudsi Erguner yaşamını Paris'te sürdürüyor

İstanbul’u Paris’e taşım ak

K u dsi Erguner hem

müzisyen hem

araştırmacı olarak bir

yandan dünyanın dört

bir köşesinden değişik

ulusların geleneksel

müzikleriyle

beslenirken bir

yandan da bu uluslara

Türk müziğinin

sınırlarını açarak

geleneksel müzik

dünyasına yeni tatlar

sunuyor.

ANNA TURAY__________

Kudsi Erguner ney üflüyor. Ya­ şamını Paris’te sürdüren bir ney­ zen. Müzisyen bir aileden geliyor. Tıpkı ailesi gibi o da müzik terci­ hini “geleneksel"den yana yapmış. Yalnız bir farkla. Paris’te müziko- loji okuyan ve doktora yapan Kudsi Erguner bu tercihinin sınır­ larını alabildiğine geniş tutmuş. Hem müzisyen hem araştırmacı olarak bir yandan dünyanın dört bir köşesinden değişik ulusların geleneksel müzikleriyle beslenir­ ken, bir yandan da bu uluslara Türk müziğinin sınırlarını açarak geleneksel müzik dünyasına yeni tatlar sunuyor.

İstanbul’dan giden bir grup ha­ fızın Fransız Radyosu’nda verdi­ ği “mevlit” konseri onun eseri. Ja­ ponya’da, Türk saz semaisi for­ munun Japon gamı içinde değer­ lendirildiği, ney, İran santuru ve Hint perküsyonu kullanılan bir

“Japon saz semaisi” bestesi ve

plağı; Güney Amerika flütü kana ile neyin birleşiminden oluşan bir b aşk a plak: “ Ney - Kana

İkilemesi" yine opa ait. Peter Bro- ok’un bir Hint efsanesini anlatan

9 saatlik “Mahabarata” adlı oyu­ nunda 40’a yakın enstrüman kul­ lanan ve bütün Doğu müzikleri­ nin birleşimini sunan 5 kişilik bir grupla 4 yıl süren dünya turu; İtal­ ya’da bilgisayarlı efektlerin de yer aldığı deneysel bir operaya müzik; büyük tartışmalara neden olan

Scorcesse’in “Günaha Son Çağrı”

adlı filminin müziğinde Peter

Gabriel’e katkı; oyun havaların­

dan oluşan ve “Türk Çigan

levilik konusunda da önce ney sonra da dans ön plana çıkıyor. Neticede insan o sanatın temeli olan konuya inmek ihtiyacını his­ sediyor. Müzik kendi başına hiç­ bir şey değil. Müziğin dışında sa­ natçının iç dünyasını besleyen baş­ ka olaylar da var.

—■ Aynı şey dinleyici açısından da geçerli değil mi? Anlayabilmek için o kültürle bir tanışıklığı olma­ sı gerekmiyor mu?

ERGUNER — Bu önemli bir konu. Bir deneme yaptım ben. Fransız Radyosu’nda prodüktör olarak çalışırken, İstanbul’dan ha­ fızlar getirdim ve radyoda bir mevlit konseri verdirdim. Onlar sandılar ki oradaki Türklere mev­ lit okuyacaklar. Oysa benim için olay yalnızca müzik ve müziğin dinleyiciler üzerindeki etkisiydi. Kültürün insanlar üzerinde yapay, aslına uygun olmayan etkileri de var. Bir konu zamanla asıl ama­ cından sapabiliyor. Ayrıntılar ana konunun önüne geçebiliyor. Ama kendi kültürel ortam ından çıkar­ tıp başka bir ortama koyduğunuz vakit şartianmışlıklar ortadan kal­ kıyor, salt değerler ortaya çıkıyor.

— Deneyinizin sonucu ne oldu?

NEYZEN ERGUNER — Paris’te müzikoloji okuyup doktora yapan Kudsi Ergu­ ner, “Geleneksel müzik siyasi amaçlarla dinleniyor ya da dinlenmiyor” diyor

Müziği” adını taşıyan bir plak;

Paris’in Sainte - Marie Kilisesi’nde Itri’nin segâh ayiniyle dönen Fran- sızlar; Paris’te UNESCO yardı­ mıyla kurulan ve 8 yıldır etkinlik gösteren “Mevlana Derneği”,

“Mesnevi”den yapılan çevirilerle

oluşturulan bir kitap; Hacı Bek-

taş’ın “Velayetname”sinin Fransız­

ca çevirisi; Fransızlara Doğu mü­ ziğini tanıtmayı amaçlayan radyo programları, müzik festivalleri, yüzlerce konser ve plak... Bütün bunların altında Kudsi Erguner1 in imzası var. O anlatırken, yap­ tıklarına yetişmenin, müzik ekse­ ninde gelişen ama alabildiğine çe­ şitlilik gösteren çalışmalarını sıra­ ya koymanın ya da tam bir dökü­ münü yapmanın olanaksız oldu­ ğunu anlıyor insan.

