• Sonuç bulunamadı

“Diyarbakır’da 2011-2015 yılları arasında meydana gelen iş kazalarına bağlı ölümlerin adli irdelenmesi”

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "“Diyarbakır’da 2011-2015 yılları arasında meydana gelen iş kazalarına bağlı ölümlerin adli irdelenmesi”"

Copied!
103
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI

“DİYARBAKIR’DA 2011 – 2015 YILLARI ARASINDA

MEYDANA GELEN İŞ KAZALARINA

BAĞLI ÖLÜMLERİN ADLİ İRDELENMESİ”

Dr. KASIM BULUT TIPTA UZMANLIK TEZİ

(2)

T.C.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI

“DİYARBAKIR’DA 2011 – 2015 YILLARI ARASINDA

MEYDANA GELEN İŞ KAZALARINA

BAĞLI ÖLÜMLERİN ADLİ İRDELENMESİ”

Dr. KASIM BULUT TIPTA UZMANLIK TEZİ

DOÇ. Dr. YAŞAR TIRAŞÇI TEZ DANIŞMANI

(3)

TEŞEKKÜR

İhtisasa başlamam konusunda ve eğitimim süresince yardımlarını esirgemeyen, beni daima destekleyen Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı değerli hocam Sayın Prof. Dr. Süleyman GÖREN'e, Eğitim süresi boyunca yetişmemizde büyük emekleri ve katkıları bulunan değerli hocam Yrd.Doç.Dr. Cem UYSAL’a, Eğitimimde ve tezimle ilgili çalışmalarım sırasında desteğini ve bilgisini esirgemeyen değerli hocam, tez danışmanım Sayın Doç.Dr. Yaşar TIRAŞÇI'ya ve yine aile ortamı içinde birlikte çalıştığım sevgili asistan arkadaşlarım Dr. Mustafa KORKMAZ, Dr. İsmail BOZKURT, Dr. Übeydullah DURMAZ, Dr. Aydın ALTINAL ve Dr. İsmet ADANIR’a teşekkürlerimi sunarım.

Beni bugünlere getirip her anımda destek olan sevgili babam ve anneme saygılarımı, gösterdiği sabır ve anlayışı ile hayatımın her aşamasında bana destek olan biricik eşim Esra BULUT’a, sevgilerimi sunarım.

(4)

ÖZET

Amaç:

Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en kalabalık ve ekonomik açıdan en önemli illerinden biri olup bu bölgenin üretim ve ticaret hacminin önemli bir bölümüne sahiptir. Dolayısıyla; bu bölgede meydana gelen iş kazalarına bağlı ölümler, Türkiye’nin bu bölgesindeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının verimliliği açısından bir gösterge olarak değerlendirilebilir.

Gereç ve Yöntemler:

Bu çalışmada; 2011-2015 yılları arasında Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesine otopsi yapılmak üzere gönderilen ölüm olguları iş kazaları açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Ölümle sonuçlanan iş kazalarına neden olan risk etmenlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Bulgular:

Çalışmamızda incelenen 4804 olgunun %2,87‘sinin (n=138) iş kazası nedeniyle öldüğü belirlenmiştir. En fazla ölüm 2013 yılında(n=33), İlkbahar mevsimlerinde (n=42), Mayıs (n=19) ve Eylül (n=19) aylarında, Pazartesi (n=29) günlerinde geçekleşmiştir. Çevre iller arasından (n=57) en çok Şırnak’tan (n=21) olgu gelmiştir. 138 olgunun 137’si (%99,3) erkek, 1’i (%0,7) kadındır. En fazla olguya 31-40 (n=59) yaş grubunda rastlanmıştır.11-20 yaş grubunda 19 (%13,8), 61-70 yaş grubundaysa 2 (%1,4) olguya rastlanmıştır. Olguların çalıştıkları sektörlere göre dağılımında iş kazasına bağlı ölümlerin en sık yapı-inşaat (%39,9) sektöründe meydana geldiği görülmektedir. Ölümlü iş kazalarının %39,9‘unun (n=55) yüksekten düşme, %15,2’si (n=21) üzerine cisim düşmesi/çarpması, %11,6’sının (n=16) elektrik çarpması nedeniyle meydana geldiği görülmüştür.

(5)

Sonuç:

İş kazaları ülkeler açısından çok büyük bir problemdir, fakat ölümlerin birçoğu çok basit, pratik ve düşük maliyetli önlemler ile önlenebilir.

(6)

ABSTRACT

Aim:

The main objective of this study was to explore deaths due to occupational accidents between 2011-2015 in Diyarbakır.

Material and Methods:

In this study, examinations of corpses and autopsy reports of the deaths due to occupational accidents, which are in Diyarbakır Forensic Medicine Directorate archive files, have been analyzed retrospectively. It has been found that 138 of the 4804 judicially reported deaths were sourced from occupational accidents.

Findings:

It has been found that most of the deaths happened in 2013 (n=33), according to seasons, mostly happened in spring season (n=42) ,when we evaluate the months and days in may (n=19) and in september (n=19) mostly happened, and on Monday (n=29) mostly occured. Among the peripheral cities, the most of deaths were from Şırnak city (n=21). 137 (99,3%) of the 138 cases were male and only one of them (0,7%) was female. The most of cases were encountered in the range of 31-40 (n=59) years. 19 (13,8%) were in the age of 11-20 years, 2 (1,4%) were in the 61-70 years. Looking at the distribution of death from occupational accidents the majority was seen due to building sector (39,9%). 39,9% (n=55) were due to falls from height, 15,2 % (n=21) due to collision, 11,6% of them happened because of electricity shock.

(7)

Conclusion:

Occupational accidents are one of the most important social problems for a country but majority of deaths can be prevented with very simple, practical and low cost precautions.

(8)

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR...i ÖZET...ii ABSTRACT...iv İÇİNDEKİLER...vi KISALTMALAR...viii 1. GİRİŞ VE AMAÇ...1 2. GENEL BİLGİLER...4 2.1 İş Kazalarının Tarihçesi...4 2.1.1 Dünyadaki gelişmeler...4 2.1.2 Türkiye’deki gelişmeler...5 2.2 Kaza Kavramı...6

2.3 İş Kazası Tanımları ve Sınıflandırılması...7

2.3.1 İş kazası tanımları...7

2.3.2 İş kazaları sınıflandırılması...8

2.4 İş Kazalarıyla İlgili Veriler...10

2.5 İş Kazaları Oluşum Teorileri...13

2.5.1 Domino teorisi...13

2.5.2 Kaza/olay kuramı...14

2.5.3 Epidemiyoloji kuramı...14

2.5.4 Sistem kuramı...14

2.5.5 Kombinasyon kuramı...15

2.5.6 İnsan faktörleri kuramı...15

2.5.7 Tek faktör teorisi...15

2.5.8 Çok faktör teorisi...15

2.5.9 Enerji teorisi...16

2.6 İş Kazalarının Nedenleri...17

2.6.1 İş kazalarının kişisel nedenleri...19

2.6.2 İş kazasının çevresel nedenleri...19

2.6.3 Makine faktörü...21

2.7 İş Kazalarının Sonuçları ve Neden Olduğu Kayıplar...21

2.7.1 Birey ve ailesi açısından sorunlar...21

2.7.2 Çalışanlar açısından etkileri...22

2.7.3 İşletme açısından etkileri...23

2.7.4 Ülke ekonomisi açısından maliyetler...25

(9)

2.8.1 İş sağlığı ve iş güvenliğinin tanımı...26

2.8.2 İş sağlığı ve güvenliğinin amacı...26

2.9 İş Sağlığı ve İş Güvenliği İle İlgili Anayasa ve Kanunlar...27

2.9.1 İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili anayasa maddeleri...28

2.9.2 İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kanun maddeleri...29

2.10 İş Kazalarının Adli Tıbbi Boyutu...36

2.10.1 Yaralanma ile sonuçlanan iş kazalarında adli tıbbın görevleri...37

2.10.2 Ölüm ile sonuçlanan iş kazalarında adli tıbbın görevleri...38

2.10.3 İş kazalarında adli otopsi ve adli raporlamanın önemi...40

3. GEREÇ VE YÖNTEMLER...42

4. BULGULAR...44

5. TARTIŞMA...72

6. SONUÇ...84

7. KAYNAKLAR...86

(10)

KISALTMALAR

ATK :Adli Tıp Kurumu

DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü

ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü

İSG :İş Sağlığı ve Güvenliği

SGK :Sosyal Güvenlik Kurumu

SSGSSK: :Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

SSK :Sosyal Sigortalar Kurumu

TCK :Türk Ceza Kanunu

WHO : World Health Organization

(11)

1. GİRİŞ VE AMAÇ

Dünyadaki tüm ülkelerin ortak hedefi ülkelerini kalkındırmak ve geliştirmek-tedir. 18. Yüzyılda gerçekleşen sanayi devrimi ve ardından günümüze kadar ulaşan sanayileşme çabaları, teknolojik ilerlemelerin hızlanmasını sağlamış, tüm dünya nüfusunun sosyokültürel yapısında değişiklikler meydana getirmiş ve insanlığın yaşamlarında kolaylıklar sağlamıştır .

