• Sonuç bulunamadı

Kalkınma ajansları ve kalkınma ajanslarının Türkiye ekonomisine beklenen katkıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kalkınma ajansları ve kalkınma ajanslarının Türkiye ekonomisine beklenen katkıları"

Copied!
218
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

ĐKTĐSAT ANA BĐLĐM DALI

ĐKTĐSAT BĐLĐM DALI

KALKINMA AJANSLARI VE KALKINMA

AJANSLARININ TÜRKĐYE EKONOMĐSĐNE

BEKLENEN KATKILARI

Erdal ARSLAN

DOKTORA TEZĐ

Danışman

Prof. Dr. Serdar ALTINOK

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (Đmza)

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24

http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr

Adı Soyadı Erdal ARSLAN Numarası 084126001006

Ana Bilim / Bilim Dalı Đktisat Ana Bilim Dalı / Đktisat Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Ö ğ re n ci n in Tezin Adı

Kalkınma Ajansları ve Kalkınma Ajanslarının Türkiye Ekonomisine Beklenen Katkıları

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

DOKTORA TEZĐ KABUL FORMU

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Kalkınma Ajansları ve Kalkınama Ajanslarının Türkiye Ekonomisine Beklenen Katkıları başlıklı bu çalışma 03/03/2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Danışman ve Üyeler Đmza

Prof.Dr. Serdar ALTINOK Danışman

Prof.Dr. Adem ESEN Üye

Doç.Dr. Zeynep KARAÇOR Üye

Yrd.Doç.Dr.Metin SARAÇOĞLU Üye

Yrd.Doç.Dr.Murat ÇETĐNKAYA Üye

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24

http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr Adı Soyadı Erdal ARSLAN

Numarası 084126001006

Ana Bilim / Bilim Dalı Đktisat Ana Bilim Dalı / Đktisat Bilim Dalı

Programı

Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof.Dr. Serdar ALTINOK

Ö ğ re n c in in

Tezin Adı Kalkınma Ajansları ve Kalkınma Ajanslarının Türkiye Ekonomisine Beklenen Katkıları

(4)

ĐÇĐNDEKĐLER

Sayfa No

Bilimsel Etik Sayfası………..ĐĐ Tez Kabul Formu……….ĐĐĐ Önsöz / Teşekkür………..….VĐĐĐ Özet………..…..ĐX Summary………...……...XĐĐ Tablolar Listesi………..………...…....XV Haritalar Listesi……….………...…..XVĐ Kısaltmalar Listesi...XVĐĐ Giriş…...1

BĐRĐNCĐ BÖLÜM: GENEL KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 4

1.1. Bölge Kavramı ... 4 1.2. Bölgecilik... 9 1.3. Bölgeselleşme ... 11 1.4. Bölgeselleşme Nedenleri ... 14 1.4.1. Ekonomik Nedenler... 14 1.4.2. Güvenlik Gereksinimi ... 15 1.4.3. Siyasal Nedenler... 16 1.4.4. Kültürel Nedenler ... 16 1.5. Bölgeselleşme Modelleri ... 16

1.5.1. Ekonomik Bölge (Plan-Program Bölgeleri) ... 16

1.5.2. Đdari Bölge... 17

1.5.3. Siyasal Bölge... 18

1.5.4. Kültürel Bölge ... 19

1.6. Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA) ... 19

1.6.1. Bölgesel Kalkınma Ajansları’nın Tanımı ... 21

1.6.2. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Đdari Yapıları ... 23

1.6.3. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Hedefleri ve Fonksiyonları... 25

1.6.4. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Faaliyetleri... 28

1.6.4.1. Güçlü Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Faaliyetleri... 29

1.6.4.2. Zayıf Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Faaliyetleri... 31

1.6.5. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Finansmanı... 31

1.6.6. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Başarı Şartları ... 32

1.6.7. Bölgesel Kalkınma Sisteminin Yapılandırılması... 33

1.6.8. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Türleri ve Yasal Konumları... 34

1.6.9. Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Politik Uygulama Alanları ... 35

(5)

1.7.1. Avrupa Birliği (AB) ... 38

1.7.1.1. Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (European Regional Development Fund- ERDF)... 46

1.7.1.2. Avrupa Sosyal Fonu (European Social Fund) ... 46

1.7.1.3. Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (European Agricultural Guidance and Guarantee Fund-EAGGF) ... 47

1.7.1.4. Balıkçılığı Yönlendirme Mali Aracı (The Financial Instrument for Fisheries Guidance-FIFG) ... 48

1.7.1.5. Avrupa Yatırım Bankası (European Investment Bank-EIB)... 48

1.7.1.6. Uyum Fonu ... 49

1.7.2. Avrupa Birliğinde Bölgesel Kalkınma Ajansları... 50

1.7.2.1. Avrupa Birliği Kalkınma Ajansı (European Union Development Agency- EUNĐDA)... 51

1.7.2.2. Avrupa Bölgesel Kalkınma Ajansları Birliği (The European Association of Development Agencies-EURADA) ... 51

1.7.2.3. Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi (Committee of the Regions-CoR)... 51

ĐKĐNCĐ BÖLÜM: TÜRKĐYE’DE BÖLGE KAVRAMI TARĐHSEL GELĐŞĐMĐ VE BÖLGESEL KALKINMA PLANLARI ... 53

2.1. Türkiye’de Bölge Kavramı Ve Türkiye’nin Bölge Sınıflandırması ... 53

2.1.1. Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri ... 53

2.1.2. Türkiye’de Homojen(Türdeş) Bölge Sınıflandırması(1963-1970)... 54

2.1.3. Türkiye’de Polarize(Kutuplaşmış) Bölge Sınıflandırması (1982) ... 55

2.1.4. Türkiye’de Plan Bölge Sınıflandırması ... 56

2.1.5. Türkiye’de Kalkınmada Öncelikli Yöre Sınıflandırması ... 57

2.1.6. Türkiye’de Đstatistikî Bölge Sınıflandırması (NUTS - 2002)... 59

2.2. Türkiye’de Bölgesel Kalkınma Kavramının Gelişimi ... 62

2.2.1. Türkiye’nin Bölgesel Politika Đle Đlgili Mevzuat Yapısı ... 63

2.2.2. Türkiye’de Bölgesel Politika Alanında Faaliyet Gösteren Kurum ve Kuruluşlar ... 64

2.2.2.1. Meclis ve Hükümet... 64

2.2.2.2. Bayındırlık ve Đskân Bakanlığı (1848) ... 64

2.2.2.3. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (DPT)... 66

2.2.2.4. Đller Bankası... 67

2.2.2.5. Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) ... 69

2.2.2.6. Küçük ve Orta Ölçekli Đşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Đdaresi Başkanlığı (KOSGEB)... 70

2.2.2.7. Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma Đdaresi Başkanlığı (GAP)... 70

2.3. Türkiye’de Uygulanan Bölgesel Kalkınma Politikaları... 72

2.3.1. Plansız Dönem ... 72

2.3.1.1. 1923-1953 Devletçilik Dönemi ... 72

2.3.1.2. 1950-1960 Liberal Dönem ... 75

2.3.2. Planlı Dönem ... 78

2.3.2.1. Birinci Beş Yıllık Plan Donemi (1963-1967)... 78

(6)

2.3.2.3. Üçüncü Beş Yıllık Plan Dönemi (1973-1977)... 83

2.3.2.4. Dördüncü Beş Yıllık Plan Dönemi (1979-1983) ... 85

2.3.2.5. Beşinci Beş Yıllık Plan Dönemi (1985-1989) ... 86

2.3.2.6. Altıncı Beş Yıllıktan Dönemi (1990-1994)... 88

2.3.2.7. Yedinci Beş Yıllık Plan Dönemi (1996-2000)... 90

2.3.2.8. Sekizinci Beş Yıllık Plan Dönemi (2001-2005)... 91

2.3.2.9. Dokuzuncu Beş Yıllık Plan Dönemi (2007-2013) ... 92

2.4. Türkiye’de Uygulanan Bölgesel Kalkınma Politikalarının Değerlendirilmesi... 94

2.5. Türkiye’de Bölgesel Kalınma Planları ... 97

2.5.1. Doğu Anadolu Projesi Ana Planı (DAP)... 97

2.5.2. Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Projesi (DOKAP) ... 101

2.5.3. Güneydoğu Anadolu Projesi Ana Planı (GAP) ... 103

2.5.4.Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi (YHGP)... 106

2.5.5. Zonguldak Bartın Karabük Projesi (ZBK) ... 107

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: TÜRKĐYE’DE KALKINMA AJANSLARININ GELĐŞĐM SÜRECĐ VE ÜLKE EKONOMĐSĐNE KATKILARI... 110

3.1. Türkiye’de Kalkınma Ajansı Deneyimleri ... 110

3.2. Türkiye’de Kalkınma Ajansları ... 113

3.3. Türkiye’de Aktif Halde Bulunan Kalkınma Ajansları... 116

3.3.1. Đzmir Kalkınma Ajansı (ĐZKA-TR31:Đzmir)... 117

3.3.2. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA-TR62:Adana-Mersin) ... 123

3.3.3. Mevlana Kalkınma Ajansı (MKA-TR52:Konya-Karaman)... 126

3.3.4. Đstanbul Kalkınma Ajansı (ĐSKA-TR10:Đstanbul)... 127

3.3.5. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA-TR83:Amasya, Çorum, Samsun, Tokat)... 128

3.3.6. Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA-TRA1: Bayburt, Erzincan, Erzurum)... 129

