• Sonuç bulunamadı

Farklı dikim zamanlarında kıvırcık yapraklı salata (lactuca sativa var. crispa)’nın organik ve konvansiyonel yetiştiriciliğinin verim, kalite ve toprak özelliklerine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Farklı dikim zamanlarında kıvırcık yapraklı salata (lactuca sativa var. crispa)’nın organik ve konvansiyonel yetiştiriciliğinin verim, kalite ve toprak özelliklerine etkisi"

Copied!
66
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FARKLI DİKİM ZAMANLARINDA KIVIRCIK YAPRAKLI SALATA (Lactuca sativa var.crispa)’nın ORGANİK ve

KONVANSİYONEL YETİŞTİRİCİLİĞİNİN VERİM, KALİTE ve TOPRAK ÖZELLİKLERİNE ETKİSİ

Bülent ÖZTÜRK Yüksek Lisans Tezi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Doç. Dr. Naif GEBOLOĞLU 2011

(2)

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

Y. LİSANS TEZİ

FARKLI DİKİM ZAMANLARINDA KIVIRCIK YAPRAKLI

SALATA (Lactuca sativa var.crispa)’nın ORGANİK VE

KONVANSİYONEL YETİŞTİRİCİLİĞİNİN VERİM,

KALİTE VE TOPRAK ÖZELLİKLERİNE ETKİSİ

Bülent ÖZTÜRK

TOKAT 2011

(3)

Doç. Dr. Naif GEBOLOĞLU danışmanlığında, Bülent ÖZTÜRK tarafından hazırlanan bu

çalışma 12/01/2011 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan: Doç. Dr. Naif GEBOLOĞLU İmza:

Üye :Yrd.Doç.Dr. Ali ECE İmza :

Üye : Yrd.Doç.Dr. Sezer ŞAHİN İmza :

Yukarıdaki Sonucu Onaylarım

(imza)

Doç.Dr. Naim ÇAĞMAN Enstitü Müdürü

(4)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçlarının başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu Üniversite veya başka bir Üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i

FARKLI DİKİM ZAMANLARINDA KIVIRCIK YAPRAKLI SALATA (Lactuca sativa var.crispa)’nın ORGANİK VE KONVANSİYONEL YETİŞTİRİCİLİĞİNİN VERİM, KALİTE VE TOPRAK ÖZELLİKLERİNE

ETKİSİ

Bülent ÖZTÜRK Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Danışman: Doç. Dr. Naif GEBOLOĞLU

Bu çalıĢmanın amacı açıkta farklı ekim zamanları ve organik gübrelemenin kıvırcık yapraklı salatalarda verim, bitkisel özellikler ve kalite üzerine etkisinin belirlenmesidir. ÇalıĢma 2010 yılı Mart - Ekim ayları arasında Sivas koĢullarında yürütülmüĢtür. Bohemia, Compania, Funly ve Fonseca çeĢitleri kullanılmıĢtır. Tohum ekimleri 25 Mart, 25 Nisan, 25 Mayıs ve 25 Haziran tarihlerinde olmak üzere 4 dönemde yapılmıĢtır. Denemede fertigasyon yöntemi kullanılmıĢ ve organik gübre olarak, sertifikalı gübre kullanılmıĢtır.

ÇeĢit, ekim zamanı ve yetiĢtirme Ģekline bağlı olarak pazarlanabilir yaprak sayısı 24-60,30 adet/bitki ; pazarlanabilir baĢ ağırlığı 299,20-894,43 g; bitki boyu 15,37-30,30 cm, baĢ çapı 21,20 - 34,47 cm ve pazarlanabilir verim 1,99 ton/da ile 5,96 ton/da arasında değiĢmiĢtir. pH 5,32-6,30; suda çözünebilir kuru madde miktarı %2,07-4,47; C vitamini 19,16-22,17 mg/100g ve titrasyon asitliği %0,060-0,153 arasında değiĢmiĢtir. Verim ve kalite özellikleri ekim zamanlarına göre farklı olmakla beraber 4 ekim zamanında da organik yetiĢtiriciliğin yapılabileceği, Bohemia ve Fonseca çeĢitlerinin daha uygun olduğu belirlenmiĢtir. Verim, bitki geliĢimi ve kalite özellikleri bakımından konvansiyonel yetiĢtiricilik daha yüksek sonuç vermiĢ olmakla beraber organik yetiĢtiricilikte elde edilen sonuçlarla önemli farklılıklar oluĢmamıĢtır.

2011, 56 sayfa Anahtar kelimeler:

(6)

ii

EFFECT OF ORGANİC AND CONVENTİONAL FARMİNG ON YİELD AND QUALİTY OF LETTUCE (Lactuca sativa var. crispa) AND SOİL PROPERTİES

İN DİFFERENT TRANSPLANTİNG PERİODS

Bülent ÖZTÜRK

Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Horticultural Science

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Naif GEBOLOĞLU

Aim of this study is to determine the effect of genotypes, sowing dates and organic fertilizers versus convantional fertilizers on yieldi quality and plant characteristiccs of crisp lettuce. This study was carried out in the open field conditions between March 2010 and October 2010 in Sivas/Turkey. Bohemia, Compania, Funly and Fonseca varieties were used. Four different sowing times, March 25, April 25, May 25 and June 25, and organic and convantional frtilizers were compared in the study.

Marketable leaf number, marketable head weight, plant height, plant diameter and marketable yield ranged between 24.00-60.30 leaves/plant; 299.20-894.43 g; 15.37-30.30 cm; 21.20-34.47 cm and 1.99-5.96 ton/ha, respectively.Soluble solid matter, pH, Vitamine C and titration acidity were changed between 2.07-4.47%; 5.32-6.30; 19.16-22.17 mg/100g and 0.060-0.153%, respectively. All of the sowing dates were found suitable organic crisp letuuce in the open field conditions in Sivas/Turkey. Bohemia and Fonseca varieties showed the highest performance. Organic and convantional fertilizers had the similar effect on yield, quality and plant characteristics of crisp lettuce.

2011, 56 pages

(7)

iii

yapısı ve gerekse tarımsal kültürü nedeniyle sebze tarımı yörede istisnai durumlar dıĢında aile iĢletmeciliğinin dıĢına çıkmamıĢtır. Bununla beraber Sivas ili sahip olduğu geniĢ tarım alanları yanında, bu tarım alanlarının kirlenmemiĢ olması nedeniyle organik tarım açısından da önemli bir potansiyele sahiptir. Yörenin ekolojik yapısı özellikle serin iklim sebze türlerinin yetiĢtiriciliğine olanak sağlayacak yapıdadır. Üreticinin yeterli bilince sahip olmaması ve bu alanda yeterli araĢtırma ve yayım çalıĢmalarının yapılmamıĢ olması önemli bir eksiklik olarak karĢımıza çıkmaktadır. Küresel iklim değiĢikliğinin yaratacağı sonuçlar da dikkate alındığında Sivas ili daha da önem kazanmaktadır.

Bu çalıĢmada Sivas ili UlaĢ ilçesinde kıvırcık yapraklı baĢ salatanın organik olarak yetiĢtirilebileceği ve bu maksatla uygun çeĢit ve ekim zamanlarının belirlenmesi amaçlanmıĢtır. ÇalıĢmada elde edilen sonuçlar göstermiĢtir ki yörede kıvırcık yapraklı baĢ salatalar Yaz baĢından Sonbahar ortalarına kadar rahatlıkla yetiĢtirilebilmektedir. Elde edilen sonuçların yöre tarımına önemli katkılar sağlayacağı düĢünülmektedir. Tez projemin hazırlanmasında katkılarından dolayı sayın hocam Yrd.Doç.Dr. Ali ECE’ye ve çalıĢmanın her aĢamasında bilgi, öneri, yardım ve desteğini esirgemeyen ayrıca engin fikirleriyle akademik anlamda yetiĢme ve geliĢmeme katkıda bulunan danıĢman hocam Sayın Doç. Dr Naif GEBOLOĞLU’ na teĢekkürlerimi sunarım.

ÇalıĢmalarımı yönlendiren ve yürütülmesi sırasında katkılarını esirgemeyen ve ArĢ. Gör. Mine KILINÇ, Ziraat Mühendisi arkadaĢlarım ve yüksek lisans öğrencileri Perihan Çakmak, Serdar ĠLHAN ve Seda ÜNAL’a teĢekkürlerimi bir borç bilirim. Yüksek lisans çalıĢmalarım boyunca, beni her konuda destekleyen, sabrını ve hoĢgörüsünü benden esirgemeyen, hep yanımda olan ve bundan dolayı kendimi bana hep Ģanslı hissettiren kurum amirlerime ve sevgili aileme teĢekkürlerimi, sevgi, saygı ve sonsuz Ģükranlarımı sunarım. Tez çalıĢmamın ülkemiz tarımına yararlı olması dileğiyle.

