• Sonuç bulunamadı

Anıt-Kabir:Son ikmal inşaatı da gelecek mevsimde ihaleye çıkarılacak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anıt-Kabir:Son ikmal inşaatı da gelecek mevsimde ihaleye çıkarılacak"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

*

*TT

» t)i

PERŞEMBE

10

KASIM 1949

Yıl! 3 0 -N o . 1018B C.H.P. Ulus M üessesesi Çankırı Caddesi — Ankara T e lg r a f: U lus — Ankara

B a ş y a z a rlık : 11344. V an M üra- kıoljfiri: 1311X0 V an İs le ri Mü­ d ü r ü : 11339. V arı İs le ri 11240. M üessese MUdiirU: 11215. M uha­ sebe. Bayi A huna: 12932. İlâ »

»* İ s le tm e : 11242.

(2)

İ N C M N I T I N İ J I N

Türk Milletine

beyannamesi

U L U S

10/11/1949

Ankara: 21. 11. 1938

Büyük Türk Milletine:

Bütün ömrünü hizmetine vakfettiği

sevgili milletinin ihtiram kolları üstünde

ulu Atatürk’ün fâni vüeudu istirahat ye­

rine tevdi edilmiştir. Hakikatte yattığı

yer, Türk Milletinin O’nun için aşk ve ifti­

harla dolu olan kahraman ve vefalı göğ­

südür.

Atatürk tarihte uğradığımız en zalim

ve haksız itham gününde meydana atıl­

mış, Türk Milletinin masum ve haklı oldu­

ğunu iddia ve ilân etmiştir. İlk önce ehem­

miyeti kavranmamış olan gür sesi, asla

yıpranmıyan bir kuvvetle nihayet bütün

cihanın şuuruna nüfuz etmiştir.

En büyük zaferleri kazandıktan sonra

da Atatürk, ömrünü, yalnız Türk Milleti­

nin haklarını, insaniyete ezelî hizmetlerini

ve tarihe hâkettiği meziyetlerini ispat et­

mekle geçirmitir. Milletimizin büyüklüğü­

ne, kudretine, faziletine, medeniyet isti­

dadına ve mükellef olduğu insaniyet vazi­

felerine sarsılmaz itikadı vardı. “Ne mut­

lu Türküm diyene” dediği zaman, kendi

engin ruhunun, hiç sönmiyen aşkını en

mânalı bir surette hulâsa etmişti.

Fena zihniyet ve idare ile geri bırakıl­

mış Türk cemiyetini, en kısa yoldan in­

sanlığın en mütekâmil ve en temiz zihni­

yetleriyle mücehhez modern bir devlet ha­

line getirmek, O’nun başlıca kaygısı ol­

muştur. Teşkilâtı Esasiyemizde ve bugün

bütün vatandaşların vicdanlarında yerleş­

miş olan lâik, milliyetçi, halkçı, inkılâp­

çı, devletçi cumhuriyet, bize bütün evsa-

fivle Atatürk’ün en kıvmetli emanetidir.

Üfulündenberi Atatürk’ün aziz ad* ve

hâtırası, bütün halkımızın en candan duy-

gulariyle sarılmıştır. Memleketimizin her

köşesinde ve bütün milletçe kendisine gös­

terdiğimiz samimî bağlılık, devlet ve mil­

letimiz için kudret ve vefanın beliğ misa­

lidir. Türk Milletinin aziz Atatürk’e gös­

terdiği sevgi ve saygı, O’nun niçin Ata­

türk gibi, bir evlât yetiştirebilir bir kay­

nak olduğunu bütün dünyaya göstermiş­

tir.

Atatürk’e tazim vazifemizi ifa ettiği­

miz bu anda, halkımıza, kalbimden gelen

şükran duygularımı ifade etmeyi, ödenme­

si lâzım bir borç saydım, Milletler arasın­

da kardeşçe bir insanlık hayatı Atatürk’­

ün en kıymetli ideali idi. Bütün dünyada

ölümünün gördüğü

ihtiramı, insanlığın

âtisi için ümit verici bir müjde olarak se­

lâmlarım. Bu sözlerim, yazılariyle ve top­

rağımızda şövalye askerleri ve mümtaz

şahsiyetleriyle yasımıza iştirak eden bü­

yük milletlere, Türk Milleti adına şükran­

larımın ifadesidir.

Devletimizin banisi ve Milletimizin fe­

dakâr, sadık hâdimi, insanlık idealinin

âşık ve mümtaz siması,

Eşsiz kahraman Atatürk! Vatan Sana

minnettardır.

Bütün ömrünü hizmetine

verdiğin

Türk Milleti ile beraber Senin huzurunda

tazim He eğiHvoruz. Bîitün hayatında bize

ruhundek'' ateşten canlılık verdin. Emin

ol, aziz h^+ıran sönmez meşale olarak ruh­

larımızı daima ateşli ve uyanık tutacak­

tır.

m

i ı

İsmet IrtÖnii

M i l l i M ATEM

Yazan:

Hüseyin Cahit YALÇIN

Atatürk’ün vefatının yıldö- - fından bir çalışma havası

esi-nümü Türk Milleti için derin

bir matemin yeis ve hüznünü

taşıdığı kadar millî bir diriliş

ve yükselişin şerefli yolunu ve

ölmez prensiplerini hatırlatarak

bizlere yeni gayret hamleleri

ilham için bir ümit ve kuvvet

kaynağı da teşkil eder. Denile­

bilir ki Atatürk’ün vefatının

üzerinden seneler geçtikçe

A-yor. Felâketli, karanlık ve ümit

kırıcı günler arkada, önümüz­

de çetin fakat güneşli bir faa­

liyet sahası var.

