• Sonuç bulunamadı

Pemfigus Vulgaris ile ilişkili deskuamatif gingivitisli hastalarda periodontal tedavinin hastalığın şiddeti üzerine etkisi (Olgu serisi)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pemfigus Vulgaris ile ilişkili deskuamatif gingivitisli hastalarda periodontal tedavinin hastalığın şiddeti üzerine etkisi (Olgu serisi)"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

* Ankara Üniversitesi Di Hekimlii Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dal # stanbul Medipol Üniversitesi

Pemfigus Vulgaris ile ilikili deskuamatif gingivitisli

hastalarda periodontal tedavinin hastaln iddeti

üzerine etkisi (Olgu Serisi)

ivge KURGAN*, S. Merve ALTINGÖZ*, Nur BALCI#, Meral GÜNHAN*

SÜ Dihek Fak Derg, 2012;21:138-144

The effect of periodontal treatment on the severity of disease on patients having desquamative gingivitis related with pemphigus vulgaris (Case Series)

Pemphigus Vulgaris (PV) is an autoimmune vesiculobullous disease of the skin and mucous membranes. In most cases oral mucosa is frequently affected, and oral lesions may be the first sign of the disease. In some patients, oral lesions may also be followed by skin involvement. The etiology and pathogenesis are not completely clear. Timely recognition and treatment of oral lesions is critical. Early oral lesions of PV are difficult to diagnose, since the initial oral lesions may be relatively nonspecific, manifesting as superficial erosions or ulcerations, and rarely presenting with the formation of intact bullae. Oral lesions may occur anywhere including gingiva; however, desquamative gingivitis is less common with PV than other mucocutaneous conditions such as pemphigoid or lichen planus. The diagnosis is confirmed by biopsy with histological examination and immunostaining. Treatment is done by systemic immunosuppression with corticosteroids, usually azathioprine or other agents, but newer treatments with potentially fewer adverse effects look promising. This paper describes clinical features and treatment of 3patients who is diagnosed as having PV.

KEY WORDS

Pemphigus, nonsurgical periodontal debridement, oral pathology

rapor edilmitir (1,5,6).

PV’li hastalarn yaklak olarak %60’nda oral lezyonlar hastaln ilk ve erken dönem belirtisidir (7). Büller hzl bir ekilde ülser ve kronik erozyona dönüür ve sklkla bukkal mukoza, dudak, damak ve dilin vent-rumunda izlenir (8, 9). Gingival lez-yonlar balangçta yaygn deildir, izole bül ve erozyonlar eklindedir. Özellikle serbest dietindeki lez-yonlarn büllöz lezyonlar olduunu tespit etmek zordur (10). Hastaln erken evrelerinde erozyonlar tek-rarlama eilimindeyken ileri dö-nemlerde bulgular iddetli desku-amatif eroziv gingivitis olarak ortaya çkar (11,12).

Deskuamatif gingivitis (DG) terimi serbest ve yapk dietinin yaygn eritem, deskuamasyon ve ülseras-yonuyla karakterize durumunu ta-nmlamak için kullanlmaktadr. Hastalk asemptomatik olabilir. Semptomatik olduu durumda ise hasta ikayetleri hafif yanma his-sinden yaygn bir arya kadar deiir. DG vakalarnn neredeyse %50’sinde lezyonlar dietinde lokalizedir, ancak dier intraoral bölgelerde de tutulum olabilir (7).

Nisengard ve Levine (13) DG’nin klinik olarak tehisinde baz kriterler belirtmitir. Bu kriterler:

1. Plaktan kaynaklanmayan gingival eritem

2. Gingival deskuamasyon

3. Dier intraoral ve ekstraoral lez-yonlar

Pemfigoid hastalklar kütanöz ve/veya müköz membranda büller oluturan otoimmun büllöz hastalklar grubundadrlar. Pemfigus vulgaris (PV) pem-figuslarn en yaygn tipi olup pemfigus vulgaris, pemfigus foliaceous, pemfigus vegetants, pemfigus erythematosus da bu grup içerisinde yer alr (1). Genetik olarak yatkn kiilerde ilaç kullanm, fiziksel ajanlar, hor-monlar, kanser ve baz virüsler (özellikle herpes simpleks virüsü “HSV”) hastal tetikleyebilir veya mevcut tabloyu iddetlendirebilir.