Bülent ÖZTÜRK

(8)

iv ÖNSÖZ ………..……….……….... iii ÇİZELGE DİZİNİ………..……….……….. v RESİMLER DİZİNİ………..……….………… vi 1. GİRİŞ……… 1 2. KAYNAK BİLDİRİŞLERİ………..……….……… 4

2.1. Marul ve Kıvırcık Yapraklı Salatalar………..……… 4

2.2. Organik tarım……….……… 5

2.3. Tez Konusu Ġle Ġlgili ÇalıĢma Özetleri………..… 6

3. MATERYAL ve YÖNTEM ……….………. 17

3.1.Materyal ……….………….……… 17

3.2. Yöntem……… 18

3.3. Ġstatistiksel Değerlendirme ………..………….……… 20

3.4. Korelasyon Analizi ……….……… 21

3.5. Denemede Ġncelenen Özellikler ……….…..……… 22

3.5.1. Hasada Kadar Geçen Süre ……….……… 22

3.5.2. Bitki ağırlığı ……….…..……… 22

3.5.3. Iskarta Yaprak Sayısı………..……… 22

3.5.4. Pazarlanabilir Yaprak Sayısı ………..……… 22

3.5.5. Pazarlanabilir Bitki Ağırlığı ……….………..……… 22

3.5.6. Bitki boyu ……….….…….………… 22

3.5.7. BaĢ Çapı .……….……… 23

3.5.8. Pazarlanabilir Verim ……….……..……… 23

3.5.9. pH ……….……….…….………… 23

3.5.10. Suda Çözünebilir Kuru Madde (SÇKM) ……….……… 23

3.5.11. C Vitamini ……….…….………….………… 23

3.5.12. Titrasyon asitliği ………..……… 24

4. BULGULAR ………..……….……… 28

4.1. Dikimden Hasada Kadar Geçen Süre ……….…….……… 28

4.2. Bitki Ağırlığı ……….………..…..……… 28

4.3. Iskarta Yaprak Sayısı ………..…..……… 29

4.4. Pazarlanabilir Yaprak Sayısı ……….……… 31

4.5. Pazarlanabilir Bitki Ağırlığı ………..………… 31

4.6. Bitki Boyu ……….……….…… 33

4.7. BaĢ Çapı ………..…..……… 35

4.8. Pazarlanabilir Verim ………..…..…….……… 35

4.9. pH………...……… 37

4.10. Suda Çözünebilir Kuru Madde (SÇKM) ……… 38

4.11. C Vitamini ………..……… 39

4.12. Titrasyon Asitliği ……… 40

4.13. Korelasyon Analizi ……….……….……… 42

4.14. Toprak Özelliklerinde Meydana Gelen DeğiĢimler ………….……….. 45

5. TARTIŞMA………..……… 46

6. SONUÇ VE ÖNERİLER……….……… 49

KAYNAKLAR ………..………..…… 52

(9)

v

Çizelge 2.1. Önemli kıvırcık yapraklı salata üreticisi illerin üretim miktarları

(Anonymous,2008b).……….…. 10 Çizelge 2.2. 100 gr taze tüketime hazırlanmıĢ marulun besin içeriği ve kimyasal kompozisyonu (Tindall, 1968)……..………. …….. 11 Çizelge 2.3. 100 gr Taze tüketime hazırlanmıĢ marulun besin içeriği ve kimyasal

kompozisyonu (Vural ve ark., 2000)….……… 11 Çizelge 3.1. Sivas Ġlinde Uzun Yıllar Ġçinde GerçekleĢen Ortalama Meteorolojik

Değerler (Anonymous, 1975-2008)………..……… 18 Çizelge 3.2. Denemenin yürütüldüğü alanın Mart-Ekim ayları arasına ait sıcaklık ve

yağıĢ değerleri (Anonymous, 2010)………..………. 18 Çizelge 3.3. Denemede kullanılan organik gübreler ve içerikleri ……..……….. 19 Çizelge 3.4. Deneme öncesi alınan toprak örneklerinin analiz sonuçları ………. 32 Çizelge 4.1. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre Bitki

Ağırlıkları ………. 29 Çizelge 4.2. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre Iskarta Yaprak

Sayıları ……… 30 Çizelge 4.3. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre Pazarlanabilir

Yaprak Sayıları……… 31 Çizelge 4.4. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre Pazarlanabilir

BaĢ Ağırlıkları……… 33 Çizelge 4.5. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre Bitki Boyları

(cm) ……….……… 34 Çizelge 4.6. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre BaĢ Çapları

(cm) ……… 36

Çizelge 4.7. ÇeĢitlere, ekim zamanlarına ve yetiĢtirme Ģekline göre pazarlanabilir verim (ton/da) ……….………. 37 Çizelge 4.8. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre pH Değerleri … 38 Çizelge 4.9. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre SÇKM

Değerleri (%)……….……… 39 Çizelge 4.10. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre C Vitamini

Değerleri (mg/100g) ………..……… 41 Çizelge 4.11. ÇeĢitlerin Ekim Zamanları ve YetiĢtirme ġekillerine Göre Titre Edilebilir

Asit Değerleri (%)……….……… 42 Çizelge 4.12. Denemede Kullanılan Özelliklere Ait Korrelasyon Önem Düzeyleri 44 Çizelge 4.13. Deneme alanında deneme öncesi ve deneme sonrası meydana gelen

fiziksel ve kimyasal değiĢimler ………

45

(10)

vi

ġekil 3.1. Deneme alanına yeni dikilmiĢ bitkilerden bir görünüm ………. 21 ġekil 3.2. Denemede kullanılan organik gübrelerin ambalaj ġekilleri ……… 21 ġekil 3.3. Hasat edildikten sonra temizlenip tartıma hazır bitkilerin görünümü ….. 24 ġekil 3.4. Farklı dikim zamanlarından hasat edilmiĢ bitkilerin görünümü ……….. 25 ġekil 3.5. Farklı ekim zamanlarına ait hasada gelmiĢ bitkilerin görünümü ……… 26 ġekil 3.6. Kalite analizlerinin yapıldığı çalıĢmalardan görüntüler ………. 27

(11)

Çağımızdaki hızlı nüfus artışı, insanlığın karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olan beslenme problemini de beraberinde getirmektedir. Bu problemi çözmek amacıyla öncelikli olarak tarım alanlarından maksimum düzeyde ürün alınımının sağlanabilmesi yönündeki çalışmalar hız kazanmaktadır (Çalı, 2007). Dünyada yaşanan sanayi devrimi ve ardından tarımsal üretimde gerçekleşen yeşil devrim bir yandan üretimde hızlı bir artış sağlarken öte yandan insan ve çevre sağlığı açısından ciddi risklerin ve olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tarım ilaçları, gübreler, bitki büyüme düzenleyicileri ve benzeri kimyasal girdilerin yoğun ve bilinçsizce kullanılması, yanlış toprak işleme, yanlış sulama vb uygulamalara bağlı olarak tarım alanlarının fiziksel ve kimyasal yapısının bozulması, yer altı sularının kirlenmesi ve azalması, toprak canlılığının azalması, toprakta biyolojik canlılığın yok olması, tarımsal ürünlerde ve çevrede kalıntı riskinin artması, tuzluluk ve çoraklaşma gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuştur (Aksoy, 1999). Doğal dengede meydana gelen bu bozulmaların önüne geçebilmek için değişik tedbirler alınmaya başlanmıştır. Bu tedbirler içinde en önemlilerinden biri de organik tarımın yaygınlaştırılması veya tarımsal üretimde organik girdilerin kullanılmasının teşvik edilmesidir (Zengin, 2007).

Organik tarım Dünyada en hızlı gelişen tarım sektörleri arasında yer almaktadır. Gelişmiş ülkelerde konvansiyonel yetiştiriciliğin sonuçlarının insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkilerini önlemek maksadıyla harekete geçen kişi ve kuruluşlar organik ürünlerin üretimi ve tüketimi için bazı tedbirler almaya başlamışlardır. Buradan hareketle start alan organik tarım günümüzde Dünya genelinde yaygınlaşmış üretim şekillerinden biri olmuştur.

Organik tarım dil farklılıkları nedeniyle farklı ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Örneğin, İngiltere‟de organik tarım, Almanya‟da ekolojik tarım ve Fransa‟da biyolojik tarım şeklinde adlandırılmaktadır. Ancak bunlar genel olarak birbirleriyle eşanlamlı olarak kullanılmaktadır (Demiryürek, 2004). “Ekolojik tarım”; ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve

(12)

çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımının yasaklanmasının yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan yararlanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan bir üretim şeklidir (İlter ve ark, 1996).

Türkiye‟de organik tarım faaliyetleri 1980‟li yılların ortalarında Avrupa‟da faaliyet gösteren firmaların Türkiye‟den organik tarım ürünlerini (kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, fındık, baklagil ve pamuk) talep etmeleri ve bu üretim tekniğini tanıtmaya yönelik çalışmaları ile başlamıştır. Türkiye‟de organik tarımda faaliyetlerin başlaması, gelişmiş ülkelerdeki gibi tüketicilerin bu ürünlere olan talepleri neticesinde değil, gelişmiş ülkelerdeki tüketicilerin taleplerine bağlı olarak başlamış ve ana amaç Türkiye‟nin temel tarım ürünlerinde ihracatı artırmak ve yeni pazarlara girmek olmuştur. Türkiye‟nin organik ürün yelpazesi yıllar içinde hem üretimde hem de ihracatta artışlar göstermiştir. 1980‟li yılların ortasında 8 ürün ile başlayan organik üretim 2006 yılı itibari ile 206 ürüne yükselerek ticari öneme sahip bir konuma gelmiştir. Türkiye özellikle kuru ve kurutulmuş meyvelerde, işlenmeye uygun meyve ve sebze ticaretinde önemli bir konumdadır. Ancak, işlenmiş organik gıdalar için mevcut pazarların korunması, yeni olanakların bulunması ve pazarlama olanaklarının artırılması organik tarımsal ürün ticaretinin sürdürülebilmesi açısından önemlidir. Dünya tarım ürünleri ticaretinde liberalleşmenin giderek artması, ülkelerin farklı talepleri nedenleri ile tarım ürünleri dış ticaretinin sürekli takip edilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda Türkiye‟nin Dünya piyasalarındaki eğilimleri takip ederek organik tarımsal üretimini şekillendirmesi gerekmektedir (Ataseven ve Aksoy, 2000; Ataseven ve Güneş, 2008).

Organik tarımda, kimyasal gübrelerin yerine organik gübrelerin kullanılması gerekmektedir. Gübrelemenin esasını toprak organik maddesinin ve buna bağlı olarak da mikrobiyolojik aktivitesinin artırılması teşkil eder. Toprağın üstünde ve içinde bulunan her türlü bitkisel ve hayvansal ölü maddelerle bunların parçalanmasından oluşan organik madde, toprakların fiziksel, kimyasal, biyolojik ve verimlilik özellikleri

(13)

üzerine son derece etkilidir. Toprakların organik madde içeriğini zenginleştirmek amacıyla yonca, kan tozu, boynuz ve tırnak tozu, balık unu, kemik unu, kaya fosfatı, odun külü, tavuk gübresi, sığır gübresi, at gübresi ve koyun gübresi gibi ilave edilebilecek bazı organik materyaller bulunmaktadır (Gül ve ark, 2000). Ahır gübresinin etkisi, kimyasal gübreler gibi tek yönlü değildir. Ahır gübresi bir yandan toprağa bitki için gerekli besin maddelerini sağlarken öte yandan da toprağın yapısını tarım için uygun şekle sokar (Kacar, 1994).

