• Sonuç bulunamadı

HAMİLELERİN EV VE AİLEYE İLİŞKİN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN ARAŞTIRILMASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HAMİLELERİN EV VE AİLEYE İLİŞKİN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN ARAŞTIRILMASI"

Copied!
105
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne

Hasibe AKIN’a ait “Hamilelerin Ev ve Aileye ĠliĢkin Sorumluluklarını Yerine Getirmede KarĢılaĢtıkları Sorunların AraĢtırılması” adlı çalıĢma 03.06.2010 tarihinde jürimiz tarafından Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LĠSANS TEZĠ olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

BaĢkan: Prof. Dr. IĢıl ġĠMġEK ………

Üye (Tez DanıĢmanı): Yrd. Doç. Dr. Nedime ġANLI ………

(2)

ÖNSÖZ

Hamilelik kadınlara özgüdür ve anne olmanın, mutluluğa ulaĢmanın ilk adımıdır. Erkekler isteseler de bu dönemi ve duyguları yaĢayamayacaklardır. Kadın ev iĢleri, iĢ hayatı, kariyer hayatı v.s birlikte yürütmeye çalıĢmakta, tabi sonuçta da çok zorlanabilmektedir. Bu durumu yaĢayanlardan birisi olarak aynı dönem içerinde eğitim, iĢ hayatı, anne olmak bu hazırlamıĢ olduğum tezin süresini uzatmıĢ benden sonra teze baĢlayan eĢimin benden önce bitirmesiyle sonuçlanmıĢtır. Ama hiçbir kadının bundan Ģikâyetçi olacağını düĢünmüyorum, çünkü annelik hiçbir Ģeye değiĢilmez. Anne ve anne adaylarının çok özverili olduğu bu dönemlerde eĢlerden ve yakın çevredeki insanlardan da kadınlara destek olması beklenmektedir.

Bu araĢtırma, kadınların hamilelik döneminde ev ve aileye iliĢkin sorumluluklarını yerine getirirken zorlanma durumlarını saptamak amacıyla hazırlanmıĢtır. AraĢtırmadan elde edilen bulguların; ilgili kiĢilere, kurumlara ve bu alanda yapılacak araĢtırmalara yardımcı olmasını temenni ederim.

Bu çalıĢmanın planlanmasından sonuçlanmasına kadar her aĢamasında öğretici ve yönlendirici olan, yardım ve desteğini esirgemeyen tez danıĢmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Nedime ġANLI’ ya teĢekkür ederim.

ÇalıĢmanın son halinin verilmesinde büyük katkıları olan jüri üyeleri Prof. Dr. IĢıl ġĠMġEK’e ve Yrd. Doç. Dr. Gürcü KOÇ ERDAMAR’a teĢekkür ederim.

Anket formlarının uygulanmasında ve doldurulmasında sağladıkları kolaylık ve yardımlardan dolayı Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı AraĢtırma ve Eğitim Hastanesi yöneticilerine ve sağlık personeline içtenlikle teĢekkür ederim.

ÇalıĢma sırasında yükümü hafifletmek için bana her zaman özverili bir Ģekilde yardımcı olan ve desteğini esirgemeyen eĢim Alper’e, kardeĢim Betül ERCANOĞLU’na, oyun zamanından feragat eden kızım Zeynep’e, maddi ve manevi yardımlarını esirgemeyen; annem-babam Kevser ve Ali Osman ERCANOĞLU’na sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

Hasibe AKIN

(3)

ÖZET

HAMĠLELERĠN EV VE AĠLEYE ĠLĠġKĠN SORUMLULUKLARINI YERĠNE GETĠRMEDE KARġILAġTIKLARI SORUNLARIN ARAġTIRILMASI

AKIN, Hasibe

Yüksek Lisans Tezi, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Nedime ġANLI

Haziran -2010, Sayfa:106

Bu araĢtırma, kadınların hamilelik döneminde değiĢen duygu ve davranıĢlarını, ev iĢlerini kolaylaĢtırmak için kullandıkları ev aletlerini, ev iĢlerinde destek aldığı kiĢileri ve çalıĢan hamile kadınların iĢlerinde, evlerinde ne kadar zorlandıklarını saptamak amacıyla planlanıp yürütülmüĢtür. AraĢtırma, Ankara ili Altındağ ilçesi Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı AraĢtırma ve Eğitim Hastanesine 2008 yılı içerisinde baĢvuran 400 hamile üzerinde yapılmıĢtır. AraĢtırma verileri hazırlanan anket formlarına bağlı kalınarak, hamile kadınlarla yüz yüze yapılan görüĢmeler sonucunda toplanmıĢtır.

AraĢtırmaya katılan hamile kadınlar, yaĢ grubu olarak en çok (%42.0) 24-↓ yaĢ grubunda ve ± 26.3 yaĢ ortalamasındadırlar. Kadınlardan ilköğretim (%43.8) mezunu olanlar çoğunluktadır. Hamilelerden 2 yıl ve 2 yıldan daha az zamandır evli (%39.8) olanlardan, ilk hamilelikleri (%45.0) ve hamileliklerinin son trimesterende (%46.8) olanlar çoğunluktadır. Hamile kadınlar (n=400) arasında çalıĢanların (58) oranı yaklaĢık %15 kadardır. Kadınların ailelerinin yarıya yakını (%40.3) 601-1000TL arasında ve ortalama ± 1105.8TL aylık aile gelirine sahiptir.

AraĢtırma sonucuna göre; kadınların hamileliklerinin ilk trimesterende aĢırı bulantı

ve kusmaları, II. trimesterende ise düĢük tehdidi olduğu zaman ev iĢlerinde desteğe ihtiyaçlarının arttığı saptanmıĢ, yapılan istatistiksel araĢtırma sonucuna göre de aradaki farkın önemli olduğu tespit edilmiĢtir (p<.05). Hamile kadınlardan 31 yaĢ ve üzerinde olanların diğer

(4)

yaĢ gruplarına (24-↓ yaĢ ve 25-30 yaĢ) göre ev süpürmede ve yer silmede daha çok zorlandıkları belirlenmiĢtir, yapılan istatistiksel araĢtırma sonucuna göre de fark önemli bulunmuĢtur (p<.05). Kadınların hamileliklerinin son trimesterende ev süpürmede ve alıĢveriĢe çıkmada daha çok zorlandıkları saptanmıĢtır, bu dönemde görülen zorlanmalar anlamlı bulunmuĢtur (p<.05). Kadınların hamileliklerinin her üç trimesterlerinde de halı silmede ve kapı-pencere temizliğinde çok zorlandıkları tespit edilmiĢtir (p<.05). Yemek yapmada ise her üç trimesterde olanların yaklaĢık yarısının zorlanmadığı fakat en fazla zorlanmaların ilk trimesterde olduğu görülmüĢtür, yapılan istatistiksel araĢtırma sonucuna göre de aradaki farkın önemli olduğu saptanmıĢtır (p<.05).

EĢlerin hamilelik döneminde öncesine kıyasla eĢlerine daha çok yardım ettikleri saptanmıĢtır. Bununla birlikte kadınlara hamilelik esnasında yükseköğretim mezunu eĢlerin, ilköğretim ve ortaöğretim mezunu eĢlerden daha fazla yardım ettikleri bulunmuĢtur.

AraĢtırma sonucunda; kadınlar hamilelikleri süresinde çeĢitli zorlanmalarla yüz yüze gelmekte ve eğitim düzeyi yüksek erkekler hamilelik döneminde eĢlerine daha fazla destek olmaktadırlar.

(5)

ABSTRACT

INVESTĠGATĠON OF PROBLEMS, CONFRONTED BY WOMEN AT A PREGNANCY PERĠOD, RELATED TO CARRYĠNG OUT HOUSE OR FAMĠLY RESPONSĠBĠLĠTĠES

AKIN, Hasibe

Master Thesis, Family Economy and Nutrition Education Department Supervisor: Assist. Prof. Dr. Nedime ġANLI

June 2010, 106 Pages

This research was carried out to detect the change of feelings and behaviors during pregnancy period of women, home appliances that ease housework, range of household assistance and how hard the house and profession labor is for working pregnant women. The research was carried upon pregnant women who applied for Zekai Tahir Burak Research and Education Health Hospital, located in Altindag district, Ankara. Research sample constitutes from 400 women who applied to the hospital during 2008 period. The research data is collected both from questionnaires and face-to-face conversations with pregnant women.

Pregnant women participated in the research are mostly of 24-↓ age group and ± 26.3 (42.0%) age group as average age, 43.8% of women are elementary school graduates, 39.8% of women who have been married for 2 years or less than 2 years, 45.0% of women who have their first pregnancy and who are in their last pregnancy trimester (46.8%) are in a majority. Among the participated pregnant women (n=400), 58 women work in a job, which is approximately 15% of all women. Almost half of families (40.3%) of these women have income that are between 601TL and 1000 TL and average monthy income of family is ±1105.8TL.

According to research findings, for women at first trimester who suffer from nousea and vomiting and women in case of miscarriage threat at second trimester, the need for household support is found to be high (p<.05). Pregnant women above 31 ages are found to

(6)

face with more difficulties in accomplishing house work than other age groups (24-↓ age and between 25 and 30) and is found to be important (p<.05). The pregnant women at third trimester get more diffuculties in household cleaning and shopping, which is found meaningful (p<.05). The pregnant women at third trimester confront difficulties in cleaning rug, doors and windows that is found (p<.05). Almost half of pregnant women at third trimester do not have difficulties to cook, and the other half of pregnant women have difficulties to cook at first trimester, according to statistical investigation this difference is found to be important (p<.05).

Moreover, it is determined that spouses help their wives relatively more in their pregnancy period. Besides, it is also determined that university graduate spouses help more than the elementary school and secondary school graduate spouses.

As a result of the research, we can conclude that women face with various difficulties during pregnancy period and spouse with higher education level help more to their wives.

