• Sonuç bulunamadı

Rey, Ahmet Reşit-H. Nazım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Rey, Ahmet Reşit-H. Nazım"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Rey TÜRK MEŞHURLARI T T ~ f Rey lıyordu. Ingilizlerin yardımım kazanmak suretile

devleti uçurumun başında durdurabilmiştir.

İkinci Mahmut öldüğü zaman Haricice Nazırı olmakla beraber Elçilikle Londrada bulunuyordu. Abdülmecit tahta çıkınca (1839) da Reş.t Paşa hemen îstanbula dönmüş ve “Tanzimatı Hayriye,, denen ıslahat fermanını Padişaha kabul ettir e: ek onu Babıalide merasimle okumuştur. Bu hareket, o zaman şahsı için mühim tehlikeler taşı}o di. Vükelâdan çoğu Tanzimatın aleyhinde idi. Halk arasında çıkabilecek ufak bir galeyan önün basına mal olabilirdi. Reşit Paşa o zamanki Osmanlı İm­ paratorluğunun durumunu ve memleket dışındaki anlayışı pek iyi kavramıştı. Selâmetin ancak onda olduğuna hükmedince bu uğurda hayatını da teh­

likeye atmıştır. .

Reşit Paşa ondan sonra iki defa Paris E çısı ve kısa bir müddet Edirne Valisi ve ikinci d.fa Hariciye Nazırı olduktan sonra 1845 te ilk d fa Sadrazam olmuştur. Bu tarihten sonra beş defa daha Sadrazamlığa getirildi ve aralarında K e- isı Vâlâ Azalığı, Meclisi Tanzimat Reisliği ve Har.cıye Nazırlığı gibi makamlarda da bulundu. İkinci Sad­ razamlığı esnasında 1848 ihtilâli dolayısı.e Maca­ ristan ve Lehistandan kaçıp Türkiyeye sığınan mül­ tecileri Rusya ve Avusturyanın ısrarlarına rağmen geri vermemek mertliğinde bulunmuş ve bu meta­ neti ile Fransız ve İngiliz devlet adamlarının daha fazla sevgisini ve saygısını kazanmıştır.

Kırım harbi açıldığı zaman Reşit Paşa Sadra­ zamlığı bırakarak Hariciye Nazırlığına geçm'ş ve şahsî nüfuzundan istifade ederek Ruslara karşı İn­ giltere, Fransa ve Sardunya ile bir ittifak imza­ lamaya muvaffak olmuştu. Ormanlı tarihinde ya­ bancı devletlerin Türkiye ile birleşerek muharebe etmelerini ilk defa o temin etmiştir.

Kırım harbinin kazanılmasından sonra 1856 Paris muahedesile Osmanlı devletinin Avrupa dev­ letleri ailesi erkânından olduğunu bütün devletlere kabul ettirmesi o zamanın büyük bir başarısıdır. Büyük Reşit Paşa altıncı defa hem Sadrazam, hem Hariciye Nazırı bulunurken elli sekiz yaşında öl­ müştür. Bayezitte Okçularbaşındaki türbesinde gö­ mülüdür.

Türkiyede ilk defa Üniversite ve akademya kurmayı da Büyük Reşit Paşa düşünmüştür. Sul­ tan Mahmut türbesi yanındaki eski Maarif Neza­ reti binası Darülfünun olarak yapı’ dı ve burada halka memleketin tanınmış âlimleri tarafından bil­ hassa fizik ve tabiî ilimlere dair yüksek dersler verilmeğe başlandı. Encümeni Daniş adile kuru­ lan müessese de başlangıçta mühim ve değerli b.r teşebbüstü.

O devrin iki mühim devlet adamı olan Ali ve Büyük Fuat Paşaları da Reşit Paşa yetişıtirm şti. Bu üç zat Tanzimat devrinin en değerli ve esaslı Uç unsurudur. Şinasiyi de Avrupaya gönderen ve himaye eden Reşit Paşadır.

Reşit Paşa şiir ve edebiyat ile de meşgul ol­ muştu. Manzum eserleri pek az olmakla, beraber bir gazelinin şu beyti azmindeki metaneti hakkile ifade etmek bakımından anılmaya değer:

Bi-mahaba rehi na-refteye gitsem de ne var Kahrı hasm eylemeğe elde asâdır hânıem.