(14)

2. KAYNAK BİLDİRİŞLERİ

2.1. Marul ve Kıvırcık Yapraklı Salatalar

Marul ve kıvırcık salata kısa bir vejetasyon süresine sahip olduğundan yurdumuzun hemen her bölgesinde yetiştirilebilir. Tohumların çimlenmesinde optimum sıcaklık derecesi 15 °C civarındadır. Bitkinin gelişme devresinde sıcaklık 8-20 °C arasında değişir. Salata fideleri 6-10 yapraklı devrede soğuklara 0-5 °C‟ye kadar dayanır. Bitkinin fazla büyük veya küçük olması soğuğa dayanımını etkiler. Baş bağlayan çeşitler ise bağlamayan çeşitlere göre daha dayanıksızdır. Işık miktarının azalması ürünün hasat olgunluğuna gelme zamanını uzatmaktadır. Salataların çabuk gövde yapması kaliteyi bozan bir özelliktir. Salatalar her toprak çeşidinde rahatlıkla gelişebilir. Ancak humuslu topraklarda daha hızlı gelişme göstermektedir. Fakat ağır topraklarda gelişme yavaşlar ve baş ağırlığı azalır. Salata ve marullar toprak reaksiyonuna karşı hassastır. Özellikle asit oranı yüksek topraklarda kalite bozulur. Toprak pH‟sı 6,0-7,2 olmalıdır.

Kıvırcık yapraklı baş salata ve marulun dahil olduğu Compositae familyası sebzeleri esas olarak yaprakları, yaprak sapları ve gövdeleri için yetiştirilmekte ve taze veya pişirilerek tüketilmektedir. Bu familya içinde marul ve kıvırcık yapraklı baş salataların yanında ayrıca enginar, yer elması ve hindiba‟da yaygın olarak yetiştirilen türlerdir (Günay, 1981).

Salata grubu sebzeler içinde salata ve marul dünya‟da en çok tüketilen sebzeler arasındadır. Oniki ay pazarlarda, marketlerde satılan salata ve marul tek yıllık serin iklim sebzesidir. Yetişme süresi 2-3 ay gibi kısa süreli olan salata ve marul tiplerinde açıkta ve örtü altında değişik mevsimlere uygun olarak ıslah edilmiş çeşitlerle arka arkaya yılın on iki ayı üretim yapmak mümkün olmuştur. Son yıllarda kıvırcık yapraklı baş salata tiplerinin Türkiye‟de üretimi ve yeme alışkanlığı salata ve marullara çeşit zenginliği katmıştır. Marul bitkisi; oldukça derine giden etli kazık köklere ve bunun

(15)

etrafına dağılmış bol miktarda saçak köklere sahiptir. Kök sisteminin gelişimi toprak yapısı ile doğrudan ilişkilidir, kazık kök 1,5-1,8 metreye kadar inebilir. Salata ve marulun yaprakları renk, şekil, irilik, uzunluk, genişlilik, düz veya kıvırcık oluşturması bakımından çeşitlere göre farklılık gösterir (Aybak, 2002).

Ülkemizin birçok yöresinde salata ve marul yetiştiriciliği yapılmaktadır. İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan bu sebzelerin vejetasyon süresi kısa olduğundan uygun şartlarda iyi bir yetiştirme yöntemi uygulandığında üreticiye iyi kazanç sağlayabilecek sebzeler arasında yer almaktadır. Su ile gübre dengeli ve kontrollü bir şekilde verildiğinde, kültürel işlemler düzenli olarak yapıldığında salata ve marullarda kalite ve verim önemli ölçüde artmaktadır.Verim ve kaliteyi doğrudan etkileyebilen bitkiler arası mesafeler ile ilgili yapılan çalışmalarda birim alanda bulunan bitki sayısı azaldığında ortalama bitki ağırlığının artmasına karşın, verimin düşük olduğu, birim alandaki bitki sayısı arttığında, bitkiler yeterli besin maddesini topraktan alamadığı için ortalama bitki ağırlığının azaldığı, buna karşın bitki sayısına paralel olarak birim alandan elde edilen verimin arttığı bildirmektedir (Eşiyok ve ark., 1996).

2.2. Organik tarım

Ekolojik sistemde yıllardır süregelen hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmayı hedefleyen, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini esas alan, toprak sağlığının tekrar tesisine ve devamına özel önem veren, doğaya yabancı sentetik gübreler ve tarım ilaçlarının yanında gen teknolojisi yoluyla elde edilmiş bitki çeşitlerinin de kullanımı yasaklayan, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırmada, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden, tüm bu olanakların kapsamlı bir sistemde oluşturulmasını talep eden, üretimde miktar artışını değil ürünün kalitesinin yükselmesini amaçlayan bir üretim şeklidir.‟‟Organik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını azami derecede korumaktır. Konvansiyonel (yoğun tarım) tarım olarak bildiğimiz yöntemin amacı, birim alandan yüksek verim kaldırmaktır. Bu yöntem sonucu ortaya çıkan sorunlar, doğal denge bozulması, toprak erozyonu, toprakta organik madde ve humus eksikliği nedeniyle toprak mikroorganizma kayıpları ortaya çıkmıştır. Münavebenin gereği gibi yapılmaması, ürünlerde hastalık ve

(16)

zararlıların çoğalmasına ve salgınlara neden olmuştur. Bu defa bilinçsizce kullanılan sentetik kimyasal ilaçlar, faydalı ırkların kaybolmasına neden olmuştur. Çok ürün almak için topraklara da aşırı gübreleme yapılmış ve çabuk yıkanan azot yer altı sularına ulaşıp hayvan ve insan sağlığını tehdit etmiştir. Yetiştiriciler ürün kalitesini ikinci plana atmıştır. Fazla ürün almak için artan mekanizasyon ve bilinçsiz uygulamalar sonucu ekonomik gibi görünen üretim toprağın canlı kısmının ölmesi bize pahalıya mal olmuştur (Ece, 2008).

Tarımda ürün ve kar artışına yönelik yapılan üretimler yoğun girdi kullanımını da beraberinde getirmiştir. Bu durumda kullanılan özellikle kimyasal girdiler maliyet artışı ve çevre kirliliği gibi sorunlara neden olmuştur. Bu nedenle son zamanlarda çevreye dost organik tarım uygulamalarına ilgi artmaktadır (Eşitken ve ark., 2005; Eşitken ve ark., 2006).

Yurdumuzun birçok yöresinde salata ve marul yetiştiriciliği yapılmaktadır. Taze sebze olarak yaprakları değerlendirilen, İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan bu sebzelerin vejetasyon süresi kısa olduğundan uygun şartlarda iyi bir yetiştirme yöntemi uygulandığında ve piyasaya çıkarma zamanının ayarlanmasında üreticiye iyi kazanç sağlayabilecek sebzeler arasında yer almaktadır.

Sivas ilinin Ulaş ilçesinde; ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde; iki farklı yetiştirme tekniği olan organik ve konvansiyonel, tarım yetiştiriciliğinin prensiplerine, kültürel uygulamalarına göre yetiştirilmiştir olup, çalışma sonunda kıyaslama yapılarak, uygun çeşitler ve ekim zamanı belirlenmiştir. Bununla beraber ekim öncesi ve sonrası alınan toprak örnekleri ile, organik ile konvansiyonel yetiştirme tekniklerine bağlı olarak toprakta meydana gelecek fiziksel ve kimyasal değişimlerde takip edilmiştir.

2.3. Tez Konusu İle İlgili Çalışma Özetleri

Marul, dünyada uzun yıllardan beri tarımı yapılan ve severek tüketilen sebze türleri arasında yer almaktadır. Ancak yakın zamana kadar bu tür içinde çoğunlukla Lactuca

(17)

Daha sonraları L. sativa var.crispa ve L. sativa var. capitata olarak adlandırılan kıvırcık yapraklı ve iceberg tipi baş salatalar da yetiştirilmeye başlanmıştır (Alaca, 2000).

Bayraktar (1970), kıvırcık yapraklı baş salataların eski Romalılar devrinde bilindiğini ve önemli bir besin maddesi olarak kabul edildiğini, Çin‟de 15. yüzyıldan beri yetiştirildiğini, Haiti adalarında 1565 yılında bilindiğini, Amerika‟da 1806 yılından beri 16 değişik çeşidin yetiştirildiği ve nihayet 16. yüzyıldan sonra marul ve kıvırcık yapraklı baş salata çeşitlerinin ortaya çıktığını belirtmektedir.

Shomaker (1949), marul ve kıvırcık yapraklı baş salataların anavatanının küçük Asya, Kafkasya, İran ve Türkmenistan‟ı içine alan bölge olduğunu ve bölgede 2000 yıldan beri tarımının yapıldığını, Dilingen (1956) ise, kıvırcık yapraklı baş salatanın yabani formlarına Orta ve Güney Avrupa, Kanarya Adaları, Cezayir, Habeşistan, Kafkasya, Keşmir, Nepal, Sibirya ve Batı Asya‟nın Mezopotamya‟ya kadar uzanan bölgelerinde rastlandığını belirtirken, Çin‟e kıvırcık yapraklı baş salatanın M.S. 600-900 yılları arasında geldiğini belirtmektedir. Ayrıca; Romen, Grek ve Slav dillerinde kıvırcık yapraklı baş salata ve marulun adının Latinceden gelen Lactuca oluşu, bu türün orijininin batı ülkeleri olduğu tezini kuvvetlendirmektedir (Bayraktar,1970).

Çelikel ve Tunar (1996) göre Lactuca sativa 4 büyük grup altında toplanmaktadır . Bunlar ;

1. Lactuca sativa (L.) var angustana (Kuşkonmaz salataları) : Bu gruba dahil olan bitkilerde baş teşekkül etmez, kalın bir sap meydana gelir. Bu sap kısmı yendiği için adına kuşkonmaz salatası denir.

2. Lactuca sativa (L.) var crispa (Kıvırcık yapraklı salata) : Baş bağlamayan bu bitkiler bol miktarda kıvırcık şekilli ve yeşil sarı arasında değişik yapraklara sahip yapraklar oluştururlar. Yapraklar koparılarak veya kesilerek yenir. Ülkemizde uzun zamandan beri kültürü yapılmaktadır. Kıvırcık yeşil salata olarak tanınır.

(18)

3. Lactuca sativa L. Var. longifolia (Marul) : Yaprakları birbiri üzerine örtülür, gevrek ve dik bir baş oluşturur. Yapraklar tamamen uzun ve ters yumurta şeklindedir. İç Yapraklar beyaz renkte olup, esas yenen kısmı oluştururlar. Marulun halen iki formu vardır. Birisi gevşek kapanan baş marul, diğeri son zamanlarda ortaya çıkmış baş bağlamayan ve yaprakları pişirilerek yenen maruldur.