(7)

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI………... i

ÖNSÖZ……….. ii ÖZET………. iii ABSTRACT……….. v TABLOLAR LİSTESİ………... ix BÖLÜM.1 GİRİŞ………... 1 1.1. Problem Durumu………. . 1 1.2. Problem Cümlesi……… ………... 2 1.3. Alt Problemler……… 3 1.4. AraĢtırmanın Önemi………... 3 1.5. Sınırlılıklar………... 4 1.6. Tanımlar……….. 5 BÖLÜM.2 KAVRAMSAL ÇERÇEVE………... 6

2.1. Ailenin Tanımı ve Özellikleri………. 6

2.2. Hamilelik Döneminde Görülen Fiziksel DeğiĢiklikler………... 7

2.3. Hamilelik Döneminde Görülen Psikolojik DeğiĢiklikler……….. 10

2.4. Evde Aile Ġçi ĠliĢkiler ve Sorumlulukların Dağılması……… 12

2.5. Kadının Eğitimi ve Hamile Kadının ÇalıĢma Durumu………... 15

2.6. Ev ĠĢlerinde Yorgunluk………... 16

2.7. Ġlgili AraĢtırmalar………... 18

BÖLÜM.3 YÖNTEM………... 26

3.1. AraĢtırma Modeli………... 26

3.2. Evren ve Örneklem………... 26

3.3. Veri Toplama Teknikleri………..………... 26

(8)

BÖLÜM.4 BULGULAR ve YORUM………. 29

4.1. Hamile Kadınların Demografik Özelliklerine Ait Bilgiler………... 29

4.2.Hamile Kadınların Hamilelik Dönemindeki Duygu ve DavranıĢlarının DeğiĢimi……… 32

4.3.Hamile Kadınların EĢlerinin, Hamileliği Öğrendikten Sonra DavranıĢlarının DeğiĢimi……… 40

4.4.Hamile Kadınların Ev ĠĢlerinde Yardıma Ġhtiyaç Duyduğu Durumların DeğiĢimi………. 41

4.5.Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yaparken Zorlanma Durumlarının DeğiĢimi.... 45

4.6. Hamile Kadınların EĢlerinin Hamilelik Esnasında Ev ĠĢlerinde Yardım Etme Durumları………... 52

4.7. Hamile Kadınların Çocuklarının Hamilelik Esnasında Ev ĠĢlerinde Yardım Etme Durumları………. 61

4.8. Hamile Kadınların Diğer Yardımcılarının, Hamilelik Esnasında Ev ĠĢlerinde Yardım Etme Durumları……… 63

4.9. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yorulmadan ve Kısa Zamanda Yapabilmek Ġçin En Çok Kullandığı Araçların DeğiĢimi………. 67

4.10. ÇalıĢan Hamile Kadınların ĠĢte ve Evde Hissettikleri Duyguların DeğiĢimi………. 70 BÖLÜM. 5 SONUÇ ve ÖNERİLER………... 73 5.1. Sonuç..………... 73 5.2. Öneriler………... 78 KAYNAKÇA………. 80 EKLER……….. 86

EK-1. Anket Formu……….. 86

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No: Sayfa

Tablo 1. Hamile Kadınların Demografik Özelliklerine Ait Bulgular………. 29

Tablo 2. Hamile Kadınlara Ait Sosyo-Demografik Bilgilerin Dağılımı……… 30

Tablo3. Hamile Kadınların Çocuklarının Demografik Özellikleri……….. 31

Tablo 4.Hamile Kadınların Hamilelik Döneminde Duygu ve DavranıĢlarının YaĢa

Göre Dağılımı………... 32

Tablo 5.Kadınların Hamilelik Döneminde Duygu ve DavranıĢlarının Eğitim

Durumuna Göre DeğiĢimi ………... 34

Tablo 6. Hamile Kadınların Hamilelik Döneminde Duygu ve DavranıĢlarının Evlilik

Yılına Göre DeğiĢimi……..……… 36

Tablo 7.Kadınların Hamilelik Döneminde Duygu ve DavranıĢlarının Hamilelik

Sayısına Göre DeğiĢiminin Dağılımı ………. 38

Tablo 8. Hamile Kadınların EĢlerinin, Hamileliği Öğrendikten Sonra DavranıĢlarında

Meydana Gelen DeğiĢmelerin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı………... 40

Tablo 9. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerinde Yardıma Ġhtiyaç Duyduğu Durumların YaĢa

Göre Dağılımı……….. 41

Tablo 10. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerinde Yardıma Ġhtiyaç Duyduğu Durumların

Hamilelik Dönemine Göre Dağılımı………... 42

Tablo 11. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerinde Yardıma Ġhtiyaç Duyduğu Durumların

ÇalıĢma Süresine Göre Dağılımı………. 44

Tablo 12. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yaparken Zorlanma Durumlarının YaĢa

Göre Dağılımı ………. 46

Tablo 13. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yaparken Zorlanma Durumlarının Hamilelik

Dönemine Göre Dağılımı ………..…………. 49

Tablo 14. Hamile Kadınların EĢlerinin Hamilelik Esnasında Ev ĠĢlerinde Yardım

Etme Durumlarının Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ………... 53

Tablo 15. Hamile Kadınların EĢlerinin, Hamilelik Öncesi ve Hamilelik Esnasında Ev

ĠĢlerinde Yardım Etme Durumuna Göre Dağılımı ………. 58

Tablo 16. Hamile Kadınların Çocuklarının, Hamilelik Öncesi ve Hamilelik

Esnasında Ev ĠĢlerinde Yardım Etme Durumuna Göre Dağılımı ……….. 62

Tablo 17. Hamile Kadınların Diğer Yardımcılarının, Hamilelik Öncesi ve Hamilelik

(10)

Tablo 18. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yorulmadan ve Kısa Zamanda Yapabilmek

Ġçin En Çok Kullandığı Araçların Gelire Göre Dağılımı……… 67

Tablo 19. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yorulmadan ve Kısa Zamanda Yapabilmek

Ġçin En Çok Kullandığı Araçların Ücretli Yardımcı Alma Durumuna Göre Dağılımı.. 68

Tablo 20. Hamile Kadınların Ev ĠĢlerini Yorulmadan ve Kısa Zamanda Yapabilmek

Ġçin En Çok Kullandığı Araçların ÇalıĢıp ÇalıĢmama Durumuna Göre Dağılımı……

Tablo 21. ÇalıĢan Hamile Kadınların ĠĢte ve Evde Hissettikleri Duyguların YaĢa

Göre Dağılımı……….. 69

70

Tablo 22. ÇalıĢan Hamile Kadınların ĠĢte ve Evde Hissettikleri Duyguların Hamilelik

Dönemine Göre Dağılımı………... 71

Tablo 23. ÇalıĢan Hamile Kadınların ĠĢte ve Evde Hissettikleri Duyguların ÇalıĢma

(11)

T.C

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

HAMİLELERİN EV VE AİLEYE İLİŞKİN SORUMLULUKLARINI

YERİNE GETİRMEDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN

ARAŞTIRILMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Hasibe AKIN

Ankara Haziran - 2010

(12)

Haziran - 2010 YERİNE GETİRMEDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN ARAŞTIRILMASI

(13)

T.C

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

HAMİLELERİN EV VE AİLEYE İLİŞKİN SORUMLULUKLARINI

YERİNE GETİRMEDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN

ARAŞTIRILMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hasibe AKIN

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nedime ŞANLI

Ankara Haziran- 2010

(14)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Aile; evlenme, kan veya evlatlık edinme bağlarıyla birbirlerine bağlanmıĢ, aynı evde yaĢayan, aynı geliri paylaĢan, oynadıkları çeĢitli roller çerçevesinde (karı-koca, ana-baba, evlat, kardeĢ) birbirine tesir eden, kendilerine has bir görgüyü oluĢturup devam ettiren insan topluluğudur ve aile toplumun temel taĢını oluĢturmaktadır (ġahinkaya, 1991).

Toplumun en önemli kurumu olan ailenin bireyin doğup büyümesinde, geliĢip yetiĢmesinde çok önemli yetki ve sorumlulukları vardır. Ailenin oluĢmasında ve devam ettirilmesinde de kadının rolü büyüktür.

Aile kurumunun varlığı ve devamı kadının analık iĢlevi sayesinde gerçekleĢmektedir. Kadın ailede hem cinsel beraberliği tamamlayan bir eĢ, hem de çocuğu doğuran ve doğal olarak bakımını üstlenen taraftır. Annenin bu “bakım” rolü bebeği emzirme, çocuğu büyütme, yetiĢtirme ve eriĢkin haline getirmedir. Bunun yanında çocuğun toplumsallaĢtırılması görevini de çoğunlukla anne yerine getirmektedir. Ġçinde yaĢadığı toplumun kültür ve değerlerini gelenek ve göreneklerini çocuğa aktaran, ona görev ve sorumluluklarını aĢılayan, onun eğitimi ile meĢgul olan annedir. ÇalıĢan kadınlar ise evde çocuğa bakacak biri yok ise çocuğunu kreĢe vermekte ve böylece annelik görevlerinin bir kısmını yuvalar yüklenmektedir (Akın, 1991).

Kadınların en önemli görevi olan annelik kadınların fiziksel ve psikolojik yapısıyla çok örtüĢen bir roldür. Kadın Ģefkatli, ilgili, duyarlı ve duygulu yapısıyla mükemmel bir anne olmaya hazırdır.

Kadınlar dünya kurulduğundan bu yana ilkel toplumlardan geliĢmiĢ toplumlara kadar uzanan toplumsal geliĢim süreci içinde ev içi ve ev dıĢında ekonomik hayata aktif olarak katılmıĢlardır. Ev içinde aileye yiyecek, giyecek hazırlama, ev dıĢında yerine

(15)

göre tarımsal faaliyetlerde yer alma insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte kadının evinin dıĢında ücret karĢılığı çalıĢması oldukça yenidir (Gönüllü ve Ġçli, 2001).

Kadınlara, geleneksel aile yapısının yüklemiĢ olduğu sorumluluklar oldukça fazladır. Evin neredeyse bütün iĢleri kadının sorumluluğuna bırakılmıĢtır. Baba olarak evin erkeği ise alıĢveriĢ, tamirat ve evin geçimini sağlamak dıĢında sorumluluğu yok gibidir. Kadınların da çalıĢmaya baĢlamasıyla denge daha da bozulmuĢ evin iĢlerinin yanında aile bütçesine katkı sağlama sorumluluğu eklenmiĢtir.