3.3.7. Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA- TRB2: Bitlis, Hakkâri, Muş, Van) ... 129

3.3.8. Diyarbakır-Şanlıurfa Kalkınma Ajansı (DUKA-TRC2: Diyarbakır, Şanlıurfa) ... 129

3.3.9. Dicle Kalkınma Ajansı ( DĐKA-TRC3: Batman, Mardin, Şırnak, Siirt). 130 3.3.10. Đpekyolu Kalkınma Ajansı (TRC1: Adıyaman, Gaziantep, Kilis)... 130

3.3.11. Trakya Kalkınma Ajansı (TR21: Edirne, Kırklareli, Tekirdağ) ... 131

3.3.12. Güney Ege Kalkınma Ajansı– (GEKA -TR32: Aydın, Denizli, Muğla)131 3.3.13. Bursa, Eskişehir, Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA-TR41: Bilecik, Bursa, Eskişehir )... 131

3.3.14. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı ( MARKA-TR42: Bolu, Düzce, Kocaeli, Sakarya, Yalova) ... 132

3.3.15. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA -TR61: Antalya, Burdur, Isparta) ... 132

3.3.16. Ahiler Kalkınma Ajansı (TR71: Aksaray, Kırıkkale, Kırşehir, Niğde, Nevşehir)... 132

3.3.17. Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA-TR81: Bartın, Karabük, Zonguldak)... 133 3.3.18. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (TR90: Artvin, Giresun, Gümüşhane,

(7)

Ordu, Rize, Trabzon ) ... 133

3.3.19. Serhat Kalkınma Ajansı (SEKA-TRA2: Ağrı, Ardahan, Iğdır, Kars)... 133

3.3.20. Kuruluşu Gerçekleştirilen Henüz Aktif Halde Olamayan Ajanslar ... 133

3.4. Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkındaki Kanun ... 134

3.4.1. Kanununun Amaç ve Kapsamı ... 134

3.4.2. Kalkınma Ajansın Görev Ve Yetkileri ... 136

3.4.3. Kalkınma Ajansın Teşkilât Yapısı... 137

3.4.3.1. Kalkınma Kurulu ... 137

3.4.3.2. Yönetim Kurulu... 138

3.4.4.Genel Sekreterlik ... 141

3.4.4.1. Genel Sekreterin Nitelikleri... 141

3.4.4.2. Genel Sekreterin Görev ve Yetkileri ... 141

3.4.5. Yatırım Destek Ofisleri ... 142

3.4.5.1. Yatırım Destek Ofislerinin Görev ve Yetkileri ... 143

3.4.5.2. Yatırım Destek Ofislerine Başvuru ... 143

3.4.6. Ajans Personelinin Nitelik, Statü ve Hakları... 144

3.4.7. Ajans Gelirleri ve Yönetilecek Fonlar... 145

3.4.8. Ajansın Giderleri ... 146

3.4.9. Ajansların Malî Saydamlık ve Hesap Verme Sorumluluğu ... 147

3.4.10. Ajansların Bütçesi... 147

3.4.10.1. Ajans Bütçesinin Hazırlanması ve Kabulü... 147

3.4.10.2. Ajansların Bütçe Sonuçları... 148

3.4.11. Ajansların Denetimi... 148

3.4.12. Ajansların Muafiyeti... 149

3.5. Kalkınma Ajanslarına ve Đlgili Kanuna Karşı Yapılan Eleştiriler ... 149

3.6. Kalkınma Ajanslarının Ülke Ekonomisine Beklenen Katkıları... 152

SONUÇ ... 158

KAYNAKÇA ... 160

EK 1: Đstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması………...…..172

EK 2: Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulması Hakkında Karar175 EK 3: Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulması Hakkında Karar179 EK 4: Kalkınma Ajansları Personel Yönetmeliği... 183

(8)

Önsöz / Teşekkür

Tüm yüksek öğretim hayatımda beni her konuda destekleyip bugünkü konumuma gelmemi sağlayan, son olarak bu tez konusunu seçmemde, tez çalışmamda ve tezimi sonuçlandırmada her türlü desteğini ve emeğini esirgemeyen değerli hocam, Sayın Prof. Dr. Serdar ALTINOK’a sonsuz minnettarlığımı bildiririm. Tez izleme komitemin üyesi, tezimin şekillenmesinde çok emeği olan ve aynı zamanda hayat felsefesini örnek aldığım kıymetli hocam Yrd.Doç.Dr. Metin SARAÇOĞLU’na, yine tezimin son halini almasında şüphesiz çok emeği olan ve aynı zamanda tez izleme komitemin de üyesi olan sevgili hocam Yrd.Doç.Dr. Murat ÇETĐNKAYA’ya, bu tezin ortaya çıkma sürecinden başlayıp bu teşekkür yazısını yazmama kadar geçen sürenin tamamında desteğini ve yardımını benden esirgemeyen sevgili dostum ve kardeşim Arş.Gör. M. Fatih Bilal ALODALI’ya çok teşekkür ederim. Ayrıca Doktoraya başlamamda ve ders aşamamda çok fazla emeği olan Doç.Dr. Đbrahim BAKIRTAŞ hocama da sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Tez çalışmam esnasında zamanlarından çaldığım sevgili oğullarım Demirtürk ve Yusuf’a, biricik kızım Fatma Dilay’a ve benim hem çocuklarımdan hem de kendisinden çaldığım zamanı yine her zamanki gibi kendisinden fedakârlık ederek karşılayan sevgili eşim Safiye ARSLAN’a sonsuz teşekkür ederim. Benim bugünlere gelmemi sağlayan, üzerimdeki emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğim Annem Fatma ARSLAN’a ve Babam Demirtürk ARSLAN’a sevgi ve saygılarımı sunarım.

(9)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Özet

Türkiye, planlı dönemle birlikte uygulamaya başladığı bölgesel gelişme ve bölgeler arasındaki dengesizlikleri giderici yöndeki politikalarını günümüzde yeniden gözden geçirme zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Bu zorunluluğun esas nedeni Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde bölgesel gelişme politikalarının entegre edilmiş olmasıdır. Bu nedenle Türkiye, yaklaşık 40 yıldır uygulamakta olduğu bölgesel gelişme model, politika ve araçlarını bir yana bırakarak yeniden bir yapılanma süreci içine girmiştir. Bu yeni yapılanmanın ana öğesini Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA) olarak adlandırılan birimler oluşturmaktadır.

Kalkınma Ajansları, bir ülkenin belli bir coğrafi bölgesi içerisindeki özel ve kamusal tüm şirketler, yerel otoriteler ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği sağlayarak, o bölgenin ekonomik açıdan gelişmesini hedefleyen ve yasal bir hükme dayanarak kurulan yapılar olarak tanımlanmaktadır.

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24

http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr

Adı Soyadı Erdal ARSLAN

Numarası 084126001006

Ana Bilim / Bilim Dalı Đktisat Ana Bilim Dalı / Đktisat Bilim Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof.Dr. Serdar ALTINOK

Ö ğ re n ci n in

Tezin Adı Kalkınma Ajansları ve Kalkınma Ajanslarının Türkiye Ekonomisine Beklenen Katkıları

(10)

Küreselleşme süreci beraberinde getirdiği yapısal uyum politikaları ile birçok konuda özgün süreçler ve araçlar geliştirilmesini gerekli kılmıştır. Bu süreçte Türkiye’ye de AB tarafından bölge planlamanın yeni bir anlayışla ele alınması gerektiği ve bunun aracının da BKA’lar olduğu ifade edilmiş ve konu ilk kez AB’ye tam üyelik müzakereleri ile başlamıştır. Bu dönemin başlangıcı sayılacak süreç ise adaylığın ilk kez tescil edildiği 1999 Helsinki Zirvesi sonunda olmuştur. AB Komisyonu’nun hazırlamış olduğu Katılım Ortaklığı Belgesi’nde orta vadede yapılması gereken düzenlemeler arasında yer alan BKA’ları oluşturmak amacıyla yasal düzenlemeler süreci başlatılmıştır.

Bu doğrultuda öncelikle Topluluk kurallarına uygun olarak kısa vadede istatistiksel bölge olarak bilinen AB (NUTS) sistemi 22 Eylül 2002 tarih ve 4720 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilmiştir. Daha sonra da 2003 yılı Katılım Ortaklığı Belgesinde, katılım öncesi mali yardım programından yararlanabilmek için BKA’ların kurulması öngörülmüştür. Takip eden süreçte 32 esas ve 5 geçici maddeden oluşan, 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun, 25.01.2006 tarihinde TBMM Genel Kurulunda görüşülerek kabul edilmiş, 08.02.2006 tarihli ve 26074 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ülkemizde, 5449 sayılı Kanunun birinci maddesinde ifade edildiği üzere; “kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla” BKA’lar kurulmaktadır.

6 Temmuz 2006 tarih ve 26220 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı” ile ilk olarak 06.01.2007 tarihinde Adana ve Mersin illerini kapsayan Çukurova Kalınma Ajansı ve 13.01.2007 tarihinde de Đzmir ilini ve çevresini kapsayan Đzmir Kalkınma Ajansları kurulmuştur.