Siyasi zorluklarımız yalnız

bizim değil, bütün

dünyanın

zorluklarıdır, iktisadi ihtiyaç­

larımız yalnız bizim değil, bü­

tün Avrupa’nın ihtiyaçlarıdır.

Yalnız değiliz; Batı dünyasiyle

tatürk daha çok ve daha canlı tesanüt i inde’ yürüyoruz. Ata-

yaşamakta, eserinin buyuklugu türk>ün bvütün kuvv^t

ve ¡ma­

niyle ele aldığı Avrupalılaşma

prensipi en feyizli semerelerini

vermektedir ve bizler o yolu bı­

rakmadıkça daha fazlasivle ve­

recektir

Bu Avrupalılaşma hareketi

Atatürk’e gelinceye kadar da­

ha ziyade nazarî bir mahiyet

taşıdığı ve zavahire inhisar "et­

tiği halde Atatürk’ün ruhunda

derinleşti, bir taklit olmaktan

kurtuldu ve yeni bir mâna al­

dı; hakiki bir Avrupalılaşma

şekline girdi. Bugün yeni kuru­

lan Avrupa Birliği içinde mem­

leketimizi de görüyorsak bunu

şimdi matemli hâtırasını andı-

yetiştirmiş olduğu içindir. Ata- ğımız büyük ıslahatçının deha-

türk’ün eseri kendisiyle beraber sına, azmine ve cesaretine borç-

sönüp gitmemişse rehberi oldu- lu olduğumuzu biliyoruz,

ğu inkılâp Türk Milletinin ru-

Atatürk inkılâbının ve bu in-

lıuna uygun geldıgı içindir. Te

-1

kliâba temel olan zihniyetin en

mellerıni attığı bma gittikçe büyük hususiyeti bir “akidepe-

gelişmekte ve yükselmekte le- restlik» şeklinden Atatürk’ün

vam ediyorsa kendisinin halef- kativetIe çekinmiş ve bunu

red-gittikçe daha fazla parlamak­

tadır.

Bugün Batımn devlet adam­

ları ağzında “Dünyanın en hür

cumhuriyetlerinden biri” diye

tavsi’f edilecek kadar değişmiş

ve yükselmiş olan Türkiye A-

tatürk’ün eseridir. Atatürk ken­

di görüşlerini

ve gayretlerini

Türk Milletinin ruhundaki is­

tidat, temayül ve cereyanlar ile

yerleştirmek sırrını

bulduğu

içindir ki büyük oldu ve tam

millî bir ıslahatçı ve yaratıcı

6ifatiyle tarihimizde ver aldı.

Bugün bir Türkiye varsa bu

millet kendi içinde bir Atatürk

hür ve tenkidkâr ruhiyle bu

telkinlere isyan etmiş, fikir, söz

ve vicdan hürriyetini getirmiş­

tir. Atatürk’ün ana prensipleri

Avrupa medeniyetini

vücuda

getiren cereyanların hür ve in­

sani prensipleridir. Değişmıyen

ve değişmiyecek olan budur.

Daimî bir tekevvün halinde ya-

şıyan bir beşeriyette değişmi­

yecek temeller ancak bu ahlâk

kıymetleridir.

Bu kadar yakınlarında oldu­

ğumuz halde bizi Bolşeviklerden

korumuş ve ayırmış olan âmil

de budur. Günlük hayat ve po­

litika mücadelelerinin üzerin­

den atlıyan bakışlarımız emin

bir istikbalin çalışma istiyen

saadetli yolunda cesur ve azim­

li bir Türkiye görür. Atatürk

| maddiyeti itibariyle ebediyete

karışmış olmakla beraber o dai­

ma bu cesur ve çalışkan, bu

ileri ve ıslahatçı Türkiye’nin

önünde vürümektedir.

leri aynı volda yürüdükleri ve

onun prensiplerini fiile kovduk­

ları içindir.

Atatürk yanımızda, içimizde

ve çok yakmımızdadır.

mez hedefimize doğru

ken, zorluklarla karşılaşırsak

onun çektiklerini

düşünürüz.

Millî hâkimiyet prensiplerim

tatbik için uğraşırken engeller

çîkarıldığını görürsek onun çiğ­

neyip geçmiş olduğu zorlükları

hatırlarız. Atatürk millî kal­

kınma ve kuvvetlenme yolunda

bize bir meşale ve bir örnek

teşkil etmektedir.

Vücuda getirdiği eser mey­

dandadır. Ona her Türk

vatan-detmiş olmasıdır. Memlekette

bir Atatürk

“Ortodoksluğu”

yoktur. Atatürk’e tapılmaz, A-

tatürk’e kudsî ve ilahi bir ma-

Değiş- hiyet tanınmaz. Çünkü o bütün

kata’ başlam ıştır,

yürür- mmmmKmmmmmmmmmmmmmmmmmm... .