EndüstrileĢmenin sonucunda kentlerde büyük oranda çekirdek aile Ģeklinde yaĢayan ailelerde kadın ve erkek arasında önemli farklılaĢma ve demokratikleĢme görülmektedir. Kadınların çalıĢma yaĢamına girmeleriyle ailenin ekonomik yönden desteklenmesini paylaĢtıkları ve buna bağlı olarak geleneksel rol kapsamındaki babalık rolü de değiĢmekte, çocukların bakımında babalarda önemli görev ve sorumluluk üstlenmektedir. Ancak evle ilgili esas sorumluluğun kadında olması nedeniyle çalıĢan kadınlar iĢ ve aile sorumluluklarını taĢımakta zorlanmaktadırlar. Birçok ailede kadınların eĢlerinden evle ilgili faaliyetlerde yardım istemesi, eĢler arasında tartıĢma ve gerginliğe yol açmaktadır. Evle ilgili faaliyetlerin paylaĢıldığı ailelerde ise mutluluk daha fazla, uyuĢmazlık ve tartıĢma daha az olmaktadır (Çayboylu, 2002).

Kadınlar hamilelik döneminde fiziksel ve psikolojik olarak normalin dıĢında duygulara ve görünüĢe sahip olurlar. Bu dönemde çocuğun normal geliĢebilmesi için annenin sağlığını koruması gerekir. Psikolojik olarak daha çok nazlı ve kırılgan duruma gelmesi, her Ģeyi kendine problem yapması ve çabuk sinirlenmesi onun bu durumunu anlayamayan aile bireyleri için sıkıntı olabilir. Fakat bilinçli aile bireyleri daha hoĢ görülü davrandıklarında ve ev iĢlerinde yardımcı olduklarında hamilelik süreci daha rahat geçebilecektir.

1.2. Problem Cümlesi

Kadınların hamilelik döneminde ev ve aileye iliĢkin sorumlulukları yerine getirmede karĢılaĢtıkları sorunlar nelerdir?

(16)

1.3. Alt Problemler

Bu araĢtırmanın amacı “Kadınların hamilelik döneminde ev ve aileye iliĢkin sorumluluklarını yerine getirmede karĢılaĢtıkları sorunlar nelerdir?” sorusuna cevap aramaktır.

Bu temel amaca ulaĢmak için aĢağıdaki sorulara cevap aranmıĢtır.

1. Hamile kadınların demografik özellikleri nelerdir?

2. Hamile kadınların hamilelik döneminde duygu ve davranıĢlarında değiĢme var mıdır?

3. Hamile kadınların eĢlerinin, hamilelik sırasında davranıĢlarındaki değiĢiklikler nelerdir?

4. Hamile kadınların ev iĢlerinde yardıma ihtiyaç duyduğu durumlar nelerdir? 5. Hamile kadınların zorlanarak yaptıkları ev iĢleri nelerdir?

6. Hamilelik sırasında eĢlerin, ev iĢlerine yardım etme durumları değiĢmekte midir?

7. Hamilelik sırasında çocukların, ev iĢlerine yardım etme durumları değiĢmekte midir?

8. Hamilelik sırasında diğer yardımcıların, ev iĢlerine yardım etme durumları değiĢmekte midir?

9. Hamile kadınların ev iĢlerini kolaylaĢtırmak için kullandıkları ev araçları nelerdir?

10. ÇalıĢan hamile kadınların çalıĢma hayatında ve evdeki duygu ve davranıĢlarında değiĢmeler var mıdır?

1.4. Araştırmanın Önemi

Kadınlar aile hayatında büyük öneme sahiptirler. Çocuklarını bir sürü sıkıntılar altında dokuz ay sabırla taĢımakta ve onları bin bir zahmetle doğurmakta ve en güzel bir Ģekilde yetiĢtirmeye çalıĢmaktadırlar. Yine ailenin dağılmadan durabilmesi, beraberliğinin temini, aile bireylerinin beslenmesinden giyimine, temizliğinden toplumsallaĢmalarına kadar bir sürü ödevin üstesinden tek baĢına gelmeye çalıĢan yegâne varlıklardır.

(17)

Kadınlar ev ile ilgili bu kadar çok sorumlulukların yanında aile bütçesine katkıda bulunmak için çalıĢma hayatına da atılmaktadırlar. Bir yandan geleneksel görevlerini yerine getirmekte, bir yandan da çalıĢma hayatının zorluklarıyla baĢa çıkmaya çalıĢmaktadırlar. Bu durum kadınların, fiziksel ve psikolojik yönden yıpranmalarına sebep olabilmektedir.

Ev ve aileye iliĢkin sorumluluklarını zamanında eksiksiz yapabilmek, aile bireylerinin beklentilerine cevap verebilmek için kadınlar kendi hayatlarından fedakârlıkta bulunmakta neredeyse kendilerini kocalarına, çocuklarına adamakta bir ömür hizmet etmektedirler.

Kadınların aileye iliĢkin ödevlerinin yükünü arttıran ve evle ilgili sorumluluklarını yerine getirmesini zorlaĢtıran faktörlerden biriside hamilelik dönemidir. Bu kadar yükün altında dokuz ay hamileliğe ait fiziksel ve psikolojik değiĢikliklerin getirdiği hayata alıĢmak ve kendinden beklenen diğer sorumlulukları yerine getirmek kuĢkusuz kadınların fiziksel ve ruhsal sağlığını etkilemektedir. Bu etkilerin neler olduğunu araĢtırmak kadın ve doğacak çocukların sağlığını korumak aile birliğini devam ettirmek, ailede mutlu, sağlıklı bir ortam oluĢturmak açısından çok önemlidir.

Bu konuda yapılan araĢtırmaların azlığı da konunun araĢtırılmasının önemini arttırmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

1. AraĢtırma; Ankara ilindeki Sağlık Bakanlığına bağlı Zekai Tahir Burak Kadın

Sağlığı ve AraĢtırma Eğitim Hastanesine 2008 yılında baĢvuran ve araĢtırmaya katılmayı kabul eden hamile kadınların ev iĢlerinde karĢılaĢtıkları sorunlarla sınırlıdır.

2. Veriler araĢtırmaya katılmayı kabul eden 400 hamile kadının görüĢleri ile

sınırlıdır.

(18)

1.6. Tanımlar

Aile: Evlenme, kan veya evlatlık edinme bağlarıyla birbirlerine bağlanmıĢ, aynı

evde yaĢayan, aynı geliri paylaĢan, oynadıkları çeĢitli roller çerçevesinde (karı-koca, ana-baba, evlat, kardeĢ) birbirine tesir eden, kendilerine has bir görgüyü oluĢturup devam ettiren insan topluluğudur (ġahinkaya, 1991).

Çekirdek Aile: Çekirdek aile anne, baba ve evlenmemiĢ çocuklardan oluĢan aile

tipidir (Çelebi, 1993).

Geleneksel Geniş Aile: Geleneksel geniĢ aile bir den fazla kuĢağın bir arada

yaĢadığı ailelerdir. Bunun en yaygın örneği anne ve babanın oğulları, gelinleri ve torunları ile birlikte aynı haneyi paylaĢmalarıdır (Çelebi, 1993).

Parçalanmış Aile: Küçük aile üyelerinden birisinin karı ya da kocanın ölümü,

boĢanmaları, ayrı yaĢamaları ile oluĢan dul eĢlerle çocukların bir arada yaĢadıkları bir aile tipidir (ġahinkaya, 1991).

Hamilelik: Ovulasyon (yumurlama) olayı ile karın boĢluğuna atılan yumurta,

rahmin her iki yanında kol gibi uzanan kanalların yakalayıcı oluĢumları ile yakalanır fallop tüpleri içine alınır. Tüp içinde ilerleyen yumurta sperma hücreleri (erkek üreme hücresi) ile karĢılaĢır ve bir tanesinin yumurta içine girerek döllenmesiyle hamilelik oluĢur (Dilek, 1991).

Zigot: Döllenmeden sonraki ilk iki haftayı kapsar. DöllenmiĢ olan yumurta

fallop tüplerinde ilerlerken bölünmeye baĢlamıĢtır ve rahme vardığında 12-13 hücreye ulaĢmıĢ olur.

Embriyon: Döllenmeden sonraki 2-8 haftayı kapsar. Genel olarak bütün

organlar, kol ve bacakların çıkıntıları oluĢur.

Fetus: Sekizinci haftadan doğuma kadar olan sürede bu adı alır. Kalp atımları 6.

haftadan itibaren USG ile görülebilir. 12-20. haftalarda fetus hızlı bir büyüme gösterir. Yirminci haftadan sonra saç ve tırnaklar çıkar.

(19)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1.Ailenin Tanımı ve Özellikleri

Aile; evlenme, kan veya evlatlık edinme bağlarıyla birbirlerine bağlanmıĢ, aynı evde yaĢayan, aynı geliri paylaĢan, oynadıkları çeĢitli roller çerçevesinde (karı-koca, ana-baba, evlat, kardeĢ) birbirine tesir eden, kendilerine has bir görgüyü oluĢturup devam ettiren insan topluluğudur (ġahinkaya, 1991).

Türkiye‟de aile, köysel bölgelerden, Ģehir bölgelerine doğru geleneksel tipten çekirdek tipe yönelen bir dönüĢüm gösterir (Kongar, 1991).

Geleneksel Geniş Aile: GeniĢ aile genellikle köysel veya geleneksel toplumların

bir kurumudur. Ekonomik ve siyasi bir birliktelik olarak düĢünülür. Fonksiyonları: 1. Ekonomik Fonksiyon: Ekonomik olarak bir bütün olan bu ailede gelir tek elde toplanır ve masraf tek elden yapılır. 2.Prestij Fonksiyonu: Üyeler toplumdaki statülerini ailelerinden alırlar. 3.Eğitim Fonksiyonu: Aile, üyelerinin her türlü eğitiminden sorumludur. 4.Koruyucu Fonksiyonu: Aile üyelerini maddi ve manevi olarak korur. 5.Dini Fonksiyon: Aile, üyelerine dini eğitim verip gerektiğinde denetler. 6.Eğlenme ve Dinlenme Fonksiyonu: Aile, üyelerinin eğlenme ihtiyacını karĢılar. 7.EĢler Arasında Sevgiyi Sağlama ve Çocuk Yapma Fonksiyonu: Neslin devamı ile ilgili olup, ailenin en eski fonksiyonudur (Kongar, 1991).

Çekirdek Aile: Geleneksel aileye karĢılık, modern toplumlarda aile tipi

çekirdek aile olarak belirlenir. Çekirdek aile anne, baba ve evlenmemiĢ çocuklardan oluĢan aile tipidir. Fonksiyonları: Ġki fonksiyonu olduğu düĢünülen bir aile tipidir. Bunlardan birincisi üreme ve küçük çocukların küçük yaĢtaki sosyalizasyonu, ikincisi ise eĢler arasında psikolojik dengenin sağlanmasıdır. Çünkü duygusal dengeyi sağlamak için baĢvurulacak baĢka bir kaynak yoktur (Kongar, 1991).

