• Sonuç bulunamadı

Sözlü Gelenek Kültürü Prof.Dr.Dursun Yıldırım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sözlü Gelenek Kültürü Prof.Dr.Dursun Yıldırım"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SÖZLÜ GELENEK KÜLTÜRÜ

__ ______________ ________________________(____________________

,.

Gelenek yapı bakımından donuk, satalik, ortaya çıktıkları andan

itibaren kendini tekrarlayan kalıplar değildir. Aksine, oniar, ait oldukları

milletin ihtiyaçlarına uygun biçimde değişen, ortadan kalkan veya parçala­

narak yeni geleneklerin doğmasını sağlayan dinamik bir yapıya sahiptirler."

P ro f. D r. D u rs u n Y IL D IR IM *■ 1

Sosyal ve b e ş e rî b ilim ler sa h asın d a , tanım ve k u lla n ım la rın d a bir m u ta b a k a ta varılam ayan k a v ra m la rd a n ikisi, m ed en iy et ve k ü ltü r terim leriy le ifâde edilir. K imi o to r ite r ­ ler, .bunları aynı a n la m d a ta n ım la r ve k u l­ lanır; kim ileri ise b irb irin d e n ayırır. Şüphesiz, bu farklılıklar, o n la rın d isip lin le rin ­ den. teori-ve y ak laşım ların d a n k aynaklanır.

Biz, b u ra d a , k o n u m u zla yak ın d an ilgili o lduğu için, k ü ltü r ve m ed en iy et k av ra m ­ larının tanım ve kullanım ıyla alâkalı te r ­ cihim izi k ısaca b elirtm ek ihtiyacı duyuyoruz. B u ra d a n h a re k e tle , sözlü g elenek k ü ltü rü ile k astettiğ im i aç ık la m a ğ a çalışacağım .

Ö n ce , m edeniyet ve k ü ltü r kav ram ları ü zerinde d u r m a k istiyorum .

Çağım ızda, d ünya m illetler ailesinin meydafia getirdiği renkli m ozayiğc, tabloya bakıyoruz. Dilleri, d in le ri aynı veya farklı olsa bile h e r birin in ta b lo d a ayrı b ir ıvnk ili' yer aldığını g örü y o ru z. A ynı z a m a n d a, bu m il­ letlerin, çağın bilim ve tek n o lo jisin in yarattığı b ü tü n yenilikleri ve gelişm eleri sü ra tle kendi h a y a tla rın a a k ta rm a ğ a çalıştıklarını, b u n la rı ürettiklerini, ço ğ alttık ların ı, kopye. etlik le rin i ve yaydıklarını gözlüyoruz. H iç şü p h esiz, m il­ letlerin bu faaliyetleri, a ra la rın d a b e n z e rlik ­ ler ku r m a k ta d ır. A n c a k , a ra la rın d a a rta n b e n ­ zerliklere rağm en, o n la rı birbiriyie aynîleşm ekten alıkoyan b ir f a rk lılık d a en belirgin biç im d e varlığını s ü rd ü rm e k te d ir. Y ani milletlerin h aya tında iki yönlü bir faaliyet ce reyan etm e k te d ir. Biz, bu iki farklı faaliyetten, ilkini, m edeniyet, İkincisini k ü ltü r terimleriyle ifâd e etmeyi te rcih ediyoruz. Ve ("■) ü .K c itc p c Ü niversitesi Edebiyat- F ak ü ltesi T ü rk Dili

diy o ru z ki, m e d en iy e t, m illetler a ra sın d ak i b en z e rlik le ri a r ttıra ra k yakınlaşm ayı sa ğ lark en , k ü ltü r farklılığın güzelliğini y a ra ta ra k milli kim liğini k o ru m a k ta d ır. Ö yleyse k ü ltü r n e d ir v e n e le rd e n o lu şu r?

M illetlerin h ay a tın d a , ta rih sa h n esin d e g ö rü lm e le rin d e n bu y an a varlıklarım , b ü tü n lü k lerin i ve fark lılık ların ı koruyan, ih­ tiyaçları h e r a n la m d a karşılayan d ü z e n le r g ö rü lü r. S ü reklilik vasfına sa h ip bu d ü z e n ­ lerin h e r b irin e biz, g ele n e k ad ın ı veriyoruz. B u n ların sayısı, fonksiyonları ve yapı özellik­ leri, ait o ld u k la rı m illetlerin gelişm e d u ru m ­ larına ve ih tiy açların a g ö re m illetin hay atın d a yer alan g e le n e k le rin tü m ü , o m illetin k ü ltü rü n ü m e y d an a getirir.

B ir m illetin h ay a tın d a k ü ltü rü m ey d an a g e tire n g e le n e k le r iki o rta m içinde teşekkül e d e r. B u n la rd a n ilkine, sözlü o rta m , d iğ e rin e yazılı o rta n ı a d la rın ı veriyoruz.