Pemfigus vulgaris potansiyel olarak ölümcül olabilen kronik bir hastalktr

(1-3). Etkin tedavi yöntemlerinin geliiminden önce pemfigus vulgaris

nedeni ile mortalite oran % 90 iken; bugün tedavi ile birlikte bu oran % 10’a dümütür. Özellikle kadnlarda, sklkla krkl yalardan sonra gözlenir (4). Bununla birlikte küçük çocuklarda, hatta yeni doanlarda da

Bavuru Tarihi: 10 Ocak 2012 Yayna Kabul Tarihi: 12 Aralk 2012

(2)

4. Özellikle baharatl gdalarla iddetlenen az yanmas ikayetidir.

Birçok DG vakas mukokutanöz hastalklardan kaynak-lanmakta olup (14-17), DG bu hastalklarn tek bulgusu da olabilir.

PV’li hastalarda gingival dokularn tutulumu halinde uy-gulanmakta olan sistemik steroid tedavisi deskuamatif lezyonlarn iyilemesinde yeterli olmayabilmektedir. laç tedavisinin yan sra oral hijyenin düzeltilmesi ile plak ve bakteri irritasyonunun ortadan kaldrlmas yararl olabilir. Oral saln oluturulmas ile birlikte lezyonlar kontrol altna alnp yeni lezyonlarn olumasnn engel-lenmesi mümkün olabilir.

Bu vaka serisinde; PV’li hastalarda periodontal durum ve oral hijyen seviyesinin az lezyonlarnn iddeti üzerine etkisinin incelenmesi ve periodontal tedaviyi takiben oral lezyonlarn seyrindeki deiikliklerin deer-lendirilmesi amaçlanmtr.

VAKA 1

2008 ylnda dermatoloji klinii tarafndan pemfigus vulgaris (PV) tans konmu 21 yandaki erkek hasta 2 aydr devam eden di eti ars ikayeti ile klini-imize bavurmutur. Hastaya dermatoloji klinii ta-rafndan sistemik kortikosteroid tedavisi (Deltacortril 5/0, muran 3×50) uygulanmakta olup topikal korti-kosteroid uygulanmamtr. Yaplan periodontal mua-yenede hastaya PV’e bal deskuamatif gingivitis tans konulmutur (Resim 1-1).

Hastann kliniimize bavurduu andaki arl duru-mundan ötürü hastadan cep derinlii ölçümü yapla-mamtr. Tedavi öncesi ortalama plak indeksi 2,2 ve gingival indeks 1,9’dur (Tablo 1). Hastaya dermatoloji klinii tarafndan sistemik kortikosteroid tedavisi veril-mesine ramen oral bulgularda hiçbir iyileme olma-mtr. Periodontal tedavinin ardndan ise klinik tabloda iyileme gözlenmitir. Bu durum bize iyilemenin sistemik kortikosteroid kullanmndan ziyade yaplan periodontal tedavinin etkisi ile gerçekletiini düün-dürmektedir.

Tedavi:

lk olarak, hastaya cerrahi olmayan periodontal tedavi uygulanm, oral hijyen eitimi verilerek bir hafta sonra kontrole çarlmtr. Onuncu günde ve üçüncü ayda deskuamatif lezyonlarn iddeti ve yaygnl için hasta

Resim 1-1.

Balangç görünümü (1.gün)

VAKA 1

Resim 1-2.

Tedavi sonras görünümler

(3)

Resim 2-1.

Balangç görünümü

Resim 2-2.