Sanayileşmenin tüm dünyada olağan hızıyla ilerlemesi ile birlikte çalışanlar daha fazla ve daha yıkıcı iş kazalarına maruz kalmaktadır. Buna bağlı meydana gelen insani ve ekonomik kayıplar ve bunlara karşı alınmaya çalışılan tedbirler insanoğlu-nun ana gündem maddelerinden birini almıştır.

İş kazaları; sadece kazaya uğrayan çalışanın sağlığını olumsuz etkilemekle kalmaz. Kazaya maruz kalan kişi ile birlikte diğer birçok çalışanın, işverenlerin, hatta kaza sırasında işyerlerinde veya çevresinde bulunan insanlara da zarar verebilmekte-dir. Ayrıca, çalışanın iş göremez duruma düşmesi veya ölmesi sonucunda, ailesi de bu durumdan hem maddi hem de manevi açıdan olumsuz etkilenmektedir. İş kazala-rı insanlakazala-rın yaşamlakazala-rını, çalışma güçlerini, işyerlerinin üretim gücünü ve dolayısıyla da ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir .

İş kazası, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun (SSGSSK) 13. maddesinde; sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütül-mekte olan iş veya görev nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalı-şıyorsa, yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında, bir işve-rene bağlı olarak çalışan sigortalının görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gön-derilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emziren kadın sigorta-lının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda ve sigortalıların işverence sağla-nan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay şeklinde tanımlanmıştır .

Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, dünyada her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte, buna bağlı olarak 353 bin kişi iş kazası nedeniyle hayatını

(12)

kaybetmektedir. Yine ILO’ya göre her yıl toplam küresel gelirin %4’ü iş kazalarında kayba uğramaktadır .

Ülkemizde Sosyal Güvenlik kapsamında olan sigortalı çalışanların maruz kal-dıkları iş kazalarıyla ilgili istatistikler; 1997-2013 yılları arasındaki 17 yıllık dönem-de toplam 1.404.495 iş kazası meydana geldiğini ve bunlardan 18.788 çalışanın iş ka-zaları nedeniyle hayatını kaybettiğini göstermektedir .

Türkiye her 100 bin çalışan başına düşen ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik sayısında belirgin bir artış söz konusudur. İş kazası sonucu ölüm sayısı 2004’te 543 iken 2013’te 1.360’a, 2014’te 1.886’ya yükselmiştir. İş kazası sonucu ölümler, 2013 yılında, 2012’ye göre yüzde 83 oranında artmıştır. 2012 yılı iş kazası sayısı 74.871 iken 2013 yılında iş kazası sayısı 191.389 olmuştur. 2013’te, 2012’ye göre iş kazala-rında yüzde 291 oranında artış olmuştur .

İş kazasına bağlı olarak meydana gelen yaralanma ve ölümler, adli tıp açısın-dan önemli bir yer ve öneme sahiptir. Yaralanan veya ölen kişinin yasalar ile korunan birtakım hakları, işverenin de cezai ve hukuki sorumlulukları bulunmakta-dır. Ancak çalışanın haklarının koruma altına alınabilmesi, işverenin de sorumlu tu-tulabilmesi için gerekli şartlar mevcuttur. Olayın kişinin görevini yaparken gerçek-leşmiş olması, meydana gelen olay nedeni ile yaralanmış veya ölmüş olması, olayda kendi kusurunun bulunup bulunmadığı ve ölümden sonra bunların tespit edilebilmiş olması önemli maddelerdendir. Bu tür olgular “adli” olgu olarak kabul edilmeli ve gerekli işlemler yapılmalıdır .

İş kazalarında Adli Tıp uygulamalarının ve yapılan incelemeler neticesinde verilecek adli raporların önemi büyüktür. İş kazası sonrası süregelen hukuki süreçle-rin şüphelere ve hak mahrumiyetlesüreçle-rine sebebiyet olmayacak şekilde yürütülmesi, bu süreçlerde görev alan birimler için üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu-dur .

Çalışmamızda 2011-2015 yılları arasında iş kazaları nedeniyle Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesine otopsi yapılmak üzere gönderilen ölüm olguları çeşitli yönlerden incelenmiş, iş kazalarının meydana gelişinde öncelikli olarak tanımlanması gereken faktörler değerlendirilerek, Güneydoğu Anadolu Bölge-sinin en kalabalık şehirlerinden olan Diyarbakır il sınırları içerisinde meydana gelen

(13)

ve çevre illerde meydana gelip otopsi için Diyarbakır’a gönderilen ölümlü iş kazala-rının özelliklerinin ve nedenlerinin tanımlanması amaçlanmıştır.

(14)

2. GENEL BİLGİLER

2.1 İş Kazalarının Tarihçesi

İnsanoğlu, tarihten günümüze değin hayatının idamesi için çalışma zorunda kalmıştır. Bu çalışma gereği çerçevesinde, kısa zamanda daha fazla işgücü elde etmek için sürekli kendini yenileme çabası içerisindedir. Elde edilen gelişmeler, beraberinde özellikle insan hayatını tehlikeye düşüren iş kazaları gibi dezavantajları getirmiştir. Teknoloji ilerledikçe iş kazalarının çeşitliliği ve iş kazalarına maruz kalma ihtimali artma eğilimindedir. Başlangıçta önemsenmeyen bu durum, insan haklarına verilen önemin artması ve iş verimliliğinin düşmesi gibi sebeplerle bir-takım önlemlerin alınası gerekliliğini doğurmuştur.

2.1.1 Dünyadaki gelişmeler

Tarihten günümüze doğru yapılan araştırmalar doğrultusunda, iş sağlığı ve güvenliği(İSG) ile ilgili ilk yazılı kaynakların Yunanlı düşünür Heredot‟a kadar uzandığı görülmektedir. Heredot bu doğrultuda ilk kez çalışanların verimli olabilme-si için yüksek enerjili beolabilme-sinler ile beslenmeleri konusundan bahsetmiştir. Milattan önceki dönemlerde Hipokrat ve Nicander, kurşun ve civanın insan sağlığına zararlı etkileri üzerinde incelemelerde bulunmuşlardır .

16.yy.da Georgius Agricola (1495-1555) ve Paracelsus (1493-1541) Orta Avrupa’da maden işletmelerinde çalışan işçilerin hastalıkları ile toz arasında ilişki bulunduğunu tespit etmiş ve bu konuda bazı koruma önlemleri önerileri ile gündeme gelmişlerdir .

İş sağlığı ve iş güvenliği kavramı 17.yy.da İtalya’da Bernardino Ramazzini (1633-1714) tarafından bilimsel temeller baz alınarak ortaya konmuştur. Ramazzini işçinin işi ile hastalığı arasında kurduğu bağa ilişkin, işçilere ne yaptıklarını, ne gibi zararlı etkilere maruz kaldıklarını sormuştur. Sonraki süreçlerde Ramazzini, iş sağlığı

(15)

alanına sunduğu önemli katkılarından dolayı bütün dünyada iş sağlığının kurucusu ve babası olarak benimsenmiştir. İş sağlığı ve güvenliği ilk kez İtalya’da doğmuş ama daha sonraları gelişimi İngiltere’de sağlamıştır. 17-18. yüzyıllarda İngiltere’de buhar makinelerinin keşfi ve makineleşmedeki gelişmeler sonucu mekanize sanayi kurul-muştur. Bu gelişmeye paralel olarak iş yerlerinde kaza sıklığı artmıştır .

Tarihten günümüze içinde iş kazaları ve meslek hastalıklarından kaynaklanan zararın tazmini için kurulan ilk sistemler Almanya’da Bismark tarafından geliştiril-miştir. Bir yandan Bismark, Almanya’da sosyal sigorta sistemlerini oluştururken, di-ğer yandan başka ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıkları üzerinde durulmuştur. 19. yy. başlarında sanayi kesiminde çalışan işçileri, iş kazaları riskine karşı koruma-ya yönelik kanunlar çıkarılmıştır. 1884 yılında Almankoruma-ya’da kabul edilen, iş kazası sigortasına ilişkin kanun ve 1898 Fransız Kanunu bu konudaki gelişmelerdendir .

2.1.2 Türkiye’deki gelişmeler

Turkiye’de işçiyi korumaya yönelik ilk mevzuat Tanzimat Dönemi’nde çıkarılan (1865) ‘Dilaver Paşa Nizamnamesi’dir. Dilaver Paşa tarafından hazırlanan Ereğli Kömür Maden-i Hümayun Nizamnamesi 100 maddeliktir. Nizamnamenin çalışma koşullarıyla ilgili 5. bölümü ocaklarda çalışacak işçiler ile ilgili değişik kurallar getiriyordu. Bu kurallar; Ereğli sancağından 15-50 yaşları arasındaki sağlam erkeklerden alınacağı, bir günde 10 saat çalışılması gerektiği, bu saatin iki nöbette tamamlanacağı, kömür taşıma işinden kaçanlara ya da bir başkasının kaçmasına yardım edenlere iki kat süreyle çalışma zorunluluğu getirileceği gibi maddelerden oluşur. 1869 tarihli Maaddin Nizamnamesi iş güvenliği ile ilgili bazı koruyucu hükümler barındırmaktadır. Ayrıca Dilaver Paşa Nizamnamesi’nde bahsedilmeyen bir takım konulara da değinilmektedir .

