• Sonuç bulunamadı

Operet dolayısıyla

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Operet dolayısıyla"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HESAPLAŞMA a ^

BURHAN ARPAD

t f s-t?

Operet Dolayısıyla

Leo Fall’ın İstanbul Gülü operetinin Türkiye’de Cemal Sahir topluluğunca Türkçe sunulmasından altmış yıl sonra Devlet Ope- rası’nca oynanması müzikli oyun konusunu bir açıdan güncel­ leştirdi.

İstanbul Devlet Operası’nın klasik operetler repertuarını zen­ ginleştirme çabaları olumludur. Desteklenmesi gerekir. Çoksesli müzik alanında çorak ülke Türkiye için yararlıdır, yalnız repertu­ ara alınacak oyunların titizlikle seçilmesi koşuluyla!

Türkiye’de müzikli oyunların Türkçe sunulması girişimleri on- dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında başlar. Beyazıt’ta misafirhane diye bilinen (sonraları eczacılık okulu) bir yapıda besteci Dikran Çuhacıyan’ın Köse Kâhya, Leblebici Horhor, A rifin Hilesi komik operaları belirli çevrelerin yakın ilgisini toplamaktadır. A z ötede bulunan Gedikpaşa Tiyatrosu’nda başarılı oyunlar sunan Sero- pe Bengliyan ve Güllü Agop, Çuhacıyanlarla birleşmeyi seyirci­ nin parçalanmaması açısından yararlı bulurlar. Birleşme olur ve o yılların operet dünyasında alkış toplayan en yeni operetler ba­ şarıyla sunulur. Güzel Helena, Orphé Cehennemde gibi. Her ikisi de Offenbach’ın olan bu iki oyunun yanı sıra Charles Lecoq'un Giroflé ve Groflası da sunulur. Haşan Bedrettin ve Rıfat Beyle­ rin imzasını taşıyan Türkçe metin “Temaşa” mecmuası yayını olarak forma forma basılır. Dikran Çuhacıyan’ın kişiliğinde do­ ruğa ulaşmışolan bu dönem,yirminci yüzyıl başlarına değin ser­ pintilerini sürdürür. Benglian ve arkadaşlarının yönettiği toplu­ luklar Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş topraklarına turnelerle çoksesli müziği ulaştırırlar.

1908-1918 ve 1919-1940 ara dönemlerinde özellikle Viyana ope­ retleri, yetersiz topluluklarca da olsa, İstanbul’da ve kimi öteki şehirlerde sunulur ve ilgiyle karşılanır. Tam Birinci Dünya Sava­ şı yıllarında İstanbul’da Viyanalı operetçilerce sunulmuş olan Çar- daş Prensesi, bu kez Türkçe oynanır ve büyük ilgi toplayarak kısa sürede ellinci oyuna ulaşır. 1927 sonlarında Kontes Mariça yine Sahir’ce sunulur ve büyük ilgi toplar.

1910-1940 döneminin en ilginç yanı Muhlis Sebahattin ve C e ­ mal Reşid Rey gibi bestecilerin yetişmiş olmasıdır.

Muhlis Sebahattin, gazeteci olarak başlamış, fakat bir basın suçundan yargılanıp İstanbul dışında yaşamaya hüküm giyince müzikçi bir aileden gelmiş olmanın da etkisiyle operet alanına kaymıştır.

Muhlis Sebahattin bunu şöyle anlatır:

“Gün geçtikçe iktidar partisi için bir tehlike oluşturmaya baş­ ladım. Sonunda tutuklandım ve sürüldüm. Fakat Avrupa’ya kaç­ tım. O yıllarda sözü geçen kimi yakın dostlarımın aracılığıyla- politikaya karışmamak koşuluyla- ülkeye dönmeme izin verildi. Yazı yazamayacak ve İstanbul köylerinde oturacak, şehre ine­ bilmem için izin almam gerekecektir. Küçüklüğümden beri beni kemiren korku gerçekleşti. Unutulacaktım! İlk operetim Çaresâz’ı bu koşullar altında yazdım.”