Çözülen Aile: EndüstrileĢen modern toplumlarda ailenin iĢlevlerini yitirdiği aile

tipidir. Bu tip ailenin tek fonksiyonu sadece karı koca iliĢkilerinin çok zayıf bir Ģekilde düzenlenmesidir (Kongar, 1991).

Geleneksel ailede kadının rolleri; çamaĢır, bulaĢık, yemek, ütü, temizlik, çocuk bakımı gibi ev iĢleri olarak özetlenen yeniden üretim faaliyetleri, erkek rolleri ise evin

(20)

dıĢ dünya ile baĢta ekonomik olmak üzere bağlantısının sağlanmasıdır (Tolan, 1991). Kırsal kesimde kadın evde, tarlada, çiftlik evinde, avluda-ahırda, hangarda, ulaĢımda, atölyede, pazarda çeĢitli iĢler yaparak ortalama 16 saat çalıĢmakta, 8 saat dinlenebilmektedir (Arıkan, 1988).

ÇalıĢan kadınların ise yedi temel rolü bulunmaktadır. Bunlar; annelik, eĢlik, ev kadınlığı, akrabalık, topluluk ve bireylilik rolleridir. Annelik rolü kadının çocuğunu yetiĢtirmesi ve topluma hazırlaması ile ilgilidir. EĢlik rolü, kadının kocasına karĢı oynadığı roldür. Toplumda beklenen eĢlik rolü kocasını rahat ettirmeyi, kocasının isteklerini karĢılamayı ve kocasına sadık olmayı gerektirir. Ev kadınlığı rolü kadının aile grubu içinde, evde oynadığı roldür. Kadından evlenmemiĢ olsa bile yine de ev iĢleriyle, evin bakımıyla, evin düzeninle ilgilenmesi beklenir. Bu rollerinin dıĢında akrabalık, sosyal olmayı gerektiren topluluk ve bir birey olarak kendi kiĢisel geliĢimini dünya ile olan adaptasyonu için harcadığı çabaları içeren bireylilik rolü vardır (Çelebi, 1993).

Aile kurumunun varlığı ve devamı kadının analık iĢlevi sayesinde gerçekleĢmektedir. Kadın ailede hem cinsel beraberliği tamamlayan bir eĢ, hem de çocuğu doğuran ve doğal olarak bakımını üstlenen taraftır. Annenin bu “bakım” rolü bebeği emzirme, çocuğu büyütme, yetiĢtirme ve eriĢkin haline getirmedir. Bunun yanında çocuğun toplumsallaĢtırılması görevini de çoğunlukla anne yerine getirmektedir. Ġçinde yaĢadığı toplumun kültür ve değerlerini gelenek ve göreneklerini çocuğa aktaran, ona görev ve sorumluluklarını aĢılayan, onun eğitimi ile meĢgul olan annedir. ÇalıĢan kadınlar ise evde çocuğa bakacak biri yok ise çocuğunu kreĢe vermekte ve böylece annelik iĢlevinin bir kısmını yuvalar yüklenmektedir (Akın, 1991).

Anne olma sorumluğu verilen kadın; fizyolojik özellikleri, vücut anatomisi bu

sorumluluğu yerine getirecek fiziksel ve ruhsal donanımları ile mükemmel bir varlıktır. AĢağıda kadının bu özelliklerine yer verilmiĢtir.

2.2. Hamilelik Döneminde Görülen Fiziksel Değişiklikler Sinir Sistemi

Otonom sinir sistemi kontrol bakımından gebelikten önceki stabiletesini kaybeder. Bu kalp-damar sisteminin kontrolünde kendini gösterir. Kalp atımında ekstra

(21)

atımlar görülür. Menopozda görülen ateĢ basmalarına rastlanır. Yorucu bir iĢ yapılmadığı hallerde bile halsizlik Ģikâyetleri görülür (Bilir, 1994).

Solunum Sistemi

Oksijen tüketimi %20 artar. Diyafram 4cm kadar yükselir. Göğüs çapı 2cm, çevresi ise 6cm artar. Solunan hava miktarı ve bir dakikada solunum sayısı artıĢ gösterir. Bu nedenle hamileler dinlenme sırasında bile sık sık solurlar (Dilek, 1991; Yertut, 2004).

Kan ve Dolaşım Sistemi

Solunumla artan gaz alıĢveriĢi ile metabolizma da artar. Artan metabolizmayı karĢılamak üzere damarlarda geniĢleme ve bebeğin büyümesi ile kan ihtiyacında artma meydana gelir (Özyiğit, 1992). Hamilelikte total kan volümü yaklaĢık olarak 1/3 oranında artar. Hamileliğin sonuna doğru kanda, kan pıhtılaĢmasında kolaylaĢtırıcı değiĢikler de oluĢur. Kan volümü artıĢı kalbin yükünü % 25 arttırır. Bu artıĢ 28. Haftada en yüksek düzeyine ulaĢır ve giderek azalmaya baĢlar (Bilir, 1994).

Rahmin gittikçe büyümesiyle kalbin pozisyonu değiĢir ve kalpte bir üfürüm duyulur. Büyüyen rahim karın içi basıncı artırması nedeniyle, hemen her hamilelikte bacak venlerinde varisler oluĢur. Bacaklarda dolaĢım bozukluğu ve göllenme nedeniyle ayak bileklerinde hafif ödem görülür (Özyiğit, 1992).

Sindirim Sistemi

Sindirim sisteminde dikkati çeken en önemli değiĢiklik bağırsak ve mide hareketlerinin yavaĢlamasına bağlı olarak boĢalma zamanının uzaması ve kabızlıktır. Midenin asit muhtevasının yemek borusuna doğru kaçmasına bağlı olarak mide yanması Ģikâyetleri ve bulantı artar. Hamilelikte safra kesesi geniĢlemiĢ ve kesedeki safra koyulaĢmıĢtır. Bu nedenle hamileliğin safra kesesi taĢ oranını arttırdığı kabul edilir (Dilek, 1991).

Üriner Sistem

Hamileliğin baĢlangıcından itibaren böbreklerin çalıĢması %20-30 artar. Bu sebepten dolayı hamileler çok sık idrara çıkarlar. Ġlerleyen aylarda rahim büyüdükçe

(22)

idrar kesesi baskısıyla karĢılaĢır ve sık idrara çıkmanın yanında hamile kadın idrar yolları enfeksiyonlarına açık hale gelir (Yertut, 2004).

Endokrin Sistem

Progesteron Hormonu: BaĢlangıçta yumurtalıktaki corpus luteumdan salgınan bu hormon bir süre sonra plesenta tarafından salgılanır. Progesterona bağlı: (Özyiğit, 1992)

1. Mide motilitesi azalır, bulantıya yol açar.

2. Kalın barsak motilitesi azalır, kabızlığa yol açar.

3. Rahim adelesinin tonusunu azaltır ve rahim aktivitesi azalır. 4. Ġdrar kesesi tonusunu azaltır, kese tam boĢalamaz.

5. Isıyı arttırır.

6. Yağ depolanmasını arttırır.

7. Solunumu arttırarak CO2 basıncını azaltır. 8. Meme geliĢimini temin eder.

Östrojen Hormonu: Ġlk hamilelik zamanında tek kaynağı yumurtalıklardır. Daha ileri devrede plesantadan da salgılanır. Görevleri: (Özyiğit, 1992)

1. Rahmin büyümesini temin eder ve fonksiyonlarını kontrol eder. 2. Progesteron hormonu ile birlikte memelerin geliĢmesinde rol oynar. 3. Vücutta su birikimine yol açar.

Deri ve İskelet Sistemi

Hamilelik esnasında tüm ciltte renkte koyulaĢma görülür, özellikle perianal bölgede, meme baĢı çevresinde ve karın ön duvarı, göbek altı orta hatta daha belirgindir. Bazı kadınlarda ise yüz ve boyun bölgelerinde, kahverengimsi lekeler görülür (Dilek, 1991).

Hamilelik kadın vücudunda iskelet bağları, kaslar ve bağ dokusu üzerine yükleme yapar. Yürürken beldeki hareket azalır, daha çok bacakların alt kısımları hareketli hale gelir ve yürüyüĢ çok değiĢir. El parmaklarına ait eklemler etrafındaki doku kalınlaĢır ve parmaklar sertleĢir. Yazı makinesi kullananlar ve müzisyenler bu nedenle zorluk çekerler. Ayak parmaklarında da çok defa aynı durum görülür. Ayaklar vücut ağırlığının gittikçe artmasıyla yayılır, ayağın ağırlık taĢıyıcı bağ dokularında değiĢiklikler görülür (Bilir, 1994).

(23)

Genital Sistem

Rahim hamilelikte düzenli olarak büyür, yumuĢar. Rahim ağzı kapanır. Mor renk alır ve tüm salgılar azalmıĢtır (Yertut, 2004). Rahim iç zarı olan endometrium kalınlaĢır ve rahimde damarlanma artar. Vajinada geniĢleme ve kalınlaĢma, sekresyonda artıĢ görülür, rengi koyulaĢır ve vajinal akıntı artar (Kitapçı, 2005).

Genel Metabolizma

Hamileler üzerinde yapılan araĢtırmalara göre çoğunlukla gebelik süresince ortalama 11-12 kg. alındığı görülmüĢtür. Bu ağırlık artması fetüs, plesanta, amniotik sıvı, meme bezleri ile rahimin büyümesi, annede protein depolanması ve annede su retansiyonu ile ilgilidir. Hamileliğin 4. ayından itibaren bazal metabolizmada artıĢ görülür. Plesanta ve fetüsün metabolizması bu artıĢa sebep olur (Bilir, 1994).