Cumhuriyetin ilanından önce Büyük millet Meclisi(BMM) Hükümeti döneminde (1921-1923 yılları) işçilerin çok ağır şartlar altında çalışmak zorunda kaldıkları Zonguldak ve Ereğli Kömür Bölgelerinde uygulanmak üzere 2 yasa çıkarılmıştır:

(16)

28.04.1921 tarih ve 114 sayılı ‘Zonguldak ve Ereğli Havza-i Fahmiyesi'nde Mevcut Kömür Tozlarının Amele Menfa-i Umumiyesi olarak Füruhtuna dair Kanun ve 10.09.1921 tarih ve 151 sayılı ‘Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hu-kukuna Müteallik Kanun’dur .

Cumhuriyet ilan edildikten sonra hakim olan devletçi anlayış, çıkarılan yeni yasalar aracılığıyla çalışma hayatında da etkisini göstermektedir .

İşçi ve işveren arasındaki hakları düzenlemeye dair ilk defa ciddi olarak 15.06.1936 tarih ve 3008 sayılı İş Kanunu ile ilgili maddeler konulmuştur ve iş güvenliğine devletin müdahalesi başlamıştır .

2’nci Dünya Savaşı sonrasının sosyal politika anlayışlarının yansımaları ülkemizde de olmuş ve bu bağlamda iş kazaları meslek hastalıkları ve analık sigorta-ları kurulmuştur. 28 Ocak 1946 tarih 4841 sayılı Çalışma Bakanlığı kuruluş yasasının 1. maddesi ile Bakanlığın görevleri arasına sosyal güvenlik eklenmiş olup, mevzuatı-mıza sosyal güvenlik ilk kez bu yasa ile girmiştir .

22.05.2003 tarihinde 4857 sayılı iş kanunu yürürlüğe girmiştir. Mevcut iş sağlığı ve iş güvenliği uygulamaları bu kanuna bağlı olan yönetmeliklerle düzenlen-miştir .

2.2 Kaza Kavramı

Kaza, beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve maddi-manevi zarar veren olaydır . World Health Organization (WHO) kazayı; insan iradesi dışında, ani ve çabuk beliren bir dış güç etkisiyle ortaya çıkarak fiziksel ve/veya mental hasarlarla sonuçlanabilen olay şeklinde tanımlamıştır .

Türk Hukuk Sistemi’nde kazanın geniş ve dar olmak üzere iki tanımlaması vardır. Dar anlamda kaza; vücut bütünlüğünü bozan, dışarıdan gelen ve ani nitelikli istenilmeyen bir olaydır . İş kazası ise; kazanın tamamen çalışma yaşamından doğan halini oluşturmakta olup, bu açıdan bakıldığında, iş kazalarının hukuksal açıdan dar anlamda kaza tanımının içerisinde olduğu söylenebilir .

Kaza kavramı yabancı hukuk sistemlerinde de benzer kavramlarla açıklan-mıştır. İsviçre Federal Sigorta Mahkemesi, alışılmamış bir dış etkenin insan

(17)

vücu-dunda yarattığı ani ve istenilmeyen zarar verici etkiyi kaza olarak nitelendirmiştir. Alman Hukuku’nda ise kaza, sakatlanmaya sebep olan beklenilmeyen bir olay olarak ifade edilmektedir. Amerikan Hukuku’nda genel kapsamda kaza, tümüyle rastlantısal olarak zarara sebep olan olayları ifade eder .

2.3 İş Kazası Tanımları ve Sınıflandırılması

Tarihsel süreçle ortaya çıkan gelişmelere bağlı olarak iş kazasının çeşitli tanımlamaları yapılmış ve çıkartılan yasa ve tüzüklerde bu farklı tanımlamalara yer verilmiştir.

2.3.1 İş kazası tanımları

Sözlük anlamıyla iş kazası; iş yerinde meydana gelen ve işçiyi bedensel veya ruhsal yönden etkileyen olay şeklinde tanımlanmaktadır . Bir görüş iş kazasını; birdenbire veya hiç değilse kısa bir zaman parçası içinde meydana gelmiş zarar verici olay olarak tanımlar. Bir başka görüşe göre; sigortalının, işveren otoritesi altında bulunduğu sırada, gördüğü iş dolayısıyla, aniden ve dıştan gelen bir etkiyle bedensel ya da ruhsal zarara uğraması olayıdır . Bir başka tanıma göre iş kazası; işçinin iş süresinde çalışma koşulları, işin nitelik ve yürütümü ya da kullanılan makine, araç gereç ve malzeme nedeniyle uğradığı, iş gücünün tamamı ya da bir bölümünü yitirdi-ği olaydır . Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) iş kazasını, önceden planlanmamış, çoğu zaman kişisel yaralanmalara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olay şeklinde tanımlanmıştır . ILO’ya göre ise iş kazası yüksekten düşme veya makineye kapılma gibi iş sırasında meydana gelen yaralanma veya ölüme yol açan olaylar olarak tanımlanmaktadır .

1964 yılında çıkartılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK)’nun 11. maddesinin A fıkrasında iş kazası ile ilgili ilk yasal düzenleme bulunmaktadır. Bu açıklamaya göre iş kazası;

(18)

 İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,

 Sigortalının işveren tarafından görevle başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

 Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan

zamanlar-da,

 Sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen arızaya uğratan olaydır . 5510 Sayılı SSG SSK’nın 13 üncü maddesine göre iş kazası;  Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

 İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi

nedeniy-le,

 Sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,

 Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

 Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan

zamanlar-da,

 Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlanmıştır .

2.3.2 İş kazaları sınıflandırılması

İş kazalarıyla ilgili etkili veriler elde edebilmek için iş kazalarının sınıflandı-rılması gerekmektedir. Çok fazla işkolu olması nedeniyle iş kazalarının sınıflandırıl-ması zorlaşmaktadır.

İş kazaları; maddi kayıplara yol açmadan atlatılan, maddi kayıplara yol açan ve yaralanma ile sonuçlanan iş kazalarıdır. Yaralanma ile sonuçlanan iş kazaları da kendi içinde önemsiz yaralanmaya neden olanlar, geçici iş göremezlik ya da sakatlık

(19)

hali yaratanlar, kalıcı ve kısmi sakatlık ile sonuçlananlar, tamamıyla sakatlık ve ölümle sonuçlanan iş kazaları şeklinde sınıflandırılmıştır .

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2012 istatistik yıllığında kaza sebeple-rine göre yapılan sınıflandırmada ;

 Bir veya birden fazla cismin sıkıştırması, ezmesi, batması, kesmesi,  Düşen cisimlerin çarpıp devrilmesi,

 Makinelerin sebep olduğu kazalar,  Kişilerin düşmesi,

 Taşıt kazaları,

 Herhangi bir sebepten vücudun zorlanmasından ileri gelen incinmeler,  Normal sınırlar dışındaki ısılara maruz kalmak veya temas etmek,  Patlama sonucu meydana gelen kazalar,

 Kaynak yaparken meydana gelen kazalar,  Kaza neticesi zehirlenmeler,

 Elektrik Akımından İleri Gelen Kazalar,

 Herhangi Bir Şekilde Vücudun Zorlanmasından İleri Gelen İncinmeler,  Vücudun Doğal Boşluklarına Yabancı Bir Cisim Kaçması,

 Hayvanların Isırması, Hayvan Darbeleri, Zehirli Hayvanların Sokması,  Tedaviye Bağlı Kazalar ve Aşılama Komplikasyonları,

 Kazaların Sonradan Meydana Çıkan Akıbetleri,  Öldürme ve Yaralama

 Savaş, Terör ve Toplumsal Olaylardan İleri Gelen Travmalar

 Zararlı Maddelerle Veya Radyasyonla Temas Etmek Veya Maruz Kalmak

 Diğer nedenler şeklindedir.

ILO tarafından yapılan çalışmalara göre; ölümle sonuçlanan kazalar, ancak buz dağının görünen küçük kısmını teşkil eder. ILO tarafından yapılan tahmine göre dünya genelinde her bir iş kazası sonucu ölüm olayına karşılık ortalama 1-3 gün iş kaybına sebep olan yaralanma, 5000 ilk yardım gerektiren yaralanma ve 70.000 kez ucuz atlatılan (kazadan dönme, kazaya ramak kala, aksilik) olay meydana gelmektedir .

(20)

2.4 İş Kazalarıyla İlgili Veriler

Dünya genelinde 2001 yılında meydana gelen iş kazalarına bağlı ölümlerin kıtalara göre dağılımı Tablo 1’de verilmiştir . Bu istatistikler göre en fazla Asya kıtasında, en az da Avustralya kıtasında iş kazaların bağlı ölümler görülmektedir.