4. Lactuca sativa (L.) var. capitata (Göbekli baş salatalar) : Ülkemizin son zamanlarda yetiştiriciliği hızla gelişen ve baş salata olarak adlandırılan salatadır. Gevşek rozet yapraklara veya kapalı bir başa sahiptir. Başın gevşek olması arzulanmayan bir özelliktir. Sıkı başlı formlar kendi arasında ikiye ayrılır. Yaprakları düz ve yağlı olanlara Butterhead, yaprakları az yağlı veya yağsız kıvırcık olanlara ise Iceberg tipi denmektedir.

Karlı bir baş salata ve marul yetiştiriciliği için ürün Kasım-Nisan ayları arasında, fiyatların yüksek olduğu devrede, piyasaya sürülmelidir. Isıtılan bir serada kademeli ekim yaparak bu sürede sürekli hasat yapılabilir. İdeal şartlarda; yağlı baş salatalar 60 günde, kıvırcık baş salatalar 75 günde, marullar ise 90 günde hasada gelmektedir. Isıtılmayan cam serada ise yağlı baş salatalar 100 günde, kıvırcık baş salatalar 120 günde, marullar da ise 132 günde hasat başlamaktadır. Buna rağmen, ısıtma masrafının olmayışı ve Şubat – Mart aylarında fiyatların yüksek olduğu devrede, ürün çıkarılması nedeniyle, yetiştiricilik yine de karlı olmaktadır (Varış ve Şalk, 1990).

Karataş ve ark., (1995), Van‟da baş salata ve marul için önerilebilecek çeşitleri belirlemek amacıyla açık arazi ve yüksek tünel olmak üzere iki ayrı ortamda yürütülen 14 baş salata ve 5 marul üzerinde çalışma yapılmış. Sonuçlara göre açık arazide; Baş salata çeşitlerden Bell Mark 841,2 g/bitki baş ağırlığı ile en yüksek verimi sağlamış ve bunu istatistiki olarak aynı grupta yer alan Coolguard, Radiant, Ey-863, Tansa, Zodiac, Salinas ve Fimba takip etmiştir. Marul çeşitlerinden; Romaine verim bakımından 923,1 g/bitki baş ağırlığı ile en iyi sonucu vermiş ve bunu sırasıyla istatistiki açıdan aynı grupta bulunan Yedikule ve Paris Island izlemiştir. Yüksek tünelde; Baş salata denemesinde, 831,8 g/bitki baş ağırlığı ile Moringa‟dan en iyi verim alınmış; Coolguard, Zodiac, Talisman, Fimba, Great Lakes 118 ve Tasna bu çeşitle istatistiki

(19)

aynı gruba girmiştir. Marul denemesinde ise istatistiki yönden çeşitler arasında fark görülmemiş olup; 781,3 g/bitki baş ağırlığı ile ilk sırada bulunan Lital çeşidini, Paris Island, Romaine, Romolus ve Yedikule izlemiştir. Vejetasyon süreleri; Açıkta yetiştiricilikte baş salata ve marullarda 106-124 gün arasında değişirken; yüksek tünelde bu süre baş salatalarda 90-98 gün, marullarda ise 80-90 gün kadar olmuştur. Yüksek tünelde açığa göre vejetasyon süresi yaklaşık 1 ay daha kısalmıştır.

Demir ve ark., (2003), Üzerinde tarımsal bir üretim yapılmayan, organik tarıma uygun bir alanda yürüttükleri çalışmada bitkisel materyal olarak Lital ve Gloria marul çeşitleri kullanılmıştır. Araştırmada altı farklı gübre fonksiyonu ve geleneksel NPK gübre kullanarak üretim yapılmıştır. Organik yetiştirme tekniğinin uygulandığı parsellere çiftlik gübresi ve kan ununun yanında Coplex, Maxicrop, Ko Humax, Kelpak, deniz yosunu (şerit halinde) ve Ormin K uygulanmıştır. Geleneksel yetiştiriciliğin yapıldığı kontrol parsellerine ise dikim öncesi triple süper fosfat, dikim sonrası vejetasyon süresi boyunca amonyum nitrat verilmiştir. Hastalık ve zararlılara karşı koruyucu önlem olarak, bazı bitkisel ekstraktlar ve ilgili yönetmeliklerin izin verdiği preparatlar kullanırken, kontrol uygulamasında ise bazı etkili sentetik ilaçlar kullanılmıştır. Çalışmada mineral madde içeriği bakımından Iceberk tipi Gloria marul çeşidi ile Yedikule tipi Lital marul çeşidi arasında genel olarak bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanında organik koşullarda ve geleneksel yöntemle yetiştirilen marulların mineral içeriklerinde belirlenen farklılıkların beklenilenden daha az olduğu görülmüştür.

Dünya marul üretiminde önemli yeri olan ülkeler ve üretim miktarları incelendiğinde, Dünya marul üretiminin yaklaşık %50‟sinin Çin ve ABD‟de gerçekleştirildiği görülmektedir. Türkiye‟nin dünya marul üretimindeki payı yaklaşık %2 düzeyindedir (Anonymous, 2008a).

Türkiye‟de tarımsal yapı ve bunun içinde marul-salatanın yeri incelendiğinde 2008 yılı verilerine göre 1 103 403 ha alanda 27 135 619 ton sebze üretimi gerçekleşmiş ve bunun içerisinde marulun kapladığı üretim alanı yaklaşık 23 000 ha, üretimi ise 439.641 ton olmuş (Anonymous, 2008b).

(20)

Türkiye‟de önemli marul-salata üretici illerin üretim miktarlarına göre Hatay ili 42 765 ton ile ilk sırayı almaktadır. İkinci sırada ise 24 765 ton ile Adana gelmektedir. Akdeniz bölgesi Türkiye üretiminin önemli bir kısmını karşılamaktadır (Anonymous, 2007). Türkiye‟de önemli kıvırcık marul üretici illerin üretim miktarlarına göre İçel ili 33 705 ton ile ilk sırayı almaktadır. İkinci sırada ise 21 169 ton ile Samsun gelmektedir (Çizelge 2.1). (Anonymous, 2008b).

Bayraktar (1970)‟a göre, Lactuca sativa türlerinin yaprakları açık ve koyu yeşil arasında değişirken, Tındal (1968), yaprak renginin sarı-yeşil renkleri arasında değiştiğini belirtmektedirler.

Çizelge 2.1. Önemli kıvırcık yapraklı salata üreticisi illerin üretim miktarları (Anonymous, 2008b)

İLLER Üretim (ton)

İçel 33 705 Samsun 21 169 Sakarya 12 043 Ankara 11 311 Antalya 9 081 Karaman 6 648 Eskişehir 6 016 Bursa 4 260 Tokat 2 301 Sivas 49 Diğer iller 37 915 Toplam 144 498

Kıvırcık yapraklı baş salata ve marullar gerek besin içeriği bakımından ve gerekse insan beslenmesi ve insan sağlığı yönünden sebzeler arasında özel bir yere sahiptir (Wien, 1997).

Marul-salata su içeriği oldukça yüksek, buna karşın yağ içeriği son derece düşük bir bitkidir. Ayrıca kalsiyum, fosfor, demir gibi mineral maddeler de marul-salatanın içerdiği önemli kimyasal unsurlarıdır (Çizelge 2.3 ve Çizelge 2.3) (Günay, 1981; Tindall, 1968).

(21)

Çizelge 2.2. 100 gr taze tüketime hazırlanmış marulun besin içeriği ve kimyasal kompozisyonu (Tindall, 1968). Su 94,0 ml Yağ 1,4 g Karbonhidrat 3,0 g Fibre 0,5 g Kalsiyum 35 mg Riboflavin 0,1 g Demir 1,0 mg C Vitamini 15 mg Nicotinamide 0,4 mg Thiamine 0,1 mg A Vitamini 30,0 IUV

Çizelge 2.3. 100 gr taze tüketime hazırlanmış marulun besin içeriği ve kimyasal kompozisyonu (Vural ve ark., 2000).

Su 94-95 g Ham protein 1-1,5 g Yağ 0,2-0,4 g Karbonhidrat 1,5-2,5 g Kalsiyum 20-25 mg Fosfor 40 mg Demir 1,5 mg C Vitamini 6-8 mg A Vitamini 330 i.u.

Marul yaprağının 100 gramı %94-95 su , 6-8 mg askorbik asit, 1-1,5 g ham protein, 0,2-0,4 g yağ ve 1,5-2,5 g karbonhidrat, 330 i.u. Vitamin A, 20-25 mg kalsiyum, 40 mg fosfor ve 1,5 mg demir içermektedir (Vural ve ark., 2000).

Marul ve salatalar geniş adaptasyon yeteneğine sahip olup değişik iklim ve toprak koşulları altında bir çok tropikal ülkede yetiştiriciliği yapılabilmektedir. Yüksek verim

(22)

elde edebilmek için kültürel uygulamaların ve ekolojik koşulların istenen düzeyde olması gerekir (Alaca, 2000).

Sharples (1973) ve Abeles (1986), tohumların çimlenebilmesi için en ideal toprak sıcaklığının 15-22 oC olması gerektiğini bildirirken, bu sıcaklıklarda etilen ve sitokininlerin marul tohumlarının çimlenmelerine yardımcı olduğunu belirtmektedirler (Wien, 1997).

Zink ve Yamaguchi (1962) ile Wurr ve ark., (1987) marulda baş oluşumunun birinci derecede bitkinin morfolojisi ile ilgili olduğunu ve baş oluşumunun büyüme noktasından çıkan yaprakların üst üste gelmesi ile oluştuğunu belirtirken, tarla koşullarında baş bağlayan tiplerde genellikle bitkinin baş bağlamadan önce 13-20 yaprak oluşturduğunu belirtmektedirler. Yine bu araştırmacılar düşük ışık altında yaprakların dar ve uzun, yüksek ışıkta ise yaprakların kısa ve geniş olduğunu ve özellikle 10 °C sıcaklıkta bitki gelişiminin yavaş olduğunu, ancak düşük ışık yoğunluğunda bile baş oluşumu için uygun yaprakların meydana geldiğini söylemektedirler (Wien, 1997).