■umu n—

Polis ve jandarma:

Bir taksi bir adamın

ölümüne sebep oldu

Şoför H aşan Dokumacı’nm idare­ sindeki taksi dün gece Denizciler caddesinden hızla geçerken yol ke narında giden Dr. Osman Balcı ile iş Bankası M uhasebe m em urlarından E rtu ğ ru l’a çarparak yaralam ıştır. Y aralılar derhal hastaneye kald ırıl­ m ışsa da Dr. Osman Balcı iki sa at sonra aldığı y ara lard an ölm üştür. V akaya el koyan C um huriyet Savcı­ sı, şoför H asan ’ı tev k if ederek

tahki-B a k ı ş l a r

,r

ON BİR YIL SONRA

Peyami SAFA

A ta tü rk bir tesadüf değildi. O- nun sokakta bulunm uş bir elm astan fark ı bir m illetin perakende kuvvet ve cevherlerini kendi nefsinde

ma-daşi İtimat ve iftihar hisleri İle

yalandırm ış olmasıydı. T arih bu ke-

göğsü kabara kabara bakabilir,

safeti h atırlar. Büyük adam bir mil-

Atatürk vatanının mukaddera­

tını idare vazifesini omuzlarına

yüklendiği zaman Türkiye'nin

içerde ve dışarda ne durumda

olduğu hatırlardan çıkmamış­

tır. Bugün bu merhale atlanmış

bulunuyor. Şimdi Batı dünyası

İçinde Türkiye itibar, emniyet

ve muhabbet telkin etmiş bir

sulh ve istikrar, bir medeniyet

ve kültür âmili olarak yer al­

mıştır. Dünyanın en büyük dev­

letleriyle ittifak veya dostluk

bağlariyle münasebetler kur­

muştur, Ordusunu şu dakikada

Avrupa’nın en kuvvetli bir or­

dusu olarak görüyor. Ziraat,

İktisat, imar ve terakki bakı­

mından memleketin her

tara-let hulâsasıdır. Tarihi yapan büyük adam lar mıdır sorusuna müsbet ve menfi cevap verm ek de yanlış değil­ dir. Büyiik adam geçmişin eseri ve geleceğin m üessiridir.

A tatiirksüz geçirdiğim iz onbir yıl içinde onun varlığı ve yokluğu garip bir his yum ağı halinde içimize sa ­ rıldı. H er an başucumuzda gibiydi, fakat, yoktu. Bu iki duygum uz da kuvvetlidir. P aradoksal görünür, fa­ kat ikisi de gerçektir. Yalnız ruhu yaşadığı için değil, onu vücude geti­ ren bütün elem anlar bizde hazır ol­ duğu için.

Onu bugün hep birlikte anıyoruz. F ak at anm adığım ız gün olmuş mu­ d u r? U nutulm azlık onıın ebedî vas­ fıdır. B iraz derinleşen her memleket bahsine onun adı karışıyor. Bir ta ­ rih akışını şahıslaııdıran irisan ölünce

On bir ytl önce

yatan güneş

. . .

İnsanın içine acı düşmesi ne­ d ir? bilirsiniz. Onun kadar gönlü­ nüzü iğlim iğlim yakan duygu yok­ tur.

H asta idi, h astalığı ilerlem işti; onun için a rtık Savaroııa’da din­ lenm iyor, Dolmabahçe S arayında yatıyordu.

Hükümet ve Devlet, bu mesele­

ye dair ortalığ a fazla haber yaya­ rak - bir gazetenin gayretkeşliği ve ifşaları m üstesna - biitün bir m illetin içine düşen ateşi körükle­ m ekten sakınıyorlardı.

F a k a t O’nun eşsiz bakışlarının kendi rengiııdeki Boğaz sularına baka baka yavaş yavaş ııhreviles- tiğini bilenlerin içindeki aeıyı ş ifa ­ sız bir hastalığın adı da katm er- lendirm ekte idi.

B ir akşam, 10 kasım dan bir iki ay önce aziz dostum R eşat N uri G üntekin’in Büyükada’da M aden’­ deki evindeydim. Radyo bir ş a rk ı­ ya başladı;

M âni oluyor halim i takrire h i­ cabım

Kendimi tutam adım . Bu şarkı büyük hastanın çok sevdiği hav a­ lard an birisi idi. Elemli bir tedai ile ağladım . Radyo sustu. 10 ka­ sım m atem ine çok öncesinden dök­ tüğüm ilk göz yaşı budıır.

O beklemek istem ediğim iz, o aklım ıza getirdikçe ürperdiğim iz göçüş gerçekleştiği gün A nkara Erkek Lisesinin - ki sonradan bü­ yük rahm etlinin adım aldı - şimdi yıkılan binasında derste idim. İçimde belki alm an haberlerin, bel­ ki de bir önsezinin tesiriyle büyük b ir üzüntü vardı. Onun için, yemin ederim, A ta tü rk ’ün ölüm ünü hiç­ kimseden haber almadım. K arşı sırtla rd ak i resm î binalardan birisi üzerinde gönderinin yarısına k a ­ d ar inmiş bayrak, bana bir m ersi­ ye söyler, b ir ağ ıt yakarm ış gibi, o acı haberi sundu:

F âni M ustafa Kemal gözlerini h ay a ta yum m uştu; bu m illet bun­ dan sonra yalnız bakî A ta tü rk ’le gönül gönüle yaşıyacaktı.

O nunla beraber kan dökenler, O’nun em rinde alınteı-i dökenler, bütün b ir m illet, h a ttâ bütün bir duygulu insanlık o gün sa a t doku­ zu beş geçeden sonra ağladılar.