Tablo 1. 2001’ de iş kazasına bağlı ölüm sayılarının kıtalara göre dağılımı

KITALAR ÖLÜMLÜ İŞ KAZASI ASYA 223407 AFRİKA 59332 AMERİKA 47047 AVRUPA 20377 AVUSTRALYA 1040 TOPLAM 353204

ILO’ nun 2009 yılı açıklamalarına göre ;

 Dünyada her 15 saniyede bir çalışan, iş kazaları veya meslek

hastalık-ları nedeniyle hayatını kaybetmektedir.

 Her gün yaklaşık 6 bin 300 çalışan iş kazası veya meslek hastalıkları

nedeniyle yaşamını kaybetmektedir.

 Her yıl yaklaşık olarak 360 bin çalışan iş kazası, 1 milyon 950 bin çalışan ise meslek hastalıklarından olmak üzere; toplam yaklaşık 2 milyon 300 bin çalışan iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmektedir.

 Her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte ve 160 milyon çalışan meslek hastalıklarına yakalanmaktadır.

 Her yıl, çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde zehirli maddelerden dolayı 651 bin çalışan yaşamını yitirmektedir.

(21)

 ILO’ ya göre bildirim ve kayıt sistemindeki eksiklikler nedeniyle çoğu ülke için bu rakamların tahminlerden daha yüksek çıkması kaçınılmaz-dır.

Dünyada her 100.000 çalışanda iş kazası sonucu meydana gelen ölüm oranı 14.0 olarak tahmin edilmektedir. Bu oran ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye ve ekonomik çalışma alanlarına göre değişme gösterir. Avrupa birliği ülkelerinde bu oran her 100.000 çalışanda 5.89’dur. En yüksek oran 23.1 ile Asya bölgesi ülkeleri-ne aittir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise bu oran 3.2’dir .

ILO’ nun 2014 yılında yaptığı açıklamalara göre; işle ilişkili kazalardan 2.3 milyon kişi öldüğü tahmin edilmektedir. Bunlardan 2 milyonu çeşitli hastalıklardan, 350 bini de iş kaynaklı kazalardan kaynaklanmaktadır. Bu durumda ortalama her gün ölümlü 6.300 iş kazası meydana gelmektedir. Bu ölümlere ek olarak 2010 yılında 313 milyonun üzerinde ölümcül olmayan iş kazaları (en az 4 iş günü kaybına yol açan kazalar) meydana geldiği tahmin edilmektedir. Bu rakamlar şaşırtıcı olmakla birlikte çalışanların ve ailelerinin sıkıntılarını, acılarını veya toplulukların ekonomik kayıplarını tam anlamıyla yansıtamamaktadır .

Dünya genelinde belirlenen istatistiklerde Asya kıtası içerisinde değerlendi-rilen Türkiye’de iş kazalarıyla ilgili istatistikler her yıl Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistik yıllıkları adı altında SGK tarafından yayınlanmaktadır. SGK ista-tistikleri 1997-2014 arasındaki 18 yıllık dönemde toplam 1.625.861 iş kazası meydana geldiğini ve bunların 20414 tanesinin ölümle sonuçlandığını göstermekte-dir. Bu rakamlar, sadece sigortalı çalışan kişileri kapsayan istatistiki verilerigöstermekte-dir. Ülkemizde kayıt dışı çalıştırılanların yüksek boyutta olduğu düşünülürse, sorunun vehametinin çok daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Yıllara göre Türkiye’de iş kazası ve ölüm sayıları Tablo 2’de belirtilmiştir.

Tablo 2. 1997- 2014 yılları arasında Türkiye’de iş kazası ve ölüm sayıları

YILLAR İŞ KAZASI (n) ÖLÜM (n)

1997 98.318 1.282

1998 81.895 1.094

(22)

2000 74.847 731 2001 72.367 1.002 2002 72.344 872 2003 76.668 810 2004 83.830 841 2005 73.923 1.072 2006 79.077 1.592 2007 77.602 1.043 2008 72.963 865 2009 64 316 1171 2010 62.903 1444 2011 69.227 1700 2012 74.871 744 2013 191.389 1360 2014 221366 1626 TOPLAM 1.625.861 20414

SGK istatistik yıllıkları; 2014 yılı itibariyle 18 milyonun üzerinde sigortalı çalışan olduğunu, en fazla Mayıs-Ağustos döneminde (79.850) olmak üzere toplam 221366 iş kazası meydana geldiğini ve bunların 1626 tanesinin ölümlü kaza olduğunu göstermektedir. SGK verileri; 2014 yılında en fazla ölüm 501 olguyla inşaat sektöründe, 381 olguyla madencilik sektörü, 172 olguyla kara taşımacılık sektörü, 100 olguyla metal/makine sektörü ilk sıralarda gelmektedir. Ölenlerin il dağılımında 327 olguyla Manisa ilk sırada yer almaktadır. Manisa’da ölenlerin 325’inin erkek, 2’sinin kadın cinsiyette olduğu görülmektedir. Ölen 1626 kişiden sadece 37’sinin kadın cinsiyetli olduğu görülmektedir. 2014 yılında ölenlerin meslek grubuna göre dağılımına bakılırsa; 987 olguyla nitelik gerektirmeyen meslek grubu ilk sırada yer almaktadır. Ölen kişilerin aylara göre dağılımında en çok ölüm 410 vakayla Mayıs ayında olmuştur .

Verilen istatistiklere göre; ülkemizin en kalabalık nüfusuna, en kalabalık çalışan nüfusuna ve en gelişmiş sanayi bölgelerine sahip olan İstanbul, Türkiye’nin iş

(23)

kazalarının karakterinde belirleyici rol üstlenir. İstanbul ve çevresinde 2004-2010 yılları arasında yapılan 28.116 otopsiyi kapsayan bir çalışmada, ölümlerinin iş kazasına bağlı olduğu belirlenen 1045 (%3,71) olgu bildirilmiştir .

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından hazırlanan 2014 yılı iş cinayetleri raporuna göre; 2014 yılında iş kazalarına ve meslek hastalıklarına bağlı en az 1886 kişinin öldüğü, mayıs ayının 427 işçi ölümü ile en çok kişinin öldüğü ay olduğu, inşaat kolunda 423 işçinin, maden işkolunda 386 kişinin ve tarım işkolunda 309 kişinin öldüğü belirtilmektedir .

2.5 İş Kazaları Oluşum Teorileri

Meydana gelen kazaları araştıran tıp, mühendislik, yönetim bilimi, eğitim, ergonomi gibi farklı bilim alanları, kaza sebeplerini açıklamak için birtakım kaza oluşum teorileri geliştirmişlerdir . Bu teoriler şunlardır;

2.5.1 Domino teorisi

Kaza önleme ve sanayi güvenliği ile ilgili ilk geliştirilen teorilerden biri olup yazarı Herbert W. Heinrich’tir. 1920’lerin sonlarında, 75.000 sanayi kaza raporu üzerinde çalıştıktan sonra Heinrich;

• Sanayi kazalarının %88’ine iş arkadaşları tarafından ortaya konan güvenli olmayan hareketlerin neden olduğunu,

• Sanayi kazalarının %10’una güvenli olmayan koşulların neden olduğunu, • Sanayi kazalarının %2’sinin engellenemez olduğunu ortaya koymuştur. Heinrich, bir kazanın meydana gelebilmesi için olması gereken olaylar dizisinde beş faktör olduğunu belirtmiştir. Bu faktörler (kaza zinciri); kalıtsal ve sosyal çevre, işçinin hatası, güvensiz hareket ve koşullar, kaza ve yaralanmadır .

Domino teorisi güvenli olmayan davranışlar ve güvenli olmayan koşullar olmak üzere 2 temel noktaya dikkat çekmektedir. Bu iki noktanın kontrol altında tutulması, kazaların ortaya çıkmasını engelleyebilmektedir .

(24)

2.5.2 Kaza/olay kuramı

Bu teori insan faktörleri teorisinin genişletilmiş bir halidir. Ek olarak; ergonomik yetersizlikleri, hata yapma kararı ve sistem hataları gibi yeni elemanları ortaya koymuştur .

2.5.3 Epidemiyoloji kuramı

Teori çevre faktörleri ve hastalık arasındaki ilişkiyi belirleme ve çalışma için kullanılan modellerin, çevre faktörleri ile kazalar arasındaki sebepsel ilişkinin açık-lanmasında da kullanılabileceğini savunmaktadır .

2.5.4 Sistem kuramı

Sistem modellerinin temel bileşenleri, kişi, makine çevre, bilgi, kararlar, riskler ve yapılması gereken görevdir. Bileşenlerin her birinin meydana gelecek kaza olasılığında bir rolü bulunmaktadır. Bu bileşenler arasındaki etkileşime bağlı olarak, kazanın ortaya çıkma olasılığı artabilmekte ya da düşebilmektedir .