Jackson ve ark., (1999), optimal bitki gelişimi için gündüz 23 °C ve gece 7 °C sıcaklıkların ideal olduğunu belirtirlerken, sıcaklığın 0 °C „ye yaklaştığında genç bitkilerde zararlanma olmadığını ancak bitki gelişiminin yavaşladığını ve 0 °C ve altındaki sıcaklıklarda dış yaprakların zarar gördüğünü belirtmektedirler.

Thompson ve Kelly, (1957), Coğrafik bölgelere bağlı olarak aylık ortalama sıcaklığın 12,7-15,5 oC olduğu serin bölgelerde ilkbahar-yaz-sonbahar-kış dönemlerinde yetiştiricilik yapılabileceğini ayrıca tohumların 4-8,5 günde çimlenebildiğini ve tohum ekiminden hasada kadar geçen sürenin 70-150 gün olduğunu belirtmektedirler.

Salata tohumlarının çimlenmesinde optimum sıcaklık derecesi 15 °C, optimum gelişme sıcaklığı 8-20 °C civarındadır. Düşük sıcaklığa dayanıklı olduğu dönem, bitkilerin 6-10 yapraklı olduğu devredir. Kışlık çeşitler düşük sıcaklığa, 0 °C ile -5 °C arasında, 5-10 gün, -10 °C‟de 1-3 gün dayanmaktadır (Günay, 1981).

(23)

Eşiyok (1998), salata ve marulların çimlenme özellikleri üzerine yapmış olduğu çalışmada, 25 °C ve üzerinde hiç uygulama yapılmayan perikarplı tohumların çimlenme oranı % 44, perikarpsız tohumlarda ise 30 °C‟de % 65,8 ve çıplak tohum (embriyo) da ise % 61,7 çimlenme görülmüştür. Sıcaklığa bağlı olarak embiryoyu saran katmanların tohumların çimlenmeleri üzerine olan etkileri farklı olmuştur. Sıcaklık yükseldikçe katmanların etkisi de artmıştır. Şemikler, Yedikule, Royal gren, Saladin, Telda, Salad bowl carthago, Lobjoits ve Grand rapids çeşitleri bölge açısından açık tarla koşullarında en karlı olarak yetiştirilebilecek çeşitler olarak bulunmuştur.

Düzyaman ve Duman, (1996), Akyaka, Altınkule, Diplomat Crispino, Nordic Grande, Vancrisp ve Winter Suprime çeşitlerinin en iri başları oluşturduğunu, buna karşılık Grand Rapit, RS 2577 ET, RS 2576 ET, Paris Island, Akyaka, Altınkule ve Parcos çeşitlerinin ise diğer çeşitlere göre daha erken çiçeğe kalktıklarını saptamışlardır. Diplomat ve Vancrisp çeşitleri hem geç çiçeklenmeleri hem de üstün verim özellikleri ile bölgede ilkbahar yetiştiriciliğine uygun çeşitler olarak belirlenmişlerdir.

Sarı ve ark., (1995), Çukurova bölgesi koşulları için ilkbahar üretimine uygun baş salata çeşitlerinin belirlenmesi için yaptıkları çalışmada, en yüksek baş ağırlıkları (7 çeşit içerisinden) ile toplam ve pazarlanabilir verim değerleri; Calona, Tansa, Fimba ve Great Lakes çeşitlerinden elde edildiğini belirtmektedirler. En yüksek pazarlanabilir ürün randımanı (baş ağırlığı/toplam yaprak ağırlığı) Great Lakes çeşidinden elde edilmiş (%74), bunu Calona çeşidi izlemiş (%67), diğer çeşitlerde randıman %54 ile % 59 arasında değişmiştir.

Farklı sulama seviyelerinin bazı salata (Lactuca sativa) çeşitlerinde verim ve kalite üzerine etkileri araştırılmış, salata bitkilerinin toplam yaprak ağırlığı, 0,6 ve 0,8 katsayılarına göre yapılan sulamalarda en yüksek değere ulaşmıştır. Farklı su seviyeleri bitkilerde yaprak sayısı üzerine etkili olmamıştır. Tüm çeşitlerde, kullanılan yaprak sayısı 0,6 katsayısına göre yapılan sulamalarda daha fazla bulunmuştur. 0,6 ve 0,4 katsayılarına göre sulamada az olan ıskarta yaprak oranı, 0,8 katsayısına göre yapılan yüksek su seviyelerinde artış göstermiştir. Toplam yaprak ağırlığı en fazla „Calona‟

(24)

çeşidinde olmasına karşın yaprak sayısının „Paris Island‟ ve „Yedikule‟ çeşitlerinde daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu çeşitler kullanılabilir yaprak sayısı bakımından da „Calona‟ ve „Lettuce MF‟ çeşitlerinden daha iyi bulunmuşlardır. „Paris Island‟ çeşidinin ıskarta yaprak sayısının toplam yaprak sayısına oranı diğer üç çeşide kıyasla daha az olmuştur (Boztok ve ark., 1989).

Çelikel ve Tunar (1996), tarafından Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde sonbahar ve ilkbahar yetiştiriciliğine uygun baş salata ve marul çeşitlerinin belirlenmesi amacıyla toplam 50 çeşit kullanarak yürütülen çalışmada, bölgede yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan ve populasyon halinde bulunan Mersin (Çatak) marulunun uygun çeşit olduğu belirlenmiştir.

Salata-Marul çeşitlerinde dikim mesafesinin verim ve kaliteye etkisin belirlendiği bir çalışmada, birim alanda bulunan bitki sayısı arttığında ortalama bitki ağırlığı (381,7-535,0 g) ve kuru madde miktarının (2,57-5,26/100 g) azaldığı, bitkilerin topraktan kaldırdığı P2O5 ve K2O miktarının ise arttığı belirlenmiştir. N tüketim miktarı ise önce artış göstermiş daha sonra azalmıştır (Eşiyok ve ark., 1996).

Demirkaya, (2001), Kayseri yöresinde sera da ikinci ürün olarak, Age-6243 kıvırcık salata çeşidinin dikim sıklığının verim ve baş ağırlığı üzerine etkisini araştırmış, üç farklı dikim sıklığı uygulamış (30x20x15 cm, 30x20x20 cm, 30x20x30 cm) ve 30x20x15 cm dikim sıklığından en yüksek verimi elde etmiş, dikim sıklığı arttıkça verimin arttığını saptamıştır. Dikim sıklığının baş ağırlığına etkisi istatiksel önem düzeyinde olmamıştır.

Leoni (1985), 30 cm sabit sıra arası mesafe ve 20-25-30-35-40 ve 45 cm sıra üzeri mesafelerde yaptığı Iceberg tipi baş salata yetiştiriciliğinde birim alandaki bitki sayısı arttıkça ürünün pazarlanabilir değerinin arttığı ve yaprak kayıplarının azaldığını, ayrıca 30x25 cm dikim mesafelerinde m2 „ye 7,5 kg ürün alınırken, 30x45 cm dikim mesafesi de verimin 4,4 kg olduğunu belirtmektedir.

(25)

Tokat ekolojik koşullarında, marul ve baş salataların Sonbahar-Kış yetiştiriciliği üzerine farklı ekim zamanı ve plastik tünellerin etkisinin belirlendiği çalışmada, 3 farklı ekim dönemi ve 3 farklı örtü sistemi ile kontrol olarak açık alan kullanılmıştır. 10 Eylül ekim dönemi ile yüksek plastik tünellerden en yüksek sonuç elde edilmiştir. Ayrıca delikli alçak plastik tüneller, deliksiz alçak plastik tünellere göre daha üstün olmuştur (Geboloğlu ve ark., 1998).

Bazı azotlu gübrelerin marulda nitrat birikimi üzerine etkisinin araştırıldığı bir çalışmada, serada yetiştirilen marulun yapraklarında açıkta yetiştirilene göre daha fazla miktarda nitrat birikimi olmuştur. Azot dozlarının artışına paralel olarak verim artmış, en düşük verim kontrolden, en yüksek verim ise azotun 35 kg N/da dozundan elde edilmiştir (Güler, 1998). Tittonel et al (2003) kıvırcık yapraklı salatada 0-75 ve 100 kg/ha azot uygulaması ve 33 – 50 bitki/m2

populasyon yoğunluğunda yürüttükleri çalışmada en yüksek verimin 150 kg/ha azot uygulamasında ve 33 bitki/m2

populasyon yoğunluğunda elde edildiğini belirtmektedirler. Rincon et al. (1998), ise 100 kg/ha azot uygulamasında maksimum verime ulaşıldığını, toplam yaş ağırlığın 53,4 ton/ha olduğunu ve 150 ve 200 kg/ha azot uygulamasının ise verimde düşüşe neden olduğunu belirtmektedirler. Boroujerdnia ve Ansari (2007), 150 kg/ha P2O5 ve 100 kg/ha K2O sabit uygulamalarına ilaveten 0-60-120-180 kg/ha azot uygulamasında en yüksek verimin 7 kg/m2 ile 120 kg/ha azot uygulamasından elde edildiğini belirtmektedirler.

Engindeniz ve Tüzel (2006), serada organik kıvırcık yapraklı salata yetiştiriciliğinde en yüksek verimin 30 ton/ha çiftlik gübresi +E2001 (bakteri içerikli organik gübre)+allgrow bioplasma (alg içerikli organik gübre) uygulamasından elde edildiğini, 13,20 kg/m2 verime ulaşıldığını, ortalama bitki ağırlığının 1,188 g, atık yaprak sayısının 2,72 adet/bitki ve net bitki ağırlığının 1,177 g olduğunu belirtmektedirler. Türkmen ve ark., (2001), marulda bitki gelişimi üzerine değişen dozlarda uygulanan arıtma çamurunun etkisini belirlemek amacıyla yürütmüş oldukları çalışmada, %0, %2, %4, %6, %8, %10, %12 ve %14 oranlarında arıtma çamuru kullanılmış, ayrıca ek besin maddesi kullanılmamıştır. %12‟lere kadar artan dozlarda arıtma çamuru uygulanması bitki ağırlığı, yaprak sayısı, bitki boyu, göbek çevresi, kök ağırlığı, kök boğazı çapı ve

(26)

kök uzunluğu artmıştır. Deneme toprağına %14 arıtma çamuru uygulanması ise genelde bitki gelişiminde kısmi bir gerilemeye neden olmuştur.