2.3. Hamilelik Döneminde Görülen Psikolojik Değişiklikler

Kadının ruhsal durum ve yaĢantısı, gebeliğin gidiĢini etkilediği gibi; gebeliğin kendisi de ruhsal-duygusal yaĢantılar üzerinde önemli yansımalar yaratır. Bazı gebelerde daha önceki yaĢamlarına iliĢkin nörotik belirti ve kaygılar azalır. Gebelik kadınlara kendine güven, varlığını ortaya koyma, seçkinlik ve değer duygusu verir. Bu dönem bazı gebeler için bağımlılık gereksinimlerini, çevreden ilgi, destek ve yardım beklentilerini daha kolay ortaya koyabilecekleri bir zamandır. Bir kısım gebe ise panik ve korku yaĢar. Doğumda sakat kalacakları veya ölecekleri endiĢesine kapılırlar. Gebenin bu ruhsal reaksiyonları çocuğuna iliĢkin endiĢeleri, sakat kalma gibi korkuları gebelik komplikasyonlarının seyrini etkiler. Gebeliği kadın yaĢamında değiĢik ve yeni rollere uyum gerektiren bir kriz dönemi olarak da görmek mümkündür (Conk, 2005).

Temel geliĢimsel ve psikolojik zorluklar gebeliğin evrelerine göre değiĢiklik gösterebilmektedir.

İlk Trimester (0-3 Ay) : Gebe kadın özellikle ilk trimesterde bir dizi ruhsal ve

duygusal süreçleri yaĢar. Bu dönemde yorgunluk, bulantı ve kusma gibi fizyolojik belirtiler ortaya çıkar. Sıklıkla hafif düzeyde de depresif ruh hali ortaya çıkar. Ancak bu durum ikinci ve üçüncü trimesterlere kadar devam etmez (Conk, 2005).

(24)

Bazı kadınlar hamile kaldıkları zaman kendilerini, her zamankinden iyi hissederler. Bir kısmı ise hamileliği istediği halde ruhsal çöküntüye girerler. Hamilelikte sık görülen ani değiĢiklikler, dıĢarıdan gelen uyarılar karĢısında kolayca ağlama, gülme, sinirlenme, duyarlılık artması gibi durumlar gözlenir. Hamilelik döneminde görülen en önemli değiĢikliklerden biri de içine dönüklük ve pasifliktir (Bilir, 1994). Adet görmenin kesilmesi, bunun yanında mide bulantılarının onu rahatsız etmesi, kendini yorgun hissetmesi, hasta olmadığı halde kendini iyi hissetmeme, kadında zıt duyguları ortaya çıkaran nedenlerdir. Bu dönemde sevdikleri ve akrabaları tarafından hamileliğinin kabul görmesini ve bu konuda kendisine destek olmalarını bekler (TaĢkın, 2007).

İkinci Trimester (4-6 Ay): Bu dönemde zıt duygular ortadan kalkmaya baĢlar

ve kadının gücü yavaĢ yavaĢ artar. Bulantıları geçmiĢtir, kendini iyi hisseder ve olumlu duygular geliĢtirir. Bu dönemde gebelik benimsenmiĢtir. Fakat aĢırı duyarlılık, alınganlık, huzursuzluk, ani kızgınlık ve büyük mutluluk gibi duygularda ani ve nedensiz değiĢmeler görülebilir (TaĢkın, 2007).

Üçüncü Trimester (7-9 Ay): Hamileliğin son haftalarında kadının fiziksel

olarak görünümü büyümüĢ, hantallaĢmıĢtır. Artık daha çabuk yorulur ve yeni beden sınırlarına uyum sağlamakta güçlük çeker, kendini rahatsız hisseder. Bu sorunlar kadının günlük yaĢamını da zorlaĢtırır, artık gebelikten bıkmaya baĢlar ve aynı zamanda doğum hakkında endiĢeleri vardır. Hamile kadında evden dıĢarı çıkarsa baĢına bir Ģey geleceği hissi vardır (TaĢkın, 2007). Hamilelik öncesinde çevresiyle ilgili aktif bir kiĢi olduğu halde bu dönemde hiçbir Ģeye ilgi duymaz olur ve giderek tembel bir ev kadını haline gelebilir. Bu dönemde hamile kadın kendisine devamlı sevgi gösterilmesini ister. Bazı erkekler bu durumu anlamaz ve eĢlerinin Ģımardığını düĢünürler. Oysa hamile kadının buna ihtiyacı vardır (Bilir, 1994).

Gebelikte meydana gelen değiĢiklikler, gebenin çeĢitli problemler yaĢamasına ve sağlığının bozulmasına neden olabilir. Gebelikte, evlilik iliĢkilerinde değiĢmeler, yeni sorumlulukların kazanılması, sosyal ve ekonomik sıkıntılar, doğum ve bebeğin bakımı ile ilgili pek çok sorun yaĢanabilir. Birey sorunlarla baĢa çıkamadığında ilgili ve yeterli baĢka kiĢilerden destek alarak engelleri aĢabilir. Sosyal destek sistemleri. yaĢam

(25)

güçlükleri ile baĢa çıkmada kiĢinin en önemli yardımcılarıdır. Gebelerin yakından bağlı olduğu insanlar stres verici durumlarda sağladıkları desteklerle sorunun çözümüne aktif biçimde katılırlar. Destekleyici iliĢkinin insanların yaĢamında sağlığı yükseltme, sağlık problemlerini önleme, stresin etkilerine karĢı korunma ve baĢ etme çabalarının güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Sosyal destekler baĢa çıkma yollarını etkileyerek stres verici olay ile sonuç arasındaki bağlantıyı değiĢtirebilir. Gebe kadınların en önemli destek kaynaklarını yakın aile üyeleri, özellikle eĢleri oluĢturmaktadır. Bu kritik dönemde gebenin ruh sağlığını etkileyen en önemli faktör eĢin tutumu ve içinde yaĢadığı psikososyal çevredir. Sosyal çevredeki önemli kiĢilerden alınan destek kadının gebelik deneyiminde olumlu bir etkiye sahiptir. Annelik rolü eĢi tarafından onaylanan ve sorunlarını eĢiyle paylaĢabilen kadınların daha az sorun yaĢadıkları belirtilmiĢtir (Okanlı, Tortumoğlu ve Kırkpınar, 2003).

Gebelik, biyolojik olarak normal bir süreç olmasına karĢın kadın yaĢamında çok sık deneyimlenen bir durum değildir. Gebenin, kendinin ve karnındaki bebeğinin sağlığını yükseltmek için bu yeni duruma özel adaptasyonu gerekir. Ayrıca bebeğin doğumu sadece anne üzerinde değil, baba, kardeĢler, büyükanne ve büyükbaba üzerinde de etkiler yapar ve onların tüm rollerinde, iliĢkilerinde önemli değiĢikliklere yol açar (CoĢkun, 1996). Kadının içinde yaĢadığı psikososyal çevre ve eĢin tutumu kadının hamileliği evlilik iliĢkisinde yeni değiĢiklikleri gündeme getirir ve müstakbel babaya belirli görevler yükler. Erkek de eĢindeki fiziksel ve ruhsal değiĢikliklerden etkilenir (Conk, 2005).

2.4. Evde Aile İçi İlişkiler ve Sorumlulukların Dağılması

Aile, çocuk ve yetiĢkin için rollerin gerçekleĢtirildiği bir alandır ve iĢlevler rollere göre farklılık gösterir. Geleneksel evliliklerde kadın ve erkeğin rolü belirlenmiĢtir. Kadının rolü ailenin beslenmesini sağlamak, duygusal ihtiyaçlarını karĢılamak ve çocuk yetiĢtirmek iken; erkeğin rolü para kazanmak ve evin geçimidir. Erkeğin, rolü dolayısıyla aile içindeki statüsü daha yüksektir. Modern ailede ise bu roller değiĢmeye baĢlamıĢ, kadın iĢ hayatına atılmıĢtır. Bu durum, kadın ile erkeğe ait rollerin ayrı ayrı belirlenmesi yerine, aynı rollerin paylaĢılması sonucunu doğurmuĢtur (Bulut, 1993).

(26)

Toplum tarafından tanımlanan ve beklenen rol olarak kavramsallaĢtırılan cinsiyet rolleri kadınlara sosyalizasyon süreci içinde öğretilmekte ve kadınlar tarafından da özümsenmektedir. Bu bağlamda çocuk bakımı ve ev iĢleri kadının temel görevleri arasında yer almaktadır (Gönüllü ve Ġçli, 2001).

Aile içindeki roller kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılmamıĢ ise, dünyayı çok boyutta görebilen, daha hoĢ görülü insanların yetiĢmesi mümkün olabilir. Erkek ve kadınların belli iĢleri yapmaya uygunlukları hakkındaki kültürel beklentiler ve evle ilgili faaliyetlerin eĢler arasında geleneksel cinsiyet rollerine göre paylaĢılması sonucu büyük ölçüde iĢbirliğine dayanmayan bir dağılım ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kadına daha fazla sorumluluk yüklenmektedir (Çayboylu, 2002). Aile sisteminin iĢleyiĢinde iyi bir iletiĢim ile iĢbirliği, karar verme gibi iĢlevler daha sıkıntısız olur. Aile içinde sevgi mutluluk, neĢe, kızgınlık, üzüntü, korku vb. gibi duyguların aktarılması ancak üyeler arası etkileĢimle olur. KarĢısındaki ile empati yapma, onu anlama veya anlayamama gibi, aile iĢlevlerinin sağlıklı veya sağlıksız olmasında çok önemli yeri olan davranıĢların temelinde iletiĢim vardır. ĠletiĢimdeki aksaklıklar ailenin tüm iĢlevlerini yerine getirmesinde bir engel teĢkil etmektedir. Aile üyelerinin birbirine sıcak, duygusal tepki verebilmesi, birbirine gereken Ģekilde içtenlikle ilgi gösterebilmesi, ortaya çıkan sorunların, aile sağlığına zarar vermeden aile içinde çözümlenmesi ancak olumlu bir iletiĢim ağının kurulmuĢ olmasıyla mümkündür (Bulut, 1993).

Aile gelirinin çoğunluğunu erkekler kazanmakta, önemli kararları daha sıklıkla erkekler vermekte, ev iĢlerinin çoğunluğunu ise kadınlar yapmaktadırlar. ÇalıĢan kadınların ise ortak gelire katkısı ve aile içi kararlara katılımı artmaktadır. Kadının para kazanma iĢlevini paylaĢtığı ailelerde çiftler ev iĢlerinin de paylaĢmasına oldukça taraftar görünmektedir. Fakat ev iĢlerinin paylaĢılmasına iliĢkin bu olumlu tavrın davranıĢa pek dönüĢmediği anlaĢılmaktadır. Ev iĢlerinin paylaĢımında görülen değiĢme para kazanma rolünde gözlenen değiĢmenin çok gerisinde kalmaktadır. Görüldüğü gibi kadının ev dıĢında tam zamanlı çalıĢmasıyla, bir yandan ekonomik gücün paylaĢılması, önemli kararların ortaklaĢa alınması gibi konularda aileler daha eĢitlikçi bir yönde değiĢmekte; diğer yandan erkek rolünün kadının rolüne paralel olarak değiĢmemesi nedeniyle ev-içi ve ev-dıĢı toplam iĢ yükünün çoğunluğu kadının üstünde kalmakta, paylaĢımcı rol dağılımında dengesizlik gözlenmektedir (Ġmamoğlu, 1991).