Sanki Ş air Bâki, biran için d iri­ lip şu güzel beyti te k ra rlad ı:

H u rşid e baksa g ö zleri halkın do- . lagelir Z ira bakınca hâtıra ol m ehlika gelir

Sanki Fuzuli, K erbelâ’daki m e­ zarından uyanıp şöyleee ağladı;

Şâdolm asun bu vâkıada şâdolan gönül B ir dem belâ-vü gussadan azâd o-

lan gönül

O saatin ve o günün üzerinden yıllar geçtikçe, öteki fânilerin ak ­ sine olarak o acıyı u nutm ağa doğ­ ru gitm iyoruz, daha da içten

du-Bayındırlık

Bakanının

yeni demeci

Ömer

İnönü

hakkmdaki

imalı

neşriyata

Şevket

Adalaıı tekrar cevap verdi 1

o akışla bir olur. Cereyan durmaz, yürür. Adı A tatü rk veya T ürktiir. A r­ tık hepsi bir yürüyor. N ereye? Ba­ tı medeniyetine mi, h ü rriy e te mi, Or­ ta Asya kaynağına mı, sanayileş­ meğe mi, devletleşm eğe mi, şahsi teşebbüse mi? Hepsi b irer A tatürk problemi. Hepşi tarihim izin ve in­ kılâbımızın m ânasını düşündürüyor. Hepsi bir varlık hum m asına ’şa re t olmak bakım ından birbirinden daha az değerli değil.

A ta tü rk artık bizim toptan dav­ ranışım ızın adıdır, ve onun bize bı­ rak tığ ı en büyük mirats mefhum ka­ lıplarına sığm ayan bıı topluluk dina­ mizmidir. Kendisi “hareketlerim izle nazariyelere takaddüm e ttik ” derken, kıym etlerin başına sabit hedeflerden ziyade bu hareketliliği geçirm işti. En büyük tehlikeyi istikam et hatasında değil, durgunluk ve uyuşuklukta bu­ lan mizacı, onun hedeflerindeki çe­ şitliliğin izahıdır. Ruhum uzun kav- nıyan ve ileı-i fırlayan (a rafı A ta tü rk ’ tü r ve yaşıyor; geri ta ra fı oıuın ce­ sedinden farksız ve lüzum suzdur.

uyoruz.

Onbir yıl, ta rih içinde ve ebe- ıiyet ölçüsünde belki hiçbir şey de­ ğildir. F a k a t bir fâninin hayatında ızunca bir devre sayılır. E lli sekiz yıl bir m illetin kalbinde yaşıyau işsiz kahram an onbir yıldır, vatan topraklarının bağrm.ip., her gün bi-

az daha vatan oluj4#,

En son defa AnkdVa istasyonun­ dan ayrılırken O’na ipekli mendi­ lini sallıyan bir genç kız görm üş­ tüm. Onbir yıl önce 10 kasım da o mendil ve benzerleri n asıP buruştu- la r ve gözlerle, kirpiklerle kaç de-

Fa buluşup ayrıldılar! O gün;

Sonbaharın sararan g ü llerinin ger­ çekten B e n zi uçm uş birer ö k s ü z gibi sol­ dukları gün

idi.

Çünkü o gün:

Koca bir güneşin, akşam olmadan, Dağların ardında sÖnüşü g ibi; M ille te can veren, vatan yaratan T anrının g ö klere dönüşü gibi.

Büyük bir hâdise olmuştu. Bu ıcı yıldönümünde gene buruşm uş mendillerimiz gözlerimizde, hıçkı-

ıklarım ız boğazlarim ızdadır. F a k a t O, yetişe» bütün Türk çocuklarına “ M ustafa ■ K em aller” adını verm iş değil miydi? öyleyse biz O’nun ölüm yıldönümünde bile yaşam ayı düşüneceğiz ve _ O’nuıı fâni vücudunun da k arıştığ ı v ata­ nı, can, canan, bütütı varım ız feda da olsa, şerefle y aşatm ağ a bir d a ­ ha andiçeceğiz.

T. 1.

Ömer İnönü’nün tayini

işinde hiçbir

istisnaî

muamele yapılmamıştır

Z afer G azetesinin 9 Kasım ta rih ­ li nüshasının üçüncü sayfasında “ D ert bir değil k i” başlığı altında yayınla­ nan fık ra d a Ömer İnönü’nün tayinin­ de istisn a yapıldığına yeniden im a yolu ile tem as edildiğinden bu hu ­ su sta B ayındırlık Bakanı sayın Şev­ k et A dalan’daıı keyfiyeti tavzih e t meşini rica ettik. Bakan m uhabiri­ mize aynen şunları söylem iştir.

“ Ömer İnönü’nün tayini hakkında geçen p azartesi günü gazetecilere yaptığım beyanat g ay e t açık ve sa­ rih tir. B akanlığım ızda bugün bu v a­ sıftak i teknik elem anlardan 700 lira ve daha yukarı ü cre t alan ların .sa­ y ıs ı 47 dir. B unların üçü yabancı uzm an, 44 ü T ü rk tü r. B unlar ara sın ­ da Ömer İnönü’den b ir yıl evvel ve sonra mezun olmuş olanların adedi ise onbirdir. B unların adlarım , me­ zun oldukları yılı ve hangi okuldan mezun olduklarına d a ir listeyi size veriyorum . Bunların hepsi iyi yetiş­ miş, lisan b ilir ve kendilerinden çok faydalandığım ız ark ad aşlard ır.

Ömer İnönü 1946 yılında Istan bul Teknik Ü niversitesinden pekiyi derece ile mezun olmuş, ayrıca A m erika’da (C alifornia Technology In stitu te ) sinden m akine m ühendisi! ğinde professional dogree denilen İh tisa s derecesini kazanm ıştır. Y etişm e şekli itibariyle, kendisinden d iğer a r ¿a d aşları gibi çok faydalanacağım ızı umuyoruz.

Bu vesile ile b ir noktayı daha a- çıklam ak isterim .

