• Sonuç bulunamadı

Çağının tanığı bir yazar olarak Cevat Fehmi Başkut

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çağının tanığı bir yazar olarak Cevat Fehmi Başkut"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

\

ÇAĞININ TANIĞI

BİR YAZAR OLARAK

\

CEVAT FEHMİ BAŞKUT ~

C

pvat Fehmi Başkut 1928 den 1963 c kadar sürekli olarak gaze­

tecilik yaptı. Meslek çalışmaları; toplum kurumlanın, toplum katlarım, toplum sorunlarını yakından tanımasını sağladı. 1943 den itibaren Başkut, oyun yazmaya başlamış ve bu alanda yaygın bir ün kazanmıştır. Gazetecilik çok geniş halk kitleleriyle bağ ku­ rulmasına yol açan bir meslek olduğu halde Başkut, gazeteci değil, oyun yazan olarak tanınır. Paydos oyunundaki öğretmen Murtaza, halkla bağ kurması hâlâ önemli bir kor.u savılan tiyatromuzun halk tarafından en çok tanınan kahramanlarındandır. 1948 de înönii Tiyatro Armağanını alan Küçük Şehir adlı eserinden Göç'e, Buz­ lar Çözülmeden’e ve öteki oyunlarına kadar bütün eserlerinde ben­ zerlerini hayatımızdan tanıdığımız canlı kahramanlarla karşılaşırız. Kasaba doktoru, parti ilçe başkanı, öğretmen, makinist, bakkal, kahveci, belediye reisi, kaymakam, hasta simsarı, avukat, armatör, karaborsacı, kasaba eşrafı gibi kişilerden meydana gelen bu kad­ ronun ortalama bir sayı elde etmek için incelediğimiz 10 oyunda 135 kişiye ulaştığı görülmektedir.

Başkut’un kahramanları arasındaki ilişkiler 1940 - 1960 yılların­ daki Türk toplıımunun bellibaşlı sorunlariyle ilgilidir. Bu eserler

arasında Ayna, üzüntüyü Bırak gibi aile içindeki olaylara ve kan- koca ilişkilerine eğilen oyunların da toplumdaki çatışmalarla te- meliendiğini ileri sürmek yanlış olmaz. Bütün olarak ele alındı- ğında Başkut’un oyunlarının, yaşadığı çağın yakın tanığı olan bir yazarın gözlemlerini dile getirdiği söylenebilir.

B

aşkut’un oyunlarında bizim toplumumuzun bellibaşlı çelişkileri

ele alınır. Bu çelişki çeşitli çatışmalar doğurur. Bazı eserlerde dar gelirli memur bütçesiyle lüks yaşayış sürme isteği arasın­ daki çelişki söz konusudur (Ayna, Sana Rey Veriyorum). Bazı e- serlerde mânevi değerlerle maddî varlık arasındaki çelişki göste­ rilmiştir (Paydos). Harb zengini müteahhitle gecekonduda oturan yoksul vatman arasındaki çelişki (Kadıköy İskelesi), eski kuşakla yeni kuşak arasındaki çelişki (Koca Bebek), çıkarcılıkla dürüst­ lük, şehirle kasaba arasındaki çelişkiden (Küçük Şehir) Başkut’ım başlıca temaları ortaya çıkar.

Toplum olaylarının aksayan yönleri karşısında Başkut’un eleş. tirici bir tutumu yok değildir. Ancak bu eleştiri, toplumu değişti- recek önermelere yönelmez. Göç oyununda İstanbuldaki apartı- man kapıcılarını ele alır. Fakat köyden şehire nüfus göçüyle, üre­

tim ilişkileriyle, sınıf ayrımlarivle bağı bulunan hu konunun işlen­ mesi Kapıcı Hüseyin’in yerilmesinden ibaret kalır.

Küçük Şehir adlı oyunda yağmur dolavısiyle kasabaya sığman şehirliler bu küçük çevreye uygarlık getirecekleri yerde çıkarcılık- lariyle kötü örnek olurlar. Belediye Başkanı Âdem, yolcular ay­ rıldıktan sonra şöyle der:

«Aşk dedim menfaat çıktı. İlim dedim mel’anet çıktı, ticaret dedim rezalet çıktı (...) Salon hayatı denen meğer kumarmış... Kadın nakkaş gibi çehre boyarmış.», «Büyük şehir büyük şehir o- larak yerinde dursun, köye gelmesin. Hiç bir köylünün onda gözü kalmasın. Herkesin yolu ayrı... Eğer hüsran istemiyorsanız yollar karışmasın... Büyük şehri yine yalnız gazetelerde görmek üzere eski hayatımıza dönüyoruz. Kâbus bitti.»

S

ana Rey Veriyorum oyununda milletvekili adayı olan Dok­

tor Ramazan seçimi kaybedince, «Ben kasabaya döllüyorum

(...) Burası büyük şöhretler, büyük servetler memleketi ve ben kasaba doktoruyum. Eh herkes hakkına razı olmalı. Kasabaya dönüyoruz (...) Ey kanaat, ey tevazu, ey ilim aşkı sana rey ve­ riyorum.» der.

Başkut un iiııünü yaptığı ve başlıca eserlerini verdiği yıllar bizim toplum yaşayışımızda ve sanatımızda bugünkü dinamizmin görülmediği bir dönemdir. Onun eserlerinin temsil edildiği Şehir 3 iyatroları ve Devlet Tiyatrosu sahneleri de tiyatro sanatımızın bugünkü gelişimine göre eni konu statik sayılır. Başkut bu çer­ çeve içinde topluma ait canlı gözlemleri dile getirmiştir. Bu göz­ lemlerin alt plânına inmek, toplumsal anketten toplumsal eleştiri­ ye geçmek, yapıcı teklifler getirerek topluma katkıda bulunmak ise tiyatromuzda ancak bir sonraki kuşağın yazarlarına kısmet ol­ muştur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Merhum Ali Fuat Cebesoy’un ce­ naze törenine katılmak üzere Sena­ to Başkan İbrahim Şevki Atasa- gun, Millet Meclisi Başkanı Fer- ruh Bozbeyli, CHP Genel

Onun açlık grevi kararı almasını ön- leyemeyince, doğru Ankara’ya gitmiş olan avukatı Mehmet Ali Sebük, ilgililer­ le yaptığı ilk görüşmelerden sonra N â­ zım

5 Bu zatın büyük oğlu Ekrem Reşit Rey, türkçe ve fransızca hi­ kâye ve piyeslerde, bil­ hassa kardeşi Cemal Reşitle birlikte mey­ dana getirdikleri

Yıldız Sertel, kitaba yazdığı önsözde ikinci Dünya Savaşı’nda sadece Avru­ pa’da 40 milyon insanın öldüğünü belir- tiyor ve günümüzdeki savaş rüzgârlarına

Ünlü Fransız sanatçısı Pierre Rousseau ise bütün gece boyun­ ca Nazım Hikmet’in şiirlerini okudu.. Fransız Radyosu Program Mü­ dürlerinden Eve Grili

Türkiye’deki ‘demokrasi ilkbaharı ’nın (50’li yıllar) o heyecanlı, o yanlış ümitler ve mübalağalı hayal­ lerle dolu havasında, onunla bir gün, bunu

En examinant les anciens traités conclus entre les États européens et la Turquie, on peut aisément remarquer, de la part de ces puissances, le souci prédominant

Deyince Hamdullah Suphi Bey Reşit Galip hakkındaki iyi kanaatlerini, vatanperver- ligini kendine mahsus talâka- tiyle anlattı ve mebusluğunun temini için cidden