(27)

Geleceğin ailesini kuracak olan çocukların üstleneceği roller aile içinde öğrenildiği için çocuklara evle ilgili faaliyetlerden sorumluluk vermek oldukça önemlidir. Çünkü çocuklar bu dönemde kendilerinden ne istenirse yapmaya hazırdırlar. Ġleride mutlu bir aile kurmaları için kendilerinden beklenen rolleri yerine getirebilecek Ģekilde eğitilmeleri aile mutlulukları için zemin oluĢturacaktır (Çayboylu, 2002).

Geleneksel ailelerde kız çocuklar hem yetiĢtikleri hem de gelin gidecekleri ailede erkek otoritesine tabi olmaları beklendiğinden buna uyum sağlayacak Ģekilde yetiĢtirilirler. Bu nedenle kız çocuk, küçük yaĢlardan baĢlayarak evdeki kadınların yaptığı ev iĢlerinden sorumludur. Geleneksel ailede önce babasının ve erkek kardeĢlerinin egemenlik ve baskısı altında kalan kadından evlendiğinde de kocasının egemenliğine girmesi istenecektir. Bu bağımlılık kız çocuğa küçük yaĢlardan itibaren benimsetilirken bağımsız erkek çocuk ileride evinin ekonomik yükümlülüğünü ve genel sorumluluğunu tek baĢına yerine getirebilecek Ģekilde yönlendirilmektedir. Geleneksel ailede, kadın rollerinin, çamaĢır, bulaĢık, yemek, ütü, temizlik, çocuk bakımı gibi ev iĢlerinden oluĢtuğu, erkek rollerinin ise evin dıĢ dünya ile baĢta ekonomik olmak üzere tüm bağlantıları sağlama doğrultusunda Ģekillendiği görülmektedir (Tolan, 1991).

EndüstrileĢmenin sonucunda kentlerde büyük oranda çekirdek aile Ģeklinde yaĢayan ailelerde kadın ve erkek arasında önemli farklılaĢma ve demokratikleĢme görülmektedir. Kadınların çalıĢma yaĢamına girmeleriyle ailede iĢ bölümü değiĢmektedir. Ailenin ekonomik yönden desteklenmesinde kadının sorumluluğu artarken, erkeklerin de evle ilgili faaliyetleri eĢleri ile paylaĢmakta olduğu görülmekte ve buna bağlı olarak da geleneksel rol kapsamındaki babalık rolü de değiĢmektedir. Çocukların bakımında babalarda önemli görev ve sorumluluk üstlenmektedir. Evle ilgili esas sorumluluğun kadında olması nedeniyle çalıĢan kadınlar iĢ ve aile sorumluluklarını taĢımakta zorlanmaktadırlar. Birçok ailede kadınların eĢlerinden evle ilgili faaliyetlerde yardım istemesi, eĢler arasında tartıĢma ve gerginliğe yol açmaktadır. Evle ilgili faaliyetlerin paylaĢıldığı ailelerde ise mutluluk daha fazla, uyuĢmazlık ve tartıĢma daha az olmaktadır (Çayboylu, 2002).

(28)

2.5. Kadının Eğitimi ve Hamile Kadının Çalışma Durumu

Eğitim, kuĢkusuz bireyleri gelecekte üstlenecekleri yetiĢkin rollerine hazırlamayı amaçlar. Bireylerin üstlenecekleri yetiĢkin rollerinden en önemlilerinden biri de aile ile ilgili olanıdır. Ancak kız çocuğu bu roller için özel bir eğitimden geçirmek, erkek çocuğu ise sanki bu roller onun yaĢamının önemsiz ya da gereksiz parçalarıymıĢ gibi böyle bir eğitimin dıĢında tutmak, giderek daha fazla kadının aile dıĢında çalıĢtığı bir ortamda kadının “çift mesai” (çalıĢan+ev hanımı) yapmasına neden olacaktır. Ev iĢleriyle çocuk yetiĢtirmenin yalnız kadına, ekonomik etkinliklerin ise yalnızca erkeğe saklı tutulabileceği bir toplum düĢüncesi ekonomik ve toplumsal değiĢmelerin ıĢığında geçerliliğini yitirmiĢ bulunmaktadır. Mademki giderek daha çok kadın ev dıĢında çalıĢacaktır, o halde eğitim kadını çalıĢan eĢ-anne rolünün isteklerine hazırlamak zorundadır. Mademki giderek daha çok kadın çalıĢacaktır, eğitim sistemi kadının çocuk bakımına ayırabildiği sürenin kısaldığı gerçeğine göre, çocuğun yetiĢtirilmesinde toplumun sorumluluk yüklendiği yaĢı erkene almak zorunluluğu duyacaktır. Böylece okul öncesi eğitimin lüks olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelmesine neden olacaktır. Eğitim erkeğe de geleneksel olarak kendisine verilen sorumluluklarla, kadına verilen geleneksel sorumlulukların birlikte paylaĢılmasını öğrenmede önemli bir etken olacaktır (Tan, 1979).

Zamanımızda hamile kadınların çoğu çalıĢmaktadır. Evde de ev iĢlerini yapmaktadır. Sağlıklı bir hamile kadının vücut yönünden korunması gerekli değildir. Sadece hamileliği zararlı bir Ģekilde etkilemesi mümkün olan ağır Ģeylerin kaldırılıp taĢınmaması, uzun süre ayakta durulmaması, ya da bacaklar sarkık olarak saatlerce oturulmaması gereklidir. Kadının hamilelik sırasında çalıĢmaya devam etme konusu doktora danıĢılmalıdır. Hamile kadınları ıĢınlar, zehirli maddeler, tozlar, gazlar, buhar, sıcak, soğuk, nemli, sarsıntılı ya da gürültülü yerlerde çalıĢtırılmamalıdır. Yine gerilmeyi, eğilip kalkmayı ya da uzun süre eğilerek çalıĢmayı gerektiren iĢlerde, kaza olasılığı yüksek olan iĢlerde çalıĢtırılmamalıdırlar (Wechselberg ve Puyn, 1993). Zaten iĢyerleriyle ilgili kanunlar hamile kadınların belirli sürelerde izinli olmalarını gerektirmektedir. Anne doğum öncesi sekiz, doğum sonrası da 8 hafta olmak üzere on altı hafta izinli sayılmaktadır (Anon, 2004).

(29)

Hamile kadınların daha az çalıĢma saatlerinde iĢ görmeleri sağlanabilir fakat bunun olmadığı durumlarda daha az yorulmalarını sağlayacak tedbirlerin bilinmesi önemlidir. Yorgunluk nasıl meydana gelir nasıl önlenir aĢağıda açıklanmıĢtır.

2.6. Ev İşlerinde Yorgunluk

Kadınlar, ev iĢleriyle ilgilenmenin yanı sıra aile bireylerinin iyi olması ve sağlıklarının sürdürülmesinde de merkezi rol oynarlar. Kadının ev içindeki rolleri sağlığı ile yakından ilgilidir. Dikkat edilmeden, uygunsuz pozisyonlarda yapılan ev iĢleri sırt ve bel ağrılarından kol ve bacak ağrılarına kadar pek çok rahatsızlığa neden olmaktadır (ġafak, Yertutan, Erkal ve Çopur, 2008).

Fiziksel enerji sağlığın temelidir. Enerjik olmak sağlıklı olduğumuzun bir göstergesidir ve günlük ihtiyaçlarımızı karĢılamamız için gereklidir. Fakat dinlenme aralıklarına dikkat etmeden sürekli çalıĢma kronik yorgunluğu arttırmakta ve kiĢinin iĢ yapmasını engellemektedir (Forester, 2006).

ÇalıĢan kentli kadınlar, mesailerinin bitiminde evlerinde ikinci bir mesaiye baĢlamaktadırlar. Söz konusu olan yorgunluk, mesleki yorgunluk olmayıp, temizlik, alıĢ-veriĢ, yemek, ütü, çamaĢır vb. iĢleri içeren bu ikinci mesainin sonucudur. Tür-iĢ‟in çalıĢan kadınlara iliĢkin araĢtırmasında kadın gününün 14 saatini iĢ ortamında, ev iĢlerinde ve yolda geçirmektedir. Bu nedenle, ev ve aile yaĢamını kolaylaĢtırıcı koĢulların oluĢturulması, ev iĢlerinin makineleĢmesi, hazır yemek üretimi, eğitim sisteminin iĢ saatlerini dikkate alması gibi önlemler düĢünülmelidir (Arat, 1991).

Genel olarak yorgunluğa yol açan etkenleri üç baĢlık altında toplamak mümkündür;

Fizyolojik Yorgunluk: Normal olarak ortaya çıkan, sağlıklı bireylerin vücut

yüklenmelerinden sonra görülen yorgunluktur. Ağır bedensel iĢlerden sonra hareket etmede güçsüzlük, yetersizlik, isteksizlik hissederiz. Tüm bunlar, organizmanın yorgunluk durumundaki normal tepkileridir. Beden, metabolizmayı yavaĢlatmak ve enerji depolamak için daha az hareket etmek stratejisi kullanmaktadır (Ergen, 2003).

Patolojik Yorgunluk: Hastalık durumlarında organizmadaki sistemlerin

(30)

Psikolojik Yorgunluk: Psikolojik yorgunluk, fizyolojik yorgunluk gibi kolayca

fark edilmez. AĢırı duyarlılık, içine dönük davranıĢlar, hatalara karĢı aĢırı duyarlılık ve reaksiyon, erken acıkma, iĢ çevresinden Ģikayetlerin artması, gereksiz sızlanmalar ve genel mutsuzluk hali, psikolojik yorgunluğun belirtisi olabilmektedir (Erkan, 1997).