Babıalinln resmî üslûbunda seci yani nesirde kafiye kullanmak âdetini kıran odur. Tıirkçeyi tabii ve sade bir dil haline getirmek için ilk çalı­ şanlardan ve örnek verenlerden biri de Büyük Re­ şit Paşa olmuştu.

REY, Ahmet Reşit - II. Nazım [Doğ. 18701 — Edebiyatı Cedide üstatları arasında (Serveti Fü- nun) daki H. Nazım müstearile tanınmış olan Ah­

met Reşit Rey Istanbulda doğmuştur. Çankırı Mu­ tasarrıfı iken ölen Abdullah Şefik Efendinin oğlu­ dur. Mülkiye Mektebinden 1888 de çıktı. İki yıl kadar muallimlik ettikten sonra 1890 da Mabeyn Kâtipliğine alınarak 14 sene kadar ikinci Abdl-1- hamidin sarayında kâtip olarak bulundu. 1904 te Kudüs Mutasarrıfı, 1906 da Manastır Valisi o du.

İki ay sonra Ankara Valiliğine gönderildi. 1908 de Halep Va isi olmuş, 1909 da azledi­ lerek Galatasaray Li­ sesi edebiyat mua’ lim- liğine tayin edilmişti. 1912 de İzmir Valiliği­ ne gönderildi. Üç ay kadar sonra Kâmil Paşa Kabinesinde Da­ hiliye Nazırlığına geç­ ti. İttihat ve Terak­ ki Cemiyetinin muha­ lif îerindendi. 1913 te Kabine ile düşerek Mı­ sıra ve sonra Fransa-Ahmet Reşit Rey ya gitti. Mahmut Şev­ ket Paşa hâdisesinden dolayı gıyaben mahkûm edilmiş, bir müddet Pa­ riste, bir zaman da Cenevrede yaşamıştır.

1919 da îstanbula döndü. 1920 de Damat Fe­ rit Kabinesinde Dahiliye Nazırı oldu. O senenin Mayıs ayı içinde sulh müzakeresi için bir heyet e Parise giderek verdikleri tadilât lâyihasının Müt­ tefik devletler tarafından reddedilmesi üzerine hem murahhaslıktan, hem Nazırlıktan çekilmiştir. Eu tarihten sonra bilhassa edebî tercümelerile fikir hayatımıza faydalı oldu. (Serveti Fünun) da H. Nazım müstearile neşrettiği şiirlerden ve makale­ lerden başka Galatasarayda edebiyat muallimi iken verdiği dersleri toplayarak Nazariyatı Edebiye adı altında iki cilt meydana getirmiştir. Şehrah adile çıkan ve örfî idarenin baskısı altında bir kaç is:m değiştiren günlük gazetede “ Maziden Hale,, başlı­ ğı altında bir sıra siyasî makale neşretmlştir. 1934 te kurulan “ Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı,, isim­ li kütüphanede Fransız klâsiklerinden Racine’ln eserlerini dört cilt olarak tercüme etmiştir. Lâtin şairlerinden Virgile’in Enéide adlı meşhur dasitan! eserini de iki cilt halinde neşretti. Corneille’in eser­ lerinden seçilmiş beş kitap ile Homer’in Uyada’sım da tercüme etmiştir.

5 Bu zatın büyük oğlu Ekrem Reşit Rey, türkçe ve fransızca hi­ kâye ve piyeslerde, bil­ hassa kardeşi Cemal Reşitle birlikte mey­ dana getirdikleri ope­ ra, operet ve revü­ lerle tanınmış sanat­ kâr muharrirlerimiz- dendir. 1900 de Is'.an- bulda doğdu. Galata­ saray lisesinde, Paris­ te Buffon Lisesinde ve Cenevre Üniversitesin­ de okumuş, bu şehrin Güzel Sanatlar Mekte­ binden de birincilik mükâfatile çıkmıştır. 1938 - 40 arasında An­ kara radyosu temsil şefliğini idare etti. 1941 Ekrem Reşit Rey denberi İstanbul

(2)

Rıdvan Paşa Tt)RK MEŞHURLARI Rifat Bey vcrsitesi E lebiydi Fakültesile Teknik üniversitede

ıransızca okutmaktadır. Başlıca eserleri: Fırtına adile Türkçe; Le Turban dénoué, Mélek, Déso- rientée, Les Glaces deformantes isimli fransızca romanları, ttirkçe ve fransızca “ Hayreddin Barba- rosun Hayatı,, adlı kitabıdır ki bunlardan dolayı Fransa Edipler Cemiyeti âzalığma seçilmişti. Fran­ sızca Sultan Cem, Zeybek, türkçe ve fransızca Çelebi adlı tiyatro eserleri kardeşi tarafından bes- telenmiştir. Yine kardeşile birlikte meydana getir­ diği ü ç Saat, Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz, Maskara, Hava - Cıva operetlerde muhtelif revü­ leri ve operet tercümeleri vardır.