Ö m er İnönü, bütün v atandaşların tâbi olduğu usul ve şekil dahilinde m üracaatını yapm ış, tay in m uam ele­ si de herkes için gözetilen esasla r n a­ zara alın arak tekem m ül ettirilm iştir. Son defa olarak b ir daha beyan ede­ yim ki, Ömer İnönü’nün ta y in key­ fiyetinde b ir fevkalâdelik y o k tu r ve kendisi hakkında hiçbir istisn ai mua mele yapılm am ıştır.”

Bakanın demecinde bahsi geçen

liste şudur

Adı ve sayadı: Z afer P am ir, Me­ zun olduğu yıl: 1945, H angi okul me­ zunu olduğu: A m erika S tanford U- niversitesi. H ay d ar Sicimoğlu, 1945, İstanbul Teknik Ü niversitesi. Meh­ m et A ktan, 1945, İstanbul Güzel S a­ n a tla r Akademisi. S abahattin Baş­ man, 1945, A m erika Illinois Ü niver­ sitesi. S edat M engilibörü, 1946, İs ta n ­ bul Teknik ü n iv e rsite si. S abir Sılan, 1946, A m erika M assachusetts _ Ü ni­ versitesi. Kâzım Özyöııüm, 1947, Al­ m anya Münhen Ü niversitesi, Orhan İlgaz, 1947, A m erika Kornel Ü niver­ sitesi. T usban İsk it, 1947, İsviçre Zü- rih Ü niversitesi. Adil Bilgen, 1948, A m erika M işigan Ü niversitesi. Ömer İnönü, 1946, İstanbul Teknik Ü nıver sitesi ve A m erika K aliforniya Tek noloji E nstitüsünden profesyonel degree alm ıştır. t_____

Çeşitli haberler:

S erin k en t’te

törenle

grecf’n bir gün

Ortaokul, demirdlik ve ma­

rangozluk kursları ve elek­

trik santralı açılma törenleri

bir günde yapılmıştır. Halk

sevinç içibdedir

S en irkent (Ö z el) — Ekim in son h afta sı kasabam ız için çok uğurlu ve hayırlı olm uştur.

18 senerdeberi A fyon’da bir talebe yurdu yaşatan S en irk en t Yükseliş B irliğinin çalışm aları ve tamam en halkım ızın yardım iyle m eydana gelen ortaokul pazar günü başta vali Asım T ü re li olduğu halde U luborlu Kay makamı Şefik G ürpunarlı, ilim iz da hilindeiki eğitim m ensupları ve köy lerden gelen yüzlerce vatandaşın hu zurunda tö ren le açılm ıştır.

B irlik başkanı R ağıp E rte k in ’in çok heyecanlı hitabesinden sonra o kul m üdürü M ehm et A li Gül güzel bir h itabede bulunm uş aynı sa atte kasabam ızda dem ircilik ve m aran gözlük kursunun da açılm a töreni ya pıldığından kurs öğretm eni Osman ö z v e ri tarafından kursun gayeler anlatılm ış kordele k esildikten sonra okul m üdürü ve S enirkentli arkeolog Kemal T u rfa n tarafından :lk ders verild ik ten sonra okul salonunda seksen k işilik bir ziy afet v e rilm iştir M üteakiben elek trik sa n tra lin e gi dilm iş oranın da açılm a töreni yanıl diktan sonra B a¿an h k tan ve İlle: Bankasından gelen b ir heyet tara fından m uvakkat kabulü yapılm ıştır. Aynı günde S enirkent dokum acılı ğını ve dokum acılar k ooperatifini te tk ik etm ek üzere kasabam ıza gel mlş bulunan tanınm ;ş Alman ik tisat Ollarından P ro fe sö r K eşler, her üç törene de iştira k ettik te n sonra do­ kum acılığın tarihi, bugünkü hali ve istikbali hakkında b ir konuşma yap­ mış yenis b ir hallr kati»«! K..

ii yı

İlil Öldü

Feridun Osman MENTEŞEOĞUJ

tatıırk ?

Boğaziçi yaratılıgındanberi ilk defa, gam lı bir sonbahar sabahı, Dolmabahçe önünden O’nun gözleri renginde m ilyonlarca göz yaşı ummanı geçirm işti. 10 kasım 1938 sabahı sa a t 9 u 5 geçe, ebedî de­ veranın bir an durduğunu, biitüıı bir vatan ve m illet halinde göç­ m ekte bulunduğum uzu hisseder g i­ bi olduk: K ahram an A ta tü rk fân i­ likten ayrılm ış, ölmez ruhu büyük m illetinin v arlığına katılm ıştı.

T ürk M illeti en m uazzam fe lâ ­ ketine uğram ıştı, fa k a t T ürk k a­ deri çok korkunç b ir zelzele geçir­ m iştir diyemeyiz. Z ira Kemal A- tatüı-k eserini yeryüzünün hiçbir badiresiyle yıkılam ıyacak derecede sağlam kurm uş ve fâni öm rünü bi­ tirince bizzat kendisi de ona in ti­ kal ederek T ürk M illetini, A ta tü rk dediğim iz m uhteşem za ferler te r ­ kibinin devam ı haline g etirm iştir. Bu sabah ağlıyoruz: A ta tü rk ’ü içimizden ayrıldı sandığım ızdan değil,m addî hayatının sona erm iş bulunm asından. Tesellim izden zi­ yade kudretim iz A ta tü rk ’ün deva­ m ı olm am ızda toplanıyor. B ir p an ­ teizm tecrübesine girişm ek n iyeti­ miz yok, yükseldiğim iz zirvede bi­ zi istikbale götürm ekte olan bü ­ yük h a y a t sırrın ı gözlerim izle gö­ rerek konuşuyoruz.