(11)

Kalkınma ajansları;

• Bölgesel gelişme uygulamalarımız ile bölge planlarımızın etkinliğinin ve başarısının yükseltilmesini; bölgelerin ülkemizin genel büyümesine, gelişmesine, refahına ve istikrarına katkısının artırılmasını; sosyal uyum ve adaletin güçlendirilmesini ve değişen küresel rekabet şartlarına adaptasyonunun hızlandırılmasını sağlayacak,

• Yüksek nitelikli personeli, esnek kaynak ve istihdam yapısı ile kurum, kuruluş ve şahıslara sağladığı idari, mali, teknik desteklerle başta girişimciler olmak üzere bütün yerel aktörlerin kalkınma çabalarına katılımını teşvik edecek,

• Sağlayacağı proje ve faaliyet desteklerinde kişi, kurum ve kuruluşların eş finansmana dayalı ortak proje üretme ve yönetme kültürü ve yeteneğini geliştirecek; sahiplenme ve işbirliği duygusunu güçlendirecek; bölgenin girişimcilik potansiyelini harekete geçirecek ve sürekli olarak yükseltecek,

• Yerel potansiyeli, dinamikleri, özgünlükleri, kaynak ve imkânları ortaya çıkararak harekete geçirecek ve ulusal, uluslararası pazarlarda ekonomik, sosyal, kültürel birer değer haline dönüştürecek;

Sonuç olarak, hem ulusal, hem de bölgesel-yerel düzeyde başta istihdam ve gelir olmak üzere ekonomik ve sosyal göstergelerin iyileştirilmesine, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarının azaltılmasına ve dolayısıyla ülkenin genel refahının artırılması ve istikrarının pekiştirilmesine olumlu katkılar sağlayacaktır.

(12)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Summary

Turkey today faces the necessity to reexamine its policies, begun to be implemented since the planned period, which aims to eliminate the imbalances between regional development and regions. The main reason of this necessity is that regional development policies weren't integrated in the process of participation of European Union. Therefore, Turkey went into a reconstruction process by abandoning the regional development model, policy and tools that it had been has been using for 40 years. The units called Regional Development Agencies (RDA) constitute the main element of this construct.

Development Agencies, all private and public enterprises within a certain geographical region of a country, are defined as structures that aim the economic development of that region by providing cooperation between local authorities and civil society organizations, and that are founded on the basis of a legal provision.

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24

http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr

Adı Soyadı Erdal ARSLAN

Numarası 084126001006

Ana Bilim / Bilim Dalı Đktisat Ana Bilim Dalı / Đktisat Bilim Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof.Dr.Serdar ALTINOK

Ö ğ re n ci n in

Tezin Đngilizce Adı Development Agencies and Development Agencies in Turkey Economy Expected Contributions

(13)

As is known, globalization process entails the development of authentic processes and tools in many cases regarding structural adaptation policies that it brought along. In this process, it was explained to Turkey by EU that regional planning should be approached with a new understanding and RDA’s are the means for this and this first started with the negotiations of full membership to EU. The process that can be counted as the beginning of this period is the end of Helsinki Summit of 1999 when the candidateship was first enrolled. The legal regulations process was initiated so as to constitute RDA’s that are among regulations which should be implemented in medium term in Accession Partnership that European Commission arranged.

Accordingly, EU (NUTS) system that is known as short term statistical region was initially approved by Cabinet decree no 4720 in September 22 of 2002 in accordance with the rules of congregation. Later in the Accession Partnership of 2003, it was anticipated that RDA's be constituted in order to be able to utilize the pre-accession financial support programmes. In the following process, the law number 5449 regarding the Establishment, Coordination and Missions of Development Agencies that consists of 32 major and 5 temporary articles was debated and approved in General Assembly of Grand National Assembly of Turkey and went in effect after being published in Official Journal of number 26074 and date 02.08.2006.

In our country, as stated in the first article of law number 5449, RDA’s are constituted “in order to accelerate the regional development, to insure its maintainability, reduce the differences of interregional and regional development, compatible with the principles and policies anticipated in national development plans and programmes by developing the cooperation among public sector, private sector and civil society organizations, ensuring the effective usage of resources and activating the local potency”.

By “the Cabinet Decree Regarding the Establishment of Development Agencies in Certain Level 2 Regions” that was published in Official Journal number 26220 of July, 6, 2006, Development Agencies were constituted in Cukurova regions

(14)

that include Adana and Mersin and Izmir regions including Izmir, and Cukurova Development Agency officially opened in 01.06.2006 and Izmir Development Agency in 01.13.2007.

Development agencies;

• Will ensure the promotion of effectiveness and success of our region plans with our regional development applications; increasing of regions' contributions to the general growth, development, welfare and stability of our country; reinforcement of social adaptation and justice and, acceleration of adaptation to changing conditions of global competition,

• Will encourage the participation of all local actors in development attemps, especially administrative, financial and technical supports that it provides to corporations, establishments and persons with its highly qualified crew, flexible resource and employment structure,

• Will improve the culture and ability to produce and manage associate projects that are based on co-financing of person, corporation and establishment in project and activity supports; reinforce the sense of ownage and cooperation; active the entrepreneurship potency of the region and keep improving it,

• Will activate the local potency, dynamics, individualities by revealing the resources and possibilities, and turn into an economic, social and cultural values in international market;

Consequently, will contribute to the improvement of economic and social indicators, especially employment and income in both national and regional- local level; reduction of differences of interregional and regional development and thus increasing of general prosperity of the country and solidifying of stability.

(15)

Tablolar Listesi

Tablo1: Geleneksel Tavandan Tabana Yaklaşımına Karşı Yeni Tabandan Tavana

Yaklaşım ... 34

Tablo 2: Đstatistikî Bölge Birimlerinin Alanları (km²)... 46

Tablo 3: Đstatistikî Bölge Birimlerinin Nüfus Büyüklükleri (2005: Bin Kişi) ... 47

Tablo 4: AB Üyesi 27 Ülke ve Türkiye’de Đstatistikî Bölge Birimleri Sayısı ... 47

Tablo 5: BYKP’da Bölgesel Kalkınma Planları ve Uygulayıcıları………..……....94

(16)

Haritalar Listesi

Harita 1: Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri... 39

Harita 2: Türkiye’nin Bölgesel Kalkınma Planları ... 42

Harita 3: Türkiye’de Kalkınmada Öncelikli Yöreler………..………..43

Harita 4: Türkiye’nin NUTS 1 Bölgeleri (12 Bölge).………..……….45

Harita 5: Türkiye’nin NUTS 2 Bölgeleri (26 Bölge) ... 46

(17)

Kısaltmalar Listesi

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ABYKP Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı

ANFAŞ Antalya Fuarcılık Đşletme ve Yatırım A.Ş.

AEP Acil Eylem Planının

BAGEV Batı Akdeniz Ekonomisi Geliştirme Vakfı

BAKA Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı

BAKKA Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı

BBYKP Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

BEBKA Bursa, Eskişehir, Bilecik Kalkınma Ajansı

BĐT Bölge Đktisadi Teşekkülü

BKA Bölgesel Kalkınma Ajansları

BKK Bakanlar Kurulu Kararı

CoR Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi

(18)

ÇKA Çukurova Kalkınma Ajansı

ÇKAÖBGP Çukurova Kalkınma Ajansı Ön Bölgesel Gelişme Planı

DAKA Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı

DAP Doğu Anadolu Projesi

DBYKP Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı

DESĐYAB Devlet Sanayi ve Đşçi Yatırım Bankası A.Ş.

DĐKA Dicle Kalkınma Ajansı

DOBYKP Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı

DOKAP Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı

DPT Devlet Planlama Teşkilatı

DUKA Diyarbakır-Şanlıurfa Kalkınma Ajansı

EBKA Ege Bölgesi Kalkınma Ajansı

EGEV Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı

EURADA Avrupa Bölgesel Kalkınma Ajansları Birliği

(Info Murcia, Shannon ve Alsace Kalkınma Ajansları)

(19)

GAP Güneydoğu Anadolu Projesi,

GEKA Güney Ege Kalkınma Ajansı

GĐDEM Girişimci Destekleme ve Yönlendirme Merkezleri

GSMH Gayri Safi Milli Hasıla

GSYĐH Gayri Safi Yurt Đçi Hasıla

GZFT Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler Analizi (SWOT Analizi)

GWh Gigawatsaat

HES Hidro Elektrik Santralleri

ĐBBS Đstatistikî Bölge Birimleri Sınıflandırması

INTERREG Avrupa Birliği Bölgeler Arası Đşbirliği Güçlendirme Girişimi

ĐSKA Đstanbul Kalkınma Ajansı

ĐZKA Đzmir Kalkınma Ajansı

ĐZTO Đzmir Ticaret Odası

JICA Japonya Uluslararası Kalkınma Ajansı

KHK Kanun Hükmünde Kararname

(20)

KOBĐ Küçük ve Orta Ölçekli Đşletmeler

KOSGEB Küçük ve Orta Ölçekli Đşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Đdaresi Başkanlığı

KÖY Kalkınmada Öncelikli Yöre

KUDAKA Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı

kw Kilowatt

lt/sn Litre/Saniye

lt/dk Litre/Dakika

MARKA Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

MEKĐK Mersin Kalkınma ve Đşbirliği Konseyi

MKA Mevlana Kalkınma Ajansı

MTSO Mersin Ticaret ve Sanayi Odası

NUTS Đstatistik Açıdan Taşra Yönetim Birimleri

(The Nomenclature of Territorial Units for Statistics)

OECD Ekonomik Kalkınma ve Đşbirliği Örgütü

(Organisation for Economic Co-operation and Development)

(21)