1 ay sonraki görünümler

VAKA 2

PI ortalama (mm) GI ortalama (mm) CD ortalama (mm) BOP % Tedavi Tedavi Tedavi Tedavi Tedavi Tedavi Tedavi Tedavi Vaka Ya (Yl) Cinsiyet öncesi sonras öncesi sonras öncesi sonras öncesi sonras Vaka 1 21 Erkek 2,2 0,9 1,9 0,6 -° - - -Vaka 2 56 Erkek 2,4 1,4 1,5 0,9 2,2 2 36 17 Vaka 3 38 Erkek 1,4 0,9 1,2 0,8 - - -

 Vaka 1 ve 3’den ar nedeni ile CD ve BOP deerleri ölçülememitir. PI: Plak ndeksi

GI: Gingival ndeks CD: Cep Derinlii

BOP: Sondalamada Kanama

Tablo 1.

(4)

tekrar deerlendirilmitir. Cerrahi olmayan periodontal tedavi sonras ortalama plak indeksi 0,9 ve gingival indeks 0,6’dr (Tablo1). Üçüncü aydaki kontrol se-ansnda hastann lezyonlarnda önemli ölçüde gerileme olduu belirlenmitir (Resim 1-2).

VAKA 2

56 yandaki erkek hasta Aralk 2005 tarihinde önce azda balayan, daha sonra vücudun deiik bölge-lerine yaylan yaralar ikayeti ile dermatoloji kliniine bavurmutur. Hastaya PV tans ile Prednol ve muran (150 mg) balanm, 1 hafta sonra muran kesilmitir. 2006 ylnda biyopsi alnarak PV tans kesinlemitir. 2010 ylnda dermatoloji klinii tarafndan azda yanma hissi ve arl ülserasyon ikayeti ile kliniimize yönlendirilmitir. Hasta kliniimize bavurduu srada sistemik kortikosteroid tedavisi (Deltacortril 120 mg)

ve muran (3×50 mg) almakta olup ayrca topikal korti-kosteroid kullanmamaktayd. Yaplan klinik muayenede dietlerinde yaygn deskuamasyonlarn varl izlenmi ve PV’e bal deskuamatif gingivitis tans konulmutur. Tedavi öncesi ortalama plak indeksi 2,4; gingival indeks 1,5; cep derinlii 2,2 ve sondalamada kanama indeksi % 36 idi (Tablo1). Dieti bölgesindeki deskua-masyonlarn yan sra hastann yanak mukozasnda PV ye bal gelien lezyonlar da mevcuttu (Resim 2,1).

Tedavi:

Hastaya cerrahi olmayan periodontal tedavi uygulanm ve oral hijyen eitimi verilmitir. Cerrahi olmayan pe-riodontal tedavi sonras ortalama plak indeksi 1,4; gingival indeks 0,9; cep derinlii 2,0 ve sondalamada kanama indeksi % 17 seviyesine gelmitir (Tablo1). Yanakta bulunan PV ye bal lezyonlar eksize edilmitir. Hastada birinci, onuncu günlerde ve üçüncü ayda des-kuamatif lezyonlarn iddeti ve yaygnl tekrar deer-lendirilmitir (Resim 2-2).

VAKA 3

38 yanda erkek hasta dieti kanamas ve yaygn az yaralar ikayeti ile Ankara Üniversitesi Di Hekimlii Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalna bavurdu. Alnan anamnezde, hastann kliniimize bavurmadan 6 ay önce labial herpetik lezyonlar eliinde az ya-ralar nedeni ile hastaneye bavurduu, klinik muayene sonucu hastaya HSV enfeksiyonu tans konulduu, lokal ve sistemik anti-viral ilaç uygulamas ile tedavi edildii örenildi. Hasta tedavi sonras ikayetlerinin kaybolduunu ancak tedaviden 2 ay sonra az yara-larnn yeniden olutuunu bildirdi. Anti-viral ilaç te-davisinin tekrarlandn, buna ramen iyileme olma-dn ifade etti. Alnan anamnezde bahsedilen yaralarn

Resim 3-1.

Balangç faz

VAKA 3

Resim 3-2.