Muhlis Sebahattin’in ölümü üzerine yayımlanmış olan bir ki­ tapçıkta sanat hayatı üç bölümde sunulur. Yazdıkları ve beste­ ledikleri açısından. Bu üç bölüm­

den kimi adlar vermek gerekir­ se şunları yazabilirim:

Çaresâz, Ayşe, Asâletmeâp, Kerem ile Aslı, Aşk Mektebi (Ya­ zan: Yusuf Ziya Demircioğlu, İs­ tanbul Şehir Tiyatrosu).

Emin Cenkmen imzalı bir ya­ zıda Muhlis Sebahattin’in sanat­ çı kişiliği üzerine şu yargılar var:

“ Melodilerinde büyük bir ince­ lik, olgun ve orijinal bir besteci­ ye özgü bir renk ve özellik, az rastlanır bir akış vardır. Türkçe prozodiyi Muhlis Sebahattin ka­ dar güzel kullanan besteciye az rastlanır.”

İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda bir on yıl sürmüş olan müzikli o y u n la r dö n em in de Çuhacıyan’dan Devlet Operası’- nın kuruluşuna kadar sürmüş olan dönemde- ikili bir imzayla karşılaşırız: Rey kardeşler. Ek­ rem ve Cemal Reşid Rey. İstan­ bul Şehir Tiyatrosu’nun müzikli oyunlar repertuarını oluşturan operetler, seslendiği yığının dü­ zeyini iyi bilen gerçekçi ustalar karşısında olduğumuzu kanıtlar. Şakaları sevimli, ezgileri kulak­ lara yerleşiverip dudaklara geçi- verir. Çuhacıyan, Muhlis Seba­ hattin. Cemal Reşid Rey, yüz yılı aşkın sürede pırıldayan yıldızlar­ dır. Genç müzikçilerimiz çevre­ lerini unutmamalıdır. Devlet Operası İstanbul bölümü yetkili­ leri, İstanbul G ülü’nü seçerken bir Çuhacıyan’ın var olduğunu unutmamalıdır!

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1939’da Türkiye’ye iltihak olan bölgedeki Ermeniler, çok değil iki yıl sonra, yine Ankara’nın gadrine uğradı..

2003 Associate Degree, Muğla University, Milas Sıtkı Koçman Vocational School - Restoration 2007 Bachelor’s Degree, Selçuk University, Faculty of Fine Arts - Traditional

Pleksi - metal - mermerit- ahşap malzemeleri; kısa dikdörtgen prizma kaide, kesik piramit ve diagonal sergileme için rahle formunda üretilmiştir. Farklı kaidelerle

Eski İstanbulun en eski ve karakteris- tik dinî yapılarından biri olan Aya İrini kilisesi Fetih- ten sonra cephanelik olarak kullanılmış ve bilahara As- kerî Müze

Yedikuleden Topkapı - Saraçhanebaşına kadar im- tidat eden plân Çapadan Cerrahpaşaya ve Hasekiye ka- dar olan geniş bir sahayı Tıp Fakültesi >e ayırdığı gibi

Demir, Potasyum, Magnezyum ve Sodyum Tuzlarını İçeren Mannitol Çözeltilerinin Liyofilizasyon Esnasında Kritik Formülasyon Sıcaklıklarının Differensiyel Termal

hatta ben, kafam bir gemi direği gibi bir aşağı bir yukarı sallanırken, aynı yönde ondan daha hızlı hareket ediyor gibiyim.. Sol tarafımda uzakta, ovanın

Orta ekran örneğin medya, navigasyon*, klima kontrolü, sürücü destek sistemleri ve araç içi uygulamalar gibi aracın pek çok ana fonksiyonunu kontrol etmek için