ÖUKP Ön Ulusal Kalkınma Planı

RDA Regional Development Agencies

SBYKP Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

SEKA Serhat Kalkınma Ajansı

STK Sivil Toplum Kuruluşu

T.B.M.M Türkiye Büyük Millet Meclisi

T.C. Türkiye Cumhuriyeti

TKB Türkiye Kalkınma Bankası

TKK Türkiye Taş Kömürü

TÜBĐTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu

TÜĐK Türkiye Đstatistik Kurumu

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

TVA Tennesse Valley Authority

ÜBYKP Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı

(22)

YHGP Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi

ZBK Zonguldak Bartın Karabük Projesi

I.BYKP Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı

(23)

Giriş

Bölgesel kalkınma kavramının ekonomi literatürüne girmesi II. Dünya Savaşı sırasında, gelişimi ise sonrasında olmuştur. Savaş öncesi dönemde, özellikle 1929’daki “Büyük Buhrandan” sonra bu kavramın karşılığı olan yapının şekillendiği görülmektedir. “Bölge” kavramın ortaya çıkmasındaki en büyük etken, sanayileşme süreci ile birlikte bazı ülkelerin hızlı bir büyüme sürecine girmeleri ve bunun sonucu olarak da ülke içerisindeki bölgelerde farklılıklar yaşanmaya başlanmasıdır. Bu farklılık derecelerinin ülke bölgelerinde ki farklı seviyelerinden ötürü ülkeler; gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş bölgelere sahip olmuşlardır. Bu bölgelerin hangisi bir ülkede daha çok seyir gösteriyorsa o ülkeler de aynı gurup isimleri anılır hale gelir. Sanayileşmenin getirdiği bu bölgesel farklılıklar ülkeden ülkeye de farklılık gösterebildiği gibi etki şiddeti de farklık gösterebilir. Özellikle, ekonomik gelişmenin piyasanın inisiyatifinde olduğu, devletin bölgesel gelişmişlik farkını azaltıcı ve bölgesel kalkınmayı arttırıcı önlemler alamadığı az gelişmiş ülkelerde, bölgeler arası gelişmişlik farklarının şiddet derecesi de gelişmiş ülkelere oranla daha yüksek olmaktadır.

Günümüzde bölgesel gelişmenin kavramsallaştırılması sürecinde ve bölgesel politikaların uygulanmasına yönelik stratejilerde, önemli değişimler ve gelişmeler yaşanmıştır. Bu değişimler, bölgesel gelişmenin teorik temelleri ile değişimin kalkınma yönünü açıklayan yeni faktörler ile başlamış ve amaçlar, hedefler, faaliyet alanlarındaki gelişmelerle devam etmiştir. Bu çerçevede; bölgesel gelişme yaklaşımının, merkezi idarenin öncü rol üstlendiği “yukardan aşağıya” planlama ve kalkınma anlayışından, yerel ekonomik aktörlerin daha etkin işlevler üstlendiği “aşağıdan yukarıya” kalkınma anlayışına doğru değişim geçirerek bir gelişim sağladığını görüyoruz. Bölgesel gelişme politikalarındaki değişimle beraber gelen gelişim süreci, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede, yerel düzeyde yeni düzenleme mekanizmalarının oluşmasına, yerel düzenlemelerin ve yeni yerel kurum ve kuruluşların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

(24)

planlı dönemle birlikte uygulamaya başladığı bölgesel gelişme ve bölgeler arasındaki dengesizlikleri giderici yöndeki politikalarının pek başarı sağlamamasından ötürü yeniden gözden geçirme zorunluluğu olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye, uzun yıllardır uygulamakta olduğu bölgesel gelişme model, politika ve araçlarını bir yana bırakarak yeniden bir yapılanma sürecine girmiştir. Bu yeni yapının ana kütlesini Kalkınma Ajansları olarak adlandırılan yeni yerel birimlerden oluşmaktadır. Kalkınma Ajanslarını konusunu Türkiye’nin ilk kez ciddi anlamda düşünmesini gerektiren olay, 1999 Helsinki Zirvesidir. Bu zirvede AB ye aday ülke statüsü kazanan Türkiye aday ülkelerin yapmak zorunda olduğu yeniden yapılanma çalışmaları içerisinde yer alan bu yeni yerel yapılanmayı tartışmaya başlamıştır. Türkiye AB Komisyonu’nun hazırlamış olduğu Katılım Ortaklığı Belgesi’nde orta vadede yapılması gereken düzenlemeler arasında da yer alan Kalkınma Ajansları konusunda ilk olarak, yasal düzenlemeler süreci başlatılmıştır. Bu süreç doğrultusunda öncelikle topluluk kurallarına uygun olarak hazırlanan ve Đstatistik Açıdan Taşra Yönetim Birimleri olarak bilinen Avrupa Birliği (NUTS) sistemi 22 Eylül 2002 tarih ve 4720 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilmiştir. Ve bu kabulün akabinde 2003 yılı Katılım Ortaklığı Belgesinde, katılım öncesi mali yardım programından da yararlanabilmek adına Kalkınma Ajansların kurulması kararlaştırılmıştır.

Kalkınma Ajansları, ülkemizde 5449 sayılı Kanunun, 25.01.2006 tarihinde TBMM Genel Kurulunda görüşülerek kabul edilmiş, 08.02.2006 tarihli ve 26074 sayılı Resmi Gazetede de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacının ise “kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak” olduğu olarak ifade edilmiştir.

6 Temmuz 2006 tarih ve 26220 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı” ile Adana ve Mersin illerini kapsayan Çukurova Kalkınma Ajansı ile Đzmir ilini ve bölgesini kapsayan Đzmir Kalkınma Ajansları pilot uygulama olarak kurulmuştur. Çukurova Kalkınma Ajansı 06.01.2007 tarihinde, Đzmir Kalkınma

(25)

Ajansı da 13.01.2007 tarihinde resmen faaliyetlerine başlamıştır. 22 Kasım 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 10 Kasım 2008 tarih ve 2008/14306 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de Đstanbul, Samsun, Diyarbakır, Konya, Erzurum, Gaziantep, Mardin ve Van illerinin merkez olduğu, yirmi üç il kapsayan sekiz kalkınma ajansı daha kurulmuştur.

Devam eden süreçte ise Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulması Hakkında Karar’ın yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığının 16.06.2009 tarihli ve 2067 sayılı yazısı üzerine, 25.1.2006 tarihli ve 5449 sayılı Kanunun 3, 8 ve geçici 2. maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 14.07.2009 tarihinde onaltı tane daha Kalkınm Ajansı kurulması kararlaştırılmıştır. Böylelikle Kalkınma Ajansları sayısı yirmi altıya yükselmiştir.

Bu çalışmanın Birinci Bölümünde; Bölge, Bölgecilik, Bölgeselleşme gibi kavramları tanımladıktan sonra, Bölgesel Kalkınma Ajansının genel kabul görmüş tanım ve işleyişine yer verilmiştir. Đkinci Bölümde Ülkemizdeki Bölge Sınıflandırmalarına, Bölgesel Gelişme Politikalarına ve günümüze kadar uygulanan BYKP’daki Bölgesel Gelişme Stratejilerine ve Bölgesel Kalkınma Planlarına değinilmiştir. Üçüncü Bölümde ise Ülkemizin Kalkınma Ajansları sürecine, günümüzde aktif halde kurulu bulunan Kalkınma Ajanslarına, işleyiş ve kuruluşlarına, Kalkınma Ajansları Kanununa ve ajanslara dönük olarak yapılan eleştirilere değinilmiş ve Kalkınma Ajanslarının Ülkemiz ekonomisine beklenen ve gerçekleşen katkıları ifade ederek sonlandırılmıştır. Sonuç bölümünde genel bir değerlendirme yaptıktan sonra, Ülkemizde Bölgesel Kalkınmayı gerçekleştirmek için birçok araç ve politika denendiğine ve bunlardan pekte olumlu sonuçlar alınamadığına değinilip, bazı kesimlerin günümüzün popüler kalkınma aracı olarak gördüğü kalkınma ajanslarının, yapılan bir sürü eleştiriye rağmen denenmesi gereken bir araç olduğu ifade edilerek çalışma sonlandırılmıştır.

(26)

BĐRĐNCĐ BÖLÜM: GENEL KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkeler sosyo-ekonomik alanda bölgesel dengesizlikler yaşarlar. Özellikle Đkinci Dünya Savaşı sonrası, bölgesel dengesizliklerin birçok ülkede ulusal bir sorun olarak toplumların ekonomik ve politik gündeminde yer alması soruna yönelik kamuoyu duyarlılığının da artmasına neden olmuştur (Akder ve Göymen, 2001: 56). Bu dönemde ülkeler bir taraftan küresel dünyaya uyum sağlamak, diğer taraftan da kendi içinde ekonomik bütünleşmeyi gerçekleştirebilmek için bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarını azaltmaya yönelik çalışmalar yapmaktadırlar.

Bu kapsamda bölgesel dengesizlikleri azaltmak için devletlerin politika üretmesi ve çözüm araması, hemen her ülkede öncelikli politika olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda ülke deneyimleri incelendiğinde, her ülkenin bölgesel gelişme farklılıklarını gidermek için kendi ekonomik ve toplumsal yapısına uygun farklı araçlara ve politikalara başvurduğu gözlenmektedir. Bu bölümde bölgesel gelişmişlik farklılıklarını daha iyi kavrayabilmek için “Bölge, Bölgecilik, Bölgeselleşme” gibi temel kavramlar tanımlanarak bölgesel kalkınma ajanslarına değinilecektir.