Evvelce de düşündüğüm üz gibi, bu bir m etafizik hayal değil, 26 senenin sonunda insanlık âlem ine güçlü bir medeniyet unsuru olarak . karışm ış Büyük bir cem iyetin z a ­

man içinde yükselişin^ a it baş prensiptir.

Bu bir edebî sa n at oyunu değil, kudurm uş kom ünist sürü leri k a rşı­ sında yıkılm az bir kale burcu gibi d uran m illetin mucizesidir.

Bu bir d ah ilî propaganda te z a ­ hürü değil, yurd üzerinde seıile serpile genişliyen, ir tif a alan bir m am urenin panoram asıdır.

Bu bir nazariye üslûbu değil, millî birliği bütün, gençliği aydın, ordusu m etin bir içtim ai varlığın tekâm ül ta rih id ir.

Bu bir m uhayyel rejim ta rifi değil, çekişe çekişe, te r döke döke tem elleri pekleştirilip işleyişi ni­ zam a konulan bir dem okrasi zafe­ ridir. Biz bunlarda seni ve hepsi­ nin terkibinde uzak istikballerin

T ürk M illetindeki A ta tü rk ’ün de­ vam ını görüyoruz A tatü rk .

İki hıçkırık ve bir hakikat h a­ tırlıy o ru m : A ta tü rk ’ün tab u tu Dol­ m abahçe Sarayındaki k atafalk a konulduğu gün, anlatılm az fe ry a t k asırg a la ıiy le akışan halk, k a h ra ­ m anlar kahram anının bir sandu­ kaya sığabileceğini havsalasına sığdıram am ış ve ihtiram duruşu için geldiği ta b u ta bakam ıyarak başını çevirip geçm işti. Çıkış k a­ pısında yaşlı b ir kadın:

“— Sen bizi bu hale getirm ek için bu hale geldin a P aşam !” di ye b ağ ıra ra k bayıldı.

Hiç diıımiyen gözyaşlarının buzlu cam ları ark asın d an m anza­ ra y ı hem en hem en görem iyorduk. F a k a t çığlık, zonklıyan beyııimiıı ağ rıla rın ı arıy o r gibi oldu. K adı­

nın sözü, m illet ruhiy atın ı bilmi yen ukala ta ra fın d a n cahil deni­ len halkın, kalbinden vurulduğu bir sıra d a yükselm iş sesini ve A ta ­ ya d a ir en sıcak hükm ünü g e tiri­ yordu.’

E rte si giin m ektepliler k afile­ sinde, d uım ıyan h ıçkırıkları b a s tır­ mış b ir çocuk fery ad ı m uhakem e­ mi a ltü s t e tti. A ltı yaşlarındaki y avru hem y aralanm ış, lıem isyan eder gibi, ölürcesiııe ağlıyor ve şi­ fasız b ir sancı ile bağırıy o rd u :

“— Ben senin daha bir kerecik olsun yüzünü bile görm em iştim A ta tü rk !” Bu ak la gelm edik isy a­ na kalblerim iziıı dayanabilm esi ge­ ne ebedîliğin b ir harik alı tılısım ı- d ır; lâkin çocuğun fery ad ı biitün yeni nesillerin sonsuz ve telâfisiz hicranı... Bu iki ses m azi ile istik ­ bali b irle ştirerek A ta tü rk dediği­ miz m efhum içinde ölüm süzlüğe e- ı-işen m illetindir. İki hıçkırık bir h ak ik at haline gelm iş m illetinin e- bedî sesidir. A llah bu sesi dindir­ m esin A ta tü rk .

11 sene oldu ye M u stafa K e­ m aller y irm ia ltı yaşm a girdi. Se­ nin susuşun a y rı bir ıstıra p , senin ölmez varlığ ın başka bir kudret. Açılıyız, ağ lam a k ta güçlük çekiyo­ ruz. N asıl a ğ larız A ta tü rk ; önü- müzdesiıı, aram ızdasm , içimizde- siıı. E serinin başında ise arkadaşın İnönü var. A llah sa n a ve m illete zeval verm esin A tatü rk ...

Atatürk*ü bugün

saygı ile anıyoruz

Kömür havzasına

ait malzeme geldi

M arshall Y ardım P lânından E ti- bank ta ra fın d a n siparişi verilen ve m aden işletm elerim izle havzanın me- kanizasyon plânına dahil ilk büyük p a rti malzeme, v apurla İstan b u l’a gelm iş, tahliye için Zonguldak’a h a ­ re k e t etm iştir. '

H avzaya a it malzeme yüklü diğer b ir gem i de yolda bulunm aktadır.

Gelen gem ide E reğli K öm ürleri iş ­ letm esi için 4 ekskavatör, 3 konvay- yö r band, 35 zincirli konvayyör, to p rak nakline m ahsus kam yonlar, madenci lâm baları ve diğer m alzem e; g a rp linyitleri için vinç ve yedekle­ ri; D ivriği için 2 ekskavatör, 12 del­ me m akinesi, buldozer, kom presör gibi m alzem e bulunm aktadır. H a tır­ la rd a olduğu üzere bundan önce de Ş ark K rom ları işletm esi için krom nakline m ahsus 22 kam yon g e ’m işti. Son gelen m alzem enin değeri 500 bin doları m ütecavizdir.