I Ahmet Reşit Reyin ikinci oğlu Cemal Reşit Rey, musiki eserlerde tanılan değerli

sanatkârları-mızdandır. 1904 te îs- tanbulda doğdu. Ga­ latasaray Lisesde Pa­ riste Buffon Lisesinde ve Cenevrede Collége St. Antoine’da okumrş, musiki tahsilini Paris ve Cenevre Konserva- tuvarlarmda yapmıştır. 1923 tenberi İstanbul Konservatuvarında pi­ yano ve kompozisyon dersleri vermektedir. 1934 te Konservatuva- nn ilk orkestra gru- punu teşkil ve idare etti. 1926 da Beynel­ milel Musiki Müel ifle- ri Cemiyeti âzahğıra seçilmiştir. 1938 - 40 arasında Ankara rad­ yosu Garp musikisi neşriyatı şefliğini idare etmişti. 1045 te ilk kuru­ lan İstanbul Şehir Orkestrası Şefliğini deruhte et­ miştir. Başlıca eserleri kardeşinin yazdığı yuka­ rıda isimleri geçen opera ve operetlerin ve revüle­ rin besteleridir. Onlardan başka piyano, keman ve oda müziği parçaları, soloları ve marşları vardır ki bu eserlerden çoğu Avrupa ve Amerika konser- vatuvarlarmda da çalınmıştır. Operetler İstanbul Şe­ hir Tiyatrosde Ses Tiyatrosunda, Revüler Tepebaşı bahçesinde oynanmıştır.

RIDVAN PAŞA, İsmail [1855-1906] — ikinci Abdülhamit zamanında on beş buçuk sene İstanbul

Şehreminliğinde bu - lunmuş bir Vezirdir. Matbuat lylüdürü Nüz- het Efendinin oğlu ­ dur. Istanbulda boğ­ muş, Bayezit Rüştiye­ sinde, Mahreci Aklâm- da okumuş ve hususî hocalardan arapça, farsça ve fransızca dersleri almıştır. Pek genç iken Babıali Ter­

cüme Odasına girmiş, Trablusgarp Mektup­ çuluğunda, Mihalıç ve Rıdvan Paşa İnegöl Kaymakamlık­

larında bulunduktan sonra 1877 de açılan ilk Osmanlı Mebusan Meclisi­ ne Başkâtip olmuştu, iki yıl sonra Sicilli Ahval Komisyonu Başkâtibi, ayni yıl içinde Trabzon Müddeiiumumîsi oldu. Daha sonra Bursa ve Selâ- nik Müddeiiumumîlikierinde dç bulundu.. .1884 te 324

Mabeyn Kâtibi, 1887 de Dahiliye Müsteşarı, 1890 da İstanbul Şehremini oldu ve bir sene sonra Vezir rütbesile Paşalık da aldı, ölümüne kadar bu vazi­ fede ikinci Abdülhamidin itimadını haiz olarak bu­ lunmuştur.

Bedirhanoğuîlarile bir sokak tamiri meselesin­ den dolayı araları açılmıştı. O zaman Üsküdar Ci­ heti kumandanı olan Ali Şamil Paşa ile Mabeynde mütercim ve Abdülhamidin teveccühü ile hayli şı­ marık bulunan Abdürrezzak Beyin tayin ettikleri adamlar tarafından Rıdvan Paşa, sonraları Eren­ köy Kız Lisesi olan köşküne giderken yolda vurul­ du. Bu zatın öldürülmesi üzerine Sadrazam Ferit Paşa Abdülhamidin vehmini körüklemiş, zaten sev­ mediği Bedirhanoğullarım sürdürmeğe ve söndür­ meğe vesile bulmuştu. Yalnız cinayette eli veya haberi olanlar değil, meseleden malûmatı olmadığı halde Bedirhan ailesine uzaktan dahi münasebeti olduğu bilinen yüzlerce insan hapsedilmiş veya sü­ rülmüştü.