Ev iĢlerinde yorgunluğu azaltmak için:

İşlerin Organizasyonu ve Planlama: ÇalıĢma alanında yürüyüĢ mesafesini

azaltmak için ulaĢması gereken malzemelerin yeri değiĢtirebilir, yakına koyabilir. Etkinlikleri birleĢtirilip ayrıntıları azaltılarak basitleĢtirilebilir (Ergen, 2003).

Ev İşlerini Aile Bireyleriyle Paylaşma: Evin bütün sorumluluğun taĢınması

yerine aile üyeleriyle paylaĢma yoluna gidilebilir. Geleneksel aile yapılarında roller kemikleĢmiĢ olsa da, değiĢim zor olmasına rağmen aile üyelerini iĢbirliğine katmak mümkündür. Aile üyeleriyle toplantılar yapıp onların da aile içindeki sorumluluklarının artması gerektiği fikri benimsetilebilir (Lott ve Inter, 2000).

Dinlenmeyi Zamanlama: ÇalıĢma ve dinlenme dönemleri iyi ayarlanabilir,

yorgunluk sinyalleri baĢ göstermeden dinlenmeye geçilebilir. Kısa ve sık dinlenme aralıkları daha uygun olabilir (Ergen, 2003).

Çalışma Temposunu Düzenleme: Hızlı tempoda çalıĢmak bir süre sonra

bitkinliğe yol açabilir. Kısa sürede çok iĢ bitirmek daha sonrakiler için enerji eksikliği doğurabilir. Tempoyu düĢük tutmak enerjiden tasarruf etmeyi sağlar. Bu Ģekilde iĢ daha uzun sürede tamamlanır ancak yorulma oluĢmaz veya daha düĢük düzeyde gerçekleĢebilir. Ani veya uzun süre gerginlik yaratan çalıĢma temposundan kaçınmak gereklidir. Oturma ve ayakta durma dönemlerini, vücut pozisyonu değiĢikliklerini tempoya göre ayarlamak yorgunluğu gidermek için yararlı olabilir (Ergen, 2003).

Doğru Vücut Mekaniği Kullanmak: Sandalyede otururken ayaklar yerde,

vücudun üt kısmı dik ve sırt sandalyenin arkasına dayalı olmalıdır. Ağırlık kaldırırken bel ve sırt değil bacak kasları kullanılmalıdır. Süpürge yaparken eğilmemeli, uzun saplı fırça ve yer siliciler kullanılmalıdır (Güngen, Tokyürek, ġanlı, 2002).

Malzeme Yerleşimi: Uzanarak eriĢilmesi gereken yüksek yerlere malzeme

yerleĢtirilmesi tercih edilmemelidir. Bu durum kol ve omuzlarda zorlanmaya yol açabilir. Kol ve omuz kasları diğer vücut bölgelerine oranla daha ince, küçük

(31)

olduklarından çabuk yorulabilirler. Alçak raflar tercih edilmelidir. Gerektiğinde yardım istenmelidir. Merdiven ya da basamak kullanılmalıdır. Evde özellikle mutfakta vücudun zorlanarak uzun süre kullanılması yorgunluk nedenlerinin baĢında gelmektedir (Ergen, 2003).

Kasları Uygun Kullanmak: ÇalıĢırken vücut kasları etkili bir Ģekilde kullanılmalıdır. Uygun durumlarda iki el ile çalıĢılmalıdır. Örneğin; cam ve kapı sağ el ile silinip sol el ile kurulanabilir, yıkanmıĢ tabak, bardak vb. dolaba iki el ile yerleĢtirilebilir. Ayakta çalıĢmak enerji harcanmasını arttırır. Bu nedenle uygun iĢlerde oturarak çalıĢma alıĢkanlığı geliĢtirilmelidir (Güngen ve diğerleri, 2002).

Ortamın Etkisi: Çok sıcak ve soğuk ortamlar vücuda fazladan stres yükler.

Konfor sıcaklığında (18-22 derece) ve temiz havada çalıĢmak daha enerjik olmayı sağlayacaktır. Çok sıcak banyoda veya duĢta uzun süre kalmak da kan dolaĢımını bozabilir ve yorgunluk nedeni olabilir (Ergen, 2003).

Öncelikleri Belirlemek: Hangi iĢlerin önce yapılması gerektiğine karar verip

baĢlamak enerjiyi uygun kullanım açısından önemlidir. Daha düĢük öncelik taĢıyan iĢler sonraya bırakılabilir veya baĢkasından yardım istenebilir (Ergen, 2003).

2.7. İlgili Araştırmalar

Bu bölümde gebelikte yaĢanan fiziksel, psikososyal sorunlarla ilgili ulaĢılabilen araĢtırmalar tarih sırasına göre sıralanmıĢtır.

Nazik (2005) gebelikte görülen olağan rahatsızlıklar ve baĢ etme yöntemlerini belirlemek amacıyla Erzurum‟da, Atatürk Üniversitesi Hastanesi ve Devlet Hastanelerinin kadın doğum polikliniğine baĢvuran 909 gebe üzerinde yapılan çalıĢmada ilk trimesterde en fazla bulantı-kusma (%87.8), sık idrara çıkma (%63.7), göğüslerde ağrı ve hassasiyet (%76.2), çok uyuma (%62) ve yorgunluk (%77.9) Ģikayetinin yaĢandığı, II.trimesterde en fazla mide yanması (%71.3), sık idrara çıkma (%79.9), göğüslerde ağrı ve hassasiyet (%59.1), bacak krampları (%54.5) ve yorgunluk (%75.6) Ģikayetinin yaĢandığını saptamıĢtır. Son trimesterde ise en fazla solunum sıkıntısı (%62.4), mide yanması (%81.8), sık idrara çıkma (%88.4), sırt ağrısı (%60.1), uykusuzluk (%63.7), bacak krampları (%69) ve yorgunluk (%88.4) Ģikayetinin

(32)

yaĢandığı tespit edilmiĢtir. Gebelerin bazı olağan yakınmalarda rahatlamak için düĢük oranda ilaç kullandığı ve bu ilaçları doktor önerisiyle aldıkları bulunmuĢtur. Olağan yakınmalarda rahatlamak için yapılan uygulamaları I. ve II. trimesterdeki gebelerin en yüksek oranda yakın akrabalarından, son trimesterdekilerin ise geçmiĢ tecrübelerinden öğrendikleri belirlenmiĢtir.

Hamile kadınlarda ruhsal belirtileri ve bu belirtileri etkileyebilecek faktörleri araĢtırmak amacıyla Ege Üniversitesi Hastanesinin Obstetri polikliniğine baĢvuran 94 hamile kadın üzerinde yapılan araĢtırma sonucunda: Gebelerin %11.7‟sinin fiziksel, %7.4‟ünün ruhsal bir hastalığı olduğu saptanmıĢtır. Kadınların %69.1‟i gebelik sırasında en fazla desteği eĢlerinden aldıkları, %22.3‟ünün gebelik sırasında eĢiyle olan iliĢkinin iletiĢim yönünden etkilendiğini düĢündükleri tespit edilmiĢtir (Conk, 2005).

Hamile kadınların ve eĢlerinin algıladıkları fiziksel ve duygusal yakınmaları belirlemek amacıyla 150 gebe ve eĢi üzerinde yürütülen çalıĢmada; hamilelerde baĢ ağrısı, bacak krampları, stres ve sinirlilik, yalnızlık duygusu, aĢırı duygusallık ve ağlama isteği, varis yakınmalarının az olduğu belirtilmektedir. Bu belirtilerin trimesterlere göre anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıĢtır. Ancak hamilelerin hamilelik sırasında algıladıkları fiziksel ve duygusal yakınmaların eğitim düzeyine, çalıĢma durumuna, gelir gider durumuna, hamilelik sayısına, hamileliği isteme durumuna göre farklılıklar gösterdiği saptanmıĢtır. ÇalıĢma aynı zamanda baba adaylarının, eĢlerinin hamilelikleri sırasında kendilerinde algıladıkları fiziksel ve duygusal yakınmaları gebelik haftalarına göre incelendiğinde ise, baba adaylarında I. trimesterde iĢtahta azalma, diĢ ya da diĢ eti ağrısı, normalden iyi olma duygusunda artma II. trimesterde solunum güçlüğü ve iĢtahta artma. Son trimesterde ise keder halinde azalma saptanmıĢtır. Hamilelerin ve baba adaylarının yaĢadıkları iĢtahta azalma, kabızlık, sık idrara çıkma, endiĢe hali, keder hali, normalden iyi olma duygusu arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu belirlenmiĢtir (Dal, 2002).

Okanlı ve diğerleri (2003)‟nin hamile kadınların ailelerinden algıladıkları sosyal destek ile problem çözme becerileri arasındaki iliĢkiyi saptamak amacıyla yaptıkları çalıĢma Erzurum Abdurrahman Gazi Sağlık Ocağı‟nda takip edilen 80 gebe üzerinde yürütülmüĢ, çalıĢma sonucunda, gebe kadın ve eĢinin eğitim durumu, ailede yaĢayan

(33)

birey sayısı, gebelik süresince sağlık personeli kontrolünde olma ve aileden algılanan sosyal destek puanlarının gebelerin problem çözme becerilerini etkilediği bulunmuĢtur.

Erken gebelik dönemi bulantı ve kusması olan gebelerin günlük yaĢam aktivitelerini incelemek amacıyla Malatya il merkezindeki üniversite ve devlet hastanesinin kadın doğum polikliniğine erken gebelik döneminde ( 0-16 haftada) bulantı ve kusma Ģikayeti ile gelen 15-49 yaĢ arası 271 gebe ile yapılan araĢtırma sonucunda: gebelerin %30.2‟sinin günlük yaĢam aktivitelerinin çok, %38.4‟ünün biraz etkilendiği saptanmıĢtır. Gebelerin %86.7‟si güvenli çevrede hissetme, %80.8‟i yeme içme, %72.7‟si hareket, %68.3‟ü çalıĢma ve uğraĢ, %57.9‟u sexüel, %74.5‟inin ise uyku aktivitesinin etkilendiği tespit edilmiĢtir (Ege, 1999).