Tarım:

Bütün yurtta ihtifaller yapılacak

Curjıhuriyefijifcyy ' dî Şef AÇ' V*. _ w birinci y ıldonur .

2 bin traktör daha

sipariş edildi

M em leketim izin zirai sahalarındaki çalışm alardan daha verim li ve di­ nam ik neticeler alabilm ek için k ö y lü ­ yü m akineleştirm ek gayesini güden T arım B akanlığı, bu defa gene M ar­ shall Y ardım K redisinden 2000 tra k tö r sipariş etm iş bulunm akta­ dır. D iğer ta ra fta n İsveç’le yapılan anlaşm alar neticesi gönderilm esi k a­ ra rla ş tırıla n 150 selektör de Bakan­ lık em rine teslim edilmiş ve illerin buğday ekimi ve köylünün ihtiyaçları gözönünde tu tu la ra ¿ lüzumlu yerlere şevki yapılm ıştır.

Orman, ziraat ve veteriner

işleri için 36 milyon lira

Beş yıllık zirai kalkınm a program ı esaslarına .göre 1949 yılı için a y rıl­ mış olan 36 milyon lira orm an, zi­ r a a t ve veterin er işleri için sarfe- dilm iştir. T arım B akanlığı 1950 yı­ lı bütçesine gene bu m aksatla 36 mil­ yon lira ilâve ta h sisa t koym uştur. Bu ta h sisa t da program esasları d a­ hilinde istihsali a rttıra c a k sahalarda saı-folunacaktır. G erek resm î m a­ kam lar gerek m üstahsil bu p ro g ra ­ mın zira at, orm an ve v eterin er sa h a­ sında m eydana getirdiği inkişafı bü­ yük b ir m em nuniyetle kaydetm ekte­ dirler. Gene aynı program e sa sla rı­ na göre 1951 yılında 43 k üsur mil­ yon, 1952 yılında 54 k ü su r milyon, 1953 yılında 59 k ü su r milyon ceman 198.717.555 lira sarfolunacaktır.

halkevlerinin tertipleTflİderi lerle anılacaktır.

Bugün, O’nun fâni h a y a ta gözle­ rini kapadığı an olan s a a t 9.05 te milletçe aziz h â tıra la rın ın önünde hürm etle eğileceğiz. Bu m ünasebetle şehrim iz Halkevinde b ir tören yapı­ lacaktır. A yrıca Dil ve T arih - Coğ­ ra fy a F akültesinde de üniversite gençliği ayrı b ir törenle bu yas g ü ­ nümüzü' anacaktır.

Halkevindeki törenden sonra _ öl­ mez A tam ızın M uvakkat K abirleri zi­ y a re t edilecektir. T ertip sıra sın a göre sa a t 9.05 te Cum hur Başkam , B akan­ la r K urulu Ü yeleri, G enelkurm ay Başkam , 9.15-9.30 K ordiplom atik, 9.30-9.45 siyasi p a rtile r tem silcileri, 9.45-10 T ürk Dil ve T arih K urum u üyeleri, 10-10.30 Halkevindeki ihtifa le k atıla n lar, 10.30-11.15 A nkara Ü- niversitesi, 11.15-12 Yüksek okullar, liseler, o rtao k u llar ve teknik okulla­ rın tem silciİeri, 12-13 ilkokullar tem ­ silcileri, 13-14 F en T atbikat, Doktor T atb ik at, H arp ve Y edeksubay o kulları tem silcileri, 14-17 vatan d aş­

lar. .

Halkevindeki ihtifal

programı

H alkevinde yapılacak olan ihtifal progi’gmı şöyledir:

1 — Saygı duruşu ve m atem m ar­

şı- „ ,

2 _ Konuşm a (Necm iye Özer). 3 — İnönü’nün T ürk M illetine Be­ yannam esi (N ecati S ay ar),

4 — giir, 11 inci yıl (H alil So- y u er), T avaf (Sadık E rdem ),

5 — K abri ziyaret.

Millî Kütüpanede Atatürk

Sergisi

Bugün s a a t 18 de Millî K ütüphane salonlarında A ta tü rk ’le ilgili yerli yabancı b ütün n eşriy a tı toplıyan bü­ yük b ir se rg i açılacaktır.

iye Meclisi

dün toplandı

Şehrimizde ışıksız kal­

mış mahallelere elektrik

götürülmesi işine derhal

başlanıyor

Burdıır’ım sulama

işi hallediliyor

B urdur, (Özel m uhabirim izden) — B urdur bağ ve bahçelerinin ihtiyacı olan sulam a suyunun son zam anlarda azalm ası ve m ecrasının dolması yü­ zünden B urdur’d a su ihtiyacı başgös- te rm iş bulunuyordu. Bu önemli ih ti­ yacı gözönüne alan Belediye, Bayın­ dırlık Bakanlığının yardım iyle sula­ ma suyu işinin halline doğru gidil­ mesini k a r a r altın a alm ıştır. Çine ovasından K u rn a köyüne k a d a r olan su m ecrası tam am en tem izlenm ekte. ayıklanm akta, yeniden m ecra açıla rûk suyun bol m ik tard a gelmesi sal­ lanm aktadır.

m ayı baştan sonuna k adar ilgi ile ta ­ kip etm iştir.

Özel olarak devam edecek olan S en irk en t o rta okuluna şim diden iki- yüze yakın öğrenci devam a başla­ m ıştır.

D aha evvelden köy kadınları gezi ci kursunun çalışm alarına başlam ası, dem ircilik ve m arangozluk kursunun ve bilhassa o rta okulun açılm ası halkta adeta m - u - . . . . — ı— , S1 y ara tm ıştır.