2.5.5 Kombinasyon kuramı

Hiçbir modelin/teorinin tek başına bütün olayları açıklayamayacağını, kazaların gerçek sebeplerinin, iki veya daha fazla modelin kombinasyonu ile elde edilebileceğini savunmaktadır .

(25)

2.5.6 İnsan faktörleri kuramı

Bu teori kazaları, eninde sonunda insan hatasından kaynaklanan olaylar zincirine bağlar. Teori, insan hatasına yol açan üç önemli faktörü içerir: Aşırı yük, uygun olmayan tepki ve yerinde olmayan faaliyetler. Kitabında bu teorilerin eksik olduğunu ifade eden Sanders (1993) kullanım kolaylığı açısından kaza sebep teorile-rini üç ana başlık altında toplamıştır: Kaza-yatkınlık teorileri, işçi kabiliyetlerine kar-şılık iş talebi teorileri ve psikososyal teoriler .

2.5.7 Tek faktör teorisi

Günümüz araştırmacılarınca yoğun eleştirilerine maruz kalan bu teori, bir kazanın sadece tek bir nedenin sonucu olarak ortaya çıktığını ileri sürmektedir.

Teoriye göre, eğer sadece bu tek neden tanınabilir ve ortadan kaldırılabilir ise kaza olmayacaktır .

2.5.8 Çok faktör teorisi

Bu teoride, Tek Faktör Teorisi’nin tersine, kaza birçok etken ile birlikte değerlendirilerek analiz edilir. Bu teori ve analiz yöntemleri güncel olarak uygulan-maktadır.

Teoriye göre, kazalar çok etkenlidir, standart altı uygulamalar sonucu oluşan standart altı şartlarla bir hatalar zinciri sonucu kazalar meydana gelmektedir .

2.5.9 Enerji teorisi

Bu teoriye göre, kazalar daha çok enerji transferi sırasında meydana gelmektedir. Kazaya neden olan bu enerji; kinetik, kimyasal veya termal enerji gibi

(26)

birçok şekilde ortaya çıkabilmektedir. Enerji boşalması ne kadar büyükse, hasar potansiyeli de o oranda büyüktür .

İnsanda bulunan metabolik enerjinin bir başka insana ya da bir alete transferi esnasında da kaza meydana gelebilmektedir. Burada enerji direkt olarak kaynağından hedefe doğru transfer olabileceği gibi, bir vasıta aracılığıyla da transfer olabilmekte-dir. Potansiyel enerji transferi neredeyse her yerde meydana gelmekteolabilmekte-dir. Ancak bazı çevresel şartlar kaza olma potansiyelini oldukça arttırmaktadır. Bu teoriye göre bu şartlar eğer çözümlenebilir ise, çevresel şartları düzenleyerek kazaya neden olan enerji transferi de ortadan kaldırılabilir ya da azaltılabilir .

Konuya bütüncül olarak bakıldığında; bütün teorilerin ya çıkış noktasında ya da içeriğinde insan hatasından (Şekil 1) bahsedilir .

Şekil 1.Kaza sebep teorileri ve insan hatası

2.6 İş Kazalarının Nedenleri

Literatürde iş kazalarının nedenleri ve kazalara etki eden faktörler henüz tam anlamı ile sınıflandırılmamış ve dolayısıyla bu konuda ortak bir mutabakata ulaşıla-mamıştır . Ancak iş kazalarının nedenleri ile ilgili bir çok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalara göre iş kazalarının meydana gelmesinde tek bir faktörün değil, bir-den fazla faktörün etkisi olduğu gösterilmiştir . Cascio'ya göre iş kazalarının iki temel

(27)

sebebi vardır. Bunlar, güvensiz çalışma davranışları ve güvensiz çalışma şartlarıdır. Cascio ayrıca, güvensiz çalışma şartlarını da fiziksel ve çevresel şartlar olarak iki başlık altında toplamıştır. Fiziksel şartlar bozuk ekipmanı, yetersiz makine muhafazasını ve koruyucu donanım eksikliğini oluşturur. Gürültü, radyasyon, toz ve stres gibi etkenlerde güvensiz çevresel şartları meydana getiren etmenlerdir .

Türkiye’deki iş kazalarının nedenlerini saptamak için farklı tarihlerde farklı kişiler tarafından birtakım çalışmalar yapılmıştır. Kepir (1981), iş kazalarının %2’ sinin insan kontrolü dışında, % 10' unun mekanik yetersizlikten ve %88' inin ise, insan faktörüne bağlı olduğunu belirten bir çalışma yapmıştır. Haksöz (1985), Makine ve Kimya Endüstri Kurumu’nda (MKE) yaptığı bir çalışmada, kazaların % 95'inin güvensiz davranış ve kişisel koruyucu kullanmamadan, %5’inin ise, teknik nedenlerden kaynaklandığını belirtmiştir . Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) üyelerinde iş kazası nedenleri incelendiğinde, iş kazalarını %87 oranı ile "Güvensiz Hareketler" ve %13 ile "Güvensiz Şartlar" meydana getirmektedir . Kaza nedenlerinin iş kazalarının ortaya çıkmasındaki ağırlık oranları konusunda farklı görüşlerin bulunduğu tespit edilmiştir. Buna rağmen, genellikle iş kazalarının %80’inin insanlara, %18’inin fiziki ve mekanik çevre koşullarına, %2’sinin ise umulmadık olaylara bağlı olarak oluştuğu belirtilmiştir. Bu genelleme, iş kazalarının yaklaşık olarak %98’i üzerinde kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin alınabile-ceğini ortaya koymaktadır .

Güvensiz davranışlar, çalışanların fizyolojik ve psikolojik özellikleri ile çevre koşullarından kaynaklanmaktadır. Çalışanlardaki genetik bozukluklar, organik yıp-ranmalar, ergonomik düzen yetersizlikleri ve sağlıksız çevre koşulları güvensiz davranışların nedenlerini oluşturmaktadır Üretim aşamasında katılan insanın yap-makla görevli olduğu iş onun fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan kaldırabileceğinin üzerinde düzenlenmişse, iş düzeni insanın dalgınlık ve dikkatsizliğine neden olacak şekilde monoton şekilde ilerliyorsa ya da yapılan işin gerektirdiği ölçüde besin enerjisi sağlanamadığından organik bir zorlanma söz konusu ise, güvensiz davra-nışların ortaya çıkması ve dolayısıyla iş kazalarının oluşması kaçınılmazdır .

Güvensiz hareketler; sorumsuz biçimde görev verilmeden ya da uyarılara aldırmadan güvensiz çalışmak şeklinde tanımlanabilir. Bunlar:

(28)

2. Güvenlik donanımını kullanılmaz duruma sokmak

3. Tehlikeli cihazlar kullanmak ya da donanımı güvensiz biçimde yönetmek

4. Güvensiz yükleme, istif, karıştırma, yerleştirme ve benzeri davranışlar-da bulunmak

5. Güvensiz durum ya da duruşlarda bulunmak 6. Hareketli ya da tehlikeli yerlerde çalışmak

7. Şaşırmak, kızgınlık, suiistimal, irkilme gibi davranışlarda bulunmak 8. Güvenliği önemsememek ya da kişisel koruyucu malzemeyi

kullanma-mak.

Güvensiz davranışların yanı sıra iş kazalarının nedenlerini oluşturan temel etkenlerden bir diğeri de işyerinde güvensiz şartlardır. İşyerindeki güvensiz durum-lar; üretim sürecinde kullanılan teknolojinin ve üretim araçlarının niteliğinden işyeri düzensizliğine, bakım ve kontrollerin eksikliğinden denetim ve yönetim hatalarına, depolama ve istifleme yanlışlıklarından sağlıksız çevre koşullarına kadar birçok se-bepten dolayı ortaya çıkmaktadır. Güvensiz koşullar ise:

1. İşyerinde yetersiz koruyucu kullanılmış olması, 2. Koruyucunun hiç yapılmamış olması,

3. Kusurlu, pürüzlü, sivri, kaygan, eskimiş, çatlak aletler kullanılması, 4. Güvensiz yapılmış makine, alet, tesis ve benzerlerinin varlığı, 5. Güvensiz düzen, yetersiz bakım, tıkanıklıklar, kapanmış geçitler, 6. Yetersiz aydınlatma, göz kamaştıran ışık kaynakları,

7. Güvensiz iş elbisesi ya da gözlük, eldiven ve maske kullanılması, yorucu yüksek topuk ve benzeri giyim eşyası eksiklikleri,

8. Yetersiz havalandırma, kirli hava kaynakları,

9. Güvensiz yöntemler ve mekanik, kimyevi, elektriksel, nükleer

koşullardır

Kaza oluşum nedenleri incelendiğinde; insan, çevre ve makine faktörleri olarak 3 temel başlık altında toplanabilir . Bu faktörler aşağıda ayrıntılı olarak incelenmiştir.

(29)

2.6.1 İş kazalarının kişisel nedenleri

İş kazalarının meydana gelmesinde etkili olan etmenleri belirlemek amacıyla yapılan araştırmalarda, makine, donanım ve çalışma ortamının eksikliklerinden kay-naklandığı gibi, çalışanların kişisel özelliklerinin de etkisi olduğu görülmüştür. Ya-pılan araştırmalar iş kazalarının birden fazla kişisel nedeni olduğunu ortaya çıkar-mıştır .