(5)

ülseratif lezyonlar olduu ve ülserlerin iddetinde zaman zaman art olduu saptand. Yaplan klinik muayene sonucunda, hastada pemfigus grubundan bir dermatozun varln düündüren oral ve mukokutanöz lezyonlarn varl saptand (Resim 3-1). Hastann kli-niimize bavurduu andaki arl durumundan ötürü hastadan cep derinlii ölçümü yaplamamtr. Tedavi öncesi ortalama plak indeksi 1,4 ve gingival indeks 1,2’dir (Tablo1).

Tedavi:

lk olarak, hastaya oral hijyen eitimi verildi ve histopa-tolojik inceleme için dietinden biyopsi materyali alnd.

Histopatolojik inceleme sonucu pemfigus vulgaris tans kondu (Resim 3-3). Hasta bir hafta sonraki kontrol se-ansnda konsültasyon için dermatoloji kliniine yönlen-dirildi (Resim 3-2).

Hastaln kontrolü için, sistemik steroid kullanmn da içeren ilaç tedavisi dermatoloji klinii tarafndan uyguland [Deltacortil 5 mg tb. (prednison), muran 50 mg tb. (azatioprin), Mikostatin süsp. (nistatin), Calcimax D3 tb.]. Ayrca inatç oral lezyonlarn iyi-lemesini hzlandrmak için topikal kortikosteroidler (Kenacort–A Orabase) tarafmzdan hastaya önerildi. Hastada optimal oral hijyen salandktan sonra idame amacyla aylk kontrol seanslarna çarld. Tedavi sureci sonunda lezyonlarda önemli düzeyde iyileme olduu görüldü (Resim 3-4). Cerrahi olmayan peri-odontal tedavi sonras ortalama plak indeksi 0,9 ve gingival indeks 0,8’dir (Tablo1).

TARTIMA

Pemfigus orta ya grubunda ortaya çkan ve her iki cin-siyeti de etkileyen otoimmün kronik bülloz bir hasta-lktr. Lezyonlarn görünümü, vücutta dalm ve süresi ayrc tanda yol göstericidir. Hastann öyküsü ile yank, souk gibi etkenlerle gelien deri hasarna bal büller veya kontak dermatit dlanabilir. Viral ve bakteriyel nedenli büller ise PV’ye göre daha ksa sürede oluurlar

(18,23,24). Baz otoimmün büllü dermatozlarda (bülloz pemfigoid, lineer Ig A bülloz dermatozu vs.), genetik (epidermolizis bülloza) ve metabolik hastalklara (porfirya kutanea tarda) bal büllerde, eritema multi-formede ayrma genellikle subepidermal alanda oldu-undan biyopsi ile kolayca PV’den ayrlabilirler (18, 24). En etkin tan yöntemi olarak dokuda birikmi oto-antikorlar gösteren direkt immüno florasan test ve

Resim 3,3.

Mukoza çok katl yass epitelde,suprabazal alanda ayrlma izlenmektedir.

Ayrlma tabannda tek veya birkaç tabakahalinde bazal epitel hücreleri bulunmaktadr. Subepitelyal ba dokusunda kronik mononükleer inflamatuar hücre infiltrasyonu bulunmaktadr. HEX100

Resim 3,4.

(6)

serumda dolaan otoantikorlar gösteren indirekt immüno florasan test kullanlmaktadr. Pemfigusta direkt immüno florasan test pozitiflii altn standarttr

(18, 25). Pemfigus d pek çok durum deride bül olu-turabilir. Pemfigus olarak düünülen hastalarda tany dorulamak için mutlaka histopatoloji ve immüno florasan inceleme yaplmaldr.

Hastaln insidans hakknda Türkiye genelinde bir çalma yoktur. Baz aratrmaclar bölgesel çalmalar yapmlardr. Uzun ve ark.’lar Akdeniz bölgesinde pemfigus insidansn 0,24/100000/yl olarak sapta-mlar, bu hastalarn %83’ünün Pemfigus Vulgaris (PV) olduunu bildirmilerdir (18).