1.1. Bölge Kavramı

Son yıllarda yaşanan küreselleşme ve bölgeselleşme, fordist (seri-tek tip üretim modeli) yerine, postfordist (esnek ve tüketici taleplerine yanıt vermeye çalışan) üretime geçiş, postmodernizm (modern görüşün karşısında buna alternatif oluşturan görüş, teknolojik gelişmeleri doğayla bütünleştirip onun bir parçasıymış gibi sürdürmek) gibi kavramlar geleneksel “bölge” kavramını tartışılır kılmıştır. Geleneksel anlayışa göre bölge yan yana gelen yerel birimlerin mekânsal bütünlüğü ile oluşan, ulus devlet dışına kapalı, ulus devletin denetiminde, sınırları çizilmiş olan bir birimdir. Küresel anlayışta ise “bölge”, ilişki ağı ile belirlenen, mekânsal süreklilik koşulu olamayan yerellerin oluşturduğu, uluslar arası ilişkilere doğrudan açılan,

(27)

sınırları değişken birimdir (Devlet Planlama Teşkilatı, 2000: 7).

19. yüzyılın ulus-devlet anlayışı bölge olgusuna sıcak bakmamış, ulusal bütünlüğü bozma tehlikesinden hep kaygı duymuştur. Prusya, Fransa ve Đtalya’da hükümetler eyalet ve bölgeler arasındaki farklılıkları gidermeye çalışmışlar, fakat II. Dünya Savaşı sonrasında, bölge olgusunu devletlerin kalkınma politikalarının uygulanmasında bir araç olarak yararlanma konusunu tartışmaya ve kullanmaya başlamışlardır (Keleş, 1998: 3).

Çiftçilerin toprak ve iklim koşullarının benzerliklerine göre bazı yerleri aynı isimle tanımlamaları bölge kavramının oluşmasına neden olmuşsa da genel olarak bir mekân parçasının diğer mekânlardan farklılıklarını belirtmek için kullanılmıştır (Eraydın, 2004: 126) .

Bölge sözcüğü, çeşitli kavramların karşılığı olarakta kullanılır. Bazen bir mahalleye, bir kentte, bir veya bir kaç ilden oluşan mekânlara veya birkaç ülkenin oluşturduğu kara parçalarına ve hatta kıtalara “bölge” adı verildiğine rastlanılmaktadır (Toprak, 2001: 59; Keleş, 2004: 343). “Bölge” en genel anlamda şehirden büyük, ülkeden daha küçük mekân parçalarıdır (Đsbir, 1991: 161).

Günümüzde genel anlamda yaygın olarak kullanılan bölge kavramı ise son derece belirsiz bir şekilde kullanılmaktadır. Sosyal bilimler açısından bölge kavramı, seçilmiş kimi tanımlayıcı ölçütler açısından türdeş ve bütünlük taşıyan, bu ölçütler dolayısıyla çevresindeki diğer alanlardan ayırt edilebilen bir “mekân” olarak veya belli bir sorunla ilişkili özelliklerin sınıflandırılması, ilgisiz sayılan özelliklerin ise dışarıda bırakılması ile elde edilen “bir ürün” olarak tanımlanmaktadır. Bölge, bir ya da daha fazla sayıda özellikle tanımlanabileceği gibi, belirli bir alanda yaşayan insanların tümüne yönelik kavramlarla da belirlenebilir (Anabritanica : 541).

Bölge, kamu yönetimi sözlüğünde dört kategoriye ayrılarak tanımlanmaktadır; ilk kategoride coğrafi ya da toplumsal özelliklerinden ötürü bir bütün oluşturan ve bu özellikleriyle kendisine bitişik olan ve başka yörelerden farklılaşan toprak parçası, ikinci kategoride merkezi yönetim ile yerel yönetimler

(28)

arasında yer alan ara yönetim kademesi, üçüncü kategoride belli hizmetlerin eşgüdümü için oluşturulmuş il üstü coğrafi yönetsel birim ve son kategoride ise bazı ülkelerde yerel yönetim birimi olarak tanımlanmaktadır (Bozkurt ve Diğerleri, 1998: 39).

Bölge kavramının tanımlayıcı unsurları karmaşık olmasına rağmen kimi zaman bir devletten daha geniş alanları kapsadığı da olmaktadır (Keating, 1998: 9-10). Temelde bölgenin esas alınan ayırt edici özeliği ise; devlet ile mevcut yerel yönetimler arasında orta düzeyde mekânsal, bir kademe olmasıdır (Wannop, 1995: 56). Bir devlet için bölge ise; devlet içi kamu örgütlenmesinin bölümlenmesini şeklindedir. Bölge Kavramı yer; yer, insan, iş ve ekonomi arasındaki etkileşimi ifade eder (Johnson. 2001: 39).

“Bölge” sözcüğünün, etimolojik bakımdan Roma dil havzasındaki karşılığı olan “regio”nun, “herhangi bir tarafa giden yön”, “gözün alabildiği alanla sınırlı çizgi”, “arazi”, “havza”, “çevre”, “saha”,“mahalle”, “il”, “ilçe” gibi çok çeşitli anlamlarda kullanıldığı bilinmektedir (Özel, 2004: 99).

Bölge temelde, sosyo-ekonomik olarak birbirine bağlı mekânların tespiti ve sınırlarının çizilmesini amaçlayan bölge planlamanın ve mekân düzenlemenin 19.yüzyılda ortaya çıkmış şeklidir. Burada bölge, il üstü bütün çevresel birimler için kullanılmaktadır (Nalbant, 1997: 224)

Oysa yönetim birimi olarak bölge çok değişik anlamları ifade eder. Bölge Belçika’da federalizme geçildiğinden bu yana bir federe devleti, Đspanya’da özerk topluluğu, Fransa da ise bir yerel yönetim birimini ifade eder (Keating, 1998: 10). Avrupa Bölgeyi, yarışan kuşlar şeklinde ekonominin motoru olarak görmektedir (Newmen, 2000, 39).

Bölgesel politikanın merkezinde “bölge” kavramı, genel kabul görmüş eğilimlere göre, aşağıdaki şekillerde tanımlanabilir (Brasche, 2001: 13)

• Coğrafi (dağlık bölgeler, kıyı bölgeleri, kömür madeni bölgeleri, vb), • Kültürel (dil, din, etnik çoğunluk),

(29)

• Tarihsel (tarihteki ortak kökenler),

• Yerleşim ve yoğunluk bakımından (yüksek nüfus yoğunluklu alanlar, merkezi bölgeler, çevredeki bölgeler),

• Belirli sektörlerin hâkim olduğu alanlar (sanayi, tarım, turizm, gemi, inşaat, vb),

• Aynı devletle sınırı olan ve bu ülkenin ekonomik faaliyetlerinden etkilenen alanlar,

• Uzun mesafeli trafik akışı bağlamında transit bölgeler (geçitler, boğazlar),

• Bir yerleşim alanın ekonomik yapısından ortak olarak etkilenen bölgeler (Akdeniz ülkeleri, Baltık denizine kıyısı olan ülkeler. vb)

Bölge kavramını daha iyi tanımlamaya yönelik yapılan bir başka sınıflandırma ise daha işlevseldir (Keleş, 1999: 58). Bu tanımlamada bölge kavramın hangi amaçla kullanıldığı ön plana çıkarılmakla beraber bölgenin yönetsel ya da siyasal bir yönetim birimi olması için gerekli olan şartları taşıyıp taşımadığı da sorgulanmıştır (Nalbant, 1996: 39-70).

Bölge olgusuna siyasal açıdan yaklaşıldığı zaman devlet işlevleri açısından ulus devletin alt düzeyinde, buna karşın yerel yönetim düzeyini aşan siyasal-yönetsel birimlerimler şeklinde ifade edilir (Özel, 2004: 101). Buna göre “bölge” sözcüğünün ifade ettiği mekân biriminin boyutu ve içeriği sözcüğün kullanıldığı bağlama göre değişebilmektedir.

Örneğin Avrupa Birliği’nde planlama bağlamında bölgeler, kent ve anakent, çok geniş kırsal ve kırsal bölge olarak farklılık göstermektedir. Bu bölgelerin bir kısmı homojen iken bir kısmı ise işlevsel açıdan bütünlük gösterebilmektedir (Bulut, 2002: 255).

Ekonomi perspektifinden bakıldığında ise bir planlama ve analiz birimi olan “bölge” kentten büyük, ülkeden küçük alanı anlatmaktadır. Bölgeyle ilgili bir başka ayrım ise yapısal özelliklerine bakılarak yapılan ayrımdır. Bunlardan birincisi devletin yetki genişliği (deconcentration) ilkesi uyarınca oluşturduğu taşra birimleri,

(30)

bölge örgütleri, diğeri ise bölge çapında oluşturulmuş yerel yönetimlerdir. Üçüncü tür bölge ise, sözcüğün en geniş anlamında bölgesel özerklikten yararlanan, ayrı bir anayasaya sahip olan yasama ve yargı yetkileri bulunan bölgelerdir. Đsviçre kantonlarının ve Almanya Land’larının durumunda olduğu gibi (Keleş, 1999: 8-9).

Avrupa Birliğin temel anlaşmalarında bölgenin tarifi ile ilgili temel ayırt edici hükümler olmamakla beraber; Avrupa Topluluğu Anlaşması’nın birçok yerinde “Bölgeler Avrupa’sı” kavramı geçmektedir. Söz konusu kavramdan kastedilen, âdemi merkezi bir yapılanmadır. Avrupa Birliği’ndeki bölgeler işlev ve yapılarına göre (Apan, 2004: 42): • Kutuplaşmış Bölge • Türdeş Bölge • Sınır ötesi Bölge • Yönetim Bölgeleri • Bağımsız Bölgeler

• Planlama Bölgeleri olarak ayrılmaktadır.