B aşlangıçta, millet h ay a tın d a yer alan b ü tü n g e le n e k le r, sö zlü o r ta n ı ese rid ir. B u. o rta m içinde m e y d an a g e le n gelişm e ler ve d eğ işm e ler, v azıh o r ta m ın d o ğ m a sın a zem in h a z ırlam ıştır. B öylecc, m illet hayatını tanzim e d e n ve b ü tü n lü ğ ü n ü k o ru y an g elen e k lerd e, gelişen ve d eğ işen ih tiy aç lara cev ap verecek n itelik te b ir g en işle m e o lm u ştu r. Ç oğu zam aıi. yazılı o rta m g elen e k lerin in , zam an için d e, sözlü o rta m g e le n e k le rin i azalttığı, ya da ta m a m e n yok e tm eğ e başladığı d ü şü n ü lü r. O ysa, b u n la rın h e r ikisi d e d aim a h ay a tım ızd a b e ra b e r y a ş a m a k ta d ırla r ve b ir­ b irlerin in te c rü b e le rin d e n y a ra rla n m a k ­ ta d ırla r.

vc E d eb iy atı Bölümü Halkbilim A n ab iiim D aiı M lM to -6

(2)

Y u k a rd a y ap m ış o ld u ğ u m u z aç ık la m a ların ışığında,'* k ü ltü rü m e y d an a g e tire n g elen e k leri, ortam k rite rin d e n h a re k e tle iki a n a g elen e k k ü ltü rü , yazılı ortam ’da te şe k k ü l e d e n le ri yazılı g ele n e k k ü ltü rü b a şlık la rı a ltın d a d eğ e rle n d ire b iliriz . Ü z e rin d e d u rd u ğ u m u z sözlü gelenek kültürü, a ra ş tırıc ıla r a ra s ın d a çoğu z a m a n

gelenekük kültür, sözlü k ültür ve

y aşayan/canlı k ü ltü r gibi a d la rla d a ifâd e edilir. A n ca k , aynı o rta m ın im k ân larıy la o r ­ taya çıkan söze, sese, harekete, m addeye ve tecrübeye ağırlık v ere n g ele n e k le r, h e r z a m a n aynı b ü tü n lü k te ta n ım la rın çerçev esi için d e yer alm az, b ir kısm ı d ış a rd a bırak ılır. B u ayırım , tan ım için seçilen b ağ ım lfn ın taşıdığı ö zellik ten k aynaklanır. Biz, g ele n e k le ri ta n ım d a b ir b ü tü n o la ra k çerçev e le y ece k b ir bağım lı se çilm esin d en yanayız. B u se b ep le , sö zü n geniş an lam ın d a, bağım lılık elem a n ı o larak , sö zlü ortanı k rite rin in kullanılm asını- tc rc ih ediyorum . Ç ünki, yap ı ve fonksiyonları ne o lu rsa olsun, h ep si b u o rta m ı p ay laşa ra k viicud b u lm u şlard ır.

Şim di, b ira z d a g e le n e k le rin y ap ıları ve özellikleri ü z e rin d e k ısaca d u rm a k istiyorum . H e m e n şu n u ifâd e edeyim ki, b e n im b u r a d a sö z ü n ü e ettiğ im gelenek, yapı b ak ım ın d a n d o n u k , statik, o rta y a çık tık la rı an d a n itib a re n k en d in i te k ra rla y a n k alıp la r değildir. A ksine, o n lar, ait o ld u k la rı m illetin ih tiy aç ların a uygun b iç im d e d eğ işen , gelişen, o rta d a n k alk an veya p a rç a la n a ra k yeni g e le n e k le rin doğm asını sağlayan d in am ik b ir yapıya s a h ip ­ tirle r. B u b a k ım d a n , gelen ek lerim iz yok oluyor, en d işesi taşıyorsak, d o ğ ru bir yaklaşım olm ad ığ ı inancındayım .

K im ileri, sözlü o rta m g elen e k lerin i d ışa kapalı, gelişm eyi engelleyici, ç a ğ d aş olm ayan tu tu c u k alıp la r o la ra k d e ğ e rle n d irir. B u d o ğ ru değ ild ir. Ş üphesiz, fo n k siyonunu yitir­ miş, m illetin te rk e tm iş oldu ğ u , ihtiyaç duym adığı b ir gelen eğ i d iriltm eğ e çalışm ak, belki bizi b u tü r b ir yargıya sü rü k ley eb ilir am a, san ırım söz k o n u su bu değ ild ir. O n la rın k astettik le ri engelleyici sö z ü n ü n a ltın d a b aşk a m â n â a ra m a k g e re k ir. Ç ünki, g e le n e k ­