Hamile kadınlar için eĢlerinden gelen sosyal destek: Algılanan ve arzulanan destek konusunda desteği alanların ve sunanların bakıĢ açıları adlı araĢtırmada 31 hamile kadın ve eĢlerinden kocaların desteklerine iliĢkin algı ve arzularını belirtmeleri istenmiĢ. AraĢtırma sonucunda hamile kadınların arzuladıkları desteğin algıladıklarından daha fazla olduğu; hamile kadınlar ve eĢlerinin kocaların desteğine iliĢkin yargılarının algılanan ve arzulanan destek açısından farklılık göstermediğini; hem hamile kadınların hem de eĢlerinin, kocaların verdiği fiziksel ve duygusal desteği hamile kadınların annelerinin verdiği fiziksel ve duygusal destekten daha önemli olarak değerlendirdikleri saptanmıĢtır. Bununla birlikte bilgilendirmeye yönelik destek konusunda, hem hamile kadınların hem de eĢlerinin, kocalarının verdiği desteği hamile kadınların doktorların verdiği destekten daha önemli buldukları görülmüĢtür. Kocaların hamileliği eĢlere göre daha stresli bir dönem olarak algıladığını; hamileliğin hem hamile kadınlar hem de kocaları tarafından müstakbel anne için müstakbel babaya kıyasla daha stresli bir dönem olarak algılandığını ortaya koymuĢlardır (Üner, 1994).

Kadınların ev ve aile içindeki sorumluluklarına yönelik ulaĢılabilen araĢtırmalar tarih sırasına göre sıralanmıĢtır.

ġafak ve diğerleri (2008) tarafından Ankara Eryaman 2 nolu Sağlık Ocağına bağlı yerleĢim alanlarında oturan kadınların (N:600) evle ilgili fiziksel faaliyetleri yürütürken karĢılaĢtıkları sağlık sorunlarını belirlemek amacıyla planlanan ve yürütülen araĢtırma

(34)

sonucunda, kadınların %37.8‟inin son bir yıl içinde evle ilgili faaliyetleri yürütürken sağlık problemleri ile karĢılaĢtığı saptanmıĢtır. Sağlık problemleri ile karĢılaĢan kadınların %81.9‟unun bel, %44.4‟ünün sırt, %28.7‟sinin boyun ağrısı, %26.4‟ünün ellerde alerji, %5.8‟inin de kırık çıkık ile karĢılaĢtıkları saptanmıĢtır. Evle ilgili fiziksel faaliyetleri yürütürken bel ağrısıyla karĢılaĢtığını belirten kadınların %86.0‟sının iĢ yaparken vücudunu doğru kullanmadığı, kırık, çıkık ve burkulma ile karĢılaĢanların %76.9‟unun tehlikeli hareketlerde bulunduğu, ellerde alerji ile karĢılaĢanların %68.3‟ünün temizlik maddelerini uygun kullanmadığı, kesik ile karĢılaĢtığını bildirenlerin %76.4‟ünün kesici araçları uygun kullanmadığı, zehirlenme ile karĢılaĢanların tamamının elektrikli araçları uygun kullanmadığı için sağlık problemleriyle karĢılaĢtıkları saptanmıĢtır.

0-6 YaĢ döneminde çocuğu olan çalıĢan ve çalıĢmayan kadınların evle ilgili faaliyetleri yürütme biçimlerinin incelenmesi amacıyla yapılan BaĢbakanlık Hazine MüsteĢarlığı ve BaĢbakanlık DıĢ Ticaret MüsteĢarlığında çalıĢan 20-40 yaĢ aralığındaki 0-6 yaĢ dönemde çocuğu olan 127 kadın ile 60 çalıĢmayan kadın üzerinde yürütülen araĢtırma sonucunda, evin temizlik ve bakımı ile ilgili faaliyetlerin genellikle kadın tarafından yapıldığı, çalıĢan kadınların ailelerinde faaliyetlerin kadın ve erkek tarafından birlikte yapılma oranının yüksek olduğu, çocuğun bakımı ve eğitimi ile ilgili faaliyetlerin birlikte yapılma oranının çalıĢmayan kadınların ailelerinde daha yüksek olduğu saptanmıĢtır. ÇalıĢan kadınların ailelerinde evle ilgili gerek büyük gerekse küçük tamir iĢlerinde genellikle ücretli yardımcı kullanım oranının çalıĢmayanlardan yüksek olduğu bulunmuĢtur (Bener ve Gültekin, 2008).

Aksoy (2006) çalıĢan (30) ve çalıĢmayan (30) kadının aile yaĢantısını karĢılaĢtırmak amacıyla yaptığı araĢtırmasının sonucunda; çalıĢmayan kadınlardan 22‟sinin ev islerini kendisinin üstlendiğini, 5‟inin kendisi ve gündelikçinin, 3 çalıĢmayan kadının da kendisi ve kızının ev islerini üstlendiğini saptamıĢtır. ÇalıĢan kadınlarda ise 10‟unun kendisinin üstlendiğini, 9‟unun kendisi ve gündelikçinin, 4‟ünün ücretli yardımcıların, 3 kadının ise eĢim ve ben beraber ev iĢlerini üstleniriz dediği saptanmıĢtır. ÇalıĢan (15) ve çalıĢmayan (12) kadınların genel olarak ev iĢlerinin yorucu olarak gördüklerini ve eĢlerinin kendilerine yardım etmediğini belirttikleri saptanmıĢtır.

(35)

Önel (2006), çalıĢan kadınların aile içi iliĢkilerini belirlemek amacıyla Sakarya ilinde özel sektör, kamu sektörü ve serbest meslek sahibi eĢit sayıda kadın ve erkeğe uyguladığı araĢtırması sonucunda elde edilen veriler, kadının çalıĢmasının geleneksel aile rolleriniönemli ölçüde değiĢtirmediğini göstermiĢtir. Kadının gelirin harcanması ve aile içi kararlara katılım konusundaki söz hakkı özellikle iyi eğitim görmüĢ kesim arasında artıĢ gösterirken, ev iĢi ve çocuk bakımı gibi konularda neredeyse tamamen geleneksel anlayıĢın devam ettiği, erkeğin ev islerine yardım amaçlı katıldığı ve ev isleriyle çocuk bakımını aile içi rollerinin birgereği olarak görmediği tespit edilmiĢtir.

Türkiye‟deki ailelerin yapısına, yaĢam koĢullarına ve eğilimlerine iliĢkin bilgi almak amacıyla Aile ve Sosyal AraĢtırmalar Genel Müdürlüğü ve Türkiye Ġstatistik Kurumu (2006) tarafından yapılan araĢtırma sonucunda: Ailelerde yemek yapma iĢini %2 oranında erkeklerin, %87.1 oranında kadınların, %9.5 oranında da diğer aile fertlerinin yaptığı saptanmıĢ. Ütü yapma iĢini %84.3 oranında kadınların, %2.2 oranında erkeklerin, %9.5 oranında diğer aile fertlerinin yaptığı; günlük yiyecek, içecek alıĢveriĢini %33.3 erkeklerin, %37.7 kadınların %26.8 aile fertlerinin; küçük bakım tamir iĢlerinin %68.8 erkeklerin, %6.7 kadınların, %6.4 oranında da aile fertlerinin yaptıkları saptanmıĢtır.

ġiĢe (2004), çalıĢan kadınlarda gebelik komplikasyonlarını araĢtırmak amacıyla 151 çalıĢan kadına anket uygulamıĢ, araĢtırma sonucunda, ev koĢulları bakımından iki grup arasında farklılıklar saptamıĢtır. ÇalıĢan kadınlarda eĢin (%62.0), çalıĢmayan kadınlarda ise aile yakınlarının yardımının (%42.9) çoğunlukta olduğu saptanmıĢ, ev iĢlerinde ücretli yardımcı alan çalıĢan kadınların %32.0, çalıĢmayan kadınların ise %14.3 olduğu belirtilmiĢtir.

Kadın tüketicilerin bazı dayanıklı tüketim mallarını satın alma ve kullanma davranıĢlarını incelemek amacıyla yapılan çalıĢmada, kadın tüketicilerin tamamına yakınının buzdolabı, çamaĢır makinesi, elektrikli süpürgesi, ütü vs. yarıdan fazlasının ise bulaĢık makinesine sahip olduklarını ve iĢ kolaylaĢtırıcı olarak kullandıklarını saptanmıĢtır (Bayazıt, 2002).

Denizli ilinde faaliyet gösteren üç tekstil fabrikasında çalıĢan kadınların ev kadınlığı rolü çerçevesinde eĢiyle iĢbölümü yapıp yapmadıklarını araĢtırmak amacıyla

Şekil

Tablo  1‟ de de görüldüğü gibi kadınların en çok 19-24  yaĢ grubunda oldukları  görülmektedir
Tablo 3.   Hamile Kadınların Çocuklarının Demografik Özellikleri (n=400)
Tablo  4‟te  hamile  kadınların  hamilelik  döneminde  duygu  ve  davranıĢlarında  meydana gelen değiĢimlere ait bilgiler verilmektedir
Tablo 5.  Kadınların  Hamilelik  Döneminde  Duygu  ve  DavranıĢlarının  Eğitim
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

 Bir sezeryan skarın vajinal doğumla sonuçlandığı vakalar için O75.7 Vajinal doğum, önceki sezeryan sonrası kodu

Araştırma kapsamına alınan bireyler eğitim düzeylerine göre aldıkları semptom puanları ortalamaları istatistiksel olarak incelendiğinde; psikolojik, genel yaşam kalitesi alt

A) Doğum eylemi başladığı halde uterus kasılmalarının bebeği dışarı atacak güçte olmaması ağrı zaafı olarak adlandırılır. B) Bebeğin göbek kordonunun

………. Uterusun iç boşluğunu ………... Kadın üreme hücresine …………... Gebeliğin 28-38.haftaları arasında doğum eyleminin başlamasına …………. Biyolojik olarak

nin sigara içimi olduğu kabul edil- mektedir. 4) Hipoksi En çok kabul gören hipotez sigaranın uterus içi hipoksiye ·neden olarak fötus ve sonradan da bebeği

Demir içeriği düşük bir diyet sürdürenler demir emilimini olumsuz etkileyen faktörlerden kaçınmalı (fitat, oksalat, tanen içeren besinlerin tüketimi) bunun tersine

Hamilelik şekeri gerçekten rahatsızlık vermeyen ya da diyet ve egzersiz alışkanlıklarıyla yeterli glisemik kontrole erişen kadınlar bile diyabet gelişme riski altında olarak

Bu yöntem yumur- talık kisti , ya da başka nedenlerle normal yoldan çocuk sahibi olamayan kadınlardan alınan yumurta hücrele- rinin, erkeğin sperm hücreleriyle bir deney