Kudsi Erguner’le yaptığımız söyleşide neyden tasavvufa, Türk

müziğinden öteki ulusların gele­ nekse! müziklerine, müzik kültür­ lerine atlıyoruz. Araya Erguner1 in gerçekleştirdiği birbirinden il­ ginç çalışmalar, gelecekle ilgili bir­ birinden ilginç tasarılar da giriyor. Tabii söz dönüp dolaşıp gelenek­ sel Türk müziğindeki akıl almaz karmaşaya geliyor.

— Paris’te kurduğumuz der­ nekte yabancılara ney dersleri ve­ riyorsunuz. Bu enstrümanla ilgi­ lenenler neyden hareketle Mevle­ vi kültürüne, tasavvufa da ilgi gösteriyorlar mı?

ERGUNER — Elbette. Müzik,

kültürün içinde bir unsur. Kültü­ rün altında bir dini yapı var. Bu­ nu kaldırırsanız bir çiçeği topra­ ğından ayırmış olursunuz. Bugün­ kü modern dünyada saksının top­ rağına çiçek vasıtasıyla gidiliyor. Yani önce çiçek cezbediyor. Mev­

ERGUNER — Camiden çıkan

insanımız nasıl etkilenmiş olursa onlar da öyle etkilendiler. Çünkü okuyan insanın da kendi içinde şartlanması var. Dini bir şey oku­ duğunu biliyor, dini bir his taşı­ yor ve onu aktarıyor dinleyiciye.

— Dünyanın pekçok yerinde müzik çalışmalarınız olmuş. Ama Türkiye’de hiç yok. Neden?

ERGUNER — İşi temelinden,

müziği müzikten uzaklaştıran bir kültürel kayma var bu ülkede: Bi­ zim neslimizin bugün kültürel ve siyasi şartlanmalarının dışında ça­ lışma yapabilmesi lazım. Gelenek­ sel müzik çok enteresan, karma­ karışık bir durumda. Bir kesim

“Yok bu halkın müziği değildir”

diye sırtını dönmüş, diğer kesim

“Bu müzik geri kaldı, ileri götü­ relim” çabasıyla onu bozmuş. Ge­

leneksel müzik siyasi amaçlarla dinleniyor ya da dinlenmiyor. Be­ lirleyici olan sevmek ve anlamak değil, kültürel ve siyasi şartlanma­ lar...

— Gelecek için başka planlar? ERGUNER — Jean - Michel Jarre’ın Londra doklarında vere­

ceği lazerli konsere katılacağım. Mayıs ayında “Avrupa’da İstan­

bul” festivali yapmayı düşünüyo­

rum. Daha önce yine Paris’te Hint ve Tokyo festivalleri, Avignon’da Pakistan festivali yapmıştık. Şim­ di İstanbul’u Paris’e taşımak isti­ yorum. Tabii müziğiyle, müzik kültürüyle...

— Hangi birini koymayı düşü­ nüyorsunuz? O kadar çeşitlilik gösteriyor ki.„

ERGUNER — Ne varsa hepsi­

ni. Büyük şehirde gelişmiş köy kültürünü, Anadolu müziğini, Er­ meni ve Rum kilise müziklerini, arabeski, aklınıza ne geliyorsa...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

i Fikret Muallâ'küçük yaşta sakat kalmanın, Ispan­ yol nezlesinden ölen annesinin kendi yüzünden öldüğünü sanmanın bunalımı ve öteki aile sorun­

[r]

Halûk bu eseri hastalığı yüzünden yazam adığı için büyük ıstırap

Vakum ve aerobik olarak ambalajlanmış kontrol ve farklı seviyelerde LKSE ilave edilen sığır köftelerinin depolama süresince tespit edilen laktik asit bakteri

Paris Pişmiş, İstanbul Üniversitesi Matematik ve Klasik Astronomi bölü- müne girmeyi başarır.. 1933 yılında bu bölümden mezun olan ilk kız

yükseliyor.Rize’de ya şanan sel felaketinin ardından, ölenlerin toprağa verilmesi yaralıların tedavilerinin yapılması sonras ı bu kez, evleri yıkılan ve evleri

AKP hükümeti, bir süredir kamuoyunda tart ışılan ve işçi sınıfının sahip olduğu yasal ve sosyal korumaları önemli ölçüde azaltarak fiilen uygulanmakta olan esnek

Hattat Davut Bektaş ve Mehmed Özçay tarafından “fe inne meal usri yusra, inne meal usri yusra”, ibaresi celi sülüs kalemiyle yazılmıştır (Resim 7-8), (URL-6-7, 2018) Yine