Burdur Hükümet

Konağı tamamlandı

B urdur, (ö ze l m uhabirim izden) — Bayındırlık Bakanlığının B urdur hü­ küm et konağına ilâve olarak y a p tır­ dığı in şaat ekim ayının sonunda b it­ m iştir. Eski binanın ortasından g ü ­ neye doğru yapılan ve b atıya doğru ayrı b ir kısmı olan binanın bütün ha­ zırlıkları sona erm iştir. Üç katlı, modern b ir bina olan ve hüküm etin bütün dairelerini içine alabilecek bü­ yüklükte bulunan binaya yakında t a ­ kınılacaktır.

Belediye Meclisi dün s a a t 17.30 da T icaret ve Sanayi Odasında Dr. R agıp Tüzün’ün başkanlığında çalış­ m alarına devam etm iştir.

D ünkü top lan tın ın en m ühim me­ selesi elek trik şebeke ve tesisatın ın tevsii ile şehrin ışıksız olan m m taka- larıııa ışık verilm esi hakkm daki B üt­ çe Komisyonu raporu idi. Bundan ev­ velki to p la n tılard a E lek trik ve H a­ vagazı 1950 yılı bütçesi g örüşülür­ ken üyelerden Celâl Ü zel’in şehrin ışıksız m ahallelerine ne zam an ışık verileceği yolundaki E le k trik ve H a­ vagazı M üdüründen vaki suali ve B aşkan yardım cılarından F u a t Bö­ rekçi ile N am ık A m barcıoğlu’nun bu önemli, dâvayı geniş b ir şekilde ince­ ledikten so n ra bütçenin görüşülm esi tek lifleri ekseriyetle kabul olunm uş­ tu.

Belediye Meclisi şehrin ana dâv a­ larından biri olan elektriği olmıyan m ahallere elektrik verilm esi işini h assasiyetle incelemiş ve evvelki o- turum da da bu gibi m ahallelerin ay ­ dınlanm ası için birçok ta s a r r u fla r yap ılarak E le k trik ve H avagazı Mü- essesesinin 1950 yılı bütçesine 341 bin lira lık b ir ta h s is a t konulm asına k a ra r verm iştir.

Belediye Meclisinin verdiği bu k a­ r a r gereğince 1950 yılı ilk aylarında şehrim izde ışıksız kalm ış m ahallele­ re elektrik g ötürülm esi işine derhal başlanacaktır. Bugüne k ad a r ışıksız kalm ış m ahallelerden Yenidoğaıı, Ye- nihayat, A ktaş, Saym akadm , Demir- libahçe, Ş a fa k te p e ,, Mamak, Ü reyil, Keçiören, A ktepe, Mecidiye, Etlik, Ayvalı, M ezbaha ark ası, K üçükesat, T opraklık, İncesu, Dikmen, E tim es­ gut, B alg at ve civ arları 1950 yılının ilk ayların d a tam am en ışığ a kavuş­ m uş olacaktır. Bütçe Komisyonunun bu raporu bütün üyeler ta ra fın d an büyük bir sevinçle kabul olunm uştur.

Gündemin mühim m addelerinden biri daha olan E lek trik ve H avagazı tşlctm e M üessesesinin 1950 yılı büt- esi hakkm daki • Bütçe Komisyonu ıporu da okunarak, tayini esami üreriyle oya konmuş ve oturum da bulunan bütün üyeler ta ra fın d an ka­ bul olunm uştur. Bundan sonra üye­ den R auf B aykan’ın belediye g elir­ lerini a rtırm a yolundaki bazı ta v si­ yeleri. ihtiva eden ta k riri okunmuş ve tetkik edilmesi için T arife ve K anun­ la r Komisyonuna havale edilm iştir.

Belediye Meclisi 11 kasım cum a günü sa a t 17.30 da çalışm alarına de­ vam edecektir.

Yangın başlangıcı

Diin sa a t 19 da A tıfbey m ahalle­ sinde m ü tek ait N azm i S ü er’e a it ev­ de yangın başlangıcı olmuş ve vaka­ dan h ab e rd ar edilen itfaiye zam anın­ da yetişerek bazı eşy ala r v ^ m ı - ı — »oııra ateşi söndürm üştü«

Referanslar

Benzer Belgeler

inci asırlarda Romalılar tarafından A v - rupada ve müstemleke şehirlerinde tatbik edilen plânların menşei H o ç o olduğunu Selçuklarm Ana- dolu şehirlerinde tatbik

Büyük şehirlerde, bahçeli şehir, villâ yan - ları amele aileleri fazla olursa mümkün olduğu kadar bunu geniş vermek icap eder.. Şehir mer- kezine bağlamağa

Ve bu, bir gün nihayetsiz göklerde bir yıldız akışı gibi kalp- lerimizden topraklarımıza sinecektir.. O gün se- vincimiz iki kat olavaktır ve inkılâp için yeni bir

[r]

Cinsi Kalınlık

Betonarme binalar, kiriş ve sütunların birbirle- rine tedahülü kısmen veya tamamen dahili hesap edildiğine göre, bilhassa ufkî zelezle tesirlerine az veya çok mukavemet

Mektebin plânı L şeklinde olup esas kısımda bir antre, kat merdiveni ve arkada toplantı ve spor salonu vardır.. Diğer kola,

Başbakanın görevinin sona ermesi Ba- kanlar Kurulunun da görevini sona erdireceğin- den, yeni hükümet kurulana kadar Bakanlardan biri Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan olarak