Karataş ve ark., (2008), tarafından farklı örtüaltı yapılarında ilkbahar dönemi marul yetiştiriciliğine uygun dikim zamanlarının araştırıldığı çalışmada, örtüaltı yapıları ve dikim zamanlarının marulda bitki gelişimi ve verimi önemli ölçüde etkilediğini belirlemişlerdir. Örtüaltı yapılarının yaprakta kuru madde miktarını tüm dikim zamanlarında kontrol (açık) uygulamasına göre önemli düzeyde azalttığı tespit edilmiştir. En fazla baş ağırlığı ve verim I. Dikim zamanında, alçak tünel+yüksek tünel, II. ve III. dikim zamanlarında ise yüksek tünel ve alçak tünel+ yüksek tünel uygulamasında gerçekleştiği saptanmıştır. Dikim zamanları kendi arasında karşılaştırıldığında, en fazla baş ağırlığı ve verim II. dikim zamanında meydana geldiği belirlenmiştir. Araştırmada, IV. dikim zamanında örtüaltı yapılarında marul bitkilerinde çiçek sapı oluşumundan dolayı pazarlanabilir kalitede marul başlarının meydana gelmediği tespit edilmiştir.

T8 (Bacillus mycoides-GC subgroup A), T33 (Bacillus subtilis) ve R23 (Microbacterium

liquefaciens) bakteri solüsyonlarının marulda (Lactuca sativa L.) bitki gelişimi üzerine

etkileri araştırılmıştır. Solüsyonlar tohum, yaprak ve tohum+yaprağa uygulanmıştır. Bitki ağırlığının en fazla R23 (tohum+yaprak) (592,51g ) uygulanmasından elde edildiği, en az ise kontrolde (391,8g ) olduğu belirlenmiştir. Gövde ağırlığı ve uzunluğunun en fazla R23 (tohum+yaprak) uygulamasından, %KM‟nin ise en fazla T8 (tohum) uygulamasından elde edildiği saptanmıştır. Araştırma kapsamında incelenen bitki genişliği ve boyu, yaprak sayısı ve ağırlığı, gövde çapı gibi parametreler incelenmiş, bu parametreler bakımından yapılan uygulamaların etkisinin önemsiz olduğu tespit edilmiştir. Sonuçta, bakterilerin uygulama şekline bağlı olarak marulda bitki gelişimini etkilediği tespit edilmiştir (Ekinci ve ark., 2008). Tek yıllık serin iklim sebzesi olan marulun optimum sıcaklığı 15-18 °C dir. Marul yaz aylarında yüksek sıcaklığa bağlı olarak hızlı bir şekilde çiçeklenme gösterirken (Şalk ve ark., 2008), 0 °C altındaki düşük sıcaklıklara kısa süre dayanabilmektedir (Splitstoesser, 1990). Bu sebeplerle, marul yetiştiriciliği ülkemizde ılıman yörelerde sonbahar, kış veya erken ilkbahar döneminde yapılmaktadır (Eşiyok ve ark., 1996).

(27)

3. MATERYAL ve YÖNTEM

3.1.Materyal

Bu araştırma, 2010 yılı Mart-Ekim ayları arasında Sivas ili, Ulaş ilçesi Tarım İşletmesi Müdürlüğüne ait arazide yürütülmüştür. Denemenin yürütüldüğü Ulaş ilçesi, Sivas-Malatya karayolunun 38. km‟ sinde yer almaktadır. İlçenin girişinden geçen D–850 karayolu sayesinde ulaşım yönünden hiçbir sorunu yoktur. İlçe 1385 m rakımlı olup, yüksek yerlerinde rakım 1550 m‟ye kadar çıkabilmektedir. İlçe; kuzeybatısında Sivas ili, doğusunda Hafik, batısında Altınyayla ve güneyinde Kangal ilçeleriyle komşudur. İklim olarak karasal iklime sahiptir. Genel olarak kışları soğuk, sert ve kar yağışlı, yaz ayları ise sıcak ve kurak geçen karasal iklim özelliklerini taşımaktadır. Kış ile yaz mevsimleri arasındaki sıcaklık farkları yüksek olduğu gibi, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkları da oldukça yüksektir. İlkbahar ve sonbahar ayları yağışlı geçen bölgede en çok yağış Mayıs ayında, en az yağış ise Ağustos ayında düşmektedir. Son altı yılın yıllık ortalama sıcaklığı 9,2 °C, yıllık yağış ortalaması 325,3 mm, maksimum sıcaklık 34 °C, minimum sıcaklık ise -24,4 °C‟dir. Yine son 10 yıllık iklim verileri incelendiğinde, İlkbahar son donları, Nisan ayının son haftasında görülmekte, Sonbahar ilk donu ise Ekim ayının ikinci haftasında görülmektedir (Anonymous, 2009).

Sivas ilinin uzun yıllara ait meteorolojik verileri Çizelge 3.1‟de, denemenin yürütüldüğü 2010 yılı Mart-Ekim aylarına ait sıcaklık ve yağış değerleri ise Çizelge 3.2‟de verilmiştir (Anonymous, 2010).

Uzun yıllar ortalamaları incelendiğinde açık alanda kıvırcık yapraklı baş salata yetiştiriciliği için Mayıs-Ekim ayları arasında kalan zaman diliminin uygun olduğu anlaşılmaktadır.

(28)

Çizelge 3.1. Sivas İlinde Uzun Yıllar İçinde Gerçekleşen Ortalama Meteorolojik Değerler (Anonymous, 1975-2008) Meteorolojik Kriterler AYLAR 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Ort. Sıcaklık (°C) -3.2 -2.2 2.7 9.2 13.4 17.1 20.3 20.1 16.3 10.7 4.3 -0.7 Ort. En Yüksek Sıcaklık (°C) 0.9 2.3 7.9 15.4 19.8 23.8 28.0 28.3 24.7 18.2 10.0 3.3 Ort. En Düşük Sıcaklık (°C) -7.0 -6.2 -2.0 3.7 7.3 10.0 12.4 12.1 8.6 4.5 -0.4 -4.2 Ort. Güneşlenme Süresi (saat) 2.3 3.4 4.9 6.1 8.0 10.5 11.9 11.5 9.7 6.4 3.8 2.1 Ort. Yağışlı Gün Sayısı 12.5 11.9 13.3 14.4 14.4 8.5 3.4 2.6 4.6 7.8 9.6 12.3

Ort. Yağış Miktarı

(kg/m2) 41.1 38.7 47.5 64.6 62.6 31.6 8.9 5.8 17.6 37.5 43.3 44.5

Çizelge 3.2. Denemenin yürütüldüğü alanın Mart-Ekim ayları arasına ait sıcaklık ve yağış değerleri (Anonymous, 2010).

Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim

Maksimum Sıcaklık (°C) 20,3 22,4 27,8 33,2 34,2 37,4 32,6 23,5 Ortalama Sıcaklık (°C) 5,7 8,1 13,8 18,0 20,7 23,6 18,6 10,3 Minimum Sıcaklık (°C) -9,2 -4,4 -0,3 7,3 9,4 10,0 5,4 -1,8 Yağış (mm) 48,2 53,0 32,8 89,6 0,0 0,0 6,0 77,4

Denemede bitkisel materyal olarak Türkiye‟de değişik bölgelerde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan; Bohemia (Enza Zaden), Campania (Enza Zaden), Funly (Syngenta Seeds), Fonseca (Rizk Zwan) ve Novita (May Agro) kıvırcık yapraklı salata çeşitleri kullanılmıştır.

3.2. Yöntem

Denemeye 2010 yılında başlanılmış, 5 kıvırcık yapraklı salata çeşidinin tohum ekimleri 4 farklı zamanda (25 Mart, 25 Nisan, 25 Mayıs ve 25 Haziran) yapılmış olup, fide dikimleri tohum ekiminden 25-28 gün sonra yapılmıştır. Denemede organik ve konvansiyonel olmak üzere iki farklı yetiştirme tekniği uygulanmıştır. Bu maksatla

(29)

deneme daha önce konvansiyonel yetiştiriciliğin yapılmadığı bir alanda kurularak çalışma yapılmıştır. Organik yetiştiricilikte Elit Tarım A.Ş. tarafından geliştirilmiş ve Türkiye‟de Organik Tarım ruhsatına sahip Nof, Orvin K+Pure, Focon ve Coplex gübreleri kullanılmıştır (Şekil 3.1.). Denemede kullanılan gübre içerikleri Çizelge 3.3‟te sunulmuştur.

Çizelge 3.3. Denemede kullanılan organik gübreler ve içerikleri

ÖZELLİK

GÜBRELER

FOCON NOF ORVİN K+PURE COPLEX

Bakanlık Lisans No: 2946 0584 2357 0547

Toplam organik madde (%) 30 40 5 30

Toplam azot (%) 2 0 0 0 Organik azot (%) 1 2 0 0 Toplam P2O5 (%) 1,5 0.5 0.1 0.1 Suda çözünür K2O (%) 2 1 25 4 Kükürt (%) 0 2.0 31.5 1.0 Suda çözünür MgO (%) 0 0.6 1.0 0.1

Serbest amino asit (%) 4 0 0 0

pH (1:10) 4-6 4-5 4-5 5-6 Fe (ppm) - 60 60 80 Cu (ppm) - - 6.0 0.5 Mn (ppm) - 29 34 40 Mo (ppm) - - 0.5 - B (ppm) - 20 - 13 Zn (ppm) - 10 7 60

Konvansiyonel yetiştiricilikte ise sentetik gübreler kullanılmıştır. Deneme alanından alınan toprak örneklerinin besin elementi içeriklerinin analizi yapıldıktan sonra, organik ve konvansiyonel uygulamalardan önce dekara 2 ton yanmış ahır gübresi verilmiştir. Ahır gübresi ile topraktaki besin elementi düzeyi de dikkate alınarak gübreleme programı yapılmıştır.