İş kazalarının meydana gelmesinde etkili kişisel nedenler 3 ana başlık altında toplanabilir .

1. Kişisel özellikler; yaş, cinsiyet, eğitim, deneyim, medeni durum,

2. Fizyolojik Özellikler; fiziksel yetersizlik, yorgunluk, uykusuzluk, mo-notonluk,

3. Psikolojik Özellikler; duygusallık, zeka, iş tatmini ve motivasyon, algısal yetersizlik,

2.6.2 İş kazasının çevresel nedenleri

İş kazalarının meydana gelmesinde çevresel ortamdaki mevcut fiziki şartların da etkisi azımsanmayacak derecede önemlidir. Kişinin ortamla gerekli uyumu sağlayabilmesi için ortamda normal fiziksel koşulların var olması gerekmektedir .

Çevresel faktörler denildiğinde, fiziksel çevrenin yanı sıra, pek çok çevresel faktörün var olduğu görülmektedir. Çevresel faktörler; fiziksel, ergonomik, kimyasal ve biyolojik çevre koşulları olarak dört ana başlık altında toplanabilir. Bu çevresel faktörler çerçevesindeki çalışma ortamı, çalışan sağlığı ve güvenliği açısından uygun değil ise, çalışanın psikolojik, biyolojik ve fiziksel açıdan motivasyonu azalacak ve bu durum çalışma verimliliğini olumsuz etkileyerek iş kazalarına sebep olabilecektir. Bu nedenle, çalışma şartlarının optimum düzeyde tutulması ve sağlıklı ve güvenli bir iş ortamının hazırlanması büyük önem taşımaktadır .

1. Fiziksel çevre koşulları; gürültü ve titreşim, aydınlatma, ısı ve nem,

(30)

2. Ergonomik çevre koşulları; çalışma sürelerinin aşılması, dinlenme

sürelerinin var olandan daha az verilmesi, yıllık izinlerin dinlenme süreci yaratmayacak düzeyde kullandırılması, vardiya sistemlerinin ilgili mesleklere göre uygun şekilde düzenlenmemesi, kişilerin kapasitesinin üzerinde üretim artış hedeflerinin belirlenmesi ve çalışma hızının uygun şekilde düzenlenmemesi ,

3. Kimyasal çevre koşulları; Kimyasal hemen hemen tüm iş kollarında

kullanılmaktadır. Bu kimyasallara maruz kalanlarda sinir sistemi ve karaciğer hasarları, metal zehirlenmeleri, alerjiler, üretim bozuklukları ve akut etkiler gibi rahatsızlıklar görülebilmektedir. Bu nedenlerle kişilerde halsizlik, yorgunluk ve huzursuzluk hissi oluşmasına neden oldukları bilinmektedir. Bu durum hata yapma riskini arttırarak kaza oluşumları üzerinde etkili olabilmekte, bazı kimyasallar ise ani ölümlere neden olabilmektedir .

4. Biyolojik çevre koşulları; virüs, parazit, bakteri ve mantar gibi biyolojik

zararlılara maruziyete bağlı virüs enfeksiyonları, astım, kronik parazit hastalıkları vb. meydana gelebilir. Bu nedenlerle kişilerin dikkatleri azalabilmekte ve bazı meslek hastalıkları sebebi ile çalışma güçlerinde zayıflıklar oluşabilmektedir. Çoğu zaman ilk aşamalarda fark edilemeyen bu nedenlerle iş kazaları oluşabilmektedir .

2.6.3 Makine faktörü

Yapılan çalışmalar göstermektedir ki, makinelerden kaynaklanan kaza oranları küçümsenmeyecek derecede önemli bir etkiye sahiptir. Kullanılan makinelerin çevre ve insana uyumu ile işe uygunluğuna dikkat edilmesi gerekmektedir. Makinelerin periyodik bakımlarının yapılmaması, makinelerin gelişen teknolojiye uyarlanmaması, makinelerdeki koruyucuların eksik ve uygunsuz oluşları, makinelerin yapılan işe uygun özelliklerde olmaması sonucu oluşacak teknik arızalar gibi etkenler sonucu iş kazalarının meydana gelmektedir

(31)

2.7 İş Kazalarının Sonuçları ve Neden Olduğu Kayıplar

İş kazaları dar anlamda öncelikle bireyin kendisini, iş arkadaşlarını, ailesini ve yakın çevresini maddi ve manevi olarak etkiler, geniş anlamda ve uzun vadede işveren ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz etki gösterir. İş kazalarının bilanço-sunun ağırlığını belirlemek, bu konu üzerinde ne derecede önlem alınması gerektiği açısından çok önemlidir.

2.7.1 Birey ve ailesi açısından sorunlar

Çalışan kişi, kaza sonrası acı duyabilir, sakat kalabilir hatta yaşamını yitirebilir. Kaza, sakatlık ile sonuçlanmışsa kişi maddi ve manevi açıdan büyük acı ve kayba uğrar. Sakatlık sonucu alınan tazminat ve bağlanan aylık, bireyin kaybolan organını geri getirmeyecek ve buna bağlı olarak ruhsal bozukluklar meydana gelecektir. Bunun yanında, iş kazası sonucu işçi uzun süren ve acı veren tedavi süreci ile baş etmek zorunda kalmaktadır .

Kaza geçirinceye kendi kendine yeten işçi, artık tüketici ve belki de başkalarına muhtaç duruma gelmiştir. Kendisini işe yaramayan, ailesine ve topluma yük olan bir kişi olarak hissedebilmektedir. Bu duygu insanlarda değişik psikolojik rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. İşçinin çektiği maddi ve manevi acıların ailesine yansıması da kaçınılmazdır. Kaza sonucu çalışamaz duruma düşen kişilerin yaşam tarzlarında ve çevrelerinde değişiklikler olacaktır, iş kaybı ile birlikte statü kaybı, buna bağlı olarak dost ve arkadaş çevresinde eski konumunu kaybedebilmektedir .

İş kazası veya meslek hastalığı ölüm ile sonuçlandığında; ölen kişi ailenin gelirinin tamamını ya da önemli bir bölümünü sağlıyorsa, geride kalan aile üyeleri büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir. İşçi eğer aile reisi ise, korumasız kalan çocuklarının suça itilmesi, eşinin toplumda önemli bir statü kaybına uğraması ihtimali bulunmaktadır. Aile üzerindeki etkilerden biri de çocukların gelir elde edebilmek için okullarını bırakıp çalışma yaşamına katılmaları ve ailenin

(32)

sorumlu-luğunu taşıma görevini yüklenmeleri nedeniyle eğitim hayatlarının sekteye uğrama-sıdır .

Avrupa Birliği İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansının yapmış olduğu çalışma sonuçlarına göre iş kazasına uğrayan çalışanların yaklaşık % 5’i ya işini değiştir-mekte, ya da iş yerindeki çalışma pozisyonunu değiştirmek durumunda kalmakta veya çalışma süresinde azaltmaya gitmektedir. Kazaya uğrayanların % 0,’ı ise çalışma yaşamını tamamen bırakmak zorunda kalmaktadır .

2.7.2 Çalışanlar açısından etkileri

Bir işletmede sık sık kaza meydana geliyor, alınan tedbirler yetersiz kalıyor veya çalışanlarda iş güvenliği açısından bir kanaat oluşturulamıyor ise, bu işletmede bir emniyet ortamının oluşmadığı kabul edilmektedir. İş yerinde kazalara açık du-rumda olduklarını ve yönetim tarafından değerli görülmediklerini düşünen çalışanlar, bu durumdan etkilenebilmekte ve doğrudan veya dolaylı olarak işi yavaşlatabilmek-tedir. Meydana gelen kazada kendisine atfedilebilecek bir kusur olduğunu düşünen diğer çalışanların ve yöneticilerin ise iş verimlilikleri azalabilmektedir .

İşçiler iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun bir biçimde çalışmak zorunda bırakıldıklarında, sağlıksız bir yapıya sahip olur ve toplum içinde sağlıksız bir olarak yer edinirler. Kişileri sağlıksız yetişen bir toplum ise, mutlu ve verimli olamaz. Bu nedenle, toplumda çalışanlara gerekli sağlık ve güvenlik ortamının sağlanması, sosyal açıdan zorunlu görülür .

2.7.3 İşletme açısından etkileri

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili düzenlemeler 4857 sayılı iş kanunu (İK) ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılmış yürürlükteki yönetmeliklere uygun olmak durumun-dadır. İşletmeler yeterli bir iş güvenliği yönetimi sağlamakla yükümlüdürler. Gerek-leri yerine getirmeyen kişiler ve işletmeler hakkında Türk Ceza Kanununun (TCK) Topluma Karşı Suçlar kısmının Genel Tehlike Yaratan Suçlar bölümünde cezai yaptırımlar öngörülmüştür .