Kutuplaşmış bölgenin en önemli özelliği, merkezi kademe ile çevresi ve alt kademeler arasındaki fiziksel ve ekonomik bağımlılığıdır. Almanya’daki Münih bölgesi kutuplaşmış bölgeye örnektir. Türdeş bölge, dağlık bölgeler, kıyı bölgeleri, sınır bölgeleri ve tarım bölgeleri gibi bazı coğrafi ortak özelliklere sahip olan bölgelerdir. Sınır ötesi bölge, sınır ötesi işbirliği ile kurulan bölgelerdir. Aynı zamanda belli tarihsel geçmişe sahip ve çoğunlukla yapay olarak oluşturulan yönetim bölgeleri de vardır. Bağımsız bölgeler ise Korsika, Sicilya, Sardunya gibi Anayasalarda güvence altına alınan bölgelerdir. Planlama bölgeleri ise Avrupa Birliği ülkelerinde devlet ve yönetim yapılarından bağımsız olarak çalışırlar (Şen, 2004: 8).

Bununla beraber topluluk düzeyinde “Bölge” kavramından ne anlaşıldığına ilişkin tek bir tanım bulunmamaktadır. Oysa “bölge” Topluluğun bölgesel politikasının hareket düzeyi olarak ya da topluluk Sözleşmesi’ne göre, bölgesel fonların denetimi çerçevesinde üye devlete “bölgesel para yardımı’’nın objektif olarak yapılabilmesi için tanımlanmak zorundadır. Bu nedenle Avrupa Birliği,

(31)

bölgesel politikaların uygulanması amacıyla “gelişme eğilimli bölgeler” tanımlaması yapmıştır. Bu tanımlama, topluluk istatistik merkezinin, komisyonun diğer hizmet birimleri ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği “Đstatistik Açıdan Taşra Yönetim Birimleri (NUTS) adı altında şekillendirilmiştir (Fingleton, 2003: 9).

NUTS bölümlenmesinin, bugün ilgili literatürde tartışılan bölge kavramıyla örtüşmemektedir. NUTS bölümlemesi dışında AB çerçevesinde bir bölge tanımlanmasına ulaşılamamıştır. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinin bölgeye bakışı daha çok özerk yerel yönetimler bağlamında ele alınmıştır. Avrupa Bölgesel Yönetimler Özerklik Şartı Taslağında; her devletin sınırları içinde, seçimle oluşturulmuş organlara sahip, yönetim açısından merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında bir yerde bulunan, kendi örgütlemesini kendi başına gerçekleştirme ayrıcalığına sahip yerellik ilkesine uygun olarak halkın çıkarları doğrultusunda ve kendi sorumlulukları altında yürütme yetkisine sahip olan kurumlar olarak tanımlanmaktadır (Toprak ve Diğerleri, 2004: 32).

AB’ye her yeni üye bölge tanımlama biçiminin daha karmaşık hale gelmesine sebebiyet vermektedir çünkü her ülke kendine özgü örfe, tarihe ve yönetim kültürüne sahiptir.

1.2. Bölgecilik

Bölgecilik küreselleşmenin getirdiği bütünleştirici ve eşitleyici sürece bir karşı olgu olarak gelişimini sürdürmektedir. 2000’li yılların başlarında güçlenen bölgecilik söylemlerinin temelinde çevreci akımlar; kimi santral, hava alanı ve benzeri tesislerin yapımına karşı verilen ortak tepkiler, bölgeler arasındaki dengesiz gelişme yer tutmaktadır. Aynı zamanda ortak tarihsel ve etnik özelliklere sahip bölgelerde yaşayan insanların devlete karşı bağımsızlık ve ayrılıkçılık hareketlerini çağrıştıran bir kavram olarak ta karşımıza çıkmaktadır. Bu bağımsızlık çabaları, etnik ve kültürel kimliğin devlet tarafından tanınması, kendileri hakkında karar verebilme ve özerk bir yönetim kurma taleplerinden doğabileceği gibi ekonomik yönden güçlü

(32)

ve gelişmiş bölgelerin zenginliklerini başka bölgelere ve özellikle yoksul bölgelerle paylaşmak istemelerinden de kaynaklanabilir (Mengi ve Algan, 2003: 83).

Bölgecilik talepleri ülkeler arasında da değişiklik gösterebilmektedir. Kimi ülkelerde bağımsızlık taleplerine dönüşürken bazı ülkelerde de ekonomik dengesizlikleri ortadan kaldırmaya yönelmektedir. Bu taleplerin devletin gücünü paylaşma, bu güce ortak olmak isteme gibi sonuçlar doğurabileceği endişesi de vardır. Bu anlamda bölgeciliği üç kümede toplamak mümkündür (Keating, 1998: 51).

Bölgeciliğin ilk biçimi aynı dili konuşan, aynı kültürü paylaşan toplulukların siyasal, kültürel ve etnik kimliklerini korumak ve geliştirmek için devletten bazı düzenlemeler istemeleridir. Đkinci grupta ise; talep ettikleri düzenlemelerin anayasada da yer almasını isterler. Bölgeciliğin üçüncü biçiminde, bölgesel ve yerel birimlerin sınır ötesi işbirliği çerçevesinde oluşturdukları birlikler söz konusu olur. Bölgeselleştirmenin bu türünde etnik ve kültürel paydalar önem taşımaz, altyapı, çevre, turizm, ulaşım ve enerji gibi alanlardaki güçlükleri aşmak, işbirliği yapmak, ortak politikalar belirleyip uygulamak söz konusudur.

Farklı bir anlatımda da “Bölgecilik”;ortak etnik, kültürel ve tarihsel özelliklere sahip bir bölge ve bu bölgede yaşayan nüfusun, merkezi yönetimin egemenliğine karşı verdiği bağımsızlık mücadelelerini de kapsayabilir (Mengi, 1998: 44). Ancak böyle bir tanımın bölgeciliğin bütün boyutlarını içerdiği söylenemez. Çünkü uzun süre bir parçalanma vesilesi olarak görülen bölgecilik, bugün giderek artan şekilde, büyük bir toplulukta kendi kendine yeterli ünitelerin bütünleşme ilkesi olarak ta tanımlanabilmektedir. Özellikle son 20 yılda gitgide bölgesel kurumların özerkliğini amaçlayan “politik bölgecilik” anlam kazandı. Bu konuda anlamlı bir başlangıç noktası olarak 1978 yılında Avrupa Konseyince tanımlanan Bordeaux Açıklaması (Bölgeselleşme Sorunu Bildirisi) kabul edilebilir. Bu açıklama ile bölgecilik tartışmaları yeni bir politik ve aynı zamanda demokratik boyut kazandı. Bordeaux Açıklaması, kamu yönetiminde bölgesel yapıların, bölgesel özerkliğin, adem-i merkezileşmenin gerekliliğini ortaya koymakta; bölge kavramını tanımlamakta ve demokratik bir bölümlemeyi, politik bir birliğin oluşturulmasına

(33)

yönelik önemli bir adımın gereği olarak vurgulamaktadır. Daha sonra 1988 de yine Avrupa Parlamentosunca “Topluluk Bölgeselleşme Şartı” olarak geliştirildi ve böylece bölgecilik tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Bugün bölgecilik, eşitleyici bir bütünleşme sürecine karşı kendi kendine bir refleks olarak gelişen bir yapı olarak kendini göstermektedir (Knemeyer, 1994: 31-33’den aktaran Özel, 2004: 106).

Avrupa Birliği bağlamında bölgecilik konusuna bakıldığında; bölgeciliğin, Avrupa’nın bütünleşme sürecini etkilemeyeceği, tersine bölgesel kimlik ve kendi geleceğini belirleme hakkının korunması suretiyle bütünleşmenin, tabandan tavana tamamlanacağı vurgulanmaktadır. AB’de bölgeciliğin, demokrasinin aşağıdan yukarıya yapılanma ilkesine uygun düştüğü de belirtilmektedir (Clark, 1998: 53-71).

1.3. Bölgeselleşme

Küreselleşmenin günümüz dünyasında ulus devlet olgusu iki yönde etkilemektedir. Buna göre dünyanın geleceğini, devletler-üstü kuruluşlar ile devlet-altı kuruluşlar belirleyecektir. Böylece küreselleşme, ulus-devleti hem aşağıdan ve hem de yukarıdan etkileyen sonuçlar yaratacaktır. Bu nedenle yerelleşme ve bunun bir boyuttu olan bölgeselleşme olgusu, bu etkilerin bir sonucudur (Keleş ve Erbay, 1999: 3-29).

Bölgeselleşme (regionalism) kelimesi henüz yeni bir kelimedir. Avrupa Birliğinin içerisindeki entegrasyonu sağlama sürecinde izlediği politikalar bugünkü bölgeselleşme kavramını önemli ölçüde belirlemiştir (Bayramoğlu, 2005: 39).

Merkezden yönetim ilkelerine dayanan üniter devlet biçiminde ki değişmelere ek olarak ekonomik nedenler, tarihsel, kültürel, siyasal etkenler de bölgeselleşmenin itici gücü olmuştur. Bu bağlamda başlangıçta üniter devlet biçimine sahip olan Đspanya, Đtalya, Belçika gibi ülkelerde de siyasal ve kültürel bölgeselleşme girişimleri sonuca varmıştır (Nalbant, 1996: 256).