Kıvırcık yapraklı salatalarda yapılan çalışma sonuçları dikkate alınarak hazırlanan gübreleme programında 120 kg/ha azot, 150 kg/ha P ve 100 kg/ha K esasına göre gübreleme yapılmıştır. Ahır gübresi analizi ve toprak analizi sonuçları dikkate alınarak organik ve sentetik gübre miktarları belirlenmiş ve buna göre haftalık programlar halinde uygulanmıştır. Denemede bitkiler sıra arası 30 cm ve sıra üzeri 25 cm olacak şekilde dikim yapılmıştır. Bitkiler damlama sulama yöntemiyle sulanmış olup, diğer

(30)

kültürel uygulamalarda organik yetiştiricilikte, organik tarım prensiplerine, konvansiyonel yetiştiricilikte ise konvansiyonel tarım prensiplerine göre yapılmıştır. Deneme alanından alınan toprak örneklerinde besin elementi analizleri ile fiziksel ve kimyasal analizler yapılmıştır. Ayrıca aynı analizler deneme sonrası alınmış olan toprak örneklerinde de yapılarak organik ve konvansiyonel yetiştirme tekniklerine bağlı olarak toprakta meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişimler de takip edilmiştir. Deneme alanından alınan toprak örneklerinde yapılan analiz sonuçları Çizelge 3.4‟te verilmiştir.

Çizelge 3.4. Deneme öncesi alınan toprak örneklerinin analiz sonuçları

pH EC (µS) Kireç (%) Organik madde (%) K2O kg/da Ca meq/100g Na meq/100g P2O5 kg/da N (%) 8,43 330 39,68 4,59 39,30 38,37 0,25 14,20 0,06

Deneme öncesi alınan toprakların pH‟sı 8.43 olup bu değer kuvvetli alkalin sınıfına girmektedir. Bu durum toprak içerisinde bulunan bazik katyonların hakim olduğunun göstergesidir. Toprakların kalsiyum içeriği de oldukça yüksek bulunmuştur.

Deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller, deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Denemede her parselde 40 bitki yetiştirilmiş ve 10 bitki üzerinde gözlemler yapılmıştır.

3.3. İstatiksel Değerlendirme

Denemede elde edilen verilerin değerlendirilmesinde ve varyans analizlerinde (ANOVA) SPSS (Version 12.00; SPSS, Chicago, IL, USA) istatistik yazılım programı kullanılmıştır. Ortalamaların karşılaştırması Duncan testine göre P≤0.05 düzeyinde yapılmıştır.

(31)

3.4. Korelasyon Analizi

Denemede gözlem yapılan özellikler arasında ve bu özellikler ile uygulamalar arasındaki ikili ilişkilerin belirlenmesinde korelasyon analizi yapılmıştır. Korelasyon analizi için SPSS (Version 12.00; SPSS, Chicago, IL, USA) istatistik yazılım programı kullanılmıştır (P≤0.05).

Şekil 3.1. Deneme alanına yeni dikilmiş bitkilerden bir görünüm

(32)

3.5. Denemede İncelenen Özellikler

Denemede kullanılan organik ve konvansiyonel gübrelerin marullardaki etkilerini belirlemek için aşağıdaki ölçüm ve gözlemler yapılmıştır.

3.5.1. Hasada Kadar Geçen Süre (Gün)

Dikim tarihinden hasadın yapıldığı tarihe kadar geçen süre olgunlaşma süresi olarak kabul edilmiştir.

3.5.2 Bitki ağırlığı (kg/bitki)

Denemede bir parselden hasat edilen bitkiler kökleri ile birlikte hasat edilmiş olup, kökler akan suda yıkanıp temizlendikten sonra bitkiler kökleri ile birlikte tartılmıştır.

3.5.3. Iskarta Yaprak Sayısı (Adet/bitki)

Hasat döneminde pazarlanabilir özellikte olmayan yapraklar koparılıp sayılarak belirlenmiştir.

3.5.4 Pazarlanabilir Yaprak Sayısı (Adet/bitki)

Hasat döneminde ıskarta yapraklar koparıldıktan sonra, pazarlanabilir yapraklar sayılarak belirlenmiştir.

3.5.5. Pazarlanabilir Bitki Ağırlığı (gr)

Hasat edilen bitkiler dış yaprakları ve kökleri uzaklaştırıldıktan sonra tartılarak belirlenmiştir.

3.5.6. Bitki boyu (cm)

Hasat döneminde bitkiler toprak seviyesinden tepe noktasına kadar ölçülüp kayıt edilmiştir.

(33)

3.5.7. Bitki Çapı (cm)

Hasat döneminde bitkilerin baş kısmının çapı ölçülerek kayıt edilmiştir.

3.5.8 Pazarlanabilir Verim (ton/da)

Ortalama baş ağırlığının 1 m2‟deki bitki sayısına oranlanmasıyla elde edilmiştir.

3.5.9. pH

Her parsel için ayrı ayrı alınan bitki örnekleri bir blender da suyu çıkarılıp öğütülmüş ve elde edilen bitki öz suyunda pH metre yardımı ile ölçüm yapılmıştır.

3.5.10. Suda Çözünebilir Kuru Madde (SÇKM)(%)

Laboratuara alınan bitki örneklerinin suyu çıkarıldıktan sonra dijital refraktometrenin prizması üzerine 1-2 damla gelecek şekilde damlatılmış ve suda çözünebilir kuru madde % olarak ifade edilmiştir.

3.5.11. C Vitamini (mg/100g)

Cemeroğlu (1992)‟na göre 100 g örnek tartılarak örnek ağırlığına eşit miktardaki % 6‟lık metafosforik asit çözeltisi eklenerek blenderdan geçirilmiştir. Daha sonra homojen hale getirilen örnekten 25 g 100 ml‟lik bir balona aktarılarak balon % 3‟lük metafosforik asit çözeltisi ile 100 ml‟ye tamamlanmış ve örnek iyice çalkalanarak filtre edilmiştir. Filtre edilen örnekten 10 ml alınarak 2,6 diklorofenolindofenol çözeltisi ile pembe renk oluşuncaya kadar titre edilmiştir.

Örnekteki asit aşağıdaki eşitlikten yararlanılarak hesaplanmıştır. Askorbik asit (mg/100 g) = (V.F.100)/W

V: Titrasyonda harcanmış olan 2,6 diklorofenolindofenol çözeltisi miktarı (ml)

F: 2,6 diklorofenolindofenol çözeltisinin faktörü, yani bu çözeltinin 1 ml‟sinin eşdeğer olduğu askorbik asit miktarı (mg)

(34)

3.5.12. Titrasyon asitliği (%)

Cemeroğlu (1992)‟na göre suyu çıkarılan bitki örneklerinden 10 ml alınmış ve 0.1 N NaOH çözeltisi ile pH‟sı 8.1 oluncaya kadar titre edilmiştir. Titrasyon sonuçları aşağıdaki formüle göre sitrik asit cinsinden % olarak hesaplanmıştır.

Titrasyon Asitliği (%) = (V.F.E.100)/M V: Harcanan 0.1-N NaOH miktarı (ml)

F: Titrasyonda kullanılan bazın normalitesi (Çözeltinin normalitesi 0.1 ise F= 1‟dir) E: 1 ml 0.1-N NaOH‟in eşdeğeri asit miktarı (g)

M: Titre edilen örneğin gerçek miktarı (ml veya g)

Şekil 3.3. Hasat edildikten sonra temizlenip tartıma hazır hale getirilen bitkilerin görünümü

(35)
(36)

1. Ekim zamanı 2. Ekim zamanı

3.Ekim zamanı 4.Ekim zamanı

(37)

(38)

4. BULGULAR

Denemede kullanılan beş çeşit içinde Novita çeşidinin 4 ekim zamanında da pazarlanabilir baş oluşturmadan dikimden yaklaşık 25-30 gün sonra çiçek sapı oluşturmaya başladığı görülmüştür. Bu çeşidin kesin olarak çiçeklendiğini belirlemek ve görüntüleyebilmek için her ekim zamanında hasat dönemine kadar parsellerde tutulmuştur. Ancak bu çeşide ait bitkiler çiçeklendiği için denemede değerlendirmeye alınmamıştır. Bu nedenle çalışmada 4 kıvırcık yapraklı salata çeşidi kullanılmıştır.

4.1. Dikimden Hasada Kadar Geçen Süre

Denemede Novita, Funly, Fonseca, Campania ve Bohemia çeşitlerinin fideleri tohum Ekiminden 25-28 gün sonra dikime hazır hale gelmiştir. Fideler 5-6 gerçek yaprak oluşturduğu zaman deneme parsellerine dikilmiştir. Her iki yetiştirme tekniğinde ve ekim zamanlarında fide dikiminden 1 hafta sonra gelişmeye başlamışlardır.

Denemede hasat tarihlerine karar verilirken her ekim zamanı için ortalama hasat zamanı belirlenmiştir. Buna göre, 1. ekim zamanı; 105 gün, 2. ekim zamanı; 99 gün, 3. ekim zamanı; 92 gün, 4. ekim zamanı; 87 gün olarak elde edilmiştir.

4.2. Bitki Ağırlığı (g)

Denemede her parselde bitki köküyle topraktan çıkarıldıktan ve çeşme suyu ile bitkide bulunan toprağın uzaklaştırılıp gölgede kurumasından sonra ağırlıkları belirlenmiştir. Denemede en yüksek bitki ağırlığı 979,43 g ile Bohemia çeşidinde konvansiyonel yetiştiriciliğin 1. ekim zamanında, en düşük bitki ağırlığı ise 338,50 g ile Funly çeşidinin organik yetiştiriciliğinin 3. ekim zamanında elde edilmiştir. Ortalama bitki ağırlığı en yüksek 705,33 g ile Bohemia çeşidinde gözlenmiştir. Bitki ağırlığı bakımında çeşitler arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur (P≤0,001). Çalışmada ekim zamanlarına göre en yüksek bitki ağırlığı 755,39 g ile 1. ekim zamanında elde edilmiş ve ekim zamanları arasındaki fark önemli bulunmuştur (P≤0,001). Yetiştirme tekniği bakımından ortalama bitki ağırlığı incelendiğinde konvansiyonel yetiştiricilikte 634,92 g olurken, organik yetiştiricilikte 620,96 g olmuştur. İstatistiki olarak konvansiyonel ve

(39)

organik yetiştiricilik arasındaki fark önemsiz çıkmıştır. Çeşitlerin ekim zamanlarına ve yetiştirme tekniğine göre bitki ağırlıkları Çizelge 4.1. de verilmiştir.