(33)

İş kazaları neden oldukları acı ve ızdırapların yanı sıra makine, malzeme, ürün kayıplarına da neden olmakta ve verimliliği düşürmektedir. Uluslararası kuru-luşlarca yapılan araştırmalar iş güvenliği ile işgücü verimliliği arasında karşılıklı etkileşim şeklinde bağlantının olduğunu, sağlık ve güvenli işyerlerinde verimliliğin arttığını ortaya koymuştur. İş kazalarının önleyecek şekilde iş güvenliğinin sağlan-ması, sekonder olarak işyerinde verimlilik ve üretim artışını sağlamaktadır . ILO araştırmalarında; üretimde kullanılan makine ve tezgâhlarda koruma sistemle-rinin geliştirilerek iş güvenliğinin sağlanması sonucu önemli oranda üretim artışı sağlandığı saptanmıştır .

Bugüne kadar yapılan çalışmalar tarandığında, gerek ülkemizde gerekse diğer ileri ülkelerde iş kazalarından doğan maliyetler doğrudan maliyet ve dolaylı maliyet olarak ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan maliyet terimi, kolayca hesaplanabilen belli para miktarlarını gösteren kaza maliyetleri olarak anlaşılır, dolaylı maliyetler ise belli bir para miktarlarını ifade etmeyip, daha çok işin yapımı esnasında meydana gelen kaza nedeniyle maliyetlerinin artması anlamına gelmektedir .

Doğrudan maliyetler şu şekilde sıralanabilir ;  Tedavi harcamaları,

 Kaza sonucunda ölen veya sakatlanan işçi için ödenen tazminatlar,  Açılan davalar nedeniyle avukatlık ücretleri ve mahkeme giderleri,  Geçici ve sürekli iş göremezlik ödenekleri,

 Cezai ödemeler,

 Hasar gören malzeme, tesis ve donanımın onarım veya yenileme bedeli. Dolaylı maliyetler, doğrudan maliyetlerden farklı olarak kapsam ve miktar bakımından tam tespit edilemeyen ve sınıflandırılamayan maliyetlerdir. Ancak toplamda dolaylı maliyetlerin doğrudan maliyetlerden çok fazla olduğu söylenebilir. Dolaylı maliyetler; işgücü kaybı, üretim kaybı, siparişlerin zamanında karşılanama-masından doğan kayıplar, yargı ve idari soruşturma masrafları şeklinde gruplandı-rılabilir .

A. İşgücü Kayıpları

 Kazalının çalışamaması nedeniyle,  Kazalıya yapılan yardım nedeniyle,

(34)

 Usta ve yöneticilerin kazayı incelemek için kaybettikleri zaman nedeniyle,

 Yaralı işçinin üzerindeki işi yeniden düzene koymak nedeniyle,  Yasal işlemler için kaybettikleri zaman nedeniyle ortaya çıkmaktadır. B. Üretim Kayıpları

 Kaza sırasında üretime ara verilmesi nedeniyle,

 Üretim aksaması nedeniyle iş akım ve programındaki aksamalar nedeniyle,

 Makinelerin durması ya da hasara uğraması nedeniyle,  Malzeme ve hammaddenin zarara uğraması nedeniyle,

 Kazaya uğrayan işçinin işe dönmesi halinde verimdeki düşmeler nedeniyle ortaya çıkmaktadır.

C. Siparişlerin Zamanında Karşılanamamasından Doğan Kayıplar,  Firmanın güven kaybı,

 Geç teslim nedeniyle ödenen para cezaları,

 Erken teslim halinde alınabilecek primden kaynaklanan kayıplardır.

D. Yargısal ve idari soruşturma masraflarından dolayı ortaya çıkan kayıplar da söz konusudur.

Her kazanın maliyeti kazanın türüne, sonucuna ve işkoluna göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle de kazaların dolaylı maliyetlerinin hesaplanması ya da öngörülmesi çok zordur .

2.7.4 Ülke ekonomisi açısından maliyetler

İş kazalarının maliyetlerinin, ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte, gayri safi milli hasılanın % 1’i ila % 3’ü arasında değiştiği, doğrudan maliyetlerin toplam maliyetin yaklaşık % 29’unu ve dolaylı maliyetlerin toplam maliyetin yaklaşık % 71’ini oluşturduğu belirtilmektedir .

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde, iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle 2006 yılında 1 milyon 905 bin 235 iş günü kaybı

(35)

yaşanmıştır. 2006 yılında 79 bin 27 iş kazası meydana gelmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, 100 bin işçide görülen kaza sayısı 2002 yılına göre yüzde 27 düşerek bin 11’e gerilemiştir. 2002 yılında 5 milyon 223 bin 283 işçide görülen kaza sayısı 72 bin 344 olurken, 2006 yılında 7 milyon 818 bin 642 işçiden 79 bin 27 kişi iş kazası geçirmiştir .

Türkiye’de SGK istatistiklerine göre; iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar TL olduğu tahmin edilmektedir. İş kazalarının ülke ekonomisi üzerinde meydana getirdiği kayıplar genel anlamda şu şekilde sınıflandırılmıştır ;

 Üretim verimliliğinin düşmesi, ülke rekabet gücünün azalması,

 Kaza geçirenlerin çalışabilecekleri sürede sağlayacakları üretim ve gayri safi milli hasılaya eklenecek katkıların kaybedilmesi,

 Kaza geçirenlerin çalışırken ödedikleri sosyal sigorta primlerinden yoksun kalınması,

 Muayene, teşhis ve tedavi için gerekli olan bütün harcamalar,

 İş göremezlik ödenekleri, maddi ve manevi tazminatlar, destekten yoksun kalma tazminatları,

 Malul kalanlara ve ölenlerin geride bıraktıklarına aylık bağlanılması,  Sosyal güvenlik sistemi ile hastane, rehabilitasyon merkezi giderleri,  Ülke ekonomisinin üretken kapasitesinin olumsuz yönde etkilenmesi,  Ülke kaynaklarının yok olması, ulusal kalkınmanın engellenmesi, ulusal

refahın azalması.

2.8 İş Sağlığı ve İş Güvenliği

2.8.1 İş sağlığı ve iş güvenliğinin tanımı

İş sağlığı, insan ile iş ilişkilerini sağlık yönünden inceleyen halk sağlığının bir dalıdır. Halk sağlığı, bütün mesleklerde çalışanların fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik

(36)

hallerini en yüksek düzeye getirmeye çalışır ve bu amaçla çalışanların yeteneklerine uygun işlerde çalıştırılmasını öngörür .

İş güvenliği, işyerlerinde işin yapılması ile ilgili olarak oluşan tehlikelerden, sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmaya ve daha iyi bir iş ortamı oluştur-maya çalışan bir bilim dalıdır. Bir işin yapılması sırasında bilinen veya bilinmeyen, öngörülen veya öngörülmeyen tehlikeler ve riskler söz konusudur. Bu tehlike ve riskler çalışan, işveren ve çevreyi tehdit eder. İş güvenliği tam bu noktada, ağırlıklı olarak iş kazalarını ve acil durumları ortadan kaldırmak için vardır .

2.8.2 İş sağlığı ve güvenliğinin amacı

İş sağlığı ve güvenliğinde amaç, kişi sağlığını tehdit eden, tehlikeye sokan, milli ekonomiye zarar veren, kaza ve meslek hastalıklarını önlemek ve çalışanın sağlığını korumaktır. İş güvenliği ile, çalışanlar korunabilir, üretimin güvenliğini korunabilir, işletmenin güvenliğini sağlanabilir ve ekolojik çevreye verilen minima-lize edilebilir .

ILO’nun iş sağlığı ve güvenliği konusundaki çalışmalarının ana amacı işyer-lerinde güvenlik kültürünün oturtulması olmuştur. ILO, ulusal sağlık ve güvenlik kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılması ile İSG yönetiminde sistem yaklaşı-mının benimsenmesi şeklinde iki temel strateji belirlemiştir. ILO, İSG bilin-cinin artırılmasını, ilgili mevzuatın revizyonunu, teknik yardımı, İSG bilgi gelişimi ve dağıtımını ve İSG konusunda uluslararası işbirliğini içeren faaliyetler tavsiye etmek-tedir. ILO’nun oluşturduğu İSG stratejisinde; sistematik düşünce, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı ihtiyacını talep etmenin temel bir hak olduğu, İSG’yi çalışanların haklarını koruma ile ilgili konular içerisinde ele alma, üçlü yapının bulunduğu ulusal İSG politikasının oluşturulması ve uygulanması, uluslararası kuruluşlar ve yapılar ile yakın ilişkilerin kurulması gibi dikkat çeken beş unsur vardır .

ILO tarafından yapılan gözlemlere göre, İSG’nin uluslararası alanda karşı karşıya kaldığı 2 temel sorun bulunmaktadır. Bunlardan ilki; işyerlerinin çoğunda tehlikeli maddeler, makine ve ekipman ve çalışanlar tarafından beden gücü ile yapı-lan işler gibi tehlike ve riskler, ikincisi ise; işyerlerinde ortaya çıkan biyolojik riskler,

(37)

sosyo-fizyolojik riskler, kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları ve bulaşıcı hastalıklardır .