ler, ait o ld u k la rı m illetin ih tiy aç ların a cevap v e re c e k b iç im d e /y ö n ü n e o lu rsa o lsu n /b ü tü n te s irle re açık tır; fakat, yabancılaşm aya k a p a lıd ırla r. B u özellikleriyle d e h ayatın g e n e l y apısını k o n tro l a ltın d a tu ta rla r ye b ü tü n lü ğ ü n özelliğini m u h a fa z a e d e rle r. B u n ­ d a n ra h a ts ız o la c a k la r içim izd e ve dışım ızda, b u tü r sö z le r e d e c e k ve duyacağız. A m a, biz b iliy o ru z ki, m ille tle re d ü n y a m ozayiğindeki m illî k im liklerini v e re n o n la rın sa h ip o ld u k ­ la rı g e le n e k le rd ir. O n u n için A ta tü rk , m illî g e le n e k le rin m u tla k a ö ğ ren ilm esi g ere k tiğ i ü z e rin d e şid d e tle d u rm u ştu r. G ele ce ğ in s a h ip le ri sevgili g en ç le rim iz b u k onuya şim ­ d id e n g e re k e n d ik k a ti v erm elid ir..

G e le n e k le r ü ze rin d e , ö zellikle X IX . yüzyıldan itib a re n sü rek li a ra ştırm a la r y a p ılm a k ta d ır. A ra ş tırm a la rın b ir kısm ı İlmî seviyede o lm a k la b e ra b e r, çoğu m u h te lif a m a ç la ra y ö neliktir. B u n lar, g ele n e k le ri d o ğ ru d a n b o zm a, ta h rip etm e, yah u t şe k il­ lerin i k u lla n m a k su retiy le m u h te v aların ı is­ te n e n b iç im d e d eğ iştirm e , k ü ltü rle re sızm a ve n ü fu z etm e , se m p ati y a ra tm a h ed e flerin e d ö n ü k tü r. G e le n e k le rin im k â n la rın d a n y ara r- lam lam ıy acak h iç b ir sa h a d ü şü n em iy o ru m . B u d u ru m , s a d e c e sözlü o rta m g elen e k leri için değil, yazılı o rta m g e le n e k le ri için de c â rid ir.

Bilim ve te k n o lo jin in , h a b e rle şm e ağının dünyayı k ü çü ltm e sin e rağ m en , h e r iki o rta m g ele n e k le ri, yeni d u ru m la r k arşısın d a, m il­ le tin ihtiyaçlarını k arşılay a ca k n ite lik te ya d eğ işm e ve gelişm e g ö ste rirle r, yah u t yeni ih ­ tiy a çlara uygun y a p ıd a g e le n e k le r y a ra tırla r. B u kabiliyete sa h ip g ele n e k le r, ait o ld u k ları m illetleri ta rih sa h n e sin e çıktıkları za m a n d an g ü n ü m ü z e u la ştırm ıştır; bu kabiliyeti g ö ste re m e y e n le r ta rih m e zarlığ ın a g ö m ü lm ü ş­ tü r. G e le n e k le ri y aşata n ve g eliştire n ler, o n la rı tem sil e d e n le r ve p ay laşa n la rd ır. Bu b a k ım d an , g ü n ü m ü z aydınına, g e n ç le rin e de so ru m lu lu k la r d ü şm e k le d ir. G ele n ek lerim iz i ö ğ re n m e k , a ra ştırm a k , özelliklerini tesbit etm ek , g elişm elerin i sağlayıcı ç a lışm ala r y a p ­ m ak, o n ları ö ğ retm ek , ö n le rin i açm ak, b u g ü n k ü neslin g c le c e k lc k ilc re b o rc u d u r.

Referanslar

Benzer Belgeler

Burada kısaca bilgi verdiğimiz Dede Korkut Kitabı’nın Türk sözlü gelenekleri ile olan ilgisi, günümüzde hala her Türk boyunun sahip olduğu çok canlı sözlü

Şili’de 28 Şubat 2010 tarihinde meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde ise yaklaşık 800 kişinin yaşamını kaybetmesi deprem konusunda çok ileri..

Düz yüzeylerdeki mine çürüğü; tabanı mine,tepesi dentin yüzeyine bakan bir koni şeklinde ilerler. Düz yüzey çürüğü minenin dış yarısında kaldığı sürece,

8.9. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 394/a maddesiyle sa- yılan suçlarla ilgili davalara bakmak üzere Adana, Ankara, Diyarba- kır, Erzurum, İstanbul, İzmir, Malatya ve

yüzyıldan itibaren Balkanlar’da daha büyük bir coğrafi ölçek ve sürekli- likte yerleşen Osmanlı siyasi egemenlik sürecini bölgedeki araştırmacılar, sanat

Chemical constituents from the roots of Cassia fistula L.. Lee CK; Chung YY; Hsu FL; Kuo

Activation of extracellular regulated kinases (ERKs) and c-Jun-N-terminal kinases (JNKs) with an increase in the heme oxygenase-1 (HO-1) protein was observed in FePP-treated

Sahra altı bölgesinde (Sahra Çölü’nün güneyin- de yer alan bölge) Afrika’nın belki de en ilginç kuş- larından biri yaşar: Sekreter kuşu (Sagittarius ser-