Çizelge 4.1. Çeşitlerin Ekim Zamanları ve Yetiştirme Şekillerine Göre Bitki Ağırlıkları (g)

Yetiştirme Tekniği Ekim Zamanl arı Çeşitler

Funly Campania Fonseca Bohemia Ortalama

Organik 1.E.Z. 614,00 634,50 725,03 846,87 705,10 2.E.Z. 592,69 930,38 787,54 959,56 817,54 3.E.Z. 338,50 396,60 500,00 404,99 410,02 4.E.Z. 521,08 529,67 616,60 537,40 551,19 Konvansiyonel 1.E.Z. 746,39 666,80 830,10 979,43 805,68 2.E.Z. 562,40 583,30 717,92 815,25 669,72 3.E.Z. 352,75 592,75 577,50 511,70 508,68 4.E.Z. 461,87 544,40 628,67 587,47 555,60 Ortalama 523,71 c 609,80 b 672,92 a 705,33 a Organik 516,57 622,79 657,29 687,20 620,96 Konvansiyonel 530,85 596,81 688,55 723,46 634,92 I. Ekim Zamanı 680,19 650,65 777,57 913,15 755,39 a

II. Ekim Zamanı 577,54 756,84 752,73 887,40 743,63 a

III. Ekim Zamanı 345,63 494,68 538,75 458,34 459,35 c

IV. Ekim Zamanı 491,48 537,03 622,63 562,43 553,39 b

İstatistiksel Önem Düzeyleri

Çeşit ** Ekim Zamanı ** Yetiştirme şekli Ö.D. Ç x EZ * Ç x Yetiştirme Şekli Ö.D. EZ x Yetiştirme Şekli ** Ç x EZ x YŞ Ö.D. Ö.D. Önemli değil;

* ve ** sırasıyla P≤ 0.05 ve 0.001 düzeyinde farklılıkların önemli olduğunu ifade eder

4.3. Iskarta Yaprak Sayısı

Hasadı yapılan bitkilerde, pazarlanabilir özellikte olmayan yapraklar koparılıp sayılmış ve bitki başına ıskarta yaprak sayısı olarak kaydedilmiştir. Buna göre en çok ıskarta yaprak sayısı 10,5 adet/bitki ile Campania çeşidinde organik yetiştiriciliğin 3. ekim zamanında, en düşük ıskarta yaprak sayısı ise 4,33 adet/bitki ile Bohemia çeşidinin Konvansiyonel yetiştiriciliğin 1. ekim zamanında elde edilmiştir. Ortalama ıskarta yaprak sayısı en yüksek 7,10 adet/bitki ile Campania çeşidinde gözlenmiştir. Çalışmada Funly, Fonseca ve Bohemia çeşitlerinin ıskarta

(40)

yaprak sayıları sırasıyla 6,53; 6,66; ve 5,78 adet/bitki olmuştur. Iskarta yaprak sayısı bakımından çeşitler arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur (P≤0,01). Çalışmada ekim zamanlarına göre en yüksek ıskarta yaprak sayısı 7,58 adet/bitki ile 4. ekim zamanında, en düşük ıskarta yaprak sayısı ise 5,39 adet/bitki ile 1. Ekim zamanında elde edilmiştir. Ekim zamanları arasındaki fark önemli bulunmuştur (P≤0,001). Yetiştirme tekniği bakımından ortalama ıskarta yaprak sayısı incelendiğinde konvansiyonel yetiştiricilikte 6,47 adet/bitki olurken, organik yetiştiricilikte 6,57 adet/bitki olmuştur. Konvansiyonel ve organik yetiştiricilik arasındaki fark önemsiz çıkmıştır. Çeşitlerin ekim zamanlarına ve yetiştirme tekniğine göre ıskarta yaprak sayısı Çizelge 4.2‟ de verilmiştir.

Çizelge 4.2. Çeşitlerin Ekim Zamanları ve Yetiştirme Şekillerine Göre Iskarta Yaprak Sayıları (adet/bitki) Yetiştirme Tekniği Ekim Zamanl arı Çeşitler

Funly Campania Fonseca Bohemia Ortalama

Organik 1.E.Z. 5,80 5,23 4,83 5,37 5,31 2.E.Z. 5,93 5,03 4,67 5,70 5,33 3.E.Z. 4,90 10,50 7,50 6,60 7,38 4.E.Z. 9,13 8,07 9,00 6,80 8,25 Konvansiyonel 1.E.Z. 5,67 4,97 6,90 4,33 5,47 2.E.Z. 8,20 7,40 6,90 6,07 7,14 3.E.Z. 6,40 8,25 6,10 4,70 6,36 4.E.Z. 6,20 7,33 7,40 6,67 6,90 Ortalama 6,53 a 7,10 a 6,66 a 5,78 b Organik 6,44 7,21 6,50 6,12 6,57 Konvansiyonel 6,62 6,99 6,83 5,44 6,47

Çizelge 4.2. Devam ediyor

I. Ekim Zamanı 5,73 5,10 5,87 4,85 5,39 c

II. Ekim Zamanı 7,07 6,22 5,78 5,88 6,24 b

III. Ekim Zamanı 5,65 9,38 6,80 5,65 6,87 b

IV. Ekim Zamanı 7,67 7,70 8,20 6,73 7,58 a

İstatistiksel Önem Düzeyleri

Çeşit ** Ekim Zamanı *** Yetiştirme şekli Ö.D. Ç x EZ *** Ç x Yetiştirme Şekli Ö.D. EZ x Yetiştirme Şekli *** Ç x EZ x YŞ *

Ö.D. Önemli değil; *, **, ve *** sırasıyla P≤ 0.05, 0.01 ve 0.001 düzeyinde farklılıkların önemli olduğunu ifade eder

(41)

4.4. Pazarlanabilir Yaprak Sayısı

Hasadı yapılan bitkilerin, ıskarta yaprakların uzaklaştırılmasından sonra geriye kalan pazarlanabilir özellikteki yapraklar sayılarak bitki başına yaprak sayısı olarak kayıt altına alınmıştır veya pazarlanabilir bitki ağırlığındaki yaprak sayısı olarak da ifade edilebilir. Denemede en yüksek pazarlanabilir yaprak sayısı 60,30 adet/bitki ile Funly çeşidinde organik yetiştiriciliğin 4. ekim zamanında , en düşük pazarlanabilir yaprak sayısı ise 24,00 adet/bitki ile Fonseca çeşidinde organik yetiştiriciliğin 4. ekim zamanında elde edilmiştir. Ortalama pazarlanabilir yaprak sayısı en yüksek 52,82 adet/bitki ile Funly çeşidinde gözlenmiştir. Pazarlanabilir yaprak sayısı bakımından çeşitler arasındaki fark önemli çıkmıştır (P≤0,001). Çalışmada ekim zamanlarına göre en yüksek pazarlanabilir yaprak sayısı 42,93 adet/bitki ile 3. ekim zamanında elde edilirken 4. Ekim zamanında 35,33 adet/bitki ile pazarlanabilir en düşük yaprak sayısı elde edilmiştir. Ekim zamanları arasındaki pazarlanabilir yaprak sayısı farklılıkları önemli bulunmuştur (P≤0,001). Pazarlanabilir yaprak sayısı organik yetiştiricilikte 40,14 adet, konvansiyonel yetiştiricilikte 41,53 adet olarak yetiştirme şeklinin etkisi önemli çıkmamıştır. Çeşitlerin ekim zamanlarına ve yetiştirme tekniğine göre Pazarlanabilir yaprak sayıları Çizelge 4.3‟ te verilmiştir.

4. 5. Pazarlanabilir Bitki Ağırlığı

Hasadı yapılan bitkilerin kökleri ve ıskarta yaprakları uzaklaştırıldıktan sonra pazarlanabilir bitki ağırlı belirlenmiştir. Buna göre en yüksek pazarlanabilir bitki ağırlığı 894,43 g ile Bohemnia çeşidinde konvansiyonel yetiştiriciliğin 1. ekim zamanında, en düşük pazarlanabilir bitki ağırlığı ise 299,20 g Funly çeşidinin Organik yetiştiriciliğin 3. ekim zamanında elde edilmiştir. Ortalama pazarlanabilir bitki ağırlığı en yüksek 622,29 g ile Bohemnia çeşidinde gözlenmiştir. Çalışmada Fonseca, Campania ve Funly çeşitlerinin pazarlanabilir bitki ağırlıkları sırasıyla 572,52 g, 532,71 g, ve 459,18 g olmuştur. Pazarlanabilir bitki ağırlığı bakımından çeşitler arasındaki istatistiki olarak fark önemli bulunmuştur(P≤0,001). Çalışmada ekim zamanlarına göre en yüksek pazarlanabilir bitki ağırlığı 667,45 g ile 1. ekim zamanında elde edilmiştir. 2. ekim zamanında fark oluşmamıştır. Fakat 1. ve 4. ekim zamanları arasındaki fark önemli bulunmuştur (P≤0,001). Yetiştirme tekniği bakımından ortalama pazarlanabilir

Referanslar

Benzer Belgeler

Aksine, oniar, ait oldukları milletin ihtiyaçlarına uygun biçimde değişen, ortadan kalkan veya parçala­ narak yeni geleneklerin doğmasını sağlayan dinamik bir

Öğ­ rencilerin değerlendirme ölçütlerine yönelik trendleri, motivasyon oranları ile tutum puan oranları arasında önemli bir fark olup olmadığını

Çoğunluğumuz bir öğrenme yaşantısından neyi anlamaktayız? Buna birçok kişi örgün eğitimin bazı biçimlerini tanımlama yoluyla cevap verebi­ lir; bir kimsenin okula

Yükseköğretim Kurulu ile Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakan­ lığı arasında sağlanacak bir protokol gereği öğretmen yetiştiren ku- rumların statüsü

Kronik a¤r› sendromunda a¤r› ve a¤r› davran›fllar› devam eden doku hasar›na ba¤l› bir semptom olmaktan çok bir hasta- l›k olarak kabul edilmektedir.. Kronik a¤r›

On physical examination, nonscaly erythematous maculopapular and plaques, annular and photo-dis- tributed eruptions involving the face, scalp, forearm, and dorsal of the hands

Lumbosakral disk radikükopatisi olan hastaların motor ileti incelemelerinde, semptomatik tarafta tibi- al sinir bileşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdleri

Araştırmacılar, bu bölümü hedef alan bir antikorun kuş gribi virüsüne neden olan virüs de dahil olmak üzere birçok virüs türüne karşı koruma sağlayabileceği