PV’nin genel olarak oral mukozada balad ve 4-8 ay içinde deriye yaylm gösterdii bildirilmitir (19). Uzun ve ark.’lar %82, Chams-Davatchi ve ark.’lar %62, Scully ve ark.’lar %50-70 orannda hastaln oral mu-kozada baladn bildirmilerdir (20-22). Bu oranlar düünüldüünde PV oral lezyonlarnn klinisyen tara-fndan tannmas, erken diagnozu ve acil tedavisi, iyi bir prognoz için önemlidir.

PV tedavisinde temel amaçlar; doku hasarna neden olan otoantikorlarn sentezini azaltmak, en düük ilaç dozu ve en az yan etki ile klinik remisyonu sürdürmektir

(18). PV tedavisinde standart bir protokol ve algoritma yoktur. Tedavi; genelde klinik gözlemler ve otoimmün hastalk tedavilerine dayanlarak uygulanr. 1950’lerde kortikosteroidin tedavide kullanlmaya balanmas dönüm noktas olmutur. Kortikosteroidler halen PV için temel tedavi seçenei olma özelliini korumaktadr

(26). Gözlemlerimize dayanarak; sistemik kortikosteroid kullanm, PV’nin tedavisinde etkin olmakla birlikte, az içi lezyonlarn tedavisinde lokal etkenlerin elimi-nasyonu oldukça önemli bir faktördür. Bu nedenle has-talarn oral hijyeninin optimum seviyeye çkarlmas ve bu hijyenin idamesi için kontrol seanslarnn sklnn iyi belirlenmesi gerekmektedir.

Her üç vakada da PV tedavisine yönelik sistemik ilaç uy-gulamasnn yapld dönemde oral lezyonlarn yeterli iyileme göstermedii izlenmitir. Uyguladmz cerrahi olmayan periodontal tedavi sonras ise oral lezyonlarda önemli derecede iyileme saptanmtr. Yaplan perio-dontal tedavi ile periodonsiyumda mevcut olan lokal et-kenlere bal inflamasyon bertaraf edilerek lezyonlarn iyileme süreci hzlandrlmtr. Klinik sonuçlar, oral hijyenin optimal düzeyde tutulmasnn ve periodontal dokularn salnn idame ettirilmesinin, oral tutulumu olan dermatozlarn tedavisinde önemli bir yer aldn göstermektedir. Gingival doku tutulumu olan vakalarda sistemik steroid kullanmnn yan sra periodontal tedavi ve oral hijyenin düzeltilmesiyle oral saln kaza-nlmas; lezyonlarn kontrol altna alnp yeni lezyonlarn

olumasnn mümkün olduunca engellenmesi için ge-reklidir. Bu nedenle, hastaln erken tehis ve tedavisi için oral bulgularn tannmasnda di hekiminin rolü bü-yüktür.

PV gibi mortalite riski de olan dermatozlara bal oral lezyonlar hastaln ilk belirtisi olabileceinden, has-tal tehis etmede di hekimi oldukça büyük bir görev ve sorumlulua sahiptir.

Pemfigus Vulgaris ile ilikili deskuamatif gin-givitisli hastalarda periodontal tedavinin has-taln iddeti üzerine etkisi (Olgu Serisi)

