• Sonuç bulunamadı

Kırk yıl önce, kırk yıl sonra

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırk yıl önce, kırk yıl sonra"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11 H A Z İ R A N 1985

PENCERE

Kırk Yıl Önce,

Kırk Yıl Sonra

1940’ların ikinci yarısı.

Rıfat İlgaz’ın başı, Marko Paşa dergisinde yayımlanan ya­ zılar yüzünden belada. Kaç davası var? Sayısını bilmiyor. Sul­ tanahmet Cezaevi’nin veremliler koğuşunda yatıyor. Verem, o yıllarda ortalığı kırıp geçiriyor. Şaka değil. İkinci Dünya Sa­ vaşı bu. Açlık, yoksulluk, besinsizlik, sefalet diz boyu. Tek parti yönetimi. Çok partili rejimin kokusu duyulmuş; ama, daha Tür­ kiye işin başlangıcında. Şair ve yazar Rıfat İlgaz, yazılarından ötürü tutuklu olarak yargılandığı o günleri “ Sarı Yazma" adlı romanında özyaşamöyküsü biçiminde anlatmış.

Bugünkü kuşakların 1940’lar Türkiyesini tanımak ve anla­ mak için “ Sarı Yazma” y\ (Çınar Yayınları) okumaları gerek. Dü­ nü bilmeyen, ne bugünü değerlendirebilir, ne yarını yaratabi­ lir.

Rıfat İlgaz anlatıyor:

"Duruşmam vardı. Davalar birbirine karıştığı için ben hangi davaya, hangi duruşmaya götürüldüğümü sormuyordum bile... İkinci Ağır Ceza’nın önünde durunca anlamıştım, neden geti­ rildiğimi.

Sıramız gelince girdik içeri. Önce bilirkişi raporu okundu. Ya­ zımda hakaret olmadığı saptanmıştı raporda. Biraz sert anla­ tımlı bulmuşlardı yazımı. (...) Yargıç sevinmişe benziyordu. 'Sa­ vunmanı yapmak ister misin?’ diye sordu, ‘Yoksa başka bir du­ ruşmaya mı bırakırsın?"

İlgaz, savunmasını yapıyor, beraat ediyor; artık sorun, öbür dava dosyaları için tutukluluk tezkeresinin kesilip kesilmedi­ ğidir:

“ Öbür dosyalarda ikinci bir tutukluluk tezkeresi yoksa, ce­ zaevinin bir orduyu içeri alacak kadar geniş kapısı, ardına ka­ dar açılırdı benim iç in i.."

Beraat eden yazar, Sultanahmet’e geri getirilir. Bakalım ser­ best bırakılacak mı? Vakit ne kadar geç olursa olsun, umut kesilmez. Rıfat İlgaz o günlerde adliyenin işleyişini ve infazın kurallarını şöyle anlatıyor:

" Cezaevinin en hızlı işleyen yanlarından biri, ‘tahliye’lerin yıl­ dırım hızıyla yürürlüğe girmesiydi. Geceyarısı savcılıktan kâğıt gelse, dakkası dakkasına kapıların açılması gerekirdi. Büyük sorumluluğu vardı bunun. Hele ölüm halindeki hastalar, tahli­ ye emrinden sonra içerde öldü mü, yakasını kurtaramazdı sav­ cılar, müdürler, gardiyanlar."

Ve sonunda gecenin karanlığında bir motosiklet sesi duyu­ lur. Nöbetçi savcıdan, geç kalan tahliyeler, motosikletle gelir. Bugün de öyle olmuştur.

Rıfat İlgaz’ı okuyalım:

“ Hastane kapısı dışardan açılmış, başgardiyan Efe Rıfat, iki gardiyanla birlikte içeri girmişti. Verem koğuşunun kapısı tek­ meyle yıkılır gibi açılmıştı, ardına kadar:

‘Hazırlan Rıfat Bey, tahliye!..’

Her şeyokadar hızla olmuştu ki,on dakika sonra dışarday- dım. Ufak büyük bütün paralarımı adembabalara dağıtmıştım. Olsaydı daha da çoğunu verecektim. Gelenek böyleydi. Dışar- da iş vardı, arkadaş vardı, dışarda para vardı, çalışılır kazanı­ lırdı. İçerdekinin eli kolu bağlıydı, çalışamazdı, kazanamazdı. Madem çıkıyordum, neyim varsa onlara bırakmalıydım.

Yağmur, sanki kapıdan çıkmamı bekliyormuş gibi birdenbire boşanmıştı."

Gecenin bu saatinde nereye gidecekti Rıfat İlgaz?

Rıfat İlgaz’ın o gece nereye gittiği “ Sarı Yazma"da yazılı­ dır; ama bugün Türkiye nereye gidiyor?

Tek parti yönetiminde devletin ne olursa olsun kendine gö­ re bir hukuk anlayışı ve infaz düzeni vardı. Aradan kırk yıl geç­ tikten sonra hukuk devleti anlayışında ve infaz hukukunda iler­ ledik mi geriledik mi? Gündemde bulunan yeni polis tasarı­ sıyla ne yapmak istiyoruz?

Referanslar

Benzer Belgeler

Kocası, daha karısının ce­ nazesi kalkmadan, onun yerini al­ mağa hazırlanan bir arkadaşile, bo­ zulan işlerini düzeltmek için yeni bir Ankara seyahatine

«Hayatımızda bütün faaliyetimiz, memleket işle­ rinde keyfî, müstebitçe hareket edenlere karşı mü­ cadele ile geçmiştir» diyen Atatürk, en kutsal

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil

Curiosity küçük bir araba büyüklüğün- de ve neredeyse 1 ton ağırlığında, önceki araçlardan çok daha büyük bilimsel aletler taşıyor.. Bu hareketli

NASA’n›n morötesi dalgaboylar›na duyarl› Gökada Evrim Kaflifi (GALEX) uydusu, Araba Tekeri’nin de, görünür çap›n›n iki kat›na kadar uzanan daha genifl bir

Ancak orga- nik gıda üreticileri için yıkama sırasında bu tür maddelerin kullanımı bir seçenek değil, çünkü organik üretimde kullanılacak mad- delerin organik üretime

«— Anadan doğma âmâ oldu­ ğum için renk diye bir şey bil­ mem.. Fakat domatesin evvelâ ye­ şil, sonra da olgunlaşarak kırmı­ zılaştığını