Rıdvan Paşa Mabeynde ve Babıalide bulundu­ ğu memuriyetlerde doğrulukla ve iktidarile tanın­ mıştı. Fakat hayli uzun süren Şehreminliğinde memleket için hatırlanacak ehemmiyetli bir iş gör­ memiş ve eser bırakmamıştır. İkinci Abdülhamit devrinin halk arasında kötü şöhretle tanınmış si­ malarından biri de o idi.

RIFAT BEY, Manastırlı [1851-1907] — Na­ mık Kemal devrine mensup kalem sahiplerinden olan değerli bir as­ kerdir. Atinadan Ma­ nastıra hicret etmiş olan Alay Kâtibi Raşit v Efendinin oğludur. Ma­

nastırda doğdu. Harbi- yeden 1872 de Erkâ­ nıharp Yüzbaşılığile çıkmış ve Harbiyede bir müddet muallimi ik ederek Kolağası olmuş ve Mekâtibi Askeriye Nazırı Süleyman Pa­ şanın teveccüh ve iti­ madım kazanarak Ab- dülâzizin hal’inde gece Dolmabahçe sarayını saran Harbiye Talebe­ si Taburu Komutanları Manastırlı Rifat Bey arasında bulunmuştu.

Rus harbinde Gazi Ah­ met Muhtar Paşanın maiyetinde harbetmiş ve sulh­ tan sonra ikinci Abdülhamidin, Abdülâzizin hal’e- dilımesi ve ölmesi meselesi hakkında çıkardığı da­ vada o da kabahatli görünerek Halebe sürülmüş ve bir daha îstanbula dönmesine müsaade edilmiye- rek Halepte ölmüştür.

Sınıf arkadaşlarından Zeki Paşa Müşir oldu­ ğu halde Rifat Bey ancak Kaymakam olabilmişti. Çoğu küçük kıtada olmak üzere yirmi beş kadar eseri vardır. Bunlar dile, matematiğe ve asker­ liğe ait ders kitaplarile kimi tercüme olan edebi mahiyette risalelerdir. Edebiyat kaide ve misalle­ rini muhtevi olan “ Mecami-ül-Edep,( isimlisi en bü­ yüğüdür. Askerliğe ait Çanta adlı bir mecmua da neşretmişti. Düzgün ve kuvvetli manzumeleri de vardır. Tuhfet-ül-Islâm isimli eseri de man­ zumdur. Piyesler de neşretmişti.

RIFAT BEY, Menemenlizade Mehmet [1856 - 1935] -— Maliye Nazırlığında, Ayan Meclisi Âza ve Reisliğinde bulunmuş olan Menemenlizade Rifat Bey, Osmanlı imparatorluğunun son

Referanslar

Benzer Belgeler

• Halkın hep rüya kahramanı gibi gördüğü, prenses gibi anımsadıkları insanların onlar gibi olduklarını göstermek istiyorum. Hülya Aksular eğer kuğu oynuyorsa

Muhlis Sabahattin esaslı ir şekilde bilmediği garp musi- isine hiç sokulmamış ve eski mu »ikimizde biıgiıl ve ona meftun bir baba evinde o musikinin ahen­ gi

Konser­ den sonra bizi sahneye getirmeleri ve kırmızı kur- delâlarla sarılı armağanlarımızı almamız ve hediyeyi aldıktan sonra da çarçabuk sahneden koşarak

Mebruke Cemal’in kızları, Dilek Tulça ve Arzu Atakan’ın sevgili anneleri, Melih.. Tulça ve Hakan Atakan’ın sevgili kayınvalideleri, Murat, Yasemin

Ancak, onun saray tarafından ne kadar tutulduğunu bilmediğinden kendi azledilerek yerine Cevat Paşa tayin olundu ve bir süre sonra da mareşallik rütbesi

Necip Fazıl ’ın eserleri, oğullan Mehmed ve Osman Kısakürek tarafından devam ettirilen Büyük Doğu tara­ fından yayınlanıyor. Hitabeleri, makaleleri, sohbetleri,

Ancak ne yazık ki Schumacher’in erken takipçilerinden pek çoğunun gayreti, teknik açıdan yetersiz veya deneyimden yoksun kalmıştır: gelişmekte olan neredeyse

hastanın ağız içi muayenesinde alt çenede süt orta keserler dışındaki tüm dişlerin konjenital olarak eksik olduğu, üst çenede ise süt yan keserler ve kanin