Pemfigus Vulgaris (PV) deri ve mükoz memb-ranlarn otoimmün vezikülobülloz bir hastaldr. Çou vakada, oral mukoza etkilenir ve oral lez-yonlar hastaln ilk belirtisi olabilir. Baz has-talarda, deri tutulumu oral lezyonlar takip edebilir. Etiyoloji ve patogenez tam olarak net deildir. Za-mannda tehis ve oral lezyonlarn tedavisi kritik önem arz eder. Ancak PV’in erken oral lezyonlarnn tehisi zordur, çünkü balangç oral lezyonlar spesifik deildir, yüzeysel erozyon ve ülserasyonlar seklinde aça çkar ve nadiren bül oluumu göste-rirler. Oral lezyonlar dietini de içeren herhangi bir yerde oluabilir, ancak; PV ile birlikte görülen des-kuamatif gingivitisin skl pemfigoid veya liken planus gibi dier mukokütanöz durumlara göre daha nadirdir. Tehis; biyopsinin histolojik olarak incelenmesi ve immünohistokimyasal boyama ile dorulanr. Tedavi; kortikosteroidler ve genelde azatioprin ve dier ajanlarla sistemik immünsüp-resyon ile yaplmaktadr, ancak potansiyel olarak daha az yan etkiye sahip yeni tedaviler umut ve-ricidir. Bu makale PV tehisi konulmu 3 hastann klinik özelliklerini ve tedavilerini göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Pemphigus, Nonsurgical Periodontal Debridement, Oral Pathology

KAYNAKLAR

1. Kabani S, Greenspan D, DeSouza YD, et al: Oral hairy leu-koplakia with extensive oral mucosal involvement: report of two cases, Oral Surg Oral Med Oral Pathol 67:411, 1989.

2. Barr C, Lopez MR, Rua-Dobles A: Periodontal changes by HIV serostatus in a cohort of homosexual and bisexual men, J Clin Periodontol 19:794, 1992.

3. Kunzt AA, Gelderblum HR, Reichart PA: Ultrastructural findings on oral Kaposi’s sarcoma (AIDS), J Oral Pathol 16:372, 1987.

(7)

4. Hardy H, Esch LD, Morse GD: Glucose disorders associ-ated with HIV and its drug therapy, Ann Pharmacother 35:343, 2001.

5. Carranza FA, Newman MG: Clinical periodology, ed 8, Philadelphia, 1996, Saunders.

6. Schiffman EL, Fricton JR, Haley D: The relationship of occlusion, parafunctional habits and recent life events to mandibular dysfunction in a nonpatient population, J Oral Rehabil 19-201, 1992.

7. Carranza FA, Newman MG: Clinical periodology, ed 10, Philadelphia, 2006, Saunders.

8. Scully C, Porter SR. The clinical spectrum of desquama-tive gingivitis. Semin Cutan Med Surg 1997;16:308–13. 9. Davenport S, Chen SY, Miller AS. Pemphigus vulgaris:

clinicopathologic review of 33 cases in the oral cavity. Int J Periodontics Restor Dent 2001;21:85–90.

10. Mignogna MD, Pannone G, Lo Muzio L, Staibano S, Bucci E. Catenin dislocation in oral pemphigus vulgaris. J Oral Pathol Med 2001;30:268–74.

11. Femiano F, Gombos F, Nunziata M, Esposito V, Scully C. Pemphigus mimicking aphthous stomatitis. J Oral Pathol Med 2005;34:508–10.

12. Shklar G, Frim S, Flynn E. Gingival lesions of pemphigus. J Periodontol 1978;49:428–35.

13. R. J. Nisengard and R. A. Levine, “Diagnosis and manage-ment of desquamative gingivitis,” Periodontal Insights, vol. 2, pp. 4– 10, 1995. 14

14. H. Endo, T. D. Rees, W. W. Hallmon et al., “Disease pro-gression from mucosal to mucocutaneous involvement in a patient with desquamative gingivitis associated with pemphigus vulgaris,” Journal of Periodontology, vol. 79, no. 2, pp. 369–375, 2008.

15. H. Endo, T. D. Rees, M. Matsue, K. Kuyama, M. Naka-dai, and H. Yamamoto, “Early detection and successful management of oral pemphigus vulgaris: a case report,” Journal of Periodontology, vol. 76, no. 1, pp. 154–160, 2005.

16. R. J. Nisengard and R. S. Rogers III, “The treatment of desquamative gingival lesions,” Journal of Periodontol-ogy, vol. 58, no. 3, pp. 167–172, 1987.

17. L. L. Russo, S. Fedele, R. Guiglia et al., “Diagnostic path-ways and clinical significance of desquamative gingivi-tis,” Journal of Periodontology, vol. 79, no. 1, pp. 4–24, 2008.