(34)

yetkilere ilişkin ayırıcı özeliklerin belirlendiği bölgelerdir. Đspanya, Portekiz ve Đtalya’da bu bölgelerden örnekler vardır. Fransa’da gerçekleşen yönetsel bölgeselleşmeyi de kimileri siyasal bölgeselleşme kapsamında değerlendirirler. Fransa’da bölgeselleşme üç aşamadan geçerek siyasal bölgeselleşmeye ulaşmıştır: Birincisi işlevsel bölgeselleşme (plan-program bölgeleri); Đkincisi, yönetsel bölgeselleşme (bölgesel kamu kurumu olarak bölgeselleşme) ve üçüncüsü, 1982’deki kamu reformu yasasıyla gelen siyasal bölgeselleşmedir (Nalbant, 1996: 256).

Genel olarak bölgeselleşme, birimlerin yönetim açıdan güçlendirildiği, idari yönetsel bir sürece ve idari yönetim tekniğine karşılık gelen bir terim olarak tanımlanabilir (Mengi, 2003: 45).

Bölgeselleşmede geleneksel neden; etnik-dilsel azınlıklar ve yerel özgürlükleri korumak olarak belirtilmektedir. Fakat bu gerekçe, diğer yan öğelerle tamamlanınca anlam kazanmaktadır (Nalbant, 1996: 41). Bunlar; bölgenin yönetsel yapıda etkin bir araç olması, ulusal planlamada yerel yönetimlerle ulusal devlet arasında yeni bir birimin yetki dağılımı yönünden gerekliliği, katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi, merkezi yönetimin katılığı karşısında bölgesel esnekliği sağlayacak birimlerin kurulması, yeni sorumluluk mekanizmaların dolayısıyla yeni bilgi ağının ve iktidarlarının yapılanabilmesidir.

Bu nedenlere Avrupa Birliği bütünleşme süreci politikalarını da ekleyebiliriz. Avrupa Birliği vatandaşlarına uzak ulusal devletler yerine onlarla birlikte, onlara daha yakın bölgesel birimleri muhatap alma politikası amaçlamaktadır (Nalbant, 1996: 230). AB’ adem-i merkezileşmeyi bölgeselleşme ile güvence altına almayı hedeflemektedir (Treuner, 2000: 25).

Tüm Avrupalılar arasında en yüksek bağlılık oranı (% 85-87) kentler ve bölgelerledir (Keleş, 1999: 9). Dolayısıyla ideal Avrupa’yı oluşturabilmek için en elverişli ortamın bölgeler ve yerel yönetimlerin serbestçe seçilmiş temsilcileri yardımıyla oluşabileceğine inanılmaktadır.

(35)

da kabul edilir ( Bair ve Gereffi, 1999). Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, 1999 yılındaki genel kurulunda görüşmek üzere bölgeselleşme konusunda rapor hazırlamıştır. Bu rapor doğrultusunda bölgeselleşmeyi destekleyen ve bölgeselleşme karşıtı görüşleri (Keleş ve Erbay, 1999: 22; Özel, 2004: 114) aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

Bölgeselleşmeyi destekleyen görüşler;

• Bölgeler, devletin ülkesel bütünlüğünü tartışmaya açan bir mana taşımaz. Bölgeselleşme (Bölge düzeyinde kurumsallaşma) halk egemenliğinin yurttaşların daha da etkin bir şekilde yönetime katılımını sağlar.

• Bölgeselleşme ulusal birlik çerçevesinde azınlıkların kendilerini, dillerini ve kültürlerini ifade etmesini desteklemek yoluyla, bir “çatışmaları önleme aracı” şeklindeki bir rolü gerçekleştirebilir. Buna karşın iyi yönlendirilmeyen bölgeselleşme girişimleri, ayrılıkçı hareketlerin büyümesine yol açabilir; bu durum belki de terörist oluşumlara sebebiyet verir.

• Bölge anlayışı, 21 yüzyılda ortaya çıkacak sorunlarla (altyapı, bölgesel planlama, sınır ötesi işbirliği, çevre) mücadele etme yeteneğine sahip adem-i merkezci bir birimdir. Bölgelerin eylem alanları hizmette yerellik ilkesi doğrultusunda, belediyelerin bilinen görev alanların dışındaki alanları da kapsar. Çünkü yerel yönetimin geleneksel yapılanması bazı görevlerin yerine getirilmesi açısından yetersiz kalabilmektedir.

• Bölgesel özerklik şartının amacı olan gerçek bir “bölgesel yönetim” düzeyi olmaksızın, günlük demokrasi uygulamalarında, merkezi yönetimle girilen ilişkilerde ve yapılan görüşmelerde dikkate alınmasını gerektirecek yeterli güce sahip olmamaktadır.

• Bölge eksenli politikalar, ekonomik ilerlemenin ve çevreyi etkileyen gelişmenin önemli bir öğesi haline gelmiştir.

• Avrupa Birliği’nin ve Avrupa Konseyi’nin önemli çalışma alanlarından biri olan sınır ötesi iş birliğinin gereken biçimde uygulanabilmesi için, sınırın her iki tarafında da özerk güçlere sahip yerel birimlere ya da bölgelere ihtiyaç vardır.

(36)

reddetmek, bu güvenin olmadığı anlamını gelebilir ki buda zayıflık göstergesidir. Bölgeselleşme düşüncesine karşı olan görüşlerde şu şekilde sıralanır (Özel, 2004: 114);

• Yerel yönetimlerin yanı sıra yeni bir yerel birime (düzeyine) sahip olmak masraflı olabilir ve ek bir bürokratik kademe ortaya çıkabilir.

• Devletin ülkesi ve nüfusu küçük ise, burada bölgeler kurulmayabilir. • Bölgeler, ulusal birliği tehlikeye düşürebilir.

• Bölgeler yerel yönetimlerin özerkliğine müdahale edebilirler.

Bölgenin asıl işlevi, hizmette yerellik ilkesi doğrultusunda ve yerel yönetimlere destek mahiyetinde, yurttaşlar için sağlanan bir hizmet birimi olmasıdır. Bu bağlamda altı çizilmesi gereken, bölgenin ek bir bürokratik kurum oluşturmaması gereğidir. Bölge özellikle bu işleviyle düşünülmelidir. Diğer bir karşı görüş olan ulusal birliğin tehlikeye düşeceği kanısı belli bir ülkede var olan siyasal sorunla ilgili olabilir. Fakat bölücülük ve bağımsızlık yanlısı hareketlere ancak birkaç ülkede rastlanmaktadır. Bu iddianın tersine aşırı merkeziyetçiliğin ters tepkilere neden olarak, marjinal istekleri güçlendirip milli birliği tehdit edebileceği ileri sürülebilir. Bölgelerin yerel yönetimlerin özerkliğine müdahalesi hukuksal düzenlemelerle engellenebilir. Yerel ekonomilerin yeniden yapılanması sonucunda yerel sermeyeninde karar alma sürecine katılımı sağlanmıştır (Brenner ve Theodore,2002).

1.4. Bölgeselleşme Nedenleri

Bölgeselleşme olgusunun nedenleri dört ana başlık altında toplayabiliriz: Ekonomik nedenler, güvenlik gereksinimi, siyasi nedenler, kültürel ve dilsel nedenler (Nalbant, 1997: 227).

1.4.1. Ekonomik Nedenler

(37)

orantısızlığı bölgeselleşmenin en önemli güçlerinden birisidir. Gelişmiş ve az gelişmiş bölgelerin merkezi iktidardan isteklerinin birbiriyle tamamen zıtlığı çok kez değişik ekonomik planlama ve politikalarını gerekli kılmaktadır. Ancak bu konudaki temel sorun ülke bazında en iyi dağılımının gerçekleşmesidir. Son otuz yılda görülen Avrupa’daki ilerleme kimi bölgelerin bazılarının aleyhine gelişmiştir. Böylece Batı Avrupa hükümetlerinin çoğu için bölgesel siyaset son on yılda en önemli kaygı durumuna gelmiştir. Bu siyasetin temel gerekçesi ekonomik yönden geri kalan bölgelerde sanayi gelişmesini sağlamak, yeni iş alanları oluşturmak ve böylece bölgeleri ayıran farkları en aza indirgemektir (Nalbant,1997: 227).

Yine bu sorunun ortadan kaldırılması için çeşitli plan ve programların yapıldığı görülmektedir. Özellikle AB’ye yeni katılan üyelerin ve aday ülkelerin bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldıracak kurumsal yeniden yapılanma konusunda zengin bir uygulamaya sahip oldukları söylenebilir (Marcou, 2002: 14-16).

Etkili bölgesel kalkınma politikası için bölgesel düzeyde kurumsallaşmanın önemi ön plana çıkmaktadır. Bu amaçla birçok ülkede bölgesel kalkınma ajansları kurulmaktadır. Bu kurumların değişik yapılarda kurumsallaşmakla beraber en belirleyici özellikleri bölgesel ölçekte örgütlenmeleridir. ABD’deki Tennessee (Tennessee Valley Autority), Türkiye’de GAP Bölge Kalkınma Đdaresi ekonomik nedene dayalı bölgeselleşmenin bir örneği olarak nitelendirilebilir. Bölgeyi ekonomik kalkınmanın temel dinamiği olarak kabul eden yeni bölgeselleşme anlayışı kamu-özel-sivil toplum kuruluşları arasında işleyen bir kalkınma modelini beraberinde getirmiştir (Şahin, 2005: 135-143).