ILO koruyucu sağlık ve güvenlik kültürü şu şekilde tanımlar; devletin, işverenlerin ve çalışanların saygı göstereceği sağlıklı ve güvenli çalışma ortamını oluşturan kültürdür. Bu üç paydaş; görev, yetki, sorumluluk ve hakların belirlenmesi ile sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması için aktif olarak işbirliği içerisinde bulunmalıdır. ILO’ya göre, sağlık ve güvenlik kültürünün oluşturulması için, tehlike ve risk kavramlarını algılayıcı yöntemler uygulanmalıdır. Ayrıca genel İSG algısı artırılmalı, iş kazalarını önleyici yaklaşım izlenmelidir .

Bir başka açıdan iş sağlığı ve güvenliğinin genel amacı; çalışana, ailesine, iş yerine ve diğer mercilere gelen yükümlülüklerin azaltılmasını sağlamak ve buna bağlı olarak iş kazalarının ülke ekonomisine verdiği zararları önlemek, diğer yandan bireyin huzurunun yanı sıra, mutluluğunun da sağlanmasıdır. İş sağlığı ve güvenliği ile bireylerin mesleki alandaki tehlikelerden uzak bir ortamda çalışmaları, onların daha sağlıklı gelişmeleri için olumlu ortamların oluşturulmasını hedeflenmektedir. Çalışan sağlığı, sağlıklı bir yaşam çevresi için gerekli sağlık kurallarını içerirken, iş güvenliği daha çok, çalışanın yaşamına ve vücut bütünlüğüne yönelik tehlikelerin ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir .

2.9 İş Sağlığı ve İş Güvenliği İle İlgili Anayasa ve Kanunlar

2.9.1 İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili anayasa maddeleri

Devletler, toplumu sağlıklı bir şekilde korumak ve işgücünün korunması yoluyla milli ekonominin daha verimli bir şekilde işlemesini sağlamak ile yükümlü-dür. Tüm çalışanların emeğinin karşılığını alabilmelerini sağlamak, emekle sermaye arasında dengeyi kurmak ve milli gelirden herkesin emeğinin karşılığını alabilmesine yardımcı olmak da diğer görevlerinden bazılarıdır .

1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda çalışma hayatı ile ilgili bazı mad-deler şunlardır;

(38)

MADDE 17. - Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz. Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri birinci fıkra dışındadır.

MADDE 18. - Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

MADDE 49. - Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır. Devlet, işçi işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler alır.

MADDE 50. - Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uygun olmayan işlerde çalıştırılamaz, Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık hakları ve şartları kanunla düzenlenir. yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.

MADDE 51. - İşçiler ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler.

MADDE 56. - Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip-tir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek dev-letin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesim-lerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine

(39)

geti-rir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağ-lık sigortası kurulabilir.

MADDE 60. -Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. Bu maddeler bağlamında çalışma hakkı ile ortaya çıkan güvenceler ve devletin üstlendiği sosyal sorumluluklar şu şekilde sıralanabilir;

 Yeterli istihdam olanaklarının yaratılması,  İşgücüne eğitim ve nitelik kazandırılması,

 İş arayanlarla iş gücü arayanların buluşturulması,  İş yaşamında iş güvencesi sağlanması,

 İş yaşamında belirli bir gelir güvencesi sağlanması,  İşçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarının iyileştirilmesi,

 İşgücünün sosyal risklere karşı korunması .

2.9.2 İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kanun maddeleri

SSGSSK’nun 13. Maddesinde bir olayın iş kazası sayılabilmesi için; kazanın kanunun tanımladığı durumlardan birinde meydana gelmiş olması gerekir.

Bunlardan birincisi, olayın kazaya maruz kalan çalışanın işyerinde bulunduğu sırada meydana gelmesidir. 5510 sayılı kanunun 11. Maddesinde; işyerinde üretilen mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitim yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar işyerinden sayılmıştır . Dolayısıyla; sigortalının işini yaptığı yerin yanı sıra, işyerinden sayılan ve işyerine bağlı yerlerde oluşabilecek her türlü kazalar, yapılan işle bağlantılı olsa da olmasa da iş kazası sayılacaktır .

Meydana gelen olayın iş kazası sayılması için kanunun tanımladığı durumlardan ikincisi; olayın işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelmiş olmasıdır . İşveren tarafından yürütülmekte olan iş sırasında maruz kalınan kaza tipik bir iş kazasının prototipi sayılır. Böylelikle kaza, doğrudan

(40)

doğruya yapılan iş nedeniyle meydana gelmektedir. Bir başka deyişle nedensellik bağı söz konusudur .

Kanunda tanımlanan üçüncü madde; sigortalının görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen olayları tanımlamaktadır . Sigortalıların işleri gereği değişik işlerin takibinde zaman zaman işyeri dışında görevlendirilmeleri mümkündür. Bu maddeye göre; bu durumlarda meydana gelen olayların iş kazası sayılabilmesi için, sigortalının işveren tarafından görevlendirilmiş olması yeterlidir .

Kanunun dördüncü maddesi ise; emziren kadın sigortalının, iş mevzuatına tabi olup olmadığına bakılmaksızın yine bu mevzuatta belirtilen sürelerde çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda meydana gelen olayları açıklamaktadır . Bu maddeye göre sigortalı bütün kadınların çocuklarına süt vermek için ayrılan zaman-larda kazaya uğramaları halinde, o an iş yapmıyor olsalar bile uğradıkları kaza iş ka-zası sayılmaktadır .

Kanunda belirtilen son madde ise; sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen kazaları açıklamaktadır. Bu maddeye göre; işyerinin temin ettiği taşıtla işin yapıldığı yere sigortalının gidiş gelişleri sırasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılmaktadır .

4857 Sayılı İş Kanununun İlgili Maddeleri:

Madde 63. Çalışma süresinin haftada en çok kırkbeş saat olduğundan bahsedilmektedir.

Madde 68. Ara dinlenmesi süreleri tanımlanmaktadır.

Madde 69. Gece çalışması ve bununla ilgili süreler düzenlenmiştir.

Madde 71. Onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasının yasak olduğundan, ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocukların, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabileceklerinden, çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yeteneklerinin dikkate alınacağından bahsedilmektedir.

(41)

Madde 72. Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılmasının yasak olduğu açıklanmaktadır.

Madde 73. Sanayiye ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılmasının yasak olduğundan bahsedilmektedir.

Madde 77. İşverenlerin ve işçilerin yükümlülüklerine ilişkindir. İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.

Madde 80. İş sağlığı ve iş güvenliği kuruluna ilişkin hususları düzenlemektedir. Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde her işveren bir iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurmakla yükümlüdür.

Madde 81. İşyeri hekimleri ve işyeri sağlık birimi ile ilgilidir.

Madde 86. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin ise giriş ve periyodik sağlık muayene raporlarına ilişkindir.

Madde 87. 18 yaşından küçük işçilerin işe giriş ve periyodik sağlık muayene raporlarına ilişkindir.

6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu:

MADDE 1. Bu Kanunun amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir.

MADDE 2.

(1) Bu Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.

(2) Ancak aşağıda belirtilen faaliyetler ve kişiler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz:

Şekil

Tablo 1. 2001’ de iş kazasına bağlı ölüm sayılarının kıtalara göre dağılımı
Tablo 2. 1997- 2014 yılları arasında Türkiye’de iş kazası ve ölüm sayıları
Şekil 1.Kaza sebep teorileri ve insan hatası
Şekil 2. Yıllara göre iş kazalarına bağlı ölüm sayıları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yayınları Kitaplar Serisi Yayın No:1 , 4... Et Bilimi

Bu çalışmada, etrafında çok sayıda baraj gölü ve doğal göl bulunan ve neredeyse bir ada görünümünde olan Elazığ ilinde meydana gelen suda boğulmaya

Milletlerin dînî yapılarının oluşmasında, dînî düşünce ve davranışlarının şekillenişinde, inandıkları dînin kurucusu veya tebliğcisi olan kişiler veya

However, in one case, it was found that the pathological examination of the patient had been reported as anaplastic ependymoma in a previous health facility, but breast

Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde merkezi konumda bulu- nan birinci basamak sağlık hizmetleri, bireylerin çeşitli sebepler- le başvurduğu, başvuran hastaların %95’inin

Eskişehir Asker Hastanesi, Deri ve Zührevi Hastalıklar Kliniği, Eskişehir, Türkiye *Eskişehir Asker Hastanesi,.. Psikiyatri Kliniği,

We detected an enlargement in the diameters of the present nevi and the difference between the increase in the mean diameter of the nevi in the first and 12 months examinations was

Ülkemizin Suriye sınırında son noktası konumunda olan iklim ve coğrafik yapısı itibariyle Akdeniz ile Güneydoğu Anadolu Bölgeleri arasında bir geçiş bölgesi konumunda