Özellikle 2006 yılında beş kişinin ölümüne, 200’den fazla kişinin de hastalanmasına yol açan E. coli 0157:H7 salgınından sonra daha etkin yıkama yöntemleri geliştirme yarışı hız kazandı. Zira söz konusu salgın bu sektörün güvenilirliğini zedeleyerek iadelerden ve sa-tışlardaki düşüşlerden kaynaklı 350 milyon dolarlık bir maddi kayba neden oldu.
Şimdiye kadar yapraklı yeşil sebzeleri temizleme yöntemlerindeki gelişmeler, da-ha çok klor temelli yıkama tekniklerine ve gıda üretim zinciri boyunca yapılan çok sa-yıda sınamaya odaklanmıştı. Ancak orga-nik gıda üreticileri için yıkama sırasında bu tür maddelerin kullanımı bir seçenek değil, çünkü organik üretimde kullanılacak mad-delerin organik üretime uygun oldukları-nın onaylanmış olması gerekiyor. Bu du-rum da organik gıda üreten şirketleri yeni arayışlara itiyor. Bunun yakın zamanda ya-şanan bir örneğiyse Earthbound Farm ad-lı şirketin Illinois Teknik Üniversitesi bün-yesindeki Gıda Güvenliği ve Sağlık Ensti-tüsü ile işbirliği yaparak yürüttüğü bir Ar-Ge projesi. Proje taze gıdaların sterilizasyo-nunda ümit vaat eden bir yöntem olan yük-sek güçlü ultrason kullanımıyla ilgili.
Yüksek güçlü ultrason, yeşil sebzele-re uygulandığında yaprak yüzeyinde mil-yonlarca minik kabarcık oluşturuyor. Bu kabarcıklar dakikada bin defa gibi bir sık-lıkla patladıklarında, yaprakların erişilmesi zor kıvrımlarına nüfuz ederek patojen mik-roorganizmaları yerinden oynatabilen şok dalgaları yaratabiliyor. Daha sonraki steri-lize edici yıkamalarsa mikroorganizmala-rı süpürüp götürüyor. Earthbound bu
yıka-ma aşayıka-malarında, her ikisi de organik üre-tim için onaylanmış olan turunçgillerden ve perasetik asitten elde edilen malzemeler üzerinde çalışıyor.
Gıda Güvenliği ve Sağlık Enstitüsü yö-neticisi Robert Brackett yöntemle ilgili ça-lışmalarında özellikle E. coli 0157:H7 ile kışları kusmalı bir hastalığa neden olan no-rovirüse odaklandıklarını, ayrıca salmo-nella ve Listeria ile de çalışacaklarını belir-tiyor.
Earthbound’ın süreç yöneticilerinden Will Daniels gelecek birkaç ay içinde geliş-tirdikleri yöntemi üretim sürecine uyarla-mayı umduklarını, ancak bunun pilot ça-lışmaların başarılı olmasına bağlı olduğu-nu söylüyor.
Yüksek güçlü ultrasonun sterilizasyon amacıyla kullanıldığı ilk çalışma bu değil. Yöntem şarap endüstrisinde meşe fıçıların temizliğinde 2006’dan beri kullanılıyor. Öte yandan ultrason, ürünün tamamen steri-lize olmasını garanti etmiyor, Earthbound da yöntemi böyle bir iddiayla kullanmaya-caklarını söylüyor. Yine de yöntemin pato-jenleri etkisiz hale getirmekteki etkinliğine ilişkin ilk sonuçlar ümit vaat ediyor.
Sektörde bazı başka firmalar sterilizas-yon amacıyla morötesi ışık, soğuk plaz-ma ve yüksek basınç gibi teknikler üzerin-de çalışıyor. Earthbound ultrason yöntemi-nin maliyeti hakkında bilgi vermese de, bu yöntemin geleneksel yöntemlerden çok da-ha masraflı olacağı düşünülüyor.
Bir tarlanın küçük bir bölümü bile bir patojen tarafından kirletilse, bu durum er-ken bir aşamada tespit edilmediği süre-ce tarım ürünlerinin hasat edilme, istiflen-me ve yıkanma şeklinden dolayı çapraz bu-laşma yaşanabiliyor. Tarım Ürünleri Pa-zarlama Derneği bilim ve teknoloji yetki-lisi Robert Whitaker endüstrideki gıda te-darik zincirinde koruyucu önlem alınma-sı gereken hassas noktalardan birinin yıka-ma süreci olduğunu söylüyor. Whitaker yı-kama suyunun içindeki patojenler öldürü-lürse yıkama sürecinde üründen ürüne bu-laşmalarının da engelleneceğini, Earthbo-und projesinde yapılmaya çalışılanın da bu olduğunu belirtiyor.
Will Daniels, eğer uygulamada işe ya-rarsa yöntemin sadece Earthbound tara-fından kullanılmak üzere gizli tutulmaya-cağını, tüm üreticiler tarafından mikroor-ganizmaların tarım ürünlerinden uzaklaş-tırılması amacıyla kullanılabileceğini be-lirtiyor.
Atıklardan
Yenilenebilir
Pil Katodu
Özlem İkinci
A
raştırmacılar kâğıt endüstrisinin yanürünü olan lignini kullanarak pil ka-todu tasarlamış. Hem daha ucuz, hem de çevre kirliliğinin önlenmesi açısından da-ha güvenilir olduğu düşünülen bu tekrar şarj edilebilir pil katodu, metal ya da na-dir bulunan malzemeler kullanılarak yapı-lan katodların özellikleriyle benzer özellik-lere sahip.
Science dergisinde yayımlanan
ça-lışmada Polonya’daki Poznan Teknik Üniversitesi’nden Grzegorz Milczarek ve İsveç’teki Linköping Üniversitesi’nden Olle Inganäs lignin türevlerini iletkenlik özelliğine sahip polipirol polimeri ile bir-leştirmiş.
Lignin doğada en fazla miktarda bu-lunan ikinci polimer olarak biliniyor. Bit-kiler yapılarında % 20-30 oranında lignin barındırıyor. Dolayısıyla dünyada bu ka-dar bol miktarda bulunan ve yenilenebi-lir bir malzemenin bu amaçla kullanılma-sının pek çok avantajı bulunduğu belirti-liyor. Diğer yandan lityum iyon pillerinde metal oksitlerin, kobalt ya da nadir bulu-nan malzemelerin kullanılmasının yerine ekonomik olarak düşük değere sahip ligi-nin kullanılması akıllıca bir seçenek olarak gözüküyor.
Bu iki araştırmacı araştırmalarında ba-zı lignin türevlerinin yalıtkanlık özelliği ile polipirolün iletkenliğini birleştirerek elekt-rik yükü tutabilen bir kompozit malzeme tasarlamış. Ancak tekrar şarj edilebilir bu piller kullanılmadıkları durumlarda da bo-şalabildiğinden henüz kullanımları sınırlı. Fakat Milczarek ve Inganäs farklı lignin türevlerinin katodun kullanılacağı amaca bağlı olarak farklı performans gösterebile-ceğini düşünüyor.
Bilim ve Teknik Nisan 2012