Bölgesel sermaye birikimi derinleşip biçimlendikçe, sosyal sınıflar arasında gelişen davranışlarda anlamlı ve anlaşılabilir olacaktır.( Purcell ve Brown, 2005).

1.4.2. Güvenlik Gereksinimi

Đç güvenlik kaygısı zaman zaman il üstü güvenlik bölgelerinin oluşturulmasına neden olmaktadır. Bu konuda ülkemiz oldukça zengin bir geçmişe

(38)

sahiptir. Cumhuriyet döneminde umumi müfettişlik uygulaması, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ve Olağanüstü Hal hukuku güvenlik gereksinimine dayanan bölgeselleşmenin en önemli örnekleridir. Ayrıca Fransa’da gelişen bölgeselleşmenin iki temel nedeninden birisi de güvenlik gereksinimidir. Bu uygulamanın temel özelliği ise geçici olmasıdır (Nalbant, 1997: 228).

1.4.3. Siyasal Nedenler

Bölgeselleşme zamanla ülkenin birlik ve bütünlüğüne aykırı talepleri doğurabilir bu da federasyona doğru bir yapılanma riskini oluşturur. Nitekim Belçika bölgeselleşmesi federatif bir yapılanma ile sonuçlanmıştır. Merkezi devlette görülen tıkanma ya da etkinsizleşme, siyasal iktidarın bünyesine daha geniş katılımı gerektiren bir özerklik gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Bu durum yerel güçlerin ulusal planlamaya daha etkin müdahalelerini mümkün kılmakta ve bu da bölgeselleşmeye neden olmaktadır (Nalbant, 1997: 229).

1.4.4. Kültürel Nedenler

Kimi ülkelerde bölgeselleşmenin ağırlıklı nedenleri arasında kültürel ve dilsel öğeler etkili olmaktadır. Belçika’nın Valon, Flaman ve Alman kültürel toplulukları ile Đspanya’nın Bask ve Katalanya Özerk Toplulukları gibi.

1.5. Bölgeselleşme Modelleri

Farklı yapılanmalarıyla son derece değişik görünümler alan bölgeler temelde dört ana başlık altında da sınıflandırılabilir (Plan, idari, siyasal ve kültürel bölge). Bu örneklere güvenlik bölgesi de eklenebilir. Ancak esas olarak güvenlik bölgesi idari bölgeler kapsamında da değerlendirilebilir.

1.5.1. Ekonomik Bölge (Plan-Program Bölgeleri)

Plan-Program bölgesi ekonomik ve sosyolojik gerekçelerle merkezi yönetimin bölgesel planlamaya gerek duyması sebebiyle genellikle merkezi

(39)

otoritenin idaresi altında kurulan ve yerel yönetim organlarının katkısının da alındığı bölgelerdir. Özellikle bölgesel azgelişmişliği ortadan kaldırmak amacıyla kurulan bu bölgeler, ülkelerin yönetim yapıları ve geleneklerine göre faklı şekillerde kurumlaşmaktadırlar.

Dünyanın birçok yerinde, Hindistan, Đtalya, Yunanistan, Fransa, Polonya, Macaristan ve benzeri birçok kalkınma amaçlı planların yapıldığı ve planların uygulanması için özel bir (RDA-Regional Development Agencies)kalkınma birimlerinin kurulduğu görülmektedir. Plan bölgeleri veya kalkınma otoriteleri bazı ülkelerde sadece bir bölgede teşkilatlanmışken bazı ülkelerde ise ülke düzeyinde bölgesel kalkınmadan sorumlu birimler olmaktadırlar. Ülkemizde 1982 Anayasası planlama işlevini ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma, sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesi, ülke kaynakların döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanma amaçlarına bağlamıştır. Kalkınma planlaması ile görevli kurum Devlet Planlama Teşkilatıdır.

Ülkemizde kurulan GAP idaresi, Đngiltere’de Galler Kalkınma Ajansı, Đskoçya Kalkınma Ajansı, ABD’de Tennessee Vadisi Kalkınma Đdaresi (Tennessee Valey Authority) ve Kuzey ve Güney Đtalya arasındaki dengesizliği azaltmak için 1950 yılında kurulan Mezogoroni (Cassa Per Đl Mezzogiorno) Sandığı ’nın ekonomik bölgeselleşme için başlıca örnektir.

1.5.2. Đdari Bölge

Đdari bölge, siyasal yetkileri olmayan ama idari özerkliğe sahip, genel yönetim hizmetlerin gerçekleştirildiği bir idari çevredir. Bir merkezi yönetim çevresi olarak bölgede merkezi yönetimin yetki genişliğine göre görevlendirdiği görevlisi (Bölge Valisi ) merkezi yönetimi temsil eder. Đdari bölge ekonomik bölgeselleşmenin ana unsurlarını (özelliklerini) içermekle beraber, yerel yönetim olarak bu bölgeler sadece ekonomik alanda görev yapmazlar. Toplumsal, kültürel vb. alanlarda bu bölgelerin görevi içine alınır. Güvenlik bölgeleri de idari bölgeselleşmenin geçici bir örneğidir.

(40)

Yerel yönetim olarak bölgelerin organları seçimle gelmekte, yetki ve görevleri yasalar tarafından belirlenmektedir. Bu bakımdan anayasada temel dayanakları olsa da yasa koyucunun iradesine bağlı olarak yetki alanları düzenlenir. Đdari bölgeselleşme için tipik örnek Fransa da uygulanan Bölgesel yerel yönetim birimleridir (Yıldırım ve Diğerleri, 2000: 333-345). Fransa’da ki bölge, tıpkı belediyeler, iller gibi birer yerel yönetim birimidir ve siyasal yetkileri mevcut değildir.

1.5.3. Siyasal Bölge

Siyasal bölge; siyasal yetkilere sahip ve genellikle hukuki değer yönünden ya anayasaya eşit, ya da anayasayla yasa arasında yer alan, yasa ya da yasalarla eş düzeyde olmakla birlikte gerek hazırlanma ve gerekse değiştirme yönünden istisnai kurallara bağlı, statülerle kurulan ve yetkilerini de anayasa, statü ve yasaların belirlediği kural olarak organları seçimle iş başına gelen bölgelerdir.

Siyasal bölgeler için otonom özerk bölgeler tanımı da kullanılabilmektedir. Özerklik ya da muhtariyet olarak Türkçeleşen otonomi kavramı kendi statüsünü belirleme manasına gelmektedir. Burada önemli olan konu siyasal bölgelerin bağımsız bir devlet ya da hükümet olmadıklarıdır. Bununla beraber kendi hukuki varlıklarının temeli olan hukuki belgelerin hazırlanmasına yani kendi kendilerini yönetme yetkisi kazanmalarıdır. Fakat özerklik sadece bölgeler için değil, yerel yönetimlerin statülerini de belirlemek için kullanılan bir kavramdır (Nalbant, 1997: 234).

Siyasal bölge devlet ile yerel yönetim arasında bir yere sahiptir. Egemenliğe sahip olmadığı için devlet olarak tanımlanamaz ve siyasal yetkilere sahip olduğu için de bir yerel yönetim olarak tanımlanmaz. Siyasal bölgelerinin yetkilerinin kaynağı anayasa ve kendi statüleridir. Özerk bölgelerin varlığı için, tıpkı çoğu federal anayasa da yapıldığı gibi, yetkilerin alanlara bölünmesi ve belirli bir alanda yasama yetkisinin bölgelere devredilmesi; başka bir anlatımla, yasama özerkliği ile donatılması gereklidir.

Şekil

Tablo 2: Đstatistikî Bölge Birimlerinin Alanları (km²)
Tablo 3: Đstatistikî Bölge Birimlerinin Nüfus Büyüklükleri (2005; Bin  Kişi)
Tablo 6: Türkiye’de Kurulan Kalkınma Ajansları

Referanslar

Benzer Belgeler

Kendisinin Terakkiperver Fırkaya ayrılması, siyasetten çekilmesi, tekrar girmesi, An­ kara’da yeniden yüksek yük­ sek makamlara geçmesi, bütün bu menfi ve

Burada açıkça görüldüğü gibi, Hobbes “homo homini lupus” ifadesini doğa durumundaki insanlar arasındaki ilişkiyi tasvir etmek üzere değil, tam aksine

15 Seviyeli evirici devre için Omik yük durumunda elde edilen Çıkış gerilim ve Akım dalga şekli şeklil 4.39 de verilmiştir. Omik yük durumuna ait THB analiz sonucu ise

Motilite çal ıümaları: Eùer mekanik obstruksiyon ekarte edilmi ü ve gastrik veya incebarsak transit zaman ı yavaülamıü ise KúP’i teyit etmek için mide ve üst ince

Aziz naaşı 20 Kasım Pazartesi i bugün) saat 12.30’da TRT İstanbul Radyosu nda yapılacak törenden sonra, ikindi namazını müteakip Levent Camii’nden alınarak,

Türkiye’de faaliyete başlayacak bölgesel kalkınma ajanslarının ya- pısını belirtmek üzere bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu doğrultuda, 5449

Moreover, to characterize the perfor- mance of RERF relative to all possible rationing policies and to identify the conditions under which dynamic stock rationing is valuable, for

Üst GİS kanamaları genellikle konservatif tedbirlerle durur fakat ileri vakalarda ve endoskopik kanama ihtimali yüksek olan hastalarda kanamayı durdurmak ve tekrar