18. Uzun S. Pemfigus: Klinik deneyimlerimiz ve dirençli olgu-larda tedavi seçenekleri. Türkderm 2008; 42 Özel Say 1: 10-2

19. Uzun S. Pemfigus. Tuzun Y, Gurer MA, Serdaroglu S, Ouz O, Aksungur VA Dermatoloji. 3. Bask. Nobel Tip Kitapevi, stanbul 2008; 807-832

20. Uzun S, Durdu M, Akman A, Gunasti S, Uslular C, Memi-soglu HR, Alpsoy E. Pemphigus in the Mediterranean region of Turkey: a study of 148 cases. nt J. Dermatol 2006;45:523-528

21. Chams-Davatchi C, Valikhani M, Daneshpazhooh M, Esmaili N, Balighi K, Hallaji Z, Barzegari M, Akhiani M, Ghodsi Z, Mortazavi H, Naraghi Z. Pemphigus: analysis of 1209 cases. Int J Dermatol. 2005 Jun;44(6):470-6. 22. Scully C, Paes De Almeida O, Porter SR, Gilkes JJ.

Pem-phigus vulgaris: the manifestations and long-term man-agement of 55 patients with oral lesions. Br J Dermatol. 1999 Jan;140(1):84-9.

23. James WD, Berger TD, Elston DM. Andrew’s Diseases of the Skin Clinical Dermatology. Canada, Saunders Else-vier, 2006; 459-478.

24. Bystryn JC, Rudolph JL. Pemfigus. Lancet 2005; 366: 61-73.

25. Uzun S. Otoimmun bulloz hastaliklarda laboratuar tani. Dermatose, 2002; 2: 42-46.

26. Ahmed A.R. Drug therapy of pemphigus vulgaris. Gital dermatol venerol 2007; 142: 391-408

letiim Adresi ivge Kurgan

Ankara Üniversitesi Di Hekimlii Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dal, 06500-Beevler, Ankara

Tel: 0532 5495235

Referanslar

Benzer Belgeler

VPA tedavisi alan grupta, TK, HDL-C, LDL-C, VLDL-C, TG, TK/HDL ve LDL/HDL de¤erle- rinin yafl, cinsiyet, VPA'in serum düzeyi, dozu ve kulla- n›m süresinden etkilenmedi¤i

Hastalar›m›z›n % 80’inde total IgE de¤erleri yüksek bulunmufl olup, total IgE, ev tozu akar allerjenlerine karfl› deri testi pozitifli¤i ve spesifik IgE pozitifli¤i ara-

Tüm hastalar tedavi öncesi kafl›nt›, kanalda ödem, eritem, a¤r›, koku ve tragus hassasiyetleri yönünden de¤erlendi-rildi.. Her iki grup,

Ocak 2002 ve May›s 2002 tarihleri aras›nda klini¤i- mize müracaat eden psoriazis hastalar› aras›nda atipik varyantlar›n s›kl›¤›n› tespit etmek, tutulum bölgeleri

Hücred›fl› matris proteinleri veya aktif biyosinyal moleküller ile yüklenen ve mikrodesenlere sahip olan kal›p hücreler için uygun olan biyomalzeme ile etkilefltirilir

Tasar›mlar bireysel müflteri ihtiyaçlar›na ve buna ba¤l› hedef kitlelerine göre ilk elden sürülür. Tasar›mlara atfedilen nitelemeler biçim dili olarak ürünlerin

Valproik asit grubunda yaflla IgA ve IgM düzeyleri aras›nda anlaml› bir iliflki yoktu (p>0.05), yaflla IgG düzeyi aras›nda ise pozitif yönde ve istatistiksel olarak

16/07/2009-11/09/2009 tarihleri aras›nda kulak burun bo¤az, üroloji, ortopedi, kad›n do¤um ve genel cerrahi ameliyathaneri ile endoskopi ünitesinde kullan›lmakta olan